Aşağıda take a minute'ın veda yazısından sonra sorayım dedim. Bu hafta Duyuru'yu tanıdığım ve sevdiğim 3 kişi terk etti. Hepsinde de "Ne söylesem, mesajla aşağılamalar geliyor", "Ne biçim şeyler yazdığımı söylüyorlar", "Her şeyden şikayet ediyorlar", "Benden ne istediklerini anlamadım. Hevesim kırıldı, soğudum, yazasım yok" gibi benzer nedenler söylediler.
Bir troll grubu var da, her gün başka birini hedefleyip onun üstüne mi geliyor? Genel olarak mıymıntı bir kitle miyiz? Güzel insanları neden kaçırıyoruz? Siz soğudunuz mu?
Ben 1 senedir buradayım, o yüzden bu değişim kısa zamanda mı oldu, uzun zamanda mı oldu, bilmiyorum. Açıkçası bazı yazılan şeyleri saldırganca bulduğumu da söyleyebilirim. Gerçi geçen seneden beri de bir miktar değişim söz konusu benim açımdan da, en tatlı zamanlarını biliyor muyum diye merak ettim.
Bir troll grubu var da, her gün başka birini hedefleyip onun üstüne mi geliyor? Genel olarak mıymıntı bir kitle miyiz? Güzel insanları neden kaçırıyoruz? Siz soğudunuz mu?
Ben 1 senedir buradayım, o yüzden bu değişim kısa zamanda mı oldu, uzun zamanda mı oldu, bilmiyorum. Açıkçası bazı yazılan şeyleri saldırganca bulduğumu da söyleyebilirim. Gerçi geçen seneden beri de bir miktar değişim söz konusu benim açımdan da, en tatlı zamanlarını biliyor muyum diye merak ettim.
Özellikle manzara resmi çekerken ufukta görünen deniz, vb. şeyler olduğundan küçük çıkıyor. Daha da açayım, diyelim bir yerdesiniz ve ufukta şöyle 2-3 parmak kalınlığında bir deniz manzarası var. Fotoğrafını çekince o 2-3 parmak değil de, bir parmakmış gibi çıkıyor. Yani, aşağıdaki gibi resimlerde gözün gördüğü ile fotoğrafın çektiği deniz miktarı arasında fark oluyor. Yukarıya kaldırıp çekince bile daha az deniz oluyor. Niye oluyor bu?
footage.framepool.com
footage.framepool.com

Facebook'ta az önce bir paylaşım gördüm de, anlayamadım. Sorayım dedim. Söz şu:
5 senelik arkadaşında var, 1 senelik kardeşinde.
Altındaki yorumlar:
-Ben anladım.
-Bende anladım. (de bilinçli bitişik yazılmış)
-Ben buldum ama söylemem.
-Ben anlayamadım.
-Valla anladım. Kips :)
(Bu ve türevi 30 küsur yorum)
Sorum da şu: Burada aslında de'ler, da'lar ayrı yazılmalı ve demek istediği "Uzun zamandır tanıyıp sınırlı derece yakın olanlar var. Bir de kısa zamandır tanıyıp can ciğer kuzu sarması oldukların var" gibi özlü söz olmaya çalışıp da güdük kalan bir şey mi; yoksa bu bir bulmaca da hem 5 yıllık arkadaşımda hem de yeni doğan kardeşimde olan bir şeyi mi soruyor?
Kips ne? Lol gibi bir şey mi?
Derdimle istediğiniz pozisyona girebilirsiniz, ama anlamadım ve merak ettim.
5 senelik arkadaşında var, 1 senelik kardeşinde.
Altındaki yorumlar:
-Ben anladım.
-Bende anladım. (de bilinçli bitişik yazılmış)
-Ben buldum ama söylemem.
-Ben anlayamadım.
-Valla anladım. Kips :)
(Bu ve türevi 30 küsur yorum)
Sorum da şu: Burada aslında de'ler, da'lar ayrı yazılmalı ve demek istediği "Uzun zamandır tanıyıp sınırlı derece yakın olanlar var. Bir de kısa zamandır tanıyıp can ciğer kuzu sarması oldukların var" gibi özlü söz olmaya çalışıp da güdük kalan bir şey mi; yoksa bu bir bulmaca da hem 5 yıllık arkadaşımda hem de yeni doğan kardeşimde olan bir şeyi mi soruyor?
Kips ne? Lol gibi bir şey mi?
Derdimle istediğiniz pozisyona girebilirsiniz, ama anlamadım ve merak ettim.
Telefonun hafızasında kullanılabilir 12 mb'lık yer var, 3 mb'lık program yüklenmiyor. Daha önce de böyle yaptığında fabrika ayarlarına döndüğünde kendine gelmişti. Başka yolu var mıdır, neden yapar bunu bir telefon?
Laptop'ımın sol alt köşesi sıcaktan gevremiş gibi bir şey olmuş. Ekranı geriye hafiften iterken klavyeyi suratıma fırlattı, bir de ekran ile olan bağlantıları koptu, ekran gitti. Aşağıdan biraz zorlasam ana kartı tükürüverecek. Klavyeyi yerine taktım ama şu anda monitöre bağlı, masaüstü gibi oldu. Bir süredir öyle kullanıyorum da taşımak gerekiyor arada. Bunu nereye götüreyim tamire? İçi hala iyi çünkü, "Tamir edeceğine, yenisini al" durumu pek yok, tamirin iki-üç katı eder aynı özellikteki bir şey sanırım.
Dün Beşiktaş Akaretler'deki dev yılbaşı ağacını skömeye gelmişler. Bugün kurumumuzdaki yılbaşı kutlaması ağaç nedeniyle (ya da bahane edilerek) iptal edildi. Bir arkadaşımdan da başka bir ağaç sökme olayı duydum. Bir durum var da mağarada mı kaldım? Yoksa, insanların histerisi mi bulaştı bana?
Elimde şöyle bir şey var. Bu nemlendiriciden gecede 4 damla kullanmam gerekiyor ama görünen hiçbir yerinde bir delik yok. Damlanın geleceği yeri bulamadım. Ben de "Nasıl bir şey ki bu" diye içini açtım, içi de böyle.
i.hizliresim.com
Ne varsa ucunda toplanıyor da, damla nedir, 4 damla kaç tane oluyor, bilemedim. Bu ucundaki şeyi değdire değdire mi damla hesabı yapacağım? Daha önce böyle bir şey kullanan var mı?
i.hizliresim.com

Ne varsa ucunda toplanıyor da, damla nedir, 4 damla kaç tane oluyor, bilemedim. Bu ucundaki şeyi değdire değdire mi damla hesabı yapacağım? Daha önce böyle bir şey kullanan var mı?
Ayağı 37 olan bir insan olarak spor ayakkabıyı internetten alırken 37 mi almam gerekir, yoksa 1-2 numara büyük mü oluyor spor ayakkabılar? Markaya göre değişiyor mu?
Anketlere göre 27 Aralık akşamı ve Kadıköy çıktı. Bu durumda iki şey lazım.
1) Gelebilenler kimler? (Ona göre rezervasyon, vb. yapılır belki)
2) Rezervasyon yapmak için öncelikle yer lazım. Bu konuda yardımcı olabilecek biri var mı? Bana bırakırsanız, Simit Sarayı türevi bir yere oturturum sizi.
Mod arkadaşlar, bunu yukarıya tutturabilir misiniz?
Bir de öneri. Buna gelemeyen de çok olacak. Bir sonraki olursa, onu Taksim'de yapalım ki gelemeyenler de gelebilsin.
YER VE SAAT EDİTİ: Tarantula Pub'ın üst katı için yaptırdım. 18:00'den itibaren açık. İsteyen istediği saatte gidebilir. "Kalabalık masaymış, Ayça ayırtmış" derseniz anlayacaklarmış. Böylece yeni bir mekanı da denemiş olacağız. Haydi, gazamız mübarek olsun.
Beni bir konudfa uyardılar yalnız, hesap masa başı oluyormuş. Kasada çıkarken ödeniyormuş ama oradan ödemeden çıkınca hesap masada kalan son kişiye patlıyormuş. O kişiyi düşünelim, hesapları ödemeden gitmeyelim.
HARİTA Editi: Harita ektedir
www.bing.com
1) Gelebilenler kimler? (Ona göre rezervasyon, vb. yapılır belki)
2) Rezervasyon yapmak için öncelikle yer lazım. Bu konuda yardımcı olabilecek biri var mı? Bana bırakırsanız, Simit Sarayı türevi bir yere oturturum sizi.
Mod arkadaşlar, bunu yukarıya tutturabilir misiniz?
Bir de öneri. Buna gelemeyen de çok olacak. Bir sonraki olursa, onu Taksim'de yapalım ki gelemeyenler de gelebilsin.
YER VE SAAT EDİTİ: Tarantula Pub'ın üst katı için yaptırdım. 18:00'den itibaren açık. İsteyen istediği saatte gidebilir. "Kalabalık masaymış, Ayça ayırtmış" derseniz anlayacaklarmış. Böylece yeni bir mekanı da denemiş olacağız. Haydi, gazamız mübarek olsun.
Beni bir konudfa uyardılar yalnız, hesap masa başı oluyormuş. Kasada çıkarken ödeniyormuş ama oradan ödemeden çıkınca hesap masada kalan son kişiye patlıyormuş. O kişiyi düşünelim, hesapları ödemeden gitmeyelim.
HARİTA Editi: Harita ektedir
www.bing.com
Geçen gün öyle bir şey sormuştum
eksiduyu.ru
Bir kısmını hallettim. Olay şu anda şu durumda. Amerikan menşeli bir firmadan bir şeyler almak istiyorum. 11 Dolarlık bir şey. Siteye üye oldum, kartımı ekledim. Mutlu mutlu alışverişime başladım. Ancak kartım sürekli reddedildi. Sonra bankayı aradım, "Hayırdır, bir sorun mu var" dedim. "Geçen ay siber saldırıya uğradık, güvenlik önlemlerimizi arttırdık. Artık alışveriş yaptığınız sitenin, kart bilgileri yanında CVC numarasını da bize göndermesi gerekiyor doğrulamayı yapıp onay verebilmemiz için. Site ile konuşun" dediler. Ben de sitenin chat aracılığıyla yardım eden birimi ile iletişime geçtim. Kartı kaldırıp yeniden ekledik. Onu kaldır, bunu ekle derken arada da birçok sıkıntı oldu. Onları hallettik ama bu site benim CVC numaramı istemiyor, ellerinde tutmuyorlarmış o bilgiyi. O olmayınca da işlemin doğrulaması da olmuyor. Paypal ile ödeme kabul etmiyorlarmış. Banka kartı ekleyeyim dedim, Visa Electron kabul etmiyorlarmış. Sonuçta önerisi olan veya "Bu ödeme yapılamaz böyle" diyenlerin fikirlerini dinlemek isterim.
eksiduyu.ru
Bir kısmını hallettim. Olay şu anda şu durumda. Amerikan menşeli bir firmadan bir şeyler almak istiyorum. 11 Dolarlık bir şey. Siteye üye oldum, kartımı ekledim. Mutlu mutlu alışverişime başladım. Ancak kartım sürekli reddedildi. Sonra bankayı aradım, "Hayırdır, bir sorun mu var" dedim. "Geçen ay siber saldırıya uğradık, güvenlik önlemlerimizi arttırdık. Artık alışveriş yaptığınız sitenin, kart bilgileri yanında CVC numarasını da bize göndermesi gerekiyor doğrulamayı yapıp onay verebilmemiz için. Site ile konuşun" dediler. Ben de sitenin chat aracılığıyla yardım eden birimi ile iletişime geçtim. Kartı kaldırıp yeniden ekledik. Onu kaldır, bunu ekle derken arada da birçok sıkıntı oldu. Onları hallettik ama bu site benim CVC numaramı istemiyor, ellerinde tutmuyorlarmış o bilgiyi. O olmayınca da işlemin doğrulaması da olmuyor. Paypal ile ödeme kabul etmiyorlarmış. Banka kartı ekleyeyim dedim, Visa Electron kabul etmiyorlarmış. Sonuçta önerisi olan veya "Bu ödeme yapılamaz böyle" diyenlerin fikirlerini dinlemek isterim.
Bir adet kredi kartım var ve birkaç tane de internet üzerinden yıllık ücret ödediğim ve abone olduğum şeyler. Aynı hizmet için geçen sene kullandığım kredi kartı için bu sene "Kartınız kabul edilmedi" mesajı alıyorum. Limiti var. Diğer kullandığım hizmetlerim için de biri için kullanabildim, diğeri için yine kabul etmedi. Üstüne de zaten geçen sene onu kullandım. Derdi ne olabilir? Ne yapmalıyım?
"Anlamadım" diye mesaj geldi, açıklayıcı olsun, örnek de vereyim. Örneğin, Spotify için yıllık üyelik olsun. Bunu geçen sene bir kredi kartı ile ödedim. Aynı kredi kartı bu sene çalışmıyor. Ama kartın limiti var, onda bir sorun yok. Diyelim ki Mpotify ve Zpotify diye iki tane daha hizmet kullanıyorum, daha doğrusu kullanmak istiyorum. Mpotify için kredi kartı kabul ediliyor ama Zpotify için yine kabul edilmiyor. Bu arada Mpotify ve Zpotify'ı da ilk kez kullanıyor olayım.
"Anlamadım" diye mesaj geldi, açıklayıcı olsun, örnek de vereyim. Örneğin, Spotify için yıllık üyelik olsun. Bunu geçen sene bir kredi kartı ile ödedim. Aynı kredi kartı bu sene çalışmıyor. Ama kartın limiti var, onda bir sorun yok. Diyelim ki Mpotify ve Zpotify diye iki tane daha hizmet kullanıyorum, daha doğrusu kullanmak istiyorum. Mpotify için kredi kartı kabul ediliyor ama Zpotify için yine kabul edilmiyor. Bu arada Mpotify ve Zpotify'ı da ilk kez kullanıyor olayım.
Aradığım iki kitap var ama ikisinin de yayınevinin adı katılımcılar listesinde yok. Bazen bazı kitapların yayınevi dışında da satıldığını görüyorum. Gerçi sitesinde bulamadım ama bakan körlüğüm de tutmuş olabilir. Hangi kitapalrın olduğunu sorgulayabileceğimiz bir sistem var mı? Ya da bu kitapları başka hangi kitapçıların sattığını nereden bulabilirim?
İki arkadaşımın çocuğu oldu ve yakın olabilecek arkadaşlarım olduğu için teamül gereği çocuklarına altın takam bekleniyor. Amcak evlerin gidecek zamanım olmasını, onların da misafir kabul edecek zamanlarının olmasını beklersek 3 yıl takamam ben o altını Arkadaşa gidip "Al, bu çocuğun" demek de biraz kaba geldi, eline para tutuşturur gibi; belki de değildir. Bu durumda ne yapabilirim? Altınlar elimde.
Niyeyse bir şekilde aklıma gelip kafama takıldı. Şarkı İngilizce ama herhangi bir sözünü hatırlamıyorum. Söyleyenin sesi Levent Yüksel'e benziyordu ve şarkıda Tarzan'la aynı notalarda olmasa da uzun süre Aaaaaa diye nağmeli nağmeli bağırıyordu. Sesi Levent Yüksel'e de benzediği için biraz yanık yanık bağırıyordu. Sabahtan beri kafamda bağırıyor adam, susturamıyorum; bulunursa susacağını hissediyorum.
Evde nane yaptık da, şimdi bu nanelerle ne yapacağımızı bilemiyoruz. Salataya ve mojitoya koymak dışında ne işe yarar? En kötü kurutacağız da kurutunca da yarım santim ancak ediyor kavanozda. Belki güzel başka şeyler yapılıyordur naneyle. Neler onlar?
Bu akşam işten gelip asansörü beklerken apartmana biri girdi. Bir zile bastılar ve açtılar. Asansör 14. kattaydı, birlikte inmesini beklemeye başladık. Adam hem sağır-dilsizdi, hem de hareketleri de normal değildi. Asansöre binerken sabırsızlıktan dayanamadı, duvarlara vurdu. Asansöre binecekti ki kibarlık yapması gerektiğini düşündü ve durup kolunu çok sert bir hareketle kaldırarak yol verdi. Ben çıkacağım kata bastım. O da tuşları inceledi ve benim olduğum katın doğru kat olduğuna karar verir gibi kafasını salladı. İndik birlikte, o yan tarafa gitti ben eve girdim. Yan kapıyı kimse açmayınca, abime "Abi, yanlış yere gelmiş olmasın. Böyle bir durumda yakınını bırakanlar evde bekliyor olurdu" dedim. O sırada adam asansöre geri girdi ama 5-10 dakika bir tuşa basmadı. Biz de kapıcıya haber verdik, o geldi ve adamla anlaşmaya çalıştık. Öğrenebildiğimiz tek şey adamın adının Mehmet olduğu ve İsmail'i aradığı. İsmail de tesadüf ki bizim evimizin eski sahibi. Karşı komşu falan da çıktı, "İki saat önce de bruadaydı, çocukları korkutur diye gönderdim" dedi. Ben de "Arayanı soranı vardır kesin, merak etmişlerdir. Arayanları bulmak gerek" dedim ve adamı eve aldık, şu anda kapıcı, komşu, abi herkes bizde ve adam kibar ve tehlikesiz görünüyor ama anlaşamıyoruz. Anlaşamadıkça sinirleniyor ve evin içinde tur atıyor. Kulağında duyma cihazı var ama sanırım yeterince duymuyor buna rağmen. Polise haber verelim diyoruz ama ne yapalım?
Sinirlenmesin diye televizyonu açtık, televizyondakiler dikkatini çekti. Bizi duymuyor, ekrana bakıyor. Tanıdığımız İsmail'İ aradık, o da telefonunu açmıyor.
Edit: Aşağıya da yazdığım gibi polise haber verdik. Tüm olaylar 10-15 dakika içinde oldu. İLk aklıma gelen şey polise haber vermekti ama belki o an düşünemiyorumdur diye buraya da sorayım dedim. Aşağıya da yazdığım gibi birazdan çıkacağız. Bu yüzden ben biraz yemek ısıttım, polis gelene kadar apartmanın toplantı odasında misafir edeceğiz. Orada da koltuk, televizyon var. Kapıcı onunla duracak.
Sinirlenmesin diye televizyonu açtık, televizyondakiler dikkatini çekti. Bizi duymuyor, ekrana bakıyor. Tanıdığımız İsmail'İ aradık, o da telefonunu açmıyor.
Edit: Aşağıya da yazdığım gibi polise haber verdik. Tüm olaylar 10-15 dakika içinde oldu. İLk aklıma gelen şey polise haber vermekti ama belki o an düşünemiyorumdur diye buraya da sorayım dedim. Aşağıya da yazdığım gibi birazdan çıkacağız. Bu yüzden ben biraz yemek ısıttım, polis gelene kadar apartmanın toplantı odasında misafir edeceğiz. Orada da koltuk, televizyon var. Kapıcı onunla duracak.
Genelde bu naneyi otellerden almışlığım var ama toplu toplu, 20-30 tane nereden bulabilirim?
Not: Yerine bone kullanılmadığını varsayıyoruz.
Not: Yerine bone kullanılmadığını varsayıyoruz.
Geçen gün the Balm'ın How 'Bout Them Apples ruj paletini aldım. Bunlar hem ruj hem de allık olarak kullanılıyormuş. Üstünde de yazıyor, kullananlar da öyle diyor. Çok şirin bir şey.
www.makeupandbeautyblog.com
Ben bunun rujunu ruj fırçası ile sürüyorum, burada sorun yok. Mac'in açılı fırçalarından kullanıyorum allık için. Bir tane de fırça sabunu var, onunla temizliyorum da paketinin içinde tozlanıyor bu fırça. Ben bunu alıp palete sürsem, güzelim palet toz içinde kalır ve ruj kısmı murdar olur. Parmaklasam, bu sefer o şekilde dağılacak gibi yapısı yok gibi. Nasıl kullanılabilir bu?
www.makeupandbeautyblog.com

Ben bunun rujunu ruj fırçası ile sürüyorum, burada sorun yok. Mac'in açılı fırçalarından kullanıyorum allık için. Bir tane de fırça sabunu var, onunla temizliyorum da paketinin içinde tozlanıyor bu fırça. Ben bunu alıp palete sürsem, güzelim palet toz içinde kalır ve ruj kısmı murdar olur. Parmaklasam, bu sefer o şekilde dağılacak gibi yapısı yok gibi. Nasıl kullanılabilir bu?
Adile Sultan Kasrı'na nasıl gidebilirim? Metrobüsle köprüyü geçsem, devamında oraya otobüs var mı? Yoksa Zimcirlikuyu --> Beşiktaş --> Üsküdar --> Kandilli mi yapayım?
Gerekli-gereksiz uzun oldu, okumayan veya küfreden olursa anlarım. Dert değil.
1 ay önce lens takmaya başladım. Buradan da nasıl takılacağını falan sormuştum, hatta 2 saat 10 dakikada takmayı başarmıştım. Şu anda 5 dakikaya indirdim. Öncelikle buradan yardım eden herkese çok teşekkür ederim. Lensi o kadar sevdim ki lenssiz geçen günlere düşman oldum.
Şu bir ay Bousch + Lomb'un günlük lenslerinden kullandım ama elimdeki reçete lens reçetesi değil ve üstünde base curve ve diameter numaraları yok. Herhalde götürdüğüm optikteki kadın o reçeteyi aldı ve vermedi ya da bana kafasına göre bir günlük lens verdi.
Şimdi aylık lenslere geçeceğim ve lensmarket.com'dan alayım dedim. Günlük lenslerime baktım bc'si 8.6, dia'sı 14.2. İnsanlar Avecue'yu tavsiye ediyorlar diye ona baktım. Dia'sı 14, bc'si 8.4 veya 8.8. "Tüh" nidaları ile Bousch + Lomb'a baktım, onun bc'si 8.6 ama aylık lenslerin dia'sı yine 14.
Bu arada elimde lens numaraları olmadığından da "Acaba bunlar gerçekten benim değerlerim mi" diye de merak edip, bugün bir doktora gittim. Normalde randevulu olduğundan ve ben çat kapı gittiğimden pek bakmadı, bana "İyi lensler bunlar"ın ötesinde bir şey söylemedi. Yarın başka bir doktora gidip "Bana numaralarımı verin, yoksa... Yoksa, yapacak çok da şeyim yok" demeyi düşünüyorum.
Sorularımdan ilki şu, markadan markaya değişiyorsa bu nalet şeyler ve benim numaralarım sadece dandik bir markada varsa ne yapayım? İkinci olarak da siz böyle bir şey yaşadınız mı, minimum sapma ile farklı değerli şeyler takınca ne olur?
Durumu doktora soracağım tabii ki. Ama marka işini ne yapayım, bilemedim. Avecue için "Çok rahat, öyle böyle değil" diye yorumlar var; benim numaralarıma uyan marka için "Daha iyileri de var" diyorlar. Diyelim ki doktor bana yarın 300 kişinin kullanıp memnun kalmadığı 10 kişinin memnun kaldığı bir markayı önerdi. Nasıl oluyor bu iş?
Not: Şimdilik uyuyorum. Tikler, vb. kalkınca olabilir.
1 ay önce lens takmaya başladım. Buradan da nasıl takılacağını falan sormuştum, hatta 2 saat 10 dakikada takmayı başarmıştım. Şu anda 5 dakikaya indirdim. Öncelikle buradan yardım eden herkese çok teşekkür ederim. Lensi o kadar sevdim ki lenssiz geçen günlere düşman oldum.
Şu bir ay Bousch + Lomb'un günlük lenslerinden kullandım ama elimdeki reçete lens reçetesi değil ve üstünde base curve ve diameter numaraları yok. Herhalde götürdüğüm optikteki kadın o reçeteyi aldı ve vermedi ya da bana kafasına göre bir günlük lens verdi.
Şimdi aylık lenslere geçeceğim ve lensmarket.com'dan alayım dedim. Günlük lenslerime baktım bc'si 8.6, dia'sı 14.2. İnsanlar Avecue'yu tavsiye ediyorlar diye ona baktım. Dia'sı 14, bc'si 8.4 veya 8.8. "Tüh" nidaları ile Bousch + Lomb'a baktım, onun bc'si 8.6 ama aylık lenslerin dia'sı yine 14.
Bu arada elimde lens numaraları olmadığından da "Acaba bunlar gerçekten benim değerlerim mi" diye de merak edip, bugün bir doktora gittim. Normalde randevulu olduğundan ve ben çat kapı gittiğimden pek bakmadı, bana "İyi lensler bunlar"ın ötesinde bir şey söylemedi. Yarın başka bir doktora gidip "Bana numaralarımı verin, yoksa... Yoksa, yapacak çok da şeyim yok" demeyi düşünüyorum.
Sorularımdan ilki şu, markadan markaya değişiyorsa bu nalet şeyler ve benim numaralarım sadece dandik bir markada varsa ne yapayım? İkinci olarak da siz böyle bir şey yaşadınız mı, minimum sapma ile farklı değerli şeyler takınca ne olur?
Durumu doktora soracağım tabii ki. Ama marka işini ne yapayım, bilemedim. Avecue için "Çok rahat, öyle böyle değil" diye yorumlar var; benim numaralarıma uyan marka için "Daha iyileri de var" diyorlar. Diyelim ki doktor bana yarın 300 kişinin kullanıp memnun kalmadığı 10 kişinin memnun kaldığı bir markayı önerdi. Nasıl oluyor bu iş?
Not: Şimdilik uyuyorum. Tikler, vb. kalkınca olabilir.
Açık havada spor yapabilen, kapalı yere geçtiği anda ruhu daralan, 10 dakika sonra fenalık basan biriyim. Bahar ve yaz döneminde dışarıda rahat ve bol yürüyüş yapabiliyorum ya da fırsat olunca yüzebiliyorum ama kışın farenjit nedeni ile bunları yapamıyorum. Spor salonları seçenek değil, çok bunalıyorum. Eskiden işyerinde haftada 3 gün öğle arasında zumba ve pilates geliyordu. Pilateste sağlam sıkılmıştım, çoğu harekette çevreme bakınıyordum sıkıntıdan. Zumbayı çok sevdim ama bu sene kaldırıldı. Zumbalı, danslı şeyler olabilir. Zor bir şey aramıyorum. Amaç popo hareket görsün, üstüme ölü toprağı serpilmesin ve aynı anda darlanmayayım. İşten çıkış saatlerim değişiyor. Pazartesileri 22:00'de, diğer günler 17:30-21:30 arasında herhangi bir saatte çıkıyorum. Şimdiden donmaya başladım, ne yapayım ben kışın?
Dün kaş aldırırken Kral Tv açıktı. Bol trompetli Türkçe bir şarkı çaldı, utanmasam smooth jazz falan diyebilirim ama tam da değil. Yeni mi bilmiyorum ama arkasından Hayko Cepkin birtakım Barış Manço şarkıları söylüyordu. Dolayısıyla en fazla birkaç seneliktir diye düşünüyorum. Bir adam söylüyordu. Kaşçı abla susmadan erkek arkadaşını anlattığı için sözlerini anlamadım, onun insafına kalmış bir durumda olduğum için "Bir sus da şarkıyı az anlayayım" da diyemedim; o sıra göz çevremle uğraşıldığı için ekranı da kesemedim ama klip bol bol beyazlıydı. Galiba beyaz bir şeyler giyen esmer bir adam vardı. Ne olabilir bu şarkı?
İki haftadır aralıklı olarak lense alışmaya çalışıyorum da bu sefer sol gözümdekini çıkarırken kaybettim. Çıkarmaya çalıştığım yeri inceledim, oraya düşmemiş. Üstüme de düşmemiş; demek ki hala gözümde bir yerlerde ama gözümde de bulamıyorum. Çok parmakladım gözü "Buralarda ise elime gelsin" mantığı ile ama yakında gözü oyacağım sanırım, acımaya başladı. Altı üstü açıp baktım, bulamıyorum. Ne yapayım?
*Gideyim bol suda gözümü mü kırpıştırayım?
*Suni gözyaşı mı dökeyim?
*Oturup ağlamaya mı çalışayım?
*İyice bekleyim kurusun da batarken yerini belli etsin, ben de oradan mı çıkarayım?
*Gideyim bol suda gözümü mü kırpıştırayım?
*Suni gözyaşı mı dökeyim?
*Oturup ağlamaya mı çalışayım?
*İyice bekleyim kurusun da batarken yerini belli etsin, ben de oradan mı çıkarayım?
Hafif kış havası geldi, ben de çalışıyorum bir yandan. Bir yandan arkadan ikisine de gidecek şeyler arıyorum. Şöyle şöyle yavaş olsun, arkadan huzur versin ama ben de çalışabileyim.
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
Yavaş yavaş şeyler çalan radyoları açtım, onlar da düğünlerin ilk dans müzikleri gibi ruhu teslim ettirici şeyler çalıyorlar. Yukarıdaki ayarda bir şeyler arıyorum.
İster bana balık veriniz ve şarkı gönderiniz.
İster balık tutmayı öğretip, listeler veya yöntemler gönderiniz.
İster bana balık pişiriniz, her şeyi hazırlayıp veriniz.
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Yavaş yavaş şeyler çalan radyoları açtım, onlar da düğünlerin ilk dans müzikleri gibi ruhu teslim ettirici şeyler çalıyorlar. Yukarıdaki ayarda bir şeyler arıyorum.
İster bana balık veriniz ve şarkı gönderiniz.
İster balık tutmayı öğretip, listeler veya yöntemler gönderiniz.
İster bana balık pişiriniz, her şeyi hazırlayıp veriniz.
Bugün 20 yıllık gözlüklü hayatımı lensli hayata çevirmek üzere bir adım attım ve doktordan aldığım reçete ile birtakım kullan-at da denilen günlük lenslerden aldım. Ancak kafamda şöyle şöyle sorular var:
1. Gözlükçüdeki kadın ile iki gözümün lensini yarım saati aşkın bir sürede taktık. Bazı insanlar uzaktan kumandalı gıdıklanır ya, ta kaç metre öteden el hareket edince gıdıklanır. İşte, ben hem o uzaktan kumandalı gıdıklananlardanım, hem de gözüme 5 metre öteden bir şey yaklaşsa gözümü kapamaya ve kırpıştırmaya başlarım. Kadın göz kapaklarımı ayırsa da istemsizce kırptım ya da kapattım her seferinde. Kan çanağına döndü gözüm içine içine lens, kadının parmağı ve benim parmağım girdikçe. Gözüm tahriş oldukça burnum da aktı. Buna alışabilir miyim? Aranızda böyle tecrübesi olan var mı?
2. Sabahları işe giderken zaten 10 dakikada hazırlanıp çıkıyorum, lens takmak için ne kadar erken kalkmam gerek?
3. Duş yaparken çıkarılıyor mu bu? Çıkarırsam takabilir miyim? ("Çıkar, temiz olsun" diyen var, "Dursun, bir şey olmuyor" diyenler var)
4. Makyaj yapmadan önce mi, sonra mı takıyorum? Makyaj çıkarırken önce lens mi çıkıyor, makyaj mı?
5. Bütün gün gözümü kaşımak istedim, kaşıyamadığım için çevresini ovuşturdum ve masaj yaptım. Gözümde bir şeyin varlığını hissettim. Gerçi şimdi, taktıktan kaç saat sonra biraz biraz geçer gibi oldu ama böyle zamanlarda ne yapmak gerek?
Edit: (Bunu biraz da meraktan soruyorum)
6. Pek ağlayan bir insan değilim ama ağlarken lensler ne oluyor? Islanıp pıt diye düşüyorlar mı? Ağlarken lensin derdine de düşmek gerekiyor mu?
1. Gözlükçüdeki kadın ile iki gözümün lensini yarım saati aşkın bir sürede taktık. Bazı insanlar uzaktan kumandalı gıdıklanır ya, ta kaç metre öteden el hareket edince gıdıklanır. İşte, ben hem o uzaktan kumandalı gıdıklananlardanım, hem de gözüme 5 metre öteden bir şey yaklaşsa gözümü kapamaya ve kırpıştırmaya başlarım. Kadın göz kapaklarımı ayırsa da istemsizce kırptım ya da kapattım her seferinde. Kan çanağına döndü gözüm içine içine lens, kadının parmağı ve benim parmağım girdikçe. Gözüm tahriş oldukça burnum da aktı. Buna alışabilir miyim? Aranızda böyle tecrübesi olan var mı?
2. Sabahları işe giderken zaten 10 dakikada hazırlanıp çıkıyorum, lens takmak için ne kadar erken kalkmam gerek?
3. Duş yaparken çıkarılıyor mu bu? Çıkarırsam takabilir miyim? ("Çıkar, temiz olsun" diyen var, "Dursun, bir şey olmuyor" diyenler var)
4. Makyaj yapmadan önce mi, sonra mı takıyorum? Makyaj çıkarırken önce lens mi çıkıyor, makyaj mı?
5. Bütün gün gözümü kaşımak istedim, kaşıyamadığım için çevresini ovuşturdum ve masaj yaptım. Gözümde bir şeyin varlığını hissettim. Gerçi şimdi, taktıktan kaç saat sonra biraz biraz geçer gibi oldu ama böyle zamanlarda ne yapmak gerek?
Edit: (Bunu biraz da meraktan soruyorum)
6. Pek ağlayan bir insan değilim ama ağlarken lensler ne oluyor? Islanıp pıt diye düşüyorlar mı? Ağlarken lensin derdine de düşmek gerekiyor mu?
Uçak korkum için Passiflora Kapsül alıyordum, birini evden çıkarken, ikincisini uçağa binmeden yarım saat önce. İki tane ancak kesiyordu. Şimdi yanımda Passiflora Mood diye bir şey var, biraz daha konsantreymiş. Prospektüsünü hatırlamıyorum ama günde bir tane miydi, öğünde bir tane miydi, öyle bir şeydi. Sorum şu, konsantre veya değil, bunun bir tanesi kesmiyor; korkmaya devam ediyorum. Ben bunu normal Passiflora Kapsül gibi 1-1.5 saat arayla iki tane alsam, uçaktayken ağzım köpüre köpüre ölür müyüm? Ya da en etkin kullanım için ne yapmam lazım? (Şu kadar zaman önce al, aç karnına al, vb.)
Daha önce aldığım randevulardan birini iptal etmişim. Şimdi ikincisini iptal etmek üzereyim.
Daha önce iptal sayısı hakkında "Yılda en fazla şu kadar randevu iptal edilebiliyor, yoksa randevu alamıyorsun bir yıl süre ile" diye bir dedikodu duymuştum. Aslı astarı var mı? Varsa, "şu kadar" yerine gelmesi gereken sayı nedir?
Daha önce iptal sayısı hakkında "Yılda en fazla şu kadar randevu iptal edilebiliyor, yoksa randevu alamıyorsun bir yıl süre ile" diye bir dedikodu duymuştum. Aslı astarı var mı? Varsa, "şu kadar" yerine gelmesi gereken sayı nedir?
Aldığım ayakkabı ve giysileri yıllarca ve eskitinceye kadar giyerim, alıp giymediğim şey sayısı çok azdır. Bu alıp giymediklerimi bağışladım birkaç yere. Eskiyen ama hala sağlam giysilerimi ne yapabilirim? Giysiler sağlam ama renkleri solmuş, örneğin işe giydiğim şeyin rengi gitmiş durumda 6-7 yıldan sonra ama hala evde, vb. giyilebilir, artık işe giyilmez ama evde de giydiğim eski püsküler yeterince var, ihtiyaç duymuyorum daha fazlasına.
Onları bağışlayamıyorum, bağış alanlar "Kullanılmış bunlar" diye kabul etmiyorlar ama onlara benden daha çok ihtiyacı olanlar da vardır. En kötü bir şeylere geri dönüştürülse, giysi neye dönüştürülür bilmiyorum. Beylikdüzü'nde oturuyorum, Beşiktaş'ta çalışıyorum. Bu bölgelerde veya yolum düşerse başka yerlerde verebileceğim ya da ben atsam birilerinin toplayabileceği yerler var mı?
Onları bağışlayamıyorum, bağış alanlar "Kullanılmış bunlar" diye kabul etmiyorlar ama onlara benden daha çok ihtiyacı olanlar da vardır. En kötü bir şeylere geri dönüştürülse, giysi neye dönüştürülür bilmiyorum. Beylikdüzü'nde oturuyorum, Beşiktaş'ta çalışıyorum. Bu bölgelerde veya yolum düşerse başka yerlerde verebileceğim ya da ben atsam birilerinin toplayabileceği yerler var mı?
Abimin telefonu bozuldu ve garanti kapsamında yaptırdı. Yapılan işlemlerde ana kartı değiştirmişler ve bunun sonucu olarak da IMEI numarası değişmiş. Dün de mesaj gelmiş "IMEI numaranız kayıtlı değildir, telefonunuz 60 gün içinde kapanacaktır" diye. Bu durumda nerelere gitsin ve ne yapsın?
Aslında Facebook değildi de, sosyal medya ile ilgili kısa bir filmdi youtube'da. Adamın biri Facebook'ta milletin eğlendiğini görüyor, canı sıkılmasına rağmen "Kız arkadaşlımla süper gece" tarzı bir şey yazıyordu. Kovulduğunda, "Oh, şu rezil işten de çıktım" tarzı bir şey yazıyordu. Bulabilecek olan var mı, sabahtan beri bulamadım da.
Aslında birkaç aydır aklımda da, rolandmicrocube'ün sorusundan sonra yeniden aklıma düştü. Genelde bu şey ortaokul, lise formalarında ve kız öğrencilerinin kullandığı bir takı. Yine ip gibi, ama tasma kolye kadar kalın değil. Genelde öğrencilerin üniformalarında olan kravat yerine kullanılan bir şey. İzciler de kullanıyor bazı bazı, o fular gibi şeyi değil de o ip gibi şeyi takıyorlar. Ortada bir metal var, oradan iki ip geçiyor; o da boyna asılıyor.
Şunun yakasındaki şeyin ipli olanı.
www.t212.org
Şunun yakasındaki şeyin ipli olanı.
www.t212.org

Hayalimde bir dizi var, cep telefonlarının, internetlerin olmadığı. Elektrik belki olabilir. Orta çağlı, şatolu, büyülü, müyülü olsa ne güzel olur. Kılıç-kalkanla savaşılsın, aksiyondan çok hikayesi olsun. Çerezlik kıvamda olması özellikle tercih sebebi. Kitaplar, saklı hazineler, cevapları aranan birtakım bulmacalar, kayıp parçalar, akıl hocaları falan olsun. Stratejiler, metaforlar havada uçuşsun. Fantastik de olabilir. Dekorun, kastın ve senaryonun çok profesyonel olmasına gerek yok.
Sevilenler:
Legend of the Seeker (Bunu çok seviyorum)
Merlin
Da Vinci's Demons
Game of Thrones
Bayılmadım ama Atlantis
Sevilenler:
Legend of the Seeker (Bunu çok seviyorum)
Merlin
Da Vinci's Demons
Game of Thrones
Bayılmadım ama Atlantis
Uygulamaların sd karta aktarılmasını, böylelikle ferah ferah bellek olmasını sağlıyordu. Geçen gün buralarda birileri yazmıştı, fav'a almamışım, şimdi de bulamadım. l2p60 gibi harfli, rakamlı bir şeydi.
Yaklaşık bir saat önce laptop ekranında bir görüntü gitmesi oldu. Sonra görüntü geldi ama ilk anda rastgele pikseller ölür gibi yaptı, daha doğrusu kendilerini gösterdiler. Bazı pikseller beyaz, bazıları siyah, bazıları duyuru yeşili renginde; sanki birileri ekranıma kum dökmüş gibi görünüyordu. Sonra geçti ama diyelim ki Firefox'ta sekme değiştirdim veya o başka bir program kullanmaya başladım. Yine aynı şey oluyor. Ya da aynı ekran uzun süre açıksa ilk önce geçiyor, sonra tekrar rastgele pikseller beliriyor.
Ne kadar ekranıma verdiği sahil kumu dökülmüş etkisi hoş olsa da, ölüyor mu bu ekran kartı veya bilgisayar; ne yapayım?
Ne kadar ekranıma verdiği sahil kumu dökülmüş etkisi hoş olsa da, ölüyor mu bu ekran kartı veya bilgisayar; ne yapayım?
Yassı şeftaliyi İstanbul'da nereden bulabilirim. Pazar ve birtakım hipermarketlerde bulamadım. Gören, bilen var mı?
www.hobifidancim.com
www.hobifidancim.com

Friends ya da benzeri dizilerde kahkahalar doğal olsun diye canlı seyirci eşliğinde çekiyorlar. Bu durumda
1. Sezon finalini hatta birçok durumda sonraki sezonun başını biliyor oluyor seyirciler. Spoiler yayılmasını nasıl engelliyorlar?
2. Diyelim ki çekim hatası oldu. Aynı espriye 3-4 kere mi güldürüyorlar milleti?
3. Çekim hatasını geçtim, herhangi bir sahne için kaç açıdan çekim gerekiyor. Bu seyirciler orada oturuyor mu, ne yapıyorlar?
1. Sezon finalini hatta birçok durumda sonraki sezonun başını biliyor oluyor seyirciler. Spoiler yayılmasını nasıl engelliyorlar?
2. Diyelim ki çekim hatası oldu. Aynı espriye 3-4 kere mi güldürüyorlar milleti?
3. Çekim hatasını geçtim, herhangi bir sahne için kaç açıdan çekim gerekiyor. Bu seyirciler orada oturuyor mu, ne yapıyorlar?
Bende bazen uçak korkusu var, bazen yok ve ne zaman ortaya çıkacağını da bilmiyorum. Korktuğum zaman da bayağı bayağı "Ne olur şurada bayılayım da, indiğimde ölü veya diri inmiş olayım" diye yalvarasım geliyor, başım dönüyor korkudan, zangır zungur titremeye başlıyorum. Anu'dan başlayarak tüm tanrı ve dinlere açıyorum kendimi. O yüzden de binmeden önce Passiflora alıyorum, bazen o da kesmiyor diye 2 tane alıyorum. Geçen gün eczaneden Passiflora Mood diye bir şey verdiler, günde 1 tane almak gerekiyormuş. Bundan bir tane keser mi ki, deneyen ve bilen var mı? "Onun yerine şunu kullan" diyecek olan var mı? İçeyim de her türbülansta göbek mi atayım onun yerine?
Beyaz adamın biri hasbelkader kızılderililerin arasına karışmış. Onlarla birlikte yürümeye başlamış. Kızılderililier yolsa 3 adımda bir kamp yapıyorlar, oturup bekliyorlarmış; enerjileri daha yerindeyken sürekli dinleniyorlarmış. Beyaz adam da sormuş "Neden sürekli bekliyorsunuz" diye, kızılderililer de "Ruhlarımız geride kaldı, onları bekliyoruz" demişler.Her uçağa bindiğimde, hele ki kalkış sırasında ruhum geride kalıyor; uçak bekleyemiyor da ruhum yetişsin. Uçağın indiği yerin neresi olduğunu algılayana kadar bir sersemliyorum. Sizde de oluyor mu ruhun geride kalması durumu?
Beyaz adamın biri hasbelkader kızılderililerin arasına karışmış. Onlarla birlikte yürümeye başlamış. Kızılderililier yolsa 3 adımda bir kamp yapıyorlar, oturup bekliyorlarmış; enerjileri daha yerindeyken sürekli dinleniyorlarmış. Beyaz adam da sormuş "Neden sürekli bekliyorsunuz" diye, kızılderililer de "Ruhlarımız geride kaldı, onları bekliyoruz" demişler.Her uçağa bindiğimde, hele ki kalkış sırasında ruhum geride kalıyor; uçak bekleyemiyor da ruhum yetişsin. Uçağın indiği yerin neresi olduğunu algılayana kadar bir sersemliyorum. Sizde de oluyor mu ruhun geride kalması durumu?
Bu akşam bir arkadaşım bende kalıyor. Kızcağızın bir durumu var ki, ne yapsam, bir şey yapsam mı, karar veremiyorum. Duyuru'ya danışayım dedim.
Bu kişi 30 yaşına yakın ve hastalığı nedeni ile de obez. Hayatında hiç erkek arkadaşı olmamış ve şuradaki özellikleri aynen sağlıyor.
eksisozluk.com
Çocuk gibi saf. İnsanlar çocuk gibi kandırıyorlar kızı. Bilcümle saadet zincirlerine üye. Ayrıca Amway'le de uğraşıyor. 2 haftada bir kişisel gelişim toplantıları yapıyorlar. Bu toplantılarda da zincirin başındaki başarılı olanlar "Evliliğim yıkılyordu, mutsuzdum, ruhumda bir olmamışlık vardı, param yoktu. Amway'e girdim, şu anda uçak alıyorum güzel karımla beraber" gibi "Verdim gazı" temalı toplantılar yapılıyor. Ama sorun şu ki arkadaşım birini kandıracak veya birilerine ürünü beğendirecek kapasitede değil. Dolayısıyla sisteme insan kazandıramadığı ve satışları çok az olduğu için sürekli para kaybediyor. Kendi çalıştığı bir işi de var bir yandan. Buna rağmen, işini bırakmayı hayal ediyor, "20 yıl sonra çok gelişip Amway zincirinde elmas üye, platin üye ve altın başkan olacağım. Ben o konuşmaları yapacağım kişisel gelişim toplantılarında" diye kendini kaptırdı son birkaç yıldır. Kızcağızı ciddi ciddi sömürüyorlar ama o da buna inanmıyor. Tekrar tekrar söylememize rağmen inanmıyor. O yüzden üzülüyorum onun adına.
Bu akşam film izliyorduk, romantikçe gibi bir filmdi. Filmdeki 15 yaşındaki kızla kendini özdeşleştirdi. Biz İstanbul'dayız, arkadaşımın İzmir'de hoşlandığı biri var ama hoşlanmak az gelir, arkadaşım ölüyor ona. Ve ona ölmesinin sebebi de şu, ona iyi davranan tek erkek. O da sevdiği için öyle davranmıyor, sadece gerçekten iyi bir insan. Arkadaşımın ilgisini fark ettiği zamandan beri de kaçmaya çalışıyor kalp kırmadan. Zaten bir süredir başka biri ile birlikte ama arkadaşım hayatına devam edemiyor. Bu akşamki filmde de kızı kendi yerine, oğlanı da İzmir'deki adam yerine koydu. "Şimdi o da buradaki oğlan gibi kaçıyor ama filmdeki gibi olursak seneye falan birleşiriz. Bu kış geldiğinde bana çiçek getirir. Eninde sonunda içimdeki güzelliği görecek, sonsuza kadar kaçamaz ya" diye hesaplar yapıyor.
Kaç kere gerçek durumu anlatmaya çalıştım ama rüyasından kalkmak istemiyor. Dolaylı yoldan anlatmayı denedim sonra. Daha gerçekçi filmler izlettim ama onları da romantik olmadığı için gerçeğe benzememesi ile suçladı, gerçek hayatın çok romantik olması gerektiğinde diretti. Sadece romantik komedi ve animasyon izliyor, gerçekçi hiç bir şeye gelemiyor. Çok üzülüyorum, bilmiyorum üzülmekte haksız mıyım. O kendi dünyasında rüyaları ve hayalleri ile çok mutlu, o mutluluğu bozmak gerekir mi? Nasıl yaklaşmam gerekir? Bırakayım o da özgürlüğünün yolunu böyle mi bulsun?
Bu kişi 30 yaşına yakın ve hastalığı nedeni ile de obez. Hayatında hiç erkek arkadaşı olmamış ve şuradaki özellikleri aynen sağlıyor.
eksisozluk.com
Çocuk gibi saf. İnsanlar çocuk gibi kandırıyorlar kızı. Bilcümle saadet zincirlerine üye. Ayrıca Amway'le de uğraşıyor. 2 haftada bir kişisel gelişim toplantıları yapıyorlar. Bu toplantılarda da zincirin başındaki başarılı olanlar "Evliliğim yıkılyordu, mutsuzdum, ruhumda bir olmamışlık vardı, param yoktu. Amway'e girdim, şu anda uçak alıyorum güzel karımla beraber" gibi "Verdim gazı" temalı toplantılar yapılıyor. Ama sorun şu ki arkadaşım birini kandıracak veya birilerine ürünü beğendirecek kapasitede değil. Dolayısıyla sisteme insan kazandıramadığı ve satışları çok az olduğu için sürekli para kaybediyor. Kendi çalıştığı bir işi de var bir yandan. Buna rağmen, işini bırakmayı hayal ediyor, "20 yıl sonra çok gelişip Amway zincirinde elmas üye, platin üye ve altın başkan olacağım. Ben o konuşmaları yapacağım kişisel gelişim toplantılarında" diye kendini kaptırdı son birkaç yıldır. Kızcağızı ciddi ciddi sömürüyorlar ama o da buna inanmıyor. Tekrar tekrar söylememize rağmen inanmıyor. O yüzden üzülüyorum onun adına.
Bu akşam film izliyorduk, romantikçe gibi bir filmdi. Filmdeki 15 yaşındaki kızla kendini özdeşleştirdi. Biz İstanbul'dayız, arkadaşımın İzmir'de hoşlandığı biri var ama hoşlanmak az gelir, arkadaşım ölüyor ona. Ve ona ölmesinin sebebi de şu, ona iyi davranan tek erkek. O da sevdiği için öyle davranmıyor, sadece gerçekten iyi bir insan. Arkadaşımın ilgisini fark ettiği zamandan beri de kaçmaya çalışıyor kalp kırmadan. Zaten bir süredir başka biri ile birlikte ama arkadaşım hayatına devam edemiyor. Bu akşamki filmde de kızı kendi yerine, oğlanı da İzmir'deki adam yerine koydu. "Şimdi o da buradaki oğlan gibi kaçıyor ama filmdeki gibi olursak seneye falan birleşiriz. Bu kış geldiğinde bana çiçek getirir. Eninde sonunda içimdeki güzelliği görecek, sonsuza kadar kaçamaz ya" diye hesaplar yapıyor.
Kaç kere gerçek durumu anlatmaya çalıştım ama rüyasından kalkmak istemiyor. Dolaylı yoldan anlatmayı denedim sonra. Daha gerçekçi filmler izlettim ama onları da romantik olmadığı için gerçeğe benzememesi ile suçladı, gerçek hayatın çok romantik olması gerektiğinde diretti. Sadece romantik komedi ve animasyon izliyor, gerçekçi hiç bir şeye gelemiyor. Çok üzülüyorum, bilmiyorum üzülmekte haksız mıyım. O kendi dünyasında rüyaları ve hayalleri ile çok mutlu, o mutluluğu bozmak gerekir mi? Nasıl yaklaşmam gerekir? Bırakayım o da özgürlüğünün yolunu böyle mi bulsun?
Coursera'dan ilk dersimi almaya başlayacağım da, nasıl alıyorum bu dersleri? Kayıt oldum ama derste "attendance" falan diyor. Tamam, derse katılacağım da derse nasıl katılıyorum? Her hafta bir video mu yükleniyor? Belli bir saat başında online mı oluyorum? Ne yapıyorum?
Yarın üç öğrencimle buluşacağım ve birlikte çalışmamız gerek. Okulda birtakım ÖSYM sınavları olduğu için oraya giriş yasak. Öğrencilerimden biri o kadar gürültüye hassas ki bulunduğu yere biri girdiği anda konsantrasyonu bozuluyor, kitleniyor; toparlaması zaman alıyor. O yüzden cafe, çay bahçesi tarzı insanların konuşacakları bir yere gidemiyoruz. İroni o ki bizim de konuşa konuşa çalışmamız gerek. Ayrıca bilgisayarı prize de bağlamamız gerek. Bu durumda İstanbul-Avrupa tarafında nereye gidebiliriz?
Gelecek haftaya iş için Kos'a gideceğim. İşim Cumartesi öğlen bitecek ama tatil de olsun az diye Pazar'ın da ben ekledim. Pazar akşamı Bodrum'dan uçağım var 18:00'de. Kos'taki feribotların saatlerine baktım, akşamkilerle gidersem uçağa gecikiyorum; sabahkine binersem bu sefer orada geçirebileceğim tüm günü yemiş ve Bodrum'da elimde bavulla kalmış oluyorum. İnternet üzerinden feribot tarifeleri bu şekilde iken bilet almadan gitsem, orada internette görünmeyen birtakım feribot hizmetleri var mı? Yoksa en iyisi internetten alıp ortada kalmamak mı? Garanti olacaksa, erkenden Bodrum'a gelsem elimde bavulla ne yapabilirim?
(Bu son soruyu daha önce açmışlardı ama belki cevap arttıran olur diye tekrar sordum)
(Bu son soruyu daha önce açmışlardı ama belki cevap arttıran olur diye tekrar sordum)
Soru başlıkta ama açıklayayım da. Örneğin, sıcak hava seversiniz de buz gibi havada biri gelir, "Hava ne güzel. Dışarı çıkalım mı" der ya da sakin sessizsinizdir, biri gelir "Amma da gevezesin" der.
Bu da olmazsa size ne söylenirse pot kırmış olur karşıdaki, ne söylenmez size?
Bu da olmazsa size ne söylenirse pot kırmış olur karşıdaki, ne söylenmez size?
Yahoo mail'dan ta 15 yaşındayken bir e-posta adresi almıştım ve sanırım nick kısmı, vb. vardı. 15 yaşında bir kız olarak seçtiğim nick'i şu anda söylemeye utanıyorum ama varsayın ki crazy_ıvır_sweet_zıvır. Sonuç olarak, e-posta adresini kullanıyorum hala ama üç aydır ismim yerine nick'imle e-posta gidiyor. Zaten ilk gördüğümde de hatırlayamadım, sonradan kaynar sular başıma döküldü. Postaları yavaş yavaş diğer adreslere kaydırdım ama hala onu kullananlar var ve e-posta adresim onlarda nick ile görüntüleniyormuş. Proje yazışmalarında bilmemkimoglu@bilmemne.com'ların yanında bir de crazy_ıvır_sweet_zıvır dolanıyor ortalıkta, rezillik.
Sabah yakınlarımdan bir konsey oluşturdum ve her yeri aradık taradık, nick'in yazdığı ve gönderildiği yeri bulamadık, gidenlerde seçili isim kısmında e-posta adresim var gibi görünüyor. Birkaç deneme yaptıktan sonra, nick'in gittiğine iyice emin olduk ama akşamına bir e-postada daha görünmüş o nick. Bilgisayarı yakacağım yakında (işe yaramayacağımı biliyorum), nerededir bunun ayarları?
Şimdilik yatıyorum, sabah okuyacağım.
Sabah yakınlarımdan bir konsey oluşturdum ve her yeri aradık taradık, nick'in yazdığı ve gönderildiği yeri bulamadık, gidenlerde seçili isim kısmında e-posta adresim var gibi görünüyor. Birkaç deneme yaptıktan sonra, nick'in gittiğine iyice emin olduk ama akşamına bir e-postada daha görünmüş o nick. Bilgisayarı yakacağım yakında (işe yaramayacağımı biliyorum), nerededir bunun ayarları?
Şimdilik yatıyorum, sabah okuyacağım.
Genelde işe servisle gidiyorum ama haftada 5-6 kere de metrobüse biniyorum. Sıkışma, itişme, yapışma gibi işlerde herkes kadar profesyonelleştim ama kimseyi itip kakmıyorum. Bir "küçük hanımefendi" kibarlığı olmasa da kendi çağımda kibar insanım, çirkefleşemiyorum.
Şu ana kadar metrobüse binme sırasında 3 kere düşmüştüm. Birinde yola uçtum, diğerinde belime yatay yumruk gibi bir şey yedim, birinde hem ön hem arkadan sıkıştırılırken arkadakinin birden itmeyi bırakması ile arkaya doğru geri düşme yaşadım.
Bu akşam, işten de biraz geç çıktım. Sırtımda 12-15 kilo arası olduğunu düşündüğüm bir çanta, elimde de salkım saçak gitmesi gereken bir sürü eşya vardı. O yüzden arkadan kuyruğa usul usul gittim. Öne doğru yavaş yavaş gittiğimde, arkadakiler "Çantandan yerleşemiyoruz, indir" dediler. Çantayı tek omzuma geçirdim daha az yer kaplayabilmek için. O arada 7-8. metrobüste ön sıraya geldim. Bu arada da susamıştım, dilim damağıma yapışmıştı ve çantamda su da vardı ama ellerimdekiler nedeniyle alamadım, "Oturunca doya doya içerim" diye düşündüm. O sırada metrobüs geldi. Elimdekiler ve sırtımdakilerle birlikte kapıya atlayamayacağım için yola indim. Güç alıp kapıya çıkacaktım ki çantamın yükünü verdiğim omzuma daha ağır ve ani bir yük bindi. Bir baktım, orta yaşlı adamın biri bir eliyle kapı koluna bir eli ile de bana abanmış, birdirbir oynar gibi üstümden atladı. Omzumu çok fazla tutamadım, fena acıdı. Bir şekilde metrobüse bindim ve oturacak yer kalmadığından geri çıktım. Adama bağırmak istedim ama nasıl dilim damağıma yapışmışsa ağzımı açamadım. Onun yapamayınca adamın fotoğrafını çekmek istedim, şarjım azalmış, flaş patlamayınca bir halt çekemedim. Adam pişmiş kelle gibi bana bakıp gülüyordu. Adam fotoğrafını çektiğimi fark edip bozuldu, bunu fırsat bilip adama "Gözüm üzerinde" hareketi yaptım. Tedirgin olsun, korksun biraz pislik.
Olay indiğimde de bitmedi, bu sefer arkamda biriken kalabalık "Arkadan gelip ayakta gidecekmiş gibi yapıp biniyorsunuz. Sonra geri çıkıp herkesin önüne geçiyorsunuz" diye azarladı. Adamın biri "Ben onu gördüm, öndeydi" dedi de orada bir tartışma yaşamaktan kurtuldum. Sonuçta omzum sağlam acıdı ve yere çöküp biraz dinlendikten sonra gelen metrobüse binebildim.
Sonuçta sorularım:
1. Ben bu omuza ne yapayım? Muscoril sürdüm şimdi, omuzla boynun bağlandığı yer acıyor, geçer diye umuyorum.
2. Ben bu metrobüse ne yapayım? Metrobüste herkesin ağzından bin laf çıktığı için kimse kimseyi ciddiye almıyor. Ben A4'leri birleştirip bir pankart yapsam ve her durağa geldiğimde "Hayvan değilseniz, itmeyiniz" gibi bir şey yazsam dinleyen olur mu?
3. Ben kendime ne yapayım? Çantam olduğunda onu mu savurayım, üstümden geçenlerin elini mi ısırayım?
Buraya kadar okuyabildiyseniz teşekkürler.
Ek: Normalde çok büyük sorun yaşamıyorum, ortalama piçlik düzeyinin altından kalsam da kendime göre stratejilerim var ve hayatta kalacak kadar binebiliyorum. Hatta, genelde ilk durağa gidip oturuyorum uzun yol gittiğim için ama böyle yük taşıdığım zamanlarda sorun oluyor genelde. Düşüşlerden birini yere düşen bir kadına ulaşmaya ve onu kaldırmaya çalışırken yaşadım.
Şu ana kadar metrobüse binme sırasında 3 kere düşmüştüm. Birinde yola uçtum, diğerinde belime yatay yumruk gibi bir şey yedim, birinde hem ön hem arkadan sıkıştırılırken arkadakinin birden itmeyi bırakması ile arkaya doğru geri düşme yaşadım.
Bu akşam, işten de biraz geç çıktım. Sırtımda 12-15 kilo arası olduğunu düşündüğüm bir çanta, elimde de salkım saçak gitmesi gereken bir sürü eşya vardı. O yüzden arkadan kuyruğa usul usul gittim. Öne doğru yavaş yavaş gittiğimde, arkadakiler "Çantandan yerleşemiyoruz, indir" dediler. Çantayı tek omzuma geçirdim daha az yer kaplayabilmek için. O arada 7-8. metrobüste ön sıraya geldim. Bu arada da susamıştım, dilim damağıma yapışmıştı ve çantamda su da vardı ama ellerimdekiler nedeniyle alamadım, "Oturunca doya doya içerim" diye düşündüm. O sırada metrobüs geldi. Elimdekiler ve sırtımdakilerle birlikte kapıya atlayamayacağım için yola indim. Güç alıp kapıya çıkacaktım ki çantamın yükünü verdiğim omzuma daha ağır ve ani bir yük bindi. Bir baktım, orta yaşlı adamın biri bir eliyle kapı koluna bir eli ile de bana abanmış, birdirbir oynar gibi üstümden atladı. Omzumu çok fazla tutamadım, fena acıdı. Bir şekilde metrobüse bindim ve oturacak yer kalmadığından geri çıktım. Adama bağırmak istedim ama nasıl dilim damağıma yapışmışsa ağzımı açamadım. Onun yapamayınca adamın fotoğrafını çekmek istedim, şarjım azalmış, flaş patlamayınca bir halt çekemedim. Adam pişmiş kelle gibi bana bakıp gülüyordu. Adam fotoğrafını çektiğimi fark edip bozuldu, bunu fırsat bilip adama "Gözüm üzerinde" hareketi yaptım. Tedirgin olsun, korksun biraz pislik.
Olay indiğimde de bitmedi, bu sefer arkamda biriken kalabalık "Arkadan gelip ayakta gidecekmiş gibi yapıp biniyorsunuz. Sonra geri çıkıp herkesin önüne geçiyorsunuz" diye azarladı. Adamın biri "Ben onu gördüm, öndeydi" dedi de orada bir tartışma yaşamaktan kurtuldum. Sonuçta omzum sağlam acıdı ve yere çöküp biraz dinlendikten sonra gelen metrobüse binebildim.
Sonuçta sorularım:
1. Ben bu omuza ne yapayım? Muscoril sürdüm şimdi, omuzla boynun bağlandığı yer acıyor, geçer diye umuyorum.
2. Ben bu metrobüse ne yapayım? Metrobüste herkesin ağzından bin laf çıktığı için kimse kimseyi ciddiye almıyor. Ben A4'leri birleştirip bir pankart yapsam ve her durağa geldiğimde "Hayvan değilseniz, itmeyiniz" gibi bir şey yazsam dinleyen olur mu?
3. Ben kendime ne yapayım? Çantam olduğunda onu mu savurayım, üstümden geçenlerin elini mi ısırayım?
Buraya kadar okuyabildiyseniz teşekkürler.
Ek: Normalde çok büyük sorun yaşamıyorum, ortalama piçlik düzeyinin altından kalsam da kendime göre stratejilerim var ve hayatta kalacak kadar binebiliyorum. Hatta, genelde ilk durağa gidip oturuyorum uzun yol gittiğim için ama böyle yük taşıdığım zamanlarda sorun oluyor genelde. Düşüşlerden birini yere düşen bir kadına ulaşmaya ve onu kaldırmaya çalışırken yaşadım.
Su anda patatesten mesaji yaziyorum. Patatesin de a, p ve o harfleri zor basiyor ama sorun o degil.
Gecen hafta yogun bur hafta idi, bilgisayardan duyurudur, odur, budur sitelere girmeyeyim diye coldturkey programini yukledim. Programin olayi su: sitenin adini giriyorsunuz, belli bir saat ve tarih ayarliyorsunuz. O saate kadar o sitelere giremiyorsunuz. Sonra yukledigime ve denedigime pisman oldum zaten de, asil pismanligi Cuma gunu (ayarladigim bbitis zamani) yasadim. Sure bitmis olmasina ragmen giremeyince programi kaldirdim, artik dosyalar birakti. Onlari da sildim. Pesinden dos'tan girip ne kaldi, ne kalmadi kismina baktim ve bir sey bulamadim. Sonra 'madem firefox calismiyor, o halde chrome'dan deneyim' dedim ve calisti ama bugun oradan da acmakta zorlaniyorum. Nereden acabilirim bu siteleri ben?
Gecen hafta yogun bur hafta idi, bilgisayardan duyurudur, odur, budur sitelere girmeyeyim diye coldturkey programini yukledim. Programin olayi su: sitenin adini giriyorsunuz, belli bir saat ve tarih ayarliyorsunuz. O saate kadar o sitelere giremiyorsunuz. Sonra yukledigime ve denedigime pisman oldum zaten de, asil pismanligi Cuma gunu (ayarladigim bbitis zamani) yasadim. Sure bitmis olmasina ragmen giremeyince programi kaldirdim, artik dosyalar birakti. Onlari da sildim. Pesinden dos'tan girip ne kaldi, ne kalmadi kismina baktim ve bir sey bulamadim. Sonra 'madem firefox calismiyor, o halde chrome'dan deneyim' dedim ve calisti ama bugun oradan da acmakta zorlaniyorum. Nereden acabilirim bu siteleri ben?
Bir yakınım cüzdansızlık ve parasızlık yüzünden bir yerde mahsur kalmış, ayrıntısına girmeyeyim, onun özeli. Saat 16:30'da kendisine cep havale yaptım İş Bankası'ndan. Normalde cepten havale yapınca şifre gidiyor bir 5, bilemediniz 10 dakika içinde ve o şifre kullanılarak para çekilebiliyor. O şifre gitmemiş. Ben de çağrı merkezini arayarak şifreyi yeniden gönderttirdim. Yeniden gitmedi. 3. kez cepten aradığımda 15 dakika kadar telefonda bekledikten sonra birine ulaşabildim ve yeniden mesajı gönderebildim. Bu sefer mesaj gitti ama ilk seferkilerden birinin mesajı gidebilmiş ancak. Dolayısıyla güncel şifre olduğu için çalışmamış. Sonra 4. kez aradım, yaklaşık bir 20 dakika beklememe rağmen şifre gönderebilecek bir operatöre ulaşamadım. Peşinden bir saat kadar beklettik, belki arada gelir diye. Gelmedi 5. kez aradım ve "Ortalama bekleme süreniz 15 dakika" dedi. Bu arada yakınım hala olduğu yerden kurtulabilmiş değil, büyük olasılıkla açlıktan da ölüyor artık, ayrıca yanında hasta da var ve üstünden 5 saat geçti. Acil para ulaştırmam gerekiyor ama ne çağrı merkezinden birine ulaşabiliyorum, ne internet üzerinden tekrar onay kodu gönderme seçeneği var, ne de Bankamatik'te bu seçenek var. Çekilen para da yüksekçe bir miktardı, aynı miktarı başka şekilde gönderme şansım da yok. Ayrıca para benden çıktı. İşten yeni çıktım, eve gitmek üzereyim. Yolum en hızlı 1.5 saat, büyük olasılıkla da 2 saat. Bir meydanda internet buldum, laptop'tan yazıyorum. Telefonun şarjını idareli kullanmak zorundayım, 15 dakika operatör beklemeye veya burayı da sürekli kontrole yetmez. Bu yüzden yarım saatte bir kontrol edeceğim ve ara sıra aramayı planlıyorum. Bu durumda ne yapmalıyım? Siz olsanız ne yapardınız?
Şurada 1:30 civarı adam "You know, yin yang, tai chi, * , ping pong" diyor ya burada *'ın yerine ne gelmeli?
www.youtube.com
Doğrudan link: www.youtube.com
www.youtube.com

Doğrudan link: www.youtube.com

Daha önce zaten telefonumla ilgili çeşitli sorunlar olmuştu. Android'i eski, birçok uygulama yüklenemiyor. Bir araba kendini araba moduna almıştı, 10 gün sonra vazgeçip eski ayarına döndü.
İçine şeytan kaçmış telefonum bu sefer de aranan numaraları göstermiyor. Gösteriyor da seçici davranıyor. Belirtileri şöyle:
*Arayan kişi rehberde kayıtlı ise, kimin aradığını göstermiyor. Daha doğrusu karşı taraf ararken gösteriyor da, diyelim o an yanımda değildi telefonum ve cevapsız çağrı oldu. O zaman göstermiyor. Bir cevapsız çağrı olduğunu anlayabiliyorum ama kimden olduğunu anlayamıyorum. "Ya çalarken göreceksin ya da bir daha göremeyeceksin" gibi bir tavrı var. Numara rehberde kayıtlı değilse cevapsız çağrıyı gösteriyor sağolsun.
*Arama tuşuna bastığımda son aradığımı/arayanı, sadece rehberde kayıtlı olmama şartı ile gösteriyor. En son 23 Mart'ta 0212'li bir numara aramış, onu gösterip duruyor.
*Mesaj geldiğinde de rehberde kayıtlı olsa bile adını göstermiyor, sadece numarayı görüyorum.
*Normalde birini arayacağınız zaman adındaki harfleri girersiniz ya, o nane çalışmıyor. Menu->Kişiler yapıp kendim bulmalıyım arayacağım kişinin adını.
*Edit: Yeni belirti, artık yeni numara kaydedemiyorum rehbere.
Sonuç olarak kayıtlı numaralara ulaşamıyorum uğraşmazsam.
Bozulduğu süreçte herhangi bir uygulama yüklemesi falan yapmadım. Çantamda kendi kendine tuşlara basmış olma olasılığı olabilir. Ne yapabilirim buna atmaktan başka?
Edit: Tamir adına yaptıklarım şunlar: Kapatıp açtım, kapatıp pili skötüm tekrar takıp açtım. Ayarlardan ilgili menü aradım ama bulamadım.
Ek bilgi: whatsapp gibi telefon bilgileri gerektiren uygulamalar kullanmıyorum. Zaten toplamda 3 uygulama kullanıyorum. Dördüncüye hafızası şişiyor, kaldırmıyor.
İçine şeytan kaçmış telefonum bu sefer de aranan numaraları göstermiyor. Gösteriyor da seçici davranıyor. Belirtileri şöyle:
*Arayan kişi rehberde kayıtlı ise, kimin aradığını göstermiyor. Daha doğrusu karşı taraf ararken gösteriyor da, diyelim o an yanımda değildi telefonum ve cevapsız çağrı oldu. O zaman göstermiyor. Bir cevapsız çağrı olduğunu anlayabiliyorum ama kimden olduğunu anlayamıyorum. "Ya çalarken göreceksin ya da bir daha göremeyeceksin" gibi bir tavrı var. Numara rehberde kayıtlı değilse cevapsız çağrıyı gösteriyor sağolsun.
*Arama tuşuna bastığımda son aradığımı/arayanı, sadece rehberde kayıtlı olmama şartı ile gösteriyor. En son 23 Mart'ta 0212'li bir numara aramış, onu gösterip duruyor.
*Mesaj geldiğinde de rehberde kayıtlı olsa bile adını göstermiyor, sadece numarayı görüyorum.
*Normalde birini arayacağınız zaman adındaki harfleri girersiniz ya, o nane çalışmıyor. Menu->Kişiler yapıp kendim bulmalıyım arayacağım kişinin adını.
*Edit: Yeni belirti, artık yeni numara kaydedemiyorum rehbere.
Sonuç olarak kayıtlı numaralara ulaşamıyorum uğraşmazsam.
Bozulduğu süreçte herhangi bir uygulama yüklemesi falan yapmadım. Çantamda kendi kendine tuşlara basmış olma olasılığı olabilir. Ne yapabilirim buna atmaktan başka?
Edit: Tamir adına yaptıklarım şunlar: Kapatıp açtım, kapatıp pili skötüm tekrar takıp açtım. Ayarlardan ilgili menü aradım ama bulamadım.
Ek bilgi: whatsapp gibi telefon bilgileri gerektiren uygulamalar kullanmıyorum. Zaten toplamda 3 uygulama kullanıyorum. Dördüncüye hafızası şişiyor, kaldırmıyor.
Botero insanları şişman şişman yapıyor böyle.
www.google.com.tr
Bu da Botero'nun tam tersi, herkesi aşırı ince ve uzun çiziyor. Modigliani gibi sadece boyun gereksiz uzun değil, vücut deforme olacak şekilde ince. Kimdi bu ressam, hatırlayan, eden?
www.google.com.tr
Bu da Botero'nun tam tersi, herkesi aşırı ince ve uzun çiziyor. Modigliani gibi sadece boyun gereksiz uzun değil, vücut deforme olacak şekilde ince. Kimdi bu ressam, hatırlayan, eden?
İki arkadaşım (sevgili bunlar) Kapadokya'ya gidecekler. Bütçeleri dar diyebiliriz, öğrenci bütçesi gibi düşünebiliriz. Bunlar iki-üç gün oradalar? Nerelere gitsinler ve ucuz olması için nerelerde kalsınlar ve yesinler?
Aklıma Uçhisar, Açık Hava Müzesi, Ihlara Vadisi ve Derinkuyu geldi ama bunlar arası dolmuş, otobüs ya da o bütçe ile karşılanabilecek başka bir ulaşım aracı var mı?
Aklıma Uçhisar, Açık Hava Müzesi, Ihlara Vadisi ve Derinkuyu geldi ama bunlar arası dolmuş, otobüs ya da o bütçe ile karşılanabilecek başka bir ulaşım aracı var mı?