[]
evren
her zaman kafamı kurcalamıştır da author dile getirince sorayım dedim. bilindiği üzere evrenin genişlediği ispatlı peki evren nerede genişliyor? yani evrenin çevresinde bir boşluk var ki genişyor. bir odadaki balon gibi düşünebiliriz bunu. soru şu evrenin sonunda yani evrenin genişlemesine izin veren o boşluk hakkında bir bilgi, teori, düşünce, kaynak var mıdır?
evren cok boyutlu bir uzaya genisliyor, buna hyperspace deniyor sanirim. baska teoriler de vardi heralde, kendi sonsuzlugunda esniyor falan. evrenin sonunu bilmedigimiz icin teori hepsi.
- ermanen (18.05.09 20:18:43 ~ 20:20:49)
simdi ben cok uzman degilim bu konuda ancak evren dedigimuz sey maddeyi, gök cisimlerini, isigi, partikelleri filan iceren bir küme. genislemekten kastedilen ise bu gök cisimlerinin birbirinden uzaklasiyor olmasi. yani bir balon gibi balonun iciyle disini ayiran bir ceper, bir sinir yok ortada. sadece eskiden evrenin kapladigi uzay daha azdi, simdi daha fazla ve daha da fazla olacak gibi.
- fspades (18.05.09 22:05:42)
hey dostum, tez konusu sormuşsun :) dilim döndüğünce açıklayayım;
- evren neden genişliyor?
valla şurada biz bizeyizi hiç dolandırmayacağım lafı. niye genişliyor bilmiyoruz. işin aslı bu. ama bir teori var ki; genişleme dahil birçok olayı bire bir açıklamayı başarıyor. bu yüzden o teoriyi artık kanun gibi görüyoruz (ben oldum olası nefret ettim bu teoriden ama), bu teorinin adı büyük patlama teorisi. bu teoriye göre evren tekil bir noktadan çıktı. bu nokta/şey/yapı niyeyse patladı (membrane teorisine dayandıracam aşağıda bunu) ve patlamanın etkisiyle giderek genişliyor. peki bu genişleme sonsuza kadar sürecek mi? bu da bir başka bilinmeyen konu.
evrenin üç olası durumu var:
1. sonsuza kadar genişleyecek
2. bir yere kadar genişleyip statik hale gelecek
3. bir yerden sonra kendi kütlesi üzerinde çöküp hoop tek bir nokta olana kadar küçülecek.
bu üç durum şu grafikle gösteriliyor: rst.gsfc.nasa.gov
valla hangisinin gerçekleşeceğini kesin olarak söylemek im-kan-sız. bekleyip görmek lazım, ki bu da milyarlarca yıl demektir. peki ne yapabiliriz? teoriler üretip dururuz. modern kozmoloji de bunu yapıyor tam olarak.
- evrenin sonunda yani evrenin genişlemesine izin veren o boşluk hakkında bir bilgi, teori, düşünce, kaynak var mıdır?
onlarca teori var. fakat "evrenin genişlemesine izin veren" demek yanlış olur. izin vermekten öte, genişlemeyi sağlayan bir şey var. buna dark energy diyorlar. doğruluğu kesin değil. olmayabilir de (okuyunuz: american scientist mayıs sayısı: is dark energy really exist? başlıklı makale). bence var tabii orası ayrı. bir de dark matter dedikleri bir olay var. aslında dark matter daha önemli. çünkü varlığı kesin olarak ispatlandı, ama gösterilemiyor. nedir dark matter? şudur ki; evrenin yoğunluğu (kütlesinin hacmine oranı) kritik bir değer ile karşılaştırılıyor. bu kritik değere göre yukarıda verdiğim üç durumdan biri gerçekleşecek. fakat ama o da ne? bir de bakıyoruz ki hacim çok çok çok çok büyükken belirlediğimiz toplam kütle (evet, evrenin kütlesi) çok küçük. evrenin hacmi 10^-28 kb/m^3 (10 üzeri eksi 28). kafanızda bir canlandırın. bomboş bir yer aslında evren (bu toplam kütleye gezegenler, yıldızlar, galaksiler, galaksi kümeleri, moleküler bulutlar vs. hepsi dahil bu arada). e hal böyleyken teorideki hesaplarımızla uygulamadaki hesaplarımız birbirini tutmuyor. bakıyoruz sorun nerede diye. sorun kütlede. kütle eksik çıkıyor. demek bir kütle var. nedir bu kütle? dark matter.
yapılan son çalışmalarla birlikte dark matter (karanlık madde) için bir harita çıkarıldı. işte o harita! www.youtube.com
videoyu izleyince kafanız karışabilir, normaldir. işte öyle acayip bir şey karanlık madde.
gel gelelim ki evrende etkin olan 4 etkileşim var. evrende ne kadar olay oluyorsa hepsi bu 4 etkileşimden ibaret. hemen sayalım;
1. kuvvetli etkileşimler (moleküler bağlar, atom çekirdeğinin sahip olduğu enerjiler vs.)
2. zayıf etkileşimler (proton-nötron dönüşümleri vs.)
3. elektromanyetik etkileşimler
4. kütleçekimsel etkileşimler (gravitasyonel)
şimdi tüm bu 4 etkileşim için onlarca denklem var. haliyle işin içinden çıkılamıyor. einstein bey amca 4. etkileşim için hayatını adamış ve birkaç şey bulmak istemiş. başaramadı orası ayrı. 4. etkileşim çok önemli. çünkü Dünya'nın Güneş etrafında dönmesini sağlayan, Ay'ın Dünya etrafında dönmesini sağlayan, Güneş'in Samanyolu Galaksisi içerisinde dönmesini sağlayan, Galaksimizin yerel galaksi grubu içerisinde dönmesini sağlayan, yani koskoca cisimlerin birbirini çekmesini sağlayan etkileşim bu 4. etkileşimdir. aynı zamanda evrendeki "en zayıf" etkileşim de odur. yani o kadar zayıftır ki biz bu etkileşimi yenebiliyoruz (insanoğlunun yüzeyden içeri göçmemesi ya da Güneş'e doğru uçmaması iyi bir örnek). o yüzden diğer 3 etkileşim bir yerde, 4. etkileşim apayrı bir yerdedir.
teorik fizikçiler ve kozmoloji profesörleri ilk 3 etkileşimi tek bir çatı altında toplamayı başardı. ama evrenin kusursuzuluğu için 4. etkileşimi de o çatıya dahil etmek şart. işin aslı, bunu başaramıyoruz. ne yaparsak yapalım 4. etkileşim, ilk üç etkileşimle ilişkilendirilemiyor. bunu yapabilseler theory of everything dedikleri teoriyi geçerli hale getirebilecekler.
bunu başarmak için sicim teorisi denilen bir teori öne sürüldü (string theory). teoriye göre evrendeki her şey (tozlar, atomlar, hücreler, elektronlar, protonlar, bozonlar, quarklar, heeer şeey) küçük sicimlerden oluşur. ve tüm durumlar bu sicimlerin etkileşimlerinin bir sonucudur. misal ben bu klavyeden bu harfleri yazıyorken aslında tuşlara dokunmuyorum. parmağımdaki sicimler tek tek tuştaki sicimlerin dibine kadar geliyor ve aralarında kuvvetli etkileşimler oluyor. dolayısıyla ben bu harfleri ekranda yazdırabiliyorum. falan filan. daha da detaya girersem çıkamayacağım sanırım bu konuda.
sicim teorisi üzerinde çok çalışma yapıldı. birçok fizikçi karşı çıktı. ama sanırım gerçek olan bu. yani bir sicim parçacığı, bir atomdan trilyarlarca daha küçük. şöyle diyelim;
bu sicim parçacığını bir ağaç ölçeğine getirirsek, bir atom ne büyüklükte olurdu? çok ilginç ama tam Güneş Sistemi büyüklüğünde olurdu. düşünün bu sicimler ne kadar küçük. dolayısıyla gözlemlenmeleri imkansız. dolayısıyla bu teorinin ispatlanması imkansız gibi gözüküyor. ama değil. bir şey imkansız ki o da bu teorinin gerçek olmadığını ispatlamak imkansız. işte bu teorinin destekçilerini mutlu eden bir olay :)
bu sicim teorisi sonralardan geliştirildi ve en son m teorisi adını aldı. author'un başlığındaki 2. entry'i ben yazdım ve orada da bahsettim m teorisinden (bkz: m theory).
nereden nereye.. dur hah şeyden bahsedecektim. membrane'lerden.
şimdi bu membrane dedikleri şey, böyle ilginç zarımsı yapılar. bunlar evrenin oluşumunu sağlamış. bizi bunlara götüren olay; sicim teorisinin bir getirisi olan 11 boyut. biz kaç boyutta yaşıyoruz? 3 uzay boyutu + 1 zaman boyutu. m teorisi der ki hayır efendim görmediğimiz 7 boyut daha vardır. en-boy-genişlik'ten öte nasıl boyut olabilir? ama var işte gerçekten. biz vakıf olamıyoruz orası ayrı. çünkü bu boyutların hepsi paralel evrenlerde var.
www.youtube.com
related videolarda da tonla güzel video var. hepsini izleyin derim ben.
11 tane boyut var ve diğer boyutların hepsi farklı membrane'lerde ve dibimizde. yani biz aslında iç içe evrenlerde yaşıyoruz. yani biz kendi membrane'imizden 1 saniyeliğine bile sıyrılabilsek, muhtemelen paralel evrendeki medeniyetleri görebileceğiz. belki şu an ben bizim membrane'in çeperinde yaşıyorum, ama geçemiyorum diğer tarafa. bir geçebilsem neler göreceğim kim bilir..
şimdi gelelim senin sorunun cevabına (ahahaha anca): bu farklı membrane'ler çarpışırsa ne olur? muazzam bir enerji alışverişi olur. bu, insanoğlunun aklının kaldıramayacağı muazzamlıkta. peki teoride bu büyüklükte bir enerji boşalımı neye sebebiyet verir? ışık hızından da hızlı bir genişlemeye. bu da nedir? büyük patlama.
yani anlıyoruz ki büyük patlama, muhtemelen iki membrane'in birbirine çarpışmasından kaynaklanan bir olay. ve biz bu haybeye evrende yaşıyoruz.
eğer bu teori (bkz: m theory) doğruysa, olasılık hesapları doğrultusunda bu membrane'ler sürekli birbirleriyle çarpışabilir. bu da sürekli yeni evrenlerin oluşumu demektir. fakat bu membrane'ler niye çarpışıyor? olayları nedir? hikayeleri nedir? bunlar muamma.
biraz uzun oldu ama sorunuza cevap verebildiysem ne ala bana. ne yapayım siz de stephen hawking'in bile kesin cevaplayamadığı bir soru sormasaydınız :)
- evren neden genişliyor?
valla şurada biz bizeyizi hiç dolandırmayacağım lafı. niye genişliyor bilmiyoruz. işin aslı bu. ama bir teori var ki; genişleme dahil birçok olayı bire bir açıklamayı başarıyor. bu yüzden o teoriyi artık kanun gibi görüyoruz (ben oldum olası nefret ettim bu teoriden ama), bu teorinin adı büyük patlama teorisi. bu teoriye göre evren tekil bir noktadan çıktı. bu nokta/şey/yapı niyeyse patladı (membrane teorisine dayandıracam aşağıda bunu) ve patlamanın etkisiyle giderek genişliyor. peki bu genişleme sonsuza kadar sürecek mi? bu da bir başka bilinmeyen konu.
evrenin üç olası durumu var:
1. sonsuza kadar genişleyecek
2. bir yere kadar genişleyip statik hale gelecek
3. bir yerden sonra kendi kütlesi üzerinde çöküp hoop tek bir nokta olana kadar küçülecek.
bu üç durum şu grafikle gösteriliyor: rst.gsfc.nasa.gov
valla hangisinin gerçekleşeceğini kesin olarak söylemek im-kan-sız. bekleyip görmek lazım, ki bu da milyarlarca yıl demektir. peki ne yapabiliriz? teoriler üretip dururuz. modern kozmoloji de bunu yapıyor tam olarak.
- evrenin sonunda yani evrenin genişlemesine izin veren o boşluk hakkında bir bilgi, teori, düşünce, kaynak var mıdır?
onlarca teori var. fakat "evrenin genişlemesine izin veren" demek yanlış olur. izin vermekten öte, genişlemeyi sağlayan bir şey var. buna dark energy diyorlar. doğruluğu kesin değil. olmayabilir de (okuyunuz: american scientist mayıs sayısı: is dark energy really exist? başlıklı makale). bence var tabii orası ayrı. bir de dark matter dedikleri bir olay var. aslında dark matter daha önemli. çünkü varlığı kesin olarak ispatlandı, ama gösterilemiyor. nedir dark matter? şudur ki; evrenin yoğunluğu (kütlesinin hacmine oranı) kritik bir değer ile karşılaştırılıyor. bu kritik değere göre yukarıda verdiğim üç durumdan biri gerçekleşecek. fakat ama o da ne? bir de bakıyoruz ki hacim çok çok çok çok büyükken belirlediğimiz toplam kütle (evet, evrenin kütlesi) çok küçük. evrenin hacmi 10^-28 kb/m^3 (10 üzeri eksi 28). kafanızda bir canlandırın. bomboş bir yer aslında evren (bu toplam kütleye gezegenler, yıldızlar, galaksiler, galaksi kümeleri, moleküler bulutlar vs. hepsi dahil bu arada). e hal böyleyken teorideki hesaplarımızla uygulamadaki hesaplarımız birbirini tutmuyor. bakıyoruz sorun nerede diye. sorun kütlede. kütle eksik çıkıyor. demek bir kütle var. nedir bu kütle? dark matter.
yapılan son çalışmalarla birlikte dark matter (karanlık madde) için bir harita çıkarıldı. işte o harita! www.youtube.com
videoyu izleyince kafanız karışabilir, normaldir. işte öyle acayip bir şey karanlık madde.
gel gelelim ki evrende etkin olan 4 etkileşim var. evrende ne kadar olay oluyorsa hepsi bu 4 etkileşimden ibaret. hemen sayalım;
1. kuvvetli etkileşimler (moleküler bağlar, atom çekirdeğinin sahip olduğu enerjiler vs.)
2. zayıf etkileşimler (proton-nötron dönüşümleri vs.)
3. elektromanyetik etkileşimler
4. kütleçekimsel etkileşimler (gravitasyonel)
şimdi tüm bu 4 etkileşim için onlarca denklem var. haliyle işin içinden çıkılamıyor. einstein bey amca 4. etkileşim için hayatını adamış ve birkaç şey bulmak istemiş. başaramadı orası ayrı. 4. etkileşim çok önemli. çünkü Dünya'nın Güneş etrafında dönmesini sağlayan, Ay'ın Dünya etrafında dönmesini sağlayan, Güneş'in Samanyolu Galaksisi içerisinde dönmesini sağlayan, Galaksimizin yerel galaksi grubu içerisinde dönmesini sağlayan, yani koskoca cisimlerin birbirini çekmesini sağlayan etkileşim bu 4. etkileşimdir. aynı zamanda evrendeki "en zayıf" etkileşim de odur. yani o kadar zayıftır ki biz bu etkileşimi yenebiliyoruz (insanoğlunun yüzeyden içeri göçmemesi ya da Güneş'e doğru uçmaması iyi bir örnek). o yüzden diğer 3 etkileşim bir yerde, 4. etkileşim apayrı bir yerdedir.
teorik fizikçiler ve kozmoloji profesörleri ilk 3 etkileşimi tek bir çatı altında toplamayı başardı. ama evrenin kusursuzuluğu için 4. etkileşimi de o çatıya dahil etmek şart. işin aslı, bunu başaramıyoruz. ne yaparsak yapalım 4. etkileşim, ilk üç etkileşimle ilişkilendirilemiyor. bunu yapabilseler theory of everything dedikleri teoriyi geçerli hale getirebilecekler.
bunu başarmak için sicim teorisi denilen bir teori öne sürüldü (string theory). teoriye göre evrendeki her şey (tozlar, atomlar, hücreler, elektronlar, protonlar, bozonlar, quarklar, heeer şeey) küçük sicimlerden oluşur. ve tüm durumlar bu sicimlerin etkileşimlerinin bir sonucudur. misal ben bu klavyeden bu harfleri yazıyorken aslında tuşlara dokunmuyorum. parmağımdaki sicimler tek tek tuştaki sicimlerin dibine kadar geliyor ve aralarında kuvvetli etkileşimler oluyor. dolayısıyla ben bu harfleri ekranda yazdırabiliyorum. falan filan. daha da detaya girersem çıkamayacağım sanırım bu konuda.
sicim teorisi üzerinde çok çalışma yapıldı. birçok fizikçi karşı çıktı. ama sanırım gerçek olan bu. yani bir sicim parçacığı, bir atomdan trilyarlarca daha küçük. şöyle diyelim;
bu sicim parçacığını bir ağaç ölçeğine getirirsek, bir atom ne büyüklükte olurdu? çok ilginç ama tam Güneş Sistemi büyüklüğünde olurdu. düşünün bu sicimler ne kadar küçük. dolayısıyla gözlemlenmeleri imkansız. dolayısıyla bu teorinin ispatlanması imkansız gibi gözüküyor. ama değil. bir şey imkansız ki o da bu teorinin gerçek olmadığını ispatlamak imkansız. işte bu teorinin destekçilerini mutlu eden bir olay :)
bu sicim teorisi sonralardan geliştirildi ve en son m teorisi adını aldı. author'un başlığındaki 2. entry'i ben yazdım ve orada da bahsettim m teorisinden (bkz: m theory).
nereden nereye.. dur hah şeyden bahsedecektim. membrane'lerden.
şimdi bu membrane dedikleri şey, böyle ilginç zarımsı yapılar. bunlar evrenin oluşumunu sağlamış. bizi bunlara götüren olay; sicim teorisinin bir getirisi olan 11 boyut. biz kaç boyutta yaşıyoruz? 3 uzay boyutu + 1 zaman boyutu. m teorisi der ki hayır efendim görmediğimiz 7 boyut daha vardır. en-boy-genişlik'ten öte nasıl boyut olabilir? ama var işte gerçekten. biz vakıf olamıyoruz orası ayrı. çünkü bu boyutların hepsi paralel evrenlerde var.
www.youtube.com
related videolarda da tonla güzel video var. hepsini izleyin derim ben.
11 tane boyut var ve diğer boyutların hepsi farklı membrane'lerde ve dibimizde. yani biz aslında iç içe evrenlerde yaşıyoruz. yani biz kendi membrane'imizden 1 saniyeliğine bile sıyrılabilsek, muhtemelen paralel evrendeki medeniyetleri görebileceğiz. belki şu an ben bizim membrane'in çeperinde yaşıyorum, ama geçemiyorum diğer tarafa. bir geçebilsem neler göreceğim kim bilir..
şimdi gelelim senin sorunun cevabına (ahahaha anca): bu farklı membrane'ler çarpışırsa ne olur? muazzam bir enerji alışverişi olur. bu, insanoğlunun aklının kaldıramayacağı muazzamlıkta. peki teoride bu büyüklükte bir enerji boşalımı neye sebebiyet verir? ışık hızından da hızlı bir genişlemeye. bu da nedir? büyük patlama.
yani anlıyoruz ki büyük patlama, muhtemelen iki membrane'in birbirine çarpışmasından kaynaklanan bir olay. ve biz bu haybeye evrende yaşıyoruz.
eğer bu teori (bkz: m theory) doğruysa, olasılık hesapları doğrultusunda bu membrane'ler sürekli birbirleriyle çarpışabilir. bu da sürekli yeni evrenlerin oluşumu demektir. fakat bu membrane'ler niye çarpışıyor? olayları nedir? hikayeleri nedir? bunlar muamma.
biraz uzun oldu ama sorunuza cevap verebildiysem ne ala bana. ne yapayım siz de stephen hawking'in bile kesin cevaplayamadığı bir soru sormasaydınız :)
- deckard (18.05.09 22:45:35)
- deckard (18.05.09 22:49:39)
1