baba olmak zor işmiş. arkadaşlar ilk 1-2 günü çok rahat geçirdikten sonra dün geceden beri sıkıntılar başladı. bebeğimiz sürekli ağlıyor. bebek bu tabii ağlar da niye ağladığıı çözemedik. bir türlü uyumuyor. sütünü emiyor, gazını çıkarıyor, kucakta gayet sakin, yatağına koyunca ağlıyor. alıyoruz susuyor, koyuyoruz ağlıyor. altı mı kirli diyoruz, değiştiriyoruz, susuyor, yatağa koyunca ağlıyor. bir türlü anlamadık. bir eksiği yok gibi. hava çok sıcak, acaba bunaldı mı diyoruz biraz hafif giydiriyoruz yok susmuyor. üşüdü diyip biraz örtüyoruz susmuyor. bir tek annesinin kucağında susuyor, hem de mutlu mutlu susuyor, bırakınca ağlıyor. 3 günlük bebek kucak delisi olur mu? kucağa alınmak istiyor, alışmasın diyip ellemiyoruz katılacak gibi ağlıyor. ama kucağa alınınca da susuveriyor. bir sıkıntısı mı var anlamadık. sadece anne sütü veriyoruz. acaba su falan da mı vermeliyiz, su ihtiyacı mı var ki? ama iyi de emiyor. az önce de hafif açık yeşil gibi renkte ama katı kaka yapmıştı. bu kötü bir şey midir? bir hastalığı falan olsa kucağa alınca susar mı? kucağa alınca susması, bir hastalığı olmadığı anlamına gelir mi? cumartesi doktoruna gideceğiz ama o zamana kadar da bir şey önerin bize.
ne yapacağız biz yahu tecrübeli anne babalardan tavsiyeler bekliyorum.
ne yapacağız biz yahu tecrübeli anne babalardan tavsiyeler bekliyorum.
ingilizce nasıl denir en yakın? bebeği kutlayan ecnebiye diycem.
saat 16:50 itibariyle tosun gibi bir erkek babası oldum. sizinle de paylaşmak istedim.
sonunda, en sonunda canon 550d'me kavuştum. çok mes'udum.
lakin şimdi bu bebeğe bir çanta almak icap ediyor. bir tane 18-135 ve bir tane de 50mm lensim var. sırt çantası fazla olur sanırım ama yine de olabilir. nasıl bir çanta önerirsiniz, sağlam olsun, yağmur geçirmesin. lenslerin biri (özellikle 18-135) üstündeyken kullanabileyim, çantaya sokucam diye lensi ayırmak gerekmesin.
bütçe maksimum, çok zorlarsam 80-100 lira. daha ucuz olursa bal kaymak olur tabii.
lakin şimdi bu bebeğe bir çanta almak icap ediyor. bir tane 18-135 ve bir tane de 50mm lensim var. sırt çantası fazla olur sanırım ama yine de olabilir. nasıl bir çanta önerirsiniz, sağlam olsun, yağmur geçirmesin. lenslerin biri (özellikle 18-135) üstündeyken kullanabileyim, çantaya sokucam diye lensi ayırmak gerekmesin.
bütçe maksimum, çok zorlarsam 80-100 lira. daha ucuz olursa bal kaymak olur tabii.
son güncellemeyi indirip kurdu. ondan sonra adres satırına ne zaman adres yazacak olsam hop diye tamamlayıveriyor adresi. ulan aşağıda dropdown menüde zaten yer imlerindeki, geçmişteki önderiler çıkıyor. sen niye adres satırını tamamlıyorsun? geçmişi siliyorum falan ama bu yine neye göre nereden öneriyorsa bir şeyle tamamlıyor. mesela www yazıyorum, satır bi anda www4.thy.com oluyor. nereden duydun da öneriyorsun anlamadım saçma sapan.
nasıl kapatılır bu?
nasıl kapatılır bu?
sevgili dini bütünler.
ulan ankara'daki merkezi ezan sisteminden 10 dakika önce öğle ezanı okundu. şimdi tekrar okunuyor.
hayal mi gördüm, yoksa bunun farkına varan biri daha var mı?
ulan ankara'daki merkezi ezan sisteminden 10 dakika önce öğle ezanı okundu. şimdi tekrar okunuyor.
hayal mi gördüm, yoksa bunun farkına varan biri daha var mı?
bizim orada bir pazar yeri var. pazar kurulmadığı günler insanlaro dikdörtgen şeklindeki pazar yerinin çevresi boyunca yürüyüş yaparlar. ama dikkat ediyorum, yürüyüş yapanlar hep mutlaka saat yönünün tersine dönüyorlar. bir sefer de ulan bu sefer de şu tarafa doğru yürüyim diyen yok. hani birkaç kişi yürürken ona uymayı anlarım da tek başına yürüyen adam da güdülenmiş gibi direk saat yönünün tersine yürümeye başlıyor.
bugüne kadar izlediğim bütük koşu yarışları, at yarışları falan hep saat yönünün tersine dönüyor.
nedir bu saat yönünün tersindeki gizem? beyin lobuyla falan mı alakalı bir durum?
bugüne kadar izlediğim bütük koşu yarışları, at yarışları falan hep saat yönünün tersine dönüyor.
nedir bu saat yönünün tersindeki gizem? beyin lobuyla falan mı alakalı bir durum?
yahu bu açıkta tozda toprakta duran kapağın, açınca içeceğin içine girmesinin mantığı nedir lan? eskiden ne güzel halkayı çekip çıkarırdık. şimdikiler tozlu pis teneke parçasını içeceğin içine daldırıyor. niye böyle oldu bunlar?
sevgili arkadaşlar. eşim 38. haftaya girdi. doğurdu doğuracak. doğum akşam veya gece başlarsa problem yok, kalkıp gideriz. peki mesai saatlerinde ne halt etmeliyiz? eşim evde yalnız. ev dördüncü katta ve asansör yok. bir de doğum çantası var tabii. ben işyerinden çıkıp eve yetişemem. taksiyle en az 15 dakika sürer. eşim kendi başına çantayla birlikte inemez. çantayı boşverse belki kendi başına da inemez.
peki biz ne hal ederiz? en mantıklı çözüm gideceğimiz özek hastaneden ambulans çağırmak geldi aklıma. en azından sedyeyle indirirler, çantayı da alırlar. ben de doğrudan hastaneye giderim.
başka bir öneriniz var mı?
peki biz ne hal ederiz? en mantıklı çözüm gideceğimiz özek hastaneden ambulans çağırmak geldi aklıma. en azından sedyeyle indirirler, çantayı da alırlar. ben de doğrudan hastaneye giderim.
başka bir öneriniz var mı?
futbol terimi olarak kullanılanı soruyorum. ilk defa bu sene duydum. arda galatasaray'ın çileği falan deniyor.
ne ulan bu çilek?
ne ulan bu çilek?
hala muhtarlıktan kağıt mağıt istiyorlar mı? yoksa eski nüfus cüzdanımızla gidip hop diye yenileyebiliyor muyuz?
aslında yeni değiştirdim sayılır. evlenince yeniledim. ama ne olmuşsa olmuş. mahalleler falan birleşmiş, nüfusa kayıtlı olduğum mahalle, dolayısıyla cilt no sıra nı falan hepsi değişmiş. tc kimlik numaramdan sorgulandığında çıkan bilgiler ile cüzdanda yazan bilgiler farklı. dolayısıyla devlet dairelerinden götüme baka baka geri dönüyorum. o yüzden de yenilemek istiyorum. ama bu dangalakçai tamamen benim dışımda gelişmiş değişiklikler yüzünden de muhtara gitmek, yeni fotoğraf çektirmek falan istemiyorum. hatta ne için olursa olsun beş kuruş para dahi vermek istemiyorum.
nasıl oluyor şimdi?
aslında yeni değiştirdim sayılır. evlenince yeniledim. ama ne olmuşsa olmuş. mahalleler falan birleşmiş, nüfusa kayıtlı olduğum mahalle, dolayısıyla cilt no sıra nı falan hepsi değişmiş. tc kimlik numaramdan sorgulandığında çıkan bilgiler ile cüzdanda yazan bilgiler farklı. dolayısıyla devlet dairelerinden götüme baka baka geri dönüyorum. o yüzden de yenilemek istiyorum. ama bu dangalakçai tamamen benim dışımda gelişmiş değişiklikler yüzünden de muhtara gitmek, yeni fotoğraf çektirmek falan istemiyorum. hatta ne için olursa olsun beş kuruş para dahi vermek istemiyorum.
nasıl oluyor şimdi?
taptaze kavrulmuş halde kuruyemişçiden alınmış fındıklar. eve getirilip kavanoza konmuş, kavanozun ağzı da sımsıkı kapatılmış. sadece içinden yemek üzere çerez kabına alınırken açılıp tekrar kapatılmış. kapağı hiç açık bırakılmamış.
bir gün bir bakıyorum ki kapağı kapalı kavanozun içinde kelebekler uçuyor. fındıklar kurtlanmış demek ki, kurtlar da kelebek olmuş.
lan peki bu kurt mudur nedir o kavanoza nasıl girdi, fındığın neresinden nasıl çıktı ulan? ağzı kapalı kavanoz? taptaze de olsa fındığın içinde zaman içinde kurt mu oluşuyor? taze iken yesek bile kurt larvaları zaten fındıkta bulunuyor mu öğğk. nasıl oluyor lan?
bir gün bir bakıyorum ki kapağı kapalı kavanozun içinde kelebekler uçuyor. fındıklar kurtlanmış demek ki, kurtlar da kelebek olmuş.
lan peki bu kurt mudur nedir o kavanoza nasıl girdi, fındığın neresinden nasıl çıktı ulan? ağzı kapalı kavanoz? taptaze de olsa fındığın içinde zaman içinde kurt mu oluşuyor? taze iken yesek bile kurt larvaları zaten fındıkta bulunuyor mu öğğk. nasıl oluyor lan?
arkadaşlar kızılay'dan siteler'deki yahya galip vergi dairesi'ne gitmem gerekiyor. adresi sırma sok. no: 62 siteler.
nasıl ve neyle giderim en yakın?
nasıl ve neyle giderim en yakın?
kime sorduysam hatırlamıyor. google'da sözlükte bulamuyorum. klibi geçtimi emaresi bile yok. artık kendimden şüphe etmeye başladım.
serdar ortaç'ın; kızların birbirinin üstüne bal döküp yaladıkları erotik bir klibi vardı. sonra yasaklandı mı ne olduysa gözükmedi bir daha. temiz bi 10-15 senesi vardır herhalde klibin. başka hatırlayan var mı? hatta klibin kendisi de varsa pek güzel olur.
not: göbekten zeytin yemeli "karabiberim" değil.
edit: yalayan veya yalanan serdar değil. serdar sadece şarkı söylüyor. yalayan da yalanan da taş gibi hatunlar.
serdar ortaç'ın; kızların birbirinin üstüne bal döküp yaladıkları erotik bir klibi vardı. sonra yasaklandı mı ne olduysa gözükmedi bir daha. temiz bi 10-15 senesi vardır herhalde klibin. başka hatırlayan var mı? hatta klibin kendisi de varsa pek güzel olur.
not: göbekten zeytin yemeli "karabiberim" değil.
edit: yalayan veya yalanan serdar değil. serdar sadece şarkı söylüyor. yalayan da yalanan da taş gibi hatunlar.
niye yok ulan? ice tea dediğin de çay neticede. soğuk çay. buzlu çay. kaçımız çayın içine şeftali, mango falan sıkıp içiyoruz allasen? az sayıda anne ve teyze dışında limon sıkan da yok.
o zaman bu çay denen illetin madem soğuğunu yapıyonuz da niye sadesini yapmıyosunuz ulan? illa bi limon, şeftali, yok mango. illa aromali içecek yapacaksan şeftalili içecek yap. çaya karıştırmasalar olmaz mı?
o zaman bu çay denen illetin madem soğuğunu yapıyonuz da niye sadesini yapmıyosunuz ulan? illa bi limon, şeftali, yok mango. illa aromali içecek yapacaksan şeftalili içecek yap. çaya karıştırmasalar olmaz mı?
kafalar çorba oldu. torbalısı, torbasızı, hepa filtrelisi, su filtrelisi...
kriterlerimiz, çekim gücü iyi olsun, halıda parkede toz bırakmasın. emdiği havayı da iyice temizleyip versin. tozu çekip arkadan bir kısmını ortama geri salmasın. kullanımı da kolay olsun biraz. su filtreli düşündük başta ama çabuk kirlendiğini ve sürekli suyunu değiştirmek gerektiğini duyduk mesela. bebekli evde kullanılacak.
bütçe maksimum 600-700 lira civarı.
kriterlerimiz, çekim gücü iyi olsun, halıda parkede toz bırakmasın. emdiği havayı da iyice temizleyip versin. tozu çekip arkadan bir kısmını ortama geri salmasın. kullanımı da kolay olsun biraz. su filtreli düşündük başta ama çabuk kirlendiğini ve sürekli suyunu değiştirmek gerektiğini duyduk mesela. bebekli evde kullanılacak.
bütçe maksimum 600-700 lira civarı.
şu coğrafya cahiline bir yardım edin. güneş hangi zamanlarda nasıl bir yay çizer onu öğrenmek istiyorum.
kuzey yarımküredeyiz. hatta lokasyon vereyim, ankara'dayız diyelim.
güneş hangi tarihten hangi tarihe kadar tepeden güney ufkuna doğru yaklaşır, hangi tarihten hangi tarihe güney ufkundan tepeye doğru hareket eder. güneşin en tepeden olduğu tarih hangisidir, güneşin güney ufkuna en yakın olduğu tarih hangisidir?
kafam döndü hesaplayamıyorum.
"güneş hareket etmez. güneş sabittir, dünya hareket eder" diyeni üzerim. sormak istediğim şey açık.
kuzey yarımküredeyiz. hatta lokasyon vereyim, ankara'dayız diyelim.
güneş hangi tarihten hangi tarihe kadar tepeden güney ufkuna doğru yaklaşır, hangi tarihten hangi tarihe güney ufkundan tepeye doğru hareket eder. güneşin en tepeden olduğu tarih hangisidir, güneşin güney ufkuna en yakın olduğu tarih hangisidir?
kafam döndü hesaplayamıyorum.
"güneş hareket etmez. güneş sabittir, dünya hareket eder" diyeni üzerim. sormak istediğim şey açık.
behzat ç'den kafaya takılanlar. savcı hanım behzat'ın üstü. hatta 3. sınıf emniyet müdürü olan tahsin'in de üstü.
peki savcılık makamı bütün emniyet teşkilatının üstünde midir? yani il emniyet müdürünün de üstünde midir? nasıldır hiyerarşi?
bonus: son zamanlarda daha önce hiç görmediğim veya dikkat etmediğim bir polis rütbesi görüyorum. askerdeki onbaşı rütbesinin omuzdaki apolete takılmışı gibi bir şey. ne bu?
peki savcılık makamı bütün emniyet teşkilatının üstünde midir? yani il emniyet müdürünün de üstünde midir? nasıldır hiyerarşi?
bonus: son zamanlarda daha önce hiç görmediğim veya dikkat etmediğim bir polis rütbesi görüyorum. askerdeki onbaşı rütbesinin omuzdaki apolete takılmışı gibi bir şey. ne bu?
hp laserjet p1102w yazıcımın toneri bitiyor. orijinal toner çok pahalı.
orijinal toneri mi doldurtayım, yoksa bir de muadil tonerler var, yan sanayi. dolundan az biraz pahalı. dolum 25 lirayda, bu da 35 lira. ama yazıcıya falan zarar verir diye de korkuyorum.
ne dersiniz, orijinal toneri mi doldurtayım, muadil toner mi alayım?
orijinal toneri mi doldurtayım, yoksa bir de muadil tonerler var, yan sanayi. dolundan az biraz pahalı. dolum 25 lirayda, bu da 35 lira. ama yazıcıya falan zarar verir diye de korkuyorum.
ne dersiniz, orijinal toneri mi doldurtayım, muadil toner mi alayım?
2001 model renault clio arabama lpg taktırmak istiyorum. hangi markayı önerirsiniz ve taktırmak için işini düzgünce yapan bir servis önerebilir misiniz?
başka eklemek istediğiniz varsa da memnun olurum, lunu yap, bunu yapma falan diye.
başka eklemek istediğiniz varsa da memnun olurum, lunu yap, bunu yapma falan diye.
ulan internet bağlı, modem bağlı, hepsi birbirini görüyor, tüm ışıklar yanıyor, ağ bağlantıları çalışıyor.
peki ben tarayıcıdan 192.168.1.1 yazıp modem arayüzüne girmek istediğim zaman niye açılmıyor ulan?
adres doğru 192.168.1.1 olduğuna eminim.
peki ben tarayıcıdan 192.168.1.1 yazıp modem arayüzüne girmek istediğim zaman niye açılmıyor ulan?
adres doğru 192.168.1.1 olduğuna eminim.
ya arkadaşlar. ya ben çok cahilim, ya da ortada dönen bir abartı sözkonusu.
şimdi samsung galaxy s3 çıktı. tamam çok süper telefon. pek güzel. lakin reklamlarını izlyiorum, yok zıplarkene fotoğraf çekerken bir sürü çekermiş, en güzelini seçermiş, yok sizle birlikte uyurmuş akıllı beklemeymiş.
lan android işletim sistemli telefonun sınırı yok ki zaten. bunların hepsi yazılımla olabilecek işler değil mi? yani telefon kamerasına seri çekim yaptırtmak ki mekanik bir shutter yok ki zaten seri çekim yapmak donanımsal bir özellik olsun), akıllı bekleme neyse anlamadım ama onu yaptırmak için yeni donanıma ne gerek oluyor ki?
yani biri çıkıp desin ki "yok kardeşim yanlış biliyorsun, o telefonun hebületrik özelliği var, o olmadan yapılamaz", ya da çıkıp desinler ki "arkadaş bunun diğer samsung'lardan üstün tarafı sadece donanımı. tek artısı işlemcisi, ekran çözünürlüğü, vs'si.
yani akıllı bekleme, seri çekim falan olacak diye gidip almayalım. daha güçlü cihazımız olacağı için gidip alalım. haksız mıyım?
şimdi samsung galaxy s3 çıktı. tamam çok süper telefon. pek güzel. lakin reklamlarını izlyiorum, yok zıplarkene fotoğraf çekerken bir sürü çekermiş, en güzelini seçermiş, yok sizle birlikte uyurmuş akıllı beklemeymiş.
lan android işletim sistemli telefonun sınırı yok ki zaten. bunların hepsi yazılımla olabilecek işler değil mi? yani telefon kamerasına seri çekim yaptırtmak ki mekanik bir shutter yok ki zaten seri çekim yapmak donanımsal bir özellik olsun), akıllı bekleme neyse anlamadım ama onu yaptırmak için yeni donanıma ne gerek oluyor ki?
yani biri çıkıp desin ki "yok kardeşim yanlış biliyorsun, o telefonun hebületrik özelliği var, o olmadan yapılamaz", ya da çıkıp desinler ki "arkadaş bunun diğer samsung'lardan üstün tarafı sadece donanımı. tek artısı işlemcisi, ekran çözünürlüğü, vs'si.
yani akıllı bekleme, seri çekim falan olacak diye gidip almayalım. daha güçlü cihazımız olacağı için gidip alalım. haksız mıyım?
geçen hafta izmir caddesi'nde, iki gün önce de yüksel'de gördüm. üç tane kızılderili. giyimleri kuşamları, kafalarında tüyleri falan. etnik çalgılar çalıp müzik eşliğinde dans ediyorlardı. hani kızılderili kılığına girmiş oyuncular falan gibi de değil, çekik gözlü, koyu tenli, bildiğin geronimo. pek de hoşuma gitti ama işim vardı kalıp izleyemedim.
nedir bunların olayı? yani sadece sokak gösterisi sunmak mı, bir kültürü tanıtmak mı, bir organizasyonun parçası mı? nedir?
nedir bunların olayı? yani sadece sokak gösterisi sunmak mı, bir kültürü tanıtmak mı, bir organizasyonun parçası mı? nedir?
anime ve warez nasıl okunur?
hem doğru okunuşunu, hem de ortamda taşakoğlanı olmamak için nasıl okumamız gerektiğini söylerseniz...
hem doğru okunuşunu, hem de ortamda taşakoğlanı olmamak için nasıl okumamız gerektiğini söylerseniz...
arkadaşlar doğru düzgün hamile tişörtü arıyorum (eşim için arıyorum, ben erkeğim). bildiğin tişört. hanımlar body de diyor ya ondan işte. dün siteler'e bebek mobilyası bakmaya gittik, istisnasız, tek kelimeyle istisnasız herkesin üstünde tornadan çıkmış gibi üstünde dandik espriler olan lc waikiki tişörtleri var. başliycam vakikisine, üstünde espri neyin olmayan, eşimi normal body'lerin büyük bedenini almaktan kurtaracak hamile kesimi olan ama üstünde baby coming, baby loading falan yazmayan, ya da yazıyorsa da en azından azıcık ince espri olan, öyle dana gibi damgalanmış, göstere göstere ben hamileyim demeyen şeyler arıyorum. internetten de olur ama ankara'da mağaza tercihimdir.
dünya para da olmasın tabi bu arada.
dünya para da olmasın tabi bu arada.
ege'den ev yapımı sızma zeyinyağı getirdi bir arkadaş. kendileri yapmış. çok güzel kokuyor ama yenilir gibi değil. çok acı, bildiğin zehir. ham, işlenmemiş zeytin acısı.
ne yapılır bu yağ ile? salataya falan konulur gibi değil, çok acı yahu.
ne yapılır bu yağ ile? salataya falan konulur gibi değil, çok acı yahu.
bunu daha önce de biri sormuştu, "paint ile tek tek yazabilirsin" gibi fantastik bir öneri gelmişti. o yüzden tekrar ben sorayım.
15.000 tane belki daha da çok fotoğrafı seçeceğim, diyeceğim ki "bu fotoğrafların hepsinin exif bilgisinden çekilme tarihini al, fotoğrafın sağ alt köşesine yaz". sonra start düğmesine bastığımda trrrrrrrrr diye program işleyecek, hepsinin köşesine tarih yazılmış olacak.
evet, var mıdır böyle bir program?
15.000 tane belki daha da çok fotoğrafı seçeceğim, diyeceğim ki "bu fotoğrafların hepsinin exif bilgisinden çekilme tarihini al, fotoğrafın sağ alt köşesine yaz". sonra start düğmesine bastığımda trrrrrrrrr diye program işleyecek, hepsinin köşesine tarih yazılmış olacak.
evet, var mıdır böyle bir program?
arkadaşlar ilk defa android kullanıyoruz. bu android denen şey cep telefonu için işletim sistemi sanırım. windows gibi yani di mi?
peki android için indireceğimiz uygulamalar telefondan telefona fark ediyor mu? yani samsung galaxy s2 de androidli cep telefonu, ne bileyim motorola bilmemne de androidli cep telefonu. o telefonda çalışır, bu telefonda çalışmaz gibi bir kısıt var mı? yoksa android için yazılan uygulamalar standart mı, android kullanan her telefonda çalışır mı?
şundan soruyorum. google play'den indirirken "şu telefonlarla uyumludur" gibi bir şey aramalı mıyım, görmedim öyle bir şey. yoksa ne indirirsem indireyim mutlaka çalışır mı?
peki android için indireceğimiz uygulamalar telefondan telefona fark ediyor mu? yani samsung galaxy s2 de androidli cep telefonu, ne bileyim motorola bilmemne de androidli cep telefonu. o telefonda çalışır, bu telefonda çalışmaz gibi bir kısıt var mı? yoksa android için yazılan uygulamalar standart mı, android kullanan her telefonda çalışır mı?
şundan soruyorum. google play'den indirirken "şu telefonlarla uyumludur" gibi bir şey aramalı mıyım, görmedim öyle bir şey. yoksa ne indirirsem indireyim mutlaka çalışır mı?
arkadaşlar, türkiye'de erkayalar'dan başka canon fotoğraf makinelerinin yetkili distribütörü var mı? erkayalar tek mi?
neotech isimli firma yetkili midir, paralel midir, nedir?
neotech isimli firma yetkili midir, paralel midir, nedir?
arkadaşlar türkiye'de ya da en azından ankara'da böyle bir poğaça kanunu mu var?
beyaz peynirli poğaça: ikiye katlanmış hamur, kocaman bir dudak şeklinde.
zeytinli poğaça: oval, üstünde çok az çörek otu var.
patatesli poğaça: oval, üzerinde çok az haşhaş var.
kaşarlı poğaça: oval, üzeri komple susam kaplı.
sade poğaça: yuvarlak, üzerinde bir şey yok.
yani aksini yapana pastaneciler poğaçacılar odası ceza falan mı kesiyor. ankara'nın çeşitli yerlerinde yediğim bütün poğaçalar aynı model. anlıyorum karışmasın diye birine susam, birine çörek otu falan koyuyorsunuz da hiç mi kimse patatesliye çörek otu, zeytinliye haşhaş falan koymaz yahu? hiçbiri mi farklı olmaz?
beyaz peynirli poğaça: ikiye katlanmış hamur, kocaman bir dudak şeklinde.
zeytinli poğaça: oval, üstünde çok az çörek otu var.
patatesli poğaça: oval, üzerinde çok az haşhaş var.
kaşarlı poğaça: oval, üzeri komple susam kaplı.
sade poğaça: yuvarlak, üzerinde bir şey yok.
yani aksini yapana pastaneciler poğaçacılar odası ceza falan mı kesiyor. ankara'nın çeşitli yerlerinde yediğim bütün poğaçalar aynı model. anlıyorum karışmasın diye birine susam, birine çörek otu falan koyuyorsunuz da hiç mi kimse patatesliye çörek otu, zeytinliye haşhaş falan koymaz yahu? hiçbiri mi farklı olmaz?
arkadaşlar geçen gün firefox kendini otomatik olarak 12 sürümüne güncelledi. ne olduysa bundan sonra oldu. sekme kapatmak için çarpıya tıklıyorum, sanki kasan bir bilgisayarmış gibi 1-2 saniye sonra kapanıyor sekme. eskiden tıkladığım anda kapanırdı. sizde de var mı bu problem? yoksa bilgisayarımdan şüphe etmeye başlayacağım.
aklınıza ilk olarak erkek mi geliyor, kadın mı?
yani mesela ege isimli tanımadığınız birine telefon edeceksiniz. telefonda "ege bey" mi demek gelir aklınıza, "ege hanım" mı?
aynı soruyu "deniz" için de soruyorum.
yani mesela ege isimli tanımadığınız birine telefon edeceksiniz. telefonda "ege bey" mi demek gelir aklınıza, "ege hanım" mı?
aynı soruyu "deniz" için de soruyorum.
yav bu oyun satışa çıkar çıkmaz satılıp bitiyor, bi dahaki parti gelene kadar oyun kalmıyor mu? bitecek de ertesi gün bulamayacağım kaygısı mı? yani böyle bir şey yoksa niye gece yarıları oyun alacam diye kuyruğa giriyonuz arkadaş? hemen o dakka oynamazsa ölecek hastalığı mı nedir? tamam fanatiğisiniz belki, hatta bu sizin için bir yaşam tarzı, bir fenomen olabilir, oyunun hastasısınızdır da nedir bu yatıp uyumak varken oyun sevdasına gece vakti kuyruk beklemek falan? ertesi gün oynasanız olmuyor mu?
işi varmış da anasını göndermiş kuyruk beklemeye. koca kadın oyun uğruna emekli kuyruğu gibi kuyruk bekliyor sokakta.
işi varmış da anasını göndermiş kuyruk beklemeye. koca kadın oyun uğruna emekli kuyruğu gibi kuyruk bekliyor sokakta.
geçenlerde eurosport'ta mı neredeydi böyle top 10 en salak yenilen goller diye bir şey gösteriyordu. youtube'da ne şekilde arama yapacağımı bilemedim. ya o programdaki bütün videoyu arıyorum, ya da içlerinde bi tane yerlere yuvarlandığım gol vardı. birebir penaltı atışlarında kaleci topu kurtarıyor. sonra topa arkasını dönüp tribünlere doğru seviniyor. ama top da nasıl bi falso aldıysa durduğu yerde bilardo topu gibi fırfır dönüyor dönüyor, döne döne yavaaaşça kaleye giriyor. kaleci tribünlere doğru sevinirken penaltıyı atan ve hakem de topun başında dikilip dokunmadan kaleye girişini seyrediyorlar, hakem golü veriyor.
bi buldurun be.
bi buldurun be.
canlar şimdi benim bi oyuncak elektrikli trenim var. annemler avrupadan mı ne almışlar zamanında (şimdi kralı var burda, o zamanlar yokmuş). çocukluktan beri durur dolapta, hala sağlam. bu trenin bir de ayarlı adaptörü var. 0-12V ve 300mA yazıyor üstünde. ama ben bu mis gibi orijinal adaptörü yaktım (nasıl yaktığım bambaşka bir maceranın konusudur), tamir de olmuyor. bi tane ayarlı adaptör alayım dedim, gittim aldım şu klasik ayarlananlardan. ama bu 0-12V ve 500mA. şimdi eskisi 300mA iken bunun 500mA olması treni falan yakar mı, oynayan çocuk iletken raylara dokanınca (rayları metal, trenin tekerlekleri de metal. treni raylara koyunca tekerleklerinden elektrik alıyor) çarpar mı? bi şey olur mu yani? amper yükselince ne oluyor? aldığım herif bişey olmaz dedi ama çocuk oynayacak bunla, hafif de olsa elektrik falan çarpmasın şimdi?
kendim için değil, merakımdan soruyorum.
uzmanlığını alıp mecburi hizmetini de tamamladıktan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlayan bir hekim akademik kariyer yapabilir mi? yani herhangi bir üniversite hastanesinde falan olmadığı halde doçent, profesör falan olabilir mi? yoksa akademik kariyer yapabilmek için illa üniversite hastanesinde mi hekimlik yapmak gerekiyor?
uzmanlığını alıp mecburi hizmetini de tamamladıktan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlayan bir hekim akademik kariyer yapabilir mi? yani herhangi bir üniversite hastanesinde falan olmadığı halde doçent, profesör falan olabilir mi? yoksa akademik kariyer yapabilmek için illa üniversite hastanesinde mi hekimlik yapmak gerekiyor?
bebek doğduğunda kordon kanını saklama konnusunda bilgisi olan varsa paylaşabilir mi? google'dan kordon kanı bankası diye bir yer çıkıyor ama pek güvenilir gelmedi bana. daha çok üniversite hastanelerinde durum nedir, saklanıyor mu, saklanmalı mı, gereksiz bir aktivite mi, maliyeti nedir falan bilginiz varsa rica ediciim.
hepsiburada.com yorumları çok iyi. telefonun özellikleri çok iyi. fiyatı da çok iyi. sözlükteki başlığı da fena değil. tek kafamı karıştıran want2die'ın olumsuz yorumları oldu. 5830i değil düz 5830 alın demiş hep. düz 5830'un fiyatı da 80 lira daha pahalı.
nedir şimdi farkı? eşime (ben erkeğim, eşim kadın) almayı düşünüyorum. 3d oynatmıyor, kasıyor vs çok mu önemli problemler? yani telefonda 3d denilen nedir? yani bu 3d oynatmama hadisesi "boşver oynatmayıversin" denecek bir şey değil midir? illa olmalı mı? 80 lira verdiğimize değecek bir şey mi? nedir ne değildir, tavsiye etmez misiniz yani?
want2die özellikle sen gelince bi mesaj at ayrıntılı sorayım abicim.
nedir şimdi farkı? eşime (ben erkeğim, eşim kadın) almayı düşünüyorum. 3d oynatmıyor, kasıyor vs çok mu önemli problemler? yani telefonda 3d denilen nedir? yani bu 3d oynatmama hadisesi "boşver oynatmayıversin" denecek bir şey değil midir? illa olmalı mı? 80 lira verdiğimize değecek bir şey mi? nedir ne değildir, tavsiye etmez misiniz yani?
want2die özellikle sen gelince bi mesaj at ayrıntılı sorayım abicim.
öncelikle tdk'nın neyi kabul ettiğini değil, işin doğrusu neyse onu soruyorum, akla mantığa uygununu. tdk bir sürü yanlışı da doğru kabul ediyor.
bir şeye düşkün olana ne denir? mesela işine düşkün olana "işkolik" diyoruz. tdk bile almış sözlüğüne koymuş.
soru şu: bir şeye düşkün olma yapım eki "-kolik" midir? yani alkol düşkünü aslında "alkolkolik"tir de biz aradaki "kol" kısmını düşürüp mü "alkolik" yapmışız?
bana öyle geliyor ki bir şeye düşkün olan anlamı katan yapım eki -kolik değil -ik. yani alkol düşkününe alkolik demişiz, sonra dangalağın teki çıkmış, bu kelimedeki "kolik"i almış her haltın sonuna ekleyip o haltın düşkünü haline getirmiş.
ne dersiniz, sizce -kolik mi, -ik mi?
bir şeye düşkün olana ne denir? mesela işine düşkün olana "işkolik" diyoruz. tdk bile almış sözlüğüne koymuş.
soru şu: bir şeye düşkün olma yapım eki "-kolik" midir? yani alkol düşkünü aslında "alkolkolik"tir de biz aradaki "kol" kısmını düşürüp mü "alkolik" yapmışız?
bana öyle geliyor ki bir şeye düşkün olan anlamı katan yapım eki -kolik değil -ik. yani alkol düşkününe alkolik demişiz, sonra dangalağın teki çıkmış, bu kelimedeki "kolik"i almış her haltın sonuna ekleyip o haltın düşkünü haline getirmiş.
ne dersiniz, sizce -kolik mi, -ik mi?
şimdi excel tablomuz bir banka hesap dökümü. tablonun B sütununda tutarlar var. C sütununda da Y veya Ç harfleri var. Ç harfi olan satırlarda hesaptan çekilen tutarlar, Y harfi olan satırlar ise bankaya yatan tutarlar yazıyor.
benim bütün tablo boyunca bankadan çekilenlerin ve bankadan yatanların toplamına ihtiyacım var. yani C sütununda "Ç" harfi olan satırların B sütunlarını topla şuraya yaz, C sütununda "Y" harfi olan satırların B sütunlarını topla, onu da buraya yaz dedirtmem lazım. vardı sanki bunun bi formülü. EĞERSAY gibi bir şeydi ama EĞERSAY sadece kaç tane olduğunu sayıyor. bana adedi değil, içeriklerinin toplamı lazım.
bu arada türkce excel kullanıyorum.
benim bütün tablo boyunca bankadan çekilenlerin ve bankadan yatanların toplamına ihtiyacım var. yani C sütununda "Ç" harfi olan satırların B sütunlarını topla şuraya yaz, C sütununda "Y" harfi olan satırların B sütunlarını topla, onu da buraya yaz dedirtmem lazım. vardı sanki bunun bi formülü. EĞERSAY gibi bir şeydi ama EĞERSAY sadece kaç tane olduğunu sayıyor. bana adedi değil, içeriklerinin toplamı lazım.
bu arada türkce excel kullanıyorum.
12 metrekarelik bir odanın duvarlarını kaliteli bir su bazlı boya ile boyatmak mı daha pahalıdır, yoksa duvar kağıdı kaplatmak mı?
her ikisi de işinin erbabı usta tarafından yapılacak. kendimiz yapmayacağız. yani işçilik bedelini de göz önünde bulundurun.
her ikisi de işinin erbabı usta tarafından yapılacak. kendimiz yapmayacağız. yani işçilik bedelini de göz önünde bulundurun.
bir mali müşavir olarak benim aklım basmadı. yardım istiyorum.
efem halihazırda aylık 675 liraya kirada oturuyorum. ev almak istiyorum tabii ki krediyle. internetten bakıyorum beğeniyorum evin biri mesela 240.000 lira. anneden babadan, altın bozdurarak birikimle falan hepi topu 110.000 lirasını peşin verebiliyoruz. kaldı mı 130.000 lira. orada kredi hesaplama şeyleri de var. aylık ödeyebileceğim taksit belli. taş çatlasın 2000 lira. diyorum ki 130.000 lira kredi alsam 10 yıl (120 ay), aylık 1900 lira ödersin diyor bana. e güzel. nah güzel.
1900 lira x 120 ay = 228.000 lira. bunun 130.000 lirası anapara, gerisi faiz. yani 228.000 - 130.000 = 98.000 lira faiz ödeyeceğim.
böl 98.000 lirayı 120 aya, ayda 820 lira faiz ödüyorum. e amına koyim 10 yıl boyunca ödeyeceğim kiradan daha fazla faiz ödüyorum değil mi? ben o zaman niye kredi alayım ki? 10 yıl kirada otursam, ödeyeceğim 1900 lira kredi taksidinden kiramı düşüp kalanını bankaya mevduat hesabına yatırsam, zaten 10 yıl sonunda kredisiz falan trink parayla ev alıyorum? bankada getireceği faiz de cabası. öyle değil mi?
kirada olabilecek artışları gözardı ettim zira zaten burada 6 yıldır oturuyorum, 500'den 675'e çıktı. 10 yıl sonunda taş çatlasın 800-900 olur. zaten bankada getireceği faizi de gözardı ettim.
efem halihazırda aylık 675 liraya kirada oturuyorum. ev almak istiyorum tabii ki krediyle. internetten bakıyorum beğeniyorum evin biri mesela 240.000 lira. anneden babadan, altın bozdurarak birikimle falan hepi topu 110.000 lirasını peşin verebiliyoruz. kaldı mı 130.000 lira. orada kredi hesaplama şeyleri de var. aylık ödeyebileceğim taksit belli. taş çatlasın 2000 lira. diyorum ki 130.000 lira kredi alsam 10 yıl (120 ay), aylık 1900 lira ödersin diyor bana. e güzel. nah güzel.
1900 lira x 120 ay = 228.000 lira. bunun 130.000 lirası anapara, gerisi faiz. yani 228.000 - 130.000 = 98.000 lira faiz ödeyeceğim.
böl 98.000 lirayı 120 aya, ayda 820 lira faiz ödüyorum. e amına koyim 10 yıl boyunca ödeyeceğim kiradan daha fazla faiz ödüyorum değil mi? ben o zaman niye kredi alayım ki? 10 yıl kirada otursam, ödeyeceğim 1900 lira kredi taksidinden kiramı düşüp kalanını bankaya mevduat hesabına yatırsam, zaten 10 yıl sonunda kredisiz falan trink parayla ev alıyorum? bankada getireceği faiz de cabası. öyle değil mi?
kirada olabilecek artışları gözardı ettim zira zaten burada 6 yıldır oturuyorum, 500'den 675'e çıktı. 10 yıl sonunda taş çatlasın 800-900 olur. zaten bankada getireceği faizi de gözardı ettim.
birbiriyle bağlantılı seri sorular geliyor.
digiturk, d-smart falan nedir? bunların alıcısı bildiğimiz sıradan uydu anteni ve sıradan uydu alıcısı değil mi? bütün olay bunların kanallarını şifreliyor olması ve abone olana özel verdikleri kartlarla bu şifreleri çözdürüyor olması değil midir? yani kart takılabilen herhangi bir uydu alıcısına digiturk kartı taktığımızda ilgili kanalları izleyebiliyor muyuz?
dur devamı var. şayet böyle veya değil. bu adamların alıcılarındaki tuner tipi nedir?
şimdi evdeki led tv'de dahili uydu alıcısı var (dvb-s2 denen uydu alıcısı tuner). yani antenden gelen kabloyu direkt olarak tv'ye takıp receiver'a gerek kalmadan uydu izlenebiliyor. ayı şekilde dvb-c tuner'ı da var, kablo tv kablosunu talıp conax modlüe de teledünya kartını takınca box olmadan teledünya izlenebiliyor.
şu nedenle soruyorum çok uzattım. ben digiturk (veya d-smart) anteninden gelen kabloyu tv'nin dvb-s2 girişine taksam, abone olup digiturk'ten alacağım kartı da conax modüle taksam aynen teledünya izlediğim gibi digiturk de izleyebilir miyim ayrıca receiver falan olmadan?
digiturk, d-smart falan nedir? bunların alıcısı bildiğimiz sıradan uydu anteni ve sıradan uydu alıcısı değil mi? bütün olay bunların kanallarını şifreliyor olması ve abone olana özel verdikleri kartlarla bu şifreleri çözdürüyor olması değil midir? yani kart takılabilen herhangi bir uydu alıcısına digiturk kartı taktığımızda ilgili kanalları izleyebiliyor muyuz?
dur devamı var. şayet böyle veya değil. bu adamların alıcılarındaki tuner tipi nedir?
şimdi evdeki led tv'de dahili uydu alıcısı var (dvb-s2 denen uydu alıcısı tuner). yani antenden gelen kabloyu direkt olarak tv'ye takıp receiver'a gerek kalmadan uydu izlenebiliyor. ayı şekilde dvb-c tuner'ı da var, kablo tv kablosunu talıp conax modlüe de teledünya kartını takınca box olmadan teledünya izlenebiliyor.
şu nedenle soruyorum çok uzattım. ben digiturk (veya d-smart) anteninden gelen kabloyu tv'nin dvb-s2 girişine taksam, abone olup digiturk'ten alacağım kartı da conax modüle taksam aynen teledünya izlediğim gibi digiturk de izleyebilir miyim ayrıca receiver falan olmadan?
2003-2004 yıllarında aldığım digital8 kasetli bir el kameram var. şimdi satsam para etmez kesin. kullanayım desem bataryasını güya şarj ettim ama kesin iki dakikada bitiyordur. ya da en azından eski performansı yoktur. gerçi yıllardır da kullanmadım, bataryasını çıkararak çantada sakladım. şimdi sordum yeni batarya 160 lira diyor sony'ci amcalar.
buna daha ucuz veya yan sanayi batarya bulabileceğim ama güvenilir (kullanılmış veya bozuk bataryaları itelemeyecek) bir internet sitesi veya ankara'da bir dükkan var mıdır?
gagul amcadan aratınca siteler çıkıyor ama güvenemedim. çok daha uzun süre giden modeline 70 lira diyen satıcı var gittigidiyor'da. yan sanayi falan da dememiş. güvenilir mi şimdi bu adama?
buna daha ucuz veya yan sanayi batarya bulabileceğim ama güvenilir (kullanılmış veya bozuk bataryaları itelemeyecek) bir internet sitesi veya ankara'da bir dükkan var mıdır?
gagul amcadan aratınca siteler çıkıyor ama güvenemedim. çok daha uzun süre giden modeline 70 lira diyen satıcı var gittigidiyor'da. yan sanayi falan da dememiş. güvenilir mi şimdi bu adama?
antep fıstıklınınki yeşil, tamam.
bitter çikolatanınki siyah veya kahverengi, o da tamam.
e ulan fındıklı çikolata niye mavi, sütlü çikolata niye kırmızı? fındığın neresi mavi, sütün veya ineğin neresi kırmızı ulan?
bitter çikolatanınki siyah veya kahverengi, o da tamam.
e ulan fındıklı çikolata niye mavi, sütlü çikolata niye kırmızı? fındığın neresi mavi, sütün veya ineğin neresi kırmızı ulan?
arkadaşlar mediamarkt'ta gp'nin 15 dakikada, 1 saatte falan şarj eden aletleri var. lcd ekranlı, şarj olunca güç kesmeli, şarjın dolduğunu, pilin arızasını falan göstermeli.
1. hakikaten 1 saatte ve hatta 15 dakikada şarj ediyor mu? bu şekilde şarj ettiği zaman pillerin ömrü kısalıyor mu, yoksa hiç farkı yok mu?
2. bu şarj aletleri yanında 4 tane 2700 mAH pille birlikte 200-250 lira. lakin bilen bilir, ankara ulus konya sokak'tak bir pilcide (her türlü pil ve batarya satan bir dükkan) aynı alet 80-90 lira. vakumlu falan aynen orijinal kutu, aynı ürün. bunların çakması oluyor mu? çakma mıdır bu 80 liralık olan? hiç çakma gibi durmuyor ama.
1. hakikaten 1 saatte ve hatta 15 dakikada şarj ediyor mu? bu şekilde şarj ettiği zaman pillerin ömrü kısalıyor mu, yoksa hiç farkı yok mu?
2. bu şarj aletleri yanında 4 tane 2700 mAH pille birlikte 200-250 lira. lakin bilen bilir, ankara ulus konya sokak'tak bir pilcide (her türlü pil ve batarya satan bir dükkan) aynı alet 80-90 lira. vakumlu falan aynen orijinal kutu, aynı ürün. bunların çakması oluyor mu? çakma mıdır bu 80 liralık olan? hiç çakma gibi durmuyor ama.
arkadaşlar götümüzden uydurduğumuz tahminleri sormuyorum, tam ve net olarak ne olduğunu soruyorum.
bu +359...'la başlayan bulgaristan'dan gelen cevapsız çağrıların dolandırma yöntemi nedir? yani çağrı bırakan numarayı aradığımızda telefon faturası mı aşırı giriyor? bu şekil telefon parası üzerinden bir dolandırma mı sözkonusu? hani eski 900'lü hatlar gibi, veya hala bazı kanallarda gece yarısı reklamı çıkan "ara beni seninkinin de boyunu ölçeyim" tarzı erotik hatların, reklamda aşağıdan ışık hızıyla geçen ücretlendirmesinde gördüğümüz üzere dakikası 10-15 lira ücreti olan abuk numaraları gibi bir şey mi?
yoksa nizami bulgaristan'ı arama parası ödüyoruz da karşımıza seksi hatun sesi çıkıp bizi tavlıyor ve ona para göndermemizi, gönderdiği paralarla yanımıza geleceğini falan söyleyip bizden para mı koparıyor?
artık şu olay bir açıklığa kavuşsun da bilelim bu numaraların ne şekilde dolandırdığını. herkes diyor ki "sakın arama dolandırıcı numarası o". bana tek giren bulgaristan'ı arama parasıysa (ki o da zaten turkcell'e gidiyor, dolandırıcıya falan değil), karşıma seksi hatun sesi çıkıp "aşkım bana para gönder de yanına geleyim sevişelim" dese bile "hadi lan ordan" diyip telefonu kapatsam olmuyor mu yani ki bu numaraları aramaktan öcü gibi korkuluyor?
bu +359...'la başlayan bulgaristan'dan gelen cevapsız çağrıların dolandırma yöntemi nedir? yani çağrı bırakan numarayı aradığımızda telefon faturası mı aşırı giriyor? bu şekil telefon parası üzerinden bir dolandırma mı sözkonusu? hani eski 900'lü hatlar gibi, veya hala bazı kanallarda gece yarısı reklamı çıkan "ara beni seninkinin de boyunu ölçeyim" tarzı erotik hatların, reklamda aşağıdan ışık hızıyla geçen ücretlendirmesinde gördüğümüz üzere dakikası 10-15 lira ücreti olan abuk numaraları gibi bir şey mi?
yoksa nizami bulgaristan'ı arama parası ödüyoruz da karşımıza seksi hatun sesi çıkıp bizi tavlıyor ve ona para göndermemizi, gönderdiği paralarla yanımıza geleceğini falan söyleyip bizden para mı koparıyor?
artık şu olay bir açıklığa kavuşsun da bilelim bu numaraların ne şekilde dolandırdığını. herkes diyor ki "sakın arama dolandırıcı numarası o". bana tek giren bulgaristan'ı arama parasıysa (ki o da zaten turkcell'e gidiyor, dolandırıcıya falan değil), karşıma seksi hatun sesi çıkıp "aşkım bana para gönder de yanına geleyim sevişelim" dese bile "hadi lan ordan" diyip telefonu kapatsam olmuyor mu yani ki bu numaraları aramaktan öcü gibi korkuluyor?
sevgili garanti bankası hazretleri mükellefimin banka ekstresini pdf formatında gönderdi. dosyadaki bilgiler tablo şeklinde. ilk sütun tarih, ikinci sütun açıklama, üçüncü sütun tutar, dördüncü sütun bakiye.
lakin pdf benim hiçbir işime yaramıyor, çünkü kağıt baskıdan farkı yok. excel olsa tek tek hücreleri seçerim, toplatırım, satır silerim. hatta muhasebe programım otomatik olarak excel dosyasını okuyup kayıtlarını yapar.
ben şimdi bu pdf halindeki dosyayı sütun sütun olacak şekilde excel dosyası yapabilir miyim? kopyala yapıştır yaptım, satır satır oldu ama hepsi uç uca olacak şekilde ilk sütundaki gücreye geldi. nasıl sütun sütun ayırırım bunu?
lakin pdf benim hiçbir işime yaramıyor, çünkü kağıt baskıdan farkı yok. excel olsa tek tek hücreleri seçerim, toplatırım, satır silerim. hatta muhasebe programım otomatik olarak excel dosyasını okuyup kayıtlarını yapar.
ben şimdi bu pdf halindeki dosyayı sütun sütun olacak şekilde excel dosyası yapabilir miyim? kopyala yapıştır yaptım, satır satır oldu ama hepsi uç uca olacak şekilde ilk sütundaki gücreye geldi. nasıl sütun sütun ayırırım bunu?
geçen ay ameliyat olmuştum ya, bütün ameliyat sürecinin canımı en sıkan, en zor kısmı, ameliyattan sonra şişe şişe serumu yiyip çişimin gelmesi idi. öyle hop diye anında kalkabileceğim bir rahatsızlık olmadığından kalkıp tuvalete de gidemedim. ördek denilen acaip bir kap verdiler elime bunun içine işe diye. deli gibi sıkıştığım halde zorla zorla yapamadım yatarken. uğraş didin olmadı. "daha da yapmazsanız sonda takıcaz" dediler. sırf sonda monda takmasınlar diye nöbetçi doktorları çağırıp yataktan onların gözetiminde kalktım gittim tuvalete işedim.
şimdi sorum şu. yattığın yerden pipiyi ördeğe sokup işemek hakikaten zor mudur, ben mi beceremedim, bir püf noktası var mıdır, yan dönerek falan yapsak olur mu, sorun bende midir, psikolojik midir nedir? başıma tekrar gelirse bileyim ona göre gideyim.
şimdi sorum şu. yattığın yerden pipiyi ördeğe sokup işemek hakikaten zor mudur, ben mi beceremedim, bir püf noktası var mıdır, yan dönerek falan yapsak olur mu, sorun bende midir, psikolojik midir nedir? başıma tekrar gelirse bileyim ona göre gideyim.
normal zamanda evde de ofiste de sınırsız ttnet adsl kullanıyorum. lakin acil durum oluyor, bilgisayarı ev ve ofis dışında kullanmam gerekiyor.
şu usb'den takılan mobil internetlerin en ucuzu hangisidir? kota falan gerekmez. ennn en fazla 1 gb yeter de artar bile. yeter ki ucuz olsun, oradan buradan bağlanabileyim.
ne önerirsiniz?
şu usb'den takılan mobil internetlerin en ucuzu hangisidir? kota falan gerekmez. ennn en fazla 1 gb yeter de artar bile. yeter ki ucuz olsun, oradan buradan bağlanabileyim.
ne önerirsiniz?