Ekşi Duyuru

ekteki fotoğrafı çoğunuz biliyordur zaten. bilmeyenler için özet geçeyim. fotoğrafı çeken kişi güney afrikalı bir fotoğrafçı kevin carter, bu fotoğraf sayesinde pulitzer ödülü alıyor. fotoğraftaki küçük sudanlı kız, açlıktan ölmek üzere bir şekilde ilerideki yemek dağıtılan merkeze sürünerek ulaşmaya çalışıyor, arkasında da bir akbaba, kızın ölmesini bekliyor.

kevin carter, pulitzer ödülünü aldıktan 3 ay sonra intihar ediyor. o küçük kızın fotoğrafını çektikten sonra akbabayı o anlık ordan kovuşturmaktan başka hiçbir şey yapmadan oradan ayrılmayı kendine yediremiyor. oysa ki afrikaya giden herkese ölümcül hastalık kapma riski yüzünden yerli hiçkimseye dokunmamaları sıkı sıkı tembihleniyor. ama yine de bu sahne sürekli rüyalarına giriyor ve en sonunda dayanamayıp kendi canına kıyıyor...

soruma gelecek olursak; başkalarının rüyalarına hiç girmiyor mu böyle yitip giden hayatlar? hiç uykularından uyanmıyorlar mı kan revan içinde? verdikleri yanlış kararların ağırlığı hiç düğümlenmiyor mu boğazlarına? intiharı zaten saymıyorum, istifa etmek niye kimsenin aklının, onurunun, gururunun ucundan geçmiyor?

selamlar,

içimden hiçbişey yapmak gelmiyor. bugün saat 4'e kadar teslim etmem gereken bir sunumum var, üstüne de bir veri yorumlayıp rapor çıkarmam lazım. rapor kısmı iş yükü olarak kolay da, sunum için elimdeki veriler parça parça ayrı ayrı yerlerde, üstüne ekran görüntüleri falan almam gerek. onun için ayrı sistemlere giriş yapıcam vs. sonuç olarak içimden hiçbişey yapmak gelmediği için ikisine de üşeniyorum ve de sıkılıyorum...

buraya yazayım dedim, belki birileri gaza getirir diye. getirmezseniz de canınız sağolsun...

anlamadım yani şimdi, bu bi fotoğrafçı sayfası mı? yoksa partilerden partilere koşan insanlar için mi açılmış? ya da çok başka bişey mi? bir mantığını çözemedim.

www.facebook.com

selamlar,

bir arkadaş için böyle bir siteden alışveriş çeki almak istiyorum hediye olarak. var mıdır bizim hepsiburada'mız gibi, ya da ne bileyim trendyol'umuz gibi siteler? yani kargo ile yunanistan'a gönderim yapıyorlarsa, başka ülkelerdeki siteler de olur bence. ama düzgün siteler olsun işte.

önerilerinizi bekliyor, tikleri sonra vermek üzere gidiyorum.

sabaha karşı 4:30'da yattım, 5:45'te kalktım. o uykuyla duruyorum. kahve içtim, yüzümü yıkadım, serin havada sadece gömlekle dışarı çıktım falan, hiçbiri işe yaramadı.

şimdi koltuğa kıvrılıp içim geçmeden buraya son haykırışımı bırakıyorum. ne yapayım ben daha? nasıl geçireyim bu

evet, aramaya inandım, aramaya sığındım, ama aramayı beceremedim... ne diye aratacağımı bilemedim yani. ebleh aramalarım sonucu www.filmgator.com diye bir siteye falan denk geldim sadece. o da görünüş olarak pek güven vermedi. bir de eskiden kullandığım ama hesabımın şifresini unuttuğum www.filmaffinity.com vardı. ama orası da pek istediğim gibi değildi zamanında açıkçası...

istediğim şey, izlediğim filmlerin listesini ve puanlamamı tutmak, yorum yazabilirsem ne ala. üstüne bir de çeşitli filtrelere göre (mod, duygu, tag, yıl, tür, vb) arama yapmak. burdaki saygıdeğer sinefillerin kullandığı güzel siteler vardır illa dedim, önerilerinizi bekliyorum :)

not: imdb kullanmak istemiyorum nedenini bilmediğim bir şekilde, çok itici geliyor o site bana bu tarz işler için.

selamlar,

ya kaleciler eldiven kullanıyor muydu halı saha maçlarında da? ya da başka özel ekipman?

şirket içi halı saha maçı yapılacakmış da, ben de kadroya kaleci olarak yerleştirilmişim :\

durduk yere başladı. sanki su toplamış da patlamış gibi beyaz beyaz açıldı, sonra kurudu. kopara kopara bir hal oldum, giderek de yayılıyor galiba, anlamadım.

nedir ki bu?

selamlar,

kolay gidilir mi burya? İstanbul'dan gidileceğini düşünebiliriz. otobüsle falan ya da ne bileyim, trenle belki. ne gidiyor onu da bilmiyorum gerçi.

hani atıyorum, bi haftasonu ya da 3-4 günlük kaçamak için değer mi? nasıldır? çok mu fazla küçük?

genelde 1 gün ara verin diyolar ya? bir mantığı var mı bu işin? her gün aynı kas grubunu çalıştırmak zarar getirir mi? ya da gelişmeyi mi yavaşlatır?

havadan mı bilmiyorum, heralde havadan. hiç sevmem böyle havayı. açtım müzik dinliyorum valla. öööyle oturuyorum ama vicdanım da rahatsız bir yandan.

iki gaz verin bari, olursa olsun, bi tanesini bile bitirsem kar...

not: öyle "şimdi yapman gereken işleri listeye dök, hepsini maddele adım adım..." şeklinde kişisel gelişimci gazlar vermeyin pliz, onları hiç alamıycam şu halimde :\

gençler ya, motor alasım geldi bugün... bi arkadaşın motoruna bindim de, hiç aklımda yokkan çok hoşuma gitti. çok da korkarım motordan üstelik, önceden motorcu arkadaşlarla çok muhabbetim olmuştu adamlar bi kırılan yerlerini saymaya başladıklarında bitmiyordu anasını satayım.

ama bugün valla çok bi içim şeyoldu yani... motor da öyle çok mükemmel bişey değil, honda pcx mi ne, scooter sınıfında sanırsam onlar. burda motor kullanan var mı? artı/eksilerini bi sayıversenize? hoş gerçi para da yok ki anasını satayım. ama çok da güzeldi be böyle güneşli günde :(

bazen hiç girmek istemediğim sohbetlere girmiş buluyorum kendimi. alakasız insanlarla, alakasız konularda... bazen konunun nereye bağlanacağını da biliyorum ve oralara girmek hiç istemiyorum... nasıl kibarca sohbeti sonlandırayım? siz nasıl yapıyorsunuz mesela? bu soruya hayatım boyunca hiçbir cevabım olmadığını farkettim.

selamlar,

yaklaşın hele şöyle pek sevgili sinefiller. şimdi, elimdeki hep izlemek isteyip de kenarda köşede kalanlar listemden moduma göre ayıklayarak sayıyı düşürdüm:

- Dekalog (izlemediğim birkaç bölüm kalmıştı)
- Sex, Lies and Videotape
- Los Lunes Al Sol (Mondays in the Sun)
- Conversations With Other Women
- Mozart And The Whale
- I Want You
- Dancer In The Dark (buna pek girişmek istemiyorum aslında, ama yoğun istek alırsa başlarım)

bi tanesini izliyim bu gece desem, hangisi olsun?

stok kontrolü vs...

sitesine baktım ama yok indirim mindirim. eskiden cuma'dan yayınlıyorlardı sitede.

evde çalışmak için hangisi daha etkilidir sizce? ve nasıl çalışılmalı? güzel programı olan? bilal'e anlatır gibi pliz.

bunları eminönü dışında kadıköy'den falan da bulabilir miyim? o boş sigaraların kalitesi falan değişiyor mu? bir pakette kaç tane çıkıyor? o kızaklı alet kolay bozuluyor mu?

selamlar,

öncelikle iyilik yapmayı çok seven bir insanım, tanıdığım tanımadığım insanları ayırt etmeden. karşımdaki kişi bana insan geliyorsa, samimi geliyorsa, sıcak geliyorsa derdine derman bulmaya çalışırım her zaman elimden geldiğince. yaptığım zaman da karşılıksız yaparım her zaman. içinden geliyorsa bir teşekkür yeter ama o da şart değil (gerçi zaten insansa, samimiyse ve sıcaksa öyle bir şeyi asla esirgemiyorlar). kişisel bir tatmin duyuyorum basitçe, bu keyif yetiyor bana.

ama bazen karşıdaki insan beni yanlış anlıyor; sanki karşılığında bir şey bekleyecekmişim gibi şüpheyle bakıyorlar. hatta bazen, karşı cins ise yardım etmeye çalıştığım kişi, onların kafasında olay kadın-erkek ilişkilerindeki çıkarlara bile geliyor gibi düşünüyorum, kendilerini çekiyorlar falan. mesela eskiden dertli olduğunu bildiğim insanlara arada sormaya çalışıyorum şimdi nasıl olduklarını, sorunun geçip geçmediğini falan. aradaki samimiyete güvenerek rahat rahat konuşuyorum, benim derdim varsa onu açıyorum bazen (o kişilerin çözebileceği şeyler değil zaten, sadece "benim de derdim var merak etme, yalnız değilsin bu dünyada bir dertli olarak" diyebilmek için, kendimce). bazen garip tepkiler alıyorum. bazen başka bir şeyi bahane edip alakayı kesiyorlar, anlaşılıyor tabii ki. çok da önemli değil ama yanlış anlaşıldığım için üzülüyorum sadece.

sizin de başınıza geliyor mu böyle şeyler?

öldü diye bişeyler duydum yine. şakası kötü de, bu sefer gerçek galiba.

başka duyan var mı? munirozkuloldumu.com da yayından kalkmış, bakamadım.

bunun bir mantığı var mı? bir açıklama falan yapıldı mı bu konuda, bilginiz var mı? hem o kadar para istiyolar, hem de tutmuş cuma gününe koymuşlar. bu nasıl mallıktır afedersiniz?

nassınız? napıyosunuz? ben bu sabah kendi keyfimin içine ettim. çok da sevmediğim birine yapıcağım güzel bir plandan bahsetmiş bulundum (daha doğrusu başka bir konudan konuşurken ağzımdan kaçırdım) ve kendisi ortak olmak istiyor şu anda. tek gideceğimi de söyledim özellikle. naptım ben ya?!

olayı geri döndürmem için illa sakatlamam mı gerek elemanı? bacağı falan kırılsa gelmez heralde...

ya çok çok güzel değil mi sizce de? resmen aşık oldum ya! hayatımda hiçbir saati bu kadar beğenmemiştim. yaklaşık 1 aydır bekliyorum ama ne zaman çıkacağı ve fiyatı konusunda bir bilgi verilmedi henüz. çıktığı anda ne kadarsa kastırıp alıcam bundan.

sizce nasıl?

moto360.motorola.com

takip şeysi yok. oranın PTT'si gibi bişeyle gönderirler heralde diye tahmin ediyorum. tacrübe eden var mı?

bi Goldfrapp için verilir mi o kadar para sizce? one-love'da dinlemiştim onları da ama unuttum gitti. geçen sens iyiydi ama bu sene çok vasat gibi sanki line-up. sizce de öyle değil mi?

yarına bilet fiyatı 85'den 110'a çıkacakmış.

hiç gitmediğim yerlere, diyarlara gitmek istiyorum. alakasız alakasız mekanlara, çöl ortasına, dağ eteğine, büyük şehirlere, küçük kasabalara, köylere. ama böyle bir şeye nasıl para yetiştirebilirim bilmiyorum.

nasıl yapmalı? bu şekilde gezebilen ama maddi olarak aileden gelen bir varlığı ya da çok yüksek maaşı olmayan birileri var mı aramızda? bana kalsa her ay bir yerlere gidicem de, para olmayınca götümün üstüne oturuyorum işte böyle...

bilen ve deneyen var mı? iddiadan zerre anlamayan birisi olarak bir arkadaşımdan duyup merak ettim. millet acayip acayip fotolar paylaşmış adama teşekkür için, değişik geldi.

elimde bayağı birikmiş ve kontrol edilmemiş kupon olduğunu varsayalım. bunları kolayca ve hatasız kontrol edebileceğim bir yöntem olabilir mi?

hani excel'de falan olur, bişey olur. ama mümkün olduğunca ben olaya az karışayım istiyorum. bi sürü kolon var, her hafta çıkan farklı sayılar var falan. insan hata yapma payı çok yüksek...

not: barkod okuyucum var evde, ama bu kuponların barkodlarını hiç okutmadım, ne var bilmiyorum. gerçi büyük ihtimalle o barkod milli piyango idaresinin database'inde bir tabloya ilişkilendirilmiştir, ulaşamam.

neden uyuzlukla karşılanıyor? yani soruya cevap vermek yerine o cevaba kullanıcının kendisinin nasıl ulaşacağına dair yazılanları kastediyorum. tamam cevap vermemiş ama nasıl bulabileceğine dair yol göstermiş. ve bakıyorum, çoğunlukla hakkaten o yolu izlese belki duyuruyu sormaya bile gerek kalmayacak.

diğer cevaplara tik atanlar bu tip cevaplara atmıyor çoğunlukla, ya da duyuru altında tartışmaya mahal verecek cümleler sarfediliyor...

mantık yürütemedim.

isteseydiniz, nasıl denerdiniz? etrafımda çalmayı bilen başkasını da tanımıyorum. ikinci el alacağım için açıkçası biraz tırsıyorum, acaba bir arızası var mıdır diye...

çooook uzun yıllar oldu gitmeyeli. eskiden ben avrupa yakasında otururken bile gelirdim, üniversiteden arkadaşlarla gidip, oturup sohbet ederdik, içerdik falan. şimdi o tayfadan hiç arkadaşım kalmadı. ya istanbul'da yaşamıyorlar artık, ya da koptuk gittik.

şimdi bu yakaya taşındım, 1 sene falan olacak. hiç gitmedim. tek başıma napayım? ortamı seviyorum da mal mal oturmayı sevmiyorum :)

normal mi bilemedim.

24.media.tumblr.com

hazirliklari, kampanyalari falan biraz erken baslamadi mi sizce de bu sene? heryerden mesaj ve mail yagiyor...

işyerindeyim, içim daraldı birtakım mevzulardan. az bir kısmı işle alakalı, çok bir kısmı değil. buraya açılacak durumlar değil genel olarak.

ama bi moral verin diye geldim. yazın işte bişeyler kafanıza göre.

yağmurlu günde yanıma yağmurluk da almamışım zaten salak gibi, akşama da bir yere gitmem gerek, eve uğrayamıycam...

not: erkekim

normalde transfer oluyor mu bu miller? hangi havayolundan olduğuna göre değişiyor mu? (tabii ki aynı havayolu şirketi içinde transfer olacak). ama belli kuralları falan mı var? bilen var mı? google pek bişey diyemedi...

biliyor musunuz? birazdan oraya doğru geçicem. ev civarında gördüğüm çok pahalı, ayaklı, direk gibi pompalar var onlardan almak istemiyorum. ufak, taşınabilir, iğneli bişey lazım bana. basket topu için alt tarafı...

kişisel kriteriniz nedir? ya da uluslararası bir kriter var mı bunun için?

az önce farkettim ki yarın tatil! ^^ sonra az önce farketmemden mütevellit herhangi bir programım olmadığını da farkettim :)

yazın biraz, belki benim de aklıma fikir gelir ya da kopya çekerim...

geçen günkü kıllanma duyuruma gelen cevaplardan sonra, kıllanıp eski duyurularıma baktım, hakkaten çok insan kadın sanmış olabilir beni diye düşündüm.

arkadaşlar, kardeşler, neden kadın zannediyorsunuz beni? bir açıklayıverin hele istedim. çok mu efemine yazıyorum? ya da nickim yüzünden mi? sorduğum sorular mı? nedir? bi belirtin allaseniz. yoksa sanırım ben bazı spesifik duyurularıma yanlış cevaplar almaya devam edicem, ya da her seferinde cinsiyetimi belirtme ihtiyacı duyucam...

tamam tamam başka festival sorusu sormuycam, bu son!

ama, şarkı adından ya da artistin tarzına göre değil de, şarkıyı analiz ederek önersin istiyorum.

yani mesela bu sevdiğim şarkı, onu icra eden artistin tarzının çok dışında bir denemesi olmuş olsun. ben de tam bu şarkı tarzında başka şarkılar bulmak istiyor olayım. tutup da bana bu artistin yaptığı genel tarza yakın başka artistler önermesin, tam da bu şarkının tarzını bulsun ve ona göre şarkılar önersin...

var mı böyle bir sistem??

selamlar,

az önce üstümü değiştirirken farkettim ki vücudumdaki kıllarım artmış sanırsam. omzumda falan çıkmaya başlamış tek tük de olsa, bu nedir arkadaş? 30 yaşından sonra ikinci ergenliğe mi giriyorum? sebebi ne olabilir? engellemek için ne yapabilirim? ya da direkt lazere verip kurtulmak mı en mantıklısı? o da ne biçim tutar allah bilir. ne yapayım ben şimdi? nasıl olur?

ama bu nedir hakkaten ya? valla kendimden tiksindim artık...

ya evdeyim, açtım festival playlistlerini dinliyorum, çok pis gaza geliyorum. yaz ile çok özleşik müzik festivalleri kafamda. ben mi erken başladım yoksa başka festivali gelen var mı?

dün tişört için sormuştum, dışarı çıkınca şortlu adamlar da gördüm. merak ettim.

açık konuşun, onlardan mısınız? şişman ve yağlı mısınız? (böyle sorunca cevap gelmeyebilir gerçi)

ne zaman? hangi ülke? hangi festival? nasıl gittiniz? bir tek festival için mi gittiniz? anlatsanıza accık...

yoksa ben mi geri kaldım?

Selamlar,

Oncelikle (git: 755944)

Bu sefer capsle geldim. Tam anlasiliyor mu bilmiyorum, icinde bulundugum sartlarda en iyisi buydu, kimse kusura bakmasin.

Gecer mi bunlar? Son 2 haftadir biraz artti gibi. İs seyahatindeyim, yer degisikligi vs ve ayrica her gece ickinin dibine iniyorum. Belki alakalidir diye belirtebilirim ki bu son 2 haftadir burnum da mutemadiyen kanli (git: 759306)...

Girmedim girmedim, bu gece yatarken canım sıkıldı, bi bakim dedim kimler sevgilisinden ayrılıyor, kim akşam yemeğine ne yemiş, kimin gömleğinin neresi yağ lekesi olmuş diye.. İfşa da ifşa.. Arkadaş planking gibi bişey mi başladı da haberim olmadı? Duyurunun kuralları mı değişti? Artık dating hizmeti de mi veriyo burası? Nedir yani? Birileri anlatsın valla okuyamıycam bütün geçmişi...

Sağlıklı duyuru gençliği ve kendini sağlıklı hisseden yaşlılar,

Yaklaşık 1, belki 1,5 haftadır, burnum mütemadiyen kanlı. Sabah uyanıyorum burnum hafif tıkalı şekilde. Sümkürdüğümde lavaboya kan püskürüyor. Yani böyle fışkırmak gibi ya da şıp şıp kanamak gibi değil de, sümkürürken lavabo azıcık sprey boya sıkılmış gibi pembe oluyor yer yer. Afedersiniz çıkan sümükler de hep kanlı kanlı.

Bu aralar her gün bayağı bayağı içiyorum. Alkolün kan sulandırıcı etkisi ile de böyle oluyor olabilir mi? Başka nelerden olabilir? Bir hafta daha doktora gidemiycem, ama artık rahatsız olmaya başladım bu histen, bir sorayım dedim.

Tşk, öpt, kib, bye!

n'olur?

tadı güzeldi de hafiften toprak kokuyordu sanki...