Ekşi Duyuru

kış boyunca lens kullanmadım, hep gözlük taktım. şimdi de baktım bir çift kalmış. son zamanlarda çok da memnun değilim sanki o lenslerden.

birkaç yıl önce muayene olmuştum. BC değerim 8.7 çıkmıştı. o günden bugüne de acuvue advance kullanıyordum. göz numaramdan bir sıkıntım yok. ama şimdi lensmarket'ten bir bakayım dedim, 8.7 olan başka lens yok. yani ya yine acuvue advance alacağım, ya da BC değeri başka lens alacağım.

8.8 acuvue oasys var. 8.6 var. hem de bir sürü.

ne yapayım?

referanduma iki hafta kaldı. bir dönem devletin başında olan ve şu anda aktif veya pasif herhangi bir siyaset yapamyan eski siyasetçilerin niye hiç sesi çıkmıyor?

tansu çiller, mesut yılmaz, nerede bunlar? hele anayasa uzmanı olan sayın ahmet necdet sezer niye susuyor? neredeler? içinde bulunduğumuz durumdan, bir ara ülkeyi yönetenler olarak bu kadar mı ilgisizler, bu kadar mı sade vatandaş gibi izliyorlar?

2009 yılı ve öncesinde kullandığım dos üzerinde çalışan eski muhasebe programımdan bir bilgi çekmem gerekiyor ama program 64 bit üzerinde çalışmam diye uyarı veriyor. bu programı çalıştırmanın bir yolu var mı?

64 bit windows 7 kullanıyorum.

binek otomobil muayenesinde stepne soruyorlar mı? stepnenin olmaması ağır kusur sayılıyor mu?

arabada stepne yok. lpg taktırınca çıkarıp elime verdiler. ben de eve koydum stepneyi. zaten kaç kere lastik patladı, lastikçilerin hayvanat gibi sıktığı bijonları kendim mümkün değil gevşetemedim bile. hep lastikçi çağırdım.

şimdi muayeneye gidicem. illa ki soruyorlarsa bagaja koyup götürücem ama dört kat indir çıkar yapmam lazım. lazım değilse hiç almayayım.

yüz üstü yatarken yatağa sürttürüyor. böyle fiti fiti fiti kerkinme hareketi yapıyor. yakalayıp yüzüne vuruyor gibi olmasın, utanmasın diye görmezden geldim, kendisine de sormadım napıyon oğlum öyle diye. ama öyle yaparken baktığımızı fark ederse kızıyor "bakmayın" diye.

4.5 yaş erken değil mi hacı bu işler için?

arkadaşlar bu anahtarsız çalıştırılan (anahtarı bir yere takılmayan, sadece üstünüzde bulunmasının yeterli olduğu, düğmeye basınca çalışan) araçlarda o anahtarın menzili ne kadar? ve o menzilin dışına çıkarsanız ne oluyor?

geçenlerde bu şekil arabası olan bir arkadaşın arabasıyla bir yere gittik. arabayı park ettik, indik, kilitledi arabayı gidicez, baktım ki egzozdan duman çıkıyor. abi dedim araba çalışıyor? aa dedi unutmuşum. açtı arabayı, düğmeye bastı motoru kapattı.

şimdi biz görmeyip unutsak ne olacaktı? büyük ihtimalle uzaklaşınca duracaktı di mi? öyle mi oluyor? peki ne kadar uzaktan çekiyor bu alet?

soru basit, cevabı zor.

aynı tabloda turuncu, kırmızı, mavi ve yeşil dolgulu hücreler var.

istenen:

turuncuları toplasın, sonucu bir hücreye yazsın. kırmızıları toplasın, sonucu bir hücreye yazsın, yeşilleri, mavileri. yani her renkteki hücreleri toplayıp sonucu yazsın.

renge göre filtre yapıp kalanları seçerek elle toplamak kolay yolu. peki ya otomatik olarak yapmanın yolu?

iphone düşünmüyorum bu bir.

diğer android'lere bir türlü ısınamadım bu iki. yani illa samsung olacak. bütçe de 3000 lirayı geçmesin.

kalem istiyorsak illa note 5. kalem çok gerekli değilse peki? bütün teknoloji marketlerde ve samsung mağazalarına a7 süper, aynısı, sadece kalemsizi falan diyorlar. hatta mediamarkt'taki dedi ki, a7 yeni bir cihaz, note 5 bir seneden fazla zamandır piyasada. a7'nin teknolojisi daha yeni falan filan. aklımda hep note 5 var, beğeniyorum da aleti ama a7 de aynısı falan diyip kafamı karıştırıyorlar. 600-700 lira da daha ucuz meret.

artık almam lazım. siz ne dersiniz? kullanıcılarından duymak isterim.

1998-2003 yılları arasında undernet irc server'ındaki #ayna kanalında chat yapmış olan birileri var mıdır buralarda?

arkadaşlar ben tüvtürk personeli tarafından bu etiketin plakama yapıştırılmasını istemiyorum.

ya bu araba benim özel mülküm değil mi? benim özel mülküme benim iznim dışında bir şeyler yapıştırma hakkını nereden buluyorlar? illa yapıştırılması gerekiyorsa verirsin ben yapıştırırım. yapıştırmazsam da cezası neyse onu uygularsın. benim malıma mülküme iznim olmadan etiket yapıştırma hakkını nereden buluyorlar? ver ben yapıştırayım diyorum, hayır kural böyle biz yapıştıracaz diyorlar. başlarım ulan öyle kurala. özel mülküm değil mi o benim?

"yapıştırmana izin vermiyorum" desem muayenemi keyfi olarak onaylamama şansları var mı? onaylamıyorsa bile o tutanağa "ağır kusur: plakaya etiket yapıştırtmadığı için" falan yazmalarını bekliyorum ki özel mülküme tecavüz konusunda dava açabileyim.

derdini seveyim demeyin, buna çok kafayı taktım.

duyurunun sevgili operacıları ve opera severleri.

---spoiler---

strauss'un bu güzide operetinde prens orlowsky karakterini erkek kılığına girmiş bir kadın oynuyor. temsilin sonunda da aslında kadın olduğunu, prens olmadığını açıklıyor.

lakin üst yazıyı kaçırdım, oyun da türkçe olmasına rağmen müziğe konsantre olduğum için anlayamadım. kimmiş o kadın? aslında başka birisi miymiş de erkek kılığına girip prens rolü yapıyormuş? anlayamadım o kısmını.

açıklayabilecek olan var mıdır?

aşağıdaki soruyu görünce utanarak da olsa soruyorum artık. cahilliğime verin, dövün ama çok acıtmayın. sakadat seven birisi olmadığım için bu konuda çok cahilim.

kelle: hayvanın kafası.
paça: hayvanın ayağı.

kelle paça ne abi? hep diyordum ki bunların karışımı falan herhalde. geçen mercimek çorbası içmeye gittiğim çorbacı, çeşitleri sayarken "kelle paça var, ayak paça var" dedi, benim devreleri yaktı. kelle paça ikisinin karışımı teorim çürüdü, ayak paça ney lan o zaman? buradaki "paça" hayvanın ayağı değil de başka bir çorba terimi falan mı?

artık biri bana açıklasın şunu.

trendler sürekli değişiyor. bir gün mükemmel hizmet veren site ertesi gün bozuluyor.

internetten kitap. e-kitap değil, normal kitap. çok çeşit, uygun fiyat, sağlam ve hızlı kargo, müşteri memnuniyeti vs.

neresi?

- idefix'le ben de sorun yaşadım zaten, sildim.
- d&r mağazalarda hizmet süper ama kitap haici bir internet alışverişimin faturasını bile aylar sonra yalvar yakar mail attırabildim.
- babil.com'un sahibi ışid destekçisi mi ne çıktıydı, onu da geç.

kitapyurdu fena değil gibi görünüyor sanki?

edit: en iyisi gidip dost kitabevi'nden alayım varsa. arkadaş'ta yoktu zira aradığım kitap.

bağırma *biiip*

hop hakaret etme, sana yakışıyo mu furkan dediler. sonra kavga çıktı.

bağırma amk falan mı dedi, ne dedi?

hanımın telefonu bozuldu, dün sormuştum. şimdi kartını eski telefona takayım da idare edelim dedik ama bizim sim kart mikro imiş, eski telefon da mini olarak adlandırılan büyük tip. bu mikro sim kartı bir boy büyüğü haline nasıl getiririz? internette kartondan kesip içine oturtabileceğimiz 1/1 şablonlar falan var mıdır?

eşimin telefonu, samsung galaxy note 3.

ben telefonu görmedim henüz ama açılışta "samsung" yazan ekranda takılı kalıyormuş.

reset atmak lazım falan demişler işyerinde ama elleştme kimsye fotoğraflar falan var dedim. icabında hard reset de atarız da bu aşamada kilitlenip kalan telefonu bilgisayara falan bağlayıp içindeki fotoğrafları, videoları, vatsap yazışmalarını falan kurtarabilir miyiz?

bir e sizce ne olabilir bu telefonun problemi? garantisi bitti. kaç lira kaçar bize?

bilgisayarda 64 bit işletim sistemi kullanıyorum (windows 7 home premium service pack 1 64 bit). 4 gb ram var.

bu bilgisayara kuracağım herhangi bir programın 64 bit versiyonu olması, 32 bit versiyonuna göre bana ne kazandırır?

yani niye 32 bit yerine 64 bit program kurmalıyım veya kurmamalıyım?

windows 7 kullanıyorum türkçe 64 bit. internet explorer'ı son sürüme güncellemem lazım.

şu anda kurulum ile birlikte gelen internet explorer 8 yüklü. hem 32 bit, hem 64 bit.

windows update dönüp duruyor, bir şey bulamıyor.

tamindir, filehippo falan gibi sitelerden setup dosyası da indirmek istemiyorum. benimkine hangisi uygunsa onu indirip güncellemek istiyorum.

microsoft sitesinden indirmek isteyince de elli tane seçenek sunuyor, hangisini indireceğim bilemedim.

nasıl güncelleyeceğim?

opera web tarayıcı.

ayarlar/web siteleri/flash

"oynatmak için tıkla" seçili.

ben oynatmak için tıklamak istemiyorum. doğrudan oynatsın.

"sitelerin flash çalıştırmasınıa izin ver" seçeneğini seçiyorum. herhangi bir "ayarları kaydet" seçeneği görmediğim için ayar sayfasını kapatıyorum. o oturumda bir daha tıklama istemiyor. ama opera'yı kapatıp tekrar açtığımda hop, bu ayar eskiye dönüyor, yine " oynatmak için tıkla" oluyor.

nasıl kaydedicez bunu? ben mi göremiyorum "kaydet" butonu?

ekipmanlar

bir adet laptop bilgisayar
bir adet hp 1102w kablosuz yazıcı
bir adet telekom'un verdiği zdf mi ne dandik bir modem.

bilgisayar ve yazıcı birbirine wifi üzerinden bağlılar. yazdır diyorum, yazıcıdan yazı geliyor.

ama formattan sonra mı, modemim bozulup da bu dandiğe mecbur kaldığımdan beri mi ne zamandan beri olduğunu çözemediğim bir süredir yazıyı gönderiyorum, bazen hemen çıkıyor, bazen 10-15 saniye, bazen 30 saniye, bazen birkaç dakika sonra çıkıyor.

aynı yazıcıdan evde de var. evde kullanırken hiç sıkıntı yok. gönderiyorum, anında çıkıyor. ama ofiste kafasına göre.

sorun nerede? bilgisayardaki yazıcı tanımlarında olsa evde de gecikir.

ya yazıcının dahili ayarlarında (192.168.1.100 diye ip verdim ofistekine de, işyerindekine de, tarayıcıya 192.168.1.100 yazınca giriyor ayarlarına ama oralarda bir sıkıntı bulamadım), ya da modemde bir yerlerde bu iş gecikiyor.

sorun nerede sizce?

paraya ihtiyacım var. elimde de 2017 kasım vadeli dört tane 2500 liralık, toplam 10.000 liralık müşteri senedi var. bir tanesini, bilemedin iki tanesini bozdursam yeter. tutar factoring şirketlerinin götüyle güleceği bir rakam olduğu için onlara sormuyorum bile. yine de değerlendirebilirim.

kim kırar, kaç para keser, ne kadar verir bana?

senet mafyası ehehe falan diye geyik yapmazsanız sevinirim. daha yasal yollar soruyorum.

eski kafayım galiba. youtube'dan açmak, fizy, spotify falan hiçbiri o keyfi vermedi. dünya kadar mp3 arşivim var. programdan açayım dinleyeyim.

şu sıralar en iyisi hangisi? winamp falan bitti galiba. bi de aimp3 mü ne varmış.

he ne dersiniz?

az önce 0312 500 05 06 diye bir numara aradı, ben açana kadar kapattı. google'ladım, "sakın geri aramayın dolandırıcı", "aman diyim aramayın dolandırıcı" diye bir sürü yorum var.

lan dolandırıcı anladık da bu panik nedir? niye öcü görmüş gibi sakın arama , kesinlikle arama deniyor? neticede bu bir sabit telefon. yani arayınca telefon parasından falan bir şey girmez di mi? arayan adamın söylediklerine inanıp çarpılmadıktan sonra her yöne on bin dakikam var, arayım maşşak geçsem yine de bir şekilde dolandırılacak mıyım? öyle bir panik var da yorumlarda, sakın arama, kesin arama diye.

ger iarayınca bomba tetikliyor falan hikayeleri doğru mudur bi ondan çekinirim öyle bir şey varsa. yoksa arayıp eğlenicem biraz.

şu aksiyon kamerasının firmware güncellemesini yapacağım.

sayfası şu: support.sjcamhd.com

firmware dosyasını indirdim. talimatta diyor ki "sd kartı bilgisayarda fat32 olarak formatlayın".

bilgisayarda sd karta sağ tıklayıp biçimlendir diyince bi exfat var, bi de NTFS var. fat32 yok. exfat diye formatlayınca da kartı makine tanımıyor. illa makinenin kendi menüsünden formatlayınca kullanılır oluyor.

güncelleme talimatında da ısrarla bilgisayarda formatlayın, firmware güncellenince tekrar bilgisayarda formatlayın falan diyor. bilgisayarda formatlamayıp makinenin menüsünden formatlasam olmaz mı ki?

ya da fat32 nerede lan bilgisayarda?

silecek suyuna ne zaman o mavi renkli sıvılardan koysam su fışkırtma delikleri tıkanıyor. bütün benzinciler "bizimki tıkamaz" diyor ama hepsi tıkıyor.

saf metil alkol alıp koysam olmaz mı, varsın muz kokulu, köpüklü, renkli olmasın, sadece donmasın istiyorum. uçakları alkolle yıkadıkları gibi ben de sileceğe koyayım.

hatta fısfısa koyup sabah buz tutmuş camlara da sıkarım, he olur di mi? olmaz mı?

bi de nereden bulurum ben metil alkolü böyle bidonla? eskiden migros'un temizlik reyonunda olurdu, artık yok.

farklı bilgisayarlardan ve telefondan erişmek istediğim dosyalar ve BİLGİSAYARIMDA YER KAPLAMASINI İSTEMEDİĞİM fotoğraflar için yandex disk kullanıyorum. şu büyük harfle yazdığım yer önemli.

şimdi bu yandex disk'in programını indirip kurdum. "yandex disk" diye bir klasör oluşturdu. ben yüklenmesini istediğim şeyleri bu klasöre kopyalıyorum, program o klasöre konan şeyleri bulut ile eşitliyor. o klasörden silince buluttan da siliniyor.

lakin o klasör aynı zamanda bilgisayarda yer kaplıyor. ben zannetmiştim ki o sanal bir klasör. sadece yüklenmesini istediğim şeyleri sürükleyip bırakma kolaylığı sağlasın diye var. ama değil abicim, oraya ne kopyalasam bilgisayarımın yerel diskinde oluşturulan "yandex disk" isimli klasöre ayrıca kopyalanmış oluyor. abi 100 gb fotoğraf var, bilgisayarımda yer kaplamasın bulutta dursun diye oraya kopyalamak istiyorum, yerel diske bi 100 gb daha koyuyor. yerel diskte 100 gb boş yer yoksa "yükleyemem yer yok" diyor. lan evet yer olmadığı için buluta yükleyip yerel disktekini silerek yer açmaya çalışıyorum zaten. sadece buluta yükle. bilgisayarda niye ayrıca yer açıyorsun kendine?

eşitledikten sonra sileyim diyorum, buluttan da siliyor.

kendi bilgisayarımda yer kaplatmadan nasıl yükleyeyim lan ben? yükledikten sonra eşitlemeyi kapat sil falan yapmak istemiyorum ki yapsam bile sildiğimi fark edince buluttan da silerse sıçarım.

nasıl yapıcaz?

eski türkçe yazı nasıl telgraf çekiliyor? mors alfabesi, latin harflerinin nokta ve çizgi karşılığı değil mi?

yunanlıların çektiği telgrafı anlarım, neticede grek alfabesi de latin harflerinin değişik şekillisi, birebir karşılığı var. arap alfabesinin de mors ile kodlanabilecek birebir harf karşılığı var mı?

amaç nedir? yani şüpheli paket eğer gerçekten bombaysa ne olması bekleniyor? habersizken değil de kontollü bir şekilde patlasın diye mi umuluyor?

sözlükte baktım, yok ateşleme düzeneğini bilmemne yapmak için robotlu mermiyle üstündeki devre hedef alınır falan yazılmış.

oğlum öyle umut sarıkaya karikatürü gibi robotlu mermi falan yok. varsa da çok nadir yani. özel kıyafetli uzman ucunda kablo olan patlayıcıyı paketin yanına koyup uzaktan patlatıyor. paket darmaduman oluyor. yani yanına konan patlayıcının sadece düzeneğine zarar verip bombayı imha edeceği nasıl beklenebiliyor?

imha edilenin hiç gerçek bomba olduğunu da görmedim ki ne oluyor bir anlayayım.

toshiba satellite marka 2010 model bir laptop'ım var.

bilgisayarın altında fanın hava çektiği bir delik var, yanda da çektiği havayı üfürdüğü başka delik. deliğin önünde ızgaralar var araba radyatörü gibi.

az önce baktım bayaa ısınmış. fan tarafından üfledim üfledim bişey çıkmadı. yan taraftan (havanın çıktığı yerden) üfledikçe alttan (havanın girdiği yerden) tozlar püskürdü. üfledim püskürdü. oh dedim temizleniyo. toz çıkmayana kadar üfürdüm. lakin üfürürken ızgaradaki tozlar topak olup fanın arasına mı girdi nedir, bilgisayarı çalıştırınca fan hatası verdi. baktım dönmüyor. alttaki delikten ataşla dürttüm biraz, koca bi topak toz yakaladım ama çıkaramadım ızgaralar çok dar. topak fanın arasından çıktı, fan dönmeye başladı da, toz topağı hala içeride.

şimdi yandaki hava çıkış deliğine elektrik süpürgesini dayasam çeker miyim tozu? yoksa içerideki zımbırtıları da söküp bozar mı bilgisayarı?

oh soğudu da bilgisayar, iyi oldu da, topak kaldı içeride. yine fana kaçarsa işin gücün ortasında.

açıp temizlemek de bi zor iş ki. bilgisayarı parça pinçik etmeden ulaşılmıyor oraya. ne olurmuş bi kapak yapsalarmış sanki.

www.youtube.com

yine kadın zannedenler olmasın diye baştan belirteyim, erkeğim ben.

çok güzel cheesecake yaparım. birçok insan da yedikleri en güzel cheesecake olduğunu falan söyler.

ama ne yaptıysam cheesecake'in soğurken ortadan çatlamasına çare bulamadım. pişerken değil, soğurken çatlıyor. hem de bayağı fay hattı gibi yarılıyor.

söylenen tüm tavsiyelere uydum. yumurtaları çok karıştırma, köpürüp hamurda hava kalınca pişerken genlşeşir çatlar dediler. köpürtmeden elle karıştırdım, mermere vura vura kabarcıklarını çıkarttım. pişerken çatlamasını engelledim.

pişince ortası bıngıldar, pişmedi sanıp daha çok pişirmeyin, o kendini toparlar dediler. az pişirdim, yine olmadı.

kademeli soğut, fırından hemen çıkarma dediler, fırını kapattıktan sonra çıkarmadım, içinde fırınla birlikte yavaş yavaş soğuttum yine olmadı.

kalıptan ayır, kenarları yapışmasın dediler, ayırdım yine olmadı.

velhasıl çatlıyor ortadan. pişerken değil, soğurken çatlıyor.

25 cm. kelepçeli kek kalıbı ve arçelik'in sıcaklık ayarından başka (yani alt/üst ısıtıcı seçme, turbo fanı kapatma vs) ayarı olmayan turbo fanlı bir fırınını kullanıyorum.

niye çatlıyor bu kek?

bir sefer nasıl olduğunu hatırlamadığım şekilde çatlatmadı. ama ne yaptım da öyle oldu onu da hatırlamıyorum.

arkadaşlar daha önce de duydum bu problemi.

yapı kredi bankası atm kartını yapı kredi atm'sine takıyoruz, şifreyi giriyoruz, hop, hiçbir uyarı vermeden kartı geri veriyor.

nedir sorun bi anlasak ona göre çözmeye çalışsak?

şifre mi yanlış, kart mı bozuk nedir? daha hiç kullanılmadı. daha dorğusu kullanılamadı. nedir sorun?

yahu gözünüzü seveyim, bin tane haber sitesi gezdim, bi bok anlamadım yahu bir şeyi açıklamak, anlaşılmayacağını düşünmek bu kadar zor mu?

14 kasım pazartesi gecesi 04:30 deniyor. şu anda tarihler 14 kasım'ı gösteriyor. yani 3 saat sonra dedikleri saat oluyor. doğru mu anlıyorum? 14 kasım saat 04:30 = 3 saat sonrası.

13 kasım tarihli posta gazetesi de "yarın" demiş. yarın derken ne kast ediyor?

aşağıda 13 kasım akşamı sorulmuş bir soruda "yarın neyle fotoğrafını çekeyim" diyor. bir insan akşam 22:00'de duyuru açıp 6 saat sonrası için "yarın" demez, "bu gece" der. ya bu "14 kasım gecesi" lafını ne şekil anlamalıyız?

hayır yani pazarı pazartesiye bağlayan gece, veya pazartesiyi salıya bağlayan gece demek çok mu zor lan? insanlar "14 kasım gecesi" denince dijital saatte gözüken tarihe bakmaz genellikle. yani yazacağın iki kelime, bu kadar mı zor düzgün anlaşılmasını sağlamak?

neticede ne gün bu süper ay hadisesi? dijital saatlerimiz 14 kasım saat 04:30'u gösterince mi? yani üç saat sonra mı?

-----------------------------------------------------------------------------------------

ilk bölümü yarım yamalak izledim. halit ergenç'in komutanı olmaz bir şey emrediyor, bu emre karşı gelip hapse düşüyor. sonra kankası bunu kaçırıyor. bu gidip bakıyor ki komutanı yunanlılarla pazarlık ediyor. sizi tevkif ediyorum derken arkadan vuruluyor. vuran da yine kankası. kanka gelip komutanı da vuruyor gidiyor. sonra halit ergenç'i yunanlılar buluyor.

buradan sonra izlemedim. sonra bi gördük ki aradan yıllar geçmiş, herif yunan olmuş. ikinci bölüme de az çok baktım ama anlam veremedim.

aradaki tırı vırı kısımları geçelim de bu adam niye yunan oldu? yunanmış gibi yapıp casusluk mu ediyor, yoksa hakikaten taraf mı değiştirdi, hain mi oldu?

kankası ne ayak? hem bunu hem hain komutanı vurdu, ama gayet vatansever davranıyor. neler oluyor?

yine niye geldi bu helikopter? kızılay-tandoğan-sıhhiye üçgeninde dolanıp duruyor sabahtan beri. sabah işe gelirken kızılay meydanında bir hareket yoktu. zaten helikopter de daha çok sıhhiye/tandoğan üzerinde dönüyor.

ne var yine?

adı ne zıkkımdır bilmiyorum da, her tarafın inşaat olduğu, inşaat makineleri teknolojisinin bu kadar geliştiği memlekette bina dikmeden önce şu yere koca koca delikler açan matkap gibi dev makinenin, deliği açtıktan sonra üstündeki toprakları dökmesi için zaga zaga zagada zagada diye sağa sola silkelenmeden, bu işi sessizce yapabilmesinin bir yolu yok mu? gözünü sevdiğimin bir akıllısı da çıkıp şunun üstündeki toprakları sessizce dökmenin bir yolunu bulamıyor mu lan? bu kadar ilkel miyiz? 200 metre öteden sesi geliyor, beynimi zikti. allah hemen yan binasındakilere sabır versin, bu nedir lan?

olm bu alet 1994 yılında evimizin yanında ankaray/metro inşaatı yapılırken de böyleydi. aradan 22 sene geçti, hala mı zaga zaga?

entry'miz bu: (bkz: kim milyoner olmak ister/#63754455)

yazar arkadaşımız yarışma mülakatında torpil döndüğünü bizzat kendi tecrübeleri ile anlatıyor entry'sinde. torpil döndüğünün kanıtı olarak da üç tane ayrı ayrı video koymuş. altışar saniyelik muhtemelen vine olduğunu düşündüğüm bu videolarda tv'deli yarışmacının dediğini tekrarlayan seyirci görünüyor.

videoların kaitesi çok düşük olduğu için yarışan kişi ile izleyen kişinin aynı olup olmadığını anlayamadım. kaldı ki aynı olsa ne olur, banttan yayınlanan bir yarışmayı pekala yarışmacı televizyondan izleyebilir.

yazar entry'sinde diyor ki "4 arkadaş evde oturmuşlar, aynı bölümde yarıştıkları yarışmayı şarap içerek izliyorlar".

bu evde oturan dört arkadaşı videolarda göremedim. biri video çeken, biri de videoya çekilen iki kişi var videolarda? dört arkadaş evde oturmuşlar derken ne kast ediliyor?

videoların birinde sunucu kenan ışık, birinde selçuk yöntem. "aynı bölümde yarıştıkları" derken ne kast ediliyor?

yazar, kendisine sorduğum "videoları anlamadım, nedir olayı?" şeklindeki tek cümlelik masum bir mesajı, muhtemelen kendisine gıcık gitmek için sorduğumu zannedip, "anlamayacak ne var" diye cevapladığı için kendisinden de verimli bir cevap alamadım.

sizlere soruyorum. sanırım biraz gerizekalıyım. bu videolar ile yarışmada torpil döndüğü iddiası arasında ne gibi bir ilişki var?

anlayanlar bana da anlatabilir mi?

evet yine kafama takılan andonluklarla karşınızdayım.

şimdi sözlükte fiat egea'nın bagaj açma düğmesini abuk bir yere koydukları için seyir halinde yanlışlıkla basıp bagajı açan kişinin entry'sini okudum.

yanlış yeri doğru yeri geçelim de, bagaj açma düğmesi nedir abi? amacı nedir? bir insan bagajı niye arabanın içinde otururken açmaya ihtiyaç duyar? bir şey koyacaksan, alacaksan, içine bakacaksan bile illa o bagajın başına gitmek lazım. benim arabam dahil bazı arabalarda olduğu gibi niye açma düğmesini bagajın üstüne koymak yerine içeriye koyuyorlar? içeriden de açsam illa bagajın yanına gitmem lazım değil mi? kime ne gibi bir avantaj sağlıyor?

bir tek aklıma, siz arabada beklerken eşinizin alışverişe gitmesi, eşiniz poşetlerle gelirken kıçınızı kaldırmadan ona bagajı açabilmek geliyor. başka da bir halt gelmiyor.

siz açıklayabilir misiniz?

babamın evde 1980'lerden kalma katlı müzik setlerinden var, kabinli falan. yer kaplamasın diye odanın bir kenarına kaldırdık öylece duruyor. atsan atılmaz satsan belki letgo ile falan satılır da para etmez, kıyamıyorum da.

şimdi bunun benim işime yaramayacak katları var. teyp, timer, pikap falan işime yaramaz. diyorum ki ben bunun şahane bi anfisi var. onu alsam, ekolayzır katını da alsam. evde kendi hoparlörüm var. onları da bağlasam. ama ne çalıcam. cd çalar yok. zaten cd mi kaldı? aux gibi bir kabloyla mp3 çalabileceğim ve usb girişi olan, hatta mümkünse uzaktan kumandası da olan bir player istiyorum şöyle uygun yollu.

ne olabilir? en basitinden telefon olur ama sabit bir şey olsun istiyorum, hep orada dursun.

arkadaşlar şimdi ben bilgisayarıma malum nedenlerden dolayı (port açma, dns falan) elle 192.168.1.48 diye ip verdim. yerel ip sabit. evdeki ve işyerindeki modemlerin de varsayılan ağ geçitleri 192.168.1.1 şeklinde. yani bir sorun yok. hangi modeme bağlanırsa bağlansın sıkıntı olmuyor.

lakin bu iki modemin de olmadığı ortamda cep telefonunun mobil internetini paylaşıp bağlanmak istediğimde bağlanmıyor. sarı ünlem çıkıyor. sorun gider dediğimde "ayarları otomatik hale getir" diye sorun buluyor, düzelt diyince bağlanıyor ama benim elle verdiğim ip, dns falan ayarları da otomatiğe dönüp zıçıyor.

ne yapacağız? telefondan paylaştığım interneti kullanmak için illa otomatik mi kullanmam lazım.

bir radyo dalgasının:

"frekansı arttıkça/frekansı azaldıkça, o dalga daha zararlı hale gelir" diyebilir miyiz?

yani cep telefonu 900-1800 mhz, wifi 2.4 ghz, fm radyo yayını 87.5-108 mhz vesaire.

"bu arttıkça zararı artar, bu arttıkça zararı azalır" veya "şu şundan daha zararlıdır" diyebilmek için neyin artıp azalması gerekiyor? böyle basitçe, çok detaya girmeden, bilel'e anlatır gibi anlatabilecek var mıdır?

denk geldiniz mi bilmiyorum, flash tv'de 5 tanesi 50 liraya elma fidanı satıyorlar. her mevsim dikilebilir, ilk yıldan sonra meyve vermeye başlar, balkonda, evin içinde bile yetiştirilir, şöyle elma verir böyle güzeldir reklam edip duruyorlar.

hakikaten bu kadar iyi midir bunlar? alsam evin balkonunda yaz kış bakabilir miyim? bir tanesi bana yeter. hadi birini de yazlığa götürüp bahçeye dikeyim. baktım evde saksıda fazla oluyor, kalan üçünü de oraya buraya dikerim.

iş görür mü? oğlumla birlikte yetiştirip meyvesini yiyebilir miyiz? deneyen var mıdır?

bilgisayarın harddiskini söküp yerine ssd taktım, sistemi baştan kurdum falan her şey güzel.

eski harddiski de harddisk kutusuna taktım, harici yaptım. içindeki resimler, işle ilgili dosyalar falan yedek diye dursun da, windows klasörüne, program files'a falan gerek yok artık orda. sileyim diyorum, trustedinstaller'ın izin vermesi lazım diyor silmiyor da.

bilgisayara herhangi bir program kurmama gerek kalmadan nasıl silerim ben bu eski diskteki sistem klasörlerini falan? içinde dünyanın fotoğrafı, iş dosyaları, belgeler falan duracağı için kompil formatlayamam.

debe'ye girmiş. çok mu yaşlandık ulan, ne demek istiyor bu yazar?

(bkz: #63335295)

bunun amacı nedir arkadaş biri bana açıklayabilir mi? bazı atm'ler niye önce kartı, sonra parayı verir? ne gibi bir avantaj sağlıyor olabilir lan bu?

özellikle akbank sözüm sana.

hala virüs programı diye bir şey var mı onu da bilmiyorum. önceden microsoft security essentials kullanırdım, virüs falan da girmezdi. ama o kadar sessiz ve derinden çalışıyordu ki virüs giriyor da bu mu yakalıyor, yoksa bunun bir iş yaptığı yok ama zaten virüs de mi yoktu anlaşılmıyordu.

şimdi ne kurayım bunun yerine? yine bunu mu kursam ne yapsam?

şimdi ssd'mi taktım, sistemi orijinal recovery cd'lerinden tekrar kurdum. bir sıkıntı yok çok şükür.

sıkıntı yok da, sistem ve dolayısıyla recovery eski olduğu için windows live messenger, liseliler bilmez msn dediğimiz zıkkım da geldi kuruldu. tek başında kaldırma linki yok. microsoft live essentials diye paket halinde. onu kaldırayım kaldırmasına da windows live mail programını mail için aktif kullanıyorum, onu da kaldırırsa içinde mailler falan var, yanarım. kaldır desem, tek başına live messenger'ı kaldırma seçeneği sunar mı dersiniz? ha şifremi falan da girdim belki "ohoo bu seneler önce kapandı, kaldırayım" der diye, onu da demedi.

ikincisi yandex disk. ben bu yandex disk'e cigovaytlar dolusu fotoğraf attım. orada bi yerlerde duruyor. şimdi yandex disk yükledim, eşitliyor diye onca cigovaytı indirmeye kalkıyor. oğlum indirme, ben bilgisayarda yer tutmasın diye oraya attım. niye indirip tekrar klasör yapıyon? hayır bir yandex disk klasörü var ama ben onu sadece isimleri gözüküyor, asıl depolamayı uzaklarda bir server'da yapıyor sanıyordum. yükleyeceğimi o klasöre atıyordum, o da uzataki server ile eşitliyordu. o klasörde de ayrıca depoluyor mu yani? depolamasın. nasıl yaparım bunu?

şimdi yerel yandex disk klasöründen sil desem gidip oradakini de eşitleyip silecek. ne yapıcam?

ttnet sınırsız adsl'e 77 lira, cep telefonuma 50 lira fatura geliyordu. apartmana fiber geldi. dediler ki telefon paketin + 50mbit internet 79 lira olsun mu, olsun dedim.

bugün gelip bağladılar. 50mbit internet ile teorik olarak 6,25 mb/s hızında indirme yapmam gerekir doğru di mi? şu anda torrent üzerinden 2,3 mb/s'nin üzerine çıkmıyor. bağlantım kablosuz, modemle aramda 4-5 metre var.

aldığım hız için normal diyebilir miyiz? ttnet adsl'e göre süper hızlı, çok memnun kaldım ama yine de daha hızlı olabiliyorsa niye olmasın.

öğlenleri işyerinde salata yiyorum. bizim eleman tertemiz yıkayıp yapıyor. yeşil salata. marul, domates, salatalık, biber vs.

içine karın doyuracak bir ana malzeme arıyorum. ton balığı ton balığı hem bıktım hem de yakında cıvadan zehirlenip ölecem galiba.

böyle pişirmesi, hazırlanması kolay olan, hatta hiç pişirme gerektirmeyen sağlıklı ana malzemeler önerebilir misiniz?

hani drone'lar izne tabi oldu falan ya, şu oyuncak modeli olan kameralı quadcopter herhangi bir nedenden dolayı gümrükte falan takılır mı?

www.geekbuying.com

windows'ta aynı disk içinde bir dosyyı sürükleyip başka bir yere atıyorsam o dosyatı taşıyor, yani ilk konumundan siliyor. ancak farklı iki disk arasında sürüklediğim zaman kopyalıyor, yani ilk konumunda da bırakıyor. aynı disk içinde taşıma değil de kopyalama yapmak gerekiyorsa sürüklerken ctrl tuşuna basılı tutmak gerekiyor.

ön bilgiden sonra soru: aynı disk içinde dosyayı sürükleyip bıraktığımda ctrl tuşuna basılı tutmama gerek olmadan kopyalama yapsın. taşısın istiyorsam ctrl tuşuna basayım (bu şart değil).

bi ayarı var mıdır?