pek bilmiyorum bu işleri. amatör olarak bi html5 haxball benzeri bir şey yaptım. sonra sıkıldım.
şimdi aklıma bir şey takıldı. diyelim ki, ne bileyim farmville ya da ogame (ogame demeyelim gerçi, daha dinamik bir şey olsun) tarzı bir oyun yapacağız.
bunda herhalde her adımı veritabanına kaydederek iş görmüyoruz öyle değil mi? yani çok saçma ve yük verici olur diye düşündüm.
ne bileyim, en basitinden civilization tarzı bir şey düşünün. harita üstünde oraya buraya tıklayarak ilerliyorsun, ilerlediğin yerlerde çeşitli binalar kuruyorsun örneğin.
misal bu tip oyunlarda, kayıtlar nasıl tutuluyor? attığı her adım, yaptığı her hamle tek tek veritabanına mı kaydoluyor? yani binlerce kişi aynı yere saniyeler içinde yüz binlerce kayıt mı giriyor? herhalde böyle değildir, çünkü 1000 kişi böyle bir oyunu oynadığında, saatte milyonlarca veri girişi yaparlar. bu da sıkıntılı bir durum?
tam anlatamadım sanırım derdimi ben şimdi açayım duyuruyu da, tekrar okuduğumda daha anlaşılır bir şekilde yazarım.
şimdi aklıma bir şey takıldı. diyelim ki, ne bileyim farmville ya da ogame (ogame demeyelim gerçi, daha dinamik bir şey olsun) tarzı bir oyun yapacağız.
bunda herhalde her adımı veritabanına kaydederek iş görmüyoruz öyle değil mi? yani çok saçma ve yük verici olur diye düşündüm.
ne bileyim, en basitinden civilization tarzı bir şey düşünün. harita üstünde oraya buraya tıklayarak ilerliyorsun, ilerlediğin yerlerde çeşitli binalar kuruyorsun örneğin.
misal bu tip oyunlarda, kayıtlar nasıl tutuluyor? attığı her adım, yaptığı her hamle tek tek veritabanına mı kaydoluyor? yani binlerce kişi aynı yere saniyeler içinde yüz binlerce kayıt mı giriyor? herhalde böyle değildir, çünkü 1000 kişi böyle bir oyunu oynadığında, saatte milyonlarca veri girişi yaparlar. bu da sıkıntılı bir durum?
tam anlatamadım sanırım derdimi ben şimdi açayım duyuruyu da, tekrar okuduğumda daha anlaşılır bir şekilde yazarım.
bu başlık son kitabın son satırına kadar spoiler içermektedir. sonra niye spoiler veriyorsun ediyorsun diye kafamı ekşitmeyin. girmeyin başlığa alala
neyse,
1. stannis: arkadaşlar sizce stannis öldü mü? benim bir yanım öldü, diyor. diğer yanım ölmedi oğlum, theon ve sahte arya sur'a kaçmamıştı ki, stannis'in yanına gitmişti. eğer stannis'in ordusu mağlup olsaydı, onlar da piyasaya çıkardı diyor.
ama stannis onları savaşta güvende olmayacakları için sur'a göndermiş de olabilir.
(bi de ufak bir utanç yaşıyorum. kitabın son jon snow bölümünde bahsedilene kadar, 1 şarkıcı ve 6 kadının, mance rayder ve mızrak karıları olduğunu anlamamıştım ben. hep bir aşinalık geliyordu ama niye bilmiyorum, onlar değil sanmıştım)
2. aegon: aegon, gerçek targaryen mi? nette birkaç yerde "ne belli gerçek olduğu" falan demişler ama ben kesinlikle gerçek olduğunu düşünüyorum.
sebebi de connington. eğer, o aegon olmasaydı connington bunu bilirdi ve kendi bölümünde iç sesi "rhaeger'e olan borcunu ödeyeceğim. onu koruyamadım ama oğlunu koruyacağım" şeklinde konuşmazdı. neticede iç, ses.
3. ejderler: ben targaryenlerin ejderhaları kontrol edebildiğini düşünüyordum. işin sırrı öyle değilmiş meğer. ejderhaları borular ve büyülü asalarla kontrol ediyorlarmış. bu da herhalde victarion greyjoy'u bir anda hikayenin en önemli adamlarından yapıveriyor.
daenerys'le evlenmek için bir çok aday yola çıktı, içlerinden sadece victarion sağ kaldı. üstelik daenerys'i batı diyara götürecek donanma ve deniz bilgisine sahip tek kişi de o şuan kitaptaki. altıncı kitap sanki victarion'ın kitabı olacak?
4. jon snow: heralde ölmemiştir.
çünkü kitapta bugüne kadar kim öldüyse, bir sebebi bir sonucu oldu o ölümlerin. jon snow şuan ölürse, onun hakkında okuduğumuz onlarca bölümün hiçbir anlamı kalmayıveriyor. yani hiçbir etkisi yok şuan hikayeye jon snow'un. etkili olacağı bölümlere hazırlık olarak okuyorum ben hep.
bir de melisandre faktörü var tabi. muhtemelen r'hllor "tanrıyla işin bitmedi" diyip kaldıracaktır jon'u.
ve eklemek istedikeriniz?
neyse,
1. stannis: arkadaşlar sizce stannis öldü mü? benim bir yanım öldü, diyor. diğer yanım ölmedi oğlum, theon ve sahte arya sur'a kaçmamıştı ki, stannis'in yanına gitmişti. eğer stannis'in ordusu mağlup olsaydı, onlar da piyasaya çıkardı diyor.
ama stannis onları savaşta güvende olmayacakları için sur'a göndermiş de olabilir.
(bi de ufak bir utanç yaşıyorum. kitabın son jon snow bölümünde bahsedilene kadar, 1 şarkıcı ve 6 kadının, mance rayder ve mızrak karıları olduğunu anlamamıştım ben. hep bir aşinalık geliyordu ama niye bilmiyorum, onlar değil sanmıştım)
2. aegon: aegon, gerçek targaryen mi? nette birkaç yerde "ne belli gerçek olduğu" falan demişler ama ben kesinlikle gerçek olduğunu düşünüyorum.
sebebi de connington. eğer, o aegon olmasaydı connington bunu bilirdi ve kendi bölümünde iç sesi "rhaeger'e olan borcunu ödeyeceğim. onu koruyamadım ama oğlunu koruyacağım" şeklinde konuşmazdı. neticede iç, ses.
3. ejderler: ben targaryenlerin ejderhaları kontrol edebildiğini düşünüyordum. işin sırrı öyle değilmiş meğer. ejderhaları borular ve büyülü asalarla kontrol ediyorlarmış. bu da herhalde victarion greyjoy'u bir anda hikayenin en önemli adamlarından yapıveriyor.
daenerys'le evlenmek için bir çok aday yola çıktı, içlerinden sadece victarion sağ kaldı. üstelik daenerys'i batı diyara götürecek donanma ve deniz bilgisine sahip tek kişi de o şuan kitaptaki. altıncı kitap sanki victarion'ın kitabı olacak?
4. jon snow: heralde ölmemiştir.
çünkü kitapta bugüne kadar kim öldüyse, bir sebebi bir sonucu oldu o ölümlerin. jon snow şuan ölürse, onun hakkında okuduğumuz onlarca bölümün hiçbir anlamı kalmayıveriyor. yani hiçbir etkisi yok şuan hikayeye jon snow'un. etkili olacağı bölümlere hazırlık olarak okuyorum ben hep.
bir de melisandre faktörü var tabi. muhtemelen r'hllor "tanrıyla işin bitmedi" diyip kaldıracaktır jon'u.
ve eklemek istedikeriniz?
2-3 saat önce yağsız kıymadan köfte yedim. yağ, ekmek vb. şeyler yoktu içinde. et gibi yedim yani.
şimdi yine açım. sanki hiçbir şey yememiş gibi açım.
inanılmaz bir tatlı açlığım var. elma yiyeceğim, 5 dakika bile bastıramayacak açlığımı.
açlığımı bastıramıyorum resmen. 4-5 gündür direniyorum, arada direnemeyip yiyorum. ama yok. yürümeyecek bu iş belli ki.
napayım ben midemi mi aldırayım. bir insanın açlığı niçin hiç bastırılmaz. aşırı kilolu falan değilim, aşırı kilolu olma yolundayım sadece. bu açlığımı nasıl bastıracağım bilemiyorum.
bütün gün hiçbir şey yemesem sıkıntı yok. hani sabah 8de uyanıyorum, aç değilim. bıraksam akşama kadar da aç kalırım. ama şu sağlıklı diyet vb. dalgasına kahvaltı yapıyorum.
ve ağzımdan ilk lokma girdiği an direncim kırılıyor. sürekli aç kalıyorum. yedikçe daha çok acıkıyorum. sınırı yok bu işin.
heralde ölüm grevi falan yapacam ben.
şimdi yine açım. sanki hiçbir şey yememiş gibi açım.
inanılmaz bir tatlı açlığım var. elma yiyeceğim, 5 dakika bile bastıramayacak açlığımı.
açlığımı bastıramıyorum resmen. 4-5 gündür direniyorum, arada direnemeyip yiyorum. ama yok. yürümeyecek bu iş belli ki.
napayım ben midemi mi aldırayım. bir insanın açlığı niçin hiç bastırılmaz. aşırı kilolu falan değilim, aşırı kilolu olma yolundayım sadece. bu açlığımı nasıl bastıracağım bilemiyorum.
bütün gün hiçbir şey yemesem sıkıntı yok. hani sabah 8de uyanıyorum, aç değilim. bıraksam akşama kadar da aç kalırım. ama şu sağlıklı diyet vb. dalgasına kahvaltı yapıyorum.
ve ağzımdan ilk lokma girdiği an direncim kırılıyor. sürekli aç kalıyorum. yedikçe daha çok acıkıyorum. sınırı yok bu işin.
heralde ölüm grevi falan yapacam ben.
çatlamak üzereyim.
en bilindik klasik müzik parçalarından biri.
piyano ile çalınıyor.
din-dın diridiridiridirdirdirdirdirdi dın
falan diye gidiyor. olm bunu tarif etmemin gerçekten imkanı yok, nasıl anlatırım bilmiyorum.
yüreği olan varsa bulsun şu parçayı çatlıcam şimdi :(
en bilindik klasik müzik parçalarından biri.
piyano ile çalınıyor.
din-dın diridiridiridirdirdirdirdirdi dın
falan diye gidiyor. olm bunu tarif etmemin gerçekten imkanı yok, nasıl anlatırım bilmiyorum.
yüreği olan varsa bulsun şu parçayı çatlıcam şimdi :(
Bir insan her iki saatte bir, 15 dakikalık eliptik bisiklete binerse bunun sakıncası ne olur? sakıncası olur mu? artısı olur mu?
bu arkadaşın bacakları normalin üstünde kalınsa (örneğin şöyle diyeyim; belden yukarınız 60 kilo gösteriyor, belden aşağınız -göt dahil- 95 kilo gösteriyor) ek olarak yapabileceği bir şeyler var mıdır?
belirli bir diyet programı oturtan ve kasım ayına kadar boş olacak bu arkadaş için, tavsiyeleriniz neler olabilir?
(özellikle bacaklarından çok şikayetçi. erkek bu arada.)
not: soru ısmarlama sorudur. gerçi normalde ısmarlama soru olsa da belirtmezdim ama bu sefer belirtme ihtiyacı duydum. (en azından soru sorarsanız, geri dönüşü neden geç oldu diye srmamış olursunuz :) )
bu arkadaşın bacakları normalin üstünde kalınsa (örneğin şöyle diyeyim; belden yukarınız 60 kilo gösteriyor, belden aşağınız -göt dahil- 95 kilo gösteriyor) ek olarak yapabileceği bir şeyler var mıdır?
belirli bir diyet programı oturtan ve kasım ayına kadar boş olacak bu arkadaş için, tavsiyeleriniz neler olabilir?
(özellikle bacaklarından çok şikayetçi. erkek bu arada.)
not: soru ısmarlama sorudur. gerçi normalde ısmarlama soru olsa da belirtmezdim ama bu sefer belirtme ihtiyacı duydum. (en azından soru sorarsanız, geri dönüşü neden geç oldu diye srmamış olursunuz :) )
ü harfi yerine: Tü
Ş harfi yerine: Ş
vs. yazıyor.
bu hangi dil oluyor ve bunu nasıl utf8'e çevirebilirim en temiz şekilde?
Ş harfi yerine: Ş
vs. yazıyor.
bu hangi dil oluyor ve bunu nasıl utf8'e çevirebilirim en temiz şekilde?
kayıtlı binlerce verim var.
hepsini ekrana gayet temiz basıyorum. türkçe karakterlerinde hiçbir problem gözükmüyor, şahane.
ancak iş, eşleştirmeye gelince. yani arama işi yapmaya geldiğinde boka sarıyor.
örneğin: $coll->find(array('ulke'=>'İngiltere'));
dediğimde eşleşme yapmıyor büyük İ nedeniyle. türkçe karaktersiz isimlerde sıkınt yok. çözemiyorum, anlayamıyorum. niye olmaz? mongodb UTF8 miş zaten otomatik olarak. yani mongodb'deki verim utf8.
benim php dosyam da utf8, metası, headerı her şeyi utf8.
peki niye eşleşme yapmıyor?
ben malım ya, gittim doğru düzgün araştırmadan her işimi mongodb'ye bağladım. adamların daha türkçe karakter desteği yokmuş anasını satayım.
hepsini ekrana gayet temiz basıyorum. türkçe karakterlerinde hiçbir problem gözükmüyor, şahane.
ancak iş, eşleştirmeye gelince. yani arama işi yapmaya geldiğinde boka sarıyor.
örneğin: $coll->find(array('ulke'=>'İngiltere'));
dediğimde eşleşme yapmıyor büyük İ nedeniyle. türkçe karaktersiz isimlerde sıkınt yok. çözemiyorum, anlayamıyorum. niye olmaz? mongodb UTF8 miş zaten otomatik olarak. yani mongodb'deki verim utf8.
benim php dosyam da utf8, metası, headerı her şeyi utf8.
peki niye eşleşme yapmıyor?
ben malım ya, gittim doğru düzgün araştırmadan her işimi mongodb'ye bağladım. adamların daha türkçe karakter desteği yokmuş anasını satayım.
valla kaç ay oldu bilmiyorum. 2-2.5 ay sanırım.
bizim evin bahçesine muhabbet kuşu geldi. yani büyük tesadüf, biz tam eve girerken geldi. biz eve girmiş olsak, birkaç saat sonra bir kedinin ağzında görecektik.
gücü yoktu, aldık elle eve koyduk. gittim kafes mafes aldım. bitkindi. farkettim ki mantarı var, mantarını tedavi etmeye başladık. nerdeyse tüm tüyleri döküldü. biz iyice üzüldük tabi.
bu sırada, buna bir de erkek kuş alalım dedik. bir akrabamızın kuşu doğurmuş, 3-4 aylık. onu aldık, ayrı bir kafeste tutup kafesleri yanyana koyduk.
gel zaman git zaman, hastalıklı kuşun tüyleri geri gelmeye başladı. mantarı yenmiş sayılırdık zaten, onu da yendi. hop, normal kuşa dönüştü.
biz de bunları aynı kafese aldık. yiyişmeler falan akıyor haliyle. mutlu pezevenkler. ama 2 sıkıntım var:
1. bunlar hiç evcil değil. ben kendim için söylemiyorum, kuşlar kendi rahatsız oluyor diye söylüyorum. biz kafese 2 metre yaklaştığımızda bile feci tırsıyorlar, ordan oraya kaçışıyorlar. yuvalık da aldık, dişi olan bizi görür görmez yuvaya kaçıyor.
2. uçmak da istemiyorlar. hani acıyorum, hayvanları hapsetmek hiç hoşuma gitmiyor. açıyorum kafeslerini, uçun amk diyorum. uçmuyorlar, kaçıyorlar. ilk buldukları yere konup duruyorlar. hani uçmayı unutacaklar mk.
benim bunların evcilleşmesine dair yapabileceğim bir şey var mı. yoksa sırf yemlerini verip altlarını değiştirip kendi hallerine mi bırakayım.
hayır evcil olsalar, ben bunları kafese bile kapatmam, rahat rahat uçsunlar derim, onlar da özgür özgür takılırkar evin içinde. ama böyle olunca durum moralimi bozuyor. yazık bi kafesin içinde öyle...
bizim evin bahçesine muhabbet kuşu geldi. yani büyük tesadüf, biz tam eve girerken geldi. biz eve girmiş olsak, birkaç saat sonra bir kedinin ağzında görecektik.
gücü yoktu, aldık elle eve koyduk. gittim kafes mafes aldım. bitkindi. farkettim ki mantarı var, mantarını tedavi etmeye başladık. nerdeyse tüm tüyleri döküldü. biz iyice üzüldük tabi.
bu sırada, buna bir de erkek kuş alalım dedik. bir akrabamızın kuşu doğurmuş, 3-4 aylık. onu aldık, ayrı bir kafeste tutup kafesleri yanyana koyduk.
gel zaman git zaman, hastalıklı kuşun tüyleri geri gelmeye başladı. mantarı yenmiş sayılırdık zaten, onu da yendi. hop, normal kuşa dönüştü.
biz de bunları aynı kafese aldık. yiyişmeler falan akıyor haliyle. mutlu pezevenkler. ama 2 sıkıntım var:
1. bunlar hiç evcil değil. ben kendim için söylemiyorum, kuşlar kendi rahatsız oluyor diye söylüyorum. biz kafese 2 metre yaklaştığımızda bile feci tırsıyorlar, ordan oraya kaçışıyorlar. yuvalık da aldık, dişi olan bizi görür görmez yuvaya kaçıyor.
2. uçmak da istemiyorlar. hani acıyorum, hayvanları hapsetmek hiç hoşuma gitmiyor. açıyorum kafeslerini, uçun amk diyorum. uçmuyorlar, kaçıyorlar. ilk buldukları yere konup duruyorlar. hani uçmayı unutacaklar mk.
benim bunların evcilleşmesine dair yapabileceğim bir şey var mı. yoksa sırf yemlerini verip altlarını değiştirip kendi hallerine mi bırakayım.
hayır evcil olsalar, ben bunları kafese bile kapatmam, rahat rahat uçsunlar derim, onlar da özgür özgür takılırkar evin içinde. ama böyle olunca durum moralimi bozuyor. yazık bi kafesin içinde öyle...
vps'imde crontab dosyasını buldum.
açtım.
ancak ayarlardan anladığım kadarıyla en düşük 1 dakiakda bir çalıştırabiliyoruz?
bunu 20 saniyede bir çalışacak şekle sokma imkanım yok mudur?
açtım.
ancak ayarlardan anladığım kadarıyla en düşük 1 dakiakda bir çalıştırabiliyoruz?
bunu 20 saniyede bir çalışacak şekle sokma imkanım yok mudur?
Database şu şekilde diyelim:
Country - League - Home - Away
England - 1. Division - United - Chelsea
England - 1. Division - Arsenal - City
England - 1. Division - Tottenham - Liverpool
England - 2. Division - Leeds - Nottingham
England - 2. Division - Portsmouth - Petersbrough
Belgium - 1. Division - Club Brugge - Anderlecht
Belgium - 1. Division - Lokeren - Blabla
Belgium - 1. Division - Gagaga - Zazaza
Belgium - 2. Division - Gogogo - Yayaya
Şimdi ben bunu ülke ve lige göre gruplamak ve aşağıdaki hale getirmek istiyorum. (Misal lig ve ülkeye göre gruplayacağım ve bunu title olarak yazacağım 'İngiltere 1. Division' şeklinde ve altında da o grubun maçlarını yazacağım)
1. England 1. Division
First match
second match
third match
2. England 2. Division
first match
second match
3. Belgium 1. Division
...
...
aggregate'le yapacağım ama çözemedim. inanılmaz karışık. veriyi nasıl basacağımı bir türlü bulamıyorum ve delirmenin eşiğine gelmiş vaziyetteyim.
Country - League - Home - Away
England - 1. Division - United - Chelsea
England - 1. Division - Arsenal - City
England - 1. Division - Tottenham - Liverpool
England - 2. Division - Leeds - Nottingham
England - 2. Division - Portsmouth - Petersbrough
Belgium - 1. Division - Club Brugge - Anderlecht
Belgium - 1. Division - Lokeren - Blabla
Belgium - 1. Division - Gagaga - Zazaza
Belgium - 2. Division - Gogogo - Yayaya
Şimdi ben bunu ülke ve lige göre gruplamak ve aşağıdaki hale getirmek istiyorum. (Misal lig ve ülkeye göre gruplayacağım ve bunu title olarak yazacağım 'İngiltere 1. Division' şeklinde ve altında da o grubun maçlarını yazacağım)
1. England 1. Division
First match
second match
third match
2. England 2. Division
first match
second match
3. Belgium 1. Division
...
...
aggregate'le yapacağım ama çözemedim. inanılmaz karışık. veriyi nasıl basacağımı bir türlü bulamıyorum ve delirmenin eşiğine gelmiş vaziyetteyim.
ya muhtemelen dizisi benim düşündüğüm/bildiğim bir dizi çıkmayacak.
peki buradaki eleman başka hangi projelerde oynadı ki nerdeyse aynı tiple.
sanki bir deli rolü falan vardı çatlıcam meraktan
peki buradaki eleman başka hangi projelerde oynadı ki nerdeyse aynı tiple.
sanki bir deli rolü falan vardı çatlıcam meraktan
halısahada baya terledim, bjk'nin kırmızı forması leş kokuyor haliyle.
diğer formalar zamanla yıpranıyordu, o baskı bölümleri akıyordu özellikle.
bunun kılına zarar gelmesin istiyorum :(
nasıl yıkıyayım?
diğer formalar zamanla yıpranıyordu, o baskı bölümleri akıyordu özellikle.
bunun kılına zarar gelmesin istiyorum :(
nasıl yıkıyayım?
sinem saniye söylemiş.
düşünme hiç diye bir şarkıyı söylemiş.
ama internette bu şarkıyı bulamadım ben. niye bulamadım? bu reklama özel mi söyledi yoksa?
tam benim sevdiğim tarzda müzikti halbuki.
düşünme hiç diye bir şarkıyı söylemiş.
ama internette bu şarkıyı bulamadım ben. niye bulamadım? bu reklama özel mi söyledi yoksa?
tam benim sevdiğim tarzda müzikti halbuki.
ekteki fotoğrafta soldaki kareyi, sağdaki diamond şekline en pratik hangi yolla dönüştürebiliriz?
şimdi, rotate'i 45 yapmak gerekiyor. ancak o basıklığı nasıl veriyoruz?
izometrik çizim deniyorum da, tek tek elle denemeyeyim photoshopta eğer girilebilecek sabit değerler varsa direkt onları yazayım.
şimdi, rotate'i 45 yapmak gerekiyor. ancak o basıklığı nasıl veriyoruz?
izometrik çizim deniyorum da, tek tek elle denemeyeyim photoshopta eğer girilebilecek sabit değerler varsa direkt onları yazayım.
en son şunu oynadım süperdi ama çok kısa sürdü oyun: armorgames.com
güzel bir tower defense daha bekliyorum sizden :(
(ya bir de bazı tower defenseler var, kuş bakışı görünüm direkt. onlar hiç hoşuma gitmior, çok hafif de olsa bir açı olsun yani.
güzel bir tower defense daha bekliyorum sizden :(
(ya bir de bazı tower defenseler var, kuş bakışı görünüm direkt. onlar hiç hoşuma gitmior, çok hafif de olsa bir açı olsun yani.
dotaya girdiğimiz dönemler, dota dışında, tower defence oyunları da kurulurdu. özellikle element td.
buna benzer oyunlar, warcraft3 dışında başlı başlına bir -online- oyun olarak var mı? varsa isimleri ne?
yoksa yine weplaya mı gireyim :s
buna benzer oyunlar, warcraft3 dışında başlı başlına bir -online- oyun olarak var mı? varsa isimleri ne?
yoksa yine weplaya mı gireyim :s
Arkadaşlar şöyle bir kontrol yapabiliyor muyuz?
Şimdi, diyelim ki sitede "video veya resim ekleyin" diye bir bölümümüz var. Buraya link konuluyor.
Buraya link eklendikten sonra, biz bunu kontrol edelim eğer resimse x işlemini, eğer video ise y işlemini eğer ikisi de değilse "bu link değil aq" yazma işlemini yapsın.
hadi video işini ikinci plana atalım, sadece youtube linki kabul ederek halledebilirim de, resmi nasıl tanımlayabilirim? o link resim mi değil mi, değilse uyarı ver nasıl dedirtebilirim?
Şimdi, diyelim ki sitede "video veya resim ekleyin" diye bir bölümümüz var. Buraya link konuluyor.
Buraya link eklendikten sonra, biz bunu kontrol edelim eğer resimse x işlemini, eğer video ise y işlemini eğer ikisi de değilse "bu link değil aq" yazma işlemini yapsın.
hadi video işini ikinci plana atalım, sadece youtube linki kabul ederek halledebilirim de, resmi nasıl tanımlayabilirim? o link resim mi değil mi, değilse uyarı ver nasıl dedirtebilirim?
filezilla'yı kullanıyorum şuan.
ama sıkıntım şu: filezilla'da bağlı olduğum sunucunun ip adresi falan gözüküyor, dosya atarken vs.'de de sürekli ip adresini gösteriyor.
ben IP adresimin gözükmediği bir program istiyorum. çünkü birkaç online ders hazırlayacağım ve sunucumun IP adresinin gözükmesi biraz sıkıntı yaratabilir.
hani şu filezilla'nın console'u falan kapanıyorsa, en üst satırında da sftp://root@ipadresi yazmamasın sağlayacak bir yol varsa onu kullanayım ama yok gibi?
ama sıkıntım şu: filezilla'da bağlı olduğum sunucunun ip adresi falan gözüküyor, dosya atarken vs.'de de sürekli ip adresini gösteriyor.
ben IP adresimin gözükmediği bir program istiyorum. çünkü birkaç online ders hazırlayacağım ve sunucumun IP adresinin gözükmesi biraz sıkıntı yaratabilir.
hani şu filezilla'nın console'u falan kapanıyorsa, en üst satırında da sftp://root@ipadresi yazmamasın sağlayacak bir yol varsa onu kullanayım ama yok gibi?
arkadaşlar, üstümde uzun süredir bir yorgunluk ve inanılmaz bir dikkat eksikliği var. hiçbir şeye odaklanamıyorum, en ufak bir şey ilgimi dağıtıyor ve o ilgimi dağıtan şeye yöneliyorum. esas işlerimi sürekli bu sebeplerle aksatıyorum.
bu omega-3 yağının sanırım bu gibi konularda ciddi yardımı oluyormuş.
eğer doğruysa, eczaneden hangi markanın hangi ürününü almamı önerirsiniz?
doğal yollardan da alınabilir tabii ama hem somon çok pahalı hem de biraz yiyince bende mide bulantısı yapıyor, çok yağlı olduğu için. o yüzden en temizi kapsülle almak gibi.
ha bir de son bir soru sorayım, bunun vücuda da bir etkisi oluyor mu, zayıflama veya kilo alma (çok zayıfsan kilo alma, şişmansan kilo vermene yardımcı olmak gibi. yani vücudu dengeleme gibi gibi) gibi?
bu omega-3 yağının sanırım bu gibi konularda ciddi yardımı oluyormuş.
eğer doğruysa, eczaneden hangi markanın hangi ürününü almamı önerirsiniz?
doğal yollardan da alınabilir tabii ama hem somon çok pahalı hem de biraz yiyince bende mide bulantısı yapıyor, çok yağlı olduğu için. o yüzden en temizi kapsülle almak gibi.
ha bir de son bir soru sorayım, bunun vücuda da bir etkisi oluyor mu, zayıflama veya kilo alma (çok zayıfsan kilo alma, şişmansan kilo vermene yardımcı olmak gibi. yani vücudu dengeleme gibi gibi) gibi?
çok müthiş özet: vps'im var, domain satın aldım ve vps üstüne kurdum.
info@siteadi.com üstünden mail atabilmek istiyorum ve bu mail adresini oluşturmak için hangi aşamaları uygulamam gerekli?
şimdi, daha önce natro'da hostingler kullandım. onlarda dermeçatma contact form veya email adresi doğrulama yapıyordum.
şimdiyse, bir vps'e sahibim.
isimtescil'den bir domain aldım ve vps'imi tanıttım.
şimdi, bu mail gönderme işini nasıl yapacağım?
işte diyelim ki, belirlenen mail'e, "niyaz iyi misin" yazdıracağım contact form ile.
kendi mailimi nasıl oluşturacağım vps ile?
phpmailer kullanırken hangi değerleri düzenleyeceğim?
(sanırım asıl sıkıntım, natro dönemindeyken mail adresimizi otomatik tanımlayabiliyorduk da, domaini sunucuyu kendim aldığımda bu mail işini nasıl yapacğaımı bilmiyorum)
info@siteadi.com üstünden mail atabilmek istiyorum ve bu mail adresini oluşturmak için hangi aşamaları uygulamam gerekli?
şimdi, daha önce natro'da hostingler kullandım. onlarda dermeçatma contact form veya email adresi doğrulama yapıyordum.
şimdiyse, bir vps'e sahibim.
isimtescil'den bir domain aldım ve vps'imi tanıttım.
şimdi, bu mail gönderme işini nasıl yapacağım?
işte diyelim ki, belirlenen mail'e, "niyaz iyi misin" yazdıracağım contact form ile.
kendi mailimi nasıl oluşturacağım vps ile?
phpmailer kullanırken hangi değerleri düzenleyeceğim?
(sanırım asıl sıkıntım, natro dönemindeyken mail adresimizi otomatik tanımlayabiliyorduk da, domaini sunucuyu kendim aldığımda bu mail işini nasıl yapacğaımı bilmiyorum)
Misal, birinci oturuma girdiğimde, yer imlerim, kayıtlı şifrelerim, gezinti geçmişim çıksın.
diğer oturuma girdiğimde, her şey sıfır, bembeyaz olsun. sanki chrome'u yeni yüklemişim gibi.
böyle bir şey var mı? inşallah vardır :(
diğer oturuma girdiğimde, her şey sıfır, bembeyaz olsun. sanki chrome'u yeni yüklemişim gibi.
böyle bir şey var mı? inşallah vardır :(
wp.color-theme.com
şimdi arkadaşlar sayfayı açtınız?
2 tane detay var:
1. sayfadaki yazılar, ne kadar güzel yerşemiş değil mi? böyle iç içe geçmişler, aralarda hiç boşluk kalmamış biri büyük biri küçük diye. sistem otomatik hesaplayıp ona göre sıralamış.
ve 2. şimdi sayfayı enine küçültün. noldu? son derece estetik bir biçimde divler aşağı doğru kaymaya başladı değil mi? şahane bir responsive tasarım.
hah, işte bu divlerin büyüklüğe göre kendilerini yerleştirmesi ve sayfa küçüldüğünde estetik bir şekilde aşağı kaymalarını sağlayan bir eklenti var sanırım? çünkü birkaç temada daha bu tip bir iş gördüm. birebir aynısı olduğu için, bunun bir eklentiyle yüklendiğini sanıyorum.
bu eklenti nedir acaba?
şimdi arkadaşlar sayfayı açtınız?
2 tane detay var:
1. sayfadaki yazılar, ne kadar güzel yerşemiş değil mi? böyle iç içe geçmişler, aralarda hiç boşluk kalmamış biri büyük biri küçük diye. sistem otomatik hesaplayıp ona göre sıralamış.
ve 2. şimdi sayfayı enine küçültün. noldu? son derece estetik bir biçimde divler aşağı doğru kaymaya başladı değil mi? şahane bir responsive tasarım.
hah, işte bu divlerin büyüklüğe göre kendilerini yerleştirmesi ve sayfa küçüldüğünde estetik bir şekilde aşağı kaymalarını sağlayan bir eklenti var sanırım? çünkü birkaç temada daha bu tip bir iş gördüm. birebir aynısı olduğu için, bunun bir eklentiyle yüklendiğini sanıyorum.
bu eklenti nedir acaba?
oxfordla 13. sezonuma girmek üzereyim. baya uğraştım, altyapıyı top seviyeye çıkardım. training facilities aynı şekilde top seviyede.
ama u18 takımımda hala, 3 yıldız potansiyeline sahip futbolcu bile yetişmiyor. hala 1.5 yıldız potansiyelli futbolcular var sadece.
sıkıntı nolabilir yau? 3 sezondur top seviyede altyapı tesislerim. hala hiç meyvesini yiyemedim. git gide daha da sıkıntılı olmaya başladı zaten oyun, 16 yaşında potansiyleli adamları bile 8 milyon eurodan aşağı bırakmıyorlar. anca kontrat sonlarını bekliyorum milletin.
altyapıdan topçu çıkarmam lazım!
ama u18 takımımda hala, 3 yıldız potansiyeline sahip futbolcu bile yetişmiyor. hala 1.5 yıldız potansiyelli futbolcular var sadece.
sıkıntı nolabilir yau? 3 sezondur top seviyede altyapı tesislerim. hala hiç meyvesini yiyemedim. git gide daha da sıkıntılı olmaya başladı zaten oyun, 16 yaşında potansiyleli adamları bile 8 milyon eurodan aşağı bırakmıyorlar. anca kontrat sonlarını bekliyorum milletin.
altyapıdan topçu çıkarmam lazım!
sırt ve boyun bölgemde felaket ağrılar var. sürekli kütletme ihtiyacı duyuyorum. ekte, kırmızıyla işaretlediğim bölgeler. boynun sol tarafı ve sol kürek kemiğimin, omurlarla kesişim bölgesi.
sürekli olarak; rotate mi deniyor ne deniyorsa o hareketi yapmak zorunda kalıyorum (bel sabit, vücudun üst kısmını hızla sağa ve sola döndürerek kütletme)
bazen de yanlara eğilme hareketiyle kütletiyorum. ve bol bol boynumu kütletiyorum.
bunları yapyıorum çünkü yapmazsam inanılmaz rahatsızlık ve ağrı veriyor.
nolabilir bu sırtımdaki problem. artık kurtulmak istiyorum, en az 2 hafta yoğun program yüzünden doktora gitme ihtimalim yok.
kas gevşetici falan kullandım ama onlar da çare olmadı, inanılmaz güçlü bir kas gevşetici biliyorsanız onu da dinleyebilirim.
sürekli olarak; rotate mi deniyor ne deniyorsa o hareketi yapmak zorunda kalıyorum (bel sabit, vücudun üst kısmını hızla sağa ve sola döndürerek kütletme)
bazen de yanlara eğilme hareketiyle kütletiyorum. ve bol bol boynumu kütletiyorum.
bunları yapyıorum çünkü yapmazsam inanılmaz rahatsızlık ve ağrı veriyor.
nolabilir bu sırtımdaki problem. artık kurtulmak istiyorum, en az 2 hafta yoğun program yüzünden doktora gitme ihtimalim yok.
kas gevşetici falan kullandım ama onlar da çare olmadı, inanılmaz güçlü bir kas gevşetici biliyorsanız onu da dinleyebilirim.
bu yanan ormanları koruyan hiçbir kanunumuz yok mu?
işte, ne bileyim, yanan orman tekrar orman arazisi olarak değerlendirilir asla üstüne bina mina yapılmaz gibi bir şeylerden bahsediyorum.
yani, yanan ormanları koruyacak tek yasamız "orman yakanı cıs yaparız ha!" mıdır?
işte, ne bileyim, yanan orman tekrar orman arazisi olarak değerlendirilir asla üstüne bina mina yapılmaz gibi bir şeylerden bahsediyorum.
yani, yanan ormanları koruyacak tek yasamız "orman yakanı cıs yaparız ha!" mıdır?
canım nasıl barbun fasulye çekiyor, anlatamam.
ama kim bula ki aq.
aynı hissiyatı yaşatacak napabilirim ki, ekmek mekmek bişilerle? (ekmek peynir demeyin :((( )
ama kim bula ki aq.
aynı hissiyatı yaşatacak napabilirim ki, ekmek mekmek bişilerle? (ekmek peynir demeyin :((( )
misal: the fall.
noluyor? elemanımız başlıyor bir hikaye anlatmaya. muazzam.
hah, bu tip bir film var mı? bir masal bir hikaye bir şey anlatsın?
noluyor? elemanımız başlıyor bir hikaye anlatmaya. muazzam.
hah, bu tip bir film var mı? bir masal bir hikaye bir şey anlatsın?
bulamadım yav.
misal; belçika u19 u20 takımlarına scout göndermek istiyorum. o kadrodaki tüm futbolcuların çeteresini tutsun bana.
yukarıda scout nation var, ama oradan herhangi bir scout seçemiyorum. zaten muhtemelen o da kadrodaki oyuncuları değil, ülkeyi tarayacak.
yok mu böyle bişi?
misal; belçika u19 u20 takımlarına scout göndermek istiyorum. o kadrodaki tüm futbolcuların çeteresini tutsun bana.
yukarıda scout nation var, ama oradan herhangi bir scout seçemiyorum. zaten muhtemelen o da kadrodaki oyuncuları değil, ülkeyi tarayacak.
yok mu böyle bişi?
1. kütüphaneye dışarıdan öğrenci girebiliyor mu? (gerçi şuan dışarıdan bir öğrenci bile değilim. hiç öğrenci değilim)
2. girebiliyorsa parayla mı? nasıl giriyor?
3. kaçta açılıyor, kaçta kapanıyor?
(ders çalışmak için uygun bir ortama ihtiyacım var da)
2. girebiliyorsa parayla mı? nasıl giriyor?
3. kaçta açılıyor, kaçta kapanıyor?
(ders çalışmak için uygun bir ortama ihtiyacım var da)
ingilizcem kötü değil. hatta iyidir.
ama sınavlardaki ingilizce her zaman farklıdır. ne okuduğum ingilizce romanlara benzer, ne konuştuğum.
şimdi bana:
1. yds için güzel bir kelime öğretici kitap veya online kaynak
2. grammer kurallarını falan tekrar bir gözden geçirebileceğim, pratik bir kaynak. (Hatta basit grammerlardan ziyade, biraz daha detay bir kaynak arıyorum. misal şu i was used to, i used to, i will use to falan gibi bir kalıp vardı. 4-5 farklı hali vardı ve her biri birbirinden farklı anlamlar taşıyordu. hah, işte onun gibi şeyleri tekrar etmeye ihtiyacım var.)
önerir misiniz? 1 ayda olabildiğince yol alayım.
ama sınavlardaki ingilizce her zaman farklıdır. ne okuduğum ingilizce romanlara benzer, ne konuştuğum.
şimdi bana:
1. yds için güzel bir kelime öğretici kitap veya online kaynak
2. grammer kurallarını falan tekrar bir gözden geçirebileceğim, pratik bir kaynak. (Hatta basit grammerlardan ziyade, biraz daha detay bir kaynak arıyorum. misal şu i was used to, i used to, i will use to falan gibi bir kalıp vardı. 4-5 farklı hali vardı ve her biri birbirinden farklı anlamlar taşıyordu. hah, işte onun gibi şeyleri tekrar etmeye ihtiyacım var.)
önerir misiniz? 1 ayda olabildiğince yol alayım.
şu tren kazasından sonra iyice delirdim arkadaşlar.
uzun süredir, ölesiye savunurdum zaten: arabalar, trenler, metrolar nasıl olur da kullanıcının insiyatifine bırakılır? diye.
uçaklar binlerce km'nin tamamına yakınını otomatik giderken, nasıl olur da sabit bir ray üstünde, tüm kıvrımları, ray üstündeki taşıtları belliyken trenler manuel olarak gider diye, hayıflanıp dururdum.
ben gerçekten anlamıyorum. bana geçerli sebepler söyleyin arkadaşlar. niye? niye bu işler otomasyona bağlanmıyor?
insan elinin çok fazla müdahalede bulunduğu her şeyin sonu benzer oluyor: kaza, ihmal, bilmem ne.
tamamına yakının otomatik olduğu uçaklarda bile, dışarıdaki görevli yapmaması gereken bir check-in yapıp, bagaj görevlisi "uyarı almasına rağmen" bir bagajı yüklediği için uçaklar havaya uçuyor.
niye? niye otomatiğe bağlanabilecek ve sadece olağandışı durumlarda bir kullanıcıya ihtiyaç duyulacak sistemler yok?
neyse konuyu çok saptırdım.
özet: niçin raylı sistemler gibi, tüm şartların belli olduğu sistemler otomatik değil? niye makinistin geçirdiği bir rahatsızlık yüzünden yüzlerce insan ölüyor? niye makinist sıçmaya gitti diye, trenler 200km ile viraja giriyor? niye?
ya da, niçin hala araçlar, birbirini tanıyacak sensörlerle takip mesafesini otomatik korumuyor, otomatik fren yapmıyor ve kırmızı ışıklarda bu sensör yardımıyla otomatik durmuyor?
hadi bu sonuncunun sebebini: otomotiv şirketlerinin, daha çok kaza yaptırıp daha az ölümle sonuçlandırma politikası olduğunu söyleyebilirim. (daha çok yedek parça, daha çok kâr)
ama trenlerde?
niye?
uzun süredir, ölesiye savunurdum zaten: arabalar, trenler, metrolar nasıl olur da kullanıcının insiyatifine bırakılır? diye.
uçaklar binlerce km'nin tamamına yakınını otomatik giderken, nasıl olur da sabit bir ray üstünde, tüm kıvrımları, ray üstündeki taşıtları belliyken trenler manuel olarak gider diye, hayıflanıp dururdum.
ben gerçekten anlamıyorum. bana geçerli sebepler söyleyin arkadaşlar. niye? niye bu işler otomasyona bağlanmıyor?
insan elinin çok fazla müdahalede bulunduğu her şeyin sonu benzer oluyor: kaza, ihmal, bilmem ne.
tamamına yakının otomatik olduğu uçaklarda bile, dışarıdaki görevli yapmaması gereken bir check-in yapıp, bagaj görevlisi "uyarı almasına rağmen" bir bagajı yüklediği için uçaklar havaya uçuyor.
niye? niye otomatiğe bağlanabilecek ve sadece olağandışı durumlarda bir kullanıcıya ihtiyaç duyulacak sistemler yok?
neyse konuyu çok saptırdım.
özet: niçin raylı sistemler gibi, tüm şartların belli olduğu sistemler otomatik değil? niye makinistin geçirdiği bir rahatsızlık yüzünden yüzlerce insan ölüyor? niye makinist sıçmaya gitti diye, trenler 200km ile viraja giriyor? niye?
ya da, niçin hala araçlar, birbirini tanıyacak sensörlerle takip mesafesini otomatik korumuyor, otomatik fren yapmıyor ve kırmızı ışıklarda bu sensör yardımıyla otomatik durmuyor?
hadi bu sonuncunun sebebini: otomotiv şirketlerinin, daha çok kaza yaptırıp daha az ölümle sonuçlandırma politikası olduğunu söyleyebilirim. (daha çok yedek parça, daha çok kâr)
ama trenlerde?
niye?
3 ay önce bi kedi doğurmuştu bahçeye. kediyi tanımadığım için yaklaşmadım etmedim.
sonra bir gün miyavlayıp duruyor, yavrularını çağırıyor. meğer yavrularını kaybetmiş. bir daha da bulamadı zaten. (dışarıdan birinin beslemek için alması ihtimaller dışında)
neyse, dün bu kedi gene doğurdu bahçeye.
20-25dk önce yavrularının sesi geliyordu. şimdi ses kesildi, bu yine yavrularını aramak için miyavlıyor.
ulan bu yavrularını başka yere taşıyıp kayıp mı ediyor? bu kadar aptal olabilir mi?
en az 1 hafta şimdi acıklı acıklı miyavlayacak saçma sapan
sonra bir gün miyavlayıp duruyor, yavrularını çağırıyor. meğer yavrularını kaybetmiş. bir daha da bulamadı zaten. (dışarıdan birinin beslemek için alması ihtimaller dışında)
neyse, dün bu kedi gene doğurdu bahçeye.
20-25dk önce yavrularının sesi geliyordu. şimdi ses kesildi, bu yine yavrularını aramak için miyavlıyor.
ulan bu yavrularını başka yere taşıyıp kayıp mı ediyor? bu kadar aptal olabilir mi?
en az 1 hafta şimdi acıklı acıklı miyavlayacak saçma sapan
şekerden köklüce kurtulmaya çalışıyorum. ama sigara gibi, hemen bırakılmıyor.
biraz meyve yiyeyim diyorum, şekeri baskılasın.
kavun, armut, karpuz falan nasıl bilirsiniz? ya da hangi meyveleri yiyeyim?
biraz meyve yiyeyim diyorum, şekeri baskılasın.
kavun, armut, karpuz falan nasıl bilirsiniz? ya da hangi meyveleri yiyeyim?
bol işlem yaptırıyorum verilerime.
bol bol toplama, satır saydırma ve sütunlar arası karşılaştırma (birinci sütunun ikinci sütundan büyük olduğu satırları say vs.)
mysql sıkıntılı, yavaş. özellikle çok işlem yaptığım durumlarda, çok yavaş.
mongodb denedim, uzun süre kullandım. ama iş işlemlere gelince, mysql'den bile daha berbat. rezalet hatta. mongo'nun varlık sebebi sanırım, veriyi olduğu gibi bastırmaya yönelik. üstünde hiçbir işlem yapmaya uygun değil.
peki başka ne kullanabilirim? php ile kullanabileceğim bir veritabanına ihtiyacım var. bol işlem yaptırmak için uygun hangi veritabanı?
bol bol toplama, satır saydırma ve sütunlar arası karşılaştırma (birinci sütunun ikinci sütundan büyük olduğu satırları say vs.)
mysql sıkıntılı, yavaş. özellikle çok işlem yaptığım durumlarda, çok yavaş.
mongodb denedim, uzun süre kullandım. ama iş işlemlere gelince, mysql'den bile daha berbat. rezalet hatta. mongo'nun varlık sebebi sanırım, veriyi olduğu gibi bastırmaya yönelik. üstünde hiçbir işlem yapmaya uygun değil.
peki başka ne kullanabilirim? php ile kullanabileceğim bir veritabanına ihtiyacım var. bol işlem yaptırmak için uygun hangi veritabanı?
php.net'ten bakıyorum bakıyorum ama bir türlü anlayamıyorum mantığını.
isim - yemek
niyazi - lokma
niyazi - lokma
niyazi - lokma
niyazi - köfte
niyazi - köfte
niyazi - bamya
ahmet - patates
ahmet - patates
ahmet - patates
ahmet - kereviz
ahmet - kapuska
ahmet - kapuska
ahmet - kapuska
gibi bir tablomuz var. mysql'de olsa "select * from tablo group by yemek" derdim.
ama mongodb'de diyemiyorum. "function (obj, prev) { prev.count++; }"; falan gibi şeyler uçuşuyor. ama bunların mantığına dair hiçbir şey bilmiyorum.
yapacağım işlemin mysql karşılığı aynen şu:
$a = mysql_query("select * from tablo group by yemek")
while($a = mysql_fetch_array($a)){
$isim = ["isim"];
$yemek = ["yemek"];
echo $isim.$yemek;
}
isim - yemek
niyazi - lokma
niyazi - lokma
niyazi - lokma
niyazi - köfte
niyazi - köfte
niyazi - bamya
ahmet - patates
ahmet - patates
ahmet - patates
ahmet - kereviz
ahmet - kapuska
ahmet - kapuska
ahmet - kapuska
gibi bir tablomuz var. mysql'de olsa "select * from tablo group by yemek" derdim.
ama mongodb'de diyemiyorum. "function (obj, prev) { prev.count++; }"; falan gibi şeyler uçuşuyor. ama bunların mantığına dair hiçbir şey bilmiyorum.
yapacağım işlemin mysql karşılığı aynen şu:
$a = mysql_query("select * from tablo group by yemek")
while($a = mysql_fetch_array($a)){
$isim = ["isim"];
$yemek = ["yemek"];
echo $isim.$yemek;
}
diyetteyim de.
az zeytinyağında çokça sebze pişirip yiyeceğim.
hangi sebzeler bu iş için uygun. yani hangileri birbirleriyle uyumlu?
havuç diyeyim, havuç kesin olacak.
bunun yanına hangi sebzeleri koyayım? (soğanı da acaip çok severim ama havuçla falan olmuyorsa hiç kastırmayayım)
az zeytinyağında çokça sebze pişirip yiyeceğim.
hangi sebzeler bu iş için uygun. yani hangileri birbirleriyle uyumlu?
havuç diyeyim, havuç kesin olacak.
bunun yanına hangi sebzeleri koyayım? (soğanı da acaip çok severim ama havuçla falan olmuyorsa hiç kastırmayayım)
izmir manavkuyu'da falan var. bu orjinal midir, yoksa o ismi kullanarak prim yapmaya çalışan kolpacılar mı?
bir de, atatürk orman çiftliğinin ürünlerinin bir özelliği var mı?
örneğin, şuan yediğimiz yumurtalar üretim çiftliklerinde antibiyotiğe abanılmış tavuklardan çıkan, ne kadar faydalı olduğu tartışılır şeyler.
eğer atatürk orman çiftliğindeki yumurtalar, katkı maddesiz falansa oradan alayım bari.
bir de, atatürk orman çiftliğinin ürünlerinin bir özelliği var mı?
örneğin, şuan yediğimiz yumurtalar üretim çiftliklerinde antibiyotiğe abanılmış tavuklardan çıkan, ne kadar faydalı olduğu tartışılır şeyler.
eğer atatürk orman çiftliğindeki yumurtalar, katkı maddesiz falansa oradan alayım bari.
fotoğrafta kırmızıyla işaretlediğim bölgelerimde inanılmaz bir ağrı var. böyle kasılma gibi. yani, tarif edemiyorum işte. ağrısı parmak uçlarıma vuruyor adeta.
sol boynum
ve sol kürek kemiğimin omurlarla kesiştiği bölge (köprücük kemiğine kadar bir yol çizerek ağrıyor)
nasıl bir ilaç kullanayım şimdilik. (oradaki ağrıyı geçirmesi için, pazartesiye kadar)
şuan dayanılmaz bir halde uyuyamıyorum bile.
bir de sebebi hakkında bir düşünceniz var mı?
sol boynum
ve sol kürek kemiğimin omurlarla kesiştiği bölge (köprücük kemiğine kadar bir yol çizerek ağrıyor)
nasıl bir ilaç kullanayım şimdilik. (oradaki ağrıyı geçirmesi için, pazartesiye kadar)
şuan dayanılmaz bir halde uyuyamıyorum bile.
bir de sebebi hakkında bir düşünceniz var mı?
tripodların vidasının boyutu ne oluyor?
yani bir fotoğraf makinesinin alttaki deliğine vida takacak olsak, hırdavatçıya gidip ne diyeceğiz? "abi x mm bilmem ne lazım"
yani bir fotoğraf makinesinin alttaki deliğine vida takacak olsak, hırdavatçıya gidip ne diyeceğiz? "abi x mm bilmem ne lazım"
nedir wall-e kafası?
hop, başrol oyuncumuz böyle zararsız, ziyansız biri olacak. onun hayatının bir dönemi anlatılacak (hatta 50/50'yi de wall-e kafası filmlere dahil ediyorum)
masum bir film olacak yani. hah bu doğru oldu.
neler geldi aklınıza?
hop, başrol oyuncumuz böyle zararsız, ziyansız biri olacak. onun hayatının bir dönemi anlatılacak (hatta 50/50'yi de wall-e kafası filmlere dahil ediyorum)
masum bir film olacak yani. hah bu doğru oldu.
neler geldi aklınıza?
vincent tarzı, bir kişinin hikayesini anlatan, tercihen animasyon film arıyorum.
"vincent 7 yaşında ve bilmem nasıl bir çocuk. sürekli şunu yapar bunu yapar" falan diye aksın yani.
"vincent 7 yaşında ve bilmem nasıl bir çocuk. sürekli şunu yapar bunu yapar" falan diye aksın yani.
dün a very long engagement'ı izledim.
beğendim de.
o ayarda başka film var mı?
beğendim de.
o ayarda başka film var mı?
küçük metal bilyelerden tutun, alüminyum tele kadar baya bir çok malzeme alacağım.
hepsini aynı yerde bulmak istiyorum da, nereye gideyim?
geçen nalburdan birkaç şey aldım mesela, alüminyum tel yoktu, o yoktu bu yoktu neredeyse hiçbir nalburda.
bana ya her şeyin olduğu bir yer ya da onlarca hırdavatçı (ya da nalbur, ne deniyorsa)nın olduğu bir yer söyleyebilir misiniz?
not: işimiz civatalarla, vidalarla, bilyelerle ve alüminyumlarla.
hepsini aynı yerde bulmak istiyorum da, nereye gideyim?
geçen nalburdan birkaç şey aldım mesela, alüminyum tel yoktu, o yoktu bu yoktu neredeyse hiçbir nalburda.
bana ya her şeyin olduğu bir yer ya da onlarca hırdavatçı (ya da nalbur, ne deniyorsa)nın olduğu bir yer söyleyebilir misiniz?
not: işimiz civatalarla, vidalarla, bilyelerle ve alüminyumlarla.
keyifli bir animasyon arayışlarındayım.
stop motion daha çok ilgimi çeker ama şart değil.
örnek: vincent, çok güzel ve keyifliydi. tim burton'ın hayal gücü olduğu dönemlerden kalma zaten. www.youtube.com
onun dışında bir tane de şizofreni ile ilgili bir kısa film vardı. tam hatırlamıyorum şuan, animasyondu o da. o da güzel bir hikayeydi örneğin.
ya da yine adını hatırlayamadığım, uçamayan kuşla ilgili bir animasyon vardı.
hah, işte böyle şeyler arıyorum. biraz feyz almam gerekiyor da.
nasıl kısafilmler istemiyorum?
şöyle: www.shortoftheweek.com
ya da şöyle: www.youtube.com
ya da şöyle: www.youtube.com
zerre hoşuma gitmedi bunlar. teknik olarak baya kasmışlar, harika iş başarmışlar falan itirazım olamaz zaten ama bir bütün olarak baktığımda hiç hoşuma gitmediler.
stop motion daha çok ilgimi çeker ama şart değil.
örnek: vincent, çok güzel ve keyifliydi. tim burton'ın hayal gücü olduğu dönemlerden kalma zaten. www.youtube.com
onun dışında bir tane de şizofreni ile ilgili bir kısa film vardı. tam hatırlamıyorum şuan, animasyondu o da. o da güzel bir hikayeydi örneğin.
ya da yine adını hatırlayamadığım, uçamayan kuşla ilgili bir animasyon vardı.
hah, işte böyle şeyler arıyorum. biraz feyz almam gerekiyor da.
nasıl kısafilmler istemiyorum?
şöyle: www.shortoftheweek.com
ya da şöyle: www.youtube.com
ya da şöyle: www.youtube.com
zerre hoşuma gitmedi bunlar. teknik olarak baya kasmışlar, harika iş başarmışlar falan itirazım olamaz zaten ama bir bütün olarak baktığımda hiç hoşuma gitmediler.
aaaaa yeter valla sikerim ama artık ya.
geçen sene haziranda (2012) bi bok yediler.
durduk yere snr marjım dibi gördü ve 2mbitten fazla hız alamaz oldum.
şubat ayında bi işler yaptılar. ve bağlantım aniden coştu.
32snr marjımla 8mbit hız alıyordum. ve potansiyelim 28mbite kadar kaldırıyordu.
şimdi 8mbit hızı
9.5snr marjıyla alıyorum bugün.
nabıyor bunlar amk vallahi sapıtacam ama bak?
hattımı yenilediler ettiler, şimdi niye tekrar snr marjım düşüyor?
yemin ederim sinirli adamım giderim santrali basar ordakileri öldürürüm. yemin ederim yaparım bunu BU OROSBU COCUKLARININ AMACI NE?
geçen sene haziranda (2012) bi bok yediler.
durduk yere snr marjım dibi gördü ve 2mbitten fazla hız alamaz oldum.
şubat ayında bi işler yaptılar. ve bağlantım aniden coştu.
32snr marjımla 8mbit hız alıyordum. ve potansiyelim 28mbite kadar kaldırıyordu.
şimdi 8mbit hızı
9.5snr marjıyla alıyorum bugün.
nabıyor bunlar amk vallahi sapıtacam ama bak?
hattımı yenilediler ettiler, şimdi niye tekrar snr marjım düşüyor?
yemin ederim sinirli adamım giderim santrali basar ordakileri öldürürüm. yemin ederim yaparım bunu BU OROSBU COCUKLARININ AMACI NE?
sevimli bir aşk filmi arıyorum.
yani izlerken tebessüm yüzümden eksik olmasın.
romantik komedi dersiniz, gençlik filmi dersiniz ne derseniz diyin farketmez.
başroldeki kız sevimli olsun, seksi değil. hikaye sevimli olsun,ihtiraslı değil
yani izlerken tebessüm yüzümden eksik olmasın.
romantik komedi dersiniz, gençlik filmi dersiniz ne derseniz diyin farketmez.
başroldeki kız sevimli olsun, seksi değil. hikaye sevimli olsun,ihtiraslı değil
www.youtube.com
bu arkadaşa feci giydirmem gerekiyor da.
not: birkaç ay ya da sene önce bu video bi başlıkta incelenmişti.
edit: tamamdır buldum sonunda. merak eden arkadaşlar için: (bkz: ramazan ayına tepki için domuz eti yiyen ateist)
bu arkadaşa feci giydirmem gerekiyor da.
not: birkaç ay ya da sene önce bu video bi başlıkta incelenmişti.
edit: tamamdır buldum sonunda. merak eden arkadaşlar için: (bkz: ramazan ayına tepki için domuz eti yiyen ateist)
www.n11.com
bu ne arkadaşlar? güvenilir mi bu site nedir?
ben size şöyle söyleyeyim, epsilon yayınevi kitapçılara %35 iskonto ile veriyor kitaplarını. yani 16.5tl'den gelecek kitapçılara.
bu adamlar 11tl'ye satıyor?
aslı astarı nedir ona göre sipariş vericem?
hatta kitapçı tanıdığıma mesaj atıcam, dükkana epsilondan değil bu siteden getirtsin.
bu ne arkadaşlar? güvenilir mi bu site nedir?
ben size şöyle söyleyeyim, epsilon yayınevi kitapçılara %35 iskonto ile veriyor kitaplarını. yani 16.5tl'den gelecek kitapçılara.
bu adamlar 11tl'ye satıyor?
aslı astarı nedir ona göre sipariş vericem?
hatta kitapçı tanıdığıma mesaj atıcam, dükkana epsilondan değil bu siteden getirtsin.
3 adamı ilk 11 başlattık.
diğer 3'ünü yedek oturtamıyor muyuz?
böyle bir saçmalık varsa tüfekli bonba verin federasyon binasını patlatalım.
diğer 3'ünü yedek oturtamıyor muyuz?
böyle bir saçmalık varsa tüfekli bonba verin federasyon binasını patlatalım.
elimde toplam 1000 sayfalık bir pdf var.
çıktısını alıcam fotokopicilerden. benim bildiğim yerler hep 10 kuruşa çekiyor sayfasını. 1000 sayfadan 100tl yapar, bu da felaket olur.
hadi 2 sayfayı 1 sayfaya bastırsam, 50tl. gene çok gene çok.
en ucuz nerde, sayfasını kaç kuruştan çektirebilirim?
çıktısını alıcam fotokopicilerden. benim bildiğim yerler hep 10 kuruşa çekiyor sayfasını. 1000 sayfadan 100tl yapar, bu da felaket olur.
hadi 2 sayfayı 1 sayfaya bastırsam, 50tl. gene çok gene çok.
en ucuz nerde, sayfasını kaç kuruştan çektirebilirim?