(7) 

İsa'nın son akşam yemeği tablosunun yerli sanatçı versiyonu

matrix #946508 
başlıktaki olayı biliyorsunuzdur. fotoda yerli müzik sektörünün sağlam isimleri yer alıyordu. cahit berkay, cem karaca vs gibi. 10 dk'dır google araması yaptım ama sonuç alamadım. sormak zorunda kaldım. o çalışma lazım bana. şimdiden çok teşekkürler bulacak bulduracak arkadaşlara...
(1) 

Beşiktaş'ta gidilesi nargile cafe önerilerinizi rica etmece

matrix #929665 
-nargile içebileceğimiz
-laptop götürüp rahatlıkla şarja takabileceğimiz
-oturdukça içimizin daralmayacağı

hangi mekanları önerirsiniz beşiktaş'ta?

öncelik sahil sırası olsun ama kartal heykeli - bkm arasındaki bölgede de olur tabi.
(4) 

Çaylaklıkta "online" kalma süresi hakkında

matrix #921654 
çaylak olanların ne kadar süre online kaldığının önemli olduğunu duydum. doğru mudur bilmem ama doğruysa şöyle bir sorum olacak:

şimdi çaylak olan biri 7/24 açık bilgisayarında sekmelerden birinde ekşi sözlükte login olsa, o sekmeyi kullanmadığı halde bile online kalmış sayılır mı sizce? yoksa online olma süresi sözlükte hareket ettiğiniz (linkten linke geçmece vs) süreyi mi kapsıyordur?
(4) 

Önerebileceğiniz TTNET alternatifleri var mı?

matrix #921200 
TTNET'ten aradılar da bugün. efendim tahahhüt süreniz bitti, netlimitsiz bilmem ne hödösü için 60 tl yapalım 24 ay çakalım dediler. düşüneceğim dedim.

biliyorum hepsi ttnet altyapısını kullanıyor bla bla ama yine de insan merak ediyor. çünkü son 6 aydır turknet zırt pırt arıyordu "ev telefonu da dahil şu kadar tl ödeyin bize geçin" diye.

başka neler var bilmek istiyorum.

aslında tahahhütsüz birşeyler süper olur da, ille olacaksa süresi az olsun isterim. download'cı insanım bu arada. diziler, filmler, x-art'lar vuhuuu...
(3) 

Batman'deki Joker'in kişiliği hakkında

matrix #920001 
Şimdi tamam, Heath Ledger insanı Joker'i çok süper oynamış ve bir çoğumuza sevdirmiştir. Filmin de kendisini bir kaç level yukarı taşımıştır.

Yine de Joker üzerine objektif bir bakış attırasım geldi.

Ben öyle ya da böyle "hastalıklı bir zihin" olduğunu düşünüyorum Joker'in. sizler ne dersiniz bu konuda? "onun tarzı var" demek yeterli olur mu misal. kimin tarzı yok ki hani. bir de Joker'in bir felsefesi var mıdır sizce...
(1) 

Son kullanma tarihi geçen içkilerle alakalı...

matrix #911530 
nasıl becerdiğimizi sormayın. :) başımızdan geçen taşınma mevzuları sırasında açılmamış kolilerden birinde 3 şişe içki buldum.

1) bomonti bira. boynunda 10/11/13 yazıyor.
2) remy martin - fine champagne cognac 50cl. hiç açılmamış. arka tarafında en aşağıda 2010/06/30 yazıyor.
3) baileys irish cream 1L. bunun da arka etiketinde best taste before 09-2014 yazıyor. bu açılmış zamanında ve biraz tadına bakılmış.

bomonti'yi sallayın, onu esprisine yazdım. istesem de içmem ama saklarım bundan sonra hatıra olarak. ama diğer 2 yabancı içkiyi atmaya kıyamadım. deneyimim de yok tarihi geçmiş içkiler adına. şu durumda içilebilirler mi? (içmekten kasıt da kafaya dikip bitirmek değil. tadına bakmak işte.) yoksa vücuda zarar verecek şekilde maddesel olarak değişim göstermişler midir?

şimdiden teşekkürler bilimsel olarak iş görecek cevaplarınız için.
(8) 

[felsefe yapmaca] Emrah S.'in "mutluluk" için söylediği cümleye ne dersiniz

matrix #907637 
"Mutlu olmak için bir sürü faktörün bir araya gelmesi gerekir. Mutsuzluk için tek neden yeter."

adamın kitabındaki bu söz aklıma takıldı da. farklı insanların bakış açılarını merak ettim.

bir yanım katılıyor, diğer yanım inandırıcı bulmuyor. katılmayan tarafım bunu "kolay pes etmek" olarak yorumluyor. sorun "mutsuzlukta" değil bizzat kişinin kendisinde de olabilir gibi. o bir neden "hangi konuyla" alakalı ise, tam tersi bir gelişme de sizi mutlu edebilir ki bu da "tek bir neden" olmuş olabilir mutlu olmak için de...

sizler ne düşünüyorsunuz? (lütfen emrah serbes'i burada etkisiz eleman olarak ele alın. onun kişiliği vs sorudan bağımsızdır. bizzat şu netlikte olursak sevinirim: "bu cümleye katılır mısınız? katılmaz mısınız? ve neden?..." )
(2) 

Facebook'ta paralı mesaj atarken (diğer kutusu yerine gelene gitsin diye)..

matrix #877215 
önemli bir konuda yazdığımız mesajın "diğer kutusu" içinde kaybolmaması için, baktık 0,60 kr bir ücreti var diye, bastık parasını yolladık. işlevsel oldu. şak diye görüldü. ki amaç görülmesi idi.

merak ettiğim konu şu. şimdi normalde "paralı yolla" seçeneği yok. biz yazıp gönder dediğimizde o bize sordu "0,60 kr verirsen direkt gelen kutusuna gönderebiliriz" diye. peki biz aynı kişiye 2. bir mesaj atmak istediğimizde tekrar para verecek miyiz yoksa 1 kereye mahsus mudur bu?

çünkü hala seçenek yok ortada "gelene gönder" ve "diğere gönder" şeklinde. kesinlikle parasını verip gelene gitmesini istersek ne yapıyoruz?
(3) 

söz vermek (ve/veya sözün tutulmaması) ile alakalı etkilendiğiniz cümleler?

matrix #874238 
öyküleşecek bir yazının içine eklemek üzere "söz/ler vermek" ve/veya "bu sözün tutulmaması" üzerine ünlü birilerinin olur, bir kitaptan olur, filmden olur, sizin kendi üretiminiz olur, kısacası "kapak" etkisi yaratabilecek özellikli de olabilir, size etkileyici gelen cümleleri okumak isterim.
(3) 

Mimarlık okuyanlar için Autocad kullanma hakkı nedir?

matrix #873378 
kuzenim mimarlık okuyor. autocad'in sitesini kurcaladım ama çok fazla dolu bir site olduğundan çıkış yolu bulamadım.

okul okuyan öğrencilerin geçici olarak ücretsiz olarak kullanabildiklerini söyledi bana. konu hakkında bilgisi olanlar varsa uygun yönlendirmeyi yaparlarsa çok seviniriz.

bir de yöntem nasıl olacak. siteden kayıt olunca bize indirme linki mi verecek?

(gerçi ben bu fikirden önce 2012 kurdum, crack'ledim, kullanıyordu misler gibi ama, geçen yanlışlıkla güncellemiş programı. şimdi uninstall edip yeniden kursak bile tam açılırken ortadan kayboluyor pencere. bir türlü çözemedik gitti o problemi.)
(3) 

instagram'da "şu" nasıl yapılıyor?

matrix #869672 
1kitap1insan gibi hesaplar var. onların adını etiketleyerek bir paylaşım yapınca seni görüyorlar ve paylaşımını kendi hesaplarında yayınlıyorlar. işte bunu nasıl yapıyorlar?

normalde fotonun aynısını yayınlıyorlar sayfalarında. altına da işte "bugünki paylaşımımız @abuzittin kişisinden gelmiştir" falan yazıyorlar. yani o adamınkini rt etseler (ki instagramda rt yok diye biliyorum) adamın foto altı yazıları da görünür hani. bunda öyle olmuyor. bunun için fotoyu telefona kopyalamaları lazım. ama instagram bu hizmeti de sunmuyor.
(4) 

Vücuttaki yağ oranını düşürmek için en net kıstaslar nelerdir?

matrix #867295 
elbet kişiden kişiye değişecek bir konudur. yine de teorik olarak sormak istiyorum.

ana amaç yağ oranını düşürmek. yani göbeği yok etmek falan.

bunun için türlü türlü dietler, spor formları ve hepsinin ortak çalışması falan şarttır da; yine de matematiksel olarak;

-şunlar KESİNLİKLE artık tüketilmeyecek ya da en kötü ihtimalle AZALTILACAK (misal şeker)
-bunlar da onların yerine daha çok TÜKETİLECEK (misal su)

dediğimiz gıda maddeleri nelerdir? isterse o yağ oranına milyonda 1 etki etsin farketmez. doğa kuralları adına soruyorum yani bunu.

cahil birine anlatır gibi anlatabilirsiniz. yani "bunu kesin biliyordur" diye düşünmeyin lütfen. sabah 1 tane yumurta kesin ye, ekmek kepek olsun... gibi gibi herşeye açığım.

yaş 29, boy 170, kilo 78

spor olarak uzakdoğu kökenli kas ve tendon çalışması olan bir tür çi-gonk sayılan "yi jin jing" eğitim geçmişim var. onun form setini yapmaktayım. sabah uyanınca ve akşam yatarken yapılmakta. şimdilik bir spor salonu ritüeline alıştıramam kendimi. ama günlük mekik ve şınav setleri ekleyebilirim. aslında yapıyorum da çok az oluyor. bir de yürüyüş yapabilme imkanım var. çok kassam bisiklet de alırım da şimdilik eldekilerle yetineyim diyorum. sigara içmiyorum bu arada.
asıl sorum tabi gıdayı adam etmekte.
(3) 

Biraz mekik, hiç mekikten iyi midir?

matrix #867294 
:)

tüm ayrıntıları kenarda tutaraktan (çok mekik çekersiniz ama yemek ve uykuyu adam etmezsiniz, ya da günde az çekersiniz mesela 15-25 kadar... gibi gibi) kesin olarak bunu söyleyebilir miyiz matematiksel olarak:

mekik, hiç mekikten her zaman koşulsuz daha iyidir.
(1) 

Kostüm tadında kukuleta arıyoruz? gören duyan? şurada var diyen?

matrix #862765 
merhabalar, bir arkadaşıma kukuleta lazım oldu baştan aşağıya şeklinde. yüzüklerin efendisi evrenine uygun olabilecek tarzda. nerelerden (istanbul ya da yurtdışında site olarak) temin edebileceğimize dair fikrinizi almak isterim. şimdiden teşekkürler.
(2) 

İstanbul'daki IMAX salonları arasında fark var mı? deneyimleriniz?

matrix #860120 
Senelerdir istinyepark'taki IMAX salonuna gelen neredeyse bütün filmleri izledim. Zaten cinemaximum'a para verilebilecek tek şey imax'tir. gerisi değmez o acımasız rakamlara.

İstinyepark IMAX'in hakkı var şimdi. Görüntü desen çok net. (Tabi özellikle imax teknolojisi ile çekilen filmlerin gösterimini kastediyorum. Yoksa bizim bu salonda Recep İvedik 4 çöplüğünü bile göstermişlerdi açgözlülüklerine doyamayıp daha çok paralar kazanmak için. salonun teknolojisi müsait yani sıradan filmleri de oynatmaya. onları es geçelim konumuzdan.) Gravity mesela hayran bırakmıştı. O kadar büyük bir perdede o kadar net, canlı bir uzay keyfi yaşamak anlatılmaz.

Ses desen kristal berraklığında. (bu ne demekse. ama başka sıfat bulamadım anlatabilmek için.) tabi bazen yeterince açmıyorlar sanırım. benim övdüğüm yeterince açılanlar. Robocop'ta mesela kulaklar bayram etmişti. Ya da Fury'de.

Sonradan MarmaraPark'ın içine de açtılar imax salonu. 1-2 sene önce galiba. ve bu sene de anadolu yakasında da AkasyaAVM içine açtılar bir tane. İstinyepark dışındakilere hiç gitmedim. Mesafe olarak uzak kalıyorlar bana.

O yüzden de bu konuyu açtım işte. Hepsini (ya da en az iki tanesini) deneyimlemiş olanlar varsa aralarında fark var mı? varsa nelerdir duymak isterim... (işin bir de yurtdışı hali var ama onu da deneyimlemiş olan varsa eklemesinde sorun olmaz. çünkü sanırım imax aslında 70 mm birşeymiş. biz türkiye'de digital imax salonlara sahip olduğumuzdan o deneyimi yaşayamıyormuşuz. aslında akasya avm yeni açıldı ya, işte acaba onda bu teknolojiyi kullanmış olabililer mi diye merak etmekteyim.)

bu arada şu örneği de vermek istiyorum. The Dark Knight filmi çekildiğinde imax kameraları çok külfetli bir teknoloji olduğundan filmin tamamı yerine, bazı sahneleri imax'li çekilmişti. sonra görüntüler birleştirilmişti. bu farkı normal bir salonda hissedemediniz doğal olarak. Ama imax salonunda şöyle bir deneyim oldu. Filmler malum dikdörtgen görüntü içinde yer alır. altta üstte beyaz şeritler vardır. işte o filmi izlerken, eğer imax'li bir sahneye sıra geldiğinde o beyaz şeritler adeta yok oluyordu. yani oralara da filmden sahneler doluyordu. zaten perde kocaman hani, bir de o şekil alınca karşı duvar bildiğin komple film halini alıyordu.

Son olarak da Avatar'dan bahsedeceğim. istinyepark imax'te en büyük film deneyimini Avatar 3D ile almıştım. Onun 3D'si gibi bir 3D zaten hala gelemedi ama onu bir de imax salonunda izlemek apayrı bir deneyim idi.

cevaplar için şimdiden teşekkürler.
(3) 

yanlış adrese gelip haciz yapmaları konusunda bilgi isteği

matrix #841769 
az önce eve geldim ki daire kapısında bilmem ne hukuk bürosundan bırakılmış bir bilgi kağıdı var.

alakamız olmayan bir isim ve soyisime ait bir borçtan dolayı "yapı kredi kankasına olan borcunuzdan dolayı adresinize hacze gelinmiştir. evde olmadığınızdan dolayı şimdilik işlem yapılmamıştır. bizi arayın. yoksa bir dahaki sefere icra memuru, polis ve çilingir ile kapınız açılacak ve eşyalarınız haczedilecek." notu var. bir de dikkat 10 gün sürelidir yazmışlar.

tamam, şimdi telefonları arayıp avukat ile konuşup durum açıklanacak (heralde bu adreste bizden önce oturanlara ait. bilemiyorum) falan ama benim sormak istediğim abuk durum şu:

diyelim ki ben şehir dışındayım. anca 2 hafta sonra geleceğim. kağıdaki kağıdı da görüp bana haber verebilecek kimse yok. şimdi bu karışıklığı netleştirmeden, bu denyolar gelip kapımı kırıp benim değerli eşyalarımı alıp gidecekler mi yani? bu nasıl bir haktır? ("türkiye abi ne bekliyorsun ki" diyeceğinizi tahmin ediyorum ama olsun, insan yine de bir mantıksallık istiyor..)
(1) 

Ebay'den satın-alma üstadlarına 2 sorum var...

matrix #838189 
soru 1:

www.ebay.co.uk sitesinde 1 tane birşey beğendim. £4.00 fiyatı var. "postage" bölümünün "see details" kısmına girdiğimde de şu bilgileri okuyorum:


Item location: Ware, United Kingdom
Posts to: Worldwide
£3.00 Turkey Standard Int'l Postage

şimdi bu ürünü alırsam bana toplamda 7 euro'ya mı patlayacak? postacı kapıma kadar getirdiğinde ekstra para isteyecek mi benden?


soru 2:

yine aynı sitede £21.00 bedelinde bir ürün var. ve açık artırmada. 3 gün sonra bitecek. bunun da "postage" kısmında "May not post to Turkey - Read item description or contact seller for postage options" yazıyor idi. ben de adama özel mesaj atıp ürünü türkiye'ye yollayabilecek mi diye sordum. bana 10 dk arayla 2 ayrı mesajla şöyle geri döndü:

- yes sure no problem i will just get a price from royal mail.

- just got a price and it will be £69 to send it

bu ürününün açık artırmasını ben kazandım diyelim. bana toplamda 21+69= 90 euro'ya mı patlamış olacak? gümrük vergisi muhabbeti nasıl işliyor. yani ürünün asıl bedeli olan 21 euro üzerinden mi yoksa kargo dahil bedeli olan 90 euro üzerinden mi sınırı geçip geçmediğime bakılıyor ve bana vergi çıkartılıp kapıda teslim ederlerken alınıyor?

soruların haricinde ekstra tavsiyeleriniz, püf noktalarınız falan varsa dinlemek isterim. o kadar kıl oluyorum ki türkiye'de olduğuma. süper şeyler bulunabiliyor ebay'de ama kargodur, gümrüktür bel büküyor.
(2) 

Tez Aranıyor: sağlık sektöründe yapılmış, motivasyonu arttırıcı...

matrix #833601 
buraya mı soruluyor tam bilemedim ama şansımı deniyorum. sonuçta ne tezlerden anlarım ne de alanıma girer. sözlük yazarı olmayan bir arkadaşım için tüm çabam.

"80-100 kişiye sağlık sektöründe yapılmış ve motivasyonu arttırmaya yönelik hipotez"

arkadaşımın sorusu bu. bir de not eklememi istedi. o da şu: "saglikcalisanisagligi.org sitesindeki pdf hariç"

şimdiden teşekkürlerimi sunarım.

kirmizihap - gmail
(2) 

Frontline gibi pire damlaları sanırım tam-çözüm olamıyorlar...

matrix #832370 
anneyi arada bahçeye saldığımızdan mütevellit 2.5 aylık dört yavrusu ile birlikte pirelendiklerini farkedince frontline marka pire damlası alıp kafamda kurduğum bir yöntemle* (yazının sonunda açıklayacağım) önce anneyi, 3-5 gün sonra yavrulardan birini, 3-5 gün sonra da bir başkasını damlaladım. şu an yavrulardan ikisi hala damlasızlar. damla yaptığım yavrulardan biri şu an klavyemin kenarında yatıyor. üzerinden 10 gün falan geçti. bu aralarındaki tek beyaz yavru olduğu için pire gözlemini daha rahat yapıyorsunuz. damladan önce tek bakışta 9-10 tane pireyi görebiliyorduk. damladan sonra aşırı rahatladı hayvan. kaşınma hızı seyrekleşti vs vs. ama şu anda ayaklarında bildiğin kocaman pireler yakaladım 3-5 tane ve keyifle patlattım hepsini tırnaklarımın arasında. pire denilen küçük yaramazlar yavruyken çıt diye ölüyorlar bilirsiniz. ama bunların irileri, yani yumurtlamaya müsait olanları beyaz bir bölge taşırlar. orası ayrıca çıtlar, pire ayrıca. bu konuyu açma nedenim de burada başlıyor zaten.

damlaların mantığı gereği kana karışan damla 24 saat sonra artık kanın içinde dolaşan bir zehirdir. ve hayvanın derisinde beslenmek için onu ısıran tüm pirelerin zehirlenerek ölmesini sağlar. kedinin bedeninde ayrıca yavruların yemesi için anne pireler tarafından bırakılmış pire pisliği olur. yavru önce onu yer. sonra da kan içmeye başlar. şimdi bu damlalar iş görüyor olsalar, benim kedide bu kadar iri pireler buluyor olmam, hadi buldum diyelim, bu kadar rahatça geziyor olmaları saçma değil midir? damlalar iş görmüyor olabilir mi? sonuçta damlalama sürecinde yumurtada olan yavrular dünyaya geldikleri zaman kısa sürede ilk kan partilerinde gebermeleri gerekmez mi?

...

*: kafamda kurduğum mantıksal yöntem denemesi şudur:
şimdi malum bu damlalar, damlatıldıktan 3-5 saat sonra anca kuruyor. ertesi güne kadar da ensede duruyor. ee bu yavrular birbiri ile oynaşıyorlar. anneleri bunları emziriyor. yalayarak temizliyor. damla denilen zımbırtının da yalanmaması gerek. tehlikeli. bu sebeple önce anneyi damlaladım ve ayrı bir odada tuttum 1-2 saat. 3-5 gün sonra yavrulardan birini damlaladım. ve 1-2 saat annesinin ona yaklaşmasını hep kontrol altında tuttum. izin vermedim ensesini yalamasını. 3-5 gün sonra da diğer yavruya yaptım aynı şekilde. 2 tane yavru kaldı. çünkü kutuda 3 tane damla vardı. her neyse. test ettiğim yöntem de şu idi. pire denilen kardeşlerimiz sıcak yerleri sever. mesela halıdan ayaklarıma atlayabiliyor arada 1-2 pire. duramıyorlar fazla o şekilde. işte bu sebeple, bu damlalı ve damlasız kediler bir şekilde birbirleri ile sarmaş dolaş olduklarından ve pireler de o beden senin bu beden benim diye zıplayabileceklerinden, toplam pire sayısını bu şekilde kırabileceğimi düşündüm. zehirsiz bedenden, zehirliye geçen ve oradan beslenen pirelerin zehirlenmesi mantığıyla.

yalnız şaka maka epey pire uzmanı oldum bu sayede. "karma yasası" işte.
her türlü olay öğretici olabiliyor. misal her zaman tırnakla öldürmüyorum. masada bir bardak var. pireyi 2 parmak arasında sıkıştırdıktan sonra elinizi bardağa sokuyorsunuz ve suyun içinde parmaklarını açıyorsunuz. suyla tanışan pire afallıyor ve kısa sürede nalları dikiyor ya da bayılıyor. çünkü bu kardeşlerimiz yüzmeyi bilmiyorlar. takdir-i ilahi işte. :D
(14) 

Mahkemede şahit olacağım. vereceğiniz öğütleri dinlemek istiyorum.

matrix #823694 
önce soru, sonra ayrıntılar..


eylül'ün sonunda mahkemem var. eski iş arkadaşımın davası. kendisi davacı. patrona karşı onun şahitliğini yapacağım. yani "iş kanunu" mahkemesi bu. kafamda sorular var.

1) mahkemeye giderken kılık kıyafet çok önemli mi? ben hayatımda takım elbise giymedim. bu iş için de çok gerekmiyorsa giymek istemiyorum. adaletin yerini bulmasında bu tarz manipüle araçlarından tiksiniyorum. yine de merak etmeden duramıyorum. ne kadar önemli bu? kirli sakal gidebilir miyim? kot pantolon tişört ile gidebilir miyim?

2) şahitlik nasıl işliyor. yani orada bana patron ve arkadaşımın dibinde "ne biliyorsan anlat" mı diyecekler? hikaye uzunsa ne olacak? tamamını dinletebilecek miyim orada? atıyorum ben bir cümle kurduktan sonra patron oradan gülerse, hadi canım derse, yalan bu yahu dese... gibi durumlarda uyarıp sustururlar mı onu? yazıyla kendimi 10 numara ifade edebilen bir insan olsam da yüzyüze ilişkilerde bocalayabiliyorum heyecanlanıp, öfkelenip..

ayrıntılar:

arkadaşımı işten çıkardılar mart sonu. 15 yıldan fazla uzun bir eleman olsa da aslında kendisi istifasını sundu önce. sonradan "işveren çıkardı" şeklinde çıkarmışlar. bu sayede işsizlik maaşı da alıyor. ama hala tazminatını ödemediler. zaten o yüzden bu mahkeme. elemanın 40 bin tl kadar tazminatı tutuyor ama 15 bin verelim falan demişler. mahkemede büyük ihtimal sigortada gösterilen rakam kadar maaş aldığını, işe zaten geç geldiğini falan öne atıp rakam kıracaklar. ortada bir sözleşme yok, maaş bordroları yok her ay imzalanan. bunları hiç düzenlemiyordu firma. şimdi onun sözüne karşı bizimkisi olacak ama umarım mahkeme evrak delili ister. genelde bu tarz davalarda devlet işçiden yana oluyor diye duydum hep. benim şahitliğim karşısına da işyerindeki diğer elemanı göstereceklerini düşünüyorum. yani yalancı şahitlik yapacak işte. arkadaşın sigortası en son 1350 görünüyordu aylık sigorta bildirimde. ama aldığı maaş 1600 falan idi.
(4) 

Kediler hakkında öğrenmek istediğim bir kaç soru var.

matrix #821809 
kedimin 5 aylık bir tane, 2,5 aylık 4 tane yavrusu var. ilk doğumundan (4 tane doğurdu ve 3'ü öldü) sonra yavrusu 2,5 aylık kadar olduğunda yine doğurdu. (şahsen ne zaman hamile kaldığını kestiremedik. ev bahçeye açıldığından dolaşmasına izin veriyorduk.)

sonrasını madde madde sorayım gitsin.


1) 5 aylık olan yavrunun hala, ara ara süt içmesi (genelde kardeşleri içerken o da gelip dadanıyor) normal midir?

2) anne kedi öyle eskisi kadar ille de yavrularım yanımda olsun istemiyor ama misal evin çeşitli köşelerinde dağınık halde uyurken yavrular, tek tek arayıp buluyor ve yalayarak uyandırıyor onları. bu hareketi neden yapar? sonuçta artık tuvaletlerini yapmaktalar kuma.

3) yavruları şu anda sahiplendirsem anne kedi durumu nasıl karşılar? 2. maddeden ötürü sürekli onları arama halinde panik olur mu?

4) şu anda veterinere götürüp kısırlaştırabilir miyiz anneyi? çünkü malesef ki bu akşam kızışma belirtisi gördüm ilk kez. camdan içeri girdi ve halıda debelendi sırt üstü. dışardan da zaten erkek kedi iniltileri geliyor. malesef diyorum 3. kez doğum yapmasına katlanamam. şu halde bile yavruları sahiplendiremiyorum çünkü. evde 6 kedi oldular. daha fazlası beni zorlar.
(3) 

[yuva arıyoruz] dört tane 2 aylık, bir tane 4,5 aylık kedi için...

matrix #818198 
Yavru kedi/ler sahiplendirme ilanı:

kedi sahibi olmak isteyenler varsa, dördü 2 aylık, biri 4,5 aylık olan kedilere yuva ve sahip aranmaktadır. kedilerin bütün fotolarına yazının sonundaki linkten ulaşabilirsiniz. (fotoların bazılarında "anne karakedi" de görülüyor ama onu saymayınız. kedi ya da biz ölene kadar bizimle o)

renk ve cinsiyet özellikleri şu şekildedir:

2 aylık olan yavrular; siyah (dişi), siyah-beyaz (erkek), ikiz tekirlerden biri erkek, biri dişidir.
4.5 aylık olan yavru ise erkek siyahtır.

yavruların hepsi insancıl ve oyuncudur. maddi ve manevi olarak uygun durumda olsam hiç birini vermek istemiyordum.

yer; istanbul, sarıyer, istinye'dir. makul uzaklıklara araç ile de getirebiliriz.

buradan mesaj ya da bayneo@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

fotolar için böyle buyrun: imgur.com
(4) 

Annesi emziren yavru kedilerin pire sorunu hakkında

matrix #806292 
Anne kedimizin 5 haftalık 4 tane yavrusu var. Hala süt emiyorlar doğal olarak. Geçen farkettim ki küçük yavrularda kaşınma girişimleri oluyordu. Karınlarına bakınca pirelendiklerini farkettim. Elimle tek tek temizlemeye çalıştım ama namussuz pireler çok başarılılar kaçıp kurtulma, gizlenme konusunda.

Anne kedi eskiden pirelendiğinde ense damlası alarak sorunu hemen çözüyordum. Malum bu damlayı enseye yapıyorsun ki madde kana karışana kadar o bölgeyi yalayıp temizleyemiyor. Şimdi ben yavrulara da aynı damladan kullansam, anne kedi onları bir şekilde yalayacağı için kısır döngüde kaldım.

Şu anda ne yapmam gerek?
(1) 

Bir TTNET tökezlemesi...

matrix #792197 
biliyorum bıktınız bu abuk şirketin abuk sorularını okumaya ama ben yine de yazmak istiyorum.

ayda 45 tl ödüyordum ben. senelerdir de kullanıcısıyım. rahat 7-8 sene olmuştur işte.

faturalar otomatik ödemede olunca yeni farkettiğim üzere son 2 aydır 96 lira ödemişim. hemen açtım adamlara sordum.

bana; nisan 2013 tarihinde başlatmış olduğunuz bir kampanyaymış bu dediler. "2 ay ücretsiz, 10 ay indirimli" özellikli olan 100 gb kotalı 8mbit'e kadar bir paketmiş. ve 2 yıl taahhütü varmış. 2015 nisan'ında bitecekmiş.

şahsen bu kampanyayı onaylayıp onaylamadığım kısmı sisli. ya bana adam gibi anlatmadılar, ya da ben iyice aptala bağlayıp kabul etmişim. onca ay geçmiş. hatırlamam imkansız.

iptal etmek istersem nolur dedim. taahhüt şartları uygulanır. indirimler sonraki faturaya eklenir falan dedi. bu kısımdan çok anlamıyorum.

şimdi siz olsanız ne yapardınız? bu konu nasıl gelişebilir?
(7) 

90 günlük yavrusu olan kedinin yeniden doğurmak üzere olması hakkında fikir

matrix #786693 
3 ay önce kedim ilk kez doğurdu. 4 yavrusu vardı. bir tanesi plesenta şeklinde doğdu. diğeri doğumgünü öldü. bir diğeri 5. gün öldü. geriye tek yavrusu kaldı.

yavru sütten kesildiğinde anneyi kısırlaştırmayı düşünüyordum. o zamanı ne ara atladım bilemedim ama, yavru artık evin içinde dolaşmaya başladığı dönemde anneyi yine bahçeye çıkartıyordum. yani odanın camını açıyordum. gidip geliyordu. haftalardır elbise dolabında yavrusuyla takıldığı için biraz açılıp hava alsın istiyordum.


yavru 7. ve 8. hafta arasındayken annesi artık ona inceden tıslamaya, kendinden uzaklaştırmaya başlamıştı. (tabi şöyle de bir durum var. anne kedi öyle diğer tüm kedilerle pek anlaşabilen bir kedi değil. camdan içeri girmeye çalışan sokak kedilerini fena tokatlıyor. yan komşunun kedisi bizim eve geldiğinde onu fena kıstırıp cezalandırıyor vs. genel ruh haline veriyordum ben mecburen yavrusuna tıslamasını. annelik görevi bitti ve artık o kedi de onun için yabancılaşıyor heralde diyordum.)

hal böyleyken yavru 60 günlük olduğunda annenin karnının ve memelerinin şişmeye başladığını farkettik.

şu an tam 90 günlük oldu yavru. ve bugün annede doğurma belirtileri var. yavru çok hareketli. 2 dk yerinde durmuyor. ki bir de erkek. annesinin üstüne de her fırsatta atlamaya, kuyruğuyla oynamaya kalkıyor tabi ama annesi tıslayınca, hafiften eliyle itekleyince, vurunca o da pes ediyordu. bugün ilginç birşey oldu.

şu an annesi kediyi artık iteklemiyor. ufaklık onun üzerinden ayrılmıyor resmen. ama rahat da bırakmıyor. doğum sorunsuz gerçekleşsin diye ben evin daha sessiz ve sakin odasına aldım anneyi. kutu falan açtım. elbise dolabının altını boşalttım. yine de henüz yer bulamadı. huzursuz. daha önce benim odamda doğurmuştu. şimdi yavru geceleri benim odada ve genel olarak benimle uyuduğundan bu nasıl olacak bilmiyorum diye yan odayı hazırlamıştım. az önce heralde daha doğuma var diyip kapıları tekrar açtım. yavru koştu annesine. şu anda dolapta duruyorlar beraber. yavru yine kıpır kıpır. ama annesi onu yalamaya da başladı.

yavruyu alıp uzaklaştırdığımda bağırıyor da inceden annesi. acep anne tekrar doğum haline girdiğinden bu yaruyu da yeni doğan bir yavru falan mı sanıyor şu anda? bunun dışında nasıl davranayım? yan odada bırakayım mı anneyi kendi haline? gidip yanında oturabilirim de periyodik olarak. her şekilde yer bulur mu sizce doğuma ramak kala? yan odada doğurursa yavruları büyütene kadar orada takılabilir. ben de bu ufaklık ile takılırım diyorum özetle. fikirlerinizi, önerilerinizi bekliyorum.

ha unutmadan anneyi ne zaman kısırlaştırmam gerek en erken? yine aynı hataya düşmeyelim. imkanım olsa bakarım ama ona da yazık. en azından 1 kere doğursun diye (tamam kedilerin annelik duyguları yoktur vs gibi yorumları size zahmet yazmayın. oldu artık bir kere.) kısırlaştırmamıştım bu güne kadar. ama insan vicdan da yapıyor. yavrulara da alışıyor. birilerine vermek zor geliyor.
(1) 

Battlestar Galactica ekibinin bir araya geldiği vidyoyu hatırlayan var mı?

matrix #782480 
dizinin yaratıcısı Ron Moore, oyuncu kadro ile birlikte bir masa etrafında konuşuyorlardı. son bölüm senaryosunu onaylıyorlardı sanırım. hatta sonunda duygusal olarak alkışlıyorlardı sanki. diziye ait ne kadar döküman ve kamera arkası vidyosu bulduysam da hiç birinin içinde göremedim bu dediğim bölümü. çıldıracağım. frak-off diye çığlıklar atmaktayım. hatırlayan var mıdır bsg-daşlarım ilgili vidyoyu?
(8) 

usb flash diske NTFS format atamıyoruz. yardım lazım.

matrix #763939 
kardeşim netten 32 gb bir flash disk almış. markasız. minnie-fare görünümlü.

fat32 atılıyor. ama ntfs olmuyor. ne hızlı ne normal. bitiremiyor işlemi. en son cmd üzerinden convert denemesi yaptım. o da şu şekilde sonuçlandı.

...

Microsoft Windows [Sürüm 6.1.7601]
Telif Hakkı (c) 2009 Microsoft Corporation. Tüm hakları saklıdır.

C:\Users\Root>convert G:/fs:ntfs
Dosya sistemi türü FAT32.
Birim INCI, 23.04.2014 10:34 tarihinde oluşturuldu
Birim Seri Numarası 206F-5897
Windows dosya ve klasörleri doğruluyor...
Dosya ya da klasör doğrulaması tamam.
Windows dosya sistemini gözden geçirdi ve hiçbir sorun bulamadı.
32.751.584 KB toplam disk alanı.
32.751.568 KB kullanılabilir.

16.384 bayt her ayırma biriminde var.
2.046.974 ayırma birimi disk üstünde kullanılabiliyor.
2.046.973 ayırma birimi disk üstünde kullanılabiliyor.

Dosya sistemi dönüştürmesi için gereken disk alanı belirleniyor...
Toplam disk alanı: 32767968 KB
Birim üzerindeki boş alan: 32751568 KB
Dönüştürme için gerekli alan: 99495 KB
Dosya sistemi dönüştürülüyor
Diğer bileşenlere bu birimin değiştiği bildirilemiyor.

C:\Users\Root>

...


ne yapalım sizce?
(6) 

Hukuksal bir mevzu: Şantaj suçlamasıyla karşılaşmak. (işçi, işveren arası)

matrix #755864 
Merhabalar,

kuzenimin içinde olduğu bir mevzu var. belki okurken biraz kopuk gelebilir size. yine de sabır gösterip, hepsini okuyup, soracağınız soruları sorup, ona göre en azından (avukat ya da hukukçu olmasanız bile) fikrinizi belirtirseniz çok seviniriz. Onun, bu konuyu arkadaşlarına sorduğu maili kopyalayıp aynen ekliyorum. kendisi muhasebe bürosunda ofisboy tadında çalışmaktadır. iş sözleşmesi yoktur. her ay elden verilen maaşını (daha doğrusu 1-2 müşterinden alınan aylık ücreti bizzat kendi gidip alıyor ve maaşına sayılıyor) aldığına dair imzaladığı bir bordro yoktur. ve inanılması güç ama asgari ücretin altında çalışmaktadır. neyse geri kalan herşey copy-paste. bir de resim ekliyorum. yazıda ondan bahsediliyor;

....

hacılar bana akıl fikir jimnastiği lazım.

en temiz özeti geçeceğim şimdi:

işyeriyle olan 2-3 senelik çürüme halini biliyorsunuz. dükkan yeni bir ofise taşındı. ama eskisi de geçici süre açık kaldı. ben, 15 yıllık çalışan başka bir eleman ile oraya gidiyorum hep. artık işyerine yaptığım kabaca 2 iş kaldı. şifrelerle aylık ssk'ları girmek. ve aylık muhasebe makbuzlarını kesmek. bunu da ufak ufak elimden alıyorlar. yıldırma politikası.

ofisin yalaka elemanı (yeni büroya gidip geliyor o) şifreleri istedi geçen ay. onlara "tamam yolladım" diyip mail ekindeki çalışmayı yolladım.

açıklaması şu şekildedir:

1) ar (ve namustan yoksun) muhasebe : bizim büronun adı ar muhasebedir. o yüzden öyle yazdım.

2) dacik birliği: ERMENİ HRİSTİYAN kökenli ya bunlar. patron ve yalaka sağ kol. bizim gibi müslümanlara kendi aralarında dacik diyorlar. bizim gevur diyişimiz gibi.

........


bunun üzerine eleman bunu yazdırıp göstermiş. hepsi görmüş. eleman bana "yetenekli adamsın, hepimiz güldük" diye sms attı. o kadar.

aradan 15-20 gün geçti. ben yüzlerini görmedim hiç. her gün işe de gitmiyordum zaten. işte uzaktan işleri hallediyordum falan. çünkü misal ayın son günü sigortalar mı ödenecek? bana veriyorlardı parayı. mesai sonrası ben eve gidip internet bankacılığı ile gece 12'ye kadar bilgisayar başında ödeme yapıyordum vs. neyse mart ayı bitti. diğer arkadaş artık daha fazla çalışmayacam dedi. ihtarname çektirdi işte. 15 yıllık eleman sonuçta. her türlü yasal hakkı var. ben de daha fazla tek kalmayayım ve aynı anda bastırayım diye 1 nisan'da koca bir mail yazdım 2 sayfalık. ne varsa kustum kendi tarzımda. onu da şöyle ekleyeyim:


------
1 nisan'da yazdığım mail:

Başlama notu: Öncelikle elinizde kahve dünyasından alınmış karton kutuda kahve falan varsa onu güvenli bir kenara bırakın.

Şu ya da bu şekilde, etki-tepki, kelebek etkisi, domino taşı, neden-sonuç, kader vs gibi adına ne derseniz diyin, belli bir evrensel ve matematiksel işlemler sonucu tam da "şu noktaya" gelmiş bulunuyoruz. Bunların geriye yönelik muhabbetini, hesap kitap muhasebesini bu yazıda değinmeyeceğim ve lafı da fazla uzatmayacağım. Zaten o tarz bir "geriye yönelik tatava yapmak" ancak sizlerin ayarı-çoktan-kaçmış çenenize ve şişip şişip inmekten folloş olmuş ego'larınıza göre bir davranıştır. Bu şansı da vermeyeceğim size. Bunları ancak geriye yönelik imalat hesaplarken yaparsınız artık üstün muhasebeci meziyetlerinizce... Öte yandan zaten diğer dacik arkadaşım, tüm bunları, 1 seneden beri haddinden fazlasıyla konuştu, anlattı, yazdı, çizdi büyük bir sabırla. O da onun takdiridir. Yoksa benim için bırak yazıyla anlatmayı, yüzyüze dahi konuşmaya tahammül edilesi insanlar değilsiniz uzun süreden beri. Söyleyecekleriniz ego'nuzun en kokuşmuş çukurlarından çıkacağı için en fazla bir kulağımdan girip, diğerinden çıkacaktır. Yani size baktığımda sizi değil, aslında arkanızdaki boş duvarı görmekte olacağımdır.
Bu yüzden bu yazının geriye doğru değil, ileriye doğru bir amacı vardır. Şu noktaya kadar, çifte standartın kol gezdiği bir ortamda, bana önerilmiş olan "ne kadar ekmek, o kadar köfte" fikrini uyguladım. Yoksa elime falçatayı alıp birilerinin gırtlağını kesmiş olmam gerekiyordu durumu dengelemek için. Onun yerine öfkemi kontrol ettim, egoma yenilmedim (tavsiye ederim sizlere de bunu, belki bir gün siz de becerirsiniz ölmeden, çok zevkli birşey) ve ekmek-köfte muhasebesi yapmayı sürdürdüm. Bu öneriyi de bana hepimizin rüyalarına (ya da kabuslarına) bir şekilde girmiş olan bastonlu bir aksakallı dede vermişti zaten.

Ama tam şu anda, mevcut ekmeği de elimden almaya kalktığınız için yeniden gözden geçirmek zorunda kaldım köfte-ekmek formülünü. Ve bu yazı da o yüzden ortaya çıktı işte. İleriye yönelik köfte-ekmek taslağını açıklıyorum huzurlarınızda;

BU İŞ YA ŞU ŞEKİLDE YÜRÜYECEK;
-Bir çok sigorta şifresi ve smm makbuzları bende.
-Makbuzları kesip, stopajları yapıp, sigortaları girip her ayın 15'ine kadar elinize göndereceğim. Giriş, çıkış, kira artışı, smm ücretleri gibi değişiklikler varsa bana mail ile bildireceksiniz.
-Dışardan çalışacağım. Malumunuz 3 kişilik ofise 5-6 kişi doluşup, kucak kucağa oturmak, trencilik oynamak hoş olmaz.
-Bunun karşılığında sigortam devam edecek ve garbis'e gidip o ayın hesabında ne yazıyorsa onu alacağım.




YA DA BU İŞ ŞU ŞEKİLDE SONLANACAK;
-Sigorta çıkışım "İŞVEREN TARAFINDAN" şeklinde sonlanacak. İşkur'a başvurup işsizlik maaşı alacağım.
-Hakettiğim tazminat hesaplanacak. Ve ben onun 3'de 1'ini size hibe edeceğim. 3'de 2'sini alacağım. Daha fazla ikram yapamayacağım. Malum 3 senedir de asgari geçim indirimini alamıyorum zaten. Peşin ikram gibi düşünürsünüz artık onu da.
-Ben de elimde ne kadar evrak, şifre, makbuz varsa size teslim edeceğim.

Velhasıl-ı kelam gördüğünüz üzre 2 seçeneğiniz/miz var. Haaa ! olur ya hani, bunlar hoşunuza gitmez, şeytani doğanız anında işlem yapmaya başlar, ve hatta "ruhu gülyabani haline gelmiş olsa da, kendisini bilge sanan bastonlu bir aksakallı - aksaçlı dede" rüyanıza girip size çeşitli fikirler sunar ve 3. bir seçenek yaratmaya çalışırsınız diyelim. Bu da, tutanak tutturmak olur, "istifa" yazıp işten çıkarmak olur vs vs. Bunun için de tek bir şey söylüyorum:
H O D R İ M E Y D A N !...
elinizden geleni lütfen, bakın, rica ediyorum, ardınıza koymayın. Ben düşersem, sizi de düşürürüm. Alın size muhteşem bir paradoks işte. Beni her zaman gördüğünüz gibi, karton bir karakter olarak görürseniz, sözlerimi blöf olarak alıp, bildiğinizi okumanız gerekiyor. Yani hafife almanız lazım beni. Yok eğer şüpheler oluşmaya başladıysa da seçeneklerden bir tanesini seçeceksiniz. O zaman da beni hep gördüğünüz karton fikriniz ile çelişeceksiniz. :) Bu çelişik bilmece de size JOKER'in son hediyesi olsun...

DİPNOT 1: seçiminizi bildirmediğiniz takdir de 1. seçeneği seçtiğinizi varsayıp ona göre hareket edeceğimdir.

DİPNOT 2: eee ama ben size en başında dedim ya o kahveyi bir yere koyun diye. gördünüz mü noldu. sinirden yumruğunuzu sıktınız ve her yer kahve oldu. :)

NİSAAAAAAAAAAAAAAAN BİİİİİİİİR !...

------
------

yazıda geçen hodri meydan kısmını şöyle açıklayayım. işyerinin müşterilerini dolandırdığı durumlar var. hiç bir müşteri bilmiyor bunu. ofis çalışanı olarak ister istemez bunları gördük. işte hesap kabartma gibi diyeyim anlayın siz.

neyse işte ondan sonra, dün bir firmanın ssk'sını yapmak için sisteme girince şifrelerin değiştiğini görmüşler. o işleri ben yapıyorum diye arada şifreleri değiştiriyorum güvenlik gereği. bana mail atmış yalaka. "şifreyi ver yoksa sigortaya gidecem yenisini alacam" demiş. "veremem, söyleyin ben yapar, size mail atarım" dedim. "iyi sen bilirsin" diyip bu sabah gitmişler. babayı almışlar. çünkü yeniden başvuru yapmaları gerekiyormuş. ben tüm şifreleri değiştirmedim bu arada. bazılarını değiştirdim. kalan tüm şifreleri de onlar değiştirmiş hemen. eleman bana "tebrikler sana muhtaç kaldık, o zaman şu x firmanın işini yap acilen mail at bana" demiş. ben de "bunu dün isteseniz yapardım, ama bu son hareketleriniz iyice kredinizi düşürdü. geçen ay alamadığım maaşı hesabıma yatırın istediğinizi yapayım" dedim. "sen önce iş yap, para sonra bakarız" demiş. yapmadım ben de. maaş konusu da şöyle. ben müşterilerden alıyorum maaşı. belli bir 2 yer var. oralara gidip benden önce almışlar hesabı geçen hafta. maaşı alamamış oldum yani. "para istiyorsan şifreleri yolla" demiş ayrıca. "şifreleri tazminatımın 3de2'si yatınca vereceğim nokta net" yazıp yolladım. gün işi değişik mesaj trafiği oldu. beni sürekli arıyorlar ama hiç açmadım. sonra eleman "5000 tazminat veririz. yoksa kendini paralar durursun" demiş. 8-9 yıldır sigortalıyım bu arada. ondan öncesi 5 yıl da sigortasız çalıştım. en son akşama doğru "lan iş boka sarıyor, avukat geldi, aç şu telefonunu" demiş. bu avukat da bunların aile dostu gibi bişey. arada bazı işlerine bakıyordu bizimkilerin. adamla ofiste 3-4 kere görüşmüşlüğümüz, selamlaşmamız vs var.

hal böyleyken bu akşama doğru avukat bana bir mail atmış. onu da şimdi buraya ekliyorum kopyala-yapıştır olarak. size nasıl görünecek bir bakın bakalım. fikrinizi dinlemem lazım. haftasonuna girmemiz güzel oldu. pazartesiye kadar nasıl hareket edeceğim bir kafa mahkemesi yapalım.

avukatın maili:

Ben Avukat ahmet-mehmet ( Patronun hasan-hüseyin’in Avukatı) Cemil; gönderdiğin 2 Sahifeden ibaret e-mailin bana ulaştı .Doğrusu ilk başta yazılanlara inanamadım. Bu kadar senelik hukukumuz var. hasan-hüseyin’ide en iyi tanıyanlardan birisi de benim. O kendine
Zarar verir, çalışanlarına zarar vermez. Hal böyleyken yazdıkların akla hayale sığıcak şeyler diil.

İş-alacak verecek meselesi ise her zaman yanındayım. Ancak “elimde ne kadar evrak, şifre, makbuz varsa, dediğimi yaptığın takdirde teslim edeceğim demen TAMAMEN ŞANTAJ’dır. İşin hukuki boyutunu daha fazla yazmıyorum.

Seni tanımasam ve patronunla ilişkilerini bilmesem bir başkası olsa 1 saat içinde kendini emniyet müdürlüğü hırsızlık masasında bulurdun.

Yapılan tamamen emniyet suistimalidir. Sana hiç yakıştıramadım. Telefonunu aç bende geliyim oturalım bu işi bir hal çairesine bağlıyalım. Aksi halde herkes zarar görür. Bu e-maili bu işe bir çekidüzen vermen için bir ağabey olarak yazıyorum. Telefonum 0xxx.xxxxxx dir. Aç konuşalım.

Aksi takdirde işi mecburen hukuki mercilere taşımak zorunda kalacağımı üzülerek bildiririm.

-------
_______


durum böyle. okuduğunuz için teşekkürler. konu içinde konu, dava yanı davalar var görünse de özellikle sorduğum merak ettiğim şey; bunun cidden şantaj özelliği var mı? hapis cezası çıkar mı? hareket şeklim ne olmalıdır?
(7) 

Kedinin doğum yaptığı gün ile alakalı bir kaç soru

matrix #748181 
iyi günler,

kedim hamileydi. dün akşam değişik durumlar sezdim. doğuracağını tahmin ettim. elbise dolabının altına yer hazırladım. zaten hemen girdi. kaldı saatlerce.

bu sabah 10:30'da uyandığımda odada ince bir ses duydum. baktım ki bir tane yavru var. 10:55 gibi baktığımda 2. bir doğum yapmış olduğunu gördüm. daha doğrusu plasenta içerisinde bol pembe bir halde gördüm. ama hiç kediye benzemiyordu. yani tamamlanmamış gibi duruyordu. ki zaten hiç hareket yoktu. ölü doğmuş olduğunu düşündüm. kedi onu hiç yalamıyordu bile. ilk doğan yavru ile ilgileniyordu sürekli.

evden çıkmam gerekiyordu. son kez baktığımda bir yavrunun daha doğduğunu gördüm. kedi onu temizliyordu. ve hiç plasenta kalıntısı yoktu.

odayı güvenli hale getirip, suyunu, yemini dolaba yakın bir yere koyup, kumunu da temizleyip evden çıktım.

akşam eve geldiğimde tam 4 adet yavru gördüm. (birisi bahsettiğim plasenta olan) malesef 4. kedi de ölü. ama o normal duruyor görünüş olarak. temizlenmiş. plasentanın yanında duruyor o da.

benim kedi oturma pozisyonunda plasenta bölgesinden uzakta duruyor ve yavrular altında.

dikkatimi çeken şey ölü ve canlı kedilerin göbek bağları üzerlerinde duruyor.

konuyla alakalı fotoları da ekledim link olarak. ilk 2 foto sabaha ait. diğerleri akşam geldiğimdekiler.

soru 1: ölüleri ne zaman oradan alayım?

soru 2: göbek bağı durumu normal mi?

not: benim kedimle aram çok iyidir. sabah da şuanda da her şekilde elimizi içeri uzatıp onu okşayabiliyorum. zaten beni görünce, eve geldiğimi duyunca seslendi falan.

not 2: ilk kez az önce ben bunları yazarken oradan dışarı çıktı. yani tahminim o yönde. su içti ve geri girdi. yeme dokunmamış gibi duruyor.

imgur.com
(2) 

Model trencilik ile ilgili olanlar var mı aramızda?

matrix #714823 
modeltrenciler.com sitesinden ve oranın forumundan haberdarım. ben burada ilgilenen var mı onu merak ettim. fikir alışverişi vs yapsak diyerekten...
(2) 

yutdışı alışverişleriyle alakalı USPS sorusu

matrix #709328 
internet üzerinden yurtdışından gelen siparişimiz ile ilgili USPS'in sayfasındaki ürün takip alanında, ürünün artık türkiye'de olduğu, 23 aralık tarih bilgisiyle "Customs Clearance" durumunda olduğunu okuyoruz. sanırım gümrük aşamasında. olur ya ürün gümrüğe takıldı diyelim. biz bunu nasıl anlıyoruz arkadaşlar?
(2) 

batman arkham asylum hatası > seculauncher failed to start application 9000

matrix #695557 
merhaba arkadaşlar...

sizlerin muhtemelen defalarca bitirdiği bu oyunu xp'de oynuyordum. sonra sistemimi win7 yapınca bir daha da el atamadım. gel zaman git zaman kuzen yeni bir laptop aldı (lenova z500) ve "bana oyun yüklesene" diyince, yeni laptop'ının ilk oyunu olsun diye Arkham Asylum iso'mu (8 küsur gb ve rld-btaa.iso isminde) arşivden çıkarıp laptop'ın başına geçtim.

sistem olarak win 8 mevcut ve 64bit.

iso'yu göstermen için virtual clone drive kullandım. program files (x86) klasörü içine kurulumu yaptım ve iso içindeki crack dosyasını da (BmStartApp isminde) onun klasörlerinden Binaries içine atıp orjinal dosya ile yer değiştirdim.

sonra oyunu türkçeleştirmek için BATMAN_TR_FINAL.exe isimli dosyanın da kurulumu yaptım.

ve artık oynamaya başlamak için tıkladım.

ve internette epey konuşulmuş olan "seculauncher failed to start application 9000" hatasını aldım.

önerilen çözümlerin hepsini denedim. sonuç hala hüsran.

en başta internetten msvcr71.ddl dosyası edinip oyunun Binaries klasörüne de, windows altındaki system32 altına da attım. hatta win8, 64bit diye syswow64 klasörü altına da attım. bu bir işe yaramayınca dffsetup-msvcr71 isimli bir programcık bulup bununla ddl düzeltmesi yaptım. yine işe yaramadı. bunun üstüne vcredist_x64 isimli bir windows yaması yükledim yine bir işe yaramadı.

oyunun exe'sini "yönetici olarak çalıştır" dedim olmadı. grafik seçeneklerinden "yüksek" olanı (nvidia bu arada) seçtim olmadı. entegre olanı seçtim olmadı.

şu an hala aynı noktadayız. yani "seculauncher failed to start application 9000" hatasında.

bize ne önerirsiniz?
(5) 

El tarayıcısı (scanner) kullanan/öneren var mı? varsa ne?

matrix #686092 
fotodaki gibi, el tarayıcısı kullanan var mı? varsa ne marka kullanıyorsunuz ve ne kadar memnunsunuz?
(2) 

Çayı ucuz olan nargile mekanları önerisi istiyorum. (istanbul-avrupa)

matrix #680338 
nargile ritüeli yapmayı seviyoruz. ama çaya da 2,5 - 3 tl vermek istemiyoruz.

var mıdır çayı ucuz olan nargile içilen yerler? çayı ucuz olsun da, nargilesi farketmiyor. vereceğiniz cevaplarda önceliğiniz sultanahmet, eminönü, tophane, beşiktaş, levent hattı boyunca olsun ama onun dışında da her türlü öneriyi yazmaktan kaçınmayın.

şimdiden teşekkürler.
(3) 

50 sekmeli firefox 2.404.000 k ram yiyor. normal midir?

matrix #675842 
genelde 7/24 açık bir bilgisayarda sekme sayısı aşağı yukarı 50 olan (gün içi artıyor da düşüyor da..) ve hep açık duran firefox'un görev yöneticisindeki ram değeri 2.404.000'tür mesela. bu normal midir? (gerçi tahmin ediyorum: sekmelerdeki sayfaların içeriğine göre de değişir bu ama kabaca 1-2 youtube link olmak üzere çoğunluğu facebook sekmeleridir)

bir de facebook'ta mesela geriye doğru gitmek bir süre sonra (daha 1 gün öncesine gelmeden bile) çok ağırlaşmaktadır. bu da normal midir? yoksa firefox mu sakattır?
(2) 

Çok abuk sistem sorunu. vidyodan vidyoya geçerken 10 numara sapıtma...

matrix #672644 
sistem abuk bir sorun peydahlandı. neyden önce, neyden sonra ortaya çıktı onu farkedemiyorum. tüm gözlemlerimi aktarayım.

bu soruna genel olarak "periyodik olarak arka arkaya dizi film izleyememe" ismini verdim.

en genel özelliği 1,2,3 vs dizi filmden sonra bir sonrakini açınca sistemin sapıtması. ta ki sistemi yeniden başlayana kadar. ondan sonra bu sorun da yeniden başlıyor.

kmplayer kullanıyorum genelde. bilgisayarı açtım. playlistte 3 tane mkv bölüm attım. 1. bölümü izledim iyi güzel. sıradaki bölüme geçiş anında önce bir süre bekledi. mouse hareketleri ağırlaştı/sarsakladı. sonra zar zor oynatma penceresi başlama büyüklüğünde açıldı. dizinin sesi akmaya başladı. görüntü simsiyah. rastgele bir sahneye aldığımda sadece resim olarak geldi ve öylece dondu. ses akıyordu. bu esnada sistem acayip sarsak durumda. zar zor görev yöneticisini açıp programı sonlandırdım. ondan sonra mesela imlecin şekli pencere ufaltma büyültme simgesi olarak kaldı. ve sistem 10-15 sn'ye bir 1-2 saniyelik donacak şekilde stabilite kazandı. el mahkum sistemi yeniden başlattım. aynı dosyayı açtım. sorunsuz aktı.

bu olay bazen 1 dosya sonrasında yaptığı gibi. bazen 3 dosya sonrasında yapıyor. mesela akşam birşey izleyip, sistemi downloada açık bırakıp yattığımda... ertesi gün yeni birşey izlemek istediğimde direkt böyle sorunlu başlıyor.

bazen de bir vidyo dosyasına tıkladığımda sistem şak diye resetleniyor.
hiç mavi ekran almıyorum ki olayı anlayayım.

sistemde 8 gb ram var.
win 7 var.
işlemci q6600.

senelerdir kullandım. sorun yoktu. win7'ye geçtikten bir süre sonra oldu bu. win7'ye de 2-3 ay önce geçtim.

neler önerirsiniz? fikirleriniz nedir?
(3) 

Tablet'lerde divx izleme hakkında

matrix #654305 
Android'li tabletlerde (mesela şu: www.grundig.com.tr )flaş-disk içine atılmış olan türkçe altyazılı divx'ler, 720p hd mkv'ler vs rahatlıkla izlenebiliyor mu? bilgisi olanlar yardımcı olursa çok makbule geçer...
(3) 

Kitap öneri isteği: hasan sabbah, selahaddin eyyubi, nikola tesla hakkında

matrix #629252 
başlıktaki 3 şahsiyet hakkında bilgi ve fikir sahibi olabilmek için tavsiye edebileceğiniz değerli kitapların adlarını öğrenmek istiyorum...

şimdiden teşekkürler...
(12) 

Kedimdeki ilginç hal ve davranışlar neye işarettir şeysi...

matrix #628808 
- 2010 haziran doğumlu bir karakedim var.

- hiç bir zaman veterinere götürmedim. hiç bir aşısını yaptırmadım. buna siz diyin tembellik, ihmalkarlık... ben diyeyim doğada nasılsa o şekilde devam etsin isteği...

- sadece düzenli olarak damla olayını yerine getiriyorum. o da şöyle gelişti. bu kedi gün geldi odadan, gün geldi evden sıkıldı, camları tırtıklayarak kas yaptı vs vs ve bir gün balkondan yan bahçeye kaçtı.
sonra boynunun altında epey kabuk farkettim. parazit şeysi diye düşündüm. damlayı ilk kullanışım o zaman idi. damlanın ensesine sürülmesinden 1 saat sonra deliler gibi rahatladı. kısa sürede de iyileşti.

- gel zaman git zaman bu böyle kaçıp geliyordu. bazen de ben ısrarlarına dayanamayıp camı açıyordum geceleri. her şekilde gidip gezse de geliyor eninde sonunda.

- bunca zaman sonra ilk kez 2-3 ay öncesinde çiftleştirdim. evde bir erkek kedi kaldı 1 hafta kadar. bir süre takıldılar. son 2-3 gün ise erkek kediyi hep dövdü, çok dövdü. güzelim kediye daha fazla yara açmasın diye sahibiyle yolladık. sanırım hamile kalamadı. neden bilmem.

- kedi bana çok düşkün. benden başkasına pek taviz vermiyor. kafasında azılı düşman ilan ettiği akrabalarım, arkadaşlarım var. daha ellerini kediye uzattıkları an tırmığı atıyor. <

- bu soruyu sormama neden olan son duruma geliyorum. şu anda ensesinde, arka bacaklarının arkasında hafif kelleşmeler var. çok sık yalanıyor. yarı oranda da kaşınıyor. değişik bölgelerinde ince kabuklar var. 2 gün önce yine damla işlemi yaptım. değişmedi gözlediklerim.
iştahı daha az.
meme uçları eskiye oranla daha iri.
(tamam şimdi kesin, hamile olabilir diyeceksiniz ama karnında en ufak bir şiş yok...)
acayip bir yoğunlukta benim yanımda duruyor. saatlerce bilgisayar masamda elimin, kolumun, faremin, klavyemin üstünde duruyor. oradan kucağıma geçiyor.
sürekli ciyaklıyor. böyle nazlanma ile yalvarma arası karışık bir "yaaaaaa ama, hadiiii" şeklinde. sürekli birşey istiyor modda. oysa yemi, suyu, kumu tertemiz...
koltuktan kalktığım an o da fırlıyor ve yanımda dolaşıyor. (tamam genel hali hep benim olduğum odada takılmak idi ama bunu artırdı...) (mesela tam şu anda 2 kolumun arasında yarı oturmuş şekilde duruyor ve çeneme kafa atıyor, ciyaklıyor..) miyavlıyor.
bütün gece örtümün altında yatıyor. saatlerce yataktan çıkmazsam, o da çıkmıyor.

mesela ona doğru bakıp "neeee" dediğimde hemen "yaaaaaa" diye tepki veriyor. elimle ona hamle yapıp kenara ya da kendime doğru çektiğimde de anında hemen "yaaaaa" diye tepkisini koyuyor.


el mahkum bu durum devam ederse bir veteriner yolu gözüküyor bana ama önceden bir önbilgi olsun diye sormak istedim. burada da az kedi deneyimlisi yok çünkü.

bu da azcık fikir vermesi adına vine vidyosu:

vine.co
(2) 

Lise Diplomasını kaybettik diyelim. Ne yapıyoruz?

matrix #571783 
Lise diplomasının kaybedildiği ve tekrar lazım olduğu durumlarda, farklı şehirdeysek okuldan prosedür nasıl işliyor?

okulu arasak ve o şehirdeki tanıdığımız gidip alabilir mi?

veya bulunduğumuz şehirde milli eğitime ait hizmet binaları diploma yerine geçebilecek belge temin edebiliyor mu?

özetle "en son mezuniyetimizi" belgelememiz gerekiyor...
(8) 

Hobbit'te Gandalf'ın bilgece yumurtladığı 3 mevzu

matrix #536254 
Taoizm kafasıyla bakınca Gandalf'ın büyücü değil aslında "Bilge" olduğunu söyleyebiliriz.

filmde evrensel sır tadında bilgelik dolu 3 ana mevzuya değinmiş olduğunu hissetmiştim.

bunlardan ikisini açıklayacağım. (tabi birebir kelimelerle beceremeyeceğim.) 3.yü malesef çıkartamıyorum. aynen hayvanlarla takılan büyücü gibi ışık hızında unuttum çünkü :)

1) bilbo'ya söyler. "gerçek cesaret; ne zaman can alacağını değil, ne zaman fedakarlık yapacağını bilmektir."

2) elf leydisi Galadriel'e söyler. "saruman'a göre büyük bir güç ile savaşılmalı kütülükle. oysa asıl güç sıradan hayat sürenlerin günlük yaptıklarındadır. nezaket ve sevgi halleri. belki o kadar korkuyorum ki onlarlayım"

3) ? işte bu nedir. sizlere soruyorum.
(3) 

Ercüment Çözer'in Behzat Ç.'de görüldüğü bölümleri bilen?

matrix #532175 
üşendim açıkcası tek tek açıp kontrol etmeye. Ercüment Çözer'in Behzat Ç.'de görüldüğü bölümlerin numaraları lazım bana.

bir de Nejat İşler diziye hakikatten 2 bölümlük anlaştı da sonradan "bu karakterde iş olabilir" tadında bir değişikliğe gidilip devam mı edildi? nedir işin aslı?

şimdiden teşekkürler.. ha unutmadan tabi, bir de "saygılar"
(2) 

"Dayanmak kaderi yenmektir." cümlesinin latincesi lazım...

matrix #450863 
"Dayanmak kaderi yenmektir."

latince çevirisi için şimdiden teşekkürler :)
(4) 

kedinin çiftleştirilmesi hk ve kedinin tuvalet düzeninin bozulması hk

matrix #428010 
merhabalar;

haziran 2010 doğumlu kapkara dişi bir kedim var. eylül 2010'da ankara'dan sahibinden alarak trenle istanbul'a getirirken, daha yolda bile minicik kutudaki kuma çişini yapan, istanbul'daki evimizde de ilk günden beri hiç sorun çıkarmayan bir kediydi.

henüz hiç çiftleşmedi. içimde "en azından 1 kere çiftleştirmeden de kısırlaştırmamalıyım" diye bir vicdan durumu söz konusu.

dönem dönem 2 ayda bir 3-5 günlük azgınlık süreci yaşardı ama son 3-4 aydır bu çok arttı.

bunla alakalı mıdır bilmiyorum ama garip bir tuvalet dengesizliği göstermeye başladı. benim odam çok büyük olduğu için bir köşesindedir kum tuvaleti. hiç koku sorunu yaşamam etmem. kedi biraz büyüyünce içinde rahat etsin diye üst kapağını da çıkardım bir süre önce.

genelde en çok bana odaklı. dile kolay 2 senedir aynı odada yatıyoruz her gün. akşamları eve geldiğimde kapıyı açtığımda hemen kapının dibinde beliriveriyor, bağırmalar, miyavlamalar, koşmalar vs vs.. eve gelip giden bir de bebek var 1 buçuk yaşında ve yeni yürümeye başlayan. o bebek bizde kalacağı zamanlarda uyusun diye odanın birinde bulunan beşiğine de işediğini gözlemledik kedinin. sonra çocuğun oyuncağının üstüne işemişti bir gün. benim gözümün önünde holdeyken, salona girmesin diye örttükleri kapının önünde miyavlarken bir terliğin üstüne kakasını yaptığına, yine geçenlerde dış kapının arkasındaki terliklerin birinin üstüne işemesine, dün akşam da benim odamdaki pencerenin birinin dibine kakasını yapmasına şahit oldum. :)

gariptir mesela tuvaletinin yanında duran el süpürgesinin toplama haznesine de işeyip, kakasını yaptığını da görmüştüm bir ara.

dün akşam 2 kere balkondan evin yanındaki tek katlı (biz 2. kattayız) binanın çatısına (normalde geçilmesin diye demir koruma falan var, yani bir kedi için oraya geçmek biraz akrobasi gerektirir.. misal bu güne kadar oradan balkonumuza 1 tane kedi geçememiştir..) kaçtı. arkadan dolaşıp üstüne yürüyünce tekrar geri geldi aynı yerden eve. sonra balkon kapısını örttük. gece boyu "açın balkon kapısını" tadında huysuzlaştı, dolaştı durdu. gece 3ten sonra da ben artık uyurken, diğer aile bireylerini rahatsız etmesin diye (kapılarına gidiyor ve tırtıklıyor durmadan) kendi odama alıp kapıyı örtüp yattım. bugün öğlene kadar periyodik olarak çıkmaya çalıştı durdu. kapının orta cam bölümüne kadar sıçrıyor, ön patileriyle tutunuyor, arka patileriyle tırtıklayıp duruyor, ve bir sonuca ulaşamayınca yorulup yere bırakıyor kendini..

gidip dolaşıp geleceğinden emin olsam bu kaçmalarına göz yumacağım ama 1.si (biraz da benim ev kedisi nasıl olsa hiç sokak yüzü görmedi üşengeçliğimden dolayı) hiç bir veteriner ve aşı yüzü görmedi. 2.si hiç çiftleşmedi. sokak kedileriyle çiftleşmesini de pek istemiyorum. (açıkcası 1 kere çiftleştirip sonra kısırlaştıracağım için bu çiftleşmenin değmesini, bize de rengarenk yavru kedilerle keyifli anlar bıraksın diye kafamda bembeyaz bir kedi ile çiftleştirme planı var. bulamadım gitti bir eş..)

başlıktaki 2 konuyu da birbiri içine eriterek anlatmaya çalıştım.

sorulardan biri malum tuvalet düzeni için ne önerirsiniz?

diğeri de kediler dünyasında "çiftleştirilmesi geciktirilmemeli fazla" gibi bir kaide var mı?

atladığım bir şeyler var mı şu an emin olamadım ama hatırlarsam ekstra birşeyler yine yazarım...
(1) 

yurtdışından alınan telefonları türkçeleştirme hakkında...

matrix #427200 
arkadaşlar, diyelim ki arabistan'daki avm'lerden samsung galaxy s3 ya da iphone 4s satın alıp getirttik diyelim. türkçeleştirme işlemi nasıl gerçekleşiyor?
(2) 

Kolomb'un gemileri yaklaşırken yerliler bakmış ama hiç görememiş derler...

matrix #424183 
yazılmışı var olduğu için sıfırdan anlatmayayım direkt copy-paste yapayım:

"Beynimiz, sadece olası olduğuna inandığımız şeyleri göreceğimiz şekilde çalışır. Koşullanma sayesinde içimizde zaten var olan kalıpları eşleştiririz. Gerçek olduğuna inandığım harika bir öyküye göre Karayip adalarındaki yerliler Kolomb'un gemileri yaklaşırken onları hiç göremediler. Çünkü bu daha önce gördükleri hiçbir şeye benzememekteydi. Kolomb'un donanması Karayiplere vardığında, yerlilerin hiçbiri ufukta belirdikleri halde gemileri göremedi. Gemileri göremeyişlerinin sebebi, yelkenli gemilerin var olduğuna dair hiçbir bilgi ve deneyimin beyinlerinde bulunmayışıdır. Şaman, okyanusta dalgacıklar oluştuğunu fark eder. Ancak gemi falan görmez. Buna neyin neden olduğunu merak eder. Her gün kıyıya gider, bakar da bakar. Ancak bir süre sonra, gemileri görebilecektir. Gemileri görür görmez, herkese orada gemiler olduğunu anlatır. Herkes ona inandığı ve güvendiği için, onlar da gemileri görür."

ben buna bilimsel bir yanıt istiyorum. pek inanamadım çünkü. görüp de anlamlandıramamalarını anlarım da böylesi biraz abuk duruyor. nedir ne değildir işin aslı arkadaşlar, bilgi sahibi olanları dinlemek isterim...
(1) 

Bir numaranın sms atmasını engelleyip sadece aramasına izin olur mu?

matrix #419241 
GSM Operatörlerinde bir numaranın sms atmasını engelleyip sadece aramasına izin verdirtebiliyor muyuz? böyle bir opsiyon var mı? varsa hepsinde mi var mı mesela? yoksa böyle bir olay sadece cep telefonun modeliyle alakalı birşey mi?

x kişi sms attığı zaman bize gelmeyecek ama o da gönderemediğini bilecek. "beklemede" kalacak hep cep telefonunda onun. ama normal arama yaptığında ulaşabilecek...

nedir bu tarz birşeyin aslı astarı?... deneyen, denek... vs...
(2) 

Googleupdate.exe neden nete bağlanamaz?

matrix #416538 
google chrome kendi üzerindeki "hakkında" bölümünden güncellemesini kontrol edemiyor. 7 nolu hatayı veriyor. ayrıca sisteme (xp) yeniden chrome kurulamıyor. google chrome yükleyicisi "yükleyici internet'e bağlanamadı. bilgisayarınızın internet'e bağlı olduğundan ve güvenlik duvarınızın GoogleUpdate.exe bağlantısına izin verdiğinden emin olun ve tekrar deneyin." hatasını veriyor.

xp'nin güvenlik merkezi'ne gidip alttan windows güvenlik duvarı'na gidip "özel durumlar" listesine baktığımda orada zaten 2 tane google Update'in işaretli olduğunu görüyorum.

çalıştır'dan services.msc diyip, gelen "hizmetler" alanında "google update service" maddesini ve "başlangıç türü" olarak da "otomatik" seçeneğinin seçili olduğunu görüyorum.

yine çalıştır'dan msconfig diyip, gelen "sistem yapılandırma yardımcı programı" ekranındaki "hizmetler" sekmesinin altında "google update service"in seçili olduğu, durum bölümünde de "durduruldu" yazdığını görüyorum.

bu bilgilerden yola çıkarak bana ne önerirsiniz?

şimdiden teşekkürler...
(1) 

Dizilerin sezon posterleri, afişleri olan bir site arıyorum...

matrix #397542 
biraz daha açmak gerekirse;

dizilerin kendi kanalları, firmaları tarafından resmi olarak hazırlanmış afişleri, posterlerini diziler için, sezon sezon arşivleyen bir site arıyorum.

dvd vs kapakları ya da fan işi çalışmaları kastetmiyorum bu arada.

misal weeds dizisinin 1. sezon, 2. sezon, 3. sezon vs şeklinde ayrı ayrı bu afişleri yayınlayan bir site gibi...

var mı böyle sağlam bir site?
(3) 

Packard Bell Easynote TS11-HR-610TK çalışmıyor, laptop açılmıyor...

matrix #396532 
ürünle ilgili bir problemim var...

sene başı gibi satın almıştım. açıkcası çok sağlam bir ürün. hiç başımı ağrıtmadı. ta ki düne kadar:

elektriğe bağlı değildi. pille kullanıyordum. işim çıkınca windows kilidine alıp ekranı da F5 tuşu ile karartıp sokağa çıkmıştım. geldiğimde alette elektrik yok idi. galiba şarjı bitti diyip adaptörüne bağladım ama yine de elektrik gelmiyordu. ara ara cızırtı sesleri geliyordu hoparlörlerden. önceleri 3 ışık (power tuşu üstündeki, power durum ışığı, pil durum ışığı aynı anda yanıp söndüler bir süre. fan çalışmıyordu tabi. ekrana da birşey gelmedi. sonraki denemelerde (işte pilini çıkarıp sadece adaptörle, ikisi bir arada, sadece pille açma kapama denemeleri yapıyordum...) bu durum değişti. kendi halinde kenarda bıraktığımda 10 dk'da bir vs düzensiz olarak pat pat pat sesleri geliyordu aletten. (bir sür elektrik sesi gibi düşünün). şu an son durum şöyle: fişe takıyorsun. power'a basıyorsun: tepki yok. fişi çekiyorsun. power'a basıyorsun. ethernet giriş ışığı ile cd rom kapak ışığı çok seri bir şekilde yanıp sönüyor. ve aletten pıt pıt pıt pıt diye ses geliyor. sonra fişi takıyorsun o an. sesler de ışıklar da duruyor.

1) fikirleriniz nedir?

2) yetkili servise götürmem gerekiyorsa; harddisk'e bir işlem yapılır mı merak ediyorum? çünkü hdd'i ben bölmedim. sadece C var ve içinde kesinlikle kaybetmemem gereken dosyalarım var.

mobil görünümden çık