merhabalar,
en basit haliyle anlatmaya çalışacağım.
bir tane ana excel dosyamız var.
bize her hafta yeni bir dosya yolluyorlar. yeni dosyalardaki satırları ana excel dosyasına kopyalamak istiyoruz.
tek şartımız var; yeni dosyanın a sütunundaki bir değer, ana excel dosyasındaki a sütununda varsa, o satırı kopyalamasın. tamamen yeni gelmiş olan değerleri taşısın sadece.
bunu pratik bir şekilde nasıl yapabilirim arkadaşlar?
en basit haliyle anlatmaya çalışacağım.
bir tane ana excel dosyamız var.
bize her hafta yeni bir dosya yolluyorlar. yeni dosyalardaki satırları ana excel dosyasına kopyalamak istiyoruz.
tek şartımız var; yeni dosyanın a sütunundaki bir değer, ana excel dosyasındaki a sütununda varsa, o satırı kopyalamasın. tamamen yeni gelmiş olan değerleri taşısın sadece.
bunu pratik bir şekilde nasıl yapabilirim arkadaşlar?
www.youtube.com 
Bu şarkıyı bir playlist'e almak isteseydiniz, o playlist'in ismi ne olurdu sizce? (sadece bu şarkı orada olmayacak tabi. benzer parçalar oraya atılacak.)
bakalım en uygun, en cuk isim kimden gelecek. :)

Bu şarkıyı bir playlist'e almak isteseydiniz, o playlist'in ismi ne olurdu sizce? (sadece bu şarkı orada olmayacak tabi. benzer parçalar oraya atılacak.)
bakalım en uygun, en cuk isim kimden gelecek. :)
duşta uzun saç için köpük sorusu
matrix #1532075
merhabalar,
geçmişte bir ara bir ürün kullanmıştım. şimdi bulamadım gitti.
gün içinde karışan uzun saçları, duşta daha kolay açmak için bir köpük kullanmıştım. elime koca bir top şeklinde sıkıyor, sonra saçıma sürüyordum ve bir süre sonra saçta bir dinlenme sağlıyordu ve sonrasında saçı açmak daha kolay oluyordu.
böyle bir şey kullandıysanız/biliyorsanız marka model rica ederim.
geçmişte bir ara bir ürün kullanmıştım. şimdi bulamadım gitti.
gün içinde karışan uzun saçları, duşta daha kolay açmak için bir köpük kullanmıştım. elime koca bir top şeklinde sıkıyor, sonra saçıma sürüyordum ve bir süre sonra saçta bir dinlenme sağlıyordu ve sonrasında saçı açmak daha kolay oluyordu.
böyle bir şey kullandıysanız/biliyorsanız marka model rica ederim.
merhaba,
1) twitter başta olmak üzere, sosyal medya mecralarında çoğu insanın kendini sarkastik sandığını, sarkazm yaptığına inandığını, ama pek de yanından geçmediğini düşünür oldum son zamanlarda. çoğu kişi aslında tek bir tip canlandırıyor. "farklıyım" yanılgısı içerisindeyken, aynı tişörtü giyen binlercesine dönüşüyorlar gibi. tabi şimdi eminim ki ben de net olarak tanımlayamayacağım bu tipi. nasıl anlatsam... hemen hemen her konuda abartı bir ayrımcılık ve bu ayrımcılığı belirtirken de çok uç, sivri bir alaycılık söz konusu. ve bunun sarkazm olmadığını düşünüyorum. çünkü -eğer yamulmuyorsam- bence sarkastik karakter dediğimizde house m.d.'deki doktor, sherlock, iron-man gibi örnekler geliyor benim aklıma. ve maalesef twitter'daki tipler bu örneklere benzemiyorlar. o karakterlerin "alaycılığında(!)" zeka ezilmiyor. güzel bir denge var. ama sarkastik olduğunu sanan, kastettiğim tiplerde ise zeka pek olmuyor. "zekiymiş" rolü var daha çok. dillerinin şekli başrolde. diğerlerinde ise zeka+dil başrolde.
ne düşünüyorsunuz bu konuda? yanılıyor muyum acaba? "gerçek sarkazm bu değil" diyebilirsek, bu itici (en azından beni itiyor) davranış şeklinin ismi nedir sizce?
2) popüler kalıplar sarkazm sayılır mı? mesela "sizce ben eve kadar yürümüş müyümdür" diye paylaşım yapıp, aslında gerçekten eve yürümüş olan kişi örneğini ele alalım. eve kadar yürümüş olduğunu paylaşmak yerine, onu bu şekilde servis ettiği zaman ne değişiyor? 1.ci haliyle normal bir paylaşım iken, 2. versiyonuyla "zekiymiş" gibi görünen, ama aslında hiç de zeki olmayan bir paylaşım şekli gibi.
1) twitter başta olmak üzere, sosyal medya mecralarında çoğu insanın kendini sarkastik sandığını, sarkazm yaptığına inandığını, ama pek de yanından geçmediğini düşünür oldum son zamanlarda. çoğu kişi aslında tek bir tip canlandırıyor. "farklıyım" yanılgısı içerisindeyken, aynı tişörtü giyen binlercesine dönüşüyorlar gibi. tabi şimdi eminim ki ben de net olarak tanımlayamayacağım bu tipi. nasıl anlatsam... hemen hemen her konuda abartı bir ayrımcılık ve bu ayrımcılığı belirtirken de çok uç, sivri bir alaycılık söz konusu. ve bunun sarkazm olmadığını düşünüyorum. çünkü -eğer yamulmuyorsam- bence sarkastik karakter dediğimizde house m.d.'deki doktor, sherlock, iron-man gibi örnekler geliyor benim aklıma. ve maalesef twitter'daki tipler bu örneklere benzemiyorlar. o karakterlerin "alaycılığında(!)" zeka ezilmiyor. güzel bir denge var. ama sarkastik olduğunu sanan, kastettiğim tiplerde ise zeka pek olmuyor. "zekiymiş" rolü var daha çok. dillerinin şekli başrolde. diğerlerinde ise zeka+dil başrolde.
ne düşünüyorsunuz bu konuda? yanılıyor muyum acaba? "gerçek sarkazm bu değil" diyebilirsek, bu itici (en azından beni itiyor) davranış şeklinin ismi nedir sizce?
2) popüler kalıplar sarkazm sayılır mı? mesela "sizce ben eve kadar yürümüş müyümdür" diye paylaşım yapıp, aslında gerçekten eve yürümüş olan kişi örneğini ele alalım. eve kadar yürümüş olduğunu paylaşmak yerine, onu bu şekilde servis ettiği zaman ne değişiyor? 1.ci haliyle normal bir paylaşım iken, 2. versiyonuyla "zekiymiş" gibi görünen, ama aslında hiç de zeki olmayan bir paylaşım şekli gibi.
merhabalar,
biliyorsunuz yurtdışı çıkış harç pulları 50 tl'den 150 tl'ye çıkarılmıştı. biz işyerine zamanında 100 kadar pul almıştık 50 tl'den.
o pulları kullanabiliyor muyuz? yoksa değiştirmemiz gerekir mi?
bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan detay rica ederim.
biliyorsunuz yurtdışı çıkış harç pulları 50 tl'den 150 tl'ye çıkarılmıştı. biz işyerine zamanında 100 kadar pul almıştık 50 tl'den.
o pulları kullanabiliyor muyuz? yoksa değiştirmemiz gerekir mi?
bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan detay rica ederim.
Selamlar;
Bu konudan tam emin olamıyorum.
Aynı cümlede 2 kere -de/-da eki kullanmak dil bilgisi açısından sorun yaratır mı? gözüme biraz anlam bozulması yaratıyormuş gibi geliyor ama bilemedim.
misal;
"bırakın da artık biraz da biz dürüm yiyelim sözlük."
Bu konudan tam emin olamıyorum.
Aynı cümlede 2 kere -de/-da eki kullanmak dil bilgisi açısından sorun yaratır mı? gözüme biraz anlam bozulması yaratıyormuş gibi geliyor ama bilemedim.
misal;
"bırakın da artık biraz da biz dürüm yiyelim sözlük."
merhabalar,
ofisten ayrılan personelin bıraktığı bazı telefonların icloud şifrelerine ulaşamadık. covid dalgasında biraz ihmalkarlığa denk gelmiş. insan kaynakları işini doğru yapmamış.
şu durumda o telefonları kullanabilmek için sıfırlamamız gerekiyor ama icloud şifresine takılıyor.
telefoncular bu işi halledebiliyorlar mı bir tür arka kapı vs kullanarak? halledemiyorlarsa cidden dünyanın en sağlam güvenlik mevzusu olmuş olacak. :)
android telefonunun şifresini hatırlayamayan bir arkadaşım 50 tl vererek telefoncuya sıfırlatmıştı. ama iphone olunca kaldık böyle.
ofisten ayrılan personelin bıraktığı bazı telefonların icloud şifrelerine ulaşamadık. covid dalgasında biraz ihmalkarlığa denk gelmiş. insan kaynakları işini doğru yapmamış.
şu durumda o telefonları kullanabilmek için sıfırlamamız gerekiyor ama icloud şifresine takılıyor.
telefoncular bu işi halledebiliyorlar mı bir tür arka kapı vs kullanarak? halledemiyorlarsa cidden dünyanın en sağlam güvenlik mevzusu olmuş olacak. :)
android telefonunun şifresini hatırlayamayan bir arkadaşım 50 tl vererek telefoncuya sıfırlatmıştı. ama iphone olunca kaldık böyle.
İnsanların, uzak ilişkileri, yakın ilişkilerin dinamikleriyle değerlendiğini ve bunun da hatalı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Uzak ilişki, normal ilişkiler gibi değerlendirilmemelidir. Normal bir ilişkide reelde görüşmek çok daha sık ve pratik bir şekilde yaşanabildiği için, uzak ilişki yaşayanlar, özellikle bu "reelde görüşme eyleminin" eksikliğinin enerjisini ve beklentisini, bir ilişkideki diğer eylemlere yansıtma hatasına düşüyor gibiler. O eylemlerin bir kapasitesi vs olduğundan, ortaya da ister istemez gerilim çıkabilmektedir. Bu da ilişkinin sarsılmasına neden olacaktır. Sizce de böyle midir bu hata durumu?
("uzak ilişki gereksizdir, yaşanmamalıdır" gibi cevaplar verecekseniz hiç lüzumu yoktur. sorduğum şey öyle bir şey değil. uzak - yakın ilişki yapısını birbirinden ayırt edememe durumuyla ilgili.)
("uzak ilişki gereksizdir, yaşanmamalıdır" gibi cevaplar verecekseniz hiç lüzumu yoktur. sorduğum şey öyle bir şey değil. uzak - yakın ilişki yapısını birbirinden ayırt edememe durumuyla ilgili.)
merhabalar;
bir akrabam aşağıdaki evi almayı düşünüyor. benden de yorum yapmamı istedi, açıkcası bu işlerden hiç anlamıyorum. özellikle o semtte oturmak istiyor özel sebeplerden ötürü.
ilana bakarak "ben olsam şu sebeplerden almazdım" dediğiniz bir şeyler varsa, fiyatı sizce kazıksa vs dinlemek isterim. şimdiden teşekkürler.
www.sahibinden.com
bir akrabam aşağıdaki evi almayı düşünüyor. benden de yorum yapmamı istedi, açıkcası bu işlerden hiç anlamıyorum. özellikle o semtte oturmak istiyor özel sebeplerden ötürü.
ilana bakarak "ben olsam şu sebeplerden almazdım" dediğiniz bir şeyler varsa, fiyatı sizce kazıksa vs dinlemek isterim. şimdiden teşekkürler.
www.sahibinden.com
Merhabalar;
Aşağıdaki cümleyi almancaya çevirmenizi rica ederim.
Ahmet Nakliye
Avrupa'dan Türkiye'ye tüm nakliye işleriniz itinayla, güvenilir ve sigortalı olarak yapılır.
Aşağıdaki cümleyi almancaya çevirmenizi rica ederim.
Ahmet Nakliye
Avrupa'dan Türkiye'ye tüm nakliye işleriniz itinayla, güvenilir ve sigortalı olarak yapılır.
hp probook 430 g5 model dizüstü bilgisayarın 2. eline en fazla ne kadar verilebilir? veya satmak istersek en fazla ne kadar fiyat verilebilir? ne alan, ne satan kazıklanmamış olsun tabi. :)
bu konuda kafamda dolaşan 3 tane süper tilki var. haydi gelin yakalayalım o tilkilerin kuyruklarını;
1) öncelikle en çok merak ettiğim şey telif hakları konusundaki durum. misal ben the matrix filminin bir sahnesine ait bir fotoğraftan bir eser ürettim ve satışa koydum diyelim. bu mümkün olabiliyor mu? oluyorsa neden oluyor? nasıl oluyor? sonuçta site, buna en başından engel getirmezse iş işten geçebilir. eseri biri satın alır da ödemesi benim cüzdanıma geçtiği an, filmin haklarına sahip olan şirket istese de bulamaz ki beni. veya cüzdanımdan bana ödenen parayı geri çekemez ki. gerçekten çok merak ediyorum bunu.
2) diyelim ki oturdum bilgisayarda bir çizim yaptım ve eser olarak ilgili sitelere yükledim. sonra birisi oradan gördüğü eserimi bilgisayarına indirdi ve arkasından o da siteye onu eser olarak yükledi. site tam o noktada "hooop kardeşim, bu eser zaten sitemizde mevcut" diyebiliyor mu? teknolojisi böyle bir "tarama ve tespit" yapmaya müsait mi? müsait değilse ne olacak o durumda? birbirinin kopyası bir sürü eser, siteye satışta mı duracak? artık hangi alıcı, hangi esere denk gelirse onu mu satın alacak?
3) en baba soru da budur. şimdi eğri oturup, doğru konuşalım. belki nadir sağlam eserler olsa da, rarible gibi sitelerde satışta olan çoğu şey çöp. ama mesela pinterest, devianart gibi sitelerde efsanevi çalışmalar var milyonlarca. o milyonlarca eserin sahibi insanlar nerede? onlar neden eserlerini yüklemiyorlar bu nft pazar yerlerine?
1) öncelikle en çok merak ettiğim şey telif hakları konusundaki durum. misal ben the matrix filminin bir sahnesine ait bir fotoğraftan bir eser ürettim ve satışa koydum diyelim. bu mümkün olabiliyor mu? oluyorsa neden oluyor? nasıl oluyor? sonuçta site, buna en başından engel getirmezse iş işten geçebilir. eseri biri satın alır da ödemesi benim cüzdanıma geçtiği an, filmin haklarına sahip olan şirket istese de bulamaz ki beni. veya cüzdanımdan bana ödenen parayı geri çekemez ki. gerçekten çok merak ediyorum bunu.
2) diyelim ki oturdum bilgisayarda bir çizim yaptım ve eser olarak ilgili sitelere yükledim. sonra birisi oradan gördüğü eserimi bilgisayarına indirdi ve arkasından o da siteye onu eser olarak yükledi. site tam o noktada "hooop kardeşim, bu eser zaten sitemizde mevcut" diyebiliyor mu? teknolojisi böyle bir "tarama ve tespit" yapmaya müsait mi? müsait değilse ne olacak o durumda? birbirinin kopyası bir sürü eser, siteye satışta mı duracak? artık hangi alıcı, hangi esere denk gelirse onu mu satın alacak?
3) en baba soru da budur. şimdi eğri oturup, doğru konuşalım. belki nadir sağlam eserler olsa da, rarible gibi sitelerde satışta olan çoğu şey çöp. ama mesela pinterest, devianart gibi sitelerde efsanevi çalışmalar var milyonlarca. o milyonlarca eserin sahibi insanlar nerede? onlar neden eserlerini yüklemiyorlar bu nft pazar yerlerine?
konu başlığı: hangi coin'den ne kadar kar/zarar ettiğimizi takip etmek neden bu kadar zor?
(aslında bunu ekşi'deki bitcoin başlığına entry olarak yazmıştım ama günler geçmesine rağmen 1 tane bile cevap alamadım. o yüzden son çare buraya da sormak oldu)
şimdi ben binance'ın cep telefonu uygulaması üzerinden dillendireceğim meramımı.
bildiğiniz gibi binance'ta cüzdan diye bir sekme var. o sekmenin en tepesinde;
-tüm coin'lerimizin toplam tl karşılığını, (veya birimi ne seçtiysek. misal usd)
-tüm coin'lerimizin tutar toplamının btc karşılığını
görebiliyoruz. buraya kadar tamam. zaten olması gereken, işlevsel bir göstergedir bu.
onun hemen altında ise;
-sahip olduğumuz coin'lerin listesini,
-o coin'den kaç tanesine sahip olduğumuzu,
-o coin'in o anki toplam tutarının kaç tl yaptığını (veya birimi ne seçtiysek. misal usd)
görebiliyoruz. buraya kadar yine tamam. olması gereken, işlevsel bir göstergedir bu da.
şimdi "ıh ıh tamam değil" dediğim, hatta "lanet olsun böyle saçma şey mi olur" dediğim kısma geliyoruz. ki bu da zaten işbu entry'nin yazılmasına neden olmuştur;
abicim/ablacım, ben neden aynı ekranda, pratik bir şekilde "hangi coin'den o anki kar/kazanç durumumu" göremiyorum? şaka mı bu? bir kullanıcı için neredeyse en önemli şey bu değil de nedir?
şöyle düşünün;
yarın bir gün belki yüzlerce farklı coin'imiz olacak. ve bu ortamda anlık bir sürü olay yaşanabiliyor. bir anda ani yükselişler, ani düşüşler, neler neler. hal böyle olunca o anda insan için "zaman" en değerli şey oluyor. kişi pratik bir şekilde, hangi coin'den ne kadar karda, ne kadar zararda görmek ister. onu görebilmesi gerekir ki kararlarını verebilsin. 50 tane coin sahibisiniz diyelim. 50'sine de tek tek girip, şundan zarar etmişim, bundan kar etmişim bla bla diye bakacak mı yani? baksa ne olacak, bir yere not mu alacak? 5 tanesine baksa ilk baktığını yine unutur. haliyle kendi planlamasını yaparken zorlanır.
bu kadar basit bir şeyin eksikliğini kimse duymuyor mu? onu da geçtim kimse de "böyle bir eksiklik yaşanabilir" diyerek bu hizmeti tasarlamıyor mu?
koskoca binance'ın uygulamasında ben bu eksikliği gideremiyorum arkadaş. bir excel yapayım dedim, o da sıktı. sonuçta ona da her gün oturup "coin'in o anki fiyatını" elle girmek gerekecek ki formül işlesin.
uygulamasını da geçtim (ki mobilken de lazım coin takibi) bu iş için güzel bir site, bilgisayar programı varsa, hatta paralı bile olsa çıkarıp vereceğim, andım olsun. yoksa da parasını verip ben tasarlatacağım diyeceğim ama benim o kadar param yok. coin borsasından kazanırsam ilerde yaptırabilirim. ama biliyorsunuz ki "bizim aklımıza gelen bir şey zaten çoktan yapılmıştır" yasası gereği, bunun da yapılmış olması gerekirdi ama bulamadım. bu da beni paradokslara itekledi.
cevaplarınız için şimdiden destek noktanızı öper, direnç noktanıza göz kırparım^^
(aslında bunu ekşi'deki bitcoin başlığına entry olarak yazmıştım ama günler geçmesine rağmen 1 tane bile cevap alamadım. o yüzden son çare buraya da sormak oldu)
şimdi ben binance'ın cep telefonu uygulaması üzerinden dillendireceğim meramımı.
bildiğiniz gibi binance'ta cüzdan diye bir sekme var. o sekmenin en tepesinde;
-tüm coin'lerimizin toplam tl karşılığını, (veya birimi ne seçtiysek. misal usd)
-tüm coin'lerimizin tutar toplamının btc karşılığını
görebiliyoruz. buraya kadar tamam. zaten olması gereken, işlevsel bir göstergedir bu.
onun hemen altında ise;
-sahip olduğumuz coin'lerin listesini,
-o coin'den kaç tanesine sahip olduğumuzu,
-o coin'in o anki toplam tutarının kaç tl yaptığını (veya birimi ne seçtiysek. misal usd)
görebiliyoruz. buraya kadar yine tamam. olması gereken, işlevsel bir göstergedir bu da.
şimdi "ıh ıh tamam değil" dediğim, hatta "lanet olsun böyle saçma şey mi olur" dediğim kısma geliyoruz. ki bu da zaten işbu entry'nin yazılmasına neden olmuştur;
abicim/ablacım, ben neden aynı ekranda, pratik bir şekilde "hangi coin'den o anki kar/kazanç durumumu" göremiyorum? şaka mı bu? bir kullanıcı için neredeyse en önemli şey bu değil de nedir?
şöyle düşünün;
yarın bir gün belki yüzlerce farklı coin'imiz olacak. ve bu ortamda anlık bir sürü olay yaşanabiliyor. bir anda ani yükselişler, ani düşüşler, neler neler. hal böyle olunca o anda insan için "zaman" en değerli şey oluyor. kişi pratik bir şekilde, hangi coin'den ne kadar karda, ne kadar zararda görmek ister. onu görebilmesi gerekir ki kararlarını verebilsin. 50 tane coin sahibisiniz diyelim. 50'sine de tek tek girip, şundan zarar etmişim, bundan kar etmişim bla bla diye bakacak mı yani? baksa ne olacak, bir yere not mu alacak? 5 tanesine baksa ilk baktığını yine unutur. haliyle kendi planlamasını yaparken zorlanır.
bu kadar basit bir şeyin eksikliğini kimse duymuyor mu? onu da geçtim kimse de "böyle bir eksiklik yaşanabilir" diyerek bu hizmeti tasarlamıyor mu?
koskoca binance'ın uygulamasında ben bu eksikliği gideremiyorum arkadaş. bir excel yapayım dedim, o da sıktı. sonuçta ona da her gün oturup "coin'in o anki fiyatını" elle girmek gerekecek ki formül işlesin.
uygulamasını da geçtim (ki mobilken de lazım coin takibi) bu iş için güzel bir site, bilgisayar programı varsa, hatta paralı bile olsa çıkarıp vereceğim, andım olsun. yoksa da parasını verip ben tasarlatacağım diyeceğim ama benim o kadar param yok. coin borsasından kazanırsam ilerde yaptırabilirim. ama biliyorsunuz ki "bizim aklımıza gelen bir şey zaten çoktan yapılmıştır" yasası gereği, bunun da yapılmış olması gerekirdi ama bulamadım. bu da beni paradokslara itekledi.
cevaplarınız için şimdiden destek noktanızı öper, direnç noktanıza göz kırparım^^
Merhabalar,
Mazda 3'ün güzeller güzeli yeni kasası bizim ülkeye gelebilecek mi sizce arkadaşlar? Var mı fikriniz veya kaynağından duyumlarınız?
Mazda 3'ün güzeller güzeli yeni kasası bizim ülkeye gelebilecek mi sizce arkadaşlar? Var mı fikriniz veya kaynağından duyumlarınız?
DİSK KATALOGLAMAK için tavsiye edeceğiniz bir program veya yöntem var mıdır?
Olay şu;
Birden çok harici diskiniz var. Her seferinde tak çıkar yapmamak için bir programla taratıyorsunuz ve katalog olarak kaydediyor. Daha sonra tıpkı bilgisayarda bir şey aratır gibi, o katalogda arama yapıyorsunuz. Böylece misal; "şu film bende var mıydı? varsa neredeydi?" gibi dertlendiğinizde kolayca cevaba ulaşıyorsunuz. :)
Olay şu;
Birden çok harici diskiniz var. Her seferinde tak çıkar yapmamak için bir programla taratıyorsunuz ve katalog olarak kaydediyor. Daha sonra tıpkı bilgisayarda bir şey aratır gibi, o katalogda arama yapıyorsunuz. Böylece misal; "şu film bende var mıydı? varsa neredeydi?" gibi dertlendiğinizde kolayca cevaba ulaşıyorsunuz. :)
Merhabalar;
İnternetten canlı bir eğitim/söyleşi izlemem gerekecek bir süre sonra. O an notlar almak yerine, yayını kaydedip, kafamın daha net olduğu zamanlarda tekrar izlemeyi düşünüyorum.
Bunun için bilgisayarda o yayını izlerken, yayında bozulma yaratmadan, en pratik bir şekilde, sesiyle birlikte nasıl kaydetmemi önerirsiniz? En az baş ağrıtan program önerileriniz nedir?
İnternetten canlı bir eğitim/söyleşi izlemem gerekecek bir süre sonra. O an notlar almak yerine, yayını kaydedip, kafamın daha net olduğu zamanlarda tekrar izlemeyi düşünüyorum.
Bunun için bilgisayarda o yayını izlerken, yayında bozulma yaratmadan, en pratik bir şekilde, sesiyle birlikte nasıl kaydetmemi önerirsiniz? En az baş ağrıtan program önerileriniz nedir?
Merhabalar;
Kuzenin bitirme projesinin word dosyasına, bir excel dosyasından kopyalama yapmamız gerekiyor. Ben pratik olsun diye ekran görüntüsü alıp yapıştırmasını önermiştim ama ödevi geri dönmüş. :)
excel dosyasının ss'i ektedir. en pratik şekilde nasıl kopyalayabiliriz excel'deki sayfaları word'ün içine?
edit 1: excel dosyasını şuradan bulabilirsiniz. kendi bilgisayarınızda denemek isterseniz diye..
dosya.co
edit 2: excel dosyası yataydır. word dosyasının sayfaları da yatay olabilir. o açıdan bir sıkıntı yoktur...
Kuzenin bitirme projesinin word dosyasına, bir excel dosyasından kopyalama yapmamız gerekiyor. Ben pratik olsun diye ekran görüntüsü alıp yapıştırmasını önermiştim ama ödevi geri dönmüş. :)
excel dosyasının ss'i ektedir. en pratik şekilde nasıl kopyalayabiliriz excel'deki sayfaları word'ün içine?
edit 1: excel dosyasını şuradan bulabilirsiniz. kendi bilgisayarınızda denemek isterseniz diye..
dosya.co
edit 2: excel dosyası yataydır. word dosyasının sayfaları da yatay olabilir. o açıdan bir sıkıntı yoktur...
Selam millet;
Evde 10 yıldır yaşayan bir karakedimiz var. Son zamanlarda tuvalet mevzusunda huyu değişti. Şöyle ki;
Evde 2. bir küçük wc var. Kullanmıyoruz. Orada duruyor bunun kum havuzu. Kum olarak da eczacıbaşı'nın ince kumlu pudralı kumunu kullanıyoruz yıllardır.
Son zamanlarda kumu yerine evin değişik yerlerine pislemeye başladı. holde herhangi bir kapının önüne yapıyor. belki kum havuzu artık çok eskimiştir ve/veya içine çok kum koyuyoruz, uzun süre kalıyor falan diye yeni, daha küçük bir kum havuzu aldık ama huyu düzelmedi. 1 kere kuma yapıyorsa, 3 kere sağa sola yapıyor.
ayrıca şöyle de bir detay vereyim;
biz 1. katta oturuyoruz. gün içi cam açtığımızda 2-3 dakika gezip geliyor bahçede. hatta bazen kendisi pencereye çıkıp tırtıklıyor "açın" dercesine.
kakası geldiğinde yine pencereye yöneliyor. dışarıda 2-3 dakika takılıp, sonra can havliyle koşarak gelip, içeri girip tuvaletini yapacak yer arıyor. hayır yani, şerefsiz, madem o kadar dışarıya da çıkıyorsun, takılıyorsun, yapsana bahçeye bir yere :/ o da yok.
bir de pek kakasını örtmeye çabalamıyor. "bu kaka benden mi çıktı abovvv" şaşkınlığı ile yine depar atarak uzaklaşıyor bölgeden.
böyle giderse ev halkıyla papaz olacağım.
bu tarz bir şey yaşayan, sonrasında çözüme ulaştıranlar varsa dinlemek isterim^^
Evde 10 yıldır yaşayan bir karakedimiz var. Son zamanlarda tuvalet mevzusunda huyu değişti. Şöyle ki;
Evde 2. bir küçük wc var. Kullanmıyoruz. Orada duruyor bunun kum havuzu. Kum olarak da eczacıbaşı'nın ince kumlu pudralı kumunu kullanıyoruz yıllardır.
Son zamanlarda kumu yerine evin değişik yerlerine pislemeye başladı. holde herhangi bir kapının önüne yapıyor. belki kum havuzu artık çok eskimiştir ve/veya içine çok kum koyuyoruz, uzun süre kalıyor falan diye yeni, daha küçük bir kum havuzu aldık ama huyu düzelmedi. 1 kere kuma yapıyorsa, 3 kere sağa sola yapıyor.
ayrıca şöyle de bir detay vereyim;
biz 1. katta oturuyoruz. gün içi cam açtığımızda 2-3 dakika gezip geliyor bahçede. hatta bazen kendisi pencereye çıkıp tırtıklıyor "açın" dercesine.
kakası geldiğinde yine pencereye yöneliyor. dışarıda 2-3 dakika takılıp, sonra can havliyle koşarak gelip, içeri girip tuvaletini yapacak yer arıyor. hayır yani, şerefsiz, madem o kadar dışarıya da çıkıyorsun, takılıyorsun, yapsana bahçeye bir yere :/ o da yok.
bir de pek kakasını örtmeye çabalamıyor. "bu kaka benden mi çıktı abovvv" şaşkınlığı ile yine depar atarak uzaklaşıyor bölgeden.
böyle giderse ev halkıyla papaz olacağım.
bu tarz bir şey yaşayan, sonrasında çözüme ulaştıranlar varsa dinlemek isterim^^
Merhabalar;
Bedenimizin, tüm gün yatakta hiç hareket etmesek dahi enerjiye ihtiyacı oluyor. Haliyle kalori yakıyor. Her yerde hesabı yapılabiliyor. Boy, kilo, yaş giriliyor ve ortalama olarak günlük alınması gereken kalori miktarı veriliyor.
Peki ama neden? yani neden gerekiyor demiyorum. sonuçta organların çalışması için bile enerji lazım. o kısım mantıklı. Merak ettiğim kısım; neden ille de dışarıdan almaya ihtiyaç duyuyor? sonuçta bedenimiz enerji deposu değil mi? yağlarımız var vs. Onları kullanamıyor mu da dışarıdan almaya ihtiyaç duyuyor.
Bunu şuna bağlayacağım.
Atıyorum benim 2000 kalori almam gerekiyor o hesaplara göre. ama ben 1000 kalorilik yiyecek tükettiğimde bile işkence çekmiyorum diyelim. yani tok hissedebiliyor. hal böyle olunca 2000 yerine, 1000 alsam, üstüne de spor şu bu derken daha çoğunu yaksam, kısa sürede daha fit hale gelmez miyim? yağlarımı daha kısa sürede eritmez miyim?
Bedenimizin, tüm gün yatakta hiç hareket etmesek dahi enerjiye ihtiyacı oluyor. Haliyle kalori yakıyor. Her yerde hesabı yapılabiliyor. Boy, kilo, yaş giriliyor ve ortalama olarak günlük alınması gereken kalori miktarı veriliyor.
Peki ama neden? yani neden gerekiyor demiyorum. sonuçta organların çalışması için bile enerji lazım. o kısım mantıklı. Merak ettiğim kısım; neden ille de dışarıdan almaya ihtiyaç duyuyor? sonuçta bedenimiz enerji deposu değil mi? yağlarımız var vs. Onları kullanamıyor mu da dışarıdan almaya ihtiyaç duyuyor.
Bunu şuna bağlayacağım.
Atıyorum benim 2000 kalori almam gerekiyor o hesaplara göre. ama ben 1000 kalorilik yiyecek tükettiğimde bile işkence çekmiyorum diyelim. yani tok hissedebiliyor. hal böyle olunca 2000 yerine, 1000 alsam, üstüne de spor şu bu derken daha çoğunu yaksam, kısa sürede daha fit hale gelmez miyim? yağlarımı daha kısa sürede eritmez miyim?
Merhabalar;
2.600 TL'ye kadar, en çok internet için kullanılacak laptop önerisi yapabilir misiniz? Oyun oynanmayacak.
Hatta direkt şu listeden de söyleyebilirsiniz. 2.600 TL üst limitli listedir.
www.hepsiburada.com
2.600 TL'ye kadar, en çok internet için kullanılacak laptop önerisi yapabilir misiniz? Oyun oynanmayacak.
Hatta direkt şu listeden de söyleyebilirsiniz. 2.600 TL üst limitli listedir.
www.hepsiburada.com
Selamlar;
fotoğrafta göreceğiniz barfiks demirlerinden hangisini önerirsiniz? neden?
birisi kapı çerçevesine monte edilenler. diğeri de vidalarıyla direkt duvara monte edilenler. bu arada 2.sinde farklı bir tutuş yapabilme ihtimali olan ekstra 2 kol daha bulunmaktadır. onlar da işlevsel midir kullanım için?
fotoğrafta göreceğiniz barfiks demirlerinden hangisini önerirsiniz? neden?
birisi kapı çerçevesine monte edilenler. diğeri de vidalarıyla direkt duvara monte edilenler. bu arada 2.sinde farklı bir tutuş yapabilme ihtimali olan ekstra 2 kol daha bulunmaktadır. onlar da işlevsel midir kullanım için?
Bugün Tenet'e gittim. Şimdi nette kamera arkasını izliyordum da şey dediler;
"3 hafta boyunca 8 km'lik bir otobanı kapattık."
böyle şeyler yaptıklarında ne bedel ödüyorlardır sizce? bunla alakalı kaynak var mıdır? çünkü kapanan otoban, o şehrin trafik akışını ve güzergahını etkileyecektir. belediyeler bunu göze alabiliyorlar demek ki.
"3 hafta boyunca 8 km'lik bir otobanı kapattık."
böyle şeyler yaptıklarında ne bedel ödüyorlardır sizce? bunla alakalı kaynak var mıdır? çünkü kapanan otoban, o şehrin trafik akışını ve güzergahını etkileyecektir. belediyeler bunu göze alabiliyorlar demek ki.
Selam millet;
Benim Evim gibi sistemler var. En kaba haliyle, siz bir ev buluyorsunuz satın almak için. Sonra bu sisteme belli bir peşinat veriyorsunuz. Onlar sizin için gidip o evi satın alıyorlar. Sonra kira öder gibi onlara her ay taksit ödüyorsunuz.
Bu sistemler mantıklı mıdır? Artıları ve eksileri nelerdir? Çevrenizde bu şekilde ev almış kişiler var mıdır?
Benim Evim gibi sistemler var. En kaba haliyle, siz bir ev buluyorsunuz satın almak için. Sonra bu sisteme belli bir peşinat veriyorsunuz. Onlar sizin için gidip o evi satın alıyorlar. Sonra kira öder gibi onlara her ay taksit ödüyorsunuz.
Bu sistemler mantıklı mıdır? Artıları ve eksileri nelerdir? Çevrenizde bu şekilde ev almış kişiler var mıdır?
Selam millet;
Şu hesap doğru mudur?
a) Günlük vücuda alınan kalori değerimiz var.
b) Günlük harcanan kalori değerimiz var.
Eğer gün bazında a ve b birbirine yakınsa mevcut kilomuzda pek fazla değişiklik olmuyor.
Eğer gün bazında b, a'dan büyükse kilo veriyoruz. çünkü günlük vücuda alınan kaloriden daha fazla kalori yakarsak, bedende depolanan besinleri yakmaya başlamış oluyoruz.
Şu hesap doğru mudur?
a) Günlük vücuda alınan kalori değerimiz var.
b) Günlük harcanan kalori değerimiz var.
Eğer gün bazında a ve b birbirine yakınsa mevcut kilomuzda pek fazla değişiklik olmuyor.
Eğer gün bazında b, a'dan büyükse kilo veriyoruz. çünkü günlük vücuda alınan kaloriden daha fazla kalori yakarsak, bedende depolanan besinleri yakmaya başlamış oluyoruz.
Merhabalar;
Diyelim ki ayda 3000 TL kazanç elde etmek istiyorsunuz birikiminiz üzerinden. Bu tutar için ne kadar paranız olması lazım?
Diyelim ki ayda 3000 TL kazanç elde etmek istiyorsunuz birikiminiz üzerinden. Bu tutar için ne kadar paranız olması lazım?
Merhaba. Elbette "damak keyfini" ilgilendiren bir konu olduğundan esneklik payı vardır ama ortalamasını soruyorum.
Benim bildiğim, her kupa için (ortalama bir kupa 250 ml su almakta) 2 ölçü (bunda da 1 ölçü ortalama olarak 1 yemek kaşığına denk geliyor) öğütülmüş kahve koymak şeklindeydi.
Ortalamasını da geçelim, direkt sizin şahsi ölçülerinizi dinlesem de kafidir^^
Benim bildiğim, her kupa için (ortalama bir kupa 250 ml su almakta) 2 ölçü (bunda da 1 ölçü ortalama olarak 1 yemek kaşığına denk geliyor) öğütülmüş kahve koymak şeklindeydi.
Ortalamasını da geçelim, direkt sizin şahsi ölçülerinizi dinlesem de kafidir^^
Selamlar;
Fazla ertelemişim ama Fargo cidden çok güzel bir diziymiş.
Onun gibi, senaryosunda ironik tatlar olan, insanın kalbini mıncıklatan gelişmelere sahip, dengeli bir kara-mizah sayılabilecek başka dizi önerileriniz var mıdır?
Fazla ertelemişim ama Fargo cidden çok güzel bir diziymiş.
Onun gibi, senaryosunda ironik tatlar olan, insanın kalbini mıncıklatan gelişmelere sahip, dengeli bir kara-mizah sayılabilecek başka dizi önerileriniz var mıdır?
Merhabalar;
Mesela bir parça seçeceğiz. (Hans Zimmer - Time (inception)
Sanatçının bu parçayı yaparken hangi müzik aletlerini kullandığını öğrenebileceğiz. Hatta belki de notalarını da bulabileceğiz.
filmler-diziler için imdb gibi koca bir kaynak var. Benzeri müzik sektörü için de var mıdır?
Mesela bir parça seçeceğiz. (Hans Zimmer - Time (inception)
Sanatçının bu parçayı yaparken hangi müzik aletlerini kullandığını öğrenebileceğiz. Hatta belki de notalarını da bulabileceğiz.
filmler-diziler için imdb gibi koca bir kaynak var. Benzeri müzik sektörü için de var mıdır?
Merhabalar;
Misal imdb'den Hans Zimmer'ın külliyatına baktığımda, bazı yapımların Composer, bazı yapımların Soundtrack sekmesinde yer aldığını görüyorum.
Tam olarak bunları birbirinden ayıran sebepler nedir?
Misal imdb'den Hans Zimmer'ın külliyatına baktığımda, bazı yapımların Composer, bazı yapımların Soundtrack sekmesinde yer aldığını görüyorum.
Tam olarak bunları birbirinden ayıran sebepler nedir?
Selamlar;
Yerli veya yabancı dizilerden kesitler alsam, sonra onları birleştirsem, ortaya çıkan videoları 'online izlenebilir' olarak nerelere yüklememi önerirsiniz? istediğim birkaç kıstas var;
1) telif nedeniyle hak sahiplerinin yüklü videoları silememesi
2) birilerine link verdiğimde online olarak izleyebilmeleri
3) mümkünse istatistik de verebilmesi. (şu video, şu kadar izlenme aldı.. gibi)
Yerli veya yabancı dizilerden kesitler alsam, sonra onları birleştirsem, ortaya çıkan videoları 'online izlenebilir' olarak nerelere yüklememi önerirsiniz? istediğim birkaç kıstas var;
1) telif nedeniyle hak sahiplerinin yüklü videoları silememesi
2) birilerine link verdiğimde online olarak izleyebilmeleri
3) mümkünse istatistik de verebilmesi. (şu video, şu kadar izlenme aldı.. gibi)
Selamlar;
Şirketten şöyle bir mail geldi;
---mail---
Koronavirüs (COVID-19) hastalığının ekonomik etkileri nedeniyle işverenliğimizce zaruri olarak birtakım önlemlerin alınmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 01/07/2020 – 17/07/2020 tarihleri arasında ücretsiz izin kullanmanız işverenliğimizce uygun görülmüştür.
Bu süreçte işverenliğimiz, İŞKUR’dan günlük nakdi ücret yardımı alabilmeniz için gerekli başvuruları yapacaktır. İşverenliğimiz tarafından aksine bir talimat verilmedikçe 20/07/2020 tarihinde çalışmaya hazır bulunmanız gerekmektedir.
---/mail---
şimdi bizim yıllık izinlerimiz var henüz kullanmadığımız. ücretsiz izin yerine yıllık izin kullandığımızda ücret ödemek zorundalar değil mi?
bir de insanlara sormadan böyle bir karar alıp direkt uygulayacak olmaları biraz abuk değil mi?
Şirketten şöyle bir mail geldi;
---mail---
Koronavirüs (COVID-19) hastalığının ekonomik etkileri nedeniyle işverenliğimizce zaruri olarak birtakım önlemlerin alınmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 01/07/2020 – 17/07/2020 tarihleri arasında ücretsiz izin kullanmanız işverenliğimizce uygun görülmüştür.
Bu süreçte işverenliğimiz, İŞKUR’dan günlük nakdi ücret yardımı alabilmeniz için gerekli başvuruları yapacaktır. İşverenliğimiz tarafından aksine bir talimat verilmedikçe 20/07/2020 tarihinde çalışmaya hazır bulunmanız gerekmektedir.
---/mail---
şimdi bizim yıllık izinlerimiz var henüz kullanmadığımız. ücretsiz izin yerine yıllık izin kullandığımızda ücret ödemek zorundalar değil mi?
bir de insanlara sormadan böyle bir karar alıp direkt uygulayacak olmaları biraz abuk değil mi?
1-2 aydır ara ara araştırıyorum ama bir süre sonra bunalıp pes ediyorum. Eve bir dambıl seti almak istiyorum ama online sitelerdeki çoğu ürünün altındaki yorumlar kafa karıştırıyor.
genelde şikayetler;
1) kargoda kutusu kırılmış. (bu çok önemli değil.)
2) koku yapıyor.
3) yüzeyi dökülüyor.
4) vidaları gevşiyor.
şeklinde oluyor.
o kadar da "en ucuzu olsun" diyen bir ölücü değilimdir. elbette binlerce tl de vermek istemiyorum.
1) önerdiğiniz, memnun olduğunuz markalar var mıdır?
2) belli başlı ağırlıklarda 1-2 ürün mü alsam (mesela 2x3 kilo, 2x10 kilo gibi) yoksa set mi alsam?
bu konularda istikrarlıyımdır. yani alıp da 3 gün kullanıp bir köşeye atmayacağımdır.
şimdi söz sizde. :)
genelde şikayetler;
1) kargoda kutusu kırılmış. (bu çok önemli değil.)
2) koku yapıyor.
3) yüzeyi dökülüyor.
4) vidaları gevşiyor.
şeklinde oluyor.
o kadar da "en ucuzu olsun" diyen bir ölücü değilimdir. elbette binlerce tl de vermek istemiyorum.
1) önerdiğiniz, memnun olduğunuz markalar var mıdır?
2) belli başlı ağırlıklarda 1-2 ürün mü alsam (mesela 2x3 kilo, 2x10 kilo gibi) yoksa set mi alsam?
bu konularda istikrarlıyımdır. yani alıp da 3 gün kullanıp bir köşeye atmayacağımdır.
şimdi söz sizde. :)
merhabalar;
elimde ide disklerim var geçmişten kalan. içlerini kontrol etmem gerekiyor. ama son topladığım kasanın anakartı ide'leri desteklemiyor. haliyle 2 çözüm şansım var;
1) "ide to usb" zımbırtısı alıp onunla usb'den bağlamak.
2) "ide to sata" zımbırtısı alıp onunla anakarta sata olarak bağlamak.
merak ettiğim şey;
bu veriyolları arasında nasıl bir fark olduğu? daha akıcı ve mantıklı olanını tercih etmek istiyorum.
şimdi söz sizin. :)
elimde ide disklerim var geçmişten kalan. içlerini kontrol etmem gerekiyor. ama son topladığım kasanın anakartı ide'leri desteklemiyor. haliyle 2 çözüm şansım var;
1) "ide to usb" zımbırtısı alıp onunla usb'den bağlamak.
2) "ide to sata" zımbırtısı alıp onunla anakarta sata olarak bağlamak.
merak ettiğim şey;
bu veriyolları arasında nasıl bir fark olduğu? daha akıcı ve mantıklı olanını tercih etmek istiyorum.
şimdi söz sizin. :)
Selamlar;
Iphone'dan çektiğim ağır çekim videoları bilgisayara (windows) aktardığımda normal bir video gibi oynuyor. Bu sorunu nasıl aşabilirim?
Iphone'dan çektiğim ağır çekim videoları bilgisayara (windows) aktardığımda normal bir video gibi oynuyor. Bu sorunu nasıl aşabilirim?
www.youtube.com 
merhabalar. linkteki görüntüler bir filmden (veya diziden) ise hangisi olduğunu bilen var mıdır?

merhabalar. linkteki görüntüler bir filmden (veya diziden) ise hangisi olduğunu bilen var mıdır?
Merhabalar;
Himym (How I Met Your Mother) dizisini Netflix'ten izleyenler varsa bir sorum olacak;
İngilizce geliştirme çalışmaları için 1 tane diziye ait tüm bölümleri, önce türkçe altyazılı, sonra ingilizce altyazılı olarak izlemeyi düşünüyorum.
Bu sebeple çevirilerin doğruluğundan emin olmak istiyorum. Bu dizinin türkçe altyazısının başarısını 10 üzerinden kaçla değerlendirirsiniz?
Himym (How I Met Your Mother) dizisini Netflix'ten izleyenler varsa bir sorum olacak;
İngilizce geliştirme çalışmaları için 1 tane diziye ait tüm bölümleri, önce türkçe altyazılı, sonra ingilizce altyazılı olarak izlemeyi düşünüyorum.
Bu sebeple çevirilerin doğruluğundan emin olmak istiyorum. Bu dizinin türkçe altyazısının başarısını 10 üzerinden kaçla değerlendirirsiniz?
Merhabalar;
Bir retro sever olarak 8 bit'li oyun makinelerimin (atari 2600, nintendo nes / snes, sega master vb) yanına yakışacağını düşündüğüm bir retro televizyon var.
philips discoverer. fotoğrafını ekledim. renklidir ve uzaktan kumandalıdır. üst kapağı motosiklet kaskı gibi arkaya doğru dönerek açılmaktadır. ekranı ise hem kapak kapalıyken, hem de açıkken görüntü verebilmektedir.
kolay bulunan bir cihaz değil. bir arkadaşım aracılığı ile 1 tane bulma şansım oldu. para verilerek alınan ürünlerde kazıklanma ihtimali olan birisiyimdir. neyi, nasıl referans alacağımı pek bilemem. o yüzden fikirlerinize ihtiyacım var.
sizce bu tv'ye en fazla ne kadar para verilmelidir?
Bir retro sever olarak 8 bit'li oyun makinelerimin (atari 2600, nintendo nes / snes, sega master vb) yanına yakışacağını düşündüğüm bir retro televizyon var.
philips discoverer. fotoğrafını ekledim. renklidir ve uzaktan kumandalıdır. üst kapağı motosiklet kaskı gibi arkaya doğru dönerek açılmaktadır. ekranı ise hem kapak kapalıyken, hem de açıkken görüntü verebilmektedir.
kolay bulunan bir cihaz değil. bir arkadaşım aracılığı ile 1 tane bulma şansım oldu. para verilerek alınan ürünlerde kazıklanma ihtimali olan birisiyimdir. neyi, nasıl referans alacağımı pek bilemem. o yüzden fikirlerinize ihtiyacım var.
sizce bu tv'ye en fazla ne kadar para verilmelidir?
Selamlar;
cep telefonlarına yüklenen yürüme/koşma istatistiği tutan vs gibi uygulamaların arasında, periyodik olarak messenger'a veya whatsapp'a mesaj ile bildirim gönderen bir uygulama var mıdır? direkt kendisi bildirim atıyor zaten çoğu ama merak ettim var mıdır böyle de ekstrem bir özellik sahibi olan?
eğer yoksa diğer soru; facebook profiline paylaşım yapanları var mıdır?
cep telefonlarına yüklenen yürüme/koşma istatistiği tutan vs gibi uygulamaların arasında, periyodik olarak messenger'a veya whatsapp'a mesaj ile bildirim gönderen bir uygulama var mıdır? direkt kendisi bildirim atıyor zaten çoğu ama merak ettim var mıdır böyle de ekstrem bir özellik sahibi olan?
eğer yoksa diğer soru; facebook profiline paylaşım yapanları var mıdır?
Merhabalar;
Dün gece sözlükte çok entry alan bir başlık vardı;
(bkz: kadinlarin aslinda berbat insanlar olmasi)
ben gördüğümde 300 küsur fav almıştı. tahmin edeceğiniz gibi altında da insanlar ikiye ayrılarak entry'lerle doldurdular. ben de epey uzun bir entry yazmıştım.
sabah fark ettim ki başlık uçmuş.
fark eden var mı bilmiyorum ama böyle bir şey oluyor mu artık sözlükte? epey eleştirilmişti arkadaş yazdığı vasat cümlelerden ötürü ama dediğim gibi epey de fav almıştı.
sizce süreç nasıl işlemiştir?
çünkü çoğu zaman başlık ve ilk entry sahibi entry'sini silip çekiliyor ve başlık 2. arkadaşa kalıyor. öyle olsa "sözlük normali bir hal" sayabilirdim ama böylesi ilginç geldi.
Dün gece sözlükte çok entry alan bir başlık vardı;
(bkz: kadinlarin aslinda berbat insanlar olmasi)
ben gördüğümde 300 küsur fav almıştı. tahmin edeceğiniz gibi altında da insanlar ikiye ayrılarak entry'lerle doldurdular. ben de epey uzun bir entry yazmıştım.
sabah fark ettim ki başlık uçmuş.
fark eden var mı bilmiyorum ama böyle bir şey oluyor mu artık sözlükte? epey eleştirilmişti arkadaş yazdığı vasat cümlelerden ötürü ama dediğim gibi epey de fav almıştı.
sizce süreç nasıl işlemiştir?
çünkü çoğu zaman başlık ve ilk entry sahibi entry'sini silip çekiliyor ve başlık 2. arkadaşa kalıyor. öyle olsa "sözlük normali bir hal" sayabilirdim ama böylesi ilginç geldi.
Selamlar;
Aşağıdaki ilandaki 2. el Mazda 3 ile sıfır 2020 model Clio RS Line (en dolu paket) arasından hangi aracı tercih ederdiniz? (gönlümden geçen araç 2020 model Mazda 3 ama o henüz ülkemize gelmedi ve gelse bile 250 bin tl civarlarında olacaktır diye düşündüğümden, o anca ilerde alabileceğim bir araç olacaktır)
www.sahibinden.com
Aşağıdaki ilandaki 2. el Mazda 3 ile sıfır 2020 model Clio RS Line (en dolu paket) arasından hangi aracı tercih ederdiniz? (gönlümden geçen araç 2020 model Mazda 3 ama o henüz ülkemize gelmedi ve gelse bile 250 bin tl civarlarında olacaktır diye düşündüğümden, o anca ilerde alabileceğim bir araç olacaktır)
www.sahibinden.com
www.otovadeli.com
buradan araba almak ile bankadan kredi çekip almak arasında ne gibi artılar ve eksiler vardır sizce?
buradan araba almak ile bankadan kredi çekip almak arasında ne gibi artılar ve eksiler vardır sizce?
Merhaba arkadaşlar;
Şu ilandaki aracın fiyatı için ne söyleyebilir misin? sizce makul mudur? mazda hakkında ne düşündüğünüzü söylemenize gerek yok. mazda kendini ispatlamış bir araçtır. tartışmaya pek ihtimal vermemektedir diye düşünüyorum.
www.sahibinden.com
Şu ilandaki aracın fiyatı için ne söyleyebilir misin? sizce makul mudur? mazda hakkında ne düşündüğünüzü söylemenize gerek yok. mazda kendini ispatlamış bir araçtır. tartışmaya pek ihtimal vermemektedir diye düşünüyorum.
www.sahibinden.com
bir ailedeki sgk'lı çalışan mı?
yoksa emekli bir insan mı?
emeklilere "garanti" gözüyle bakıp daha kolay kredi çıkartıyorlarmış ama yaşlarının çok yüksek olmaması önemliymiş diye bir şeyler duydum.
yoksa emekli bir insan mı?
emeklilere "garanti" gözüyle bakıp daha kolay kredi çıkartıyorlarmış ama yaşlarının çok yüksek olmaması önemliymiş diye bir şeyler duydum.
net kıstaslar;
-otomatik vites
-hatchback
arabalardan pek anlamam. bu araç ilk hangi yıl çıktı, sonra kaç yılda bir geliştirildi, en son kaçıncı nesil satışa çıktı bilmem.
bir arkadaşımın çalıştığı yerdeki bir elemanın 2015 modelini otopark içinde 5-10 dk kullanma şansım oldu. söylediğine göre 2015 modelmiş ama 2016 çıkışlıymış.
nedense direksiyona geçince bir uzay aracının kokpitine oturmuşluk hissi verdi. yani nasıl anlatsam, arabanın tek eksik puzzle'u şöförmüş ve ben de oturunca tamamlanmışlık olmuş gibi hissettirdi. direksiyonu olsun vs her şey pek bir hoş geldi. her araçta bu hissi alamadığımı biliyorum.
genel düşünceleriniz nedir bu araç ile ilgili?
"şu kadar para verecek olsaydım alırdım, ama şu kadar para verecek olsaydım almazdım" gibi değerlendirmelerinize de talibim.
-otomatik vites
-hatchback
arabalardan pek anlamam. bu araç ilk hangi yıl çıktı, sonra kaç yılda bir geliştirildi, en son kaçıncı nesil satışa çıktı bilmem.
bir arkadaşımın çalıştığı yerdeki bir elemanın 2015 modelini otopark içinde 5-10 dk kullanma şansım oldu. söylediğine göre 2015 modelmiş ama 2016 çıkışlıymış.
nedense direksiyona geçince bir uzay aracının kokpitine oturmuşluk hissi verdi. yani nasıl anlatsam, arabanın tek eksik puzzle'u şöförmüş ve ben de oturunca tamamlanmışlık olmuş gibi hissettirdi. direksiyonu olsun vs her şey pek bir hoş geldi. her araçta bu hissi alamadığımı biliyorum.
genel düşünceleriniz nedir bu araç ile ilgili?
"şu kadar para verecek olsaydım alırdım, ama şu kadar para verecek olsaydım almazdım" gibi değerlendirmelerinize de talibim.
Merhabalar;
Genel mizahı kenarda tutarsak, geriye 2 ana mizah çeşidi kalıyor sanırım. Birisi kara mizah (dark humour deniliyor sanırım) ve shitposting.
Bunları en belirgin olarak hangi yönleri ile birbirinden ayırabiliyoruz?
Genel mizahı kenarda tutarsak, geriye 2 ana mizah çeşidi kalıyor sanırım. Birisi kara mizah (dark humour deniliyor sanırım) ve shitposting.
Bunları en belirgin olarak hangi yönleri ile birbirinden ayırabiliyoruz?
Merhaba arkadaşlar;
2020 yılında şirketimizin şirket içi toplantısı olacak. tüm gün sürüyor. Koca bir salonda gerçekleşiyor ve tüm şirket çalışanları geliyor. Her departmanın çalışanları sahneye çıkıp sunum yapıyor. Ben de kendi tarzımda, slayt destekli bir konuşma hazırlayacağım. Bu konuda kendime güveniyorum. Söyleyeceğim şeyler olsun, bunların slayt tasarımları olsun, hatta bir de ayrıca kara-mizah tadında çekeceğim bir kısa filmi yayınlamak olsun, bu açıdan hiçbir sorunum yok. Gayet de esprili bir sunum olacaktır.
Benim sorunum, böyle kalabalık önünde konuşma deneyimim olmaması. Bu beni heyecanlandırıyor. Fiziksel olarak ellerimin titremesine neden oluyor. Hani o haldeyken elime aldığım mikrofonu bile zangır zangır titreteceğimi biliyorum. Haliyle sunumum zarar görecektir.
Bunla alakalı ne yapabilirim? Sunumdan önce biraz içmeyi düşünüyorum. Hatta sahneye çıkıp "merhaba" dedikten sonra "bir dakika" diyip, cebimden çıkardığım metal mataradan bir fırt alıp, o şekilde başlamayı düşünüyorum sunuma. Bu da kendi içinde esprili bir başlangıç yapma şansı verecektir. Yine de alkolün fayda sağlayacağından emin değilim.
Bu duruma faydası olan bir ilaç var mıdır?
yoksa içerik olarak ciddi ciddi kendime epey güvendiğim sunum, sırf bu durum yüzünden sekteye uğrayacaktır. bu da beni epey üzecektir :/
2020 yılında şirketimizin şirket içi toplantısı olacak. tüm gün sürüyor. Koca bir salonda gerçekleşiyor ve tüm şirket çalışanları geliyor. Her departmanın çalışanları sahneye çıkıp sunum yapıyor. Ben de kendi tarzımda, slayt destekli bir konuşma hazırlayacağım. Bu konuda kendime güveniyorum. Söyleyeceğim şeyler olsun, bunların slayt tasarımları olsun, hatta bir de ayrıca kara-mizah tadında çekeceğim bir kısa filmi yayınlamak olsun, bu açıdan hiçbir sorunum yok. Gayet de esprili bir sunum olacaktır.
Benim sorunum, böyle kalabalık önünde konuşma deneyimim olmaması. Bu beni heyecanlandırıyor. Fiziksel olarak ellerimin titremesine neden oluyor. Hani o haldeyken elime aldığım mikrofonu bile zangır zangır titreteceğimi biliyorum. Haliyle sunumum zarar görecektir.
Bunla alakalı ne yapabilirim? Sunumdan önce biraz içmeyi düşünüyorum. Hatta sahneye çıkıp "merhaba" dedikten sonra "bir dakika" diyip, cebimden çıkardığım metal mataradan bir fırt alıp, o şekilde başlamayı düşünüyorum sunuma. Bu da kendi içinde esprili bir başlangıç yapma şansı verecektir. Yine de alkolün fayda sağlayacağından emin değilim.
Bu duruma faydası olan bir ilaç var mıdır?
yoksa içerik olarak ciddi ciddi kendime epey güvendiğim sunum, sırf bu durum yüzünden sekteye uğrayacaktır. bu da beni epey üzecektir :/
Merhabalar;
Aşağıdaki cümle size ne hissettiriyor? Ne düşündürüyor?
"Yalnızlığını talan edilmekten sakınan kişinin onu sezdirmemesi de gerekir. İşte, tam da budur ya zâten — yalnızlık."
Aşağıdaki cümle size ne hissettiriyor? Ne düşündürüyor?
"Yalnızlığını talan edilmekten sakınan kişinin onu sezdirmemesi de gerekir. İşte, tam da budur ya zâten — yalnızlık."
Umarım link açılır;
www.facebook.com
Bu adamın gerçekleştirdiği hareketlere dair fikir ve yorumlarınız nedir?
www.facebook.com
Bu adamın gerçekleştirdiği hareketlere dair fikir ve yorumlarınız nedir?
2 tane dizi hakkında, o diziyi izlememiş, sadece adını duymuş, giriş seviyesinde de konusu hakkında çok az bilgiye sahip olan insanların haline, o dizileri çok seven ve eşzamanlı olarak izleyen/bitiren kişi olarak tebessüm ediyorum.
çünkü belli bir kesimin o dizileri izlese çok seveceklerini biliyorum. ama onları o dizileri izletecek kadar gazlayamıyorum. bunu yapmam için dizinin evriminden söz etmem gerekiyor. bunu da yaparsam ister istemez müdahale etmiş olacağım o insanların izleme sürecinde. yani benim geçtiğim yoldan geçebilmelerini engellemiş olacağım. buna da hakkım yok diye düşünüyorum. Hal böyle olunca da direkt izlemekten vazgeçebiliyorlar, yaklaşmıyorlar. Çok kaliteli 2 işi de ıskalamış oluyorlar.
Ama bugün biraz esnetmek istedim bu direncimi;
bu dizilerden birisi Person of interest.
Person of interest'i izlemeyen kişi onu polisiye/dedektif dizisi sanıyor mesela. :D Oysa işin içinde dünyanın en gelişmiş yapay-zekası mevcut ve hikayenin geçirdiği evrimi düşündüğümde öyle bir başlangıçtan, öyle bir finale nasıl bir zeka ürünü olarak evrimleştiğine hayranlıkla şaşırıyorum.
bu dizilerden diğeri Mr. Robot. bunu da izleyen, daha en başında isminde robot falan var diye onu robotlu bir dizi sanabiliyor. azcık konusuna baktığında da hackerlık dizisi sanabiliyor. halbuki içinde robotlarla alakalı hiçbir şey yok. hacker'lık ise kullandığı araçlardan birisi. gördüğüm en sağlam psikolojik dramlardan birisidir. ve son tabloda çok acayip bir yere geldi. çoğu sinema okulunda sinematografik açıdan ders olarak okutulması gereken bir dizidir mesela.
Person of interest için şunu da söylemek isterim. Merkezinde insan ve yapay-zeka çatışmasını içeren en kaliteli diziler benim için sırasıyla battlestar galactica (70'li yıllardaki versiyonunu kastetmiyorum. onu çöpe atabilirsiniz. anka kuşu misali küllerinden doğurtulan remake'ini kastediyorum), person of interest ve hala devam etmekte olan Westworld dizileridir. Westworld'un başında meşhur yönetmen Nolan'ın kardeşi J. Nolan yer almaktadır. Ve bu adamların Westworld öncesi çektikleri dizidir Person of interest. Adamlar resmen ikiye katlarcasına büyütüyorlar mevzuyu. PoI'de bunu çok güzel işlemişlerdi. Daha sonra Westworld ile fena yerlere taşıdılar. ve eğer dedikodu değilse, yine yapay-zeka hakkında yazılmış olan (hatta bu mevzunun kanun niteliğindeki yapı taşlarını yaratmış olan) en iyi kitap serisinin, Asimov'un Vakıf serisinin de ilerde dizisini yapacaklarmış. (Asimov için bkz: Ben, Robot / 3 robot yasası) Sırf PoI ve Ww'den dolayı zaten bunu en çok hak eden kişilerdir.
Öyle işte. Beyin-yakan diziler arıyorsanız Battlestar Galactica, Person of Interest, Mr. Robot ve Westworld'ü gönül rahatlığıyla ve biraz da sabır göstererek izleyebilirsiniz.
Bunlarla yoğrulurken, heyecanla beklediğim bir iş de Dune'un filmidir. Projenin başında yine ayrı bir güzellik olan Arrival'ın yönetmeni ve müzikler için de zaten Nolan sinemasının bu kadar güzel hatırlanmasında önemli bir payı olan Hans zimmer'ın olması bu heyecanı desteklemektedir.
Son olarak bir güzel bağlantı daha vereyim. Person of Interest'in ve Westworld'ün güzelim müziklerinin arkasındaki isim de ramin djawadi abidir. Ve kendisi Hans zimmer'ın öğrencisidir. :) Tabi çoğunuz onu Game of thrones müziklerinden tanıyorsunuzdur.
Şimdi bu yazıyı formata uyduralım;
Bu 4 işi sevene neler önerirsiniz? :)
çünkü belli bir kesimin o dizileri izlese çok seveceklerini biliyorum. ama onları o dizileri izletecek kadar gazlayamıyorum. bunu yapmam için dizinin evriminden söz etmem gerekiyor. bunu da yaparsam ister istemez müdahale etmiş olacağım o insanların izleme sürecinde. yani benim geçtiğim yoldan geçebilmelerini engellemiş olacağım. buna da hakkım yok diye düşünüyorum. Hal böyle olunca da direkt izlemekten vazgeçebiliyorlar, yaklaşmıyorlar. Çok kaliteli 2 işi de ıskalamış oluyorlar.
Ama bugün biraz esnetmek istedim bu direncimi;
bu dizilerden birisi Person of interest.
Person of interest'i izlemeyen kişi onu polisiye/dedektif dizisi sanıyor mesela. :D Oysa işin içinde dünyanın en gelişmiş yapay-zekası mevcut ve hikayenin geçirdiği evrimi düşündüğümde öyle bir başlangıçtan, öyle bir finale nasıl bir zeka ürünü olarak evrimleştiğine hayranlıkla şaşırıyorum.
bu dizilerden diğeri Mr. Robot. bunu da izleyen, daha en başında isminde robot falan var diye onu robotlu bir dizi sanabiliyor. azcık konusuna baktığında da hackerlık dizisi sanabiliyor. halbuki içinde robotlarla alakalı hiçbir şey yok. hacker'lık ise kullandığı araçlardan birisi. gördüğüm en sağlam psikolojik dramlardan birisidir. ve son tabloda çok acayip bir yere geldi. çoğu sinema okulunda sinematografik açıdan ders olarak okutulması gereken bir dizidir mesela.
Person of interest için şunu da söylemek isterim. Merkezinde insan ve yapay-zeka çatışmasını içeren en kaliteli diziler benim için sırasıyla battlestar galactica (70'li yıllardaki versiyonunu kastetmiyorum. onu çöpe atabilirsiniz. anka kuşu misali küllerinden doğurtulan remake'ini kastediyorum), person of interest ve hala devam etmekte olan Westworld dizileridir. Westworld'un başında meşhur yönetmen Nolan'ın kardeşi J. Nolan yer almaktadır. Ve bu adamların Westworld öncesi çektikleri dizidir Person of interest. Adamlar resmen ikiye katlarcasına büyütüyorlar mevzuyu. PoI'de bunu çok güzel işlemişlerdi. Daha sonra Westworld ile fena yerlere taşıdılar. ve eğer dedikodu değilse, yine yapay-zeka hakkında yazılmış olan (hatta bu mevzunun kanun niteliğindeki yapı taşlarını yaratmış olan) en iyi kitap serisinin, Asimov'un Vakıf serisinin de ilerde dizisini yapacaklarmış. (Asimov için bkz: Ben, Robot / 3 robot yasası) Sırf PoI ve Ww'den dolayı zaten bunu en çok hak eden kişilerdir.
Öyle işte. Beyin-yakan diziler arıyorsanız Battlestar Galactica, Person of Interest, Mr. Robot ve Westworld'ü gönül rahatlığıyla ve biraz da sabır göstererek izleyebilirsiniz.
Bunlarla yoğrulurken, heyecanla beklediğim bir iş de Dune'un filmidir. Projenin başında yine ayrı bir güzellik olan Arrival'ın yönetmeni ve müzikler için de zaten Nolan sinemasının bu kadar güzel hatırlanmasında önemli bir payı olan Hans zimmer'ın olması bu heyecanı desteklemektedir.
Son olarak bir güzel bağlantı daha vereyim. Person of Interest'in ve Westworld'ün güzelim müziklerinin arkasındaki isim de ramin djawadi abidir. Ve kendisi Hans zimmer'ın öğrencisidir. :) Tabi çoğunuz onu Game of thrones müziklerinden tanıyorsunuzdur.
Şimdi bu yazıyı formata uyduralım;
Bu 4 işi sevene neler önerirsiniz? :)
Merhabalar;
Bir tane akıllı yer süpürgesi alayım diyorum. Gündüzleri evde kimse olmuyor karakedimizden başka. Biz yokken periyodik olarak çalışsın, odayı ve holü (benim odam ve hol dışında diğer odalara giremiyor kedi) kedi kıllarından arındırsın diyorum. Çünkü özellikle annem pek bir muzdarip kedi kıllarından. Ben fark etmiyorum bile o kılları. Sonuçta en çok kediyle benim odamda takılıyoruz ve geceleri de aynı yatakta götlü başlı uyuyoruz. Yani özetle zaten benim her yerim kedi kılı oluyor. Ama yıllarca alıştığımdan neredeyse hiç fark etmiyor, etsem de hiç rahatsız olmuyorum.
Sözün özü hangi modelleri önerirsiniz? kalkıp da 4-5 bin tl de vermek istemiyorum. aşağı yukarı 2 bin tl'yi geçsin istemiyorum. ama kafam da pek ağrımasın istiyorum. Bu kıstaslar ışığında, işini layığı ile yapan hangi modelleri önerirsiniz? hangi modelleri kullanıyorsunuz?
Bir tane akıllı yer süpürgesi alayım diyorum. Gündüzleri evde kimse olmuyor karakedimizden başka. Biz yokken periyodik olarak çalışsın, odayı ve holü (benim odam ve hol dışında diğer odalara giremiyor kedi) kedi kıllarından arındırsın diyorum. Çünkü özellikle annem pek bir muzdarip kedi kıllarından. Ben fark etmiyorum bile o kılları. Sonuçta en çok kediyle benim odamda takılıyoruz ve geceleri de aynı yatakta götlü başlı uyuyoruz. Yani özetle zaten benim her yerim kedi kılı oluyor. Ama yıllarca alıştığımdan neredeyse hiç fark etmiyor, etsem de hiç rahatsız olmuyorum.
Sözün özü hangi modelleri önerirsiniz? kalkıp da 4-5 bin tl de vermek istemiyorum. aşağı yukarı 2 bin tl'yi geçsin istemiyorum. ama kafam da pek ağrımasın istiyorum. Bu kıstaslar ışığında, işini layığı ile yapan hangi modelleri önerirsiniz? hangi modelleri kullanıyorsunuz?