(6) 

Metafizik Olmadan Ölüm Sonrası Yaşam Teknik Olarak Mümkün mü?

siyah giyen adam #1256033 
Aslında mümkün müdürden ziyade %0,0..01 kadar da olsa ihtimali var mı? Metafizik yok, ilahi güçler yok, big bang ve evrim var diye varsayarsak insan öldükten sonra bir şekilde yaşama devam edebilir mi farklı bilince transfer olmak ya da reenkarnasyon benzeri bir şey gibi? Bu konu üzerinde maddeci açıdan makaleler, teoriler mutlaka vardır diye düşünüyorum?
(10) 

Türkiye'de Kadın Nüfusu mu az?

siyah giyen adam #1256008 
Yoksa tüm dünyada mı durum böyle? Öncelikle cinsiyet eşitliğini savunan biriyim aslında. Ama şöyle bir gerçek var, az bulunan şeyler kıymetli olur. Altın gibi elmas gibi ya da 70-80'lerdeki şeker, yağ gibi. Türkiye'de kadınlar da altın gibi elmas gibi fazlasıyla metalaştırılıyor, hazinevi bir varlıkmış gibi el üstünde tutuluyor.

Ama korkunç bir durum. Türkiye'de erkekle kadını kıyaslamak gerekirse,

Erkek = 50 gram siyah değersiz taş kömürü
Kadın = 1 ton işlenmiş elmas

Gerçekten böyle. Hani kadına şiddet, kadına taciz, kadına baskı gibi haberler görüyoruz ya, işte onlar da kadını böylesine Tanrılaştırılan zihniyetin bir sonucu belki de. Kadın ayrı bir varlık olarak görülüyor. Sanki ele geçirilmek isteniyor. Erkekten çok daha üstün. Toplumun her katında ve hatta internette bile durum bu.

Normal bir erkek ve ortalama altı bir kız aynı alıntı cümleyi sosyal medya sitesinden paylaştığında erkeğe en fazla bir iki beğeni gelirken, kıza 400-500 küsür beğeni geliyor asgari. Yani mesele süslü püslü olmak da değil, kendine hiç özen göstermeyen kız bile üstündür erkekten. İnsanların kişiliklerine, ne olup olmadıklarına değil, kız olup olmadıklarına bakıyorlar. Bütün yaşam amaçları cinsellik sanırsın. Üstelik o kadar da Afrikası değil bu ülke o şeyin, Avrupa kadar özgür değil ama prangalı da değil kimse. Hâlâ hayvanlık buram buram içimizde. Doğada yaşadığımız ilkel çağlardaki güdülerden, hayvani şehvetin verdiği kölelikten kurtulamadık. İnsan bir köprü olmaktan bile çok uzak, düpedüz bir hayvan türü daha. Günün birinde mekanik bedenlere bilincimizi transfer etme olayı mümkün olursa, işte o zaman hayvani şehvetten arınacak insanlık ilk defa hayvanlıktan çıkacak ve üst mertebeye geçiş yapacaktır.

Belki ezelden beri böyleydi bu durum, son zamanlarda iyice farkına vardım ve bu saçma kast sistemi mide bulandırmaya başladı. Cinsellikten dahi soğutan bir saçmalık bu. Erkek nedir, kadın nedir? Birkaç milyar yıl önce denizin dibindeki tek hücreli varlıkların torunlarına bak hele! Umarım linç team'ın gazabına uğramam bu soruyla karışık itiraf duyurusunda.
(2) 

Videodaki Gece Lambasını Nereden Bulabilirim?

siyah giyen adam #1255825 
youtu.be

Arka planda ışıl ışıl ışıldayan gece lambasının türünü markasını bilen varsa sevinirim, çok güzel durmuyor mu tam kitap okumalık ^^
(3) 

Ingilizce Öğrenmek Zevkli Bir Süreç Midir?

siyah giyen adam #1255668 
Sonuçta sıfırdan Fransızca öğrenmek, Almanca öğrenmek, Rusça ya da Çinçe öğrenmek de var fakat söz konusu dil ingilizce, bu öğrenme süreci çok mu sıkıcıdır yoksa keyifli midir? İnternet, videolar, subtitle klipler, diziler,duolingo memrise voscreen gibi appler, gramer kitapları ve kurs gibi şeylerle birlikte bu yoğun süreç bir matematik ya da fizik öğrenmeye kıyasla ne kadar keyiflidir?

Bir de 7-8 ayda A2 den B2 ye yani elemantarydem Intermediate seviyesine gelmek ve proficieny sınavından (min 70/100) geçmek teknik olarak mümkün müdür?

Ek olarak şunu da belirtmek gerekir ki korku, öğrenmeyi körertir. Geçme korkusu değil öğrenme isteği üzerine bir süreç.
(3) 

Google Translate VS Tureng?

siyah giyen adam #1255048 
Rastladığım bütün ingilizce eğitimcileri istisnasız Tureng diyor fakat onu kullanmama rağmen neden Google Translate (GT)den daha çok övülüyor anlamadım? Tureng'in kullanımı oldukça kısıtlı, doğru düzgün kelime listesi yapmak mümkün olmadığı gibi kelimelerin fonetik telefuzunu bile belirtmiyor. Bir kelimenin deyim, sıfat, zarf vb örneklerini ve örnek cümlelerini GT de yapıyor? GT üstüne fonetik telefuzunu da gösteriyor, yıldız atıldığında kolayca listeleme imkanı yapıyor kelimeleri. Cümle kurma kısmına girmiyorum bile sadece kelime sözlük olarak.

Vocabulary çalışmalarına Google Translate ile mi devam etsem yoksa Tureng ile mi, kararsız kaldım. Telefuzu da görmek istiyorum aslında o yüzden Tureng geride kalıyor gibi ama bir de size sorayım.
(27) 

Herkes mi İngilizce Biliyor?

siyah giyen adam #1254951 
Dolores O R'ioradan ismini hayatımda ilk defa duydum, Ekşi sözlükte birkaç saatte 800 küsür entry girilmiş. Acaba futbolcu ya da oyuncu mu diye bakarken İskoçyalı bir şarkıcıymış meğer. Ne twitter dünya gündeminde ne de başka bir yerde adı bile geçmiyor şimdi. Yahu kötü oldum bir an, resmen mağaradan çıkmış gibi hissettim. Herkes mi İngilizce biliyor ki bu kadar hayran olmuşlar? İngilizce bilmeden ingilizce şarkıları anlamak ve hayran olmak pek mümkün değil, istisnalar dışında onlar da müzikal ritmikten dolayı. Fakat Al Pacino, Robert de Niro gibi herkesin bildiği kült isimler vefat etse ekşi sözlükte bu kadar konuşulmazdı belki, resmen hayret ettim ve dünya hakkında hiçbir şey bilmediğimi bir kez daha anladım. Birkaç saatte bin küsür entry ve ilk defa ismini duyduğum bir şarkıcı, millet 90'larda İngilizceyi sökmüş resmen eziklik/cehalet kompleksi yaptı bu 800 küsür entry :)
(3) 

Kyk Avans krediyi ücretsiz çekmenin yolu yok mu?

siyah giyen adam #1254798 
400 liraya kadar avans veriliyor fakat nakit vermiyorlar ne alakaysa, neyse kuyumcular fazla çarpıyor 10-15 lira gibi bir öğrenciye göre astronomik ücret istiyorlar. Sizin bildiğiniz başka yol var mı? N11 den bir şey alıp anında iptal ettirsem nakit düşer mi hesabıma yoksa yine nakit çekemez miyim?
(4) 

Metroda niye ilerideki kapılardan iniyorlar?

siyah giyen adam #1253552 
Bu durum dikkatimi çekti, metroda neredeyse her adımda kapı olmasına rağmen durak yaklaşıldığında bazı insanlar yürüyerek ilerideki kapılara gidiyorlar, tamam ama amaç ne ve ne gereği var? Önündeki kapıdan inmek dururken, nedir yürüyüp taa öteye gitmek? Yürüyen merdivenlere yakın yerde inmek istiyorsa zaten önündeki kapıdan inse de aynı mesafeyi yürümüş olacak trenin içinde yürüdüğü için, zaten yürüyen merdivenlerin trenin hangi bölümünden yakın olduğunu bilmek de mümkün değil.

Tam anlatamadım ama durum şu, telefondan acemice bir çizim oldu ama anlaşılmıştır herhalde trenin içi ve çizgiler de kapı

sketchtoy.com
(14) 

Starbucks çekirdek kahveleri abartıldığı kadar kötü mü?

siyah giyen adam #1253439 
Trench press için alacağım kendi el değirmenimle içeceğim kadar öğütüyorum anlık fakat şu ana kadar günlük kavurup gönderen üçüncü dalga kahveci sitelerinden satın aldım. Starbucks çekirdek kahveleri için çok bayat diyorlar, aslında denemiş olmak için merak ediyorum baya ama kararsız kaldım, alıp deneyen var mı ve tavsiye çeşidiniz nedir içlerinden?
(7) 

Mutluluk veren (Dopamin salgılayan) Müzikler?

siyah giyen adam #1252949 
Böyle bir şey sahiden var mıdır yoksa şehir efsanesi mi?Yani elbette müziklerin huzur verdiği oluyor ama zamanla etkileri gidiyor ya da yeni keşifler gerekiyor, sadece dopomini tetikleyen müzikler var mıdır mutluluk veya tatmin hissi yaşatan?
İngilizce bilmiyorum, ağırlıklı olarak anlama dayanan müziklerden ziyade ağırlıklı olarak ritme dayanan müzikleri dinleyebiliyorum haliyle. Fakat bu müziğin mutlu etmesi müzikten müziğe kişiden kişiye değişen bir şey midir? Bu tarzda tavsiyeniz varsa Spotify veya YouTube linki bırakırsanız sevinirim.

Zamanında bana mutluluk ve tatmin hissi yaşatan birkaç müzik:

youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
open.spotify.com
(14) 

Hayatının sıkıntısından uzaklaştıracak fantastik romanlar var mıdır?

siyah giyen adam #1252829 
Aslında fantastik olması önemli değil yeter ki sahiden beni alıp götürsün en azından kitap okurken bu hayattan kopayım, kitaptaki hayatın içine gireyim. Tabi okuduktan sonra hayatım değişmesin sonra otobüs otobüs gezer dururum ülkede kutlu kazaya denk gelmek ve meleği bulmak için.

Ms.Peleggire nin tuhaf çocukları kitabı hariç hiçbir fantastik kitabı okumadım.

Sıkıntılı ve yoğun dönemde olduğum için LOTR serisi ve GoT serisi ağır gelir diye düşünüyorum zaten onlar da savaştan geçilmiyor, tabi serinin sürükleyici dile sahip olması önemli.

Fanstastik olması şart değil, yeter ki dünya bunalımından uzaklaştırsın bir süre bir nebze. Değerli tavsiyeleriniz beklenir. :)
(2) 

Tylol hot"u başka ilaçla kullanmak tepkimeye yol açar mı?

siyah giyen adam #1252036 
Dünden beri soğuk algınlığı ve grip var ve dün sabah öğle akşam olmak üzere 3 adet Cold away cold flu adlı soğukalgınlığı hapını içtim, bugün de sabah ve öğlen olmak üzere iki adet içtim ve akşam da bir kere daha içtikten 1 saat sonra tylol hot kullanmanın herhangi bir zararı olur mu deneyimlerinize göre?
(7) 

Fatih Terim ve TFF Olayının Galatasaray'a Etkisi?

siyah giyen adam #1251918 
Fatih Terim'e savaş açmış bir TFF var bildiğiniz üzere, teknik heyet toplantısına bütün hocaları çağırıp İmparator'u çağırmamışlar. Göztepe maçındaki hakem kıyımı da malum.

Bu durumda TFF Galatasaray'ın şampiyon olmaması için elinden geleni yapacak mıdır gerek hakemleri gerek kararlarıyla? Yani TFF nin savaş açtığı bir hocanın şampiyon olduğu görülmüş müdür daha önce?

Ayrıca Terim'e dolayısıyla Galatasaray'a karşı yürütülen bu operasyonlar takım ve taraftar nezdinde nasıl bir tepki doğurur, motivasyonu arttırır mı göze göz dişe diş?
(14) 

Uyuşturucu olmayan kafa yapan şeyler?

siyah giyen adam #1251859 
Uyuşturucu olmaması ve bağımlılık yapmaması
Mümkünse yasal ve ekonomik olması
Sigara dumanı gibi astımlılara zarar verecek yoldan olmaması
Mümkün mertebe sağlığa çok zararlı olmaması
Alkol yani sarhoş eden bir şey olmaması
Bir de gerçek anlamda orgazmik kafa yapması yeterlidir benim için aradığım şeyin.

Öyle ki gözümü kapadığımda uçtuğumu hissedeyim kuş gibi fiziksel gerçekçi bir his olsun.

Fakat hiçbiri olmadı, mutlu edecek ama gerçekten mutlu edecek yani mutluluk hormonu salgılayacak bir şey olsa o da kafidir. Yani yıl olmuş 2018, bilim o kadar gelişti de insanları tek hapla mutlu eden bir gelişme olmadı mı? Elbette placebo etkisinden ibaret antidepressan ilaçlarını saymıyorum, onların beyne zararları varmış ve etkisi öyle ahım şahım olduğunu düşünmüyorum.

Benim aradığım Cesur Yeni Dünya'daki Soma hapı gibi bir şey.

Yaşasın hedonist dünya! ✌
(2) 

Soğuk algınlığı sırasında niye zihin düzgün çalışmıyor?

siyah giyen adam #1251746 
Soğuk algınlığı ile uyandım güne, boğazda ağrı fakat ağrıdan ziyade yutkunamama. Vücutta tarifsiz bir halsizlik, kırgınlık hissi, bu hissi kelimelere dökmek imkansız dökülüyor resmen vücut, ara sıra hapşırma krizleri de var tabi, berbat bir şey. En kötüsü de kafanın içinde, Ağrı yok ama sanki uyku moduna geçmiş gibi oluyor zihin, zonglama hissediyorum kafada ama ağrı yok. Ders çalışmak, okumak gibi şeyleri yapamıyorum resmen, yazmaya bile halim yok sadece sıcak bir ortam, sıcak bir içecek ve sıcak bir yatak istiyor bünyem, sanki ben değil de bu virüsler beynime bu emirleri veriyormuş gibi berbat bir şey. Bu size de olduğu oluyor mu ve bu illet neden IQ'u düşürüyor?
(3) 

Sarıyer niye bu kadar ıssız?

siyah giyen adam #1251554 
Bugün metroya bindikten sonra inmeye üşendiğim için hacıosmana kadar gelmişken etrafa bi bakayım dedim hayatımda ilk defa geldiğim için bu durağa, rastgele bir otobüse atlayıp rastgele bir durakta indim ve Leyla ile Mecnun un meşhur sahilinin oraya geldim tesadüfen, sahilin sessizliği yine neyse, oraya gelmişken ışıklardan karşıya geçip Erdal bakkala uğrayayım dedim, Erdal bakkalın oraya gidene kadar geçtiğim Kireçburnu sokakları sanırsınız gecenin 02'sindeki Tarlabaşı sokakları! Yok böyle bir ıssızlık, her yerde bina her yerde apartman ama çıt yok. Sokak kedileri dışında canlı izi yok, dükkan bakkal makkal hiçbir şey yok! Orada bıçaklasalar herhalde cesedim çürümeden kimse bulamaz o derece acayip bir ıssızlık.

Meşhur Erdal bakkalın sokağına geldim, tek tük insan dışında yine hiç kimse yok. Resmen ses yankı yapacak utanmasa. Bakıyorsun üçüncü köprü manzaralı, mis gibi havaya ve yeşilliğe sahip çok güzel bir yer. Ama sokaklarda tek bir insan tek bir dükkan hiçbir şey yok be. Hem de öğlen 2-3 en işlek olması gereken saatlerde. İnsan İstanbul'un ortasında gündüz vakti yürümeye çekinir mi?

Doğma büyüme Beyoğlu'nda yaşamış biri olarak bu duruma çok şaşırdım. İstanbul'da böyle ıssız yerler olduğunu biliyordum ama İstanbul'un ucundaki yerlerin, Bahçeşehir başakşehir filan oraların Beykoz gibi yerlerin ıssız olduğunu düşünürdüm. Merkezdeki Sarıyer ve onun Kireçburnu civarı sanki ikinci dünya savaşından çıkmış terk edilmiş bölgeler gibi olması, buralarda yaşayan varsa bunun nedenini merak ediyorum.

Bu arada başka ülkede olsa Erdal bakkal ın dükkanı müze haline getirilirdi belki, bir de bizdeki duruma bak bakkalın her yerine sokak serserileri yazılar yazmış foto çekmeye bile gönül razı olmadı, fakat en azından sokak serserileri (Kireçburnu çakalları) varmış yani canlı yaşamına dair bir kanıt diyebiliriz herhalde geceleri ortaya çıkıyorlar. :)
(9) 

İlk alkol deneyimi için tavsiyeleriniz

siyah giyen adam #1251231 
Bir ay sonra yaşım 21 olacak ve şu ana kadar bir yudum bile alkol kullanamadım o yüzden öncelikle kullanma, içme gibi tavsiyelerde bulunmazsanız sevinirim. Yanlış olsa bile deneyerek öğrenmek gerekir neticede ve zaten eninde sonunda ölüp hiçliğe kavuşacağımız için arada sırada içilen bir iki duble içki Ömer Hayyam'ın da dediği gibi yaşıyor olmayı hatırlatır.

Ön açıklamadan sonra kısaca belirtmek gerekirse 10-15 gün sonra ilk deneyimi tatmak istiyorum. Efes ya da Tuborg biradan başka bir şey gelmiyor aklıma? Aslında en çok kırmızı şarabı merak ediyorum ama onun için daha erken sanırım. Jack Daniels de uzun vadede merak ettiklerim arasında.

Ayrıca ağızda koku kalmaması için ne yapmak ne tüketmek gerekir? Öğlen 12-1 de içilen biranın akşam 7-8'e kadar kokusunun geçmesi gerekiyor evde tüketeceğim için. İşkembe çorbası kesin çözüm müdür?

Marka ve tür tavsiyenizi ve koku giderici takviye tavsiyenizi bekliyorum ☺
(6) 

2018 yılında okumayı planladığınız kitaplar neler?

siyah giyen adam #1251134 
Bu yıl içinde bitirmeyi düşündüğünüz kitaplar neler?
(2) 

İlk ve son şiir denememin ifşası

siyah giyen adam #1251113 
Günün en amatör işini de biz paylaşım öyleyse :)


geçmişimiz karanlık hayaletlerle dolu
geleceğimiz beyaz hayaletlerden ibaret
biz şimdi ne beyaz ne karanlık hayaletleriz
biz şimdi gri şafakta doğmuş ölüleriz.

yıllarca bakıyor aynada bir yüz bir yüze
ayrılacaklar bir gün bir vakit birdenbire
ayrılık ki bir daha görüşmemek üzere
hiç tanışmamış olacaklar geçmişte.
(6) 

Sevgilisi olan kızlar niye 'sahibi olan canlı' gibi davranır?

siyah giyen adam #1251069 
Öncelikle her kız için değil ama gözlemlendiği kadarıyla istisnalar için de diyemeyiz, böyle bir kesim yok mu sizce de? Durumun direkt benimle alakası yok ama olursa da kendimi rahatsız hissederim, yani karşı cins demek ile çiftleşmek, öpüşmek koklaşmak gibi iğrenç istekler demek değildir. Kızlara bakıyorsun biriyle çıkar çıkmaz anında ayy benim sevgilim var artık konuşamayız ayy bu niye selam vardı benim sevgilim var ayy bu niye günaydın dedi benim sevgilim var yhaaa triplerindeler. Şimdi bunlara sahibi olan varlıklar benzetmesi yapmak evet hadsiz ve kaba bir tabir bile olsa sorarım size ne kadar yanlıştır? Edep diye bir şey vardır öncelikle, her erkeği "Ayy bu beni şey edecek" gözüyle mi bakıyor bunlar?

Eğer bu benim kafamdan uydurduğum saçmalığım ise yani çevrenizde hiç bu model canlı duymayıp görmediyseniz dikkate almayın dediklerimi özür dilerim.
(5) 

Milli piyango büyük ikramiye çıktıktan sonra nasıl davranılmalı?

siyah giyen adam #1250220 
Çıkacağı yok ama hayal kurmak da parayla şansla değil ya... Hayal kuralım diyoruz fakat şunu alırım bunu alırım demekten önce ilk tespit anı çok önemli. Baktık bilete ve 15 küsür milyon lira çıkmış çeyrek bilete! ilk başta mideme bir bulantı giriyor bunu hayal edince ama sevinç değil korku bulantısı bu. Hemen aklıma mafyalar geliyor, bahsettikleri o mafyalar ya ailemden birini rehin alırsa? Ailem olmadı uzak akrabayı rehin alıp ya parayı verirsin ya öldürürüm diye tehditte bulunsalar, şimdi parayı versek bir dert vermesek bir dert hele sahiden öldürürlerse zaten başka bir dert...

Öte yandan ilk çıktığı anda anneye babaya haber verilmeli mi yoksa hiçbir şey olmamış gibi saklamalı mı bu haberi şimdilik? Ayrıca Notere ne zaman gidilmeli, amacım medyaya yansımadan halletmek bunun için kimlere müracaat etmeli ve onlar ne kadar komisyon isterler gizlilik için?

Bir de biletin arkasını tükenmez kalemle imzalamak herhangi bir soruna neden olmaz değil mi ikramiye çıkması durumunda?
(2) 

Kitap Ciltletme?

siyah giyen adam #1249969 
Okuduğum ve okuyacağım değerli kitapları koleksiyon yapmaya karar verdim onlarca yıl sonra bile elimin altında olmalarını istiyorum. Fakat öğrenci olduğum için haliyle ince kapak kitaplar ciltli kitaplardan çok daha uygun ve onları alıyorum aldığımda. Ancak gerçekten ciltli kitap başka bir şey, mesela elimdeki şu iki kitaptan ciltli olan kırmızı ile ince kapak olan beyaz arasında hatrı sayılır bir fiziksel fark var, kırmızının cildi çok kaliteli ve ben bu kalitede ciltler istiyorum genel olarak i.hizliresim.com i.hizliresim.com

Mesele şu, elimdeki böyle ince kapaklı kitapları şu kırmızı ciltli kitaba benzer hale getirmek mümkün mü? Kitap ciltletme hakkında hiçbir bilgim yok, böyle spiral cilt gibi değil de kırmızı kitaptaki gibi kaliteli ve uzun yıllar gidecek bir şey istiyorum, bir de kitabın ismi gözükmeli ama hem kapak kısmı gözüküp hem de ciltletme nasıl olur onu bilmiyorum. Şimdi değil ileride bu ciltletme işine gireceğim için toplu olur ve herhalde ciltli kitap ciltsiz kitap arasındaki fiyat farkından daha uygun olur?
(4) 

Sigorta girdi çıktı bedeli ne kadar?

siyah giyen adam #1249086 
Yaşım 21 e ulaştı ve daha önce hiç çalışmadım o yüzden emekliliğin geç olmaması için sigortalı gözüküp sonra ayrılma olayı aklımı karıştırıyor bu sistem eskisi gibi devam mı ediyor yani ne kadar erken gözükürse o kadar iyi? Öyleyse bir iş yerinde bir aylık işçi sigortalı gözükmek için ne kadar ödeme yapmam gerekir güya çalışıyormuş gibi gözükeyim ama çalışmayayım sadece işveren sigortalı göstersinler beni o parayı da ben vereyim amacım bu. Aslında devlet memuru olmak istiyorum ileride fakat yeni Türkiye'de partinin adamı olmadığın sürece imkansıza yakın olduğu için işi sağlama almak gerek. En büyük hayalim emeklilik ya da piyango çıkması.
(2) 

Yok olma düşüncesinin kafa yedirmek yerine huzur vermesinin sebebi?

siyah giyen adam #1248529 
Yok olmak yani hiçliğe karışma, hiç doğmamış olma fikri normal şartlarda korkunç gelmelidir fakat neden bilmem son dönemde oldukça huzur veriyor bu düşünce? Belki çoğu kişide böyledir, bunun psikoloji bilimince asıl sebebi nedir sizce? Yaşamın en güçlü şeyi yaşama içgüdüsüdür ve bu güdü yok olma güdüsünden nefret eder, Hiçliğin düşmanıdır. Buna rağmen insan nasıl olur da Hiçliği arzular, en azından huzurlu görür? İnançlıyken yok olmanın müthiş korkunç ve tüylerim ürpertici bir şey olduğunu düşünürdüm, şimdi ise bu fikir beni çıldırtmadığı gibi kabullenmiş durumda adeta bünye. Ama şöyle bir çelişki var en yakınlarımın, misal annemin babamın ölünce yok olacağın düşünmek gerçekten tüylerimi ürpertiyor, düşünmek bile istemiyorum çünkü ruhum çekiliyor sanki. Bu gizli bağlılığın özgürlüğümü elimden aldığını biliyorum fakat böyle gelmiş böyle gidecek, asıl mesele günün birinde gerçek olduğunda o durum yani onları kaybettiğimde nasıl yaşayacak bünye? Doğanın kanunu bencillik değil miydi, gen bencil değil miydi? Halbuki benim yok olacak olmam beni pek sıkıntıya sokmuyorken duygusal bağ kurduğum kişilerin ölmeyeceğini öteki dünyaya gideceğini düşünüyorum tanrının ölmesine rağmen diyorum ki onlar ölmedi, küçükken yanı başımda olan anneannem yok olmuş olamaz o şu an bekliyor mahşeri.. Yani belki de geçmişte fazla inançlı olduğum için bir yanım sanki hâlâ kopamamış psikolojik olarak?

Fakat belki de sahiden gen bencildir ve tüm bunlar bencillikten kaynaklanıyor? Ben acaba onları kaybetmeye mi acı duyacağım yoksa onların bendeki alışkanlığına yani bende uyandırdıkları duygulara mı? Ben yok olunca acı duyma olayı mümkün olmayacağı için mi yok olacak olmama çok takmıyorum acaba? Yine de... Keşke gizli bir bahçede akan ve içenin ölümsüz olduğu bir su kaynağı bulsam da ben ve sevdiklerim ölümsüz olsak.. Ölüm güzel bir şey, hiçlik huzurdur ve intihara yatkın olmadığım söylenemez ama yine de ölümsüz olmak istiyorum. Yaşamak... Nefes almak... Göğün ucunda ya da yerin dibinde bir kafeste olsa bile... Aslında hiçlik huzur vaat ediyor, doğmadan önce ne sorunum derdim vardı ki öldükten sonra olsun? Hiçlik huzurdur, mutluluktur, erdemdir evet, evet ama yine de... Acı çekmek, yaşam denen işkenceye katlanmak hoşuma gidiyor sanırım. Yaşamı sevmek başlı başına sadomazoşist bir eylem olmalı ve acıdan zevk alıyoruz içten içe?

"Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez."
(2) 

Memnun kaldığınız İngilizce kursu tavsiyeniz?

siyah giyen adam #1247203 
Istanbul Avrupa yakası için ama Kadıköy olursa da fark etmez önemli olan Türkçe eğitim olması yani ingilizce grameri ingilizce değil türkçe olarak anlatmaları ve grameri iyi öğretmeleri. A1 seviyesindekiler için İngilizce ingilizceyle öğrenilmez en azından gramer olarak zaman kaybı olduğunu düşünüyorum pandomim gösterisinden başka o yüzden türkçe ve Türk öğretmen şart.
(4) 

Peki ya Ölüm Güzel bir şey ise?

siyah giyen adam #1247124 
Bazı geceler yoğun duygular duyar insan ve sabah uyandığında bu duygulardan eser kalmaz, sanırım o yoğunluk anındayım ve psikoloğa gitmeyi istemediğim (çekindiğim) için içimi öylesine dökeyim dedim. Galiba insan aynı zamanda bir şekilde var olduğunu duyurmak istiyor. Vaktiniz varsa şunu dinlemeniz tavsiye edilir youtu.be

Peki ya Ölüm Güzel bir şeyse? Bazen diyorum nedir bu yaşam, nedir bu uğraş ve ne için? O vakit çocukluğum karşı çıkıyor, ailen ve sevdiklerin diyor. O zaman diyorum, peki ya bir gün onları kaybettikten sonra, ne için yaşamalı o ızdırap ve acıyla? Zevk diyor hâlâ içimde var olan hedonist yanım, lokum gibi kanlı etin verdiği keyif ve her türlü eğlenceli şey için, kitaplar için ve filmler ve cinsellik için diyor içimdeki hedo canavar. O zaman diyorum, peki ya her şeyden keyif alamaz olacağım bir döneme girersem, nedir beni metronun önüne atmaya engel olacak? Ve karanlıklardan bir ses geliyor, bilinmezlik! diye bağırıyor...

Evet, yeme içme okuma izleme aşk meşk gezme tozma aile sevgi.. Evet belki güzel şeyler, ama zamanın korkunç büyüklüğü karşısında dünyanın tamamı okyanus olsa saydığım tüm bu şeylerin okyanusta bir kum tanesinin milyonda biri kadar anlamı kalmaz. Ölüm ya da yok oluş, hiçlik, sonsuz huzur, doğmadan öncesi...

Bir yanım diyor ki dolu dolu yaşa, özgür yaşa, yaşamış ol çünkü hiç doğmamış olanlara haksızlıktır yaşamı yaşamaman. Fakat sonra öteki yanım şunu soruyor: 16 Aralık 2451 yılında ya da 23 Mart 3894 yılında ya da bundan tam 10 milyon yıl sonra tüm bunların, tüm bu patırtı gürültünün, tüm bu zevklerin, keyiflerin, ailenin, aşkın, okumanın, müziğin ve diğer herhangi bir şeyin; NE ANLAMI KALACAK??

İşte, o zaman bundan 100 sene öncesi aklıma geliyor. Ya da 1453 yılı, ya da haçlı seferleri, Büyük İskender in yaşadığı zamanlar veya Sokrates dönemi. Daha da önceleri, mağara adamları aklıma geliyor, mağaradan öncesi ağaçlarda yaşayanlar aklıma geliyor. Dinozorların dönemi aklıma geliyor, onlar olmasaydı olmazdık böyle küçük fakat daha da öncesi, denizin dibinde gözsüz akılsız dünyadan bir haber yaşamdan bir haber olduğumuz zamanlar aklıma geliyor.

İşte! Ben hepsinde vardım, biz hepsinde vardık! 1453 yılında Fatih ile birlikteydik, 1 milyon yıl önce belki ağaçlarda yaşayanların yanındaydık. 100 sene önce de vardık, 100 sene sonra da var olacağız. Milyon sene önce de vardık, milyon sene sonra da var olacağız!

Çünkü "coğrafya kaderdir!" ve bizim memleketimiz, bizim nihai memleketimiz uçsuz bucaksız sınırsız sonsuz bir denizdir, o denizin adı HİÇLİKtir. Ve denizde anlık bir köpük belirir tıpkı geminin ardından bıraktığı denizde oluşan anlık köpükler gibi. İşte o köpük bu yaşam dediğimiz şey değil de nedir? Bir anlık bir gaflet, bir anlık bir göz yanılsaması ama insana zevk veriyor bu görüntü! Fakat bütün köpükler gibi dağılmaya mahkum oluyor ama özünde bakarsak aslında hiç dağılmıyor, hep ve daima denizin bir parçası yani aslında denizin ta kendisi olarak varlığına devam ediyor!

Öyleyse diyorum ki aslında bir yanılsamadan ibaretiz. Bunlar aklıma birer parıltı gibi geliyor ansızın, belki de öz vatanım olan Hiçliğin bir etkisi. Bazen diyorum ki ben dünyanın en yalnız ruhlu insanıyım, zaten hep yalnızlığa itildim bu da ruhumu körükledi ve sevdirdi yalnızlığı sonra da teselli olsun diye kendini yalnız ruhlu ilan etti aslında hepsi palavra. Fakat sahiden de ben bu dünyanın insanı değilim, bu çağın bu yapılanmanın bu komplonun bu sistemin insanı değilim. Yalnızlık sahiden de ruhumu çekiyor ve belki de yalnızlığa mahkum olmam aslında ruhumun hiçlik ülkesinden kopamamış olmasının bir etkisi tıpkı doğum sırasındaki kordon bağı gibi sanki görünmeyen bir bağ tam olarak kopamamış bir hata olmuş hiçlikle benim aramda. Tam olarak o bağı koparmış olarak dünyaya gelenler söylediklerimi anlamayacaktır belki ama ben inanıyorum ki o bağ tam olarak kopamadan dünyaya gelmiş insanlar var benim gibi.

Ben aslında yaşam dolu bir ölüyüm. Benim intihar mevzusu bedeni değil ruhi. Yaşarken ölmek, ruhu öldürmek, kendini soyutlamak ve belki de ruhu ateşe verip küllerinden doğmaya çalışmak. Fakat içimdeki hedonist ruh beni yaşama çok güçlü bağlıyor, öteki realist tarafım ise yaşamdan koparmak istiyor beni, bu ikisi aslında güzel bir denge oluşturuyorlar fakat birisinin ağır basması daima büyük bir sorun oluyor. Belki realist taraf haklı ama onun canı cehenneme, sahiden de yaşamı dolu dolu yaşamak gerekir ölmeden önce çünkü neden olmasın? Ama...

İşte ama'lar o kadar çok ki...
youtu.be
(4) 

Star Wars Rogue One izlemeden The Last Jedi (8) İzlenir mi?

siyah giyen adam #1246953 
4-5-6-1-2-3-4-5-6-7

Sırasıyla izlemiştim geçtiğimiz senelerde. Rogue One spin of olduğu için izleme fırsatım olmadı şimdi onu izlemeden serinin sekizinci filmi The Last Jedi yi izlesem kurgu bağlantıda kopukluk olur mu izlerken yani hikayede anlamadığım önemli yerler?
(9) 

Kedi beslemenin yılda 1000 liradan fazla gideri mi var?

siyah giyen adam #1246712 
Uzun zamandır yavru kedi besleyip büyütmek istiyordum astım olmama rağmen psikolojime iyi geleceğinden dolayı ve sevdiğim için. Fakat yılda 1000-1500 lira masraf çıkıyormuş? Maması aşısı bakımları veterineri vb eğer sahiden bu kadar masraflıysa öğrenci olarak iptal etmek zorunda kalacağım bu hayali, sizin varsa yılda yaklaşık ne kadar gidiyor?
(3) 

Paribu Vs btcturk farkları?

siyah giyen adam #1246155 
Öğrenci usulü üçyüz beşyüz lira gibi çok ufak rakamları denemelk atmak istiyorum bitcoine fakat hangi site karar veremedim bunların alt sınırı var mı mesela paribu en az 1000 lira filan mı kabul ediyor bitcoin almak için?
(7) 

Daha önce devlet psikoloğuna/psikiyatriste giden oldu mu?

siyah giyen adam #1245632 
Özele gitme imkanım yok ancak devlet hastanelerinin vurdumduymaz tavrı ve kalabalık olduğu için aceleci tavrı beni kuşkulandırıyor. Hayattan koparak intihara meyilli hale geliyorum ama kendime zarar vereceğimi sanmıyorum sadece yaşayan ölülük bu, hayattan kopma. O yüzden ne yapacağımı şaşırdım sizce üniversitenin psikolojik danışmanlığı devlet hastanesinden daha mı yardımcı olur? Gidersem SSK okmeydanı ya da Şişli etfal olur ama ist içinde sizin tavsiye ettiğiniz, hastaları koyun ve rakam olarak görmeyen bir devlet hast doktoru varsa pm beklerim
(1) 

500 TL bütçeye fotoğraf makinesi öneriniz?

siyah giyen adam #1245585 
Gezip gördüğüm yerleri net bir şekilde çekecek, doğa fotoğrafları ağırlıklı bir makineye ihtiyacım var, ikinci el de olabilir ama en fazla 400 500 lira bütçe o bile zor ancak bir aylık kyk kredisini yatırmaya değer uzun vadede. Sizin tavsiyenize açığım çünkü fotoğraf makineleri hakkında hemen hiçbir bilgim yok
(16) 

İngilizce neden bu kadar kaba bir dil?

siyah giyen adam #1244697 
Güzelim Türkçenin gözünü seveyim. En azından "sen" ve "siz" kelimeleri adam akıllı farklı sözcükler. İngilizce'de you ikinci tekil ve ikinci çoğul için kullanılırken Türkçede siz ikinci tekil ve çoğul için kullanabiliyor ancak ikinci tekil için sadece sen yeterli ve bu da ancak samimi olduğun insanlarla olur, olması gerekir en azından.

Şimdi İngilizce konuşurken hiç tanımadığımız yeni tanıştığımız birine karşı You ifadesi geçen cümle kurduğumuzda karşı taraf "sen" olarak anlamayacak mı? Oysa ben belki "Sizin favori renginiz ne" sormak istiyorum ama karşıdaki bana "Are you favorite color?" dese "Senin favori rengin ne?" diye anlarım.

Kısaca eğer sen ve hitap kelimesi sizi ayırmanın yolu yoksa bir dilde, o dil kabadır. Zaten ingilizler soğuk bir millet, kibar olmamalarına şaşmamak gerekir. Ama ben yine de inanıyorum, ortadoğu Arap bedevi kültürünü buram buram içine doldurmuş Türkçe'den daha kaba bir dil olmasına aklım mantığım el vermiyor.
(2) 

Kadıköy'de gezilecek öğrenci usulü yerler neler?

siyah giyen adam #1243861 
Doğma büyüme İstanbullu olmama rağmen Üsküdar hariç Anadolu yakasına hiç gitmedim, bu yüzden artık bir yerden başlamak gerektiğini düşünüyorum. Beyazıttan tramvayla Eminönü'ne, oradan da vapurla kadıköye geçmeyi düşünüyorum. Başlangıç noktası kadıköy iskelesi olan birisi için nereleri tavsiye edersiniz? Öğrenci usulü yani lüks mekanlarda oturup bir şeyler yiyip içmeden sadece dolaşmak istiyorum. Boğa ve moda caddesi haricinde hiçbir fikrim yok şu an, sanatçılar sokağı varmış meşhur bir de.
(6) 

Dinç tutan çekirdek kahve tavsiyeniz?

siyah giyen adam #1242913 
French press için şöyle hem dinç ayakta tutan hem de tadı güzel bir kahve çeşidi öneriniz var mıdır netten sipariş edebileceğim?
(5) 

Kredi Kartı Toplam borcunun yarısı ödenebilir mi?

siyah giyen adam #1242128 
650 lira limitim var ve diyelim ki 650 lira borcum var taksitlerle fakat Aralık ayı borcum 120 lira, ben ise Aralık ve ocakta 325'er lira ödeyip sıfırlamak istiyorum 2 ayda. Yani 120 lira aylık borca 325 lira yatırınca ne olur? Ocak ayında da 325 daha yatırdığımda sıfırlanmış olur mu taksitler limit?
(4) 

Was - Did Farkı

siyah giyen adam #1241728 
I was tired = Yorgundum olurken I did tired = Yorgundum olmuş olmuyor mu? Yani neden was yerine did gelmesin, eğer I did tired dersek karşıdaki Yorgundum olarak anlamaz mı?

Ayrıca did kullanmak fiilin ikinci halinden daha güzel. I did drink water = Su içtim diyemez miyiz? Desek yine karşı taraf anlamaz mı? İkinci halleri sevmiyorum çünkü.
(11) 

Öldükten sonra ya bilinç devam ederse?

siyah giyen adam #1239512 
Ölümden sonra yaşamın olmadığı şıkkını doğru kabul edelim, ya bembeyaz ışık ve ekrandan ibaret bir şeyle karşılaşırsak o bilinçsiz bilinç anında? Beyin değişik değişik şeyler yaparsa çürüyene kadar hatta belki daha sonra da? Yani öldükten sonra anında doğmamış gibi olmak var bir de öldüğünün bilincine varmak var, ikincisi tüylerimi ürperiyor korkutuyor. Ölmüşüm demek! Eğer doğmamış gibi olursam canım sokulmaz, korkmam. Ama bu şık da sevdiklerimi kaybettikten sonra kafayı yedirir bana, nasıl dayanırım onların yok olduğu ihtimaline? Dini inancı kaybetsem ve tanrıya inancım zayıflasa bile sevdiklerimin ailemin hiçbir zaman ölmeyeceğini, sadece ruhlarının öteki dünyaya göç edeceğini umut ediyorum. Ben yok olayım önemli değil ama onlar yok olmasın, bu fikri düşünmek dahi ağlatacakmış gibi yapıyor, midemi bulandırıyor...
(7) 

Kredi kartı taksidinin bir kısmı ödenebilir mi?

siyah giyen adam #1238304 
Mesela bu ay 290 lira ödemem gereken tutar çıkmış ama elimde 200 Lira var, bunu yatırıp ödesem ne olur? Faiz ödenmemiş 90 lira üzerinden mi hesaplanır? Ayrıca limit 200 lira artar mı geri?
(13) 

Şu 2 sorunun cevabını hiçbir zaman bilemeyecek olmak kafayı yediriyor

siyah giyen adam #1238069 
Aslında kafayı yediğim yok gece gündüz bunları düşünüyor da değilim ama oturup düşünmeye kalksam gerçekten kafayı yerim. Dünyanın en zor matematiksel sorularının bile bir cevabı vardır ancak bu soruların cevabını evrenin en gelişmiş canlı türünün en zeki canlısı bile vsrrebilir mi, pek emin değilim.

1) Tanrı yoksa evren neden (niçin) oluştu (nasıl oluştuğunu sormuyorum, why?)
2) Tanrı varsa Tanrı nasıl oluştu, ondan öncesi neydi? Tanrıyı yaratan Yandı olsa dahi hepsinin kökenine indiğimizde ilk Tanrı nasıl oluştu?


Bu sorulara basmalıp cevaplar illa ki verilmiştir ancak benim aradığım hakikat. Öncesi düşünülemez ya da nedeni yok patladı gitti işte gibi cevaplar tatmin etmiyor.

Şu soruyu da merak ediyorum ama belki günün birinde bunun Cevabı netlik kazanır

3) Yaşam denen şey neden oluştu? Neden? Yaşama içgüdüsü niye var? Evrim denen zamansal değişim niye var? Neden üremek var? En temel nedeni?

4) Öldükten sonra hiçliğe gideceğimiz kesin mi?
(3) 

Amatör biri Bitcoin'i hangi nasıl alır tavsiye ettiğiniz site var mı?

siyah giyen adam #1236694 
Bitcoin ve borsa hakkında pek bilgim yok ancak altın birikimi ya da dolar birikimi yapacağıma bitcoin almayı düşünüyorum. Öyle çok gelirim de yok, her ay Kyk kredisini bu bitcoine yatırabilirim yani yaklaşık 400 lira aylık. Sizce bu sistem altın ya da dolardan daha güvenilir ve avantajlı mıdır? Bir de hangi siteden hangi nereden ne yapılacağını hiç bilmiyorum, böyle bir sabah kalktığımda aaa site iflas etmiş tüm birikimim uçmuş tarzı bir olayla karşılaşmak istemiyorum, Türk bankalarından bile daha güvenilir olmalı yani ne dolandırıcılık ne de devletin şirketin filan el koyma olayı olmamalı, bir de mümkünse Türkçe olması çok iyi olur Bitcoin satın alıp birikim yapacağım sitenin. Değerli tavsiyelerinizi bekliyorum
(8) 

İstanbul'da 15-20 metrekarelik kiralık evler yok mu?

siyah giyen adam #1236494 
Şöyle Raskolnikov gibi, Japonlar gibi yaşamak istiyorum zaten sonsuza kadar yalnızlığa mahkumum kendi kabuğumda yaşamak beni mutlu kılacaktır fakat sürü yaşayacak kadar geniş evlerden geçilmiyor. Şöyle oturma odası yatak odası bir olan, odanın ucunda mutfak gereçleri ve çeşme, odanın arkasında da banyo işlemi için yetecek büyüklükte tuvalet banyoya sahip daireler yeter. Kutu evde yaşamak kadar güzel bir şey var mı. Sık sık çay içerim, bazen yürüyüşe çıkarım, olmadı tefeci kadına gidip bir miktar para isterim ve...
(3) 

İngilizce öğrenme sürecindeki zihni İngilizceye alıştırma sorunu?

siyah giyen adam #1234904 
İngilizce öğrenmeye am is are konularından en temelden başladım. İng hazırlık okuduğum için 1 yıl boyunca gece gündüz ingilizce çalışıp İngilizceyi kaba taslak öğrenmeye başlayacağım, okulun gram faydası olmuyor ama vakit bol olduğu için bireysel ingilizce çalışmak fayda sağlıyor.

Bu süreçte yine de türkçe kitap okumak istiyorum zaman bol olduğu için. İş bankası Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala, Savaş ve Barış, Ilyada ve Oddyses, İlahi Komedye gibi tuğla kitaplar listemde var. Ama böyle ayrıntılı romanlar ingilizce öğrenme sürecimde engel teşkil eder mi? Zihni ingilizceye alıştırmaya çalışırken türkçe kitaplar okumak? İki arada bir derede kaldım

Öte yandan ingilizce altyazılı dizi ve ingilizce şarkı dinlemenin zaman içinde somut faydası var mıdır? Mesela 9 ay boyunca her gün 1 Saat ingilizce şarkı dinleyen birinde 9 ay sonra somut ilerleme görülür mü ingilizcede? Şu yaşıma kadar dinlediğim yabancı şarkılar iki elin parmağını geçmez haliyle kültürüm sıfır o konuda. Ama Spotifyde tararken şöyle bir şarkıya denk geldim ve hiç anlamasam bile büyük keyif duydum, bunun gibi şarkıları sırf anlayabilmek için bile ingilizce öğrenmek istiyorum youtu.be
(1) 

Nietzsche, Yunan Tragedyası ve Sinema

siyah giyen adam #1231566 
Nietzsche'nin Tragedya'nın Doğuşu kitabını incelerken şunu fark ettim, birincisi çok fazla eski Yunan hayranlığı var ikincisi ise tragedyaya yani tiyatroya olanağüstü işlevler biçiyor. Peki acaba Nietzsche 20.yy ın sonlarına doğru yaşamış olsaydı, aynı eseri verir miydi yoksa tiyatro ve eski Yunan yerine sinema üzerine mi kalemi eline alırdı? Günümüzde tiyatronun Nietzsche nin bahsettiği gibi insan hayatını etkileyen bir şey olduğunu hiç düşünmüyorum ancak sinema filmleri yani kaliteli üst seviye filmlerin insan hayatına etkisi malum.

Bu durumdan filozofların sadece yaşadıkları çağın ruhunu yansıtan yani yaşadıkları dönemden bağımsız değerlendirilemeyecek insanlar olduklarını söyleyebilir miyiz? Mesela Hegel bugün yaşasaydı imkanı var mıdır öyle soyut şeyler kaleme almasının?
(14) 

Tiyatroya, sinemaya vb herkes illa birileriyle mi gidiyor?

siyah giyen adam #1231564 
Öyle bir durum ki ben yalnız başıma gidince bi garip oluyorum, şu ana kadar neredeyse hep tek başıma gitmişimdir sinema ve oyunlara. Mesela oyuna bilet almak için kuyruğa giriliyor, herkes iki üç beşer tane bilet alırken bir tek ben bir adet bilet alıyorum. Yalnız olmaktan şikayetçi değilim hatta memnunum ama şunu anlamıyorum bu ülkede ne kadar az sayıda tek dolaşan tek gezen tek izleyen insan varmış böyle? Resmen azınlığın azınlığıyız, kafede filan da durum böyle, tek başına oturanlar azınlıkta oluyor genelde. Herkes sosyal olmuş, çok az sayıda asosyal kalmış ülkede benim gibi.
(7) 

Bireysel olarak sıfırdan ingilizce öğrenmek ve ingilizce-türkçe düşünmek

siyah giyen adam #1231550 
Elementary
Pre-Intermediate
Intermediate
Upper-Intermediate

Gibi seviyeler var ancak ben şu an beginner (starter) seviyedeyim gramer olarak. Üç dört farklı ingilizce gramer kitabı, ingilizce app uygulamaları, youtube dersleri, internetten BBC gibi çeşitli siteler ve yabancı dizi müzik ing altyazılı gibi kaynaklarla en baştan ilkokul 5 seviyesinden başlayacağım. Elimde ayrıca 1 yıl gibi kocaman bir zaman aralığı var ve ingilizce harici ilgilenmem gereken herhangi bir şey yok. İngilizce hazırlık sınıfı okuyorum ama elementaryden başladıkları için şimdilik beni aşıyor hiçbir verim alamıyorum yani öğrenmek konusunda hazırlık sınıfının şimdilik hiçbir faydası yok, eğer yetiştirsem konu olarak belki.

Durum buyken kursa gitmeden seviyemi Beginnerden Intermeaiteye çıkarabilir miyim? Yaşım 21e yaklaştığı için 16 yaştan sonra yabancı dil çok zor öğrenilir diye duymuştum bir de yeteneğim yok.

İkinci sorum ingilizce öğrenirken ingilizceyi Türkçeye otomatik olarak çeviriyor zihin. Yani "Bir oyun oynamak istiyorum" cümlesini duyunca "bir oyun oynamak istiyorum" diye doğrudan anlıyorum ama "I want to play a game" cümlesini duyunca dolaylı yoldan "bir oyun oynamak istiyorum" diye kendi kendine türkçe algılıyor. İngilizce düşünemedikten sonra nasıl öğreneceğim ki?
(6) 

İngilizcem sıfır ve öğrenmek istiyorum tavsiyelerinize ihtiyacım var

siyah giyen adam #1230770 
Öncelikle eğer sınıfta kalmazsam önümüzdeki en az 11 ay boyunca ingilizceden başka ilgilenmem gereken bir ders ya da başka bir şey olmayacak, İÜnün hazırlık sınıfında sözde an alt kura başladım. Fakat başlangıç gramer konuları bile dersler ingilizce anlatıldığı çok az türkçeye yer verildiği için beni aşıyor. İngilizce gramerim gerçekten sıfır. Şu ana kadar hiç İngilizce çalışmadım, yani durumumu anlatacak en iyi örnek şu 50 soruluk testte yalnızca 5 soru işaretleyebildim ve 1 doğru 4 yanlış çıktı yani sıfır çektim resmen

www.seviyetespiti.com

Ve amacım 9 ay içinde bu testten +35 net çıkarmak. Bunun için emeklemeyi öğrenmem gerek gramer bilgisi olarak, hazırlıkta elemantary seviyede kitaplar bile anca yeni yeni yürüyebilenler için.

Essantiel gramer in use ve els inside and out kitapları elimde mevcut. İnternet hazır, birkaç uygulama üzerinden de çalışmayı düşünüyorum. Ayrıca youtube dersleri işe yarayabilir belki. Bu aşamada olan biri için ne tavsiye edersiniz çalışma yöntemi ve harici kaynak olarak? Ayrıca okulda bilmediğim kelimeleri Google transtan yıldız atıp biriktiriyorum, bunları deftere mi geçmeliyim ve rastgele olarak mı?
(1) 

Sol lensin sağ lensten daha kötü görmesi?

siyah giyen adam #1229890 
Bugün lens muayenesinde doktor lensi taktı bir ay bunu kullanacakmışım fakat numaraları farklı demişti o sırada fark etmemiştim eve gelince fark ettim sol lens daha kötü görüyor daha bulanık sağ ise net görüyor bu durumun sebebi sizce sol lensin tam oturmamış olması olabilir mi şimdi akşama kadar çıkarmak istemiyorum tekrar takamazsam diye. Eğer sol lens biraz daha düşük numaraysa bir ay boyunca bunu da takıyor olmam göze zarar verir mi?
(6) 

Dünyanın bir simülasyon olduğuna dair varsayımlar

siyah giyen adam #1224339 
Sizin de size çok saçma ve mantıksız ve eğri gelen ancak neden hayatın bir parçası olduğunu anlayamadığınız, bu yüzden de bir simülasyonun içinde olduğumuza dair birer kanıt olduğunu düşündüğünüz şeyler varsa yazın, biraz beyin fırtınası yapalım gece gece.

1) Benim en büyük varsayım erkeklerin kadınların dar kalçasına ve göğüslerine odaklanması saçmalığıdır. Evrimsel gerekçeleri bir yana, resmen bizleri programlayan herif erkeklere böyle bir işlev vermiş gibi bir şey, belki de sahiden sırf pçlik olsun diye iki arkadaşın geyik malzemesine kurban gitmişizdir biz programlanırken. Yani günün birinde uzaylılar gizlice aramıza sızsa ve erkeklerin kadınların dışkı ve oturma görevi gören kalça kısmına böylesi bir trans hale geçmiş şekilde odaklamdığını görse kesinlikle çok mantıksız ve ilginç bulurdu. Aynısı kadın göğsü için de geçerli ancak şöyle bir düşündüm de insan dişisinin göğüs kısmı diğer hayvan dişilerin göğüs kısmından çok çok farklı ve cidden göze sanatsal seksi gelecek kadar güzel. Dişi inek de memeli, dişi insan da. İkisi de hayvan ve çok uzaktan da olsa akraba. Ama meme farkları çok fazla. Demek ki bizi kodlayan elemanlar ya sahiden dişi insan memesi güzel ve seksi olduğu için kodlamış ya da tamamen çirkin ya da sıradan olsa da erkek insana dişi insan memesinin "güzel ve hoş" olduğunu düşünmesini sağlayan bir fonksiyon girmiş. Yani eğer isteselerdi insan dışkısının çok hoş kokulu ve güzel tadı olan bir besin olduğu fonksiyonunu girerlerdi ve biz afiyetle dışkı yer, dışkı yemeyen (vegan gibi) insanlara hayret ederdik. Öyleyse neden büyük bir keyifle yediğimiz birçok şeyin "özünde" iğrenç olmaması düşünülemez? Tavuk eti belki de fare eti gibidir, ancak biz fare eti hiç yenemedik yine de "bir şey" Bize fare etinin iğrenç olduğunu söylüyor sanki??


2)Diğer bir husus ise uzayın ve evrenin akıl almaz büyüklüğüne karşı hiçbir canlı izine rastlanmaması.


3)Genetiksel hatalar, bozukluklar. Tıpkı bir programın bugu gibi değil mi? Normal şartlarda olmaması gerekiyor ama oluyor, bu da realiteyi arttırıyor. 2 başlı doğan hayvanlar mesela, bug değil de nedir? Bilimsel açıklama ve "Evrim" olgusunun da temelinde kodların yatabileceği ve hiç olmamış şeylerin olmuş gibi gösterilebileceği eğer manyak bir programcımız varsa gayet olasıdır.

4)Benim ve birçok kişinin bu simülasyon dünyası ihtimalini düşünmesi. Aslında ben simülasyon dünyasına inanmıyorum, gece gündüz düşünmüyorum da, ancak bazen - tıpkı bu gece olduğu gibi - olma ihtimali aklıma geliyor, Matrix gibi filmler sadece bir araç bu düşüncede. Matrix diue bir film yokken de insanlar dünyanın bir simülasyon olabileceğini farklı kavramlarla düşünüyorlardı kuvvetle muhtemel.
Eğer ben bunları düşünüyorsam, demek ki arada sırada birileri varlıklarının bilininde olmamızı istiyor, olabilir. İnanmıyor olmam olmayacaklarını anlamına gelmiyor.

Peki ya sahiden simülasyon ürünüysek, öncelikle bizi kodlayan varlıklar bizim gibi görünüşlere mi sahiptirler yoksa daha farklı mı? Onların içinde bulunduğu gezegen ve evren ve doğa kanunları bizimkilerden çok mu farklıdır, mesela onların evreninde bambaşka ana renkler, üç gözlü kediler, konuşan köpekler olabilir mi? Yine kendim cevaplıyorum, olamaz. Çünkü zihin sadede gördüğü, duyduğu, bildiği şeylerin taklidini çıkarabilir. Evrende olmayan fantastik bir şey düşünün, mesela Uçan Spagetti Canavarı. "Uçmak" kuşlardan ve kanatlı canlılardan gördüğümüz şey, "Spagetti" hepimizin bildiği makarna, "Canavar" saldırgan ve ölümcül yaratıklara verilen genel kavram. Bu bağlamda bizim tek yaptığımız bu üçünü birleştirmek ve buna da kibirli bir şekilde "evrende olmayan fantastik bir şey hayal ettim yaşasın!" demek olmuyor mu? Öyleyse bizi programlayanların görünüşü de evreni de bize oldukça benziyor olmalıdır.

5)Zaman kavramı ve zamanın bazen çok hızlı bazen çok yavaş geçmesi, genel olarak oldukça hızlı geçmesi ancak özel olarak göreceli bir hıza sahip olması. 2008 Avrupa kupası, Türkiyenin Hırvatistan dönüşü daha dün gibiydi bana göre, ancak üzerinden koca 9 yıl geçmiş. Fakat aynı zamanda 2013 Gezi olaylarının üzerinden sanki bir ömür geçmiş gibi algılıyor zihnim. Yaşam sırasında kavranan şeyler arasında böyle zamansal değişim algılamaların olmasını salt beyin yorgunluğu, hafıza bilmem neyi diye açıklayıp kestirip atmak da bir seçenek: peki ya sahiden simülasyon yüzünden kaynaklanan bir şeyse?

6) Konuşmak ve okumayı öğrenmek. Çok ayrıntıya girmeyeceğim ama şu kelimeleri yazarak "düşünce" denilen kavramı otomatiğe bağlamış şekilde aktarıyor olmak, bana çok ilginç geliyor. Bir takım sesler ve bu sesler üzerinden katrilyonlarca insan düşünceleri... Düşünce, beyin, elektriksel sinyaller, sesin kulağa ulaşması, kulak yoluyla beyne bu ses dalgasının iletilmesi ve beyinde bu sinyallerinin bir düzen içinde toparlanıp yorumlanması ve bilince iletilmesi, bizim de bilinçli şekilde algılamamız. Tüm bunlar saliselik zaman içinde gerçekleşiyor. Çok klişe bir örnek olacak ancak belki de kırmızı diye bir renk yok, kırmızı kodu diye bir kod var simülasyonda... Ne var ki bu aşırı şüpheciliğin kayda değer faydalı bir yanı yok, tadında bırakıp sonraki uyarılmaya bırakmak en iyisi.
(6) 

Kulakiçi kulaklık öneriniz var mı?

siyah giyen adam #1224116 
Geçen hafta sennheiser mx 375 aldım piyasası 80 90 lira olan bir kulaklık ve boşa gitti. Kulağımdan çıkmasını bırak, kulağıma hiç girmedi bile. Kulağımı ağrıtmaktan başka bir işe yaramadı. 2 tür kulakiçi kulaklık türü var sanırım bu şunun gibiydi images.hepsiburada.net

Benim aradığım ise hem ucu kulağa rahat giren lastikli kanaliçi kulaklıkiçi modellerinden hem de kulağıma tecavüz etmeyecek, rahat hissettirecek, ağrıtmayacak, düşmeyecek, sesi bas ve tizi çok temiz olarak iletecek bir kulaklık. Şuan beş param yok ancak biriktirmeye başlayacağım, yeter ki çok sağlam ve uzun süre gitsin mümkünse 200 lira civarı bir kulaklık olması daha iyi olur ancak çok tavsiye ettiğiniz bir kulaklık varsa biraz daha bekleyebilirim biriktirmek için.
(6) 

Üniversitede profesör olmak?

siyah giyen adam #1224062 
Üniversiteye daha yeni başlayacağım gerçi ancak bölüme ve okumaya çalışmaya olan ilgim gereği kendimi bu bölümde geliştirip üniversitede öğretim görevlisi olarak işe başlayıp adım adım yükselebileceğimi düşünüyorum, yani eğer hedef koyarsam bu hedef üzerinde yürüyebilirim.

Ancak kısmi sosyalfobi ve topluluk önünde konuşamama, kötü diksiyona sahip olma gibi özelliklerim var. Bu yüzden zaten masabaşı devlet memurluğu istiyorum, eylem /pratik insanı olmaktan ziyade fikir/teori insanı olduğumu düşünüyorum içe dönük.

Bu bağlamda üniversitede kalmak bana göre değildir kesin değil mi? Yani asıl merak ettiğim, üniversitede akademisyen olunca illa topluluk önünde konuşma, derslere girmek mi gerekiyor, başka yolu yok mu kendi aleminde akademisyenlik?

mobil görünümden çık