(1) 

Epub'ların Çıktısını nasıl alabilirim

mete kudur #1230448 
Normal kitap gibi çıktı almak istesek nasıl yapabiliriz ?
(3) 

Vasiyet için illa noter onayı mı lazım ?

mete kudur #1230446 
sb
(14) 

Bu The Red Pill bir teori/durum/fikir mi yoksa ''to do list'' gibi birşeymi

mete kudur #1230309 
Son zamanlarda her yerde ''the red pill'' başlığında geçen bir tartışma var, ve bunun sosyal yaşantımıza etkilerinden bahsediyorlar(ben konuyu hiç bilmiyorum)

Başlıkta biraz dolaştım ama sanırım ön koşul şu ''herkes bu red pill'i biliyor ve ondan sonra bunun hakkında tartışıyor'' olmuş; yani ben red pill'in ne olduğunu bilmiyorum ve bu yüzden de başlıkta ki tartışmaların büyük kısmını idrak edemiyorum. mantığını genel olarak isminden çıkarımlayabiliyorum ama teorisinde bi' yaptırım yahut tanı listesi var mı yoksa felsefe/sosyoloji alanından bir hareket/durum tanımı mı ona da ayıkamadım.

Şimdi bi' arkadaşınıza sordum o bana bi' link göndermiş ''skeptico'' nickli birisinin paylaşımını ancak, bu skeptico'nun diğer entrylerini ufaktan taradığımda bu arkadaşınızın(skeptico) objektif ve doğrudan(gerçekci) yaklaşabileceği konusunda tam emin olamadım(eksik bildiğim için, yani tüm entrylerine bakmadım, ve bi' insan öyle yüzüstü ne kadar tanınabilirse hakkında o kadarlık bir fikrim var ancak; yani çok az)

bu red pill olayında 4 yaşındaki çocuğa anlatır gibi(zeka yaşımın oralarda olduğunu düşünüyorum) anlatan bi' yazı v.s var mı ? nedir bu the red pill
(6) 

Birşeyi birisine anlatmak iyi gelir mi, gelirse neden ?

mete kudur #1230300 
Yani, misal yaptığınız bir hatayı, ya da canınızın sıkkın olduğu bir konuyu durumu v.s başka birisine anlatmak insanı rahatlatır mı ? (büyük ihtimalle bu sorunun cevabı evet de) rahatlatıyorsa neden ?
(3) 

Bi' kriz yönetiminde patladım. Kafa dağıtmalık ne önerilir ?

mete kudur #1230286 
sb
(2) 

Ev Kaskosu Gibi Birşey Var mı ?

mete kudur #1229503 
Özel sigorta şirketleri v.s'de mesela evde buzdolabı bozuldu; hiç üçkağıtçı esnafla uğraşmadan sigortayı arayıp onların yönlendirdiği personelin tamir edip gittiği bizim küçük esnafla değil de kurumsal firmalarla muhatap olabileceğimiz bir sistem var mı (örnek çoğaltılabilir, musluk bozuldu mesela tesisatçı gönderecek, bilgisayar bozuldu bilgisayarcı gönderecek gibi; araçlarda olduğu gibi, eksper sistemi ile işleyen birşey)

konut sigortasından bahsetmiyorum, onun çok üçkağıdını yapıp ödemiyorlar; o şundan kaynaklanmış bundan kaynaklanmış gibi. bahsini ettiğim şey kasko gibi, önce gelsinler bedel tespit etsinler kayıt altına alsınlar bize yıllık ödenecek bedel çıkartsınlar, biz o bedeli ödeyelim sonra o kayıt altına alınan mallara zarar geldiğinde de çakal esnafla uğraşmayalım bizim yerimize sigorta firması v.s uğraşsın.
(4) 

Aof kitapları kalktı mı ?

mete kudur #1229457 
eskiden kayıt olunca kitap alıyorduk, son durumda kitap dağıtımı devam ediyor mu yoksa kalktı mı o sistem.

bir de aof için ders kitaplarından çalışmak mantıklı mı yoksa, yekten şu şu yayını alın mı diyorsunuz ?
(1) 

Worldcard'ın puanı nerelerde geçerli.

mete kudur #1229425 
Şimdi, yapıkredi'nin world kartını uzun zamandır kullanıyorum, bunu iptal edip vakıfbankın world kartına geçiş yapacağım. puanlarım silinir mi sizce ?

bir de bu puanları nerede kullanabiliyoruz, buradaki market kasiyerlerine puanlarla ödeyelim dediğimde ''biz nasıl yapıldığını bilmiyoruz ki'' diyorlar. migros kipa çağdaş v.s gibi mağazalarda geçiyor mu biliyor acaba ?

teşekkürler.


alternatif olarak aramızda bankacı varsa pos cihazını kullanmayı da öğretebilir, ben de kasiyer kızlara öğretirim, 6 kasa var bu da çift shiftten 12 kız demek, deli forsum olur.
(3) 

Bağışta Bulunarak Duyuru Hesabı Alanlar

mete kudur #1229045 
Ne kadarlık bağış yapıp hesap aldılar
(4) 

Bu youtuberlık, instagram aksiyonları(çakma modellik) filan

mete kudur #1228801 
Gerçekten bu kadar iyi kazandırıyor mu ? (not: kendilerinden zerre hazetmem)

Aslında hikayesi var ama şimdi anlatmayacağım; bi' şekilde bu işleri yapan 2 kişiyle(kız) sonradan ayaküstü tanışıp sohbet etme fırsatı bulduk da, anlattıkları doğruysa aylık gelirleri çok rahat 6binin üzerindeymiş -ki öyle alengirli bi' güzellikleri yoktu.

bunun dışında sosyal medya hesaplarını da yönetiyorlarmış, şirketlerden filan talep geliyormuş onunda müşteri ve ilgi alaka düzeyine göre değişmekle birlikte en az aldıklarından aylık 1000+ alıyorlarmış. (keza bizim tanışmamızda böyle bir konuşmalarına kulak misafiri olunca sohbet etme amacı gütmemizi takiben oldu)

Bana biraz abartı geldi ama, az önce youtube ödemelerine bakarken günlük 300 400 arası hesaplarına para yatıyormuş insanların ve bu insanlar öyle ''fenemon'' filan da değiller.




Para kazanmak için yanlış meslek mi seçtik nedir
(15) 

Sex, Yemek, Uyuşturucu ve Uyku gibi ''Haz''lardan Başka Var Mı ?

mete kudur #1228750 
Yekten kendisinden dolayı haz veren aksiyonlar.

edit: soruyu tam idrak edememiş arkadaşlarımız var, eylemin amacı değil yekten kendisi zevk verecek. mesela uykun geldiğinde vücudun ölürmüşcesine uyumak istemesi gibi. sevişmek aklına düştüğündeki halin gibi, uyuşturucu gibi. çok acıkınca ki yemek gibi.
(6) 

Beklemediğiniz şarkıcılardan beklemediğiniz şarkı/türkü yorumları neler var

mete kudur #1228404 
bazı kavramları bilmiyorum o yüzden şarkı'ya türkü dahil mi değil mi onu da bilemedim; bir de aslında çok da beklenmedik olması da değilde, neyse bunu da tam anlatamadım.

Şöyle ki eski eserlerin yeniden yorumlanmasını seviyorum, bunların alternatif tarzda olanlarını daha da çok seviyorum. Keza illa eski olmasına da gerek yok;

şöyle birkaç örnek vereyim

Fazıl Say - Cem Adrian(insan insan / Muhyİddİn Abdal)
Karsu Dönmez ( Kum Gibi / Ahmet Kaya )
Demet Akalın - Ahmet Aslan (Çeşm-i Siyahım)
Abdal (Ervah-ı Ezelde)
Light in Babylon (Bursa'nın Ufak Tefek Taşları)
Leyla ile Mecnun (Bu Gala Daşlı Gala)
İşler Güçler (Feride Feride)
Manga (Rep Rep/Cem Karaca)
Emre Altuğ (Adını Söylerdim)
Cem Yılmaz ( Ah Bu Gönül Şarkıları)

Böyle kafanızdaki yapıya(sanılarınıza) uymayan aa bak bunu da bu söylemiş fena da olmamış dediğiniz müzikler varsa paylaşırsanız eğer, dinleriz.
(6) 

Mercedes G Jip Kırmızı mı Siyah mı ?

mete kudur #1228360 
Şöyleki; ya bu jip kırmızı olacak(asında bordoya daha yakın) lamborghini beyaz olacak
ya bu jip siyah olacak lamborghini(aventador) beyaz ya da kırmızı olacak

not: arabalar aynı anda hareket etmeyecek yani birbiriyle uyumlu olmalarına gerek yok.

Gözünüzde canlandırabilmeniz açısından Mercedes;

kırmızı

siyah

Bu da beyaz lamborghini;
beyaz
(6) 

Denizin ortasında boğularak ölenler, nasıl ölüyor ? Böyle tam anlatamadım

mete kudur #1228346 
hiç tahayyül ettiğiniz oluyor mu ? Bu suriyeli mültecilerin botlarını batıran aksiyonlar geldi de aklıma; denizin ortasında botunuz batmış, can simidi bulduysanız geçirmişsiniz kafanıza ama denizin ortası yani orası; yan tarafta anneniz var mesela yüzme bilmiyor su yutuyor. Allah günahlarını affetsin hem de çok yutuyor.

böyle bi' çaresizlik var, boğulmamaya çalışıyorsunuz el ayak çırpıyorsunuz ama, yani sonuçta denizin de ortası; kara görünmüyor zaten yakınlarda. berbat bir duygu. gidecek yer yok, inanç yok, bi' tek çaresizlik var.

Aklıma sürekli şu ifade geliyor; ''eğer tanrı varsa onu affetmem için ayaklarıma kapanacak''

Nasıl ölüyor bu insanlar, yorulup beyin kendini kapatıyor mu, yoksa herşeyin farkında su yutarak nefessiz kalarak mı ?
(3) 

Hukukun temel kavramları ve Vergi Hukukunu aynı dönemde alsam

mete kudur #1228126 
Birbirine faydası olur mu ? yoksa birbirinden tamamen bağımsız vergi hukuku gereksiz yük mü olur ?

not: aöf
(2) 

Lamborghini yıllara göre model değiştirmiyor mu ?

mete kudur #1228120 
Aslında tam anlatamadım; misalen avetador modeli olsun 2010 ile 2017 arasında model farklılığı var mı ? yoksa böyle firmalar modeli isimle birlikte mi değiştiriyorlar ? (içinden bahsetmiyorum)
(2) 

El yazısı challenge

mete kudur #1228087 
Daha önce berbat bir el yazım olduğunu anlatmıştım; şimdi 1 sayfa yazı yazdım ve kolum çok fazla ağrımaya başladı, zaten yazı da gittikçe bozulmaya başladı. (ilk sayfa hep en güzel yazım olmuştu oysaki)

ben bu yazıyı yazarken refleksi olarak s harfini mesela 2 aşamada yazıyorum, önce alt kısmını sonra üst kıvrımını ekliyorum falan. yada u harfi yerine ı harfine benzer bir çizgi çekiyorum gibi gibi. Bunları bu saatten sonra düzeltebilir miyim, yahut nelere dikkat etmeliyim gibi yoruma açık bir soru soruyorum.

Dileyen oğlum onu bırak, daha kötüsü var diyip kendi el yazısını da paylaşabilir. kimsenin davranışlarına karışacak değiliz, herkes kendinden mesul.
(9) 

Hangi alanda çalışmak daha keyifli ? [Amaçsız/Gereksiz anket içerir]

mete kudur #1227580 
Dışarıdan bakan bir insanın aklına hemen ''reklamcılar'' gelebiliyor sanırım, belki doğru da olabilir bilmiyorum.

Ben sayılarla arası iyi olmayan ve çabuk sıkılan birisi olduğum için; tekrarı bol ve belirli ritüelleri olan işleri sevmiyorum mesela(her türlü bilgisayar operatörlüğü, evrak işleri v.s gerektiren bütün yöneticilikler) . İngiliz olsam James Bond olabilirdim esasında. Bence James Bond'luk eğlenceli bir işken ülkemizdeki mühendislik iğrenç bir iş. James Bond iyi.

Peki sizce hangi alanda çalışmak keyifli, hangisinde çalışmak sıkıcıdır ?
(8) 

Annemle sohbetimizde 80'li Yıllarda Üniversite tercihinde;

mete kudur #1227311 
Annemin iddiasını örneklendireyim;
1. öğrenci: sınavda 450 puan aldı ve 1.tercihi: galatasaray üniversitesi 2.tercihi itü
2. öğrenci sınavda 430 puan aldı ve 1.tercihi itü.
3. öğrenci sınavda 300 puan aldı ve 1.tercihi itü

1.öğrenci galatasaray üniversitesine giremediği takdirde; itü'ye girme önceliği 2 ve 3..öğrencinin olduğunu ileri sürüyor. Bense bunun mantık olarak bu şekilde olmaması kanaatindeyim, o günlere dair bu konu hakkında net bilgi alabileceğimiz bir kaynak var mı ?


edit: o zaman şöyle bir örneklendirme getireyim; velevki hacettepe tıp en yüksek bölüm ve kontenjanı 50 olsun.o sene üss'de(üniversite giriş sınavının adı buymuş) 50'den fazla tam puan alan çıktı diyelim; farzı misal 60 kişi 500 puan aldı(o zamanın tam puanı 500 imiş) hepsi hacettepe tıp yazdı 1.tercihlerine;

sizin bu anlattığınıza göre, 50 kişi haccettepe tıp'a girecek geri kalan 10 kişi HİÇBİR TERCİHİNE GİREMEYECEK.
Çünkü 24 tercih hakkı var ancak haccetepe tıp'a giremeyen arkadaşın 2. tercihine yazdığını öteki 1. tercihine yazmış olacak.

o zaman 24 tercihe ne gerek var; 2. tercihe gerek bile yok bu sistemde ?


ek olarak; bazı arkadaşlar zırvalamışlar ama site kuralları gereği soruya cevap diye tikliyorum, yanlış anlaşılmasın.


edit2: www.yok.gov.trÜRK+YÜKSEKÖGRETİM+SİSTEMİ%201994-1994+ve+1996+%27%20ya+Gelişmeler+1997.pdf/f170ba97-738a-4f2d-be05-97b6c49d7507 şöyle bir kaynak buldum tarıyorum, merak edenler ilgili linkten bakabilirler.
(12) 

Kullandığınız kaç tane kıyafetiniz var ?

mete kudur #1227234 
Kaç gömlek, kaç pantolon, kaç tişört, kaç kazak, kaç mont v.s.
(2) 

Bunlar hangi Mach3

mete kudur #1227210 
Ben bunları standart Mach3 zannediyordum ama sanırım değilmiş, normal Mach3 ucu aldım ama o böyle değil, olmadı.

Aldığım mach3 ucunda makina(o sap yani) ucun içine girmesi lazım
fakat bu bende ki resimde görüldüğü gibi çift taraflı klips

google görsellerden baktım hiç böyle bir mach3 de yok, acaba bu mach3 olmayabilir mi ? vakti zamanında bu traş bıçağı(makine diyorlar ya buna) ve yanında ya 6 ya da 8 tane traş bıçağı verdiklerinden almıştım.

edit: problemi çözdük, şöyle ki bunlar mach 3 değil blue3 müş. ilgilenen gönül dostlarına teşekkürler.
(8) 

Güzel yazanlar nasıl yazıyorlar

mete kudur #1226868 
Ben kırtasiye ürünlerine bayılıyorum, özellikle versatil kalemler deferler ve diğer kalemler. (tükenmez hariç de)(bkz: anan hariç de)

Ama asla güzel yazamıyor çizemiyorum, öyleki kendi yazdığımı okuyamıyorum bile çoğu zaman.

bu güzel yazanlar hep mi güzel yazıyorlardı yoksa sonradan çalışıp da yapabilen oldu mu ?


yetenek mi yoksa sonradan kazanılabilinen bir şey mi bu yazı şekli
(4) 

[Ankara] Kızılay'dan Gazi Üniversitesi İBF'ye nasıl gidilir ?

mete kudur #1226138 
sb
(2) 

Ali Koç ne olursa olsun bu seçimlerde aday olacağım gibi birşey söyledi mi

mete kudur #1226067 
Fenerbahçe başkanlığı ile ilgili, bu seçimlerde aday olacağını daha önceden açıklamış mıydı ?
(9) 

Hangi atıştırmalıkları tüketiyorsunuz.

mete kudur #1225220 
Özellikle acıktığınızda filan.
(3) 

Ferhan Şensoy'un ailesi hakkında biyografi v.s var mı ?

mete kudur #1225218 
Yani, bu değirmenin suyu nereden nasıl gelmiş ona meraklandım.
(2) 

İnstagramda eskiden beğenilen fotoğlardan beğenileri topluca kaldırmak

mete kudur #1225178 
bizim bi arkadaş için soruyorum, yerseniz.

Şimdi instagramda eskiden beğenilmiş 100bin fotoğraf olsun, bunların beğenilerini kaldırmanın bi' yolu var mı ?

edit: hesaba zarar vermeden, dışarıdan bakan takipçi anlamayacak yani bu aksiyonu.
(2) 

Ne pişiriyorsunuz (sonradan aşçı)

mete kudur #1225147 
Özellikle et türü alengirli yemeklere meraklandım şimdi, şimdi çok aç olduğum için de olabilir bilmiyorum.

Çok uzun sürmeyen geceden birşeyler yapılması gerekmeyen yemek tariflerini nereden bulabiliriz.


mesela önemli misafirim gelecek şunu pişireyim dediğiniz şey nedir.
(3) 

Yorgun uyanmak

mete kudur #1225116 
Sürekli yorgun uyanıyorum, konuyla ilgili mi bilmiyorum ama ne zaman yemek yesem de ağır bir uyku geliyor(bunu okulda anlatmışlardı, sindirim en çok kalp faaliyeti gerektiren 2. sistem filan diye anımsıyorum, neyse) hadi uyku gelmesini geçtim de ben neden sürekli bacak ağrısı ve yorgun, bitik ve yitik uyanıyor olabilirim. aramızda açılın o doktor olan var mı acaba ?
(6) 

Reddit' de napıyorsunuz ? the red pill nedir ?

mete kudur #1225011 
yine bi' double soruyla arzı endam ediyorum. gündüz girenler göremesin diye de güneşin doğuşuna yakın sileceğim. Bence bu site gündüzleri kapatılmalı, sadece pazar geceleri açık olmalı..

tam yavaş yavaş alemlere akayım diyorum ama bi' türlü de beceremiyorum. ingilizcem çok zayıf benim. bu reddit'de napıyorsunuz çok karışık değil mi bu site.

bir diğer soru da bayılırım dedikoduya minvalinden; sözlükte the red pill başlığında küfürleşmeler başlamış benim bilmediğim bir alan 2-3 baktım ama tam da anlamadım, aramızda red pill ustası olan var mı ? the
(2) 

Suits hangi bölümde kaldım.

mete kudur #1224981 
en son harvey mike'ı hapishaneden çıkartmak için o eski maliyeci adamla anlaşıyordu. Sonra mike'ı bi arabaya bindirip rachel'la görüştürüyorlardı.

bu dizi de çok baydı gerçi nerede o eski xoxo gossip girl günleri. hey hak.
(1) 

Turk telekomun verdiği fiber modeme nasıl bağlanacağız ?

mete kudur #1224800 
internette aradım ama bulamadım nasılsa.
(3) 

Hacker diye birşey kaldı mı piyasada

mete kudur #1224270 
Ben ortaokula giderken çok modayı; herkes bi hacker cracker'dı. Hollyone-doktoray-nilay milay alemin kralıydı o zamanlar.

Sonra sistemler gelişti, kameralar heryere takıldı filan. devir değişti ama hala ''kendince hacker'' gibi bünyeler kaldı mı ? yani gayet profesyonel banka hesaplarına devletlerin sistemlerine giren kalabalık babayiğitlerden bahsetmiyorum. Evde kendi imkanlarıyla hacker olan kaldı mı ? var mı yani ''abi mynet şifresi kırabiliyonmu'' denilen abilerden artık ?
(3) 

Aşka inanmanın yaşı var mı ?

mete kudur #1224181 
yaşı yoksa insanların bu hissettikleri öğrenilmiş çaresizlik mi ?

Hayat gayesi ve sosyo-kültürel ortam bunu etkileyen faktörlerden birisi olabilir mi ? yani dertsiz olunsa aslında aşka inanmanın bir yaşı yok, bünye aksiyonu illa arar ama insanların metasal dertleri sayesinde beyin bunu öteliyor olabilir mi ? kafamda deli sorular.
(3) 

Arkadaşlık kavramı ve hangi durumlarda ''yeni'' arkadaş edinebilrisiniz ?

mete kudur #1223598 
Öncelikle bu aslında kamuoyu yoklaması. Yani şimdi arkadaşımla burada uzun uzadıya millete sormayı bi tarafımızın yemediği bir konu hakkında ''bence'' anketi.


Aklımıza takılan mesele de şu; ben arkadaşlığın ihtiyaç duyan-duyulan olarak asla sağlanamayacağını bir aktivite-hareket ya da ortak bir durum içinde şekilleneceğini iddia ediyorum. Zaten bu insanlarda ki yalnızlık psikolojisini de buna bağlıyorum.

Yalnızlık psikolojisi bir girdap, içinde olduğunuzu farkettiğiniz an çıkmanız neredeyse mümkün değil.
Yeni bir aksiyon ya da hamle yetinizi o hamlenin sizi çekmesinden değil de sosyalleşme çabanızdan dolayı kurarsanız eğer eninde sonunda patlarsınız kanısındayım. Bu yüzden de bu klüp(kitap, fotoğraf v.s) olaylarına sosyalleşmek için girenlerin amaçlarına ulaşamayacaklarını ya da yine en az kendisi kadar zavallı bünyelerle tanışıp birlikte bu klüplerden ayrıldıkları kanaatindeyim.

Bence arkadaşlık ihtiyaç duyulanın - ihtiyaç duyanı farkettiği anda artık onunla İLGİLENMEMESİYLE asla başlayamayacak bir eylem, hatta ve hatta bu ihtiyaç sahibi hiçbir şiddet içine girmese dahi, bu ihtiyacını beyanda ısrar ederse modern dünya bu tutkuya taciz ve hastalık adını veriyor. Ve önleyici kolluk güçlerini devreye sokuyor, bu da sağlıklı insanların bu duygularını daha da kırbaçlıyor. Vazgeçmesi için gerekli olan süreyi uzatıyor. Yuh ne yazdım parmaklarım ağrıdı. Neyse işte, sonuç itibariyle ben kalıcı arkadaşlık için dinamik bir süreç içinde bulunmanın gereklilik(zorunluluk) olduğunu düşünüyorum.



Ama üstadım tam olarak ''hacı senin bildiğin yanıldığına yetmez, misal ben burada caara içerken hiçbir amacı olmadan dolanan birine laf atıp nassın iyimin memleket nere sizin memleketde şu vardı diyerek konuya girip onunla kafalar uyuşursa uzun süre arkadaş kalırız. hatta bu xxxxx anlatmıştı istanbulda sosyete livmoça filan birşey yapıp gidiyormusun kadına randevu alıp kendini anlatıyormuşsun o da sana arkadaş buluyormuş kafalar uyuşursa evleniyorlarmış filan, çok yani böyle şeyler. gold klüpleri büyük klüpler filan niye var'' diyor.



Ben de bu 2. tip insanların eninde sonunda ayrılacağı kanaatindeyim. Yoklama sorusu şu; arkadaşlık dinamik bir süreç sonucu ortaya çıkan alışkanlık mıdır, yoksa başa gelip kendisi bir hedef olabilir mi ?


Bu arada, çayyolu newcastle'dayız burada malum bira fiyatları da öyle fena değil hava da güzel dileyen gelip sohbetimize yüzyüze de dahil olabilir. Ben de zaten mouse almak için çıkmıştım ama kendimizi içinde bulduğumuz duruma bak.

edit: haa bu benim anlattığım şey, kadınlarda ki efendi yerine piç tercihini de açıklıyor bence. Arkadaşımın bu sava karşı fikride yakışıklı ve niyetli(yani kız arkadaş niyeti) olman yeter, sen bi' kızdan ders notu almak için bi' ton şey yaparsın elin oğlu gelir bi' merhaba der ders notunu alır diyor.
(1) 

Aynı katta farklı dairelerde farklı lento yükseklikleri olur mu ?

mete kudur #1222778 
sb
(1) 

Devlet neye nasıl teşvik veriyor bunu nasıl öğreneceğiz ?

mete kudur #1222424 
sb
(1) 

Üst solunum yolu enfeksiyonu mu bu ?

mete kudur #1222410 
Selamlar, 2 gündür feci halde boğazım ağrıyor yutkunamıyordum, dün limon aldım 3 limonu ılık suyla karıştırıp içtim . acıyı kessin diye de maximus isimli bir sprey kullanıyordum(doktor 1 önceki hastalığımda vermiş, aynı nedenlerde)

şimdi sabah uyandığımda aynı acının daha şiddetlisi burnumdan nefes alırken yaşanır hale geldi.

yaşıyacak mıyım ?


* ıhlamur ve limonlu ılık suya devam edeyim mi ? alternatif olarak yapabileceğim şeyler için de fikir ve tavsiyeleriniz varsa hepsine açığım. bitsin bu keder.
(1) 

Uzaylılar diyince aklıma geldi

mete kudur #1222333 
Bundan yıllar önce eşme'de uzaylı görüldüğü iddiası vardı, ardından eşme de avrupanın en büyük altın rezervi olduğu ortaya çıktı.

Bazen para ve ona ulaşma yolları esnasında küçük insanların çok fena kullanıldıkları hissine kapılıyorum. Geçenlerde bi' berbere gittim, çocuk asker olmak istiyor ama vücudunun tamamı jilet izi, olamıyormuş(uzman asker) o anlatmıştı; eskiden müslüm gürses dinlerken bir yandan da kadere lanet ediyorduk, bu nasıl hayat diye ne bulursak kendimizi kesiyorduk diyor. O an aslında ne kadar da haklı olduğunu farkettim ama yaptığı hata kestiği yerlerdi bence, mesela jileti ya da bıçağı artık her neyse boynunda ki atar damara vurup ölse hem haklı hem de mutlu olabilirdi.

ama yanlış yerleri jiletlediği için, hayatı gittikçe daha da kötüye sarıyor. çoğunuzun istemediği uzmak askerlik mesleğine bile çocuğu almıyorlar. ne tuhaf.

elif şafak'ın sanırım bunu anlatan bi' tane de hikayesi vardı, şimdi aramaya çok üşendim.


hayat hakikaten azınlık için var edilmiş bir aksiyon. diğerleri çin seddine taş taşımak için doğmuş.
(3) 

Hayvan hakları savunucularının bir kısmı fazla densiz değil mi ?

mete kudur #1221974 
Sözlükte başlığa denk gelince farkettim, bu hayvan hakları savunucuları radikal bir densizlik içinde dolaşıyorlar. sanki tek hayvansever kendileri geri kalanlarımız hayvanların ırzına geçmek için fırsat kolluyormuşuz gibi.

Adam ortadaki gerçeği idraktan bi'haber, böyle bir mahirliği yok ama, bomboş sallamaya devam ediyor, aşağılarcasına.

Özellikle köpeklerde böyle birşeyle karşılaşılıyor, köpekler çok güzel varlıklar yüreği olan hiçkimse onlar katledilsin istemez fakat bu aklı evvel kişiler herhangi bir önleyici fikre bu zırvalığı attırarak koşturuyorlar.

en son oturduğumuz yerde köpek besleyen abi/ablalara da anlatmıştım, bu hayvanları evlerin çok yakınında beslediklerinden geceleri toplu halde kapının önünde duruyorlar ve insan nüfusu azalığ köpek çetelerinin(var böyle birşey) arttığı saatlerde saldırgan bir tutum sergileyebiliyorlar diye ama anlatamadım. daha doğrusu çirkefleşerek dinlememe refleksi veriyor. illa istiyorki milletin ortasında ağzını burnunu kırayım.

bu konular çok fazla etki alanı olan şeyler, hayvanlara eziyet edenler ettikleri eziyetin arttırılmış şekliyle cezalandırılmalılar. evet hayvanların da bizler kadar hatta daha fazla(bizler kendimizi koruyabiliyoruz onlarda bu durumda söz konusu olamayabiliyor) yaşama hakları var. ama bu şovenist ''canlarım onlar benim aşklarım'' durumunun da bir hastalık olduğunu düşünüyorum ki tüm bunlarla birlikte, avın her türlüsüne karşıyım. aslanın ceylanı avlaması da buna dahil, insanın herhangi bir hayvanı avlaması da.


lakin bu arkadaşlarla asla ortak bir noktada buluşamıyoruz, hemen ağız dolusu saçmalamaya başlıyorlar.



bu arada, bu durumla ilgili de en aklı başında entry'i de bana göre şu;

çetrefilli bir konu.

büyük bir kampüsü olan bir üniversitede çalışıyorum. hem fauna hem de florası, özellikle de bulunduğu coğrafyayla kıyaslanınca, çok zengin bir yer. çok sayıda köpeğe de ev sahipliği yapan bir kampüs.

iflah olmaz bir hayvanseverim. kendi boğazımdan kısıp kedi ve köpeklere mama aldığım, yapılacak bir ton işim varken saatlerce kampüsü turlayıp o mamaları dağıttığım çok oldu, hala da aynı şekilde devam ediyor.

hayatım boyunca edindiğim deneyimler bana her kedi ve köpeğin tıpkı insanlar gibi kendine has bir karakteri olduğunu öğretti. kimi korkak, kimi utangaç, kimi saldırgan, kimi neşeli, kimiyse melankolik oluyor bu hayvanların.

ancak son dönemlerde köpek sürülerinden illallah dedim. hayır, insanlara karşı gösterdikleri şiddetten dolayı değil, kendi türleri de dahil olmak üzere diğer hayvanlara gösterdikleri şiddetten dolayı.

bu köpek sürüleri yüzünden kampüste eskiden bol miktarda bulunan tilki ve yabani tavşan nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya!

bu köpek sürüleri yüzünden her hafta benim okşamaya kıyamadığım, kendisi gelip kucağıma oturduğunda hava ne kadar soğuk olursa olsun o kalkıp da kendisi gidene kadar yerimden kıpırdayamadığım başka bir kedinin ölüsünü buluyorum!

bu köpek sürüleri yüzünden defalarca önlerine koyduğum sudan içebilmek için önce kedilerin içmesini sakince bekleyen uysal köpeklerin yemek bulabilecekleri yerlerden ısırılarak kovulmalarına ya da parçalanmalarına şahit oluyorum! 

(birkaç kez gözümün önünde bu tip saldırı oldu, kendi başıma gelebilecekleri bile umursamayıp araya girmeye çalıştım ama engel olamadım malesef. siz de şahit olduysanız bilirsiniz, böyle bir durumda sürü öylesine vahşi davranıyor ki durdurabilmek mümkün olmuyor. zaten bizden çok daha hızlı ve çevikler, siz bir iki tanesini kovalayayım derken diğerleri yalnız köpeğin üzerine çullanıveriyorlar).

dediğim gibi öğrendiğim önemli bir şey her kedi ve köpeğin ayrı bir karakteri olduğu. ama köpekler bir sürü haline geldiklerinde bu karakter tek-tipleşiyor. güçlerinin yeteceğine inandıkları, gözlerine kestirdikleri her tür canlıya (yalnız bir köpek, kedi, tilki, tavşan, kimi zaman da insan) vahşice saldırıyorlar.

peki ne yapmamalı?

öncelikle gerçekleri kabul etmek ve buna uygun analiz yapmak zorundasınız.

"köpekten hiçbir zarar gelmez, onlar masum yavrucaklar" şeklindeki gerçekle örtüşmeyen romantik tavırlar hiçbir işe yaramaz. evet köpek sürüleri çevreleri için ciddi tehlikeler oluşturabilir, çevrelerine (bir sürüye ait olmayan köpekler, kediler, tilkiler, yabani tavşanlar ve kimi zaman insanlar -bunlar sadece benim gözlemediklerim) ciddi zararlar verebilir. bu gerçeği hoşunuza gitse de gitmese de hepimiz kabul etmek zorundayız.

sen, ben, o hayvanları ne kadar sevsek de bu ülkede azınlıktayız, muhatap olunan kesim çoğunlukta. ve de hayvanlardan hoşlanmayan kesim hiç de homojen bir yapıya sahip değil, içlerinde köpekten korkan da var, sadece sevmeyen de var, zarar veren de var, canice işkence etmekten hoşlanan da var. kimileri sokakta köpekleri istemiyor, ama zarar görsünler de istemiyor, kimileri direkt gebertelim gitsin diyor vs. ama böyle insanlar var ve toplamını aldığımızda çoğunluktalar.

senin salak ergenler gibi "o zaman sen çıkma sokağa böne ne be!" diye höykürmen sadece bu insanları daha da bileyler ve sonuçta bu öfkenin acısı da senden değil sokaktaki hayvanlardan çıkar. o yüzden rica ediyorum biraz aklını başına al karşındakine küfürler savurmadan önce. zorla bu insanlara bir şey kabul ettiremeyeceğin ortada.

can alıcı soru ise ne yapmalı?

valla işte ben burada tıkanıyorum. teoride işe yarar görünen yöntemler anlatılmış hatta avrupa'da işe yaradığına dair kanıtları da sunulmuş ama burası türkiye işte.

mensubu bulunduğum üniversite türkiye'nin en önde gelen üniversitelerinden biri olmakla övünen bir yer. çağdaşlık, modernlik dendi mi mangalda kül bırakmazlar. ama benim şahsi olarak iç hizmetler müdürlüğüne ve rektörlüğe yaptığım başvuruların hiçbirinden bir şey çıkmadı. adamların umurlarında değil. okuldaki köpeklerin sayısı geometrik olarak artmakta, zira neredeyse hiçbir köpeğin kulağında küpe yok (olanların sayısı o kadar az ki inanamazsınız). yönetimin umurunda mı? tabii ki hayır.

bakın siyasi parti, belediye falan demiyorum, ülkenin önde gelen üniversitelerinden birinde durum içler acısı, hiç ama hiçbir şey yapılmıyor!

belediyeler desen içler acısı halde. (hangi partiden olduğuna bakılmaksızın) işin içinde rant olmadan düzgün işler yapan bir belediye ben bilmiyorum, paraları cukkalayamayacakları bir alan olan kedi-köpek barınağı işine doğru dürüst giren bir belediye siz biliyor musunuz?

çözüm? valla aklıma gelen tek şey doğru dürüst bir vakıf ya da sivil toplum kuruluşunun olaya el atması gibi görünüyor. barınak işi belediyelere bırakıldığında ne olduğu ortada, ama düzgün bir stk ya da vakıf belki bir şeyler başarabilir. 

barınakların yönetilmesi gerçek bir hayvansever organizasyona bırakılsa belki bir şeyler olur. hayvanseverlerin önemli bir kısmı böyle bir işte aktif olarak rol alamayacak, zaman ya da enerji harcayamayacaktır. bu anlaşılabilir bir durum. ancak eğer elini taşın altına sokan ve düzgün bir şekilde bu işi götüren bir organizasyon ortaya çıkarsa ben eminim ki hayvanseverlerin çoğu ama az ama çok maddi destekte bulunacaktır (hatta düşük bir ihtmal ama belki devlet bile bu işe maddi destek verir).

bu işin çözümünü devletten ya da belediyeden beklersek daha çooooook bekleriz, burada da birbirimizi yemeye devam ederiz.

#43743741 25.06.2014 15:56bakkaldan eti uc harfli isteyen sakirt···
(2) 

Eker Puding Hangi Marketlerde Var ?

mete kudur #1221859 
Eskiden Bim'de vardı galiba ama artık yok, nereden bulabiliriz ?
(3) 

Geceleri n'apıyorduk

mete kudur #1221680 
Uzun zaman olmuştu, gece evde olmayı özlemişim; Ama n'aptığımızı unutmuşum, böyle yapacak birşeysiz kaldım(bu cümle olmadı sanki, neyse) gece oturanlar napıyordunuz/napıyorduk ?

Bi çay koyayım dedim ama tam karar veremedim çay kahve viski arasında kararsız kaldım-ki viski sevmem.

Ne yapılıyordu bu saatlerde, siz bi' başını söyleseniz devamını ben hallederim gibime geliyor.
(4) 

İş Bankası Döviz Hesabında Hesap İşletim Ücreti Var mı ?

mete kudur #1218076 
En son işlem yaptığımızda dosya danıştayda o yüzden herhangi bir ücret tahsili yapılmayacak denilmişti, şimdi de telefonla bilgi alma işini çok zorlaştırmışlar, bir türlü operatöre bağlanıp soramadık.

Güncel durum nedir, döviz hesabında hesap işletim ücreti alıyorlar mı ?

Bir de alternatif olarak döviz hesabı için hangi banka ? Dilediğimizde dolar olarak çekebilmemiz lazım, bu yüzden en para olmuyormuş sanırım. ing turuncu hesap v.s kullanan ve memnun olan varsa fikirlerini paylaşırsa seviniriz.
(2) 

ODTU'nün Reader At Work 1. Kitabında 66. ve 67. Bölümde Ne Sorduğunu

mete kudur #1218029 
paragrafa dayalı ne sorduğunu anlayamadım da; şöyle ki

[Pragraf verilmiş]
Sonra sorular;
A- Guess the meaning of the words
1.'sections'(line 2)

a)Clue :
b)Sections are ................


Kelimenin normalde ne anlama geldiğini a'ya parağraftaki anlamını da b'ye mi yazacağız ?
(7) 

Psikiyatr'a gidemiyorsak hangi tıp alanı ilgilenir bununla ?

mete kudur #1217740 
uzun bir dert olacak,

Uyunmuyor, kendimi bildim bileli geceleri uyuyamıyorum. Sızıyorum, sızamazsam eğer yatakta dönüp duruyorum. Beynim çok geveze davranıyor. Herhangi bir işin sonu yaklaştığında işi bırakıyorum sanki bitmiş gibi, devam edesim gelmiyor. Okuduğumu anlamakta büyük problem çekiyorum, hatta okumaya başladığımda bir süre sonra okumayı bırakıp sadece kelimelerin üzerinde gözlerimi ilerletiyorum, hani birisi bana ''dur ! 1 önceki okuduğun kelime nedir'' diye sorsa şaşırıp ''efendim ?'' diye yanıt veririm.

Ve son zamanlarda da iç enerjim yok, aslında eskiden beri hiç olmadı ama son zamanlarda fiziksel imkanlarda bunu biraz tetiklemiş olabilir sanırım yani en azından iç enerjim olmadığını hisseder konuma geldim; oturduğumuz muhit şehir merkezine çok uzak, havalar çok sıcak ve her an şehir dışına çıkma olasılığımın olduğu bir durum var(ama belli değil, mesela 4 aydır her an gidebilirim diye spor salonuna filan kaydolmadım, gerçi salona kaydolsam da spor yapmaya gidermiyim bilmiyorum. eskiden beri herhangi bir sosyal faliyeti bitirebilmişliğim yok, savunma sanatları- enstrüman kursları-spor kursları-kekemelik tedavisi dahil bunlara) Anneme göre maymun iştahlılığımdan kaynaklanıyor.


İlk paragraf kendimi bildim bileli yaşadığım şeyler, yani kısa bir süre öncesine kadar karakterim olarak düşündüklerim. 2. paragraf ise; son zamanlarda ayrımsadığım ve ''aslında şu ingilizceyi öğrensem'' dediğim ama ''ev kursa çok uzak, her an başka ile de gidebilirim'' diye yapmadığım/yapamadığımda evde de çalışamadığımı farketmemle ''acaba çözülebilir bir problem mi'' diye düşünmeme sebebiyet veren şeyler.

Bunların bir kısmını ayrı ayrı anlatmışımdır zaten, iç enerjim olmadığını da dün akşamüzeri belirtmiştim. Genel yaklaşım Psikiyatr'da kan testi yaptırmam oldu, kan değerlerimde birşey eksik çıkabilirmiş dediniz, ya da depresyon ön belirtileri diyen de oldu.

Zamanında 1.parağraf ve ''off bu insanlar çok gerizekalı'' ergen yaklaşımım yüzünden psikiyatr'a gitmiştim; böyle söylemesi kötü ama iq seviyemin biraz yukarıda olduğu ortaya çıkmıştı, eve göndermişlerdi. Sonra yine 1.parağraf ve ''okulda sınavlara kitaptan çalışamıyorum okuyamıyorum illa birilerinin anlatması gerekiyor'' diye tekrar gitmiştim ''herhangi bir problem görünmüyor'' diye tekrar geri göndermişlerdi. Sonra okul bitti işe girince yine 1.parağraf ve ''işyerinde bütün amirlerimle sürekli tartışıyorum anlamsız agresifim ve yine bir işin temel kaidelerini okuyarak anlayamıyor ve öngöremiyorum 3 boyutlu düşünemiyorum illa uygulamayı görmem ya da birisiyle birlikte düşünmem gerekiyor, uygulamayı yapmaya da yetecek sabrım yok hemen sıkılıyorum başkasına yaptırıyorum, operatörlük işlerinden iğreniyorum gerçek manada midem bulanıyor ve yapmıyorum....'' ile başlayan ve doktorla neredeyse 2 saati bulan bir görüşmemiz oldu. b12 eksikliği olabilir sende dedi ve kan testi istedi hem de 2 kere; tekrar aynı doktora gittiğimde yine sohbet ettik; eşi meslektaşımmış eşiyle konuşmuşlar beni ''işinde çok hızlı yükselmiş, ilginç'' demiş, ''bak bu saydığın negatiflikler aslında sana bir yerde yardımcı olmuş'' dedi. Çözmek için ne yapabiliriz dedim, ''bir diğer ilginçlikte değerlerin de normal birşey görünmüyor'' dedi ve tekrar gitmedim bu doktora. İş toplantılarında yine agresifliğim ve unutkanlığım sebebiyle koordinatörüm ''oğlum gel biz birlikte bi doktora gidelim ikimizde çok unutuyoruz b12'ye baktıralım xxx baktırmış eksik çıkmış bizde de var birşeyler herhalde'' dedi, anlattım ben baktırdım diye; ''la o ne bilecek, buranın doktorları iyi değil'' dedi bir de onunla gittik, yine normal çıktı. En son da okurken gözlerimin 1 tanesini elimle kapatıyorum diye gittim sanırım; önce yanlış gelmişsin göz doktoruna gideceksin dedi, göz doktoruna gittim orada birşey çıkmadı sonra tekrar ilk gittiğim psikiyatra gittim, bu ilk paragrafı tekrar anlattım(bunu her gittiğimde anlatıyorum, çözülmedi gitti) bir de okuyamıyorum anlayamıyorum filan dedim, ha bir de yazmıştım daha önceden hissettiğim problemleri doktorun yanında açtım telefondan onları da okudum, kan testi yaptırdı sonuçları almaya gittim(kan testinden birşey çıkmayacağını biliyordum keza) ''kan değerlerin normal çıktı birşey yok'' dedi; uzun süredir, hatta kendimi bildim bileli böyle problemlerim var, kimya ve tıp neleri çözüyor/çözmüş, bunlar ilk benim başıma geliyor ya da gelmiş olamaz kaç bin yıllık insanlık tarihinde, illa bir çözümü vardır birileri bunları konuşmuşlardır çözüm üzerine konuşalım ne yapmam lazım gibi bi' atarlandım sanırım, ''beyefendi burası devlet hastahanesi buranın imkanları belli birşey yok birşey yapamayız'' dedi, evet mealen aynen bu cümleyi kurdu, hatta ben içerideyken bi' doktor arkadaşı geldi akşam dışarı çıkacaklardı filan onunla da geyik yaptılar ben onları dinledim, güne gitmiş gibi hissetmiştim kendimi.

Neyse bundan sonra gitmedim psikiyatr'a, şimdi psikiyatr'a git dediğinizde randevu almak için internete baktığımda annem uyardı, oğlum birşey çıkmıyor işte sende, gitme dedi. birşey çıkmıyor zaten ileride mesleğinle ilgili sanki birşey varmış gibi önüne çıkartırlar filan dedi. Yani gidemiyorum psikiyatr'a. Anneme rağmen yok gitmem lazım diyemem, en azından şu sıralar.

Ve ben bunların illa bir problemi işaret ettiğini düşünüyorum(okuduğunu anlamama, ukalalık filan)(ukalalık da şöyle bunun temel psikolojide açıklaması var, neden ukala davranışı sergileriz diye bu yüzden bence bu da bi' semptom) fakat bir türlü doktorla eşleşemiyoruz, aa bir de geçenlerde bir tartışma sonrası istediğimi alamayınca(birisine ulaşmak) atak geçirdiğimi zannettim, yani kendimi çok şiddetli bir şekilde kötü hissettim. doktor bir büyüğüm var ona da ulaşamayınca internetten bakındım buraya da başka yerlere de yazdım, işte ne kadar obsesif kompulsif bozukluk ile ilgili makale filan var onları okumaya başladım, hatta okuduğum kaynak isimlerini de buradan bir arkadaşınız verdi. Neyse, gün boyunca baktım acaba bu atağın sebebi hangisi obsesif kompulsif mi diye, derken akşam önce o doktor abimiz beni aradı(telefonu kapalıydı, açınca görmüş) ona durumu anlattım uzun uzun her hareketiyle, beni de çok eskiden tanır zaten ''abi sende obsesif kompulsif olması teknik olarak mümkün değil, sen zaten obsesyon sahibi olamıyorsun'' dedi bu aynı kişi zamanında ben kekelerken acaba heyecandan mı diye okuyup(o sırada heyecanın tanımını bilmiyordum yani heyecan nedir nasıl etki eder kendisini nasıl gösterir gibi şeyleri) yine buna demiştim abi heyecandan olabilir diyorlar, heyecanlandığında insan kekeleyebiliyormuş diye orada da demişti ''senin heyecanlanabilir olman imkansız'' diye. ona göre sanırım benimle ilgili birşeyler sürekli imkansız. keza bunun sonrasında da odyolojist mi ne o doktora gittim, kulaklıkla birkaç test yaptı yazı okuttu birşeyler anlattırdı, senin kekelemen ses tellerinin yapışmasıyla ilgi öyle heyecandan değil sen hafızadan birşey çağıramıyorsun demişti. Ve adam aynı benim gibi kekeleyebiliyordu, çok hızlı konuşabiliyordu alanında iyi bir doktora benziyordu, keza sonra bunun ortağı televizyonda doktorlar programına filan çıktı. Tabi bunlar birşeyi göstermez ama, hastalık hastasımıyım lan ben kıvamına kadar geldim, fakat ona da baktım(tahmin edebileceğiniz gibi) sanırım değilim. Ama kendim teşhis koymadığım için bunun için bile bi' doktora danışmak lazım.

Bu kadar uzatacağım aklıma gelmezdi, yani sonuç olarak bunca yaşanmışlıklara rağmen psikiyatr probleme deva olmadığı gibi sürekli geri gönderiyor ve bu durum da ailemde artık gitme noktasına geldi hatta annem anlattı bu ergenlikte psikologa götürmüş beni o da birşeyi yok geri göndermiş yani yine söylemesi nahoş bir durum ama annemin tam ifadesiyle ''birşeyi yok, maşallah zehir gibi'' diyerek göndermiş. Bu yüzden kadın artık psikiyatr'a gitmeme karşı, bir de sanırım büyük etken mesleğimde ileride problem olabileceğini de düşünüyordur. İşbu yüzden bu meseleler için alternatif ne yapılabilinir? yani nöroloji filan ilgilenir mi, beyinle ilgili şeyler sonuçta, bir de tekrardan iq testi yaptırasım var o eski olan şansıma gelmiş olabilir, teknik olarak beynim bazen çalışmıyor algılayamıyor ve çok konuşuyor benden bağımsız olarak, zaten kontrol de edemiyorum. ya da dahiliye kan testi yapıp en azından hormonlar ne seviyede onu görür mü ?

Çok uzun oldu kusura bakmayın ama biraz fazla ciddiye aldığım bir konu bu ve çözsem çok iyi olacak.
(2) 

İç enerjim yok

mete kudur #1217590 
Uzunca bir süredir iç enerjim yok. hiçbirşey yapmak istemiyorum gibi birşey değil bu, hiçbirşeyden keyif almadığım doğru ama birşeyler yapmak istiyorum dil öğrenmek v.s gibi ama onlar için de enerji bulamıyorum. tam aktaramadım, akşama daha ayrıntılı olarak yeniden gözden geçirdikten sonra tekrar bi' duyuru açarım. Ama şimdi merak ettiğim şey, tıpda buna hangi alan bakıyor ?
(5) 

10 milyon liraya araba(lar) alacak olsak

mete kudur #1217500 
10 milyon lira bütçe ile günlük kullanım için araba(lar) alacak olsanız hangilerini alırsınız ? (bunlar hep uyku düzeni bozukluğundan)

Camdan dışarı bakarken aklıma geldi, açtım sahibinden de bakınmaya başladım, hesapladım filan(euro-tl dönüştürücüsüyle) ve sizler paylaşmak istemeseniz bile ben kendi tercihlerimi şuraya yazayım istedim; ileride lazım olduğunda geriye dönüp bakabileyim diye.

1- Rolls-royce wraith siyah ya da siyah bordo'lu çift renk
2- Lamborghini Aventador Siyah
3- Lamborghini Aventador Kırmızı-bordo
4- Kalabalıkla kullanmak için; bentley mulsanne
5- Jip de bulunsun diye Mercedes Benz G350


Ve farkettim ki, 10 milyon öyle çok bi' para da değilmiş.
(2) 

Clear Men Şampuan Saçı Yağlandırıyor mu ?

mete kudur #1217491 
Selamlar;

Clear Men Cool Sport Menthol şampuanını almıştım geçenlerde, mentollü şampuan seviyordum ferahlatıyordu. Fakat bu clear men frahlatmak yerine yakıyor gibi hissettirdi ama o kadar aldık diye kullanmaya devam ettim.

Şimdi berberim, ''abi hangi şampuanı kullanıyorsun böyle, saçların çok yağlanmış şampuanın yağlandırıyor'' dedi. Bir de saçlarımın cansız düştüğünü ben de hissetmeye başladım(ben bile-yuh). Değiştirsem mi şampuanı yoksa benim hüsnü kurumtum mu bunlar, clear'a devam mı ? Adamlar koca dünya markası sonuçta diye de düşünüyorum.

Bir de Ankara için Berber önerilerinize de açığım, fiyatı önemli değil ama performansı önemli. Klasik makina kesimlerinden uzaklaşacak modern sanatlara gönül vermiş bi' berber mesela, neden olmasın ?
(1) 

Apple MacBook Pro Klavyesini nasıl temizleriz ?

mete kudur #1217488 
Klavyenin içine tonla nesne düşüp giriyor, bu yüzden bu klavyenin içini bi' temizlesem mi diyorum ? nasıl temizleriz ?
(10) 

-ki'leri nasıl ayırıyorsunuz

mete kudur #1217408 
-da -de olayını yavaştan çözdüm sanırım, ama -ki lerde problem yaşıyorum.

mesela ''olayındaki'' mi ''olayında ki'' mi ? yahut öyleki mi yoksa öyle ki mi ?

bir de -se'yi ayıran gördüm, ama yine dahi anlamında kullanıyordu bu se şimdi tam örneği aklıma gelmedi de, böyle birşey mümkün mü ? -se de ayrılabiliyor mu ?

mobil görünümden çık