vardı bende, kaybetmişim.. tekrar cd almayayım dedim ama, parçayı bulduran olur mu?
yahu siz canınız sıkılınca gezmek dışında ne yapıyorsunuz? arkadaşlarla en çok tavla oynuyoruz biz. sinema ve kısıtlı tiyatro dışında bi olay yok. sıkıcı değil mi? buz pisti yok koca şehirde, buz pateni yapılmıyor. tenis falan da balçova termal otellerde falan var.
değişik bi aksiyon, uğraş, hobi, arkadaş grubuyla edeplice eğlenme konusunda ne var bu şehirde yahu?
değişik bi aksiyon, uğraş, hobi, arkadaş grubuyla edeplice eğlenme konusunda ne var bu şehirde yahu?
dizi izlemiyorum. ama entelektüellik olsun diye değil, vakit falan. neyse, geçenlerde bi vakit buldum, hanımın çiftliği vardı, baktım bi. bir önceki bölümün özetini verdiler. ağa olan adam, eski karısının son günlerinden bahsederken canlandırma yaptılar. eski karısı felç olmuş ve hep adama kızıyormuş "senin yüzünden oldum" diye. ölmek istiyormuş falan. bu arada, kadın eski model bir tekerlekli sandalyede görünüyor. derken, son tartışmalarını anlattı adam "bu halde yaşayamam, beni öldür" diye yalvarıyormuş kadın. lakin bu sahnede kadın ayaktaydı, sinirden fır dönüyordu hatta.
böyle bir çekim hatası olabilir mi ya? hemen akabinde adam kabul etti, kadını tekerlekli sandalyeden alıp, banyoya götürdü, öldürdü falan.. ama aradaki o sahne, kadının "ben felçli yaşayamam, öldür beni" diye yalvardığı bölümde ayakta fır dönüyor kadın. ne iş? kimsenin dikkatini çekmemiş mi?
böyle bir çekim hatası olabilir mi ya? hemen akabinde adam kabul etti, kadını tekerlekli sandalyeden alıp, banyoya götürdü, öldürdü falan.. ama aradaki o sahne, kadının "ben felçli yaşayamam, öldür beni" diye yalvardığı bölümde ayakta fır dönüyor kadın. ne iş? kimsenin dikkatini çekmemiş mi?
büyük park içinde dediler. bornovayı çok iyi bilmeyen biri olarak, metro ile nasıl giderim buraya? konaktan falan gideceğimi düşünerek bi müslüman anlatırsa sevinirim. deist de olur.
dışarıdan profil fotom, neyin hayranı olduğum görünüyor. gizlilik ayarlarının basmadığım yeri kalmadı. arkadaşlarım görünmüyor sadece, onu halledebildim.
dünya güzeli değilim, lakin kız fotosu gören ekliyor, kendince ilginç bulduğu hazır mesajlardan yazıyor. arama kısmını kısıtladım, "arkadaşlarımın arkadaşları" yaptım. lakin bu durumda, dışardan aranıp bulunamıyorum, bu da kötü oluyor.
aramayı herkese açık yapayım, ama kimse profil fotomu görmesin. bu mümkün değil mi? salak mı bu facebook?
ps: ekşide ve duyuruda bu konu konuşulmuş, ama ben kesin bir cevaba rastlayamadım. guru'ya da soramadım, bunalmıştır bu sorulardan deyü.
dünya güzeli değilim, lakin kız fotosu gören ekliyor, kendince ilginç bulduğu hazır mesajlardan yazıyor. arama kısmını kısıtladım, "arkadaşlarımın arkadaşları" yaptım. lakin bu durumda, dışardan aranıp bulunamıyorum, bu da kötü oluyor.
aramayı herkese açık yapayım, ama kimse profil fotomu görmesin. bu mümkün değil mi? salak mı bu facebook?
ps: ekşide ve duyuruda bu konu konuşulmuş, ama ben kesin bir cevaba rastlayamadım. guru'ya da soramadım, bunalmıştır bu sorulardan deyü.
"bilmemneye verilecek evaplar" başlığına, hemen atlayıp da komik cevap yazıp bizleri gülmekten öldüren entryler için soruyorum,
cevap şeklindeki entry in başına bir çizgi ya da cevaba tırnak işareti koymadan yazıyorlar. bunun hiç mi ispiyonlanası durumu yoktur yahu? bakınız mesela,
"hamile bir kadına asla söylenmemesi gerekenler" başlık bu. entry de,
sigara içelim mi?
bu, sadece o kişinin moderasyon tarihçesine, bir moderatör uygun görmediği taktirde "soru başlığa cevap" gibi bir not olarak düşüleek bi şey midir?
cevap şeklindeki entry in başına bir çizgi ya da cevaba tırnak işareti koymadan yazıyorlar. bunun hiç mi ispiyonlanası durumu yoktur yahu? bakınız mesela,
"hamile bir kadına asla söylenmemesi gerekenler" başlık bu. entry de,
sigara içelim mi?
bu, sadece o kişinin moderasyon tarihçesine, bir moderatör uygun görmediği taktirde "soru başlığa cevap" gibi bir not olarak düşüleek bi şey midir?
avea kontörlü hat kullanıyorum. faturalıya bazı nedenlerden dolayı geçmek istemiyorum. şimdi, her yöne iki dakikası bir kontör olan tarifedeydim. artı, patlıcan aboneliği bir de 2200 a abonelik. her ay 150 kontör yüklediğimde 180 dakika avealılarla konuşma hediyesi, ayda bir sefer de 2200'dan avealılarla 180 dakika konuşma geliyordu. 150 kontör bile epey götürüyordu beni.
bütün operatörlerle ve ev numaralarıyla bol bol konuşan bir insanım. patlıcan 180 dakika hediye vermeyi kesmiş, ben de "her yöne sınırsız" tarifesine geçtim. lakin, 120 dakika aldım 100 kontör karşılığı ve zırt diye bitti. 2200'dan da dakika gelmiyor tarife değiştirdiğim için.
siz bol konuşan avea insanları, hangi tarifeyi kullanıyorsunuz? bu ay kontöre verdiğim parayla tatile çıkabilirdim. salak mıyım ben? hayır değilim.
bütün operatörlerle ve ev numaralarıyla bol bol konuşan bir insanım. patlıcan 180 dakika hediye vermeyi kesmiş, ben de "her yöne sınırsız" tarifesine geçtim. lakin, 120 dakika aldım 100 kontör karşılığı ve zırt diye bitti. 2200'dan da dakika gelmiyor tarife değiştirdiğim için.
siz bol konuşan avea insanları, hangi tarifeyi kullanıyorsunuz? bu ay kontöre verdiğim parayla tatile çıkabilirdim. salak mıyım ben? hayır değilim.
tsm ile ilgilenen, bu peşrevin mp3 halini bulabilen arkadaşa çok güzel dualar hazırladım.
notaları elimde, kayıttan dinlemek niyetindeyim.
notaları elimde, kayıttan dinlemek niyetindeyim.
Şu cümleyi, şu şekilde çevirdim, uygun mudur?
"Hakim Zeydi ta'zîr-i şedîd ve habs-i medîd ile iftirdan men idüb, ıdlâl itdiği ehl-i hevâ ve dalâl dahi tevbe ve istigfâr idüb, kendi hallerinde olmak lâzımdır"
Çevirisi: Hakim Zeydi ağır ikaz cezasıyla ve uzun hapis ile men edilip, onun saptırdığı heveslerine uyan nesil de tövbe ve istiğfar ettirilip, kendi hallerine bırakmak gerekir.
doğru mu diyorsunuz?
"Hakim Zeydi ta'zîr-i şedîd ve habs-i medîd ile iftirdan men idüb, ıdlâl itdiği ehl-i hevâ ve dalâl dahi tevbe ve istigfâr idüb, kendi hallerinde olmak lâzımdır"
Çevirisi: Hakim Zeydi ağır ikaz cezasıyla ve uzun hapis ile men edilip, onun saptırdığı heveslerine uyan nesil de tövbe ve istiğfar ettirilip, kendi hallerine bırakmak gerekir.
doğru mu diyorsunuz?
başlık tam açıklamalı olmadı sanırım. bahsedilen yayınevi, türkiye'de en çok satan ilk altı yayınevlerinden biri. bu cağaloğlunda kazanç nasıldır tam bilmiyorum. çok entelektüel bi biçimde görüşme başlattılar, fiyat konusunu en son konuşacağız. şimdilik prensipleri konuşma aşamasındayız. lakin, fiyat nedir konuşmadık henüz. hani kabaca tahmin dedim. "benim can yayınevinde arkadaşım var, şu kadara çalışıyor; inkılap şu kadar veriyor, diyecek olan var mıdır?
edit: editör arkadaşlara soracağım ama tanıdıklarım daha az bilindik yayınevinde çalışıyorlar ve biraz dah gizli kalsa bu durum diyorum şimdilik. duyulmasın. ama her aşamada anlaşıp da sırf para için hayır demişliği de kabullenemiyorum.
edit: editör arkadaşlara soracağım ama tanıdıklarım daha az bilindik yayınevinde çalışıyorlar ve biraz dah gizli kalsa bu durum diyorum şimdilik. duyulmasın. ama her aşamada anlaşıp da sırf para için hayır demişliği de kabullenemiyorum.
bunun için bilet nereden alınıyor yahu?
normalde trafik cezası kesen polisler, bir kağıt koyuyorlar ya cama, sileceğe falan iliştiriyorlar. bugün çok yağmurluydu hava, aklıma geldi. park halindeki araca polis ceza kesiyor mesela, e kağıtı cama iliştirirse saçma olur? bu durumda, ceza kesildiğinden sürücünün haberi olmuyor mu yani?
uzun zamandır görüşmediğim ve çok samimi olduğum bir arkadaş grubum kahvaltıya gelecek bana. ayh bir heyecan oldu tabi bende. neyse, salam falan kızartayım diyorum soslu moslu. börek yaparım şahsen. mini pizzalar hazırlayacağım, kaşarlı sucuklu şeklinde. klasik kahvaltılıklar (zeytin, kaymak, bal, peynir vs) olacak illaki. lakin, böyle başka bir şeyler daha hazırlayayım istiyorum. yardımcım da var, yetiştiririz. ama ne olsun?
kek de yapacağım alasından ama, yumurta kırmak dışında kahvaltıda iyi giden ne yapılabilir?
kek de yapacağım alasından ama, yumurta kırmak dışında kahvaltıda iyi giden ne yapılabilir?
takip ediyordum bu köşeyi, sonra yurtdışına çıktım, bi geldim baktım ki bitirmiş. aklımda inceden bi merak kaldı. ne oluyor sonunda?
kıza arkadaşı "sen Arda ile yeni tanışmadın, zaten tanıyordun" diyordu. ne iş?
kız eski zengin sevgilisi ona bi şey yapınca mı hafızasını kaybediyor? kamyon çarptı hikayesi yalan demişti annesi çünkü..
kızın yakın arkadaşının sevgilisi de kendisine aşıktı (ne biçim bi cümle bu.. isimleri hatırlayamıyorum da, ondan) o ne oldu?
ne oldu yani, nedir?
kıza arkadaşı "sen Arda ile yeni tanışmadın, zaten tanıyordun" diyordu. ne iş?
kız eski zengin sevgilisi ona bi şey yapınca mı hafızasını kaybediyor? kamyon çarptı hikayesi yalan demişti annesi çünkü..
kızın yakın arkadaşının sevgilisi de kendisine aşıktı (ne biçim bi cümle bu.. isimleri hatırlayamıyorum da, ondan) o ne oldu?
ne oldu yani, nedir?
diyelim ki, master kazandınız, okudunuz bir yıl, tez için bir yıl da geçti ve siz tam tez teslim zamanında okulu bıraktınız. ilişiğiniz kesildi.
aynı bölümü tekrar kazansanız, ders döneminde "ben bilmemkaç sene önce bu derslerden geçmiştim" diye enstitüden belge alsanız, hemen tez dönemine geçebiliyor musunuz? yani, kazanıp, derslerden muaf olup, bir dönemde tezi verip eyvallah diyebiliyor musunuz? hani ders dönemi minimum birbuçuk yıl ya yüksekte, resmiyette bir sene ders, en azından bir dönem de tez çalışması der ya.. bu, istisnai durumlarda kısalabilir mi?
soru bu şekerler.
aynı bölümü tekrar kazansanız, ders döneminde "ben bilmemkaç sene önce bu derslerden geçmiştim" diye enstitüden belge alsanız, hemen tez dönemine geçebiliyor musunuz? yani, kazanıp, derslerden muaf olup, bir dönemde tezi verip eyvallah diyebiliyor musunuz? hani ders dönemi minimum birbuçuk yıl ya yüksekte, resmiyette bir sene ders, en azından bir dönem de tez çalışması der ya.. bu, istisnai durumlarda kısalabilir mi?
soru bu şekerler.
yüksek lisans diploması olmadan doktoraya başvurulabilineceği yazılıyor. resmi gazetede yayımlanmış falan. fakat hâlâ devam ediyor mu? bunu yapan bi görümcenizin oğlu, komşunun torununun arkadaşı falan var mı?
hadi bi cevap..
hadi bi cevap..
ben öküz gibi, aynı yazılışını okuyomuşum çok afedersiniz.. bi ingilizce hocası arkadaşla konuşuyoruz müzikten falan, anaa baktım bu çok farklı telaffuz ediyo. gerçi özenti telaffuzlar çoğu ama, nasıldır bunun doğrusu?
2003 word şeysi olan bilgisayarımda, 2007 ile yazılmış olan dosyayı nası görücem? uyumluluk gerekiyor falan diye bir uyarı çıkıyor ve açmıyor dosyayı haliyle.
bi yolu varsa, "şu tuşa bas, sonra sakin ol, şunu göreceksin" gibilerinden bi anneye yazı kıvamında yönlendirirseniz, şenlenirim. teşekkür ederim size.
bi yolu varsa, "şu tuşa bas, sonra sakin ol, şunu göreceksin" gibilerinden bi anneye yazı kıvamında yönlendirirseniz, şenlenirim. teşekkür ederim size.
Neye dikkat edeyim? bi sordum, 600 wattlık olanı var, bi de bilmemkaçlık olanı var dedi satıcı. biri 180 ise, diğeri 280. bu olay sadece hızı mı etkiler, nedir bilemedim ki. pahalı olan en iyisidir mi diyim? şimdiye kadar hiç kullanmışlığım yok bu tımbırtıyı, anneme hediye alıcam.
bi de marka olarak philips mi en iyisiymiş neymiş..
bi de marka olarak philips mi en iyisiymiş neymiş..
buca dolmuşundan nerede inmem ve neye binmem lazım? küçük cafe sinden bahsetmiyorum, bu ata falan binilen büyük hancıdan bahsediyorum.. cevap verenin ellerinden öpeceğim..
face de gördüm şimdi, google da yazınca da çıkıyor videolar. Ukrayna'da bi silah tanıtımı sırasında kaza olmuş, insanlar ölüyor falan.. çok etkileyici bi video olmuş. şimdi düşününce sonu falan gerçekçi değil gibi, ama izleyince birden, çok fena korktum. acaba gerçek midir, var mıdır bi bilgisi olan? izleyip de karar verebilirisiniz tabi kafadan.. hayır, bi şe değil de uykum kaçtı fena :((
var mıdır? google inciraltında ve forum bornova da var diyor, ama varsa da nasıldırlar? acemi insanlar ne vakitlerde gider oralara? nası gidilir?
vs.
saygıyla..
vs.
saygıyla..
Anıtkabir-Anadolu medeniyetleri müzesi-kızılay dışında nereleri gezilmelidir bu şehrin? Naapalım?
Buz pateninde çok iyi değilim, henüz yeni sayılırım. Yanımda hiç bilmeyen bir arkadaşla gideceğiz. Çok kalabalık olmaması için haftaiçi alakasız saatlerde gitmeyi düşünüyoruz. Fazla kalabalık olmayan, ulaşımı da zor olmayan bir yer tavsiyesi lütfen.
facebook a giriyorum dünden beridir, iletiler alt tarafta, duyurular sayfanın ortasında, karman çorman bi şey oldu. sayfa deprem geçirmiş gibi. bi arkadaşa sordum, opera mı kullanıyorsun, bilmemne mi diye sorular sordu. ben anlamam operadan falan. sadece duyuruda arada operayı görüyorum, o kadar. bilgisayar bilgim yok. açıyorum bilgisayarı, nete giriyorum işte :)
şimdi, bu sayfa dünden beri düzelmedi. aksilik, işleri de uzaktan onunla hallediyordum, mesajlarla falan. nası yapcaz? ne yüklücem, şu düğmeye, bi de şuna basınca düzelivercek bu sayfa?
acilinden yardımlarınızı bekler, hasretle ellerinizden öperim..
şimdi, bu sayfa dünden beri düzelmedi. aksilik, işleri de uzaktan onunla hallediyordum, mesajlarla falan. nası yapcaz? ne yüklücem, şu düğmeye, bi de şuna basınca düzelivercek bu sayfa?
acilinden yardımlarınızı bekler, hasretle ellerinizden öperim..
ya ben 100000i de geçmek, o anahtarlardan glup diye yemek istiyorum. dünyadaki bütün dertler bir yana, bu oyunda ileri bi düzeye gelmek istiyorum, tek amacım bu. var mıdır bunun bi hilesi? internette bi şeyler yazıyor, şuna şuna basarsanız 99 canınız oluyor falan diye. denedim ama olmadı.
öyle ne zevki olacak falan demeyin. istiyom yaf.
öyle ne zevki olacak falan demeyin. istiyom yaf.
bir oyunda, hz adem i canlandırıyormuş Ferhan şensoy. hatta, "haydi, amasya elmaları bunlar" diye elma satıyormuş Şensoy. bilen var mı bu oyunu? ne zamandan biliyor bi de. adı falan.
saygılar.
saygılar.
bir arkadaşımın hesabı ele geçirildi. kendisi öğretmen, anladığım kadarıyla eski bir öğrencisi yapmış bu işi. notların intikamı sanırsam..
arkadaş bu duruma çok sinir olmuş. yeni bir hesap açmıştı zaten. ama hacklenen hesabından geçen gün benim sayfama yorum yazıldı. başkalarının sayfalarına da saçma sapan şeyler yazılıyormuş. çok hakaret içeren şeyler değil, ama dalga geçen ifadeler var. arkadaşım da eski adresinin duvarına "sende azıcık emeğim bile varsa, şu saçmalığı kes" gibi bi şeyler yazmış. iki hesap arası karşılıklı mesajlaşma da vardır sanırım. orada "hesabı hacklediğini" açıkça yazmış mıdır bilmiyorum ama, profil resmi bir kuru kafa, etrafında da "hacklenmiştir" gibi ifadeler var. iletiye de geçen "bu adres elimde hahaha" gibi bi şey yazmış çocuk.
bu durumda, arkadaş facebook a şikayet yazsa kaale alınır mı? daha önce de hacklenme soruları vardı ama, ayrıca sormamın nedeni, kendisinin açıkça bunu iletisinde yazmasından. çok açıkça ifade ediyor yani çocuk. ama ben, kendi sayfama yazdığı şeyi sildim, listemden de çıkardım. ek ilgi olarak diyorum :)
noolcak şimdi?
arkadaş bu duruma çok sinir olmuş. yeni bir hesap açmıştı zaten. ama hacklenen hesabından geçen gün benim sayfama yorum yazıldı. başkalarının sayfalarına da saçma sapan şeyler yazılıyormuş. çok hakaret içeren şeyler değil, ama dalga geçen ifadeler var. arkadaşım da eski adresinin duvarına "sende azıcık emeğim bile varsa, şu saçmalığı kes" gibi bi şeyler yazmış. iki hesap arası karşılıklı mesajlaşma da vardır sanırım. orada "hesabı hacklediğini" açıkça yazmış mıdır bilmiyorum ama, profil resmi bir kuru kafa, etrafında da "hacklenmiştir" gibi ifadeler var. iletiye de geçen "bu adres elimde hahaha" gibi bi şey yazmış çocuk.
bu durumda, arkadaş facebook a şikayet yazsa kaale alınır mı? daha önce de hacklenme soruları vardı ama, ayrıca sormamın nedeni, kendisinin açıkça bunu iletisinde yazmasından. çok açıkça ifade ediyor yani çocuk. ama ben, kendi sayfama yazdığı şeyi sildim, listemden de çıkardım. ek ilgi olarak diyorum :)
noolcak şimdi?
kardeşini seç diye bir site vardı, oradan vakti zamanında bir kardeş edindim. adı fatoş. annesi üvey, babası hapiste (neden bilmiyorum) 6 kardeşler, fatoş en büyükleri ve yedinci sınıfa gidiyor.
uzun zamandır mektuplaşıyoruz. kıyafet, kırtasiye malzemeleri, kitap yardımları yapıyorum. ama en önemlisi yazışıyoruz, anlaşıyoruz. her şey mükemmel. doğuda olduğu ve maddi olanakları çok kötü olduğu için ihtiyaçları oluyor haliyle. daha önce benden bir fotoğraf makinesi istemişti ve duyuru aracılığıyla bir yazar kardeşimiz eski bir fotoğraf makinesi vermişti, deliler gibi sevindi ona. son mektubu bugün geçti elime, benden bilgisayar istemiş. performans ödevleri oluyormuş, kütüphane evlerine ve okula çok uzakmış, annesi bu yüzden gitmesine çok izin vermiyormuş. çok utanarak yazmış zaten bu durumu. bilgisayarın ne kadar olduğunu falan bilmiyor, "sana nasıl kolay gelirse, hatta istersen laptop bile olur ablacım" demiş :)
şimdi, durumlar malum. elimde eski bir bilgisayar da yok. fatoşun internetle falan arası yok, zaten internet bağlantısı alacak durumları da yok. sadece word kullanabileceği bir bilgisayar istiyor. flash diski falan ben almayı düşünüyorum.
hani dedim ki, "bende bir bilgisayar var, eski bi şey, bunu saklayacağıma sevap kazanayım" derseniz, ne de güzel olur. haberleşiriz, ben adresi veririm, telefonlarını da veririm isterseniz, direkt o adrese göndeririz. kargo masraflarını karşılamaya hazırım. nasıl önerileriniz olur ki?
bir de bu duyuru üstte kalsa tabi, bir yol bulabilsek..
uzun zamandır mektuplaşıyoruz. kıyafet, kırtasiye malzemeleri, kitap yardımları yapıyorum. ama en önemlisi yazışıyoruz, anlaşıyoruz. her şey mükemmel. doğuda olduğu ve maddi olanakları çok kötü olduğu için ihtiyaçları oluyor haliyle. daha önce benden bir fotoğraf makinesi istemişti ve duyuru aracılığıyla bir yazar kardeşimiz eski bir fotoğraf makinesi vermişti, deliler gibi sevindi ona. son mektubu bugün geçti elime, benden bilgisayar istemiş. performans ödevleri oluyormuş, kütüphane evlerine ve okula çok uzakmış, annesi bu yüzden gitmesine çok izin vermiyormuş. çok utanarak yazmış zaten bu durumu. bilgisayarın ne kadar olduğunu falan bilmiyor, "sana nasıl kolay gelirse, hatta istersen laptop bile olur ablacım" demiş :)
şimdi, durumlar malum. elimde eski bir bilgisayar da yok. fatoşun internetle falan arası yok, zaten internet bağlantısı alacak durumları da yok. sadece word kullanabileceği bir bilgisayar istiyor. flash diski falan ben almayı düşünüyorum.
hani dedim ki, "bende bir bilgisayar var, eski bi şey, bunu saklayacağıma sevap kazanayım" derseniz, ne de güzel olur. haberleşiriz, ben adresi veririm, telefonlarını da veririm isterseniz, direkt o adrese göndeririz. kargo masraflarını karşılamaya hazırım. nasıl önerileriniz olur ki?
bir de bu duyuru üstte kalsa tabi, bir yol bulabilsek..
çok eskiden prehistorik diye bi oyun vardı. keyifle oynadığım bir oyundu. sonrasında pacman dan başka bir oyun oynamadım. oyun bilgim de çok yoktur zaten. prehistorik dediğim oyunda bir mağara adamı vardı, çeşitli dağ yollarından gidiyordu. oyunun zevki, dağ yollarında giderken bir yerlere vuruyordunuz, yiyecek çıkıyordu ya da gizli geçitler oluyordu gökyüzüne uzanan. farklı kestirme yollar buluyordunuz falan. hani kırk defa oynasan herbirinde farklı bir yol keşfedirdun. kocaman buzdolabını indiriyordun mideye.
onun gibi oyun arıyorum. erkeklerin ilgilendikleri bazı oyunlar var, yok köy kuruyorsun, ordu hazırlayıp saldırıyorsun falan, sevmiyorum böyle şeyleri. tek sevdiğim oyunu açıkladım size. belkim bi oyun tavsiyesinde bulunursunuz diye.
bir de, indiriliyorsa oyun, basit bir kurumu olmalı tabi. şahsen karışık işlerden hazzetmem, futboldaki ofsayt kuralını da anlamadım zaten.
onun gibi oyun arıyorum. erkeklerin ilgilendikleri bazı oyunlar var, yok köy kuruyorsun, ordu hazırlayıp saldırıyorsun falan, sevmiyorum böyle şeyleri. tek sevdiğim oyunu açıkladım size. belkim bi oyun tavsiyesinde bulunursunuz diye.
bir de, indiriliyorsa oyun, basit bir kurumu olmalı tabi. şahsen karışık işlerden hazzetmem, futboldaki ofsayt kuralını da anlamadım zaten.
bunu biz çok yemeyiz. alışkanlığımız değil. çok küçükken davet edildiğim bir yerde yediğimi hatırlıyorum, yapraklarını kemiriyorduk, eğlenceli gelmişti. dün de gördüm, yiyeyim dedim. ama bunun yaprakları kemirilmiyordu. yaprakları ele alınca, sadece kök tarafına yakın yerde azıcık beyazlık duruyordu, onu kemirdim. bir de, "enginar dolması" kıvamında yapılmış, o yaprakların arasında bildiğin dolma içi duruyordu, yaprakları midye dolma gibi kullanmak zorunda kaldım bu yüzden.
ama sonunda, bütün yapraklar kenara ayrıldıktan sonra, kök kısmını yemem gerektiğini, asıl faydalı olanın orası olduğunu söylediler. hadi tadı fena değil de, karşıda resmen pilava düşmüş bir deniz anası görüntüsü vardı. yiyemedim. zaten pilavı yaprak aralarından dene dene yediğim için de doymadım.
enginar yemeği böyle bi şey midir?
öyleyse yapraklı olarak dolmasının yapılması mantıksız değil midir? (yapraklarda çok bi numara yok sonuçta)
sadece kök kısmını alıyorlarmış, ondan yemek yapıyorlarmış, en mantıklı versiyonu bu değil midir? peki, onun tadı nasıl olur?
hayatımda ikinci enginar yeyişimdi, bi görüş alayım dedim.
ama sonunda, bütün yapraklar kenara ayrıldıktan sonra, kök kısmını yemem gerektiğini, asıl faydalı olanın orası olduğunu söylediler. hadi tadı fena değil de, karşıda resmen pilava düşmüş bir deniz anası görüntüsü vardı. yiyemedim. zaten pilavı yaprak aralarından dene dene yediğim için de doymadım.
enginar yemeği böyle bi şey midir?
öyleyse yapraklı olarak dolmasının yapılması mantıksız değil midir? (yapraklarda çok bi numara yok sonuçta)
sadece kök kısmını alıyorlarmış, ondan yemek yapıyorlarmış, en mantıklı versiyonu bu değil midir? peki, onun tadı nasıl olur?
hayatımda ikinci enginar yeyişimdi, bi görüş alayım dedim.
ilkokul çocuklarının, basit hareketler ile eşlik edebileceği şarkılar arıyorum.
misal, barış manço-anlıyorsun değil mi
misal, eskilerden "olmaz olsun" şarkıları.
sözler sevgi, barış gibi konularla alakalı, müzik hareketli olabilir. aklına gelen yazsın bi şeyler please ltf merss
misal, barış manço-anlıyorsun değil mi
misal, eskilerden "olmaz olsun" şarkıları.
sözler sevgi, barış gibi konularla alakalı, müzik hareketli olabilir. aklına gelen yazsın bi şeyler please ltf merss
gaziemir den mötbe ye gideceğim. ege üniversitesi kampüsünün içindeymiş sanırsam. ama ben kampüse bile nasıl gideceğimi bilmiyorum.
nedir?
nedir?
hani koca bir kafa olup noktaları yiyorduk, hayalet oluyordu, kenardaki noktaları yiyince etkisiz oluyorlardı falan. okan bayülgen in programında jenerikte de kullanılmıştı sanırım. vikvikvik diye noktaları yiyip level atlanıyordu.
canım sıkılınca çok oynadığım bi oyundu, ama adını hatırlamıyorum
edit: demek uzun süredir canım sıkılmamış :)
canım sıkılınca çok oynadığım bi oyundu, ama adını hatırlamıyorum
edit: demek uzun süredir canım sıkılmamış :)
7 yaş grubu canlandıracak. 5-6 kişi oynayacaklar. çok uzun olmaması, şirin bi şey olması gerekiyor.
hangisini tavsiye edersiniz? benim aklıma gelen fıkralar sadece diyaloglardan oluşuyor, sahneleme için uygun değiller.
hangisini tavsiye edersiniz? benim aklıma gelen fıkralar sadece diyaloglardan oluşuyor, sahneleme için uygun değiller.
filmi ilk kez izledim ve fena halde tırstım, kapattım tv yi.
muhtemelen sonunda o sarı saçlı göbeği açık hatunumuzun bütün arkadaşları ölecek (iki tanesi ölmüştü ben tv yi kapattığımda)
ama sonunu merak ettim. sözlükte başlığa baktım, meğersem buradaki birkaç kişi aynıymış, falan.. ama sonunda ne olacak? bu hatun kızımız da ölecek mi, yoksa polisler falan gelecek mi, öyle mi bitecek?
filmin tadı böyle olmaz biliyorum ama, izleyemiyorum da korkudan.
muhtemelen sonunda o sarı saçlı göbeği açık hatunumuzun bütün arkadaşları ölecek (iki tanesi ölmüştü ben tv yi kapattığımda)
ama sonunu merak ettim. sözlükte başlığa baktım, meğersem buradaki birkaç kişi aynıymış, falan.. ama sonunda ne olacak? bu hatun kızımız da ölecek mi, yoksa polisler falan gelecek mi, öyle mi bitecek?
filmin tadı böyle olmaz biliyorum ama, izleyemiyorum da korkudan.
sorum size,
ales başvuru klavuzunda şöyle bir soru var; "sınava giriş amacı" diyor. Halbuse ben, yüksek lisans yapmış biri olarak hem doktoraya, hem de asistanlığa başvurmak istiyorum. şimdi, üç seçenekten birini işaretleyiniz diyor. "akademik personel olmak" "lisansüstü eğitime başvurmak" ve "diğer" seçeneği var. ilk ikisini de istiyorum galiba ben? hem doktora, hem de akademik personel olamk için kullanacağım puanımı? ee, neyi işaretlicem yahu?
ales başvuru klavuzunda şöyle bir soru var; "sınava giriş amacı" diyor. Halbuse ben, yüksek lisans yapmış biri olarak hem doktoraya, hem de asistanlığa başvurmak istiyorum. şimdi, üç seçenekten birini işaretleyiniz diyor. "akademik personel olmak" "lisansüstü eğitime başvurmak" ve "diğer" seçeneği var. ilk ikisini de istiyorum galiba ben? hem doktora, hem de akademik personel olamk için kullanacağım puanımı? ee, neyi işaretlicem yahu?
efem, ales için izmir de bu adrese gideceğim. daha önce üds için gitmişliğim vardı buca'da bir adrese. buca eğitim fakültesine yakın bir yer. bu adres yine orası değil mi?
izmir'de ösym'ye işi düşen için sorulmuş bir sorudur.
izmir'de ösym'ye işi düşen için sorulmuş bir sorudur.
okullar tatil mi, bunu merak ediyorum en çok. dedikodu halinde yayıldı etrafa ama, nedir işin doğrusu?
"9 eylül üniversitesi izmir meslek yüksekokulu buca eğitim fakültesi kampüsü/ buca /b blok"
adres bu. şimdi, bu adrese ulaşmak için, buca dolmuşlarına binsem, dolmuşun yanından geçtiği fakülte burası mıdır? bir de dolmuştan meydanda inilip yürüyerek gidilen bir yer vardı, orası mı yoksa?
bu yerleri bilenlere yönelik bir soru oldu ama, naapıyım.. kader kısmet..
adres bu. şimdi, bu adrese ulaşmak için, buca dolmuşlarına binsem, dolmuşun yanından geçtiği fakülte burası mıdır? bir de dolmuştan meydanda inilip yürüyerek gidilen bir yer vardı, orası mı yoksa?
bu yerleri bilenlere yönelik bir soru oldu ama, naapıyım.. kader kısmet..
bugün trt de günbegün programında da bahsetmişler. meşhur bir otmuş. nazilli'de, uyucak-kayran dağı tarafında yetiştiriliyormuş bu ot. annem çok merak ediyor, bi sorayım bakayım dedim. bilen varsa, selam ederim..
kısaca özet bu. ama ayrıntıları da vereyim,
özel sanat eğitimi verdiğim bir gruplar arasında, küçüklerden oluşan bir grupta, söz konusu öğrencim. henüz 9 yaşında erkek öğrenci. eğittiğim alanda oldukça başarılı. ama okuldaki derslerinde çok kötüymüş. ders verdiğim yer onun okulu, dolayısıyla çok karşılaşıyoruz.
başlarda sürekli benim sevdiğim tarz espriler, duruşlar sergiliyordu. sonra çaktırmamaya çalışarak evli olup olmadığımı sordu. nasıl üniversite okuduğumu falan. sonra değişti duruşu. ben sınıfı susturmaya çalışsam, bana kıyamıyor, kızıyor insanlara. gözü hep bende. son zamanlarda, misal ses çalışması yaparken, şiirin içinde "güzeller güzeli" gibi bir tabir varsa, bana dönüp okuyor birkaç defa. "tamam" diyorum. "lütfen bir daha okuyayım" diyor falan :) bunun gibi çok örneğimiz var. bakışları bile değişti çocuğun :)
fiziksel bir temasta bulunmaya çalışmıyor. sadece benim davranışlarımı da kendince yontuyor. psikoloji eğitimi aldım ama, bu konuyu sadece arkadaşlarımdan anı olarak duyardım :)
çocukla ilgilenmeyeyim mi, küçük olduğunu vurgulayayım mı? bunlar gereksiz gibi geldi bana.
edit: olayı abartmış değilim. sadece onu kıracak şeyler yapmaktan, küçücük psikolojisini olumsuz etkilemekten çekiniyorum. o kadar şeker bi şey ki :) sarılıp öpesim geliyor, zor tutuyorum kendimi :)
özel sanat eğitimi verdiğim bir gruplar arasında, küçüklerden oluşan bir grupta, söz konusu öğrencim. henüz 9 yaşında erkek öğrenci. eğittiğim alanda oldukça başarılı. ama okuldaki derslerinde çok kötüymüş. ders verdiğim yer onun okulu, dolayısıyla çok karşılaşıyoruz.
başlarda sürekli benim sevdiğim tarz espriler, duruşlar sergiliyordu. sonra çaktırmamaya çalışarak evli olup olmadığımı sordu. nasıl üniversite okuduğumu falan. sonra değişti duruşu. ben sınıfı susturmaya çalışsam, bana kıyamıyor, kızıyor insanlara. gözü hep bende. son zamanlarda, misal ses çalışması yaparken, şiirin içinde "güzeller güzeli" gibi bir tabir varsa, bana dönüp okuyor birkaç defa. "tamam" diyorum. "lütfen bir daha okuyayım" diyor falan :) bunun gibi çok örneğimiz var. bakışları bile değişti çocuğun :)
fiziksel bir temasta bulunmaya çalışmıyor. sadece benim davranışlarımı da kendince yontuyor. psikoloji eğitimi aldım ama, bu konuyu sadece arkadaşlarımdan anı olarak duyardım :)
çocukla ilgilenmeyeyim mi, küçük olduğunu vurgulayayım mı? bunlar gereksiz gibi geldi bana.
edit: olayı abartmış değilim. sadece onu kıracak şeyler yapmaktan, küçücük psikolojisini olumsuz etkilemekten çekiniyorum. o kadar şeker bi şey ki :) sarılıp öpesim geliyor, zor tutuyorum kendimi :)
bunu arıyorum. bir word belgem var, kenarına sevimli duracak çiçekler, kelebekler falan yapıştırmak istiyorum. google da nasıl aratacağım onları? word art diyerek mi? direkt kopyala yapıştır usulü kullanacağım şeyler bunlar, yeterince anlaşıldı sanırım?
şimdi, sözsüz oyunumuz pandomim i hepiniz hatırlarsınız. yüzler beyaz olur, çizgili kıyafet giyilir ve sahnede bir oyun oynanır. içinde cam varmış gibi yapmak, yürüyormuş gibi yapmak, birden çok sevinmek ve çok üzüntülü olmak gibi klişelerin olduğu oyunlardır bunlar.
bunlardan bi tane belirlemeli, bir grup için kareografi yapmalıyız. bir senaryo akışı lazım bize. adam sahneye gelsin, seyircilere selam versin, ve sonra.. sonra ne olsun? konuşma olmadan, içinde evrensel mesajlar da olabilesi bir akış aramaktayız.
kendinizi bir pandomimci olarak düşünün. beş dakikalık bir oyun çıkaracaksınız. konuşmadan, abartılı mimiklerle nasıl bir oyun sergilersiniz? ki bu oyun izlensin, bir akış olsun, klasik pandomim hareketleri kullanılsın, seyirci eğlensin.
hitap edilen kesim yani seyirci çocuklar değil, ama çocuklar olarak düşünürsek daha yardımcı olur. çünkü pandomimde hayatın sırları ya da lenin alayışı üzerine bi şeyler söylenemez pek tabiki.
bekliyorum, hayal gücünü konuşturacak olan herkese de sonsuz saygı duyuyorum..
bunlardan bi tane belirlemeli, bir grup için kareografi yapmalıyız. bir senaryo akışı lazım bize. adam sahneye gelsin, seyircilere selam versin, ve sonra.. sonra ne olsun? konuşma olmadan, içinde evrensel mesajlar da olabilesi bir akış aramaktayız.
kendinizi bir pandomimci olarak düşünün. beş dakikalık bir oyun çıkaracaksınız. konuşmadan, abartılı mimiklerle nasıl bir oyun sergilersiniz? ki bu oyun izlensin, bir akış olsun, klasik pandomim hareketleri kullanılsın, seyirci eğlensin.
hitap edilen kesim yani seyirci çocuklar değil, ama çocuklar olarak düşünürsek daha yardımcı olur. çünkü pandomimde hayatın sırları ya da lenin alayışı üzerine bi şeyler söylenemez pek tabiki.
bekliyorum, hayal gücünü konuşturacak olan herkese de sonsuz saygı duyuyorum..
bankaya para yatırılıyor, randevu alınıyor, gidilip formla teslim ediliyor. bu tamam. lakin iş yerinden izin alacağım teslim için. ne kadar sürer ki? bana iki dakikalık iş gibi geldi de..
ps: izmirdeyim, gaziemirden gideceğim başvuruya. hani şu merkeze gidin, şurası yakın diyecek olan varsa da tavsiyeleri seve seve dinlerim.
buraya baktıysanız duyuruyu sonuna kadar okumuşsunuz demek ki. teşekkürler :)
ps: izmirdeyim, gaziemirden gideceğim başvuruya. hani şu merkeze gidin, şurası yakın diyecek olan varsa da tavsiyeleri seve seve dinlerim.
buraya baktıysanız duyuruyu sonuna kadar okumuşsunuz demek ki. teşekkürler :)
hâlâ kapalı mı? şehir dışından misafir geldi de, boşuna götürmeyeyim diyorum? var mıdır bugünlerde giden?
mümkün müdür?
bir cd yi bu kasete kopyalama lazım. nerde yapılır ki bu? herhangibir "cd den kasete aktarılır" yazısı gördüğüm fotoğrafçı yapar mı bunu?
lütfen acil cevap..
lütfen acil cevap..
ilginç bir rahatsızlığım var. konuşurken, misal "şunu masaya koy, üstünü ört" diyeceksem, şunu masaya ört, üstünü sakla" ya da "şuna bak" diyeceksem "buna şak" diyorum :))
başlarda bu komik gelmişti, ama gitgide sıklaşmaya başladı. son üç yıldır daha sık oluyor. aynı durum yazarken de söz konusu. bir kelimeyi ısrarla başka şekilde yazıyorum. artık sinir olmaya başladım. diyelim ki kelimeyi yazarken "aslında" yerine "aklında" yazdım, kelimeyi siliyorum, bir daha yazıyorum, yine "aklında" yazmışım.
psikoloji eğitimi aldım, freud un dil sürçmeleri hakkındaki fikirlerini falan biliyorum. ama bu bazı konudaki kelimelere yönelik bir tutum değil. on dakikalık bir konuşmada en azından beş tane hata yapıyorum.
yönetici konumum var, yüzlerce kişiye seminer veriyorum. beni nasıl zorluyor, anlatamam. geçenlerde bir hastada böyle bir sorun olduğunu duydum. duyduğu ve anladığı halde yanlış yazıyormuş biri, hastalığının adını hatırlayamadı ama hasta yakını. o zaman aklıma geldi, başkalarında da olabilir bu yahu, dedim ve ahanda yazdım size.
ne dersiniz? ölecek miyim? salak mıyım yoksa?
başlarda bu komik gelmişti, ama gitgide sıklaşmaya başladı. son üç yıldır daha sık oluyor. aynı durum yazarken de söz konusu. bir kelimeyi ısrarla başka şekilde yazıyorum. artık sinir olmaya başladım. diyelim ki kelimeyi yazarken "aslında" yerine "aklında" yazdım, kelimeyi siliyorum, bir daha yazıyorum, yine "aklında" yazmışım.
psikoloji eğitimi aldım, freud un dil sürçmeleri hakkındaki fikirlerini falan biliyorum. ama bu bazı konudaki kelimelere yönelik bir tutum değil. on dakikalık bir konuşmada en azından beş tane hata yapıyorum.
yönetici konumum var, yüzlerce kişiye seminer veriyorum. beni nasıl zorluyor, anlatamam. geçenlerde bir hastada böyle bir sorun olduğunu duydum. duyduğu ve anladığı halde yanlış yazıyormuş biri, hastalığının adını hatırlayamadı ama hasta yakını. o zaman aklıma geldi, başkalarında da olabilir bu yahu, dedim ve ahanda yazdım size.
ne dersiniz? ölecek miyim? salak mıyım yoksa?
izmirde ikamet ediyorum. sıklıkla karşılaştığım bir problem, dolmuş şöförünün bazen son durağa kadar gitmemesi, yolun yarısında (artık yeni yolcu alamayacağı bir yarıda) yolcuları aynı yöne giden başka bir dolmuşa sevk etmesi. kibarlıkla "abla-abi bi öndeki dolmuşa geçseniz" diyolar, kıramıyor insan. bu akşam ise genç, kendinden fazla emin şöförümüz bir yerde durdu, öndeki dolmuşa, hadi, dedi. ben müzik dinliyordum, kulaklıkları çıkarana kadar anlamadım durumu. derken öndeki şöför kabul etmedi almayı, biz sahipsiz gibi kaldık anlayacağınız, sonra yeniden bindi millet aynı dolmuşa. birkaç dakika sonra bir başka dolmuşa bindirdi eleman bizi. biri kızacak oldu, "fren bozuk karrdeşim" dedi, ki her yemini ederim, yok böyle bi şey. şikayet ederim dedi adam, "git al plakayı, et hadi nereye etceksen" dedi bu sefer de eleman.
şimdi,
ben plakayı aldım ve inanılmaz sinirliyim. kime, nasıl şikayet edebilirim bu gerzeği? internetten şikayet ortamı olursa daha iyi olur tabi ama kaale alınır mı bilmiyorum.
sevgiler.
şimdi,
ben plakayı aldım ve inanılmaz sinirliyim. kime, nasıl şikayet edebilirim bu gerzeği? internetten şikayet ortamı olursa daha iyi olur tabi ama kaale alınır mı bilmiyorum.
sevgiler.