sorumu açıklayayım.
sevdiğim insandan soğumamak için o insan tuvaletten çıkmışsa ben hemen tuvalete giremiyorum, isterse haftalık çişim olsun, "şimdi tuvalet pis kokmuştur da, tam temizlenmemişse iğrençlik görürüm de o insandan soğurum." diye giremiyorum. durum böyle.
tuhaf mıyım? siz girebiliyor musunuz öyle pat diye?
sevdiğim insandan soğumamak için o insan tuvaletten çıkmışsa ben hemen tuvalete giremiyorum, isterse haftalık çişim olsun, "şimdi tuvalet pis kokmuştur da, tam temizlenmemişse iğrençlik görürüm de o insandan soğurum." diye giremiyorum. durum böyle.
tuhaf mıyım? siz girebiliyor musunuz öyle pat diye?
şimdi birinci dereceden, iki çocuklu bir akrabanız var.
siz onların evine gidiyorsunuz, yatılı kalacak kadar samimisiniz bu arada, ve o akrabanız bazı sebeplerden ötürü kendi evinde çok tutumlu. misal tek tip içecek, tek tip çerez, tek tip meyveler (elma-mandalina gibi klasik meyveler), iki çeşit yemekler, yemeklerin yanında da varsa ek olarak neredeyse herkese yetmeyecek derecede yapılmış çeşitli yan gıdalar (salata, sos, garnitür vs.) var evde. evin çocukları bile bu tutuma alışmış vaziyette. misal salata varsa sos yok, sos varsa cacık yok, tatlı varsa x yok.
neyse, şimdi bu akrabanız çocuklarıyla size geliyor, yatılı olarak.
sizin evde ise o tutumluluklarından eser kalmıyor. misal dolapta 3 çeşit peynir varsa, yanına dördüncüsü de koyulsun istiyor.
kahvaltıda sosis/nugget + 77 çeşit kahvaltı çeşiti olmasına rağmen dolaptaki tüm çeşitleri de sofraya koymak istiyor. çocuklar "ben salam olmadan kahvaltı yapmam" deyince dolabınızdaki açılmamış salam paketini de açıyorlar.
çocukları kendi evlerinde tek tip fanta türü içecek içmeye alışmışken sizin dolabınızda bulunan vişne suyunu da, elma suyunu da, gazozu da, kolayı da, meyve suyunu da içmek istedikleri için hepsinin kapağını açıyorlar. meyveleri yarım yiyip kalanını dişliyorlar, kuruyemişleri tabağında duruyorken mısır patlatmak istiyorlar vs.
kendi evlerinde iki kişiye yetmeyen bir yiyeceği 7 kişiye hazırlarken, sizin evde 10 kişiye yetecek şeyi sadece kendi çocuklarının önüne koyuyor.
kısacası siz "bu ayrı tür yiyecekler farklı günlerde yenmesi için" düşüncesiyle bir daha alışveriş yapmamak için dolabınızda stok yapıyorken bu "tutumlu" aile resmen bütün bunları talan ediyor.
yorumunuz nedir bu olaya?
siz onların evine gidiyorsunuz, yatılı kalacak kadar samimisiniz bu arada, ve o akrabanız bazı sebeplerden ötürü kendi evinde çok tutumlu. misal tek tip içecek, tek tip çerez, tek tip meyveler (elma-mandalina gibi klasik meyveler), iki çeşit yemekler, yemeklerin yanında da varsa ek olarak neredeyse herkese yetmeyecek derecede yapılmış çeşitli yan gıdalar (salata, sos, garnitür vs.) var evde. evin çocukları bile bu tutuma alışmış vaziyette. misal salata varsa sos yok, sos varsa cacık yok, tatlı varsa x yok.
neyse, şimdi bu akrabanız çocuklarıyla size geliyor, yatılı olarak.
sizin evde ise o tutumluluklarından eser kalmıyor. misal dolapta 3 çeşit peynir varsa, yanına dördüncüsü de koyulsun istiyor.
kahvaltıda sosis/nugget + 77 çeşit kahvaltı çeşiti olmasına rağmen dolaptaki tüm çeşitleri de sofraya koymak istiyor. çocuklar "ben salam olmadan kahvaltı yapmam" deyince dolabınızdaki açılmamış salam paketini de açıyorlar.
çocukları kendi evlerinde tek tip fanta türü içecek içmeye alışmışken sizin dolabınızda bulunan vişne suyunu da, elma suyunu da, gazozu da, kolayı da, meyve suyunu da içmek istedikleri için hepsinin kapağını açıyorlar. meyveleri yarım yiyip kalanını dişliyorlar, kuruyemişleri tabağında duruyorken mısır patlatmak istiyorlar vs.
kendi evlerinde iki kişiye yetmeyen bir yiyeceği 7 kişiye hazırlarken, sizin evde 10 kişiye yetecek şeyi sadece kendi çocuklarının önüne koyuyor.
kısacası siz "bu ayrı tür yiyecekler farklı günlerde yenmesi için" düşüncesiyle bir daha alışveriş yapmamak için dolabınızda stok yapıyorken bu "tutumlu" aile resmen bütün bunları talan ediyor.
yorumunuz nedir bu olaya?
sorduğunuz sorulara nasıl cevaplar gelsin istersiniz;
a) kesin bilgi içeren türden mi,
b) "sorum yeter ki havada kalmasın, fikri olanlar da yazsın." türünden mi?
a) kesin bilgi içeren türden mi,
b) "sorum yeter ki havada kalmasın, fikri olanlar da yazsın." türünden mi?
şimdi bir kişi arıyorum. bu benim liseden bir arkadaşımmış, hatta o kişiye göre oldukça samimiymişiz, evimize konuk etmişiz ve hatta bizde yatılı da kalmış. gelin görün ki ben bunun sadece ismini, nereli olduğunu ve nerede yaşadığını (hatta şu an aynı mahalledeyiz ama açık adresini bilmiyorum) biliyorum ama soyadını bilmiyorum. ben çocuğu hiç hatırlamıyorum ama bu genç, anneme "siz meb'in annesisiniz, değil mi? bla bla" diye yukarıdaki ayrıntıları vermiş. annem de bana aktardı ama soyadı olmadan facebook'tan da göremiyorum.
kısacası nasıl bulabilirim bu arkadaşı?
hepsinden öte aklıma takıldı, daha çok o yüzden bulmak istiyorum. bulamazsam hiçbir şeyden zevk almam :(
kısacası nasıl bulabilirim bu arkadaşı?
hepsinden öte aklıma takıldı, daha çok o yüzden bulmak istiyorum. bulamazsam hiçbir şeyden zevk almam :(
şimdi az önce fark ettim. baızlarına gönderdiğim mesajda iki siyah tik, ama hemen geri dönen bir arkadaşımda çift mavi tik oluyor. bu, o mesajın okunduğu anlamına mı geliyor yoksa?
not: caps eklendi.
not 2: bazı arkadaşlarımın da başına gelmiş.
not 3: benimki anroid, arkadaşlarımın ki android + nokia symbian.
not: caps eklendi.
not 2: bazı arkadaşlarımın da başına gelmiş.
not 3: benimki anroid, arkadaşlarımın ki android + nokia symbian.
yepyeni, gıcır gıcır, altyapısı ile modern zamanları yansıtan bir şarkıya "buram buram 90'lar kokuyor" demenin, "bu şarkı tam 80'lik" demenin kafası nedir?
dinleyicilerin eserleri kafalarına göre yorumlamasında hep bu aklıma geliyor: static.fjcdn.com
dinleyicilerin eserleri kafalarına göre yorumlamasında hep bu aklıma geliyor: static.fjcdn.com

şimdi, anahtar kelimeleri mi yanlış yazdım bilmiyorum ama google'da istediğim şeyleri bulamadım.
ben diyelim ki ikinci el x markasının y modelini buldum bir siteden.
a. benim bu telefonu almamla karşılaşacağım ne gibi riskler var?
b. bu ürünün, yurtiçi alışverişinden gelen bir kargo gibi gelmesi imkansız mı?
c. yine telefon kaydı yaptırmak zorunda mıyım pasaport ile?
ben diyelim ki ikinci el x markasının y modelini buldum bir siteden.
a. benim bu telefonu almamla karşılaşacağım ne gibi riskler var?
b. bu ürünün, yurtiçi alışverişinden gelen bir kargo gibi gelmesi imkansız mı?
c. yine telefon kaydı yaptırmak zorunda mıyım pasaport ile?
mesela sizinle ilgisi yok olay, tamamen birinci ve ikinci şahıs(lar) arasında geçiyorken sizin üçüncü şahıs olarak, onların da pek umrunda olmayarak kendinizi yiyip bitirdiğiniz bir konu var mı?
somutlaştırayım bir.
mesela;
- iphone kullananlara, yeni bir iphone almak için kendini neredeyse pazarlayacak insanlara ve bunu normalleştirmelerine aşırı bir gıcıklığım var.
- "orijinalinden iyi olan coverlar" diyip yorum yapanları bir kaşık suda boğabilirim.
- bir de müzik türleri metal, rock olanlar var ki şarkı önerisi isteseniz hemen listenizi metal eserlerle doldururlar, buna da ölüyorum ben.
- starbucks'ı anlamsızca övenleri görmek.
somutlaştırayım bir.
mesela;
- iphone kullananlara, yeni bir iphone almak için kendini neredeyse pazarlayacak insanlara ve bunu normalleştirmelerine aşırı bir gıcıklığım var.
- "orijinalinden iyi olan coverlar" diyip yorum yapanları bir kaşık suda boğabilirim.
- bir de müzik türleri metal, rock olanlar var ki şarkı önerisi isteseniz hemen listenizi metal eserlerle doldururlar, buna da ölüyorum ben.
- starbucks'ı anlamsızca övenleri görmek.
ben bu kitabı okuma listeme eklemiştim. geçen bir kitapçıda kitabın arka kapak yazısına bakarken jack london'ın kitap hakkında yazdıklarını okudum ve "...martin eden işte bu yüzden öldü..." gibi bir cümleyle karşılaştım ve o an yayınevine tonlarca küfredecektim neredeyse.
yahu bu spoiler değil mi? şimdi ben bu kitabı nasıl okuyacağım?
yahu bu spoiler değil mi? şimdi ben bu kitabı nasıl okuyacağım?
çok sevdiğim bir dostum var.
bir hafta sonra doğum günü ancak ne alacağımı bilemiyorum.
bir de mali açıdan sıkıntılıyım, sadece 40-50 tl'lik bir şey alabilirim ne yazık ki. ne önerirsiniz ki?
bir hafta sonra doğum günü ancak ne alacağımı bilemiyorum.
bir de mali açıdan sıkıntılıyım, sadece 40-50 tl'lik bir şey alabilirim ne yazık ki. ne önerirsiniz ki?
nedir ya o şarkının adı? bulamadım bir yerde.
yoksa var mı bunun ince bir ayarı?
ben her fincan için iki çay kaşığı kahve + fincan başına iki küp şeker atıyorum, ocağın küçük gözünde kısık ateşte köüpürüp taşar gibi olana kadar karıştırıyorum. sonra da biraz daha kaynayınca fincanlara boşaltıyorum.
ama köpük olmuyor, neden? bir de neden dışarıdaki kahvelerden daha kötü geliyor?
ben her fincan için iki çay kaşığı kahve + fincan başına iki küp şeker atıyorum, ocağın küçük gözünde kısık ateşte köüpürüp taşar gibi olana kadar karıştırıyorum. sonra da biraz daha kaynayınca fincanlara boşaltıyorum.
ama köpük olmuyor, neden? bir de neden dışarıdaki kahvelerden daha kötü geliyor?
sanki rocky/rambo film müziği gibi.
bulamadım da bir yerde.
hani, şu "onlarca akıllı telefon sadece 1 tl - 36 ay taksitle" diye adlandırılan reklamdan bahsediyorum.
bulamadım da bir yerde.
hani, şu "onlarca akıllı telefon sadece 1 tl - 36 ay taksitle" diye adlandırılan reklamdan bahsediyorum.
mesela elimde şifreli bir rar dosyası var. ben şifresini biliyorum ama artık bir daha o dosyanın şifre sormasını istemiyorum.
bu mümkün mü?
bu mümkün mü?
biraz iç dökmeye benzeyecek, uzun olacak ama anlatma ihtiyacı duyuyorum.
ben oldum olası, eğer o şey benden başkasını etkilemeyecekse hiçbir şeye hayır diyemiyorum. bu konuda çok yumuşak başlıyım, hemen eziliyorum milletin istekleriyle. hem karşımdakini üzmemeye çalışıyorum, hem ona faydam dokunsun ki mutlu olsun istiyorum ama sonuçta ne olursa olsun hep ben üzülüyorum. bu özelliğimden dolayı geçmişten günümüze hep peçete gibi kullan-at bir yapıda oldum millet için. sevdiklerimin gözünde bile böyle olmam beni daha da yıpratıyor, üzüyor ve hep mutsuz olmama neden oluyor.
senelerdir dostsuzdum ta ki üniversiteye gelene kadar. yurtta çok sevdiğim insanlarla tanıştım. ama genel olarak görüyorum ki bu dostlukta bile çıkar ilişkileri var. kimse sınrlarını esnetmiyor, "biraz da burnumdan kıl aldırayım canım" demiyor kendileri haksız olduklarında bile. üstelik bu ilişkiye "dostluk" adını veren bir tek ben varım.
neyse, böyle olmasına rağmen bu "dost"larım, en çok vakit geçirdiğim dostlarım yurttan eve çıkma kararı aldılar. yalnız burada iki sorun var:
1. kendileri buna son anda karar verdiler. ve hiçbir şekilde "eve çıkarız" filan demiyorlardı önceden. hatta içlerinden biri, en çok takıldığımız arkadaşımızdan biri "o adamlarla eve çıkılmaz. güvenmiyorum bile" tarzında açıklamalar yapan biriydi gizliden gizliye. şimdi bu arkadaş sırf eve çıkmak kendisi için uygun olacak diye hem bu işe destek verdi hem de tükürdüğünü yaladı ve diğerleriyle eve çıkma kararı aldı. ve beni yoksaydılar. en sonunda da beni ikna etmeye çalıştılar.
2. bir de kyk'da olduğumuz için fiyat ve kalite olarak en rahat yerdeyiz. şimdi onlara uygun olan durum bir tek bana ekonomik anlamda daha pahalıya mal olacak. senelerdir kendi evimde hazır sofraya oturmadım. hep ben yemek hazırladım evde.
yurtta rahat rahat her şeyim hazırken, fatura-yemek-diğer ev masrafları derdi yokken, onların teklifini kabul ederek bu rahatlıkları ayağımla teptim. o allah'ın belası yumuşak yüzlülüğüm beni yine zora sokacak. eylülün 15'inde okullar açılacak ve biz hala ev bulamadık...
yine başkasının rahatlığı için kendi rahatlığımı bok ettim...
yazdıklarımdan ne anlarsınız bilmiyorum ama durum böyle işte...
ben oldum olası, eğer o şey benden başkasını etkilemeyecekse hiçbir şeye hayır diyemiyorum. bu konuda çok yumuşak başlıyım, hemen eziliyorum milletin istekleriyle. hem karşımdakini üzmemeye çalışıyorum, hem ona faydam dokunsun ki mutlu olsun istiyorum ama sonuçta ne olursa olsun hep ben üzülüyorum. bu özelliğimden dolayı geçmişten günümüze hep peçete gibi kullan-at bir yapıda oldum millet için. sevdiklerimin gözünde bile böyle olmam beni daha da yıpratıyor, üzüyor ve hep mutsuz olmama neden oluyor.
senelerdir dostsuzdum ta ki üniversiteye gelene kadar. yurtta çok sevdiğim insanlarla tanıştım. ama genel olarak görüyorum ki bu dostlukta bile çıkar ilişkileri var. kimse sınrlarını esnetmiyor, "biraz da burnumdan kıl aldırayım canım" demiyor kendileri haksız olduklarında bile. üstelik bu ilişkiye "dostluk" adını veren bir tek ben varım.
neyse, böyle olmasına rağmen bu "dost"larım, en çok vakit geçirdiğim dostlarım yurttan eve çıkma kararı aldılar. yalnız burada iki sorun var:
1. kendileri buna son anda karar verdiler. ve hiçbir şekilde "eve çıkarız" filan demiyorlardı önceden. hatta içlerinden biri, en çok takıldığımız arkadaşımızdan biri "o adamlarla eve çıkılmaz. güvenmiyorum bile" tarzında açıklamalar yapan biriydi gizliden gizliye. şimdi bu arkadaş sırf eve çıkmak kendisi için uygun olacak diye hem bu işe destek verdi hem de tükürdüğünü yaladı ve diğerleriyle eve çıkma kararı aldı. ve beni yoksaydılar. en sonunda da beni ikna etmeye çalıştılar.
2. bir de kyk'da olduğumuz için fiyat ve kalite olarak en rahat yerdeyiz. şimdi onlara uygun olan durum bir tek bana ekonomik anlamda daha pahalıya mal olacak. senelerdir kendi evimde hazır sofraya oturmadım. hep ben yemek hazırladım evde.
yurtta rahat rahat her şeyim hazırken, fatura-yemek-diğer ev masrafları derdi yokken, onların teklifini kabul ederek bu rahatlıkları ayağımla teptim. o allah'ın belası yumuşak yüzlülüğüm beni yine zora sokacak. eylülün 15'inde okullar açılacak ve biz hala ev bulamadık...
yine başkasının rahatlığı için kendi rahatlığımı bok ettim...
yazdıklarımdan ne anlarsınız bilmiyorum ama durum böyle işte...
klavyeyle bir şeyler yazarken dizüstü bilgisayarımın cd sürücüsü aniden açılıyor. sanki kısayol atamışım da onu gerçekleştiriyormuş gibi.
çözümünü bilen var mı?
işletim sistemim: windows 8.1
exper, marka.
çözümünü bilen var mı?
işletim sistemim: windows 8.1
exper, marka.
Yine anket gibi oldu ama benim bunu sormamdaki amaç farklı. Diyelim ki ünlü, başarılı bir şahsiyetin kayıtsız şartsız tüm bilgi birikimine, "kendini geliştirmekle kazanılan özellikler"ine (mesela yabancı dil vs.) sahip olacaksınız. Bu kim olurdu?
Ya da atıyorum bu şahıs Dostoyevski gibi edebi yönü çok iyi olan biri de olabilir.
Ya da atıyorum bu şahıs Dostoyevski gibi edebi yönü çok iyi olan biri de olabilir.
şimdi ben başka birinin bulutunda 8 gb boyutunda dosya bütünü gördüm. bunu kendi bulutuma kopyalasam 8 gb indiriyormuş gibi mi beklemek mi zorunda mı kalacağım?
yani ha bilgisayarıma indirmişim, ha bulutuma kopyalamışım, bunlar aynı süre bekleyeceğim anlamına mı geliyor?
yani ha bilgisayarıma indirmişim, ha bulutuma kopyalamışım, bunlar aynı süre bekleyeceğim anlamına mı geliyor?
evli olanlarınız ya da bilenleriniz varsa bir el atın.
cidden ne konuştunuz?
ne konuşuyor bunlar?
cidden ne konuştunuz?
ne konuşuyor bunlar?
soruyu açayım: ekşi sözlük yazarı olmayıp da duyurudan gönderdiğimiz mesajlar, ekşi sözlük yazarlarının hangi kutusunda görünüyor; duyuru mesaj kutusunda mı, yoksa ekşi sözlük mesaj kutusunda mı?
bildiğiniz gibi şarkıcıların resmi videoları eskiden youtube'da muyap kanalıyla tek çatı altındaydı ama buna rağmen en çok izlenen videolar 25 milyon'daydı ortalama olarak. ama nedense muyap kanalını kapatınca ve de her yapımcı kendi şarkıcılarının videolarını kendi kanallarına yükleyince izlenme sayılarında bayağı bir artış oldu.
mesela "kafa beceren bir şarkı" dediğimiz şarkılar bile en az 10 milyon kez izlenmiş. uluslararası bazı şarkıcılar bile buna erişemiyor.
kısacası neden böyle oldu ki?
mesela "kafa beceren bir şarkı" dediğimiz şarkılar bile en az 10 milyon kez izlenmiş. uluslararası bazı şarkıcılar bile buna erişemiyor.
kısacası neden böyle oldu ki?
cidden merak ediyorum.
o sevilen kadına "alelade" gibi bir tabir yakıştırmak değil mi? "ciddi değilim işte, kendisiyle eğlenmelik ilişki yaşıyorum" der gibi resmen.
o sevilen kadına "alelade" gibi bir tabir yakıştırmak değil mi? "ciddi değilim işte, kendisiyle eğlenmelik ilişki yaşıyorum" der gibi resmen.
şimdi şöyle bir şey var bende. evde minik bir sinek var diyelim. ben onu öldürdüğümde veya öldürmek istemediğim halde yaraladığımda üzülüyorum. keza karınca veya ev kelebeklerine de öyle. bazen yanlışlıkla üzerine bastığımda kızıyor, onların bu kendini savunamayışlarına çok üzülüyorum.
ha, evet sosisleri, salamları da yiyorum bu arada.
ancak sanki koskoca bir inek ile hemen ölmeye meyilli küçücük canlıları bir tutamıyorum.
ve sadece bu da deği durum. hani bir arı/sinek otobüsün içine hapsoluyor da yolculuk boyunca ilçe değiştiriyor ya, o da beni derin düşüncelere sevk ediyor.
yemin diyorum ciddiyim. size de oluyor mu böyle?
ha, evet sosisleri, salamları da yiyorum bu arada.
ancak sanki koskoca bir inek ile hemen ölmeye meyilli küçücük canlıları bir tutamıyorum.
ve sadece bu da deği durum. hani bir arı/sinek otobüsün içine hapsoluyor da yolculuk boyunca ilçe değiştiriyor ya, o da beni derin düşüncelere sevk ediyor.
yemin diyorum ciddiyim. size de oluyor mu böyle?
şimdi ben e-kitaplarımı okumak istiyorum bu programla.
bu programlar yazıyı hızlı hızlı video gibi gösteriyor size ve siz de video izler gibi kitap okuyorsunuz.
var mı böyle ücretsiz bir şey?
bu programlar yazıyı hızlı hızlı video gibi gösteriyor size ve siz de video izler gibi kitap okuyorsunuz.
var mı böyle ücretsiz bir şey?
şimdi benim kulağımın birinde %100 işitme kaybı var. duyduğuma ve internette yaptığım araştırmaya göre bu askerlikten (galiba kişi de isterse) muaf olma sebebi imiş. şimdi diyelim ki ben askerliği yapmak istediğim halde muaf tutuldum. bu benim kpss ile gireceğim memurluklara engel olur mu?
internette yaptığım araştırmalara göre kimisi engel diyor, kimileri engel değil diyor. hatta kimileri de engellei kategorisinde olacağın için istediğin memurluğa bile yerleşemezsin diyor.
var mı çevrenizde buna örnek?
internette yaptığım araştırmalara göre kimisi engel diyor, kimileri engel değil diyor. hatta kimileri de engellei kategorisinde olacağın için istediğin memurluğa bile yerleşemezsin diyor.
var mı çevrenizde buna örnek?
benim anlayamadığım bir şey var.
neden burada illa "google'a sorsaydın keşke", "defalarca soruldu hala neden soruyorsun?", "ne salak bir soru bu?" tarzında cevaplar veriliyor ki?
eğer ben kalkmış burada soru sormuşsam:
a. google'da araştrma yaptığım halde bulamamışımdır.
b. google'da çözümü mevcut olduğu halde bu çözüm benim işime yaramamıştır.
c. google'da anında soru-cevap-soru-ikinci soru cevap interaktifliği yoktur.
d. duyuruda önceden sorulmuş 15 milyon soru-cevap yine benim işime yaramamıştır.
e. o "salakça" dediğiniz sorumu "acaba bu durumda ben mi abartıyoum, yoksa diğer insanlar da mı böyle düşünür?" şeklinde düşündüğüm içim sormuşumdur.
e, bu kadar sebep varken neden hala "google'a sorsaydın", "ne salakça" gibi cevaplar veriliyor ki? sonuçta burada bilimsel deney yapılıyormuş da soru soran kişi buna engel oluyormuş gibi davranmak daha da değişik, sorgulanası geliyor kulağa.
bu sorunu diğer kullanıcılarda da gördüğüm için için taşıdım buraya. yoksa olay benlik değil.
neden burada illa "google'a sorsaydın keşke", "defalarca soruldu hala neden soruyorsun?", "ne salak bir soru bu?" tarzında cevaplar veriliyor ki?
eğer ben kalkmış burada soru sormuşsam:
a. google'da araştrma yaptığım halde bulamamışımdır.
b. google'da çözümü mevcut olduğu halde bu çözüm benim işime yaramamıştır.
c. google'da anında soru-cevap-soru-ikinci soru cevap interaktifliği yoktur.
d. duyuruda önceden sorulmuş 15 milyon soru-cevap yine benim işime yaramamıştır.
e. o "salakça" dediğiniz sorumu "acaba bu durumda ben mi abartıyoum, yoksa diğer insanlar da mı böyle düşünür?" şeklinde düşündüğüm içim sormuşumdur.
e, bu kadar sebep varken neden hala "google'a sorsaydın", "ne salakça" gibi cevaplar veriliyor ki? sonuçta burada bilimsel deney yapılıyormuş da soru soran kişi buna engel oluyormuş gibi davranmak daha da değişik, sorgulanası geliyor kulağa.
bu sorunu diğer kullanıcılarda da gördüğüm için için taşıdım buraya. yoksa olay benlik değil.
az önce bilgisayarıma bir oyun yükledim ancak oyun simgesine tıkladığımda bilgisayar "general extraction error location es1" hatası veriyor. ne demek bu?
internette dişe dokunur bir şey yok denediğim halde.
not: uyumluluk sorunu giderme işlemi de yaptım.
internette dişe dokunur bir şey yok denediğim halde.
not: uyumluluk sorunu giderme işlemi de yaptım.
bilgisayarım öyle şaşalı bir şey değil. yani her oyunu kaldırmaz herhalde.
şöyle oynayıp da bayıdlığınız, oynamadığın için çok keyifli anlar kaçırdın dediğiniz oyunlar var mı? basit oyunlar bile olabilir.
not: intel pentium işletimci, 2 gb ram'li bir bilgisayarım var.
not 2: şu total war mudur nedir, o oyunları sevmiyorum.
şöyle oynayıp da bayıdlığınız, oynamadığın için çok keyifli anlar kaçırdın dediğiniz oyunlar var mı? basit oyunlar bile olabilir.
not: intel pentium işletimci, 2 gb ram'li bir bilgisayarım var.
not 2: şu total war mudur nedir, o oyunları sevmiyorum.
ya ingilizce'm kötü değildir. en azından duolingo'ya göre çok çok iyi diyebilirm.
şimdi, ben deneme amaçlı bir ingilizce bölümüne bakayım dedim. bakıyorum, moderatörler kafalarına göre "burada 'the'yı unuttun", "burada 'one' yerine 'a' kullanamazsın" gibi hata mesajları yayınlıyor, ingilizce'de önemli olan ama türkçe'ye çevirdiğinizde anlamsız veya yersiz gelen kelimeleri/takıları çevirmenizi isteyen bir sürü hatalarla karşılaştım.
hatta geniş zaman-şimdiki zaman kaymasını bile kafasına göre ayarlıyor.
iki saattir "he didn't say one word" yerine "he didn't say a word" dedim diye geçemiyorum bir türlü. bunun gibi onlarca komik hatalar var.
şahsen ingilizce'yi buradan öğrenecekler anlam veremeyecek bunlara...
şimdi, ben deneme amaçlı bir ingilizce bölümüne bakayım dedim. bakıyorum, moderatörler kafalarına göre "burada 'the'yı unuttun", "burada 'one' yerine 'a' kullanamazsın" gibi hata mesajları yayınlıyor, ingilizce'de önemli olan ama türkçe'ye çevirdiğinizde anlamsız veya yersiz gelen kelimeleri/takıları çevirmenizi isteyen bir sürü hatalarla karşılaştım.
hatta geniş zaman-şimdiki zaman kaymasını bile kafasına göre ayarlıyor.
iki saattir "he didn't say one word" yerine "he didn't say a word" dedim diye geçemiyorum bir türlü. bunun gibi onlarca komik hatalar var.
şahsen ingilizce'yi buradan öğrenecekler anlam veremeyecek bunlara...
şimdi, evet, defalarca sorulmuş ama benim istediğim farklı.
opera mini'yi biliyorsunudur, o erişie kapalı olsun ya da olmasın herhangi bir siteye eklentisiz, ip değiştirmeden girebiliyor. ama bildiğiniz gibi video oynatmıyor, ses dosyalarını çalmıyor, direkt belleğe kaydediyor.
ben istiyorum ki tarayıcı kendiliğinden tüm sitelere kısıtlama olmadan girebilsin ama aynı zamanda ses dosyalarını da indirmeden dinleyebileyim, videoları izleyebileyim. var mı böyle tarayıcı?
opera mini'yi biliyorsunudur, o erişie kapalı olsun ya da olmasın herhangi bir siteye eklentisiz, ip değiştirmeden girebiliyor. ama bildiğiniz gibi video oynatmıyor, ses dosyalarını çalmıyor, direkt belleğe kaydediyor.
ben istiyorum ki tarayıcı kendiliğinden tüm sitelere kısıtlama olmadan girebilsin ama aynı zamanda ses dosyalarını da indirmeden dinleyebileyim, videoları izleyebileyim. var mı böyle tarayıcı?
şimdi, malumunuz ki ünlülerin hesapları hack'lendi, resimleri internete düştü filan. hatırlamıyorum ama içlerinden birisi twitter'dan "o resimler eski eşimleyken çekilmişti." diye bir açıklama yaptı. şimdi, eski bir resim bile istenildi mi geri getirilebiliyor anlaşılan.
işte benim sorum da bununla alakalı azıcık.
1. hiç fark etmez, sevgiliniz olsun ya da yalnız olun fark etmez, hiç böyle fotoğraflar çektiniz mi? ne bileyim merak etmişsinizdir filan. korkmuyor musunuz?
2. ya da siz işinizde sivrilen birisinizdir, sizin geçmişinizi deşmek isteyen biri o fotoğraflara erişemez mi ki istese?
not: korkuyorum doktor. sırf iddia uğruna zamanında salakça fotoğraf çekmiş ve arkadaşıma e-posta atmıştım da :(
işte benim sorum da bununla alakalı azıcık.
1. hiç fark etmez, sevgiliniz olsun ya da yalnız olun fark etmez, hiç böyle fotoğraflar çektiniz mi? ne bileyim merak etmişsinizdir filan. korkmuyor musunuz?
2. ya da siz işinizde sivrilen birisinizdir, sizin geçmişinizi deşmek isteyen biri o fotoğraflara erişemez mi ki istese?
not: korkuyorum doktor. sırf iddia uğruna zamanında salakça fotoğraf çekmiş ve arkadaşıma e-posta atmıştım da :(
hani, mesela konuşurken "laz mısın sen? ehiehi" diye şaka yaparken kürt arkadaş da kahkaha atar ama "bu kürtler tutkundur birbirlerine" derken kürt arkadaşınız alınır, sizi ırkçılıkla suçlar ya da "şimdi böyle dersem kürt arkadaşım alınır" diye bu cümleyi sarf edemeyiz ya. ya da "bu hristiyanlara da akıl erdirmek imkansız" derken sorun olmuyor ama "bu yahudiler de bla bla" diyince hemen yahudi düşmanı ilan edilirsiniz ya, işte bu duruma bir şey deniliyordu. sanki "falsification"lı bir şeydi.
nedir bu?
nedir bu?
"Él le lee un diario a ella." cümlesinde neden "a ella"ya ihtiyaç duyduk? Sebebi, erkek öznenin tam olarak kime, hangi cinsiyete gazete okuduğunu belirtmek için mi?
yani "a ella" olmasaydı, cümledeki anlam "o, ona gazete okuyor." olacaktı ama "a ella" ile "o (erkek), ona (bir kadına) gazete okuyor." oldu, doğru mu anlamışım?
yani "a ella" olmasaydı, cümledeki anlam "o, ona gazete okuyor." olacaktı ama "a ella" ile "o (erkek), ona (bir kadına) gazete okuyor." oldu, doğru mu anlamışım?
gün geçmiyor ki ispanyolca çalışırken merak ettiğim bir şeyle karşılaşmayayım.
şimdi, bu aksanlar bir tek yazılırken önemli farkındayım ama konuşurken hiçbir şekilde fark yok sanki.
yoksa göremeyen ben miyim?
şimdi, bu aksanlar bir tek yazılırken önemli farkındayım ama konuşurken hiçbir şekilde fark yok sanki.
yoksa göremeyen ben miyim?
bana yetersiz gibi görünüyor sanki ama beni haksız çıkartacak biri var mı?
yani ciddi olarak, kursa gitmiş gibi dil öğrenen var mı aramızda?
yani ciddi olarak, kursa gitmiş gibi dil öğrenen var mı aramızda?
onay sırası 1600'lerde olan bir çaylağım.
kısa bir süre önce caps'teki durumla karşılaştım.
o demek oluyor?
kısa bir süre önce caps'teki durumla karşılaştım.
o demek oluyor?
şu caps'lerde gördüğünüz gibi ekşi sözlük siyah şeriti, sayfayı kaydırdıkça o da kayıyor.
bir bilginiz var mı?
bununla ilgili bir duyuru daha açılmış ama sağlıklı bilgi verilmemiş.
internet explorer'da, chrome'da ve firefox'ta böyle bir sorun var.
bir bilginiz var mı?
bununla ilgili bir duyuru daha açılmış ama sağlıklı bilgi verilmemiş.
internet explorer'da, chrome'da ve firefox'ta böyle bir sorun var.
şimdi ben defter syafası gibi bomboş sayfa istiyorum. dilersem ellerimle şekil çizeyim, dilersem yazıyla not bırakayım.
var mı böyle bir android tabanlı program?
var mı böyle bir android tabanlı program?
bir de dilinizde gelişme var mı?
ben ispanyolca'da sekizinci seviyedeyim (aslında çok az xp kaldı geçmem için)ve az da olsa konuşabileceğimi düşünüyorum.
ben ispanyolca'da sekizinci seviyedeyim (aslında çok az xp kaldı geçmem için)ve az da olsa konuşabileceğimi düşünüyorum.
şimdi, evde ergen bir kız var. bu salak kardeşim one direction saçmalığıyla yatıp kalkıyor, sürekli onlarla ve daha bir sürü gereksiz şarkıcı müsveddeleriyle, amerikan balonlarıyla o salak kafasını dolduruyor.
ben istiyorum ki ilgili siteleri veya bu şahısları içeren web sayfalarına erişimi engelleyebileyim. mesela youtube engellenmesin ama "one direction - kiss you" videosunu içeren youtube adreslerine erişim olmasın.
google görsellerde one direction resimleri aratılamasın.
ne yapabilirim bu konuyla ilgli olarak?
inetnet sitesinde araştırıyorum ama önerilere göre o web sitesi kısmen değil de tamamen engelleniyor. benim istediğim, sadece belli kelimeleri içeren içerikler engellensin.
ben istiyorum ki ilgili siteleri veya bu şahısları içeren web sayfalarına erişimi engelleyebileyim. mesela youtube engellenmesin ama "one direction - kiss you" videosunu içeren youtube adreslerine erişim olmasın.
google görsellerde one direction resimleri aratılamasın.
ne yapabilirim bu konuyla ilgli olarak?
inetnet sitesinde araştırıyorum ama önerilere göre o web sitesi kısmen değil de tamamen engelleniyor. benim istediğim, sadece belli kelimeleri içeren içerikler engellensin.
şimdi, öyle mükemmel olmayan üniversitelerin birinde okuyorum.
bölümüm uluslararası ilişkiler. zaten eğtimi %100 ingilizce diye tercih etmiştim başlarda.
neyse, bildiğiniz gibi bu bölüm sizi her açıdan bilgilerle donatıyor ama hangi kulvarda olacağınız sizin kendinizi geliştirmenizle ilgili.
bu bölümde dil bilmek, olmazsa olmazlardan. her ne kadar eğitim %100 ingilizce olsa da eksiklerim hala çok. bir de akademik birikimim çok parlak değil. yani, diplomasi, felsefe, sosyoloji konusunda bakış açım dar gibi.
bundan ayrı olarak, kitap okumayı seven ve fırsat buldukça her yerde kitap okuyan biri olsam da, hala okumadığım için çok şeyler (bilgi, gelişim, kültürel, bakış açısı kazanımı açısından vs.) kaçırdığım kitapları üst üste dizsem göklere erişir. bunları her daim okumak istiyorum. ek olarak, sanal platformlarda gerek faydalı, gerek faydasız hareketler için çok vakit öldürüyorum.
şimdi, iki paragraflık girizgahımdan sonra soruma/sadete geleyim.
siz olsanız hangi seçeneği bana uygun görürdünüz?
(a). ben olsam, kendi alanımda gördüğüm eksiklerimi tamamlardım. mesela dilimi geliştirir, bölümümle/hedefimle ilgili kaynaklarla hep içli dışlı olurdum. bilgisayarı, interneti %90 seviyesinde sadece gelişimim için kullanırdım.
(b). yoo, ben olsam kitaplara, internet alemine gömülürdüm. e, zaten okul hayatında öğrendiklerinle, gerçek iş hayatında kullanacağın bilgiler çok fark ediyor. sen sadece eğitim hayatındaki bilgileri "ee, ne işime yaradı yani bu bilgi?" demek için anacaksın.
(c). bence x yapardım ben. (kendi öneriniz nedir?)
____________________
soru çok sığ gelebilir size. ancak ben ikisini bir arada yürütemiyorum galiba ya da kendimi dengesiz bir şekilde veriyorum bunlara ki bu şekilde ne kısalıyor, ne de uzuyorum.
bölümüm uluslararası ilişkiler. zaten eğtimi %100 ingilizce diye tercih etmiştim başlarda.
neyse, bildiğiniz gibi bu bölüm sizi her açıdan bilgilerle donatıyor ama hangi kulvarda olacağınız sizin kendinizi geliştirmenizle ilgili.
bu bölümde dil bilmek, olmazsa olmazlardan. her ne kadar eğitim %100 ingilizce olsa da eksiklerim hala çok. bir de akademik birikimim çok parlak değil. yani, diplomasi, felsefe, sosyoloji konusunda bakış açım dar gibi.
bundan ayrı olarak, kitap okumayı seven ve fırsat buldukça her yerde kitap okuyan biri olsam da, hala okumadığım için çok şeyler (bilgi, gelişim, kültürel, bakış açısı kazanımı açısından vs.) kaçırdığım kitapları üst üste dizsem göklere erişir. bunları her daim okumak istiyorum. ek olarak, sanal platformlarda gerek faydalı, gerek faydasız hareketler için çok vakit öldürüyorum.
şimdi, iki paragraflık girizgahımdan sonra soruma/sadete geleyim.
siz olsanız hangi seçeneği bana uygun görürdünüz?
(a). ben olsam, kendi alanımda gördüğüm eksiklerimi tamamlardım. mesela dilimi geliştirir, bölümümle/hedefimle ilgili kaynaklarla hep içli dışlı olurdum. bilgisayarı, interneti %90 seviyesinde sadece gelişimim için kullanırdım.
(b). yoo, ben olsam kitaplara, internet alemine gömülürdüm. e, zaten okul hayatında öğrendiklerinle, gerçek iş hayatında kullanacağın bilgiler çok fark ediyor. sen sadece eğitim hayatındaki bilgileri "ee, ne işime yaradı yani bu bilgi?" demek için anacaksın.
(c). bence x yapardım ben. (kendi öneriniz nedir?)
____________________
soru çok sığ gelebilir size. ancak ben ikisini bir arada yürütemiyorum galiba ya da kendimi dengesiz bir şekilde veriyorum bunlara ki bu şekilde ne kısalıyor, ne de uzuyorum.
şimdi, bugün baktım da, yeme-içme-gezi masrafları hariç, sadece uçak biletleri olsun, vize işlemlerinde harcanacak paralar olsun, pasaport işlemleri olsun, hepsi bayağı bir para ediyor.
e, sıradan bir vatandaş yurt dışına bunları düşünmeden gidiyorsa, düşünse bile yine de bu seyahati ertelemiyorsa, bu insan benim gözümde zengin aslında.
siz ne düşünüyorsunuz?
e, sıradan bir vatandaş yurt dışına bunları düşünmeden gidiyorsa, düşünse bile yine de bu seyahati ertelemiyorsa, bu insan benim gözümde zengin aslında.
siz ne düşünüyorsunuz?
Soru tuhaf farkındayım ama açayım.
Şimdi bir dizi izliyoruz ve aynı anda iki farklı ve birbirine ters düşecek noktada çekimler görüyoruz ama kameralar sanki her detayı görüyor ama bir tek birbirini görmüyor. Nasıl oluyor bu?
Birden fazla farklı zamanda çekim mi oluyor? Ama o zaman da zaman sıkıntısı olmaz mı? Yok eğer öyle değilse, o zaman birbirini görmeme imkânı olmayan iki kamera nasıl görünmüyor diğerinin gözünde?
Şimdi bir dizi izliyoruz ve aynı anda iki farklı ve birbirine ters düşecek noktada çekimler görüyoruz ama kameralar sanki her detayı görüyor ama bir tek birbirini görmüyor. Nasıl oluyor bu?
Birden fazla farklı zamanda çekim mi oluyor? Ama o zaman da zaman sıkıntısı olmaz mı? Yok eğer öyle değilse, o zaman birbirini görmeme imkânı olmayan iki kamera nasıl görünmüyor diğerinin gözünde?
ben ekşi sözlük'e neredeyse eksi oy vermek için giriyorum gibi hissediyorum.
o derece sığ, kalıplaşmış düşüncelerin ötesine geçemeyenlerin kendilerini en muhteşem, en (akıllıca) düşünebilen varlıklar sanması filan çok itici. ki şu ana kadar 1000 oy verdiysem 950'si eksidir.
siz nasıl ve ne yönde oy kullanıyorsunuz genel olarak?
o derece sığ, kalıplaşmış düşüncelerin ötesine geçemeyenlerin kendilerini en muhteşem, en (akıllıca) düşünebilen varlıklar sanması filan çok itici. ki şu ana kadar 1000 oy verdiysem 950'si eksidir.
siz nasıl ve ne yönde oy kullanıyorsunuz genel olarak?
Hani müziğin şarkı sözlerine göre değil de şarkı sözlerinin müziğe göre ayak uydurmasını sağlamaya ne deniyordu?
Mesela İstiklal Marşı buna bir örnekti.
Mesela İstiklal Marşı buna bir örnekti.
şimdi ben telefonumu resmi olmayan android sürümü ile kitka 4.4.4'e yükseltmiştim. orijinal rom arıyorum ama türkçe olanını bulamıyorum hiçbir yerde.
acaba ben gelsem x ülkesi için çıkmış rom'u telefonuma kursam türkçe olmaz mı telefonum?
evet, android telefonum.
acaba ben gelsem x ülkesi için çıkmış rom'u telefonuma kursam türkçe olmaz mı telefonum?
evet, android telefonum.
elimde bir pdf var ve sayfalar hep yan. ben bunu 90 derece döndürüp kaydetmek istiyorum tıpkı fotoğraflarda yaptığımız gibi ama adobe pro olmadığı için yapamıyorum.
var mı bildiğiniz bir yöntem?
var mı bildiğiniz bir yöntem?
mesela çok iyi bir kitabı bitirdiğimde "bende niye öyle yetenek yok?" diyorum sonra da edebi yeteneğimin olamayışına üzülüyorum.
mesela çok iyi bir şarkı, müzisyen dinliyorum, tam insanın kalbine dokunan cinsten bir şey. "ben niye böyle şeyler yazamıyorum/yapamıyorum veya söyleyemiyorum" diyorum.
ya da etrafımda çok başarılı bir insna görüyorum, kendimden nefret ediyorum böyle değilim diye.
istanbul üniversitesi, marmara üniversitesi, boğaziçi üniversitesi, odtü, ankara üniversitesi gibi kalieli büyük üniversiteleri gördükçe ağlayasım geliyor öyle yerlerde okuyamıyorum diye.
genelde kendimi çok ama çok aptal hissediyorum.
buna benzer bir duyuru açmıştım birkaç hafta önce: eksiduyu.ru
işte o duyuru da bu hissettiklerimin bir parçası.
ben normal miyim?
mesela çok iyi bir şarkı, müzisyen dinliyorum, tam insanın kalbine dokunan cinsten bir şey. "ben niye böyle şeyler yazamıyorum/yapamıyorum veya söyleyemiyorum" diyorum.
ya da etrafımda çok başarılı bir insna görüyorum, kendimden nefret ediyorum böyle değilim diye.
istanbul üniversitesi, marmara üniversitesi, boğaziçi üniversitesi, odtü, ankara üniversitesi gibi kalieli büyük üniversiteleri gördükçe ağlayasım geliyor öyle yerlerde okuyamıyorum diye.
genelde kendimi çok ama çok aptal hissediyorum.
buna benzer bir duyuru açmıştım birkaç hafta önce: eksiduyu.ru
işte o duyuru da bu hissettiklerimin bir parçası.
ben normal miyim?
kendi başınıza, sınırlı kaynak ve imkanlarla ne yönde geliştirmeye çalışıyorsunuz kendinizi? başarılı olduğunuz söylenebilir mi peki?