21 yaşında, yakın bir zamana kadar inandığı dini hiçbir şekilde sorgulama gereği duymadan orucunu tutan; mümkün olduğunca cumalara giden birisiydim.
Birkaç ay önce çok sevdiğim bir arkadaşım, bana artık tanrıya inanmadığını; bunun gerekçelerini söyledi.
Her ne kadar söyledikleri kendince haklı şeyler olsa da, söylediklerine inanmak benim için bambaşka bir dünyaya adım atmak gibi bir şeydi. Yani 21 yıl boyunca inandığım şeylerin aslında olmadığını söylüyordu bana, boş yere o camilere gittiğimi, günlerce boş yere aç susuz kaldığımı söylüyordu arkadaşım. Haliyle tutarlı olup olmadığını düşünmeden, söylediklerini anlamamazlıktan gelip, eski yaşamıma devam ettim.Ama şöyle bir durum oldu ;
artık eskisi gibi "körü körüne" inanamıyordum, elimde değildi. Yani cuma namazına gitmek için abdest alırken, sünneti kılarken aklımda hep bir "ulan ya gerçekten de boş yereyse tüm bunlar" düşüncesi geçmeye başladı. Hoca hutbeyi okurken ona odaklanamıyordum, aklımı hep bu düşünceler kemiriyordu. 1-2 hafta bu şekilde geçti, sonraki hafta bir bahane bulup gitmedim cumaya.Güya işim olduğu için gitmedim diyordum kendime, sonraki günler yine bir işim çıkacaktı.. Günler bu şekilde geçerken artık hiç istememeye başladım camiye gitmeyi, öyle ki bayram günlerinde herkesten önce kalkıp annem dahil tüm ailemi uyandıran ben, kurban bayramı için camiye bile gitmedim.
Durum iyice içinde çıkılmaz bir noktaya gidiyordu benim için.Ama bu düşüncelerimi kimseye de söyleyemiyordum. Çünkü hem aileme, hem arkadaş çevreme göre çok uç noktada bir şey bu. Ama içimde tutunca da rahat edemiyordum.Bir gün durumu çok sevdiğim arkadaşlarımdan birine anlatmaya karar verdim.Ki kendisi başı kapalı, babası imam olan birisiydi. Durumu anlatınca beni biraz yadırgayacağını düşündüm, o yüzden çekinerek de olsa anlattım.
Karşılaştığım durum sonucunda resmen şok oldum. Kendisi 21 yaşında olmasına rağmen başını aile baskısıyla kapattığını, benzer düşüncelerin kendisinde de olduğunu; vehatta aklını karıştıran sorulardan birkaçını (imam olan) babasına sorduğunda babasının kendisini, "bunları düşünme sen, derslerine bak" diye geçiştirdiğini, cevap veremediğini söyledi. Benim kayışlar o noktadan sonra iyice koptu zaten.
Baktım araştırdıkça işin ucu başka bir yere gidiyor, bıraktım. Hani derler ya "koyverdim" diye, aynen öyle oldu. Akışına bıraktım.Bu süreçte camiye falan gitmedim ama allahı da tam manada inkar edemedim.
Şu an da tam olarak bu durumdayım.Neye inanacağımı bilmiyorum, aklım çok karışık.Yani tam anlamıyla inançsız da olamıyorum, dindar da olamıyorum. Aklımın yarısı bir tarafta, bir yarısı da diğer tarafta kalıyor.Tam ortadayım yani.Böyle olunca bir görüşe de tam anlamıyla inanamıyorum.
Bunu buraya yazmak ne kadar objektif olacak bilmiyorum ama elimden yardım istemekten başka bir şey gelmiyor.Hani belki benim durumumu anlayacak; beni inandığı şeye ikna etmek için bir yol gösterecek büyüklerim vardır, şunu şunu yap diyecek insanlar vardır;
bi şansımı denemek istedim.
Özetle manevi olarak yardıma ihtiyacım var.
Hiç bir şey yapmadan günlerimi geçirmek rahatsız ediyor beni, zira ne zaman bir ezan okunsa; ya da dini çağrıştıran bir muhabbet olsa hep bir huzursuzluk kaplıyor içimi.Manen rahat edemiyorum. Yani eğer ki inkar edeceksem tam anlamıyla emin olayım istiyorum, inanacaksam da gerçekten allahın varlığından emin olmak istiyorum.
her gün bombalar patlayıp duruyor, yarın bir gün bana da denk gelir, daha ne olduğumu kavrayamadan ölüp giderim, istemiyorum öyle olsun.
Dalga geçmeden; alay etmeden fikrini yazacak olan herkese şimdiden teşekkürü bir borç bilirim. İyi günler tekrardan.
"beni inandığı şeye ikna etmek için bir yol gösterecek"
hocam inanç ve ikna bence biraz ters şeyler. burda yazıcak olan arkadaşlar kendi hikayelerini ve gerekçelerini anlatacaklar bence bunlarla ikna olmak yerine şüphelerinin üstüne git yani bunu inanma falan diye söylemiyorum. şüphen olan noktaları titiz bir şekilde araştırmanı öneririm. bunu da inançlı ama ibrahimi dinlere inanmayan biri olarak yazıyorum.
öncelikle mevzuyu siyah - beyaz olarak algılama. önündeki yollar toptan inkar ya da tam inanmaktan ibaret değil. yaratıcıya inanmak için semavi dinlere ihtiyacın yok, yaratıcıya inanmak gibi bir zorunluluğun da yok.
bu süreçte kafanı resetleyip senin yaşadığına benzer süreçleri geçiren insanları bul. tavsiye ettikleri kaynakları oku. verilere sabit fikirle, ön yargı ile yaklaşma. bunların ışığında kararını ver. kendisine söylenenleri hiçbir şekilde sorgulamamış, amiyane tabirle bırakıldığı yerde otlamış insanları ciddiye almamaya çalış.
insanlar eski zamanlarda doğa olaylarını yada anlayamadıkları şeyleri doğa üstü güçlerle açıklarlardı, kimileri bu doğaüstü güçlerle insanları yönetti, bu yüzden bilim doğa üstü güçleri açıkladıkça çıkarcı insanlar mitleri inanışları güçlendirdi geliştirdi ve günümüzdeki güncel dinler oluştu
mevcut düm dinler insan uydurmasıdır insanlık en başından beri hep yalnız olmuştur
yol+1
başkalarına sormak yerine kendin üzerine git, bunun ile ilgili bir çok kitap ve kaynak var "oku", sana iyi gelecektir sonra da kararını kendin ver.
sana tavsiyem korkmaman, zaten kendi içerinde değerlendireceğin için bu durumu olabileceğin kadar objektif olmaya bak.
halihazırda üç büyük dinin benzerliklerine bak derim. Ve düşün bu büyük dinlerden önce de dinler vardı, onlar nasıl oluştu, nasıl gelişti ve nasıl kayboldular? benzerlikleri nelerdi şimdikilerle, acaba hepsinin sonu aynı mı olacak dersin?
quran oku
Ben inanan kimseye, inanmamasını tavsiye etmem, savunmam. İnanmanın güveni yok çünkü orda. Şu lanet dünyada "bir büyüğünün" olduğuna inanmak seni her şekilde iyi hissettirir.
Öte taraftan tavsiye, buraya gelme.
benim bu konuda bir görüşüm var. çevremden pek kabul görmesede ben hep bunu söylemeye devam ediyorum.
ne kadar insan varsa o kadarda din vardır.
teknik olarak binladin, uzunadam, adnanhoca, mevlana, bülentersoy, cübbelihoca aynı dine mensuplar.
hepsi aynı şekilde aynı şeye inanıyor olabilirler mi?
yada inanmayanların hepsi aynı ölçüde ve aynı düşünce ile mi inanmıyor?
parmak izi gibi.aynı olma ihtimali yok.sadece benzer fikirde olanlarla gruplaşmaya bir arada durmaya çalışıyorlar.
sen şuan o grubun dışına çıktığın için tedirgin oluyorsun, hepsi bu.ibadet eden dindar adamların da aslında yalnız olduğunu düşünebiliriz.
kimi cenneti kazanmak için, kimi ailesinden gördüğü için kimisi cehennemden korktuğu için orda.
daha çok şey yazılabilir bu konu hakkında ama tartışma doğurmaktan başka bir işe yaramaz kanaatindeyim.
Kuranın mealini oku başka kaynak aramana gerek yok. Sorularla islamiyet diye bir site var bir de ben kafama takılan şeylere oradan bakıyorum mantıklı cevaplar oluyor genelde.
Ben çok fazla din kitabı okumadım ama aşağıdaki linkte yer alan kitabın 30 sayfa kaynakçası var ve güvenilir geldi bu yüzden.
www.huseyinhilmiisik.com
bak senden anladigim, ibadet vs. yapmissin ama bunlara dair itikat ve diger dini konular hakkinda pek/hiç fikrin yok. temelin yok acikcasi. bunlari bilmeden ya da inanmadan ömrün sadece namaz kilmakla da gecse bir anlami olmaz. her şeye bastan basla derim. arkadasinin babasinin bazi konulara cevap vermemesi ya da onun bunlari bilmemesi dinin bu noktada caresiz/yetersiz kaldigi anlamina gelmez. hoca dahi olsa insanin bilmedigi mevzular olabilir. insanlarin cogunda dini konularda anne babadan ne gorduseyse onlar gibi davranma durumu vardir ki bu tehlikelidir. halbuki konuyu kaynaklarindan öğrenme zorunlulugu var. kendi aklimiza göre de hareket edemeyiz ki akıl da yetersiz kaliyor bir çok konuda. o nedenle dinde gayba iman esas oldugundan hiç bir şüphe etmeden aynen emredildigi gibi uymak, kabul etmek gerekir. insan her haliyle imtihandadır. istedigin zaman sormak istedigin seyler varsa mesaj atabilirsin. yardimci olmaya calisirim
serhat ahmet tan
hamza yardımcıoğlu
caner taslaman
bunların videolarını vs takip edebilirsin.
Selam,
Benzer seyler bana da oldu. zaten muhafazakar buyutuluyorsan bu yollardan gecmen normal. aklini kullanip dogru sonucu araman da gayet zaten dogal olan surec.
-oncelikle kuran'i bence de okumalisin. sozluk'te mesela "ayet*" yazip arama yapip en cok hangi ayetler tartisiliyor gorebilirsin. benim icin mesela en igrenci peygamber'in halasinin kizi olan ve ayni zamanda evlatligi olan zeyd'in karisi zeynep'i kendine nikahlamasiydi. bunun icin de allah'in ayet indirmesiydi.(ahzab 37)
-eksi sozluk'te immanuel tolstoyevski'nin hz.muhammed hakkinda entry'leri cok guzel. 3-5 kez okumani oneririm.
-en basitinden ege'nin diger yakasindaki herkesin cehhenneme gitmesi ve orada ebedi olarak 70000 derece ateste yanmasi sence mantikli mi :) ama burada dogan reyislerin hepsi cennete gidiyor :D
-benim icin surec boyle gecti. dine inanmaktan vazgecince, bu sefer yaraticiyi dusunuyorsun. ozgur irade var mi yok mu diye dusunmeye baslarsin muhtemelen. ingilizcen varsa Free Will ve Determenistic charter of the universe vs. diye aratirsin zaten.
-daha sonra insanlarin siyasette de niye muhafazakar ve laik diye ayrildigini goruyorsun. sol'da ulusalcilik ve sosyal demokrat ne demek. bugun can dundar'a hain diyen mesela 70 sene once ayni sekilde sabahattin ali'ye demis. sabahattin ali ulkeden kacmaya kalkarken basini odunla ezerek oldusmusler. nazim hikmet vatan hainligine devam etmis vs. bunlar aslinda hep inanan ve inanmayan insan tartismasi. tartismanin fitili zaten din. alakasiz gelebilir ama cok alakali.
-en son kisisel fikrimi de soruyorsan, din yok bence. ozgur irade de yok. olunce bi yasam olabilir. astral seyahatte olabiliriz. ama net bir sey diyemiyorum. buna da agnostisizm diyorlar zaten.
inancın ya da inançsızlığın ikna edilecek bir tarafı yoktur. her şey zihinde biter. ve inancın ya da inançsızlığı neden birilerine anlatmak zorunda olduğunu da anlamıyorum.
neden inanıyorsun dersen, inanmak istediğim için. bu dünyadaki adaletsizliklerin/adaletsizlerin bunun bedelini ödemesi gerektiğini istiyorum burada olmasa bile mahkeme-i kübra'da.
hz. ali'nin bir olayı var hani. ya varsa diye. bazen de bunu düşünüyorum, ya varsa diyerek.
kuran oku. sonrasında ya dinden çıkarsın ya da imanın pekişir.
agnostik ol en temizi.
Bu vesileyle ben de içimdekileri yazıya dökeyim. Ailem çoğunluğun ailesi gibi müslüman ama dindar değil. Babam ben müslümanım der ama oruç tuttuğunu namaz kıldığını görmedim. Belki değildir ama baskıdan dolayı söyleyemiyordur. Annem babama göre daha dindar. Ramazanda oruç kaçırmaz, her bayram kurban kesmek için ilk hamleyi annem yapar falan fistan ama üst üste geçirdiği hastalıklardan ameliyatlardan sonra o da sorgulamaya başladı fakat inancını kaybetmedi.
Her neyse anlatmaya çalıştığım şey müslüman olarak doğmuş olmam. Kars'ta büyüdüm ve çevremde ben dahil herkes müslümandı ama oruç tutmaktan, namaz kılmaktan ve kurban kesilmesinden, hacca gitmekten hiç haz etmedim. Böyle düşünmemde babam önemli bir etken oldu ve ben de babamın yolundan yürümeye başladım. Zorunlu din dersinden oldum olası haz etmedim ve ilköğretimde 85 altındaki tek notum din kültürüydü (namaz kılamadım diye 65 vermişti dinci). Liseyi izmirde okuyunca çevrem de değişti, agnostik, ateist, apateist ve hıristiyan arkadaşlarım oldu. Ben daha çok sorgulamaya başladım ama kendimi hala müslüman olarak tanımlıyordum.
Üniversiteye geçtiğimde ise artık islamiyetin doğru din olmadığına emin olmuştum. Gerek Arap baharı olayları, IŞİD ve bilimum ortadoğu olayları hiçbir şeyin gerçek islam olmadığı sonucuna varmama birer sebep oldu. Ayrıca sözlükte ve bazı gayrimüslim facebook sayfalarında da tartışılan ayetler üzerinden daha çok sorguladım. Düşündükçe kendi inancımı yarattım kafamda. Sorular sordum kendime. Bana göre tanrı nasıl bir şey? İnanç ve ibadetler nasıl olmalı? Ahlaki kurallar nasıl şekillenmeli gibi sorular sordum kendime. Sonunda kendimi deist olarak tanımlayabileceğim şekilde buldum.
Sonuç olarak çevrendekilerinden inançlarını alma. Görüşlerini al. Kendi mantık çerçevende şekillendir ve kendi inancını yarat. Bir kalıba sığmak istiyorsan bütün inançları tek tek araştır illa bi kitaba gerek yok internette yeterince bilgiler mevcut ama bir kalıba girmek için de mantığından taviz verme. Çünkü bu senin inancın, kimsenin senin inancını sorgulamaya ve yargılamaya hakkı yok.
çok ilginçtir ki ben de benzer süreçlerden geçtim. babamın aşırı dindarlığı yüzünden ben de dindar büyüdüm. daha sonra kendi kendime şüphe duymaya başladım ve artık inanmıyorum dediğim anda bile içimde garip bir his vardı. yani tamamen kopamıyordum. mesela babam üzülmesin diye oruç tutuyor gibi yapıyordum ama gerçekten de tutuyordum. hani o yokken dur şu suyu içeyim demiyordum. çekingenlik vardı.
sonra tekrar inanır gibi oldum ama bir gün 5 vakit namazını kılmaya çalışan bir arkadaşımla konuşurken, "allah'ın kuran'da bu kadar sinirli olması garip geliyor" demesiyle bende yine bir şeyler kopmaya başladı.
yani evrenin büyüklüğünü, ultra büyük varlıklardan nano büyüklükteki varlıklara kadar kompleks yapılarını, bugün teknolojide geldiğimiz noktayı ve eğer bir yaratıcı varsa tüm bunların yaratıcısı olduğundan ve de daha fazlasına hakim olduğundan dolayı; bu yaratıcının karşılıklı rızaya dayalı sekse, ne bileyim bir kadının giyinmesi gereken kıyafete falan sınırlamalar getirmesi, bu kadar şeye hakim olan bir varlığın insanları kendi adına savaşmaya, kan dökmeye davet etmesi falan garip geldi. bu yazdığım paragrafı anlatabilmek ve senin anlayabilmen çok önemli. düşünsene bu evreni yaratan, düşünce tarihimizde geldiğimiz son noktadan daha ileri bir olgunlukta olması gereken bir varlık seni savaşmaya teşvik ediyor, inanmayan bir insanı sonsuz azapla tehdit ediyor. bunları düşündükçe inancımı kaybettim ben de. ve eskisi gibi de değil, bu konuda içimde hiçbir his vs. de kalmadı artık. belki bir yaratıcı olabilir ama herhangi bir semavi dinin doğru olduğunu düşünmüyorum.
Şahsen seni kendi inandığım şeye ikna etmek istemem. Zaten kimse kimseyi ikna falan edemez, kişi kendi isterse ikna olur, inanır. İstemiyorsa olmaz o iş.
Önce insanı, zihni, bilinci ve bilinçaltını tanımanı tavsiye ederim. Bir yandan da Allah'ın insanlara neleri tavsiye ettiğini, insanları neye yönekttiğini ve nelerden vazgeçirmeye çalıştığını görmeye çalış, kendi aklınla.
Düşüncen yetmedikçe sorgula ve oku. Oku ve sorgula. Amacın inanmak veya inanmamak olmasın, amacın doğruluk olsun. Amacın iyilik olsun. Kendine amaçlar edin.
Ve bil ki insanoğlu asla mükemmel değildir, mükemmel olmaya yetenekli değildir ve olamaz. Yapısı müsait değil çünkü. İnsanlar çeşit çeşittir, her insanın her algısı ve yeteneği çok farklılıklar gösterir. Herkesin her şeyi aynı anda anlayamaması gibi. O yüzden herkes tektir ya...
Kendin oku, kendin düşün, kendin hisset. Amaçlarını iyi ve güzel belirle. Kendini tanı. Kendini tanıdıkça ufkun çok çok çok açılır.
Insan ne ile yaşar? Tolstoy bulursan oku.
Eserde Tolstoy bi Rus atasozunu hatirlatiyor:Bir insan ailesiz yaşar ama tanrisiz asla.
Gectigin yoldan zamaninda gecmis bir dinsiz imansiz olarak ufak bir sey dikkatimi cekti.
"ya bu namazlari bosuma kiliyorsak, bosu bosuna oruc tutup ac kaliyorsak" gibi bir mantik yurutulmus. Bu benim biraz tuhafima gitti. Inancsiz biri olarak ibadet ve orucu bir kulfet olarak gormedim hic. Cogu dindar kisi bu ibadetleri "zorunluluktan" mi yapiyor? Inanan biri icin bence ibadet etmek ic rahatlatici bir sey olmali. Yukarida birinin seni gozettigine dair bir inancin var, ibadet ederken direk onunla bir iletisim kurdugunu dusunuyorsun falan, bunun ic rahatlatici bir sey olmasi lazim. En azindan inancli zamanlarimda benim icin oyleydi.
Hala mesela oruc genel olarak cekici gelir bana (tabii insanlarin gunduz ac kalip sonra iftar vakti butun aileyle en sicak ortamlarda en buyuk ziyafet sofralarinda iftar ettikleri oruc degil; en basitinden oruc yoksulun halinden anlamak ise iftarlar da ölçülü ve minimal olmali bence yoksa aksama ziyafet olacagini bilerek yoksulculuk oynamasi kolay; ama neyse o ayri tartisma konusu). Sadece islam dininde pratik edildigi sekilde degil, kendini belli donemlerde belli seylerden bilerek mahrum birakma fikri hosuma gidiyor bu yemek icmek zorunda olmak degil. Insanin kendini tanimasi acisindan hos seyler bence. Zor zamanlarimda tepedeki bir gucun dualarima karsilik verme ihtimali olduguna da inanmak ve bunun icin ibadet edebilmek isterdim; rahatlatici bir sey olurdu ama oyle bir sey olmadigini bildigimden yapabilecegim seyler degil tabii ki.
Bu ibadetleri huzur bulmak ile cehennem korkusuyla yapmak arasinda bir fark var bence. Neyse cok yardimci olmadi eminim sadece inancli veya inancin kiyisinda biri olarak ibadete bakis seklin dikkatimi cekti, belki uzerinde biraz dusunulesi olabilir demek istedim belki de. kolay gelsin.
gergin ve agresif bir dini ortamda büyüyor olmamız hasebiyle kendini şu anda huzursuz hissetmen gayet doğal. ilk başlarda bende de aynısı olmuştu ancak daha fazla okumayla dinden çıktığım ilk zamanlardaki huzursuzluğun yerini rahatlama, özgür hissetme ve sürekli sorgulayan bir zihin aldı.
yazdığın yazının altına imzamı atarım, aynılarını yaşadım.
benim sorularıma da düzgün cevap veren birisini bulamadım.
bu yüzden bende soğudum dinden.
Allah'a inanıyorum ama din bana biraz saçma geliyor.
Merhabalar
Sizi çok iyi anlıyorum. Aynı yollardan geçtim. Uzun bir süre tüm yaptığım ibadetleri bıraktım ve herşeyi sorgulamaya başladım. Ve burada anlatsam da çoğu kişinin inanamayacagi bir durumla karşılaşacak tekrardan namaza başladım daha öncekilerden daha fazla lezzet alarak üstelik. Elhamdülillah şu an içimde onun varlığıyla ilgili tek bir şüphe yok.
Bu süreçte Emre Dorman, Caner Taslaman ve 19 konusundaki fikirlerine katılmasam da sorgulayıcı fikirlerinden dolayı edip yükseli youtube dan izlemenizi tavsiye ederim. Ne yazık ki bir çok safsata ve uydurma hadisler nedeniyle insanlar doğru yanıtlara ulaşamayınca bocalayabiliyor. Dilerim Allah tez zamanda sizi de hidayetine kavuşturur...
bunun tam cevabı yoktur ki; zaten, hemen her insan bu ikilemi yaşıyordur. dünya edebiyatından klasikler okurken hemen tüm kitaplar tanrıya yer vermişler bir şekilde ondan söz ediyorlar. ben diyorum tüm hafızaları meşgul ediyorsa şayet tanrıyı fazla hafife almamak lazım.
mesele inanıp inanmak işte. sana anlatılanlar seni ikna ediyorsa inanırsın. etmiyorsa inanmazsın. illa din değiştireceğim dersen agnostik ol. burası çok güzel.
mustafaozturkarsivi.blogspot.com.tr
İhtiyacın olan cevap bu. Allah sana bana hepimize hidayet versin.
"Aristo insanı mantıklı bir varlık olarak tarif etmiştir. İnsan mantıklı değildir; ve böyle olması da iyi bir şeydir çünkü güzel olan her şey mantıksızlık sayesinde varolmaktadır. Mantık, matematiği doğurur; mantıksızlık ise şiiri. Mantık, bilimi getirir; mantıksızlık ise dini. Mantık ile piyasa, para, pul gelir; mantıksızlık ile de aşk, şarkı,dans. Evet, insanın mantıksız olması iyidir. İnsan mantıksızdır.
Pek çok tanım konmuştur. Ben derim ki insan dedikodu üreten bir hayvandır. Mitler üretir - tüm mitler aslında dedikodudur. İnsan dinler, mitler, varoluş hikayeleri yaratır. İnsanlığın ta en başından beri insanoğlu güzel mitolojiler yaratmaktadır. Tanrı'yı yaratmaktadır. Tanrı'nın dünyayı yarattığı fikrini yaratmıştır; ve güzel mitler yaratmaktadır. Devamlı üretir, durmadan yeni mitler üretir. İnsan mit yaratan bir hayvandır; ve eğer etrafında bir mit olmasa hayat çok sıkıcı olurdu.
Modern hayatın sorunu işte bu: tüm eski mitlerden vazgeçildi. Aptal rasyoneller onların aleyhinde çok fazla konuştu. Mitlerden vazgeçildi çünkü bir mite karşı durursan o savunmasız kalır. Kendini savunamaz. Çok kırılgandır; çok naziktir. Onunla savaşa girersen mutlaka yıkımına yol açarsın, ama onu yok ederek insan kalbinin bir güzelliğini yok etmiş oluyorsun. Önemli olan mit değildir, mit semboliktir sadece - kalpteki kökleri ise derinlere iner. Miti öldürürsen kalbi de öldürürsün.
Şimdi, tüm dünyada, mitleri öldüren o rasyonalistler hayatın anlamsız olduğunu, şiirin artık varolmadığını, mutlu olmak için bir neden kalmadığını, coşkuya yer olmadığını görüyorlar. Bütün neşe yokoldu. Mit olmayınca dünya bir pazar yerine dönüşür; bütün tapınaklar ortadan kalkar. Mit olmayınca tüm ilişkiler birer alışverişten ibaret olur; içlerinde sevgi barınmaz. Mit olmayınca koskoca boşlukta yalnız - kalırsın
Eğer aydınlanmamışsan o şekilde yaşamazsın; kendini anlamsız hissedersin, derin bir umutsuzluğa kapılıp bunalıma girersin. İntihar girişimine başlarsın. Yaşam anlamını yitirmiş olduğundan kendini kaybetmek için mutlaka bir yol bulursun - uyuşturucu, içki, seks - böylece kendini unutabilirsin."
çözüm deizm. bir şekilde kendinizi ikna edebilirseniz bu görüşle ateizme materyalizme göre daha mutlu olursunuz. en kötü agnostisizm
Belki de sorgulamaya basladigin icin sukretmelisin, kendini kotu hissetme, suclama, bu gercek imana ermeden once gecilmasi gereken bir surec, tamamlanmasi gereken bir tuneldir, eger dogru kullanmayi basarabilirsen, bu tunelden nasiplenmeyi istersen.
Peygamberler bile kalplerinin mutmain olmasini isterlerken, neden insan koru korune baglandigini farkina vardiginda bosluga dusmesin ki?
BAKARA-260 için 40 meâl bulundu. Bayraktar Bayraklı (2/BAKARA-260: Hani İbrâhim, “Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!” demişti. O da, “Yoksa inanmıyor musun?” diye sormuştu. İbrâhim, “Evet, inanıyorum ama kalbim tamamen doyuma ulaşsın” deyince Allah, “Dört kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret, sonra onları her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da onları çağır. Uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah, her şeyden üstündür, hikmet sahibidir” dedi.) / Cemal Külünkoğlu (2/BAKARA-260: Hani İbrahim: “Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!” demişti. (Allah da:) “Ne o, yoksa inanmadın mı?” diye sormuştu. O da: “Hayır (inandım), ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen yatışsın” dedi. Bunun üzerine Allah buyurdu ki: “Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak (uçarak) sana gelirler. Muhakkak ki Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.”)
Hz Ibrahim inanmiyor muydu? Inaniyordu, ama sorularini sormaya devam etti, gormek istedi, kalbinin tatmin olmasini istedi. Senin icin de bu durum gayet normaldir zannediyorum.
Dervisler senelerce imtihandan gecmisler, pismek icin, olgunluga ulasmak icin nice yollar katetmisler, bu yol zordur cunku. Yunus Emre 21 yasindayken acaba ne haldeydi? O da belki aile baskisiyla basini kapatan bir kadin gibi caresiz haldeydi, ama yola ciktiginda pes etmedi, ARAMAYA DEVAM ETTI. 21 yas bence hic bir sey, hatta 90 bile bazen hic bir sey.
Belki ne yaparsan yap kafana oturmaz, cunku bu yolculuk, sorgulama olan akilla cikilan bir yol, ama kalpsiz, hissiz olmuyor. istersen Buddha oku, Dhammapada oku, Kabbalah oku, Incil oku, Kur'an oku, hepsi sana ayni seyi soyleyecek, kalbine iyi bak.
Kalbine her hangi bir kitapla ulasamayabilirsin, kalbine ulasmak icin Eksi Duyuru;dan yardim isteme, ne olur, Allah'tan yardim iste. Beni duyuyorsan, kalbime dokunmak istiyorum, mumkun mu, diye sor, ya da kendi stilin ne ise. Karsina kapilar acacaktir.
Ben senin gecirdigin sureci gecirmistim, hala da bitmedi, bir suru kitap okudum, bir suru hocayla gorustum, ama hic bir sey, dualar kadar yardim etmiyor insana. Istersen sadece denemek icin deney yap, karsina cikanlara sasiracaksin. Ve Kur'an'i ilk okumaya basladigimda, Allah'in bu kadar cok DUSUNUN demesi beni sok etmisti, o da zaten dusunmeni istiyor, sorgulamani, bu ona ulasman icin bir adimdir belki de.
Allah yardimcin olsun, cunku kalpleri en iyi o bilir.
confessions of an adman +1
içinde bulunduğum durum çok normal.
şöyle düşün, günlerce zifiri karanlıktasın ve bir anda gözüne ışık tutmuşlar. gözlerinin kamaşması normal. her yer aydınlık ama hiçbir şey göremiyorsun. gözün ışığa alıştığında gerçekleri net olarak göreceksin. biraz zamana ihtiyacın var. bir dine inanmak çok kolaydır. başına gelmiş ve gelebilecek tüm her şeyi yaratıcıya havale etmek, hesabının sorulacağına inanmak filan insanı rahatlatır, güvende hissettirir. şimdi bu güven ortamın sarsılmış. o kadar da güvende olmama ihtimalin gün yüzüne çıkmış. haliyle bilincin bunu reddediyor. tekrar o güvenli, konforlu, rahat alana dönmek istiyor. bu nedenle "yeniden" inanma yolunda çabalıyorsun. bir de tam tersini yap. inanmayanlar neden inanmıyor onları araştır. ateist forumlarını oku, dindar insanlarla değil bir de inanmayanlarla sohbet et. belki de yaratıcının olmaması o kadar korkulacak bir şey değildir. belki de uçan insanlar, balığın içinde yaşayanlar, uçan atlar, bir asa darbesiyle yarılan denizler bizim dünyamıza değil harry potter evrenine aittir. belki bunları görürsen gerçekten kendi evreninde, gerçekliğin içinde yaşamaya başlayacaksındır. korkma! ilk emri uygula! oku! ama, korkmadan oku! "ya yoksa!" veya "ya varsa!" korkusuyla değil, anlamak, öğrenmek için oku!
sadece din değil, hayattaki her şey hakkında yazılmış bu kitabı oku. mesela www.dr.com.tr
gerçekten ahlaklı olmayı iyi olmayı aklı ve mantığı merkeze koyuyorsun sonra -bence- dolaylı olarak kuran'ın eksik ve anlaşılmaz olduğunu iddia eden tefsirleri mealleri ve hacı hoca yorumlarını falan hayatından siliyorsun, mezhepleri falan da unutup hadislerin tümünü de sahih mahih demeden kenara koyuyorsun ve sadece kuran okuyorsun.
bence tekrar inanmak için bunları yapman lazım, hala daha olmuyorsa bilemiyorum altan.
Yapacak tek şey, bilinçli inanacaksınız ya da bu şüphe sizi imansız biri yapacak.
İslamın bir felsefesi var. Kur'an mealini ön yargısız baştan sona okuyun ve kararınızı verin. Kişiler eksik bilgilerle kafanızı daha çok karıştırabilir.
.
sorun nedir burada tam olarak? hiç bir neden olmaksızın kendine karşı ya da topluma karşı iyi, ahlaklı olmak çok mu zor veya ahlaksız olmak içip yanıp tutuşuyosun da inançlı olmak mı seni durduruyo? birileri çıkıp hayır bak sadece kuran oku dese ve ikna olsan ne olacak? ya da hepsinin insan ürünü olduğunu öğrensen inanarak geçirdiğin yılların telafisini yaşamının geri kalanında hiç kural tanımadan mı kapatmak mı isteyeceksin?
içinde yaşadığın toplumda bir şekilde etkileşimde bulunduğun insanların hayatına, haklarına saygılı olmak için, içinde Allah kelamı olduğu iddia edilen laflardan birinde erkeklere cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızların vaad edildiği bir kitabın hakikat olup olmamasına emin mi olman gerekiyor?
çağımızda artık tarih boyunca yaşanmış toplumsal olayların sonuçları yada yaşanmışlıkların insan hayatına getirdiği fayda zararların ne olduğunun bu zamana kadar kollektif biçimde toplandığı güncel medeni bilgiler neyi söylüyorsa ve medeni olmak neyi gerektiriyorsa onu yapmak ve onun yolunda olmaktan başka arayışın sebebi nedir? üzerinde binlerce muhalefet olan bilgilerin peşinden gitmek nedir??
bu sözde ikileme sebep olan ne varsa önümüzdeki yüzyılda ya da daha kısa bir süre içerisinde dünyadaki enformasyon kanalları şimdiki gibi kalırsa sadece sen değil dünya tarafından herkes tarafından anlaşılmış olacak.. sadece bu geçiş umarım mümkün olduğunca az acı ile ya da hiç bi insanın canı yanmadan olur.
demem o ki her ne yaparsan yap bu eylemlerinle bir başkasına bir zarar üzüntü vermediğin, hakkına girmediğin sürece kati suretle sen günahsızsındır. iman edilecek en büyük ve yeter öğreti de budur.