icloud fotoğraflar hakkında tam oturtamadığım şeyler var.
şimdi arkadaşlar icloud demek aslında "klon mantığı" demek diye düşünüyorum. yani sizin fotoğraflarınız aynı anda hem telefonda, hem icloud'da (yani bulutta diyelim), hem de bilgisayarınızda (mac ya da pc fark etmiyor diye düşünüyorum.) bulunuyor. bunlardan hangisinden bir foto sildiğinizde senkronize olarak (otomatik ya da elle) siliniyor.
ben pc'me itunes kurmadan kullanıyorum cihazı. telefonu bilgisayara bağlamıyorum.
anlamadığım şu;
bilgisayara (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) senkronize olmuş tüm fotoları ben yedek bir klasöre (buna b klasörü diyelim) taşıdım. arşivledim yani fotolarımı. sonra da cep telefondan 100 kadar foto sildim. şimdi baktığımda icloud'da da silinmiş görünüyorlar ama nedense bilgisayarda (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) hala duruyorlar. bu neden oluyor? yani bu nasıl klon mantığı? ben cep telefonumun içindeki fotoğrafları kaç taneyse o haliyle göremeyecek miyim bilgisayarda? illa icloud sitesine mi girmem gerekecek her seferinde? sonuçta yedek arşivim (b klasörü) var ama orası bir gün binlerce fotoya sahip olacak. her seferinde o koca klasörde dolaşmak istemiyorum belki. cep telefonumda güncel ne kadar foto varsa sadece onları görmek istiyorum belki.
ayrıca şu senkronizasyon işini de anlamadım. az önce telde bir foto çektim. pc'den bakınca (saatin oradan) icloud simgesi "az önce güncellendi" demesine rağmen henüz göremiyorum bilgisayarda (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) o fotoyu. ve orada "fotoğrafları indir" diye bir seçenek var. ama ona bastığımda benden klasör istiyor ve komple ne varsa yeniden indiriyor.
ne iş sizce bu?
şimdi arkadaşlar icloud demek aslında "klon mantığı" demek diye düşünüyorum. yani sizin fotoğraflarınız aynı anda hem telefonda, hem icloud'da (yani bulutta diyelim), hem de bilgisayarınızda (mac ya da pc fark etmiyor diye düşünüyorum.) bulunuyor. bunlardan hangisinden bir foto sildiğinizde senkronize olarak (otomatik ya da elle) siliniyor.
ben pc'me itunes kurmadan kullanıyorum cihazı. telefonu bilgisayara bağlamıyorum.
anlamadığım şu;
bilgisayara (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) senkronize olmuş tüm fotoları ben yedek bir klasöre (buna b klasörü diyelim) taşıdım. arşivledim yani fotolarımı. sonra da cep telefondan 100 kadar foto sildim. şimdi baktığımda icloud'da da silinmiş görünüyorlar ama nedense bilgisayarda (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) hala duruyorlar. bu neden oluyor? yani bu nasıl klon mantığı? ben cep telefonumun içindeki fotoğrafları kaç taneyse o haliyle göremeyecek miyim bilgisayarda? illa icloud sitesine mi girmem gerekecek her seferinde? sonuçta yedek arşivim (b klasörü) var ama orası bir gün binlerce fotoya sahip olacak. her seferinde o koca klasörde dolaşmak istemiyorum belki. cep telefonumda güncel ne kadar foto varsa sadece onları görmek istiyorum belki.
ayrıca şu senkronizasyon işini de anlamadım. az önce telde bir foto çektim. pc'den bakınca (saatin oradan) icloud simgesi "az önce güncellendi" demesine rağmen henüz göremiyorum bilgisayarda (C:\Users\Root\Pictures\iCloud Photos\Downloads) o fotoyu. ve orada "fotoğrafları indir" diye bir seçenek var. ama ona bastığımda benden klasör istiyor ve komple ne varsa yeniden indiriyor.
ne iş sizce bu?
bir tür "yap - yapıyorum - yaptım" uygulaması arıyorum. fakat şöyle bir nüansa sahip olmasını bekliyorum;
günlük bir listemiz olacak. atıyorum;
-diş fırçala
-kitap oku
-film izle
-bla bla
ben bunları gün içinde yaptıkça check edeceğim. günün sonunda listemde ne kadar şey yapılmış, ne kadar yapılmamış göreceğim. bunu her gün yapabileceğim. günler sonra önceki günlere dönüp "bak gördün mü x şeyi yapmamışım kaç gündür" diyebileceğim. bir tür rutin kontrolü aslında aradığım şey.
var mıdır bunu tam da böyle yapabilen bir uygulama? ücretli ya da ücretsiz.
günlük bir listemiz olacak. atıyorum;
-diş fırçala
-kitap oku
-film izle
-bla bla
ben bunları gün içinde yaptıkça check edeceğim. günün sonunda listemde ne kadar şey yapılmış, ne kadar yapılmamış göreceğim. bunu her gün yapabileceğim. günler sonra önceki günlere dönüp "bak gördün mü x şeyi yapmamışım kaç gündür" diyebileceğim. bir tür rutin kontrolü aslında aradığım şey.
var mıdır bunu tam da böyle yapabilen bir uygulama? ücretli ya da ücretsiz.
Arkadaşımdan aynen alıntıdır;
"Benim garip bir sorunum var. Mediafire sitesine giriş yapabiliyorum. Hesabıma da erişiyorum. Ancak her hangi bir mediafire linkine tıkladığımda boş sayfa açılıyor. Ne yaparsam yapayım bir türlü dosya indiremiyorum. Aynı linki telefondan açtığımda ise sorunsuz açıyor. Bu sorun neden kaynaklı olabilir.
Not: Explorer, Chrome, Opera ve Firefox olmsk üzere 4 tarayıcı da denedim hepsinde aynı sorunu yaşadım."
"Benim garip bir sorunum var. Mediafire sitesine giriş yapabiliyorum. Hesabıma da erişiyorum. Ancak her hangi bir mediafire linkine tıkladığımda boş sayfa açılıyor. Ne yaparsam yapayım bir türlü dosya indiremiyorum. Aynı linki telefondan açtığımda ise sorunsuz açıyor. Bu sorun neden kaynaklı olabilir.
Not: Explorer, Chrome, Opera ve Firefox olmsk üzere 4 tarayıcı da denedim hepsinde aynı sorunu yaşadım."
1) pdf, epub vs gibi e-kitap içeriklerini okumak için en mantıklı ve işlevsel uygulama hangisidir? bunların hepsini içeren bir program yoksa da olur. yani pdf için şu epub için bu.. gibi de önerebilirsiniz...
2) su içme alışkanlığını tetiklemek için ne önerirsiniz? atıyorum günde 10 bardak su içmek istiyorum diyelim. bunu saatlik olarak belirledim. saati geldiğinde beni uyarsın. içtiysem işaretleyebileyim vs.
3) birileriyle telefonla konuşurken arka planda sesi kaydetmek için ne önerirsiniz?
4) ekran görüntüsü almak için ne önerirsiniz? elbette cihazın zaten kendisi de yapıyor bunu ama diyelim ki ekran görüntüsü aldım ve hemen arkasından gereksiz bölümleri kesmek istiyorum, sansürlemek istiyorum..
2) su içme alışkanlığını tetiklemek için ne önerirsiniz? atıyorum günde 10 bardak su içmek istiyorum diyelim. bunu saatlik olarak belirledim. saati geldiğinde beni uyarsın. içtiysem işaretleyebileyim vs.
3) birileriyle telefonla konuşurken arka planda sesi kaydetmek için ne önerirsiniz?
4) ekran görüntüsü almak için ne önerirsiniz? elbette cihazın zaten kendisi de yapıyor bunu ama diyelim ki ekran görüntüsü aldım ve hemen arkasından gereksiz bölümleri kesmek istiyorum, sansürlemek istiyorum..
Bir arkadaşımın sorusudur. Anlatım direkt onun cümleleridir;
"90 lı yılların sonu veya 2000 li yılların başında muhtemelen trt de yayınlanan yabancı bir dizi. Çok zengin bir adam şehirde kendinden daha genç bir kadına aşık oluyor ve evleniyor. Daha sonra bu kadını kendi ailesinin de şatosu olan nüfuslu insanların olduğu bir kasabaya getiriyor ve orada yaşamaya başlıyorlar. Kadın adamın ikinci eşi ve ilk eşi ölmüş. Yalnız kadın kasabada kiminle konuşsa adamın eski eşinden hayranlık derecesinde bahsediyorlar. Eski eşi herkes çok seviyor yardımları iyilikleri vs. anlatılıyor. Bu arada şatoda yaşayan yardımcı bir kadın var ve o da eski hanımefendisini çok sevdiği için yeniyi bir türlü kabullenemiyor vb.. Neyse kadın kocasının da eski eşine hala aşık olduğunu düşünmeye başlıyor. Eski eş boğularak ölmüş ve adam sürekli deniz kenarına kadının öldüğü yere gidiyor. Falan filan ve en sonunda kadın kıskançlığın dibine vurduğu bir zamanda deniz kenarında adamla kavga etmeye başladığında eşini aslında adamın kendisinin öldürdüğü itirafını duyuyor..."
gelen cevapların yanlış tahminlere itmesinden ötürü edit; Bu öyle pembe dizilerden, entrika dolu trişka brezilya dizileri gibi bir şey değilmiş. Taştan büyük gotik bir şato varmış. Malikane falan değilmiş. Hatta şatonun belli bir bölümüne kadının geçmesi yasakmış. Psikolojik analizleri çok fazlaymış. Daha keskin hatları olan gotik havasını her zaman koruyan ağır bir diziymiş.
son edit: kendimiz bulduk. huh.
Rebecca
www.imdb.com
"90 lı yılların sonu veya 2000 li yılların başında muhtemelen trt de yayınlanan yabancı bir dizi. Çok zengin bir adam şehirde kendinden daha genç bir kadına aşık oluyor ve evleniyor. Daha sonra bu kadını kendi ailesinin de şatosu olan nüfuslu insanların olduğu bir kasabaya getiriyor ve orada yaşamaya başlıyorlar. Kadın adamın ikinci eşi ve ilk eşi ölmüş. Yalnız kadın kasabada kiminle konuşsa adamın eski eşinden hayranlık derecesinde bahsediyorlar. Eski eşi herkes çok seviyor yardımları iyilikleri vs. anlatılıyor. Bu arada şatoda yaşayan yardımcı bir kadın var ve o da eski hanımefendisini çok sevdiği için yeniyi bir türlü kabullenemiyor vb.. Neyse kadın kocasının da eski eşine hala aşık olduğunu düşünmeye başlıyor. Eski eş boğularak ölmüş ve adam sürekli deniz kenarına kadının öldüğü yere gidiyor. Falan filan ve en sonunda kadın kıskançlığın dibine vurduğu bir zamanda deniz kenarında adamla kavga etmeye başladığında eşini aslında adamın kendisinin öldürdüğü itirafını duyuyor..."
gelen cevapların yanlış tahminlere itmesinden ötürü edit; Bu öyle pembe dizilerden, entrika dolu trişka brezilya dizileri gibi bir şey değilmiş. Taştan büyük gotik bir şato varmış. Malikane falan değilmiş. Hatta şatonun belli bir bölümüne kadının geçmesi yasakmış. Psikolojik analizleri çok fazlaymış. Daha keskin hatları olan gotik havasını her zaman koruyan ağır bir diziymiş.
son edit: kendimiz bulduk. huh.
Rebecca
www.imdb.com
Bazı gruplar için kullandığım fake bir facebook hesabım vardı.
Pek arkadaşı yok.
Pek paylaşımı yok.
Gerçek bir fotosu yok.
İsmi de "harold finch" idi.
geçenlerde birilerinin (yazdıklarımdan rahatsız olan lavukların) şikayet ettiğini düşünüyorum. Çünkü şöyle ki ben önce "the machine" ismi vermiştim bu hesaba. facebook "bu olmaz" dedi. sonra "sıfır bir" ismini verdim. kabul etti. 9-10 saat sonra dondurdu hesabı. değiştirmemi ya da ispatlamamı istedi. ben de son kez "harold finch" yaptım. takma isim olarak da "the machine" yazmıştım. böyle takıldım bir süre. fakat 1-2 gün sonra tamamen kapattı facebook. düzeltme şansı vermedi. ispat istedi direkt.
1. öncelikli evrak listesi vardı. onlara kasmak istemedim. 2. öncelikli evrak listesine uyan 2 tane belge hazırladım. muhasebe makbuzu hazırladım harold finch adına. sonra bir de sgk bordrosu hazırladım ve yolladım. 1 gün sonra geri döndüler ama "anlayamadık bunlarla sizin olduğunuzu" dediler kabaca.
mesajlarında bir de şu 3 şey olması gerek dediler.
1) isim
2) fotoğraf
3) doğum tarihi
şimdi sorum şu;
1) fotoğraf olayındaki matematiği anlamadım. ben gerçek kişi olarak da hesabıma gerçek fotoğrafımı koymak zorunda değilimdir diye düşünüyorum. hal böyle olurken fake hesapta da hiç foto yoktu. şimdi ben adamlara fotolu bir belge gönderdiğimde bunu zaten kıyaslayamayacaklar ki. bunu anlamadım yani.
2) maalesef ki bu hesaba zamanında verdiğim doğum tarihini hatırlamıyorum. yoksa çakma bir ehliyet düzenleyip tekrar deneyebilirdim.
sizce bu hesabı ciddi ciddi unutabilir miyim artık?
3) yeniden oluştursam böyle bir hesap, böyle bir şikayet durumundan yırtabilmek için nelere dikkat etmeliyim sizce? püf noktaları tadında kurnazlıkları soruyorum yani.
Pek arkadaşı yok.
Pek paylaşımı yok.
Gerçek bir fotosu yok.
İsmi de "harold finch" idi.
geçenlerde birilerinin (yazdıklarımdan rahatsız olan lavukların) şikayet ettiğini düşünüyorum. Çünkü şöyle ki ben önce "the machine" ismi vermiştim bu hesaba. facebook "bu olmaz" dedi. sonra "sıfır bir" ismini verdim. kabul etti. 9-10 saat sonra dondurdu hesabı. değiştirmemi ya da ispatlamamı istedi. ben de son kez "harold finch" yaptım. takma isim olarak da "the machine" yazmıştım. böyle takıldım bir süre. fakat 1-2 gün sonra tamamen kapattı facebook. düzeltme şansı vermedi. ispat istedi direkt.
1. öncelikli evrak listesi vardı. onlara kasmak istemedim. 2. öncelikli evrak listesine uyan 2 tane belge hazırladım. muhasebe makbuzu hazırladım harold finch adına. sonra bir de sgk bordrosu hazırladım ve yolladım. 1 gün sonra geri döndüler ama "anlayamadık bunlarla sizin olduğunuzu" dediler kabaca.
mesajlarında bir de şu 3 şey olması gerek dediler.
1) isim
2) fotoğraf
3) doğum tarihi
şimdi sorum şu;
1) fotoğraf olayındaki matematiği anlamadım. ben gerçek kişi olarak da hesabıma gerçek fotoğrafımı koymak zorunda değilimdir diye düşünüyorum. hal böyle olurken fake hesapta da hiç foto yoktu. şimdi ben adamlara fotolu bir belge gönderdiğimde bunu zaten kıyaslayamayacaklar ki. bunu anlamadım yani.
2) maalesef ki bu hesaba zamanında verdiğim doğum tarihini hatırlamıyorum. yoksa çakma bir ehliyet düzenleyip tekrar deneyebilirdim.
sizce bu hesabı ciddi ciddi unutabilir miyim artık?
3) yeniden oluştursam böyle bir hesap, böyle bir şikayet durumundan yırtabilmek için nelere dikkat etmeliyim sizce? püf noktaları tadında kurnazlıkları soruyorum yani.
Kadın bir arkadaşımın doğum günü yaklaşıyor. Ben önemsemem ama sezdiğime göre o önemsiyor. Bir şekilde de olsa kutlamak isterim.
Farklı bir ilde kendisi. İnternet, telefon iletişimi var. Hediye alıp kargolama imkanımız yok. Zaten adres de isteyemem. Doğum günlerini sevmediğimi bildiğinden, adresini istersem anlayabilir. Mesela facebook'ta duvarında kutlamak istemiyorum. Onu yapmayacağım.
Şiir seven biri bu arada. Ve müzik öğretmeni. Vakit bulsam bir şiir falan yazmayı da düşündüm ama belki de o vakti ve odağı hiç bulamayacağım. :) Bu arada benim de çizime yeteneğim var. 3-5 sayfalık bir çizgi roman vari bir şey mi çizsem diye de düşünüyorum ama işte onu yine yollayamam. Anca fotosunu çekebilirim vs vs.
Farklı bir ilde kendisi. İnternet, telefon iletişimi var. Hediye alıp kargolama imkanımız yok. Zaten adres de isteyemem. Doğum günlerini sevmediğimi bildiğinden, adresini istersem anlayabilir. Mesela facebook'ta duvarında kutlamak istemiyorum. Onu yapmayacağım.
Şiir seven biri bu arada. Ve müzik öğretmeni. Vakit bulsam bir şiir falan yazmayı da düşündüm ama belki de o vakti ve odağı hiç bulamayacağım. :) Bu arada benim de çizime yeteneğim var. 3-5 sayfalık bir çizgi roman vari bir şey mi çizsem diye de düşünüyorum ama işte onu yine yollayamam. Anca fotosunu çekebilirim vs vs.
Bu aralar kedimin tüyleri aşırı dökülmeye başladı. Bunun dışında normal halinde hiçbir sorun yok. 7 yaşında bir karakedi. Elimle sırtını sevdiğimde elime kıl doluyor. ya da tutup çektiğimde her seferinde en az 3-5 kıl kopuyor.
En azından bunu azaltmak için neler yapabilirim? var mı öneriniz?
edit: ilk cevap "mamasını değiştirebilirsiniz" olmuş. buna ekleme yapmak istiyorum. bu bizde zor. çünkü kedinin başka bir mamaya alışması çok zor oluyor. yıllardır pro-plan'ın kısırlaştırılmış kediler için olan hindili-tavuklu kuru mamasını kullanıyoruz. afiyetle yemekte. yıllardır bu derece dökülmüyordu tüyleri.
başka önerisi olan?
En azından bunu azaltmak için neler yapabilirim? var mı öneriniz?
edit: ilk cevap "mamasını değiştirebilirsiniz" olmuş. buna ekleme yapmak istiyorum. bu bizde zor. çünkü kedinin başka bir mamaya alışması çok zor oluyor. yıllardır pro-plan'ın kısırlaştırılmış kediler için olan hindili-tavuklu kuru mamasını kullanıyoruz. afiyetle yemekte. yıllardır bu derece dökülmüyordu tüyleri.
başka önerisi olan?
queer anlayışındaki birisiyle bir tartışmamız oldu. fiziksel olarak doğada cinsel organlardan ötürü kadın ve erkek diye iki net gruba ayrılabileceğimizi, cinsel yönelimlerin de bundan sonra gelişebilen bir şey olduğunu savundum kabaca. yani fiziksel olarak, matematiksel olarak kadın ya da erkeğizdir ama sonrasında her şey olabilir dedim. arkadaş bana;
"x0 diye de bi sey var, xxy de o da bu da? lütfen ama... eşeyi kromozoma indirgeyemezsiniz, kromozomu da xx ve xy'ye indirgeyemezsiniz. insanda bile xx ve xy ile sınırlı degilken, yani dimorfizm yokken dogada oldugunu iddia etmek HATADIR. ki 2000 farklı eşeyli bitkiler mevcut bu dünyada..."
dedi. aşırı hakim değilim kromozom olayına. körü körüne de savunmak istemedim daha ötesini. haklı mı sizce? doğada cinsiyet diye bir şey olamaz mı?
"x0 diye de bi sey var, xxy de o da bu da? lütfen ama... eşeyi kromozoma indirgeyemezsiniz, kromozomu da xx ve xy'ye indirgeyemezsiniz. insanda bile xx ve xy ile sınırlı degilken, yani dimorfizm yokken dogada oldugunu iddia etmek HATADIR. ki 2000 farklı eşeyli bitkiler mevcut bu dünyada..."
dedi. aşırı hakim değilim kromozom olayına. körü körüne de savunmak istemedim daha ötesini. haklı mı sizce? doğada cinsiyet diye bir şey olamaz mı?
Şimdi ismini yazmayayım reklam olmasın. Bir facebook grubumuz var. Genel mottosu "yolu zekadan geçen herkes için her şey" olan bir yer. (merak edenler ya da katılmak isteyenler özelden sorabilir. normalde 7 grubumuz var ve hepsi "facebook evreninin Ütopya grupları galaksisi" çatısı altında yer almakta. facebook'ta ciddi ciddi grup anlayışı açısından fark yaratmak istiyoruz.) üye sayısı arttıkça goygoy oranı ve gruptaki kişilerin kaynaşması sonucu çekirdek bir kadro oluşmaya başladı ve yeni üyelerin gruba geldikleri zaman bu durumdan dolayı çekimser kalmalarını istemediğimizden yedek bir alt grup açalım dedik. orası daha kuralsız ve goygoyun serbest olduğu, bir tür yanardağ işlevi gören bir yer olacak.
isim olarak işte "ana_grubun_ismi alt_grubun_ismi" şeklinde olsun istiyoruz.
sizden fikir sorduğum ise alt grubun ismi. ne olmasını isterdiniz siz olsanız?
çağrışım yapması adına geyik, goygoy ya da kuralsız oluşunu baz alabilirsiniz.
misal;
"ana_grup light"
"ana_grup rivriv" ya da "rivrivriv"
"ana_grup çukur"
"ana_grup alt_dünya"
isim olarak işte "ana_grubun_ismi alt_grubun_ismi" şeklinde olsun istiyoruz.
sizden fikir sorduğum ise alt grubun ismi. ne olmasını isterdiniz siz olsanız?
çağrışım yapması adına geyik, goygoy ya da kuralsız oluşunu baz alabilirsiniz.
misal;
"ana_grup light"
"ana_grup rivriv" ya da "rivrivriv"
"ana_grup çukur"
"ana_grup alt_dünya"
Arkadaşımdan alıntıdır;
"yıllar önce (mesela 20 yıl) bir film izlemiştim. bulaşık yıkayıp felsefe yapan 2 tip vardı ve filmin sonunda ;dünyada 2 çeşit insan vardır;
1. Mantıksız insandır ve tüm dünyayı kendine adapte etmeye çalısır
2. İse mantıklıdır ve dünyaya adapte olur Dünyadaki tüm değişim/gelişim 1. Tip insan sayesindedir, diye biter."
"yıllar önce (mesela 20 yıl) bir film izlemiştim. bulaşık yıkayıp felsefe yapan 2 tip vardı ve filmin sonunda ;dünyada 2 çeşit insan vardır;
1. Mantıksız insandır ve tüm dünyayı kendine adapte etmeye çalısır
2. İse mantıklıdır ve dünyaya adapte olur Dünyadaki tüm değişim/gelişim 1. Tip insan sayesindedir, diye biter."
Var mıdır aklınıza gelen?
Sene başında piyano öğreneyim demiştim ama şimdilik ona yığacak kadar ayırabileceğim bir bütçe yok. O biraz beklemede dursun dedim ve bu boşluğu matematik öğrenmekle geçireyim dedim. Her zaman en sevdiğim ve en çok becerebildiğim alan ise geometri olmuştur.
İşin ilginci ne mesleğim ile alakalı bu öğrenme isteği ne de herhangi bir sınav için gerekli. Tamamen garip bir istek duydum içimde. O yüzden de biraz üstüne gideyim istedim. Ne de olsa zamanında burun bile kıvırıyorduk yeri geldiğinde. (ah şu insana zor iyileşen travmalar kaktırmış olan zalim matematik öğretmenleri.)
Yani bu tamamen hobim olacak.
Nereden başlamak uygun olur buna? Sağlam kitap, site, youtube önerileri bekliyorum sizlerden. Başka açılardan da fikir, yöntem verebilirsiniz.
Bir de ek olarak bu işi mantığıyla birlikte sindirmek istiyorum. Atıyorum fonksiyonlar konusunda hepimize "işte 2 küme var, birisinden diğerine bağıntı kurup öğe taşırken f(x) yazıyoruz bla bla" diye öğretildi ya hani bu. ezberletildi. çünkü sınavda öyle çıkıyordu ve bu ezberlenmiş bilgi yetiyordu. İşte ben tam bu noktada o öğe taşımanın neden icat edildiğini, fonksiyonun anlamını, matematik tarihinin hangi evresinde buna gereksinim duyuldu da ortaya çıkarıldı" gibi yönlerini de öğrenerek ilerlemek istiyorum.
İşin ilginci ne mesleğim ile alakalı bu öğrenme isteği ne de herhangi bir sınav için gerekli. Tamamen garip bir istek duydum içimde. O yüzden de biraz üstüne gideyim istedim. Ne de olsa zamanında burun bile kıvırıyorduk yeri geldiğinde. (ah şu insana zor iyileşen travmalar kaktırmış olan zalim matematik öğretmenleri.)
Yani bu tamamen hobim olacak.
Nereden başlamak uygun olur buna? Sağlam kitap, site, youtube önerileri bekliyorum sizlerden. Başka açılardan da fikir, yöntem verebilirsiniz.
Bir de ek olarak bu işi mantığıyla birlikte sindirmek istiyorum. Atıyorum fonksiyonlar konusunda hepimize "işte 2 küme var, birisinden diğerine bağıntı kurup öğe taşırken f(x) yazıyoruz bla bla" diye öğretildi ya hani bu. ezberletildi. çünkü sınavda öyle çıkıyordu ve bu ezberlenmiş bilgi yetiyordu. İşte ben tam bu noktada o öğe taşımanın neden icat edildiğini, fonksiyonun anlamını, matematik tarihinin hangi evresinde buna gereksinim duyuldu da ortaya çıkarıldı" gibi yönlerini de öğrenerek ilerlemek istiyorum.
klipte her şey geriye doğru akıyordu. şarkıcı ise normal hareket ediyordu. bu yüzden hastaneye kaldırıyorlardı. yürüme bandında geri geri yürüme terapisi falan veriyorlardı. sonra kendisi gibi olan bir kızla tanışıyorlardı falan. hatırlayan var mı bu hangi şarkının klibiydi?
iyi pazarlar duyurudaşlar...
böyle şarkısı bir yana (ki o da güzel olabilir. ama çok önemli bir kıstas değil) klibi çeşitli nedenlerden (görsellik olur, anlatım olur, kurgu olur, kamera geçişleri vs olur) çok güzel olan, bayıldığınız parçalarınız var mı?
ben size hemen muhteşem bir örnek vereyim, konu daha da otursun kafalarda. sanırım şu ana kadar izlediğim en iyi iş bu. başka var mı böyle şeyler merak ediyorum, hepsini toplamak istiyorum. sonra hepsinin üstüne pudra şekeri döküp kaşıklayacağım...
www.youtube.com
iyi pazarlar demiştim değil mi?^^
böyle şarkısı bir yana (ki o da güzel olabilir. ama çok önemli bir kıstas değil) klibi çeşitli nedenlerden (görsellik olur, anlatım olur, kurgu olur, kamera geçişleri vs olur) çok güzel olan, bayıldığınız parçalarınız var mı?
ben size hemen muhteşem bir örnek vereyim, konu daha da otursun kafalarda. sanırım şu ana kadar izlediğim en iyi iş bu. başka var mı böyle şeyler merak ediyorum, hepsini toplamak istiyorum. sonra hepsinin üstüne pudra şekeri döküp kaşıklayacağım...
www.youtube.com

iyi pazarlar demiştim değil mi?^^
bu sorunu çözene güzel bir film posteri hediye edeceğim. :)
iphone 4s model telefon var. ios 8.3 yüklü.
whatsapp'ı epeydir güncellemiyorduk. bu akşam 128 mb güncelleme vardı. telefonda da 200 mb kadar yer vardı. güncelledik. tıkladık sonra whatsapp'a. dondu ekran. sabredemedik resetledik aleti 2 tuşuna basılı tutarak. açılışta epey bir zorlandı. elma gelip kayboluyordu sürekli. neyse sonra şarja takınca geldi açıldı.
-whatsapp yedeklemesi en son nisan 2016'da elle yapılmış.
şu anda whatsapp'a girdiğimizde şunları gözlemliyoruz.
ilk gelen ekranda şu yazıyor;
"whatsapp sohbet geçmişinizi yüklerken bir sorunla karşılaştı.ama bu sorunu düzeltmeye çalışacak. lütfen bekleyiniz."
altında da "kurtarmaya başla" mavi tuş var.
-bu ekran 2-3 sn görünüp kayboluyor. mavi tuşa basmaya çalıştığımızda da farketmiyor. "sohbetler" ekranına düşüyor uygulama.
tüm ekranların durumu da şöyle;
SOHBETLER - en yukarıda "bağlanıyor" diyor ve o hep dönüyor sürekli. sağ üstteki seçeneğe tıklayınca uygulama kapanıyor.
ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
FAVORİLER - buna basınca kapanıyor uygulama
ARAMALAR - ekran geliyor. son bıraktığımız şekilde duruyor. yani önceki aramaların hepsi orada.
KİŞİLER - ekran geliyor. telefondaki tüm kişileri görüyoruz rehber olarak.
AYARLAR - Profil fotomuz, ismimiz, durum cümlemiz eskisi gibi duruyor. bu ekrandaki bazı bölümler şöyle;
-yıldızlı mesajlar > buna tıklayınca uygulama kapanıyor.
-whatsapp web/masaüstü > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
-hesap / gizlilik > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
-sohbetler > sohbet yedeği > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
-veri ve depolama kullanımı > ağ kullanımı > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
-veri ve depolama kullanımı > disk kullanımı > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com
öyle işte. ios'un pek duymadım bir şeyleri pörtletip sildiğini, yok ettiğini. yani whatsapp dataları telefonda duruyordur diye düşünüyorum. şimdi deneme yapacağım hamleler sırayla ne olmalı onu merak ediyorum. kurtarma / geri döndürme şansım varsa da bunu yanlış bir hamleyle yok etmek istemiyorum.
niye bu kadar kasıyorsun, sıfırdan başla falan demeyin. kaçınılmaz son o ise o olacak zaten. ihmalkarlığın cezasını bir kez daha kabulleneceğiz erdemlice. ama umut işte. :)
iphone 4s model telefon var. ios 8.3 yüklü.
whatsapp'ı epeydir güncellemiyorduk. bu akşam 128 mb güncelleme vardı. telefonda da 200 mb kadar yer vardı. güncelledik. tıkladık sonra whatsapp'a. dondu ekran. sabredemedik resetledik aleti 2 tuşuna basılı tutarak. açılışta epey bir zorlandı. elma gelip kayboluyordu sürekli. neyse sonra şarja takınca geldi açıldı.
-whatsapp yedeklemesi en son nisan 2016'da elle yapılmış.
şu anda whatsapp'a girdiğimizde şunları gözlemliyoruz.
ilk gelen ekranda şu yazıyor;
"whatsapp sohbet geçmişinizi yüklerken bir sorunla karşılaştı.ama bu sorunu düzeltmeye çalışacak. lütfen bekleyiniz."
altında da "kurtarmaya başla" mavi tuş var.
-bu ekran 2-3 sn görünüp kayboluyor. mavi tuşa basmaya çalıştığımızda da farketmiyor. "sohbetler" ekranına düşüyor uygulama.
tüm ekranların durumu da şöyle;
SOHBETLER - en yukarıda "bağlanıyor" diyor ve o hep dönüyor sürekli. sağ üstteki seçeneğe tıklayınca uygulama kapanıyor.
ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

FAVORİLER - buna basınca kapanıyor uygulama
ARAMALAR - ekran geliyor. son bıraktığımız şekilde duruyor. yani önceki aramaların hepsi orada.
KİŞİLER - ekran geliyor. telefondaki tüm kişileri görüyoruz rehber olarak.
AYARLAR - Profil fotomuz, ismimiz, durum cümlemiz eskisi gibi duruyor. bu ekrandaki bazı bölümler şöyle;
-yıldızlı mesajlar > buna tıklayınca uygulama kapanıyor.
-whatsapp web/masaüstü > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

-hesap / gizlilik > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

-sohbetler > sohbet yedeği > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

-veri ve depolama kullanımı > ağ kullanımı > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

-veri ve depolama kullanımı > disk kullanımı > ekran görüntüsü > i.hizliresim.com

öyle işte. ios'un pek duymadım bir şeyleri pörtletip sildiğini, yok ettiğini. yani whatsapp dataları telefonda duruyordur diye düşünüyorum. şimdi deneme yapacağım hamleler sırayla ne olmalı onu merak ediyorum. kurtarma / geri döndürme şansım varsa da bunu yanlış bir hamleyle yok etmek istemiyorum.
niye bu kadar kasıyorsun, sıfırdan başla falan demeyin. kaçınılmaz son o ise o olacak zaten. ihmalkarlığın cezasını bir kez daha kabulleneceğiz erdemlice. ama umut işte. :)
1) ios'un film foto rulosunun mantığını beğeniyor musunuz? şimdi biliyorsunuz, androidlerden farklı olarak, ana bir klasör var film rulosu diye. siz kendinize özgü (atıyorum; ben, kedim, manzaralar, arkadaşlar bla bla) klasörler açıp, ana klasörden buraya fotolar atsanız bile, aynı zamanda ana klasörde de kalıyor o fotolar. gereksiz bir durum değil mi bu sizce de?
1a) klasörlere foto yolladığınızda, boyut olarak katlanıyor mu bu telefonun hafızasında? yani atıyorum 100 mb toplam fotonuz var. 50 mb'lık bir çeşidi başka klasörlere dağıttınız. bu telefonda 150 mb demek mi oluyor artık?
2) telefonu bilgisayara ya da buluta yedekledik diyelim. ve telefondakileri sildik. daha sonra tekrar telefona yolladığımızda ilk günkü (telefondaki) kalitesiyle mi geliyor? (bunu şundan soruyorum. bilirsiniz, whatsapp'tan ya da messenger'dan birine foto yolladığımızda o uygulamalar biraz kalitelerini düşürerek yolluyorlar..)
3) telefonu bilgisayara ya da buluta yedekledik diyelim. ve telefondakileri sildik. daha sonra tekrar telefona yolladığımızda yine ilk günkü (fotoların çekildiği tarih bazında) yerlerine mi yerleştiriyor sıralama olarak? ocak 2016'da çektiğimiz fotoları şu an geri yolladığımızda ocak 2017'ye mi atıyor? ocak 2016'ya mı?
böyle deli sorular var kafamda işte. telefonda 2012'lerden beri fotolar var. hepsini yedeklemiş olsam da telefonda da kalmasını istediklerim var. ama çekilme sıralamasını (bu bana kendimce bir lineer keyif veriyor) bozmak da istemiyorum. seneler geçiyor, fotolar çoğalıyor. sizler nasıl başediyorsunuz bu foto işleriyle? sorularımdan bağımsız konulara da girebilirsiniz, fikirler verebilirsiniz, dert yanabilirsiniz... google'ın yapay zekaları dillenmiş, nerdeyse birbirini dilleyecek hale gelmiş, biz nelerle uğraşıyoruz azizim. şimdi cübbeli ahmet ile oynadığımız satranca geri dönüyorum ben. bir yandan da sherlock ile zihin sarayımda (o benimkine geldi. onda yer kalmamış) tavla oynuyoruz. tabi platon da çay var diye atladı aramıza. oyun yarım kaldı. şu anda tanrı zar atar mı atmaz mı onu tartışıyoruz bir yandan) görüşürüz. kıps^^
1a) klasörlere foto yolladığınızda, boyut olarak katlanıyor mu bu telefonun hafızasında? yani atıyorum 100 mb toplam fotonuz var. 50 mb'lık bir çeşidi başka klasörlere dağıttınız. bu telefonda 150 mb demek mi oluyor artık?
2) telefonu bilgisayara ya da buluta yedekledik diyelim. ve telefondakileri sildik. daha sonra tekrar telefona yolladığımızda ilk günkü (telefondaki) kalitesiyle mi geliyor? (bunu şundan soruyorum. bilirsiniz, whatsapp'tan ya da messenger'dan birine foto yolladığımızda o uygulamalar biraz kalitelerini düşürerek yolluyorlar..)
3) telefonu bilgisayara ya da buluta yedekledik diyelim. ve telefondakileri sildik. daha sonra tekrar telefona yolladığımızda yine ilk günkü (fotoların çekildiği tarih bazında) yerlerine mi yerleştiriyor sıralama olarak? ocak 2016'da çektiğimiz fotoları şu an geri yolladığımızda ocak 2017'ye mi atıyor? ocak 2016'ya mı?
böyle deli sorular var kafamda işte. telefonda 2012'lerden beri fotolar var. hepsini yedeklemiş olsam da telefonda da kalmasını istediklerim var. ama çekilme sıralamasını (bu bana kendimce bir lineer keyif veriyor) bozmak da istemiyorum. seneler geçiyor, fotolar çoğalıyor. sizler nasıl başediyorsunuz bu foto işleriyle? sorularımdan bağımsız konulara da girebilirsiniz, fikirler verebilirsiniz, dert yanabilirsiniz... google'ın yapay zekaları dillenmiş, nerdeyse birbirini dilleyecek hale gelmiş, biz nelerle uğraşıyoruz azizim. şimdi cübbeli ahmet ile oynadığımız satranca geri dönüyorum ben. bir yandan da sherlock ile zihin sarayımda (o benimkine geldi. onda yer kalmamış) tavla oynuyoruz. tabi platon da çay var diye atladı aramıza. oyun yarım kaldı. şu anda tanrı zar atar mı atmaz mı onu tartışıyoruz bir yandan) görüşürüz. kıps^^
1-2 dk'lık videoları yükleyip izleme linki paylaşabileceğimiz bir hizmet adına youtube vs dışında ne önerirsiniz?
bu da başka bir arkadaşımın sorusudur;
"Bi tane küçük cocuk vardı normal insan. Bir gün bu cocugun odasından içeri süzülerek bir vampir cocuk giriyordu ve bu iki cocuk zaman içinde arkadas oluyorlardı. Yalnızca geceleri görüşüyorlardı. Her gece vampir cocuk diğer cocugun odasına geliyordu. Bir gece birlikte dısarı cıkıyorlardı. Uçarak vampir çocugun ailesinin yanına gidiyorlardı. Bir mezarlığa. Anne babası komik vampir kıyafetleri pelerin filan giymişlerdi. Onu ailesiyle tanıstırıyordu falan fişman."
"Bi tane küçük cocuk vardı normal insan. Bir gün bu cocugun odasından içeri süzülerek bir vampir cocuk giriyordu ve bu iki cocuk zaman içinde arkadas oluyorlardı. Yalnızca geceleri görüşüyorlardı. Her gece vampir cocuk diğer cocugun odasına geliyordu. Bir gece birlikte dısarı cıkıyorlardı. Uçarak vampir çocugun ailesinin yanına gidiyorlardı. Bir mezarlığa. Anne babası komik vampir kıyafetleri pelerin filan giymişlerdi. Onu ailesiyle tanıstırıyordu falan fişman."
Neleri önerirsiniz?
bugün feysbuk'ta bir yazı paylaştım, kendime ait bir üst yorum ile birlikte. aşağıda o yorumla birlikte yazıyı göreceksiniz. sonra değişik yorumlar aldım vs. ilginç geldi ve burada da paylaşmak istedim. gelen yorumları da yoruma ekleyeceğim. duyuru formatı gereği de sorum işte başlıktaki sorudur, bu muhabbetin ışığında;
---
Arkadaşlar, erdemli bir insan olmak ve doğaya/doğanıza uygun yaşayabilmek için herhangi bir dine ihtiyacınız yoktur. Zaten içinde birazcık da olsa erdem taşıyan, bunu hisseden insan "bunları yapmam için bir dinin emir vermesine ihtiyaç duyuyorum" diyebildiği için başta kendisine üzülmesi gerekir. Bunlar zaten doğası gereği olması gereken şeylerdir. Bir din size söylüyor diye değil. İradeden ve vicdandan yoksunsanız, aciz bir varlıksınızdır ve din sizi dizginlemiş olacaktır. Şu an birilerine tecavüz etmiyor oluşunuzu dine (ve dinin "korkutması" gereği cennet-cehennem sistemine vs) bağlıyorsunuz, sizin için üzülürüm sadece...
KALİTELİ VE ERDEMLİ YAŞAMAK İÇİN…
(Yalın ve Doğru Felsefe İle)
ATLIHAN KAPANİ
Yaşamda;
İyilik yapmakla övünme!
Aslında hiç övünme!
Yalnızca iyi biri ol!
Onuru ciddiye al! Onurundan ödün vermeden yaşa!
Ama kibirli olma, gösterişçi olma!
Alçakgönüllü de olma! Kendinle gurur duyduğunu göster!
Önce kendini sev, kendine saygı göster ki, dışarıdan da göresin!
Narsizmle karıştırma bunu!
Özsevgisi, özsaygısı, özgüveni olmayanın, diger sahip oldukları sanaldır, geçicidir.
Zekan yetersiz kaldığı yerde, aklını (mantığını) kullan! Seni çıkaracaktır.
Yemek yemeye, eğlenmeye, sevmeye, cinselliğe yer verdiğin kadar zaman ayır öğrenmeye ve okumaya!
Bunlardan birinden yetersiz beslediğinde, dengenin bozulduğunu göreceksin.
Sen gör(e)mesen bile, sana yansıyacaktır sonuçları.
Bozulan denge, bozulan akıl ve beden sağlığı demektir.
Bir yapı ise varlık; huzur temeli, sağlık karkası, akıl donanımı, sevgi bahçesi, cinsellik oyun salonu, para enerjisidir.
Huzur kaçarsa, sağlık bozulur.
Para biterse, elektrik-su kesilir; binada yaşam felç olur.. Sağlık bozulur ve onarımı güç olur.. Bahçenin çiçekleri kuruyabilir, bina çatlar, oyun salonu cazibesini yitirebilir…
Paraya boşverme.. ama gereğinden fazla da değer biçme!
Öncelikle huzurunu kaçırandan kaç!
Saldırganı, nankörü, ikiyüzlüyü, iğneleyiciyi, kinayeciyi, yaralayıcıyı, iyiliğini ister gibi görünüp, felaket haberciliği yapanı, umudunu kıranı, arkandan konuşanı, yüzüne de hoş konuşmayanı, sinirliyi, öfkeliyi ve kıskancı, haseti, fesatı, sinsiyi, içten pazarlıklıyı, sahteyi upuzak tut!
Acaba başka iyi yönleri de var mı diye düşünme, -bir kez hata yaptıysan- yanına ikinci kere yaklaştırma!
Hem beden hem akıl sağlığını en birinci önceliğin yap, huzur ile birlikte.
Gerek vücudunu gerekse aklını, dirençli kılacak biçimde geliştir!
Dışarıdan yardım alamasan da, felaketlerden öz gücünle-iradenle kurtulmasını bil!
Bir felsefen, dünya görüşün olsun.
Düşüncelerin olsun, önemli ya da günlük konularda.
Ancak sorulmadan düşünceni aktarma!
Biçemin-stilin başkalarına garip ve ters gelebilir.
Bozuklar, kendileri gibi olmayan-davranmayan-yaşamayanı küçümsemeye kalkarlar.
Buna aldırma! Doğru bildiklerini söylemeyi-yapmayı sürdür!
Kendi yaşamında, aklının içerisinde denge kuramayan, senin de dengeni bozmak ister..
Dengesizle aynı yere basma!
Kompleksten ve kompleksliden çekin! Kötülük oradan gelir.
Laf taşıyana, sözünü inkar edene, başkasına ihanet edip, sana yaranmaya çalışana da yüz verme!.. Aynısını sana da yapacaktır.
Sonradan görmeyi, görgüsüzü, maddeciyi, yalakayı, dalkavuğu da uzak tut!
Zaten geçicicidir o cins, köpek balığının asalak balıkları gibi…
Bunlarla merhabayı kısa tut!
Evlerine gitme!
Sır verme!
Akıl alma!
İçten davranma!
Sevgi paylaşma!
Toplumun çoğu çürükler ve bozukluklar ile kirlenmiştir… Azınlıkta olduğunu bilmek korkutmasın.
Doğrularınla yaşamaya, kendini daha iyiye geliştirmeyi sürdür!
Herkesi evine alma!
Herkesle sır paylaşma!
Yalan söyleme ancak herkese de, her zaman, her yerde, her şeyi söyleme!
Dürüst ol.. öncelikle kendine karşı!
Zarif ol, nazik ol! En iyi imajdır…
Görgü kurallarını incelikle öğren! Kaba-sabanın (ne kadar güçlü olursa olsun) hep üzerinde olur, ondan (ne kadar varsıl olursa olsun) daha çok değer görürsün.
Çalma! Hakkın olmayana da göz dikme!
Pislik atma!
Kandırma!
İftira atma!
Dedikodu yapma!
Ama değer verdiklerin hakkında olumlu ve yapıcı eleştiriyi; sorunlarını çözebilmeyi içten istediklerini düşündüklerinle paylaş!
Bir insana güvenmek iyidir ama güvenmemek daha iyidir de..
Ya güvenemeyeceklerinle ilişkiye girme ya da sevdiklerine güvenerek güven duymayı-vermeyi; sevgiyi pekiştirmeyi öğren!
Güvenemediğin birine nasıl inanabilir; sözüne inanmadığın birini nasıl sevebilirsin ki?
Hep iyilik yap! Hep elini uzat!
Zavallıyı görmezden gelme! Yardım için yapabileceğini yap ama herkesin acılarını kendinin görme; ömür dörpüsüdür.
Prensiplerin olsun.. Ama bunlardan sevgi ve huzur için ödün vermen gerektiğinde ver!
Ancak onurundan-benliğinden ödün verirsen -hangi değer için olursa olsun- giden onurun, bozulan sen, o güzellikleri de zamanla birlikte kesinlikle götürecektir.
Toplumu çok da dinleme!
Trafik kurallarının, (d)evrim kanunlarının hepsine uy; toplum kurallarınınsa, ahlakına, aklına, dünya görüşüne, yaşam biçemine, uygarlığa uymayanlarını ciddiye alma!
Yaşamda bir ya da birkaç amacın olsun.. ya da olmasın.
Hayat bir hedef tahtası da değildir; sürekli dart sallayıp durma!
Asıl erek, kendine ve çevrene iyilikle; kendinden ve yaptıklarından doyumlu bir biçimde yaşamak olmalı.
Huzurlu olanı, hoş olanı, sana güzel ve eğlenceli geleni, seni iyi duyumsattıranı, yaşama sevinci vereni bulmak açık emelin olsun.
Seni iyi hissettirmeyenden, yararlı-hoş-eğlenceli-güzel-sevimli olmayandan derhal kurtul!
Doğayı ve barındırdıklarını sev; ona saygı duy ve bunu kanıtla!
Türünün ona verdiği zararları affettirmek, bir parça da olsa giderebilmek için bireysel çaba göster!
Bir dine-öğretiye-disipline ait ol ya da olma; inançlı ya da inançsız ol.. istersen koyu dindar, açmazsa dinsiz, hatta ateist ol.. veya yalnızca deist (tanrıtanır)… Ya da Budist, Hindu, Yehovacı, Zerdüşt.. Şaman ol dilersen, kökümdür deyip!
Ama “Kim olursan ol, gel” diyen Rumi’ci ol kesinlikle!
Asıl imanın, inancın İYİLİK olsun; ERDEMLİ OLMAK en öncelikli dinin olsun!
Erdemli ol!
İyilik yap, yardım eli uzat.
Bunu, o canlının gereksinim duyduğu için yap; ruhsal ya da dünyasal bir ödül beklentisinde olduğun veya bir cezalandırmadan korktuğun için değil.
Cennet- cehennem; günah-sevap (büyük olasılık) yok.
Bu kadar çok din olduğuna göre de, aslında din de yok.
Tanrı’nın varlığına inanmak ise sana kalmış.. Her gece birine teşekkür ederek uyumak sağlıklı.
Ancak boşuna dua edip, bir şeyler dilenmekle zaman yitirme!
Aklını kullan; sence Tanrı –varsa eger- sürekli kendinden bir şey isteyeni mi, yoksa ona iş bırakmayıp, doğru yolda, kendi ayakları üzerinde ilerleyeni, kendi işini göreni mi sever?..
Kendi damını kendin onar!
Sevdiklerine değer ver ve bunu göster.. sevdiğini her gün söyleyebilirsin!
Ama sana değer verildiğini de gör!
Sevdiğini söyleyip, seni değersiz hissettiren ya yalancıdır ya da nevrotik.
İyileşmesi için yardımcı ol! Elinin tersiyle iterse -kendi sağlığın için- aklı başına gelene dek uzaklaş!
Sevmek ve sevilmek için uğraş.. ya da uğraşma!
Sevgi aranacak kayıp eşya değildir. İçinde varsa, doğru olanı çekecektir.
Ne var ki, mıknatısın doğru ucunu tuttuğundan emin olman gerekir.
Ayrıca illa ki bir sevgili gerekmez sevgiyi akıtmak için (ama olursa ne ala). Sevginin başka onca türü vardır.
Seni düşman belleyene vurması için yanağını (hele daha önce de vurmuşsa, digerini), ısırması için elini, küçümsemesi için aklını, tükürmesi için felsefeni uzatmak için çabalama!
Kendini ve sevdiklerini korumak için her şeyi, her an yapmaya hazır olduğunu hep göster!
Tutkulu ol ama hırslı olma!
Hiçbir madde/kimse, en değerli hazine olan zamanın kaybına; harcadığın yaşam enerjisine, yitirdiğin umuda değmez!
Neyin/kimin değip, neyin/kimin değmeyeceğini sezme yetisine sahip olduğundan emin ol!
Gereksinim duyduklarından fazlası için onurundan, yaşamından, sevdiklerinden ödün verme!
Unutma, başkaları da insan.. kimsenin yaşam anını, enerjisini, duygusunu, değerini çalma!
Hiçbir şey için skor tutma! Bu kimsenin umurunda değil.
Önemli olan dolu dolu yaşamak, yaşayabildiklerini.
Yaptıklarını, başkaları için değil ama kendin istediğin için, yapman gerektiğini düşündüğün için yap!
Ama yeni yerler gör; gördüğün yerlerin çetelesini tut!
Yeni kültürler kat dağarcığına ve onları özenle istifle, özümse güzellikleri benliğinde!
Yeni insanlarla tanış; değişik insan koleksiyonu yap fakat!
Ne olursa olsun;
Pişmanlık duyma!
Ah keşke deme!
Geçmişte yaşama!
İyi ki de!
Umut besle.. ya da besleme!
Ama olumsuz ve bardağın boş tarafını gören olma!
Boş yere umut dağıt, yapabilecek başka bir şey yoksa eger! Bu insanları iyi hissettirir; kötü olana dek yaşam verir. Tersine umudu yitirmek, felaket gelene kadar geçen zamanın da yitirilmesine neden olur ki, bu, korkunç olay kadar kötüdür.
Yaşamda her an değerlidir.
Yarını düşünerek yaşa!
Ancak çingenelerin en mutlu insanlar olduklarını da unutma!
Sigara, uyuşturucu-uyarıcı kullanma!
Ama biranın beyne, şarabın yüreğe iyi geldiğini bil!
Ayrıca biraz viski zihni, biraz rakı sohbeti açar..
Kararında ateş suyu alevlendirir, cesaretlendirir..
Renk katar.. zevke kapıyı aralar, yaşamı keyiflendirir.
Şarlatan olma ama hep gül ve güldür.. espri anlayışın olsun!
Neşeli ol, güleç ol! Karizmayla ilgisi yok, korkma!
Şaka kaldırmayıp, kendisi eşek şakacısı olan densizle şakalaşma!
Temiz ol ve temiz görün!
Tadı güzel yemek yemekten..
Güzelle sevişmekten..
Hoş veya egzotik yerler görmekten..
Sindire sindire haz al; zevk aldığını göster.. çabukça tüketmek için acele etme!
Ama hiçbir zevkin kölesi olma; hiçbir şeyde aşırıya kaçma!
Unutma, fazladan alınan-yapılan her şey “ağırlık” yapar.
Kaliteyi ve kaliteliyi ayırt et!
Ne insanın ne malın ne de yaşam biçeminin kalitesizi uzun süre –bozulmadan, yokolmadan- dayanır.
Kendinin kaliteli olduğunu bil ve göster!
Beklentilerinin ona göre olduğunun da kavranmasını sağla!
Başkasına benzemeye çalışmak, başkalaşım gerektirir.
Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
Özün-sözün bir ve temelinin sağlam olduğu belli olsun.
Araba tamirinden, tarottan, astrolojiden anlamak zorunda değilsin..
Ama tarih, andropoloji, psikoloji, toprak, zooloji, biyoloji, hakkında yeterince bilgiye sahip ol!
Ne var ki, bir şeyleri ya da kendini kanıtlamak için didinme!
Senin bildiğini bilmen en doyurucudur.
Ukalalık değil ama kültür göster hep!
Öğretebildiğin kadar çocuğa-gence-yetişkine (öğrenmeye açık olana); bilgini-bilincini, edindiğin yararlı birikimi, doğruları aktar!
Ancak doğru bildiğini; mantıksız-dengesiz, tepkisel kıskanç olana, gerçekleri saptırmaya uğraşana anlatmaya çabalama!
Ne ki doğruların için her an savaşım ver!
Yemek yapmayı öğren.. ya da öğrenme!
Yine de gurmeden anla!
İşkemben için değil, sağlığın ve damağın için sofra kur!
Bir enstrüman çal.. ya da çalma!
Ama müzikten anla!
En az bir yabancı dil öğren!
Yanı sıra, özdilini çok iyi konuş; etkileyici sözlü-yazılı anlatabil derdini, kendini!
Sana yapılan ne iyiliği ne de kötülüğü unut!
Her ikisi için de –olanağın varsa- altta kalma!
İlla ki kahraman olmak zorunda değilsin.
Ama ilkyardımın nasıl yapıldığını bil.. gerektiğinde orada ol!
Özür dilemen gerektiğinde, gecikme!
Ödün vermek değildir, hatada özür dilemek.. küçültmez, aksine büyütür.
Yufka yürekli ol, bağışlayıcı ol, uzlaşıcı ol!
Ne ki hata tekrarlama alışkanlığı olanları ve artniyetlileri kendi kendilerine bırak!
Çıkarlarını koru!
Ancak onlar için sevdiklerini ve seni sevenleri değişme!
Monogam ol ya da poligam.. ya da seri monogam (sürelerle farklı biriyle) ol!
Ancak paylaşımsız hiç kimseyle birlikte olma!
Çocuk sahibi, hayvan sahibi ol.. ya da olma!
Her durumda içindeki çocuk sevgisini ve ilgiyi en yakınındaki çocuklara, hayvanlara her an, her köşede ver, göster!
Her olanakta bir çocuğa, en azından ruhen dokun; aklen kaybolmakta olanlara yol göster!
Hep bir hayvana yiyecek-su ver, konuş, okşa!
Ölümden korkma ama ölmemek için uğraş!
Yaşamı, seni bir gün terk edecek bir sevgili gibi sev!
Ne var ki bu yüzden ona kırgın olma, ona küskün ölme!
Birlikteyken en iyisini yap!
Çok bir şeyler yapmak için de yırtınma, bununla boşuna da an yitirme!
Yolculuğunda, ne hoşuna gidiyorsa, seni iyi duyumsattırıyorsa onu yap!
Bir şeyi unutma:
İşleyen sayaç; yiten zaman tek gerçekliktir.
Atlıhan KAPANİ
03.VIII.’09
---
Arkadaşlar, erdemli bir insan olmak ve doğaya/doğanıza uygun yaşayabilmek için herhangi bir dine ihtiyacınız yoktur. Zaten içinde birazcık da olsa erdem taşıyan, bunu hisseden insan "bunları yapmam için bir dinin emir vermesine ihtiyaç duyuyorum" diyebildiği için başta kendisine üzülmesi gerekir. Bunlar zaten doğası gereği olması gereken şeylerdir. Bir din size söylüyor diye değil. İradeden ve vicdandan yoksunsanız, aciz bir varlıksınızdır ve din sizi dizginlemiş olacaktır. Şu an birilerine tecavüz etmiyor oluşunuzu dine (ve dinin "korkutması" gereği cennet-cehennem sistemine vs) bağlıyorsunuz, sizin için üzülürüm sadece...
KALİTELİ VE ERDEMLİ YAŞAMAK İÇİN…
(Yalın ve Doğru Felsefe İle)
ATLIHAN KAPANİ
Yaşamda;
İyilik yapmakla övünme!
Aslında hiç övünme!
Yalnızca iyi biri ol!
Onuru ciddiye al! Onurundan ödün vermeden yaşa!
Ama kibirli olma, gösterişçi olma!
Alçakgönüllü de olma! Kendinle gurur duyduğunu göster!
Önce kendini sev, kendine saygı göster ki, dışarıdan da göresin!
Narsizmle karıştırma bunu!
Özsevgisi, özsaygısı, özgüveni olmayanın, diger sahip oldukları sanaldır, geçicidir.
Zekan yetersiz kaldığı yerde, aklını (mantığını) kullan! Seni çıkaracaktır.
Yemek yemeye, eğlenmeye, sevmeye, cinselliğe yer verdiğin kadar zaman ayır öğrenmeye ve okumaya!
Bunlardan birinden yetersiz beslediğinde, dengenin bozulduğunu göreceksin.
Sen gör(e)mesen bile, sana yansıyacaktır sonuçları.
Bozulan denge, bozulan akıl ve beden sağlığı demektir.
Bir yapı ise varlık; huzur temeli, sağlık karkası, akıl donanımı, sevgi bahçesi, cinsellik oyun salonu, para enerjisidir.
Huzur kaçarsa, sağlık bozulur.
Para biterse, elektrik-su kesilir; binada yaşam felç olur.. Sağlık bozulur ve onarımı güç olur.. Bahçenin çiçekleri kuruyabilir, bina çatlar, oyun salonu cazibesini yitirebilir…
Paraya boşverme.. ama gereğinden fazla da değer biçme!
Öncelikle huzurunu kaçırandan kaç!
Saldırganı, nankörü, ikiyüzlüyü, iğneleyiciyi, kinayeciyi, yaralayıcıyı, iyiliğini ister gibi görünüp, felaket haberciliği yapanı, umudunu kıranı, arkandan konuşanı, yüzüne de hoş konuşmayanı, sinirliyi, öfkeliyi ve kıskancı, haseti, fesatı, sinsiyi, içten pazarlıklıyı, sahteyi upuzak tut!
Acaba başka iyi yönleri de var mı diye düşünme, -bir kez hata yaptıysan- yanına ikinci kere yaklaştırma!
Hem beden hem akıl sağlığını en birinci önceliğin yap, huzur ile birlikte.
Gerek vücudunu gerekse aklını, dirençli kılacak biçimde geliştir!
Dışarıdan yardım alamasan da, felaketlerden öz gücünle-iradenle kurtulmasını bil!
Bir felsefen, dünya görüşün olsun.
Düşüncelerin olsun, önemli ya da günlük konularda.
Ancak sorulmadan düşünceni aktarma!
Biçemin-stilin başkalarına garip ve ters gelebilir.
Bozuklar, kendileri gibi olmayan-davranmayan-yaşamayanı küçümsemeye kalkarlar.
Buna aldırma! Doğru bildiklerini söylemeyi-yapmayı sürdür!
Kendi yaşamında, aklının içerisinde denge kuramayan, senin de dengeni bozmak ister..
Dengesizle aynı yere basma!
Kompleksten ve kompleksliden çekin! Kötülük oradan gelir.
Laf taşıyana, sözünü inkar edene, başkasına ihanet edip, sana yaranmaya çalışana da yüz verme!.. Aynısını sana da yapacaktır.
Sonradan görmeyi, görgüsüzü, maddeciyi, yalakayı, dalkavuğu da uzak tut!
Zaten geçicicidir o cins, köpek balığının asalak balıkları gibi…
Bunlarla merhabayı kısa tut!
Evlerine gitme!
Sır verme!
Akıl alma!
İçten davranma!
Sevgi paylaşma!
Toplumun çoğu çürükler ve bozukluklar ile kirlenmiştir… Azınlıkta olduğunu bilmek korkutmasın.
Doğrularınla yaşamaya, kendini daha iyiye geliştirmeyi sürdür!
Herkesi evine alma!
Herkesle sır paylaşma!
Yalan söyleme ancak herkese de, her zaman, her yerde, her şeyi söyleme!
Dürüst ol.. öncelikle kendine karşı!
Zarif ol, nazik ol! En iyi imajdır…
Görgü kurallarını incelikle öğren! Kaba-sabanın (ne kadar güçlü olursa olsun) hep üzerinde olur, ondan (ne kadar varsıl olursa olsun) daha çok değer görürsün.
Çalma! Hakkın olmayana da göz dikme!
Pislik atma!
Kandırma!
İftira atma!
Dedikodu yapma!
Ama değer verdiklerin hakkında olumlu ve yapıcı eleştiriyi; sorunlarını çözebilmeyi içten istediklerini düşündüklerinle paylaş!
Bir insana güvenmek iyidir ama güvenmemek daha iyidir de..
Ya güvenemeyeceklerinle ilişkiye girme ya da sevdiklerine güvenerek güven duymayı-vermeyi; sevgiyi pekiştirmeyi öğren!
Güvenemediğin birine nasıl inanabilir; sözüne inanmadığın birini nasıl sevebilirsin ki?
Hep iyilik yap! Hep elini uzat!
Zavallıyı görmezden gelme! Yardım için yapabileceğini yap ama herkesin acılarını kendinin görme; ömür dörpüsüdür.
Prensiplerin olsun.. Ama bunlardan sevgi ve huzur için ödün vermen gerektiğinde ver!
Ancak onurundan-benliğinden ödün verirsen -hangi değer için olursa olsun- giden onurun, bozulan sen, o güzellikleri de zamanla birlikte kesinlikle götürecektir.
Toplumu çok da dinleme!
Trafik kurallarının, (d)evrim kanunlarının hepsine uy; toplum kurallarınınsa, ahlakına, aklına, dünya görüşüne, yaşam biçemine, uygarlığa uymayanlarını ciddiye alma!
Yaşamda bir ya da birkaç amacın olsun.. ya da olmasın.
Hayat bir hedef tahtası da değildir; sürekli dart sallayıp durma!
Asıl erek, kendine ve çevrene iyilikle; kendinden ve yaptıklarından doyumlu bir biçimde yaşamak olmalı.
Huzurlu olanı, hoş olanı, sana güzel ve eğlenceli geleni, seni iyi duyumsattıranı, yaşama sevinci vereni bulmak açık emelin olsun.
Seni iyi hissettirmeyenden, yararlı-hoş-eğlenceli-güzel-sevimli olmayandan derhal kurtul!
Doğayı ve barındırdıklarını sev; ona saygı duy ve bunu kanıtla!
Türünün ona verdiği zararları affettirmek, bir parça da olsa giderebilmek için bireysel çaba göster!
Bir dine-öğretiye-disipline ait ol ya da olma; inançlı ya da inançsız ol.. istersen koyu dindar, açmazsa dinsiz, hatta ateist ol.. veya yalnızca deist (tanrıtanır)… Ya da Budist, Hindu, Yehovacı, Zerdüşt.. Şaman ol dilersen, kökümdür deyip!
Ama “Kim olursan ol, gel” diyen Rumi’ci ol kesinlikle!
Asıl imanın, inancın İYİLİK olsun; ERDEMLİ OLMAK en öncelikli dinin olsun!
Erdemli ol!
İyilik yap, yardım eli uzat.
Bunu, o canlının gereksinim duyduğu için yap; ruhsal ya da dünyasal bir ödül beklentisinde olduğun veya bir cezalandırmadan korktuğun için değil.
Cennet- cehennem; günah-sevap (büyük olasılık) yok.
Bu kadar çok din olduğuna göre de, aslında din de yok.
Tanrı’nın varlığına inanmak ise sana kalmış.. Her gece birine teşekkür ederek uyumak sağlıklı.
Ancak boşuna dua edip, bir şeyler dilenmekle zaman yitirme!
Aklını kullan; sence Tanrı –varsa eger- sürekli kendinden bir şey isteyeni mi, yoksa ona iş bırakmayıp, doğru yolda, kendi ayakları üzerinde ilerleyeni, kendi işini göreni mi sever?..
Kendi damını kendin onar!
Sevdiklerine değer ver ve bunu göster.. sevdiğini her gün söyleyebilirsin!
Ama sana değer verildiğini de gör!
Sevdiğini söyleyip, seni değersiz hissettiren ya yalancıdır ya da nevrotik.
İyileşmesi için yardımcı ol! Elinin tersiyle iterse -kendi sağlığın için- aklı başına gelene dek uzaklaş!
Sevmek ve sevilmek için uğraş.. ya da uğraşma!
Sevgi aranacak kayıp eşya değildir. İçinde varsa, doğru olanı çekecektir.
Ne var ki, mıknatısın doğru ucunu tuttuğundan emin olman gerekir.
Ayrıca illa ki bir sevgili gerekmez sevgiyi akıtmak için (ama olursa ne ala). Sevginin başka onca türü vardır.
Seni düşman belleyene vurması için yanağını (hele daha önce de vurmuşsa, digerini), ısırması için elini, küçümsemesi için aklını, tükürmesi için felsefeni uzatmak için çabalama!
Kendini ve sevdiklerini korumak için her şeyi, her an yapmaya hazır olduğunu hep göster!
Tutkulu ol ama hırslı olma!
Hiçbir madde/kimse, en değerli hazine olan zamanın kaybına; harcadığın yaşam enerjisine, yitirdiğin umuda değmez!
Neyin/kimin değip, neyin/kimin değmeyeceğini sezme yetisine sahip olduğundan emin ol!
Gereksinim duyduklarından fazlası için onurundan, yaşamından, sevdiklerinden ödün verme!
Unutma, başkaları da insan.. kimsenin yaşam anını, enerjisini, duygusunu, değerini çalma!
Hiçbir şey için skor tutma! Bu kimsenin umurunda değil.
Önemli olan dolu dolu yaşamak, yaşayabildiklerini.
Yaptıklarını, başkaları için değil ama kendin istediğin için, yapman gerektiğini düşündüğün için yap!
Ama yeni yerler gör; gördüğün yerlerin çetelesini tut!
Yeni kültürler kat dağarcığına ve onları özenle istifle, özümse güzellikleri benliğinde!
Yeni insanlarla tanış; değişik insan koleksiyonu yap fakat!
Ne olursa olsun;
Pişmanlık duyma!
Ah keşke deme!
Geçmişte yaşama!
İyi ki de!
Umut besle.. ya da besleme!
Ama olumsuz ve bardağın boş tarafını gören olma!
Boş yere umut dağıt, yapabilecek başka bir şey yoksa eger! Bu insanları iyi hissettirir; kötü olana dek yaşam verir. Tersine umudu yitirmek, felaket gelene kadar geçen zamanın da yitirilmesine neden olur ki, bu, korkunç olay kadar kötüdür.
Yaşamda her an değerlidir.
Yarını düşünerek yaşa!
Ancak çingenelerin en mutlu insanlar olduklarını da unutma!
Sigara, uyuşturucu-uyarıcı kullanma!
Ama biranın beyne, şarabın yüreğe iyi geldiğini bil!
Ayrıca biraz viski zihni, biraz rakı sohbeti açar..
Kararında ateş suyu alevlendirir, cesaretlendirir..
Renk katar.. zevke kapıyı aralar, yaşamı keyiflendirir.
Şarlatan olma ama hep gül ve güldür.. espri anlayışın olsun!
Neşeli ol, güleç ol! Karizmayla ilgisi yok, korkma!
Şaka kaldırmayıp, kendisi eşek şakacısı olan densizle şakalaşma!
Temiz ol ve temiz görün!
Tadı güzel yemek yemekten..
Güzelle sevişmekten..
Hoş veya egzotik yerler görmekten..
Sindire sindire haz al; zevk aldığını göster.. çabukça tüketmek için acele etme!
Ama hiçbir zevkin kölesi olma; hiçbir şeyde aşırıya kaçma!
Unutma, fazladan alınan-yapılan her şey “ağırlık” yapar.
Kaliteyi ve kaliteliyi ayırt et!
Ne insanın ne malın ne de yaşam biçeminin kalitesizi uzun süre –bozulmadan, yokolmadan- dayanır.
Kendinin kaliteli olduğunu bil ve göster!
Beklentilerinin ona göre olduğunun da kavranmasını sağla!
Başkasına benzemeye çalışmak, başkalaşım gerektirir.
Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
Özün-sözün bir ve temelinin sağlam olduğu belli olsun.
Araba tamirinden, tarottan, astrolojiden anlamak zorunda değilsin..
Ama tarih, andropoloji, psikoloji, toprak, zooloji, biyoloji, hakkında yeterince bilgiye sahip ol!
Ne var ki, bir şeyleri ya da kendini kanıtlamak için didinme!
Senin bildiğini bilmen en doyurucudur.
Ukalalık değil ama kültür göster hep!
Öğretebildiğin kadar çocuğa-gence-yetişkine (öğrenmeye açık olana); bilgini-bilincini, edindiğin yararlı birikimi, doğruları aktar!
Ancak doğru bildiğini; mantıksız-dengesiz, tepkisel kıskanç olana, gerçekleri saptırmaya uğraşana anlatmaya çabalama!
Ne ki doğruların için her an savaşım ver!
Yemek yapmayı öğren.. ya da öğrenme!
Yine de gurmeden anla!
İşkemben için değil, sağlığın ve damağın için sofra kur!
Bir enstrüman çal.. ya da çalma!
Ama müzikten anla!
En az bir yabancı dil öğren!
Yanı sıra, özdilini çok iyi konuş; etkileyici sözlü-yazılı anlatabil derdini, kendini!
Sana yapılan ne iyiliği ne de kötülüğü unut!
Her ikisi için de –olanağın varsa- altta kalma!
İlla ki kahraman olmak zorunda değilsin.
Ama ilkyardımın nasıl yapıldığını bil.. gerektiğinde orada ol!
Özür dilemen gerektiğinde, gecikme!
Ödün vermek değildir, hatada özür dilemek.. küçültmez, aksine büyütür.
Yufka yürekli ol, bağışlayıcı ol, uzlaşıcı ol!
Ne ki hata tekrarlama alışkanlığı olanları ve artniyetlileri kendi kendilerine bırak!
Çıkarlarını koru!
Ancak onlar için sevdiklerini ve seni sevenleri değişme!
Monogam ol ya da poligam.. ya da seri monogam (sürelerle farklı biriyle) ol!
Ancak paylaşımsız hiç kimseyle birlikte olma!
Çocuk sahibi, hayvan sahibi ol.. ya da olma!
Her durumda içindeki çocuk sevgisini ve ilgiyi en yakınındaki çocuklara, hayvanlara her an, her köşede ver, göster!
Her olanakta bir çocuğa, en azından ruhen dokun; aklen kaybolmakta olanlara yol göster!
Hep bir hayvana yiyecek-su ver, konuş, okşa!
Ölümden korkma ama ölmemek için uğraş!
Yaşamı, seni bir gün terk edecek bir sevgili gibi sev!
Ne var ki bu yüzden ona kırgın olma, ona küskün ölme!
Birlikteyken en iyisini yap!
Çok bir şeyler yapmak için de yırtınma, bununla boşuna da an yitirme!
Yolculuğunda, ne hoşuna gidiyorsa, seni iyi duyumsattırıyorsa onu yap!
Bir şeyi unutma:
İşleyen sayaç; yiten zaman tek gerçekliktir.
Atlıhan KAPANİ
03.VIII.’09
ssd diske geçtiğimden sp1'li win7 kurdum. fakat update saatlerce şu ekranda kalıyor.
i.hizliresim.com
ne yapmalı? ne önerirsiniz?
i.hizliresim.com

ne yapmalı? ne önerirsiniz?
birisine gayet samimi bir dille, yapıcılık esas olarak, gerçekçi bir şeyler yazıyorsunuz uzun uzun. Objektif yaklaşıyorsunuz yani epey. kırıcı bir cümle, suçlama falan da sarfetmiyorsunuz. karşılığında;
"Söyleyecek çok şey var ama aslında pek de bir şey yok" diyerek ne demek istiyor sizce?
bunu ona sorsana delikanlı diyecekler olabilir. ona da sorarım. soracağımdır da ben farklı bir görüş almak için gözlem yapıyorum şu anda. teşekkürler.
"Söyleyecek çok şey var ama aslında pek de bir şey yok" diyerek ne demek istiyor sizce?
bunu ona sorsana delikanlı diyecekler olabilir. ona da sorarım. soracağımdır da ben farklı bir görüş almak için gözlem yapıyorum şu anda. teşekkürler.
Feysbuk'tan birini silip engellediğimizde, onunla olan tüm geçmişimiz, yorumlar vs ortadan kalkıyor malum. Merak ettiğim şu. Daha sonra o engeli kaldırdığımız zaman o kalkan yorumlar yeniden eskisi gibi görünür oluyor mu?
Bir arkadaşımıza şaka yapacağız da :P Sırf bir şaka uğruna tüm geçmiş de yok olsun istemiyoruz açıkcası.
Bizzat deneyimlemiş olanlar varsa nasıl oluyor bu işin aslı?
Bir arkadaşımıza şaka yapacağız da :P Sırf bir şaka uğruna tüm geçmiş de yok olsun istemiyoruz açıkcası.
Bizzat deneyimlemiş olanlar varsa nasıl oluyor bu işin aslı?
şu örnekteki gibi
www.youtube.com
bir şeyi çalmak ne kadar zorlar insanı sizce?
ne bileyim bunu çalabilsem bana yetermiş mesela. ama şu anda kavrayamıyorum her elin (hatta parmakların) birbirinden alakasız hareketleri çözümlemesini. belki de bisiklet sürmeyi bilmeyenin, "nasıl sürüyorsunuz onu ya?" demesi ve bisiklet binenlerin de buna "meeh" demesi gibidir, bilemiyorum tabi.
edit: bir de saçma bir soru olacak ama sormadan geçemeyeceğim.
en azından başlamak için o en altta gereken ana hamura sahip olup olmadığımızı anlayacak bir test var mıdır? saçma bir örnek vereyim. mesela; "abi işte çift elle klavyede yazı yazmakta çok zorlanmıyorsan en azından kendine bir şans verebilirsin" gibi gibi. çünkü en önemli kısmının beynin hem sağ hem solunu kullanabiliyor olduğumuzu anlamamız gerekiyor gibi geliyor bana. iki el simetrik olarak aynı şeyleri çok rahatça yapabiliyor da işte bu meret orada bir mucize istiyor gibi. en çok o kısımdan korkuyorum. yani bu hastaneye gidip check-up yaptırma korkusu gibi bir şey bende. :) tamamen sıfır kabiliyetim/hamurum olduğu gerçeğini öğrendiğim an sanırım reenkarnasyona daha çok inanmaya başlayacağımdır "tüh be bu hayatta olamadı" diyerekten. :)
www.youtube.com

bir şeyi çalmak ne kadar zorlar insanı sizce?
ne bileyim bunu çalabilsem bana yetermiş mesela. ama şu anda kavrayamıyorum her elin (hatta parmakların) birbirinden alakasız hareketleri çözümlemesini. belki de bisiklet sürmeyi bilmeyenin, "nasıl sürüyorsunuz onu ya?" demesi ve bisiklet binenlerin de buna "meeh" demesi gibidir, bilemiyorum tabi.
edit: bir de saçma bir soru olacak ama sormadan geçemeyeceğim.
en azından başlamak için o en altta gereken ana hamura sahip olup olmadığımızı anlayacak bir test var mıdır? saçma bir örnek vereyim. mesela; "abi işte çift elle klavyede yazı yazmakta çok zorlanmıyorsan en azından kendine bir şans verebilirsin" gibi gibi. çünkü en önemli kısmının beynin hem sağ hem solunu kullanabiliyor olduğumuzu anlamamız gerekiyor gibi geliyor bana. iki el simetrik olarak aynı şeyleri çok rahatça yapabiliyor da işte bu meret orada bir mucize istiyor gibi. en çok o kısımdan korkuyorum. yani bu hastaneye gidip check-up yaptırma korkusu gibi bir şey bende. :) tamamen sıfır kabiliyetim/hamurum olduğu gerçeğini öğrendiğim an sanırım reenkarnasyona daha çok inanmaya başlayacağımdır "tüh be bu hayatta olamadı" diyerekten. :)
Abi şimdi diyelim ki ben bir vlog yapıyorum. kendimi çekiyorum ve bıdı bıdı anlatıyorum. felsefe yapıyorum diyelim. bir an geliyor ve şey diyorum. "evet bu konuyu matrix filminde şu sahnede görmüştük. haydi gelin ona bakalım." ve sonra sahnede tam ekran filmin o sahnesi oynuyor 2-3 dk diyelim. sonra bitince kamera yine bana dönüyor ve bıdı bıdı yapmaya devam ediyorum.
bu tarz bir kurgudan uyarı alıyor muyum?
2. sorum da şey. tüm sohbet süresinde arka fonda klasik müzik çalıyorum diyelim. bu da yine telif bıdı bıdısı adına uyarı veriyor mu?
edit:
derken, rastlantı bu ya, barış özcan'ın son videosuna denk geldim. tam da kastettiğim şeyi yapmış bakın. terminatör 2'den falan sahne paylaşmış. sizce bu adam nasıl aşıyor telif hakkını peki?
www.youtube.com
bu tarz bir kurgudan uyarı alıyor muyum?
2. sorum da şey. tüm sohbet süresinde arka fonda klasik müzik çalıyorum diyelim. bu da yine telif bıdı bıdısı adına uyarı veriyor mu?
edit:
derken, rastlantı bu ya, barış özcan'ın son videosuna denk geldim. tam da kastettiğim şeyi yapmış bakın. terminatör 2'den falan sahne paylaşmış. sizce bu adam nasıl aşıyor telif hakkını peki?
www.youtube.com

programı chrome'a entegre yaptım. karşıma çıkan bir videoyu indirmeye kalktığımda (sağ üstteki kutucuğa tıkladığımda) bana 25 tane liste çıkarıyor. hepsinin de adı aynı oluyor. haliyle hangisini indireceğimi anlayamıyorum. bunu çözmenin bir yolu var mıdır? orada sadece 720p, 780p gibi, sadece o videoya ait ana seçeneklerin görünmesini istiyorum.
şimdiden teşekkürler...
şimdiden teşekkürler...
özellikle feysbuk gruplarında görür oldum. ergen tayfa tarafından itinayla kullanılmakta. garip bir gıcıklık veriyor. neden veriyor kısmına çok odaklanmadım fakat sanırım dilbilgisine yakıştırmıyorum. cenk erdem tarafından çıkarılmış diyorlar, incelemedim.
siz de gördüğünüz zaman negatif bir hisle kaplanıyor musunuz? ya da yakıştırıyor musunuz bunu günlük dilin içine?
siz de gördüğünüz zaman negatif bir hisle kaplanıyor musunuz? ya da yakıştırıyor musunuz bunu günlük dilin içine?
Herkesin kutsal Halloween Cadılar bayramını en içten olmayan duygularımla, en derindeki kötülüklerimle kutlar, büyüklerin arkasından sessizce yaklaşıp birden BÖÖÖÖ yaparak yüreklerinin ağızlarından fırlamasını, küçüklerin de anlattığım en ürkütücü korku hikayeleriyle bembeyaz kesilmelerini dilerim. Bol bol kabak tatlısı yapıp yiyin, yedirin. Ama lütfen kabakları hijyenik mutfağınızda değil, özellikle sokaklarda kesin, biçin ki her yer yeterince kirlensin, görenler bu vahşeti izleyip dehşete kapılsınlar. Bayramınız kutlu, yüreğiniz hoplu, ödünüz koplu, umutlarınız sonlu, sevdanız yollu, mutluluğunuz sınırlı, sofranız çamurlu, tatlınız balkabaklı, kapınız piçli veletli, mekânınız perili, ömrünüz lanetli, yuvanız jason'lu, freddy'li olsun... Kesin, biçin, öldürün, ölün, dirilin... Kan, vahşet ve biraz da dehşet... Kötü uykular, çirkin kabuslar, bol karabasanlar...
Ve unutmayın; Halloween insanın kendine yakışanı giymemesidir...
diyip -formaya uygun- sorumu sorayım. neler yaptınız? :p
edit:
ehue. ben de bu mesajı yazdım sadece işte facebook'ta. ee buradakilerle paylaşmak için de sorayım dedim. türkiye'de ne yapacağız yoksa alla-sen?...
Ve unutmayın; Halloween insanın kendine yakışanı giymemesidir...
diyip -formaya uygun- sorumu sorayım. neler yaptınız? :p
edit:
ehue. ben de bu mesajı yazdım sadece işte facebook'ta. ee buradakilerle paylaşmak için de sorayım dedim. türkiye'de ne yapacağız yoksa alla-sen?...
X bir konuda, popi olacağına (beğeni, destek ve istek anlamında) inandığım bir emoji tasarlamak ve sonra buna change.org vs kampanyası yapmayı planlıyorum. Belki bir "dünya emoji birliği" vardır da onlara sunarız sonra. :)
Emojiyi tasarlarken uymam gereken teknik standartlar var mıdır? varsa bunlar nelerdir onları öğrenmek istiyorum. en azından en boy falan anlamında işte. 8bit mantığında kare kare çizerek yapacağım bunu.
Emojiyi tasarlarken uymam gereken teknik standartlar var mıdır? varsa bunlar nelerdir onları öğrenmek istiyorum. en azından en boy falan anlamında işte. 8bit mantığında kare kare çizerek yapacağım bunu.
seneler sonra dün bir format olayı yaşadım. (win 7 kullanıyorum.) böyle şeyleri çok sık yapmam. gittiği yere kadar gider. mesela disklerimin birisinde eski sistemim xp de duruyor. istersem onunla başlatabiliyorum bilgisayarı.
hiç hesapta yokken sabah bilgisayarı açarken ne yaparsak yapalım (güvenli mod dahil) başlangıç onarmaya gidiyordu. atapi.sys ve ataport.sys dosyalarında hata gösteriyordu. onların yenilerini indirip, uygun yerlere yerleştirsem de (artık o hataları vermediği halde) başlangıç onarma sonuçsuz kalıyordu. tek hatam geri dönüşüm noktası yaratmamışım bugüne kadar.
şansıma 1 hafta önce bir sezgiyle c ile bağlantılı herşeyi (masaüstünden tut, belgelerime kadar) başka disklere taşımıştım. yani format öncesi çok zorlanmadım. ki mini win 7 diye bir şey keşfettim. usb'den windows açıp, yine her türlü dosyamıza ulaşabildim. hayatı kolaylaştıran güzellikler bunlar. şu an bakınca kaybettiğim bir şey yok gibi görünüyor. (torrent programım sıfırlandı mesela ille de bir örnek göstermek gerekirse..)
-şimdi bundan sonra c ile bağlantıda kalmadığım bir şekilde kullanmaya özen göstereceğim bilgisayarı. yani her an çökerse zerre üzmeyecek bu beni level olarak.
-periyodik olarak geri dönüşüm noktaları yaratacağım. sonuçta programları tekrar kurmak da biraz uğraştırıyor insanı. mesela kmplayer ayarlarım da sıfırlandı. onları yeni baştan yaratmak zorunda kaldım. dts için codec yükleme şu bu. olası bir çökmede falan bu geri dönüşüm noktalarından yararlanayım diyorum.
Ve sorum şu;
böyle bir anlayışta kullanacağım için anti virüslerle uğraşmayayım diyorum. o kadar bilinçsiz bir kullanıcı değilim. öyle zırt pırt alakasız bir ton şey indirmiyorum da kurmuyorum da. genelde torrent falan trafiğim var. sadece sync gibi paylaşım olaylarım oluyor.
haftada bir falan cleaner programları ile tarama yaparım diyorum.
yine de işte en azından hat üzerinden olası bir sızma, ya da bilgisayarın işlemci gücünden yararlanmak için sülük yazılımlarla falan denk gelmemek adına adına kabaca "sızma" dediğim olaydan kendimi korumak için ne önerirsiniz? yani çok sağlam bir hacker olmadıkça içeri sızmak için hamle yapan sıradan hareketler duvara çarpsın ve afallasınlar istiyorum. :)
söz sizde;
hiç hesapta yokken sabah bilgisayarı açarken ne yaparsak yapalım (güvenli mod dahil) başlangıç onarmaya gidiyordu. atapi.sys ve ataport.sys dosyalarında hata gösteriyordu. onların yenilerini indirip, uygun yerlere yerleştirsem de (artık o hataları vermediği halde) başlangıç onarma sonuçsuz kalıyordu. tek hatam geri dönüşüm noktası yaratmamışım bugüne kadar.
şansıma 1 hafta önce bir sezgiyle c ile bağlantılı herşeyi (masaüstünden tut, belgelerime kadar) başka disklere taşımıştım. yani format öncesi çok zorlanmadım. ki mini win 7 diye bir şey keşfettim. usb'den windows açıp, yine her türlü dosyamıza ulaşabildim. hayatı kolaylaştıran güzellikler bunlar. şu an bakınca kaybettiğim bir şey yok gibi görünüyor. (torrent programım sıfırlandı mesela ille de bir örnek göstermek gerekirse..)
-şimdi bundan sonra c ile bağlantıda kalmadığım bir şekilde kullanmaya özen göstereceğim bilgisayarı. yani her an çökerse zerre üzmeyecek bu beni level olarak.
-periyodik olarak geri dönüşüm noktaları yaratacağım. sonuçta programları tekrar kurmak da biraz uğraştırıyor insanı. mesela kmplayer ayarlarım da sıfırlandı. onları yeni baştan yaratmak zorunda kaldım. dts için codec yükleme şu bu. olası bir çökmede falan bu geri dönüşüm noktalarından yararlanayım diyorum.
Ve sorum şu;
böyle bir anlayışta kullanacağım için anti virüslerle uğraşmayayım diyorum. o kadar bilinçsiz bir kullanıcı değilim. öyle zırt pırt alakasız bir ton şey indirmiyorum da kurmuyorum da. genelde torrent falan trafiğim var. sadece sync gibi paylaşım olaylarım oluyor.
haftada bir falan cleaner programları ile tarama yaparım diyorum.
yine de işte en azından hat üzerinden olası bir sızma, ya da bilgisayarın işlemci gücünden yararlanmak için sülük yazılımlarla falan denk gelmemek adına adına kabaca "sızma" dediğim olaydan kendimi korumak için ne önerirsiniz? yani çok sağlam bir hacker olmadıkça içeri sızmak için hamle yapan sıradan hareketler duvara çarpsın ve afallasınlar istiyorum. :)
söz sizde;
örnek vereyim hemen;
M83 - "Wait"
www.youtube.com
gibi. içinde uzay sahneleri, uzayda yolculuklar olan, insana kendi yolunu yolculuğunu hissettiren görselleri olan ve kendisi de aynen bu şarkı gibi güzel olan parçalarınız varsa geceye bırakın :)
bana bu şarkı şunları yazdırdı mesela feybuk'ta paylaşırken;
...
bugün de böyle...
dünyadaki ve uzaydaki, içimdeki ve dışındaki yol(culuğ)um...
gargantua'nın nihai çekim etkisine girerken bir Endurance'ın ışığı belirdi kenarda...
M83 - "Wait"
www.youtube.com

gibi. içinde uzay sahneleri, uzayda yolculuklar olan, insana kendi yolunu yolculuğunu hissettiren görselleri olan ve kendisi de aynen bu şarkı gibi güzel olan parçalarınız varsa geceye bırakın :)
bana bu şarkı şunları yazdırdı mesela feybuk'ta paylaşırken;
...
bugün de böyle...
dünyadaki ve uzaydaki, içimdeki ve dışındaki yol(culuğ)um...
gargantua'nın nihai çekim etkisine girerken bir Endurance'ın ışığı belirdi kenarda...
son faturanın ayrıntılarını veriyorum şimdi;
ilk okuma tarihi: 22.08.16
son okuma tarihi: 14.10.16
enerji bedeli 472 tutarı > 105 tl
dağıtım bedeli 472 tutarı > 53 tl
enerji fonu + trt payı + btv > 8 tl
kdv > 30 tl
TOPLAM > 196 TL
evet kullanım tarih aralığı biraz fazla. ama şöyle bir durum var;
ay başında bir sayaç problemimiz vardı ve 4-5 gün elektrik kullanmadık. yan komşudan çektik. ona rağmen böyle bu tutar.
ahım şahım bir cihaz da yok evde. klasik her daim çalışan buzdolabı, lazım oldukça çalışan çamaşır makinası, bulaşık makinası, elektrikli süpürge, elektrikli çaydanlık (ama her akşam bu kullanılmıyor. bazı akşamlar klasik çaydanlıkta çay demleniyor. onun dışında sıcak su adına her daim açık kombi, günde 2-3 saat çalışan led tv, yine aşağı yukarı 2-3 saat çalışan plazma tv ve bir de aşağı yukarı 7/24 açık pc var. 650 vatt bunun güç kaynağı. bilgisayar kullanılmadığında monitörü kapatıyoruz.
aslında komşularınkine bakmak lazım onlara ne kadar geliyor diye. yine de bir anormallik var mıdır sizce?
ilk okuma tarihi: 22.08.16
son okuma tarihi: 14.10.16
enerji bedeli 472 tutarı > 105 tl
dağıtım bedeli 472 tutarı > 53 tl
enerji fonu + trt payı + btv > 8 tl
kdv > 30 tl
TOPLAM > 196 TL
evet kullanım tarih aralığı biraz fazla. ama şöyle bir durum var;
ay başında bir sayaç problemimiz vardı ve 4-5 gün elektrik kullanmadık. yan komşudan çektik. ona rağmen böyle bu tutar.
ahım şahım bir cihaz da yok evde. klasik her daim çalışan buzdolabı, lazım oldukça çalışan çamaşır makinası, bulaşık makinası, elektrikli süpürge, elektrikli çaydanlık (ama her akşam bu kullanılmıyor. bazı akşamlar klasik çaydanlıkta çay demleniyor. onun dışında sıcak su adına her daim açık kombi, günde 2-3 saat çalışan led tv, yine aşağı yukarı 2-3 saat çalışan plazma tv ve bir de aşağı yukarı 7/24 açık pc var. 650 vatt bunun güç kaynağı. bilgisayar kullanılmadığında monitörü kapatıyoruz.
aslında komşularınkine bakmak lazım onlara ne kadar geliyor diye. yine de bir anormallik var mıdır sizce?
Bakalım bilen birileri çıkacak mı? Şöyle bir şey arıyorum. Bilgisayarda seçtiğim bir klasörün hangi programlarla vs bağı olduğunu gösterecek bir program ya da yöntem. Mesela "karşıdan yüklemeler" klasörünü seçeceğim ve "chrome" diyecek bana. gibi.
merhabalar
1) egzersiz, kardiyo ve plank seanslarından önce aç olmak mı daha makbuldür tok mu? ve neden?
2) bir de bunları günün herhangi bir saatinde yapabileceğinizi düşünerek şunu da cevaplarsanız sevinirim. bu seansı günün hangi zaman diliminde yapmak daha uygundur? yoksa farketmez mi?
1) egzersiz, kardiyo ve plank seanslarından önce aç olmak mı daha makbuldür tok mu? ve neden?
2) bir de bunları günün herhangi bir saatinde yapabileceğinizi düşünerek şunu da cevaplarsanız sevinirim. bu seansı günün hangi zaman diliminde yapmak daha uygundur? yoksa farketmez mi?
ne düşünüyorsunuz? seviyor musunuz? dinliyor musunuz?
geçişleri hissettirilmeyenler ayrıca güzel oluyor bence.
ben arada dinliyorum.
mesela şu;
www.youtube.com
bununla (normal albümün tamamının yanı sıra) geceleri bir çok kez uyumuşluğum var. ya da oturup bir şeyler hakkında düşünme seansları yaptığım zamanlarda falan... zaten düşündüğümüz zaman müzik söz konusu olduğunda 4-5 dk bana çok az geliyor. kuan grubunu bu yüzden ayrıca severim mesela. adamlar parçaları bitirmemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
elinizde güzel örnekler varsa onlara da talibim. çiçeğimle çikolatamla...
geçişleri hissettirilmeyenler ayrıca güzel oluyor bence.
ben arada dinliyorum.
mesela şu;
www.youtube.com

bununla (normal albümün tamamının yanı sıra) geceleri bir çok kez uyumuşluğum var. ya da oturup bir şeyler hakkında düşünme seansları yaptığım zamanlarda falan... zaten düşündüğümüz zaman müzik söz konusu olduğunda 4-5 dk bana çok az geliyor. kuan grubunu bu yüzden ayrıca severim mesela. adamlar parçaları bitirmemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
elinizde güzel örnekler varsa onlara da talibim. çiçeğimle çikolatamla...
Hani böyle örtü gibi. ortasından kafalarını geçiriyorlar. Walking Dead izliyorsanız orada maggie de giyiyordu bir aralar.
düşününce belki de tek sahibi olduğumuz şey bedenimiz ve bilincimiz oluyor. çoğu insan daha organlarının yerlerini bile bilemiyor ki bu durum üzücü.
beslenme konusundaki matematiği en sade şekilde nasıl öğrenebiliriz acaba? terminolojisiyle birlikte. ana sistemini kavramak için.
mesela atıyorum; bu konuda başrol "enerji" diyelim. her şekilde enerji harcıyoruz. uyurken bile. enerji için beden gıdaları nasıl bir sıralamaya sokuyor? tahminimce önce karbonhidratlara başvuruyor. onlar yeterli değilse depoladığı besinlere bakıyor. galiba şekerle başlıyor. o da yoksa yağa geçiyor. haliyle herkesin en büyük sorunu yağlar, bedenin en son ziyaret edeceği depo olduğundan herkes o depoyu taşıyarak geçiriyor ömrünü.
böyle bir anlamımı kastediyorum işte.
elinizde sağlam bir link varsa o da olur, ekşi'den entry de olur. vaktiniz varsa anlatırım derseniz o da olur. hepsi olur yani. parçalı olarak bildiğim şeyler var ve bunların arasında köprü kuramayınca tam anlayamıyor insan.
beslenme konusundaki matematiği en sade şekilde nasıl öğrenebiliriz acaba? terminolojisiyle birlikte. ana sistemini kavramak için.
mesela atıyorum; bu konuda başrol "enerji" diyelim. her şekilde enerji harcıyoruz. uyurken bile. enerji için beden gıdaları nasıl bir sıralamaya sokuyor? tahminimce önce karbonhidratlara başvuruyor. onlar yeterli değilse depoladığı besinlere bakıyor. galiba şekerle başlıyor. o da yoksa yağa geçiyor. haliyle herkesin en büyük sorunu yağlar, bedenin en son ziyaret edeceği depo olduğundan herkes o depoyu taşıyarak geçiriyor ömrünü.
böyle bir anlamımı kastediyorum işte.
elinizde sağlam bir link varsa o da olur, ekşi'den entry de olur. vaktiniz varsa anlatırım derseniz o da olur. hepsi olur yani. parçalı olarak bildiğim şeyler var ve bunların arasında köprü kuramayınca tam anlayamıyor insan.
2 TB'lık 4-5 senelik WD marka harici bir diskim var. depo olarak kullanıyordum. öyle her daim takmıyordum yani. geçenlerde işim düştü diskteki dosyalara ve taktım. önce görmedi. bir kaç kez daha denediğimde x süre sonra görebildi. yalnız şöyle bir abukluk var;
-diskin içine girebiliyorum. bazı klasörlere girerken beklemeye alsa da er geç giriyor. diskteki tüm klasörler yerinde. ama içleri boş olarak geliyor karşıma. hepsi değil tabi. dolu olanlar da var. atıyorum bir mp3 klasörü, bir resim klasöründeki görünen dosyalara tıkladığımda açılmıyorlar. hata veriyor. kopyalamaya çalışıyorum yine hata veriyor.
-disk "yönetim'de" şöyle görünüyor;
i.hizliresim.com
-bende EaseUS Data Recovery Wizard 8.6 isimli bir program var. bununla diske gece girdiğimde şöyle görüyordu;
i.hizliresim.com
işlem başlattım. 5-6 saat sürer dedi. açık bırakıp yattım. sabah kalktığımda sonuç şöyle idi;
i.hizliresim.com
şimdi ben ne yapacağım? disk kurtaran firmalara yüzlerce dolar kaptıracak durumum yok. dosyaları elbette kaybettiğime üzülürüm fakat bu disklere de güvenemeyeceksek işimiz iş yani. koca koca dosyaları buluta mı yükleyeceğiz yani, hele ki türkiye'deki adsl şartları söz konusu iken. ne dersiniz? soğuk su mu içmeliyim?
-diskin içine girebiliyorum. bazı klasörlere girerken beklemeye alsa da er geç giriyor. diskteki tüm klasörler yerinde. ama içleri boş olarak geliyor karşıma. hepsi değil tabi. dolu olanlar da var. atıyorum bir mp3 klasörü, bir resim klasöründeki görünen dosyalara tıkladığımda açılmıyorlar. hata veriyor. kopyalamaya çalışıyorum yine hata veriyor.
-disk "yönetim'de" şöyle görünüyor;
i.hizliresim.com

-bende EaseUS Data Recovery Wizard 8.6 isimli bir program var. bununla diske gece girdiğimde şöyle görüyordu;
i.hizliresim.com

işlem başlattım. 5-6 saat sürer dedi. açık bırakıp yattım. sabah kalktığımda sonuç şöyle idi;
i.hizliresim.com

şimdi ben ne yapacağım? disk kurtaran firmalara yüzlerce dolar kaptıracak durumum yok. dosyaları elbette kaybettiğime üzülürüm fakat bu disklere de güvenemeyeceksek işimiz iş yani. koca koca dosyaları buluta mı yükleyeceğiz yani, hele ki türkiye'deki adsl şartları söz konusu iken. ne dersiniz? soğuk su mu içmeliyim?
başlığa tam sığdıramadım.
şöyle anlatayım.
2 tane klasörünüz var diyelim. birinin adı a diğerinin b olsun. a'da ne varsa aynen b'ye kopyalıyoruz.
programdan şunu yapmasını bekliyorum;
düzenli olarak ya da biz istediğimizde a'yı kontrol edecek, a klasöründe "yeni" ne varsa (b'de olmayan) onları kopyalayacak. atıyorum gün gelecek a klasörünün içi komple silinecek diyelim. bundan b etkilenmemeli. tek etkilenme koşulu a klasörüne daha önce b'de olmayan bir şey eklendiğinde onu almak. yani b klasörü sürekli büyüyecek işte.
şöyle anlatayım.
2 tane klasörünüz var diyelim. birinin adı a diğerinin b olsun. a'da ne varsa aynen b'ye kopyalıyoruz.
programdan şunu yapmasını bekliyorum;
düzenli olarak ya da biz istediğimizde a'yı kontrol edecek, a klasöründe "yeni" ne varsa (b'de olmayan) onları kopyalayacak. atıyorum gün gelecek a klasörünün içi komple silinecek diyelim. bundan b etkilenmemeli. tek etkilenme koşulu a klasörüne daha önce b'de olmayan bir şey eklendiğinde onu almak. yani b klasörü sürekli büyüyecek işte.
nostaljik duygularla, biraz da meraktan mirc kurdum az önce. :) unutmuşum epey bir gerçi ama undernet'e bağlandım. zurna kanalında 4 kişiyiz şu anda.
geyik bir yana dünyada irc ne durumda şu anda merak ediyorum aslında. sonuçta yapısı basit ve bu yüzden de epey kullanışlı bir ortam. mesela şu anda irc üzerinden çizgiroman falan paylaşımı yapılıyor mudur görmek isterdim. ya da underground insanların iletişim aracı bu mudur acaba şu anda?
geyik bir yana dünyada irc ne durumda şu anda merak ediyorum aslında. sonuçta yapısı basit ve bu yüzden de epey kullanışlı bir ortam. mesela şu anda irc üzerinden çizgiroman falan paylaşımı yapılıyor mudur görmek isterdim. ya da underground insanların iletişim aracı bu mudur acaba şu anda?
diyelim ki ben bir çizgiroman satın aldım ve onu taradım. e-kitap şekline getirdim. google drive'a yükleyip internette paylaştım. bunun suç (!) olduğunu biliyorum da takip edilebilir bir suç mu onu merak ediyorum. yoksa işin etik kısmı var ama şimdi boşverelim onu. sonuçta mp3 dinleyen, divx indiren, online film izleyen insanlarız. hepimizin eli zaten kirli.
buna şuradan kıllandım. gayet de bir sürü insan gecesini gündüzüne katarak ingilizce çizgiromanları türkçeleştirip, balonlayıp, okunabilir hale getirip internette paylaşıyorlar. türkçe çizgiroman çeviri grubu (tççg) var mesela. oradan arada indiriyordum. geçen bazı linklerin kaldırıldığını gördüm. azıcık kurcalayınca yayınevi baskısıyla yaptıklarını öğrendim. yani atıyorum x-men'i türkçe olarak basıp satan bir yayınevi bunlara baskı yapıyor, kaldırın, çünkü biz satıyoruz diyorlar. sorum da buradan ortaya çıktı. bu baskıyı nasıl yapıyorlar? i.p. numaralarından evlerini tespit falan mı ediyorlar? çünkü sorun i.p. ise gidersin bir internet cafeye, oradan yine yüklersin yani.
ondan sonra facebook'ta 40-50 binden fazla üyesi olan e-kitap grupları var. devasa arşivler dolaşıyor yandex, google drive gibi yerlerde. baskıysa onlara neden yapılmıyor? 2-3 tane çizgiroman severin mi peşinde bu takım elbiseli kapitalist avukatlar sürüsü?
buna şuradan kıllandım. gayet de bir sürü insan gecesini gündüzüne katarak ingilizce çizgiromanları türkçeleştirip, balonlayıp, okunabilir hale getirip internette paylaşıyorlar. türkçe çizgiroman çeviri grubu (tççg) var mesela. oradan arada indiriyordum. geçen bazı linklerin kaldırıldığını gördüm. azıcık kurcalayınca yayınevi baskısıyla yaptıklarını öğrendim. yani atıyorum x-men'i türkçe olarak basıp satan bir yayınevi bunlara baskı yapıyor, kaldırın, çünkü biz satıyoruz diyorlar. sorum da buradan ortaya çıktı. bu baskıyı nasıl yapıyorlar? i.p. numaralarından evlerini tespit falan mı ediyorlar? çünkü sorun i.p. ise gidersin bir internet cafeye, oradan yine yüklersin yani.
ondan sonra facebook'ta 40-50 binden fazla üyesi olan e-kitap grupları var. devasa arşivler dolaşıyor yandex, google drive gibi yerlerde. baskıysa onlara neden yapılmıyor? 2-3 tane çizgiroman severin mi peşinde bu takım elbiseli kapitalist avukatlar sürüsü?
kendimce bir e-kitap arşivi oluşturmak istiyorum. bunun için hangi yolu önerirsiniz? google drive ya da yandex falan mı? (malum istediğin kadar e-mail adresi alıp, istediğin kadar geniş tutabilirsin kullanılabilir alanı...) ya da gizli bir bitTorrent sync gibi p2p sistemi mi?
eş-dost arasında paylaşım yapayım diyorum ama tutarsa yararlanmak isteyen kim olursa paylaşılır. maksat mümkün olduğu kadar özgür bir platform olsun. bazı feysbuk gruplarına bakıyorum kibirli adminlerden geçilmiyor. linkler ölü olabiliyor. yani işin "yönetim" kısmı zıçıyor daha en baştan. hatta oluşumun adına fsociety_e-kitaplık bile diyebiliriz. :D
dipnot: meritokrasi'den haberim var ama o yaşıyor mu ölü mü belli değil. bu iş için ekstrem durumlar hariç 7/24 çalışır vaziyette bir pc'yi hazır olda tutabilirim...
dipnot2: bu iş etik mi? gibi tartışmalara hiç girmeyeceğim. duyarınız geldiyse başka bir yere yapın lütfen.
eş-dost arasında paylaşım yapayım diyorum ama tutarsa yararlanmak isteyen kim olursa paylaşılır. maksat mümkün olduğu kadar özgür bir platform olsun. bazı feysbuk gruplarına bakıyorum kibirli adminlerden geçilmiyor. linkler ölü olabiliyor. yani işin "yönetim" kısmı zıçıyor daha en baştan. hatta oluşumun adına fsociety_e-kitaplık bile diyebiliriz. :D
dipnot: meritokrasi'den haberim var ama o yaşıyor mu ölü mü belli değil. bu iş için ekstrem durumlar hariç 7/24 çalışır vaziyette bir pc'yi hazır olda tutabilirim...
dipnot2: bu iş etik mi? gibi tartışmalara hiç girmeyeceğim. duyarınız geldiyse başka bir yere yapın lütfen.
(bkz: cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan)lar ne yapıyorsunuz? ne dinliyorsunuz?
ben bugün biraz duygusalım...
şunlarla başladım. paylaşmak istedim. dinleyin ama, daha kafadan ismine bakıp eleme yapmayın. :) muhtemelen seveceksiniz çünkü...
Roya - Yaran Wesyetim
www.youtube.com
KUAN · Ben Değilmişem
www.youtube.com
ben bugün biraz duygusalım...
şunlarla başladım. paylaşmak istedim. dinleyin ama, daha kafadan ismine bakıp eleme yapmayın. :) muhtemelen seveceksiniz çünkü...
Roya - Yaran Wesyetim
www.youtube.com

KUAN · Ben Değilmişem
www.youtube.com

elbette google'da aratarak ulaşılabilir ama çok sonuç var. her programı da kurup sistemi çöplük haline getirmek istemediğimden zaten kullanan/bilen birilerinin önerilerini öğrenmek için soruyorum.
1) istediğim default özellik şu. bunu basitçe yapması. player'i açıp pc'de izlediğim bir filmi, diziyi vs üzerine eklediğim altyazı ile birlikte istediğim 2 nokta arasındaki sürece kesmek.
2) aslında 1. özellik yeter. ama bunu da taşırsa tadından yenmez. kestiğim sahneyi (atıyorum 10 sn'lik) gif uzantılı olarak da kaydedebilmemiz. dediğim gibi bu çok şart değil. 1. maddeyi efendice yerine getiren varsa o da kafi. bunu da artık 1 aşama daha yorularak "video to gif" tadında programlar bularak hallederim.
1) istediğim default özellik şu. bunu basitçe yapması. player'i açıp pc'de izlediğim bir filmi, diziyi vs üzerine eklediğim altyazı ile birlikte istediğim 2 nokta arasındaki sürece kesmek.
2) aslında 1. özellik yeter. ama bunu da taşırsa tadından yenmez. kestiğim sahneyi (atıyorum 10 sn'lik) gif uzantılı olarak da kaydedebilmemiz. dediğim gibi bu çok şart değil. 1. maddeyi efendice yerine getiren varsa o da kafi. bunu da artık 1 aşama daha yorularak "video to gif" tadında programlar bularak hallederim.
telefonunuzdaki fotoğrafları pc'ye aktardınız diyelim. sonra diyelim ki mart-2016 tarihine ait bazı fotoğrafları telefona geri atmak istediniz. bunu yaptığınızda o fotoğraflar yine eski yerlerine mi geliyor? film rulosundaki kronoloji açısından soruyorum...
Şu görüşe katılıyor musunuz?
"Sosyallikten uzak duran insan anti-sosyal olarak algılanmamalıdır. Her 4 kişiden biri sahteliğe tahammül edemediğinden yalnızlığı tercih eder.
Ben katılıyorum. Çoğununki de zaten sadece lafta "sosyallik." Sosyalleştiğini sanıyor yaptığı x şeylerle. Çoğununkinin de lafta ibadet, çoğununki de lafta çocuk yetiştirmek olduğu gibi. Sen sosyallik adı altındaki gürültüde hiç birşey duyamazken, anti-sosyal diye damgaladığın kişi/ler, yalnızlık adı altında "kendini dinlemeyi" başarmaktadır. Kendinle yaptığın sosyallik gibisi de yoktur.
"Sosyallikten uzak duran insan anti-sosyal olarak algılanmamalıdır. Her 4 kişiden biri sahteliğe tahammül edemediğinden yalnızlığı tercih eder.
Ben katılıyorum. Çoğununki de zaten sadece lafta "sosyallik." Sosyalleştiğini sanıyor yaptığı x şeylerle. Çoğununkinin de lafta ibadet, çoğununki de lafta çocuk yetiştirmek olduğu gibi. Sen sosyallik adı altındaki gürültüde hiç birşey duyamazken, anti-sosyal diye damgaladığın kişi/ler, yalnızlık adı altında "kendini dinlemeyi" başarmaktadır. Kendinle yaptığın sosyallik gibisi de yoktur.
Daha basit tabiriyle neler biriktiriyorsunuz diyeyim.
Gerçi itiraf etmem gerekirse bunun arkasındaki güdüyü tam olarak anlamış değilim. Saklayacak yerim var diye onun rahatlığına sığınıp fazla kurcalamıyorum. Minimal yaşamı da destekleyen biri olarak bazen bu yönümle çeliştiği için rahatsız olsam da vazgeçmiyorum da...
Bende şunlar var;
1) Kalem. epey bir fazla sayıda, her türden. şimdilik 3-4 kavanozda duruyorlar tabi.
2) Maskot.
3) Defter. klasik defterlerden tutun da minik not defterlerine kadar.
4) Dergi. aslında bu bilinçli bir kolleksiyon sayılmaz. sırf biriktiği için kolleksiyonlaştı. henüz bunları "nasıl değerlendirebileceğim" üzerine kafa patlatmadığımdan dolayı. :) sinema ağırlıklı dergiler işte...
5) CD-DVD-DiVX-BLURAY. bunun geçmişi teee kadıköy'deki The End'e kadar dayanır. kutusunda filmin fotosu olan film cd'leri bile var içlerinde. açıkcası şu torrent çağında bu kolleksiyonu da artık çok gerekli bulmuyorum.
6) Retro ağırlıklı cihaz. nintendo SNES'ten tut, efsane Commodore64'e kadar var bir şeyler işte.
7) MUG da denilen çay kahve kupaları. rahat en az 15-20 mug var.
8) Oyuncak. Çoğunluğu minimal şeyler. Lego figür (ler de dahil olmak üzere) boyutlarında. Maskeler de var.
9) Film posterleri.
Gerçi itiraf etmem gerekirse bunun arkasındaki güdüyü tam olarak anlamış değilim. Saklayacak yerim var diye onun rahatlığına sığınıp fazla kurcalamıyorum. Minimal yaşamı da destekleyen biri olarak bazen bu yönümle çeliştiği için rahatsız olsam da vazgeçmiyorum da...
Bende şunlar var;
1) Kalem. epey bir fazla sayıda, her türden. şimdilik 3-4 kavanozda duruyorlar tabi.
2) Maskot.
3) Defter. klasik defterlerden tutun da minik not defterlerine kadar.
4) Dergi. aslında bu bilinçli bir kolleksiyon sayılmaz. sırf biriktiği için kolleksiyonlaştı. henüz bunları "nasıl değerlendirebileceğim" üzerine kafa patlatmadığımdan dolayı. :) sinema ağırlıklı dergiler işte...
5) CD-DVD-DiVX-BLURAY. bunun geçmişi teee kadıköy'deki The End'e kadar dayanır. kutusunda filmin fotosu olan film cd'leri bile var içlerinde. açıkcası şu torrent çağında bu kolleksiyonu da artık çok gerekli bulmuyorum.
6) Retro ağırlıklı cihaz. nintendo SNES'ten tut, efsane Commodore64'e kadar var bir şeyler işte.
7) MUG da denilen çay kahve kupaları. rahat en az 15-20 mug var.
8) Oyuncak. Çoğunluğu minimal şeyler. Lego figür (ler de dahil olmak üzere) boyutlarında. Maskeler de var.
9) Film posterleri.