(4) 

yurtdışına nasıl kaçılıyo? yakalanınca ne oluyo?

pescador #870409 
benim iki dayım da denizci. bi tanesi daha 17'sinde mi ne gemiye gidip amerika'ya kaçtı. orada 1 sene falan yaşayıp kanada'ya geçti galiba. 12-13 yıldır kanada vatandaşı.

diğeri hiçbi sebep yokken ingiltere'de inmiş gemiden, tanıdığı falan varmış onun yanına yerleşmiş inşaatlarda çalışmış. sıkılınca demiş ben gidecem türkiye'ye. ama parası yok. tekmelesinler diye polise falan gitmiş demiş ben kaçağım hadi beni sktir edin. adamlar iplememiş. konsolosluğa gitmesini söylemişler. ahah.

bu kadar kolay mı lan? bi şekilde kaçtıktan sonra orada yaşamak yerleşmek falan sorun olmuyo mu hiç? kimse sen kimsin nesin demiyo mu?
(10) 

hiç tanımadığınız birine ne hediye alırsınız/alabilirsiniz?

pescador #870358 
ya ben bu duyuru hediyeleşmesine katılmak istiyorum aslında hoş olur ama ne hediye alacağımı bilemediğim için girmiyorum. ilkokulda bi' kız arkadaşın doğumgünü vardı, nasıl oldu bilmiyorum ama beni de davet etmişti. önümüz kış diye anacağızım güzel bi bereli atkılı eldivenli takım almıştı, cidden çok beğenmişti kız. sonra yakın bi arkadaşıma sevgilisiyle çay içmelik 2 tane kupa almıştım o da değişik güzel bi şeydi. ama bunlar tanıdığım insanlardı. şimdi tanımadığım, zevkini bilmediğim birine bere ya da kupa almak istemiyorum.

hiç tanımadığınız birine siz olsanız bu tip bir organizasyonda ne alırsınız? karşıdakinin hoşuna gitsin, klasik, almış olmak için alınmış bi hediye olmasın istiyosunuz tabii. kitap parfüm falan demeyin sakın, ben düşünürken bile utanıyorum sjhfsjk
(11) 

bi boy sorusu da benden ama daha değişik

pescador #870302 
boyum 1,78. anam 1,70 babam 1,75 olduğu, yıllarca basket oynadığım için "lan niye daha fazla uzamadı" dediğim oluyor arada ama genel olarak memnunum, yani boydan yana hiçbi sıkıntı yaşamadım şu an.

ama ben kendimi hala küçük buluyorum. mesela geçen marmaraydan indim, karşıdan bi tane adam geliyo. baktım böyle kestim biraz yani bildiğin adam. boylu poslu. dedim bunun boyundaysam ben de demek ki iyiyimdir. yan yana geldiğimizde gördüm ki adam omzuma geliyo.

sizde de var mı böyle bi şey? yani ben kendime alıştığım, kendimi dışardan göremediğim için mi kendimi hala el kadar hissediyorum acaba yoksa harbi boyum mu kısa? ama kısa da değil lan 1.78 işte yani uzun değil eyvallah ama orta?

gerçi duyuruda bu tip sorular açmak tehlikeli, geçen "tipim de düzgündür" dedim buff geldi yoo çirkinsin kusura bakma yazdı aq o günden beri ara ara ağlıyom özgüvenimi kaybettim
(13) 

islam öncesi iran'ı anlatan bir film veya belgesel?

pescador #869952 
önerir misiniz? şimdi ben normalde bu batı delisi, affedersiniz alman sokağa sçsa "bildiği vardır, almansa doğrudur hocam" diyecek tipte bi herifim yalan yok. doğuya dair pek az şeyi severim. ama bu iran'a daima çok derin bir sempati, saygı ve sevgi duymuşumdur. bi zamanlar böyle bi ülke olmadıklarını biliyorum.

o zamanlarla, bu zamana nasıl geldikleriyle ilgili şöyle öğretici bir film ya da belgesel önerebilir misiniz? ya da iran'la ilgili herhangi bi şey?

olm ben böyle şeylere çok üzülüyorum ya. adamlardaki kültür mirasına bak, tarihlerine bak. bi de şimdiki hallerine bak. ondan sonra insanlar niye islamofobik. dünyanın en efsanevi medeniyetlerinin kurulduğu topraklarda şimdi kadınların gülmesine falan hoş gözle bakılmıyo amk. he islam'ı bence de çok sevmeliyiz.
(16) 

doktora hocam demek çok mu garip ya da barzoca?

pescador #869906 
geçen teyzemle konuşuyodum. anlatıyorum bi şeyler. DEDİM HOCAM HOCAM tarzı bi şey söyledim ona. gülmeye başladı. hocam mı diyosun kadına dedi. he dedim niye güldün bu kadar. "o ne öyle, doktor hanım denir. kürtler der hocam diye" dedi. hümanizler ağlamasın hemen, eniştem has kürttür yani kürtleri sevmediğinden küçümsemediğinden falan demiyo.

ama bana garip geldi ya üzüldüm. ne var ki hocam demekte? doktor kadın? bana daha samimi geliyo. doktor hanım ne öyle uzak uzak. benimki hem saygılı hem de daha samimi geliyo bana. çok mu öküzce bi şey ki bu?
(2) 

galatasaray'ın şu anki durumu nedir?

pescador #869824 
yahu bizim zaten yıllardır borcumuz yok mu? her kulübün var? şu an neden "cimbom'u çok kötü günler bekliyor" edebiyatına başlandı tekrar? geçtiğimiz yıllardakinden farkı ne bu sefer?
(11) 

yunan istanbul'a konsantinopolis deyince kızıyoruz ama

pescador #869815 
biz skopje'ye üsküp diyoz, alexandropoli'ye dedeağaç diyoz? niye? farklı şeyler mi bunnar, benim gözden kaçırdığım bi detayı mı var? yoksa hıyarlığımızdan, ikiyüzlülüğümüzden mi yapıyoz?
(13) 

kanserin teşhisi nasıl oluyor?

pescador #869757 
biraz bakındım internette ama net bir bilgiye rastlayamadım. kanserin türüne göre teşhis şekli değişiyor mu? atıyorum X durumu oluyorsa ve bu Y veya Z'den kaynaklanmıyorsa kanserdir şeklinde kesin yargılara nasıl varılıyor kanser için?

öğrenci ve fakir olduğum için check-up yaptıramıyorum. ancak hem mevcut durumum, hem beslenme-yaşam tarzım hem de 7/24 elektronik cihazların etrafında olmam nedeniyle ben kanserden çekiniyorum biraz. mümkün olan tüm kanser türleri için kendime baktırmak, kontrol ettirmek istiyorum.

nasıl oluyor bu? atıyorum testis kanseri riski için ürolojiye gidip "var mı yok mu baksanıza" mı diyorum? ya da ne bileyim kan kanseri için mesela ne yapılabiliyor?
(25) 

30 liram var, 10 gün idare etmem lazım. nasıl?

pescador #869537 
"aman canım 20 lira borç al arkadaşından" gibi opsiyonlarımız yok maalesef. şöyle söyleyeyim, simitçi borcumu bugün kapattım. içeri girmek istemiyorum. kredi kartı var, birine borcum var, fatura zamanı yaklaşıyor falan elimde olmayan parayı yemek istemiyorum. ya kredinin yattığını görene kadar yaşayacak ya da onurumla, gururumla öleceğim.

biliyonuz ayak sakat, o yüzden pek açılamıyorum. gidebileceğim tek market sokağın başındaki a 101. kafadan ben 3-4 paket makarna yazıyorum. ton balığı günde ortalama 3 lira harcamam gerektiği düşünülürse çok lüks kaçar. sebzeli mebzeli yemek için de a 101'de güzel taze sebze olmuyor pek. ambalajlısı da çok pahalı.

bu ahval ve şerait dahilinde ne yiyip içilir? nasıl beslenilebilir? ben biraz gerizekalıyım laf aramızda, karnım doymayınca beynim çok ciddi hasar alıyor. o yüzden "çok açım :(((" demeden geçirmem lazım şu süreci.
(17) 

sürekli tatlı yeme isteği ne bağımlılığı?

pescador #869163 
karbonhidrat mı, ŞEKER mi, eroin mi buna sebep olan şey tam olarak ne bağımlılığı acaba? diğer her şeyi kontrol altına alabiliyorum. hatta ve hatta korkunç miktarda şeker içeren bu meşrubatları bile dönem dönem kesebiliyorum problem yaşamadan. bol su içiyorum aklıma gelmiyor kola.

ama bu tatlı kısmını çözemiyorum. bir gün yemesem ertesi gün aklıma geliyor. zamanında doktorun tavsiyesi üzerine aldığım bir simit yastığım var. allah sizi inandırsın, az önce ona bakınca aklıma donut geldi oturup ağladım.

işin kilosunda ya da parasında değilim açıkçası. mevcut sağlık sorunlarım yüzünden işte diyabet olmaktan, sinirlerimin zarar görüp yürümemi tamamen engellemesinden, efendime söyleyeyim görme kabiliyetimi kaybetmekten korkuyorum. ama bu gidişle 30 yaşımı bile göremicem herhalde. hayır ben sigara da içtim, yemin ediyorum sigaraya bu kadar şiddetli bir bağımlılık geliştiremedim.

"baklavadan uzak duramıyorum" diye amatem'e gidicem döverler diye korkuyorum.
(3) 

esprisi ne bunun?

pescador #869084 
"i think my phone is trying to tell me something" başlığıyla paylaşılmış 9gag'de. espri ne ki anlamadım, telefonun söylemeye çalıştığı şey ne? tarih saat ayarı yapmıyo mu işte?

img-9gag-ftw.9cache.com
(54) 

fransız yaşıyo mu?

pescador #869011 
yav çocuk dün intihar ediyorum diye duyuru açtıydı, artık moderasyon mu sildi kendisi mi bilmiyorum ama silindi duyuru. kendisini tanıyan eden var mı? herif o mutsuzlukla her şeyi yapabilir bence. fransız'a sahip çıkalım.
(5) 

taratma işini kırtasiyeler falan yapıyor mu?

pescador #868989 
bi' şeyleri taratmam lazım da ben bu işleri nereler yapıyor hiç bilmiyorum. çıktıydı oydu buydu onun için kırtasiyeye veya internet kafeye gidiyorum. bu belge taratma işlerini de kırtasiyeler yapar mı? bu tarayan aletin adı sanı nedir? çok cahilim keşke ölsem.
(11) 

yazmak için yaşamak lazım. onu nasıl hallediyoruz?

pescador #868597 
"yazamayan yazar kaprisi" yapmak istemiyorum, hiçbir şekilde sanatçı veya yazar olduğumu iddia edecek değilim. fakat çocukluğumdan beri hem okumayı hem de yazmayı çok seviyorum. duyuruda bile "üslubun çok farklı, çok güzel" diyen pek çok insan oldu ve açıkçası bu yazma anlamında kendime olan güvenimi, gazımı arttırmakla birlikte gtümü çok kaldırıyor işin açığı.

hayatımda bir kez yarışmaya katıldım ortaokulda, ilçe ikincisi oldum. boş derste yazdığım bi' şeydi. sanat sepet işlerine girmeyip sadece kendi halimde yazıp okuduğum için bu tip ortamlara, yarışmalara falan girmedim hiç. takip etmedim, ilgi duymadım.

yaş 20 oldu. yazmayı çok seviyor ve istiyorum ama ne yazabileceğimi bilemiyorum. hayat deneyimim çok kısıtlı. kendi saykedelik fikirlerimi, kafamda kurduğum dünyayı aktarsam çok LAME ve ARIZA görünürüm diye korkuyorum.

bu "yaşam deneyimi" dedikleri şey nasıl kazanılıyor? ben şimdi deneyimim yok diye 45'ime kadar yazamadan çizemeden oturmalı mıyım? yoksa YA BEN YAZMAK İSTİYORUM DA DENEYİM LAZIM diyerek kendimi metronun önüne mi atmalıyım mesela hayatımda farklı bi' renk olsun diye?

ne yapmak lazım? kabız olunca kayısı yiyip duphalac içiyorum. şimdi ne yapmak gerek? üzülüyorum. millet aldı yürüdü. "ben iyi yazıyorum yea" diyen birinin, 20 yaşında ortaya bir şey koyabilmiş olması lazım bana göre. işleyecek kapasite var da malzeme yok. yani ben kendimi öyle değerlendiriyorum. bu nasıl halledilir?

lütfen "yazarlık kursu" demeyin. 800 lira verip yazar olmak istemiyorum, öylesi eksik kalsın.
(9) 

aşırı soğukta çok sıcak tutacak kıyafetle kalsak ölür müyüz?

pescador #868535 
ya çok komik ve acayip bi' soru, çekiniyom sormaya ama sormadan edemedim. çok merak ediyorum ben bu olayı. şöyle düşünün,

hava sıcaklığının -50 santigrat derece civarında olduğu bir yerdesiniz. kışın en çetin döneminde irkutsk'ta falansınız mesela. akşam olmuş. yatacak, gidecek yeriniz yok. fakat bölge halkının süründüğü kremlerden sürmüşsünüz. 3-4 kat içliğinizi, üst üste kazaklarınızı, en sıcak tutan şahane montunuzu, 5 kat çoraplarınızla ya da her ne giymişseniz onun üzerine botunuzu çekmişsiniz. yüzünüz de korunuyor çok güzel bir şekilde. ağzınız, burnunuz, alnınız falan kah bereyle kah kar maskesiyle bi' şekilde kapatılmış.

bu şartlar altında, bir köşeye geçip oturan insan donarak ölür mü? soğuk, yavaş yavaş vücut ısısını düşürüp öldürür mü? yoksa montu, botu falan geçemediği sürece sıkıntı olmaz mı?

bana hareket etmezsek her türlü ölürüz gibi geliyo, ne kadar sıcak tutarsa tutsun. siz ne diyonuz?
(2) 

ferguson olaylarıyla ilgili

pescador #868502 
son gelişmeleri güvenilir, adam gibi adam bir kaynaktan takip etmek istiyorum. işte şurada şöyle oldu, son olarak bu oldu gibisinden yazan ve mümkünse aynı zamanda bu gelişmeleri yorumlayan farklı kişilerin de bulunduğu bir platform, ortam vesaire. dil ingilizce olabilir. hatta ingilizce olsa daha iyi.

bunun dışında bi' tane sorum daha var: bu olayların çıkış noktasını, patlak verdiği dönemi hatırlıyorum. ama sonra durulmuştu sanki. şimdi 12 yaşındaki gangsta zenci dostumuz öldüğü için mi alevlendi yeniden? yoksa başka bir sebebi mi var?
(7) 

internetin geceleri yavaşlaması/kesilmesi?

pescador #868190 
modem eski ve dandikti, ondan olabilir deyip değiştirdik aldık bi tane güzelinden. normal bağlantı hızımız arttı ama kopmalar tam gaz sürüyor. işin garibi, bunlar geceleri oluyor komik bir şekilde.

bağlantıyı bizden başka kimse kullanmıyor. evde 3 kişiyiz. ki kopmalar evde kimin olduğuyla alakalı değil. şu an sadece ben kullanıyorum mesela interneti, buna rağmen çok yavaş.

bağlantının gece saçmalamasının mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
(2) 

düzenli basket oynanabilecek kulüp, ortam vesaire?

pescador #868125 
daha önce de sormuştum ama cevab gelmedi. benim zaten basket oynayacak duruma gelebilmem için kafadan bir 3 aya ihtiyacım var, geleceğe yönelik bir soru olarak kabul edilebilir.

ben istiyorum ki, olur da iyileşirsem düzenli basket oynayayım. liseyi bitirene kadar oynadım. bıraktığımdan beri hiçbir şey yolunda gitmiyor. sürekli bir hastalık, kilo alma, bissürü abuk subuk alışık olmadığım sağlık problemleri vesaire. hem çok da özledim işin açığı. lisedeki ergen kadromuz da dağıldığı için haliyle şimdi adam yok.

duyuru zirveleri dışında benim düzenli olarak antrenman yapabileceğim, maça falan çıkabileceğim amatör bi kulüp neyin yok mu? yalnız amatör seviyede oynayabilmek için bile 1 sene çalışmam gerekecek sanırım, şu an ölmüş vaziyetteyim.

bu tarz bir olanak, imkan var mı? benim aklıma gelen tek seçenek şimdilik boş bir saha bulup orada antrenman yapmak. işte şuttur turnikedir kondisyondur bunları çalışmak. tek başıma bunu yapabilirim. ama takımla da oynamak istiyorum DÜZENLİ OLARAK. bunu nasıl halledicez?
(1) 

ultrasonda sonuç hemen veriliyor mu? yoksa bekliyo muyuz?

pescador #868088 
bugün randevu alırken soracaktım da unuttum. şimdi MR'da falan sonucu 5-7 gün sonra veriyorlar. laboratuvarda 1-2 gün sonra veriyorlar vesaire.

ultrasonda da böyle bir durum söz konusu mu? yoksa zaten oracıkta baktığı için ne var ne yok orada söylüyor mu? EMG'de de mesela işlemi orada yapıp hemen raporu hazırlıyorlar.

ultrasonda nasıl? 3 gün sonra sonuç kağıdı falan veriyolar mı DAMARLARI TEMİZDİR SIKINTI YOK DEVAM tarzı?
(4) 

B12 seviyem normal miymiş?

pescador #868009 
bugün böbrek için gittiydim de, doktordan rica ettim hocam dedim ben ayağa kalkıyorum ne yapacağımı unutuyorum, kime sorsam "AGA B12 YAPTIR" diyor, bi' de o testten şeyapsanız?? sağolsun "sen ne bilirsin be slk :S :S" demedi verdi testi.

şimdi baktım netten çıkmış sonuçlar. şöyle diyor,

bende 160 pg/mL varmış B12 vitamini. referans aralığı da 126.5 - 505'miş. yani normal değerler arasında, bir anormallik yok.

ama yine de düşük, değil mi? yoksa son derece normal mi? B12 takviyesine ihtiyaç var mı sizce alayım mı?

"bunu doktoruna sorsana delikanlı" diyecekseniz ama bu böbrek içindi, direkt radyolojiye göstereceğim sonucu. dahiliyelik bir işim yok şu an. tekrar gitmeye de üşeniyom açıkçası oraya.

hani en azından fikir verirsiniz diye soruyom.
(1) 

sözlükte bi başlık vardı, yaran ebeveyn sms'leri tarzı?

pescador #867647 
anne babaların gönderdiği sms'lerin bi başlığı vardı. "gelirken ekmek al... ya da alma." diye bi entry vardı mesela onu hatırlıyorum. o başlık neydi? google'da da aradım mamafih bulamadım.
(4) 

torrent'in çok yavaş olması

pescador #867599 
seed 152, leech 21. bu torrentin nadiren 300, genellikle 100 kb hızında mıy mıy inmesi normal mi? şu ara 30 kb civarında seyrediyor hatta. ya zaten 3 kişi kalıyoruz diye herkes evde diğerlerinin olmadığı zaman indirmeye gayret ediyor, hazır ortamı bulmuşum indireceğim 1gb şey o bile inmiyor. fiber sözde bağlantı. niye böyle bu? hızlandırmak için yapabileceğim bir şey var mı?
(28) 

breaking bad gibisi var mı?

pescador #867545 
gelmiş geçmiş en iyi dizi olduğunu iddia edecek değilim ama ben bayılıyorum buna ya. son günlerde yine youtube'da video falan izlerken buldum kendimi.

konusu bununla benzer, "breaking bad'i yer" diyebileceğiniz hangi diziler var? konusu benzer olmasa da olur hadi... ki ben normalde böyle aksiyonlu, gerilimli, uyuşturuculu şeyleri falan hiç sevmem. bu şahaneydi ama. çok gerçekti. heyt be.

ne önerirsiniz böyle? breaking bad'i unuttursun. o derece. var mı öyle bi şey? dexter izleyeyim dedim de hiç beğenmedim yahu çok kolpa geldi.
(18) 

su içmek ve tuvalet delisi olmak

pescador #867518 
son 2 gündür, vücut komple alarm verdiği için günde 2.5 litreye yakın su içiyorum oturduğum yerde. plasebo etkisi mi bilmiyorum ama allah sizi inandırsın yüzüm gözüm açıldı, zihnim berraklaştı ve çok daha enerjik hissetmeye başladım. iki saatte bir karnım acıkmıyor. 10 saat yemek yemesem aklıma gelmiyor hatta. şahane. yalnız bi' sıkıntımız var.

abi 10 dakikada bir tuvalete gidiyorum. damardan 24 saat bira enjekte ediyorlarmış gibi, 10 dakikada bir yardırıyorum. kazara banyoda biri olsa, adam duş almaya falan girse 5 dakika duramam kapıda altıma yaparım öyle bir baskı.

bu, vücudum alışık olmadığı ve böbrekler LA NOLİY tepkisi verdiği için olan geçici bir şey mi? zamanla bu tempoya alışıp ona göre daha düzenli süzerler mi?

yok günde 2.5 litre su içen herkeste böyleyse... prima mı alayım molfix mi veya başka bir şey? hangisini önerirsiniz?

NOT: içme işini güne dağıtıyorum. tek seferde 1.5 litre gömmüyorum. her içişimde yarım bardak falan içiyorum hatta. böyle 15-20 dakikalık aralıklarla falan.
(9) 

türkiye basketbol ligi'ne ilgi neden bu kadar az?

pescador #867019 
ya gerçekten kaliteli bir ligimiz var. türk sporunun haline baktığınız zaman, basketbol liginin ne kadar iyi olduğunu görürsünüz. şu an bakıyorum mesela banvit olsun, karşıyaka olsun, daçka olsun bir sürü takım var. nihayet eskişehir de şu an pek başarılı olmasa bile basketbol takımına kavuştu. izliyorum, konya torku'nun maçında bile taraftar var. hala oyuncu yetiştirme konusunda eksiklerimiz var ama genel olarak oldukça kaliteli bir ligimiz var. euroleague'e ispanya'dan sonra en çok takım gönderen ülkeyiz.

futboldaki holiganlar salonlardan uzak dursun evet, onların gereği yok. ama gazeteler olsun, televizyonlar olsun hala 3. futbol ligi muamelesi yapıyorlar. olm biz basketbolda başarılı sayılabilecek bir ülkeyiz kulüpler bazında.

neden bu kadar az ilgi var? bi tane adam da çıkıp bu potansiyeli değerlendirelim, daha çok reklamını yapalım edelim demiyor mu? birazcık daha el atılsa şuna çok güzel şeyler yapabiliriz bence.

dikkatimi çekti öyle yaziyim dedim, bu konuda sizin görüşleriniz neler sayın duyurucular?
(3) 

interlekçiler! ipv6 bağlantısı yok diyor. bu nedir, neden olur?

pescador #867018 
geçenlerde yeni modem aldık. ipv4 bağlantısı var, tamam. yalnız ipv6 bağlantısı yok. dün bir ara gidip gidip geldi internet. ev arkadaşım, "ipv6 fiber oluyor galiba, orada internet erişimi yok diyor. o yüzden mi gitti acaba, fiberi desteklemiyor mu yoksa modem?" dedi. gerçi bizim internet fiber de değil zaten ya neyse.

bu ipv6 tam olarak ne oluyor? orada "internet erişimi yok" yazmaması nedendir? modem arayüzünde devre dışıydı. oraya girip oradan da etkinleştirdik dün. ama hala erişim yok diyor. google'da baktım biraz, 2012'de şu an türkiye'de kullanılan bir protokol değil yazmışlar. şu an nedir durum?

modem gayet yeni, fiberi falan da destekliyor olması lazım at gibi modem. 150mbps'e kadar gideri var. zaten normal internet hızımız da arttı bayağı. ama dün belli bir süre gidip gelince la noliy dedik.

ne şimdi bu?
(4) 

ingiltere'de trafikle ilgili bir soru

pescador #866791 
ya sheffield'dan boru verdiler de göteborg'a götürücem euro truck simulator'de. firma da ingiliz olduğu için bana ters kamyon verdiler, direksiyon sağda. rotterdam'dan gelirken takla attım zaten bissürü masraf. uyuz herifler her şeyleri ters.

şeyi soracaktım, şimdi bunlarda ağır taşıtlar soldan gidiyor di mi? sollamıyoruz da sağlıyoruz birini geçeceğimiz zaman?
(2) 

yarın için banko lazım beyler :(

pescador #866713 
bu akşam durduk yere bi' şeylere çok sinirlenip hırvat basketbol ligine 100 lira gömdüm. benim aylık gelirim 500 lira zaten aq. affedersiniz orspu çocukları 44-30'dan verdi maçı.

şimdi irademe hakim olup gaza gelmeden güzel oynamak istiyorum. hala benim için hatrı sayılır miktarda param var içerde. 2 günde 40'tan 200'e çıkmıştım. our boys have done it. they can do it again.

ben kendim de tabii ki araştırıcam edicem ama sizin "abi şu maç çok şahane" dediğiniz maçlar var mı?

ben size bi tane vereyim mesela bu akşamdan, parma-empoli 0-2 çifte şans yüzyılın bankosu. oranı çok düşmeden alın.

(hırvatistan maçını oranına bakarak oynamadım, bildiğim takımlardı)
(1) 

euroleague top 16'da gruplar nasıl oluşuyodu?

pescador #866499 
ben bi yerde tablosunu görmüştüm de ne resmi sitede ne wikipedia'da şimdi bulamadım. bildiğim kadarıyla tekrar kura yok. A grubunun 1.si, B grubunun 2.si, C grubunun 3.sü şeklinde böyle gruplara yerleşiyolardı. o sistemin açıklandığı bi tablo var mı?

ya da geçen seneyle aynı mı, aynıysa geçen yılın tablosundan da çıkarabilirim?
(11) 

2 sene boyunca hiç kullanılmamış kaslar eski haline dönebilir mi?

pescador #866496 
dün bir haber okudum. darek fydka diye bir amca 2 sene önce belinden bıçaklanınca felç olmuş. sonra bunun koku almamızı sağlayan şeysilerinden alıp laboratuvarda çoğaltmışlar (kendini yeniliyormuş onlar) ve beline enjekte etmişler. 3 ay sonra adam bacaklarını, affedersiniz zigini kuşağını hissetmeye başlamış. yürüteç yardımıyla pıt pıt adımlar atabiliyormuş. nasıl duygulandım, nasıl hoşlandım anlatamam.

bu noktada ben bi' şeyi merak ettim. ortada felç durumu olmadığını varsayıyoruz. ben "ohoo ne uğraşıcam" dedim, yatağıma girdim ve 2 sene boyunca hiç çıkmadım. hiç yürümedim. ayağım uyuşunca fıtı fıtı salladım ama hiç yataktan kalkıp adım atmadım mesela.

1) kaslar kendini komple uykuya mı çekmiş olur? ayağa kalktığımda yürüyemez miyim?

2) yürüyemezsem, tekrar eskisi gibi yürüyebilmem mümkün mü rehabilitasyon/fizik tedavi neticesinde?

***

yani özetle merak ettiğim, öğrenilen fakat sonradan kaybedilen bir yeteneğin, sonradan aynı seviyede öğrenilip öğrenilemeyeceği. örneğin 23 yaşında halı saha maçında cayır cayır top oynayan bir adam, 25'ine kadar hiç hareket etmese ve sonra tekrar yürümeye başlasa, bir daha halı sahaya çıkabilecek güce erişebilir mi?
(7) 

çok fazla plastik şişem var. nereye verebilirim bunları?

pescador #866285 
damacana söylemiyoruz, 5 veya 1 litrelik şişelerle alıyorum suyu. dışarı çıkınca aldığım yarım litrelik petler de cabası. odamın bir köşesi plastik şişelerle doldu. plastik olduğu için kıyıp çöpe de atamıyorum, geri dönsün keratalar. ama evin yakınlarında böyle bi geri dönüşüm kutusu da yok. çorlu'da ne güzel apartmanların içinde bile vardı.

kadıköy-acıbadem civarında bunları özellikle gidip elden verebileceğim bi kurum kuruluş var mı? ayağım sağlam olsa sağı solu gezip, atabileceğim bi geri dönüşüm kutusu da bakacağım ama yok. gittiğim gördüğüm çevrede o tarz bi şey göremedim.

bi de bu kapak toplama kampanyası vardı bi ara tekerlekli sandalye için. bu devam eden bi şey mi? bazen görüyorum sokakta, içi kapaklarla dolu bidonlar. devam ediyorsa ayırıp kapaklarını da öyle bi şey için kullanayım.
(15) 

basketbol futbola kıyasla çok daha yorucu değil mi, nasıl 3 güne bir maç

pescador #866269 
oynayabiliyorlar?

şimdi her tarafımın döküldüğüne, her gün hastalık duyurusu açtığıma bakmayın. 18'ime kadar yapmadığım spor yoktu, hem sokak basketbolu hem de çift pota eşekler gibi basketbol da oynadım futbol da oynadım.

basketbol çok daha yorucu bana göre. dinlenme imkanı var, mola var tamam da 10 dakika değil ki yani. 3 dakika kenarda oturuyorsun, o arada kazandığın enerji 2-3 hızlı hücumda bitiyor zaten tekrar.

futbolda 90 dakika koşmuyorsun. basketbolda ayaklara ek olarak ellerinle de oynuyorsun. futbolda sadece ayak var. üstüne üstlük, her zaman geri koşmak ya da savunma yapmak zorunda değilsin. özellikle defansta ya da ileri uçtaysan öyle it gibi sürekli koşmana gerek yok.

buna rağmen basketbolcular 4 günde 3 maça çıkabilirken ve taş gibi oynarken, futbolda 14 günde 3 maç yapınca herkes ağlıyor.

benim bünyede mi bi sıkıntı var yoksa başka bi durum mu söz konusu? düzenli olarak hentbol, masa tenisi, basketbol ve futbol; az biraz da tenis oynayıp buz pateni yaptım. en az yorulduğum futbol oldu şahsen. bilmediği için defansta 60 dakika boyunca duran biri de değildim, koşardım.

o zaman niye böyle olması???
(22) 

asyalılara ve zencilere cinsel ilgi duyabiliyor musunuz/duyuyor musunuz?

pescador #866187 
sorum hem kadınlar hem erkekler için geçerli.

olm bana hem asyalı hem de zenci kadınlar bi değişik geliyo. hepsine ister istemez bacı gözüyle bakıyorum. cinsel anlamda hiçbi şey olmuyo. asyalılarda yine nadiren de olsa "oha hatuna bak" dediğim çıkıyor, çıkmıyor değil. zencilerde de yine çok çok az. oluyor, olmuyor değil. ama genel olarak bi değişik geliyo ya. hiç tanımadığımdan etmediğimden mi acaba? bakıyorum etrafımdakilere, OOOO ABİ ÇEKİK GÖZLÜ diyolar, ne bileyim OOOO ABİ ÇİKOLATA YA MMMSSS diyolar vesaire.

erkeklerin hepsi benzer geliyo mesela. zenci ya da asyalı erkek çok farklı gelmiyo. yani insanların bunları arzulamasını, "normal" görmesini anlayabiliyorum.

ama kadınlar bi acayip ya. bak görüyorum, çok çok güzel kadın. evet. ama diyorum ya, BACI filtresine takılıyolar. "bende mi bi sorun var?" dedim ama beyaz kadınlara karşı gayet abazanım. onlar bacım değil.

***

sizde nasıl? "ayırt etmez gömerim/veririm" mi diyosunuz? yoksa sizin de böyle "bacı/birader" olarak gördüğünüz, bi türlü cinsel anlamda şeyapamadığınız tipler var mı?

***

HASSAS LALELER İÇİN ÖZEL NOT,

bahsettiğim şey tamamen "cinsel ilgi"yle alakalı, ırkçılık mırkçılık değil. zırlamayın o yüzden rica edicem. çinliler çirkindir, zenciler pis oldukları için karadır vs. demiyorum. bacı filtresine takılıyolar bende onu diyorum.
(9) 

istanbul'da yemeği ve interneti olan yurt imkansız mı?

pescador #866184 
istanbul'a geldiğimde yurtta kalıyordum. 3 ay dayanabildim. gördüğüm en boktan yerdi. derhal eve çıktım, 3 senede 3 ev değiştirdim. çok fazla para harcıyorum. sorumsuz olduğum için her şey problem oluyor. maddi gelirim istediğim şekilde bir ev yaşantısına müsaade etmediği için sığır gibi yaşıyorum.

şu an ev arkadaşlarımla aram gayet iyi, bu seneyi burda geçirmek istiyorum. ama önümüzdeki dönemden itibaren, yani eylül-ekim gibi, 2-3 yıllığına bi' yurda yerleşmek istiyorum. istediklerim şunlar,

- herhangi bir evdeki gibi internet bağlantısı olsun. okul yurtlarında olabiliyormuş galiba ama bizim aq okulunda 500 bin kişi okuyor, kendi yurdu yoktur bile herhalde. (iü) bunu hem keyfimden hem de işimden dolayı istiyorum. internet şart benim için, yoksa ekmek yiyemeyik.

- kendi mutfağı veya fiyatlarıyla adam skmeyen bir yemekhanesi olsun. ya da yakınlarında düzenli olarak "normal" yemek yenebilecek yerler olsun. yani ev yemeği falan diyorum, normalden kastım o.

- duşları ve tuvaleti bombok olmasın. bana özel olsun demiyorum ama en azından belli sayıda kişi tarafından (8-10 mesela?) kullanılan ve ara sıra temizliği yapılan (ben de temizlerim sıkıntı değil ama yurdun kendi hizmeti varsa iyi oluyo) bir yer olsun.

- gerçekten sessiz olan, ders çalışabileceğim ya da kitap okuyabileceğim bir alanı olsun. kütüphane, çalışma odası ya da adına her ne deniyorsa. sessiz olsun yani. yazı yazacaksam, ders çalışacaksam, kitap okuyacaksam girebileyim. akşam 8 deyince kapatmasınlar mal gibi.

- yurt yönetimi öğrencilere ilkokul çocuğu muamelesi yapmasın. tamam aileler yruda güveniyor, yurt yönetimi çocuklardan mesul sayıyor kendini ama "arkadaşımda kalıcam ben" dediğimde bozuk atmasınlar. 20 yaşındayım aq, akşam 11 deyince niye yurda dönmek zorundayım?

***

bu şartları sağlayan ve fiyatıyla öldürmeyen bir yer var mı? toplu taşıma hattına yakın olması yeterli, okula yakın olmasına gerek yok. iü edebiyat fakültesindeyim ben, metroyla yenikapı veya tramvayla laleli yapabilirim. o bölgeye gidilebilen bi yerde olabilir yani.

lütfen bana "genç adamsın tavuk döner ye", "okul yemekhanesinde ye" gibi önerilerle gelmeyin. sabah 8-9 arası dersim var, günde 2-3 kez okula yemek yemeye mi geleyim avcılar'dan kadıköy'den ordan burdan. olmuyor o. bir hafta gidiyor iki hafta gidiyor. yemek yemek için bu kadar mücadele vermemeli insan.
(11) 

marangoz şöyle bi şeye ne kadar ister?

pescador #866104 
konu hakkında hiçbi bilgim ve fikrim yok o yüzden soruyorum. şimdi bende lanet bir ikea masa var, kafam kadar kalın. oyun direksiyon seti aldım ama sonuna kadar gevşetsem de bu masaya girmiyor. çok kalın çünkü masa. ben istiyorum ki direksiyonun gireceği yerden küçük bi kesik açalım.

1) böyle bi iş için marangoz eve gelir mi?

2) testereli mestereli uzun sürecek ya da uğraştıracak bi iş midir?

3) tahminen ne kadar ister? bunun için 20 liradan fazla vermem, veremem açıkçası. ama fiyatlarla ilgili bilgim yok, ederi 50 liraysa da bi şey diyemem şimdi.

istediğim şey tam olarak şu,

imgur.com

boydan boya kesilmeyecek. masanın ön bölümünde 2-3 santim devam eden bir açıklık olsa yeter. kırmızı yer, kesilmesini istediğim bölüm.
(5) 

bahisçiler! hangi siteden oynuyosunuz?

pescador #865813 
marathonbet'ten para çekmek zor oluyor, ecopayz için bissürü onay işlemi falan var. üşeniyorum.

normalde çok memnun olduğum ve herkese önerdiğim tempobet'le atıştım biraz, küstüm. 100 lirayı vermemek için türlü türlü çakallık yapıyor pislik herifler. zaten asya handikap açmaz oldular, iyice düştü kalitesi. taşınmaya karar verdim.

para yatırma-çekme işlemlerinde ikametgahımı falan istemeyen, sunucuları habire çökmeyen, bir sorunla karşılaştığımda muhatap olabileceğim birilerini gösterebilen bi bahis firması önerebilir misiniz? türkiye'den üye olunabiliyor olsun bi de tabii.
(25) 

rammstein'ın en sevdiğiniz şarkısı?

pescador #865805 
hangisi, hı?
(9) 

direksiyonla oynamalık güzel oyun?

pescador #865713 
NFS sevmiyorum. euro truck simulator için ikinci el bi driving force gt yakaladım 200 tl'ye affetmedim. ama başka oyunlar da oynayasım var. kamyon-tır simülatörü olmasına gerek yok, hatta olmazsa daha iyi. yarış oyunu olsun. sistemim şöyle,

OS: Windows 8, 64-bit
CPU: Intel Core i5 3320M @ 2.60GHz, Ivy Bridge 22nm Technology
RAM: 8,00GB Dual-Channel DDR3 @ 798MHz (11-11-11-28)
Graphics: Generic PnP Monitor (1366x768@60Hz)
Intel HD Graphics 4000 (Samsung)
2047MB NVIDIA GeForce 710M (Samsung)

bu sistemde çok sıkıntı çıkarmadan, ortalama-ortalama üstü seviyede oynayabileceğim oyunlar neler? dirt'ü de sevmiyom.

(systemrequirementslab'e bak demeyin. neden bilmiyorum ama abuk subuk sonuçlar veriyor o bende. bazı parçaları tanıyamıyor sanırım)
(5) 

scaling tam olarak ne oluyor?

pescador #865694 
bilgisayar oyunlarındaki scaling'in olayı nedir? %100 olduğu zaman mı daha iyi grafik olur, %300 olduğunda mı? 3-4 dakikada bir anlık minik takılmalar yapan bir oyunda scaling'i düşürmek mi lazım gelir arttırmak mı?
(11) 

insan uyurken kendi kolunun üzerine çıkıp kolun uyuşmasına neden olabilir

pescador #865495 
mi? hani bacağımızı katlayıp gödümüzün altına sıkıştırıyoruz ya onun gibi, uyurken kolu bir şekilde vücudun altına alıp kan akışını yavaşlatmamız gibi bir durum gerçekleşmesi olası mı? sorum çok saçma gelebilir ama benim için hayati önem taşıyor. bu sabah uyuştuğu için iki kez uyandım. ilk birkaç dakika güçlükle hareket ettirebildim sol kolumu. karıncalanma var, his zayıf. ben uyandıktan sonraki birkaç dakika içinde geçiyor, normale dönüyor.

üzerine falan yatıp kan akışını engellemiş olmam ne kadar mantıklı? pozisyon olarak düşünüyorum da, saçma geliyor. bir insan nasıl kendi kolunun üzerinde uyur ki?

not: uyandığım andaki pozisyonu hatırlamıyorum. çünkü istemsiz de olsa, eğer sıkışmış bir pozisyondaysa, daha gözümü açmadan kolu çıkarmış oluyorumdur muhtemelen.
(1) 

maç için açtım, meclis tv izliyorum. nasıl çevircez bunu?

pescador #865249 
digiturkplay'de trt 3'ü açtım. 19'da maç var. ama birleşime ara verildi, 7. oturum 18:50'de başlayacak :(

televizyonda frekans ayarıyla falan oynuyoduk bi şeyler yapıyoduk galiba ama şimdi digiturkplay'de ben meclis tv'yi nasıl trt 3'e çeviricem? yani spor kanalı olan trt'ye? hani 19'da maça geçecekler desem, yok. çünkü yayın akışına göre şu an farklı bi şey olmalı. trt 3 farklı bi kanal yani herhalde. nasıl yapıyoruz bunu?
(8) 

elektro gitarla ilgili bikaç sorum var

pescador #865244 
ya ben çocukken çok istiyodum hayvanlı metal müzik yapmayı da işte apartman dairesiydi, parasızlıktı falan olmadı. e şimdi 150-200 hatta 300-400 liralık gitar alabilirim. e çalmak için ortam da müsait. yapsam mı diye düşünmüyo değilim. elektronik müzik kursunun kayıt zamanı geçti, teee seneye o. davulu çok severim ama çalamam, ne yer var ne o kadar para. keman istiyorum ama eğitimi çok masraflı oluyor. canım yeni bi şeyler öğrenmek istiyo yani artık 12 yaş bilgimle devam ediyom hayata sığır gibi.

1) heves almalık, öğrenme aşamasında yeterli olabilecek markalar ve modeller önerebilir misiniz? neye dikkat edilmeli hiçbi fikrim yok.

2) iyi gitarı amfiyi aldık da, kimden öğrencez? tek başıma tabla mabla ite kaka çalmak istemiyorum. nota öğrenmek, bilen birinin yardımıyla yardırmak istiyorum. ama saatine 50-60 lira da istemesinler. çok şey mi istiyorum?

3) gitar çalmaya klasikten başlanır diyorlar, bu konuda çok farklı görüşler var. siz ne diyosunuz? çocukken bi ara klasik gitar çalmıştım ama işte samanyolu mamanyolu, "gitar çalıyodum" denemez. basit şarkılar. hiç klasikle falan uğraşmayıp direkt elektrodan başlayayım di mi?
(6) 

yurtiçi kargo: gönderi araca yüklendi

pescador #865226 
bunu sanırım sadece kargo çalışanları bilir, aramızda vardır belki diye sorayım istedim. şimdi benim aldığım şey için tek bir kayıt var takip aşamasında şu an, o da "gönderi araca yüklendi" şeklinde.

bu mevzubahis araç yola ne zaman çıkmıştır? ya da çıkmış mıdır? 12:35'te yüklemişler. başka da bir şey yok. teeeee cizre'den geldiği için merak ediyorum. acayip heyecanlı ve hevesliyim, imkanım olsa kilometre kilometre takip etçem. yolda mıdır şimdi bu? 12:35'te yüklenmiş.
(17) 

enpara'dan adam gelecek, içeri giriyo mu bunlar?

pescador #865134 
enpara'ya başvurmuştum da, aradı bugün abi bi manin yoksa geliyim dedi. ekstra bilgi almak istemediğimi, sadece sözleşme imzalayıp kartı almak istediğimi söylemiştim. kapıda ayaküstü mü hallediyoruz bunu yoksa dalıyolar mı içeri?

ulan hastalıktan geberiyo olsam, odanın halini görünce annem bile girmez bu odaya, "gebersin şerefsiz" deyip arkasını döner gider. işim var şu an odayı da toparlayamıyorum. "abi oda çok dağınık kapıda konuşalım :))" da denmez şimdi.

girmiyolar di mi, girmiyolar deyin ya. arkadaşların odası da benimkinden hallice, ben öyle kapıdan verip gider diye düşündüğüm için hiç aklıma bile gelmedi odayı toparlamak. adam arayıp "geliyom abi müsait misin :))" deyince dedim lan noluyo.
(10) 

şarkı dinlerken kendinden geçmek, gafayı yimek?

pescador #864979 
ya muhakkak, herkes için çok özel anlam ifade eden ve kişinin ruhunu alıp götüren şarkılar vardır. ama bende o kadar keskin ve yoğun ruh hali değişimine neden oluyor ki bazı şarkılar, ruhsal anlamda yıprandığımı hissediyorum. yani 5 dakikalığına ağır bir uyuşturucu almış gibi oluyorum bir anlamda.

sizde de var mı bu tarz bi durum, yaşadığınız oluyor mu? nasıl oluyor? bende mesela belli başlı şarkılar var. onları ne zaman dinlersem olur. yer zaman ruh halim falan hiç hiç hiç önemli değil. onları duyduğum zaman havaya giriyorum. çok fazla şey çağrıştırıyor, hatırlatıyor da değil. çok acayip hissediyorum.

tee yıllar önce şarkıların insan psikolojisini derinden etkileyebildiğini, dinlediği şarkıların etkisiyle intihar eden kişiler olduğunu okumuştum ama bana hala biraz gerçek dışı geliyor bu. ama ben de yakında şarkı dinlerken delirecekmişim gibi hissetmeye başladım.

yalnız değilimdir inşallah, sizde de vardır böyle şeyler?
(2) 

baba akü yok - steam'de aldığım ek paket görünmüyo?

pescador #864790 
euro truck simulator 2'yi ve going east paketini birlikte aldım. ödeme onayı geldi, "kütüphaneye attık cnm oyunları :))" dedi steam. oyunun kendisi kütüphanede var, evet. indiriyorum şu an.

yalnız ek paketle ilgili hiçbi şey yok lan. oyun inince falan mı soracak bu bana? ne bileyim oyun kurulunca mı çıkacak ortaya, nasıl olacak?

paketin çalışabilmesi için öncelikle oyunu kurmam gerektiğini biliyorum tabii ama şu an ortada pakete dair hiçbi şey yok. neye tıklıcam da kurucam ben onu?
(3) 

metro 2033 güzel mi? oyun olanını soruyorum

pescador #864770 
humblebundle'da beleşmiş kepittim bir adet, kurmaya üşeniyorum ama. güzel bi oyun mu? sever misiniz, tavsiye eder misiniz?

şimdi google'dan türüne, ekran görüntülerine pek tabii ki bakabilirim. ben sizin kendi deneyiminizi soruyorum. siz seviyo musunuz, siz oyun hakkında ne dersiniz vs. lmgify diyenin kalbini kırarım.
(11) 

enpara'da steam'den aldığımız her şeyin geri ödemesi var mı?

pescador #864402 
fm 15'i enpara'yla alırsak 20 küsür lirası iade ediliyormuş sanırım. bu steam üzerinden alınan diğer oyunlar için de geçerli mi?

steam'de Euro truck simulator 2'nin fiyatı 13 liraya düşmüş. going to east eklentisini de içeren gold paket 55 lira. ama going to east + oyunun kendisi ayrı ayrı alınırsa 23 küsür lira ediyor. dalga mı geçiyor steam? ayrı ayrı 23 liraya alabilecekken neden 55 liraya alayım ki bunu?

enpara'nın olayı ne böyle, her şeyde iade var resmen?

son olarak, enpara başvurumu geçen gün yaptım, çarşambadan itibaren müsaitim dedim. çarşamba günü gelirler mi sözleşme için? ne zaman gelirler?
(5) 

eczacılar! doktor ne yazmış burada?

pescador #863886 
ilkinde USG, ikincisinde kontrastlı MR istendiğini biliyorum ama diğerlerini anlamadım. tam olarak, harfiyen ne yazdığını merak ediyorum. ne demiş? sildiğim yerde doktor adı vardı,

imgur.com

imgur.com
(22) 

tır şoförlüğü hk.

pescador #863780 
çocukluğumdan beri ciddi anlamda hastasıyım her türlü nakliye işinin. tır şoförlüğü, otobüs şoförlüğü, pilotluk... şöyle söyleyeyim, çocukken bayağı çekingen pısırık bir çocuktum ama ne zaman otobüse binsek şoföre sataşır, "ABİ KAÇ BASIYO??" diyen o arıza veletlere dönüşürdüm.

merak ettiğim şey şu: tır şoförlüğünün artıları, eksileri, genel olarak şoförlerin yaşam koşulları vs. nasıldır nelerdir? şimdilik tabii ki öyle bir niyetim yok ama 25 yaşında (20'yim şu an) FUCK THIS SHIT, LET'S BEYAZ ATLET deyip de şoförlük yapmaya karar verirsem eğer yapabilir miyim? futbolcu olmak istesem olamam mesela artık. tır şoförlüğü benim için sanat. erken başlamak gerekiyo mu?

bana 200-300 şarkılık bir elektronik & endüstriyel metal DVD'si versinler, komple avrupa'yı sabah akşam dolaşabilirmişim gibime geliyor.

stresli bir iş olduğunu biliyorum. ama en aktif zamanlarında bile karşı cinsle yakınlaşamayan biri olarak zaten aile kurmak gibi bir durumumun olacağını sanmıyorum. tek başıma işte gez allah gez. güzel bi hayat olur sanki.

mobil görünümden çık