bilgisayarda (masaüstü, xp) tarayıcıya (chrome olsun, ie olsun..) google'da "inetinfo" yazınca (gerçi google'ın otomatik tamamlama yeteneği sonucunda inetinfo.exe sonucunu seçmiş de olabilirim. ) bilgisayar kendini otomatikman "yeniden başlat" işlemine sokuyor.
bunun sebebi ne olabilir?
bunun sebebi ne olabilir?
başlıktaki durum için birisiyle iddialaştım. o birisi geçenlerde bana "geçenlerde bir yerde bir şarkı (ya da müzik) dinledim, ve sorduğum çocuk "bu Benny Benassi'den Ecstasy" cevabını verdi. bana bunu bulsana. çok güzeldi. içinde klasik müzik (ya da onu andıran) tadında yerler bile vardı" dedi. ben de Benny Benassi'nin klasik müziksel tarzda birşeyler yapmış olamayacağını (satışfekşınla felan tanımlıyor olabilirim Benny Benassi'yi. ondan böyle düşünmüş olabilirim tabi.) düşündüğümden karşı çıktım. ve bu şahıs orta yaş üstü bir bayan olduğu için, zevklerini de az çok bildiğimden, satışfekşın gibi birşeylerden zevk alamayacağını düşünüyorum. haliyle soluğu burada almaktan başka bir çarem kalmadı.
nedir ne değildir arkadaşlar bu işin aslı sizce? fikri olan var mı? çünkü ben youtube'da felan en fazla Benny Benassi - Cocaine vs. Ecstasy gibi birşeyler bulabildim ama onları dinleyince de çok anlamlı gelmediler...
nedir ne değildir arkadaşlar bu işin aslı sizce? fikri olan var mı? çünkü ben youtube'da felan en fazla Benny Benassi - Cocaine vs. Ecstasy gibi birşeyler bulabildim ama onları dinleyince de çok anlamlı gelmediler...
kompleks ayarları özellikleri olmasına gerek yok. vidyo kameradan bilgisayara aldığımız dosyayı veya dosyaları (mpeg vs) takır takır ardı ardına programa ekleyip komple dvd olarak yazabileceğimiz (daha sonra dvd player'larda sorunsuzca izlenmek üzere...) bir program arıyorum... garantili, tavsiye edebileceğiniz, pişman olmadığınız, keyif aldığınız (oha) neler var?
taptığım program. ama buna rağmen 64bit win7 yüklü bir laptopta vidyo açmaya çalıştığım her seferinde kendine dokundurmadığı bir 5-6 sn sonrasında ekrana zonk diye "Access violation at address 0477867D in module 'gen_ml.dll_'.Read of address 00000028 ." hatası veren, ve ona tamam diyince kendini bizim kollarımıza bırakan program. neden yapmaktadır bunu bir türlü kavrayamadık gitti...
istanbul'da haftasonu günü birlik gidip, gece orada kalmadan, havuzundan yararlanıp odasında dinlenilesi/pis7'li oynanası/sevişilesi nereler var? kullandığınız, memnun kaldığınız, kafanızın ağrımadığı, aşırı kalabalık olmayan vs vs...
semtimsi öneriler olabileceği gibi bizzat nokta atışı yapıp mekan ismi de verebilirsiniz..
semtimsi öneriler olabileceği gibi bizzat nokta atışı yapıp mekan ismi de verebilirsiniz..
Polonezköy'de bilirsiniz geniş çayır çimenlere yayılmış masalarda oturarak saatlerce yiyip içip, yan gelip yatabiliyorsunuz...
ama her zaman teee oralara gidilemiyor.
istanbul'da (hem avrupa yakası hem anadolu) bu tarz alternatif yerler var mı bildiğiniz, tavsiye edebileceğiniz...
hazır yaz aylarındayken haftasonlarında 1 günü böyle değerlendirelim, boşa geçmesin diye düşünüyoruz da...
teşekkürler...
ama her zaman teee oralara gidilemiyor.
istanbul'da (hem avrupa yakası hem anadolu) bu tarz alternatif yerler var mı bildiğiniz, tavsiye edebileceğiniz...
hazır yaz aylarındayken haftasonlarında 1 günü böyle değerlendirelim, boşa geçmesin diye düşünüyoruz da...
teşekkürler...
hepimiz hemfikirizdir...
sohbetlerde az ve öz konuşan her zaman çok konuşana göre daha öne çıkmaktadır. bunu cepte tutarsak:
karşınızdakini çok pis terslemeden, karizmayı (buradaki karizma öyle cool olmak adına değil (tamam işlem sonucunda yine cool olunur da, işte ana amaç değil) daha çok mevlana-vari diyeyim, yani "lafını etti, çekildi, varsa cidden bunu devirecek olan, buyursun, kuru kalabalık etmesin" tadında...)) koruyarak olası en uygun lafı edebildiğinizi düşünün...
size birşey önerildiğinde.. bunu istemediğinize dair, üst paragrafın özünü yitirmeden, en şablon konuşma tarzı ne olabilir?
x olayını istemiyorum, çünkü .............
benim ilk aklıma gelen uygun durum "ilgimi çekmiyor", 2. gelen de "herhangi bir kıpırtı yaratmıyor (art niyet mode: off)" oluyor...
sizce nedir sözlük-daş'larım benim?...
sohbetlerde az ve öz konuşan her zaman çok konuşana göre daha öne çıkmaktadır. bunu cepte tutarsak:
karşınızdakini çok pis terslemeden, karizmayı (buradaki karizma öyle cool olmak adına değil (tamam işlem sonucunda yine cool olunur da, işte ana amaç değil) daha çok mevlana-vari diyeyim, yani "lafını etti, çekildi, varsa cidden bunu devirecek olan, buyursun, kuru kalabalık etmesin" tadında...)) koruyarak olası en uygun lafı edebildiğinizi düşünün...
size birşey önerildiğinde.. bunu istemediğinize dair, üst paragrafın özünü yitirmeden, en şablon konuşma tarzı ne olabilir?
x olayını istemiyorum, çünkü .............
benim ilk aklıma gelen uygun durum "ilgimi çekmiyor", 2. gelen de "herhangi bir kıpırtı yaratmıyor (art niyet mode: off)" oluyor...
sizce nedir sözlük-daş'larım benim?...
merhabalar...
kabaca şöyle bir durum var.
anne ve babaları ölmüş 5 kardeşe babalarından kalmış olan belli dönümlük tarlaların satılıp, parasının paylaşımı mevzusunda; kardeşlerden birinin "satılmasını istemiyorum" demesi üzerine nasıl bir hukuki yaptırım söz konusudur? herkesin istiyor olması gerekiyor mu yoksa sayıca coğunluk olan karar mı gerçekleşir?
bu konuyla ilgili kabaca kanuni bilgi verirseniz sevinirim. şimdiden teşekkürler...
kabaca şöyle bir durum var.
anne ve babaları ölmüş 5 kardeşe babalarından kalmış olan belli dönümlük tarlaların satılıp, parasının paylaşımı mevzusunda; kardeşlerden birinin "satılmasını istemiyorum" demesi üzerine nasıl bir hukuki yaptırım söz konusudur? herkesin istiyor olması gerekiyor mu yoksa sayıca coğunluk olan karar mı gerçekleşir?
bu konuyla ilgili kabaca kanuni bilgi verirseniz sevinirim. şimdiden teşekkürler...
bu tarz sözlere kuan (quon (ya da bu tarz sesteş bişey işte) deniyormuş ve aldığım tao derslerinde yeni duyduğum, işin içinden çıkamadığım bir tanesini sizle paylaşmak istiyorum.
"ortada bir sopa var. sende yoksa senden alırım. sende varsa sana veririm"
bu nedir arkadaşlar?
(bu arada uzakdoğuda bu tarz çelişkili, paradoks içeren sözler sayesinde beynin ikili düşünme sisteminden anlık da olsa kurtulunmasını sağlayıp aydınlanma yolunda kademe sağlanıyormuş.)
tahminleriniz için şimdiden teşekkürler...
"ortada bir sopa var. sende yoksa senden alırım. sende varsa sana veririm"
bu nedir arkadaşlar?
(bu arada uzakdoğuda bu tarz çelişkili, paradoks içeren sözler sayesinde beynin ikili düşünme sisteminden anlık da olsa kurtulunmasını sağlayıp aydınlanma yolunda kademe sağlanıyormuş.)
tahminleriniz için şimdiden teşekkürler...
Maslak'tan (istinyepark civarları gibi düşünün) Yenibosna'ya bağlı olan Kuyumcukent'e (galiba evlilik dünyası diye de geçiyormuş bu mekan) araba ile en kolay hangi yolu takip ederek gidebiliriz?
önerisi olanlar?
hatta harita üstünden tarif edebilecekler var mı? yani böyle işte maslak'tan şuraya kadar gidin, sonra şu sapaktan sapın gibi gibi...
kısaca araçla en az yolu katederek gitmeyi öğrenmemiz lazım..
yarın sabah 10'a kadar vaktiniz var cevaplamak için. süreniz başladı :p
önerisi olanlar?
hatta harita üstünden tarif edebilecekler var mı? yani böyle işte maslak'tan şuraya kadar gidin, sonra şu sapaktan sapın gibi gibi...
kısaca araçla en az yolu katederek gitmeyi öğrenmemiz lazım..
yarın sabah 10'a kadar vaktiniz var cevaplamak için. süreniz başladı :p
örnek vereyim daha kolay anlaşalım. (siteyle alakam yoktur. karşıma çıkan bir örnektir sadece)
www.mustafabastug.net
böyle birşeyi kendi sitemize, ya da blog'umuza nasıl yapabiliriz en kolay haliyle?
www.mustafabastug.net
böyle birşeyi kendi sitemize, ya da blog'umuza nasıl yapabiliriz en kolay haliyle?
bir arkadaşım dizide geçen bir mekanın neresi olduğunu öğrenmek için bana mail atmış. ben de burada şansımı deneyeyim dedim.
sorduğu mekan; 15. bölümde soner ile aylin'in konuştukları yermiş. daha önce de bu mekana gitmişler ama o bölümün numarasını anımsayamıyormuş. başbaşa ilk yemek yedikleri fuat paşa yalısını kastetmiyormuş bu arada...
sorduğu mekan; 15. bölümde soner ile aylin'in konuştukları yermiş. daha önce de bu mekana gitmişler ama o bölümün numarasını anımsayamıyormuş. başbaşa ilk yemek yedikleri fuat paşa yalısını kastetmiyormuş bu arada...
deviantART sitesinden alışveriş yapan oldu mu hiç aranızda?
smileyli stres toplarından ve 1 tane de tişört satın aldım bir arkadaşıma doğum günü hediyesi için. 30 kasım'da verdim siparişi ve fedex'in sitesine göre 2 aralıK'ta yola çıkmış paket.
yine de sorayım dedim. ilk yurtdışı alışverişim olduğundan bu işlerin raconuna yabancıyım. mesela gümrükte takılma gibi dertler başıma gelebilir mi? ve ortalama ne zaman elimizde olur tahminen sizce?
smileyli stres toplarından ve 1 tane de tişört satın aldım bir arkadaşıma doğum günü hediyesi için. 30 kasım'da verdim siparişi ve fedex'in sitesine göre 2 aralıK'ta yola çıkmış paket.
yine de sorayım dedim. ilk yurtdışı alışverişim olduğundan bu işlerin raconuna yabancıyım. mesela gümrükte takılma gibi dertler başıma gelebilir mi? ve ortalama ne zaman elimizde olur tahminen sizce?
çok marka ve model var. seçemiyorum.. yardım istiyorum.
öyle çok prof. olmasına (kafayı takip eden vs vs) gerek yok, akıcı olsun, olduğu gibi (gerçekci, ışık adına, renkler adına yanıltıcı olmayan) göstersin, yazılımında 1-2 eğlenceli efekt vs olsun, öyle Piranha markalarının webcam'ları gibi adamı illet etmesin görselliği adına...
ki bi de aslında insanın bilgisayar kullanım sürecinde kaç kere alacağı bir ürün ki diye düşündüğümden öyle çok da pintileşmeye de gerek yok diyorum...
öyle çok prof. olmasına (kafayı takip eden vs vs) gerek yok, akıcı olsun, olduğu gibi (gerçekci, ışık adına, renkler adına yanıltıcı olmayan) göstersin, yazılımında 1-2 eğlenceli efekt vs olsun, öyle Piranha markalarının webcam'ları gibi adamı illet etmesin görselliği adına...
ki bi de aslında insanın bilgisayar kullanım sürecinde kaç kere alacağı bir ürün ki diye düşündüğümden öyle çok da pintileşmeye de gerek yok diyorum...
nevizade, çiçek pasahı taraflarında bir mekan vardı. kapıdan girip dümdüz yürüdüğünüzde en karşıda lcd tv vardı yukarda. cnbc-e felan açık oluyordu. mekanda kavunlu votka içilebiliyordu. bi de neon ışıklar anımsıyorum mekanda.
başka ayrınbtı yok malesef. neresidir sizce burası? hatta mümkünse adres tarifi?
başka ayrınbtı yok malesef. neresidir sizce burası? hatta mümkünse adres tarifi?
olay kısaca şöyledir:
şehirlerarası bir yolculuk için esenler'den kalkan otobüse ben avrupa yakasında bineceğim arıcılar ya da sanırım alibeyköy olmak üzere.
daha sonra anadolu yakasına geçecektir bu otobüs. harem ve ataşehir'e uğrayıp basacak gaza.
yol arkadaşım ataşehir'den binecek.
benim tam o noktada onu uğurlamak için orada bulunacak olası insanlara görünmemem lazım. yani yanında oturduğum farkedilmemeli. (uzun hikaye. sormayın. sallayın.. gereksiz teferruat sonuçta..)
siz olsanız ne yapardınız?
şehirlerarası bir yolculuk için esenler'den kalkan otobüse ben avrupa yakasında bineceğim arıcılar ya da sanırım alibeyköy olmak üzere.
daha sonra anadolu yakasına geçecektir bu otobüs. harem ve ataşehir'e uğrayıp basacak gaza.
yol arkadaşım ataşehir'den binecek.
benim tam o noktada onu uğurlamak için orada bulunacak olası insanlara görünmemem lazım. yani yanında oturduğum farkedilmemeli. (uzun hikaye. sormayın. sallayın.. gereksiz teferruat sonuçta..)
siz olsanız ne yapardınız?
şu linkteki gibi:
www.canpet.net
üstü kapalı ve kapılı tuvaletlerden kullanan var mı? varsa memnun mu?
malum; zırt pırt alınacak bir ürün olmadığından oldu mu buna değer birşey olsun diye düşündüğüm için böyle bir model ilgimi çekti.
www.canpet.net
üstü kapalı ve kapılı tuvaletlerden kullanan var mı? varsa memnun mu?
malum; zırt pırt alınacak bir ürün olmadığından oldu mu buna değer birşey olsun diye düşündüğüm için böyle bir model ilgimi çekti.
türkiye şartlarında satın alınabilenler arasında en kaliteli kedi maması/mamaları hangisidir? (sonuçta eminönünde 1-1,5 tl'ye satılan konserveler var..)
bunu böyle yetişkin ve yavru ile kuru ve konserve mama olarak cevaplandırırsanız sevinirim..
maksadım hayvanın (şu an 3 aylık) lezzetli ve sağlıklı bir şeyler tüketmesi. (bana her gün ıspanak verse birileri ye diye, 2-3 gün sonra ister istemez alışırım ve bunu normal sayarım ya o hesap işte.. bunun olmamasını istiyorum ve) sırf beslenmeden doğan zararlardan maksimum oranda (ya da hadi makul oranda diyelim. çünkü en kaliteliye ulaşacam diye fahiş fiyatlarla cebimi de deldirmemeliyim... sonuçta ben de her akşam ne suşi, ne de yemiyorum.. yine de en kalitelisi adına fikirlerinizi almam lazım.) korunmuş olayım da...
bunu böyle yetişkin ve yavru ile kuru ve konserve mama olarak cevaplandırırsanız sevinirim..
maksadım hayvanın (şu an 3 aylık) lezzetli ve sağlıklı bir şeyler tüketmesi. (bana her gün ıspanak verse birileri ye diye, 2-3 gün sonra ister istemez alışırım ve bunu normal sayarım ya o hesap işte.. bunun olmamasını istiyorum ve) sırf beslenmeden doğan zararlardan maksimum oranda (ya da hadi makul oranda diyelim. çünkü en kaliteliye ulaşacam diye fahiş fiyatlarla cebimi de deldirmemeliyim... sonuçta ben de her akşam ne suşi, ne de yemiyorum.. yine de en kalitelisi adına fikirlerinizi almam lazım.) korunmuş olayım da...
bir tane kara-kedim var da transfer etmem gerekiyor oradan buraya... ben istanbul'dayım kedi ankara'da :)
pamukkale kıllık çıkardı, 2 aylık kedi için aşı ve sağlık belgesi bla bla istediler vs..
pet nakillere sırtımı dayamadan önce şansımı burada denemek istedim. buradan ekmek çıkmazsa pasta yiyeceğim... o konuda da deneyimlerinizi dinlemek isterim tabi..
edit: kedinin yaşı (önce: 2 haftalık)
edit: coğrafik bilgi
pamukkale kıllık çıkardı, 2 aylık kedi için aşı ve sağlık belgesi bla bla istediler vs..
pet nakillere sırtımı dayamadan önce şansımı burada denemek istedim. buradan ekmek çıkmazsa pasta yiyeceğim... o konuda da deneyimlerinizi dinlemek isterim tabi..
edit: kedinin yaşı (önce: 2 haftalık)
edit: coğrafik bilgi
büyükada'da böyle 1 günlüğüne kalınabilecek ucuz yollu pansiyonlar var mıdır acep? tavsiye ettiğiniz vs vs..
bi parçasını kaydedebilmişiz zamanında... bir siteye yükledim. direkt indirmeden dinleyebiliyorsunuz..
www.zshare.net
tanıyan bilen var mıdır?
www.zshare.net
tanıyan bilen var mıdır?
normal divxlerde böyle bir sorun olmuyor. harici ses dosyasını yükleyip ctrl+x yaparak sesten ses geçebiliyoruz.
ama mkv uzantılı filmleri açıp, sonra da ac3 türkçe dublajı yüklettiğimiz halde ses akış listesinde sadece eskisi görünüyor ve dolayısıyla ctrl+x ile geçiş mümkün olmuyor.
en son olarak;
Avatar.2009.720p.Bluray.dxva.x264.CaLLiOpeD.mkv
vidyo dosyasına
Avatar.2009.Bluray.dxva.x264.CaLLiOpeD.Turkish.Audio-CMA
ses dosyasını açtırmayı deneyerek yine aynı sorunla karşılaştım.
ses dosyasını tek başına açtığımızda dinleyebiliyoruz. yani sorunlu değil...
ne önerirsiniz?
ama mkv uzantılı filmleri açıp, sonra da ac3 türkçe dublajı yüklettiğimiz halde ses akış listesinde sadece eskisi görünüyor ve dolayısıyla ctrl+x ile geçiş mümkün olmuyor.
en son olarak;
Avatar.2009.720p.Bluray.dxva.x264.CaLLiOpeD.mkv
vidyo dosyasına
Avatar.2009.Bluray.dxva.x264.CaLLiOpeD.Turkish.Audio-CMA
ses dosyasını açtırmayı deneyerek yine aynı sorunla karşılaştım.
ses dosyasını tek başına açtığımızda dinleyebiliyoruz. yani sorunlu değil...
ne önerirsiniz?
konu acil diye ayrıntıları daha sonra ekleme garantisinde kısaca şöyle özet geçeceğim:
4 nisan gecesi doğum yapan bir kedi.. (yani bu pazar 2 haftalık olacak yavrular..)
bu akşam evin içinde çıkış kapısının önünde haddinden fazla şekilde yalvarınca, dayanılamayıp kapı açılmıştır. çünkü ev 1. kattır, sağı solu bahçedir, ormandır, topraktır...
ve aşağı yukarı 1 saattir kedi yoktur... ilk 20 dk dumur olup evin etrafı turlanınca değişik yerlerde rastlandı kediye ama pek bize gelme eğilimi göstermedi. ara ara sokaktan geçiyor hızla. ama epey uzak mesafeler tadında dolanıyor evin etrafında...
ilk akla gelen önlem olarak kedi taşıma kutusu sokağa evin önüne bırakıldı. ve supernatural tadında her yere tuz serpme tarzında kedi maması evin önüne, sokağa felan serpiştirildi..
tırstığım nokta sokakta arada sırada başıboş köpeklerin geçebilme olasılığı... bizim kedide radar sapması yaratır mı diye kıllanmaktayım...
kapıyı açık bırakıp yatabileceğimizi de sanmıyorum bu arada.
kapıya gelirse, tırmıklamasından, miyavlamasından duyarım da (dış kapının hemen duvar simetrisinde uyumaktayım ben.) kalkıp kapıyı açarım diye düşünüyorum..
ana sorularım da şunlardır:
1) henüz 2 haftalık yavruları olan anne, aynı bi insan gibi yavrularını bırakıp kaçabilir mi? bir daha geri gelmeyebilir mi?
2) bu yavrulara annesiz nasıl bakabilme olasılığım mümkün müdür?
3) hadi gece değil de yarın sabah, öğlen geldi diyelim.. o süreye kadar altlarında battaniye olan ve bir kutuda yatan yavrular bu şekilde idare edebilirler mi?
bu arada daha önce aynı kediyle alakalı şöyle bi duyuru girmiştim. belki o da bazı eksikleri kapatmak adına fikir verebilir..
(git: 136251)
4 nisan gecesi doğum yapan bir kedi.. (yani bu pazar 2 haftalık olacak yavrular..)
bu akşam evin içinde çıkış kapısının önünde haddinden fazla şekilde yalvarınca, dayanılamayıp kapı açılmıştır. çünkü ev 1. kattır, sağı solu bahçedir, ormandır, topraktır...
ve aşağı yukarı 1 saattir kedi yoktur... ilk 20 dk dumur olup evin etrafı turlanınca değişik yerlerde rastlandı kediye ama pek bize gelme eğilimi göstermedi. ara ara sokaktan geçiyor hızla. ama epey uzak mesafeler tadında dolanıyor evin etrafında...
ilk akla gelen önlem olarak kedi taşıma kutusu sokağa evin önüne bırakıldı. ve supernatural tadında her yere tuz serpme tarzında kedi maması evin önüne, sokağa felan serpiştirildi..
tırstığım nokta sokakta arada sırada başıboş köpeklerin geçebilme olasılığı... bizim kedide radar sapması yaratır mı diye kıllanmaktayım...
kapıyı açık bırakıp yatabileceğimizi de sanmıyorum bu arada.
kapıya gelirse, tırmıklamasından, miyavlamasından duyarım da (dış kapının hemen duvar simetrisinde uyumaktayım ben.) kalkıp kapıyı açarım diye düşünüyorum..
ana sorularım da şunlardır:
1) henüz 2 haftalık yavruları olan anne, aynı bi insan gibi yavrularını bırakıp kaçabilir mi? bir daha geri gelmeyebilir mi?
2) bu yavrulara annesiz nasıl bakabilme olasılığım mümkün müdür?
3) hadi gece değil de yarın sabah, öğlen geldi diyelim.. o süreye kadar altlarında battaniye olan ve bir kutuda yatan yavrular bu şekilde idare edebilirler mi?
bu arada daha önce aynı kediyle alakalı şöyle bi duyuru girmiştim. belki o da bazı eksikleri kapatmak adına fikir verebilir..
(git: 136251)
hikaye biraz dumur ama zaten en keyifli tarafı da bu.
rastlantılar, işaretler derken işyeri çevresinde bir kedi buldum. 10 gün kadar gözledim. sahipsiz olduğunu da 1-2 yere sorun kesinleştirince "ben buna bakmalıyım" hissine de kapılınca dün akşam attık arabaya getirdik eve. (ki bu kısmın hikayesi de süper ama şimdi gereksiz kafa şişirmesin istedim. bi ara gerekirse eklerim) hamile olduğunu biliyorduk gerçi (arabasından yararlandığım arkadaş da kedi bakan biri hani..) ama bu bizi geri çeviremedi hevesimizden.
ben bu 10 gün süresinde kedinin bir vidyosunu da çekmiştim hatta. şöyle izleyebilirsiniz:
vimeo.com
eve getirdik bilgisayar odasına bir köşeye yere battaniye yaydık gelişi güzel. kedi taşıma kutusunun de üstünü açıp içine havlu koyup koyduk battaniyenin yanına. bir kaba su koyduk. (ne su içti hayvan be..) marketten kedi maması aldık ayrı bir kap içinde doyurduk. kristalimsi kedi kumu da alıp ayrı bir leğen içinde bu yerleşim alanından az biraz uzağa yerleştirdik. (odanın çöp kutusu yanına koyduk da diyebilirim). neyse gece oldu ve bilgisayarla işim bitince kediyi okşayıp, iyi geceler dileyip, kapıyı kapatıp çıktım, uyuma odasına geçtim.
sabah uyandım. sevinçle gideyim de günaydın diyeyim kediye dedim. odayı da havalandırır, perdeyi açarım ayağına. ilk girdiğimde karanlıktı oda. kedi yerindeydi ama. içimden seviniyorum "ne güzel ya yerinden ayrılmamış kedi" şeklinde. perdeyi açıp sağa sola bakıyorum. sadece bi köşedeki poster rulosunu devirmiş o kadar. (o kadar da olsun hani.) sonra bakıyorum yerler temiz. iyi be zıçmamış hayvan diyorum. kumuna bakıyorum debelenme olmuş. ona da seviniyorum ama içinde poh göremedim hiç. en fazla işemiş heralde ve kristalize kum da onu emmiştir diye geçiştiriyorum.
neyse sonra kediye bi bakıyorumki altında minicik siyahımsı bişeyler oynaşıyor. önce patileri sandım :) sonra dumur tabi. "ohaaaaa doğumuş bileeee" tadında. sonra farkediyorum ki 3 yavru doğmuş ve bembeyaz olan ölü. ona da ayrı içim sızlıyor.
neyse arkadaşlar sorum şu:
hani kedi beslemek bi yana da; hamile, yani yeni doğurmuş kedi ve yavrulardan çok anlamam. şimdi ben bu ölü yavruyu ne yapmalıyım? anne kedi ile aram iyi. zaten bağ hissetmesem beslemeye kalkmazdım. böyle yavrular altındayken bile anneyi sevebiliyorum her türlü. o ölüyü almalı mıyım bilemedim işte.. hani var mıdır bi psikolojik süre vs. yani onu da yalıyor bu anne arada.. dramatik gerçi ama az da komik :) onun ölü olduğunu anlayıp kendi iteler mi? yoksa hep dürtüp durur mu böyle? işte onu alırsam mı (en azından belli bir günden önce) zararlı, almazsam mı?
şimdiden teşekkürler. bunun altına birkaç ayrı soru da sorabilirim zamanla...
rastlantılar, işaretler derken işyeri çevresinde bir kedi buldum. 10 gün kadar gözledim. sahipsiz olduğunu da 1-2 yere sorun kesinleştirince "ben buna bakmalıyım" hissine de kapılınca dün akşam attık arabaya getirdik eve. (ki bu kısmın hikayesi de süper ama şimdi gereksiz kafa şişirmesin istedim. bi ara gerekirse eklerim) hamile olduğunu biliyorduk gerçi (arabasından yararlandığım arkadaş da kedi bakan biri hani..) ama bu bizi geri çeviremedi hevesimizden.
ben bu 10 gün süresinde kedinin bir vidyosunu da çekmiştim hatta. şöyle izleyebilirsiniz:
vimeo.com
eve getirdik bilgisayar odasına bir köşeye yere battaniye yaydık gelişi güzel. kedi taşıma kutusunun de üstünü açıp içine havlu koyup koyduk battaniyenin yanına. bir kaba su koyduk. (ne su içti hayvan be..) marketten kedi maması aldık ayrı bir kap içinde doyurduk. kristalimsi kedi kumu da alıp ayrı bir leğen içinde bu yerleşim alanından az biraz uzağa yerleştirdik. (odanın çöp kutusu yanına koyduk da diyebilirim). neyse gece oldu ve bilgisayarla işim bitince kediyi okşayıp, iyi geceler dileyip, kapıyı kapatıp çıktım, uyuma odasına geçtim.
sabah uyandım. sevinçle gideyim de günaydın diyeyim kediye dedim. odayı da havalandırır, perdeyi açarım ayağına. ilk girdiğimde karanlıktı oda. kedi yerindeydi ama. içimden seviniyorum "ne güzel ya yerinden ayrılmamış kedi" şeklinde. perdeyi açıp sağa sola bakıyorum. sadece bi köşedeki poster rulosunu devirmiş o kadar. (o kadar da olsun hani.) sonra bakıyorum yerler temiz. iyi be zıçmamış hayvan diyorum. kumuna bakıyorum debelenme olmuş. ona da seviniyorum ama içinde poh göremedim hiç. en fazla işemiş heralde ve kristalize kum da onu emmiştir diye geçiştiriyorum.
neyse sonra kediye bi bakıyorumki altında minicik siyahımsı bişeyler oynaşıyor. önce patileri sandım :) sonra dumur tabi. "ohaaaaa doğumuş bileeee" tadında. sonra farkediyorum ki 3 yavru doğmuş ve bembeyaz olan ölü. ona da ayrı içim sızlıyor.
neyse arkadaşlar sorum şu:
hani kedi beslemek bi yana da; hamile, yani yeni doğurmuş kedi ve yavrulardan çok anlamam. şimdi ben bu ölü yavruyu ne yapmalıyım? anne kedi ile aram iyi. zaten bağ hissetmesem beslemeye kalkmazdım. böyle yavrular altındayken bile anneyi sevebiliyorum her türlü. o ölüyü almalı mıyım bilemedim işte.. hani var mıdır bi psikolojik süre vs. yani onu da yalıyor bu anne arada.. dramatik gerçi ama az da komik :) onun ölü olduğunu anlayıp kendi iteler mi? yoksa hep dürtüp durur mu böyle? işte onu alırsam mı (en azından belli bir günden önce) zararlı, almazsam mı?
şimdiden teşekkürler. bunun altına birkaç ayrı soru da sorabilirim zamanla...
bir kaç sorum olacak..
1) başka bir telefondan bu telefona geçerken diğer telefondan sim kart ile sms'leri geçirdik 3-5 hamlede. yalnız rehberi önce geçirmediğimiz için mesajların kimden kısmında doğal olarak sadece telefon numaraları göründü. buraya kadar tamam. sonra o numaraları rehberleştirdiğimiz halde şu an neden "kimden" kısmında görünen numaralar "isim"leşmediler acaba?
2) sms'leri tekrar sim karta taşı/kopyala gibi bir seçenek neden yoktur bu merette?
3) ayrıca gerek klasörüm olsun, gerek gelen kutusu olsun, bu taşınmış mesajlar neden kendi orjinal tarihlerine göre sıralanamamaktalar?
şimdilik bu kadar. devam edebilirim. şimdiden çok çok çok teşekkürler. gözümü kırpmadan takip edeceğimdir bu başlığı...
1) başka bir telefondan bu telefona geçerken diğer telefondan sim kart ile sms'leri geçirdik 3-5 hamlede. yalnız rehberi önce geçirmediğimiz için mesajların kimden kısmında doğal olarak sadece telefon numaraları göründü. buraya kadar tamam. sonra o numaraları rehberleştirdiğimiz halde şu an neden "kimden" kısmında görünen numaralar "isim"leşmediler acaba?
2) sms'leri tekrar sim karta taşı/kopyala gibi bir seçenek neden yoktur bu merette?
3) ayrıca gerek klasörüm olsun, gerek gelen kutusu olsun, bu taşınmış mesajlar neden kendi orjinal tarihlerine göre sıralanamamaktalar?
şimdilik bu kadar. devam edebilirim. şimdiden çok çok çok teşekkürler. gözümü kırpmadan takip edeceğimdir bu başlığı...
kullananlar bilir. bu programa cep telden sms'leri aktardığınızda, yine programın üzerinden okuyabiliyorsunuz.
tamam buraya kadar zorluk çıkmaz. sorun olmaz.
ama işletim sistemimizi yenilediğimiz zaman (format olur, yükseltme olur..) programın içindeki dataları nasıl saklayabileceğimizi ve yenisine aktarabileceğimizi çözemedim..
deneyimleriniz adına bu konuda yardımlarınızı bekliyorum...
tamam buraya kadar zorluk çıkmaz. sorun olmaz.
ama işletim sistemimizi yenilediğimiz zaman (format olur, yükseltme olur..) programın içindeki dataları nasıl saklayabileceğimizi ve yenisine aktarabileceğimizi çözemedim..
deneyimleriniz adına bu konuda yardımlarınızı bekliyorum...
tabi yayınlanmış son bölüme kadar izlemeyenler okumasa daha iyi olur bu soruyu:
şimdi bizim bu peter'a eski bölümlerde "sen parlıyorsun" diyen olmuş muydu acaba hiç?
şimdi bizim bu peter'a eski bölümlerde "sen parlıyorsun" diyen olmuş muydu acaba hiç?
gelişine 1-2 soru soracağım:
1) eni 330, boyu 375 olan güççük bi odanın enli duvarına gelecek şekilde 50" bir plazma tv koysak, izleme mesafesi adına fazla gelir mi? yani göze büyük gelsin sorun değil, göz alışır da işte "haddinde fazla büyük" gelir mi gelmez mi onu sormak istedim.. hd formatında bişiyler izlerken piksel görmek istemiyoruz. ctr tv'lerdeki gibi hani..
ya da mesela 50" (127 ekran oluyor sanırım) tv için ideal izleme uzaklığı nedir?
2) az sonra sayacağım kıstasları içeren bir durum söz konusuysa, plazma tv kesmez, alma, lcd yeter der misiniz? demez misiniz? ne dersiniz? birşeyler diyin işte..
-) tv; 1. maddeden anlaşılacağı üzere salon tv'si olmayacak. evin 2. tv'si gibi düşünün. ve onunla (henüz / uzun vadede) tv kanalları izlenmeyecek. en fazla uydu takılır ama o bile haftada 1-2 saat izlenir en fazla..
-) bilgisayardan tv-out yapılarak kullanılacak 2. monitör hesabı.
-) en fazla 720p filmler, diziler izlenecekler. (en az da bildiğiniz divxler tadılacaktır işte zaman zaman) şu şartlarda koca koca yer kaplayan, download'ı günler süren, arşivlenmesi dert teşkil eden 1080 dosyalarla işimiz olmayacak. (ki bi de odanın boyu adına 720p ile 1080 arasındaki farkı ayırt edemeyeceğimize inat etmekteyim..)
-) aletin açık kalma süresi haftaiçi günlük bazda ortalama 2-3 saat, haftasonları 5-6 saat olacaktır.
-) tv-out olunca arada sırada bilgisayar oyunları da denenecek.
-) "siyah" renge verilen önem çok büyüktür. 22" lcd monitörümde karanlık sahnelerde siyah değil koyu gri gördüğümü hissedip hep burun bükmüşümdür.
-) "hayalet" olayı diye tabir edilen... hareketli sahnelerde daha çok ortaya çıkan "gölge" mevzusu da acayip derecede moralimizi bozmaktadır...
--
şimdilik bunlar çıktı. olursa eklerim yorumlara.
ve işte şu tv şimdilik aday gibi duruyor.
www.istanbulbilisim.com.tr
ne dersiniz?
1) eni 330, boyu 375 olan güççük bi odanın enli duvarına gelecek şekilde 50" bir plazma tv koysak, izleme mesafesi adına fazla gelir mi? yani göze büyük gelsin sorun değil, göz alışır da işte "haddinde fazla büyük" gelir mi gelmez mi onu sormak istedim.. hd formatında bişiyler izlerken piksel görmek istemiyoruz. ctr tv'lerdeki gibi hani..
ya da mesela 50" (127 ekran oluyor sanırım) tv için ideal izleme uzaklığı nedir?
2) az sonra sayacağım kıstasları içeren bir durum söz konusuysa, plazma tv kesmez, alma, lcd yeter der misiniz? demez misiniz? ne dersiniz? birşeyler diyin işte..
-) tv; 1. maddeden anlaşılacağı üzere salon tv'si olmayacak. evin 2. tv'si gibi düşünün. ve onunla (henüz / uzun vadede) tv kanalları izlenmeyecek. en fazla uydu takılır ama o bile haftada 1-2 saat izlenir en fazla..
-) bilgisayardan tv-out yapılarak kullanılacak 2. monitör hesabı.
-) en fazla 720p filmler, diziler izlenecekler. (en az da bildiğiniz divxler tadılacaktır işte zaman zaman) şu şartlarda koca koca yer kaplayan, download'ı günler süren, arşivlenmesi dert teşkil eden 1080 dosyalarla işimiz olmayacak. (ki bi de odanın boyu adına 720p ile 1080 arasındaki farkı ayırt edemeyeceğimize inat etmekteyim..)
-) aletin açık kalma süresi haftaiçi günlük bazda ortalama 2-3 saat, haftasonları 5-6 saat olacaktır.
-) tv-out olunca arada sırada bilgisayar oyunları da denenecek.
-) "siyah" renge verilen önem çok büyüktür. 22" lcd monitörümde karanlık sahnelerde siyah değil koyu gri gördüğümü hissedip hep burun bükmüşümdür.
-) "hayalet" olayı diye tabir edilen... hareketli sahnelerde daha çok ortaya çıkan "gölge" mevzusu da acayip derecede moralimizi bozmaktadır...
--
şimdilik bunlar çıktı. olursa eklerim yorumlara.
ve işte şu tv şimdilik aday gibi duruyor.
www.istanbulbilisim.com.tr
ne dersiniz?
salonlar, seanslar azalır belki de yine de ne zamana kadar gidilebilir sizce bu filme?
mesela istinyepark imax salonu ne zaman değiştirir acaba salondaki filmi?
mesela istinyepark imax salonu ne zaman değiştirir acaba salondaki filmi?
Burada da Avatar diye aratınca çeşitli konu başlıklarına ulaşılıyor ama bence tek başlık altında güzel bir izleme deneyimi notları veri tabanı oluşturabiliriz. Tek başlıkta hepsini okumuş, hepsini toplamış oluruz.
Tabi burada "filmi beğenip beğenmediğinizin bilgisine ya da filme ait yorumunuza" gerek yok. onun en güzelini zaten sözlük'te yapıyoruz.
Burada maksat hangi sinemada, hangi salonda, hangi teknolojiyle... hatta hangi sırada ve hangi koltukta (istersek tarih ve saat bilgisi de eklenebilir) izlediğimizi not düşmek, olumlu olumsuz bir yorum yapmak. böylece sinema salonlarına karşı iyi kötü bir bakış atabilmiş oluruz... diye düşünmekteyim.
benimkisi şöyle:
19 aralık cumartesi gibi 17:45 seansında İstinyepark'da 5. salonda IMAX 3d olarak izledim. 17 kişiydik. 3 gruba bölündük. 1.grup J sırası 10-15 arası, 2. grup I sırası 10-14 arası, 3. grup da H sırası 11-16 arasına yerleşti. ben de H sırasında idim.
bulunduğum konum iyiydi. belki en fazla 1-2 sıra daha öne geçilebilir. ama sonrası perdenin büyüklüğü yüzünden rahatsız edebilir diye düşünüyorum.
tek kusur altyazıyı sadece tek bir gözün görebilmesi. sol gözümüzle görüyorduk. solu kapattığımızda altyazı görünmüyordu. bu nedenle altyazı biraz silik gibiydi. filmin görsel yaratımları da çok deli dolu olunca altyazıyı okuyacam derken onları kaçırma stresine girip biraz heyecan yapabiliyor insan. (ama zaten ilk 15 dk'sında çoktan filmi beğenmiş biri olarak, "nasıl olsa tekrar izlerim ben bunu" diye karar verdiğim için o stresi yokedivermiştim ben.)
James Cameron'un vaad ettiği yeni 3d teknolojisini de imax salonunda rahatlıkla hissedebildiğimi de etkileyeyim. daha önce izlediğim hiç bir 3d filmin tekniğine asla benzemiyor.
Tabi burada "filmi beğenip beğenmediğinizin bilgisine ya da filme ait yorumunuza" gerek yok. onun en güzelini zaten sözlük'te yapıyoruz.
Burada maksat hangi sinemada, hangi salonda, hangi teknolojiyle... hatta hangi sırada ve hangi koltukta (istersek tarih ve saat bilgisi de eklenebilir) izlediğimizi not düşmek, olumlu olumsuz bir yorum yapmak. böylece sinema salonlarına karşı iyi kötü bir bakış atabilmiş oluruz... diye düşünmekteyim.
benimkisi şöyle:
19 aralık cumartesi gibi 17:45 seansında İstinyepark'da 5. salonda IMAX 3d olarak izledim. 17 kişiydik. 3 gruba bölündük. 1.grup J sırası 10-15 arası, 2. grup I sırası 10-14 arası, 3. grup da H sırası 11-16 arasına yerleşti. ben de H sırasında idim.
bulunduğum konum iyiydi. belki en fazla 1-2 sıra daha öne geçilebilir. ama sonrası perdenin büyüklüğü yüzünden rahatsız edebilir diye düşünüyorum.
tek kusur altyazıyı sadece tek bir gözün görebilmesi. sol gözümüzle görüyorduk. solu kapattığımızda altyazı görünmüyordu. bu nedenle altyazı biraz silik gibiydi. filmin görsel yaratımları da çok deli dolu olunca altyazıyı okuyacam derken onları kaçırma stresine girip biraz heyecan yapabiliyor insan. (ama zaten ilk 15 dk'sında çoktan filmi beğenmiş biri olarak, "nasıl olsa tekrar izlerim ben bunu" diye karar verdiğim için o stresi yokedivermiştim ben.)
James Cameron'un vaad ettiği yeni 3d teknolojisini de imax salonunda rahatlıkla hissedebildiğimi de etkileyeyim. daha önce izlediğim hiç bir 3d filmin tekniğine asla benzemiyor.
1) Mov dosyalarını upload edebileceğimiz internet vidyo siteleri (youtube gibi) var mı? varsa isimleri nelerdir?
2) Mov dosyalarını kesip, biçme vs gibi genel işlemlere tabi tutabileceğimiz janjanlı, kullanıcı dostu, şukela programların isimleri nelerdir?
3) Mov dosyalarını diğer formatlara çevirebileceğimiz janjanlı, kullanıcı dostu, şukela programların isimleri nelerdir?
(şimdilik) 3 tane olan bu sorulara vereceğiniz cevaplar ve göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden bol teşekkürler...
2) Mov dosyalarını kesip, biçme vs gibi genel işlemlere tabi tutabileceğimiz janjanlı, kullanıcı dostu, şukela programların isimleri nelerdir?
3) Mov dosyalarını diğer formatlara çevirebileceğimiz janjanlı, kullanıcı dostu, şukela programların isimleri nelerdir?
(şimdilik) 3 tane olan bu sorulara vereceğiniz cevaplar ve göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden bol teşekkürler...
kendi listenizi düşünün.
"okul yılları" diye bir albüm yaptınız diyelim. ve 20 tane foto varmış hani. bu 20 tanesinden sadece 1 fotoda olan bir arkadaşınız var. adı hımmmm cevahir olsun bunun. onu etiketlediniz. cevahir'in arkadaşları bu fotoyu görecek doğal olarak.
görmek için geldiklerinde istiyorum ki;
sizin bu cevahir'in etiketlenmiş olduğu fotoğrafın da içinde olduğu 20 fotoluk albümün tamamını görmesinler de... sadece cevahir'in etiketlenmiş fotosunu görüp geldikleri gibi gitsinler...
bunu sağlamak mümkün mü? mümkünse nasıl?
"okul yılları" diye bir albüm yaptınız diyelim. ve 20 tane foto varmış hani. bu 20 tanesinden sadece 1 fotoda olan bir arkadaşınız var. adı hımmmm cevahir olsun bunun. onu etiketlediniz. cevahir'in arkadaşları bu fotoyu görecek doğal olarak.
görmek için geldiklerinde istiyorum ki;
sizin bu cevahir'in etiketlenmiş olduğu fotoğrafın da içinde olduğu 20 fotoluk albümün tamamını görmesinler de... sadece cevahir'in etiketlenmiş fotosunu görüp geldikleri gibi gitsinler...
bunu sağlamak mümkün mü? mümkünse nasıl?
KHX8500AD2K2/4G
4GB DDR2 1066MHz Non-ECC CL7
şeklinde ram'ler var...
bu aralar;
1) tcpip.sys kaynaklı mavi ekran alma
2) oyunlarda ekranın birden tek renk haline gelmesi
gibi sorunlar mevcut. "belki ram'lerdendir" diyerekten Memtest86 ile tarama yaptırdım ama hiç error almadım.
tek emin olduğum şey sistemi kurarken bios'tan ram kontrolü yapmamıştım ben. acele ettik vs. şubat başı gibi toplandı kasa ve kuruldu sistem. tcpip olayı mart ortası gibi başladı. oyunlardaki durum da 3- günlük.
bu ram firmalarının sitelerinde belirttikleri timing dalgaları oluyor ya.. kingston'un sitesinde timing olarak şöyle bilgi verilmiş:
7-7-7-20
1.85-2.0V
neyse işte şimdi bios'tan da bakınca şöyle görünüyor bizimkinin özellikleri:
1st information: 6-6-6-18-3-52-6-3
CAS# LATENCY : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# TO CAS# DELAY : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# PRECHARGE : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# ACTIVATE TO PRECHARGE : 15 DRAM CLOCK
2nd information: 8-3-6-4-6-4-6
3rd information: 15-5-1-7-7
daha böyle epey bilgi var da hepsini yazmaya gerek yok heralde...
pek çakmam ama elle değiştirmem gereken kısım galiba 15 DRAM olan yeri 20 yapmak. işin ilginci de o liste en fazla 15 olarak görünüyor (diye hatırlıyorum).
tüm bunlardan... sistemdeki sorunları oluşturmak adına bir abukluk görebiliyor musuz? ne öneriyorsunuz? (başka bir bilgi isterseniz verebilirim, sistem xp (vista veya w7 de kurabilirim...)
şimdiden ilginiz, önerileriniz ve değerli vaktiniz için teşekkür ederim.
4GB DDR2 1066MHz Non-ECC CL7
şeklinde ram'ler var...
bu aralar;
1) tcpip.sys kaynaklı mavi ekran alma
2) oyunlarda ekranın birden tek renk haline gelmesi
gibi sorunlar mevcut. "belki ram'lerdendir" diyerekten Memtest86 ile tarama yaptırdım ama hiç error almadım.
tek emin olduğum şey sistemi kurarken bios'tan ram kontrolü yapmamıştım ben. acele ettik vs. şubat başı gibi toplandı kasa ve kuruldu sistem. tcpip olayı mart ortası gibi başladı. oyunlardaki durum da 3- günlük.
bu ram firmalarının sitelerinde belirttikleri timing dalgaları oluyor ya.. kingston'un sitesinde timing olarak şöyle bilgi verilmiş:
7-7-7-20
1.85-2.0V
neyse işte şimdi bios'tan da bakınca şöyle görünüyor bizimkinin özellikleri:
1st information: 6-6-6-18-3-52-6-3
CAS# LATENCY : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# TO CAS# DELAY : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# PRECHARGE : 7 DRAM CLOCK
DRAM RAS# ACTIVATE TO PRECHARGE : 15 DRAM CLOCK
2nd information: 8-3-6-4-6-4-6
3rd information: 15-5-1-7-7
daha böyle epey bilgi var da hepsini yazmaya gerek yok heralde...
pek çakmam ama elle değiştirmem gereken kısım galiba 15 DRAM olan yeri 20 yapmak. işin ilginci de o liste en fazla 15 olarak görünüyor (diye hatırlıyorum).
tüm bunlardan... sistemdeki sorunları oluşturmak adına bir abukluk görebiliyor musuz? ne öneriyorsunuz? (başka bir bilgi isterseniz verebilirim, sistem xp (vista veya w7 de kurabilirim...)
şimdiden ilginiz, önerileriniz ve değerli vaktiniz için teşekkür ederim.
tekrar merhabalar...
elimizde harddiskli bir sony handycam ile çekilmiş ve bilgisayara mpeg olarak aktarılmış 30-40 tane vidyo dosyası var...
bu malzeme ile genel hatlarıyla şu tarz bir çorba yapmak istiyoruz:
-vidyolardan gereksiz bölümleri kesmek
-vidyolar arasına tek renk bir arka-zemin üzerinde duran bir yazı eklemek
-direkt vidyoların üzerinde gerek alttan geçen yazı şeklinde, gerek ekranda birden belirip sonra yokolan yazı şeklinde birşeyler ekleyebilmek
-gerekli alanlarda vidyonun sesini komple kısıp herhangibir müzik ekleyebilmek
-bazı sahnelerin hızlı, bazı sahnelerin ağır çekimde geçebilmesini sağlamak
bu işlemler için hangi işlevli programı (veyahut da program kardeşliğini) önerirsiniz bana?
elimizde harddiskli bir sony handycam ile çekilmiş ve bilgisayara mpeg olarak aktarılmış 30-40 tane vidyo dosyası var...
bu malzeme ile genel hatlarıyla şu tarz bir çorba yapmak istiyoruz:
-vidyolardan gereksiz bölümleri kesmek
-vidyolar arasına tek renk bir arka-zemin üzerinde duran bir yazı eklemek
-direkt vidyoların üzerinde gerek alttan geçen yazı şeklinde, gerek ekranda birden belirip sonra yokolan yazı şeklinde birşeyler ekleyebilmek
-gerekli alanlarda vidyonun sesini komple kısıp herhangibir müzik ekleyebilmek
-bazı sahnelerin hızlı, bazı sahnelerin ağır çekimde geçebilmesini sağlamak
bu işlemler için hangi işlevli programı (veyahut da program kardeşliğini) önerirsiniz bana?
elimizde 3-4 tane mini-dv kaset var..
ama elimizde bunu çeken, oynatan bir kamera yok.
bunları adam gibi dvd veya vcd'leştirmek için hangi yolu önerirsiniz, daha kolay olur?
1) bunları okuyan bir alet varsa, o aletten satın alıp, bilgisayar bağlantısını yapıp, bilgisayara aktarmak şeklinde mi?
2) sirkeci gibi bi yerde bu iş için para kazanan bir mekana bırakma şeklinde mi?
3) mini-dv kamerası olan birinden kamerayı ödün alarak mı? (bunu seçenekler çok görünsün diye yazdım. yoksa öyle bir tanıdığım yok.)
cevabınız 2. ise o kadar dükkandan rastgele bir seçim olsun istemiyorum aslında. güvenilir bi yer bulmak istiyorum. antenlerimiz uyuşsun istiyorum. yani referanslarınız varsa sözlükten özel mesaj da bekleyebilirim arkadaşlar...
ama elimizde bunu çeken, oynatan bir kamera yok.
bunları adam gibi dvd veya vcd'leştirmek için hangi yolu önerirsiniz, daha kolay olur?
1) bunları okuyan bir alet varsa, o aletten satın alıp, bilgisayar bağlantısını yapıp, bilgisayara aktarmak şeklinde mi?
2) sirkeci gibi bi yerde bu iş için para kazanan bir mekana bırakma şeklinde mi?
3) mini-dv kamerası olan birinden kamerayı ödün alarak mı? (bunu seçenekler çok görünsün diye yazdım. yoksa öyle bir tanıdığım yok.)
cevabınız 2. ise o kadar dükkandan rastgele bir seçim olsun istemiyorum aslında. güvenilir bi yer bulmak istiyorum. antenlerimiz uyuşsun istiyorum. yani referanslarınız varsa sözlükten özel mesaj da bekleyebilirim arkadaşlar...
evde, orada, burada anısal ve düğün gibi ortamlarda resmisel çekim yapmak adına başlangıç seviyesinde (daha önce kullanmadık hiç) kullanmak için bir video kamera almamız gerekiyor...
internetten alışveriş yapan sitelere baktığımızda çekilen görselin kayıt saklanması adına bir çok seçenek mümkün. ama gelin görün ki daha önce kullanmadığımızdan mütevellit kararını veremedik. süremiz de kısıtlı olduğundan bunun kararını video kamera delisi sözlükdaşlarıma bırakmak amacıyla buradayım...
60 GB HDD
70 GB HDD
80 GB HDD
120 GB HDD
16 GB Dahili Hafıza
Dvd
H.D.D
Hafıza Kartı
HDV
Memory Stick
SD Card
SDHC Card
gibi seçeneklerimiz mevcut.
sizce hangisi ve niye o seçilmeli?
bilgisayar ve harici disk sorunumuz olmuyor hiç. zaten sürekli kaydedip akşam bilgisayara atmayı planlıyoruz üzerinde oynamalar yapabilmek için...
internetten alışveriş yapan sitelere baktığımızda çekilen görselin kayıt saklanması adına bir çok seçenek mümkün. ama gelin görün ki daha önce kullanmadığımızdan mütevellit kararını veremedik. süremiz de kısıtlı olduğundan bunun kararını video kamera delisi sözlükdaşlarıma bırakmak amacıyla buradayım...
60 GB HDD
70 GB HDD
80 GB HDD
120 GB HDD
16 GB Dahili Hafıza
Dvd
H.D.D
Hafıza Kartı
HDV
Memory Stick
SD Card
SDHC Card
gibi seçeneklerimiz mevcut.
sizce hangisi ve niye o seçilmeli?
bilgisayar ve harici disk sorunumuz olmuyor hiç. zaten sürekli kaydedip akşam bilgisayara atmayı planlıyoruz üzerinde oynamalar yapabilmek için...
madem oynamıyorum, madem bitirdim vs diyerekten 1-2 oyun sildim sistemden. bir ara 2-3 hata verdi. geçemeyince yoksay dedim.
şu an bu yazıyı yazdığım font da dahil ne kadar yazı varsa ekranda (sağ tıklama menüsündekiler, program seçenekleri, görev çubuğundaki herşeyin isimleri vs) hepsi "kalın" durumundalar...
görünüm özelliklerinden felan da kurcaladım ama değişiklik olmuyor..
sistem xp..
neler önerirsiniz sanki fontları viagra yutmuş gibi duran bu sözlükdaşınıza?
şu an bu yazıyı yazdığım font da dahil ne kadar yazı varsa ekranda (sağ tıklama menüsündekiler, program seçenekleri, görev çubuğundaki herşeyin isimleri vs) hepsi "kalın" durumundalar...
görünüm özelliklerinden felan da kurcaladım ama değişiklik olmuyor..
sistem xp..
neler önerirsiniz sanki fontları viagra yutmuş gibi duran bu sözlükdaşınıza?
merhabalar sayın Star Trek fanatikleri, Atılgan severleri...
hazır efsanevi dizi Battlestar Galactica'yı da uğurlamışken... sürekli izlediğim uzay içerikli bir dizi olsun diyerekten.... ne zamandır da zaten aklımdayken... hazır yeni filmi de vizyona girmeye gelirken: şu Star Trek olayına el atayım dedim.
dedim demesine de kafam da karıştı malesef... çünkü çok büyük bir evren bu... kendim ıkınarak bunu çözeceğime, zaten ezbere bilen fanatikleri vardır diye düşündüğümden sormak istedim.
bu seriye (filmleri de dahil) nasıl bir izleme politikası geliştirmeliyiz? mümkünse izleme sırasını öğrenebilir miyim? mesela filmlerini direkt en başta izlersek bir problem olabilir mi? maksadım en hafif zararla kapatmak. yani olur ya filmlerinde bilmem hangi dizisine, bölümüne ait göndermeler şunlar bunlar varsa atlamak istemiyorum...
şimdiden teşekkürler eder, turist ömer şeklinde selamlarım.. ;)
hazır efsanevi dizi Battlestar Galactica'yı da uğurlamışken... sürekli izlediğim uzay içerikli bir dizi olsun diyerekten.... ne zamandır da zaten aklımdayken... hazır yeni filmi de vizyona girmeye gelirken: şu Star Trek olayına el atayım dedim.
dedim demesine de kafam da karıştı malesef... çünkü çok büyük bir evren bu... kendim ıkınarak bunu çözeceğime, zaten ezbere bilen fanatikleri vardır diye düşündüğümden sormak istedim.
bu seriye (filmleri de dahil) nasıl bir izleme politikası geliştirmeliyiz? mümkünse izleme sırasını öğrenebilir miyim? mesela filmlerini direkt en başta izlersek bir problem olabilir mi? maksadım en hafif zararla kapatmak. yani olur ya filmlerinde bilmem hangi dizisine, bölümüne ait göndermeler şunlar bunlar varsa atlamak istemiyorum...
şimdiden teşekkürler eder, turist ömer şeklinde selamlarım.. ;)
irvine welsh'in Porno isimli kitabını aldım.
bir sorum olacak;
ben Trainspotting filmini çok özel bulsam da, çok sevsem de, ("bir rüyaya ağıt" filminden daha etkileyicidir gözümde) kitabını okumak hiç kısmet olmamıştı. filmi de izlediğim için artık gerek görmüyordum işte.
şimdi o kitabı okumadığım için, bu kitabı okumaya başlamamda bir sakınca var mıdır? ille de kasıp alıp okumamı önerenler var mıdır? ona göre buna başlamayı geciktireceğim çünkü...
bir sorum olacak;
ben Trainspotting filmini çok özel bulsam da, çok sevsem de, ("bir rüyaya ağıt" filminden daha etkileyicidir gözümde) kitabını okumak hiç kısmet olmamıştı. filmi de izlediğim için artık gerek görmüyordum işte.
şimdi o kitabı okumadığım için, bu kitabı okumaya başlamamda bir sakınca var mıdır? ille de kasıp alıp okumamı önerenler var mıdır? ona göre buna başlamayı geciktireceğim çünkü...
fazla kafa şişirmeden tüm doneleri özet geçiyorum:
-modem zyxel 660...
-modem bir switche bağlı. switchten de 2 ayrı makinaya kablo gitmekte...
-çalışma grupları ismi aynı olan bir ağ kuruldu ve her makina da ayrı ayrı önce modemden/hubdan geçiyor şeklinde tanıtıldı...
-alt ağ geçitleri aynı...
-ağ bağlantıları gelişmiş ayarlardan tcp-ip gelişmiş seçeneklerden DHCP etkin ve wins bölümünden tcp-ip üzerinden netbios etkin...
-yine ağ başlantıları gelişmiş ayarlardan seçime bağlı ağ bileşenlerinin hepsi onaylı...
-klasör seçeneklerinden "basit dosya paylaşımı kullan" işaretli değil...
-makina 1'in ağ bağlantıları listesinde yerel ağ bağlantısı ile 1394 bağlı... makina 2'nin ise sadece yerel ağ bağlantısı bağlı ki zaten başka birşey yok listesinde.. eski usb modem hariç..
-makina 1; xp proSP3 sahibi. makina2; sp2 sahibi..
- her iki makinada da güvenlik duvarları kapalı... ki bir önceki denemede açıktı ama özelliklerinden yazıcı ve dosya paylaşımı işaretliydi...
bu durumda;
her iki makina da çalışma ağını görüyor... ama;
makina 1; çalışma grubu listesinde sadece kendini...
makina 2; çalışma grubu listesinde hiç birşey...
görüyor...
şu durumda yapacak başka birşey var mı? yoksa makina insan savaşı başlamış sayalım mı?
-modem zyxel 660...
-modem bir switche bağlı. switchten de 2 ayrı makinaya kablo gitmekte...
-çalışma grupları ismi aynı olan bir ağ kuruldu ve her makina da ayrı ayrı önce modemden/hubdan geçiyor şeklinde tanıtıldı...
-alt ağ geçitleri aynı...
-ağ bağlantıları gelişmiş ayarlardan tcp-ip gelişmiş seçeneklerden DHCP etkin ve wins bölümünden tcp-ip üzerinden netbios etkin...
-yine ağ başlantıları gelişmiş ayarlardan seçime bağlı ağ bileşenlerinin hepsi onaylı...
-klasör seçeneklerinden "basit dosya paylaşımı kullan" işaretli değil...
-makina 1'in ağ bağlantıları listesinde yerel ağ bağlantısı ile 1394 bağlı... makina 2'nin ise sadece yerel ağ bağlantısı bağlı ki zaten başka birşey yok listesinde.. eski usb modem hariç..
-makina 1; xp proSP3 sahibi. makina2; sp2 sahibi..
- her iki makinada da güvenlik duvarları kapalı... ki bir önceki denemede açıktı ama özelliklerinden yazıcı ve dosya paylaşımı işaretliydi...
bu durumda;
her iki makina da çalışma ağını görüyor... ama;
makina 1; çalışma grubu listesinde sadece kendini...
makina 2; çalışma grubu listesinde hiç birşey...
görüyor...
şu durumda yapacak başka birşey var mı? yoksa makina insan savaşı başlamış sayalım mı?
Ferdane'yi bilen bilir. biz bilemedik değerini. kapandı diye duyduk. o tarz bir mekan önerebilir misiniz? şirin şirin bir köşede vişne şarabımızı içebileceğimiz böyle...
2008'in şu yeni yayın sezonunda bu sene yeni başlamış hangi dizileri önerirsiniz?
ben Fringe ve True Blood dizilerini severek... 90210'u da vakit geçirmek için izliyorum. bunların dışındaki önerilere açığım...
ben Fringe ve True Blood dizilerini severek... 90210'u da vakit geçirmek için izliyorum. bunların dışındaki önerilere açığım...
stajerlik sistemleri nasıl işliyor acaba bu öğrencilerin?
kaçıncı senelerinde stajerlik yapıyorlar bir dişçinin yanında?
misal şu tarihte (temmuz'un ortası) üniversite kapalıdır heralde. bu durumda yazın stajerlik yapabiliyorlar mı?
ve haftanın kaç günü yapmak zorundalar en az?
şimdiden cevaplar için teşekkürler...
kaçıncı senelerinde stajerlik yapıyorlar bir dişçinin yanında?
misal şu tarihte (temmuz'un ortası) üniversite kapalıdır heralde. bu durumda yazın stajerlik yapabiliyorlar mı?
ve haftanın kaç günü yapmak zorundalar en az?
şimdiden cevaplar için teşekkürler...
son kitabı da okuduk ettik, tadına doyamadık, hüzünlendik... kalan 2 film çekile dursun... sizlerden harry potter tadına öneriler istiyorum. yeni başlayan bir seri olabilir, çoktan yazılıp tamamlanmış seriler de olabilir. farketmez. yeter ki o lezzette birşeyler olsun, içine dalıp çıkamayayım, karakterlerin isimleri dilimden düşmesin vs..
bu arada söyleyeyim... içinde konuşan hayvanlar felan olan ürünleri pek sevmiyorum. hiç okumadım ama "altın pusula" filmini daha filmden çıkar çıkmaz yolda unutuvermiştim. yıldıztozu'nu da çok tutmadım. eragon desen eh işte. tabi bunların hepsini film olarak değerlendirdim.
şimdiden teşekkürler...
bu arada söyleyeyim... içinde konuşan hayvanlar felan olan ürünleri pek sevmiyorum. hiç okumadım ama "altın pusula" filmini daha filmden çıkar çıkmaz yolda unutuvermiştim. yıldıztozu'nu da çok tutmadım. eragon desen eh işte. tabi bunların hepsini film olarak değerlendirdim.
şimdiden teşekkürler...