basit bir whatsapp sorusu
kibritsuyu #1543581
telefonumu yenilediğimde, eski telefonumdaki whatsapp konuşmalarını ve medalarını yedekten geri yüklemedim. yeni telefonda sıfırdan kullanmaya başladım, telefon gereksiz yere dolmasın diye. eski telefonumun da internete bağlanabileceği bütün ayarları bozdum ve uçak moduna alarak çevre ile iletişimini tamamen (?) kestim.
yeri geliyor eski telefonumdaki eski bir konuşmaya veya bir fotoğrafa bakmam gerekebiliyor, iş icabı. ne gönderilmiş, ne zaman ne yazılmış vs.
amacım şu. yeni telefonumla normal şekilde mesajlaşıyorum zaten, bunda bir sorun yok. fakat eski telefonumdaki sohbetlere de girip bakabilmem lazım. bu şu anda mümkün, açıp bakabiliyorum. telefon internete veya şebekeye bağlanmadığı için whatsapp bıraktığım yerde duruyor.
fakat son açtığımda bana dedi ki "whatsapp'ın bu sürümü 30 gün içinde kullanılmaz olacak". kullanılmaz olduğunda (daha önceki telefonumdan biliyorum) programa girmeme bile izin vermiyor.
yahu niye abi niye? zaten kullanmayacağım, sadece açıp bakacağım. güncelleme falan kontrol etmesin diye telefonun dünyayla bağlantısını kestim, hala kullanılmaz olacak diyor.
bu telefon bir şekilde yeni bir sürüm olduğunu mu anlıyor, uzun süredir güncellenmediğini fark edip güncellenmek mi istiyor (zira telefonun tarihi saati işliyor). velhasıl ne oluyor bilmiyorum ama bu telefon whatsapp'ı sonsuza kadar çalıştırsın istiyorum. girip mesaj atacak halim yok ama en azından açmak istediğim zaman açayım. telefon kendini hala temmuz 2022'de zannetsin, orada da kalsın.
nasıl yaparım bunu? saatini tarihini geri alsam yer mi?
yeri geliyor eski telefonumdaki eski bir konuşmaya veya bir fotoğrafa bakmam gerekebiliyor, iş icabı. ne gönderilmiş, ne zaman ne yazılmış vs.
amacım şu. yeni telefonumla normal şekilde mesajlaşıyorum zaten, bunda bir sorun yok. fakat eski telefonumdaki sohbetlere de girip bakabilmem lazım. bu şu anda mümkün, açıp bakabiliyorum. telefon internete veya şebekeye bağlanmadığı için whatsapp bıraktığım yerde duruyor.
fakat son açtığımda bana dedi ki "whatsapp'ın bu sürümü 30 gün içinde kullanılmaz olacak". kullanılmaz olduğunda (daha önceki telefonumdan biliyorum) programa girmeme bile izin vermiyor.
yahu niye abi niye? zaten kullanmayacağım, sadece açıp bakacağım. güncelleme falan kontrol etmesin diye telefonun dünyayla bağlantısını kestim, hala kullanılmaz olacak diyor.
bu telefon bir şekilde yeni bir sürüm olduğunu mu anlıyor, uzun süredir güncellenmediğini fark edip güncellenmek mi istiyor (zira telefonun tarihi saati işliyor). velhasıl ne oluyor bilmiyorum ama bu telefon whatsapp'ı sonsuza kadar çalıştırsın istiyorum. girip mesaj atacak halim yok ama en azından açmak istediğim zaman açayım. telefon kendini hala temmuz 2022'de zannetsin, orada da kalsın.
nasıl yaparım bunu? saatini tarihini geri alsam yer mi?
sarı sitedeki bir arsa ilanı, detaylarını sonradan paylaşacağım, fakat burada ne demek istiyor, tam olarak ne satıyor açıklayabilir misiniz, pek anlayamadım.
drive.google.com
not: "sizce nazıl bir yatırım, para yatırılır mı bu işe" diye sormuyorum. ilanda ne demek istiyor, ne satıyor, ne öneriyor onu anlamak istiyorum.
drive.google.com
not: "sizce nazıl bir yatırım, para yatırılır mı bu işe" diye sormuyorum. ilanda ne demek istiyor, ne satıyor, ne öneriyor onu anlamak istiyorum.
ya niye durup dururken kullanıcının alıştığı düzen değişiyor, alışkanlıkları bozuluyor anlamıyorum. ben bir şey yapmadım,yaptıysam da farkında olarak yapmadım. nasıl düzeltilir yardımcı olursanız sevinirim.
chrome üzerinden bir belge, bir dosya indirdiğim zaman, indirdiğim dosyalar en altta satır şeklinde yan yana çıkardı. tıklar tıklar açardım.
ne bok olduysa şimdi sağ üstteki minicik düğmenin içinde liste şeklinde çıkmaya başladı. bu benim işimi görmüyor. orada 3-4 tanesi çıkıyor, tümünü göster diyon başka pencere açılıyor. 30 tane de indirsem alt satırda tren olurdu, sırayla tıklar tıklar açardım. üztelik hangisini indirdim, hangisini indirmedik görürdüm, aynısını tekrar indirmezdim. ne oldu o satıra? güncelleme falan yapmadım, bir şey oldu, kendi kendine şekil değişti. ben eski düzenime dönebiliyor muyum?
chrome üzerinden bir belge, bir dosya indirdiğim zaman, indirdiğim dosyalar en altta satır şeklinde yan yana çıkardı. tıklar tıklar açardım.
ne bok olduysa şimdi sağ üstteki minicik düğmenin içinde liste şeklinde çıkmaya başladı. bu benim işimi görmüyor. orada 3-4 tanesi çıkıyor, tümünü göster diyon başka pencere açılıyor. 30 tane de indirsem alt satırda tren olurdu, sırayla tıklar tıklar açardım. üztelik hangisini indirdim, hangisini indirmedik görürdüm, aynısını tekrar indirmezdim. ne oldu o satıra? güncelleme falan yapmadım, bir şey oldu, kendi kendine şekil değişti. ben eski düzenime dönebiliyor muyum?
Amatörde, alt liglerde öyle değildir de, süper ligde, avrupa ligi, dünya kupası vs. gibi uluslararası organizasyonlarda nasıl oluyor?
Ya da mesela süper ligde fenerbahçe galatasaray beşiktaş gibi büyük takımlar ile kümeden yeni gelmiş daha düşük bütçeli takımlar aynı mı bu konuda?
Ya da mesela süper ligde fenerbahçe galatasaray beşiktaş gibi büyük takımlar ile kümeden yeni gelmiş daha düşük bütçeli takımlar aynı mı bu konuda?
arkadaşlar instagram simgesine tıklayıp giriyorum. açılıyor, daha açılan ilk ekrana bakmaya fırsat kalmadan hop yeniliyor, bambaşka bir şeyler çıkıyor. hangi sırayla çıktığını da bilmiyorum, kimi yeni eklenmişler, kimi kaç gün öncekiler.
ilk açıldığında çıkanların da neye göre çıktığını bilmiyorum. sorum da o değil.
bu instagram ilk açılır açılmaz yenilemese olmuyor mu? nasıl açıldıysa öyle dursun amk, kendi kendine yenileyip bambaşka bir sayfa açmasın. elim ayağım tutuyor, kafam da çalışıyor çok şükür, yenilemek istersem ekranı aşağı kaydırınca yeniliyor, kendi özgür irademle yenileyebilirim istersem.
açar açmaz sergen deveci'nin resmini görüyorum, tam altında yazanı okuyacağım, hop yenileyip her şeyi değiştiriyor. hangi hesap paylaşmış ona da dikkat etmemişsen bulana kadar kaydır allah kaydır.
nasıl yaparız bu açılır açılmaz yenileme zıkkımını kapatmayı?
ilk açıldığında çıkanların da neye göre çıktığını bilmiyorum. sorum da o değil.
bu instagram ilk açılır açılmaz yenilemese olmuyor mu? nasıl açıldıysa öyle dursun amk, kendi kendine yenileyip bambaşka bir sayfa açmasın. elim ayağım tutuyor, kafam da çalışıyor çok şükür, yenilemek istersem ekranı aşağı kaydırınca yeniliyor, kendi özgür irademle yenileyebilirim istersem.
açar açmaz sergen deveci'nin resmini görüyorum, tam altında yazanı okuyacağım, hop yenileyip her şeyi değiştiriyor. hangi hesap paylaşmış ona da dikkat etmemişsen bulana kadar kaydır allah kaydır.
nasıl yaparız bu açılır açılmaz yenileme zıkkımını kapatmayı?
arkadaşlar nejat işler'in saygı dizisinin ikinci sezonu birinci sezonun devamı mı? yani ikinci sezonu izlemek için birinci sezonu izlemiş olmak gerekiyor mu?
karakterleri tanımak için elbet gerekiyordur, zaten birinci sezonu da izledim aslında, karakterler kim, olay ne biliyorum. ama üzerinden çok zaman geçti. birinci sezonda bir şey yarım kalmış mıydı, ikinci sezonda devam edip çözülecek bir şey var mıydı hatırlamıyorum. mesela savaş ve helen'i birinci sezonda nasıl bırakmıştık hiç hatırlamıyorum.
yani ikinci sezonu izlemek için birinci sezonu tekrar izleyip hatırlamama gerek olacak yarım kalmış bir mevzu var mıydı, yoksa doğrudan açıp izlesem olur mu? bambaşka konular mı işleniyor?
"boşa izleme, en son şunlar şunlar olup devamı ikinci sezona kalmıştı" diye hatırlatsanız da olur eğer varsa.
karakterleri tanımak için elbet gerekiyordur, zaten birinci sezonu da izledim aslında, karakterler kim, olay ne biliyorum. ama üzerinden çok zaman geçti. birinci sezonda bir şey yarım kalmış mıydı, ikinci sezonda devam edip çözülecek bir şey var mıydı hatırlamıyorum. mesela savaş ve helen'i birinci sezonda nasıl bırakmıştık hiç hatırlamıyorum.
yani ikinci sezonu izlemek için birinci sezonu tekrar izleyip hatırlamama gerek olacak yarım kalmış bir mevzu var mıydı, yoksa doğrudan açıp izlesem olur mu? bambaşka konular mı işleniyor?
"boşa izleme, en son şunlar şunlar olup devamı ikinci sezona kalmıştı" diye hatırlatsanız da olur eğer varsa.
arkadaşlar babam 88 yaşında. kalp yetmezliği ve nefes darlığı mevcut. iştahı yerinde değil, beslenme sıkıntısı var. kalp yetmezliğinden dolayı idar söktürücü kullandığı için son zamanlarda fazlaca kilo verdi. hem beslenemiyor, hem kilo veriyor, güçten düşmüş durumda.
doktora götürüyorum, durumunu görüyor, enerji ihtiyacını, kilo kaybını rapor edip günde 3 doz mama kullanması için rapor yazıyor. ama raporla eczaneye gittiğimde eczacı raporun geçersiz olduğunu söylüyor.
doktora tekrar gidip, durumu anlatıp raporu düzelttiriyorum, yine eczaneye gidiyorum yine olmuyor. eczacı raporda yazan kodları beğenmiyor. yani daha doğrusu sistem kabul etmiyor.
en az 3-4 sefer gittim geldim, onlar bilmez sistem değişti diyen 2-3 ayrı doktora gittim, hiçbiri olmadı. adam beslenemiyor, gün geçtikçe kilo veriyor, güçten düşüyor.
eczacı diyor ki alzheimer olması lazım, parkinson olması lazım, felç geçirmiş olması lazım, böbrek hastası olması lazım, pankreas bilmemnesi olması lazım, organ nakli olması lazım vs. farklı bir nedenden dolayı beslenme problemi yaşıyorsa adam zaafiyet geçirse de, adam 3 ayda 15 kilo verdi, beslenemiyor, enerji ihtiyacı var diye doktor raporu olsa da mama vermiyorlar. mamalar da kendi cebimden almak için ziyadesiyle pahalı.
bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilecek kimse var mıdır?
doktora götürüyorum, durumunu görüyor, enerji ihtiyacını, kilo kaybını rapor edip günde 3 doz mama kullanması için rapor yazıyor. ama raporla eczaneye gittiğimde eczacı raporun geçersiz olduğunu söylüyor.
doktora tekrar gidip, durumu anlatıp raporu düzelttiriyorum, yine eczaneye gidiyorum yine olmuyor. eczacı raporda yazan kodları beğenmiyor. yani daha doğrusu sistem kabul etmiyor.
en az 3-4 sefer gittim geldim, onlar bilmez sistem değişti diyen 2-3 ayrı doktora gittim, hiçbiri olmadı. adam beslenemiyor, gün geçtikçe kilo veriyor, güçten düşüyor.
eczacı diyor ki alzheimer olması lazım, parkinson olması lazım, felç geçirmiş olması lazım, böbrek hastası olması lazım, pankreas bilmemnesi olması lazım, organ nakli olması lazım vs. farklı bir nedenden dolayı beslenme problemi yaşıyorsa adam zaafiyet geçirse de, adam 3 ayda 15 kilo verdi, beslenemiyor, enerji ihtiyacı var diye doktor raporu olsa da mama vermiyorlar. mamalar da kendi cebimden almak için ziyadesiyle pahalı.
bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilecek kimse var mıdır?
arkadaşlar şimdi benim telefonumdaki google haritalar uygulamasında "zaman çizelgesi" seçeneği açık. telefonun konumu da sürekli açık. yani ben nereye gidersem telefon da adım adım kaydediyor. hatta haftada bir girip telefonun nereye gittiğimi tam anlamayıp "burada mıydınız" şeklinde sunduğu seçenekleri de düzenliyorum, yani yaklaşık 3-4 yıldır her gün nereye gidip ne yaptığımı telefon google'a kaydediyor. tam cia'in ararsa anında bulabileceği türden bir muhittin topalak'ım.
şimdi sorum şu. ben google zaman çizelgesinde "şuraya ne zaman gitmişim" şeklinde bir arama yapabiliyor muyum?
yani adamın dükkanına ne zaman gittiğimi bulmam lazım. dükkanı etiketlemiş olabilirim (iğnesi var mı emin değilim), ya da olmayabilirim, en azından semt olarak, ya da cadde olarak "şu caddede ne zaman bulunmuşum" diye arayabiliyor muyum?
şimdi sorum şu. ben google zaman çizelgesinde "şuraya ne zaman gitmişim" şeklinde bir arama yapabiliyor muyum?
yani adamın dükkanına ne zaman gittiğimi bulmam lazım. dükkanı etiketlemiş olabilirim (iğnesi var mı emin değilim), ya da olmayabilirim, en azından semt olarak, ya da cadde olarak "şu caddede ne zaman bulunmuşum" diye arayabiliyor muyum?
arkadaşlar bu soğanı pazarda markette bulamıyorum. internette nasıl aradıysam çıkmadı.
bahsettiğim bildiğimiz normal soğan ama rengi beyaz değil, biraz mor gibi. mor da değil, eflatun gibi. böyle aratınca karşıma balığın falan yanına doğranan mor soğan, ya da kırmızı soğan denilen soğan çıkıyor. onu demiyorum. bu aslında normal soğan ama beyaz değil. muhtemelen belirli bir yörenin soğanı.
araya taraya salatası yapılmış halini buldum: www.nefisevyemekleritarifleri.com
bakınız bu mor soğan değil, sarı kabuklu her yerde satılan soğan da değil, böyle pembe pembe bir rengi var.
nerenin soğanı bu? ankara'da nerede bulurum?
bahsettiğim bildiğimiz normal soğan ama rengi beyaz değil, biraz mor gibi. mor da değil, eflatun gibi. böyle aratınca karşıma balığın falan yanına doğranan mor soğan, ya da kırmızı soğan denilen soğan çıkıyor. onu demiyorum. bu aslında normal soğan ama beyaz değil. muhtemelen belirli bir yörenin soğanı.
araya taraya salatası yapılmış halini buldum: www.nefisevyemekleritarifleri.com

bakınız bu mor soğan değil, sarı kabuklu her yerde satılan soğan da değil, böyle pembe pembe bir rengi var.
nerenin soğanı bu? ankara'da nerede bulurum?
600-800 lira civarı fiyatı olan, mutlaka ucunda silikon olup kulağın içine dürtülerek sokulanlardan f/p ürünü bir kulak içi bluetooth kulaklık önerebilir misiniz?
airpod gibi olanlar kulağımda durmuyor, düşüyor. illa içeri dürtülen silikonlulardan olması lazım.
airpod gibi olanlar kulağımda durmuyor, düşüyor. illa içeri dürtülen silikonlulardan olması lazım.
1990'ların sonunda mika hakkinen ile fırtınalar estiren mclaren mercedes takımının günümüzdeki devamı mclaren takımı mı, mercedes takımı mı?
sıcakta güneşin altında kaldığı için iyice sökülmez hale gelen koli bandı plastik ve metal yüzeyden (buzdolabı kapağı) nasıl çıkar?
yani bantlı yeri kesip aleti kullanıyoruz da bantlar yerinde duruyor. nasıl söker temizlerim bunları?
yani bantlı yeri kesip aleti kullanıyoruz da bantlar yerinde duruyor. nasıl söker temizlerim bunları?
1960'lardan kalma philips marka eski bir lambalı radyom var. dekor olarak duruyor ama sağlam, çalışıyor.
fm bandı yok. kısa dalga, orta dalga, uzun dalga var. dün epey aradım ama herhangi bir yayın yakalayamadım.
antense anten takarım. bu radyoyla dineleyebileceğim herhangi bir yayın, ya da sinyalini alabileceğim herhangi bir şey (telsiz vs) var mıdır? yerli yabancı fark etmez.
fm bandı yok. kısa dalga, orta dalga, uzun dalga var. dün epey aradım ama herhangi bir yayın yakalayamadım.
antense anten takarım. bu radyoyla dineleyebileceğim herhangi bir yayın, ya da sinyalini alabileceğim herhangi bir şey (telsiz vs) var mıdır? yerli yabancı fark etmez.
Minecraft hesap taşıma/değiştirme
kibritsuyu #1536044
Yıllar önce kendi telefonumdaki kendi google hesabım ile play store'a girip minecraft hesabı satın almıştım oğlan büyüyünce oynar diye.
Şimdi adamın kendi tableti var. Ama oynayabilmesi için tablete de benim google hesabımla giriş yapmış olması gerekiyor. Kendi google hesabı ile girince olmuyor haliyle.
E tablette kendi hesabım kurulu olunca da tableti family link uygulamasına bağlayamıyorum.
Benim google hesabıma tanımlı minecraft'ı, oğlanın hesabına taşıma, devretme gibi bir yöntem var mı? Tablete kendi hesabıyla girip oynasın.
Şimdi adamın kendi tableti var. Ama oynayabilmesi için tablete de benim google hesabımla giriş yapmış olması gerekiyor. Kendi google hesabı ile girince olmuyor haliyle.
E tablette kendi hesabım kurulu olunca da tableti family link uygulamasına bağlayamıyorum.
Benim google hesabıma tanımlı minecraft'ı, oğlanın hesabına taşıma, devretme gibi bir yöntem var mı? Tablete kendi hesabıyla girip oynasın.
arkadaşlar, baba evinde dolapta eskilerden atalardan kalan dört tane eski yazılı kitap var, biri el yazması, üçü matbaa baskısı.
ilk sayfalarının fotoğraflarını paylaşıyorum. eski yazı bilenler yardımcı olabilir mi bunlar ne kitabı?
el yazması olan
i.imgur.com
ikincisi
giriş sayfası: i.imgur.com
ilk sayfası: i.imgur.com
üçüncüsü
i.imgur.com
dördüncüsü
giriş sayfası: i.imgur.com
ilk sayfası (içindekiler sayfasına benziyor): i.imgur.com
ilk sayfalarının fotoğraflarını paylaşıyorum. eski yazı bilenler yardımcı olabilir mi bunlar ne kitabı?
el yazması olan
i.imgur.com

ikincisi
giriş sayfası: i.imgur.com

ilk sayfası: i.imgur.com

üçüncüsü
i.imgur.com

dördüncüsü
giriş sayfası: i.imgur.com

ilk sayfası (içindekiler sayfasına benziyor): i.imgur.com

arabanın arka koltuğunda bir adet solunum oksijen desteği için kullanılan 10 litrelik oksijen tüpü var. tam dolu değil, hatta neredeyse boş. pazartesi günü doluma götüreceğim. fakat koca tüpü eve taşımamak için arabada bıraktım, araba da güneşin altında duruyor.
hani çakmak falan bırakınca patlıyor da, koca çelik oksijen tüpü de sıcak arabanın içinde patlar mı?
hani çakmak falan bırakınca patlıyor da, koca çelik oksijen tüpü de sıcak arabanın içinde patlar mı?
bu yıl 5. yılını dolduran bir kiracıyım. kontrata tüfe oranında yazdığımız için bugüne kadar hiç aksatmadan hep açıklanan tüfe oranında zam yaparak kirayı arttırdık. lakin son durumlar malum, kiramız şu anda piyasa rayicinin epey altında kaldı.
kontrat dönemim eylül. devlet diyor %25 yapabilirsin. kanun diyor 5 yılın sonunda kira tespit davası açılabilir. kontratımız diyor tüfe oranında arttırılır.
şimdi benim kiram şu anda 2500 lira. rayiç kiralar ise 7000-9000 arası diye tahmin ediyorum.
ev sahibim 5 yıllık olduğum için rayice göre belirleneceğini söyleyerek 9000 lira istediğine dair mesaj attı, aksi takdirde evden çıkmamızı istiyor.
ben %25 zam yapsam 3120 lira, yine çok altında kalıyor. kontrattaki gibi tüfe oranında yapsam 3750 yine az gelecek. benim düşüncem ise %100 zam yaparak 5000 lira ödemek. ama kabul edeceğini sanmıyorum. kabul etmezse de yasal yollara başvurup kirayı tespit ettirebileceğini söyleyeceğim.
farklı bir öneriniz var mı? 2500 liradan 9000 liraya yani %260 oranında bir zam bana çok insafsız geliyor.
bir de asıl önemli sorum; eğer davalık olursak, kira tespit davası sonuçlanana kadar ben ne kadar kira ödemeye devam edeceğim?
kontrat dönemim eylül. devlet diyor %25 yapabilirsin. kanun diyor 5 yılın sonunda kira tespit davası açılabilir. kontratımız diyor tüfe oranında arttırılır.
şimdi benim kiram şu anda 2500 lira. rayiç kiralar ise 7000-9000 arası diye tahmin ediyorum.
ev sahibim 5 yıllık olduğum için rayice göre belirleneceğini söyleyerek 9000 lira istediğine dair mesaj attı, aksi takdirde evden çıkmamızı istiyor.
ben %25 zam yapsam 3120 lira, yine çok altında kalıyor. kontrattaki gibi tüfe oranında yapsam 3750 yine az gelecek. benim düşüncem ise %100 zam yaparak 5000 lira ödemek. ama kabul edeceğini sanmıyorum. kabul etmezse de yasal yollara başvurup kirayı tespit ettirebileceğini söyleyeceğim.
farklı bir öneriniz var mı? 2500 liradan 9000 liraya yani %260 oranında bir zam bana çok insafsız geliyor.
bir de asıl önemli sorum; eğer davalık olursak, kira tespit davası sonuçlanana kadar ben ne kadar kira ödemeye devam edeceğim?
daha önce de bahsetmiştim. babam rahatsızlandığı, köpeğe bakamayacağı ve huzurevine yerleşeceği için köpeğini ben aldım, ben bakıyorum.
ama apartman yönetim planına göre apartmanda köpek beslemek yasakmış. tüm kat maliklerinin oy birliği gerekiyormuş (ki böyle bir şey imkansız).
"Köpeğin 15 gün içinde apartmandan gönderilmesini, aksi halde Yargıtay içtihatları da var, kolluk güçleri marifetiyle dairenin boşaltılacağının ( yeni bir mahkeme kararına ihtiyaç yok.) bilinmesini isterim."
diyor yönetici.ne yapabilirim? benim yapabileceğim bir şey yok mu? haklarım yok mu?
karşı komşu kapıda gürültü yaparsa, bir de kapı çalınınca 3-5 kere havlayıp susuyor, başka da bir zararı yok hayvanın. bir tek dün ilk defa 2 saat kadar yalnız kaldı evde, 2 saat boyunca havlamış. ama daha 10 aylık, ona da alışacağını tahmin ediyorum.
ama apartman yönetim planına göre apartmanda köpek beslemek yasakmış. tüm kat maliklerinin oy birliği gerekiyormuş (ki böyle bir şey imkansız).
"Köpeğin 15 gün içinde apartmandan gönderilmesini, aksi halde Yargıtay içtihatları da var, kolluk güçleri marifetiyle dairenin boşaltılacağının ( yeni bir mahkeme kararına ihtiyaç yok.) bilinmesini isterim."
diyor yönetici.ne yapabilirim? benim yapabileceğim bir şey yok mu? haklarım yok mu?
karşı komşu kapıda gürültü yaparsa, bir de kapı çalınınca 3-5 kere havlayıp susuyor, başka da bir zararı yok hayvanın. bir tek dün ilk defa 2 saat kadar yalnız kaldı evde, 2 saat boyunca havlamış. ama daha 10 aylık, ona da alışacağını tahmin ediyorum.
yani soru basit, çözümünün de basit olması lazım da yıllardır çözemedim.
kalabalık bir tablodan ctrl tuşunu basılı tutup farklı farklı hücrelere tıklamak suretiyle çoklu seçim yapıyorum.
hop kafamı skm yanlış hücreye tıkladım, o hücreyi seçmeyecektim.
nasıl geri alıyoruz seçimi? ne yaparsam yapayım, o yanlışlıkla tıklayıp seçtiğim hücreyi seçilmemiş haline döndüremiyorum. nası oluyor? bir yolu vardır bunun di mi? yoksa boşu boşuna sırf o hücrenin seçimini kaldırabilmek için ctrl tuşunu bırakıp herhangi bir yere tıklayarak bütün o bi saattir seçtiklerimi sıfırlayıp himmet abey gibi en baştan başladığım için ben gerizekalıyımdır di mi? söyleyin, gerizekalı şunu yapsan olurdu diyin de bundan sonraki işlerimi kurtarayım.
kalabalık bir tablodan ctrl tuşunu basılı tutup farklı farklı hücrelere tıklamak suretiyle çoklu seçim yapıyorum.
hop kafamı skm yanlış hücreye tıkladım, o hücreyi seçmeyecektim.
nasıl geri alıyoruz seçimi? ne yaparsam yapayım, o yanlışlıkla tıklayıp seçtiğim hücreyi seçilmemiş haline döndüremiyorum. nası oluyor? bir yolu vardır bunun di mi? yoksa boşu boşuna sırf o hücrenin seçimini kaldırabilmek için ctrl tuşunu bırakıp herhangi bir yere tıklayarak bütün o bi saattir seçtiklerimi sıfırlayıp himmet abey gibi en baştan başladığım için ben gerizekalıyımdır di mi? söyleyin, gerizekalı şunu yapsan olurdu diyin de bundan sonraki işlerimi kurtarayım.
arkadaşlar, birisi bana çıkıp oltayla balık avlamak ile, tüfekle kuş avlamak arasındaki farkı açıklayabilir mi? yeter artık ben bir türlü anlayamıyorum, kafam basmıyor.
tüfengi sırtına vurup ormana gidip kuş vurmak istesen "avcılık spor değildir, vahşettir" deniyor.
oltayı alıp istediğin yerden sallayıp balık avlıyorsun? kimse bir şey demediği gibi son derece rahatlatıcı bir eylem olarak tanımlanıyor, hatta kursları bile veriliyor.
balık ses çıkaramıyor, kuş kadar şen bir hayvan değil ondan mı? birinde ilkel bir av aletine salak balık kendiliğinden yakalanıyor, ötekinde ateşli silahla sen vuruyorsun ondan mı? balığın kuşa göre daha sessiz ve daha salak olması mı onu masum bir av hayvanı haline getiriyor? yemek mi mesele? balık yeniyor, e bıldırcın, keklik falan da yeniyor?
velhasıl bana ikisi de aynı derecede avcılık gibi geliyor. niye tüfekle ormana gitmek vahşet, oltayla denize gitmek ohh mis gibi huzurlu?
vegan falan değilim, deli gibi de et yerim. ama şu farkı biri bana lütfen açıklayabilir mi?
tüfengi sırtına vurup ormana gidip kuş vurmak istesen "avcılık spor değildir, vahşettir" deniyor.
oltayı alıp istediğin yerden sallayıp balık avlıyorsun? kimse bir şey demediği gibi son derece rahatlatıcı bir eylem olarak tanımlanıyor, hatta kursları bile veriliyor.
balık ses çıkaramıyor, kuş kadar şen bir hayvan değil ondan mı? birinde ilkel bir av aletine salak balık kendiliğinden yakalanıyor, ötekinde ateşli silahla sen vuruyorsun ondan mı? balığın kuşa göre daha sessiz ve daha salak olması mı onu masum bir av hayvanı haline getiriyor? yemek mi mesele? balık yeniyor, e bıldırcın, keklik falan da yeniyor?
velhasıl bana ikisi de aynı derecede avcılık gibi geliyor. niye tüfekle ormana gitmek vahşet, oltayla denize gitmek ohh mis gibi huzurlu?
vegan falan değilim, deli gibi de et yerim. ama şu farkı biri bana lütfen açıklayabilir mi?
bitsin de tüm bölümleri izleyeyim diye bekliyorum. spoiler yememek için başlığına da bakamıyorum bitti mi diye.
evet bitti mi yani, artık izleyebilir miyim bittiyse?
bir de nereden izliyoruz ya? 5 sezonu netflix'ten izledim, 6. sezon nerede?
evet bitti mi yani, artık izleyebilir miyim bittiyse?
bir de nereden izliyoruz ya? 5 sezonu netflix'ten izledim, 6. sezon nerede?
asıl soru son paragrafta, uzun uzun okumak istemeyenler son paragrafa atlayabilir, ama detayları okursanız da sevinirim.
arkadaşlar babamın terrier cinsi bir köpeği var. köpek 19 ocak'ta daha el kadar yavruyken eve geldi. 3 ay boyunca babamla birlikte yaşadı. babam ankara'daki evinde yalnız yaşıyor. evde pede tuvaletini yapmayı öğrendi. aşıları tamamlanınca yürüyüşlere de başladılar ama dışarı hiç yapmıyordu. sadece kuru mama yiyordu, sadece arada 1-2 lokma tavuk, pilav vs veriyorduk.
26 nisan'da bodrum'daki yazlığa geldiler. fakat aynı gün babam fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. köpek evde yalnız kaldı, sitedeki iki yan komşumuz köpeğe sahip çıktı. komşunun bahçesi geniş, kedileri var, daha önce köpek beslemişliği var. oh dedik gözümüz arkada değil.
babam 2 hafta muğla'da, 3 hafta ankara'da hastanede yattı, 1 ay da ankara'da evde kaldık ve yazlığa geldik. geldik gelmesine de köpeğimiz çok değişmiş. neredeyse sürekli ev yemeği ile beslemişler. kutu meyve suyu bile vermişler köpeğe. oysa ben iki sefer mama yollamıştım. üstelik de sofradan vermişler, dilenci olmuş, her yemek yiyişimizde tek tek herkesten yemek dileniyor.
bahçede dolaştığı için kafasına estikçe çıkıp çişini kakasını yapmaya alışmış, pedi de unutmuş. tüyleri karışmış diye kınalı yapıncak gibi makasla da kırpmışlar. eğitim namına verdiğimiz, vermeye çalıştığımız her şey sıfırlanmış.
veterinere götürdüm, atladığımız parazit aşıları yapıldı, tüyleri düzeltildi. ev yemeği alerji yapmış, derisi kızarmış, ilaçlar verdik, hipoalerjenik mamalar verdik, yemedi. inat edin başka şey vermeyin, yer dediler, mamadan başka bir şey vermedik, aç bıraktık, zorla yedi. mamayı hallettik. şimdi mamasını yiyor, sofradan dilenmesi de epey azaldı.
şimdi köpek 10 aylık. babam artık köpeğe bakabilecek durumda değil, hatta birkaç güne kadar huzurevine yerleşecek. dolayısıyla hiç planda yokken ailemize bir köpek katıldı ve bizimle ankara'daki apartman dairemize döndü. köpekleri çok severim ama daha önce o sorumluluğu alabileceğimi düşünmediğim için hiç sahiplenmeyi düşünmemiştim. şimdi biraz da zorunlu olarak babamın köpeğini sahiplenmek durumunda kaldım. bi de sevimli kerata.
ciddi bir itaat problemimiz var, kesinlikle söz dinlemiyor. peçete, ıslak mendil, ne bulursa ağzına atıp yiyor. aman yere bir şey düşürme, yerde bir şey unutma. don, çorap ne bulursa ağzına atıyor. oğlanın nerf mermilerinden bulmuş mesela, anında haşat ediyor, ucundaki plastiği de yutuyor. mümkün değil ağzından alamıyoruz. ortalığı temizledik ama kıyıdan köşeden illa bir şey buluyor. sabah dübel bulmuş mesela nereden bulduysa, zor aldım ağzından. iki gündür renkli renkli hama boncuk sıçıyor (hama boncuk: productimages.hepsiburada.net
) oğlanın odasında bir yerlerden bulmuş herhalde. hayır poposu falan tıkanır diye korkuyorum. yiyemediklerini de kapıyor ve bırakmıyor. yere kalem düşse hop anında kapıyor, ağzından alamıyorsun. almak isteyince hırlıyor. hatta 1-2 sefer bayağı ciddi şekilde ısırdı elimi.
sabah akşam yürüyüşe çıkarıyorum ama yürüyüş saatleri dışında, öğlen veya daha sabah yürüyüş saatinden önce eve çiş yapıyor. dün bildiğin salon halısına işemiş. böyle durumlar için banyoya çiş pedi koydum, hatta ilk gün gidip çişini de yaptı, aferin dedim hemen öğrenmiş, ama ertesi gün hop salon halısına. bu sabah da bizim yatağın üstüne çıkıp hem işemiş, hem kaka yapmış. yani ben çiş eğitimi tamam diyordum. 12 saat yol geldi arabada, molalar dışında hiç bırakmadı. öyle zıldır zıldır sürekli sağa sola da işemiyor ama yürüyüş saatlerimiz belli işte, niye tutmayıp arada eve yapıyor? hadi yapıyor, pedini öğrendin ve de yaptın daha önce, oraya yapsana. hiç değilse fayansa yap be hayvan, yatağa çıkıp işeyip sıçmak nedir?
velhasıl çok zorlanıyorum. acil bir tuvalet ve itaat eğitimi lazım. yürüyüş saatleri dışında çiş kaka yapmasın. illa yapacaksa da ne bileyim havlasın, uyarsın, kapıya havlasın, daha da tutamıyorsa pedine yapsın,otur, kalk, ayakta dur, yuvarlan falan gibi işin şovunda değilim ama en azından gel, git, içeri gir, dışarı çık, yürü, dur, yapma, hayır, (ağzına aldığı şeyler için) bırak gibi komutları acilen öğretmem gerekiyor.ya biz delireceğiz, ya köpek kendine zarar verecek. köpek tecrübesi olanlar bana yardımcı olabilir mi?
arkadaşlar babamın terrier cinsi bir köpeği var. köpek 19 ocak'ta daha el kadar yavruyken eve geldi. 3 ay boyunca babamla birlikte yaşadı. babam ankara'daki evinde yalnız yaşıyor. evde pede tuvaletini yapmayı öğrendi. aşıları tamamlanınca yürüyüşlere de başladılar ama dışarı hiç yapmıyordu. sadece kuru mama yiyordu, sadece arada 1-2 lokma tavuk, pilav vs veriyorduk.
26 nisan'da bodrum'daki yazlığa geldiler. fakat aynı gün babam fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. köpek evde yalnız kaldı, sitedeki iki yan komşumuz köpeğe sahip çıktı. komşunun bahçesi geniş, kedileri var, daha önce köpek beslemişliği var. oh dedik gözümüz arkada değil.
babam 2 hafta muğla'da, 3 hafta ankara'da hastanede yattı, 1 ay da ankara'da evde kaldık ve yazlığa geldik. geldik gelmesine de köpeğimiz çok değişmiş. neredeyse sürekli ev yemeği ile beslemişler. kutu meyve suyu bile vermişler köpeğe. oysa ben iki sefer mama yollamıştım. üstelik de sofradan vermişler, dilenci olmuş, her yemek yiyişimizde tek tek herkesten yemek dileniyor.
bahçede dolaştığı için kafasına estikçe çıkıp çişini kakasını yapmaya alışmış, pedi de unutmuş. tüyleri karışmış diye kınalı yapıncak gibi makasla da kırpmışlar. eğitim namına verdiğimiz, vermeye çalıştığımız her şey sıfırlanmış.
veterinere götürdüm, atladığımız parazit aşıları yapıldı, tüyleri düzeltildi. ev yemeği alerji yapmış, derisi kızarmış, ilaçlar verdik, hipoalerjenik mamalar verdik, yemedi. inat edin başka şey vermeyin, yer dediler, mamadan başka bir şey vermedik, aç bıraktık, zorla yedi. mamayı hallettik. şimdi mamasını yiyor, sofradan dilenmesi de epey azaldı.
şimdi köpek 10 aylık. babam artık köpeğe bakabilecek durumda değil, hatta birkaç güne kadar huzurevine yerleşecek. dolayısıyla hiç planda yokken ailemize bir köpek katıldı ve bizimle ankara'daki apartman dairemize döndü. köpekleri çok severim ama daha önce o sorumluluğu alabileceğimi düşünmediğim için hiç sahiplenmeyi düşünmemiştim. şimdi biraz da zorunlu olarak babamın köpeğini sahiplenmek durumunda kaldım. bi de sevimli kerata.
ciddi bir itaat problemimiz var, kesinlikle söz dinlemiyor. peçete, ıslak mendil, ne bulursa ağzına atıp yiyor. aman yere bir şey düşürme, yerde bir şey unutma. don, çorap ne bulursa ağzına atıyor. oğlanın nerf mermilerinden bulmuş mesela, anında haşat ediyor, ucundaki plastiği de yutuyor. mümkün değil ağzından alamıyoruz. ortalığı temizledik ama kıyıdan köşeden illa bir şey buluyor. sabah dübel bulmuş mesela nereden bulduysa, zor aldım ağzından. iki gündür renkli renkli hama boncuk sıçıyor (hama boncuk: productimages.hepsiburada.net

sabah akşam yürüyüşe çıkarıyorum ama yürüyüş saatleri dışında, öğlen veya daha sabah yürüyüş saatinden önce eve çiş yapıyor. dün bildiğin salon halısına işemiş. böyle durumlar için banyoya çiş pedi koydum, hatta ilk gün gidip çişini de yaptı, aferin dedim hemen öğrenmiş, ama ertesi gün hop salon halısına. bu sabah da bizim yatağın üstüne çıkıp hem işemiş, hem kaka yapmış. yani ben çiş eğitimi tamam diyordum. 12 saat yol geldi arabada, molalar dışında hiç bırakmadı. öyle zıldır zıldır sürekli sağa sola da işemiyor ama yürüyüş saatlerimiz belli işte, niye tutmayıp arada eve yapıyor? hadi yapıyor, pedini öğrendin ve de yaptın daha önce, oraya yapsana. hiç değilse fayansa yap be hayvan, yatağa çıkıp işeyip sıçmak nedir?
velhasıl çok zorlanıyorum. acil bir tuvalet ve itaat eğitimi lazım. yürüyüş saatleri dışında çiş kaka yapmasın. illa yapacaksa da ne bileyim havlasın, uyarsın, kapıya havlasın, daha da tutamıyorsa pedine yapsın,otur, kalk, ayakta dur, yuvarlan falan gibi işin şovunda değilim ama en azından gel, git, içeri gir, dışarı çık, yürü, dur, yapma, hayır, (ağzına aldığı şeyler için) bırak gibi komutları acilen öğretmem gerekiyor.ya biz delireceğiz, ya köpek kendine zarar verecek. köpek tecrübesi olanlar bana yardımcı olabilir mi?
Ya bu internet denen çöplükte buna ulaşmak mümkün değil mi ya?
140 gram tereyağı diyor tarifte, ama tartım yok. İnternetindeki bütün ölçüler kaşık ölçüsüne çeviriyor. Ama tereyağı denen KATI malzemeyi kaşıkla nasıl ölçecez anlamadım. Başka bir HACİM ölçüsü kesinlikle yok. Yani ml olarak bir ölçü bulsam ölçekli bardağa basıp ölçeceğim.
Velhasıl 140 gram tereyağının HACMİ ne kadardır söyleyebilecek var mı? Sorum gayet bilimsel. Kaç kaşık eder, kaç bardak eder değil. Bana mililitre, santimetreküp, keyfinize göre amerikan stayla hacim ölçülerinden olur, bir hacim verebilir misiniz?
140 gram tereyağı diyor tarifte, ama tartım yok. İnternetindeki bütün ölçüler kaşık ölçüsüne çeviriyor. Ama tereyağı denen KATI malzemeyi kaşıkla nasıl ölçecez anlamadım. Başka bir HACİM ölçüsü kesinlikle yok. Yani ml olarak bir ölçü bulsam ölçekli bardağa basıp ölçeceğim.
Velhasıl 140 gram tereyağının HACMİ ne kadardır söyleyebilecek var mı? Sorum gayet bilimsel. Kaç kaşık eder, kaç bardak eder değil. Bana mililitre, santimetreküp, keyfinize göre amerikan stayla hacim ölçülerinden olur, bir hacim verebilir misiniz?
Terrier cinsi bir köpeğimiz var daha 8 aylık. Nisan'da (5 aylıkken) babamla yazlığa geldiler. Aynı gün babam fenalaştı, hastaneye kaldırdılar. Köpeğe daha önce iki köpek bakan komşu sahip çıktı. 2 hafta Muğla EAH, 3 hafta Ankara Tıp, taburculuktan sonra 1.5 ay ev derken yazlığa geri geldik, köpeğimize kavuştuk.
Lakin sadece mama yiyen, arada azıcık farklı yemek yiyen hayvan mama yemiyor. Çok acıkırsa yer dedim, yine yemiyor. Kuru ekmek yiyor, Royal Canin Puppy Mini yemiyor. Komşu bizden tecrübeli, iyi bakmış ama kemik suyu, tavuk falan normal yemek yedirmiş.
Bem açıkçası mama yesin istiyorum. Nasıl geri mamaya alıştırırım bu hayvanı?
Lakin sadece mama yiyen, arada azıcık farklı yemek yiyen hayvan mama yemiyor. Çok acıkırsa yer dedim, yine yemiyor. Kuru ekmek yiyor, Royal Canin Puppy Mini yemiyor. Komşu bizden tecrübeli, iyi bakmış ama kemik suyu, tavuk falan normal yemek yedirmiş.
Bem açıkçası mama yesin istiyorum. Nasıl geri mamaya alıştırırım bu hayvanı?
aşağıda ikinci bir telefonda sim kartsız whatsapp kullanma sorusu sorulmuş. bir benzerini de ben sormak istiyorum.
whatsapp'ı yeni telefonda kullanayım, ama eski telefonumdaki whatsapp'a da erişebileyim istiyorum. kullanmama gerek yok. işle ilgili bir sürü yazışma var, gönderilen evraklar var.
bütün konuşmaları ve medyayı yedekten geri yüklemeyi de biliyorum ama bunu istemiyorum. gereksiz konuşma ve medya, gereklilerden kat kat fazla. 3-5 işle ilgili yazışmayı fotoğrafı görücem diye ne var ne yok yeni telefona geri yüklemek istemiyorum.
yeni telefona sıfırdan başlayayım, ama yeni telefonda whatsapp'ı aktive edince eski telefondaki yazışmalar konuşmalar fotoğraflar erişilemez olmasın.
olabiliyor mu böyle?
whatsapp'ı yeni telefonda kullanayım, ama eski telefonumdaki whatsapp'a da erişebileyim istiyorum. kullanmama gerek yok. işle ilgili bir sürü yazışma var, gönderilen evraklar var.
bütün konuşmaları ve medyayı yedekten geri yüklemeyi de biliyorum ama bunu istemiyorum. gereksiz konuşma ve medya, gereklilerden kat kat fazla. 3-5 işle ilgili yazışmayı fotoğrafı görücem diye ne var ne yok yeni telefona geri yüklemek istemiyorum.
yeni telefona sıfırdan başlayayım, ama yeni telefonda whatsapp'ı aktive edince eski telefondaki yazışmalar konuşmalar fotoğraflar erişilemez olmasın.
olabiliyor mu böyle?
çok sevdiğim, çok rahat bir ayakkabım var, sneaker dediklerinden. 2 yıl oldu ama hala sapasağlam, yırtığı patlağı falan yok. fakat tabanı mı aşındı ne olduysa, kabak lastik gibi yol tutuşu zayıfladı. zemin biraz parlak olsun vızır vızır kayıyorum. kaldırımda biraz parlak, hafif meyilli yere basınca vızt diye kayıp kıçımın üstüne düşüyorum. zemini cilalı mermerden olan avm'lerde bildiğin patinaj çeke çeke yürüyorum. her adımda geride kalan ayağım vızt vızt diye arkaya kayıyor. moonwalk yapa yapa gidiyorum sanki.
tamam eskidi de, sırf bu yüzden de ayakkabıyı atmak istemiyorum. ne yapsak da tabanının kayganlığını biraz azaltsak? böyle "tuz ruhu dök üstünde yürü", "180 numara kum zımparayla dibini tırtıkla" tarzı bir yöntem arıyorum. dibinin lastiği biraz daha lastik özelliği kazansın.
kurumuş gevremiştir artık yapacak bir şey yok diyorsanız canınız sağolsun.
tamam eskidi de, sırf bu yüzden de ayakkabıyı atmak istemiyorum. ne yapsak da tabanının kayganlığını biraz azaltsak? böyle "tuz ruhu dök üstünde yürü", "180 numara kum zımparayla dibini tırtıkla" tarzı bir yöntem arıyorum. dibinin lastiği biraz daha lastik özelliği kazansın.
kurumuş gevremiştir artık yapacak bir şey yok diyorsanız canınız sağolsun.
Eski gümüş resim çerçeveleri var eğri büğrü. Ankara'da bunu tartarak alacak, 3-5 kuruş paraya çevirecek bir dükkan var mıdır, kim alır bunu?
tüm özelliklerin karşılaştırma linki aşağıda:
www.epey.com
aralarındaki fark yaklaşık 1.500 lira, a53 daha pahalı ve 1 yıl daha yeni bir telefon.
a53'te artı olarak 5g var. onun dışında bazı işlemci vs. farkları var. a53'ün kutusundan şarj aleti çıkmıyor ve kablolu kulaklık girişi yok.
a53'e 1500 lira fark vermeye değer mi (7.900 lira)? yoksa a52 alıp geçeyim mi (6.400 lira)?
muhtemelen son kez soruyorum, zira vaktim kalmadı. bugün gidip alacağım. yardımcı olursanız sevinirim.
www.epey.com
aralarındaki fark yaklaşık 1.500 lira, a53 daha pahalı ve 1 yıl daha yeni bir telefon.
a53'te artı olarak 5g var. onun dışında bazı işlemci vs. farkları var. a53'ün kutusundan şarj aleti çıkmıyor ve kablolu kulaklık girişi yok.
a53'e 1500 lira fark vermeye değer mi (7.900 lira)? yoksa a52 alıp geçeyim mi (6.400 lira)?
muhtemelen son kez soruyorum, zira vaktim kalmadı. bugün gidip alacağım. yardımcı olursanız sevinirim.
arkadaşlar malumunuz melih gökçek televizyonda 6 milyar dolarlık jelibon reervi bulunduğunu söyledi gayet inanarak.
şunu anlamadım. adam jelibon'un ne olduğunu bilmiyor olsa ve bunu hakikaten maden falan zannedip trollense anlarım.
en başta diyor "hani çocukların yediği var ya" diye. yani adam jelibon'un ne olduğunu biliyor.
şimdi bu adam jelibon'un ne olduğunu biliyorsa, jelibon'un topraktan çıktığını falan mı sanıyor? hani ayı şeklinde çıktığını sanmıyordur herhalde o kadar da değildir ama böyle hamur gibi jelibon hammaddesi çıkıyor da fabrikada buna ayı şekli, hayvan şekli falan verilip paketlendiğini mi sanıyor?
yani anlayamadım, hem ne olduğunu bilip, hem de böyle bir rezerv bulunduğunu bir insanın söyleyebilmesi için jelibon'u ne zannediyor olması lazım?
şunu anlamadım. adam jelibon'un ne olduğunu bilmiyor olsa ve bunu hakikaten maden falan zannedip trollense anlarım.
en başta diyor "hani çocukların yediği var ya" diye. yani adam jelibon'un ne olduğunu biliyor.
şimdi bu adam jelibon'un ne olduğunu biliyorsa, jelibon'un topraktan çıktığını falan mı sanıyor? hani ayı şeklinde çıktığını sanmıyordur herhalde o kadar da değildir ama böyle hamur gibi jelibon hammaddesi çıkıyor da fabrikada buna ayı şekli, hayvan şekli falan verilip paketlendiğini mi sanıyor?
yani anlayamadım, hem ne olduğunu bilip, hem de böyle bir rezerv bulunduğunu bir insanın söyleyebilmesi için jelibon'u ne zannediyor olması lazım?
şimdi kendi yazıcım bu tip olmadığı için ben sorun yaşamadım, ama defterini adreste yazdıracağım kişi sorun yaşıyor.
şöyle ki; bu yevmiye defteri dediğimiz defter köşeleri sayfa numaralı ve mühürlü boş a4 kağıtlar. 200 sayfa tasdik edilmiş mesela, ama 70 sayfalık kayıt yapmışız, 70 sayfa yazılacak. ben bu kağıtları yazıcıya koyacağım, yazdır dediğimde mühürlü olan yüzüne yazdırmaya başlayacak.
ama fotokopi makinesi tipi olan yazıcıların kasetine kağıtları koyunca, en üstteki kağıdı çekiyor, S harfi yapar gibi alıp tersini çevirip mühürlü yüzünün arkasına basıyor.
ters koy o zaman diyenler heyecanlanmasın. o zaman da sondan başlıyor haliyle.
defterin kaç dayfa olduğu belli. atıyorum 70 sayfa yazdıracak dedik. 70 sayfalık kısmını alıp, ters koyup, yazıcıya gönderirken de "yazdırmaya tersten başla" diyebilirim. ama hadi bakalım bir tane kağıt sıkışsa zıçtık, o sayfayı iptal edip devam etsem son sayfayı yazacak kağıt kalmayacak.
bütün sayfaları tek tek elle, 200 en üstte, 1 en altta kalacak şekilde sıralayıp koymaktan başka bir çözümü var mı bu işin?
şöyle ki; bu yevmiye defteri dediğimiz defter köşeleri sayfa numaralı ve mühürlü boş a4 kağıtlar. 200 sayfa tasdik edilmiş mesela, ama 70 sayfalık kayıt yapmışız, 70 sayfa yazılacak. ben bu kağıtları yazıcıya koyacağım, yazdır dediğimde mühürlü olan yüzüne yazdırmaya başlayacak.
ama fotokopi makinesi tipi olan yazıcıların kasetine kağıtları koyunca, en üstteki kağıdı çekiyor, S harfi yapar gibi alıp tersini çevirip mühürlü yüzünün arkasına basıyor.
ters koy o zaman diyenler heyecanlanmasın. o zaman da sondan başlıyor haliyle.
defterin kaç dayfa olduğu belli. atıyorum 70 sayfa yazdıracak dedik. 70 sayfalık kısmını alıp, ters koyup, yazıcıya gönderirken de "yazdırmaya tersten başla" diyebilirim. ama hadi bakalım bir tane kağıt sıkışsa zıçtık, o sayfayı iptal edip devam etsem son sayfayı yazacak kağıt kalmayacak.
bütün sayfaları tek tek elle, 200 en üstte, 1 en altta kalacak şekilde sıralayıp koymaktan başka bir çözümü var mı bu işin?
diş hekimi olan mükellefim muayenehanesine panoramik röntgen cihazı almış. dün gittim baktım tadilat var, röntgen odası yapmışlar. ruhsat alabilmek için şartları varmış, dört duvarının içine kurşun döşemişler, kapı da kurşun olacakmış. e peki dedim yer ve tavan? oralara yok dedi. yani bunlar yapmamış değil, şartlarda öyle bir şey yok. korkarım hastaneler dahil içinde röntgen ve tomografi cihazı bulunan hiçbir odanın dört duvarı dışında yer döşemesinde veya tavanında kurşun murşun yok.
e bu x ışını dediğin zıkkım betondan geçiyor diye duvarı kurşun kapladın da, alt kata, üst kata geçmiyor mu? bir de apartman dairesi burası.
e bu x ışını dediğin zıkkım betondan geçiyor diye duvarı kurşun kapladın da, alt kata, üst kata geçmiyor mu? bir de apartman dairesi burası.
doktorlar... doktorlarımız... sevgili doktorlarımız...
siz yazıp geçiyorsunuz, işiniz bitiyor, görevinizi yapmanın gururunu yaşıyorsunuz ama bu zıkkımı okumak da benim gibi gerizekalılara kalıyor. çünkü sayın devletimiz diyor ki o doktorun yazdığı her ayrıntıyı tek tek iş kazası bildirimine yazmazsan on binlerce lira ceza yazarım diyor. ama ben raporu alıp bi bakıyorum a-aaa okunmuyor anasını satayım, çünkü doktor sümerceyle yazmış, görevini tamamlamış. okunsun okunmasın onu ilgilendirmez şu saatten sonra.
şu ekteki yazıyı bana tercüme edebilecek olan var mı? bana tüm ayrıntılar lazım.
i.imgur.com
siz yazıp geçiyorsunuz, işiniz bitiyor, görevinizi yapmanın gururunu yaşıyorsunuz ama bu zıkkımı okumak da benim gibi gerizekalılara kalıyor. çünkü sayın devletimiz diyor ki o doktorun yazdığı her ayrıntıyı tek tek iş kazası bildirimine yazmazsan on binlerce lira ceza yazarım diyor. ama ben raporu alıp bi bakıyorum a-aaa okunmuyor anasını satayım, çünkü doktor sümerceyle yazmış, görevini tamamlamış. okunsun okunmasın onu ilgilendirmez şu saatten sonra.
şu ekteki yazıyı bana tercüme edebilecek olan var mı? bana tüm ayrıntılar lazım.
i.imgur.com

aradığım elbette içince süpermen yapıp enerji patlaması yaratan bir doping değil.
soru en alt cümlede. üşenen sırf onu okuyabilir ama nokta atış için entry'nin tamamını okumanızı öneririm.
babam 86 yaşında. 2 ay önce ağır bir zatürre geçirdi. 1.5 ay hastanede yattı.
zatürre zaten var olan kalp yetmezliğini tetikledi, akciğerlerinde ödem oluştu. antibiyotikler, idrar söktürücüler, ilaçlar epey yıprattı. yataktan kalkıp günde 2-3 sefer tuvalete gitmek ve günde 2-3 sefer yataktan kalkıp yandaki koltuğa oturmak dışında neredeyse hiçbir fiziksel aktivitesi olmadı. 71 kilodan 63 kiloya düştü, kasları zayıfladı. hastalıktan önce günde 3 kilometre köpek gezdiren, yarım saat yüzen adam iki adım atınca yorulur hale geldi.
hastalığı ve kalp yetmezliğinin neden olduğu komplikasyonları atlattık. ama ciğerler hala eski performansında değil, akciğer röntgeninde tek tarafta beyazlıklar var. taburcu olup eve geldik.
iyi beslenme, ev ortamı ve iyi bir bakımla ile epey toparladı ama hala bir halsizliği, bitkinliği var. hop diye eski haline dönsün demiyorum ama eski haline dönmesine yardımcı bir vitamin takviyesi vermek istiyorum, daha doğrusu kendi istiyor.
86 yaşında, ağır bir akciğer hastalığı yüzünden 1.5 ay hastanede yatıp güçsüzleşmiş, kilo vermiş bir erkek için halsizliğine iyi gelecek, enerji verecek, toparlanmasına yardımcı olacak multivitamin takviyesi önerebilir misiniz? eczaneye gittim bir sürü şey gösterdi. hengisi iyidir, hangisini alsam bilemedim.
soru en alt cümlede. üşenen sırf onu okuyabilir ama nokta atış için entry'nin tamamını okumanızı öneririm.
babam 86 yaşında. 2 ay önce ağır bir zatürre geçirdi. 1.5 ay hastanede yattı.
zatürre zaten var olan kalp yetmezliğini tetikledi, akciğerlerinde ödem oluştu. antibiyotikler, idrar söktürücüler, ilaçlar epey yıprattı. yataktan kalkıp günde 2-3 sefer tuvalete gitmek ve günde 2-3 sefer yataktan kalkıp yandaki koltuğa oturmak dışında neredeyse hiçbir fiziksel aktivitesi olmadı. 71 kilodan 63 kiloya düştü, kasları zayıfladı. hastalıktan önce günde 3 kilometre köpek gezdiren, yarım saat yüzen adam iki adım atınca yorulur hale geldi.
hastalığı ve kalp yetmezliğinin neden olduğu komplikasyonları atlattık. ama ciğerler hala eski performansında değil, akciğer röntgeninde tek tarafta beyazlıklar var. taburcu olup eve geldik.
iyi beslenme, ev ortamı ve iyi bir bakımla ile epey toparladı ama hala bir halsizliği, bitkinliği var. hop diye eski haline dönsün demiyorum ama eski haline dönmesine yardımcı bir vitamin takviyesi vermek istiyorum, daha doğrusu kendi istiyor.
86 yaşında, ağır bir akciğer hastalığı yüzünden 1.5 ay hastanede yatıp güçsüzleşmiş, kilo vermiş bir erkek için halsizliğine iyi gelecek, enerji verecek, toparlanmasına yardımcı olacak multivitamin takviyesi önerebilir misiniz? eczaneye gittim bir sürü şey gösterdi. hengisi iyidir, hangisini alsam bilemedim.
geçen gün evimize gelen ikinci televizyonda mi box kullanarak turkcell tv izlemeyi sormuştum. (git: 1525652)
evet mi box'ı bağladım, uygulamayı kurdum ve turkcell tv izleyebiliyorum.
lakin adama elde kumandayla televizyon izleme keyfi vermedi. çünkü mi box kumandasında sayılar yok, kanal ileri geri düğmesi yok. aşağı basıyon, altta kanal listesi çıkıyor, yan yan yaparak kanal buluyon falan. böyle bi el göbeği kaşırken öteki elde kumanda zap yapamıyorsun. neyse dursun kenarda s sport falan lazım olunca izlerim dedim.
dedim de e ne izliycez? gittim uydu kablosu aldım, binadaki merkezi uyduyu kullanmak üzere bir ucunu duvardaki uydu prizine, bir ucunu da dahili uydu alıcılı samsung tv'ye taktım.
hah soru geliyor. şimdi ne yapıcaz? bi yerden uydu seçmek, kanal aramak falan lazım herhalde. ben boş ekrana bakıyorum, boş ekran bana bakıyor. binlerce de kanal olmalı, hep öyle gördüm. şimdi otomatik tara derim, abuk subuk hepsini mi kaydediyor, ben içlerinden mi seçiyorum, kanalları sıraya falan koymak lazım o işler nasıl oluyor bin tane kanalın içinde. listenin en başında kaçak şaban filmi gösteren, reklam diye yarım saat gergedan hapı tanıtan fikfok tv, laklak tv falan varken kanal d taa 1547. sırada falan çıkmasın.
üşenmezseniz tarif, üşenirseniz de samsung tv'lerde bu iş nasıl yapılıyor anlatan bir link mink verebilir misiniz?
komple cahilim bu konuda, daha önce hiç uydu kullanmadım, sadece kullananlarda gördüm.
evet mi box'ı bağladım, uygulamayı kurdum ve turkcell tv izleyebiliyorum.
lakin adama elde kumandayla televizyon izleme keyfi vermedi. çünkü mi box kumandasında sayılar yok, kanal ileri geri düğmesi yok. aşağı basıyon, altta kanal listesi çıkıyor, yan yan yaparak kanal buluyon falan. böyle bi el göbeği kaşırken öteki elde kumanda zap yapamıyorsun. neyse dursun kenarda s sport falan lazım olunca izlerim dedim.
dedim de e ne izliycez? gittim uydu kablosu aldım, binadaki merkezi uyduyu kullanmak üzere bir ucunu duvardaki uydu prizine, bir ucunu da dahili uydu alıcılı samsung tv'ye taktım.
hah soru geliyor. şimdi ne yapıcaz? bi yerden uydu seçmek, kanal aramak falan lazım herhalde. ben boş ekrana bakıyorum, boş ekran bana bakıyor. binlerce de kanal olmalı, hep öyle gördüm. şimdi otomatik tara derim, abuk subuk hepsini mi kaydediyor, ben içlerinden mi seçiyorum, kanalları sıraya falan koymak lazım o işler nasıl oluyor bin tane kanalın içinde. listenin en başında kaçak şaban filmi gösteren, reklam diye yarım saat gergedan hapı tanıtan fikfok tv, laklak tv falan varken kanal d taa 1547. sırada falan çıkmasın.
üşenmezseniz tarif, üşenirseniz de samsung tv'lerde bu iş nasıl yapılıyor anlatan bir link mink verebilir misiniz?
komple cahilim bu konuda, daha önce hiç uydu kullanmadım, sadece kullananlarda gördüm.
aşağıdaki market sorusunu görünce ben de sormak istedim.
marketimiz ankara'daki çağdaş marketler. belki başka marketlerde de durum böyledir bilmiyorum.
12'li familia kağıt havlu 65 lira.
6 lı familia kağıt havlu 25 lira. aynı havlu.
12'li bir paket almak yerine 6'lı 2 paket alınca fazladan ambalaj aldığınız halde 15 lira daha ucuza geliyor.
150 gram namet dana macar salam, paketi 40 lira.
50 gram namet dana macar salam, paketi 8 lira.
40 liraya 1 paket 150 gram almak yerine, 5 paket alıp 100 gram fazla alabiliyorsunuz aynı paraya.
6'lı tuborg gold kutu 172 lira. ama tek kutu tuborg gold 28 lira. yani taşıması kolay olsun diye tek tek 6 kutu almak yerine 6 kutusu bir arada paketlenmiş bira aldığınızda 4 lira eksik ödüyorsunuz. ambalaja 4 lira istiyorlar gibi bir durum var sanki. eğer öyleyse bunu anlarım. ama aynı mantıkla yukarıdakilerde fazla fazla ambalaj aldığım halde fiyat epey bir düşük.
tek seferlik değil, durum uzun zamandır böyle. bu fiyatları koyanlar salak olamaz. ben neyi kaçırıyorum?
marketimiz ankara'daki çağdaş marketler. belki başka marketlerde de durum böyledir bilmiyorum.
12'li familia kağıt havlu 65 lira.
6 lı familia kağıt havlu 25 lira. aynı havlu.
12'li bir paket almak yerine 6'lı 2 paket alınca fazladan ambalaj aldığınız halde 15 lira daha ucuza geliyor.
150 gram namet dana macar salam, paketi 40 lira.
50 gram namet dana macar salam, paketi 8 lira.
40 liraya 1 paket 150 gram almak yerine, 5 paket alıp 100 gram fazla alabiliyorsunuz aynı paraya.
6'lı tuborg gold kutu 172 lira. ama tek kutu tuborg gold 28 lira. yani taşıması kolay olsun diye tek tek 6 kutu almak yerine 6 kutusu bir arada paketlenmiş bira aldığınızda 4 lira eksik ödüyorsunuz. ambalaja 4 lira istiyorlar gibi bir durum var sanki. eğer öyleyse bunu anlarım. ama aynı mantıkla yukarıdakilerde fazla fazla ambalaj aldığım halde fiyat epey bir düşük.
tek seferlik değil, durum uzun zamandır böyle. bu fiyatları koyanlar salak olamaz. ben neyi kaçırıyorum?
bu iki telefonla ilgili söyleyebilecekleriniz var mı? çok fazla bir bütçem yok ve samsung düşünüyorum başka marka değil.
a52 daha güçlü bir telefon ama 2020 çıkışlı. a23 ise daha birkaç aylık telefon ama a52'ye göre epey düşük donanım, bu yüzden fiyatı da epey uygun.
a52'ye bütçe ayırabilirim, ama 2 yıllık bir telefon olması beni düşündürüyor (güncelleme, destek vs. açısından).
siz ne dersiniz? 6000 lira civarına kadar başka bir samsung da önerebilirsiniz.
a52 daha güçlü bir telefon ama 2020 çıkışlı. a23 ise daha birkaç aylık telefon ama a52'ye göre epey düşük donanım, bu yüzden fiyatı da epey uygun.
a52'ye bütçe ayırabilirim, ama 2 yıllık bir telefon olması beni düşündürüyor (güncelleme, destek vs. açısından).
siz ne dersiniz? 6000 lira civarına kadar başka bir samsung da önerebilirsiniz.
arıyorum, hepsi sgk anlaşmamız var diyip, 600-900 lira arası fiyat çekiyor, içinde muayene ücretinden başka hiçbir şey (ekg, eko, kan tahlili vs) yok.
güven hastanesi'nin anlaşması vardı daha geçen ay. 300 lira verip, sgk'lı hastalar ile ilgilenen doktorlara muayene oluyordunuz, ekg, eko, tahlil, tetkik, röntgen falan hepsi de dahil oluyordu. anlaşmaları bitmiş.
yine benzer şekilde içinde ekg, eko, kan tahlili, röntgen vs. de olan kardiyoloji bölümü sgk anlaşmalı hastane biliyor musunuz?
güven hastanesi'nin anlaşması vardı daha geçen ay. 300 lira verip, sgk'lı hastalar ile ilgilenen doktorlara muayene oluyordunuz, ekg, eko, tahlil, tetkik, röntgen falan hepsi de dahil oluyordu. anlaşmaları bitmiş.
yine benzer şekilde içinde ekg, eko, kan tahlili, röntgen vs. de olan kardiyoloji bölümü sgk anlaşmalı hastane biliyor musunuz?
farklı bankalarda başıma geldi. ben mi bir şeyi yanlış yapıyorum bilmiyorum.
bu FAST denen 7/24 para göndermeyi kullanmama şansımız var mı hocam? yahu FAST ile yollamasın, normal havale/eft olarak yollasın, olmuyor mu öyle?
sabahın köründe para göndereceğim. bugün pazartesi, iş günü. normalde bankam benden havale/eft işleminden ücret ALMIYOR. ama sabah 7'de kirayı göndermeye çalışıyorum, FAST ile yollayacam 5 lira ücreti var diyor. la gardaşım FAST ile yollama. normal yolla, saat 9'da mı ne zıkkımsa mesai başlayınca normal ücretsiz gönderirsin. kimse sana hemen yolla, sabahın köründe hesaba geçsin demiyor ki.
ertesi güne talimat verince paşa paşa ertesi gün mesai saati başlayınca yolluyor, ücret de almıyor. aynı gün olunca talimat da veremiyorsun, mesai başlayınca yolla da diyemiyorsun, illa sabahın köründe hesaba geçecem, senden de masraf kesecem diyor. dün gece 12'den önce ertesi gün diye talimat verince oluyor, saat 9'da ücretsiz yolluyor. saat 12'yi geçip gün döndü mü yok aynı anda yollarım masraf alırım. lan 9'da yolla, onu da 9'da geçir hesaba.
bunun tek yolu ya ertesi gün talimat verip ödemeyi bir gün geciktirmek, ya da parayı mesai başladıktan sonra göndermek (ki buna imkanım olmayacağını, sabah yapamazsam bir daha yapamayacağımı söyleme gereği duymuyorum, belli ki gönderme imkanım olmayacak, o yüzden sabahın köründe yapıyorum).
nerede yanlış yapıyorum ben? bu böyle olmamalı. bir yerde "FAST kullanıp hemen hesaba geçirme, zamanı gelince hesaba geçirirsin" diyebilmem lazım.
bu FAST denen 7/24 para göndermeyi kullanmama şansımız var mı hocam? yahu FAST ile yollamasın, normal havale/eft olarak yollasın, olmuyor mu öyle?
sabahın köründe para göndereceğim. bugün pazartesi, iş günü. normalde bankam benden havale/eft işleminden ücret ALMIYOR. ama sabah 7'de kirayı göndermeye çalışıyorum, FAST ile yollayacam 5 lira ücreti var diyor. la gardaşım FAST ile yollama. normal yolla, saat 9'da mı ne zıkkımsa mesai başlayınca normal ücretsiz gönderirsin. kimse sana hemen yolla, sabahın köründe hesaba geçsin demiyor ki.
ertesi güne talimat verince paşa paşa ertesi gün mesai saati başlayınca yolluyor, ücret de almıyor. aynı gün olunca talimat da veremiyorsun, mesai başlayınca yolla da diyemiyorsun, illa sabahın köründe hesaba geçecem, senden de masraf kesecem diyor. dün gece 12'den önce ertesi gün diye talimat verince oluyor, saat 9'da ücretsiz yolluyor. saat 12'yi geçip gün döndü mü yok aynı anda yollarım masraf alırım. lan 9'da yolla, onu da 9'da geçir hesaba.
bunun tek yolu ya ertesi gün talimat verip ödemeyi bir gün geciktirmek, ya da parayı mesai başladıktan sonra göndermek (ki buna imkanım olmayacağını, sabah yapamazsam bir daha yapamayacağımı söyleme gereği duymuyorum, belli ki gönderme imkanım olmayacak, o yüzden sabahın köründe yapıyorum).
nerede yanlış yapıyorum ben? bu böyle olmamalı. bir yerde "FAST kullanıp hemen hesaba geçirme, zamanı gelince hesaba geçirirsin" diyebilmem lazım.
turkcell tv+ abonesiyim ve turkcell'in verdiği kutuyu televizyona bağlamak suretiyle televizyon izliyorum. bu arada netflix vs için bir de xiaomi mi box s sahibiyim.
şimdi evimize ikinci bir televizyon geldi. ben onda da turkcell tv+ izlemek istiyorum. daha doğrusu öncelikli olarak onda izlemek istiyorum. ama turkcell'in kutusu interneti kablolu olarak alıyor, dolayısıyla modemin yanında yakınında durması gerekiyor. ikinci televizyon ise modemden ziyadesiyle uzakta. modemi yakına getirme, ya da modem uzaktayken kutuyu kabloyla modeme uzatma şansı pek yok (deli bir kablo çekmek lazım). mi box ise wifi'ya bağlanabiliyor.
mi box'a turkcell tv uygulaması yükleyip, turkcell hesabımla oradan login olup turkcell tv'yi mi box'tan izlemek mümkün mü?
(televizyonu henüz kurmadım, o yüzden deneyemiyorum. böyle bir şey mümkün değilse başka şey düşüneceğim.
şimdi evimize ikinci bir televizyon geldi. ben onda da turkcell tv+ izlemek istiyorum. daha doğrusu öncelikli olarak onda izlemek istiyorum. ama turkcell'in kutusu interneti kablolu olarak alıyor, dolayısıyla modemin yanında yakınında durması gerekiyor. ikinci televizyon ise modemden ziyadesiyle uzakta. modemi yakına getirme, ya da modem uzaktayken kutuyu kabloyla modeme uzatma şansı pek yok (deli bir kablo çekmek lazım). mi box ise wifi'ya bağlanabiliyor.
mi box'a turkcell tv uygulaması yükleyip, turkcell hesabımla oradan login olup turkcell tv'yi mi box'tan izlemek mümkün mü?
(televizyonu henüz kurmadım, o yüzden deneyemiyorum. böyle bir şey mümkün değilse başka şey düşüneceğim.
bir anadolu şehrinde, devlet hastanesinin iki kişilik odasında refakatçiyim. yan tarafımda muhafazakar bir anadolu beyi ve hanımı kalıyorlar. ben de tam onların görebileceği yerdeki masaya bilgisayarımı açtım çalışıyorum. arkada da netflix açayım dedim. profilime tıklar tıklamaz ekranda koskoca çıkan görüntü bu: imgur.com
lan tamam benim için sakıncası yok. yeri geliyor en hard ayıpçı film bile izliyorum, şunu gördüm diye abdestim kaçmıyor, ahlak dersi niyetinde değilim. ama bunun amacı nedir şimdi? telefonu 15 yıldır duymadığım monofonik nokia tune şeklinde çalan ve ekranıma doğru yatan adamın önünde, ben netflix sitesini açar açmaz ekranımda şunu görmesiyle gözünde bornocu odamızda neler izliyor durumuna düşmek zorunda mıyım lan ben? niye şu görüntüyü ilk açtığın ekrana koyarsın ki? milliyet.com.tr misin sen düdüşen çift görseliyle adam etkilemeye çalışıyorsun? ne gerek var ki buna? vay sevişgenli film gelmiş dememizi mi bekliyorsun?
lan tamam benim için sakıncası yok. yeri geliyor en hard ayıpçı film bile izliyorum, şunu gördüm diye abdestim kaçmıyor, ahlak dersi niyetinde değilim. ama bunun amacı nedir şimdi? telefonu 15 yıldır duymadığım monofonik nokia tune şeklinde çalan ve ekranıma doğru yatan adamın önünde, ben netflix sitesini açar açmaz ekranımda şunu görmesiyle gözünde bornocu odamızda neler izliyor durumuna düşmek zorunda mıyım lan ben? niye şu görüntüyü ilk açtığın ekrana koyarsın ki? milliyet.com.tr misin sen düdüşen çift görseliyle adam etkilemeye çalışıyorsun? ne gerek var ki buna? vay sevişgenli film gelmiş dememizi mi bekliyorsun?
şimdi ailesinin yanında magandaların saldırıp darp ettiği adamla ilgili entry'leri gördüm, bugün de taze taze başıma trafik magandası denk gelince sormak istedim, doğru davranış nedir?
yer ankara. anadolu bulvarı'nda ostim'den odtü yönünde seyir halindeyim. yolun orta şeridinde sabit ve makul bir hızla ilerliyorum. yani sabit dediğim önümdeki trafiğe göre hızlanıp yavaşlıyorum elbet. yolun ortasında dingildeme, ya da sürat yapma gibi bir durumum yok. önümdekiyle takip mesafemi koruyorum.
o sırada sağ şeridimden suv kullanan maganda arkadaş beni sağlayıp önüme geçme istiyor. benim onu geçirmeme gibi bir hareketim de yok, her zaman gittiğim hızda gitmeye devam ediyorum, gaza basıp hızlanarak geçmesini engellemediğim gibi, frene basıp yavaşlayarak geçmesini de sağlamıyorum. şeridimde dümdüz, aynı hızda gidiyorum. ama bu hıyar, kendi beceriksizliği yüzünden beni sağlayıp geçemiyor, tam önünde, sağ şeritte yavaş giden kamyonete takılıyor, arkamda kalıyor.
az sonra, ben hala orta şeritte aynı şekil giderken arkamdan selektöre başlıyor. sol şerit açık, boş, müsait, buyurup geçebilir. elimi camdan çıkarıp geç işareti yapıyorum. geçmiyor. yanıma gelip benimle aynı hızda kalıp camdan bıdı bıdı bir şeyler söylüyor, ne dediğini de anlamıyorum. elimle "buyur geç işte ne demek istiyorsun anlamıyorum" anlamında el hareketleri yapıyorum. yani öyle sinirli el kol hareketi falan da değil ha. geçiyor, benim şeridime geçip önümde hızını 50 km'ye kadar düşürüyor. koca kamyonların, tırların, otobüslerin epey hızlı gittiği yolun orta şeridinde 50 ile gidiyoruz. sol sinyalimi verip geçeyim diyorum, o da sol sinyal veriyor. sağ sinyalimi verip sağ şeride geçeyim diyorum, o da sinyal veriyor (onun da sinyal verdiğini görünce şerit değiştirmekten vazgeçiyorum zira niyeti belli, geçirmeyecek).
şimdi ben burada ne yapayım, ne yapmalıyım? hızla giden tırların otobüslerin arasında 50 km ile adamın peşine mi takılayım (ki müsait yol olsa yaparım, adam sıkılıp basana kadar da bıkmam, gideriz yavaş yavaş ne olacak).
adamla inatlaşıp basıp geçmeye çalışayım kaza mı olsun?
kenara geçip durayım mı? durursam kesin o da arabadan inip üzerime saldırır.
e gideyim desem gidemiyorum trafiği tehlikeye düşürecek kadar yavaşız. geçeyim desem geçemiyorum, hıyar geçirmiyor. durayım desem gelip saldıracak.
ben ne yaptım? sağ sinyalimi verdim, o mal da verdi. ben sağ şeride geçtim, o da geçti. iyice yavaşladım, o da yavaşladı. adamın sağdaki sapağın hizasını geçmesini bekledim, geçti. hooop aynen sapağa girdim. epey bir yolumu değiştirdim. adam da mecbur kaldı çektirip gitti. lakin ben tekrar aynı yola gelebilmek için belki 5-10 kilometre yolumu uzattım (anadolu bulvarı'ndan odtü yönünde giderken, ankara bulvarı'na kızılay istikametine döndüm. aynı yola çıkabilmek için tekrar sağa girip anadolu bulvarı'nın karşı şeridine çıktım, ileride istanbul yolu kavşağından istanbul'yolu'na çıkıp geri anadolu bulvarı'na indim). sırf gerizekalının biriyle dalaşmamak için, fazladan dünyanın yolunu yaptım.
yani dayak mı yemeliyim, kaza mı yapmalıyım, trafiği tehlikeye mi düşürmeliyim, malın yüzünden gereksiz yere yolumu uzatıp benzin mi yakmalıyım, ne yapmalıyım?
yer ankara. anadolu bulvarı'nda ostim'den odtü yönünde seyir halindeyim. yolun orta şeridinde sabit ve makul bir hızla ilerliyorum. yani sabit dediğim önümdeki trafiğe göre hızlanıp yavaşlıyorum elbet. yolun ortasında dingildeme, ya da sürat yapma gibi bir durumum yok. önümdekiyle takip mesafemi koruyorum.
o sırada sağ şeridimden suv kullanan maganda arkadaş beni sağlayıp önüme geçme istiyor. benim onu geçirmeme gibi bir hareketim de yok, her zaman gittiğim hızda gitmeye devam ediyorum, gaza basıp hızlanarak geçmesini engellemediğim gibi, frene basıp yavaşlayarak geçmesini de sağlamıyorum. şeridimde dümdüz, aynı hızda gidiyorum. ama bu hıyar, kendi beceriksizliği yüzünden beni sağlayıp geçemiyor, tam önünde, sağ şeritte yavaş giden kamyonete takılıyor, arkamda kalıyor.
az sonra, ben hala orta şeritte aynı şekil giderken arkamdan selektöre başlıyor. sol şerit açık, boş, müsait, buyurup geçebilir. elimi camdan çıkarıp geç işareti yapıyorum. geçmiyor. yanıma gelip benimle aynı hızda kalıp camdan bıdı bıdı bir şeyler söylüyor, ne dediğini de anlamıyorum. elimle "buyur geç işte ne demek istiyorsun anlamıyorum" anlamında el hareketleri yapıyorum. yani öyle sinirli el kol hareketi falan da değil ha. geçiyor, benim şeridime geçip önümde hızını 50 km'ye kadar düşürüyor. koca kamyonların, tırların, otobüslerin epey hızlı gittiği yolun orta şeridinde 50 ile gidiyoruz. sol sinyalimi verip geçeyim diyorum, o da sol sinyal veriyor. sağ sinyalimi verip sağ şeride geçeyim diyorum, o da sinyal veriyor (onun da sinyal verdiğini görünce şerit değiştirmekten vazgeçiyorum zira niyeti belli, geçirmeyecek).
şimdi ben burada ne yapayım, ne yapmalıyım? hızla giden tırların otobüslerin arasında 50 km ile adamın peşine mi takılayım (ki müsait yol olsa yaparım, adam sıkılıp basana kadar da bıkmam, gideriz yavaş yavaş ne olacak).
adamla inatlaşıp basıp geçmeye çalışayım kaza mı olsun?
kenara geçip durayım mı? durursam kesin o da arabadan inip üzerime saldırır.
e gideyim desem gidemiyorum trafiği tehlikeye düşürecek kadar yavaşız. geçeyim desem geçemiyorum, hıyar geçirmiyor. durayım desem gelip saldıracak.
ben ne yaptım? sağ sinyalimi verdim, o mal da verdi. ben sağ şeride geçtim, o da geçti. iyice yavaşladım, o da yavaşladı. adamın sağdaki sapağın hizasını geçmesini bekledim, geçti. hooop aynen sapağa girdim. epey bir yolumu değiştirdim. adam da mecbur kaldı çektirip gitti. lakin ben tekrar aynı yola gelebilmek için belki 5-10 kilometre yolumu uzattım (anadolu bulvarı'ndan odtü yönünde giderken, ankara bulvarı'na kızılay istikametine döndüm. aynı yola çıkabilmek için tekrar sağa girip anadolu bulvarı'nın karşı şeridine çıktım, ileride istanbul yolu kavşağından istanbul'yolu'na çıkıp geri anadolu bulvarı'na indim). sırf gerizekalının biriyle dalaşmamak için, fazladan dünyanın yolunu yaptım.
yani dayak mı yemeliyim, kaza mı yapmalıyım, trafiği tehlikeye mi düşürmeliyim, malın yüzünden gereksiz yere yolumu uzatıp benzin mi yakmalıyım, ne yapmalıyım?
oğlanın ateşi 38'e çıktı. halsizliği, burun akıntısı da var. aldım teste götürdüm, test yapıldı. az önce e-nabız'dan baktım negatif. pdf indirip köşesindeki doğrulama karekodundan da doğruladım, negatif.
ama şimdi sağlık bakanlığı'ndan mesaj geldi, testiniz pozitiftir, lütfen dışarı çıkmayınız diye.
hangisine güveneyim?
bu arada test negatif çıkarsa başka bir enfeksiyonu atlamayalım diye doktora da götürdüm, bademcikleri şişmiş dedi antibiyotik verdi, herhangi bir tahlil falan yapmadı.
ama şimdi sağlık bakanlığı'ndan mesaj geldi, testiniz pozitiftir, lütfen dışarı çıkmayınız diye.
hangisine güveneyim?
bu arada test negatif çıkarsa başka bir enfeksiyonu atlamayalım diye doktora da götürdüm, bademcikleri şişmiş dedi antibiyotik verdi, herhangi bir tahlil falan yapmadı.
yaşı yetenler hatırlar. eskiden cep telefonuna arama/mesaj gelirken veya giderken, civardaki tüplü monitörler dalgalanır, hoperlörlerden dıttırı dıttırı dıttır dıttırı şeklinde parazit duyulurdu.
bildiğim kadarıyla gsm şebekesi hala 900 - 1800 mhz aralığında çalışıyor. yani sinyalin frekansında bir değişiklik yok. peki biz artık bu paraziti niye duymuyoruz?
tüplü monitör diye bir şey kalmadı, dalgalanmayı görmüyoruz o tamam. sesi niye duymuyoruz? telefon teknolojisi mi gelişti, çıkan sinyalin şiddeti falan mı azaldı, hoparlörlerin koruması mı düzeldi, yoksa ben yanlış mı biliyorum, gsm aynı gsm mi değil? 2001 model telefona sim kart takınca hala konuşuabildiğine göre sinyalde bir değişiklik yok diye düşünüyorum.
bildiğim kadarıyla gsm şebekesi hala 900 - 1800 mhz aralığında çalışıyor. yani sinyalin frekansında bir değişiklik yok. peki biz artık bu paraziti niye duymuyoruz?
tüplü monitör diye bir şey kalmadı, dalgalanmayı görmüyoruz o tamam. sesi niye duymuyoruz? telefon teknolojisi mi gelişti, çıkan sinyalin şiddeti falan mı azaldı, hoparlörlerin koruması mı düzeldi, yoksa ben yanlış mı biliyorum, gsm aynı gsm mi değil? 2001 model telefona sim kart takınca hala konuşuabildiğine göre sinyalde bir değişiklik yok diye düşünüyorum.
arkadaşlar babamın 5 aylık bir terrier köpeği var. 2 aylıktan beri bizde. tuvalet ihtiyacını evde onun için ayırdığımız odaya koyduğumuz tuvalet pedine yapıyor. ilk ay internette yazıldığı gibi alan daraltması yapmak suretiyle tuvalet eğitimini verdik. tuvaletinin yerini öğrendi. öğrendiğine kanaat getirince alan kısıtlamasını kademeli olarak genişletip kaldırdık. 1-2 sefer sağa sola işedi ama o da kesildi. o gün bu gündür kendi pedi dışındaki bir yere çiş veya kaka yapmadı.
lakin hayvan son bir hafta içinde icat çıkardı. gidip mutfakta buzdolabının önüne kaka yapıyor. yani tuvalet eğitimini tam veremedik, yapacağı yeri unuttu falan desem rastgele sağa sola yapar. özellikle gidip buzdolabının önüne yapıyor. ortalıkta dolanırken tesadüfen mutfakta bulunduğu sırada kakası geldi de tutamadı bıraktı desem o da değil, babam takip etmiş, yani salonda iken özellikle mutfağa gidip yapıyor. itoğluit odana gidip yapsana.
mutfağa yapmaya başladıktan sonra tuvaletinin yerini unutmuş da değil. kendi odasına ve pedine de yapıyor. yerini bilmiyor değil.
kuduz aşısını yeni olduğu için sokağa daha 2 gün önce çıkardık. hani dışarı çıkmak istiyor desek o da değil, dışarıyı tanımadan önce başladı bu mutfağa kaka yapma olayı. ayrıca dışarı çıkınca da epeyce tırstı. çekiştire çekiştire zorla 3 kilometre yürüdük, tek bir çiş veya kaka yapmadı. yani dışarı çıkmak istiyor desek o da değil.
dün de kaka değil çiş yapmış. kakası yoktu demek ki. kakasını kendi pedine yapmış kol gibi.
yaptığının yanlış olduğunu da biliyor. gösterip kızınca top gibi büzülüp masum masum bakıyor. oturup patisini kaldırarak özür diler gibi hareketler yapıyor.
sanırım bu hayvan bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. aç değil, yalnız değil, sevgisiz değil, oyunsuz değil, bakımsız değil. yani sıkıntı edecek bir şeyi de yok ki psikolojisi bozuldu desek.
var mıdır içinizde köpek dilinden anlayan? ne demek istiyor olabilir?
lakin hayvan son bir hafta içinde icat çıkardı. gidip mutfakta buzdolabının önüne kaka yapıyor. yani tuvalet eğitimini tam veremedik, yapacağı yeri unuttu falan desem rastgele sağa sola yapar. özellikle gidip buzdolabının önüne yapıyor. ortalıkta dolanırken tesadüfen mutfakta bulunduğu sırada kakası geldi de tutamadı bıraktı desem o da değil, babam takip etmiş, yani salonda iken özellikle mutfağa gidip yapıyor. itoğluit odana gidip yapsana.
mutfağa yapmaya başladıktan sonra tuvaletinin yerini unutmuş da değil. kendi odasına ve pedine de yapıyor. yerini bilmiyor değil.
kuduz aşısını yeni olduğu için sokağa daha 2 gün önce çıkardık. hani dışarı çıkmak istiyor desek o da değil, dışarıyı tanımadan önce başladı bu mutfağa kaka yapma olayı. ayrıca dışarı çıkınca da epeyce tırstı. çekiştire çekiştire zorla 3 kilometre yürüdük, tek bir çiş veya kaka yapmadı. yani dışarı çıkmak istiyor desek o da değil.
dün de kaka değil çiş yapmış. kakası yoktu demek ki. kakasını kendi pedine yapmış kol gibi.
yaptığının yanlış olduğunu da biliyor. gösterip kızınca top gibi büzülüp masum masum bakıyor. oturup patisini kaldırarak özür diler gibi hareketler yapıyor.
sanırım bu hayvan bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. aç değil, yalnız değil, sevgisiz değil, oyunsuz değil, bakımsız değil. yani sıkıntı edecek bir şeyi de yok ki psikolojisi bozuldu desek.
var mıdır içinizde köpek dilinden anlayan? ne demek istiyor olabilir?
Ofiste filtre kahve makinem var. Ben kahveyi sade içerim. Ama sütlü içmek isteyen misafirlerime de süt ısıtmakla uğraşmak istemiyorum, daha doğrusu kırk yılda bir sütlü kahve isteyecek kişi için süt bulundurmak istemiyorum.
Filtre kahveye coffee mate koysak sütlü gibi olur mu, tadı bir şeye benzer mi?
Filtre kahveye coffee mate koysak sütlü gibi olur mu, tadı bir şeye benzer mi?
(git: 1515675)
arkadaşlar ben bu ocağı 2 hafta önce kendim bağladım. biri lastik, biri klingrit iki çeşit conta aldım. işin uzmanları klingrit kullanmamı önerdi, onu kullandım, çift anahtarla karşı tarafı da tutarak rakoru sıktım. köpükle de kontrol ettim. kaçak falan yok, ocak da çok güzel yanıyor.
lakin o bağladığım flex boru o kadar sert bir malzeme ki, bükülmüyor. yani ben ocağı iyice arkaya yaslamak istiyorum, arkasına giren hortumu 90 derece bükmem gerekiyor (gaz girişi yampirik değil çünkü, dirsek yok, direkt karşıya bakıyor). hortum sürekli düzelme eğiliminde olduğundan ocağı da iterek düzelmeye çalışıyor. conta aldığım herife sordum bunun daha esneği, daha büküleni yok mu diye, bunlar çeliktir, standarttır, başkent gaz da bundan başkasını kabul etmez dedi. ocak durduğu yerde durmuyor. üstünde çaydanlıkla devriliverecek.
productimages.hepsiburada.net
sırf ocağı itmesi de değil problem, ocağın gaz girişini de kasıyor, kanırtıyor. altı üstü ocak yanacak yahu, kol gibi sert hortumdan başka çare yok mu? tüp hortumu gibi ince hortum yok mu doğalgaz için?
ocağı çift taraflı bant ile tezgaha yapıştırdım oynamasın diye. ama o da kastıra kastıra sökülür yakında. yok mu bunun bir çaresi?
iyi ki dörtlü ocak almamıştım, hiç tezgaha sığmazdı valla. bunun hiç değilse önü boş olduğundan bir şekilde sığdı.
arkadaşlar ben bu ocağı 2 hafta önce kendim bağladım. biri lastik, biri klingrit iki çeşit conta aldım. işin uzmanları klingrit kullanmamı önerdi, onu kullandım, çift anahtarla karşı tarafı da tutarak rakoru sıktım. köpükle de kontrol ettim. kaçak falan yok, ocak da çok güzel yanıyor.
lakin o bağladığım flex boru o kadar sert bir malzeme ki, bükülmüyor. yani ben ocağı iyice arkaya yaslamak istiyorum, arkasına giren hortumu 90 derece bükmem gerekiyor (gaz girişi yampirik değil çünkü, dirsek yok, direkt karşıya bakıyor). hortum sürekli düzelme eğiliminde olduğundan ocağı da iterek düzelmeye çalışıyor. conta aldığım herife sordum bunun daha esneği, daha büküleni yok mu diye, bunlar çeliktir, standarttır, başkent gaz da bundan başkasını kabul etmez dedi. ocak durduğu yerde durmuyor. üstünde çaydanlıkla devriliverecek.
productimages.hepsiburada.net

sırf ocağı itmesi de değil problem, ocağın gaz girişini de kasıyor, kanırtıyor. altı üstü ocak yanacak yahu, kol gibi sert hortumdan başka çare yok mu? tüp hortumu gibi ince hortum yok mu doğalgaz için?
ocağı çift taraflı bant ile tezgaha yapıştırdım oynamasın diye. ama o da kastıra kastıra sökülür yakında. yok mu bunun bir çaresi?
iyi ki dörtlü ocak almamıştım, hiç tezgaha sığmazdı valla. bunun hiç değilse önü boş olduğundan bir şekilde sığdı.
ofiste bulaşık yıkarken, çok soğuk günlerde el yıkarken falan kullanmak üzere ucuz yollu elektrikli bir şofben arıyorum.
sıcak su tesisatı var. duvarda soğuk suyun geldiği ve sıcak suyun gideceği bir köprü var. şimdi köprülü olduğu için sıcak tarafından da soğuk akıyor. o köprüyü çıkarıp araya şofben takarsak sıcak çevirince sıcak akacak.
kombi, doğalgazlı şofben, baca maca mümkün değil. şu elektrikli ani ısıtıcılara bakıyorum, onların da çoğu duşlu muşlu.
sadece bir tarafından giren suyu öteki tarafından ısıtıp çıkarakak ucuz bir alet önerebilir misiniz?
banyo falan yapılmayacak. anca bulaşık mulaşık işte.
sıcak su tesisatı var. duvarda soğuk suyun geldiği ve sıcak suyun gideceği bir köprü var. şimdi köprülü olduğu için sıcak tarafından da soğuk akıyor. o köprüyü çıkarıp araya şofben takarsak sıcak çevirince sıcak akacak.
kombi, doğalgazlı şofben, baca maca mümkün değil. şu elektrikli ani ısıtıcılara bakıyorum, onların da çoğu duşlu muşlu.
sadece bir tarafından giren suyu öteki tarafından ısıtıp çıkarakak ucuz bir alet önerebilir misiniz?
banyo falan yapılmayacak. anca bulaşık mulaşık işte.
merkezi sistem ile ısınan işhanımızın yöneticisiyim. doğalgaz sayacımız ön ödemeli, yani kartlı. karta para yükletiyorsunuz, sonra onu sayaca yükleyip kullanıyorsunuz.
bu uyanıklar peşin peşin gazı doldurup zamlardan etkilenmeden kullanmamızı engellemek için geçen yıllarda icat çıkardı. iki gaz alımı arasında zam geldiyse aradaki farkı son gaz alımında düşüyorlardı, böylece zammı yansıtmış oluyorlardı. buna da okey dedik.
11 mart'ta 5000 lira verdim görevliye gaz alsın diye. 2500 lira kesip 2500 lira yüklemişler, resmen yarısı badem oldu. neyse dedik yine bak ne kadar akıllı usluyuz, kabulleniyoz hemen. tabii planladığımızın epey altında bir miktar gaz almış olduk. ama gelen zammı da ödemiş olduk neticede.
gaz yetmeyecek diye bugün (14 mart, öncekinden 3 gün sonra, arada hafta sonu var) adama 6000 lira daha verdim git gaz al, zam farkını da kestiler zaten 6000 liranın tamamına gaz alırsın diye. bu sefer de 3000 lira kesip, 3000 liralık gaz vermişler.
başkentgaz siz hayırdır hocam? adamlar resmen her sefer verdiğim parasının yarısını içleyip kalanına gaz veriyorlar lan.
bunun sebebini açıklayabilecek yetkili bir abi var mıdır?
bu uyanıklar peşin peşin gazı doldurup zamlardan etkilenmeden kullanmamızı engellemek için geçen yıllarda icat çıkardı. iki gaz alımı arasında zam geldiyse aradaki farkı son gaz alımında düşüyorlardı, böylece zammı yansıtmış oluyorlardı. buna da okey dedik.
11 mart'ta 5000 lira verdim görevliye gaz alsın diye. 2500 lira kesip 2500 lira yüklemişler, resmen yarısı badem oldu. neyse dedik yine bak ne kadar akıllı usluyuz, kabulleniyoz hemen. tabii planladığımızın epey altında bir miktar gaz almış olduk. ama gelen zammı da ödemiş olduk neticede.
gaz yetmeyecek diye bugün (14 mart, öncekinden 3 gün sonra, arada hafta sonu var) adama 6000 lira daha verdim git gaz al, zam farkını da kestiler zaten 6000 liranın tamamına gaz alırsın diye. bu sefer de 3000 lira kesip, 3000 liralık gaz vermişler.
başkentgaz siz hayırdır hocam? adamlar resmen her sefer verdiğim parasının yarısını içleyip kalanına gaz veriyorlar lan.
bunun sebebini açıklayabilecek yetkili bir abi var mıdır?
ben bir şeker bağımlısıyım.
insülin direnci var, simit şeklinde göbek var, grade 2-3 karaciğer yağlanması var, fazla kilo var (bmi: 35), diyabetik denecek ölçüde değil ama açlık kan şekerim de normalin üstünde (115-125 mg/dl). her şey var, yok yok.
ama şekere ve şekerli gıdalara dayanamıyorum. dürtüyor, ye beni diyor. irademe hakim olamıyorum.
hamur işlerine direnebilirim, ama nerede sevdiğim bir tatlı olsun, gofret olsun, çikolata olsun kendime hakim olamıyorum.
bari meyve yiyim, en azından vitamin de alırım desem, bir oturuşta 2 kilo portakal yiyebiliyorum, onda da sınırım yok, kendimi durduramıyorum. pis bir bağımlılık.
diyet yapayım diyorum. yediğim kalorisi hesaplanmış gıdalar hiç sorun değil, aç kalmak da sorun değil, ama açken tatlı göreyim o beni dürtüyor. yemeğin üstüne de illa ki ağzımı tatlandırma isteği geliyor. toksun işte yemekten yeni kalktın ayı, yeme o tatlıyı diyemiyorum. illa ağzıma çikolata atıyorum. bir dilim yesem neyse, gerisi de geliyor, hop bütün paketi gömüyorum. evde bulundurmayım desem, çocuk değilim ya çıkıp alıyorum anasını satayım. dur işte alma di mi, yok.
spor yapıyorum (düzenli değil, ara sıra). gidip 1 saatte 1500 metre yüzüyorum. çıkınca açım tabii. gaza gelmiş olduğum için sağlıklı şeylerle karnımı doyuruyorum, hadi hop üstüne yine tatlı bir şeyler yeme isteği. bütün o yüzdüğüm boşa gidiyor.
ofiste çekmecemde 3 büyük paket eti hoşbeş var mesela. yemekten sonra onlardan birini yiyecek olmak bana mutluluk veriyor. yemezsem rahatsız ediyor. açıp bir tanecik yesem bile paket bitmeden duramıyorum. hadi durdum, paketi katlayıp lastikledim, 5 dakika sonra sesleniyor bana oradan beni ye beni ye diye.
metformin de alıyorum doktor önerisiyle ama şekeri kesmedikten sonra o da faydasız.
ne yapayım ne edeyim de kurtulayım bu bağımlılıktan bir yol gösterin dostlar.
edit: al bu da soruyu sorar sormaz sözlük'te çıkmaya başlayan reklam: imgur.com
insülin direnci var, simit şeklinde göbek var, grade 2-3 karaciğer yağlanması var, fazla kilo var (bmi: 35), diyabetik denecek ölçüde değil ama açlık kan şekerim de normalin üstünde (115-125 mg/dl). her şey var, yok yok.
ama şekere ve şekerli gıdalara dayanamıyorum. dürtüyor, ye beni diyor. irademe hakim olamıyorum.
hamur işlerine direnebilirim, ama nerede sevdiğim bir tatlı olsun, gofret olsun, çikolata olsun kendime hakim olamıyorum.
bari meyve yiyim, en azından vitamin de alırım desem, bir oturuşta 2 kilo portakal yiyebiliyorum, onda da sınırım yok, kendimi durduramıyorum. pis bir bağımlılık.
diyet yapayım diyorum. yediğim kalorisi hesaplanmış gıdalar hiç sorun değil, aç kalmak da sorun değil, ama açken tatlı göreyim o beni dürtüyor. yemeğin üstüne de illa ki ağzımı tatlandırma isteği geliyor. toksun işte yemekten yeni kalktın ayı, yeme o tatlıyı diyemiyorum. illa ağzıma çikolata atıyorum. bir dilim yesem neyse, gerisi de geliyor, hop bütün paketi gömüyorum. evde bulundurmayım desem, çocuk değilim ya çıkıp alıyorum anasını satayım. dur işte alma di mi, yok.
spor yapıyorum (düzenli değil, ara sıra). gidip 1 saatte 1500 metre yüzüyorum. çıkınca açım tabii. gaza gelmiş olduğum için sağlıklı şeylerle karnımı doyuruyorum, hadi hop üstüne yine tatlı bir şeyler yeme isteği. bütün o yüzdüğüm boşa gidiyor.
ofiste çekmecemde 3 büyük paket eti hoşbeş var mesela. yemekten sonra onlardan birini yiyecek olmak bana mutluluk veriyor. yemezsem rahatsız ediyor. açıp bir tanecik yesem bile paket bitmeden duramıyorum. hadi durdum, paketi katlayıp lastikledim, 5 dakika sonra sesleniyor bana oradan beni ye beni ye diye.
metformin de alıyorum doktor önerisiyle ama şekeri kesmedikten sonra o da faydasız.
ne yapayım ne edeyim de kurtulayım bu bağımlılıktan bir yol gösterin dostlar.
edit: al bu da soruyu sorar sormaz sözlük'te çıkmaya başlayan reklam: imgur.com
www.trendyol.com
arkadaşlar şu setüstü ocağı alsam gaz bağlantısını kendim yapabilir miyim? elimden iş gelir, her türlü alet edevatım da var. ama konu doğalgaz olunca insan bir ürküyor. sızdırmazlık için teflon, macun, keten meten bir şey gerekir mi, yoksa contası mı oluyor nasıl oluyor?
tesisat, hortum falan hazır. eski ocağı söküp yenisini takacağım.
arkadaşlar şu setüstü ocağı alsam gaz bağlantısını kendim yapabilir miyim? elimden iş gelir, her türlü alet edevatım da var. ama konu doğalgaz olunca insan bir ürküyor. sızdırmazlık için teflon, macun, keten meten bir şey gerekir mi, yoksa contası mı oluyor nasıl oluyor?
tesisat, hortum falan hazır. eski ocağı söküp yenisini takacağım.