Ekşi Duyuru

selam arkadaşlar ya excel'de sıfırım.

şimdi en üst satırdaki hücerleri başlık yaptım.

Tarih - Ürün vs.

bazı excel tablolarında bu başlığın yanında bir ok oluyor ve o ok'a basınca o sütundakilere göre büyükten küçüğe, küçükten büyüğe sıralıyor

bunu nasıl yapıyoruz acaba?

valla arkadaşlar sözleşme mözleşme ok, da bir de tecrübe etmişlre sormkai stiyorum.

temmuz ayında aldığın digiturk'ü, farklı sebeplerden iptal etmem gerkeebilir. ilk 3 ay 9.99tl, kalan aylar 39.99tl'lik film paketinden faydalanmıştım.

çanak vs. takılmadı, apartmanda dahili çanak vardı. (bağlantı ücreti kesemezler herhalde)

neyse, bunlar tahmini ne kadar gömçürür bana?

ya online olarak yapacaktım ama bulamadım, belk ibenim salaklığımdır belki ismi farklıdır.

şuanki dairemdeki aboneliğimi yeni daireme transfer etmek istiyorum. onlnie olarak nasıl yapabilirim?
diğer sorum da;
şuanki dairem ısıpayölçerliydi, 95TL kapora bırakmıştık.
şimdiki daire sadece kombi olduğu için sanırım 400 küsur lira masraf çıkacak, bu hesapta 90tl'mi, 400 küsur TL'den düşecekler öyle değil mi?

ya bi nakliye firmasından teklif aldım da (evden eve nakliye)
armut'taki yorumların hepsi 5 yıldız, mütihş yorumlar yapmışlar vs. bu kadar iyi yorum yapılınca da insan kıllanıyor.

fake yorum çok oluyor mu buarada?

kovulur mu arkadaşlar?

ben kadına karşı olan hareketi falan zaten geçtim de,

kitlesinin %100'ü kadın olan,
kadın hareketini ve haklarını destekleyerek kadın müşteri sayısını arttırmaya çalışması gereken bir firma

böyle bir olayda bu tür açıklamalar yaptıran yöneticiyi kovar mı?
muhtemelen büyük protestolar olacak ve bu kriz döneminde watsons az ya da çok zarar görecek.

"insan haklarına aykırı bu hareketi biz de kınıyoruz" falan diyerek rüzgarı arkasına almak, üstüne kadın haklarını vs. koruduğuna dair ekstra açıklama yaparak hepten rüzgarı arkasına alarak bu badireyi atlatmak varken bu vizyonsuz, sıfatsız açıklamayı yapan yönetici, pozisyonunu korur mu?

şimdi arkadaşlar ekran görüntüsündeki bölgede gördüğünüz gibi duvarda fayanslar mevcut.
ben bu fayansların hepsni bir ustaya söktürtsem ve ardından aşağıdaki 2 opsiyondan birini yaptırtsam maliyetleri yaklaşık ne olur? (duvar boyu da önemli tabi, şuan kesin bir şey söyleyemiyorum ama duvar 3 metreye yakındır diye düşünüyorum.)

1. hepsini söktürüp duvarı saten alçı yaptırtıp, herhangi bir beğendiğim renge boyattırsam?

2. bu fayansları söküp bunların yerine daha güzel fayans yerleştirirsem? (işte koyu gri falan bişey)

bunların maliyeti ayrı ayrı ne olur yaklaşık?

kadıköyden mecidiyeköy'e taşınacağım.

ev aslında 2+1, ancak sadece 1+1 bölümü dolu. yani 1+1 diyebiliriz.

beyaz eşyalar, yatak, şifonyer, 2li koltuk takımı, yemek masası, tv sehpası dışında büyük ürün yok aslında.

bu bilgileri de bilerek verdim, evden eve nakliye konusunda aşağı yukarı ne tutar arkadaşlar böyle bir evi taşımak?
ona göre b ana telefonda bir rakam verdiklerinde "çokmuş" "azmış" diyebileyim.

eşyaların alınacağı ev birinci katta, hatta terası falan da var direkt terastan çıkarabilirler aşağı asansör koyarlarsa.
bırakılacağı ev 4. katta, orası biraz sıkıntılı.


neyse: bana önerebileceğiniz, eşyalara en ama en titiz davranacak kız gibi bakacak, çok memnun kaldığınız nakliye firmasın söyler msiniz?

bir de dediğim gibi, kaç TL bandında taşınır?

arkadaşlar selam valla kurutmalı çamaşır makinası almayı düşünüyorum. hotpoint'in 1600tl'ye 10kg yıkama, 7kg kurutmalı makinası falan var hoşuma da gitti.

ama memnun musunuz?
çamaşırlarda çekme vs. sorun yapıyor mu? yoksa mis gibi kullanıyor musunuz?

ikinci sorum da bizde şuan
www.ereyon.com.tr

bu arkadaş var. 4 ay önce falan almıştık, bunu ikinci elden okutma ihtimalim var mı? varsa kaça okuturum aşağı yukarı?

selam arkadaşlar ufacık bir işim var:

işte korsanlı morsanlı filmlerde kaptan bağırır "yelkenler fora, gemi bilmem ne yönünde, tam yol ileri" falan diye.

hah işte buna dair düzgün terimli bir cümle yazar mısınız :)

trump macfit'i soruyorum eğer şubeden şubeye değişiyorsa (yarın da soracam da işte, akşam uyku tutmadı mavra çıksın diye soruyorum).

bi de bu farklı farklı türleri varsa,
sadece spor aletlerini kullanacağım, hiçbir ders veya ekstra başka bişeylerle uğraşmayacağım tipte üyelik için soruyorum.

arkadaşlar selam. duyuruya çok girenlr bilir zaten, annemin ekstra çabası benim ufak bir desteğimle güzel bir nikah/özel gün süsleri işi yapmaya başladık. biraz da ilerledik aşama kaydettik vs.

neyse,

bugün 5 çeşit yılbaşı süsüne başladık (2 tane daha yapıyoruz)
bir bakıp yorum yapsanız iyi/kötü/çirkin gibilerinden?

aha bunlar: www.mutlugunsusleri.com

selam arkadaşlar.

yeniden taşınıyorum.
önce superonline fiberim vardı,
yeni evde ttnet fiberim vardı

şimdiki evde ise iksiinin de fiberi yok ancak kablonet mevcut.
ben bu kablonete çok güvenmiyorum aslında, neden bilmiyorum ama sanki millet seri kopma sorunları falan yaşıyorlar. o yüzden mesafeliyim, duruma göre hiç kablonet ile uğraşmayıp türk telekom vdsl falan yapabilirim. (açıkçası türk telekomdan memnun kaldım ben genel olarak)

ama derseniz ki "kablonette ölye sorunlar yok. mis gibi kullanıyorum", o zaman kablonetin 50mbitine başvuracağım tabii ki.

nasıl memnun musunuz?
(türk telekom veya superonlnie ile kıyaslamayın arkadaşların "telekomdan iyidir" falan demeyin yani. sadece kopma sorunu, yavaşlama sorunu vs. var mı?)

selam arkadaşlar. iphone se güzel bi indirime girmiş, yakın tarihte almaı düşünüyordum bu indirimi görünce hemen alayım diyorum.

ama hepsiburada.com'dan bunu almanın dezavantajı var mıdır?
apple türkiye garantili falan diyor, problem yaratacak bir özelliği falan olabilir mi bunun? (paralel ithalat falan gibi şeyler oluyordu eskiden)

yoksa düşünmeden alayım mı?

i.hizliresim.com

haritadaki noktanın çervesi nasıldır arkadaşlar semt olarak? insanı, asayiş sorunu ne bileyim işte yaşamak için uygun yerler mi kısaca?

öğrenci veya bekar değil, karı koca kalacağız. öyle söyleyim. bunun için uygn mudur o çevre?
yoksa it kopuk, asayişi düşük ne bileyim yani kötü yerler midir?

siri tam oturmamış olsa da, Dikte şuan mtühiş bir teknoloji mesela. ve baya kullanıyorum. merak ettiğim ise kısa vadede bunları birbirine bağlayacak bir yenilik gelecek mi?

Örnek:

Hey Siri!
Whatsapp Aç
Annem Yaz (whatsappta annem ismindeki kişi açılır)
Dikte aç
"Anne napıyorsun akşam böyle böyle bir şeyler" Siri gönder (Başarılı olduguna dair bir ses gelir)
Whatsapp kapat

kulağımda kulaklıkla, telefonu cebimden hiç çıkarmadan
bu işlemi yapacak bir zaman gelecek mi? daha doğrusu gelecek de, çok kısa vadede var mı böyle bir durum?

Şuan dikte gerçekten müthiş bir halde. Telefondan yazmaya çok üşenen biriydim, Dikte yardımıyla patır patır her istdiğimi yapıyorum resmen.

selam arkadaşlar;

1. marka tescili için aşağı yukarı ne kadar masraf çıkıyor?
2. bunu bir aracı firmaya yaptırmayıp kendim yaparsam ne kadar ücret çıkıyor? ve becerebilir miyim?

teşekkürler.

selam arkadaşlar. şimdi rakamları sallayarak söylüyorum, o yanlışlarım varsa düzeltirsiniz ama sorduğum soru işin mantığı aslında.

örneğin; kredi kartı üst limitiniz, aylık gelirinizin en fazla 4 katı olabiliyor. veya çekebileceğiniz kredi atıyorum; kredi aylık ödemeniz aylık gelirinizin en fazla %40'ı olacak şekilde belirlenebiliyor.

dediğim gibi oranlar yanlış olabilir.

peki sorum şu:
bir işyerinde çalışıyorsunuz 3500tl net maaşınız mevcut.
bir de sizin şahıs firmanız var, oradan da aylık 3000-4000tl belgelenebilir geliriniz mevcut. (belgelenebilir olmayanlraı saymadan)

şuan için bu hesaplamalardaki geliriniz 3500 + 3000tl mi oluyor?
yani bankalar bu şahıs firmanızdaki geliri de göz önünde bulunduruyor mu?

eğer bulunduruluyorsa şahıs firmasında kaç aylık düzenli gelirden sonra bunu göz önünde bulundururlar?

şuan elimdeki macbooku orta vadede şirkete bırakmak durumunda kalabilirim, hatta muhtemelen kalacağım. haliyle o dönem bir bilgisayar ihtiyacım doğacak, o da büyük ihtimalle macbook olacak.

şuanki macbook ve diğer laptop fiyatları en son zam yediğinde dolar 2.70 2.60 falandı. muhtemelen en geç 1 ay içinde büyün teknolojik cihazlara hayvani zamlar gelecek. o yüzden diyorum ki, 6 ay sonra, şimdikinden %25-30 fazla paraya alacağıma. hemen bir bilgisayar alayım. en kötü ihtimalle, zam geldikten sonra 2. elini, aldığım paraya satarım.

1. doğru mu düşünüyorum?
2. bu yatırımı macbooka yapmak istiyorum çünkü hem ona alışkınım, hem de yani ikinci el piyasası olan ürün macbook nereden bakarsanız bakın.

ancak baktım; bana en az 16gb ram, 256gb ssd li modeller gerekiyor (13inç istiyorum mutlaka, rahat taşınabilirlik çok önmeli) onlar da 7200tl civarı yapıyor (touchbarsız falan bakınca).

bu da ciddi bir para. ha nolacak? 3 ay sonra en geç, 7200tl ye aldığım model en az 9000tl olacak dolar kaynaklı olarak. (şuan döviz fiyatlara ytansımadı diye, neredeyse yurtdışındaki fiyatlarla aynı paraya alıyoruz) onu da muhtemelen aldığım paraya satarım ikinci el olarak. belki 300-500 zarar ederim.

sonra bunun alternatiflerine baktım. xps 13'e falan.
e anasını satayım onlar da 5600tl? ikinci el piyasası yok bişey yok, windows cihaz vs. vs.

o zaman ben şöyle düşünüyorum.
5600tl ye xps 13 falan alacğaıma
7000tl ye macbook pro alayım. en azından ikinci el piyasası var ve alışkın olduğum bir cihaz. ama doğru mu düşünüyorum bu konuda?

ben paramı bilgisayarımdan kazanıyorum bu arada arkadaşlr. o yüzden yorum yaparken "mail okuyup dizi izlemek için" falan gibi konuşmayın lütfen.

bu doğrultuda, siz olsanız ne alırdınız?
illa ki macbook pro ve xps 13'e sıkışmayın cevap verirken;
bana beni en az 5 sene götürecek, hafif (ağırlık bakımından) bir cihaz lazım öyle söyleyeyim. (mmacbook pro beni %100 5 sene götürecektir çalınmadığı sürece)

selam arkadaşlar. olabildiğince acil bir şekilde ie9 testi yapabileceğim bir emulator lazım?

cihazım macbook, nerden nasıl bulabilirim. teşekkürler

selam arkadaşlar. istanbul için konuşuyorum;

şirket servislerinin şirkete maliyeti ne oluyor acaba?
ortalama 12 kişilik bir servis diyelim, kişi başı maliyeti yaklaşık ne oluyor? şirket nasıl anlaşıyor servisçilerle?

belki muhasebeci olan veya direkt şirketi ola nvardır aranızda.
genel maliyeti, kişi başı maliyeti ne oluyor? herhangi bir vergi avantajı vs. oluyor mu? vs. vs. vs.

spoiler yememeniz için ilk satıra saçma sapan şelyer yazıyorum şuan tamam mı? umarım bu kadar yazı spoilerı görmemeniz için yeterlidir.

ekşideki başlığı olabildiğince okumuyorum da, 8. bölümü izledim dün, diziyi genel olarak beğensem de dizide o kadar aptalca bir durum var ki, resmen yaramı kaşıyor ve onun dışında hiçbir şey düşünemiyorum. belki siz buna mantıklı cevap verip beni rahatlatırsınız.

- bu iki embesil teknisyen hakkında sorum. bu iki embesil niye robotun kölesi oldu? sebebi ne? yani bunlar bu robotu daha en başta odaya kitleyip "aga bu robotta bozukluk var uyanıp duruyor" demek varken niye her dediğini yapıp godmode falan yüklediler bu alete? böyle bir gerizekalılık görmedim ben? hani ölüm korkun var, e bu robot westworld'e gittiğinde git hemen "aga böyle böyle hemen önlem alın" de bu önlem alın" diye? niye gitmiyorlar?

ya bu kadar sinir bozucu bir mantık hatası ki, bunu kaşıdıkça diziden en ufak bir keyif alamıyorum. bu kadar basit bir problem, ortada hiçbir sebep ve kazanç yokken ne hallere geldi amk.

aklıma gelen tek mantıklı açıklama, şu japonun da aslında robot olması.
malum bizim kadın artık robotlara istediğini yaptırtabiliyor ya, belki o yüzden japonu ikna ediyordur diyeceğim ama, bunu godmode'a geçirmeden önceki motivasyonu neydi o zaman?

var mı mantıklı bir açıklama benim kaçırdığım bir şeyler?

selam arkadaşlar ya. çok yoruldum.

çok kazık yiyorum, bilinçli veya bilinçsiz (ki bilinçsiz atılan kazıkların bile altında yatan sebep, beni şeyine takmıyor olmaları, ciddiye almıyor oluşları) düzenli kazık yiyorum. çok yoruldum ya cidden, aklımdan çıkmıyor bir türlü. elimin altında bir sürü işler var, hiçbirine odaklanamıyorum. düzenli kazık yiyor olmamın etkisi ile (kasıt dost kazığı) işe konsantre olamıyorum. uzun vadeli savaşların hepsini kaybettim gibi gözüküyor ve yeniden de başlayamıyorum, konsantre olamıyorum deliricem neredeyse.

niye yazdığımı bilmiyorum.
illa ki format takıntılı arkadaşlar çıkacaktır soru soralım bari: nasıl işime konsantre olucam? nasıl dağılmadan, odaklı kalabileceğim?

2015 late macbook pro'da performanslı çalıştırabilir miyiz?

Düşük modeldi, 8gb ram, 128gb ssd, 2,7 GHz Intel Core i5

ortalama üstü performansta oynatmayacaksa hiç satın almayacağım. yani işte, gün geçmeler vs. uzun sürecekse falan.

sonumuzu ırak etmesin?

neticede şuan dünya üzerinde bir gerçek var: bu mülteci akını, gittiği her ülkeyi yok edip bitirecek. avrupa içine yayılırsa avrupayı da mahvedecek.

adamlar "ne diyor ulan bu herif" deyip rte'yi saddam ilan edip ülkeyi ırak'a çevirmesinler?

ilkokul mezunu bir meczupun 40 sene boyunca içini oyduğu ülkeyi, avrupa paktı hayli hayli yerlebir eder. hele ki şuanki gibi iç savaşa açık, güçsüz ve ordusunun içi tamamen boşaltılmış haldeyken?

selam arkadaşlar; henüz zam gelmedi hala apple ürünlerine. taş çatlasın 1-2 ay içinde muhtemelen kol gibi bir zam gelecek. (son zamdan bu yana dolar %25 arttı)

sizce gidip bi 2015 late alsam mı şuan?
şuan için ihtiyacım yok ama 2-3 ay içinde ihtiyacım olabilir. üstelik muhtemelen ihtiyacım olmasa bile, zamlardan sonra en az aldığım fiyata satarım?

3 senedir oyun vs. hiç oynamadım, elimde bir macbook var o yüzden bilgisayar özelliklerinden de uzak kaldım. (ama bu macbook oyun oynamaya uygun değil, iş için uygun)

neyse. bu sıralar bilgisayar toplamayı düşünüyorum.
fm, pes, civilization, sim city falan gibi oyunları oynayabilirim. belki 10 yıl sonra counter falan da, bilmiyorum işte :)

neyse arkadaşlar. bu gibi oyunları sıkıntısız, can yakmasız oynayabileceğim bir bilgisayar toplamak istesem.
bütçe de belirtmesem ama bu oyunları oynamak için uygun, ortalama bir bilgisayar olsun desem. hangi parçaları önerirsiniz?

bir de bu desktop'ı bağlamak için güzel bir monitör (aynı zamanda macbooku da bağlayabilirim ona bazı zamanlar). sanırım bu konuda dell'in güzel birkaç şeyi var ama onlara da tam hakim değilim.

bu arada bilgisayarla ilgili tek bir şey söyleyebilirim; ssd'sinin çok yüksek olmasına gerek yok. 120lik falan işimi görür diye düşünüyorum. ama siz bilirsiniz yine de.

www.facebook.com

aha bunun gibi.
veya işte 2 milyon bonibonu, şeker hamuruyla birleştirmeli tatlılar.
veya 28 paket oreoyu ezip üzerine 2 kilogram sıcak çikolata döküp üstüne 74 kilogram bonibon falan koymalı tatlılar?

yani özetle: şeker + şeker + şeker + şeker ve biraz daha şekerli şeyler içeren tatlılar hoşunuza gidiyor mu ya?

mesela: şerbetli hamur diye tanımladığım baklava bile midemi bulandırıyor.
bu videodaki tatlıları ise izlerken bile kusmak geliyor.

ki tatlıyı çok ama çok seven biriyim. gerçekten, tatlı yemeden duramam.
ama ne bileyim; sütlü tatlılar, çikolatalı tatlılar, kararında hoş kekler falan.

siz tatlıyı nasıls eviyorsunuz?

selam arkadaşlar.

geçen perşembe nüfus cuzdanımı kaybettim. bugün yenisini çıkartacağım.
1 hafta beklemek zorunda kaldım çünkü başka bir şehirdeydim.

1. yenisini çıkarmtak içi neler gerekiyor?
2. bu ihbarda bulunmadığım 1 haftalık sürede nüfusumla herhangi bir işlem yapıldıysa bunu nasıl tespit edebilirim veya o sırada nüfusumla yapılmış işlemlerin geçersiz olmasını nasıl tebliğ edebilirim?

selam arkadaşlar.

paypal türkyiede yasaklandıktan sonra etsy üzerinden nasıl satış yapıyor türkiyedekiler acaba?

napmalı ya?

bi amcam akciğer kanserinden öldü.
diğeri 2 sene önce akciğer kanseri oldu, tedavi falan oldu. bu hafta beyne, böbreklere vs. metastas yaptığı anlaşıldı, bir kaç aya kadar o da ölecek kısaca.

yani demek ki genetik eğilimim var.
sülale genelinde başka kanser vakaları da var.

ne yapmak gerekiyor?
yani elimi kolumu sallayıp "vücudumda kanser var mı bir bakın" mı demek gerekiyor? devlet hastanelerinde vs. nasıl baktırıyoruz bu işlere? ne diyoruz yani?

illa ki "bulantı kusma var, şuram felaket derecede ağrıyor" raddesine mi gelmek gerekiyor?
yoksa şöyle topluca vücutta kanser, kist mist var mı diye bakan bi yöntem var mı ve bunu devlet karşılıyor mu?

ne kadarda bir baktırmak gerekiyor?

ya arkadaşlar bunu yapanlar nasıl yapıyor nasıl cesaret ediyor?

mesela şuan yeni bir eve taşınmayı düşnüüyorum. eskice bir yapı, tam böyle duvarlarını vs. bu renklere boyayıp tarz yaptırmalık. ama neresi boyanır nasıl dekore edilir kafamda fikir bile üretemiyorum.

aha mesela şunu nasıl yapıolar
beehomedecor.com

s-media-cache-ak0.pinimg.com

yani işte böyle milyonlarca renk atabilirim kısaca. bunları yaptırmadan önce birine falan mı danışıyorlar napıyorlar?

konuyu önce anlatayım:
kılıçdaroğlu "unutmayın ki bu hakları size atatürk" verdi temalı bir açıklama yaptı. asıl amacı tabi ki atatürk'ün kurduğu cumhuriyetle bu hakları kazandınız demekti, yani o cumhuriyete sahip çıkmazsanız, bu haklar elniizden uçup gidecek demeye getirdi ama önemli olan o değil.

önemli olan şu: bu açıklamanın hemen ardından embesil feminist tayfanın "atatürk kim ya, o hakları yüzlerce yıllık mücadeleyle kazandık" falan diyerek hem atatürk'e salladılar, hem de bu hakları atatürk'ün vermediğini, kadınların kazandığını söyledi.

şimdi öncelikle hak nasıl kazanılır?
mesela zamanında magna carta'da hak kazanıldı. kralı karşılarına oturttular "ya imzalarsın ya da soyunu sopunu mikeriz" dediler imzalattılar.
mesela fransız devriminde haklar kazanıldı. öyle dış mihraklarla mücadele falan değildi bunlar. tamamen insani haklar için yapılan isyanların sonucunda, içerideki erklerle yapılan anlaşma hep bunlar.

soruma gelelim: ne mücadelesi vererek kazandı kadınlar bu hakları arkadaşlar?
kurtuluş savaşında kağnıyla silah taşıdılar, canlarını verdiler, tamam. ama bunu hak kazanmak için değil, vatan kurtarmak için yaptılar.

şu feministlerin tezinin kaynağını söyleyin bana: O HAKLARIN ALINMASI İÇİN VERİLEN KADIN MÜCADELELERİ VE TARİHLERİ HK. bilgilendirme alabilir miyim?


ikinci sorum da şu sol cenahın ve feministlerin Atatürk'e olan akılalmaz düşmanlığını da ayrıca öğrenmek istiyorum. özellikle twittercı feminist ve solcu tayfanın. Atatürk'ün yaptığı her şeye karşı besledikleri muazzam saygısızlık, aşağılama, ciddiye almama halinin kaynağı nedir?

bi twit vardı "Mustafa Kemal ve etrafının aklına gelmeyecek mücadeleleri verdim veriyorum" diye. bunlar nerden geliyor abi? bu kafalar ne? şuanki hükumet tarafından bi mikilmediğiniz kaldı, hala Atatürk'e karşı oluşturulan bu nefret ne?

selam arkadaşlar ya.

bi 15 gündür falan el başparmağımın tam parmak izi üstünde toplu iğne başı kadar bi kabartı olmuştu. böyle nasıl anlatsam bilemedim. sanki parmak ucumun içine işte, toplu iğne başı kadar bişe girmiş de o şişiklik yapmış gibi.

neyse, bu arkadaş dün beyaz bir uç çıkardı ve uçuk gibi bişeye dönüştü. sert temas yapınca acı da yapıyor.
beyaz uç da, yine toplu iğne başı kadar falan.

bu ne ya?
sivilceye benziyor, uçuğa benziyor.
ama sivilce kesin değil.

dodktora falan göstermk gerekir mi? önemli bişeydir demiyorum da, bazen önemli bişeyler böyle "garip" ama ufak şeylerden çıkıyor ya o yüzden sordum.

bu konuda çok ama çok doluyum. yazı yanlışlıkla çok uzun olabilir, bazı dalların derinine inmem gerekebilir. kusura bakmayın.

buradan biliyorsunuzdur arkadaşlar. annem nikah ve bebek şekerleri üretiyor. ben de internet üzerinden satmasına destek oluyorum. çok şükür işleri iyi gidiyor, paradan ziyade kafasını boşaltıyor, o daha önemli aslında.

konu ise şununla ilgili; biz, bizi takdir etmelerini, yardımcı olmalarını falan beklerken teyzemler bir anda tüm gücüyle bu işe girdiler. ve bu konuda benim moralim bozuk, çok ama çok sinirliyim. bu yazıyı bir fragman olarak alın. konunun ana başlığı buydu. şimdi içeriği anlatayım size.

annem, yıllarca temizlikçilikten tutun bir çok vasat iş yaptı. kölelik yaptı, öyle söyleyeyim. kendi üstüne bir çöp alacak parası bile olamadı. 3-3.5 sene önce annem "ben bebek şekeri falan yapıcam belki satar" diyerek, bu işlere başlamıştı. cebinde para vs. olmadığı için, numune çıkartabilmek için 20cm'lik kumaşlar alıyordu, 3 kuruşluk malzemeler alıyordu, terzilerden artan kumaşlarla model çıkartmaya çalışıyordu. yani öyle bir yokluk içinde, nasıl tarif edeyim.

neyse, o dönem çalışmayan anneme bir iş geliyor, yine kölelik işi. annem işe gitmemek istiyor "ben çok güzel şeyler yapıyorum bunları satacağım" diyor, ama o dönem teyzemler olacak şerefsizler "ne demek gitmicem, bırak bu hayalleri, git işte fıstık gibi 800tl para var" falan diye konuşup kadını zorla o işe soktordular. kölelik yaptı yine aylarca, sonra mecburen işten çıkmak zorunda kaldı.

ben de o sırada askerden dönmüştüm. ona söz verdiğim gibi bir tane site açtım ve içine ürünlerini koydum, çirkindi fotolar falan ama işte başlatmıştım. ayda yılda bir iş alıyordu. teyzemler tarafından da iş bulmaması tepki çekmeye devam ediyordu.

neyse arkadaşlar. bu kısmı hızlı atlatacak olursak.
ben bu süreçte anneme olabildiğince yardımcı oldum. malzeme alacak tek kuruş parası yokken numuneler üretmişti, yardımcı olabildiğim kadar oldum.

sonra facebooktan reklam vermeyi öğrendim, ona reklam verdim "ilk 2 ay parasını ben karşılarım iş alamazsa, sonrasına bakarız" diyordum. 2. günü ilk işini alıp 1 sene boyunca düzenli bir gelire sahip oldu. ben ona daha çok yardımcı olmaya başlayınca onun ürünleri daha çok sattı. geçimini rahat sağlayacak kadar kazanıyordu, geçmişten kalan borçların ıfalan da ödeyebiliyordu. sonra onları yanıma istanbula getirttim, biraz daha iyileştirmeye çalıştım işlerini.

-------

bu sırada ben kuzenimin bir projesinde yazılımcı olarak çalışıyordum. onlarla birikte sabahladım, köle gibi çalıştım, yazılımcılık dışında aptal saptal "ayak işlerine" bile yardımcı oldum. özverili bir şekilde çalışmayı sürdürdüm. aklınıza gelemeyecek yardımlar yaptım, mücadele ettim. kendi iş yeirm olsa bu kadar uğraşırdım.

bu not da önemlyidi

--------

sonra bir şey oldu arkadaşlar.
teyzemlerden bir tanesi bu yaz boyunca annemle konuşup duruyordu. bunu nasıl yaptın, şunu nasıl yaptın, nerden buluosun kız bu malzemeleri vs. diyerek konuşup duruyordu.

yaz sonunda; o teyzem nikah şekerci açmaya karar verdi.
diğer teyzemle birlikte.

ve bunlardan birinin oğlu olan, yanında çalıştığım kuzenimin de yardımlarıyla.
"ben böyle bir şeyi asla kabul etmiyorum. göz göre göre annemin işini yapıyorlar" dediğimde, "onlar farklı bir şeyler yapıyor" diye çıkıştılar bana.

bu taraflar cidden canımı acıtıyor uzatamayacağım.
onlar için uğraştığım, köle giib çalıştığım kuzenim; göz göre göre yıllarca ezik gibi yaşamış, bok temizlemiş annemin 2 kuruş para görüp artık gecekonduda değil de normal bir apartman dairesinde yaşamasını sağlayacak işinin çalınmasına ön ayak oluyordu. fotoğraflar çekildi, metinler yazıldı, ürün isimleri bulundu... dört bir koldan bütün sülale, annemin işini kopyalayıp para kazanmak için aç kurtlar gibi saldırıyordu kısaca.

çok ağrıma gitti amk.
çok. size tarif edemem, hala içten içe depresyon yaşıyorum.
ben bunlara karşı çıkınca; fesatlığım, açgözlülüğüm, şımarıklığım gibi konulara daldılar. nasıl tarif edeyim yani. annemin üstüne geldiler "milyonlarca insan yapıyor bu işi, sana neee" diyerek üstelediler.

bu arada evet, milyonlarca insan yapıyor. ama işin orası öyle değil.
bunlar paraya ihtiyacı olan insanlar değil. bunlar yalnızca; annemin para kazanması zoruna giden, onun yaptığı işi ciddiye almayan insanlar.

işte burası ağrıma gidiyor zaten.
ben onların işi başarılı olunca mutlu olup yardımcı olmaya çalışırken; onlar yıllarca bok temizleyen annem başarılı olunca "kıskançlık" duymuşlar. onun becerdiği işe girip biz de para kazanırız, diye düşünmüşler meğer ya. inanamıyorum yani.

annem hep ezik kalmalıymış, biraz para kazanınca (emin olun sadece yaşayacak kadar kazanıyor, ay sonunda cebinde bir kuruşu kalmıyor), insanların ona bakışı da değişmiş. onun yaptığı işi önemsemiyorlar, onun yaptıklarını ciddiye almıyorlar, onun kazandığı parayı çok görüyorlar.

onlarla beraber sabahlayıp işlerini geliştirmeye yardımcı olduğum kuzenim,
annemin modelleri birebir çalınırken, annemle aynı iş yapılırken onlara önayak oluyor.

çok ağrıma gitti amk. demek insanlar fakirlere yalnızca fakirken katlanıyor bunu anladım.
cidden annemi para kazanırken görmeye tahammülleri yokmuş.

içimi döktüm buraya.
gidip dükkanlarını yakasım, hepsini öldüresim var. o kadar zoruma giden, onurumu kıran başka bir şey olamaz. bizimle beraber sevinmelerini düşnüdüğüm sülalem, bize karşı cephe almış sırf "para kazanabildik" diye.

geçrekten kötü şeyler yapasım var. tarif edecek cümle kelime bulamıyorum arkadaşlar.
siz olsanız ne yapardınız?

bu arada yorum yapacaklara ön not belirteyim: işin parası falan umurumda değil. onların müşterileri farklı bizimki farklı. burada ağrıma giden şey, bizimle birlikte mutlu olması gereken insanların, para kazanmamız zoruna gitmiş gibi kendi işimize salça olup kendilerine pay koparmaya çalışmaları.

başka bir şey değil.

selam arkadaşlar bunu nasıl yapabliriz? referans bir nokta bulamadım kendime, ama belki bu tür çizim yapanlar falan "bunu genelde 1 metre olarak alırlar" diyerek bi referans nokta gösterebilirler. ben de bu sayede duvarların ölçüsünü öğrenmiş olurum :)

kat planı şu: 4.bp.blogspot.com

selam arkadaşlar.

www.mutlugunsusleri.com

sitem bu. bu siteden alışveriş yapmaya çalıştığınızda, ürünü sepete eklemekten sepete gitmeye oradan da ödemeye geçmeye kadarki aşamalarda sizi satın alımdan uzaklaştıran neler var acaba?

her türlü teknik, duygusal veya tasarımsal yoruma açığım.

selam arkadaşlar. nüfus cüzdanım gitti, yarın da cumartesi. acilen nüfus çıkarttırmam gerek.

1. kadıköy ikametim, beyoğlu nüfus müdürlüğünden nüfus çıkartabilir miyim?
2. kaça kadar açık?
3. kaç tane footğraf götürmek gerekiyor?

çok teeşekkürler

arkadaşlar paylaşılan şeyler zaten çok korkunç ve bi kısmı yalan olsa bile tamamına yakınının ciddi temellere dayandığını düşünüyorum açıkçası. şu illuminati kolpalarına falan pek ihtimal veren biri değilim ve o teorileri pek ciddiye almam çünkü çok genel geçer şeyler kullanılır.

ama bu pizzagatele ilgili sunulan şeyler baya kanlı canlı.

neyse asıl konuya döneyim:

twitter.com

şu videoda joe biden'ın el hareketleri falan. korkutucu değil mi? kanım dondu. bu puşt resmen pedofili. yaptığı her hareketten, bakışlarıdaki o şeytanlıktan bile belli. inanılmaz, yemin ederim kanım çekildi, ve kendini ufak ufak göstermekten ayrı bir keyif alıyor resmen. o gücü kendinde hissetmek hoşuna gidiyor, her hareketinden, her bakışından belli ediyor bunu.

ben bu dakikaya kadarki bütün delillere kanım donarak baktım
ama bu video bambaşka. resmen şok oldum irkildim, inanılmaz amk. neler dönüyor, ne çapta dönüyor allah bilir.

ama özellikle bu videodaki hareketleri bakışları apayrı. adrien brody'nin bir filmi vardı, jacket mıydı neydi, orada da pedofiliydi ve filmin bir bölümünde elinde olmadan küçük bir çocuğa şehvet dolu bakışlar atıyordu. aynı dehşeti gördüm bu videoda ya.

siz ne düşnüüyorsunuz?


ÖNEMLİ EDİT: bu arada videonun sonlarında çıkan joe biden'ın söylediği farzedilen sözleri kastetmiyorum. video geneli hal ve tavırlarını kastediyorum. yani gözle görülebilen kısımları. (duymadığımız kısmı değil)

ürün satıyorsunuz. ve ürünün fiyatını söylediğinizde aldığınız yanıt bu.

ne dersiniz?

özellikle buna sansür diyen insanlara soruyorum:

bunun nesi sansür?

yazı yazmasını engellemek veya yazdıklarını silmek sansürdür.
ama yazdıklarını görmemek niye sansür?

eve dini kitap almama kararı almak mesela, bu bir sansür mü? kitaplığımda, "fantastik roman görmek istemiyorum" diyerek eksinlikle ve kesinlikle o romanları kitaplığıma koymamak, okumamak, görmemek, bakmamak sansür mü mesela?

değilse, bir kişinin yazdıklarını görmek istememek niye sansür?

twitterda 1 milyar kullanıcı var, takip etmediklerinizin yazdıklarını görmüyorsunuz.
o zaman sansürcü müsünüz mesela?

yeni akit gazetesinin sayfasını açmamak sansür mü?


eğer ekşisözlük kendi timelıne ımızı oluşturduğumuz bir mecra olsaydı zaten başlık engellemeye gerek olmayacaktı.
ancak ekşisözlüğün sol frame'inde her an gözümüzün içine sokulan şeyleri görmek istememek niye sansür?

açıklayın bana mantıklı bir açıklama bekliyorum.

bence sırf yazar başlıkları değil, direkt başlık engelleme de olmalı ayrıca.
örneğin; diri diri kesilen köpek isimli başlığı görmek istemiyorum şuan, gördükçe aklıma geliyor ve üzülüyorum. başlık silinsin demiyorum, görmemi engelleyin diyorum. BU DA MI SANSÜR?

arkadaşlar selam pintereste reklam vereniniz var mı?

ben reklam verecektim ama sadece amerika ve kanadada aktif olduğunu gördüm.

kendimi amerika gibi göstertip reklam verirsem, türkiyedeki kullanıcılara gözüküyor mu bu reklam? yani hedeflemeyle sadece türkiye seçebiliyor muyum? yoksa mecbur türkiyede açılmasını mı bekleyeceğim?

selam arkadaşlar.

levent metroya tek vesait, tek metro veya "tek basarak" gidilebilecek yerlerden ev aramaktayım.

bunun için hangi semtlere bakmam gerekiyor?
öğrenci vs. evi olmayacağı için, evin eli yüzü düzgün bir mahallede olması önemli.

nereleri önerirsiniz?

şişli mişli bakıyourm mesela şuan, mecidiyeköy metrosuyla aktarmasız pat diye gidilebilir diye. buralarda hangi mahallelerin eli yüzü düzgündür? ben avrupa yakasını zerre bilmiyorum da.

bu arada kira aralığı vermemişim: 1600-1900 arası düşünüyorum kira olarak. daha fazla vermem (şuan kadıköyde 2000 lira veriyorum, bu 2000lik yükten ve yol masrafından kurtulmak için taşınayacağım çünkü, bu bahsettiğim rakamlarda ev bulamazsam taşınmam yani)

selam arkadaşar son dönemde annemin işiyle ilgileniyorum belki denk gelmişsinizdir çok soru soruyorum bu konuyla ilgili.

neyse, şimdi annemin sitesini yüksek sıralarda çıkarmak istiyorum da, ne yapabilirim onları öğrenmem gerekiyor. şimdi 2 tane sorum var;

1. google'a nikah şekeri yazıyorum, yukarıda gittigidiyor.com vb. sitelerdeki nikah şekerleri direkt satın alım reklamı olarak çıkıyor. yani direkt tanımlamışlar oraya, hani normal adwords reklamı gibi değil, shop reklamı gibi satın al'a falan basıyorsunuz fiyatıyla vs. geliyor çünkü. bu reklam türünü nasıl verebilriim? woocommerce kullanıyorum, sitedeki ürünleri nasıl tanımlayabilirim?

2. www.mutlugunsusleri.com adresine bir bakabilirseniz, buradaki ürünlerin en azından 1 sene içinde falan daha yükseklerde çıkmasını istiyorum. nikah şekeri vs. yazıldığında biz gelelim istiyorum açıkçası, bunun için neler y apabilirim? bütçem var, seo'da kötü olsam da yazılım bilgim var. neler yapabilirim ona ihtiyacım var işte.

"sınırları açalım, hepimiz aynı dili konuşalım, özgürce yaşayalım, herkes eşittir oley" masallarının son dönemdeki hızlı düşüşünün ardından malum avrupadan amerikaya heryerde milliyetçilik kazanıyor hızla. içe çekilelim, sınırımızı kapatalım, biz bize yeteriz vs. anlayış hakim gibi.

öyle ki akp bile milliyetçiliğe güzel sardı, anlatmaya gerek yok zaten.

tüm bu ortamda, chp'nin tavrını nasıl buluyorsunuz?

ben şahsen, fiyasko görüyorum. fiyaskonun dibi hem de.

ülkedeki tek milliyetçi parti, iktidara yamanmışken, ortalıkta "muhalif milliyetçi parti" ihtiyacı varken chp hala kendini sola, hatta hdp'ye yakınlaştırmaya çalışması fiyasko. bakın etiktir, ülkenin refahıdır, insanların geleceğidir falan gibi konulara değinmiyorum. CHP bir siyasi partiyse amacı oy almaktır (kendi çizgisini bozmama çabası bile bir oy taktiğidir nolursa olsun) ve şuanki ortamda hala sola kayma çabaları FİYASKONUN DİBİDİR.

düşünün ya, ortalıktaki tek milliyetçi parti, artık yok. adamlar akp'ye dönüşmüş durumda.
akp'yi sevmeyen, başkanlık istemeyen kitlenin oy atacağı parti yok ortalıkta.

chp 10 sene öncesinin milliyetçi partisi, cumhuriyet mitinglerinin sahibi parti, bugün ortalıkta atanamamış komünist parti gibi davranıp pasif pasif açıklamaların ötesine geçmekten aciz durumda.

10 sene önce sola yatkınlık kazandırıyorken, sağ söylemlerle oy toplamaya başlayıp
bugün milliyetçi söylemler kazandırıyorken de sol söylemlerle oy toplamaya çalışması sizce de çok komik ve basiretsiz bir durum değil mi?

koca chp, vizyondan, zekadan, siyasi manevradan bu kadar mı yoksun?
gidip iktidarı alacak falan demiyorum. ortalıkta yapmadığını bırakmayan bir akp ve onun yancısı mhp varken, aptal 3-5 açıklamanın dışına çıkamayan, üstüne de onların ekmeğine yağ sürercesine hdp'ye yanaşmaya devam eden bir partinin tavırlarından bahsediyorum ben.

selam arkadaşlar direkt moderasyonla bilgisi olan biri paylaşabilirse daha çok sevinirim ki boş yere beklemeyelim.

yaklaşık 5 aydır sıralamam 9200 ile 11bin arasında gidip geliyor. bu gidip gelmelerin sebebi de muhtemelen online olup olmamalarına göre değişiyordur yoksa sıralamada ilerleme yok bence.

1. artık sözlüğe yazar alımı kapandı mı? kapandıysa bilelim.

2. eğer sözlüğe yazar alımı kapandıysa, her 23 nisan, 29 ekim, 19 mayıs ve 10 kasımda, 5 entryli troller nasıl bir anda ortaya çıkıp seri bir şekilde atatürk ve cumhuriyete sallayabiliyorlar acaba? yeni kullanıcıları biz 15 aydır bekleyip de alamıyorken bu arkadaşlar nasıl seri bir şekilde yeni troll hesaplarıyla sözlüğe giriyorlar?

teşekkürler

selam arkadaşlar. 6 ay önce eve taşınan bir kiracı, evden çıkmaya karar veriyor.

ne kadar zaman önceden bildirmesi gerekiyor?
herhangi bir ceza öder mi?

bi de bu depozitoyu falan almak için yasal ne gibi bir hakkımız var, tamamen göreceli bişey mi bu? "duvarı çizmişiniz 500, parketi çizmişiniz 1000" falan gibi götten uydurma rakamlarla depozito keser mi?

ben mi yanlış şeyler okudum ya? açık açık ortadoğudaki terörizmi iyice ateşleyeceği sözünü vermedi mi bu karı?

bizim türklere noluyor da hillary seçilemedi diye karalar bağlıyorlar?

amerikayı ruh hastası bir delinin yönetip yönetmemesinden bize ne?
delinin diğer alternatifi; ortadoğudaki terörizme silah desteğini sürdürmek ve aba altından şuan bizim ülkenin NET bir şekilde bölünmesinin fitilini ateşlemek değil mi?

diğer yanda trump'ın yiyeceği boklar sırf amerikayı ilgilendiriyor çünkü trump'ın vaadi "ortadoğudan çıkıcam amerikanın kendi sınırlarıyla derdim var" demiyor mu? o zaman amerika yansa bize ne amk?

hillary seçilsin de, bi 8 sene daha arap baharı şerefsizliğini mi yaşayalım? yoksa suriye'ye yaptıklarını bize yapmaya başlamasını mı bekleyelim? her boku de eline yzüne bulaştıran bi marifetsiz olduğunu ayrı tutuyorum bu arada.

selam arkadaşlar, siteden normal satış yapıyorsunuz.

ama diyalogda olduğunuz bir müşteriye özel bir fiyatla başka bir ürün satacaksınız ve onun dışında kimsenin görmesini istemediğiniz bir ürün var. bunu nasıl oluşturabiliriz?

o ürünün sayfasına şifreyle vs. girmesini sağlayacağımız bir yapı var mıdır?

varsa nasıl?

onedio'daki saçma sapan, altyapısız bir yazıya göre "çok özgür ruhlu" olup "kazananların satın alanlar değil kiralayanlar olduğunu bildikleri için" miş.

dünkü meşhur başlıktaki ev almamayı savunan tayfadan anladığım kadarıylaysa:

eksisozluk.com

hesap kitap bile yapamayan embesiller olmalarıymış meğer ev almamalarının sebebi.
yaptıkları hesaplar 4 işlem matematiğinin bile altında kalıyor; hani faizi vs. geçtim veya 20 yıl kira ödedikten sonra elinin altında satacak tek bir dirhem sana ait eşyan olmamasını da geçtim, adamlar toplama çıkarmada bile iflas ediyorlar.

anladım ben yani. iki sebebi var;

1. yeni neslin ana babaları hem yokluk nedir bildikleri için, hem de o dönem 2 maaşa arazi alınabildiği için, çocuklarına genelde ev olsun araba olsun bir şeyler bırakabilmişler. yani onlar çekmiş cefasını bunlar sürüyor keyfini. (bende bişey yok, ama çevremdeki herkesin anasından babasından bir ev kaldı en azından. 3-4 kardeşe bir ev kalan da oldu tabi ama, kaldı mı kaldı)

2. yeni neslin gerçekten embesil olması. bunun payı daha büyük tabi. %80 sebebi embesil olmalarıysa, %20'lik sebebi 1. maddedir.

siz ne düşünüyorsunuz?

selam arkadaşlar heightful eight'i 2160p indirdim ama altyazı sitelerinin hiçbirindeki altyazı uymadı :( moralim bozuldu lan.

bu altyazıları 2160p'ye uygun hale getirmenin (frame rate'i falan arttırma oluo mu ki bilmiorum hiç) bi yolu fala var mıdır?