bende mi bir anormallik var yoksa sitede mi bilemedim. ekşi sözlük'ün kendi görsel paylaşma sitesinden bahsediyorum.
herhangi bir entry'deki görsel linkine tıklıyorum, görsel açılıyor. mouse cursor'ını görselin üzerine getirince üzerinde + işareti olan büyütece dönüşüyor. bu ne demek? "bu gördüğün görselin tam hali değil, ekrana sığacak hali. üstüne tıklarsan büyütüp tam halini gösteririm" demek değil mi? yanlış mı biliyorum?
görsele tıklıyorum, animasyonla ayrı bir pop up gibi bir şey açılıp görselin daha da küçük halini gösteriyor. büyüdün mü sen şimdi yani?
bu sizde de böyle mi? yoksa benim bilgisayarımın windows'umun eskiliği ile mi alakalı?
herhangi bir entry'deki görsel linkine tıklıyorum, görsel açılıyor. mouse cursor'ını görselin üzerine getirince üzerinde + işareti olan büyütece dönüşüyor. bu ne demek? "bu gördüğün görselin tam hali değil, ekrana sığacak hali. üstüne tıklarsan büyütüp tam halini gösteririm" demek değil mi? yanlış mı biliyorum?
görsele tıklıyorum, animasyonla ayrı bir pop up gibi bir şey açılıp görselin daha da küçük halini gösteriyor. büyüdün mü sen şimdi yani?
bu sizde de böyle mi? yoksa benim bilgisayarımın windows'umun eskiliği ile mi alakalı?
karşımda söylemek istediği kelimeyi söylerken zorlanıyor, kelime bir türlü çıkmıyor. ama ne demek istediğini anlıyorum.
daha o söylemeden ben söylesem, ya da mesela "nasılsın" diye sormak istiyor. o daha kelimeyi söyleyemeden "nnn n n" derken "iyiyim sen nasılsın" desem kabalık mı olur?
illa kelimeyi söylemesini beklemek mi gerekir? yani sanki bekleyince de "ne diyeceğimi anladın işte, ne diye beni zorluyorsun" diyecekmiş gibi geliyor.
kekeme bir aile dostumuz var, çok geriliyorum konuşurken. telefon çalıyor mesela o arıyor. açıp "efendim" diyorum, ses yok. hayır karşı tarafta "kibrit merhaba nasılsın" demeye çalıştığını tahmin ediyorum ve bekliyorum söylesin diye. ama belki gerçekten telefon çekmiyor ve sesi gelmiyor da olabilir, yani "alo alooo" demeli miyim, beklemeli miyim, daha o konuşmadan "mehmet amca nasılsın yaa" mı demeliyim?
nedir karşıdakini kötü hissettirmeden konuşmanın yöntemi?
daha o söylemeden ben söylesem, ya da mesela "nasılsın" diye sormak istiyor. o daha kelimeyi söyleyemeden "nnn n n" derken "iyiyim sen nasılsın" desem kabalık mı olur?
illa kelimeyi söylemesini beklemek mi gerekir? yani sanki bekleyince de "ne diyeceğimi anladın işte, ne diye beni zorluyorsun" diyecekmiş gibi geliyor.
kekeme bir aile dostumuz var, çok geriliyorum konuşurken. telefon çalıyor mesela o arıyor. açıp "efendim" diyorum, ses yok. hayır karşı tarafta "kibrit merhaba nasılsın" demeye çalıştığını tahmin ediyorum ve bekliyorum söylesin diye. ama belki gerçekten telefon çekmiyor ve sesi gelmiyor da olabilir, yani "alo alooo" demeli miyim, beklemeli miyim, daha o konuşmadan "mehmet amca nasılsın yaa" mı demeliyim?
nedir karşıdakini kötü hissettirmeden konuşmanın yöntemi?
ya hep aynı şey, hep aynı şey. excel benim sözümü bir türlü din-le-mi-yor.
alalh aşkına bir yol gösterin, benim excel'im böyle durumlarda bitiyor. ben neyi eksik yapıyorum yahu?
binlerce satırdan oluşan bir tablo.
A hücresinde 11B04, 11B25 gibi değerler var. B'den sonraki sayı değişiyor. bunların 11-04 11-25 formatında olması gerekiyor. yani B yerine - olacak.
çok basit bir şey değil mi hocam, temel excel bilgisi. ctrl+h yapıyorsun, bul/değiştir ekranı açılıyor. B'yi - olarak değiştir diyip tümünü değiştir'e tıklıyorsun.
ama canını sevdiğimin excel'i 11-04'ü 4.Kas, 11-25'i 25.Kas yapıyor. tarih sanıyor.
değiştirmeden önce hücreleri "metin" olarak biçimlendiriyorum, yine öyle yapıyor. bakın "hücreleri metin olarak biçimlendir" diyecekler için tekrar söyleyeyim, hücreleri "metin" olarak biçimlendiriyorum. değiştir diyince yine tarih oluveriyor. tarih olduktan sonra metin yap diyince de 45216 gibi o tarihin sayı karşılığına çeviriyor. yok mu abi 11-25 şeklinde durdurtmanın bir yolu?
olmasın. metin olsun. ne görüyorsan o olsun. 11-25 ise 11-25 kalsın. alıp tarihe çevirmesin. çevirmesin. çevirmesin demiş miydim? çevirmesin.
alalh aşkına bir yol gösterin, benim excel'im böyle durumlarda bitiyor. ben neyi eksik yapıyorum yahu?
binlerce satırdan oluşan bir tablo.
A hücresinde 11B04, 11B25 gibi değerler var. B'den sonraki sayı değişiyor. bunların 11-04 11-25 formatında olması gerekiyor. yani B yerine - olacak.
çok basit bir şey değil mi hocam, temel excel bilgisi. ctrl+h yapıyorsun, bul/değiştir ekranı açılıyor. B'yi - olarak değiştir diyip tümünü değiştir'e tıklıyorsun.
ama canını sevdiğimin excel'i 11-04'ü 4.Kas, 11-25'i 25.Kas yapıyor. tarih sanıyor.
değiştirmeden önce hücreleri "metin" olarak biçimlendiriyorum, yine öyle yapıyor. bakın "hücreleri metin olarak biçimlendir" diyecekler için tekrar söyleyeyim, hücreleri "metin" olarak biçimlendiriyorum. değiştir diyince yine tarih oluveriyor. tarih olduktan sonra metin yap diyince de 45216 gibi o tarihin sayı karşılığına çeviriyor. yok mu abi 11-25 şeklinde durdurtmanın bir yolu?
olmasın. metin olsun. ne görüyorsan o olsun. 11-25 ise 11-25 kalsın. alıp tarihe çevirmesin. çevirmesin. çevirmesin demiş miydim? çevirmesin.
mükellefim dolarla ödeme yaptı. içinde de eski baskı 200 dolar var.
eski baskı dolar banknotları hala tedavülde ve geçerli. lakin çok yıpranmamış olduğu halde bankanın para sayma makinesine takılıyor. oğlana açtığım bir dolar hesabım var, makineden geçmeyince hesaba yatıramadım. dövizciye gittim, onun da makinesinden geçmedi. bankacı ayrı kontrol etti, dövizci ayrı kontrol etti, sahte değil ama makineden geçmeyince bankacı diyor hesaba yatıramam, dövizci diyor değiştiremem, bozdurmak istesen bile bozmam.
amacım bozdurmak değil, hesaba yatırmak.
ne yapayım ben şimdi bunları? kızılay'da akşam vakti çıkan döviz işportacılarına götürdüm, 100 liraya yenisiyle değiştiririm dedi. yani 200 dolar alıp yine 200 dolar verecek, bunun için 100 lira istiyor. çarem kalmazsa böyle bir şey yapacağım, en azından satıp geri alacağım ama başka bir şey önerirseniz onu yapayım.
eski baskı dolar banknotları hala tedavülde ve geçerli. lakin çok yıpranmamış olduğu halde bankanın para sayma makinesine takılıyor. oğlana açtığım bir dolar hesabım var, makineden geçmeyince hesaba yatıramadım. dövizciye gittim, onun da makinesinden geçmedi. bankacı ayrı kontrol etti, dövizci ayrı kontrol etti, sahte değil ama makineden geçmeyince bankacı diyor hesaba yatıramam, dövizci diyor değiştiremem, bozdurmak istesen bile bozmam.
amacım bozdurmak değil, hesaba yatırmak.
ne yapayım ben şimdi bunları? kızılay'da akşam vakti çıkan döviz işportacılarına götürdüm, 100 liraya yenisiyle değiştiririm dedi. yani 200 dolar alıp yine 200 dolar verecek, bunun için 100 lira istiyor. çarem kalmazsa böyle bir şey yapacağım, en azından satıp geri alacağım ama başka bir şey önerirseniz onu yapayım.
geçen gün yaşadığım bir tartışma sonucu kendimi kötü hissettim. evdeki tansiyon aleti ile tansiyonumu ölçtüm, 20/11. limon falan yedim, biraz dinlendim, biraz sonra yine ölçtüm, 21/13. baktım düşeceği yok, atladım acile gittim arabayla. bu arada ağrı, sancı, baş dönmesi, baş ağrısı hiçbir şeyim yok. sadece kendimi kötü, böyle stresli gibi hissediyorum, bu da tartışma neticesinde gayet olağan.
neyse gittim acile, ölçtüler 19/12. doktor geldi, şikayetiniz nedir diyor, yüksek tansiyon diyorum. yok bana şikayetinizi söyleyin diyor. ya işte yüksek tansiyon diyorum, tansiyonum yüksek. yok bana semptomları söyleyin diyor.
semptom falan bir şeyim yok. ama bir şeyim yok desem eve de gönderebilir. 21'e çıkmış yüksek tansiyonu hiç ciddiye almadı, ısrarla semptom soruyor. 21'e çıkmış tansiyonun tehlikeli olabileceğini az çok biliyorum. sırf bir şeyler yapsın da tansiyona bağlı beyin kanaması falan geçirmeyeyim diye popomdan semptom uydurmak zorunda kaldım, başım ağrıyor dedim, başım dönüyor dedim. başım ağrıyor dedim diye kalçadan bi novaljin yaptı, dil altı verdi, biraz dinlendirip tekrar baktı 17/11 olmuş, eve gönderdi. eve geldim, tansiyon yine 21/13. bu arada cihazımdan eminim, yanlış ölçmüyor.
yani doktorun tedavisini sorgulamıyorum, lakin merak ettiğim şu. tansiyonumun yüksek olması, acile gitmem için yeterli değil mi? illa ki vücudumda bir semptom mu yaratması gerekiyor? adam sırf yüksek tansiyon tedavisi uygulasın diye semptomum olması mı gerekiyor? tansiyonumu kendim yüksek ölçmem, hatta orada ölçülen tansiyonumun da yüksek çıkması yetmiyor mu?
neyse gittim acile, ölçtüler 19/12. doktor geldi, şikayetiniz nedir diyor, yüksek tansiyon diyorum. yok bana şikayetinizi söyleyin diyor. ya işte yüksek tansiyon diyorum, tansiyonum yüksek. yok bana semptomları söyleyin diyor.
semptom falan bir şeyim yok. ama bir şeyim yok desem eve de gönderebilir. 21'e çıkmış yüksek tansiyonu hiç ciddiye almadı, ısrarla semptom soruyor. 21'e çıkmış tansiyonun tehlikeli olabileceğini az çok biliyorum. sırf bir şeyler yapsın da tansiyona bağlı beyin kanaması falan geçirmeyeyim diye popomdan semptom uydurmak zorunda kaldım, başım ağrıyor dedim, başım dönüyor dedim. başım ağrıyor dedim diye kalçadan bi novaljin yaptı, dil altı verdi, biraz dinlendirip tekrar baktı 17/11 olmuş, eve gönderdi. eve geldim, tansiyon yine 21/13. bu arada cihazımdan eminim, yanlış ölçmüyor.
yani doktorun tedavisini sorgulamıyorum, lakin merak ettiğim şu. tansiyonumun yüksek olması, acile gitmem için yeterli değil mi? illa ki vücudumda bir semptom mu yaratması gerekiyor? adam sırf yüksek tansiyon tedavisi uygulasın diye semptomum olması mı gerekiyor? tansiyonumu kendim yüksek ölçmem, hatta orada ölçülen tansiyonumun da yüksek çıkması yetmiyor mu?
iş bankası hesap ekstresindeki "CH/KKH VİRMAN" açıklamasıyla çıkan para nedir?
tahminlerinizi değil, bilen varsa net cevabını arıyorum.
tahminlerinizi değil, bilen varsa net cevabını arıyorum.
bu akşam 19.00'dan sonra 10 yaşındaki çocukla gidip bilardo oynayabileceğimiz nezih bir bilardo salonu önerebilir misiniz?
65 metrekarelik ofisimi boyatıyorum. apartman görevlisi anlıyor bu işlerden, boyuyor.
gerekli bütün malzemeleri gidip birlikte aldım, ödemesini yaptım. şimdi iş bitimince elemana da işçilik ödemesi yapacağım. kendisine sorsam "sen ne verirsen abi" falan diyecek, rakam söylemeyecek kesin.
65 metrekarelik dairenin duvar + tavan boya işçiliği ne kadar tutar? ne vereyim?
gerekli bütün malzemeleri gidip birlikte aldım, ödemesini yaptım. şimdi iş bitimince elemana da işçilik ödemesi yapacağım. kendisine sorsam "sen ne verirsen abi" falan diyecek, rakam söylemeyecek kesin.
65 metrekarelik dairenin duvar + tavan boya işçiliği ne kadar tutar? ne vereyim?
arabanın silecek suyu deposuna koyduğumuz antifirzli cam suları mavi olmak zorunda mı?
yani suyun donmamasını sağlayan asıl etken madde o mavi bok mudur?
bembeyaz arabanın her tarafı, tavanı falan masmavi oldu. yani donmayı engelleyen şeyi mavilik ise eyvallah da, boya ise çok pis sövüyorum.
niye lan? 3 litresi 90 lira olan shell'in suyu bile mavi. zorunda mısınız boya koymaya?
yani suyun donmamasını sağlayan asıl etken madde o mavi bok mudur?
bembeyaz arabanın her tarafı, tavanı falan masmavi oldu. yani donmayı engelleyen şeyi mavilik ise eyvallah da, boya ise çok pis sövüyorum.
niye lan? 3 litresi 90 lira olan shell'in suyu bile mavi. zorunda mısınız boya koymaya?
arkadaşlar ofisimde çok eski bir buzdolabı var. cayır cayır elektrik yakıyor diye pandeminin başında fişini çektim kullanmıyorum. ama artık ofisi geri açacağım ve buzdolabı lazım.
şimdi bunu en son 2 sene önce kullanırken ofise ayda 40 lira fatura gelirdi. buzdolabını çektikten sonra 7 liraya düşmüştü.
şimdi kesin 200 lira yazar bu bana. dedim a sınıfı bir buzdolabı alayım, elektrikten tasarrufumla 2-3 senede amorti ederim. ama a sınıfı buzdolabı yok. hepsi e ya da f sınıfı.
bütün satıcılar diyor ki enerji bakanlığı harflendirmeyi değiştirdi, eskinin a+ olanı şimdi f oldu. a++ olanı e oldu.
sallıyorlar mı, yoksa gerçekten durum böyle mi?
şimdi bunu en son 2 sene önce kullanırken ofise ayda 40 lira fatura gelirdi. buzdolabını çektikten sonra 7 liraya düşmüştü.
şimdi kesin 200 lira yazar bu bana. dedim a sınıfı bir buzdolabı alayım, elektrikten tasarrufumla 2-3 senede amorti ederim. ama a sınıfı buzdolabı yok. hepsi e ya da f sınıfı.
bütün satıcılar diyor ki enerji bakanlığı harflendirmeyi değiştirdi, eskinin a+ olanı şimdi f oldu. a++ olanı e oldu.
sallıyorlar mı, yoksa gerçekten durum böyle mi?
arkadaşlar bilgisayarımın teknik özelliklerinden dolayı daha yüksek bir windows sürümü kullanamıyorum, windows 7'den de memnunum. onu öncelikle belirteyim ki "windows 11 kullan onda bu sorun yok" falan demeyesiniz.
klasörü açıyorum, belgeler klasörü, içinde onlarca klasör, binlerce dosya var. içinden bir doysayı aramak için pencerenin sağ üstündeki arama kutusuna dosya adının bir kısmını yazıyorum. ama gerizekalı dosya adında aramak yerine, dosyaların içeriğinde de arıyor. word, excel, pdf fark etmiyor. kelime dosya içeriğinde geçiyorsa, sonuç diye önüme getiriyor.
ya ben sadece dosya isminde arasın istiyorum. bulamıyorum ki böyle. dosya isminde arasa 3 tane sonuç çıkacakken, içinde geçen dosyaları da listeleyince 300 tane sonuç çıkıyor, arama yapmanın hiçbir anlamı kalmıyor.
registry'den ayar çekerek olur gibime geliyor ama nasıl olur bilen var mıdır?
bonus soru: bazen dosya isminde geçeni de bulmuyor. örneğin telefonla yaptığım konuşmaları telefon kaydediyor, "telefonnumarası_tarih_saat.wav" gibi bir formatta dosya ismi veriyor. belli bir kişiyle yaptığım telefon konuşmasını bulmak için arama kutusuna telefon numarasını yazıyorum, bulmuyor, bulamıyor, bulnamadı diyor. lan nasıl bulunamadı, o arama kutusuna yazdığım numara dosya isimlerinde var işte ulan, gözümle görüyorum dosyayı. aratınca niye bulmuyorsun?
klasörü açıyorum, belgeler klasörü, içinde onlarca klasör, binlerce dosya var. içinden bir doysayı aramak için pencerenin sağ üstündeki arama kutusuna dosya adının bir kısmını yazıyorum. ama gerizekalı dosya adında aramak yerine, dosyaların içeriğinde de arıyor. word, excel, pdf fark etmiyor. kelime dosya içeriğinde geçiyorsa, sonuç diye önüme getiriyor.
ya ben sadece dosya isminde arasın istiyorum. bulamıyorum ki böyle. dosya isminde arasa 3 tane sonuç çıkacakken, içinde geçen dosyaları da listeleyince 300 tane sonuç çıkıyor, arama yapmanın hiçbir anlamı kalmıyor.
registry'den ayar çekerek olur gibime geliyor ama nasıl olur bilen var mıdır?
bonus soru: bazen dosya isminde geçeni de bulmuyor. örneğin telefonla yaptığım konuşmaları telefon kaydediyor, "telefonnumarası_tarih_saat.wav" gibi bir formatta dosya ismi veriyor. belli bir kişiyle yaptığım telefon konuşmasını bulmak için arama kutusuna telefon numarasını yazıyorum, bulmuyor, bulamıyor, bulnamadı diyor. lan nasıl bulunamadı, o arama kutusuna yazdığım numara dosya isimlerinde var işte ulan, gözümle görüyorum dosyayı. aratınca niye bulmuyorsun?
bu işin tekniğinden çok anlamam. haberlerde falan özetle dediler ki "aydınlatma, ısınma vs. için elektrik verilecek, sadece üretim için elektrik kesilecek".
fabrikada sadece bir tane sayaç var. bütün elektrik oradan geçip panoya giriyor, sonra dağılıyor.
bugün mükellefe gittim ivedik osb'de, sıfır elektrik. karanlıkta montları giymiş buz gibi oturuyorlar. dedim hani sadece üretime kesilecekti?
şimdi elektrik sağlayan şirketin; fabrikanın sadece üretim elektriğini kesip, aydınlatma, ısınma vs. için elektrik verebilmesi mümkün mü?
yani üç faz elektrik geliyor. bunun ikisini kesip birini vereyim, tek fazla makineler çalışmasın ama aydınlatmalar, bilgisayarlar falan çalışsın olabiliyor mu? elektrik panosunun dizaynı ile çözülebilir bir durum mu?
yani bu mükellefin panosunda bir değişiklikle tesisi kullanmayıp aydınlatmayı vs. kullanabilmek mümkün olur mu?
fabrikada sadece bir tane sayaç var. bütün elektrik oradan geçip panoya giriyor, sonra dağılıyor.
bugün mükellefe gittim ivedik osb'de, sıfır elektrik. karanlıkta montları giymiş buz gibi oturuyorlar. dedim hani sadece üretime kesilecekti?
şimdi elektrik sağlayan şirketin; fabrikanın sadece üretim elektriğini kesip, aydınlatma, ısınma vs. için elektrik verebilmesi mümkün mü?
yani üç faz elektrik geliyor. bunun ikisini kesip birini vereyim, tek fazla makineler çalışmasın ama aydınlatmalar, bilgisayarlar falan çalışsın olabiliyor mu? elektrik panosunun dizaynı ile çözülebilir bir durum mu?
yani bu mükellefin panosunda bir değişiklikle tesisi kullanmayıp aydınlatmayı vs. kullanabilmek mümkün olur mu?
ankara'da dürbün tamiri
kibritsuyu #1510637
bildiğimiz iki gözle bakılan el dürbünü.
yazın karanlıkla yer düştü. göze yaslanan mercekler, ortadaki netleme tekerleğini çevirince ileri geri giden miln kırıldı. tekerlek mili ileri geri oynatıyor, ama mercekler kırılıp ayrıldığı için maalesef dürbün bir işe yaramıyor.
ankara'da kim tamir eder bunu? hiç ümidim yok ama var mıdır bir tamircisi?
yazın karanlıkla yer düştü. göze yaslanan mercekler, ortadaki netleme tekerleğini çevirince ileri geri giden miln kırıldı. tekerlek mili ileri geri oynatıyor, ama mercekler kırılıp ayrıldığı için maalesef dürbün bir işe yaramıyor.
ankara'da kim tamir eder bunu? hiç ümidim yok ama var mıdır bir tamircisi?
aşağıdaki soruyu görünce yıllardır merak ettiğim konuyu sormak istedim.
bugüne kadar depoyu dolduracağım zaman "dolduralım" dedim, depo dolunca pompa attı.
peki aracımın deposu 300 liralık benzin alacak kadar boşken, ben pompacıya "400 liralık" dediğim zaman, 300 liralık benzini aldıktan sonra pompa yine atıyor mu? yoksa adam 400 yazdı diye müdahale edene kadar 300 lirayı içeri, kalan 100 lirayı dışarı taşıra taşıra sıkıyor mu benzini? böyle değildir herhalde di mi ya?
bugüne kadar depoyu dolduracağım zaman "dolduralım" dedim, depo dolunca pompa attı.
peki aracımın deposu 300 liralık benzin alacak kadar boşken, ben pompacıya "400 liralık" dediğim zaman, 300 liralık benzini aldıktan sonra pompa yine atıyor mu? yoksa adam 400 yazdı diye müdahale edene kadar 300 lirayı içeri, kalan 100 lirayı dışarı taşıra taşıra sıkıyor mu benzini? böyle değildir herhalde di mi ya?
abi 2 yıldır hiç covid testi olmadım, çünkü hiç gerek olmadı.
bu aşı olmayanlar haftada iki kere test yaptırmak zorunda kalıyor falan. nerede yapılıyor olum bu testler? ankara için adres verebilir misiniz?
dün kendimi kötü hissettiğim için iş çıkışı dikmen 29 mayıs hastanesi'ne gittim. aldığım numara 400 küsur, ekranda yanan numara 150. lan 300 kişi var önümde. geç gideyim tenha olur dedim, yine bi 50 kişi var, ekran durmuş, güvenlik bağırarak alıyor. bu sefer de 23:45'te sistem kapandı, 8 kişi kala yol verdiler.
şehir hastanesine eşimi götürmüştüm, orası daha beter kalabalık.
özeller kapıyı 200 lira'dan açıyor.
nerede olacaz olum test? ankara için adres verebilir misiniz?
bu aşı olmayanlar haftada iki kere test yaptırmak zorunda kalıyor falan. nerede yapılıyor olum bu testler? ankara için adres verebilir misiniz?
dün kendimi kötü hissettiğim için iş çıkışı dikmen 29 mayıs hastanesi'ne gittim. aldığım numara 400 küsur, ekranda yanan numara 150. lan 300 kişi var önümde. geç gideyim tenha olur dedim, yine bi 50 kişi var, ekran durmuş, güvenlik bağırarak alıyor. bu sefer de 23:45'te sistem kapandı, 8 kişi kala yol verdiler.
şehir hastanesine eşimi götürmüştüm, orası daha beter kalabalık.
özeller kapıyı 200 lira'dan açıyor.
nerede olacaz olum test? ankara için adres verebilir misiniz?
Şarkıları hangi tondan söylemem gerektiğini, hangi tonun sesime uygun olduğunu nasıl tespit ederim?
Kulaktan tespit edebilecek kadar tecrübeli değilim.
Kulaktan tespit edebilecek kadar tecrübeli değilim.
- sıcak içecek için kullanılacak
- araba bardaklığına sığacak
- bardağa dökmeyi gerektirmeden doğrudan termostan içilebilecek
- sızıp dökülüp arabayı batırmayacak, içerken üstüne başına dökülmeyecek.
bir termos tavsiye edebilir misiniz? stanley var ama malum 350 ml'lik şey 450 lira.
mümkünse fiyat performans ürünü olsun.
- araba bardaklığına sığacak
- bardağa dökmeyi gerektirmeden doğrudan termostan içilebilecek
- sızıp dökülüp arabayı batırmayacak, içerken üstüne başına dökülmeyecek.
bir termos tavsiye edebilir misiniz? stanley var ama malum 350 ml'lik şey 450 lira.
mümkünse fiyat performans ürünü olsun.
arkadaşlar yılbaşında arabayla ankara'dan sapanca'ya gideceğiz. fakat bolu dağı, cankurtaran mevkii falan beni korkutuyor. 2021 model cillop gibi kış lastiklerimiz mevcut, fakat kara yakalanırsak yeterli gelir mi bilmiyorum.
zincir bakarken kar çorabı diye bir şey gördüm. yorumları, incelemeleri falan efsane. zincirin yerini tutuyor gibi.
ne dersiniz, illa ki zincir mi? yoksa kar çorabı da zincirin işini görür mü?
ya da şöyle sorayım, kış lastiği varsa kar çorabı gereksiz mi?
kullanan var mı?
zincir bakarken kar çorabı diye bir şey gördüm. yorumları, incelemeleri falan efsane. zincirin yerini tutuyor gibi.
ne dersiniz, illa ki zincir mi? yoksa kar çorabı da zincirin işini görür mü?
ya da şöyle sorayım, kış lastiği varsa kar çorabı gereksiz mi?
kullanan var mı?
Soru başlıkta. İnternette sadece Türk Telekom kombine satışı bulabildim.
Tek seferlik bilet alıp maça gidemiyor muyuz? Nerede satılıyor maç biletleri?
Profesyonel süper lig maçı falan olmasına da gerek yok. Amatör mamatör biletsiz girilip izlenen maçlar da olur.
Tek seferlik bilet alıp maça gidemiyor muyuz? Nerede satılıyor maç biletleri?
Profesyonel süper lig maçı falan olmasına da gerek yok. Amatör mamatör biletsiz girilip izlenen maçlar da olur.
basketbolda top sürerken topun elden çıkması, yerden sekmesi ve tekrar ele gelmesi arasında kaç adım atılabiliyor?
yani topun sekip tekrar ele gelmesini geciktirerek (mesela daha yüksekten sektirerek) daha fazla adım atılabiliyor mu?
soruyu anlatabildim sanırım.
yani topun sekip tekrar ele gelmesini geciktirerek (mesela daha yüksekten sektirerek) daha fazla adım atılabiliyor mu?
soruyu anlatabildim sanırım.
kızılay gür ozalit falan açıktır muhtemelen, çare bulamazsam oraya giderim de, dikmen civarında pazar günü açık fotokopici biliyor musunuz?
gençler tas kebabı ne? peki et sote ne? kavurma ne?
bunların birbirinden farkı ne? hepsini aratınca birbirine çok benzeyen şeyler çıkıyor.
bunların birbirinden farkı ne? hepsini aratınca birbirine çok benzeyen şeyler çıkıyor.
yeni sürücü belgesindeki "4a belge veriliş" tarihinde yazan tarih nedir?
ben ehliyetimi 2018 yılında yeniledim, ama orada 29.04.1998 şeklinde ilk ehliyet aldığım tarih yazıyor.
eşim ehliyetini cuma günü yeniledi, onda 19.11.2021 şeklinde yenisinin veriliş tarihi yazıyor. oysa onun da ilk aldığı tarih 1998.
her ikisinde de arka yüzdeki sınıfların yanında yazan tarihler doğru, 1998.
ön yüzdeki tarihlerden birimizinki yanlış. acaba hangisi doğru? sizde ne yazıyor?
ben ehliyetimi 2018 yılında yeniledim, ama orada 29.04.1998 şeklinde ilk ehliyet aldığım tarih yazıyor.
eşim ehliyetini cuma günü yeniledi, onda 19.11.2021 şeklinde yenisinin veriliş tarihi yazıyor. oysa onun da ilk aldığı tarih 1998.
her ikisinde de arka yüzdeki sınıfların yanında yazan tarihler doğru, 1998.
ön yüzdeki tarihlerden birimizinki yanlış. acaba hangisi doğru? sizde ne yazıyor?
ulan bir allahın kulu da mı üretmez bunu. gezmediğim hediyelikçi, incik boncukçu, internet sitesi kalmadı.
nazar boncuğu istiyorum. büyük olsun (yaklaşık 10-12 cm), yuvarlak olsun, ve de en önemlisi, iple asacağım öngörüsüyle tepesine delik açılmamış olsun. deliksiz olsun.
asmayacağım ulan. deliksiz olan ya küçük, ya hela giderine koyulsun diye kare vs. ya da tam aradığım özelliklerde, ama tepesine delik açmışlar ya.
yok mu abicim şu dediğimden? hiç mi kimse "la bunu belki asmak istemeyen de vardır" diyip deliksizini yapmıyor?
nazar boncuğu istiyorum. büyük olsun (yaklaşık 10-12 cm), yuvarlak olsun, ve de en önemlisi, iple asacağım öngörüsüyle tepesine delik açılmamış olsun. deliksiz olsun.
asmayacağım ulan. deliksiz olan ya küçük, ya hela giderine koyulsun diye kare vs. ya da tam aradığım özelliklerde, ama tepesine delik açmışlar ya.
yok mu abicim şu dediğimden? hiç mi kimse "la bunu belki asmak istemeyen de vardır" diyip deliksizini yapmıyor?
yeni pasaport başvurusu yaparken eski pasaportu da istiyorlar, iptal etmek için.
bütün interneti karıştırdım, tek bir cümle bulamadım. tek bir cümle. gerizekalıyım sanırım aramayı bilmiyorum, eski pasaportu götüremiyorsak ne yapmamız gerekiyor, konuyla ilgili tek cümle yok.
evet eski pasaportu bulamıyoruz. 5 yıl önce bir kere kullanıldı, ondan sonra da bir yerlere kaldırıldı. süresi içinde tekrar lazım da olmadı. abuk bir yerde kayıp değil, kesin evde bir yerde, ama kaç kere taşınıldı edildi, yok, ara tara bulamadık.
lanet olsun, başvuruda eski pasaportu bulamıyorsak ne yapıyoruz ya? hiç mi bir yerde yazmaz? karakola gidip tutanak mı tutturuyoruz, gazeteye ilan mı veriyoruz, yoksa onu bulmadan mümkün değil yenisini vermiyorlar mı? ne bok yiyoruz bilen varsa yazabilir mi?
allah rızası için link falan da olur. ben mi beceriksizim, aramayı bilmiyorum anlamadım ki, kaç yere girdiysem hepsinde "eski pasaportun da getirilmesi lazım" diyor. yok lan yok eskisi işte defolup gitmiş cehennemin dibine. o zaman ne halt yiyecez be?
bütün interneti karıştırdım, tek bir cümle bulamadım. tek bir cümle. gerizekalıyım sanırım aramayı bilmiyorum, eski pasaportu götüremiyorsak ne yapmamız gerekiyor, konuyla ilgili tek cümle yok.
evet eski pasaportu bulamıyoruz. 5 yıl önce bir kere kullanıldı, ondan sonra da bir yerlere kaldırıldı. süresi içinde tekrar lazım da olmadı. abuk bir yerde kayıp değil, kesin evde bir yerde, ama kaç kere taşınıldı edildi, yok, ara tara bulamadık.
lanet olsun, başvuruda eski pasaportu bulamıyorsak ne yapıyoruz ya? hiç mi bir yerde yazmaz? karakola gidip tutanak mı tutturuyoruz, gazeteye ilan mı veriyoruz, yoksa onu bulmadan mümkün değil yenisini vermiyorlar mı? ne bok yiyoruz bilen varsa yazabilir mi?
allah rızası için link falan da olur. ben mi beceriksizim, aramayı bilmiyorum anlamadım ki, kaç yere girdiysem hepsinde "eski pasaportun da getirilmesi lazım" diyor. yok lan yok eskisi işte defolup gitmiş cehennemin dibine. o zaman ne halt yiyecez be?
nasıl oluyor? maybach makam araçlarını, gmc jipleri, minibüsleri falan da mı uçağa doldurup yanlarında amerika'ya götürüyorlar? yoksa orada da aynılarından bulup konvoy yapıyorlar?
geçen gün 10 yaşındaki oğlum için akıllı çocuk saati sormuştum. cevap olarak da alayının tırt olduğu, eski bir telefona aile uygulamaları yükleyip verebileceğim söylenmişti.
ben de eski samsung galaxy s3 telefonumu buldum, bir güzel sıfırladım. şimdi oğlan telefonum olacak diye deliriyor. lakin 10 yaşındaki çocuğa sınırsız kullanabileceği bir telefon verme niyetinde değilim.
amacım gps sayesinde oğlanı takip edebilmek, gerektiğinde arayıp ulaşabilmek ve onun da bizi arayabilmesi.
abuk subuk uygulama yüklemesini, tanımadığı adamları rehbere eklemesini, instagram facebook vs hesabı açmasını, youtube'dan gerizekalı videoları izlemesini istemiyorum.
whatsapp kullansın ama bizimle kullansın, youtube izlesin ama yaşına uygun içerikleri izlesin. numarasını her bilen aramasın, oğlan da herkesi arayamasın, en önemlisi play store'a girip istedği uygulamayı indiremesin. kısacası akıllı telefonu 10 yaşında çocuğun kullanabileceği bir hale çevirecek aile uygulaması arıyorum.
bunları kısıtlayabileceğim bir uygulama var mı?
ben de eski samsung galaxy s3 telefonumu buldum, bir güzel sıfırladım. şimdi oğlan telefonum olacak diye deliriyor. lakin 10 yaşındaki çocuğa sınırsız kullanabileceği bir telefon verme niyetinde değilim.
amacım gps sayesinde oğlanı takip edebilmek, gerektiğinde arayıp ulaşabilmek ve onun da bizi arayabilmesi.
abuk subuk uygulama yüklemesini, tanımadığı adamları rehbere eklemesini, instagram facebook vs hesabı açmasını, youtube'dan gerizekalı videoları izlemesini istemiyorum.
whatsapp kullansın ama bizimle kullansın, youtube izlesin ama yaşına uygun içerikleri izlesin. numarasını her bilen aramasın, oğlan da herkesi arayamasın, en önemlisi play store'a girip istedği uygulamayı indiremesin. kısacası akıllı telefonu 10 yaşında çocuğun kullanabileceği bir hale çevirecek aile uygulaması arıyorum.
bunları kısıtlayabileceğim bir uygulama var mı?
pasaport başvuru sayfasında "Öğrencilerin harçsız pasaport başvurularında; "Öğrenci Belgesi" (Başvuru esnasında sistemde öğrencilik durumunun doğrulanması halinde belge talep edilmeyecektir.)" yazıyor.
şimdi öğrenci olan 10 yaşındaki oğlumun pasaportu için harç değil sadece defter bedeli mi yatıracağım?
evet ise okuldan belge falan mı götürmem lazım, yoksa sistemde görüyorlar mı?
şimdi öğrenci olan 10 yaşındaki oğlumun pasaportu için harç değil sadece defter bedeli mi yatıracağım?
evet ise okuldan belge falan mı götürmem lazım, yoksa sistemde görüyorlar mı?
1. ceza veya hukuk davası fark etmez, mahkemeye çıkacak herhangi bir kişinin avukat tutması zorunlu mudur? yani benim bildiğim öyle bir zorunluluk yok. avukat, hukuki açıdan ne yapacağını bilmeyen kişiye hukuken yardımcı oluyor, yapılacak hukuki işlemlerini yapıyor, mahkemede temsil ediyor, yanlış mıyım?
eğer doğru ise bu yeni nesil avukatlı dizilerde (yargı, evlilik hakkında her şey) avukat niye avukat tutuyor? ulan yargı dizisinde şüpheli kendi avukat zaten. niye babasını avukat diye tutuyor. hadi baba daha tecrübeli, ona vekalet verdin temsil etsin diye. evlilik hakkında her şey dizisinde, boşanan kadın, kendisi meşhur bir boşanma avukatı zaten. vekalet vermiş, meslektaşı da avukatı olarak giriyor duruşmaya. ne yani avukat kendisi taraf olduğu davada kendi kendini savunamıyor mu?
2. benim vekalet verdiğim bir avukatım yok, davalık mahkemelik bir işim de yok şimdilik. lakin avukat kuzenim, arkadaşlarım falan var. istiyorum ki birine vekalet vereyim. bu durumda bu işin ödemesi, ücreti nasıl oluyor? sürekli danışmanlık alacağım bir durumum yok, ama olur ya dünya hali belli olmaz. mahkemeye düşersem, ne bileyim kavga çıkar polis alır, nezarete atar, "avukatımı istiyorum" diyip çağırabileceğim, vekaletimi almış bir avukatım olsa, vekaleti verince sürekli ödeme yapmam mı gerekiyor? yoksa perakende olarak karakola çağırınca onun ücreti, mahkemede temsil etmesi gerektiğinde onun ücreti şeklinde mi?
eğer doğru ise bu yeni nesil avukatlı dizilerde (yargı, evlilik hakkında her şey) avukat niye avukat tutuyor? ulan yargı dizisinde şüpheli kendi avukat zaten. niye babasını avukat diye tutuyor. hadi baba daha tecrübeli, ona vekalet verdin temsil etsin diye. evlilik hakkında her şey dizisinde, boşanan kadın, kendisi meşhur bir boşanma avukatı zaten. vekalet vermiş, meslektaşı da avukatı olarak giriyor duruşmaya. ne yani avukat kendisi taraf olduğu davada kendi kendini savunamıyor mu?
2. benim vekalet verdiğim bir avukatım yok, davalık mahkemelik bir işim de yok şimdilik. lakin avukat kuzenim, arkadaşlarım falan var. istiyorum ki birine vekalet vereyim. bu durumda bu işin ödemesi, ücreti nasıl oluyor? sürekli danışmanlık alacağım bir durumum yok, ama olur ya dünya hali belli olmaz. mahkemeye düşersem, ne bileyim kavga çıkar polis alır, nezarete atar, "avukatımı istiyorum" diyip çağırabileceğim, vekaletimi almış bir avukatım olsa, vekaleti verince sürekli ödeme yapmam mı gerekiyor? yoksa perakende olarak karakola çağırınca onun ücreti, mahkemede temsil etmesi gerektiğinde onun ücreti şeklinde mi?
ekte fotoğrafı bulunan oyuncunun adını biliyor musunuz?
çok değişik bir surat ve çene yapısı var. figüran gibi bölümlük geçici rollerde oynayan bir arkadaş. tanıyan bilen var mı?
çok değişik bir surat ve çene yapısı var. figüran gibi bölümlük geçici rollerde oynayan bir arkadaş. tanıyan bilen var mı?
arkadaşlar normalde şeffaf lens kullanıyorum. yine şeffaf lens kullanacağım da, şimdi elimdeki lensler bitti. yenilerini sipariş ederken ana sayfada renkli lens gördüm. dedim alsam bi tane de şundan, arada takar şekil yaparım.
gözüm koyu kahverengi. bu göze doğal duracak hangi markanın ne renk lensini alayım? fark yaratsın ama öcü gibi de olmasın.
gözüm koyu kahverengi. bu göze doğal duracak hangi markanın ne renk lensini alayım? fark yaratsın ama öcü gibi de olmasın.
10 yaşındaki oğlum için
Sim kart takılabilen,
Bizim arayabileceğimiz,
Onun da bizi (yani tanımlı 3 5 numarayı) arayabileceği
Gps'i olan ve çocuğun konumunu tespit edebileceğimiz
Max 300 lira civarı
Kullanımı kolay bir akıllı çocuk saati tavsiye edebilir misiniz?
Sim kart takılabilen,
Bizim arayabileceğimiz,
Onun da bizi (yani tanımlı 3 5 numarayı) arayabileceği
Gps'i olan ve çocuğun konumunu tespit edebileceğimiz
Max 300 lira civarı
Kullanımı kolay bir akıllı çocuk saati tavsiye edebilir misiniz?
Lens solüsyonlarından sadece opti free'nin üstünde "no rub - ovalama gerektirmez" yazıyor. Diğer hiçbir solüsyonda böyle bir ibare yok.
Lens ovalamak diye bir şey çok eskilerde kaldığı için yazma gereği mi duymuyorlar, yoksa opti free dışındaki solüsyonları kullanıyorsak lensleri ovalamamız mı gerekiyor?
Ovalamak gerekiyorsa; gözden çıkarınca kutuya koymadan mı, takmadan önce kutudan alınca mı ovalamak lazım?
Lens ovalamak diye bir şey çok eskilerde kaldığı için yazma gereği mi duymuyorlar, yoksa opti free dışındaki solüsyonları kullanıyorsak lensleri ovalamamız mı gerekiyor?
Ovalamak gerekiyorsa; gözden çıkarınca kutuya koymadan mı, takmadan önce kutudan alınca mı ovalamak lazım?
Bugün müzekart aldım. 300 küsur müzede 1 yıl geçerli, 60 lira.
Müzekart sitesini gezerken fark ettim, museum pass diye bir kart var, aynı 300 müzede sadece 15 gün geçerli, 600 lira.
Museum pass kapadokya var, sadece 3 gün ve sadece kapadokya civarında geçerli, 230 lira.
Nasıl yani yahu? 60 liraya bütün müzelere 1 yıl sınırsız girmek varken, 3 gün kapadokya için 230 lira, 15 gün türkiye için 600 lira? Üstelik hepsine tek giriş hakkın var.
Müzekart sitesini gezerken fark ettim, museum pass diye bir kart var, aynı 300 müzede sadece 15 gün geçerli, 600 lira.
Museum pass kapadokya var, sadece 3 gün ve sadece kapadokya civarında geçerli, 230 lira.
Nasıl yani yahu? 60 liraya bütün müzelere 1 yıl sınırsız girmek varken, 3 gün kapadokya için 230 lira, 15 gün türkiye için 600 lira? Üstelik hepsine tek giriş hakkın var.
neticede absürt komedi sayılabilecek bir film, çok fazla mantık aramaya gerek yok.
lakin izleyen arkadaşlar, beni bir konuda aydınlatabilirse sevinirim. kesilen sahne midir nedir bu?
zafer (cem yılmaz) ve zeki'nin (çağlar çorumlu) boğaç boray'ı bitirme planlarından sonra boğaç boğray ajansta kendisiyle ilgili yapılan haberleri izliyor. haber görüntülerinden birinde de affedersiniz köpeğe kerkinme görüntüsü var.
youtu.be
biz böyle bir şey görmedik. bir pandik atıp kauçuk dedirttiler, bir de çiçekçi çocuğa yumruk atıyor gibi mizansen yaptılar.
bu köpeğe kerkinme görüntüsüyle ilgili kesilen sahne falan mı var, o ne?
ya da buna dikkat edip açıklayan herhangi bir yazı, entry falan var mı?
lakin izleyen arkadaşlar, beni bir konuda aydınlatabilirse sevinirim. kesilen sahne midir nedir bu?
zafer (cem yılmaz) ve zeki'nin (çağlar çorumlu) boğaç boray'ı bitirme planlarından sonra boğaç boğray ajansta kendisiyle ilgili yapılan haberleri izliyor. haber görüntülerinden birinde de affedersiniz köpeğe kerkinme görüntüsü var.
youtu.be
biz böyle bir şey görmedik. bir pandik atıp kauçuk dedirttiler, bir de çiçekçi çocuğa yumruk atıyor gibi mizansen yaptılar.
bu köpeğe kerkinme görüntüsüyle ilgili kesilen sahne falan mı var, o ne?
ya da buna dikkat edip açıklayan herhangi bir yazı, entry falan var mı?
bill gates covid aşısı olanlara aşının içinde çip takıyormuş ya, bu çipi niye bill gates takıyor?
sorum ciddi arkadaşlar. niye "bill gates çip takacakmış" diyorlar? yani niye elon musk değil mesela? niye bill gates'e yakıştırdılar bunu?
bill gates çip takıp ne yapacak bize, windows mu kuracak? robot edecek, uzaktan sinyal yollayacak mevzuları elon musk'a daha uygun değil mi? bill nereden çıktı? amerika, cia, pentagon, dış mihrak falan da değil, doğrudan bill. niye bill?
sorum ciddi arkadaşlar. niye "bill gates çip takacakmış" diyorlar? yani niye elon musk değil mesela? niye bill gates'e yakıştırdılar bunu?
bill gates çip takıp ne yapacak bize, windows mu kuracak? robot edecek, uzaktan sinyal yollayacak mevzuları elon musk'a daha uygun değil mi? bill nereden çıktı? amerika, cia, pentagon, dış mihrak falan da değil, doğrudan bill. niye bill?
malum dizide oyuncağın korece söylediği "yeşil ışık kırmızı ışık" melodisinin korece telaffuzunu bilen yazabilir mi, okunduğu şekliyle?
kore alfabesiyle yazıp espri yapmazsanız sevinirim.
yani ogolaagoo laylalaahöyhööy gibi bir şey diyor. ne diyor tam olarak?
kore alfabesiyle yazıp espri yapmazsanız sevinirim.
yani ogolaagoo laylalaahöyhööy gibi bir şey diyor. ne diyor tam olarak?
Arkadaşlar, Boğaziçi yüzme maratonuna katılabilmek için gerekli eleme derecesini biliyor musunuz? Sitesinde 800 metre derecesine baktıkları yazıyor. Lakin 800 metreyi kaç dakikada yüzmek gerektiği bilgisine ulaşamadım.
Elbette yaş gruplarına göre farklıdır, fakat 800 metreyi aşağı yukarı kaç dakikada yüzmek gerektiğini öğrenebilir miyiz?
Elbette yaş gruplarına göre farklıdır, fakat 800 metreyi aşağı yukarı kaç dakikada yüzmek gerektiğini öğrenebilir miyiz?
arkadaşlar izledim bu diziyi, sözlükte mantık hataları falan denmiş, bunlardan mı bahsediyorlar, bazı şeyleri anlayamadım.
1. madem dede oyunun kurucusu ve eğlence için böyle bir şey yapmış. niye ikinci bölümde oyunu feshetme oylamasında en son ve belirleyici oyu kullandığı halde red oyu verip oyunu feshediyor? orada hakikaten bunaklığı mı tuttu, yoksa anlamadığım başka bir sebebi mi var?
2. front man polisin kardeşiymiş. polisin arşiv kurcalamasından yanlış anlamadıysam 2015 yılı şampiyonu muymuş neymiş, harfler korece olduğu için baktığı kağıtlardan bi halt anlamadım. yani bu oyun her yıl oynanıyor, kardeş de 2015'te şampiyon olup tezkere bırakıp orada mı kalmış? yoksa geri dönmüş 5-6 sene şehirde takılıp yeni oyun için tekrar mı gidip front man olmuş? polis abi kardeşini yeni kaybolmuş gibi arıyordu. 6 yıl durup durup aramayı akıl edecek hali yok ya? anlamadım bu kardeş ne zaman kaybolmuş, ne zaman ve nasıl front man olmuş da polis abisi gelmiş arıyor?
3. organ olayı nedir? ben maskeli çalışanların teşkilat kurup hazır ölen adamlar varken front man'den gizli organ ticareti yaptıklarını düşündüm. fakat doktor yarışmacı bulmalar, onca düzen içinde adamı kaçırıp kimse görmeden kamera kaydı silmeler, organı çıkarıp satacak ekipman, düzenek, dalgıç personel, tüpler müpler. koskoca fiyonklu tabutu da, yansın diye konulan fırının içinden uzaktan kumandalı düzenekle aşağı alıyorlar falan. adamlar fırının içine cesedi başka yere aktaracak uzaktan kumandalı düzenek kurmuş. bunları front man biliyor, organdan mı haberi yok? yoksa organ işi de front man ve dedenin bilgisi dahilinde mi?
4. polis 29 numaranın daire maskesini çalıp onun yerine geçiyor. şeker oyunundan sonra da ölen kare maskeyi alıp 29 numarayı boş bırakıyor. hadi kimse görmeden nasıl aldı taktı orayı geçelim. sonra birinin öksürükle mors kodu verip "29 numara" mesajı verdiğini anlayıp geri 29 numara oluyor. o kısmı hiç anlamadım, öksüren kim, sen geri nasıl 29 numara oldun?
devamı gelebilir.
1. madem dede oyunun kurucusu ve eğlence için böyle bir şey yapmış. niye ikinci bölümde oyunu feshetme oylamasında en son ve belirleyici oyu kullandığı halde red oyu verip oyunu feshediyor? orada hakikaten bunaklığı mı tuttu, yoksa anlamadığım başka bir sebebi mi var?
2. front man polisin kardeşiymiş. polisin arşiv kurcalamasından yanlış anlamadıysam 2015 yılı şampiyonu muymuş neymiş, harfler korece olduğu için baktığı kağıtlardan bi halt anlamadım. yani bu oyun her yıl oynanıyor, kardeş de 2015'te şampiyon olup tezkere bırakıp orada mı kalmış? yoksa geri dönmüş 5-6 sene şehirde takılıp yeni oyun için tekrar mı gidip front man olmuş? polis abi kardeşini yeni kaybolmuş gibi arıyordu. 6 yıl durup durup aramayı akıl edecek hali yok ya? anlamadım bu kardeş ne zaman kaybolmuş, ne zaman ve nasıl front man olmuş da polis abisi gelmiş arıyor?
3. organ olayı nedir? ben maskeli çalışanların teşkilat kurup hazır ölen adamlar varken front man'den gizli organ ticareti yaptıklarını düşündüm. fakat doktor yarışmacı bulmalar, onca düzen içinde adamı kaçırıp kimse görmeden kamera kaydı silmeler, organı çıkarıp satacak ekipman, düzenek, dalgıç personel, tüpler müpler. koskoca fiyonklu tabutu da, yansın diye konulan fırının içinden uzaktan kumandalı düzenekle aşağı alıyorlar falan. adamlar fırının içine cesedi başka yere aktaracak uzaktan kumandalı düzenek kurmuş. bunları front man biliyor, organdan mı haberi yok? yoksa organ işi de front man ve dedenin bilgisi dahilinde mi?
4. polis 29 numaranın daire maskesini çalıp onun yerine geçiyor. şeker oyunundan sonra da ölen kare maskeyi alıp 29 numarayı boş bırakıyor. hadi kimse görmeden nasıl aldı taktı orayı geçelim. sonra birinin öksürükle mors kodu verip "29 numara" mesajı verdiğini anlayıp geri 29 numara oluyor. o kısmı hiç anlamadım, öksüren kim, sen geri nasıl 29 numara oldun?
devamı gelebilir.
evet formula 1'den bahsediyorum. serhan acar ne zaman bi duman görse "blokaj var", "blokaj geldi" diye illa ki söylüyor. hiç kaçırmıyor ama. blokaj denilen şey, adam sert fren yapıyor ve tekerlek kilitlendiği için lastiklerden duman çıkıyor, bu değil mi?
yani bunu illa çok önemli bir şeymiş gibi belirtmenin, hiç ama hiç kaçırmadan aşırı gerekli ve önemli bir şey gibi söylemenin bir anlamı var mı? lastiği kilitleyip duman çıkarmak lastiğe lokal bir zarar veriyor, yanık bölge oluşturuyor olabilir de yani e yarış abi bu, yani böyle hızlı bir yarışta adamın fren yapıp duman çıkarması normal bir şey değil mi ya? yarışı etkileyip lastiği patlatacak kadar manyak bir aşınma olmadıktan sonra her gördüğün frenden çıkan dumana "blokaj geldi blokaj aha blokaj oldu" diye vura vura söylemenin sebebi nedir?
yani bunu illa çok önemli bir şeymiş gibi belirtmenin, hiç ama hiç kaçırmadan aşırı gerekli ve önemli bir şey gibi söylemenin bir anlamı var mı? lastiği kilitleyip duman çıkarmak lastiğe lokal bir zarar veriyor, yanık bölge oluşturuyor olabilir de yani e yarış abi bu, yani böyle hızlı bir yarışta adamın fren yapıp duman çıkarması normal bir şey değil mi ya? yarışı etkileyip lastiği patlatacak kadar manyak bir aşınma olmadıktan sonra her gördüğün frenden çıkan dumana "blokaj geldi blokaj aha blokaj oldu" diye vura vura söylemenin sebebi nedir?
bizim oğlan (9 yaş) okulda bandoya girmiş. alto saksafon çalacakmış. okulun enstrumanlarını kullanacaklar fakat hijyen gereği ağızlığını kendiniz alıp getireceksiniz demiş eğitmen.
4c alto saksafon beki, kapağı, 1,5 numara kamışı ve bileziğiyle birlikte 1.750 lira. o da indirimli fiyatıymış.
oha? saksafonun kendisi değil ha sadece ağzına sokacağı kısmı.
bunun ucuz yollusu bulunur mu acaba? internetin altını üstüne getirdim yok. önerebileceğiniz, indirimli mindirimli, kazık yemeden alabileceğimiz bir yer var mıdır?
4c alto saksafon beki, kapağı, 1,5 numara kamışı ve bileziğiyle birlikte 1.750 lira. o da indirimli fiyatıymış.
oha? saksafonun kendisi değil ha sadece ağzına sokacağı kısmı.
bunun ucuz yollusu bulunur mu acaba? internetin altını üstüne getirdim yok. önerebileceğiniz, indirimli mindirimli, kazık yemeden alabileceğimiz bir yer var mıdır?
Av yasağı kalktı, taze mevsim balıkları tezgaha geldi. İstavrit, palamut vs.
Peki bu sene yenir mi bu balıklar? Müsilajdan çekindiğimden henüz açılışı yapmadık.
Ne dersiniz, alıp yiyelim mi?
Peki bu sene yenir mi bu balıklar? Müsilajdan çekindiğimden henüz açılışı yapmadık.
Ne dersiniz, alıp yiyelim mi?
arkadaşlar babam 86 yaşında. ocak-şubat 2021'de 2 doz sinovac aşısını olduktan sonra 3. doz aşı hakkı tanımlandı, temmuz 2021'de de 3. doz biontech olarak aşılarını tamamladı.
şimdi e-nabız'dan bakıyorduk, "yurtdışında gideceğim ülke talep ettiği için 4. doz aşı hakkı talep ediyorum" gibi bir buton vardı. bu da ne ola ki diye tıklamamızla birlikte anında 4. doz randevusu açılıverdi. 06.09.2021 tarihine kadar randevu alın aşıyı olun diyor.
babamın yurtdışına gitme gibi bir durumu yok. ama böyle bir hakkı var mı? randevu alalım 4. dozu da olsun mu? sonradan "hani yurtdışına nereye gidiyorsun" falan diyecekler mi? en öncemlisi gerekli mi?
randevu almaz ve de aşı olmazsak, bu sefer gerçekten ileride herkese 4. doz hakkı tanındığında hakkını kaybetmiş mi olur? zira 6 eylül'e kadar süre vermiş.
ne yapacağız? randevu alıp, gidip olalım mı aşıyı?
şimdi e-nabız'dan bakıyorduk, "yurtdışında gideceğim ülke talep ettiği için 4. doz aşı hakkı talep ediyorum" gibi bir buton vardı. bu da ne ola ki diye tıklamamızla birlikte anında 4. doz randevusu açılıverdi. 06.09.2021 tarihine kadar randevu alın aşıyı olun diyor.
babamın yurtdışına gitme gibi bir durumu yok. ama böyle bir hakkı var mı? randevu alalım 4. dozu da olsun mu? sonradan "hani yurtdışına nereye gidiyorsun" falan diyecekler mi? en öncemlisi gerekli mi?
randevu almaz ve de aşı olmazsak, bu sefer gerçekten ileride herkese 4. doz hakkı tanındığında hakkını kaybetmiş mi olur? zira 6 eylül'e kadar süre vermiş.
ne yapacağız? randevu alıp, gidip olalım mı aşıyı?
spor amaçlı gidip yüzebileceğim, tercihen olimpik, uygun fiyatlı bir havuz önerebilir misiniz?
pandemiden önce hoca referansı ile misafir üye olup ankara üniversitesi'nin havuzuna gidiyordum. misafir üyeliği en pahalı üyelik. ama b grubu (sadece öğleden önce) üyelik vardı, fiyatı uygundu. şimdi bakıyorum onu kaldırmışlar, fiyatı da iyice köklemişler.
şöyle her gün veya 2 günde bir gidip 1,5-2 saat yüzebileceğim bir havuz tavsiye eder misiniz?
pandemiden önce hoca referansı ile misafir üye olup ankara üniversitesi'nin havuzuna gidiyordum. misafir üyeliği en pahalı üyelik. ama b grubu (sadece öğleden önce) üyelik vardı, fiyatı uygundu. şimdi bakıyorum onu kaldırmışlar, fiyatı da iyice köklemişler.
şöyle her gün veya 2 günde bir gidip 1,5-2 saat yüzebileceğim bir havuz tavsiye eder misiniz?
netflix'te izlediğim 18+ (yani açarken pin kodu soran) şeyi durduruyorum. biraz uzun süre öyle kalıyor browser'da. izlemeye devam etmek için yeniden başlatıyorum, tekrar pin kodu soruyor. pin kodunu girince de izlediğim şey baştan başlıyor.
bunu engellemek için eğer pin soruyorsa pini girmek yerine sayfayı yeniliyorum, yine pin soruyor ama girince kaldığım yerden başlıyor.
normal mi bu? uzun süre pause'ladığım şeye devam etmek istediğimde pin girince niye baştan başlıyor? yanlış yaptığım bir şey mi var?
bunu engellemek için eğer pin soruyorsa pini girmek yerine sayfayı yeniliyorum, yine pin soruyor ama girince kaldığım yerden başlıyor.
normal mi bu? uzun süre pause'ladığım şeye devam etmek istediğimde pin girince niye baştan başlıyor? yanlış yaptığım bir şey mi var?
4 ay önce sağ dirseğimde meme çıkmıştı, doktor bursit diyip enjektörle boşaltmıştı, birkaç güne de geçmişti. (git: 1476765)
şimdi de sol dirseğim meme yaptı. ama bu seferki meme gibi nondik nondik içi yumuşak değil, epey sert, kızarık ve acı veriyor. üzerindeki deriler de soyuldu (bunu tatilden geçen hafta gelmiş olmama bağlıyorum).
doktora gittim, bursit dedi, ama enfeksiyonlu, bunu boşaltamayız dedi. antibiyotik+başka bir ilaç verdi, buz koy dedi. 4 gün sonra kontrole gittim, değişiklik yok, ilaca devam dedi. cuma tekrar kontrole gideceğim, boşaltabilirse boşaltacak.
boşaltamazsa ne olacak? iş yaparken kolumu masaya koymam lazım, şiş ve acıyor, koyamıyorum. ne ilaç, ne buz bir işe yarıyor.
en azından cumaya kadar ne yapabilirim buna?
şimdi de sol dirseğim meme yaptı. ama bu seferki meme gibi nondik nondik içi yumuşak değil, epey sert, kızarık ve acı veriyor. üzerindeki deriler de soyuldu (bunu tatilden geçen hafta gelmiş olmama bağlıyorum).
doktora gittim, bursit dedi, ama enfeksiyonlu, bunu boşaltamayız dedi. antibiyotik+başka bir ilaç verdi, buz koy dedi. 4 gün sonra kontrole gittim, değişiklik yok, ilaca devam dedi. cuma tekrar kontrole gideceğim, boşaltabilirse boşaltacak.
boşaltamazsa ne olacak? iş yaparken kolumu masaya koymam lazım, şiş ve acıyor, koyamıyorum. ne ilaç, ne buz bir işe yarıyor.
en azından cumaya kadar ne yapabilirim buna?
şimdi gözünüzde bir canlandırın.
sokakta kendi halinde takılan birkaç kedi var. adamın biri geliyor, kedilerden birini eline alıyor, ondan sonra kediyi az ötede bekleşen vahşi köpeklerin önüne atıyor. köpekler kediyi anında parçalıyor.
vahşice değil mi? böyle bir şey gerçekleşse bütün hayvanseverler ayağa kalkar. ne twitter kalır, ne ekşi sözlük. daha önce benzer örneklerini de gördük.
peki şunu da bir gözümüzde canlandıralım. bu sene sahilde otururken bizzat gözümün önünde gerçekleşen olay.
adamın biri olta ile balık tutuyor. balığın teki oltaya takılıyor. adam oltayı çekiyor, ufacık bir balık. beğenmiyor, iğneden çıkarıp arkada bekleyen kedinin önüne atıyor. kedi de balığı anında canlı canlı yiyor.
e ne farkı var abi şimdi? kendi ortamında sakince dolaşan kediyi alıp köpeğe atmakla, kendi ortamında sakince dolaşan balığı kediye atmanın arasındaki fark ne? bu ikincisine kimsenin hayvan hakkı dediğini, hayvanseverin ayaklandığını falan görmedim ben? en azılı, "hayvantapar" denen modeli bile getirsen tuttuğu balığı oltadan çıkarıp kediye atanda en ufak anormallik görmüyor.
işin kötüsü ben de anormallik görmüyorum. köpeklere atılan kedi olsa aşırı üzülecekken, kediye atılan balık olunca sevimli bile geliyor. bu ikiyüzlülüğümü kendime de açıklayamıyorum.
siz açıklar mısınız bana?
sokakta kendi halinde takılan birkaç kedi var. adamın biri geliyor, kedilerden birini eline alıyor, ondan sonra kediyi az ötede bekleşen vahşi köpeklerin önüne atıyor. köpekler kediyi anında parçalıyor.
vahşice değil mi? böyle bir şey gerçekleşse bütün hayvanseverler ayağa kalkar. ne twitter kalır, ne ekşi sözlük. daha önce benzer örneklerini de gördük.
peki şunu da bir gözümüzde canlandıralım. bu sene sahilde otururken bizzat gözümün önünde gerçekleşen olay.
adamın biri olta ile balık tutuyor. balığın teki oltaya takılıyor. adam oltayı çekiyor, ufacık bir balık. beğenmiyor, iğneden çıkarıp arkada bekleyen kedinin önüne atıyor. kedi de balığı anında canlı canlı yiyor.
e ne farkı var abi şimdi? kendi ortamında sakince dolaşan kediyi alıp köpeğe atmakla, kendi ortamında sakince dolaşan balığı kediye atmanın arasındaki fark ne? bu ikincisine kimsenin hayvan hakkı dediğini, hayvanseverin ayaklandığını falan görmedim ben? en azılı, "hayvantapar" denen modeli bile getirsen tuttuğu balığı oltadan çıkarıp kediye atanda en ufak anormallik görmüyor.
işin kötüsü ben de anormallik görmüyorum. köpeklere atılan kedi olsa aşırı üzülecekken, kediye atılan balık olunca sevimli bile geliyor. bu ikiyüzlülüğümü kendime de açıklayamıyorum.
siz açıklar mısınız bana?