(4) 

Ağır işsiz trol arkadaşı engellemeli miyim?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1384070 
Merhaba arkadaşlar,

Kafamın uyuştuğu, iletişim halinde olduğum üniversiteden bir arkadaşım var. Zaten 1-2 tane arkadaşla görüşüyorum, diğerleriyle olan bağlarım koptu. Bu arkadaş da geriye kalan bir iki kişiden biri. Ama son günlerde ağır saçmalamaya başladı.

Bunun sürekli bel altı sohbetleri yapan, soğuk espriler yapan, gereksiz, ağır işsiz, otçu bir arkadaş grubu var. Bu arkadaş grubunun oluşturduğu Whatsapp grubunda dönen moronca, gerizekalıca, insanın iqsunu 100- 200 puan düşüren paylaşımlar yapılıyor.

Bu gerizekalı arkadaşım da son zamanlarda bunları benimle paylaşmaya başladı. Ben de böyle şeylerden ölümüne nefret ederim. Kendisini böyle şeyler paylaşmamasını, hoşlanmadığımı söyledim, devam ederse engelleyeceğimi söyledim. Ancak bu gerizekalı trol olduğundan mıdır nedir hala paylaşmaya devam ediyor. Ama benim şalterler atmaya başladı. Çünkü ben ciddi bir insanım, öyle ergen saçmalıklarıyla asla işim olmaz. Ama engellemeyi düşünüyorum onu bu yüzden.

Eğer onu engellersem de neredeyse hiç arkadaşım kalmayacak. Gerçi yapmadığım şey de değil. Bana ters gelmeye başlayan yakın arkadaşlarımı bir kalemde sildim. Ama bunu yapmak da çok acımasız geliyor. Sizce ne yapmalıyım? Siz ne düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim.
(7) 

Komisyoncuyla serbest çeviri işi nasıl halledilir?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1382609 
Merhaba arkadaşlar,

Bir süredir bir firma için Almanca serbest çevirmenlik yapıyorum. Çevirileri bir aracı gönderiyor. Yani doğrudan müşteriden almıyorum. Fakat aracı bu işten bir miktar komisyon alıyor. Benim istediğim ücretin üzerine kendi komisyonunu ekliyor ve toplam ücreti müşteriye söylüyor. Sorun da burada başlıyor. Çünkü onun aldığı komisyon, benim işimi baltalamaya başladı. Çünkü 50- 100 TL almıyor, 150-200 TL alıyor. Bu da benim istediğim ücrete eklenince müşteriye fazla gelir veya komisyondan kısmak zorunda kalır diye benim verdiğim rakamları hep indirmeye çalışıyor.

Zaten serbest çevirmenliğe yeni başladım. Almanca için 180 kelimeye 13 TL istiyorum. O da rakamı böyle yüksek bulunca kafam atıyor. Yaptığım bir de normal çeviri de değil, teknik çeviri. Bazen bir terimi bulmak için ne kadar zaman harcıyorum. Bunu ona söylüyorum, o da Almanca bilmediği için bir yorum yapamayacağını söyleyip kısa kesiyor. Ne yapayım yani İngilizce üzerinden hesaplayıp 10 TL mi isteyeyim? Zaten 1 yıldır işsizim.

Serbest çeviriye başlama kararı aldıktan kısa bir süre sonra bunları buldum, yolun başında olduğum için hem de işsiz olduğum için kaybetmek istemiyorum. Az önce başka belgeler yolladı. Ben de 1400 TL istedim. Rakamı çok buldu ve çevirmememi söyledi. Anlamıyorum sanki para onun cebinden çıkıyor. Ama ölü fiyatına da çeviremem. Sizce ne yapmalıyım yol mu vereyim? Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
(2) 

Çevirinizi okuyunca anlamsız geliyor mu?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1381842 
Merhaba arkadaşlar,

Kısa bir süredir serbest çevirmenlik yapıyorum. Ancak bazen takıntım mı tutuyor yoksa gerçekten çevirimden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama yaptığım çeviriyi aradan bir süre geçtikten sonra tekrar okuyunca anlamsız, saçma bir çeviri gibi geliyor. Halbuki ilk çevirdiğimde hiç öyle gelmiyor, öyle gelse zaten o şekilde bırakmam. Böyle olunca da çeviriyi bitirdikten sonra kontrol ederken oturup bir o kadar da onunla uğraşıyorum.

Bende mi bir sorun var yoksa fazla mı mükemmeliyetçiyim? Veya daha yolun başında olmamdan mı kaynaklanıyor? Sizde de böyle bir durum oluyor mu? Bir de yaptığım teknik çeviri. Haliyle hem anlamı kaybolmasın hem de güzel olsun derken şaşırıyorum. O yüzden internetten alabildiğim kadar yardım almaya çalışıyorum güzel olması için. Bu da çeviri süresini uzatıyor. Aynı şeyi yaşayan var mıdır? Teşekkür ederim.
(11) 

Diksiyonum bozuk. Ne yapabilirim?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1373321 
Merhaba arkadaşlar,

Bu başlıkta çok canımı sıkan bir sorunumdan bahsedeceğim ve eğer olur da bu yazıyı okumak için durumunuz olmazsa özet aşağıdadır.

Çocukluğumdan beri başıma musallat olan bir diksiyon bozukluğum var. Dilden kaynaklanan bir sorun bildiğiniz üzere. 5-6 yaşlarımda dilim dışarıdaydı. Ailem bu yüzden beni o zamanlar hastaneye çok götürdü. Doktorlar sorunun düzeleceğini, dilimin zamanla içeri gireceğini söyledi. Dedikleri gibi de dilim içeri girdi. Ama sorun tam olarak düzelmedi. O zamandan bu yana devam eden bir konuşma bozukluğum var, pelteklik gibi.

Bu sorun kimseye bahsetmesem de canımı çok ama çok sıkıyor. Biliyorum ayıp bir şey değil ama bahsetmek istemiyorum işte. O kadar çok canımı sıkıyor. Buradaki anonimlik olmasa burada da size bahsetmezdim. Tanımadığım insanlarla konuştuğumda bana " Sen engelli misin?" diye soruyorlar. İş görüşmelerinde falan da çok karşılaşıyorum bu soruyla. Hatta bu yüzden iş bulamadığımı falan düşünüyorum. Çünkü " Diksiyonu düzgün" şartının olmadığı bir iş ilanı yok. Engelli raporum olup olmadığını soruyorlar. Artık o kadar alıştım ki bu soruya " Konuşma sorunumdan bahsediyorsanız engelli değilim. Küçüklükten beri var bu sorun." diyorum. İnsanlar bu soruyu sorduklarında acaba " Beni zihinsel engelli falan sanıyorlar mıdır acaba?" diye düşünmeden edemiyorum.

Bazen kendimi kaybedip çok hızlı konuştuğumda falan iyice ortaya çıkıyor bu durum. Kimseyle konuşmak istemiyorum artık. Sanki ağzımın içinden konuşuyormuşum gibi konuşuyorum. Ses tonumdan da konuşmamdan da nefret ediyorum. Bazen kaydettiğim telefon görüşmelerimi dinlemem gerektiğinde kendi sesimi duyunca içimde öyle tiksinti oluşuyor ki karşımda benim gibi konuşan biri olsa yemin ederim tüm gücümle boğazına sarılmak isterim. Ben kendimden nefret edersem başkaları neden sevsin ki beni? Zaten insanların da beni ciddiye aldığını düşünmüyorum. Bazen lanetlendiğimi düşünüyorum.

Bu sorun iyice kafamı bozmaya başladı. Yani şu an elimde olsa ses tonumu, değiştirmek, konuşma sorunumu ortadan kaldırmak için ameliyat olurum o derece. Kulak, burun, boğaz doktoruna gittim. Biraz bozukluk var ama çok büyük bir şey değil dedi. Ama bana göre çok büyük bir sorun ve çözülmesi gerekiyor.

Çevrenizde bu tarz sorunu olup da çözebilen birileri oldu mu? Çözdülerse nasıl çözdüler? Bir de bu diksiyon dersleri, konuşma terapileri falan işe yarar mı? Bu konuda bilginiz ve önerileriniz varsa yazarsanız çok sevinirim. Teşekkür ederim.

Özet: Küçüklüğümden beri var olan ve beni kara kara düşündüren konuşma bozukluğumu ortadan kaldırmak için ne yapabilirim?
(6) 

Bu Türk Telekom bana üç kağıt mı açıyor?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1370539 
Merhaba arkadaşlar,

Yeni olan binamıza Türk Telekom fiber altyapısı geldi ve alternatifsizlikten dolayı Türk Telekom abonesi olmak zorunda kaldık. Aslında yavaş ve pahalı olduğu için hiç istemiyordum ama binaya özel müşteri temsilcileri kapıya kadar geldi ve abone olup olmayacağımızı sordu ve ben almakta isteksiz olunca 65 TL' ye 16 Mbit hız teklif etti, benim de işime geldi kabul ettim.

Ama internet bağlandıktan sonra bir baktım ki 6 Mbit vermişler. Online işlemlerde öyle görünüyor, hız öyle. O anlaştığımız temsilciyi aradım, her defasında halledeceğim doğru yanlışlık olmuş 6 Mbit verilmiş düzeltelim , ben size döneceğim" diyor, kaç defa aradım, artık yoruldum, ararken ben utanıyorum aq. Artık bana üç kağıt açtığını düşünmeye başladım. Çünkü normal müşteri hizmetlerini aradığımda temsilci 6 Mbit internete toplamda 75 TL vereceğim pakete abone olduğumu söyledi.

En son az önce aradım o sözleşme yaptığımızı. Bu sefer de aslında 6 Mbit' in asimetrede 24 Mbit' e tekabül ettiğini söyledi. Yani benim 24 Mbit almam lazımmış. Ama internetimin yavaş olduğunu söylediğimde bir videonun kaç dakikada yüklendiğini sordu ve ben de örnek olarak 17 gb lık oyunu 2- 3 günde
indirdiğimi söyledim. O zaman indirme hızımda problem olduğunu, düzeltmeye çalışacağını söyledi. Ama hiç inanasım gelmedi tabi. Artık Paul Amca' ya mesaj atmama az kaldı. Sizce de keklenmiyor muyum? Böyle bir durum yaşayan oldu mu?
(7) 

Owner managed company

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1369792 
Merhaba arkadaşlar,

"Schneider GMBH is an owner managed production company( Almancası inhabergeführtes Produktionsunternehmen)." cümlesindeki owner managed Türkçe' ye tam anlamıyla nasıl çevrilir? Patron şirketi veya firma sahibinin aynı zamanda yönetici olduğu bir firma gibi bir anlama geldiğini biliyorum. "Sahibi tarafından yönetilen şirket" desem çok mu çeviri kokar? İnternette aradım ama istediğim gibi bir sonuç çıkmadı. Bunu tam karşılayan bir ifade var mıdır? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.
(8) 

Apartmanımıza gelen Suriyeliler

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1366623 
Merhaba arkadaşlar,

Dün binamızda ev sahibi bir moruk oturmadığı dairesini Suriyelilere kiraya vermiş. Elemanlar gelir gelmez binanın içine etmeye başladı. Duvarları falan hep çizdirmişler. Evlerindeki suyu kullanmak yerine binanın temizlik çeşmesinden su almışlar, her tarafı batırmışlar. Biz dahil herkes rahatsız oldu onların gelmesinden. Artık evi yalnız bırakıp rahat rahat bir yere gidemeyeceğiz. Kimse istemiyor.

İmza falan toplayıp attırma şansımız var mı bir olay olursa? Sonuçta ev sahibi verdi kiraya. Yoksa seve seve oturmak zorunda mıyız onlarla? Benzer durumu yaşayan varsa tecrübelerinizi paylaşırsanız memnun olurum. Teşekkür ederim.

Not: Tatlı su hümanistleri yorum yapmasın.
(10) 

Payoneer için en ideal banka

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1366063 
Merhaba arkadaşlar,

Dün açtığım duyuruda serbest çevirmenliğe başlayacağımdan bahsetmiştim. Upwork' den iş kovalamak için ödeme bilgilerini girmem gerektiği için detaylı araştırmalarım sonucu Payoneer hesabı açmanın ideal olduğu kanısına vardım. Payoneer de kayıt olurken Türkiye' ye transfer yapabileceğim bir banka hesabı istiyor. Zaten Garanti ve Ziraat hesabım var, onları kullanmak istemiyorum.

Yine araştırmalarım sonucu en ideal iki bankanın Teb ve Finansbank' ın Enpara hizmeti olduğuna karar verdim. Bu iki bankadan hangisi en az swift ücreti alıyor?

Veya sizin başka öneriniz varsa onlara da bakabilirim? Bankacılık cahili olduğum için pek bilgim yok. Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.
(11) 

Serbest çeviriye yeni başlayanlar için karakter ücreti

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1365816 
Merhaba arkadaşlar,

Serbest çevirmenliğe başlamaya karar verdim. Upwork' e ve bionluk' a kayıt oldum. Çeviriye uzak değilim, daha önceden farklı amaçlarla yaptığım çok çeviri var ama daha önce ücret karşılığında hiç çeviri yapmadım. Çeviri yapacağım diller İngilizce ve Almanca. İngilizce için karakter başına 15 TL, Almanca için de 20 TL ücret istemeyi düşünüyorum. Az önce bir forumda geçen sene bir öğrenciye 1000 karakter için 9 TL önerdiklerini okudum. Sanırım köle arıyorlar. Sizce nasıl düşündüğüm fiyatlar?
(5) 

Çok başarılı hale gelen firmalar neden satılıyor?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1362720 
Merhaba arkadaşlar,

Geçenlerde internette dolaşırken ünlü ödeme firması Iyzico' nun yabancı ödeme firması PayU' ya satıldığı haberini okudum ve oldukça şaşırdım. Çünkü Iyzico çok iyi bir ivme yakalamıştı. Steam ile falan çalışıyordu. Gün geçtikçe daha da ilerliyordu. Yabancılara satıldığı için üzüldüm. Daha önce de Yemeksepeti satılmıştı. Bu şirketler yurt dışına falan açılabilirdi, para ülkede kalabilirdi.

Benim merak ettiğim bu şirketler neden iyi bir yere gelince satılıyor? Cahilliğimden soruyorum. Bu şirketlerin kurucuları bu işe başlarken belli bir yere getirip sonra satmak için mi başlıyorlar bu işe? Yoksa sonradan işlerin yoğunluğundan yorulup maaşlı bir üst düzey yönetici olmak mı istiyorlar? Ya da vizyonsuzluk mu? Çünkü bu şirketlerin kurucuları da Ceo olarak görevine devam ediyor. Bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.
(9) 

Duyuru da mı bitti?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1362513 
Merhaba arkadaşlar,

Buraya geleli 1 yıl oldu. O zamandan beri kullanıyorum, yaklaşık 2- 3 hafta öncesine kadar memnundum. Bu son 2- 3 haftadır kalitede gözle görülür derecede ciddi bir kalite düşüşü var gibi gelmeye başladı. Abuk subuk nickler alıp duyurulara saçma sapan yorum yapanlar, başlık açan moronlar türemeye başladı. Onların türemesi ciddi ciddi rahatsız etmeye başladı. Çünkü sözlükten çok burada takılıyorum.

Artık eskiden popi olan kullanıcılar da pek görünmüyor. Şimdi onlardan da az kaldı.

Bu durum üyelik alımının sürekli açık hale gelmesinden mi kaynaklanıyor? Rahatsız olmaya başladım. Siz ne düşünüyorsunuz?
(4) 

Binanın internet altyapısı tamam mı sizce?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1362364 
Merhaba arkadaşlar,

TT binamıza uzun bir süreçten sonra binamızın fiber altyapısını tamamlamak üzere veya tamamladı ama emin değilim. TT' nin binaya özel atadığı 2 müşteri temsilcisini de aradığımda " O iş tamam, abone olabilirsiniz." dediler. Ama binanın iç tesisatını döşemek için ekip geldi 1 ay önce, katlardaki kabloların olduğu kapaklar kaynaklı olduğu için bir şey yapamadan gittiler. Onlar gidince kestik kaynakları, geçen aradığımızda ne zaman geleceklerinin belirsiz olduğunu söylediler. Ben de binanın iç tesisatının hazır olduğunu düşünüyorum. Çünkü binanın yapı izin belgesinde tesisat kısmında "haberleşme" de işaretli. Fotoğrafta gördüğünüz gibi üzerinde Cat6 yazan telefon prizi var iki odada da.
eksiup.com

Binanın girişindeki tesisat odasında da fotoğrafta gördüğünüz ucunda telefon soketi olan yukarıdan sarkan kablolar var.
eksiup.com

Bu arada TT ekipleri uzun zaman önce fotoğrafta gördüğünüz Gpon olduğunu düşündüğüm bir kutu koydu bu tesisat odasına.
eksiup.com

2 ay önce TT Genel Müdürlüğü' ne gittiğimde proje sorumlusu sonlandırma kutusu takacaklarını söyledi. Yoksa bu sonlandırma kutusu fotoğraftaki kutu mu?
Veya toplamda 2 kutu mu olacak?
Bütün bunlardan sonra abone olabilir miyiz sizce? TT cilerin her biri farklı bir şey söylüyor. Kafam karıştı. Bir de başka operatörü seçeceğim için direk TT' yi arayamıyorum abonelik için. Konu hakkında bilgisi olanlar yardımcı olursa sevinirim. Teşekkür ederim.
(6) 

Binaya TT fiber altyapısı gelmesi ve başka operatörler

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1360185 
Merhaba arkadaşlar,

Binamız yeni olduğu için internet altyapısı yoktu. Yaklaşık 1 yıl süren bir faaliyetten sonra binamıza TT fiber altyapısı gelecek. Sadece bina içi tesisat kaldı yapılacak. O da bayramdan sonraya kaldı. Buraya kadar her şey tamam ama TT sitesine bir göz atınca onlardan internet falan almak istemiyor insan. Rezil hızlara uçuk fiyatlar isteniyor. Orta halli bir internet kullanmak için bile 100 TL' den yukarı bir para vermek lazım.

Adsl falan da olmadığı için elimizde kıyıda köşede kalan İSSler dışında pek alternatif yok. Millenicom ve Netspeed sadece adamakıllı normal fiyatta ve iyi hızlarda hizmet veren. Çünkü bildiğim kadarıyla sadece bu ikisi TT fiber altyapısını kullanıyor. Ama aklıma takılan başka bir sorun var. TT altyapıyı yeni getirdiği ve bunun için de para harcadığı için diğer İSSlerden hizmet almamıza izin vermez diye düşünüyorum. En azından parası çıkana kadar. Öyle olursa da TT' ye mecbur kalırız. Böyle bir şeye tanık olan var mı? Sizce de öyle olur mu?

Bir de TT tüm bina için indirimli bir kampanya sunar mı? Aşağı yukarı 10 daire falan var abone olacak. Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.
(13) 

2023' e kadar kesin patlar mıyız?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1356648 
Merhaba arkadaşlar,

Malum, ülkenin hâli ortada. İşsizlik, enflasyon, döviz derken her şey aldı başını gidiyor. Devletimize alternatif vergi toplama yolu ararken beyin fırtınası yaparken buluyoruz kendimizi. Geçen senenin tekrarını yaşıyoruz ama şimdi sona biraz daha yaklaştığımızı daha yoğun hissediyorum. Sanki 2023' e kadar patlayacağız gibi geliyor. Siz ne diyorsunuz 2023' e kadar patlar mıyız?
(2) 

Daha önce tercümanlık yapmamış biri olarak tercümanlığa nasıl bakmalıyım?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1355487 
Merhaba arkadaşlar,

Daha önce hiç tercümanlık yapmadım. İngilizcem intermediate seviyesinde. İngilizce metinleri falan sorunsuz okuyorum. Yabancı sitelerde çok rahat takılabiliyorum. İnternette falan bir şey aratacağım zaman daha çok İngilizce olarak aratıyorum. Hatta elimde olsa Amerika' da yaşamak bile istiyorum. Ama olay karşılıklı konuşmaya gelince neredeyse kaçacak delik arıyorum. Kendime bir türlü güvenemiyorum. Bi heyecan basıyor. Konuşmak zorunda olunca da hiçbir sorun olmadan konuşuyorum. Adres soran turistlere yardımcı falan oldum. İş görüşmelerinde İngilizce mülakatlara da girdim, batırmadım da bir şeyi. Kendimi gayet iyi bir şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum. Ama nedense konuşma konusunda geriliyorum. Sizce bu konuşma pratiği olmadığı için mi?

Esas olaya gelecek olursak tercümanlıkla ilgili bir iş ilanına başvurdum. Pazartesi görüşme için aramamı istediler. Aslında ona da başvurmak konusunda tereddüt ettim. Bu güvensizliğin üstesinden nasıl gelebilirim. Kendime güvenmemekte haklı mıyım yoksa boşuna mı endişeleniyorum? Düşüncelerinizi alabilir miyim?
(6) 

Neden haberlerde artık " cinsel istismar" kelimesi kullanılıyor?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1353407 
Merhaba arkadaşlar,

Uzun zamandır dikkatimi çekiyor. Haberleri izlerken cinsel saldırılar ile ilgili verilen haberlerde tecavüz varsa "istismar" kelimesi kullanılıyor, " Zanlı kadını istismar etti." gibi. Tecavüz kelimesi kullanılmıyor artık sanki. Bunu bilinçli mi yapıyolar ?

"İstismar" kelimesi yumuşatılmış gibi duruyor ve olayın dehşetini, korkunçluğunu uyandırmıyor. Yani ellerinden gelse "Zanlının canı sıkılmış, kadını istismar edivermiş. Ne var bunda?" gibisinden haber yapacaklar utanmadan. Sanki sıradan, önemsiz bir olaymış gibi duruyor. İzleyiciyi uyutmaya yönelik bir girişim mi var? Bunda bir art niyet arayan ben miyim?

Oysa "tecavüz" kelimesi insanı iliklerine kadar dehşete düşürüyor, ürpertiyor. İçinizi bir nefret kaplıyor, daha çok tepki gösteriyorsunuz. Kötü şeylere yakıştırma isimler verilir ya hani, mesela kansere " ince hastalık" denmesi gibi. Bu da öyle bir şey mi? Siz ne düşünüyorsunuz?
(5) 

Bir MCU manyağı olarak Avengers Endgame' e gitmesem olur mu?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1353273 
Merhaba arkadaşlar,

Başlıkta da belirttiğim gibi bir MCU manyağı olarak Endgame gitmekte kararsızım. Hem üşeniyorum hem de neredeyse her sinemaya gittiğimde 100 TL' ye yakın para gidiyor. O yüzden gitsem mi gitmesem mi kararsızım. Son 2 yılda Black Panther hariç çıkan tüm filmlere gittim. Buna gitmeyeyim, internete düşünce izlerim diyorum ama biraz saçma olur galiba. Siz ne dersiniz?
(2) 

Video kaydı için ses tonunu değiştirecek bir uygulama

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1352343 
Merhaba arkadaşlar,

Değer verdiğim birisi için video kaydı yapacağım ama sesimden nefret ediyorum. Çok iğrenç geliyor. O yüzden video kaydı yaparken sesimde düzenleme yapmama izin verecek bir Android veya Windows uygulaması arıyorum. Bildiğiniz uygulamaları belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
(2) 

Ara ara gelen yüksek lisans fikrine nasıl baksam?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1351688 
Merhaba arkadaşlar,

Biraz uzun olacak ama kusura bakmayın. Durumu olmayanlar için özet sondadır.

İşsizliğin de etkisiyle bazen aklıma "Acaba yüksek lisans mı yapsam? " düşüncesi geliyor ama geldiği gibi gitmesini istiyorum ama bir yanım da " Acaba? "
diyor içinde bulunduğum koşullardan dolayı. Bu fikirden köşe bucak kaçmamın sebebi okuldan, derslerden falan artık iyice sıkılmış olmam. Bir an önce para kazanmak istiyorum ve zaten para kazanmanın tadını aldım.

Mezun olunca nasıl bir ferahlık geldi anlatamam öyle ki sonradan 2. üniversite için başladığım kıçı kırık AÖF' yi 2. sınıfta bıraktım. Çünkü sınavlara falan gitmek zoruma gidiyordu. Dayanamadım bıraktım. Mezun olalı 3 yıl olacak neredeyse ve o kadar zamandan sonra yüksek lisansa başlayabilir miyim bilmiyorum. Aklıma lisans zamanlarımdaki vize haftalarında zorla ders çalıştığım anlar geliyor. Zulüm gibi geliyordu ders çalışmak. Böyle diyince aklınıza tembel bir öğrenci olduğum gelmesin . Devamsızlık yaptığım gün sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi, düzenli olarak not tutardım ve millet en çok benden not isterdi. Hocalar falan severdi beni. İstesem zorlanmam ama içimden gelmiyor artık. Bir de bunun tez zamanı var ki zaten tek başına yetiyor yüksek lisans fikrinden soğutmak için.

Diğer yandan iş bulamıyorum, görünüşe göre vasıfsızdan halliceyim. Mezun olalı neredeyse 3 yıl olacak ama bu süre içerisinde iki şirkette toplamda sadece 6 ay çalışma deneyimim var. Yaş olmuş 28, napıcam bilemedim. Bu arada iyi bir üniversitede Alman Dili ve Edebiyatı' ndan mezun oldum. Şu anki aklım olsa asla ama asla okumazdım. Realist olmak gerekiyormuş, onu anladım. 2 yıllık myo falan okusaydım daha iyi olurmuş bence. Tonla görüşmeye gittim ama bi halt çıkmıyor. Bu çıkmaz da beni yüksek lisans yapma fikrine yöneltiyor. Zaten ülkenin hâli malûm, deneyimliler iş bulamıyor, şu halimle kim beni ne yapsın! Kimse neler yapabileceğimi bilmiyor, potansiyelimden haberi yok. Çünkü onlar için sadece CV' de yazanlar önemlidir, gerisi teferruattır.

Yüksek lisansa gelince Uluslararası İlişkiler falan düşünüyorum ya da kendi bölümümden devam ederim. Bu arada beni çok seven ve aynı zamanda bölüm başkanı olan hocam okul yıllarımda ben bahsetmemiş olmama rağmen yüksek lisans düşünürsem yardımcı olacağını söyledi. Zaten önceden beri aklıma girip çıkıyor yüksek lisans düşüncesi ve yurt dışında yaparsam güzel olur diye düşünüyordum. Ama ne yapsam bilemedim. Siz ne düşünüyorsunuz? Değerli fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Uzun olduğu için kusura bakmayın :)

Özet: Artık okumaktan sıkılmama rağmen iş bulamadığım için yüksek lisans yapma fikri kafamı kurcalıyor. Uzak mı durayım yoksa şansımı deneyeyim mi?
(1) 

Linkedin' de bağlantılara mesaj atmak etkili mi?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1350427 
Merhaba arkadaşlar,

İşsiz durumda olduğum için Linkedin' den yana şansımı bir denesem mi diye düşünüyorum. Çünkü diğer yerlerden bir şey çıkmıyor. Şu anda 280 küsür bağlantım var ve içlerinde 4- 5 kişi hariç kimseyi tanımıyorum. Amacım bağlantı kasmaktı.

Burada yine Linkedin' den nasıl iş bulunacağına dair soru sormuştum. Bağlantılara mesaj atmanın etkili bir yöntem olduğunu söylemişti bir arkadaş. Onu denemeyi düşünüyorum. Ama kimseyi de tanımıyorum. Nasıl bir mesaj atmalıyım sizce? Aslında bu mesajı atsam da milletin sallayıp sallamayacağını da bilmiyorum. Bağlantılar içinde İKcılar da var. Benzer şekilde mesaj atıp da olumlu yanıtlar alanlar ve konu hakkında bilgisi olanlar yazarsa sevinirim. Teşekkür ederim.
(36) 

Yeğenime bi kaç tane vurdum, yanlış mı yaptım?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1349698 
Durumu olmayanlar için özet sondadır.

Merhaba arkadaşlar,

Büyük kardeşimin 7- 8 yaşlarında biri kız biri erkek birbirinden fırlama 2 tane çocuğu var. O kadar fırlamalar ki gittikleri her yerde terör estiriyorlar. Terbiye denen bir şey yok. Her istedikleri yapılıyor, alınıyor. Hiç hayır denmiyor. Eğer istedikleri yapılmazsa ağlayarak yaptırmaya çalışıyorlar. Gittikleri her yerde ortalığı birbirine katıyorlar, kimse bir şey demiyor, uyarmıyor. Uyarılsa dahi yalancıktan. Çocuklara anne kızsa baba çocukları kayırıyor, baba kızsa anne kayırıyor. Zaten her şeyin sorumlusu anne ve baba.

Bu çocukları etrafta seven kimse yok, herkes yaka silkiyor. Biz bile lanet ediyoruz o derece. Ben bize geldiklerinde yaramazlık yaptıklarında bağırdığım için çocuklar da annesi de pek sevmez beni. Ama asla vurmam, sadece kızarım. Çünkü çabuk sinirlenen bir insanım. Onun dışında anneleriyle ben pek sevmeyiz birbirimizi.

Her neyse az önce bize geldiler. Erkek olana babası istediği topu almamış da başka bir top almış. O yüzden beyefendi ortalığı birbirine kattı. Ayrıca çok da küfürbaz. Ağza alınmayacak küfürler ediyor, kimse bir şey demiyor. Her neyse bu anneme, annesine vuruyor, onlar uyardıkça onlara küfür ediyor. Bizimkiler de o daha da kudurmasın diye sadece uyarmakla yetiniyor. Kapıları tekmeliyor, benim şalterler attığı için kızdım, kızınca bana da küfretti. Ben de yakasından tutup sendeledim, bu sefer de vurmaya başladı, ben de sert olmayan şekilde vurdum. Annem araladı.

Bu arada annesinin yanında oldu bu olay. Annesi de ona sinirliydi. Annesini falan görmedi gözüm. Belki küsmüştür bilmiyorum ama sabrım tükendi. Ama onlar gittikten sonra küstüklerini düşünüp üzülür gibi oldum. Bazen ne kadar haklı olursam olayım sinirlenince verdiğim kırıcı tepkilerden sonra pişman oluyorum.

Her neyse siz olsanız ne yapardınız? Sizce küsmüşler midir? Olaya diğer taraftan bakınca ebeveyn olsaydınız ne yapardınız? Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim. Kusura bakmayın uzun olduysa.

Özet: Ortalığı birbirine katan fırlama yeğenime birkaç tane vurdum annesinin yanında. Yanlış mı yapmışım? Küsmüşler midir? İki taraftan da bakınca nasıl duruyor?
(3) 

Bankacılık sınavlarına nasıl hazırlanmalıyım?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1344778 
Merhaba arkadaşlar,

Gözüme kestirdiğim birkaç bankacılık sınavı var. Ama ortada bir sorun. O da sayısalımın kötü olması. Yabancı dil bölümünden mezun oldum. Matematikle, geometriyle aram yok. Ancak içinde bulunduğum işsizlikten dolayı bir alternatif olarak görüyorum. Mat 1 i zorlasam yaparım da mat 2' ye gelince devrelerim yanıyor. Bu sınavlara hazırlanırken çok iyi yardımcı olacak kitaplar varsa önerir misiniz? İşin doğrusu okuldan mezun olalı 2.5 yıl olmuş, kitapla defterle bi alâkam kalmamışken nasıl başlarım çalışmaya bilmiyorum. Yoksa benden bir yol olmaz diyip sallasam mı? Teşekkür ederim.
(4) 

AB Proje Hazırlama İşi Sazan.avi mi?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1337240 
Merhaba arkadaşlar,

Az önce 1- 2 sene önce AB Proje Hazırlama Uzmanı/ Asistanı ilanına başvuru yaptığım firmadan mail geldi. Mailde hazır pdf şablonu vardı. Özgeçmişimin değerlendirildiği ve ön başvurumun olumlu sonuçlandığını yazmışlar. Tabi bu firmada çalışmam için eğitimlere katılmam şartmış. Bu hakkımı kullanabilmem için eğitimlere ve sınava kayıt yaptırmalıymışım. Bunun için de bi kayıt olma linki var.

Şimdi ben bu işler için para tuzağı gibi şeyler duydum ve şimdi birdenbire karşıma böyle çıkmaları tuhafıma gitti. Sizce sazan. avi mi? Yoksa inanıp yürüyeyim mi?
(5) 

Motivasyonunuz yerlerde olunca ne yapıyorsunuz?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1335791 
Merhaba arkadaşlar,

İçinizden bir şey yapmak için hiç istek gelmediğinde, motivasyonunuz yerlerde olduğunda, içinizdeki bütün heves kaybolup gittiğinde ne yapıyorsunuz? Bu eylemsizlik sürecini nasıl atlatıyorsunuz? Yapmak istediğiniz şey için mücadele ediyor musunuz yoksa akışına mı bırakıyorsunuz?
(17) 

Nutellanızı pisboğazlardan saklıyor musunuz?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1335515 
Merhaba Nutella' ya Gönül Vermiş Duyuru Halkı,

Bugün bir Nutella olmuş 16 TL hem de tadı sebebiyle neredeyse hazine gibi. Kimseyle paylaşmak istenilmeyecek bir yiyecek. Belki kendinizden bile koruyorsunuz. Bütün görkemiyle bütün benliğinizi kaplıyor. Şimdi bazen evinize misafir geliyor, onların şımarık veletleri oluyor veya sevmediğiniz pisboğazlar geliyor. Önlerine çıkan her şeyi Tazmanya Canavarı gibi dönerek tüketiyor. Sonra bir ara dolabı açıp bakıyorsunuz, o da ne! Gözleriniz dolabı süzerken " Kıymetlimiss" Nutella kavanozunun bomboş olduğunu görüyorsunuz. Kim yaptı bunu diye düşünürken aklınıza o pisboğaz geliyor. Ve içinizi bir nefret kaplıyor. Şimdi bütün bunları yaşamamak için Nutellanızı saklıyor musunuz?
(4) 

EVS Ev Sahibi Kuruluş' tan Cevap

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1335346 
Merhaba arkadaşlar,

Uzun bir süredir EVS ile ilgileniyorum. Yılbaşından önce başvurduğum bir proje ile ilgili 15 ocakta ev sahibi kuruluştan European Solidarity Corps sistemi üzerinden mail geldi. Ev sahibi kuruluşun yetkilisi uygun bir zamanda iletişim kuracağını yazmış ve kontak talebi yollamış. Ben de kabul ettim. Ancak o zamandan bu yana ses soluk yok. Sizce tekrardan iletişim kurarlar mı yoksa birini bulmuşlar mıdır? Cevaplarınız için teşekkür ederim.
(10) 

Pizza neden bu kadar pahalı?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1334710 
Merhaba arkadaşlar,

Ailem tatil nedeniyle yeğenime bakmaya gitti. 1 hafta idare edeceğim. Dün üşendim yemek yapmaya, dışarıdan söyleyeyim dedim. Normalde hiç dışarıdan söyleyen biri değildim ve hayatımda ilk defa dışarıdan pizza söyledim. Dominos' dan söyledim. 1 kola, tek kişilik bir pizza ve sonradan telefondaki Dominoscunun sufle de ister misiniz diye sormasıyla olur dedim ve bu üçü 30 TL tuttu. Pizza gelince şoklardan şok beğendim. 30 TL ben buna mı verdim kaldım öyle. Ne bileyim o kadar küçük ki şaşırdım.

Ben kedi kadar yiyen bir insanım ama beni bile doyurmadı. Ne bileyim ben 30 TL' ye 1, 5 iskender yerim dışarıda. Hem de sağlam doyarım. Yani merak ettiğim neden bu kadar pahalı? Hayvan gibi doyayım desek 100 TL' yi gözden çıkarmak lazım. Bunlar ne koyuyorlar da bu pizzanın içine bu kadar pahalı oluyo? Size de pahalı gelmiyo mu?
(4) 

Eski Hollywood yıldızları ve Unutulmayan Filmler

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1334331 
Merhaba arkadaşlar,

Son zamanlarda dikkatimi çekti. Artık " üstad" diyeceğimiz Bruce Willis, John Travolta, Arnold Schwarzenegger, Robert De Niro, Tom Hanks, Mel Gibson gibi bir zamana damgasını vurmuş oyuncular artık pek oynamıyor. Oynasa da Imdb puanı 6 altında olan klişe B tipi filmlerde oynuyorlar. Ben şaşırıyorum, bu insanlar sinema sektörünün simgesi olmuş insanlar. Önceden bu ağzımızın suyunu akıtan filmlerde oynadılar, bugün oynamamalarının nedeni artık yaşlanmaları mı? Ben bunu bir neden olarak görmüyorum.

Ne bileyim artık Die Hard, Terminator, Face Off, Predator, Braveheart, Green Mile, Saving Private Ryan gibi filmler yapılmıyor. Çok güzel olsa da onları izlerken aldığım keyfi almıyorum. Artık neden öyle filmler yapılmıyor? Şu an yapılan filmlerin çoğu izle ve unut tarzında. Yoksa devir değişti falan ondan mı? Belki o zaman görsel efektler bu kadar sırıtmıyordu, belki ondandır. Ya da hitap kitlesi değişmiştir. Ama kesin olan bir şey var ki Hollywood bendeki büyüsünü kaybetti. Bilmiyorum o kadar yaşlı da değilim ki, 27 yaşındayım. Siz ne düşünüyorsunuz?
(9) 

Sosyal medyadan midem bulanıyor

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1331451 
Selam Muhterem Roma Halkı,

Sosyal medyada hiç aktif değilim. Sadece Facebook hesabım var ve ne olduysa son bi 4- 5 aydır nefret etmeye başladım. İnsanların paylaşımları falan çok anlamsız geliyor artık, ilgimi çekmiyor. Birkaç ay önce dondurmuştum. O dondurduğum süre zarfında o kadar rahat hissettim ki anlatamam, önceden harcadığım zamana acıdım. Tabi insanların da bütün sosyal medya hesaplarına harcadığı zamana acıdım. En son 1 ay önce falan AGH projelerine bakmak için tekrar açmıştım. Ama şimdi kapatmak istiyorum. Bir yanım da belki lazım olur diye kabul etmiyor.

Ne bileyim çok saçma geliyor artık insanların birbirini takip etmek için bu denli zaman harcaması. Nerede görsem herkesin elinde telefon. Herkes İnstagram delisi olmuş, stalka ömrünü adamış. Önceden ben de " like " delisiydim, sürekli bir şeyler paylaşırdım, beğenilmesini isterdim paylaşımlarımın ama uyandım çok şükür bu kompleks rüyasından. Ama bakıyorum 35- 40 yaşında insanlar bile uyanmaya istekli değil. Son diyeceğim " Allah kurtarsın! ".

Peki siz ne düşünüyorsunuz?
(1) 

Kredi kartı puanları yılbaşında siliniyor mu?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1328581 
Merhaba arkadaşlar,

Dün teknoloji haberlerinin paylaşıldığı bir sitede dolaşıyordum. Kredi kartı puanlarını yılbaşına kadar kullanmamız gerektiği, yılbaşından sonra puanların sileneceğinden bahseden bir haber gördüm. Daha önce de haberlerde benzer bir şey duyduğumu hatırlıyorum. Bu doğru mu? Kredi kartıyla, bankayla hiç alakam yok. 10 TL bonus var eğer doğruysa yılbaşına kadar Steam' den oyun alayım boşa gitmesin. Bir bilginiz var mı bu konuda?
(4) 

İş Görüşmesi Daveti- Telefonun Kesilmesi- Facepalm İçerir

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1327647 
Merhaba arkadaşlar,

Az önce önemli bir yer iş görüşmesine davet etmek için aradı. Ancak telefonu açalı 20- 25 saniye olmuştu ki telefon sinyal zayıflığından dolayı kesildi. Birkaç kere aradım ama ya çalarken meşgule düştü ya da hep meşgul çaldı. Bir denemede telefon açıldı ama sonra tekrar gitti. Sonra 4- 5 defa daha aradım ama yine sonuç vermedi. Yine meşgul çaldı ya da çaldıktan sonra meşgule düştü. Kendimi çok rezil hissediyorum. 9 kez aramışım.

Bir telefon yüzünden bu kadar gülünç bir duruma düştüğümü hatırlamıyorum. Yani hadi işsizlik bir parçam oldu, görüşmeler " Biz seni ararız" dan öteye gitmiyor,görüşmeden mahrum kalmak o kadar etkilemez de, İK yanlış anlayacak. Ondan çekiniyorum. Sizce ne yapsam? Whatsapp' dan mesaj mı atsam? Cevaplarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim.
(8) 

Düzenli aralıklarla midenin bulanması

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1327220 
Merhaba arkadaşlar,

Başlıkta da belirttiğim gibi belirli aralıklarla midem fena bulanıyor ve yatak döşeklik oluyorum. Hatta şu an bu duyuruyu yattığım yerden yazıyorum. 2- 3 ayda bir tekerrür ediyor etmese de 6 ay içinde kesin oluyor. Sıkıldım artık. Buna sebep olduğunu düşündüğüm reflüm var, bir de romatizma nedeniyle kullandığım Salazopyrin ve Colchicum. Belki bu ilaçların yan etkisi olabilir. Hastaneden de nefret ediyorum, gitmiyorum. Sizce neden böyle? Tecrübesi olan veya bilgisi olan düşüncelerini paylaşırsa sevinirim.
(5) 

Suçla vahşi yoldan mücadele etmek

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1326603 
Merhaba arkadaşlar,

Biliyorsunuz ülkemizde ve dünyada normal yollardan suçla mücadele etmek pek etkili olmuyor. Bu yüzden suçla mücadele ederken belki biraz vahşet belki biraz " temizlik" eklemek gerektiğini düşünüyorum. Yani şöyle ki Almanların uyguladığı toplama kampı sisteminin etkili olacağını düşünüyorum.Taciz, tecavüz gibi ağır suçların gaz odalarında yakılmak gibi cezaları olmalı. Tabi bir yanlışlığa ihtimal vermemek adına cezası onananlara uygulanmalı. Ne bileyim cezaevlerinde bu yaratıkları beslemek çok saçma. Hem yeniden çıkabiliyorlar veya ceza almıyorlar.

Sokakları uyuşturucu kullananlardan, tinercilerden " arıtmak" gerektiğini düşünüyorum. Ne bileyim işte yaşamasını istemediğim bu tarz suçluları itlaf etmek gerektiğini düşünüyorum. Böylece buna kalkışacak olanlara da ibret olur.

Yani eğer itlaf edilmeleri istenmiyorsa da Guantanamo gibi hapishaneler olmalı. Bir şekilde ortadan kaybolsunlar. Siz ne düşünüyorsunuz?
(10) 

At hırsızıyla evlenip şiddet görmek

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1326423 
Merhaba arkadaşlar,

Ya bakıyorum haberlerde kadınların şiddet gördüğü kocalarının, sevgililerine alayı çomar, at hırsızı, çakal züppe tipli barzolar. Ben anlamıyorum yani hiç mi tiplerinden belli olmuyor bu heriflerin? Yani adamların tipi " Ben buradayım " diyor. Sokakta görsem yolumu değiştireceğim tipte adamlarla sevgili oluyorlar, evleniyorlar. Ondan sonra da ya şiddet görüyorlar ya da mezara gidiyorlar. Yani ne bekliyorlar da ilişki kuruyorlar böyle çomarlarla? Macera falan mı arıyorlar? Cidden artık yani abartmadan söylüyorum, her defasında bakalım bu sefer yanılacak mıyım diye bakıyorum kadına şiddet haberlerine ama " E tipinden belli bunun! " diyorum. Yani bilmiyorum adamlar Pandora' nın Kutusu gibi açılmayı bekliyor. Bile bile lades bu. Yani oyun mu bu? İstediğin zaman kurtulabileceğini mi sanıyorsun?

Bir de ne bileyim o tek hücreli yaşam formlarına diyecek bir şey bulamıyorum. İtlaf etmekten başka bir çözüm göremiyorum. O yüzden bütün sorumluluğu kadınlara yüklüyorum. Yani gelip burada o tek hücreli yaşam formlarını savunduğumu düşünüp karşı yorum yazmayın. Siz ne düşünüyorsunuz arkadaşlar?
(4) 

Avengers End Game Fragman Sorusu ( Spoiler)

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1325170 
Selam Thanos' un Çocukları,

Bildiğiniz gibi Avengers End Game fragmanı yayınlandı. Fragman herkes gibi benim de aklımda birçok soru işareti bıraktı. Önemli kısmının Ant Man and Wasp filmini henüz izlemediğim için oluştuğunu düşünüyorum. Ama bir tanesi var ki aklıma ciddi şekilde takıldı. Thanos' un zırhını çıkarıp korkuluk yapması. Zaten ekinler arasında dolaşıyordu Thanos fragmanda. Acaba Thanos her şeyi bırakıp müteşekkir bir evrende sakin bir hayatın temellerini mi atacak ve savaşı bırakacak mı sizce? Ne düşünüyorsunuz?
(8) 

Avrupa Gönüllü Hizmeti Gençtur Skype Görüşmesi

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1324823 
Merhaba arkadaşlar,

Avrupa Gönüllü Hizmeti' ne katılmayı düşünüyorum. Gençtur' a Gönderen Kuruluş olması için başvuru belgelerini yolladım. Bugün dönüş yapmışlar. Müsait bir zamanda Skype görüşmesi yapabileceğimizi belirtmişler. Ancak evimde internet bağlantısı yok. Telefonun internetini bilgisayara yönlendirsem 2 dakikada bitirir. Telefonla Skype yapmak da pek olmaz. Acaba bilgisayarı alıp sakin bir kafeye falan mı gitsem Starbucks gibi? Yoksa telefonun internetini yönlendirsem mi bilgisayara?

Bu arada görüşmede takım elbise giysem çok mu abartılı olur? Önerebileceğiniz bir giyim tarzı var mı? Takım elbiseden anlayacağınız üzere erkeğim. Görüşmeyi gerçekleştirecek olan da yabancı bir kadın Agh gönüllüsü olacak. Önerilerinizi bekliyorum. Çok teşekkür ederim.
(8) 

Pilot olmak için sağlık durumları

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1317509 
Merhaba arkadaşlar,

Geçenlerde bir firmanın First Officer Yetiştirme Programı'na başvurmuştum. Bugün ön bilgilendirme amaçlı bir toplantılarına katıldım. Anlattıklarına şeylerden sonra fena biçimde " Bu beni aşar! " kafasına girdim, zaten beklentim de bu yöndeydi. Biliyorum pilot olmak gerçekten zor bir olay ama buna hazırlık yapmak bile benim için zora girdi. Benim için bu olayı çıkmaza sokan 2 olay var: Biri DLR sınavına benzeyen Mollymawk ve sağlık sorunlarım.

Bugün toplantıda bir sağlık sorunu olanların,kronik rahatsızlığı olanların, düzenli ilaç kullananların ciddi düşünmeden önce bir uçuş hekimine danışması gerektiği söylendi. Şöyle ki bende eklem romatizması var, yani duzenli ilaç kullanmam gerekiyor, ilaçları aksatmazsam sorun olmuyor. Onun yanında ciddi miyop var, derecesini bilmiyorum, çünkü uzun zamandır gitmedim doktora. Bu da zaten çok büyük bir problem bu iş için. Sizce de olumsuz konuşmamak için bir sebep var mı? Benzer problem yaşayanınız veya tanıdığı olan var mı?

Diğer sorun Mollymawk da ciddi derecede zor. Daha önce giren oldu mu? Sayısal zekası iyi biri değilim. Sizce yoğun bir çalışmayla geçmem mümkün mü?

Konu hakkında bilgisi olanlar cevaplarsa sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim.
(12) 

Linkedin' den iş bulma

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1316391 
Merhaba arkadaşlar,

Son zamanlarda aklımda Linkedin' de bağlantı kasarak iş bulma şansımı arttırabileceğime dair bir düşünce var. Bu yüzden 1 haftadan beri seri olarak bağlantı kasmaya çalışıyorum. Genelde ortak bağlantılardan gidiyorum. Bu bağlantı kasmaya başlamadan önce 25 civarı bağlantım vardı. 1 haftada bağlantı sayımı 150 civarına getirdim. Hedefim 250' ye ulaşmak. Ondan sonra iş arayışı iletisi paylaşmayı düşünüyorum. Sizce ideal bağlantı sayısı ne olmalı size göre?

Biliyorum bu tarz iletiler paylaşınca iş bağlantıların iletinize "Bağlantılarıma" tarzı yorum yazmasından öteye pek gitmiyor. Yani gözlemlerim hep bu yönde. Peki bu yöntemle iş bulanınız var mı veya bulan birini tanıyor musunuz? Ve bu yönteme nasıl bakıyorsunuz?
(2) 

AGH ile buralardan gidebilir miyiz?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1313831 
Durumu olmayanlar için özet sondadır.

Merhaba arkadaşlar,

Malum işsizlik kol geziyor ülkede. Ben de yabancı dil bölümü mezunuyum. İkisi birlikte çok güzel işsizlik kombosu oluşturuyor. Yani parayı basıp formasyon alarak öğretmen olmaktan başka pek şansım yok. Özel sektörde " Ne iş olsa yaparım!" lafına çıkıyor benim bölüm.

Bu yüzden beni bir sıkıntı kapladı ne zamandır. Evde durmaktan sıkıldım artık. Ailem de benden sıkılmış gibi geliyor, onlara gittikçe daha fazla yük oluyorum gibi geliyor. Ama 1 yıldır da onlardan para istemiyorum, birikmiş paramdan harcıyorum. Ülkeden de umudumu kestim artık çok uzun zaman önce. Kendimi de bu toplumdan soyutladım. Önceki açtığım işsizlik temalı bir duyuruda bir arkadaş Avrupa Gönüllü Hizmeti' ni önerdi. Zaten daha önceden de araştırmıştım. Bu sıralar kafama o takılıyor denesem mi denemesem mi diye?

Aslında bir bakıma AGH ile s.ktir olup gidebilir miyim diye düşünüyorum? Uzun dönem gittikten sonra orada bir bağlantı bulup orada kalma ihtimalim nedir sizce veya oradan birini bulup evlenme ihtimali? Veya gönüllü çalıştıran kuruluş beni beğenirse çalışma izni çıkarttırır mı acaba? Oraya gidince kalmak istiyorum.

Bir de oraya gidip gönüllülük süresi bitince bir şey ayarlayamadan buraya dönme durumu olursa ki -muhtemelen böyle sonuçlanır- yurda dönünce diğerlerinin önüne geçme olasılığım nedir?İşverenler bu tecrübemden dolayı nasıl değerlendirir Şirketler " Ooo adamın 1 yıl yurtdışı deneyimi var, kaçırmayalım! " deme ihtimalleri nedir acaba?( Biraz hayalperestçe oldu kabul)

Bunlardan başka oraya gidince nasıl bir hayat yaşarım onu merak ediyorum.

Yoksa AGH' yi boşverip öğretmen mi olayım?(İçimden gelmiyor, veletlerle, KPSS ile kim uğraşacak)

Düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Bir de AGH yapmış olan varsa deneyimlerini paylaşırsa memnun olurum.



Özet : Yabancı dil mezunu birinin AGH ile gittiği yerde proje bitiminde kalma ihtimali veya pek tabi olacak olan yurda dönünce işverenlerin fırsat verme ihtimali nedir?
(2) 

Özgeçmişe 2 aylık deneyim yazılır mı?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1312418 
Merhaba arkadaşlar,

Uzun zamandır iş görüşmesi için kimse aramadı, özgeçmişi görüntülüyorlar ama aramıyorlar, bir de 2 kez bakıyorlar. Acaba özgeçmişte bir şey mi hoşlarına gitmedi derken son işimdeki 2 aylık tecrübemin onların hoşuna gitmeyeceğini düşündüm. Bunun kısa sürmesi benim elimde değildi, ekiple yıldızımız hiç barışmadı ve onlar da beni attırdı işten. Şimdi özgeçmişten çıkarmayı da hiç istemiyorum, çünkü önemli bir kurumsal firmada önemli bir pozisyondaydım. Ondan önceki tecrübe de 4 aylıktı, 2 aylık olsa hiç düşünmeden silerdim, o da maaş vermedikleri için ben çıktım. Ondan önce de 9 ay okulda kısmi zamanlı çalıştım.


Bu son işe girmeden önce sürekli ararlardı, bu işten sonra kimse aramaz oldu. Ben olsam ben de aramazdım sanırım. Sizce silmeli miyim? Ve siz olsanız arar mıydınız? Teşekkür ederim.
(7) 

Bi baltaya sap olamama korkusu

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1307679 
Merhaba arkadaşlar,

Alman Dili ve Edebiyatı okumak gibi bir hata yaptım. Bunu 2 yıl önce mezun olduğumda anladım. Neyse bu bölümü okumam gereken yerde, DTCF' de okudum. Son yıl Erasmus' a gitmek gibi bir şansım oldu ama okul uzar diye aptallık edip gitmedim. Şimdi çok pişmanım ama çok geç artık.

Mezun olduğumdan bu yana 2 ayrı yerde toplam 6 ay çalıştım. Sanırım yanlış bölüm seçmenin sonucu burada görülüyor. Son işimden 3 ay önce çıkarıldım ve o zamandan bu yana bir firma bile görüşmeye çağırmadı. Önceden 2 günde bir görüşmeye çağırırlardı. Yaş oldu 27, daha evlilik falan var. Aslında aklımda hiç evlilik falan yok. Loser olduğumu kabullendim. Bizimkiler de sanki evde keyfimden yatıyormuşum gibi davranıyor. Özellikle annem her fırsatta laf çarpıtıyor, o kadar ki 7 yaşındaki yeğenimi kıyaslıyo benimle. Sıkıldım artık milletle polemiğe girmekten.

İmkânım olsa yurtdışına gitmek istiyorum ama maddi imkânım el vermiyor. Yabancı dil sorunum yok, 2 dil biliyorum. Yüksek lisansla gitmek istesem şu yaştan sonra kitap defterle uğraşmak düşüncesi bile dehşete boğuyor beni. Bu yüzden Kpss' ye bile girmiyorum. Çünkü artık okumaktan sıkıldım, para kazanmak istiyorum artık. Kriz de vurdu, ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yandan da son zamanlarda aklımı acaba sağlık myo falan mı okusam diye bir düşünce meşgul ediyor. Kafam allak bullak.

Kendime ideal meslek olarak dış ticareti benimsedim. Ama bu işlerde de en az 3-4 yıl tecrübe isteniyor. Hayalimde ise bir oyun stüdyosunda yerelleştirme ekibinde çalışmak var. O da bu ülkede yok.

Her neyse tavsiyeleriniz varsa almak isterim. Benim gibi çıkmaz da olanlar varsa düşüncelerini okumak isterim. Teşekkür ederim.
(1) 

Binaya internet için ankastre kutusu

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1306545 
Merhaba arkadaşlar,
Yeni bir binaya taşındık ve burada da internet altyapısı yok.2 aydır internet yok.Müteahhit sağ olsun hiç uğraşmamış, ankastre kutusu bile koymamış. Uzun uğraşlardan sonra bir Türk Telekom ekibi keşfe geldi ve elektrikçi çağırıp ankastre kutusu taktırmamızı söyledi, kendileri de kesin olmamakla birlikte telekom direği dikeceklermiş. Kutuyu onların takmadığını söyledi.

Komşum da tanıdığı elektrikçilere sormuş, onlar da Telekom' un veya müteahhitin takması gerektiğini söylemişler. Müteahhit zaten iskanı bile almadı, sürekli oyalıyor, onunla hiç uğraşmaz. Herkes birbirine atıyor topu. Ben Superonline kullandığım için düzgün bilgi almak için onları aradım. Onlar da kendilerinin takabileceğini söylüyor. Hem de ücretsiz. Acaba başka bir şey mi anladı diye düşünüyorum. Diğerleri topu birbirine atıyor. Sizce gerçekten kim takıyor? Bilgisi olanlar deneyimlerini yazarsa çok memnun olurum.

Çok teşekkür ederim.
(5) 

Artık memur olmak da mı tehlikeli sizce?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1293377 
Merhaba Sevgili Duyuru Sakinleri,

Son 2 yıldır kamudan ciddi manada memur ihraç edildi. Bunların belki yarısından fazlası da haksız yere oldu. İhraç edilenlerin adeta tutunacak dalı bile kalmıyor, perişan oluyorlar.

Özel sektör de ölü hale geldiği için millet KPSS' ye yardırıyor. Ancak ortalıkta böyle bir tehlike varken bu mantıklı mı sizce? Özellikle de muhalif görüşlüyseniz tez zamanda ayağınızın kaydırılma riski var. Sizce dediğim gibi artık tehlikeli mi?
(4) 

Başvuracak iş ilanı bulabiliyor musunuz?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1293198 
Merhaba Sevgili Duyuru İnsanları,

1 aydır işsizim ve 2-3 haftadır her gün iş ilanlarına bakıyorum. Genel olarak Kariyer.net, Yenibiriş, Eleman.net ve Elemanonline(Buraya kadar bile düştük) olmak üzere 4 siteden bakıyorum. Ve bu süre boyunca sadece 3 tane başvuru yapabildim Kariyer.net' den. Neden? Çünkü artık başvuracak ilan bile bulamıyorum. Önceden günde garanti 5-10 tane başvuru yapıyordum. İş fırsatlarının tavan yapacağı dönemde resmen iş ilanı bulamıyorum. İlanların yarısı mühendis yarısı da satış temsilcisi ilanı. Gerçekten iflas bayrağını çekiyoruz sanırım. İnsan biliyor durumu ama gerçek yüzüne çarpınca çok farklı oluyor.

Sizde durumlar nedir?
(10) 

Türkiye 2. bir Suriye olur mu?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1291119 
Merhaba arkadaşlar,

Malum yine Tayyip seçildi. Seçim biter bitmez anında enflasyon tavan yaptı. 16 yıldır mevcut durumu korumak dursun gittikçe batıyoruz. Hedef 2023' ün Türkiye' nin bitiş noktası olduğunu düşünüyorum. Peki bu süreç sonunda hiç kafama yatmıyor ama malum kitlenin isyan çıkarıp iç savaş çıkaracağını düşünüyor musunuz?

Biliyorsunuz Suriye'de de on yıllardır Esad Rejimi iktidardaydı ve dibe batınca silahlı isyan çıkarıp iç savaş başlattılar. Şimdi isyan çıkaran Öso ile malum kitle tıpatıp aynı. Yani bütün şartlar aynı. Böyle bir şeyin olmaması sürpriz olur diye düşünüyorum. Zaten Tayyip de bütün kontrolü eline aldı polis, asker her şey onun elinde. Sizce yanılıyor muyum?

Güncelleme: Sanırım yanlış yazdım. Yani iç savaş derken malum kitlenin iktidara karşı isyan başlatmasını kastediyorum.
(6) 

Muhabbet kuşum hasta olabilir mi?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1289949 
Merhaba arkadaşlar,

Son zamanlarına yaklaşmış bir muhabbet kuşum var ve son birkaç gündür tüylerini kabartıp öylece duruyor, daha önceden çenesi hiç durmayan, sürekli konuşan kuş konuşmaz oldu. Acaba hasta mı? Suyuna biraz aspirin tozu katsam bir şey olur mu? Sizin önerebileceğiniz basit ama etkili bir yöntem var mıdır. Şimdiden teşekkür ederim.
(8) 

İşten çıkarıldım ve motivasyonum bozuldu. Şimdi ne yapacağım?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1289723 
Merhaba arkadaşlar, önceki duyurularımda ((git: 1275019), (git: 1282490)) bahsettiğim orospu(afedersiniz ama tanımlayacak başka kelime yok) öngördüğüm gibi ayağımı kaydırdı ve işten çıkarıldım. Patron benden vazgeçtiklerini düşünmememi ve başka bir yere yerleştirmeye çalışacaklarını söyledi ama pek umudum yok. Önceki duyuruda kadının benimle kafayı bozduğu için ayağımı kaydıracağını söylediğimde bazı arkadaşlar abarttığımı söylemişti ama ne yazık ki haklı çıktım. 1 hafta sonra 1 ay olacak işten çıkarılalı ve neredeyse 1 aydır hergün o aşağılık kadına saydırmaktan kendimi alamıyorum. Çünkü o sadece beni haksız yere işten attırmakla kalmadı aynı zamanda "Acaba her şey yoluna mı giriyor?" gibi umutlarımı da yok etti. Şimdi yeniden iş arama sürecine döndüm.

Bütün motivasyonum , neşem, geleceğe dair umutlarım toz oldu gitti. Artık canım iş aramak da istemiyor. Yeniden görüşmelere gitmek, hergün 2-3 saat iş ilanlarına bakmak, çalan her telefona görüşme için arıyorlar umuduyla bakmak falan yoruldum, sıkıldım artık. Ne güzel kurumsal bir şirkette çalışıyordum, bir sürü imkanım vardı, tam istediğim gibi bir işe kavuşmuştum ama o soysuz yüzünden işe mutsuz gidiyordum, buna rağmen öncekine göre daha bir enerjiktim.

Ben ne yapsam da tekrar motivasyonumu, pozitif enerjimi tekrar kazansam?

Çok teşekkür ederim.
(5) 

Para işleri/Yatırım mevzusu

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1283167 
Merhaba arkadaşlar,

Doların durmaksızın yükselişi ve "Dolar 7,8 TL lere kadar çıkacak." teorilerini de baz alarak dolara yatırım yapsam mı diye düşünüyorum. Ailem de dolara güvenmemek gerektiğini, yatırım yapmak istiyorsam bankada mevduat hesabı açtırarak az da olsa garantili bir kazanç elde etmemi istiyorlar. Ama bu mevduata yatırınca neredeyse hiçbir şey kazanılmıyo ki. Kenarda üç beş kuruşum olsun istiyorum.

Diğer yandan asgari ücret alıyorum, işim garanti değil,yeni girdim. Ailem benden para istemiyor, verdiğimi bile almıyor, birikim yapmamı söylüyorlar. Para harcayan biri değilim, ayda yılda bir alışveriş yaparım o da ihtiyacım olduğunda. Onun dışında en çok para gömdüğüm yer Steam. O da çok beğendiğim bir oyun iyi indirime girerse.

Bir de muhtemelen yeni eve taşınma durumu var. Taşınırsak bayağı para lazım, benim de yardım etmem şart. Bir sürü eşya alınacak. Ne yapmam gerektiğini bilemedim. Yatırım işine girersem sizce neyi tercih etmeliyim? Doların düşme ihtimali var mı? Malum kişi gitse düşer mi? Bir de şu an 3000 TL'ye yakın param var dolara gömsem mi?
(12) 

İşyerinde yemekte karşı cinsin davetine karşılık vermemek öküzlük müdür?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1282927 
Merhaba arkadaşlar,

İşyerinde yemek yerken hoş bir hanım arkadaş masaları dolu olmadığı zaman
beni gördüğünde buraya gel diye teklif ediyor ama ben teşekkür edip
kendi masama geçiyorum.2-3 defadır oluyo bu olay. Bugün kafama dank etti acaba öküzlük mü ediyorum diye? Ben rahatsızlık vermemek için gitmiyorum, bir de yavaş yediğim için onların yanında kasmak istemiyorum. Kötü bir şey düşünürler mi kaba,öküz falan diye?

Bir de bu arkadaş daha önceden "Yalnız olursan yanımıza gel, yalnız yemek yeme" demişti. Aramız da iyidir yani ama işlerin yoğunluğundan konuşma fırsatımız olmuyo. Bir dahakine davetine karşılık mı versem? Bir de o manada bir şey anlamalı mıyım?
(5) 

Yeni girdiğim işte ayağımı mı kaydıracaklar?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1282490 
Merhaba arkadaşlar,

1 ay önce falan (git: 1275019) bu duyuruyu açmıştım ve çalıştığım bölümde anlaşamadığım bir kadının olduğunu ve bana taktığını söylemiştim.Duyurunun üstünden 1 ay geçmiş ve benim fikrim değişmedi,aksine bundan daha da emin oldum.Çünkü kadının davranışları,söyledikleri artık o kadar rahatsız edici olmaya başladı ki artık kendimi ne kadar tutabileceğimi bilmiyorum.

Önceki duyuruda cevap veren arkadaşlar abarttığımı falan söylemişlerdi ama abartmıyorum. İşimi falan öğrendim artık, kendi başıma işlerimi yapıyorum. İşlerimi yoluna koydum sayılır artık. Hatta bana işleri kendi başıma yapabilmem için ne kadar süre gerektiğini sorduklarında 1.5 ay gibi bir süre vermiştim ve söz verdiğim gibi de 1.5 ay olunca işlerimi yapmaya başladım. Eskiye göre kızacak bir şey kalmadı ama bu gerizekalı kadın en ufak şeyde bile bana laf sokmaya çalışıyor, hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Beni düşmanı gibi görüyor adeta. "Of Allahım kimlerle çalışıyoruz!" minvalinde şeyler söylüyor sürekli. Hatta bunun için de gidip patronla kaç kez konuşmuştur. Çünkü başkalarıyla konuşurken "Buraya iş yapacak adam lazım, X Bey ile bunu konuşacağım bugün" dedi kaç kez.

Sonra bir gün patron beni çağırdı. Y Bey(muhasebe müdürü kendisi ve patron beni test etmesini söylemiş ve o da Logo Tiger'da bir şeyler yapmamı istedi.Sonunda da iyi olduğumu ama bazı yerlerde ufak sıkıntılar olduğunu söyledi) ile konuştuğunu ve şu an çalıştığım bölümün bana biraz ağır geleceğini söylediğini söyledi. " Seni de üzmek istemiyoruz, başka bölümde çalışmak ister misin?" falan diye sordu. Ben de oraya uyum sağlayabileceğimi ama yine de en iyisini kendinin bileceğini söyledim. O da şimdilik devam etmemi söyleyerek gönderdi.

Ben de bunun o kadının başının altından çıktığını düşünüyorum. Ama patron Y Bey diye değiştirdi diye düşünüyorum. Bundan başka bana diğer işleri de vermeleri için beklememiz gerektiğini ve yukarıdan onay gelip Z Bey (genel müdür) işe giriş mailini atınca vereceklerini söylüyor. Yani pratik olarak işe alınmış sayılmam daha.
Ne yapsam bilmiyorum. Kadın sanırım gözlerimin önünde ayağımı kaydırıyor ve ben bir şey yapamıyorum.

Kusura bakmayın biraz uzun oldu ama ne yapmalıyım sizce? Önerilerinizi bekliyorum. Teşekkür ederim.

mobil görünümden çık