millet dediğime bakmayın.
iki farklı kişi de facebook'ta "kutsal topraklara geldim" minvalinde şeyler yazmışlar. baktım, adana yazıyor. neden?
sadece memleket yüceltme alışkanlığından mıdır? öyle olsa bile sebebi ne ola ki?
iki farklı kişi de facebook'ta "kutsal topraklara geldim" minvalinde şeyler yazmışlar. baktım, adana yazıyor. neden?
sadece memleket yüceltme alışkanlığından mıdır? öyle olsa bile sebebi ne ola ki?
okuduğumda bana ufaktan ufaktan bilgiler verecek, genel kültürümü arttıracak. mesela "dublörün dilemması"nı örnek vereyim. belli bir olay örgüsü vardı, okuyorduk ama kitap bittiğinde de bir sürü şeyler öğrenmiş oluyorduk. kolombiya kravatı, jamais vu bunlardan sadece iki tanesi.
ansiklopedik bilgi yerine, konusuna ve olayına göre anlık bilgiler yani.
"cahillikler kitabı" veya "entelektüelin kutsal kitabı" gibi olmasın. zaten ikincisine sahibim.
ama roman olmak zorunda da değil. yaptığımız hareketlerdeki, insan ilişkilerindeki tespitleri konu alan çalışmalar da olabilir. ego mastürbasyonu, stockholm sendromu, dunning-kruger sendromu gibi terimleri açıklayan şeyler de içerebilir.
ansiklopedik bilgi yerine, konusuna ve olayına göre anlık bilgiler yani.
"cahillikler kitabı" veya "entelektüelin kutsal kitabı" gibi olmasın. zaten ikincisine sahibim.
ama roman olmak zorunda da değil. yaptığımız hareketlerdeki, insan ilişkilerindeki tespitleri konu alan çalışmalar da olabilir. ego mastürbasyonu, stockholm sendromu, dunning-kruger sendromu gibi terimleri açıklayan şeyler de içerebilir.
eksiduyu.ru şu duyurumda bahsetmiştim önceki kısmı.
kıaca özetleyeyim: faturasızdan faturalıya geçtim ve bundan caymak istedim.
caydım ama faturasıza geçirtmediler çünkü fatura döneminin bitmesi gerekiyor, dediler. o dönem bitti, yeni döneme geçildi ama bu sefer de "şu an içinde bulunduğunuz dönemi beklemeniz gerekiyor." dediler. şimdi bugün hem eskisini hem de yeni faturasını ödedim. müşteri hizmetlerini aradım ve bana faturasıza geçersem "20 tl geçiş bedeli + dönem faturası olan 35 tl (bu arada taahhütsüz faydalanıyordum) + 12 ay boyunca ödenmesi gereken 18 tl telsiz kullanım ücreti" gibi, toplamda 75 tl ödeme yapmam gerektiğini söylediler.
şimdi;
a. iyi de, bunlar bana cayma durumunda en başından beri hiçbir ek ücret ödemeyeceğimi söylemişlerdi.
b. faturalı olarka hepi topu 2,5 ay bile olmamışken nasıl olur da tüm 12 ayın teliz ücretini ödüyorum ki?
var mıdır böyle hakları? müşteri hizmetlerine bunları sorduğumda yasal prosedürler böyle, demekten başka bir cümle söylemedi.
kıaca özetleyeyim: faturasızdan faturalıya geçtim ve bundan caymak istedim.
caydım ama faturasıza geçirtmediler çünkü fatura döneminin bitmesi gerekiyor, dediler. o dönem bitti, yeni döneme geçildi ama bu sefer de "şu an içinde bulunduğunuz dönemi beklemeniz gerekiyor." dediler. şimdi bugün hem eskisini hem de yeni faturasını ödedim. müşteri hizmetlerini aradım ve bana faturasıza geçersem "20 tl geçiş bedeli + dönem faturası olan 35 tl (bu arada taahhütsüz faydalanıyordum) + 12 ay boyunca ödenmesi gereken 18 tl telsiz kullanım ücreti" gibi, toplamda 75 tl ödeme yapmam gerektiğini söylediler.
şimdi;
a. iyi de, bunlar bana cayma durumunda en başından beri hiçbir ek ücret ödemeyeceğimi söylemişlerdi.
b. faturalı olarka hepi topu 2,5 ay bile olmamışken nasıl olur da tüm 12 ayın teliz ücretini ödüyorum ki?
var mıdır böyle hakları? müşteri hizmetlerine bunları sorduğumda yasal prosedürler böyle, demekten başka bir cümle söylemedi.
gün geçmiyor ki telefonumun kırıklığı üzerinden soru sormayayım ama maalesef soracağım.
yeni telefon almak istiyorum ama hiçbir yer öğrenciye krediyle telefon satmıyor. teknosa'ya gidiyorum, adam tipimi beğenmemiş olacak ki "o depoda yok.", "o telefondan kalmadı." diyor. oysa sergide duruyor öylece.
vatan, öğrenciye kredi vermediklerini söylüyor. keza carrefour da akbank ile anlaşmalı ama onlar da öğrenciye kredi vermiyormuş.
ne yapayım ben?
yeni telefon almak istiyorum ama hiçbir yer öğrenciye krediyle telefon satmıyor. teknosa'ya gidiyorum, adam tipimi beğenmemiş olacak ki "o depoda yok.", "o telefondan kalmadı." diyor. oysa sergide duruyor öylece.
vatan, öğrenciye kredi vermediklerini söylüyor. keza carrefour da akbank ile anlaşmalı ama onlar da öğrenciye kredi vermiyormuş.
ne yapayım ben?
www.sahibinden.com
bu şekilde satış yapanlara güven olur mu?
adam her şeyi yazmış; ikinci el bile değil telefon, sıfırmış ve dubai'den gelmiş. ama yine de sanki inanası gelmiyor insanın.
bu şekilde satış yapanlara güven olur mu?
adam her şeyi yazmış; ikinci el bile değil telefon, sıfırmış ve dubai'den gelmiş. ama yine de sanki inanası gelmiyor insanın.
film izlemeye karar verdim lakin filmi açınca kmplayer caps'teki hatayı veriyor. film mi bozuk?
çünkü windows player da açmadı.
nasıl çözülür bu sorun?
çünkü windows player da açmadı.
nasıl çözülür bu sorun?
geçen sene facebook'ta dolanırken (ilkokulda) çok samimi olduğum sınıf arkadaşım aklıma geldi ve onu ekledim, o da kabul etti.
sonra bir paylaşım yaptı ve ben de soru/fikir tarzında yorum yaptım.
o da hatırladığım kadarıyla benim yorumumu havada bıraktı (yani önemsemeyen tarzda harekette bulundu).
ben de sinirlenip arkadaşlıktan çıkardım.
sonra birkaç ay geçince arkadaşlık isteği gönderdim ama kabul etmedi. daha doğrusu o istek hep gönerili kaldı ama kabul etmedi.
ben de isteği geri çektim.
şimdi dün eski arkadaşlarımı düşünürken fark ettim ki benim hiç ilkokuldan arkadaşım bile yok. ben de o arkadaşıma yeniden istek gönderdim ama o yine kabul etmemiş, isteğim hala yanıtlanmamış duruyor.
aynen, derdim bu. üzüldüm yav.
karşı taraf kız bu arada.
sonra bir paylaşım yaptı ve ben de soru/fikir tarzında yorum yaptım.
o da hatırladığım kadarıyla benim yorumumu havada bıraktı (yani önemsemeyen tarzda harekette bulundu).
ben de sinirlenip arkadaşlıktan çıkardım.
sonra birkaç ay geçince arkadaşlık isteği gönderdim ama kabul etmedi. daha doğrusu o istek hep gönerili kaldı ama kabul etmedi.
ben de isteği geri çektim.
şimdi dün eski arkadaşlarımı düşünürken fark ettim ki benim hiç ilkokuldan arkadaşım bile yok. ben de o arkadaşıma yeniden istek gönderdim ama o yine kabul etmemiş, isteğim hala yanıtlanmamış duruyor.
aynen, derdim bu. üzüldüm yav.
karşı taraf kız bu arada.
hani telefonlarda doğrudan taksit yerine mağazanın anlaştığı bankadan kredi çekip bankaya borçlanmak var ya, şimdi ben bu şekilde telefon alacağım da. hemen kredi veriliyor mu anında?
mesele ben aynı gün içerisinde telefona/krediye sahip olup mağazan çıkabiliyor muyum?
süreç nedir?
mesele ben aynı gün içerisinde telefona/krediye sahip olup mağazan çıkabiliyor muyum?
süreç nedir?
telefon alacağım. zenfone 5 de seçeneklerim arasında ve herkes övmüş.
cidden hiç kötü veya yetersiz özelliği/yönü yok mu?
cidden hiç kötü veya yetersiz özelliği/yönü yok mu?
internette araştırdım ama pek faydalı şeyler bulamadım.
dizüstü bilgisayarımın bir harfi çalışmıyor. ben de bu harfi, kullanmadığım herhangi bir tuşa atamak istiyorum. mesela insert tuşuna basınca s harfi çıksın. olur mu bu?
windows 8.1 kullanıyorum.
dizüstü bilgisayarımın bir harfi çalışmıyor. ben de bu harfi, kullanmadığım herhangi bir tuşa atamak istiyorum. mesela insert tuşuna basınca s harfi çıksın. olur mu bu?
windows 8.1 kullanıyorum.
geçen duyuru içinde arama yaparken şuna denk geldim ve yarıldım.
komik değil mi?
ne güzel bir anlayışımız var ülkece, ben çok seviyorum bu özelliğimizi.
komik değil mi?
ne güzel bir anlayışımız var ülkece, ben çok seviyorum bu özelliğimizi.
daha birkaç saat önce 's' harfi çalışıyordu ama n'oldu bilmiyorum, şimdi basmıyor, tepki vermiyor. diğer her harf, normal çalışıyor. neden olabilir?
bu arada küçük delete tuşu ile sağ taraftaki 8 tuşu da çalışmıyor ama onlar da aniden böyle oldu ve sebepsiz yere çalışmıyor.
not: dizüstü bilgisayar kullanıyorum.
bu arada küçük delete tuşu ile sağ taraftaki 8 tuşu da çalışmıyor ama onlar da aniden böyle oldu ve sebepsiz yere çalışmıyor.
not: dizüstü bilgisayar kullanıyorum.
www.youtube.com
ilgili kısım: 00:15-00:18 saniye arası.
ilgili kısım: 00:15-00:18 saniye arası.
eksiduyu.ru bu duyurumda bahsettiğim gibi, lumia 820 modeli telefonum yere düşünce ekranı çatladı ve simsiyah oldu. tamiri iiçin 250 tl istiyorlar. ama ben bunu çok pahalı buluyorum çünkü yenisi zaten 400 tl küsüratlı ve de benim bu telefonum 3. el (kardeşimden almıştım, o da başka bir yerden almıştı).
şimdi siz ne yapardınız;
1. ekranını yaptırırdım.
2. ona vereceğim parayla yepyeni bir telefonun çeyrek taksitini ödemiş olurdum (yani yepyeni bir telefon alırdım).
2a. o alacağım yepyeni telefon da x markanın y modeli olurdu. (bütçe 900-1000 tl'den aşağı)
lütfen x ve y'yi de bulunuz :)
şimdi siz ne yapardınız;
1. ekranını yaptırırdım.
2. ona vereceğim parayla yepyeni bir telefonun çeyrek taksitini ödemiş olurdum (yani yepyeni bir telefon alırdım).
2a. o alacağım yepyeni telefon da x markanın y modeli olurdu. (bütçe 900-1000 tl'den aşağı)
lütfen x ve y'yi de bulunuz :)
dün koltuktan parke zemine düşmesi nedeniyle ekran içinde saç teli gibi bir kırılma çizgisi belirdi, sonra yukarıdan yatay olarak 2 cm boyutunda siyah şerit, soldan dikey olarak da 2 cm gri şerit belirdi.
yazılar filan okunabiliyordu ama sabah bir baktım, ekran simsiyah. hiçbir şey de okunmuyor, görünmüyor.
şimdi ne kadara tamir ettirebilirim bunu? garanti belgem yok, zaten garantiye de girmiyor. :(
yazılar filan okunabiliyordu ama sabah bir baktım, ekran simsiyah. hiçbir şey de okunmuyor, görünmüyor.
şimdi ne kadara tamir ettirebilirim bunu? garanti belgem yok, zaten garantiye de girmiyor. :(
hiçbir şartın birlikteliğinize izin vermediği biri oldu mu sizde de?
hatta öyle ki ona neler hissettiğinizi söyleseniz belki de aranızdaki tüm ilişkinizi kesecek. eğer böyle biri varsa, olduysa nasıl üstesinen geldiniz/geliyorsunuz?
müzeyyen senar "aşık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni" dizelerini söyledikçe çok üzülüyorum bir de. ne can yakıcı...
hatta öyle ki ona neler hissettiğinizi söyleseniz belki de aranızdaki tüm ilişkinizi kesecek. eğer böyle biri varsa, olduysa nasıl üstesinen geldiniz/geliyorsunuz?
müzeyyen senar "aşık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni" dizelerini söyledikçe çok üzülüyorum bir de. ne can yakıcı...
şimdi öncelikle tik olayını çok önemsemem. bana faydası olmayan cevapları bile tikliyorum. hatta bazıları gibi kendi cevabıma tik filan atmam. cevabımı veririm, karşı tarafa faydam olsun, diye düşünürüm.
neyse, şimdi yorum gerektiren soru sorulduğunda, "sizce haklı mıyım?" türünden sorulara "ayıpsın, tabii haklısın." türünden cevaplara tik atan ama "bence haksızsın.", "yoo, haklı değilsin." türünden cevaplara tik atmayan kullanıcıların yaptığı egosal mastürbasyona kaçmıyor mu?
adam soru soruyor ama sırf duymak istediği cevabı vermedin diye tik atmıyor. bu neyin kafası ki?
neyse, şimdi yorum gerektiren soru sorulduğunda, "sizce haklı mıyım?" türünden sorulara "ayıpsın, tabii haklısın." türünden cevaplara tik atan ama "bence haksızsın.", "yoo, haklı değilsin." türünden cevaplara tik atmayan kullanıcıların yaptığı egosal mastürbasyona kaçmıyor mu?
adam soru soruyor ama sırf duymak istediği cevabı vermedin diye tik atmıyor. bu neyin kafası ki?
ben aynı anda ikisi de çalsın istiyorum. yani mesela önce a şarkısı, sonra da b şarkısı çalmayacak. a ve b aynı anda çalacak.
var mı böyle bir şey?
bende hem adobe audition hem de audacity var. bunlarla yapabilir miyim?
var mı böyle bir şey?
bende hem adobe audition hem de audacity var. bunlarla yapabilir miyim?
meraktan soruyorum.
telefon kayıt hakkını satmak, var olan fazladan x sitesinin hesabını satmak, normalde çöpe gidecek bir şeyi (elektronik alet, kitap, dergi vs.) satmak çok çıkarcılık, "para için her şeyi yaparcılık" kokmuyor mu?
e, normalde sen zaten kullanmıyordun, neredeyse çöpe atıyordun, neden şimdi satmaya çalışıyorsun sen?
telefon kayıt hakkını satmak, var olan fazladan x sitesinin hesabını satmak, normalde çöpe gidecek bir şeyi (elektronik alet, kitap, dergi vs.) satmak çok çıkarcılık, "para için her şeyi yaparcılık" kokmuyor mu?
e, normalde sen zaten kullanmıyordun, neredeyse çöpe atıyordun, neden şimdi satmaya çalışıyorsun sen?
şimdi kuru fasülye ya da nohut pişirmek istiyorum.
ama herhangi bir şekilde ıslamadım hiçbirini.
evde de eski tip bir düdüklü tencere var. onda pişirebilir miyim? tehlikeli midir? düdüğünü ayarlamam gerekiyor mu?
yoksa iki saatte pişirene kadar ocakta normal tencerede mi halledeyim? :(
ama herhangi bir şekilde ıslamadım hiçbirini.
evde de eski tip bir düdüklü tencere var. onda pişirebilir miyim? tehlikeli midir? düdüğünü ayarlamam gerekiyor mu?
yoksa iki saatte pişirene kadar ocakta normal tencerede mi halledeyim? :(
sorumu açayım ki anket gibi durmasın.
son dönemde en beğenilen sayfalar bile caps sayfasındaki caps'leri temcit pilavı gibi zaman tünelinde döndüre döndüre bıktırıyorlar.
cezmi kalorifer, kemal ekşioğlu da en başta özgün paylaşım yapıyorlardı ama onlar da klonlaşıyorlar giderek.
neyse, şimdi bu bilgiler ışığında, takip ettiğiniz facebook sayfaları için öneriler istiyorum. en çok hangi facebook sayfalarını tavsiye edersiniz?
bilgi içerikli, eğlence amaçlı, kaynak vererek öğretici şeyler paylaşan sayfalar olsa iyi olur.
son dönemde en beğenilen sayfalar bile caps sayfasındaki caps'leri temcit pilavı gibi zaman tünelinde döndüre döndüre bıktırıyorlar.
cezmi kalorifer, kemal ekşioğlu da en başta özgün paylaşım yapıyorlardı ama onlar da klonlaşıyorlar giderek.
neyse, şimdi bu bilgiler ışığında, takip ettiğiniz facebook sayfaları için öneriler istiyorum. en çok hangi facebook sayfalarını tavsiye edersiniz?
bilgi içerikli, eğlence amaçlı, kaynak vererek öğretici şeyler paylaşan sayfalar olsa iyi olur.
özel bir nedeni mi var?
yazılanları okuyorum ama özel bir şey de çarpmadı gözüme,
sanki durduk yere entry'ler giriliyormuş gibi geldi.
özel bir neden var mı?
yazılanları okuyorum ama özel bir şey de çarpmadı gözüme,
sanki durduk yere entry'ler giriliyormuş gibi geldi.
özel bir neden var mı?
ben daha 25 olmama rağmen "öleceğiz. yalan dünya..." diyorken özellikle +30 yaşındakiler ne düşünüyor? korkmuyor musunuz?
elbette ölümün yaşı yok ama her gün ölüme giderek yaklaşmak, sevdiklerinizin öldüğünü görmek, artık eski zamandan tek bir eserin bile kalmaması, çevrenizdeki herkesin çeşitli sebeplerle gitmesi, anne-babanızın da giderek daha yıpranmaları üzmüyor mu sizleri de?
elbette ölümün yaşı yok ama her gün ölüme giderek yaklaşmak, sevdiklerinizin öldüğünü görmek, artık eski zamandan tek bir eserin bile kalmaması, çevrenizdeki herkesin çeşitli sebeplerle gitmesi, anne-babanızın da giderek daha yıpranmaları üzmüyor mu sizleri de?
a. itunes gibi bir ortam düşünün. ülke ülke en çok indirilen, dinlenen şarkıların listesi olacak ve ben de "dur bakayım, almanya'nın ilk 10'unda kimler varmış? yok beğenmedim, yeni zelanda'nınkine bakayım." diyerek listeler arası dolaşabileceğim.
ya da;
b. bir site tüm dünyada sevilen parçaları rastgele bana önersin.
üyelik gerektiren, siteye giriş yapmamı isteyen şeyler istemiyorum da.
ya da;
b. bir site tüm dünyada sevilen parçaları rastgele bana önersin.
üyelik gerektiren, siteye giriş yapmamı isteyen şeyler istemiyorum da.
yarın iki tane finalim var. konuları bilmiyorum da diyemem çok iyi biliyorum da diyemem. ne yapayım şimdi ben? herhangi bir konu hakkında her türlü öneriye açığım.
bu kpss benim kafamı çok kaırştırıyor. bir iki sorum var da.
ben uluslararası ilişkiler okuyorum. şimdi;
1. kpss ile nerelere girebiliyorum? bir sınırlama var mı?
mesela ben devletin açtığı kadrolara kpss puanımla bölümümden ayrı olarak yerleşemez miyim?
2. bölümüm %100 ingilizce (hatta mezun olmadan ek bir dili günlük konuşmalarda öğrenecek kadar da öğrenmeyi düşünüyorum en azından). bunun bana özel sektörde artıları olur mu?
ben uluslararası ilişkiler okuyorum. şimdi;
1. kpss ile nerelere girebiliyorum? bir sınırlama var mı?
mesela ben devletin açtığı kadrolara kpss puanımla bölümümden ayrı olarak yerleşemez miyim?
2. bölümüm %100 ingilizce (hatta mezun olmadan ek bir dili günlük konuşmalarda öğrenecek kadar da öğrenmeyi düşünüyorum en azından). bunun bana özel sektörde artıları olur mu?
psikologlar cinsel konulardaki sorularımıza veya sorunlarımıza cevap verebiliyor, tanım yapabiliyor mu?
"xxx'in yapılması için yyy'nin olması gerekiyor." gibi kalıbı nasıl kullanabilirim?
misal: ali'nin bunu yapabilmesi için ahmet'in gitmesi gerekiyor.
beynim durdu da makale çevirmekten.
misal: ali'nin bunu yapabilmesi için ahmet'in gitmesi gerekiyor.
beynim durdu da makale çevirmekten.
şimdi bir makale yazmam gerekiyor.
hoca da "you are required to use the APA style for references (6th edition)" diyerek referansların apa style şeklinde yazmamı istiyor.
bu yöntem, yani apa style, tüm makaleyi mi içeren bir yöntem mi, yoksa sadece kaynakça kısmını mı ilgilendiriyor?
hoca da "you are required to use the APA style for references (6th edition)" diyerek referansların apa style şeklinde yazmamı istiyor.
bu yöntem, yani apa style, tüm makaleyi mi içeren bir yöntem mi, yoksa sadece kaynakça kısmını mı ilgilendiriyor?
buna benzer caps'lerin çıkış kaynağı nedir?
nur yerlitaş'tan değil bu caps'in asıl kaynağından bahsediyorum.
nur yerlitaş'tan değil bu caps'in asıl kaynağından bahsediyorum.
aklım almıyor bu durumu.
en kıytırık bir şey için istenen paralar dudak uçuklatıcı derecede.
misal bir kazağın en az 40 tl, bir pantolonun 100 tl, incecik bir atkının 25 tl olmasına, kendi kemik (daha doğrusu mal) kullanıcılarından yüz bulup ürettikleri bir telefonun 2500 tl olmasına aklı başında sebepler sunacak olan var mı?
bana göre, alt tarafı herhangi bir amaca yönelik üretilmiş basit araç gereçlerin en uç fiyatlarla satılması ve satın alınması salaklıktır.
bir kazak sizi soğuktan korumaktan başka ne gibi mühim görevlere sahip ki fiyatı 100 tl'ye kadar çıkabiliyor?
tabii ki, 20 tl'ye de kazak var ama en çok da mağazalar tarafından yapılan bu algı oyunu canımı sıkıyor. bu kadar aşırı pahalı fiyatları sanki elbirliğiyle normalleştirmeye çalışıyorlar gibi.
en kıytırık bir şey için istenen paralar dudak uçuklatıcı derecede.
misal bir kazağın en az 40 tl, bir pantolonun 100 tl, incecik bir atkının 25 tl olmasına, kendi kemik (daha doğrusu mal) kullanıcılarından yüz bulup ürettikleri bir telefonun 2500 tl olmasına aklı başında sebepler sunacak olan var mı?
bana göre, alt tarafı herhangi bir amaca yönelik üretilmiş basit araç gereçlerin en uç fiyatlarla satılması ve satın alınması salaklıktır.
bir kazak sizi soğuktan korumaktan başka ne gibi mühim görevlere sahip ki fiyatı 100 tl'ye kadar çıkabiliyor?
tabii ki, 20 tl'ye de kazak var ama en çok da mağazalar tarafından yapılan bu algı oyunu canımı sıkıyor. bu kadar aşırı pahalı fiyatları sanki elbirliğiyle normalleştirmeye çalışıyorlar gibi.
medyanın önemli olaylarda tarafsız kalma/taraf tutma durumları hakkında makaleler arıyorum. siz de bildiğiniz makaleleri önerebilir misiniz?
cidden merak ettiğim için soruyorum.
ekşi sözlük'te gezi eylemleri süresince herkes garanti bankası hesaplarını kapatacaklarını söylüyordu. siz de onlardan mıydınız?
ne oldu, tamamen ilişiğiniz kestiniz mi? şimdi o bankayla herhangi bir işlem yapıyor musunuz?
bir de ekşi sözlük garanti bankası reklamı almıştı, yazarlar sözlük hesaplarını kapatacaklardı, cidden gidenler oldu mu?
ekşi sözlük'te gezi eylemleri süresince herkes garanti bankası hesaplarını kapatacaklarını söylüyordu. siz de onlardan mıydınız?
ne oldu, tamamen ilişiğiniz kestiniz mi? şimdi o bankayla herhangi bir işlem yapıyor musunuz?
bir de ekşi sözlük garanti bankası reklamı almıştı, yazarlar sözlük hesaplarını kapatacaklardı, cidden gidenler oldu mu?
bugün bir kafedeyken çalan bir şarkıydı. kadının sesi zenci sesi gibiydi ve ingiliz aksanı vardı sanki. çünkü şarkıda, nakaratında bolca bulunan "better" kelimesi sıklıkla "bettır" şeklinde telaffuz ediliyordu ve de "one live better" diye tekrarlanıyordu. Joy fm'de çalmış. Akşam saatleriydi, orta tempolu bir şarkıydı. Evet.
milyon kez soruldu ama istediğim cevabı bulamadım bir türlü.
1. şimdi ben ingiliz aksanlı dizi izlersem ingiliz aksanı kapabilir miyim? siz kapabildiniz mi? burhan altıntop ingilizce'si ile konuşmak istemiyorum da.
2. dizi izleyerek cidden dilimi geliştirir miyim? siz geliştirdiniz mi? geliştirdiyseniz ne ölçüde oldu bu?
1. şimdi ben ingiliz aksanlı dizi izlersem ingiliz aksanı kapabilir miyim? siz kapabildiniz mi? burhan altıntop ingilizce'si ile konuşmak istemiyorum da.
2. dizi izleyerek cidden dilimi geliştirir miyim? siz geliştirdiniz mi? geliştirdiyseniz ne ölçüde oldu bu?
en son neye yarılırcasına güldünüz?
söyleyin de biz de gülelim. zaten ahyat zor, bir iyilik yapmış oluruz birbirimize.
hemen yeni olarak şuna epey gülmüştüm. tespitin böylesi:
i.hizliresim.com
fıkra olabilir, olay olabilir. neye gülüyorsunuz?
söyleyin de biz de gülelim. zaten ahyat zor, bir iyilik yapmış oluruz birbirimize.
hemen yeni olarak şuna epey gülmüştüm. tespitin böylesi:
i.hizliresim.com
fıkra olabilir, olay olabilir. neye gülüyorsunuz?
şimdi bu filmi izledim de bugün, aklıma bir şey takıldı.
bu filmde çok belirgin şekilde hep 14'ten bahsedildi.
"bunu en az 14 kez duydum.", "14 senedir bu işi yapıyorum.", "14 tane x var." gibi.
kaçırdığım bir şey mi var?
not: kevin spacey'li, jim sturgess'li olanındna bahsediyorum.
bu filmde çok belirgin şekilde hep 14'ten bahsedildi.
"bunu en az 14 kez duydum.", "14 senedir bu işi yapıyorum.", "14 tane x var." gibi.
kaçırdığım bir şey mi var?
not: kevin spacey'li, jim sturgess'li olanındna bahsediyorum.
şimdi ben düne kadar avea'nın 23 tl'ye olan woops tarifesini (her yöne 500 dk + her yöne 1000 sms + 2 gb internet) kullanıyordum.
müşteri hizmetleri aradı ve bana "faturalıya geçerseniz 24.50 tl'ye her yöne 1000 dk + her yöne 1000 sms + 2 gb internete sahip olacaksınız. tabii 12 ay taahhüt vermeniz koşuluyla." dedi. ben de hayır diyemedim ve kabul ettim. dün faturalıya geçtim ve şöyle düşündüm: ben zaten 500 dakikayı bile bitiremiyorum ki. zaten bu faturalı olanın tek artısı artı 500 dakikaydı.
dolayısıyla bugün müşteri hizmetlerini arayıp taahhütten caydığımı söyledim. bir de önceki müşteri hizmetleri bana cayma bedelinden bahsetmişti. bunu da sordum bugün ve müşteri hizmetleri bu cayma bedeli size yansıtılmayacak, dedi. şimdi benim hem önceki, hem de şimdiki kampanyam da arada gitti tabii.
bana bu ilk fatura için cayma bedeli altında yüklü bir miktar ödetmezler, değil mi?
çünkü tüm bunlar dün ve bugün oldu.
müşteri hizmetleri aradı ve bana "faturalıya geçerseniz 24.50 tl'ye her yöne 1000 dk + her yöne 1000 sms + 2 gb internete sahip olacaksınız. tabii 12 ay taahhüt vermeniz koşuluyla." dedi. ben de hayır diyemedim ve kabul ettim. dün faturalıya geçtim ve şöyle düşündüm: ben zaten 500 dakikayı bile bitiremiyorum ki. zaten bu faturalı olanın tek artısı artı 500 dakikaydı.
dolayısıyla bugün müşteri hizmetlerini arayıp taahhütten caydığımı söyledim. bir de önceki müşteri hizmetleri bana cayma bedelinden bahsetmişti. bunu da sordum bugün ve müşteri hizmetleri bu cayma bedeli size yansıtılmayacak, dedi. şimdi benim hem önceki, hem de şimdiki kampanyam da arada gitti tabii.
bana bu ilk fatura için cayma bedeli altında yüklü bir miktar ödetmezler, değil mi?
çünkü tüm bunlar dün ve bugün oldu.
yahu bu filmin neresi enfes ki?
insanlar güzel ile şahane kelimelerinin anlamını mı karıştıyor?
film güzel ama "izlemezsen pişman olursun", "bunu izlemediysen film izledim deme", "nasıl olur da bu kadar şahane filme laf edersin?" gibi cümleler kurdurtacak derecede şahane olan yeri neresi, ben anlamadım.
var mı "şu sahnesinin tadını hiçbir filmde alamadım" dediğiniz sahnesi?
ben bir tek mathilda'nın markete süt almaya giderken geri döndüğünde kapıdaki mafyaların ailesinin-bilhassa küçük kardeşinin- katledilişini anladığında hiçbir şey yokmuş gibi gözlerinden yaşlar akarak leon'un ziline bastığı anda ağlamaklı oldum.
e, bunun dışında küçücük kızın giyim kuşam tarzı, yaşından büyük gösterme sevdası, adama aşık oluşu çok itici gelen detaylardan. tamam, anlıyorum, her kız/erkek küçükken kendinden yaşlarca büyük birine platonik aşık olmuştur ama filmde bunun sanki mümkünmüş gibi ele alınması şaşırttı beni. leon da (anladığım kadarıyla) istemiyordu ama keşke mathilda'nın yaşını aleni şekilde gerekçe gösterseydi ve de mathilda'ya bir babanın şevkatiyle yaklaştığını güçlü şekilde ifade etseydi.
soruma yeniden gelecek olursak, bu filmin size en muhteşem filmlerden biri olarak gelmesinin sebebi nedir? ben niye öyle göremiyorum?
insanlar güzel ile şahane kelimelerinin anlamını mı karıştıyor?
film güzel ama "izlemezsen pişman olursun", "bunu izlemediysen film izledim deme", "nasıl olur da bu kadar şahane filme laf edersin?" gibi cümleler kurdurtacak derecede şahane olan yeri neresi, ben anlamadım.
var mı "şu sahnesinin tadını hiçbir filmde alamadım" dediğiniz sahnesi?
ben bir tek mathilda'nın markete süt almaya giderken geri döndüğünde kapıdaki mafyaların ailesinin-bilhassa küçük kardeşinin- katledilişini anladığında hiçbir şey yokmuş gibi gözlerinden yaşlar akarak leon'un ziline bastığı anda ağlamaklı oldum.
e, bunun dışında küçücük kızın giyim kuşam tarzı, yaşından büyük gösterme sevdası, adama aşık oluşu çok itici gelen detaylardan. tamam, anlıyorum, her kız/erkek küçükken kendinden yaşlarca büyük birine platonik aşık olmuştur ama filmde bunun sanki mümkünmüş gibi ele alınması şaşırttı beni. leon da (anladığım kadarıyla) istemiyordu ama keşke mathilda'nın yaşını aleni şekilde gerekçe gösterseydi ve de mathilda'ya bir babanın şevkatiyle yaklaştığını güçlü şekilde ifade etseydi.
soruma yeniden gelecek olursak, bu filmin size en muhteşem filmlerden biri olarak gelmesinin sebebi nedir? ben niye öyle göremiyorum?
şimdi, ben de tüm harry potter kitaplarını okumuştum(melez prens hariç). dün de tüm seriyi yeniden izledim. lakin aklımda birtakım sorular mevcut.
1. voldemort, ilk olarak felsefe taşı'nın peşine neden düştü ki?
sonuçta hortkulukları zaten voldemort'u ölümsüz kılmıyor muydu? yani hortkulukların tamamı yok edilmeden voldemort da tam ölmeyecekti. madem hortkuluklar felsefe taşı'ndan önce oluşturuldu, e, neden felsefe taşı'nın peşine düştü bu adam da kendini tehlikeye attı?
2. gryffindor kılıcı ve başka bir hortkuluk aranırken, snape kendi patronus'unu harry'ye göndermişti. iyi de gryffindor kılıcının nerede olduğunu (donmuş nehrin altındaydı) bu patronus nereden bilebilir?
3. bir yerde okumuştum, aklıma geldi. azkaban tutsağı'nda zamanda yolculuk yapabildilerse neden voldemort'u öldürmediler?
daha da soracağım.
1. voldemort, ilk olarak felsefe taşı'nın peşine neden düştü ki?
sonuçta hortkulukları zaten voldemort'u ölümsüz kılmıyor muydu? yani hortkulukların tamamı yok edilmeden voldemort da tam ölmeyecekti. madem hortkuluklar felsefe taşı'ndan önce oluşturuldu, e, neden felsefe taşı'nın peşine düştü bu adam da kendini tehlikeye attı?
2. gryffindor kılıcı ve başka bir hortkuluk aranırken, snape kendi patronus'unu harry'ye göndermişti. iyi de gryffindor kılıcının nerede olduğunu (donmuş nehrin altındaydı) bu patronus nereden bilebilir?
3. bir yerde okumuştum, aklıma geldi. azkaban tutsağı'nda zamanda yolculuk yapabildilerse neden voldemort'u öldürmediler?
daha da soracağım.
üzerinden geçti bir sene, hala 1600'lerdeyim.
her gün de çevrimiçi olup oylama da yapıyorum ama nedense bu aralıktayım hep.
neden olabilir?
her gün de çevrimiçi olup oylama da yapıyorum ama nedense bu aralıktayım hep.
neden olabilir?
şimdi deminden beri bakıyorum da, kuran-ı kerim'in ingilizce meali biraz ağdalı bir dille yazılmış ve inversion'lar çok yapılmış.
ya da biz kullansak "imla katlini gerçekleştirdin resmen!" diye ayıplanacağımız türden cümle yapısı var.
biz o şekilde konuşsak ne olur ki? tuhaf kaçar mı?
ya da biz kullansak "imla katlini gerçekleştirdin resmen!" diye ayıplanacağımız türden cümle yapısı var.
biz o şekilde konuşsak ne olur ki? tuhaf kaçar mı?
şimdi bir yandan kendi başıma dil öğrenmeye çalışıyorum, bir yandan okumak istediğim nice kitaplar var, bir yandan kendimi geliştirmem gereken alanlar var, bir yandan gündem hakkında edinilmesi gereken bilgileri almam lazım. ama bunları yapmak için hiç enerjim yok. uzun vadede de bu enerjimi toplayamayacağımı düşünüyorum. hai açsınız ama canınız bir şey çekmiyor gibi düşünün. bezginlik, can sıkıntısı, cahillik (öğrenmem gereken şeyleri bile bilmediğimi düşünüyorum), psikolojik yorgunluk ve bir şeyi yapma isteğine rağmen yapamama durumu var özetle.
ne yapsam ki?
sürekli uyumak istiyorum ama uykumda bile rahat değilim, kötü kötü rüyalar görüyorum, enerjimi almış şekilde kalkamıyorum yataktan.
evet, yine sorayım, ne yapsam ki?
ne yapsam ki?
sürekli uyumak istiyorum ama uykumda bile rahat değilim, kötü kötü rüyalar görüyorum, enerjimi almış şekilde kalkamıyorum yataktan.
evet, yine sorayım, ne yapsam ki?
üç arkadaşınızla eve çıktınız diyelim (siz dördüncüsünüz).
siz ve diğer iki arkadaşınız okula minibüsle gitmiyorsunuz ama o minibüsle gidiyor. şimdi bu arkadaşınızın bu yol ücretini toplam ev giderine eklemesi normal midir?
şahsen bu sizi bağlıyor mu?
onun bu hareketine nasıl karşı çıkardınız?
ya bu bana hiç normal gelmiyor. e ben de 25 dakika okula yürümektense ben de minibüsle gitmeyi bilmiyor muyum?
siz ve diğer iki arkadaşınız okula minibüsle gitmiyorsunuz ama o minibüsle gidiyor. şimdi bu arkadaşınızın bu yol ücretini toplam ev giderine eklemesi normal midir?
şahsen bu sizi bağlıyor mu?
onun bu hareketine nasıl karşı çıkardınız?
ya bu bana hiç normal gelmiyor. e ben de 25 dakika okula yürümektense ben de minibüsle gitmeyi bilmiyor muyum?
bir karikatür vardı, "ya altyazılıyken izleyeceksin, böyle olmuyor." diyordu insanlar. oysa o baktıkları şey film değil de başka bir şeydi ve altyazısı çok elzem bir eşydi.
neydi bu yav?
neydi bu yav?
sorumu açıklayayım.
sevdiğim insandan soğumamak için o insan tuvaletten çıkmışsa ben hemen tuvalete giremiyorum, isterse haftalık çişim olsun, "şimdi tuvalet pis kokmuştur da, tam temizlenmemişse iğrençlik görürüm de o insandan soğurum." diye giremiyorum. durum böyle.
tuhaf mıyım? siz girebiliyor musunuz öyle pat diye?
sevdiğim insandan soğumamak için o insan tuvaletten çıkmışsa ben hemen tuvalete giremiyorum, isterse haftalık çişim olsun, "şimdi tuvalet pis kokmuştur da, tam temizlenmemişse iğrençlik görürüm de o insandan soğurum." diye giremiyorum. durum böyle.
tuhaf mıyım? siz girebiliyor musunuz öyle pat diye?
şimdi birinci dereceden, iki çocuklu bir akrabanız var.
siz onların evine gidiyorsunuz, yatılı kalacak kadar samimisiniz bu arada, ve o akrabanız bazı sebeplerden ötürü kendi evinde çok tutumlu. misal tek tip içecek, tek tip çerez, tek tip meyveler (elma-mandalina gibi klasik meyveler), iki çeşit yemekler, yemeklerin yanında da varsa ek olarak neredeyse herkese yetmeyecek derecede yapılmış çeşitli yan gıdalar (salata, sos, garnitür vs.) var evde. evin çocukları bile bu tutuma alışmış vaziyette. misal salata varsa sos yok, sos varsa cacık yok, tatlı varsa x yok.
neyse, şimdi bu akrabanız çocuklarıyla size geliyor, yatılı olarak.
sizin evde ise o tutumluluklarından eser kalmıyor. misal dolapta 3 çeşit peynir varsa, yanına dördüncüsü de koyulsun istiyor.
kahvaltıda sosis/nugget + 77 çeşit kahvaltı çeşiti olmasına rağmen dolaptaki tüm çeşitleri de sofraya koymak istiyor. çocuklar "ben salam olmadan kahvaltı yapmam" deyince dolabınızdaki açılmamış salam paketini de açıyorlar.
çocukları kendi evlerinde tek tip fanta türü içecek içmeye alışmışken sizin dolabınızda bulunan vişne suyunu da, elma suyunu da, gazozu da, kolayı da, meyve suyunu da içmek istedikleri için hepsinin kapağını açıyorlar. meyveleri yarım yiyip kalanını dişliyorlar, kuruyemişleri tabağında duruyorken mısır patlatmak istiyorlar vs.
kendi evlerinde iki kişiye yetmeyen bir yiyeceği 7 kişiye hazırlarken, sizin evde 10 kişiye yetecek şeyi sadece kendi çocuklarının önüne koyuyor.
kısacası siz "bu ayrı tür yiyecekler farklı günlerde yenmesi için" düşüncesiyle bir daha alışveriş yapmamak için dolabınızda stok yapıyorken bu "tutumlu" aile resmen bütün bunları talan ediyor.
yorumunuz nedir bu olaya?
siz onların evine gidiyorsunuz, yatılı kalacak kadar samimisiniz bu arada, ve o akrabanız bazı sebeplerden ötürü kendi evinde çok tutumlu. misal tek tip içecek, tek tip çerez, tek tip meyveler (elma-mandalina gibi klasik meyveler), iki çeşit yemekler, yemeklerin yanında da varsa ek olarak neredeyse herkese yetmeyecek derecede yapılmış çeşitli yan gıdalar (salata, sos, garnitür vs.) var evde. evin çocukları bile bu tutuma alışmış vaziyette. misal salata varsa sos yok, sos varsa cacık yok, tatlı varsa x yok.
neyse, şimdi bu akrabanız çocuklarıyla size geliyor, yatılı olarak.
sizin evde ise o tutumluluklarından eser kalmıyor. misal dolapta 3 çeşit peynir varsa, yanına dördüncüsü de koyulsun istiyor.
kahvaltıda sosis/nugget + 77 çeşit kahvaltı çeşiti olmasına rağmen dolaptaki tüm çeşitleri de sofraya koymak istiyor. çocuklar "ben salam olmadan kahvaltı yapmam" deyince dolabınızdaki açılmamış salam paketini de açıyorlar.
çocukları kendi evlerinde tek tip fanta türü içecek içmeye alışmışken sizin dolabınızda bulunan vişne suyunu da, elma suyunu da, gazozu da, kolayı da, meyve suyunu da içmek istedikleri için hepsinin kapağını açıyorlar. meyveleri yarım yiyip kalanını dişliyorlar, kuruyemişleri tabağında duruyorken mısır patlatmak istiyorlar vs.
kendi evlerinde iki kişiye yetmeyen bir yiyeceği 7 kişiye hazırlarken, sizin evde 10 kişiye yetecek şeyi sadece kendi çocuklarının önüne koyuyor.
kısacası siz "bu ayrı tür yiyecekler farklı günlerde yenmesi için" düşüncesiyle bir daha alışveriş yapmamak için dolabınızda stok yapıyorken bu "tutumlu" aile resmen bütün bunları talan ediyor.
yorumunuz nedir bu olaya?
sorduğunuz sorulara nasıl cevaplar gelsin istersiniz;
a) kesin bilgi içeren türden mi,
b) "sorum yeter ki havada kalmasın, fikri olanlar da yazsın." türünden mi?
a) kesin bilgi içeren türden mi,
b) "sorum yeter ki havada kalmasın, fikri olanlar da yazsın." türünden mi?
şimdi bir kişi arıyorum. bu benim liseden bir arkadaşımmış, hatta o kişiye göre oldukça samimiymişiz, evimize konuk etmişiz ve hatta bizde yatılı da kalmış. gelin görün ki ben bunun sadece ismini, nereli olduğunu ve nerede yaşadığını (hatta şu an aynı mahalledeyiz ama açık adresini bilmiyorum) biliyorum ama soyadını bilmiyorum. ben çocuğu hiç hatırlamıyorum ama bu genç, anneme "siz meb'in annesisiniz, değil mi? bla bla" diye yukarıdaki ayrıntıları vermiş. annem de bana aktardı ama soyadı olmadan facebook'tan da göremiyorum.
kısacası nasıl bulabilirim bu arkadaşı?
hepsinden öte aklıma takıldı, daha çok o yüzden bulmak istiyorum. bulamazsam hiçbir şeyden zevk almam :(
kısacası nasıl bulabilirim bu arkadaşı?
hepsinden öte aklıma takıldı, daha çok o yüzden bulmak istiyorum. bulamazsam hiçbir şeyden zevk almam :(
şimdi az önce fark ettim. baızlarına gönderdiğim mesajda iki siyah tik, ama hemen geri dönen bir arkadaşımda çift mavi tik oluyor. bu, o mesajın okunduğu anlamına mı geliyor yoksa?
not: caps eklendi.
not 2: bazı arkadaşlarımın da başına gelmiş.
not 3: benimki anroid, arkadaşlarımın ki android + nokia symbian.
not: caps eklendi.
not 2: bazı arkadaşlarımın da başına gelmiş.
not 3: benimki anroid, arkadaşlarımın ki android + nokia symbian.