Kurucu iktidara Atatürk’ün oluşturmuş olduğu iktidar, Tali iktidara ise mevcut - güncel olan iktidar örneği verilebilir mi? Tali kelimesi sıkıntılı oldu
Araba kullanmak zihnimde ölüm tehlikesi olarak kaldığı için hiçbir zaman ilgim olmadı ama sürücüsüz araba fikri mükemmel geliyor. Arkaya geçip uyuyacaksın, araba kendi kendine iş yerine gidecek. Trafikteki bütün arabalar da sürücüsüz yapay zeka olacağı için trafik kazası ihtimali yapay zekanın kudretine kalacak yani çok nadir görülecek.
Herhalde sürücüsüz araçların “zorunlu” olduğunu maalesef hiçbir zaman görmeyiz ama en azından yaygınlaşması ve çoğunluk haline gelmesi 2050’lere kadar zor mu gözüküyor?
Herhalde sürücüsüz araçların “zorunlu” olduğunu maalesef hiçbir zaman görmeyiz ama en azından yaygınlaşması ve çoğunluk haline gelmesi 2050’lere kadar zor mu gözüküyor?
ana dili Türkçe olan birisiyle Almanca olan birinin Hegel’i ya da Kant’ı veya Nietzsche’yi aynı ölçüde idrak etmesi mümkün olabilir mi çeviri ya da sonradan ikinci dil olarak öğrenme yoluyla? (Orijinal metinlerdeki dilin de zaman içinde değişime uğramasını ve modern dile adapte edilmesini katmıyorum) Hegel’in felsefesinin aşırı soyut gelmesi bizim Türkçeden mi kaynaklanıyor, yoksa ana dili Almanca olan birisi için bile nispetten soyut olsa bile, bizden çok daha kolay ve rahat idrak edebiliyor mu bunu merak ediyorum.
(Ki bu da ne kadar Türkçe çeviri okursak okuyalım yazarın ya da filozofun düşündüğü dilden o metni düşünmeden o düşünceyi tam olarak anlayabilmenin mümkün olup olmaması sorusunu doğruyor esas olarak?) Yani her bir “ana” dilin tamamen farklı bir yaşam bakış açısına neden olmasını tasvir edebilmek oldukça güç geliyor zihne.
(Ki bu da ne kadar Türkçe çeviri okursak okuyalım yazarın ya da filozofun düşündüğü dilden o metni düşünmeden o düşünceyi tam olarak anlayabilmenin mümkün olup olmaması sorusunu doğruyor esas olarak?) Yani her bir “ana” dilin tamamen farklı bir yaşam bakış açısına neden olmasını tasvir edebilmek oldukça güç geliyor zihne.
Normalde yavaş ya da hızlı yürüme konusunda bir problem yok ancak mesela yürüme mesafesi 15 dakika olan yere 10 dakikada gitmek zorunda olduğumda aceleyle yürürken biraz sonra iki bacağa da felaket ağrı giriyor, sanki acıdan yanıyor gibi oluyor hani aşırı egzersiz yaparken oluşan yakma hissi gibi. Haliyle iyice yürüyemez oluyorum. Bunun nedeni ne olabilir?
Kişisel olarak en büyük kabuslarımdan biridir her gün metroyla mecburen iki kez geçtiğim Haliç metro köprüsünün üzerindeyken köprünün yıkılması ve metronun hooop denize düşmesi, yüzme de bilmediğim için orada boğularak ölmek. Burası Türkiye sonuçta. 8 şiddetinde bir deprem olursa ve o esnada metro köprüden geçmekte olursa bu tür yıkılma riski yüksek mi yoksa en az tahmini kaç şiddetinde gerekir ki kendimizi her geçişte kelle koltukta hissetmeyelim?
Herkesin zihninde 99’u bile geride bırakacak bir deprem imgesi vardı büyük İstanbul depremi denildiğinde ancak 99 depremi İstanbul değil Gölcük merkezli bir depremdi sonuçta ve belki de onlarca yıl sonra ilk kez bu kadar şiddetli bir İstanbul merkezli deprem oldu? Bu 5.8 bile çok korkuttu ancak o beklenen depremin bundan ibaret olup geçip gitmesi çok iyi olurdu, hiç mi ihtimali yok bu depremin o deprem olması üzerine?
Americano, espresso, cappuccino, latte gibi türler arasında diğerlerine göre en zihni açan ayakta tutan enerji veren?
Çeşitli sebeplerden dolayı henüz daha birinci sınıfım ve şimdilik yoğun bir şekilde YDS’ye çalışıyorum. Hedefim kısa dönemde 70+ seviyesini görüp 4 senenin sonunda yani mezun olduğumda 90+ düzeyini görebilmek. YDS gizli bir motivasyon bahanesi oluyor, asıl amaç okuma ve yazma konusunda gelişip hayattan geri kalmamak. Ancak mezun olunca özelde çalışmayı kesinlikle düşünmüyorum, orta okuldan bu yana hayalim masa başı memur olabilmek, fakat KPSS ile atanmak gittikçe zorlaşıyor malum ve bu da beni gelecek adına karamsarlığa itiyor. Hiçbir etkisi olmasa bile daha da geliştirmek adına yine de çalışmaya devam ancak etkisi yüksekse daha bir motivasyon aracı olur, “ 85+ üstü seviyesine gelirsem işsiz kalma ihtimalim dilin hiç olmamasına göre daha az olur” gibi
=> Eğer mezun olduğumda YDS’de 90 üstünü görebilirsem memur olabilmek için avantaj sağlar mı bu puana ya da mülakat seçimine etkisiyle? (SBF yani dolayisiyla İİBF tabanlı memurluklar, çevirmenlik vb değil)
=> Yoksa sadece memurluk maaşına 90-100 lira gibi ekstra bir katkıdan mı ibaret?
=> Eğer mezun olduğumda YDS’de 90 üstünü görebilirsem memur olabilmek için avantaj sağlar mı bu puana ya da mülakat seçimine etkisiyle? (SBF yani dolayisiyla İİBF tabanlı memurluklar, çevirmenlik vb değil)
=> Yoksa sadece memurluk maaşına 90-100 lira gibi ekstra bir katkıdan mı ibaret?
Ve değmiş olacak mı?
Upper seviyeye yakın birisi için, YDS tam doğru kıstas sayılmaz ama YDS’den X puan üstü seviyeye ulaşıldığında bu bahsettiğim sadeleştirilmemiş, orijinal dilden roman ya da çok tekniğe girmeyen genel kitapları terlemeden, sözlüğe bakmadan büyük çoğunluğunu anlayarak okuyabilme aşamasına ne kadar zamanda ve daha somut ifadeyle kaç puan düzeyinden sonra gelinir? Konuşup dinleyebilmek için Amerika’da bile 10 seneden fazla yaşansa orta seviyeye zor gelindiğini okudum ama öncelik okuyup yazabilmek şimdilik
PSN’de fiyatı 80 TL’ye inmiş, Türkçe yaması da var üstelik. Ancak daha önce hiç Elder Scrolls serisini oynamamış, konuyu bile pek bilmeyen birisi için 2020’ye az kalmışken bu remake oyunu almaya değer mi sizce? Witcher 3 gibi roman gibi uzun süren ve oyunun içine girilebilen oyunları seviyorum ama eski oyun olduğu için 80 TL vermeye değer mi karar veremedim?
Öğrenci olduğum için kahvaltı düzenim sıfır ve sağlıksız, sürekli hazır poğacalar böreklerle geçiyor. encrypted-tbn0.gstatic.com Şu pakette besin değerlerini az da olsa karşılamak ve sağlıklı beslenmek adına kahvaltılarda “sadece bir kase süt ya da yoğurdun içine müsli karıştırıp yemek” mi yoksa kahvaltının yanında ya da ara öğün olarak mı? İkincisi ise çok anlamı kalmaz, ilki ise bir kase nasıl tok tutabilir ki saatlerce? Amaç zayıflamak değil aksine bir iki kilo alabilmek.
Sadece kahvaltı amaçlı kullanmış olan var mı bir dönem?
Sadece kahvaltı amaçlı kullanmış olan var mı bir dönem?
Seçimlerden çok önce Mansur Yavaş’ın kesin kazanacağı, rahat bir şekilde maçı alacağı konuşuluyordu. İşte 31 Mart’ta Mansur Yavaş’ın Ankara’ya alması mı daha garantiydi yoksa 23 Haziran’da İmamoğlu’nun İstanbul’u alması mı? İkinci bir 7 Haziran - 1 Kasım hayal kırıklığına uğramaktan çok korkuyorum açıkçası.
İstanbul’da yaşayıp çevrenizde Saadetli tanıdığınız varsa onların bu seçimlere karşı tutumlarını nasıl gördünüz İmamoğlu lehine bu kesimden oy gelir mi yoksa sırf CHP kazanmasın diye ak partiye mi yönelirler yoksa kendilerine terörist dedikleri için tarafsız kalıp Saadet adayına mı atarlar veya hiç oy kullanmamak?
101 düzeyinde daha halka ve öğrencilere hitap eden yani akademik dilden uzak ve siyaset bilimi öğrencilerinin de mutlaka okuması gereken Türkçe ya da çevirisi olan kitap tavsiyelerinize açığım. Dili upper’a yakın olduğu sürece İngilizce de olabilir.
31 Mart öncesinde de vardı bu mide bulandıran ahlaksız ve şerefsizçe reklamlar ve hiç ders almamış olmaları gerekiyor ki halen devam ediyor. İki videoda bir doğrudan İmamoğlu’nu ismini ve kendisini kullanarak yapılan karalama- çamur atma videoları reklam olarak çıkıyor. Bu ahlaksızlığın kaçıncı seviyesidir? Nerede görülmüş bir seçim kampanyasında milletin devletin parasıyla rakip adaya karşı böyle iğrenç reklamlar hazırlamak? Bunlar dava edilemiyor mu? YouTube’un reklam misyonu, etik anlayışı filan hiç mi yok anlamadım ki?
En son karşıma çıkan iğrenç reklam şu youtu.be Bunun gibi nice iğrenç videolar var İmamoğlu’nun animasyonunu yapıp 2011 3 Temmuz meselesiyle ilgili kesip biçtikleri konuşmalar. Üstelik daha geçenlerde kendi bakanları Berat Albayrak 2011 şampiyonu Trabzonspor göndermesi yapmış olmasına rağmen gelip de “İmamoğlu şike sürecine destek verdi” diye algı yürütmeleri yok mu gerçekten fiziksel anlamda mide bulandırmaya başladılar en korkunç distopya romanlarındaki yozlaşmış ahlakı canlı kanlı yaşıyoruz resmen.
Merak ettim şey ciddi ciddi bu reklamları görüp de oyunu İmamoğlu’na atmaktan vazgeçen olur mu? Yoksa bu kötü niyetli reklamlara tepki olarak İmamoğlu’na oy atmaya karar verenler biraz daha mı fazla olur? Mesela şu videoyu da reklam olarak vermişler bunu izleyen Fenerbahçelere ve Trabzonlulara yönelik youtu.be
En son karşıma çıkan iğrenç reklam şu youtu.be Bunun gibi nice iğrenç videolar var İmamoğlu’nun animasyonunu yapıp 2011 3 Temmuz meselesiyle ilgili kesip biçtikleri konuşmalar. Üstelik daha geçenlerde kendi bakanları Berat Albayrak 2011 şampiyonu Trabzonspor göndermesi yapmış olmasına rağmen gelip de “İmamoğlu şike sürecine destek verdi” diye algı yürütmeleri yok mu gerçekten fiziksel anlamda mide bulandırmaya başladılar en korkunç distopya romanlarındaki yozlaşmış ahlakı canlı kanlı yaşıyoruz resmen.
Merak ettim şey ciddi ciddi bu reklamları görüp de oyunu İmamoğlu’na atmaktan vazgeçen olur mu? Yoksa bu kötü niyetli reklamlara tepki olarak İmamoğlu’na oy atmaya karar verenler biraz daha mı fazla olur? Mesela şu videoyu da reklam olarak vermişler bunu izleyen Fenerbahçelere ve Trabzonlulara yönelik youtu.be
1 yıllık pasaport ücreti 400 küsür liraydı sanırım, ben öğrenci olduğum için öğrenci pasaportu daha mı ucuz oluyor ve de erasmus vb nedeni olmaksızın “öylesine” çıkartma hakkım oluyor mu yoksa illa Erasmusu kazanmak mı gerekiyor?
Bir de geçen sene yeni kimlik çıkartılırken biyometrik fotoğraf da vermiştim, sistemde yer alıyorsa tekrardan biyometrik fotoğraf çektirmeme gerek var mıdır nüfus müdürlüğüne giderken?
Hükümet sağolsun sırf telefon imei kaydını yaptırmak için günü birlik yurt dışına giriş çıkış yapmam gerekecek 650 lira imei vurgunu haricinde, bu bile yeterli olmaz mı acaba?
Bir de geçen sene yeni kimlik çıkartılırken biyometrik fotoğraf da vermiştim, sistemde yer alıyorsa tekrardan biyometrik fotoğraf çektirmeme gerek var mıdır nüfus müdürlüğüne giderken?
Hükümet sağolsun sırf telefon imei kaydını yaptırmak için günü birlik yurt dışına giriş çıkış yapmam gerekecek 650 lira imei vurgunu haricinde, bu bile yeterli olmaz mı acaba?
youtu.be
Ben sonuçta muhafazakar insanlardır, din adalet duygusu gereği kendilerinden olmasa bile bu haksızlığa tepki gösterir en azından üçte biri diyordum ama bu videodan sonra bütün beklentim tuzbuz oldu. Şu ezici farka bakar mısınız? Sizin çevrenizdeki muhafazakarlar da mı bu videokiler gibi yapılan haksızlıkları görmeyip direkt particilikten yana? Öyleyse durum pek umut verici değil gözüküyor anketlerin aksine?
Ben sonuçta muhafazakar insanlardır, din adalet duygusu gereği kendilerinden olmasa bile bu haksızlığa tepki gösterir en azından üçte biri diyordum ama bu videodan sonra bütün beklentim tuzbuz oldu. Şu ezici farka bakar mısınız? Sizin çevrenizdeki muhafazakarlar da mı bu videokiler gibi yapılan haksızlıkları görmeyip direkt particilikten yana? Öyleyse durum pek umut verici değil gözüküyor anketlerin aksine?
Sadece bu seçimde değil 2013’deki videolarda da yine günümüzdeki gibi el kol jest ve mimikleri çok etkili bir şekilde kullandığı görülüyor. Kılıçdaroğlu’da ya da İnce’de hatta Erdoğan’da bile pek olmayan bir özellik. Bunun için profesyonel bir özel ders almış mıdır?
Yabancı sınırını hükümet istiyor, siyaset kaynaklı bir proje gibi söylemleri pek mantıklı bulmuyorum, hükümetin işi gücü yok neden süper ligdeki yabancı sınırıyla uğraşsın. Üstelik Katarlı Bein sports da yabancı sınıra karşı, abone kaybedeceği için.
Ancak yeni TFF başkanı Nihat Uslu ve milli takım hocası Şenol Güneş her fırsatta yabancı sınırını getirmek istediklerini ifade ediyorlar. “Ligde kalite artmış olsa bile yabancı sınırı gelecek” diyecek kadar gözünü kararttı Başkan olacak zat.
Tüm bunlar dahilinde yabancı sınırı gelecek olsa bile yine birkaç sene içinde tekrardan yabancı sınırının kalkacağı belki 14’ün bile daha yukarı çıkarılacağı ihtimal dahilinde midir?
Ancak yeni TFF başkanı Nihat Uslu ve milli takım hocası Şenol Güneş her fırsatta yabancı sınırını getirmek istediklerini ifade ediyorlar. “Ligde kalite artmış olsa bile yabancı sınırı gelecek” diyecek kadar gözünü kararttı Başkan olacak zat.
Tüm bunlar dahilinde yabancı sınırı gelecek olsa bile yine birkaç sene içinde tekrardan yabancı sınırının kalkacağı belki 14’ün bile daha yukarı çıkarılacağı ihtimal dahilinde midir?
Özellikle final sezonlarıyla, en kötü bozmadan daha az kötü bozmaya doğru sıralarsak nasıl olur sizce? Benim görüşüm GoT > HIMYM > Lost. Ayrıca dünyadaki sonradan bozmuş varsa 100 lerce diziyi üst üste toplasak bile hiçbirisi GoT kadar edemez bozma konusunda?
Yıllardır internetten oynarım ama özel olarak ne bir açılış ezberledim ne de b3-c5 gibi satranç koordinatlarını öğrenmeye kafa yordum. Genelde klasik açılışı yaptıktan sonra (şahın önündeki piyon 2 adım, vezirin önündeki 1 adım ileri ya da tam tersi) doğaçlama, karşıdaki rakibin hamlelerine göre oynuyorum ve yenildiğim maç kadar da yenmişim yani lichessdeki 2000 puan altındaki rakiplere karşı yarı yarıya bir durum olmuş.
Özel olarak illa belli başlı açılışları ve taktikleri öğrenmek gerekir mi yoksa doğaçlama da oynanabilir mi sizce?
Özel olarak illa belli başlı açılışları ve taktikleri öğrenmek gerekir mi yoksa doğaçlama da oynanabilir mi sizce?
Yani bir gece ansızın tıpkı zamanında orijinal dizimag sahibine baskın yapıp sunuculara bilgisayarlara el koyup siteyi tarihe gömdükleri gibi Ekşi sözlük için de siteyi komple tarihe gömecek ölçüde bir baskın yapılabilir mi bir gün yoksa en fazla VPN ile girebileceğimiz yasaklı sitelerden mi olur olası en kötü senaryoda?
Benim aklımın almadığı şu, böylesine bir kamuoyu tepkisine rağmen seçimleri iptal ettirdikten sonra yenilenen seçimde bu sefer daha farklı bir şekilde yenilmek akp ye iktidarı kaybetmekten bile daha büyük prestij kaybı yaşatmaz mı? Yaşatır. Şu anki şartlarda seçimin favorisi İmamoglu ve tüm Türkiye sadece İstanbul’a kilitleneceği için de öyle İmamoglu 500 bin küsür fark attığında bunu hiçbir türlü kapatamazlar.
31 Mart’ta da akpnin yenilebileceği görülmüşken “kaybedecekleri seçime bir daha girmezler, öyleyse kesin kazanacaklar” anlayışı da fazla pesimist kaçıyor her şeye rağmen..
Öyleyse Erdoğan neden ikinci kez kaybetmek istesin işte bunu kafam almıyor. Hele olası bir farklı yenilgide Erdoğan keşke hiç bu seçim yenileme işine girmeseydik diye düşünmeyecek mi? Tamam kazanırlarsa problem yok ama ya kaybederlerse yine?
31 Mart’ta da akpnin yenilebileceği görülmüşken “kaybedecekleri seçime bir daha girmezler, öyleyse kesin kazanacaklar” anlayışı da fazla pesimist kaçıyor her şeye rağmen..
Öyleyse Erdoğan neden ikinci kez kaybetmek istesin işte bunu kafam almıyor. Hele olası bir farklı yenilgide Erdoğan keşke hiç bu seçim yenileme işine girmeseydik diye düşünmeyecek mi? Tamam kazanırlarsa problem yok ama ya kaybederlerse yine?
Daha önce direkt şişeden bardağa döküp tattığım için çok kötü gelmişti tadı sirke gibi. Şimdi mesela karadut vişne gibi meyve şarabı alındığında mantarı açıp bardağa döktükten sonra o bardaktaki şarabın 30 dakika hiç içilmeden öyle beklemesi mi gerekiyor? Ayrıca mantarı açtıktan sonra geri şişeye tıkıldığında 2.gün şaraplar sirkeye mi dönüşüyor? Sonuçta 750 ml şarabı tek başına tüketmek bünyeyi dağıtmaz mı votka gibi? Yoksa 2 biraya eşit mi etkisi?
Diğer bir deyişle eğer Ronaldinho tıpkı Cr7 ve Messi profesyonelliğinde olsaydı, gece hayatına düşkünlüğü filan olmasaydı sadece futbol odaklı olsaydı yetenek olarak yine Messi’nin gerisinde mi olurdu yoksa gelmiş geçmiş en iyi futbolcu mu?
Sırf ismi yüzünden 3.nün yapılıp burasının halka kapatıldığını düşünüyorum fakat elbet bir gün doğanın kanunu gereği güç dengesi de değişecek, o günler geldiğinde tıpkı parlementer sisteminin geri geleceği gibi, gerek konumu gerek ismi dolayısıyla önem taşıyan ve şimdilik sadece siyasi kişilere açık tutulan bu havalimanının tekrardan 1.havalimanı olma ihtimali var mı? Tekrardan taşınma durumları, uluslararası kodların değişimi vb ne kadar imkansız olabilir ki?
İyi geceler, en az bir yıla yakın İngilizce altyazılı dizi, animasyon ve filmler izlediyseniz, mesela speaking ama ondan ziyade listening seviyenize ciddi katlıları oldu mu özellikle pratik yapma şansı yokken? Bir de Britanya İngiliz yapımı dizi ve filmlerin dillerinin daha anlaşılır ve yavaş olduğuna yönelik bir ön yargı var bende, mesela The IT Crow dizisi gibi, İngiliz yapımıysa dili berraktır anlayışı ne kadar doğru? Amerikan dili, hızı sanki daha zor gibi?
Taciz gibi dayak gibi suç unsuru içeren durumların ifşa edilmesi sonuna kadar doğru ancak şu olay mesela eksisozluk.com , belki kanunlara göre yasak olsa bile aracın plakasının başlığı açıp sayfalar dolusu dalga geçerek ifşa linç edecek kadar ne ara insanlar bu duruma geldi? Evlerinin adreslerini bulsalar onu bile ifşa edecek kadar gözleri dönmüş gibi geliyor nefretten, bu durum seküler gözükseler bile halkın genlerine işlemiş muhafazakarlıktan mı kaynaklanıyor? Yoksa aynı video Norveç’te olsaydı oranın halkı da araç plakasını konuşacak ifşa edecek kadar sert tepki gösteriler miydi?
Hükümet YSK üzerine açık bir şekilde baskı kuruyor. Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak seçimin yenilenmesini istiyor,Bahçeli seçim yenilenecek, o kadar diyor. Dün ana muhalefet lideri saldırıya uğruyor...
Tüm bunlara ve daha birçok ayrıntıya rağmen göz göre göre İmamoğlu’nun mazbatasını elinden alıp seçimi tekrarlatmak?? Tamam hukukun ayaklar altına alındığını, istedikleri gibi at koşturduklarını çok gördük ama eğer iptal edilirse seçimler hiçbiri bu kadar göz göre göre, bağıra bağıra hukukun ayaklar altına alıp tek kişiye bağlandığını ilan etmemiş olurdu?
Yani demek istediğim, neden Erdoğan ve hükümet, Bahçeli YSK üzerinde kendilerini baskı kuruyormuş gibi gösteriyorlar? Seçimin iptal edileceği olsaydı bile bunu bağıra çağıra önceden ilan etmek, baskı kurmak yerine gizliden işleri ilerletip kamuoyuna daha sakin ve karara saygılıymış gibi gözükmezler miydi beka meselesi yapmak yerine?
Şimdi Erdoğan “İptale götürür” www.internethaber.com dedikten, “Kimse 13 bin farkla kazandım diyemez” diye sert bir dille konuştuktan sonra YSK seçimleri iptal ederse, dünyanın gözünde ne anlama gelir bu gelişme? Ve en önemlisi bu ekonomik sıkıntıda dünyayı ve yatırımcıları “sallamayacak” kadar kafaları rahat olabilir mi ki?
Tüm bunlara ve daha birçok ayrıntıya rağmen göz göre göre İmamoğlu’nun mazbatasını elinden alıp seçimi tekrarlatmak?? Tamam hukukun ayaklar altına alındığını, istedikleri gibi at koşturduklarını çok gördük ama eğer iptal edilirse seçimler hiçbiri bu kadar göz göre göre, bağıra bağıra hukukun ayaklar altına alıp tek kişiye bağlandığını ilan etmemiş olurdu?
Yani demek istediğim, neden Erdoğan ve hükümet, Bahçeli YSK üzerinde kendilerini baskı kuruyormuş gibi gösteriyorlar? Seçimin iptal edileceği olsaydı bile bunu bağıra çağıra önceden ilan etmek, baskı kurmak yerine gizliden işleri ilerletip kamuoyuna daha sakin ve karara saygılıymış gibi gözükmezler miydi beka meselesi yapmak yerine?
Şimdi Erdoğan “İptale götürür” www.internethaber.com dedikten, “Kimse 13 bin farkla kazandım diyemez” diye sert bir dille konuştuktan sonra YSK seçimleri iptal ederse, dünyanın gözünde ne anlama gelir bu gelişme? Ve en önemlisi bu ekonomik sıkıntıda dünyayı ve yatırımcıları “sallamayacak” kadar kafaları rahat olabilir mi ki?
Hastanede herhangi bir bölüm için randevu alırken eğer erkek ve kadın doktor olarak iki farklı seçenek varsa hemen hemen daima kadın doktoru seçtiğimi fark ettim ama kesinlille kötü bir niyetten yahut cinsi bir sebepten dolayı değil kadınların daha şefkatli olduğu, annelik duygusu olduğundan dolayı farkında olmadığım bir içgüdüden kaynaklı bir şey olabilir. Mesela psikolog denince erkek psikolog asla aklıma gelmez, hep kadın olduklarını düşünürüm.
Kulağa tuhaf ve saçma m geliyor yoksa bu karşı cins doktoru muayene için seçme eğilimi doğal mı? Sizde de buna benzer huylar oldu mu hiç?
Kulağa tuhaf ve saçma m geliyor yoksa bu karşı cins doktoru muayene için seçme eğilimi doğal mı? Sizde de buna benzer huylar oldu mu hiç?
Eğer YSK böyle bir karar alırsa iki ihtimal söz konusu olacak gibi görülüyor:
A: ya başta İmamoğlu olmak üzere bütün muhalefet seçimi boykot edecek ve yarıştan çekilecek, hatta milleti sine durumları söz konusu edilecek ve akp 2 Haziran’da %49 un altında katılım ve %95 üstü bir oy olarak kendini hem ülkeye hem de tüm dünyaya bir nevi rezil etmiş olacak. (Tabi karşımıza çıkmaya cesaret edemediler diye yine bir destan başarı öyküsü yazacaklardır onlar da orası ayrı)
B: İmamoğlu hodri meydan diyecek ve kazanmış olmasına rağmen onları bir kez daha yenmek için elinden geleni bir kez daha yapacak ve tüm muhalefet birlik olacak bu kampanyada.
Eğer YSK böyle bir karar verirse kaybettiği seçimi zorla tekrarlatan oluşumun bir kez daha kaybetmek için bunu yapmayacağı aşikar.
Fakat B planının gerçekleşmesi durumunda; eğer İmamoğlu hodri meydan der ise sırf “bunlar nasılsa kaybetse bile faydası olmuyor sandıkta” düşüncesiyle sandığa gitmekten vazgeçip boykot eder mi belli oranda muhalif kesim? Ki bu seçimde de belli bir kısmı boykot etmemiş olsa 100 bin farkı görmek içten bile değildi malum, hele DSP oyları. Eğer seçim tekrarlanırsa Saadet oyları da İmamoğlu’na gelmez mi? Üstelik 31 Mart’ta Binali’ye oy vermiş fakat bu sefer tepki amaçlı İmamoğlu’na oy verecek çok olmasa bile en az %3-5 oranında bir kesim olabilir ki o da oldukça önemli. Çevrenizde 31 Mart’ta İmamoğluna oy verip eğer 2 Haziran’da seçim olursa oy kullanmayacaklar var mı? En çok korktuğum ihtimal bu zira, İmamoğlu sandık çağrısı yapmasına rağmen beyaz Türklerin tatil köylerine gitmesi, seçimi boykot etmeleri.
Ayeıca “Konya’dan seçmen getirirler” söylemi mümkün mü? 31 Mart’ta başka şehirde oy kullanmış birisi 2 Haziran’da İstanbul’da oy kullanabilirse A planı tek çare olarak duruyor?
A: ya başta İmamoğlu olmak üzere bütün muhalefet seçimi boykot edecek ve yarıştan çekilecek, hatta milleti sine durumları söz konusu edilecek ve akp 2 Haziran’da %49 un altında katılım ve %95 üstü bir oy olarak kendini hem ülkeye hem de tüm dünyaya bir nevi rezil etmiş olacak. (Tabi karşımıza çıkmaya cesaret edemediler diye yine bir destan başarı öyküsü yazacaklardır onlar da orası ayrı)
B: İmamoğlu hodri meydan diyecek ve kazanmış olmasına rağmen onları bir kez daha yenmek için elinden geleni bir kez daha yapacak ve tüm muhalefet birlik olacak bu kampanyada.
Eğer YSK böyle bir karar verirse kaybettiği seçimi zorla tekrarlatan oluşumun bir kez daha kaybetmek için bunu yapmayacağı aşikar.
Fakat B planının gerçekleşmesi durumunda; eğer İmamoğlu hodri meydan der ise sırf “bunlar nasılsa kaybetse bile faydası olmuyor sandıkta” düşüncesiyle sandığa gitmekten vazgeçip boykot eder mi belli oranda muhalif kesim? Ki bu seçimde de belli bir kısmı boykot etmemiş olsa 100 bin farkı görmek içten bile değildi malum, hele DSP oyları. Eğer seçim tekrarlanırsa Saadet oyları da İmamoğlu’na gelmez mi? Üstelik 31 Mart’ta Binali’ye oy vermiş fakat bu sefer tepki amaçlı İmamoğlu’na oy verecek çok olmasa bile en az %3-5 oranında bir kesim olabilir ki o da oldukça önemli. Çevrenizde 31 Mart’ta İmamoğluna oy verip eğer 2 Haziran’da seçim olursa oy kullanmayacaklar var mı? En çok korktuğum ihtimal bu zira, İmamoğlu sandık çağrısı yapmasına rağmen beyaz Türklerin tatil köylerine gitmesi, seçimi boykot etmeleri.
Ayeıca “Konya’dan seçmen getirirler” söylemi mümkün mü? 31 Mart’ta başka şehirde oy kullanmış birisi 2 Haziran’da İstanbul’da oy kullanabilirse A planı tek çare olarak duruyor?
m.ensonhaber.com
Eğer Çin’deki araştırmadaki gibi az ve kararında alkol tüketimi bile felç riskini artırıp tansiyona kalbe ciddi zararları oluyorsa; niçin Avrupa insanının ortalama ömrü Türk ve Ortadoğu insanından daha uzun? İsveç’te Almanya’da Danimarka’da bizim burada çay kahve tükettiğimiz gibi tüketmiyorlar mı alkoller? Ama ortalama ömürleri 80-82 den başlıyor
Eğer Çin’deki araştırmadaki gibi az ve kararında alkol tüketimi bile felç riskini artırıp tansiyona kalbe ciddi zararları oluyorsa; niçin Avrupa insanının ortalama ömrü Türk ve Ortadoğu insanından daha uzun? İsveç’te Almanya’da Danimarka’da bizim burada çay kahve tükettiğimiz gibi tüketmiyorlar mı alkoller? Ama ortalama ömürleri 80-82 den başlıyor
=> 50 tl altında ve kırmızı olması
=> ilk kez şarap tadacak birisi için çok ağır olmaması
=> Migros’ta bulunabilen olması yeterlidir kriterler açısından.
Buzbağ çok öneriliyor ama mantarının çok zor açıldığı söylendiği için emin olamadım.
=> ilk kez şarap tadacak birisi için çok ağır olmaması
=> Migros’ta bulunabilen olması yeterlidir kriterler açısından.
Buzbağ çok öneriliyor ama mantarının çok zor açıldığı söylendiği için emin olamadım.
Bu üçüncü ve son benzer sorum, demin TRT haberde haber sunan kadın spiker “İstanbul’da CHP şu an önde gözüküyor fakat 300 bin oy tekrardan sayılacak, seçimin kazananı ona göre belli olacak” dedi ve iyice midem bulanmaya başladı. Ortada 23 bin fark var, Twitter’da mide bulandırmaya zaten başladılar, İstanbul’u kaybetmemek için olmayan hileleri varmış gibi göstermek ev sahibini bastırmaları oldukça olası mı şu anda? Yarın Binali kazandı diye YSK açıklama yaparsa kamuoyunun tepkisi olur mu onların bunu yapmaya çekineceği düzeyde?
İstanbul diyoruz sonuçta fakat fark 4 haneye düşecek kadar düşük, belki bir çuval oy etki edecektir. Ancak şayet böyle bir şey olursa meşruiyeti sorgulanacağından bünün ekonomiye ve dolar kuruna etkisi olur mu?
Yani neredeyse başkanlık seçimlerinde referandumda bile görülmemiş bir çaba içindeler kaybetmemek için İstanbul’u ve özellikle Ankara’yı. Bu ikisi düşerse en fazla ne değişebilir ki hayatımızda? Ekonominin daha kötüye gitmesini Ankara’yı kaybetmeye bağlayacak değiller sonuçta (?)
Daha önce biri ya da birilerine karşı böyle damaklarda tat bırakan olmasa bile almış olmanızın keyfini zaman zaman sürdüğünüz bir intikamınız oldu mu ve nasıl bir şeydi özet olarak?
İzlediğim Amerikan yapımı dizi ve filmlerde eğer oyun konsolu detayı varsa istinasız hepsinde Xbox kullanıldığını gördüm. Tıpkı orijinal futbol ve metrik sistemi gibi konularda da olduğu gibi ABD bu alanda da Avrupa kültüründen uzak mı yoksa Avrupadaki gibi yaygın mı? Avrupa’da PS’nin daha çok daha yaygın olduğunu biliyordum yanlış olmasın yine de
İş bankası hazineye devredilirse başta Hasan Ali Yücel serisi olmak üzere iş bankası yayınları da devre dışı kalır ya da içeriğine ve çalışanlarına, yönetim kuruluna müdahale edilir mi? Mesela bol bol dini içerikli, Necip Fazıl’lı, Osmanlı içerikli kitaplar mı çıkar?
Son 5 seneye baktığımızda 2014-CB ve yerel seçimler, 2015 iki genel seçim, 2016 darbe girişimi, 2017 referandum. 2018 genel seçimler ve 2019 yerel seçimler. 2020-2021-2022 ve 2023’ün sonlarına kadar ise hiçbir ama hiçbir şey yok planlanan takvimde. Yani uzun bir süre kafaları seçim kaygısı olmadan rahat olacak;, bu durumun önemli bir etkisi olur mu ilerleyen dönemlerde ülkeye ve toplumsal kişisel özgürlüklere?
english-e-reader.net
Bu sitedeki seviyelere ayrılmış kitaplarla kitapçı ve sahaflardan gördüğümüz seviyelere ayrılmış hikaye kitapları arasında herhangi bir fark var mı okuduysanız bir kısmını? Hazırlayanlar eğitimci kişiler olup özenle seçip sadeleştirmişlerse çok büyük bir kaynak bence, mobi formatında indirip kindle’a anında atmak büyük kolaylık. Bu sitedeki kitapları yalayıp yutup sahaflardaki seviye kitaplarını hiç almasak da olur sanırım readingi geliştirmek adına? İntermediate seviyesindeyim ama bir alt seviyeden düzenli okumaya başlayıp akıcılığı arttırmak daha doğru sanırım?
Bu sitedeki seviyelere ayrılmış kitaplarla kitapçı ve sahaflardan gördüğümüz seviyelere ayrılmış hikaye kitapları arasında herhangi bir fark var mı okuduysanız bir kısmını? Hazırlayanlar eğitimci kişiler olup özenle seçip sadeleştirmişlerse çok büyük bir kaynak bence, mobi formatında indirip kindle’a anında atmak büyük kolaylık. Bu sitedeki kitapları yalayıp yutup sahaflardaki seviye kitaplarını hiç almasak da olur sanırım readingi geliştirmek adına? İntermediate seviyesindeyim ama bir alt seviyeden düzenli okumaya başlayıp akıcılığı arttırmak daha doğru sanırım?
Oyunun grafikleri muhteşem olmasına ve haritası da bir hayli geniş olmasına, hikaye içinde hikaye olmasına rağmen goty sürümü bile cihazda 40 GB yer kaplıyor sadece ancak Steep adında dar mekana sahip kayak ve sörf paraşüt gibi şeyleri yapmaktan ibaret bir oyun bile 45 GB yer kaplıyor. Witcher 3’ün 40 GB hatta yan paketsiz 30 GB dan ibaret olması çok ilginç değil mi? Rdr2 nin 100 GB’a yakın olduğu söyleniyor sonuçta Witcher 3 de üç senelik oyun çok eski değil ve 35-40 GB yalnızca
eksiup.com
B ile E arasında kaldım fakat İsmail abi gibi düşününce E olmaması için hiçbir sebep olmuyor, mantık B diyor ama öyleyse niye paragrafta sinema planını vurguladı soru kolay olmasına rağmen cevap anahtarı olmadığı için emin olamadım :/
B ile E arasında kaldım fakat İsmail abi gibi düşününce E olmaması için hiçbir sebep olmuyor, mantık B diyor ama öyleyse niye paragrafta sinema planını vurguladı soru kolay olmasına rağmen cevap anahtarı olmadığı için emin olamadım :/
Odaklanma ve hafıza adına omega 3 kapsül mü yoksa Pharmaton mu daha iyidir? Son dönemde zihinde bulanıklaşma, en bildiğim şeyleri dahi dilimin ucuna getirememe gibi şeyler oluyor biraz da uyku düzensizliğinden ama genel olarak düzensiz beslenmeden, o yüzden doğal yollardan takviye almak pek düzenli olmadığı için kötünün iyisi olarak pharmaton mu ocean plus mı?
Bademcik iltihabına yönelik kullanılan oroheks, strepspray gibi ilaçların kutularında yutmayınız yazmadığı için boğaza iki fıs uyguladıktan sonra lavaboya gitmeye üşenip yuttuğum oldu bir iki kere ama genelde yaklaşık dörtte üçünü lavaboya tükürdüm. Bir gündür midemin gıcır gıcır sesler çıkarması ve sağ yanağımın don corleone gibi şişmesi beni huylandırdı halihazırda bir antibiyotik ve bir başka cold hapı da kullandığım için. Kullanma kılavuzunu şimdi okudum yutmayınız tükürünüz yazıyormuş. Yutmanın herhangi bir zararı olur mu bünyeye bu durumda?
Delonghi filtre kahve makinesiyle kahve yaptığımda bir bardağa bir yemek kaşığı ya da bir buçuk iki yemek kaşığı kahve atsam bile demli çay gibi saydam gözüküyor hatta bu nasıl kahve çay değil mi diyenler bile oldu görünüşe göre. Normalde kopkoyu olması gerekmiyor mu? Nerede hata yapıyorum ki?
Bir değil iki değil beş değil on değil bir yılda dönem dönem sürekli bunun olması ızdırap gibi bir şey. Bundan dolayı o kadar üzgünüm ki şu an eğer uygarlık olmasaydı ve vahşi doğa olsaydı çoktan elenip gitmiştim, yaşıyor olmam resmen doğaya aykırı. Hava soğuk olduğunda ya da yoğun tempolu bir dönem olduğunda anında bu illet başıma geliyor. Önce hafif Boğaz ağrısı, sonra kafanın yani beynin yavaş algılamaya yahut ağır gelmeye başlaması ezber yapamamak ve hafif ateş, ardından vücudun dökülür gibi olması. Bitkinlik ya da halsizliğin ötesinde bir ızdırap. Uyurken bile rahat uyuyamamak, yürürken bedenin ağır gelmeye başlaması.
Bu vücut bitkinliği ve ötesi durumuna yakalanmamak için ne yapmam gerekir bir umut tavsiye arıyorum lütfen? :(((
Pharmaton kullanmayı denedim, bir ay kullandıktan sonra sınava çalışma temposuyla birlikte yine bu illet baş gösterdi üstelik eşi benzeri görülmemiş bir Boğaz iltihabıyla, sonunda iki büyük iğne ve antibiyotikle 10 günde zor kendime geldim. Zencefil, papatya ya da zerdeçal bunlar da işe yaramadı. Balık yağı hapı ne kadar etkili olur bilmiyorum. Basit ve sık görülen bir şey diyebilirsiniz ama bınun bile vücudun tüm gücünü kırması insanı üzüyor ve hayattan koparıyor. Bu hastalık bile sayılmazken çok daha güçlü bir hastalığa kapılsam vay o zaman.
Bu vücut bitkinliği ve ötesi durumuna yakalanmamak için ne yapmam gerekir bir umut tavsiye arıyorum lütfen? :(((
Pharmaton kullanmayı denedim, bir ay kullandıktan sonra sınava çalışma temposuyla birlikte yine bu illet baş gösterdi üstelik eşi benzeri görülmemiş bir Boğaz iltihabıyla, sonunda iki büyük iğne ve antibiyotikle 10 günde zor kendime geldim. Zencefil, papatya ya da zerdeçal bunlar da işe yaramadı. Balık yağı hapı ne kadar etkili olur bilmiyorum. Basit ve sık görülen bir şey diyebilirsiniz ama bınun bile vücudun tüm gücünü kırması insanı üzüyor ve hayattan koparıyor. Bu hastalık bile sayılmazken çok daha güçlü bir hastalığa kapılsam vay o zaman.
Yürüyen merdiven sesiyle trenin metronun karanlıklarında hızlandığı anda kapının ya da camın yanındayken duyabileceğiniz o metalik sese de benzeyen ünlü olduğunu düşündüğüm bir gerilim müziğini uzun zamandır arıyorum. Hiçbir söz olmadığı için zihnimde net şekilde yankılansa bile o müziği bulamamak çok sinir bozucu. Yürüyen merdivenin mekanizmasının çıkardığı o metalik ses gelsin aklınıza, tam olarak öyle olmasa da ona benzeyen yahut onu anımsatan bir zemini vardı müziğin. Ünlü bir dizide ya da filmde kullanılmış olması muhtemel
Giderek artan tempoda bir arkaplanda müziğiydi. Dın dın dın dın dan dan Dan Dan NAN NAN NAN NAN....
Giderek artan tempoda bir arkaplanda müziğiydi. Dın dın dın dın dan dan Dan Dan NAN NAN NAN NAN....