(29) 

Şu nesli devam ettirme isteği hangi gende?

aychovsky #750123 
"Neden çocuk yapılır" sorusunu açmak istemiyorum yeniden de şu ilk sırada gelen cevap olan "Çünkü neslimizi devam ettirmek istiyoruz, içgüdümüz gereği böyle" kısmını sormak istiyorum. Niye neslinizi devam ettirmek istiyorsunuz? İçinizden mi geliyor?

Neslime bakıyorum ben, bir olayı yok. Ortadirek gelmiş, ortadirek giden bir nesil. Hani, idealist yaşamış, idealleri ile devam etmiş ama öyle çılgın atan bir tarafı da yok, kendince yapması gerekeni yapmış. Onlar olmasaymış aynılarını başkaları da yapabilirmiş. Ailenin çocukları ölse sonra fetret devrine girmeyecek ülke; öyle çılgın atan güzel, zeki, vb. genlerimiz de yok ki süper üstün ırk falan çıkaralım. Niye sülalemize hanedanmış gibi davranıyoruz? Metrobüs kullanan bir insan olarak niye genlerimi gelecek nesillere aktarmak istemeliyim? Burada aklıma tek bir şey geliyor, o da diyalektik. Çünkü normal olmadan, normal üstü ve altı olamaz. Ortalıkta salak salak dolanan bizim ortalama nesil olmalı ki üstün yetenekli olanların üstün olduğu anlaşılsın. Herkesin üstün olduğu bir dünyada aslında kimse üstün değildir. Ya da şu da olabilir: Tüm bu normal görünenler aslında birleşerek dünyanın mucizelerini oluşturuyorlar.

Rahmetli dayım evlenmedi, çocuk da yapmadı; adam temiz temiz gitti işte. Arkasından bir iki kardeş ve yeğen ağladı, o kadar. Kimseye derdi tasası olmadı, eğlendi hep kendince, istediğini yaptı, kendi istediği hayatı yaşadı ve gitti. Çocukları olsa dünyayı değiştirip daha güzel bir yer yapmayacaklardı çok büyük olasılıkla, onlar da bizim gibi metrobüse binen insanlar olacaklardı. Olsalar olsalar bir kelebek etkisinin, kelebek kanadı kısmı olurlardı. Onu da başkası da olur. Bu durumda dayım ürese ne, üremese ne? Hatta 10 yıl eksik yaşasa ne, fazla yaşasa ne? Hatta şu da var ki insan nesli yaşasa ne, yaşamasa ne?

Konu ile ilgili bilimsel çalışmalar bir şey sunuyor mu? Zaten kaynakları kaldıramayacak bir insan nüfusu var. Birtakım bilimsel çalışmalar 1.5 milyar insandan fazlasının yaşamaması gerektiğini, hatta çevre için ölmesi gerektiğini söylüyor. Soyumuz tehlikede olmadığı gibi, doğal avcılarımızı öldürebiliyoruz. Doğa gereği hem av hem avcı olmamız gerekirken, doğal yolları alt ettik. Bir şekilde avcı basamağına yükseldik ama bir yandan tersine evrim yaşıyoruz.

"Evlat sevgisi hiç bir şeye benzemez" kısmını anladım da insan bilmediği bir şeyin özlemini duymaz. Evlat olduktan sonra ancak o sevgi yaşanabilir. Aynı bilimsel çalışmalar sevişmenin her aşamasının çoğalmayı kolaylaştırması yönünde olduğunu söylüyor ama bu neden böyle? "9 ay bu karnındaki şey hayatını burnundan getirecek, sonraki ilk 3 yıl uykusuz geçecek, o yüzden şimdi torpil yapıyorum, çılgıncasına zevk al. Sonrasında da sanki yaratıcısıymış gibi davran" diye mi olmuş bu? Hangi gende var bu nesil devam ettirme isteği, bende mi eksik o gen?

Ergen gibi konuşmuş olabilirim. Yaş 30 oldu, 20 yıldan beri bunu anlayamıyorum. Hakkaten algılayamıyorum. Bu konuda 10 yaşında ne düşünüyorsam, hala onu düşünüyorum. Büyüyemedim bir türlü. Nasıl da dolmuşsam bu kadar yazı çıktı. Bir yandan da üzülüyorum, çünkü çevremdekiler bir akıma kapılmış da gidiyorlarmış gibi geliyor. Biri "Hamileyim" deyince, "Tebrikler. Sevişince o oluyor zaten, ne bekliyordun ki" diyesim geliyor. Belki de o akıma kapılıp gitmek gerek. Artık bir şekilde dışımdaki dünyayı anlamak istiyorum Amacım trollük değil, gerçekten algılamak istiyorum. Bir yardım.
(10) 

Eleştiriyi hangi noktada ciddiye alıyorsunuz?

aychovsky #749593 
Duyuruda ve hayatta çoğu gün tanık olduğumuz üzere, bir davranışta bulunduğunuzda tüm insanları göz önüne aldığınızda illa ki yaptığınızdan nefret edecek veya aşağılayarak onaylamayacak birileri oluyor. Bir yanda birtakım insanların "haters gonna hate" dediği genel olarak her şeye eleştirel ve yargılayıcı yaklaşan insanlar var, bir yandan da oldukça insancıl insanların patladığı noktalar var. Sizin bir eleştiriyi ciddiye alma, umursama eşiğiniz nedir? Hangi noktadan sonra veya hangi özellikler size koyuyor ve kendinize bir dönüp bakıyorsunuz?

Bu arada herhangi bir yanlış anlaşılma olmaması için ön açıklama da yapayım: Bugün gerçek hayatta tanık olduğum birkaç olayın da tetiklemesi ve burada da benzer şeyler görmem üzerine öylesine merak ettim, bir mesaj kaygım yok.
(5) 

Bu telefon ile sosyalleşme işleri

aychovsky #744060 
Hep "İnsanlar sosyal medyada sosyalleştikçe gerçek hayatta sosyalleşmeler azaldı" diye. Burada gerçekten kendini bilgisayara ve akıllı telefona adayan bir grup olmasına rağmen; o kadar kabus gibi olduğunu düşünmüyorum işin.

Örneğin, şöyle bir uygulama yapıyormuş bazıları. Kafede, lokantada masaya oturunca telefonları üstüste koyuyorlarmış ve ilk kim bakarsa hesabı o ödüyormuş. www.pinterest.com
Ne bileyim, bana laf sıkarsa iki ortamda ne varmış diye bakmak kötü gelmiyor ya da bazı şeyleri kontrol etmek kötü gelmiyor o kadar. Kendime yapıldığında saygısızlık addetmiyorum. Dakika başı yanındakini sallamayıp "ne var ortamda" diye bakmak bir uçsa, bu da öyle bir uçmuş gibi geliyor. Ya da aynı şekilde "no wifi" cafeler türemiş, "Birbirinizle konuşun, telefona bakmayın" diye (rlv.zcache.com ) Bunlar da öyle geliyor. Ne bileyim, en azından bir otobüs saati kontrol etmek, işten önemli bir e-posta gelmiş mi diye bakmak isterim. Bunu da 15 dakikada bir yapmam ama ara sıra yapabilirim gibi.

Siz ne düşünüyorsunuz, merak ettim.
(4) 

Azeri/İranlı, vb bir şarkıcı

aychovsky #738261 
Birkaç gün önce İranlı bir iki kişiyi ağırladım da sürekli bir şarkıcıdan bahsettiler. Bilmiyordum ve "Nasıl bilmezsin" minvalinde tepkiler ve kınamalar aldım. Büyük olasılıkla müzik janrı nedeni ile ilgi alanımda olmayabilir de kim olduğunu çok merak ettim adamın kim olduğunu. İşin kötüsü adını hatırlamıyorum. Büyük olasılıkla Azeri veya İranlı (İran'ın kuzeyindeki Azerilerden olabilir). Adı da İsmail ama onlar "Esmail" gibi bir şey söyledi. Soyadı asıl sorun: Yerevan mı, Yermeydan mı, böyle yerli merli bir şeydi. Adı İbrahim Tatlıses'le birlikte geçti. Bilen var mı bu kişiyi?
(2) 

Turist gezdirmece

aychovsky #736214 
İki adet turist arkadaş Boğaz kenarı kahvaltıya götürülecek. Çınarlatı'na götürmek istiyorum yarın sabah ama hafta içi geç açma, çalışmama, kahvatı çıkarmama durumları oluyor mu? Ya da daha iyi bir yer bulunaiblir mi?
(10) 

Deliren HTC

aychovsky #735806 
HTC telefonum kendini araba modu diye bir moda aldı.1.5 yıldır telefonu kullanıyorum, girip çıkmadığım menü kalmadı. Öyle bir modu bulamadım. Sonrasında bir yazı çıktı "Araba modundan çıkmak için tıklayın" diye tıkladım araba modu devam ettiği gibi telefonun bir nanik yapmadığı kaldı bana.

Araba modundan çıkmak için uçak moduna aldım. Sonra uçaktan geri çıkardım ama geri araba moduna döndü. Bu arada bu modun olayı tüm konuşmayı hoparlörle yapmamız, elle hoparlörü kapatmak gerekiyor. Sürekli unutuyorum ve kulağımın dibinde konuştuğum kişinin sesi patlayıveriyor. Yakında kulağı kaybedeceğim.

İnternette durumu kurcaladım. Şarj deliğini kanırtın, temizleyin, dürtün gibi öneriler var. Hafiften dürttüm ama biraz daha dürter ve kanırtırsam bu kez şarj olmamasından korkuyorum. Şu telefonu iki kez tamire verdim şarj olmuyor diye zaten. 6 aydır sorunsuzdu.

Veriler ışığında sorum şu: Nasıl çıkılır bu araba modundan?
(5) 

Sultanahmet'te yemek yenecek yer

aychovsky #735280 
Yarın akşama iki kişi gelecek de otelleri Sultanahmet civarlarında. Onlar otellerine yerleştikten sonra ben de onları yemeğe götüreceğim. fiyat/performans oranı nerelerde iyidir? Simit Sarayı olmasın ama çok da şişkin fiyatlı bir yer de olmasın. Düzgün oturup yemek yenebilecek bir yer olsun.
(7) 

Program silmece, kaldırmaca

aychovsky #722996 
Hacılar, hocalar! Bir program Denetim Masası'nın "Programı kaldır" bölmesinde, Program Files'da ve başlangıç menüsünde görünmüyor olmasına rağmen hala çalışıyorsa, ortalıkta programı kaldırma veya uninstall diye bir şey görünmüyorsa; bu Rasputin'den hallice, inatçı ruhlu, 9 canlı program bilgisayardan nasıl kaldırılır da yerine yenisi yüklenir?
(2) 

Folklor ile ilgili okumalık ve dinlemelik

aychovsky #718707 
Dünya ile ilgili bilumum folklor ve mitolojiyi; Deli Dumrul olsun, La Llorona olsun, böyle hikayeler okumayı seviyorum. Ya da ülke kültürleri ile ilgili bilgileri. Örneğin, bir kitapta Güney Kore uçaklarının bir 30-40 yıl kadar önce diğer birçok ülkeye göre daha sık düştüğünü ve bunun da kültürel bir nedeni olduğunu okumuştum. Ülkede saygı o kadar önemli imiş ki yardımcı pilot, kaptan pilot yanlış bir şeyler yaptığında saygısından "Efendim, yanlış iş yaptınız" diyemiyormuş. SOnuç olarak da o yanlış sonucu uçaklar çakılıyor, adamlar saygıları ile ölüyorlarmış.

Ya da yerel öyküler de güzel oluyor. Örneğin, Karadeniz'in bazı yörelerinde guguk kuşunun ötüşünden geç kalkmanın değirmenin betini bereketini azaltacağına inanıldığı için, geç uyananların belirli bir gün değirmene götürülmeme cezası verildiğini öğrendim.

Tam olarak mitoloji kitapları değil de, Türk olsun, yabancı olsun ülkelerin efsanelerini okuyabileceğim kitapları bilenler var mı? Ya da sizin yörelerinizde guguk kuşu gibi adetler var mıymış? Neler varmış?
(8) 

Mouse kıpraşıp duruyor

aychovsky #718129 
Yaklaşık yarım saattir, mouse Firefox açık ve aktif iken yanıp yanıp sönüyor. Kapatamıyorum da, 352456824 tane sayfa açık, hangisini kaybedersem bir daha bulabilirim, bir kısmı da bu akşam gerekecek, biliyorum. Ben mi gözlerimi kırpıyorum, mouse mı kıpraşıyor, gerçeklikten kopmak üzereyim. Bilgisayarı yeniden başlatmadan ya da en azından hangi sayfanın açık olduğunu bilerek bu işi en temiz nasıl çözerim? Bir de niye yanıp sönüyordur bu meret?

Google'da blinking, mlinking diye arattım. Kapatıp açın diyor.
(5) 

Çalıkuşu, sabah sabah kitapla ilgili kafamı karıştıran şeyler

aychovsky #717952 
Kitabın zamanının ötesinde olduğunun farkındayım. Aldatılan bir kadının kocasını / nişanlısını terk etmesinin halen o kadar da kolay olmadığı bir coğrafyada, o zaman Feride'nin terk edip gitmesi; Feride'nin Anadolu'da öğretmenliği tercih etmesinin o dönemin genç kızlarında aynı idealleri tetiklemesi çok çok önemli elbette. Kitabı sosyolojik olarak eleştirmeyeceğim.

Ama anlayamadığım bir iki şey var. Neden gittiği her yerde boynuzlandığı için evden kaçan Feride'yi, dünyanın en büyük acısını taşıyan bir azize gibi algılıyorlar. Örneğin, Bursa'da Şeyh Yusuf Efendi bir piyano çalması ile kızın "küçücük kalbinde ne derin acıların, ne büyük acıların saklandığını; büyüklerin bile sahip olmadığı bir acıyla yaşamak zorunda olduğunu" anlıyor. Ya da Miralay Hayrullah Bey aynı şekilde kızın ne derece acı içinde olduğu için de acıma gösteriyor, kızı yerine koyuyor. Sanki kız aldatılmamış da çok önemli hastalıklar atlatmış, üzerine sokaktan, genelevden çıkmış, üstüne de büsbüyük şeyler yaşamış gibi algılanması neden? Üstelik çöocukluğunun görece ferah ve zengin geçmesi de cabası. Aynı dönemde, kendisinden daha zor ve acılı hayat yaşayan 1 milyon kadın bulabilirim. Kitapta neden onlara bu kadar bir şefkat gösterilmiyor? Niye herkes Feride'nin üstüne düşüyor.

Ya günlüğüne Zeyniler'den itibaren hemen hemen her gece ya da her önemli olayda "Kamran, bu sefer artık senin değilim" yazması? Biri yavşar "Bu sefer artık senin değilim, vazgeçtim", biri ölür "Bu zamana kadar bir parça senindim, artık değilim", taşınır "Bu sefer bitti". İlkokul 5'te okurken gına geldiğini ve "Öeeh, bırakacaksan bırak artık" dediğimi hatırlıyorum. Kitaptaki ideal eş ve aşk mıymıntı Kamran değildi bana kalsa, ta o yaşta bile, ideal eş Yüzbaşı İhsan'dı. Tabii, bu zamanın kafasıyla değerlendirdiğimden olabilir.

Herkesin "Yapmıştır bir eşeklik, sonuçta erkek" diyerek Kamran'la zorla birleştirme çabasını da döneme veriyorum. Sonuçta o dönemde bir kadının evinin kadını olması gerek, terk etmek-bağımsız kadın diye bir kavram henüz ortalıkta yoki dolayısıyla onun da bir evinin kadını olması normal. Hem Kamran pişman da olmuş diye kafamıza kakıttılar.

Ayrıca Feride güzel değil de çirkin olsa, bu kadar şanslı olabilir miydi? Yoksa, güzelliği onun şanssızlığı mıydı bir yandan da?

Sonuç olarak Ferhat ve Şirin, Leyla ile Mecnun, hadi hepsini geçtim "Hasan Boğuldu" dururken Çalıkuşu'nu en güzel aşk kitabı belleyen mantık nasıldır? Amacım trollemek değil, sosyolojik olarak gerçekten zamanının ötesinde bir kitap olduğunu düşünüyorum ama içindeki aşk, hayır, efsanevi falan değil. Hayır, bir arkadaşım aşkı Çalıkuşu'ndan öğrendiğini söylemişti; biraz yanlış öğrenmemiş mi?
(7) 

Hediye

aychovsky #713593 
Yunanistan'dan gelen bir profesöre hediye alınacak. El emeği yoğun bir şeyler olmasını istiyormuşuz. Örneğin, bilen bilir, Sinop'ta maket ahşap gemiler, kotralar yapıyorlar, onun gibi bir şeyler çok uygun olurdu ama İstanbul'dayız. Çok pahalı da olmayacakmış. Çini gibi bir şeyler olabilir ama çok tabağa çanağa girmemesi gerek. Elişi olmaz ise de yerel bir şeyler olabilir belki.

Ne alabiliriz?
(4) 

Google Play

aychovsky #712463 
Android'den bir uygulama yüklemek istiyorum ama doğrudan adıyla aramama rağmen bulamıyorum. 250. sıraya kadar 5-6 kere indim, alt sıralarda falan da değil. Doğrudan yok. Android uygulamasının varlığından eminim, zira birkaç arkadaşın telefonundan arattım, yüklettim, %100 çalışıyor. Benim Google Play biraz geride mi kalmış, nedir?
(6) 

Penguen'de bir bölüm

aychovsky #711173 
Yıllar önce (herhalde 5-6 yıl kadar) henüz Uykusuz yokken Penguen'de bir bölüm vardı. Galiba Memo Tembelçizer çiziyordu ama hatırlamıyorum, yanlış da olabilir. Böyle alakasız alakasız insanları gösteriyordu, sonra bu insanları en son karede daha da alakasız bir noktada hepsini buluşturuyordu. Örneğin, Mahmut 30 yaşında 5 çocuk babası, Simge 20 yaşında üniversite öğrencisi gibi bir şeydi. En son karede bunların hepsini bir süpermarkette falan görüyorduk. Neydi ki o, kim çiziyordu?
(2) 

Romatizma

aychovsky #707985 
Memleketten babam romatizması ile ama romatizma ilaçları olmadan geldi. Yarın bizim aile hekimine gidecek ama bugünlük ağrısını kesecek/hafifletecek bir şey arıyoruz. Evde iki aday bulduk: Muscoril var (kas gevşetici)ve Majezik var (ağrı kesici). Bunların bir gram da olsa faydası olur mu? Hangisi daha mantıklıdır?
(2) 

Bilgisayarın internete bağlanamaması

aychovsky #704941 
Bir arkadaşım az önce uyandırarak şunu sordu:

Bilgisayarı internette bağlanıtken yer yok veya çalışan programları kapat gibi uyarılar veriyormuş. Arkadaşım da malware ve antivirus araçları ile köşe bucak temizlik yapmış olmamış. Peşinden sorunların bazı programlardan kaynaklandığını düşünerek, kendisine ilgisiz görünen bazı programları silmiş ama son program (ki ne sildi bilmiyorum) aslen silinmemesi gereken bir dosya imiş ve şu an internete bağlanamıyormuş.

Ben arkadaşa neyi sildiğini bilmediğim için sistem geri yüklemesi yapmasını, önceki güne falan dönmesini söyledim. Daha düzgün yapabileceği bir şey var mı?
(7) 

Bir köpek sorunu

aychovsky #702447 
Ama benim köpeğim değil. İş yerinin karşısında bir apartman ve o apartmanın da üst katta genişçe bir terası var. Orada da köpekli birileri yaşıyor. Orada oturanlar tahmin ettiğim kadarı ile çalışıyorlar ve köpek bütün gün dışarıda. Teras da gölge oluyor, yazın köpek bütün gün dışarıda olunca "İyi, en azından ferahlıyor hayvan, yaz günü evde bunalmıyor" diye düşündüm ama köpek hala yağmur, çamur, soğukta yine dışarıda. Yağmurda bir korunağı yok, terasın köşesine büzülüp ıslanıyor hayvan. Üstelik pisliklerini de sahibi iki-üç ayda bir temizliyor ve ortalık sayılabilir ama iki elin parmaklarını da geçen bir sayıda bok kaplı. Teras kuru balkon gibi, sadece ilkel bir masa var.

Daha fenası bir iki kere işyerinde sabaha kadar kaldık, köpek hala oradaydı. Bir yürüyüşe falan çıktıklarını görmedim. Sadece bayram tatiline girmeden yoktu köpek o terasta. Rapunzel gibi olmuş köpek, bütün gün kulesinden gelene geçene bakıyor ıslanmıyorsa.

Ben kedi ve kuş besledim ama hiç köpek beslemedim, o yüzden olan bitenin normal olup olmadığını anlayabilmek için işyerinden köpek sahibi bir arkadaşla konuştum, o da köpeğın bakımsız kaldığını söyledi. Hatta, o da rahatsızmış durumdan ama "İhbar etsem ve barınağa götürseler, buradan daha fena koşullar. Barınak yine soğuk bir yer, bu kadar alanı da olmaz" dedi, barınak koşullarını bilmediğim gibi benim olmayan bir köpeği neye ve nasıl layık göreceğimi de bilemedim. Köpeği dışarı atmamışlar ama durumu da hoş değil bence.

Sonuç olarak
a) Köpekler için bu şekilde bakım normal mi? Hayvanın sürekli orada kalmasını gerektirecek bir durumu, rahatsızlığı olabilir mi?
b) Kapıya not mu bıraksam? Sahiplerini uyarmalı mıyım? Nasıl uyarabilirim?
c) Direkt baltayla eve dalıp köpeği kaçırsam mı? (Kaçırsam da bakamam ki. Bakabilsem kendime alırım zaten)
d) Bir yere şikayet/ihbar etmeli miyim?
e) Başka ne yapabilirim?
(4) 

Duyuruda arama

aychovsky #700066 
Hangi başlığa koymalıyım soruyu, çok da bilemedim. Duyuru da bir sözlük parçasıdır, onun yavrusudur diye bu başlığa koydum.

Sorum şu: Geçmiş duyuruları nereden, nasıl arıyoruz? İnsanlar "Önceki duyuruları aradım, bulamadım" diyorlar, nasıl oluyor o?

Bunu da daha önce aratmış olmayı ve bulamamış olduğum için sormayı isterdim ama malum...
12345   « Önceki Sonraki

mobil görünümden çık