kedi için bir yüzünde ismi diğer yüzünde benim telefom numaramı yazdırabileceğim isimlik arıyorum. ortalama 2x5 gibi boyutları olsa yeterli daha büyüğü kediye rahatsızlık verir. gördüklerim hep köpek için büyük boyutlardaydı. kedi için olanları nerede satılır?
ya da hadi isimliği boş halde buldum diyelim yazdırma işini nerede yaptırabilirim?
ya da hadi isimliği boş halde buldum diyelim yazdırma işini nerede yaptırabilirim?
kendisi pazar günü 7 aylık olacak. 2 aylıkken eve aldık o zamanlar da çok hırçındı ama zaman içinde bize alıştıkça sakinleşmişti. sürekli biz uyurken üzerimize atlayıp ellerimizi ayaklarımızı ısırırdı ama son 3 aydır hiç böyle bir durum olmamıştı yanımıza yatar koyniş koyniş uyurduk kızımla. geçen hafta kızgınlık dönemi geçtiğinden beri çok hırçın. sürekli üzerimize atlayıp ısırıyor. öyle ki evde odadan odaya yürürken bile kolumuza atlayıp el ve ayaklarıyla sımsıkı tutunup ısırıp kaçıyor.
özellikle iki gündür eşim gittikten sonra resmen delirip beni parçalıyor. normalde düşkün olduğu bendim ama bu aralar hep onunla uyuyup onunla oynuyor. bugün eşim gidip kapıyı kapattıktan sonra yatağa geri döndüm seslendim ve direkt yüzüme atladı çok korktum zarar verecek diye. sonrasında yine kollarıma ayaklarıma saldırıp var gücüyle ısırmaya başladı. sarılıp sakinleştirmeye uğraştım ama duracak gibi değildi, ceza için kullandığımız sprey şişeyle su sıktım aylar sonra yeniden.
bana kızmasını gerektirecek hiç bir hareketim olmadı bu arada, eskiye nazaran evde normalden daha bile çok kaldım hatta. genelde çalışma saatlerim uzayıp da daha çok yalnız kaldığı dönemlerde biraz daha saldırgan olurdu ancak o da oyunla karışık yapardı böyle direkt atlama şeklinde değil. kesinlikle vurmadım, bağırmadım, maması suyu her daim dolu şekilde önünde, kapları tertemiz, kumu tertemiz.
evin genel durumuna göre tek farkı sürekli tezgahı, yerleri yaladığı için kimyasal temizlik malzemeleri yerine sirkeli suyla temizliğe yönelmem oldu. kedilerin limon ve sirke kokusundan çok hoşlanmadıklarını biliyorum ama zaten temizlik sonrası evi havalandırıyorum koku da kalmıyo geride. yine de tek şüphelendiğim şey bu kokuyu sevmeyip temizliği ben yaptığım için de bana düşman olması.
sebep evdeki koku değişimi olabilir mi yoksa başka bir sebebi mi vardır? varsa da ne olabilir, sakinleştirmek için ben nasıl davranmalıyım, ne yapmalıyım?
cevaplar için şimdiden teşekkürler
özellikle iki gündür eşim gittikten sonra resmen delirip beni parçalıyor. normalde düşkün olduğu bendim ama bu aralar hep onunla uyuyup onunla oynuyor. bugün eşim gidip kapıyı kapattıktan sonra yatağa geri döndüm seslendim ve direkt yüzüme atladı çok korktum zarar verecek diye. sonrasında yine kollarıma ayaklarıma saldırıp var gücüyle ısırmaya başladı. sarılıp sakinleştirmeye uğraştım ama duracak gibi değildi, ceza için kullandığımız sprey şişeyle su sıktım aylar sonra yeniden.
bana kızmasını gerektirecek hiç bir hareketim olmadı bu arada, eskiye nazaran evde normalden daha bile çok kaldım hatta. genelde çalışma saatlerim uzayıp da daha çok yalnız kaldığı dönemlerde biraz daha saldırgan olurdu ancak o da oyunla karışık yapardı böyle direkt atlama şeklinde değil. kesinlikle vurmadım, bağırmadım, maması suyu her daim dolu şekilde önünde, kapları tertemiz, kumu tertemiz.
evin genel durumuna göre tek farkı sürekli tezgahı, yerleri yaladığı için kimyasal temizlik malzemeleri yerine sirkeli suyla temizliğe yönelmem oldu. kedilerin limon ve sirke kokusundan çok hoşlanmadıklarını biliyorum ama zaten temizlik sonrası evi havalandırıyorum koku da kalmıyo geride. yine de tek şüphelendiğim şey bu kokuyu sevmeyip temizliği ben yaptığım için de bana düşman olması.
sebep evdeki koku değişimi olabilir mi yoksa başka bir sebebi mi vardır? varsa da ne olabilir, sakinleştirmek için ben nasıl davranmalıyım, ne yapmalıyım?
cevaplar için şimdiden teşekkürler
astım hastası ve alerjik bünye sahibi bir kişi olarak her temizlik seansı benim fenalaşıp eşimin bana kaşık kaşık yoğurt yedirmesiyle bitiyor çünkü kadın anamın genleri çamaşır suyu değmeyen yerin temizlenmediği hususunda direniyor. maske takarak yapıyor olsam bile ciddi şekilde tıkanıp nefes alamıyorum. hem kendime, hem de doğaya bu kimyasallarla bu kadar zarar verdiğim yeter diyerek ekolojik temizlik peşine düştüm.
domol kullanmayı çok istedim ancak yakınımda rossman yok ve online alışveriş seçeneği de mevcut olmadığı için diğer seçeneklere yöneldim öncelikle loc ve beyaz sirke edindim. sirkeyi spreyli şişede sulandırıp mutfak tezgahı, lavabo vs temizliğinde kullanacağım. yüzey temizliği için loc düşünüyorum. camlar için de beyaz sirke çok iyi diye duydum. hatta çamaşır yumuşatıcısı ve bulaşık parlatıcısı olarak da beyaz sirkeye abanmayı düşünüyorum ancak tedarik sıkıntısı çok. aylardır arıyorum bi yerde bulduğum son 4 şişeyi aldım o da ne kadar süre idare eder bilemiyorum. migros, a101, carrefour nerede bulduysam talan ettim, mahalle arası yerel bi markette bulabildim sadece. karbonat, limon tuzu, sirke üçlüsüyle halletmeye çalışacağım çoğu yeri.
hadi diğer yerleri bi şekilde hallettik diyelim ama tuvalet için frosch'un limonlu tuvalet temizleyicisi falan yetmez gibi geliyo bana. o çamaşır suyu genzimi yakmadıkça o mikroplar ölmez fikri zihnime çakılmış. tamam temizlendi diyip içim rahat ayrılamıyorum çünkü normalde çamaşır suyu, asprin ve cifle ayrı ayrı temizleyen bi ruh hastasıyım. okb'ye ramak kalmış gibi hissediyorum artık.
internette araştırdığımda evde karbonat, limon tuzu ve su karıştırarak yapılan tabletleri atıp köpürünce sifonu çekerek temizleyebilirsiniz demişler ama o da sadece iç kısmını temizleyecek üst kısımlara kadar köpük ulaşmayacak sonuçta. direkt sifonun içine atsam orda köpürtüp sifonu çeksem diye düşündüm ama iç aksam plastik, erirse falan kaş yapayım derken göz çıkartmaktan korkuyorum.
bazı sitelerde de boraks kullanarak evde deterjan vs yapmayı anlatmış ancak karbonat gibi bulaşıklarda kalıntı kalsa bile zararı dokunur mu, vücuda zararı var mı gibi soruların cevabını bilen varsa onlardan da yanıt bekliyorum.
sizler ev temizliğinde neler kullanıyorsunuz? frosch ve domol'un kullanıp memnun kaldığınız/kalmadığınız ürünlerini de söylerseniz alışveriş listesi yaparken ona göre eleme yapabilirim.
mesela frosch deterjanlarını ve badem sütlü yumuşatıcısını merak ediyorum ancak pek yoruma da rastlamadım. kullanan varsa yorumları duymaktan memnun olurum.
şimdiden teşekkürler
domol kullanmayı çok istedim ancak yakınımda rossman yok ve online alışveriş seçeneği de mevcut olmadığı için diğer seçeneklere yöneldim öncelikle loc ve beyaz sirke edindim. sirkeyi spreyli şişede sulandırıp mutfak tezgahı, lavabo vs temizliğinde kullanacağım. yüzey temizliği için loc düşünüyorum. camlar için de beyaz sirke çok iyi diye duydum. hatta çamaşır yumuşatıcısı ve bulaşık parlatıcısı olarak da beyaz sirkeye abanmayı düşünüyorum ancak tedarik sıkıntısı çok. aylardır arıyorum bi yerde bulduğum son 4 şişeyi aldım o da ne kadar süre idare eder bilemiyorum. migros, a101, carrefour nerede bulduysam talan ettim, mahalle arası yerel bi markette bulabildim sadece. karbonat, limon tuzu, sirke üçlüsüyle halletmeye çalışacağım çoğu yeri.
hadi diğer yerleri bi şekilde hallettik diyelim ama tuvalet için frosch'un limonlu tuvalet temizleyicisi falan yetmez gibi geliyo bana. o çamaşır suyu genzimi yakmadıkça o mikroplar ölmez fikri zihnime çakılmış. tamam temizlendi diyip içim rahat ayrılamıyorum çünkü normalde çamaşır suyu, asprin ve cifle ayrı ayrı temizleyen bi ruh hastasıyım. okb'ye ramak kalmış gibi hissediyorum artık.
internette araştırdığımda evde karbonat, limon tuzu ve su karıştırarak yapılan tabletleri atıp köpürünce sifonu çekerek temizleyebilirsiniz demişler ama o da sadece iç kısmını temizleyecek üst kısımlara kadar köpük ulaşmayacak sonuçta. direkt sifonun içine atsam orda köpürtüp sifonu çeksem diye düşündüm ama iç aksam plastik, erirse falan kaş yapayım derken göz çıkartmaktan korkuyorum.
bazı sitelerde de boraks kullanarak evde deterjan vs yapmayı anlatmış ancak karbonat gibi bulaşıklarda kalıntı kalsa bile zararı dokunur mu, vücuda zararı var mı gibi soruların cevabını bilen varsa onlardan da yanıt bekliyorum.
sizler ev temizliğinde neler kullanıyorsunuz? frosch ve domol'un kullanıp memnun kaldığınız/kalmadığınız ürünlerini de söylerseniz alışveriş listesi yaparken ona göre eleme yapabilirim.
mesela frosch deterjanlarını ve badem sütlü yumuşatıcısını merak ediyorum ancak pek yoruma da rastlamadım. kullanan varsa yorumları duymaktan memnun olurum.
şimdiden teşekkürler
tecrübeli dişi kedi sahiplerinin bilgilerine ihtiyacım var. benim sabırsız kızım daha 5 aylık olduğu gün kızgınlık dönemine girdi, 15 ekimde. 3 gün evde mırıl mırıl gezmeler, ayaklara sürtünmeler, sevmeye kalkışınca götü kaldırmalar, ilgi bulamayınca bağırmalar derken 3-4 gün böyle sürüp sonra normale döndü. daha yeni 15 gün geçmişken dün yine aynı şeyleri yapmaya başladı. sevgisinden boğulacağız artık evde. ayaklarımızın dibine serilip göbek açmalar, sevdirmek için delirmeler, ufak inlemeler derken biz de gerildik daha yeni atlatmamış mıydık diye. neyse ki var gücüyle bağırıp komşuları rahatsız etme gibi bi durum olmadı şimdiye kadar, umarım olmaz da.
ilk defa yaşadığım şeyler bunlar, inanılmaz cahilim. merak ettiğim şey kızgınlık dönemi uzun bi süreçtir de 15 gün öncesi başlangıç arada sönme safhası bu da bitiş safhası gibi bişey mi, yoksa bu kız böyle kısa aralıklarla habire kızışacak mı? veterinerimiz 9-10 aylık olmadan kısırlaştırma taraftarı değil, mecburen beklemek zorundayız. canının yanmadığını biliyorum ama bazen öyle sesler çıkarıyor ki sanki ağrısı sızısı var da ağlıyomuş gibi geliyor. bolca sevip oynatarak ilgisini dağıtmaya çalışmaktan başka yapabileceğimiz bişey var mı?
cevap veren arkadaşlara şimdiden teşekkürler
ilk defa yaşadığım şeyler bunlar, inanılmaz cahilim. merak ettiğim şey kızgınlık dönemi uzun bi süreçtir de 15 gün öncesi başlangıç arada sönme safhası bu da bitiş safhası gibi bişey mi, yoksa bu kız böyle kısa aralıklarla habire kızışacak mı? veterinerimiz 9-10 aylık olmadan kısırlaştırma taraftarı değil, mecburen beklemek zorundayız. canının yanmadığını biliyorum ama bazen öyle sesler çıkarıyor ki sanki ağrısı sızısı var da ağlıyomuş gibi geliyor. bolca sevip oynatarak ilgisini dağıtmaya çalışmaktan başka yapabileceğimiz bişey var mı?
cevap veren arkadaşlara şimdiden teşekkürler
benim pek sosyal çevrem yoktur, bir arkadaşlar ve bir kuzenler grubum var sadece. ancak eşimin 5 6 farklı arkadaş çevresi var. benim aksime aşırı sosyal bi insandır. arkadaş çevresinde de çok sevilir. iş saatlerimiz çok yoğun olmadığı için eşimle akşamları ve haftasonları rahatça vakit geçirebiliyoruz. arkadaş çevresi genelde bekarlardan oluştuğundan o haftaiçi akşam arkadaşlarıyla takılır, haftasonu da başbaşa vakit geçirirdik.
bu yaz itibariyle arkadaşlarının hemen hepsi kuduruk gibi evlendi ve şu an tüm evli çiftler bizimle görüşmek için çıldırmaktalar. evde sürekli telefon çalıyor, hadi şuraya gidelim, hadi size gidelim, hadi bize gelin vs. bi süredir farkettik ki artık evimizde başbaşa oturamaz olmuşuz. sürekli birileri bize sormadan bizi bi planın içine dahil edip son anda haber veriyor hadi şuraya gidiyoruz diye. müsait değiliz, yorgunuz vs dediğimiz zaman da alternatif planlarla darlamaya devam ediyorlar, hayırdan anlamıyorlar. en sonunda habersiz gelip oturuyolar eve. keşke gelmeden arasaydınız deyince de "arasak yokuz derdiniz ama ehehe" diyorlar. "aman nolcak canım biz yabancı mıyız ev dağınık olsa ne" gibi cevaplar veriyorlar.
resmen ağız tadıyla bütün haftasonu evden çıkmadan filmler, diziler izlemeyi özledim. son zamanlarda sürekli dışardayız çünkü. daha 2 haftalık evli insanlar bile görüşelim diye çıldırıyorlar, sinir geliyor bana artık.
bana göre pazar günleri evde dinlenilir, banyo yapılır, temizlik yapılır, çamaşır yıkanır, ütü yapılır, hafta içine yemek yapılıp stoklanır. alışmışım bu şekilde geçirmeye. bu aşırı sosyallik yüzünden ütüler birikti dağ gibi oldu, çamaşırlar kaldı, temizliği yalapşap yapabiliyoruz leş gibi olduk artık. yemek işini de haftaiçi işten gelince aceleye getirmeye başladık. yaşam kalitemizin düştüğünü hissediyorum. elalemi memnun etmek için kendi düzenimden feragat etmekten sıkıldım.
dün en sonunda 5-6 teklifi geri çevirdik oh evimiz güzel yuvamız diye miskinleşmişken çat kapı geldi bi çift "hadi gidiyoruuz sizi almaya geldiiik ehe ehe" diye. lan daha balayından geçen hafta geldiniz hemen mi sıkıldınız birbirinizden, bu nedir arkadaş! bi evde yatırmadılar haftalardır!
şimdiden bi başka arkadaşı da haftaya cumartesiyi bağlamış "cumartesi bizdesiniz planınızı ona göre yapın ben anlamam" diye. bu kadarı da saygısızlık değil mi? ben mi aşırı tepki veriyorum. eşim de daraldı artık hayır deyip ciddiye alınmamaktan. numaraları değiştirelim, evi barkı satıp kaçalım demeye başladık. insan tatil gününde işe gittiğinden daha çok yorulur mu ya?
sizde de var mı böyle laftan anlamayan arkadaşlar? varsa nasıl başa çıkıyorsunuz? bizim aklımıza son çare telefonları kapatıp çalan kapıyı açmamak geliyor.
bu yaz itibariyle arkadaşlarının hemen hepsi kuduruk gibi evlendi ve şu an tüm evli çiftler bizimle görüşmek için çıldırmaktalar. evde sürekli telefon çalıyor, hadi şuraya gidelim, hadi size gidelim, hadi bize gelin vs. bi süredir farkettik ki artık evimizde başbaşa oturamaz olmuşuz. sürekli birileri bize sormadan bizi bi planın içine dahil edip son anda haber veriyor hadi şuraya gidiyoruz diye. müsait değiliz, yorgunuz vs dediğimiz zaman da alternatif planlarla darlamaya devam ediyorlar, hayırdan anlamıyorlar. en sonunda habersiz gelip oturuyolar eve. keşke gelmeden arasaydınız deyince de "arasak yokuz derdiniz ama ehehe" diyorlar. "aman nolcak canım biz yabancı mıyız ev dağınık olsa ne" gibi cevaplar veriyorlar.
resmen ağız tadıyla bütün haftasonu evden çıkmadan filmler, diziler izlemeyi özledim. son zamanlarda sürekli dışardayız çünkü. daha 2 haftalık evli insanlar bile görüşelim diye çıldırıyorlar, sinir geliyor bana artık.
bana göre pazar günleri evde dinlenilir, banyo yapılır, temizlik yapılır, çamaşır yıkanır, ütü yapılır, hafta içine yemek yapılıp stoklanır. alışmışım bu şekilde geçirmeye. bu aşırı sosyallik yüzünden ütüler birikti dağ gibi oldu, çamaşırlar kaldı, temizliği yalapşap yapabiliyoruz leş gibi olduk artık. yemek işini de haftaiçi işten gelince aceleye getirmeye başladık. yaşam kalitemizin düştüğünü hissediyorum. elalemi memnun etmek için kendi düzenimden feragat etmekten sıkıldım.
dün en sonunda 5-6 teklifi geri çevirdik oh evimiz güzel yuvamız diye miskinleşmişken çat kapı geldi bi çift "hadi gidiyoruuz sizi almaya geldiiik ehe ehe" diye. lan daha balayından geçen hafta geldiniz hemen mi sıkıldınız birbirinizden, bu nedir arkadaş! bi evde yatırmadılar haftalardır!
şimdiden bi başka arkadaşı da haftaya cumartesiyi bağlamış "cumartesi bizdesiniz planınızı ona göre yapın ben anlamam" diye. bu kadarı da saygısızlık değil mi? ben mi aşırı tepki veriyorum. eşim de daraldı artık hayır deyip ciddiye alınmamaktan. numaraları değiştirelim, evi barkı satıp kaçalım demeye başladık. insan tatil gününde işe gittiğinden daha çok yorulur mu ya?
sizde de var mı böyle laftan anlamayan arkadaşlar? varsa nasıl başa çıkıyorsunuz? bizim aklımıza son çare telefonları kapatıp çalan kapıyı açmamak geliyor.
yeni evlenen kuzenim ve eşi ilk defa yemeğe gelecekler bize. daha önce bir kez nişanlıyken gelmişlerdi ama o son dakika planı olduğu için çok ayaküstü olmuştu. evlendikten sonra da 3-4 defa çaya geldiler. ilk defa yemeğe gelecekler. kuzenimle biz her hafta görüşüyoruz ancak eşi yoğun çalıştığı için ailecek bir araya gelmemiz pek mümkün olmuyo. bunu sağlayabilmişken güzel bi yemek hazırlamak istiyorum.
çok resmi bişey olmadığı için çeşit çeşit yemekler hazırlamama gerek yok. çok basit durmayan ama hazırlaması çok da vakit almayan bi menüye ihtiyacım var. köri soslu tavuk ve kremali makarna düşündüm fakat hem basit kalır gibi geldi vazgeçtim.
çorba mercimek ya da domates yapayım diyorum. ortaya güzel bi karışık salata. tatlı olarak da çikolatalı mus ya da bardakta bisküvi ve pudingle yapılan tarzda bi tatlı düşünüyorum. bunlar karar verdiklerim. ana yemek ne yapsam bunu bilemedim.
hadi bana fikirler verin ^_^
çok resmi bişey olmadığı için çeşit çeşit yemekler hazırlamama gerek yok. çok basit durmayan ama hazırlaması çok da vakit almayan bi menüye ihtiyacım var. köri soslu tavuk ve kremali makarna düşündüm fakat hem basit kalır gibi geldi vazgeçtim.
çorba mercimek ya da domates yapayım diyorum. ortaya güzel bi karışık salata. tatlı olarak da çikolatalı mus ya da bardakta bisküvi ve pudingle yapılan tarzda bi tatlı düşünüyorum. bunlar karar verdiklerim. ana yemek ne yapsam bunu bilemedim.
hadi bana fikirler verin ^_^
temizlikte kullanmak için beyaz sirke alıyorum bulduğum zaman litre litre alıcam eve. migrosta var a101de var dediler baktım ikisinde de bulamadım. internette de arattığımda ancak kullanım önerileri falan çıkıyo. nereden temin edebilirim bilen var mı?
heidi'yi almak istiyorum. araştırırken bir sürü farklı yayınevinden çıkmış olduğunu gördüm. diğerlerini eleyip 2 yayınevi arasında kararsız kaldım. biri elips yayınlarının, karton kapak ve 235 sayfa. diğeri epsilon yayınları, kalın kapak ve 205 sayfa. kitap boyutları arasında çok fark yok ancak epsilonun kitap boyutu daha fazla olmasına rağmen sayfa sayısı daha az.
bunun sebebi farklı tercümelerde bazı yerlerin kırpılma, eksik çevrilme ihtimali mi yoksa içerik aynıdır da yazı boyutu, kenar boşlukları vs yüzünden mi 30 sayfalık bi fark mevcut?
gönlüm kalın kapak olandan yana ama içerik farkı varsa ona göre değerlendiririm.
ha derseniz en iyisi şu yayınevininki, onu tercih ederim. önerilere de açığım.
bunun sebebi farklı tercümelerde bazı yerlerin kırpılma, eksik çevrilme ihtimali mi yoksa içerik aynıdır da yazı boyutu, kenar boşlukları vs yüzünden mi 30 sayfalık bi fark mevcut?
gönlüm kalın kapak olandan yana ama içerik farkı varsa ona göre değerlendiririm.
ha derseniz en iyisi şu yayınevininki, onu tercih ederim. önerilere de açığım.
kariyerim açısından yeni bir başlangıç olacak alanımdan alakasız bi kursa yazıldım. yakın zamanda görevde yükselme sınavında istediğim yere geçemediğim için alternatif bi kariyer hedefi belirledim kendime. o gazla gittim kayıt oldum. bugün tanışma varmış. sonrasında da haftada 3 akşam 18.00-21.30 arası ders olacakmış aralık sonuna kadar.
ilk başta bi yerden başlamak lazım dedim girdim işin içine ama zaten 17.00de işten çıkıp koştura koştura kursa gidicem dinlenemeden. yolda yorulmak bi tarafa kafam iş yoğunluğunu atamadan ne kadar dersleri anlayabilirim bilmiyorum. kaldı ki bu kurs bittiğinde en az 2-3 kursa daha gidip en az 2 senemi bu işe yatırmam lazım.
daha açık anlatmak gerekirse işyerinde sonraki unvan değişikliği sınavında programcı kadrosuna geçmek için sıfırdan programlama öğrenip java, c++ vs bunları su gibi bilmem gerekiyo. 2 sene de muhtemelen iyimser bi rakam. 3-4 senemi bağlamadan yapabilir miyim bilmiyorum.
işyerinde zaten çok yoğunum, o yorgunlukla kurstan çıkıp eve gidişim 22.30 olacak en iyi ihtimalle. o kadar gözümde büyüyo ki. daha bu kursa gitmek için bile kendimi ikna etmem gerekti, sonrasında devamını getirebilir miyim bilmiyorum. yaş zaten 28, bu yaştan sonra uğraşmaya değer mi? kurum sınavında zaten sorular nereden çıkacak belli değil. geçen sınavda tamamen java sormuşlar, bu senekinde c++ çıkmış sadece. bi önceki sınavda da pascal ve basic karışık sormuşlar diye duydum ama tam emin değilim. ne soracaklarını bile bilmeden neye çalışabilirim ki? boşa kürek çekiyorum gibi geliyo şu an.
ayrıca, bilgisayar programcılığı, internet programcılığı ve web tasarımı kurslarına gitsem programlama dillerinden hangilerini ne kadar öğrenebilirim? hangisinin konularına neler dahildir onu bile tam bilmiyorum.
ayrıca evde daha 5 aylık kedimiz var. zaten günde 8 saat yalnız bırakıyoken şimdi bu sürenin 14-15 saate çıkması da iyice canımı sıkıyo. normalde eşim erken evde olur ama aksi gibi onun da mesaiye kaldığı döneme denk geldi kurs, yılbaşından sonra o da erken gelmeye başlayacak fakat 3 ay o kediciği yalnızlığa mahkum etmenin vicdan azabı da var içimde.
vazgeçmenin bi tık uzağındayım. hadi bi gaz verin de gideyim bişeyler öğreneyim ben.
ilk başta bi yerden başlamak lazım dedim girdim işin içine ama zaten 17.00de işten çıkıp koştura koştura kursa gidicem dinlenemeden. yolda yorulmak bi tarafa kafam iş yoğunluğunu atamadan ne kadar dersleri anlayabilirim bilmiyorum. kaldı ki bu kurs bittiğinde en az 2-3 kursa daha gidip en az 2 senemi bu işe yatırmam lazım.
daha açık anlatmak gerekirse işyerinde sonraki unvan değişikliği sınavında programcı kadrosuna geçmek için sıfırdan programlama öğrenip java, c++ vs bunları su gibi bilmem gerekiyo. 2 sene de muhtemelen iyimser bi rakam. 3-4 senemi bağlamadan yapabilir miyim bilmiyorum.
işyerinde zaten çok yoğunum, o yorgunlukla kurstan çıkıp eve gidişim 22.30 olacak en iyi ihtimalle. o kadar gözümde büyüyo ki. daha bu kursa gitmek için bile kendimi ikna etmem gerekti, sonrasında devamını getirebilir miyim bilmiyorum. yaş zaten 28, bu yaştan sonra uğraşmaya değer mi? kurum sınavında zaten sorular nereden çıkacak belli değil. geçen sınavda tamamen java sormuşlar, bu senekinde c++ çıkmış sadece. bi önceki sınavda da pascal ve basic karışık sormuşlar diye duydum ama tam emin değilim. ne soracaklarını bile bilmeden neye çalışabilirim ki? boşa kürek çekiyorum gibi geliyo şu an.
ayrıca, bilgisayar programcılığı, internet programcılığı ve web tasarımı kurslarına gitsem programlama dillerinden hangilerini ne kadar öğrenebilirim? hangisinin konularına neler dahildir onu bile tam bilmiyorum.
ayrıca evde daha 5 aylık kedimiz var. zaten günde 8 saat yalnız bırakıyoken şimdi bu sürenin 14-15 saate çıkması da iyice canımı sıkıyo. normalde eşim erken evde olur ama aksi gibi onun da mesaiye kaldığı döneme denk geldi kurs, yılbaşından sonra o da erken gelmeye başlayacak fakat 3 ay o kediciği yalnızlığa mahkum etmenin vicdan azabı da var içimde.
vazgeçmenin bi tık uzağındayım. hadi bi gaz verin de gideyim bişeyler öğreneyim ben.
evdeki minik prenses artık 5 buçuk aylık ve dişlerinin dipleri hafif kanlanmış düşmesi yakındır. dişlerinin verdiği huzursuzlukla çok fazla ısırıp canımızı yaksa da geçici bi durum deyip sineye çekiyoruz. fakat sineye çekmekte zorlandığımız bi sorun var ki, tatlı ufaklığın ağzı ceset yemiş gibi kokuyo! tükürüğü de kokuyo hatta. bi yerimizi yaladığında gidip yıkamazsak kokudan duramıyoruz.
işin en kötü tarafı da gece koyniş koyniş uyuyoruz ailemize katıldığından beri. göğsüme yatar alnını yanağıma yaslar ağız ağıza uyuruz resmen. diş meselesi çıkana kadar bu durumdan çok memnun olsam da dün gece baktım yanında durulacak gibi değil ceset yemiş gibi kokuyo ağzı. kucağımdan indirip yanıma yatırdım suratı diğer tarafa dönük olarak, uyanıp farkedince de küstü, kızdı, ısırdı, pati vurup vurup gitti 2-3 saat gelmedi hiç durmaksızın koştu evin içinde. sonra yorulunca geldi yine ağzımda uyudu :(
bu koku işini hafifletecek bir yiyecek, ilaç falan var mı bildiğiniz? yoksa dişler değişinceye kadar çekecek miyiz?
işin en kötü tarafı da gece koyniş koyniş uyuyoruz ailemize katıldığından beri. göğsüme yatar alnını yanağıma yaslar ağız ağıza uyuruz resmen. diş meselesi çıkana kadar bu durumdan çok memnun olsam da dün gece baktım yanında durulacak gibi değil ceset yemiş gibi kokuyo ağzı. kucağımdan indirip yanıma yatırdım suratı diğer tarafa dönük olarak, uyanıp farkedince de küstü, kızdı, ısırdı, pati vurup vurup gitti 2-3 saat gelmedi hiç durmaksızın koştu evin içinde. sonra yorulunca geldi yine ağzımda uyudu :(
bu koku işini hafifletecek bir yiyecek, ilaç falan var mı bildiğiniz? yoksa dişler değişinceye kadar çekecek miyiz?
normalde kızdırsak bile sesi çıkmayan 5 aylık dişi kedim son 1 haftadır eve geldiğimizde ya da evden giderken gördüğünde çok yüksek ve ince sesle uzun uzun miyavlamaya başladı. anahtarın kapıya değme sesini duyduğu anda başlıyo ağıt yakar gibi sesini perde perde yükseltiyo bi de. gün içinde de kendisine bişey söyleyince mırrrt mırrrt diye sesler çıkarıyo. daha net tepkiler vermeye başladı artık. eve geliş gidiş saatlerimiz aynı, uzun süre yalnız kaldığı için kızıyo desem daha bile az yalnız kalıyo eskiye göre. bi de aşırı bi kudurukluk var. ele avuca sığmıyo. eskiden de hareketliydi ama artık geceleri saatlerce durmaksızın koşuyo evde.
önce kızgınlığa mı giriyo acaba bu miyavlamaların sebebi o olabilir mi dedim ama kuzucuk daha 2 kiloyu bile tamamlayamadı. 2 buçuk kilo olmadan kızgınlığa girecek kadar olgunlaşamaz demişti bi veteriner. ona güvenerek yok değildir diyorum zaten daha yerlerde sürtünmeler popoyu kaldırıp gezmeler falan da yok ama 9 ayı geçince kısırlaştırmaya götürcez. 9 aya ne kadar yakınken olursa o kadar iyi. bağıra bağıra apartmanı ayağa kaldıracak diye çok korkuyorum.
bi de ilk geldiği zaman hiç öyle huyları yokken son 1 buçuk aydır uyurken boynumu emmeye başladı. kızgınlığa gircek yakında derken iyice bebekleşti. usul usul yaklaşıp sabaha kadar emiyo sabah kalktığımda boynumda morlukla uyanıyorum. işyerinde de bakıp gülüp duruyolar kedi yaptı diyorum hee kedidir kedi asdjfg tepkileri alıyorum.
bu bilgiler ışığında,
soru 1- bu miyavlamalar koşturmalar kızgınlığın yolda olduğunun habercisi mi yoksa büyüdükçe olan normal hareketler mi?
soru 2- miniği beni emmekten nasıl vazgeçirebilirim? elimi, kolumu, parmağımı emmeye yönlendirmek işe yaramadı ille de boynuma dalıyo.
önce kızgınlığa mı giriyo acaba bu miyavlamaların sebebi o olabilir mi dedim ama kuzucuk daha 2 kiloyu bile tamamlayamadı. 2 buçuk kilo olmadan kızgınlığa girecek kadar olgunlaşamaz demişti bi veteriner. ona güvenerek yok değildir diyorum zaten daha yerlerde sürtünmeler popoyu kaldırıp gezmeler falan da yok ama 9 ayı geçince kısırlaştırmaya götürcez. 9 aya ne kadar yakınken olursa o kadar iyi. bağıra bağıra apartmanı ayağa kaldıracak diye çok korkuyorum.
bi de ilk geldiği zaman hiç öyle huyları yokken son 1 buçuk aydır uyurken boynumu emmeye başladı. kızgınlığa gircek yakında derken iyice bebekleşti. usul usul yaklaşıp sabaha kadar emiyo sabah kalktığımda boynumda morlukla uyanıyorum. işyerinde de bakıp gülüp duruyolar kedi yaptı diyorum hee kedidir kedi asdjfg tepkileri alıyorum.
bu bilgiler ışığında,
soru 1- bu miyavlamalar koşturmalar kızgınlığın yolda olduğunun habercisi mi yoksa büyüdükçe olan normal hareketler mi?
soru 2- miniği beni emmekten nasıl vazgeçirebilirim? elimi, kolumu, parmağımı emmeye yönlendirmek işe yaramadı ille de boynuma dalıyo.
digiturk üyeliğimi sözleşme bitimi nedeniyle iptal etmek istiyorum. 3 gündür aralıksız 4739999'a faks çekmeme rağmen hiç bir şekilde iletilmiyo. baktım faksla işi çözemiycem ben de mektup adresine dilekçe ve nüfus kağıdı fotokopimi göndererek çözeyim dedim çünkü yakınımda (fatih) elden teslim edebileceğim teknik servis de bulunmuyo.
yanlış hatırlamıyosam mektupta karşı tarafın teslim aldığına dair bana bilgi verilebiliyodu. adını bilmiyorum ama postaneye gittiğimde ulaştı bilgisini vermelerini istiycem ki digiturk yine ulaşmadı diye bahane uyduramasın.
sizce uzakta da olsa teknik servise gidip elden de belgeleri teslim etmeli miyim yoksa güzide ptt teşkilatımıza teslim etmem yeterli olur mu?
söz konusu digiturk olunca mektubu elden götürmeyi bile düşünmedim değil gerçi...
ps: yakın zamanda iptal edip çözüme kavuşan arkadaşlar varsa fikirlerini de alabilirim.
yanlış hatırlamıyosam mektupta karşı tarafın teslim aldığına dair bana bilgi verilebiliyodu. adını bilmiyorum ama postaneye gittiğimde ulaştı bilgisini vermelerini istiycem ki digiturk yine ulaşmadı diye bahane uyduramasın.
sizce uzakta da olsa teknik servise gidip elden de belgeleri teslim etmeli miyim yoksa güzide ptt teşkilatımıza teslim etmem yeterli olur mu?
söz konusu digiturk olunca mektubu elden götürmeyi bile düşünmedim değil gerçi...
ps: yakın zamanda iptal edip çözüme kavuşan arkadaşlar varsa fikirlerini de alabilirim.
evrene acayip atarlıyım bugün. aybaşında inanılmaz güzel bi tatilden döndük çok güzel dinlenmişken moral depolamışken geldiğimizin ertesi günü eşimin ailesi saçma sapan şeyler yaparak ne moral ne dinlenmişlik bıraktı. onlarla mücadele etcez diye taş taşımıştan beter yorulduk. zaten ruhsal yorgunluk çöktü üstüme, 9 günlük tatil söylentileri dolaşmaya başlayınca tamam dedim bu 9 gün evden çıkmayız dinleniriz.
şimdi öğrendim ki tatil de idari olmuş. bizim müdür zaten manyak. koca bina ve ek bina kapanıp gidiyo. tek bizim müdürlük aman bişey olur diye her odadan iki kişi bırakıyo idari izinde. hadi yarım gün olunca neyse de 2 buçuk gün millet yatarken gelmek zoruma gidiyo. çünkü bizim oda zaten 2 kişi. iş yoğunluğu dağlar kadar. bari bi gün birimiz bi gün birimiz gelelim dedik onu da kabul ettiremedik. eşim izinli olcak üstelik yatacak 9 gün, adamı evde bırakıp ben gitmek zorunda kalıcam sinir içindeyim.
ağustos sonu işyerinin görevde yükselme sınavına girmiştik. sorulara baktığımda 2 yanlışım vardı. kazanıp kazanmamam çok ince bi çizgiydi ancak işi bilen az kişiden biri olduğum için sonradan tercih edilen ben olacaktım muhtemelen. şimdi sonuçlar açıklandı ve ben gördüm ki umduğum puandan 10 puan daha düşük gelmiş. muhtemelen kodlarken kaydırdım. elime sıçayım diyorum şimdi. göz göre göre kaçırdım istediğim pozisyonu. üstelik bilmesem, sınav kötü geçse eyvallah derdim şimdi bana amir olarak kim gelecek nasıl biri olacak stresi şimdiden bastı ya ters biri gelirse diye.
bombok geçiyo günüm. utanmasam oturup ağlıycam iç sıkıntısından. sizde durumlar nedir? gününüz nasıl geçiyo? umarım moraliniz benden iyidir.
şimdi öğrendim ki tatil de idari olmuş. bizim müdür zaten manyak. koca bina ve ek bina kapanıp gidiyo. tek bizim müdürlük aman bişey olur diye her odadan iki kişi bırakıyo idari izinde. hadi yarım gün olunca neyse de 2 buçuk gün millet yatarken gelmek zoruma gidiyo. çünkü bizim oda zaten 2 kişi. iş yoğunluğu dağlar kadar. bari bi gün birimiz bi gün birimiz gelelim dedik onu da kabul ettiremedik. eşim izinli olcak üstelik yatacak 9 gün, adamı evde bırakıp ben gitmek zorunda kalıcam sinir içindeyim.
ağustos sonu işyerinin görevde yükselme sınavına girmiştik. sorulara baktığımda 2 yanlışım vardı. kazanıp kazanmamam çok ince bi çizgiydi ancak işi bilen az kişiden biri olduğum için sonradan tercih edilen ben olacaktım muhtemelen. şimdi sonuçlar açıklandı ve ben gördüm ki umduğum puandan 10 puan daha düşük gelmiş. muhtemelen kodlarken kaydırdım. elime sıçayım diyorum şimdi. göz göre göre kaçırdım istediğim pozisyonu. üstelik bilmesem, sınav kötü geçse eyvallah derdim şimdi bana amir olarak kim gelecek nasıl biri olacak stresi şimdiden bastı ya ters biri gelirse diye.
bombok geçiyo günüm. utanmasam oturup ağlıycam iç sıkıntısından. sizde durumlar nedir? gününüz nasıl geçiyo? umarım moraliniz benden iyidir.
apartmanda takılan 3 4 tane kediye iç parazit için kontil vermek istiyorum. bazen eve alıp benimkiyle oynatıyorum çünkü, birbirlerine bulaştırırlar mı emin olamadığımdan önlem almak istedim.
sabah aç karnına olması lazım diye tek tek yakalayıp şırıngayla ağızlarına sıkmaya çalıştım ama beceremedim korktular benden sevdirmediler de bütün akşam. onun yerine sabah bi yemek kaşığı yaş mamanın içine yarımşar cc karıştırıp yedirsem olur mu? hap da yutturamam çünkü daha şurubu içiremiyorum :/
bi sıkıntı ya da işe yaramama durumu olur mu yemeğe karıştırıp yedirincee?
sabah aç karnına olması lazım diye tek tek yakalayıp şırıngayla ağızlarına sıkmaya çalıştım ama beceremedim korktular benden sevdirmediler de bütün akşam. onun yerine sabah bi yemek kaşığı yaş mamanın içine yarımşar cc karıştırıp yedirsem olur mu? hap da yutturamam çünkü daha şurubu içiremiyorum :/
bi sıkıntı ya da işe yaramama durumu olur mu yemeğe karıştırıp yedirincee?
öğlen arkadaşım aradı. bi süredir ev arıyolardı ama oturacakları semte karar veremiyolar. şu an kirada kızın doğduğundan beri oturduğu semtteler ve kızın ailesi de orada hepsi aynı semt içinde. çocuğun ise ailesi başka şehirde ve bekarken oturduğu semtte pek görüşmedikleri bi akrabaları ve arkadaşları var yalnızca. iki semt arası da yaklaşık 2 saat istanbul trafiğiyle.
arkadaşın kocası ille de kendi oturduğu semtte ev tutmak için inat ediyomuş. arkadaşım hamile kalmayı planladığı için doğum yaptığında bebeğini bırakabileceği birden fazla kişi olduğundan şu an kirada oturdukları semtten ayrılmak istemiyo. annemin işi olsa teyzeme bırakırım, onun da işi olsa yengelerim var hepsi el bebek gül bebek büyütürler diyo.
kendi arabaları yok, kocasının oturduğu semtte de çocuğu bırakabilecekleri biri yok. ayrıca işyerlerine de çok ters. her gün ben 3 saat erken kalkıp 2 saat yol gidip çocuğu bırakıp oradan 1 saat daha yol gidip işe ulaşmam lazım ben bunu senelerce nasıl yapayım diyo haklı olarak. eşi zaten genelde şehir dışında oluyo, o yokken çocuk hastalansa ben kadın başıma nasıl uğraşırım böyle en azından bi telefonla gelecek akrabalar var burada diyo.
bu şekilde aynen kocasına da anlatmış ama adam koymuş kafaya haklı bi sebep bulamayınca hakaret etmeye başlamış en sonunda da siktir git o zaman demiş kapamış telefonu. arkadaşım geri aramış neden böyle yapıyosun mantıklı şeyler söylüyorum şu an, orada oturmamız için hiç bi sebep yok vs. diye anlatmış ama kocası beğenmiş orada bi ev ben görüşmeye gidiyorum o evi alcaz taşıncaz demiş. kız da ben her gün bu tempoyu çekemem bi dur düşün deyince çekme o zaman ben gidiyorum canın isterse demiş kapatmış telefonu yüzüne.
yakın zamanda çok önemsiz bi sebepten dolayı tartışmaya başlamışlar, kız kendini anlatmaya çalışırken kıza yine sokak ortasında bağırmış sus, sus diyorum sana konuşup duruyosun diye. bu ilk olmadı, eminim son da olmıycak diyo. ağlayıp durdu konuşurken. ne diyeceğimi de bilemedim. bence arkadaşım sonuna kadar haklı ama kocasının ağzından dinlemedikçe adil yargılayamam tabii ki kafamda ama arayıp ne iş de diyemem kendi anlatmadıkça. kocasıyla o samimiyetim yok çünkü.
çok da olaya dahil olmak istemiyorum yarın bi gün bunlar barışınca ben sanki araya fitne sokmuş gibi kalmak istemiyorum ama arkadaşım gerçekten bu saygısızlığı, terbiyesizliği hakedecek biri değil. dünya tatlısı, sakin, nazik bi kız. o sustukça kocası da alışmış işine gelmedikçe bağırarak, hakaret ederek sindiriyo kızı. kavga zamanları dışında çok mutluyum ama kavgalar da gittikçe artıyo artık ben bu huzursuzluğu yaşamak için evlenmedim saygı bile görmediğim bi evliliği neden sürdüreyim diyo. sonuna kadar haklı ama haklısın bence boşan demek olmaz.
ne desem de sakinleşse? yanıma geliyo şu an. 1 saate falan burada olucak. ne yapıyım ne diyim? bi akıl verin nolur ya çok gerildim şu an.
arkadaşın kocası ille de kendi oturduğu semtte ev tutmak için inat ediyomuş. arkadaşım hamile kalmayı planladığı için doğum yaptığında bebeğini bırakabileceği birden fazla kişi olduğundan şu an kirada oturdukları semtten ayrılmak istemiyo. annemin işi olsa teyzeme bırakırım, onun da işi olsa yengelerim var hepsi el bebek gül bebek büyütürler diyo.
kendi arabaları yok, kocasının oturduğu semtte de çocuğu bırakabilecekleri biri yok. ayrıca işyerlerine de çok ters. her gün ben 3 saat erken kalkıp 2 saat yol gidip çocuğu bırakıp oradan 1 saat daha yol gidip işe ulaşmam lazım ben bunu senelerce nasıl yapayım diyo haklı olarak. eşi zaten genelde şehir dışında oluyo, o yokken çocuk hastalansa ben kadın başıma nasıl uğraşırım böyle en azından bi telefonla gelecek akrabalar var burada diyo.
bu şekilde aynen kocasına da anlatmış ama adam koymuş kafaya haklı bi sebep bulamayınca hakaret etmeye başlamış en sonunda da siktir git o zaman demiş kapamış telefonu. arkadaşım geri aramış neden böyle yapıyosun mantıklı şeyler söylüyorum şu an, orada oturmamız için hiç bi sebep yok vs. diye anlatmış ama kocası beğenmiş orada bi ev ben görüşmeye gidiyorum o evi alcaz taşıncaz demiş. kız da ben her gün bu tempoyu çekemem bi dur düşün deyince çekme o zaman ben gidiyorum canın isterse demiş kapatmış telefonu yüzüne.
yakın zamanda çok önemsiz bi sebepten dolayı tartışmaya başlamışlar, kız kendini anlatmaya çalışırken kıza yine sokak ortasında bağırmış sus, sus diyorum sana konuşup duruyosun diye. bu ilk olmadı, eminim son da olmıycak diyo. ağlayıp durdu konuşurken. ne diyeceğimi de bilemedim. bence arkadaşım sonuna kadar haklı ama kocasının ağzından dinlemedikçe adil yargılayamam tabii ki kafamda ama arayıp ne iş de diyemem kendi anlatmadıkça. kocasıyla o samimiyetim yok çünkü.
çok da olaya dahil olmak istemiyorum yarın bi gün bunlar barışınca ben sanki araya fitne sokmuş gibi kalmak istemiyorum ama arkadaşım gerçekten bu saygısızlığı, terbiyesizliği hakedecek biri değil. dünya tatlısı, sakin, nazik bi kız. o sustukça kocası da alışmış işine gelmedikçe bağırarak, hakaret ederek sindiriyo kızı. kavga zamanları dışında çok mutluyum ama kavgalar da gittikçe artıyo artık ben bu huzursuzluğu yaşamak için evlenmedim saygı bile görmediğim bi evliliği neden sürdüreyim diyo. sonuna kadar haklı ama haklısın bence boşan demek olmaz.
ne desem de sakinleşse? yanıma geliyo şu an. 1 saate falan burada olucak. ne yapıyım ne diyim? bi akıl verin nolur ya çok gerildim şu an.
evdeki ufaklığa yaklaşık 1 aydır bonacibo mama veriyorum. etraftan övgüleri fazlasıyla duyduğum için denemek istedim, kedicik de çok sevdi. bonacibo geleli yaş mama sırnaşmaları da kalmadı hatta çok sevdi deli gibi yiyo. kutunun üzerinde yazandan fazla da vermiyorum genelde ama bazen eve geç geleceksek kabını biraz daha fazla dolduruyorum ki işimiz uzar da gecikirsek aç kalmasın akşama da kabında mama kalsın.
geçen hafta şehir dışı yolculuğa gitmem gerekti. valizimi hazırlarken gideceğimi anladı sanırım valizin içinden çıkmadı. ben çıkarttıkça o girdi yattı. en son işimi bitirip valizi kapattığımda bütün gece üstünde yattı. sabah kalktığımda odanın girişindeki halıya kusmuştu. ama herhangi bir köpük, iltihap vs yoktu yalnızca kuru mama yemiş ve hiç çiğnememiş bütün bütün yutmuş, bir de su içmiş onları da olduğu gibi çıkarmış. gittiğim gün bütün odalarda beni aramış ve sonrasında da aynı şekilde mama kabını çok kısa sürede bitirip üstüne su içip yatağıma ve yatağın yanındaki halıya kusmuş. eşime bikaç gün kuru mama yerine sulu yemek vermesini söyledim, benim olmadığım 2 gün de eşimin hazırladığı yemeklerden yemiş ve o günden beri yeniden kusmamıştı. ben 2 gün sonra geldiğimde yeniden kuru mamaya döndük.
yarın da tatile çıkıyoruz yine valiz hazırladık aynı gitmeyin sırnaşmalarını yeniden yaşadık, yine valizin üzerinde yattı. bu sabah da her gün yaşanan sabah oyunundan sonra koşarak gitti yine mama kabını hızlıca yedi suyunu içti. koşarak geldi ve bu sefer yatağın yanındaki komodinin üstüne ve yanındaki halıya kustu. temizlerken baktım yine çiğnememiş bile bütün bütün yutmuş bütün kuru mamaları
bakıyorum haline kesinlikle halsizlik, ağız kokusu, ishal vs bir şeyi yok aksine canavar gibi koşturup atlayıp duruyo evde. bu kusma durumları da ortaya valiz çıkmadıkça hiç olmadı.
bu durum gidişimizi anladığından verdiği bi psikolojik tepki mi, yoksa ortada bi sorun var da veterinere götürmeli miyim emin olamadım. aşıları tam ve yeni bitti zaten, iç dış parazit de yeni yapıldı. dediğim gibi hiç bir şekilde hastalık belirtisi yok neşesi, enerjisi yerinde.
benzer şeyler yaşayan var mı aranızda?
geçen hafta şehir dışı yolculuğa gitmem gerekti. valizimi hazırlarken gideceğimi anladı sanırım valizin içinden çıkmadı. ben çıkarttıkça o girdi yattı. en son işimi bitirip valizi kapattığımda bütün gece üstünde yattı. sabah kalktığımda odanın girişindeki halıya kusmuştu. ama herhangi bir köpük, iltihap vs yoktu yalnızca kuru mama yemiş ve hiç çiğnememiş bütün bütün yutmuş, bir de su içmiş onları da olduğu gibi çıkarmış. gittiğim gün bütün odalarda beni aramış ve sonrasında da aynı şekilde mama kabını çok kısa sürede bitirip üstüne su içip yatağıma ve yatağın yanındaki halıya kusmuş. eşime bikaç gün kuru mama yerine sulu yemek vermesini söyledim, benim olmadığım 2 gün de eşimin hazırladığı yemeklerden yemiş ve o günden beri yeniden kusmamıştı. ben 2 gün sonra geldiğimde yeniden kuru mamaya döndük.
yarın da tatile çıkıyoruz yine valiz hazırladık aynı gitmeyin sırnaşmalarını yeniden yaşadık, yine valizin üzerinde yattı. bu sabah da her gün yaşanan sabah oyunundan sonra koşarak gitti yine mama kabını hızlıca yedi suyunu içti. koşarak geldi ve bu sefer yatağın yanındaki komodinin üstüne ve yanındaki halıya kustu. temizlerken baktım yine çiğnememiş bile bütün bütün yutmuş bütün kuru mamaları
bakıyorum haline kesinlikle halsizlik, ağız kokusu, ishal vs bir şeyi yok aksine canavar gibi koşturup atlayıp duruyo evde. bu kusma durumları da ortaya valiz çıkmadıkça hiç olmadı.
bu durum gidişimizi anladığından verdiği bi psikolojik tepki mi, yoksa ortada bi sorun var da veterinere götürmeli miyim emin olamadım. aşıları tam ve yeni bitti zaten, iç dış parazit de yeni yapıldı. dediğim gibi hiç bir şekilde hastalık belirtisi yok neşesi, enerjisi yerinde.
benzer şeyler yaşayan var mı aranızda?
eşim konsol oyunlarını inanılmaz seviyo. ben çok anlamıyorum ama o tam anlamıyla deli. onu en mutlu edecek hediyenin de ps3 olduğunu biliyorum ancak bütçemiz evlilik borçları nedeniyle önümüzdeki sene de dahil olmak üzere bi hayli kısıtlı olacak.
bu sebepten 2. el ve kırık bi ps3 aramaktayım uygun fiyata. online oynamamak çok dert değil maksat oyun için de ekstra bütçe ayırmak zorunda kalmayalım ayıramayız çünkü.
okuduğum kadarıyla kırık cihazlara 5-10 lira verip dışarıda oyun yükletebiliyomuşuz. konuya uzak olduğum için yakınlarda bunu yapan yer var mıdır bilmiyorum o yüzden multiman kurulu bi cihaz alıp ya da cihaza multiman kurdurup kendimiz istediğimiz oyunu indirip oynayabileceğimiz hale getirmek istiyorum.
ekşide de forumlarda da multiman kullanımıyla ilgili çok bilgi bulamadım. sizce kırık bi konsol alıp bakırköyden vs gidip topluca oyun yükletmek mi daha mantıklı yoksa multiman kurup kendi istediklerimi yüklemek mi? multimanın kullanımına dair bilgim az olduğundan torrentle mi indircez programın içinde kendi download bölümü mü var hiç bilmiyorum bilenler anlatırsa süper olur.
ikincisi de 2. el kırık ps3 multimanli veya multimansiz ortalama ne kadar eder? hangi fiyat aralığında bulduğumda alayım mesela. oyun hediyesi olmasa da olur sadece konsol ve 2 kol işimi görür. nedir bunun piyasa değeri?
son soru, almak için nereleri takip edeyim? sahibinden.com mu yoksa satış için ayrıca forumlar vs.ler varsa yazarsanız sevinirim.
bu sebepten 2. el ve kırık bi ps3 aramaktayım uygun fiyata. online oynamamak çok dert değil maksat oyun için de ekstra bütçe ayırmak zorunda kalmayalım ayıramayız çünkü.
okuduğum kadarıyla kırık cihazlara 5-10 lira verip dışarıda oyun yükletebiliyomuşuz. konuya uzak olduğum için yakınlarda bunu yapan yer var mıdır bilmiyorum o yüzden multiman kurulu bi cihaz alıp ya da cihaza multiman kurdurup kendimiz istediğimiz oyunu indirip oynayabileceğimiz hale getirmek istiyorum.
ekşide de forumlarda da multiman kullanımıyla ilgili çok bilgi bulamadım. sizce kırık bi konsol alıp bakırköyden vs gidip topluca oyun yükletmek mi daha mantıklı yoksa multiman kurup kendi istediklerimi yüklemek mi? multimanın kullanımına dair bilgim az olduğundan torrentle mi indircez programın içinde kendi download bölümü mü var hiç bilmiyorum bilenler anlatırsa süper olur.
ikincisi de 2. el kırık ps3 multimanli veya multimansiz ortalama ne kadar eder? hangi fiyat aralığında bulduğumda alayım mesela. oyun hediyesi olmasa da olur sadece konsol ve 2 kol işimi görür. nedir bunun piyasa değeri?
son soru, almak için nereleri takip edeyim? sahibinden.com mu yoksa satış için ayrıca forumlar vs.ler varsa yazarsanız sevinirim.
fotodaki zımbadan var ofiste. bir sürü sayfa çıktı var onunla zımbalayıp acilen göndermem lazım ama telleri bitmiş. yeni telleri takıcam da neresini açıp nasıl koyucam bulamadım. ofiste de yalnızım soracak kimse yok. bilen var mı acilen tarif etse halletsem.
haftasonu kurum sınavı var şehirdışında. normalde çok çok samimi olduğum hatta nikah şahidi olan arkadaşım da birlikte gideriz annemde kalırız hem erken gider geç döneriz bikaç gün de vakit geçirmiş oluruz hiç arama otel falan dedi. annesiyle ablasını da tanıyorum çok seviyoruz birbirimizi. birebir onlarla da konuşurum arar hatırlarını sorarım sohbet ederim. aynı okulda sınava giriyoruz ve annesiyle ablasının oturduğu ev de sınava gireceğimiz okula çok yakın. arkadaşım da 1 seneden fazla zamandır doğum izninde olduğu için evlerimiz yakın olsa da çok sık görüşemiyoruz fırsatı değerlendiririz diye tamam dedim. arkadaşım kızına annesi bakarken ders çalışmak için 1 ay kadar önce gitti. bana da dediği sınavdan birkaç gün önce gel sınavdan sonraki hafta beraber döneriz 10 gün falan birlikte tatil yapmış oluruz. önce bakarız konuşuruz deyip net bişey söylemedim ama sonrasında ısrar edip hadi gel, lütfen gel bak çok eğlenicez söz veriyorum sınav stresi falan kalmıcak deyince süper dedim seve seve kabul ettim.
sınava 1 hafta kala aynı hafta büyük ablasının da geleceğini ikimizle birden ilgilenmesinin zor olacağını zaten kızının da huysuz olduğunu söyleyip istersen sınavdan 1 gün önce falan gel sana da sıkıntı olmasın dedi, ok dedim bileti değiştirdim.
ertesi gün aradı sınavdan sonraki hafta kuzeninin düğünü olduğunu ve onun düğün hazırlıklarına yardım etmesi gerektiğini söyledi. istersen kal birlikte yardım ederiz ama sıkılırsın bence dedi. bunu ben zaten düğün dernek sevmediğim kendim bile nikah yapıp evlendiğim için demiş olması da mümkün ama sanki bana yokuş yapıyomuş gibi geldi. tamam o zaman dedim ben dönüş biletini de değiştireyim sınav çıkışı giderim.
sınav çıkışı gitme olayına da tamam demişti. abisinin ve eniştesinin de arabası olduğunu bizi sınava birinin bırakıp yanımızda bekleyeceğini söyledi. dedim tamam o zaman ben de çantamı arabada bırakırım dönüşte okuldan otogara geçerim dönerim eve. bu konuda da anlaştık.
bugün de bizi birinin arabayla bırakabilmesinin kesin olmadığını, sınava gireceğimiz gün de düğünlerinin olduğunu o yüzden taksiyle gitmemiz gerekebileceğini söyledi. öyle olursa çantamı eşyalarımı sınav salonuna sokamam, emanet bırakabileceğim bi yer de var mı yok mu bilemediğimden yanıma alamayacağım. okulla otogar 10 dakika bile yokken boşu boşuna eve dönüp eşyalarımı alıp tekrar otogara gitmem gerekecek. bu kadar vakit kaybetmek istemiyorum açıkçası.
başka kalacak yerlerim de var. eşimin teyzesi de aynı şehirde yaşıyo. en olmadı otel pansiyon bi yerde de kalabilirim. planda sorun çıktı diye her söylediğinde teyzemde kalabilirim hiç sorun değil dedim her seferinde olur mu öyle şey zaten aynı okula gitcez birlikte kalırız zaten çok mahcup oldum lütfen 2 gecelik de olsa birlikte vakit geçirelim dedi tamam dedim.
ben her anını planlı yaşayan insanım. bi yere gitmeden saat saat programımı netleştiririm nerde incem nasıl gitcem nerde yatcam kaçta kalkcam vs. insanlara bağlı olmayı da çok sevmem bunu arkadaşım da biliyo. buna rağmen sağolsun davet etti eyvallah da elimi kolumu da bağladı bi yandan ne kendi planlarımı yapabilmem için bırakıyo ne de kendisi tam anlamıyla yardımcı oluyo. her değişen plana kendimi adapte ediyorum bu sefer tekrar bişeyler değişiyo şimdiden fazlasıyla gerildim sanki yokuş yapıyomuş gibi düşünmeye başladım. daha on gün önce sana şurda yemek yedircem, burayı gezdircem diye heyecanlı heyecanlı konuşan kız şimdi nerdeyse bi gün içinde sınava sokup paketleyip yollayacak beni.
bunlara rağmen eşimin teyzesinde kalmayı tercih etsem trip atmış gibi olacak aramız bozulacak diye korkuyorum. öte yandan bu gireceğim sınav da fazlasıyla önemli benim için. rahat kalamıycam, uyuyamıycam adım gibi eminim. şu an niyeyse gidersem fazlasıyla rahatsızlık verecekmişim gibi hissediyorum çünkü. kafama takıp sınavımın kötü geçme ihtimali var.
siz olsanız ne yapardınız? bu kadar az zaman kala planları bu kadar değiştirdiği için başka yerde mi kalırdınız yoksa baştan söz verdiğiniz için huzursuz olacağınızı bilmenize rağmen gider miydiniz?
sınava 1 hafta kala aynı hafta büyük ablasının da geleceğini ikimizle birden ilgilenmesinin zor olacağını zaten kızının da huysuz olduğunu söyleyip istersen sınavdan 1 gün önce falan gel sana da sıkıntı olmasın dedi, ok dedim bileti değiştirdim.
ertesi gün aradı sınavdan sonraki hafta kuzeninin düğünü olduğunu ve onun düğün hazırlıklarına yardım etmesi gerektiğini söyledi. istersen kal birlikte yardım ederiz ama sıkılırsın bence dedi. bunu ben zaten düğün dernek sevmediğim kendim bile nikah yapıp evlendiğim için demiş olması da mümkün ama sanki bana yokuş yapıyomuş gibi geldi. tamam o zaman dedim ben dönüş biletini de değiştireyim sınav çıkışı giderim.
sınav çıkışı gitme olayına da tamam demişti. abisinin ve eniştesinin de arabası olduğunu bizi sınava birinin bırakıp yanımızda bekleyeceğini söyledi. dedim tamam o zaman ben de çantamı arabada bırakırım dönüşte okuldan otogara geçerim dönerim eve. bu konuda da anlaştık.
bugün de bizi birinin arabayla bırakabilmesinin kesin olmadığını, sınava gireceğimiz gün de düğünlerinin olduğunu o yüzden taksiyle gitmemiz gerekebileceğini söyledi. öyle olursa çantamı eşyalarımı sınav salonuna sokamam, emanet bırakabileceğim bi yer de var mı yok mu bilemediğimden yanıma alamayacağım. okulla otogar 10 dakika bile yokken boşu boşuna eve dönüp eşyalarımı alıp tekrar otogara gitmem gerekecek. bu kadar vakit kaybetmek istemiyorum açıkçası.
başka kalacak yerlerim de var. eşimin teyzesi de aynı şehirde yaşıyo. en olmadı otel pansiyon bi yerde de kalabilirim. planda sorun çıktı diye her söylediğinde teyzemde kalabilirim hiç sorun değil dedim her seferinde olur mu öyle şey zaten aynı okula gitcez birlikte kalırız zaten çok mahcup oldum lütfen 2 gecelik de olsa birlikte vakit geçirelim dedi tamam dedim.
ben her anını planlı yaşayan insanım. bi yere gitmeden saat saat programımı netleştiririm nerde incem nasıl gitcem nerde yatcam kaçta kalkcam vs. insanlara bağlı olmayı da çok sevmem bunu arkadaşım da biliyo. buna rağmen sağolsun davet etti eyvallah da elimi kolumu da bağladı bi yandan ne kendi planlarımı yapabilmem için bırakıyo ne de kendisi tam anlamıyla yardımcı oluyo. her değişen plana kendimi adapte ediyorum bu sefer tekrar bişeyler değişiyo şimdiden fazlasıyla gerildim sanki yokuş yapıyomuş gibi düşünmeye başladım. daha on gün önce sana şurda yemek yedircem, burayı gezdircem diye heyecanlı heyecanlı konuşan kız şimdi nerdeyse bi gün içinde sınava sokup paketleyip yollayacak beni.
bunlara rağmen eşimin teyzesinde kalmayı tercih etsem trip atmış gibi olacak aramız bozulacak diye korkuyorum. öte yandan bu gireceğim sınav da fazlasıyla önemli benim için. rahat kalamıycam, uyuyamıycam adım gibi eminim. şu an niyeyse gidersem fazlasıyla rahatsızlık verecekmişim gibi hissediyorum çünkü. kafama takıp sınavımın kötü geçme ihtimali var.
siz olsanız ne yapardınız? bu kadar az zaman kala planları bu kadar değiştirdiği için başka yerde mi kalırdınız yoksa baştan söz verdiğiniz için huzursuz olacağınızı bilmenize rağmen gider miydiniz?
cuma günü iş sebebiyle birkaç günlüğüne şehir dışına gitmem gerekiyo ve tek gecelik arkadaşlarda kalmalar dışında eşimle ilk uzun ayrı kalışımız olucak. biraz da fazla düşkünüz birbirimize. kızlar-erkekler gecesi yaptığımızda bile 3-4 kere konuşuruz özleriz çok. üstelik bu sefer çok yoğun bi tempoda olucam telefona ancak akşamdan akşama bakabilicem. bu gidişimden önce ufak tefek notlar şiirler yazayım çekmecelerine vs bırakayım mesela işe giderken çorap çekmecesini açsın notu görsün sevinsin istiyorum. aradığım 3-5 tane 2-4 dizelik romantik şiirler. daha uzun da olabilir maksat okuduğunda beni yanında hissetmesi, özlediğimi bilmesi. normal şartlarda günler öncesinden araştırır bulurdum ancak işyerinde inanılmaz bi yoğunluk var işimi kolaylaştırırsanız inanılmaz mutlu olurum.
hadi herkes bildiği romantik şiirleri yazsın :) hazıra konma diyenler için göstereceği kaynaklar da kabulüm.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler
hadi herkes bildiği romantik şiirleri yazsın :) hazıra konma diyenler için göstereceği kaynaklar da kabulüm.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler
pc üzerinden outlook için kurduğum tüm mail adreslerini bi şekilde kullanıcı hesabı olarak eklemiş. her açışımda farklı bi mail adresiyle oturum açıp onun şifresini soruyor. girip açınca hemen yerel oturuma geçiş yap diyorum yeniden giriş yaptırıyo. işim bitip kapatmaya uğraştığımdaysa ekran kararıyo sistem kapanıyo ancak pc kapanmıyo. denedim belki güncellemedir bitince laptop güç ışığı söner diye ama sönmedi.
soru 1: bu hesapları kaldırmaya uğraştım admin olarak görünen hesap sürekli değişiyo. hangi hesapla giriş yaptırdıysa o hesap o oturumda admin olarak görünüyo ve kaldırmama izin vermiyo. ama oturumlar arası geçiş yapabileceğim bi yer de çıkmıyo girişte. yani onunla değil şununla giriş yap diyemiyorum. esas istediğim mail adresimle değil de sadece bi oturum adı ve şifreyle girmek
soru 2: yerel oturuma geçiş yapınca kayıtlı oturum arka planda açık kaldığından kapanmıyo olabilir mi? öyleyse oturumlar arası geçiş nasıl yapabilirim?
soru 3: daimi olarak yerel oturumla giriş yapmak istiyorum mail adresimle oturum açmak istemiyorum. bunun hesaplar dışında bi ayarı var mı?
soru 1: bu hesapları kaldırmaya uğraştım admin olarak görünen hesap sürekli değişiyo. hangi hesapla giriş yaptırdıysa o hesap o oturumda admin olarak görünüyo ve kaldırmama izin vermiyo. ama oturumlar arası geçiş yapabileceğim bi yer de çıkmıyo girişte. yani onunla değil şununla giriş yap diyemiyorum. esas istediğim mail adresimle değil de sadece bi oturum adı ve şifreyle girmek
soru 2: yerel oturuma geçiş yapınca kayıtlı oturum arka planda açık kaldığından kapanmıyo olabilir mi? öyleyse oturumlar arası geçiş nasıl yapabilirim?
soru 3: daimi olarak yerel oturumla giriş yapmak istiyorum mail adresimle oturum açmak istemiyorum. bunun hesaplar dışında bi ayarı var mı?
makyaj fırçası alayım derken bir sürü bilindik marka ürünler çıktı çok ucuza. ama en şaşırdığım the balm'ın nude dude, nude tude, meet matte, time balm, hot mama, sexy mama gibi normalde çok pahalı olduğunu bildiğim ürünlerin 5-6 dolara olmasıydı. sonra özellikle arattım fiyat aralıkları hep bu. hepsini birden oradan getirtsek burdan tek birinin fiyatına anca denk geliyo.
bu upucuz olanlar çakması mı yoksa bizdeki deli vergiler olmasa burada da satılacağı fiyat bunlara yakın mı olurdu? kutusu falan aynı hiç bi farkı yok arkadaştakiyle resimleri karşılaştırdık hiç bi farklılık bulamadık. kullanmasam bile sırf görüntü için alasım geldi kutularına bayılıyorum zaten de düğünden düğüne makyaj yaptığım için o paraları vermek istemiyorum.
%90 çakmadır da replika denen yine nispeten kaliteli malzemeden yapılanlardan mı yoksa sürdüğün yerde kanser yapan dandiklerden mi acaba? var mı bunlardan getirtip kullanan?
son soru: instagramda deli gibi satışları varmış mac, naked, the balm falan 20-25 liraya. onlar da muhtemelen bunları alıp satıyolardır dimi 1. kalite replika falan hikaye
bu upucuz olanlar çakması mı yoksa bizdeki deli vergiler olmasa burada da satılacağı fiyat bunlara yakın mı olurdu? kutusu falan aynı hiç bi farkı yok arkadaştakiyle resimleri karşılaştırdık hiç bi farklılık bulamadık. kullanmasam bile sırf görüntü için alasım geldi kutularına bayılıyorum zaten de düğünden düğüne makyaj yaptığım için o paraları vermek istemiyorum.
%90 çakmadır da replika denen yine nispeten kaliteli malzemeden yapılanlardan mı yoksa sürdüğün yerde kanser yapan dandiklerden mi acaba? var mı bunlardan getirtip kullanan?
son soru: instagramda deli gibi satışları varmış mac, naked, the balm falan 20-25 liraya. onlar da muhtemelen bunları alıp satıyolardır dimi 1. kalite replika falan hikaye
izin dönüşü mis gibi tazecik kahve alıp geldim işyerine, filtre kahvemi de yaparım ooh değmeyin keyfime derken öğrendim ki mal iş arkadaşlarımdan biri french press.i ödünç almış ve kırmış. ben gelmeden de o izne çıktı ne yenisini almış koymuş, ne haber vermiş öylece kaldım işyerinde kahvesiz. deli gibi de canım istiyo, çekilmiş kahve masadan buram buram koktukça kin doluyorum o gerizekalıya kırdığı için, kırdığı halde yenisini almadığı ya da ben alayım diye bana haber vermediği için.
her neyse işyerinde başka french press yok ama işyerinde makine olmamasına rağmen kağıt filtlerden var niye bilmiyorum. bardağın üstüne filtreyi yerleştirsem içine kahveyi koysam üstünden sıcak suyu döksem falan olmaz mı bu şekilde? ya da bu elimdekilerle bi şekilde o kahveyi nasıl içerim ben? kahve diye aklımı oynatcam içmem lazım bi şekilde.
her neyse işyerinde başka french press yok ama işyerinde makine olmamasına rağmen kağıt filtlerden var niye bilmiyorum. bardağın üstüne filtreyi yerleştirsem içine kahveyi koysam üstünden sıcak suyu döksem falan olmaz mı bu şekilde? ya da bu elimdekilerle bi şekilde o kahveyi nasıl içerim ben? kahve diye aklımı oynatcam içmem lazım bi şekilde.
yakın arkadaşların 3 gün 3 gece 3 ilde süren kına-düğün şölenleri neticesinde normalde günlük olarak bile makyaj yapmayan ben o kaosta gaza gelip her gün yeniden makyaj yaptırdım. üstelik de düğünlük makyaj. porselen dediler ama sanmıyorum 50tl.nin porselen makyaja yeteceğini :/ 2 düğün zaten küçük illerin daha da küçük ilçelerindeydi çok kaliteli bişey beklemedim ama herkes saça makyaja abanınca ben renksiz kalmıyım istedim.
her neyse netice itibariyle günün en hafif makyajını yaptırmış olsam da cildim alışkın olmadığından feci reaksiyon verdi. gözlerim kaşınmaktan uyku uyutmadı. ellerimi gözlerimden çekemiyorum resmen. özellikle göz pınarlarımın olduğu bölgeyi kaşımaktan yara yaptım artık. her akşam makyajımı güzelce çıkardım temizledim bebe şampuanıyla da gözlerimin içine kadar yıkadım ama bu kaşıntı beni öldürecek. şimdi de işyerindeyim bi sürü evrakla tozlu dosyalarla uğraşıyorum mikrop kaptırıp arpacık falan çıkartıcam diye ödüm kopuyo.
napsam da bu kaşıntı geçse. kolonyayı basıvericem yoksa. kör olurum falan ama yakarsa kaşıntısı geçer belki.
dip not: hiç bi kuafördeki ürünler bilinmedik dandik markalar değildi. aşırı kötü bi ürün kullanmadım yani.
her neyse netice itibariyle günün en hafif makyajını yaptırmış olsam da cildim alışkın olmadığından feci reaksiyon verdi. gözlerim kaşınmaktan uyku uyutmadı. ellerimi gözlerimden çekemiyorum resmen. özellikle göz pınarlarımın olduğu bölgeyi kaşımaktan yara yaptım artık. her akşam makyajımı güzelce çıkardım temizledim bebe şampuanıyla da gözlerimin içine kadar yıkadım ama bu kaşıntı beni öldürecek. şimdi de işyerindeyim bi sürü evrakla tozlu dosyalarla uğraşıyorum mikrop kaptırıp arpacık falan çıkartıcam diye ödüm kopuyo.
napsam da bu kaşıntı geçse. kolonyayı basıvericem yoksa. kör olurum falan ama yakarsa kaşıntısı geçer belki.
dip not: hiç bi kuafördeki ürünler bilinmedik dandik markalar değildi. aşırı kötü bi ürün kullanmadım yani.
pazar günü araba kiraladık bi güzel gezelim diye düşündük. garipçe dedik önce ama overrated dediler rumeli fenerini önerdiler bize de mantıklı geldi ancak hiç gitmedik görmedik oraları. bilen arkadaşların tavsiyelerine ihtiyacımız var? kahvaltı nedene yapılır, kaça patlar? şurayı da mutlaka gezin dediğiniz civar yerleri var mı? sabah çıkıp akşam dönecek kadar vakit harcanır mı? şurada mutlaka şunu yiyin dediğiniz bi yer var mı?
dün sonunda 8.1den kurtulup 10a yükselttim. 8.1 pc üzerinde kurulu gelmişti, sinir olmamın en büyük sebebi de türkçe dil seçeneğini seçtiğimizde yarısı türkçe yarısı ingilizce asimile bi halde kalmasıydı. dil sıkıntısından kurtulurum diye büyük umutlarla yükselttim ancak şimdi de tamamen ingilizce oldu.
upgrade ile single language kuruldu. dil seçeneklerinden türkçeyi seçince 2 tane yazı paketi indirmeye çalışıp indiremedi. biri handwriting diğerini hatırlayamıyorum. bunları indiremediği için mi türkçe olamadı yoksa single language yalnızca ingilizce olarak mı kullanılıyo bunu anlayamadım. kurulumu da tamamen ingilizce oldu. hata kodu paylaşan arkadaşlar vardı skrinşatlarda bir şey oldu falan yazıyodu mesela demek ki türkçe de olabiliyo olması lazım. benimki neden olmuyo delircem artık!
sorunsuz şekilde tamamen türkçe kullanmama yardımcı olacak arkadaşları bekliyorum. çünkü ben <3 türkçe, güzel anadilimiz, harika lisanımız.
upgrade ile single language kuruldu. dil seçeneklerinden türkçeyi seçince 2 tane yazı paketi indirmeye çalışıp indiremedi. biri handwriting diğerini hatırlayamıyorum. bunları indiremediği için mi türkçe olamadı yoksa single language yalnızca ingilizce olarak mı kullanılıyo bunu anlayamadım. kurulumu da tamamen ingilizce oldu. hata kodu paylaşan arkadaşlar vardı skrinşatlarda bir şey oldu falan yazıyodu mesela demek ki türkçe de olabiliyo olması lazım. benimki neden olmuyo delircem artık!
sorunsuz şekilde tamamen türkçe kullanmama yardımcı olacak arkadaşları bekliyorum. çünkü ben <3 türkçe, güzel anadilimiz, harika lisanımız.
küçük bi araştırma sonucu uzaktan yakına listeye şunları ekledim
iğneada (3 saat)
kıyıköy (2 saat 20 dk)
yalıköy (1 saat 40 dk) google maps tahmini trafiksiz süreler bunlar
derdimiz çok kalabalık bi yer olmasın, -bu yüzden kilyos, ağva ve şileyi eledim- apaçi kaynamasın kafa dinleyelim güzelce yüzelim, eğlenelim gelelim.
hangisini önerirsiniz?
yeni önerilere de açığım hatta ne kadar yakın o kadar iyi
iğneada (3 saat)
kıyıköy (2 saat 20 dk)
yalıköy (1 saat 40 dk) google maps tahmini trafiksiz süreler bunlar
derdimiz çok kalabalık bi yer olmasın, -bu yüzden kilyos, ağva ve şileyi eledim- apaçi kaynamasın kafa dinleyelim güzelce yüzelim, eğlenelim gelelim.
hangisini önerirsiniz?
yeni önerilere de açığım hatta ne kadar yakın o kadar iyi
selam arkadaşlar. bir dünya tatlısı olan 3 buçuk aylık kedimizin dün itibariyle yıllık aşıları tamamlandı. karma 1, karma 2, lösemi ve kuduz aşısı oldu. 22 haziranda da iç parazit aşısı ve dış parazit damlası yapıldı. ben parazit aşısını 2 ayda bir sanıyodum ama veteriner 22 ağustosa gün vermiş 2 ay arası olmuş acaba kafası karıştı da yanlış mı verdi yoksa yavru olunca daha mı sık yapılıyo emin olamadım. telefon etmeye de üşeniyorum bilen vardır diye size sorayım dedim.
bi de vet bize hem çok uzak, taksiyle git gel yapmak gerekiyo bi de üstüne aşı, ilaç masrafları binince yükümüzü bi hayli zorluyo açıkçası.
dediğim gibi tüm aşıları tam, asla çiğ bişey vermiyoruz. yalnızca kuru mama, arada bir yaş mama, zaman zaman yoğurt ve 1-2 lokmayı geçmeyecek şekilde sulu yemeklerin suyuna ekmeğin içini batırıp yediriyoruz. dışarıya çıkmıyo, başka kedilerle de birarada bulunmuyo.
yine de 2 ayda bir droncit aşı yaptırmak şart mı, yoksa bu şartlarda uygun dozda kontil ile de parazitle mücadele edebilir miyiz?
bi de vet droncit için kist aşısı dedi yani kedi tüyünü yutunca insanlarda kist oluşmasına sebep olan bakterinin oluşmasını engelliyo dedi. kontil bunu da engeller mi? koyun koyuna yatıyoruz çünkü, sarmaş dolaş haldeyiz bütün gece.
bi de vet bize hem çok uzak, taksiyle git gel yapmak gerekiyo bi de üstüne aşı, ilaç masrafları binince yükümüzü bi hayli zorluyo açıkçası.
dediğim gibi tüm aşıları tam, asla çiğ bişey vermiyoruz. yalnızca kuru mama, arada bir yaş mama, zaman zaman yoğurt ve 1-2 lokmayı geçmeyecek şekilde sulu yemeklerin suyuna ekmeğin içini batırıp yediriyoruz. dışarıya çıkmıyo, başka kedilerle de birarada bulunmuyo.
yine de 2 ayda bir droncit aşı yaptırmak şart mı, yoksa bu şartlarda uygun dozda kontil ile de parazitle mücadele edebilir miyiz?
bi de vet droncit için kist aşısı dedi yani kedi tüyünü yutunca insanlarda kist oluşmasına sebep olan bakterinin oluşmasını engelliyo dedi. kontil bunu da engeller mi? koyun koyuna yatıyoruz çünkü, sarmaş dolaş haldeyiz bütün gece.
bikaç hafta önce bana telefon geldi, anket yapmak istediklerini söylediler işim gücüm de yoktu olru dedim. önce medeni halimi sordu, evli olduğumu öğrenince mesleğimizi, aylık ortalama gelirimizi, nerede oturduğumuzu falan sordular zaten 4-5 soru sorup kapattı. dün de yeniden arayıp yapılan anket sonucunda ister bodrumdaki otellerinde, ister kütahyadaki termal tesislerinde kullanmak üzere 3 gün 3 gece konaklama ve tesislerde katıldığımız aktivite ücretleri onlardan, yol ve yemek bizden olacak şekilde tatil kazandınız dedi. kazandığımıza dair rezervasyon evraklarını almak için de ataşehirdeki ofislerine gitmemiz gerekiyomuş.
0532 696 34 52 nolu telefondan aradılar. telefonda truecaller kurulu ve adres izmir karşıyaka görünüyo. arayanın ismi de ayazlar turizm, ayarlar turizm, ayanlar turizm olabilir çünkü karakterler değişik çıkmış neticede 4. harf belirsiz.
belli bi çakallık var işin içinde de, acaba ataşehire gidince bize devremülk falan mı satmaya çalışcaklar, yoksa başımız belaya mı girecek ondan emin olamadım. telefonu netten arattığımda da başka bilgiye ulaşamadım. bi araştırayım diye şu an gelemem şehir dışındayım on gün kadar dedim. napıyım engelliyim mi arayan numarayı?
var mı başka aranan benim gibi?
0532 696 34 52 nolu telefondan aradılar. telefonda truecaller kurulu ve adres izmir karşıyaka görünüyo. arayanın ismi de ayazlar turizm, ayarlar turizm, ayanlar turizm olabilir çünkü karakterler değişik çıkmış neticede 4. harf belirsiz.
belli bi çakallık var işin içinde de, acaba ataşehire gidince bize devremülk falan mı satmaya çalışcaklar, yoksa başımız belaya mı girecek ondan emin olamadım. telefonu netten arattığımda da başka bilgiye ulaşamadım. bi araştırayım diye şu an gelemem şehir dışındayım on gün kadar dedim. napıyım engelliyim mi arayan numarayı?
var mı başka aranan benim gibi?
yaklaşık 5 haftadır bizimle olan dünya tatlısı bi kızçemiz var. önümüzdeki aydan itibaren 6-8 ağustos arası, 20-25 ağustos arası ve 28 ağustos - 4 eylül arası evde olamayacağız. annemler bize çok yakın oturuyo, bu yüzden akşamları gittiğimizde kediciği de götürüyoruz ve annem babam kardeşim deli gibi seviyolar zaten. her gittiğimizde yepisyeni oyuncaklar, gurme yaş mamalar evde bekliyo oluyo. kedicik de eve de onlara da alıştı hemen, zaten çok sıcakkanlı bi minnak.
çok da uzun olmayan sürelerde peşpeşe evde olamıycaz, az daha büyük olsa hiç tereddüt etmem evde kalsın derim annemler her gün en az 1 kere gelir bakar zaten hiç düzenini bozmam ama çok küçük olduğu için biz yokken annemlere bıraksam kendini terkedilmiş gibi mi hisseder yoksa yalnız kalmaması daha mı iyi? çok kısa aralıklarla bi ev bi annemler gidip gelecek sorun olur mu ki? sürekli mekan değiştirmek psikolojisini bozar mı?
çok da uzun olmayan sürelerde peşpeşe evde olamıycaz, az daha büyük olsa hiç tereddüt etmem evde kalsın derim annemler her gün en az 1 kere gelir bakar zaten hiç düzenini bozmam ama çok küçük olduğu için biz yokken annemlere bıraksam kendini terkedilmiş gibi mi hisseder yoksa yalnız kalmaması daha mı iyi? çok kısa aralıklarla bi ev bi annemler gidip gelecek sorun olur mu ki? sürekli mekan değiştirmek psikolojisini bozar mı?
malum bayrama az kaldı. hazır yarın da evdeyken güzelce perdeleri, halıları ve koltuğu temizleyelim diyoruz. aslında halı ve koltuk temizliği için firma çağırmayı istiyodum ama oyalanıp vakti geçirince hepsi dolmuş mecburen elde halletmek gerekicek.
perdelerden tüller için sanırım kosla tül yıkama deterjanı ve tül parlatıcısı en iyi seçenek. yorumları hep iyiydi fake değilse. kullanıp da memnun kalmayan varsa yorumlarını beklerim. alternatif ürün seçeneklerine de açığım.
halı için de yine koslanın halı şampuanı varmış, pek yorum göremedim kullanan varsa bunun hakkında da bilgi alabilirim iyi mi kötü mü veya alternatif ürün için.
en zor kısmı koltuklar. keten kaplama beyaz renk üstüne çiçekli koltuklarımız var. camın önünde durdukları için iyice tozlandılar ve kol koyduğumuz yerler iyice kirlendi. kumaşa zarar vermeden bu koldukları güzelce beyazlatmam lazım. direkt veya karıştırarak kullanılacak ürün tavsiyelerine ihtiyacım var. akşam eve giderken alışverişimi yapıp sabahtan işe başlicam öğlene kadar biterse yarına kadar da ancak kurur diye düşünüyorum.
perdelerden tüller için sanırım kosla tül yıkama deterjanı ve tül parlatıcısı en iyi seçenek. yorumları hep iyiydi fake değilse. kullanıp da memnun kalmayan varsa yorumlarını beklerim. alternatif ürün seçeneklerine de açığım.
halı için de yine koslanın halı şampuanı varmış, pek yorum göremedim kullanan varsa bunun hakkında da bilgi alabilirim iyi mi kötü mü veya alternatif ürün için.
en zor kısmı koltuklar. keten kaplama beyaz renk üstüne çiçekli koltuklarımız var. camın önünde durdukları için iyice tozlandılar ve kol koyduğumuz yerler iyice kirlendi. kumaşa zarar vermeden bu koldukları güzelce beyazlatmam lazım. direkt veya karıştırarak kullanılacak ürün tavsiyelerine ihtiyacım var. akşam eve giderken alışverişimi yapıp sabahtan işe başlicam öğlene kadar biterse yarına kadar da ancak kurur diye düşünüyorum.
bayram sonrası 3-4 günlüğüne avşaya gidelim diyoruz ama önceki senelerde gidenler çok denizanası var denizi çok kirlenmiş falan demişlerdi. hem ist.a yakın, hem fiyatlar makul diye cazip gelmeye başladı yakın zamanda giden var mı ne durumda denizi? hatta kalıp da memnun kaldığınız pansiyonlar varsa isimlerini de alabilirim.
dünyanın en saçma ama can sıkıcı problemini yazıcam şimdi. sevdicek kişisi yemek konusunda fazla nazlı. en basiti evde mikrodalga fırın varken yemekleri ille ocakta ısıttırır mikrodalganın ısıttığı yemek güzel olmuyomuş ona göre. o görmeden mikrodalgada ısıtıp masaya getirirsem bilmeden yiyo anlamıyo bile. ama gördüyse bu çok kurumuş ocakta ısıtsaydın keşke tadıyla yeseydik vs demeye başlıyo.
yaz gününde bile çorba içiyo ve çorbasının kaynar olması konusunda takıntılı. çorbayı da son dakikaya bırakıp o telaşeye katmayı sevmiyorum. işten gelince ilk işim çorbayı yapmak oluyo. yemeğe oturmaya yakın ısıtıp getiriyodum ille en son çorbayı yap ben çok kaynar içmeyi seviyorum diyo. bunu misafir varken de istiyo ama. kimse o kadar kaynar sevmiyo, insanlar iki saat çorbanın soğumasını bekliyo onun nazı yüzünden. ben de çareyi önceden diğerlerimizin kaselerine koyup onunkini iyice kaynatıp yemeden hemen önce sofraya getirmekte buldum. ama zaten misafir telaşı varken bi de onun kendine has isteklerde bulunmasına sinir oluyorum işimin üstüne iş katıyo diye. biz bizeyken yapsın eyvallah da hep özel muamele peşinde.
malum ramazan ayı oruç da tutuyoruz artık. zaten gün boyu aç durunca açlığa alışmış oluyoruz çok yemek yiyemiyoruz. tek derdimiz su içmek oluyo iki bardak su içince de yemek bile aramıyo gözümüz. bunu kendisi de biliyo. her akşam yarına çorbayla salatayla geçiştirelim ziyan oluyo yemekler demesine rağmen ertesi gün daha öğlen olmadan telefon edip akşama şunu yapalım şunu yiyelim demeye başlıyo. bak yiyemicez yazık günah diyorum, yapmaya üşeniyorum demiyosun da falan diyip üste çıkmaya çalışıyo. yav he he diyip malzeme alıp yapıyorum ben de suratını çekmemek için.
işin kötü tarafı işten gelince zaten gücüm kalmamış oluyo. yoğun çalışan insanım, gün içinde çok yoruluyorum. oruçlu da olunca iyice pilim bitiyo. işten gelince 1 saat kadar uyuyup öyle yemek hazırlamaya başlıyorum. fakat kendisi en basit yemeği bile zorlaştırmaya bayılıyo!
mesela dün biber dolması yapayım dedim zeytinyağlı, serin serin yeriz. normalde içini kavurup biberleri doldurup tencerede pişiriyorum ben, annemden de öyle gördüm. tutturdu önce biberleri yağda kızartalım, sonra tencerede pişirelim en son fırına atalım. ya dedim ben bi dolmayla bu kadar uğraşırsam yanına çorba, makarna, salata da istiyosun gel yardım et o zaman yetişmicek yoksa. kalmış iftara 1 saat hepsini son dakika beyan ediyo. en son tamam ben dolmayı hallederim sen ötekileri yap dedi, içeri gitmiş uyumuş ben de sonradan farkettim. iftara yarım saat kala artık kızartmalı yapamayız yetişmez sen bildiğin gibi yap dedi onu da bana kitledi sofrayı kurdu sadece. benim iki ayağımı bi pabuca soktu durduk yere.
bugün de iş çıkışı kediyi vet.e götürücez akşam 8 buçuğa doğru anca evde olcaz. dünden konuştuk buzlukta döner var gelirken lavaş alırız, döneri pişiririz yanına domates yeşillik turşu vs koyar dürüm yapar yeriz anca o yetişir iftara diye. dünden çorba da var zaten ikisi yeter dedik anlaştık.
az önce telefon etti diyo ki ben yanına pilav istiyorum dürümden vazgeçtim dürümle doymam. vakit az yetişmez zaten yorgun gelcez pilavı da yarın yersin dedim bisürü konuştu kedi için bi saat yol yürüyosun bana bi pilav yapmak mı zor geldi şimdi diye.
tek tek bakınca çok basit problemler ama hem iş yorgunluğu, hem orucun verdiği sinirle iyice gerilmeye başladım. kavgacı bi insan değilim çemkirmek istemiyorum o yüzden ama ben bişey demedikçe daha da sınırları zorlayıp üstüme geliyo gibi. dayanamayıp çıngar çıkarcam en sonunda.
ne yapiim, tatlı dille daha kaç kere anlatabilirim bilmiyorum. her iftardan sonra bak bi sürü şey istedin yine kaldı yemekler diyorum. evet yaa yarın az yapalım diyo ertesi gün yine aynı şeyleri yaşıyoruz. ben mi abartıyorum yoksa abartılacak bi durum mu çıkamadım işin içinden
edit: adamı iyice gömmüşüm gibi oldu normalde böyle değil, oruçluyken bu hale geldi. normalde yemeğe de temizliğe de yardım eder ama yeni yeni böyle huylar edindi.
edit 2: anne evinde hiç şımartılmadı üstelik. ısıtmaya üşendiğinden buzdolabındaki soğuk pilavın üstüne ketçap döküp yiyen adamdı ne ara masterchef oldu ben de anlamıyorum ipin ucu birden kaçtı.
yaz gününde bile çorba içiyo ve çorbasının kaynar olması konusunda takıntılı. çorbayı da son dakikaya bırakıp o telaşeye katmayı sevmiyorum. işten gelince ilk işim çorbayı yapmak oluyo. yemeğe oturmaya yakın ısıtıp getiriyodum ille en son çorbayı yap ben çok kaynar içmeyi seviyorum diyo. bunu misafir varken de istiyo ama. kimse o kadar kaynar sevmiyo, insanlar iki saat çorbanın soğumasını bekliyo onun nazı yüzünden. ben de çareyi önceden diğerlerimizin kaselerine koyup onunkini iyice kaynatıp yemeden hemen önce sofraya getirmekte buldum. ama zaten misafir telaşı varken bi de onun kendine has isteklerde bulunmasına sinir oluyorum işimin üstüne iş katıyo diye. biz bizeyken yapsın eyvallah da hep özel muamele peşinde.
malum ramazan ayı oruç da tutuyoruz artık. zaten gün boyu aç durunca açlığa alışmış oluyoruz çok yemek yiyemiyoruz. tek derdimiz su içmek oluyo iki bardak su içince de yemek bile aramıyo gözümüz. bunu kendisi de biliyo. her akşam yarına çorbayla salatayla geçiştirelim ziyan oluyo yemekler demesine rağmen ertesi gün daha öğlen olmadan telefon edip akşama şunu yapalım şunu yiyelim demeye başlıyo. bak yiyemicez yazık günah diyorum, yapmaya üşeniyorum demiyosun da falan diyip üste çıkmaya çalışıyo. yav he he diyip malzeme alıp yapıyorum ben de suratını çekmemek için.
işin kötü tarafı işten gelince zaten gücüm kalmamış oluyo. yoğun çalışan insanım, gün içinde çok yoruluyorum. oruçlu da olunca iyice pilim bitiyo. işten gelince 1 saat kadar uyuyup öyle yemek hazırlamaya başlıyorum. fakat kendisi en basit yemeği bile zorlaştırmaya bayılıyo!
mesela dün biber dolması yapayım dedim zeytinyağlı, serin serin yeriz. normalde içini kavurup biberleri doldurup tencerede pişiriyorum ben, annemden de öyle gördüm. tutturdu önce biberleri yağda kızartalım, sonra tencerede pişirelim en son fırına atalım. ya dedim ben bi dolmayla bu kadar uğraşırsam yanına çorba, makarna, salata da istiyosun gel yardım et o zaman yetişmicek yoksa. kalmış iftara 1 saat hepsini son dakika beyan ediyo. en son tamam ben dolmayı hallederim sen ötekileri yap dedi, içeri gitmiş uyumuş ben de sonradan farkettim. iftara yarım saat kala artık kızartmalı yapamayız yetişmez sen bildiğin gibi yap dedi onu da bana kitledi sofrayı kurdu sadece. benim iki ayağımı bi pabuca soktu durduk yere.
bugün de iş çıkışı kediyi vet.e götürücez akşam 8 buçuğa doğru anca evde olcaz. dünden konuştuk buzlukta döner var gelirken lavaş alırız, döneri pişiririz yanına domates yeşillik turşu vs koyar dürüm yapar yeriz anca o yetişir iftara diye. dünden çorba da var zaten ikisi yeter dedik anlaştık.
az önce telefon etti diyo ki ben yanına pilav istiyorum dürümden vazgeçtim dürümle doymam. vakit az yetişmez zaten yorgun gelcez pilavı da yarın yersin dedim bisürü konuştu kedi için bi saat yol yürüyosun bana bi pilav yapmak mı zor geldi şimdi diye.
tek tek bakınca çok basit problemler ama hem iş yorgunluğu, hem orucun verdiği sinirle iyice gerilmeye başladım. kavgacı bi insan değilim çemkirmek istemiyorum o yüzden ama ben bişey demedikçe daha da sınırları zorlayıp üstüme geliyo gibi. dayanamayıp çıngar çıkarcam en sonunda.
ne yapiim, tatlı dille daha kaç kere anlatabilirim bilmiyorum. her iftardan sonra bak bi sürü şey istedin yine kaldı yemekler diyorum. evet yaa yarın az yapalım diyo ertesi gün yine aynı şeyleri yaşıyoruz. ben mi abartıyorum yoksa abartılacak bi durum mu çıkamadım işin içinden
edit: adamı iyice gömmüşüm gibi oldu normalde böyle değil, oruçluyken bu hale geldi. normalde yemeğe de temizliğe de yardım eder ama yeni yeni böyle huylar edindi.
edit 2: anne evinde hiç şımartılmadı üstelik. ısıtmaya üşendiğinden buzdolabındaki soğuk pilavın üstüne ketçap döküp yiyen adamdı ne ara masterchef oldu ben de anlamıyorum ipin ucu birden kaçtı.
selam duyurucu dostlarım...
eve ps4 alalım diyoruz ama oyun fiyatları konusunda çok bilgimiz yok. sanırım henüz kırılmışı çıkmadı ps4 dimi? yani torrentten beleşe indirip oynama gibi bi seçeneğimiz yok henüz diye biliyorum yanlışsam düzeltin.
peki beleş dışında atıyorum ben bi oyun aldım arkadaş da bi oyun aldı yükledik konsolun hafızada kayıtlı diyelim sonra biz bu oyunları değiştirip kendi konsolumuzda her ikisini de oynayabiliyo muyuz? yoksa orijinal cd olmadan oynanmıyo mu?
psn hesabı falan bişeyler duydum onda tam olarak nasıl oynanıyo? biri şifresini verip onun hesabından mı giriş yapıyoruz nedir tam durum?
steam'de indirimleri kovalayıp indirerek oynayabiliyoruz ama dimi?
bi de son soru oyun fiyatları doların durumuna göre güncellenip artıyo mu yoksa aşağı yukarı hep aynı fiyatlar mı?
cevaplayanlara şimdiden teşekkürler
eve ps4 alalım diyoruz ama oyun fiyatları konusunda çok bilgimiz yok. sanırım henüz kırılmışı çıkmadı ps4 dimi? yani torrentten beleşe indirip oynama gibi bi seçeneğimiz yok henüz diye biliyorum yanlışsam düzeltin.
peki beleş dışında atıyorum ben bi oyun aldım arkadaş da bi oyun aldı yükledik konsolun hafızada kayıtlı diyelim sonra biz bu oyunları değiştirip kendi konsolumuzda her ikisini de oynayabiliyo muyuz? yoksa orijinal cd olmadan oynanmıyo mu?
psn hesabı falan bişeyler duydum onda tam olarak nasıl oynanıyo? biri şifresini verip onun hesabından mı giriş yapıyoruz nedir tam durum?
steam'de indirimleri kovalayıp indirerek oynayabiliyoruz ama dimi?
bi de son soru oyun fiyatları doların durumuna göre güncellenip artıyo mu yoksa aşağı yukarı hep aynı fiyatlar mı?
cevaplayanlara şimdiden teşekkürler
selam canımlar...
astımlı olduğum için toz deterjanların kokusu beni çok öksürtüyo. o yüzden her çamaşıra rengine göre perwoll, beyazlara da ekstra beyazlar için perwoll+çamaşır suyu kullanıyorum. ama gördüğüm kadarıyla perwoll reklamlardaki gibi renkleri soldurmadan yıkamayı bırakın lekeyi de olduğu gibi bırakıyo. rengini de gayet solduruyo üstelik.
artık kokusunu, öksürmeyi geçtim tek yıkamada mükemmel leke çıkaran çamaşır deterjanı tavsiyelerinize ihtiyacım var. siz neler kullanıyosunuz?beyaz için ayrı, renkli için ayrı mı yoksa tek deterjanla herşeyi yıkıyo musunuz? toz, sıvı, kapsül, tablet alayı kabulüm yeter ki leke çıkarsın.
astımlı olduğum için toz deterjanların kokusu beni çok öksürtüyo. o yüzden her çamaşıra rengine göre perwoll, beyazlara da ekstra beyazlar için perwoll+çamaşır suyu kullanıyorum. ama gördüğüm kadarıyla perwoll reklamlardaki gibi renkleri soldurmadan yıkamayı bırakın lekeyi de olduğu gibi bırakıyo. rengini de gayet solduruyo üstelik.
artık kokusunu, öksürmeyi geçtim tek yıkamada mükemmel leke çıkaran çamaşır deterjanı tavsiyelerinize ihtiyacım var. siz neler kullanıyosunuz?beyaz için ayrı, renkli için ayrı mı yoksa tek deterjanla herşeyi yıkıyo musunuz? toz, sıvı, kapsül, tablet alayı kabulüm yeter ki leke çıkarsın.
selam kedici duyuru panpalarım...
yaklaşık 3 haftadır 11 haftalık bi kedicikle beraberiz. biz onu aşırı seviyoruz da bazı hareketlerine anlam veremiyorum. mesela sabah uyanır uyanmaz yanına gidiyorum kucağımda yatıyo, kendini sevdiriyo sonrasında yüzünü yüzüme yaklaştırıp iki patisiyle yanaklarımdan tutup burnumu yalıyo, yanaklarını yüzüme sürüyo, burnunu burnuma ağzıma sürüyo falan o kadar tatlı ki! fakat bu sevgi dolu sürünmelerin hemen akabinde de birden deliriyo patileriyle elimi kolumu yakalayıp ısırmaya, çekiştirmeye çalışıyo.
ben bu sürtünme mevzusunu sevgi gösterisi diye düşünüyorum ama sonrasındaki bu delirircesine oynama, çekiştirme durumu bişey istediği anlamına mı geliyo? maması, suyu hep hazır, tuvaleti hep temiz bu arada. ama sanki bişe için yalakalık yapıyo istediğini alamayınca da hırçınlaşıyo da ben mi anlamıyorum diye şüpheye düştüm.
var mı bilgisi olan?
yaklaşık 3 haftadır 11 haftalık bi kedicikle beraberiz. biz onu aşırı seviyoruz da bazı hareketlerine anlam veremiyorum. mesela sabah uyanır uyanmaz yanına gidiyorum kucağımda yatıyo, kendini sevdiriyo sonrasında yüzünü yüzüme yaklaştırıp iki patisiyle yanaklarımdan tutup burnumu yalıyo, yanaklarını yüzüme sürüyo, burnunu burnuma ağzıma sürüyo falan o kadar tatlı ki! fakat bu sevgi dolu sürünmelerin hemen akabinde de birden deliriyo patileriyle elimi kolumu yakalayıp ısırmaya, çekiştirmeye çalışıyo.
ben bu sürtünme mevzusunu sevgi gösterisi diye düşünüyorum ama sonrasındaki bu delirircesine oynama, çekiştirme durumu bişey istediği anlamına mı geliyo? maması, suyu hep hazır, tuvaleti hep temiz bu arada. ama sanki bişe için yalakalık yapıyo istediğini alamayınca da hırçınlaşıyo da ben mi anlamıyorum diye şüpheye düştüm.
var mı bilgisi olan?
hazır olun deli gibi uzun yazı geliyo...
işyerindeki şefim dünyalar tatlısı bi adam. inanılmaz kibar, hoş sohbet, neşeli, şakacı vs. hepimize baba gibi davranıyo adeta. birimizin başı sıkışsa ilk o koşar, derdimizi dinler çözüm arar kısacası on numara bi insandır. sohbet ederken de deli gibi eğleniriz, çok hazırcevaptır gelir laf atar benim de ağzım az çok laf yapar çok güleriz birlikteyken.
ama çalışma esnasında bambaşka bi adam oluyo. 5 kişilik bi birimiz bi tek ben hatun kişi şef de dahil kalanlar erkek. içlerinden kıdemlileri benim. genel olarak da ben bu birim kurulduğunda işe başladım, şef de dahil diğerleri sonra geldi önceden başka bi şefle çalışıyodum. haliyle işleri en ince detayına kadar bilen benim.
yeni şefim inanılmaz takıntılı bi adam. mesela birime gelen tüm evrakların zımbaları sökülür tam onun istediği yerden yeniden zımbalanır. bu işin istisnası yoktur ille o zımbalar sökülüp yenilenecek. o öyle istiyomuş. bu en basit örnek işte daha çok var da genel olarak konuya hakim olun diye yazdım.
en çok yazı yazan benim, haliyle o yoğunlukta en çok hata yapan da benim. hataya da asla affı yok. herkesin içinde konuşup şakayla karışık laf sokar, rezil eder. hata dediğim de öyle büyük hatalar değil ya tarih yazarken rakam yanlış olmuştur, ya isim yazarken harf hatası yapmışımdır telafisi mümkün olmayan hatalar değil yani yeni çıktı alınıp ya da daksille düzeltilebilecek şeyler. en ufak bi hatada konuşur konuşur konuşur burnundan getirir. ben zaten eleştiriye açık bi insan değilim. hele ki böyle 4 kişinin içinde dalga konusu yapılmak sanmıyorum ki kimsenin hoşuna gitsin.
defalarca konuştum yapma böyle dedim, böyle beni hatadan uzaklaştırırım diye düşünüyosan vazgeç daha çok strese girip daha çok hata yapıyorum dedim. aman çok abartıyosun yabancı yok aramızda vs. dedi. evet yabancı yok ama yine de hoşlanmadığımı uzun uzun anlamtama rağmen aynı şeye devam ediyo. bugün de benim elimde 20 evrak varken diğerlerinin elinde 2şer evrak olmasına rağmen dün yazdığım bi yazıda virgül eksik kaldı diye 1000 sayfanın üzerinde tarama verdi ceza olarak. tarayıcımız da nuh nebiden kalma zaten çoklu tararken 10 sayfadan fazla koyamıyoruz azar azar tarıyoruz en az 1 saatimi makine başında kaybedicem. tararken elindeki yazılar nasıl hatasız yazacağını düşün bu arada dedi gülerek. diğerleri de sırıtıyo pis pis. o böyle yaptıkça diğer arkadaşlar da beni ciddiye almamaya başladı işin kötüsü.
taramayı yaptım bitirdim yazılarıma başlarken surat astım ister istemez. gördü beni bu sefer de "hee kakamel bugün kocasıyla kavga etmiş anlaşılan, suratından okunuyo" dedi geçerken gülüşüp durdular. surat asmamın sebebinin kendisi olabileceğini bile düşünmüyo öyle rahat.
az önce de evrakın eklerini yazarken avukatın kestiği serbest meslek makbuzunun 2 nüshasını 2 adet diye yazdım. meğer iki nüsha tek adet diye yazılması lazımmış çatlayana kadar güldü sen bunu nasıl bilmezsin hayret bişe ya hiç mi bişe öğretmediler sana vs. konuştu durdu. diğerlerine de anlata anlata gülüyo. sanki her gün serbest meslek makbuzu geçiyo elime nerden bilcem ben onu bi sürü sinirlendim kendimi yiyorum şu an. zaten bu mevzudan sonra buraya yazmaya karar verdim.
durduk yere yalancılıkla suçlaması var bi de. bana havale etmediği evrakların bende olduğunu inat ediyo neden vaktinde yazmadın diye fırça atıyo. bende yok olanları zaten sistemden görüp hemen yazıyorum diyorum ki gerçekten de bugüne kadar bana gelen evrakları 2. güne bile bırakmış değilim aynı gün yazarım o yoğunlukta kaynar unutulur diye korkumdan. ille de sana yolladım diye diretti. sistemden araştırınca evrakları diğer arkadaşa havale ettiğini gördü. bu sefer de "sen çok yoğunum diye sendeki evrakı ona yollamışın gibi geldi bana ama neyse" dedi. dedim öyle olsa sistemden benim yolladığım da görünürdü bak senin yolladığın tarih saat görünüyo zaten dedim. "neyse inanmadım ama inanmış gibi yapayım" dedi gülerek. göz göre göre suçsuz yere yalancılıkla itham ediyo
mahkemeden evrak gelmiş tebligat zarfıyla mahkeme kararı farklı kişilere ait, yanlış yollamışlar. onu gördü diyo demek ki orada da kakamel gibi aklı bi karış havada bi kız çocuk var ondan olmuş olabilir vs.
dediğim gibi bu yaptıkları ona yanlış gelmiyo anlatsam da farketmiyo. çalışma zamanları dışında muhabbeti süper, bana da kız çocuk der, içişleri bakanı der, patroniçe der zaman zaman da belirtir ben yokken buraların sahibi kakameldir saygıda kusur etmeyesiniz ona göre diye ama kendisi beni dalga konusu yaparak bu itibarı zedeliyo.
diğer arkadaşların üzerine bu kadar gitmiyo. ne iş yükleri benim kadar çok, ne de yedikleri azar. sorduğumda senden beklentimle onlardan beklentim bir değil. onlar goygoycu günü geçiriyo sen yarın önemli yerlere geliceksin iş hayatında daha çok manyaklarla muhattap olcaksın benimki seni onlara hazırlama süreci sadece diyo.
kendince iyi şeyler yaptığını düşünüyo ama benim için böyle değil. ne yapsam, başka ne şekilde konuşsam da bana böyle davranmasını bıraktırabilsem. asla aram bozulsun istemiyorum çünkü, tatlı tatlı konuşmam lazım.
işyerindeki şefim dünyalar tatlısı bi adam. inanılmaz kibar, hoş sohbet, neşeli, şakacı vs. hepimize baba gibi davranıyo adeta. birimizin başı sıkışsa ilk o koşar, derdimizi dinler çözüm arar kısacası on numara bi insandır. sohbet ederken de deli gibi eğleniriz, çok hazırcevaptır gelir laf atar benim de ağzım az çok laf yapar çok güleriz birlikteyken.
ama çalışma esnasında bambaşka bi adam oluyo. 5 kişilik bi birimiz bi tek ben hatun kişi şef de dahil kalanlar erkek. içlerinden kıdemlileri benim. genel olarak da ben bu birim kurulduğunda işe başladım, şef de dahil diğerleri sonra geldi önceden başka bi şefle çalışıyodum. haliyle işleri en ince detayına kadar bilen benim.
yeni şefim inanılmaz takıntılı bi adam. mesela birime gelen tüm evrakların zımbaları sökülür tam onun istediği yerden yeniden zımbalanır. bu işin istisnası yoktur ille o zımbalar sökülüp yenilenecek. o öyle istiyomuş. bu en basit örnek işte daha çok var da genel olarak konuya hakim olun diye yazdım.
en çok yazı yazan benim, haliyle o yoğunlukta en çok hata yapan da benim. hataya da asla affı yok. herkesin içinde konuşup şakayla karışık laf sokar, rezil eder. hata dediğim de öyle büyük hatalar değil ya tarih yazarken rakam yanlış olmuştur, ya isim yazarken harf hatası yapmışımdır telafisi mümkün olmayan hatalar değil yani yeni çıktı alınıp ya da daksille düzeltilebilecek şeyler. en ufak bi hatada konuşur konuşur konuşur burnundan getirir. ben zaten eleştiriye açık bi insan değilim. hele ki böyle 4 kişinin içinde dalga konusu yapılmak sanmıyorum ki kimsenin hoşuna gitsin.
defalarca konuştum yapma böyle dedim, böyle beni hatadan uzaklaştırırım diye düşünüyosan vazgeç daha çok strese girip daha çok hata yapıyorum dedim. aman çok abartıyosun yabancı yok aramızda vs. dedi. evet yabancı yok ama yine de hoşlanmadığımı uzun uzun anlamtama rağmen aynı şeye devam ediyo. bugün de benim elimde 20 evrak varken diğerlerinin elinde 2şer evrak olmasına rağmen dün yazdığım bi yazıda virgül eksik kaldı diye 1000 sayfanın üzerinde tarama verdi ceza olarak. tarayıcımız da nuh nebiden kalma zaten çoklu tararken 10 sayfadan fazla koyamıyoruz azar azar tarıyoruz en az 1 saatimi makine başında kaybedicem. tararken elindeki yazılar nasıl hatasız yazacağını düşün bu arada dedi gülerek. diğerleri de sırıtıyo pis pis. o böyle yaptıkça diğer arkadaşlar da beni ciddiye almamaya başladı işin kötüsü.
taramayı yaptım bitirdim yazılarıma başlarken surat astım ister istemez. gördü beni bu sefer de "hee kakamel bugün kocasıyla kavga etmiş anlaşılan, suratından okunuyo" dedi geçerken gülüşüp durdular. surat asmamın sebebinin kendisi olabileceğini bile düşünmüyo öyle rahat.
az önce de evrakın eklerini yazarken avukatın kestiği serbest meslek makbuzunun 2 nüshasını 2 adet diye yazdım. meğer iki nüsha tek adet diye yazılması lazımmış çatlayana kadar güldü sen bunu nasıl bilmezsin hayret bişe ya hiç mi bişe öğretmediler sana vs. konuştu durdu. diğerlerine de anlata anlata gülüyo. sanki her gün serbest meslek makbuzu geçiyo elime nerden bilcem ben onu bi sürü sinirlendim kendimi yiyorum şu an. zaten bu mevzudan sonra buraya yazmaya karar verdim.
durduk yere yalancılıkla suçlaması var bi de. bana havale etmediği evrakların bende olduğunu inat ediyo neden vaktinde yazmadın diye fırça atıyo. bende yok olanları zaten sistemden görüp hemen yazıyorum diyorum ki gerçekten de bugüne kadar bana gelen evrakları 2. güne bile bırakmış değilim aynı gün yazarım o yoğunlukta kaynar unutulur diye korkumdan. ille de sana yolladım diye diretti. sistemden araştırınca evrakları diğer arkadaşa havale ettiğini gördü. bu sefer de "sen çok yoğunum diye sendeki evrakı ona yollamışın gibi geldi bana ama neyse" dedi. dedim öyle olsa sistemden benim yolladığım da görünürdü bak senin yolladığın tarih saat görünüyo zaten dedim. "neyse inanmadım ama inanmış gibi yapayım" dedi gülerek. göz göre göre suçsuz yere yalancılıkla itham ediyo
mahkemeden evrak gelmiş tebligat zarfıyla mahkeme kararı farklı kişilere ait, yanlış yollamışlar. onu gördü diyo demek ki orada da kakamel gibi aklı bi karış havada bi kız çocuk var ondan olmuş olabilir vs.
dediğim gibi bu yaptıkları ona yanlış gelmiyo anlatsam da farketmiyo. çalışma zamanları dışında muhabbeti süper, bana da kız çocuk der, içişleri bakanı der, patroniçe der zaman zaman da belirtir ben yokken buraların sahibi kakameldir saygıda kusur etmeyesiniz ona göre diye ama kendisi beni dalga konusu yaparak bu itibarı zedeliyo.
diğer arkadaşların üzerine bu kadar gitmiyo. ne iş yükleri benim kadar çok, ne de yedikleri azar. sorduğumda senden beklentimle onlardan beklentim bir değil. onlar goygoycu günü geçiriyo sen yarın önemli yerlere geliceksin iş hayatında daha çok manyaklarla muhattap olcaksın benimki seni onlara hazırlama süreci sadece diyo.
kendince iyi şeyler yaptığını düşünüyo ama benim için böyle değil. ne yapsam, başka ne şekilde konuşsam da bana böyle davranmasını bıraktırabilsem. asla aram bozulsun istemiyorum çünkü, tatlı tatlı konuşmam lazım.
www.eksiduyuru.com linkteki bi önceki duyurumda anlattığım olaydan sonra veteriner odasına ve facebook üzerinden kliniğin sayfasında şikayetimi yaptıktan sonra veteriner hanım mesajla bana ulaşıp yaptığının yanlış olduğunu söyleyip özür diledi ve umarım telafi edebiliriz yazmış. en azından hatasını anlayıp düzeltmek için bi adımda bulundu diye mesajını cevapsız bırakmak istemiyorum ama ne yazacağımı da bilemiyorum. telafiden kasıt ne mesela sonraki aşı benden falan demiş olsa eyvallah da bunu da bilmeyince ne cevap versem bilemedim.
hadi bana akıl verin :)
hadi bana akıl verin :)
dün 2 buçuk aylık kedimi ilk karma aşısını yaptırmak üzere veterinere götürdüm. normalde mükemmel bi veteriner hekimimiz var ancak eve biraz uzak. arabamız yok, kedicik de otobüste vs gidemiyo çok korkuyo yürüyerek gitmek de yarım saate yakın bi vakit alıyo. normalde kutudan korktuğu için bi şalı anakucağı gibi omzumdan dolayıp içine yatırıp geze dolaşa gidip geliyoduk ancak dün çok yorgun olduğum için kardeşimi arayıp eve yakın olan ve önceki kedimi de sürekli götürdüğüm veterinerden bilgi almasını istedim.
akşam iş çıkışı hem yorgunluk, hem de iftara misafirim olduğundan işlerimin çabuk bitmesi için kardeşimin görüştüğü veterinere gittim. biz gittiğimizde veteriner kadın telefonda konuşuyodu. içeri girdik ne bi hoş geldiniz dedi, ne buyrun oturun hemen ilgilenicem dedi yokmuşuz gibi davrandı adeta. doğum haritası mı, yıldız haritası mı ne çıkartıcakmış onunla ilgili yaklaşık 20-25 dk telefonla konuştu bize hiç tepki vermeden. sonunda dayanamadım çok sinirlendim, "rahatsız ediyosak biz çıkalım" dedim suratını ekşitti, telefondaki arkadaşına "canikom ben seni sonra arıycam müşteri geldi de hadi öptüm baay" dedi kapattı. kedinin aşı karnesini verdim gitti aşıyı aldı daha hayvan anakucağındayken dan diye yaptı döndü götünü gitti. ne bi kontrol, ne aşıyla ilgili bilgi hiç bişe söylemedi 65 lira dedi sadece. parayı ödedim, toplandık çıktık.
kardeşimi aradım bu kadına ne olmuş önceden ne iyi ne ilgiliydi şimdi yüzümüze bakmadı fiyatlar da uçmuş diye. kardeşim de karma aşıya 45tl normal ki deyince uyandım bizden fazla aldığını. laf sokunca hırsını almak için 65tl istedi sanırım. hadi kazıklaması neyse, daha da kapısından girmem zaten ama bizi orada yarım saate yakın bekletmesi, ilgilenmemesi, sanki işi bu değilmiş de zorla yapıyomuş gibi aşıyı kaba ve ruhsuz bi şekilde yapmasına çok sinirlendim.
internette baktım ama dilekçe ile şikayet dışında net bi bilgi bulamadım. telefonla şikayet edebileceğimiz bi hat, bi numara yok mu bildiğiniz?
kadını hem facebooktan hem veteriner odasına şikayet ettim bana facebooktan ulaşmış yaptığının yanlış olduğunu söylemiş özür dilemiş ve umarım telafi edebiliriz yazmış mesajının sonuna. ne cevap yazsam bilemedim cevapsız da bırakmak istemiyorum ne kadar kızsam da fazlasıyla kaba geliyo mesajı görüp de cevap atmamak. bi de telafiden kasıt ne onu yazsaymış ona göre cevap verirdim. ne desem sizce
akşam iş çıkışı hem yorgunluk, hem de iftara misafirim olduğundan işlerimin çabuk bitmesi için kardeşimin görüştüğü veterinere gittim. biz gittiğimizde veteriner kadın telefonda konuşuyodu. içeri girdik ne bi hoş geldiniz dedi, ne buyrun oturun hemen ilgilenicem dedi yokmuşuz gibi davrandı adeta. doğum haritası mı, yıldız haritası mı ne çıkartıcakmış onunla ilgili yaklaşık 20-25 dk telefonla konuştu bize hiç tepki vermeden. sonunda dayanamadım çok sinirlendim, "rahatsız ediyosak biz çıkalım" dedim suratını ekşitti, telefondaki arkadaşına "canikom ben seni sonra arıycam müşteri geldi de hadi öptüm baay" dedi kapattı. kedinin aşı karnesini verdim gitti aşıyı aldı daha hayvan anakucağındayken dan diye yaptı döndü götünü gitti. ne bi kontrol, ne aşıyla ilgili bilgi hiç bişe söylemedi 65 lira dedi sadece. parayı ödedim, toplandık çıktık.
kardeşimi aradım bu kadına ne olmuş önceden ne iyi ne ilgiliydi şimdi yüzümüze bakmadı fiyatlar da uçmuş diye. kardeşim de karma aşıya 45tl normal ki deyince uyandım bizden fazla aldığını. laf sokunca hırsını almak için 65tl istedi sanırım. hadi kazıklaması neyse, daha da kapısından girmem zaten ama bizi orada yarım saate yakın bekletmesi, ilgilenmemesi, sanki işi bu değilmiş de zorla yapıyomuş gibi aşıyı kaba ve ruhsuz bi şekilde yapmasına çok sinirlendim.
internette baktım ama dilekçe ile şikayet dışında net bi bilgi bulamadım. telefonla şikayet edebileceğimiz bi hat, bi numara yok mu bildiğiniz?
kadını hem facebooktan hem veteriner odasına şikayet ettim bana facebooktan ulaşmış yaptığının yanlış olduğunu söylemiş özür dilemiş ve umarım telafi edebiliriz yazmış mesajının sonuna. ne cevap yazsam bilemedim cevapsız da bırakmak istemiyorum ne kadar kızsam da fazlasıyla kaba geliyo mesajı görüp de cevap atmamak. bi de telafiden kasıt ne onu yazsaymış ona göre cevap verirdim. ne desem sizce
şu resimdeki uyduruk deniz ayakkabılarından istanbul'da gidip alabileceğim bi dükkan var mı? deneyerek almak istiyorum olmazsa değiştirmekle uğraşmamak için.
eminönü beyazıt civarı olursa daha da süper olur
eminönü beyazıt civarı olursa daha da süper olur
haftasonu kızkardeşim rahatsızlandı işe gidemedi. eve yakın bi devlet hastanesinin aciline gittik muayeneye, işyeri ille de rapor istiyo diye muayene olduktan sonra rapor istemiş kamuda çalışmayana veremiyoruz demişler.
2 3 hafta kadar önce de eşim rahatsız olduğunda bi üniversite hastanesinin aciline muayeneye gitmiştik orada da aynı sebepten rapor vermediler yalnızca muayene edip ilaç yazıp gönderdiler.
işin kötüsü ikisinin de işyeri özel hastane raporlarını kabul etmiyo, ille de devlet hastanesi istiyo. devlet hastaneleri de size rapor yazmıyoruz diyo. eee bu insanlar nereden rapor alacak. haftaiçi olsa aile hekimine giderler oradan alırlar da pazar günü başka nereden rapor yazdırılabilir ki sizce de çok saçma bi uygulama değil mi bu?
2 3 hafta kadar önce de eşim rahatsız olduğunda bi üniversite hastanesinin aciline muayeneye gitmiştik orada da aynı sebepten rapor vermediler yalnızca muayene edip ilaç yazıp gönderdiler.
işin kötüsü ikisinin de işyeri özel hastane raporlarını kabul etmiyo, ille de devlet hastanesi istiyo. devlet hastaneleri de size rapor yazmıyoruz diyo. eee bu insanlar nereden rapor alacak. haftaiçi olsa aile hekimine giderler oradan alırlar da pazar günü başka nereden rapor yazdırılabilir ki sizce de çok saçma bi uygulama değil mi bu?
sabahtan beri ağrıyo şu an zirve noktasına ulaştı. sol tarafımda sıkıntı yok ama sağ gözüm yaşarıyo gözkapağım ve göz çevresi de şişti sanki. görüşümü de bozdu iyice. elimde mendil görenler ağlıyorum sanıyo. yüzümün sağ yanına laf geçiremiyorum şu an. ofiste de yalnızım işlem için gelenler de çok bırakıp doktora gitme şansım yok işten çıkmadan. ağrı da katlanılamaz hale geldi iyice. çıkışa kadar dayanmak için ne yapabilirim. hafta başından beri uykusuzum, ağır bi uyku hali de geldi iyice, 2 dakka gözümü kapasam uykuya dalıcam gibi. hem ağrıyı geçircek, hem uykuyu açıcak önerilere ihtiyacım var...
önceki duyurumda bahsettiğim miniğimde çok kalıyo aklım. dün gece yine saat 5te uyandı ve delirdi evin içinde. ısırılmadık, tırmalanmadık yerimiz kalmadı. salona bırakıp kapıyı kapadık evi ayağa kaldırdı bağıra bağıra. eşim sinirlendi geçti başka odaya kapıyı kapattı uyudu ben de kediyi yanıma alıp uyutmaya çalıştım ama bir saniye bile durmadı. tepki vermezsem vazgeçer belki dedim, o küçücük dişleriyle nasıl yaptıysa ısırıp bacağımı kanattı. uyku sersemi yeter diye bağırıp ileri ittim ayak ucumda yatsın diye peşinden üstüme atlayıp kolumu tırmaladı kanattı bu sefer. yanlış yaptığını anlasın diye hafifçe poposuna vurdum yapma dedim. kesinlikle canını yakacak kadar değil, yalnızca tepki verdiğimi anlasın istedim ama beni hiç umursamadı hala kolumu yakalayıp ısırmaya, tırmalamaya devam etti.
dün eşimle çok düşündük 2. kedi almaya cidden yerimiz yok bu ufaklığın kapları tuvaleti bile eğreti yerde duruyo evin darlığından. 2. kedi için ne mama kabı ne tuvalet koymaya yerimiz var.
internette çok araştırdım bu ısırma tırmalama huyundan vazgeçircek bişey bulamadım. bikaç yerde yapmasını istemediğiniz hareketi inatla yaparsa vazgeçirmek için spreyli şişeden su sıkın diyo. yapan ve vazgeçirebilen var mı bu yöntemle? kediciği iyice korkutup bize düşman etmek istemiyorum ama bu haliyle de uykuyu haram ediyo bize.
büyüdükçe vazgeçer mi kendiliğinden? üstüne gittikçe daha da mı körüklüyoruz acaba ısırıp tırmalamasını? sabredin geçecek diyebilirseniz ve bu gerçekten doğruysa çok sevinicem. kendiliğinden geçmezse de nasıl vazgeçirebilirim yardımınıza ihtiyacım var.
düşündükçe çok üzülüyorum haline, gün içinde yalnız kalıyo, yalnızlık çekiyo. 3 kardeşlerken birden yalnız kaldı hak veriyorum enerji patlamalarına. biz yetemiyomuşuz gibi hissediyorum sanki onu sokaktan alıp kardeşlerinden ayırarak kötülük yapmışım gibi geliyo, ağlıycam artık üzüntümden. düşündükçe gözlerim doluyo ama sokakta bıraksam çok daha zorlanıcaktı muhtemelen. yiyecek yemek bile bulamayacaktı, belki araba çarpacaktı diye düşünüp teselli bulmaya çalışıyorum.
düzelicek dimi hepsi, çok yalnızlık çekmiyodur dimi benim kuzucuğum :( ya da alışır dimi zamanla. oturdum ağlıyorum şu an ne yapacağımı bilemeden.
dün eşimle çok düşündük 2. kedi almaya cidden yerimiz yok bu ufaklığın kapları tuvaleti bile eğreti yerde duruyo evin darlığından. 2. kedi için ne mama kabı ne tuvalet koymaya yerimiz var.
internette çok araştırdım bu ısırma tırmalama huyundan vazgeçircek bişey bulamadım. bikaç yerde yapmasını istemediğiniz hareketi inatla yaparsa vazgeçirmek için spreyli şişeden su sıkın diyo. yapan ve vazgeçirebilen var mı bu yöntemle? kediciği iyice korkutup bize düşman etmek istemiyorum ama bu haliyle de uykuyu haram ediyo bize.
büyüdükçe vazgeçer mi kendiliğinden? üstüne gittikçe daha da mı körüklüyoruz acaba ısırıp tırmalamasını? sabredin geçecek diyebilirseniz ve bu gerçekten doğruysa çok sevinicem. kendiliğinden geçmezse de nasıl vazgeçirebilirim yardımınıza ihtiyacım var.
düşündükçe çok üzülüyorum haline, gün içinde yalnız kalıyo, yalnızlık çekiyo. 3 kardeşlerken birden yalnız kaldı hak veriyorum enerji patlamalarına. biz yetemiyomuşuz gibi hissediyorum sanki onu sokaktan alıp kardeşlerinden ayırarak kötülük yapmışım gibi geliyo, ağlıycam artık üzüntümden. düşündükçe gözlerim doluyo ama sokakta bıraksam çok daha zorlanıcaktı muhtemelen. yiyecek yemek bile bulamayacaktı, belki araba çarpacaktı diye düşünüp teselli bulmaya çalışıyorum.
düzelicek dimi hepsi, çok yalnızlık çekmiyodur dimi benim kuzucuğum :( ya da alışır dimi zamanla. oturdum ağlıyorum şu an ne yapacağımı bilemeden.
resimdeki minnağı on gün kadar önce sahiplendik ancak hala annesini emdiğinden 2 aylık oluncaya kadar iş çıkışında alıp geceleri annesinin yanına bırakarak hem eve hem annesizliğe alıştırdık. dün gece ilk defa evde kaldı. inanılmaz oyuncu, hareketli bi kedi. bütün akşam oynadık, yorduk gece güzel uyusun diye. zaten bulduğu her şeyle oynuyo, bişey bulamazsa kuyruğuyla dalaşıyo. 11 gibi uyanmamacasına derin uykuya daldı, tekrar uyandırmaya kıyamadık. sabaha karşı 4.30 gibi tüm ayarsız enerjisiyle uyandı. eşimle yetemeyebiliriz diye kardeşim de bizde kaldı. hepimiz birer saat deli gibi koşturduk yorduk ve 8e doğru biz işe giderken sızdı koltukta. 10:00a doğru uyanmış ve uyandığından beri durmaksızın koşuyomuş evde.
gece yarısı uyanıp oynatmak zorunda kalmayalım diye 11 gibi uyuduğunda da uyandırıp biz yatana kadar yorsaydık (gece 1den önce yatmıyoruz bu arada) biz işe gitmeye yakın uyandığı bi uyku düzeni kurabilir miydik? giyinip hazırlanırken de koşturur oynatırız, biraz enerjisini atar biz yokken de uyur muydu? yoksa kafasına göre uyur uyanır biz ne yapsak fayda etmez mi?
kardeşim bugün izinli olduğu için onunla kalacak ama yarından itibaren biz işteyken 9 saat kadar yalnız kalmak zorunda. bir sürü oyuncağı var, suyu maması tam, kumu temiz sıkıntı yaşayacak bi şeyi yok ama aklım yine minnakta. çok yalnızlık çekmez değil mi :(
bi de bu kum yeme olayını napıcaz? gazete koysam bu sefer gazeteye şartlanıp gördüğü yerde tuvalet diye işemeye başlayacak. koymama şansım yok akşama kadar tutamaz. bu davranışı olup da vazgeçirebileniniz var mı?
fikirlerinize ihtiyacım var...
gece yarısı uyanıp oynatmak zorunda kalmayalım diye 11 gibi uyuduğunda da uyandırıp biz yatana kadar yorsaydık (gece 1den önce yatmıyoruz bu arada) biz işe gitmeye yakın uyandığı bi uyku düzeni kurabilir miydik? giyinip hazırlanırken de koşturur oynatırız, biraz enerjisini atar biz yokken de uyur muydu? yoksa kafasına göre uyur uyanır biz ne yapsak fayda etmez mi?
kardeşim bugün izinli olduğu için onunla kalacak ama yarından itibaren biz işteyken 9 saat kadar yalnız kalmak zorunda. bir sürü oyuncağı var, suyu maması tam, kumu temiz sıkıntı yaşayacak bi şeyi yok ama aklım yine minnakta. çok yalnızlık çekmez değil mi :(
bi de bu kum yeme olayını napıcaz? gazete koysam bu sefer gazeteye şartlanıp gördüğü yerde tuvalet diye işemeye başlayacak. koymama şansım yok akşama kadar tutamaz. bu davranışı olup da vazgeçirebileniniz var mı?
fikirlerinize ihtiyacım var...
sanırım en iyi marka victorinoxmuş. fiyat yelpazesi çok geniş. 50-75tl aralığında bişey arıyorum. babam tamirat işlerine bayılır, o yüzden kablo sıyırıcısı, tornavidası var diye aşağıda linkini verdiğim model işine yarar gibi. pense falan da olan modelini aradım ama bulamadım. başka bildiğiniz bu da iyidir dediğiniz modelleri var mı?
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
candostumpet.com
linkteki üründen almam lazım. istasyon cd. no:59 olarak görünüyo adres benim gelip alma şansım yok. bu üründen ellerinde var mı diye stok sormak için arıyorum telefona da bakmıyolar. önünden geçen, yakınında oturan varsa sevabına sorabilir mi gimborn pembe küçük boy katlanabilir pet taşıma kabı var mı?
linkteki üründen almam lazım. istasyon cd. no:59 olarak görünüyo adres benim gelip alma şansım yok. bu üründen ellerinde var mı diye stok sormak için arıyorum telefona da bakmıyolar. önünden geçen, yakınında oturan varsa sevabına sorabilir mi gimborn pembe küçük boy katlanabilir pet taşıma kabı var mı?
29 ağustos 6 eylül arası tarihlerde izinliyiz. ayvalık olur, didim olur, avşa olur, iğneada olur vs. yeri hiç farketmez. pansiyon ya da ev kiralayarak, yemesi, içmesi, kalması dahil iki kişi 1000 lira civarına mal olacak tatil yapılabilir mi? tek beklenti denizi temiz ve yüzülebilecek kadar sıcak olsun, sessiz sakin olsun, civarda yemesi içmesi uygun olan yerler olsun.
aslında erdek narlı böyle şeyler için tek adresimizdi ama önceki sene gittiğimizde deli bi rüzgar vardı kumlar mermi gibi sırtımıza inip durdukça rahatça ne güneşlenebildik ne kumsalda takılabildik. narlıya alternatif tatil yeri peşindeyim. gidip de memnun kaldığınız pansiyon, apart vs varsa isimlerini de alabilirim. şimdiden teşekkürler
aslında erdek narlı böyle şeyler için tek adresimizdi ama önceki sene gittiğimizde deli bi rüzgar vardı kumlar mermi gibi sırtımıza inip durdukça rahatça ne güneşlenebildik ne kumsalda takılabildik. narlıya alternatif tatil yeri peşindeyim. gidip de memnun kaldığınız pansiyon, apart vs varsa isimlerini de alabilirim. şimdiden teşekkürler
eskiden hiç sorunsuz yapardım. bütün yolda kitap okurdum. 5 sene önce bu işe girince evle işyeri arası 15 dk civarı olduğundan yitirdim o alışkanlığı. artık yol çalışmalarından sebepli trafikte kalınca 1 saati buluyo eve gidebilmem diye yeniden başlayayım boş durmaktansa kitap okuyayım dedim. ilk zamanlar sıkıntı yok ama bi süre sonra inanılmaz mide bulantısı başlıyo. ben ki 16 saatlik otobüs yolculuğunda boleyn kızını bitirmiş insanım hiç ara vermeden okudum da bana mısın demedi ama serviste ya da başka bi araçta ne kadar denediysem artık öyle uzun uzun okuyamıyorum. on dakika okuduysam kusmamak için camı açıp derin derin nefesler almam gerekiyo. gözlerim bozuk astigmat ve miyop var ama eskiden de öyleydi. derecelerde ilerleme de yok tamamen aynı şartlardayım.
yolda çok canım sıkılıyo, kitap okurken midemin bulanmaması için ne yapabilirim?
yolda çok canım sıkılıyo, kitap okurken midemin bulanmaması için ne yapabilirim?
dünya tatlısı bi hanım kızı sahiplendik gün itibariyle. bugün acilen mamasını, kumunu aldım ama daha alıncak bi dünya şey var. kapalı kedi tuvaleti, tüy açma tarağı, pire tarağı, tırmalama tahtası, taşıma kutusu, yatağı, pire tasması, ense damlası, oyuncağı vs derken bi hayli masraf çıkıyo. petshoplara baktım da deli paralara denk geliyo hepsi birden. pazartesi eminönünde mısır çarşısının yanındaki sokağa bakacağım daha uygun fiyata bulurum belki diye. bunun dışında bunları edinebileceğim uygun fiyatlı dükkanlar ya da internet siteleri var mı? cevaplar için şimdiden teşekkürler
önceki duyurumda bahsi geçen kedinin yerinde durmakta olduğu bilgisini aldım ve kendisini gider gitmez eve alıp yarın da nüfusuma geçirmeyi planlıyorum. kumunu, mamasını, oyuncağını aldım öğlenden eve gidip yatağını yapıp eve yerleştircem. yarın da veterinere götürüp muayenesini aşısını yaptırcam.
peki bu güzelliğe ne isim koyalım ahali :) hadi hep birlikte bulalım
peki bu güzelliğe ne isim koyalım ahali :) hadi hep birlikte bulalım