toplumda ve de özellikle akademide yaygın olan "doktorayı sadece akademisyen olmak isteyenler yapar" düşüncesi doğru mu sizce? doktora yaptığı "halde" özel sektörde bulunmak isteyen insanın akademide tutunamamış olduğu görüşü peki? ufku açık olması beklenen insanlardan beklenenin aksine dar kafalılık dedikleri tam olarak bu değil mi?
buna benzer pek çok görüş duyuyorum, oldukça anlamsız geliyor bana bunlar. ya birini ya diğerini seçeceksin meselesi değil ki bu; kaldı ki iki taraf da birbirini pek çok anlamda geliştirebilir, ilerletebilir. bir şeyde uzmanlaşmak istemenin kötü görüldüğü ender ülkelerden biri sanırım türkiye.
buna benzer pek çok görüş duyuyorum, oldukça anlamsız geliyor bana bunlar. ya birini ya diğerini seçeceksin meselesi değil ki bu; kaldı ki iki taraf da birbirini pek çok anlamda geliştirebilir, ilerletebilir. bir şeyde uzmanlaşmak istemenin kötü görüldüğü ender ülkelerden biri sanırım türkiye.
pastel daylong kissproof'un 60 numarası varmış ama pastel'in kendi sitesinde bile satışta görünmüyor. acaba numarası mı değişti bunun, bilen var mı? ya da satın alabileceğim herhangi bir internet sitesi bilen bulan varsa lütfen söylesin, parası neyse verip alacağım, bi iş için lazım :(
adıma kesilmiş biletleri, banka sliplerini, bankadan gönderilmiş herhangi bir şeyi, tüm resmiyet taşıyan belgeleri yırtabildiğim kadar yırtıp da çöpe atıyorum. geçen gün de yenisi gelen kredi kartımı parçası zor bulunacak şekilde kesip de attım çöpe. malum, çöpler karıştırılıyor, durduk yere başıma bela açmasınlar diye uğraşıyorum bu kadar. doğru olanı mı yapıyorum, fazla mı pimpirikliyim acaba bu konuda? benim gibi olan var mı aranızda?
duyuru olarak açmak varken soru olarak açan ve özel mesajla dönerseniz soruyu söyleyeceğini söyleyen kullanıcılara mesaj atıyor musunuz? ben ölsem atmam sanırım, o derece saçma geliyor durum.
hatuncuklar,
bana şu retro mat dedikleri türden kırmızı rujlar üreten marka tavsiye edebilir misiniz? o kadar araştırdım ettim, mat dediklerinde genelde az da olsa parlaklık oluyor. şu seriden sipariş verdim dün:
www.cecileshop.com
uygulaması da şöyle:
www.nihanlamakyaj.com
işte buna benzer başka markalar var mı kullanıp da memnun kaldığınız? pastel'in varmış sanırım bir de böyle tam mat serisi ama çok dudak kurutuyormuş. fırçalı değil de bildiğimiz ruj formunda bulamaz mıyız böylesinden?
dipnot: mac demeyin, o da retro değil.
bana şu retro mat dedikleri türden kırmızı rujlar üreten marka tavsiye edebilir misiniz? o kadar araştırdım ettim, mat dediklerinde genelde az da olsa parlaklık oluyor. şu seriden sipariş verdim dün:
www.cecileshop.com
uygulaması da şöyle:
www.nihanlamakyaj.com
işte buna benzer başka markalar var mı kullanıp da memnun kaldığınız? pastel'in varmış sanırım bir de böyle tam mat serisi ama çok dudak kurutuyormuş. fırçalı değil de bildiğimiz ruj formunda bulamaz mıyız böylesinden?
dipnot: mac demeyin, o da retro değil.
cv'de aşırı yüksek eğitime dair bi şeyler görünce "çok para ister bu yea" diye kaçıyor musunuz? kaçılıyor mu öyle? kaçılıyor di mi :((
panpalar yaa,
saçımı kestireyim mi dersiniz? uzun ve aynı boyda saçlarım var, hep bi böyle belime kadar gelsin istemişimdir saçım, şimdi sutyenin alt tarafı uzunluğunda. sıkıldım sanki son zamanlarda, bi değişiklik istiyorum kendimde gibi.
kattan iğrenmiştim en son ama bu haliyle de pek hareketsiz saçım. şöyle biraz kısalttırsam, biraz uçlara kat attırsam (kendiliğinden kıvrılıyor zaten saçlar o haliyle) diye düşünürken buluyorum kendimi. ama bir yandan da bele kadar dümdüz uzatma hevesim de var. bilemedim ki ben hiç. kestireyim mi?
ekleme: arkadaşım, kafayı mı yediniz? 450 kere okunma ne demek :/
saçımı kestireyim mi dersiniz? uzun ve aynı boyda saçlarım var, hep bi böyle belime kadar gelsin istemişimdir saçım, şimdi sutyenin alt tarafı uzunluğunda. sıkıldım sanki son zamanlarda, bi değişiklik istiyorum kendimde gibi.
kattan iğrenmiştim en son ama bu haliyle de pek hareketsiz saçım. şöyle biraz kısalttırsam, biraz uçlara kat attırsam (kendiliğinden kıvrılıyor zaten saçlar o haliyle) diye düşünürken buluyorum kendimi. ama bir yandan da bele kadar dümdüz uzatma hevesim de var. bilemedim ki ben hiç. kestireyim mi?
ekleme: arkadaşım, kafayı mı yediniz? 450 kere okunma ne demek :/
gayet ünlü bir oyuncu hakkında "insan bir dizide altı sezon boyunca konuk oyuncu olur mu" gibi bir cümle okudum yakınlarda, kimdi bu oyuncu? yabancı olduğunu düşünüyorum, hatta bahsi geçen dizinin de oldukça ünlü bir dizi olduğunu düşünüyorum ama emin de değilim bunlardan.
aklıma çok takıldı, bi buldurun lütfen :(
aklıma çok takıldı, bi buldurun lütfen :(
vizyondan yeni kalkmış filmlerin torrent'a düşmesini filan bekliyoruz ya, işte kimler, nasıl düşürüyor o filmleri? içeriden birileri mi sızdırıyor? kamera çekimi olanlar belli oluyor zaten de olmayanlar nasıl elde ediliyor? dvd'si filan çıkmış olanlardan bahsetmediğimi anlamışsınızdır mutlaka.
metroların girişinde bombadır, silahtır aramaya yarayan bir güvenlik önlemi yok değil mi? varsa da ben göremedim bi türlü. e nasıl güvenip de bineceğiz biz bu ulaşım aracına? ne zaman binsem inene kadar kaygı krizi yaşıyorum ben, siz de korkuyor musunuz metroya binmekten?
metrobüse hiç değinmiyorum, orada ölmek için bombaya filan gerek yok.
metrobüse hiç değinmiyorum, orada ölmek için bombaya filan gerek yok.
tccb'nin sitesinde bile " Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi'nde okuyan Erdoğan, bu okuldan 1981 yılında mezun oldu." yazarak geçiştirmişler.
www.tccb.gov.tr
kimi de "kendine sahte diploma yarattı" diyor. üniversite mezunu olmadığını söylüyorlar. resmi bir kaynak var mı bu adamın ne mezunu olduğunu söyleyen?
adam göz göre göre yıllardır saklıyor ya la eğitim durumunu, ne kafası güzel bir ülkeyiz biz böyle.
www.tccb.gov.tr
kimi de "kendine sahte diploma yarattı" diyor. üniversite mezunu olmadığını söylüyorlar. resmi bir kaynak var mı bu adamın ne mezunu olduğunu söyleyen?
adam göz göre göre yıllardır saklıyor ya la eğitim durumunu, ne kafası güzel bir ülkeyiz biz böyle.
bir arkadaş var, yeni tanıştık. ortak bir şeyler yaptığımız için zaman zaman haberleşmek durumundayız. bu arkadaş sürekli sms gönderiyor iletişime geçmemiz gerektiğinde ama bir yandan da aktif olarak whatsapp kullanmakta. hiç kullanmadığım için telefon paketime sms dahil değil benim. arkadaşın aktif olarak whatsapp kullandığını da bu yüzden biliyorum, kişi aktif değilse hiç denemiyorum çünkü oradan iletişime geçmeyi.
geçen gün yine sms attı, "eeehhh yeter artık yaa" diyerek daha kullanışlı ve bedava bir yöntem olan whatsapp ile cevap verdim. okudu, saatler sonra cevap yazdı ve oldukça kısa, keskin bir cevaptı. istediği saatte cevap yazabilir, ona takılmış durumda değilim ama whatsapp'ten yazmış olmam rahatsızlık yarattı kendisinde gibi algıladım. bugün yine sms üzerinden iletişim kurdu benimle. gerekli olan zamanda iletişim için değil mi yahu bu meret? bazı kişiler için daha özel bir anlamı mı var? mahremine mi tecavüz etmiş olmuşum ben bu arkadaşın? sms'ten ne farkı var ki? hayır arıza bir sevgilisi olsa ve sorsa bile "şu kişiyle şu sebepten yazıştık" diyemez mi insan?
kendisi orta yaşlımsı bir kadın olmakta, ben de öyle sayılırım ve gerçekten anlam veremedim tavrına, kötü hissettim.
ekleme: "whatsapp'i aktif kullanıyor"dan kastım telefonunda yüklü olması değil, en son benim yazmayı düşündüğüm zamanlardan biraz önce görülmüş olması. çokça aklımdan geçirmeme rağmen sadece bir kere yazdım kendisine oradan.
geçen gün yine sms attı, "eeehhh yeter artık yaa" diyerek daha kullanışlı ve bedava bir yöntem olan whatsapp ile cevap verdim. okudu, saatler sonra cevap yazdı ve oldukça kısa, keskin bir cevaptı. istediği saatte cevap yazabilir, ona takılmış durumda değilim ama whatsapp'ten yazmış olmam rahatsızlık yarattı kendisinde gibi algıladım. bugün yine sms üzerinden iletişim kurdu benimle. gerekli olan zamanda iletişim için değil mi yahu bu meret? bazı kişiler için daha özel bir anlamı mı var? mahremine mi tecavüz etmiş olmuşum ben bu arkadaşın? sms'ten ne farkı var ki? hayır arıza bir sevgilisi olsa ve sorsa bile "şu kişiyle şu sebepten yazıştık" diyemez mi insan?
kendisi orta yaşlımsı bir kadın olmakta, ben de öyle sayılırım ve gerçekten anlam veremedim tavrına, kötü hissettim.
ekleme: "whatsapp'i aktif kullanıyor"dan kastım telefonunda yüklü olması değil, en son benim yazmayı düşündüğüm zamanlardan biraz önce görülmüş olması. çokça aklımdan geçirmeme rağmen sadece bir kere yazdım kendisine oradan.
diyelim iki kişi arasında bir sözleşmeye imza atıyoruz, daha sonra da çıkıp "bu imzayı ben atmadım" diyoruz. karşı tarafın bu imzayı atanın biz olduğunu ispat etmesinin hiçbir imkanı var mı? olay mahkemeye gitse kim alır? örnek olması açısından iş sözleşmesi, gizlilik sözleşmesi, kira sözleşmesi gibi durumları verelim.
başkası kullanırken sallanan arabada uykusu gelen birinin uykusu gelmeden araba kullanma ihtimali var mı? şöyle 1-2 saat için mesela. yani demek istiyorum ki dikkati toplamış olmak uykuyu önler mi? sizde durum nasıl? kendi adıma endişem var bu konuda, eğer olumlu dönüşler olursa bir şeyler deneyeceğim.
şu kelime ve şu örnek arasında doğrudan bağlantı kurulabiliyor mu? tdk saçmalamış gibi geldi bana, sizce?
www.tdk.gov.tr
düzeltme: ulan tdk, yine açmıyosun kopyalanan linki.
kösnül
sıfat
sıfat Erotik
"Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek hatta kızlar bile seyrediyordu." - H. E. Adıvar
www.tdk.gov.tr
düzeltme: ulan tdk, yine açmıyosun kopyalanan linki.
kösnül
sıfat
sıfat Erotik
"Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek hatta kızlar bile seyrediyordu." - H. E. Adıvar
oramdan buramdan capste görüldüğü gibi anlamadığım bir şekilde saç çıkmakta. önce bebek tüyleri sandım ama bunlar bildiğin saç oldu. boynuma doğru da aynı şekilde. tüm kafa çevremden bu kadar saçın dökülmüş ve yenilerinin çıkıyor olma ihtimali var mı dersiniz? ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum açıkçası, başka başına (eheh kinaye de yaparmışım) gelen var mı acaba? ve ben bu saçları nasıl kontrol altına alabilirim? saçımı topluyorum, oradan buradan fırlıyorlar. sprey mi sıksam, el kremiyle mi yapıştırsam, tokayla mı tuttursam (ki tutulmuyor), ne yapsam? yoksa uzayınca mı düzelecek ille?
not: yataktan kalkma saçı bu, siz daha derli toplusunu ama yine de vink vink vink yukarı fırlayan saçların aynısını hayal edin.
ekleme: uzaktan çekim olan fotoğrafı da koyayım da nasıl bir şey olduğu iyice anlaşılsın.
not: yataktan kalkma saçı bu, siz daha derli toplusunu ama yine de vink vink vink yukarı fırlayan saçların aynısını hayal edin.
ekleme: uzaktan çekim olan fotoğrafı da koyayım da nasıl bir şey olduğu iyice anlaşılsın.
esenler otogarı'ndan mecidiyeköy'e gitmem gerekiyor yarın. iett sitesinden baktım, 75o hattını buldum. güzergahı şu şekilde:
www.iett.gov.tr
şimdi benim profilo alışveriş merkezi, okan üniversitesi ve bimeks üçlüsü yakınına gitmem gerekiyormuş lakin oraları hiç bilmiyorum. son durakta insem nasıl giderim oralara? yakın mıdır, ne kadar sürer? ya da başka bir yerde mi inmem gerekli? bir de öğleden sonra trafiğinde otogardan mecidiyeköy'e gitmek ne kadar sürer?
www.iett.gov.tr
şimdi benim profilo alışveriş merkezi, okan üniversitesi ve bimeks üçlüsü yakınına gitmem gerekiyormuş lakin oraları hiç bilmiyorum. son durakta insem nasıl giderim oralara? yakın mıdır, ne kadar sürer? ya da başka bir yerde mi inmem gerekli? bir de öğleden sonra trafiğinde otogardan mecidiyeköy'e gitmek ne kadar sürer?
facebook iptal mi olmuş durumda şu anda? deniyorum deniyorum, açılmıyor. internet bağlantısı sorunu değil di mi bu? gün içinde millet bağlanamadığında ben girebiliyordum, o yüzden emin olamadım.
öneri filan istemiyorum, soru ilk cümledeki gibi.
öneri filan istemiyorum, soru ilk cümledeki gibi.
az önce bakkala gidiyordum, bir araba yanımdan ağır ağır ilerledi. bakkala varmak için kısa mesafede iki kez karşıya geçmem gerekiyor, ilkini geçtim, ikincisini geçecekken aynı araba sinyalsiz minyalsiz ve aynı ağırlıkta u dönüşü yapmaya başladı. ne yapacağını anlayamadım doğal olarak, gitsem gidemiyorum, öyle saçma sapan bir halde kaldım yolda. ters ters bakıp biraz kendimce söylendim ve karşıya geçip bakkala girdim. arkamdan bir kahkaha koptu ama, bunu duydum.
bakkalda işimi bitirdim, tam çıkacağım, bir adam girdi içeri. "siz bizi yanlış anladınız galiba" dedi, anladım ki o arabadakilerden biri. neler dediğimi net hatırlamıyorum ama "sinyal vermeyi öğrenin, sinyalsiz iş yapıyorsunuz" vs. diye saydırdım. arabayı bu kullanmıyormuş, "o zaman kullanana iletin, sinyal kullanmayı öğrensin" dedim, "tamam, hemen iletiyorum" dedi ve çıktım. kendi yaptıklarının hiç farkında olmayıp bir de asıldıklarını düşündüğümü sanmaları kötü hissettirdi kendimi. bir daha hiç görmeyeceğim biri yüzünden kötü hissettim resmen kendimi.
o kadar saydırmadan sonra asıldıklarını hiç düşünmediğimi, sinyalsiz saçma sapan bir dönüş yaptıklarına kızdığımı anlamıştır, değil mi? siz olsaydınız anlar mıydınız?
bakkalda işimi bitirdim, tam çıkacağım, bir adam girdi içeri. "siz bizi yanlış anladınız galiba" dedi, anladım ki o arabadakilerden biri. neler dediğimi net hatırlamıyorum ama "sinyal vermeyi öğrenin, sinyalsiz iş yapıyorsunuz" vs. diye saydırdım. arabayı bu kullanmıyormuş, "o zaman kullanana iletin, sinyal kullanmayı öğrensin" dedim, "tamam, hemen iletiyorum" dedi ve çıktım. kendi yaptıklarının hiç farkında olmayıp bir de asıldıklarını düşündüğümü sanmaları kötü hissettirdi kendimi. bir daha hiç görmeyeceğim biri yüzünden kötü hissettim resmen kendimi.
o kadar saydırmadan sonra asıldıklarını hiç düşünmediğimi, sinyalsiz saçma sapan bir dönüş yaptıklarına kızdığımı anlamıştır, değil mi? siz olsaydınız anlar mıydınız?
kocaeli'den maltepe'ye, hatta maltepe metro çıkışına en pratik şekilde nasıl giderim? ne kadar zaman alır peki? aklınıza gelen her türlü yolu tarif edebilirsiniz, optimum bir yol bulunur belki böyle böyle.
söyle bir soru sormuştum geçen ay; (git: 993145).
denildiği gibi logitech'in sitesinden arıza kaydı yarattım. şöyle bir cevap geldi:
"Wireless Mouse M325 ile ilgili yardıma ihtiyacınız olduğunu belirttiniz.
Öncelikle bilmenizi isteriz ki Logitech'in Türkiye'de resmi bir tamir merkezi bulunmamaktadır ve sadece distribütörü bulunmaktadır ve aynı zamanda da tamir hizmetleri sunmaktadır: Penta Teknoloji Ürünleri Dağıtım Ticaret A.Ş. - Müşteri hattı: 0850 277 0 277
Ayrıca ürününüz adına paylaşmış olduğunuz bilgiler sonrası Garanti kapsamı içerisinde olduğunu tespit etmişizdir.
Satın almış olduğumuz mağaza ile iletişime geçebilirsiniz ve garanti koşullarından yararlanmak istediğinizi bildirebilirsiniz.
Gerekli belgeler: fatura, garanti kağıdı/kitapçığı, ürünün tamamı.
Not: Eğer ürününüzü yetkili bir çevrimiçi mağazadan veya büyük bir perakende satış mağazasından aldıysanız ve faturanızı kaybettiyseniz, ürününüzü satın aldığınız yerden size başka bir fatura kopyası vermelerini isteyebilirsiniz.
İleride kullanmak için sorunla ilgili referans numaranız: xxxxxxxx. Bu numara, ek yardıma ihtiyaç duyduğunuzda irtibat geçmişini hızlı bir şekilde bulmamızı sağlayacaktır. Eğer bir yanıt vermezseniz destek talebiniz kapanacak ve sistemde “çözüldü” olarak görünecektir. Geri bildirim için size bir anket gönderilecektir.
Bize telefonla ulaşmak veya ek bilgiler edinmek için (SSS’ler, Forum, Kullanım Kılavuzları vs.) lütfen support.logitech.com adresini ziyaret edin.
Saygılarımızla,
Ibryam H.
Logitech Müşteri Hizmetleri"
bu cevap karşısında sinirlerim bozuldu, orada burada okuduğuma göre logitech müşteri hizmetleri servisi çok iyiydi, hemen değiştirirdi arızalı ürünü filan. bu denilenlerin yanından bile geçmiyor verdikleri cevap. "kesinlikle yardımcı olmadınız, bir daha sizden ürün almam, alana da aldırmam" diye cevap yazdım ki cidden de bu olayı çözmezlerse öyle olacak.
ben bu fareyi değiştirsinler istiyorum, iyiden iyiye bozulmaya başladı çünkü. bundan sonraki adımım ne olmalı? kimi arayayım, kime saydırayım? buradaki numara mı, aldığım yerin numarası mı? hangisi elimdeki ürünü zaman geçmeden (faresiz pc kullanamıyorum), beni zor durumda bırakmadan değiştirebilir? bu konudaki haklarım neler?
denildiği gibi logitech'in sitesinden arıza kaydı yarattım. şöyle bir cevap geldi:
"Wireless Mouse M325 ile ilgili yardıma ihtiyacınız olduğunu belirttiniz.
Öncelikle bilmenizi isteriz ki Logitech'in Türkiye'de resmi bir tamir merkezi bulunmamaktadır ve sadece distribütörü bulunmaktadır ve aynı zamanda da tamir hizmetleri sunmaktadır: Penta Teknoloji Ürünleri Dağıtım Ticaret A.Ş. - Müşteri hattı: 0850 277 0 277
Ayrıca ürününüz adına paylaşmış olduğunuz bilgiler sonrası Garanti kapsamı içerisinde olduğunu tespit etmişizdir.
Satın almış olduğumuz mağaza ile iletişime geçebilirsiniz ve garanti koşullarından yararlanmak istediğinizi bildirebilirsiniz.
Gerekli belgeler: fatura, garanti kağıdı/kitapçığı, ürünün tamamı.
Not: Eğer ürününüzü yetkili bir çevrimiçi mağazadan veya büyük bir perakende satış mağazasından aldıysanız ve faturanızı kaybettiyseniz, ürününüzü satın aldığınız yerden size başka bir fatura kopyası vermelerini isteyebilirsiniz.
İleride kullanmak için sorunla ilgili referans numaranız: xxxxxxxx. Bu numara, ek yardıma ihtiyaç duyduğunuzda irtibat geçmişini hızlı bir şekilde bulmamızı sağlayacaktır. Eğer bir yanıt vermezseniz destek talebiniz kapanacak ve sistemde “çözüldü” olarak görünecektir. Geri bildirim için size bir anket gönderilecektir.
Bize telefonla ulaşmak veya ek bilgiler edinmek için (SSS’ler, Forum, Kullanım Kılavuzları vs.) lütfen support.logitech.com adresini ziyaret edin.
Saygılarımızla,
Ibryam H.
Logitech Müşteri Hizmetleri"
bu cevap karşısında sinirlerim bozuldu, orada burada okuduğuma göre logitech müşteri hizmetleri servisi çok iyiydi, hemen değiştirirdi arızalı ürünü filan. bu denilenlerin yanından bile geçmiyor verdikleri cevap. "kesinlikle yardımcı olmadınız, bir daha sizden ürün almam, alana da aldırmam" diye cevap yazdım ki cidden de bu olayı çözmezlerse öyle olacak.
ben bu fareyi değiştirsinler istiyorum, iyiden iyiye bozulmaya başladı çünkü. bundan sonraki adımım ne olmalı? kimi arayayım, kime saydırayım? buradaki numara mı, aldığım yerin numarası mı? hangisi elimdeki ürünü zaman geçmeden (faresiz pc kullanamıyorum), beni zor durumda bırakmadan değiştirebilir? bu konudaki haklarım neler?
bunu niye buraya yazıyorum, onu da bilmiyorum, sanırım gaz ihtiyacım var.
bu dönem yeni bir okula başladım sözde, başlangıcım aşırı sıkıntılı olduğu için bir ay oldu, daha adımımı atmadım okuldan içeri. her gün okula gideceğim diyorum, her gün bir sonraki güne erteliyorum. tüm o sıkıntılara sebep olanlarla yüzleşmek ölüm gibi geliyor. yüzleşmezsem de zaman geçiyor ve sanırım çok istediğim bir şeyi ellerimden kaçırıyorum gün be gün.
yarın gitmeye iyiden iyiye karar verdim gibi ama gittiğimde "bir aydır neredeydin" demelerinden çekiniyorum. hiçbir dersin günün, saatini bile bilemiyorum, o derece diyeyim, geçerken uğramış gibi olacağım yarın gidersem, kimseyi bulamama ihtimalim de var.
her neyse, gideyim di mi? gitmezsem daha kötü olur di mi? ya gidince daha kötü olursa? içim şişti.
bu dönem yeni bir okula başladım sözde, başlangıcım aşırı sıkıntılı olduğu için bir ay oldu, daha adımımı atmadım okuldan içeri. her gün okula gideceğim diyorum, her gün bir sonraki güne erteliyorum. tüm o sıkıntılara sebep olanlarla yüzleşmek ölüm gibi geliyor. yüzleşmezsem de zaman geçiyor ve sanırım çok istediğim bir şeyi ellerimden kaçırıyorum gün be gün.
yarın gitmeye iyiden iyiye karar verdim gibi ama gittiğimde "bir aydır neredeydin" demelerinden çekiniyorum. hiçbir dersin günün, saatini bile bilemiyorum, o derece diyeyim, geçerken uğramış gibi olacağım yarın gidersem, kimseyi bulamama ihtimalim de var.
her neyse, gideyim di mi? gitmezsem daha kötü olur di mi? ya gidince daha kötü olursa? içim şişti.
birden bastırdı, yağmurdan çok dolu yağıyor. normal değil di mi bu mevsimde böyle deli dolu yağışı? camları parçalayacak neredeyse ve doğadan korkuyorum ben. sizin oralarda da var mı böyle?
bir partide üye kaydım bulunmaktaymış. daha önce parti üye kaydı sildiren arkadaşlardan ayrıntılı şekilde bu işi nasıl yaptıklarını öğrenirsem müteşekkir kalırım. internette birkaç yöntem okudum ama bir yaşayandan, adım adım öğrenmenin yerini tutamadı hiçbiri.
teşekkür ederim şimdiden.
teşekkür ederim şimdiden.
filmlerde hayvanlarla ilgili çekimler nasıl yapılıyor? mesela bir kedinin tam o anda bir yerden bir yere atlaması gerekiyor ya da bir köpeğin esnemesi gerekiyor; nasıl yapılıyor bunlar? aynı sahneyi tekrar tekrar mı çekiyorlar? yoksa bir kısa yolu var mı bu işin?
not: bilgisayar efektlerinden bahsetmiyorum, gerçek çekimleri soruyorum.
not: bilgisayar efektlerinden bahsetmiyorum, gerçek çekimleri soruyorum.
son dönem türk sanat filmlerini izlemeyi düşünüyorum. neleri, hangi yönetmenlerin filmlerini, ne sırayla tavsiye edersiniz? şöyle geriye dönük bir on senelik filmler olabilir, arşiv niteliğinde olacak bu sorunun cevapları benim için. semih kaplanoğlu'nun yumurtası hariç hiç ama hiç izlemedim bu filmlerden, azıcık da konularından bahsederseniz pek şükela olur.
teşekkür ederim şimdiden.
teşekkür ederim şimdiden.
iki üç ay önce internetten mouse aldım logitech marka. ortadaki döner topu takılmaya başladı bir ay sonra filan, o zamandan beri öyle kullanıyorum ama can sıkıcı. bir yıllık garantili ürün. değiştirirler mi bunu? tamir mi edeler? aldığım yerle mi iletişime geçeyim, yoksa logitech'in kendisiyle mi? süreç nasıl işler, bilen var mıdır?
3-4 ayda, obez olmayan birinin zorlanmadan, aç kalmadan, spor yapmadan 10 kilo vermesi mümkün mü? yağ ile kasın farkını biliyorum, teşekkür ederim, bu çemkirmeyi geçebiliriz, ne sorduğumu anladığınızı farz ediyorum.
atalet her hücremi ele geçirmiş durumda, düzenli spor yapabileceğime en ufak bir ihtimal vermiyorum. sporla alakam yok diyebilirim; geçen gün birkaç mekik çektim, hala karnım ağrımakta hatta. sadece yürümeyi severim, onu da düzenli yapamam. aşırı hassas midem var, bunu da eklemeli. bunun yanında vücudumda kilo yapıcı her türlü hastalık olabilir, ölmediğim sürece doktora gitmiyorum. düşük karbonhidrat, bol protein diyetleri vs. pek bana göre değil; düzenli bir şeyi sürdüremediğimi söylemiştim.
hazır iki gram gaza gelmişken yine de bir danışayım dedim, belki işin kolayını bilenler vardır aranızda. hem pastam bütün dursun, hem karnım doysun dediğimin farkındayım lakin oluru var mı benim işin?
atalet her hücremi ele geçirmiş durumda, düzenli spor yapabileceğime en ufak bir ihtimal vermiyorum. sporla alakam yok diyebilirim; geçen gün birkaç mekik çektim, hala karnım ağrımakta hatta. sadece yürümeyi severim, onu da düzenli yapamam. aşırı hassas midem var, bunu da eklemeli. bunun yanında vücudumda kilo yapıcı her türlü hastalık olabilir, ölmediğim sürece doktora gitmiyorum. düşük karbonhidrat, bol protein diyetleri vs. pek bana göre değil; düzenli bir şeyi sürdüremediğimi söylemiştim.
hazır iki gram gaza gelmişken yine de bir danışayım dedim, belki işin kolayını bilenler vardır aranızda. hem pastam bütün dursun, hem karnım doysun dediğimin farkındayım lakin oluru var mı benim işin?
termal macun hakkında her türlü bilgilendirmeye açığım. dizüstü bilgisayarım çok ısınıyor, fanını da kırdım sanırım iç tarafta. iyi bir alternatif gibi göründü termal macun gözüme. daha önce hiç alıp kullanmadım, bu yüzden ne kadar detaylı bilgi olursa o kadar iyi olur. hangi marka iyidir, hangi içeriğe sahip olmalı, altın içerenle gümüş içerenin farkı ve birbirine olan üstünlüğü ne, beyaz olanın içinde ne var, termal macunun kıvamı nasıl olmalı ve en önemlisi de nerelere sürülmeli, işlemci dediğimiz nerede bulunan şey; bu konularda yardımınızı rica edeceğim.
teşekkür ettim.
teşekkür ettim.
uzun sayılabilecek saçlarım var. son zamanlarda fazla dolanıyor ve dolandığı yerde keçeleşiyor sanki. banyodan sonra on saat açmaya çalışıyorum :/
ne iyi gelir bu saçlara? nedendir bu keçeleşme hali? bi çözüm buldurun be ya :/
not: evet, boyalı. hayır, renk ağartıcı kullanmıyorum.
ek: dolanma ve keçeleşme dipte ve özellikle orta kısımda oluyor ne yazık ki, uçlar açık. saç diplerimle oynadığım doğrudur :(
saç maskesi ve saç açıcı sprey kullanmaktayım. eskiden iyi gelirdi bu ikili, şimdi ı ıh. marka ve model değişikliği yapılmıştır ürünlerde; sonuç aynı.
ne iyi gelir bu saçlara? nedendir bu keçeleşme hali? bi çözüm buldurun be ya :/
not: evet, boyalı. hayır, renk ağartıcı kullanmıyorum.
ek: dolanma ve keçeleşme dipte ve özellikle orta kısımda oluyor ne yazık ki, uçlar açık. saç diplerimle oynadığım doğrudur :(
saç maskesi ve saç açıcı sprey kullanmaktayım. eskiden iyi gelirdi bu ikili, şimdi ı ıh. marka ve model değişikliği yapılmıştır ürünlerde; sonuç aynı.
house'un bir cümlesi vardı, "her aile çocuğunu mahveder" anlamında. aradım aradım bulamadım, bu cümlenin orijinalini bi bulduruverseniz ya?
böyle en sağlamından dram filmi arıyorum. bu türde çok izlemişliğim yok, en bilinenlerden de söyleyebilirsiniz. son 10, en olmadı 15 yılın filmleri olsun ama yine de. azıcık da konusunu yazarsanız şükela olur.
teşekkür ettim.
teşekkür ettim.
gözden uzak, gönülden uzak durumunu nasıl aşıyoruz papalar? aşabiliyor muyuz? böyle de çok pis bir huyum var, biriyle biraz uzak kalalım, hemen hissizleşiyorum o kişiye karşı. sanki hayatımda hiçbir yeri olmamış gibi oluyor. kıymet de bilmiyorum pek sanırım. öyle vıcık vıcık iletişime de gelemiyorum ama uzak kalınca da kaçınılmaz şekilde soğuyorum. orta yolu yok mu bunun? yalnız değilim, di mi? siz de yapıyorsunuz böyle gariplikler, di mi?
ekleme: bunu gönül işine çevirenin aklından şüphe ediyorum.
ekleme: bunu gönül işine çevirenin aklından şüphe ediyorum.
doğaüstü olaylara bağlanmayan gizem filmi önerilerinizi alayım, teşekkür ederim şimdiden.
iki sene önceye kadar neredeyse her hafta bir kitap bitirirdim. otobüste, trende, metroda, metrobüste, vapurda; nerede fırsat bulursam açıp okurdum, yanımdan kitap eksik olmazdı. her şey nietzsche ağladığında ile başladı. bitiremedim o kitabı bir türlü, altı ay yanımda gezdi. en sonunda kendimi zorlaya zorlaya bitirdim. ardından kürk mantolu madonna'yı okuyayım dedim, o da bitmedi. o da yaklaşık bir altı ay yanımda gezdi. zorlamaya onu da sonunda bitirdim. ardından hadi dedim, bi aylak adam okuyayım. demez olsaydım, minimum altı aydır o da yanımda geziyor, diğerlerinden farklı olarak henüz bitmedi.
kitap okuyamamaya başlamamla birlikte yazmayı da bıraktım. kalemim kuvvetlidir, başkaları okusun diye de değil, kendi kendime yazıp dururdum ama yazamıyorum artık, içimden gelmiyor. neden böyle olmuş olabilir? sorunum ne benim? neden tıkandım böyle birden?
ekleme: o arada sayısız polisiye bitirdim ama polisiyeyi severek okuduğum için çabucak bitiveriyor kitaplar. polisiye dışında da bir şeyler okuyabilmek istiyorum. dünya klasiklerini severim mesela, seneler önce okuduğum büyük umutlar'ın tadı hala damağımda. yeniden bu tada kavuşabilmeyi istiyorum.
kitap okuyamamaya başlamamla birlikte yazmayı da bıraktım. kalemim kuvvetlidir, başkaları okusun diye de değil, kendi kendime yazıp dururdum ama yazamıyorum artık, içimden gelmiyor. neden böyle olmuş olabilir? sorunum ne benim? neden tıkandım böyle birden?
ekleme: o arada sayısız polisiye bitirdim ama polisiyeyi severek okuduğum için çabucak bitiveriyor kitaplar. polisiye dışında da bir şeyler okuyabilmek istiyorum. dünya klasiklerini severim mesela, seneler önce okuduğum büyük umutlar'ın tadı hala damağımda. yeniden bu tada kavuşabilmeyi istiyorum.
www.youtube.com
şu videoda 53. saniyede beliren adamın tepkisi aşırı tatlı değil mi? kendisini tanıyan varsa yönlendirsin bana ^^
şu videoda 53. saniyede beliren adamın tepkisi aşırı tatlı değil mi? kendisini tanıyan varsa yönlendirsin bana ^^
şimdi şöyle ki;
peşime takılan unicefçi çocuğa, unicef'i hiç duymadığımı söylemişliğim ve yaklaşık on dk kadar anlattırmışlığım var. başta ilgilenmediğimi söylemiştim ama, bence hak etmişti bunu. iki dk önce alkolü sevmekten konuştuğumuz birine, hayatımda hiç alkol almadığımı söylemişliğim ve inandırmışlığım var. o kadar saf olmasaydı o da.
üsttekiler gibi daha birçok ufak şey ver. bunlar yaptıklarım, bir de hep yapmak isteyip de kendimi zor frenlediğim bir şey var;
taksim'de polislerin yanından sırt çantasıyla geçerken "çantanın içinde bomba var" diye bağırmak.
şimdi ben troll mü oluyorum :(
ha bir de ek olarak sizin de böyle trollükleriniz varsa anlatın da eğlenelim yahu.
not: canımın çok sıkıldığını söylemiştim.
peşime takılan unicefçi çocuğa, unicef'i hiç duymadığımı söylemişliğim ve yaklaşık on dk kadar anlattırmışlığım var. başta ilgilenmediğimi söylemiştim ama, bence hak etmişti bunu. iki dk önce alkolü sevmekten konuştuğumuz birine, hayatımda hiç alkol almadığımı söylemişliğim ve inandırmışlığım var. o kadar saf olmasaydı o da.
üsttekiler gibi daha birçok ufak şey ver. bunlar yaptıklarım, bir de hep yapmak isteyip de kendimi zor frenlediğim bir şey var;
taksim'de polislerin yanından sırt çantasıyla geçerken "çantanın içinde bomba var" diye bağırmak.
şimdi ben troll mü oluyorum :(
ha bir de ek olarak sizin de böyle trollükleriniz varsa anlatın da eğlenelim yahu.
not: canımın çok sıkıldığını söylemiştim.
geçen duyurumda bahsettiğim veletle az önce karşılaştık, yüzüne bakamadım. hemen mesaj atmış yüzüme bakmadın diye. benimle konuşmak istiyormuş vs. bundaki cesaretin nereden geldiğine dair en ufak bir fikrim yok. kimsenin duymayacağı şekilde konuyu kapatmak istiyorum, ama bendeki çareler tükendi. yeni yeni sessiz fikirlere ihtiyacım var. ne yapsam da kurtulsam şu kıstırıcı durumdan?
şimdi bi tane komşu çocuğu var, çooook uzun süredir tanınıyor. benden birkaç yaş da küçük. geçenlerde bi gün olmayacak şeyler söyledi benimle ilgili. sevişmek vs içeren şeyler. "ablanım ben senin" dedim, kestim attım. şimdi yine yazıyor, özür diliyor filan. ama hala içinde varmışmış. acaba yine şansını mı deniyor özür bahanesiyle? ne dersiniz?
hiçbir zaman güzel olduğumu söyleyemedim ama son birkaç gündür hiç bulmadığım kadar çirkin buluyorum kendimi. ne zaman kendimi görsem "aa benim ağzım yamukmuş", "aa dişlerim ne de çirkin", "kafaya bak, top gibi", "oha çenem uzunmuş ya benim", "aynı anneme/babama benziyorum" (kime benzeyecektiysem), "estetik kurtarır mı acaba", "ben bu kadar çirkin miymişim yaa" vb. cümleler çıkıyor ağzımdan (evet, kendi kendime konuşuyorum). özellikle fotoğraflarımı görünce depreşiyor bu düşünceler. yaşlanmaktan desem eski fotoğraflarıma bakınca da aynı şeyleri düşünüyorum.
insanın sandığından çirkin olması gibi bir şey mümkün mü? yani bilmem kaç sene boyunca hiç mi göremez insan kendini?
insanın sandığından çirkin olması gibi bir şey mümkün mü? yani bilmem kaç sene boyunca hiç mi göremez insan kendini?