biraz dert anlatıyorum, kendimden bahsediyorum, sizleri merak ediyorum. doyurucu, bilgilendirici bir mesaj değildir bu yazdıklarım.

son 10 küsür senedir her seçimden sonra hortlayan bir başlık var malumunuz; türkiyeden siktir olup gitmek. içeriğine hep bir misafir gibi baktığım başlık olagelmiştir. ne türkiyeden gitmeyi, ne de gidebilecek imkanları yaratabilenleri küçümsemeyi düşünmemişimdir. hep çok uzak bir ihtimal, hep bana çok imkansız gelen bir hadise olmuştur türkiyeden siktir olup gitmek.

en son hükümetin oy kaybından kanlı intikam operasyonları başladığından beri, gerçekten artık kendi sonlarını kendi elleriyle hazırladıklarına gönülden inanmıştım. fakat malum tablo ortada. insan öldürerek oylarını artırmış bir parti ve konfetilerle kornalarla bu vahşetin zaferin kutlayan koca bir halk kitlesi de gözlerimizin önünde hayatlarına mutlu mesut devam ediyorlar.

seçimden sonra ciddi anlamda oturup düşündüm, iktisadi planlar yapıp 10 sene içinde ülkeyi terk etmeyi düşünmeye başladım. birçok ülkenin göçmenlik sitelerine girip şartlarını okudum, iş imkanlarını araştırdım. fakat ne yazıktır ki evrensel geçerliliği olan teknik bir alanda olmadığımdan herhangi bir ülkede mesleğimi icra edebilme şansım bulunmuyor. ya tamamen türkiyede kalacağım, yada en azından bir işletme kuracak ekonomik güce ulaşmak üzere burada yıllarca mesleğimi icra edip, yemeden içmeden para biriktireceğim. ki bu ikincisini yapmaya çalışırken de muhtemelen daha da yerleşik bir düzenim olacak ve bu ülkenin dincilik ve ırkçılıkla yoğrulmuş saçma halkıyla, hayvan gibi vergi ödetip, afrika standartlarında kamu hizmeti sunan, üstelik her bir hizmetten de tekrar tekrar hizmet bedeli talep eden bir devletle muhatap olmak durumunda olacağım.

şu an izmirde avukatlık yapıyorum, büromu daha yeni açtım ve elimdeki işlerle yeterince meşgul oluyorum. ancak kafamın bir kenarında "gitmek" olunca, kendimi geliştirmek için alıp okuduğum mesleki kitaplar dahi ileride fonksiyonsuz kalacak, eski hayatımın parçası olarak unutulacak bilgilerle doluymuş gibi geliyor. bu duygudan kaçamıyorum. türkiye'de hayatımda oldukları için yaşam kalitemi arttıran insanların her biri, yada en basitinden ekşi sözlükte dahi "ulan ne güzel insanlar var yahu" dediğim şahsiyetlerin birçoğu da benimle benzer planlar-hayaller-mecburiyetler içerisinde gördüğüm kadarıyla. sanki bütün güzel insanlar tek tek bu topraklardan gidecekler ve beni bu bataklığın ortasında yapayalnız bırakacaklar gibi hissediyorum. birilerinin başlık altına gelip "sktir gitttt" diye bkz verdiği insanlara, "gitme kal" demek istiyorum, ancak o bile ironik olarak sktir git demenin bir başka versiyonu gibi algılanacak, biliyorum.

gidip de mutlu olacağım gibi bir düşüncem yok aslında, sadece bir ayağım bu topraklardan çok uzaklarda olsun istiyorum. kendimi duvarlarla örülmüş ırkçılık ve dincilik, çıkarcılık ve ahlaksızlık hapishanesinde hissediyorum. sadece "istediğim an çıkabilecek" olmam bu topraklarda yaşadığım mutsuzluğu dizginleyebilir diye düşünmeye başladım.

türkiye'yi sevmek istiyorum, bu ülkede, bu şehirde güzel insanların olduğunu, dinci-ırkçı-cinsiyetçi olmayan, argo konuşmayı doğallık, nezaket göstermeyi yapmacıklık algılamayan, derin mevzulara girince beyni yanmadan devam edebilen ve böyle olmasa dahi küçümseyici bir karşı atağa geçmeden konuya dinleyici olarak dahil olabilen insanların bulunduğu platformları keşfetmek istiyorum.

bu süreç içerisinde türkiye'de mutlu olan, umutlu olan insanları görmek istiyorum. ve en önemlisi sizi bu topraklarda tutan, buraların vazgeçilmezlerini duymak isterim. nedir sizleri, bizleri burada tutan, mecburiyet ve milli duygular dışında?

izmir gibi bir şehirde, mutlu olmanızı sağlayan aktiviteler nelerdir? neler yapıyorsunuz en az yarısı insan ölümlerine mutlulukla bakan bu halkın içinde yaşadığınızı unutmak için. yalnızlığa,kabuğunuza çekilmek dışında? benim aklıma birşey gelmiyor çünkü. gelemiyor. ufku geniş bir insan değilim ne yazık ki.

 

yazdıklarınızın önemli bir kısmına katılmakla birlikte; sürekli şikayetlenmek yerine (lütfen üstünüze alınmayın) bir kent konseyinde gönüllü çalışmalara katılıyorum, oy ve ötesinde ilçe sorumlusuydum, kadın cinayetlerini durduracağız platformunun çalışmalarına katılmaya çalışıyorum, halk forumlarını takip ediyorum vesaire vesaire...bütün bunlara bireysel olarak katılmam mucizeler mi yaratıyor? hayır, ama paralel düşünebildiğim insanlar olduğunu görmek, onlarla iletişim halinde olmak, fikir üretmek, projelere katılmak, gönüllü olmak insana iyi gelen ve bence aynı zamanda içinde yaşadığımız sosyal topluma borcumuz olan bir tutum. mücadele etmek gerekiyor hayatın her alanında. kent konseyine ilk girdiğimde salonda kahkaha terapisi etkinliği yapılıyordu kadınlara. şimdi dezavantajlı mahallelerde falan okullara uzman götürüyoruz. sanmayın ki kolay oldu, ithamlar altında kalmadık o görece olarak sosyo-kültürel durumu daha iyi insanlar tarafından. ama onlar varsa, bizde varız. bunlar hep bizim gibi insanların çabaları ve dirençleri ile gerçekleşiyor. ne güzel olurdu o tarif ettiğiniz güzel insanlara hazır ulaşabilsek ama bazen fark yaratan olmaya gayret etmek bence gerekli ve çok önemli.

ayrıca izmir'de pek çok insanın kültürel etkinlik yok yeaaa diye kronik muhalif olarak var olduğunu düşünüyorum. ben bugün kadın filmleri haftasının açılışına gidiyorum pelin esmer söyleşiside var. kısa film festivali'nde çok güzel filmler var, yarın başlıyor, çarşamba folkart gallery'de ki sergiye gideceğiz falan filan...

almanya'da büyüdüm, çok iyi derecede 2 yabancı dilim var, bir alman şirketinde çalışıyorum, bolca akrabam var özellikle almanya'da. yani gitmek istesem her türlü giderim. ama bu da çözüm değil ki? oraya bir şekilde kapağı atan arkadaşlarım, dostlarım hepsi bir şekilde derinlerde özlem çekiyorlar ailelerine, dostlarına v.b. . çok ciddi şekilde alıştım ben çok rahatım diyen çok azınlıkta. gitme kararınız varsa önce gerçekten entegre olabilecek misiniz bunu iyi düşünmeniz lazım.

edit: bu tarz şeyleri siz hiç yapmıyorsunuz anlamında da yazmadım, yanlış anlaşılmasın.

Phoebe

madem avukatsın o zaman işinde başarılı bir avukat olmaya çabala işinde başarılı olan insan istediği yere istediği zaman gider,bence sen siyasete suç atıp kendi eksikliklerini de bu bahaneyle kapatma durumundasın.
kimsenin de bir yere gittiği yok sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri milletin her kesimi harala gürele patır kütür yazıp duruyor yaz babam yaz şunu yapacam bunu yapacam yapacak adam söylemeden yapar giden de gider kalan kalır.buralarda yazma nedenleride acaba kaç kişi beni ciddiye alıp da cevap verecek olay iç komplexleri yanlızlıklarını kapatma derdi.gidiyorum haaa tutmayın beni diye niye yazarlar oraya buraya onuda anlamış değilim.
yoksa dediğim gibi kimsenin bi sikime gideceği yok gitse gitse turistik seyahat yapar bu millet.oda parası olursa.

jamswety
1

mobil görünümden çık