[]

şekeri hayatından çıkaranlar veya şekerden uzak duranlar, şekerle ilgili

mesela çayı şekersiz içmek, tatlılardan uzak durmak başlangıç için iyidir. Ancak şekersiz hayat çok radikal bir karar yani ekmek bile yememesi lazım insanın.Ya da bir gün iki gün uzak durdunuz, üçüncü gün önünüze pasta gelir, kurabiye gelir..

Yani ben işlenmiş şekerden olabildiğince uzak durmak istiyorum, adeta bir detox gibi.

Tatlıları seviyorum.Şöyleki hemen hemen her gün hiç olmazsa bir-iki gofretim var.Çikolata bisküvi filan da o biçim.Ancak bunun ileriki yaşlarda sorun olmasından korkuyorum.diyabet, insülin direnci vs.. Galiba vicdanım ya da bilinçaltım beni bu konuda uyarıyor.Diş çürükleri korkusu da cabası.

Şekeri hayatınızdan çıkardıysanız eskiye oranla nasıl hissediyorsunuz?

Şekerden uzak durma konusundaki kararlılığımızı arttırmak için ne yapmalıyız?

Pankreas sağlığımız için neler yapabiliriz,neler hazırlayabiliriz?

 
eskiye oranla harika hissediyorum. 1 yıldır falan neredeyse hiç şeker koymadım ağzıma meyveler dışında. geçen ay yanlışlıkla bir yudum kola içtim mesela, az kalsın kusuyordum. o kadar iğrenç geldi ki. bağımlılığı atlattıktan sonra insanın canı gerçekten o kadar çekmiyor. zaten bir süre sonra tatlı falan yiyen insanlara acıyarak bakmaya başlıyorsun. biraz sabrettikten sonra kolaylaşıyor ya. yeter ki 1-2 ay dayan.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (02.11.13 14:30:04) 
çayda / kahvede şekeri bırakınca gerisi gelir, canın eskisi gibi tatlı istemez. sevip te baklavadan uzak durmak iyi değil. haftada 1 gün izin verebilirsin kendine. cmtesi akşamları kazandibi yemek gibi mesela. planlı olması lazım.


  • hasmetizm  (02.11.13 14:33:21) 
"nasılsa sonrasında tatlı yok" diye yemek yemekten vazgeçen, günde ortalama 1 litre meşrubat tüketen, çayı şekersiz (evet) içen birisi olarak önerim: eğer imkanın varsa, yaşadığın çevreden kısa bir süreliğine de olsa uzaklaş.

"memleket"e git, arkadaşlarınla böyle tatil falan düşünebilirsin ne bileyim. kafanı kendi hayatından uzaklaştırdığın zaman otomatik olarak, çok daha rahat bir şekilde değiştirebiliyorsun alışkanlığını. sonrasında biraz kararlılıkla "başlamayacağım" diyebilirsin.

ben dönem dönem uzak durabiliyorum. sonrasında bagdf'nin de dediği gibi, kola çok şekerli ve iğrenç geliyor. ha devamında alışıyosun tekrar, yuvarlamaya başlıyosun.

velhasıl, "ARTIK ŞEKERİ BIRAKICAM!!" demek yerine ufak da olsa değişiklikler yapmaya çalış hayatında.

saçma gelebilir ama farklı türde bir kitap okumak, yeni bir hobi edinmek, yeni bir oyun oynamak, alıştığının dışında müzik yapan bir sanatçının tüm şarkılarını dinlemek gibi şeyler bile alışkanlıklarını değiştirmede etkili olabilir.

tabii saydıklarımı yaparken "şeker" aklının bir köşesinde bulunsun.
  • der meister  (02.11.13 14:34:54) 
yaklaşık 1 yıl önce Karatay'ın kitabını okumamla aklıma girmişti şekerin zararları. üzerine biraz internette araştırma yapmıştım, sonrasında da Taş Devri Diyeti'nde de benzer şeylerle karşılaşınca ben de şekeri tamamen çıkarmaya başladım 8 ay önce hayatımdan. çok nadir kendimi kandırdığım oldu.
ilk 5 günden sonra falan şekerli birşeyi istemiyorsun doğrudan en azından benim için öyle oldu. günde 1-2 meyve ile yeterli şeker aldığımı biliyordum. ekmek vs. de aynı şekilde bıraktım. ilk ay 2-3 kilo arasında verdim, daha sonra giderek azaldı kilo verme olayım, vücut kendine geldi sanırım:) bünyeye göre değişir bence. günde 2500-3000 kalorinin altına düşmedim bu kiloları verirken, protein ağırlıklı beslendim ve kilo almadım. bunlar bilinen şeyler zaten.
şeker ihtiyacı-krizi olursa dolaylı yollardan karşılamaya bakacaksın. mesela arasıra kahveme tarçın dövüp koyuyorum, öğün önceleri vey sonrasında kuru meyve alıyorum vs. kendimi çok daha dinç, zinde hissediyorum, eskisi gibi ağır bir hamur tatlısı yedkten sonra gelen ağırlaşma, uyku gelmesi vb. olmuyor artık. aklıma çok şey geliyor gündelik yaşamla ilgili ama mesela gün aşırı kefir içmeye çalışırım özellikle geceye yakın acıktığım zamanlarda, hem doyurucu hem de şekerli-unlu gbi şeylere saldırmamı engelliyor. bu doğrultuda tavsiyelerin genelini ayrıntılı olarak Karaty Diyeti-Taş Devri Diyeti'nde bulabilirsiniz.
  • candanag  (02.11.13 14:39:07 ~ 14:40:44) 
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu +1.

Şekeri lise son sınıfın haziranında hayatımdan çıkarmaya karar verdim,tabi ki tuzu da. Başta kilo vermek amacıyla yaptım bunları,106 kiloydum.ilk haftalar sigara tiryakisi gibi hissediyorsunuz kendinizi,bağımlısı olmuşsunuz tuzun şekerin ve tat alamıyorsunuz yediklerinizden.Sonraki 2-3 ay alışıyorsunuz ama gözünüz tuzun-şekerin üzerinde, elinizi uzanıyor ama almıyorsunuz.Sanırım 3 yıl oldu bırakalı.iyi ki de bırakmışım.Şekersiz çayın tadı harikaymış ya, yine tuzsuz yemeklerde öyle.Yediğiniz yemeklerin-yiyeceklerin gerçek tatlarını alıyorsunuz-hissediyorsunuz ağzınızda.Kola ve o tarz şeylerinde ne kadar iğrenç olduğunu.Şuan da kar olarak bakarsam,abartmıyorum, 1 çeyiz sandığını dolduracak kadar şeker ve tuz tüketmiş olurdum eğer bırakmasaydım. Ara da sırada caymalar oluyor ama pişman oluyorum sonunda.Sağlıklı olabilmek için sadece şeker-tuz değil de genel olarak yediklerimize dikkat etmek-kontrol altına almak sağlık açısından çok çok faydalı olur bence.
  • MtKrt  (02.11.13 14:41:38) 
canın durduk yere tatlı ya da gofret istemesi, durduk yere çikolataları pastaları düşünmesi hatalı beslenme sonucu oluyor. ben çayı şekersiz içmeye başlayana kadar sevmezdim. çayı ne zaman ki şekersiz içmeye başladım işte o zamandan beri hayatımda en sevdiğim içecek diyebilirim.

pasta börek çörek kısmı benim için zor değildi zaten sevmezdim. yaş pastadan nefret ederim. doğumgünümde bile yemezdim alınmasını da istemezdim küçükken bile. meyve de hiç sevmem. arada yerim ama işte anca arada. ama 2-3 ay hiç meyve yememişliğim oluyor farketmiyorum bile.

ekmek başta bırakılmaz gibi gelmişti alışkanlıktan dolayı. sucuklu yumurtanın ekmeksiz de yenebilecek bir şey olduğunu beynime anlatmam zor oldu ama oldu. ekmek aramıyorum hiç artık.

kararlılığımı arttıracak yaptığım şey fast food'u çok tüketen, şekeri çok yiyen insanları gözlemek. bellerinin etrafındaki simitin her geçen gün daha da büyüdüğünü görmek ve bunun nasıl sağlıksız bir şey olduğunun farkında olmak. eğer bunların farkında olursan zaten arada canın istese, gofret yesen bile kıçı başı dağıtıp her gün 3-5 gofret yiyen birine yeniden dönüşmüyorsun. gofret yiynce artık vizdanın sızlıyorsa, ya yemeyeydim iyidi bak diye düşünüyorsan sorun yok. sorun " ya bu hayata bir kere geldim kendimi bu kadar kısıtlamayayım ye gitsin ne olacak" düşüncesinde.

bir de beslenme ile ilgili kitpları okuyabilirsin. her dediği yüzde yüz doğrudur demiyorum ama karatay'ın kitpları ikna edicilik açısından iyidir.
  • godsparticle  (02.11.13 14:42:25) 
sigarayı bırakmak gibi, eğer buna aşinaysan. ilk başlarda çok zor, ama sonra mesela birisi yanlışlıkla şeker koysun çayına miden bulanır içerken. aslında "şeker"den uzak durmaktan çok "rafine şeker"den kaçmak lazım, glikoz şurubu dedikleri nane. hayır demeyi ve durumu anlatmayı beceremiyor ya da her ikramda bulunana hayır derken "neden neden" sorularıyla boğuşmak ve insanların saçma geyikleriyle uğraşmak istemiyorsan da şeker hastalığı riskin olduğunu falan söyle nebileyim, doğrudan yüzleşmek daha iyi ama bir süre sonra da her sorana anlatmak sıkıyor biraz, o açıdan.
bir de yüzün güzelleşiyor resmen bir süre sonra. öyle bişey.

  • dafaiss  (02.11.13 14:50:44) 
Söylenenlerin çoğuna katılıyorum. Azaltınca ya da bırakınca zaten eskisi gibi istememeye başlıyorsun. Erkek arkadaşım bana göre daha çok sever tatlıyı, onu alıştırmak için kendimize haftada bir gün tatlı günü yapmıştık. Resmen otomatik olarak sadece o gün canımız çekmeye başlamıştı. Bazen o günü unuttuğumuz bile oluyordu.
Bu tür şeylerde benim yöntemim, biraz kendini kandırmak ve ufak ufak başlamak. Tamam 1 hafta sonra tatlı yiyeceksin dersin kendine, 1 hafta gelince bak bakalım 2 gün daha sabredebiliyor musun filan derken 1 ay geçer ve alışmak daha kolaylaşır. Hem herkes söylemiş arada yemek sürekli yemeye göre iyidir. Günde birkaç çikolata-gofret fazla bence.
Bir de bedeni dinlemek önemli. Ben buna başlayalı beri, sağlıksız alışkanlıklarımı, bedenimin nasıl zamanla daha ilgi gerektirdiğini vesaire anlar oldum, bu da doğru şeyler yapmak için motive ediyor.
  • kompos  (02.11.13 14:55:30) 
Ayıptır söylemesi geçen Cemil Baba'dan iki kilo karışık tatlı aldım. Padişah, kuru baklava, saray burma. Hakikaten birinci sınıf baklava. İnsanın damağında eriyor. Benim pakedin hazırlanmasını beklerken adam tepsiden bir tane ikram etti. İki kardeş işletiyo bu dükkanı, küçük olan uzun saçlı çok iyidir o hep ikram eder ama büyük kardeş tam bir denyo esnaflıktan anlamayan bi tip. Neyse abi baklavayı uzattı, pankreasıma dedim hazır mısın lan. Abi sen neler diyosun gönder gelsin hemen dedi. Baktım enzimler menzimler hep coşmuş çıldırıyoruz organizma olarak. Aldım tatlıyı tam atıyordum ağzıma, gözüm camdan dışarıya takıldı baktım adamın biri bana acı acı bakıyo. Elimle gel gel dedim, geldi. Buyrun kardeşim beraber yiyelim dedim. Nemli gözleriyle elimdeki baklavaya bakıp yutkundu ve titrek bi sesle sana acıyorum dedi. Çarptı kapıyı koşarak çıktı. Allah Allah.

www.etkihaber.com
  • Troll  (02.11.13 15:20:19 ~ 15:28:33) 
Yazılannar çoğzel! Goosüm gabardı hepiniznen!

Ammaaa waa laaqıyn:

Bi Allaan gulu da çıhıp hareket dimemiş!!!

Ayda iki dilim baklavadan bi bok olmaz. Arada bi nefis köreltmek lâzım. Ama glikoz şuruplu olmasın lütfen.

Eve çay şekeri almıyon, oluyo.
Gola, gazoz, aysti, taze sıkılmışı da dahil olmak üzere, meyve suyunu zaten ezberlediniz. Markette bunnarnan yığılı koridorlar bile mide bulandırıcı. Kahrolsun bağzı şeyler!

Kefir, ayran, su, yeşil çay içiyon bol bol.

Gelelim zurnanın "zırt" dediği yere:
Yani harekete, yani yürüyüşe...

Diyabeti önlemenin ya da başlamış insülin direnci, azalmış glukoz toleransından geri dönüşün ennnnn önemli silahları, hem şekerden uzak durmak hem de yürüyüş yapmak. Ne kadar uzun mesafe, o kadar iyi! Kasmadan ama. Önemli olan attığın adım sayısı.

En büyük kaslar götte.
Bacaklar da çok zengin. Vücut kas kitlesinin %80'i "belden aşşaa"! Haa, o kas da olur, onu da çalıştır.

Dolayısınnan yürüyüş, en akıllıca yapılacak hareket.

Günümüz insanının yüzyüze kaldığı tehlike 1 adet değil. Zehirli gıda ve içecekler + hareketsizlik + güneşsizlik yani iç mekânlara mahkûm bi hayat.

Güneşsizlik = D vitamini eksikliği; O da = insülin direncine yaldızlı ve 5 yıldızlı davetiye...

Hareketsizlik + güneşsizlik + zehirle beslenme = azalan glukoz toleransı ve metabolik sendrom ve diyabet ve sikilip atılmış koronerler, göz dibi, böbrek tübülleri, beyin damarları ve hayatın hastalıklarla ve çok düşük kalitede geçmesi, işkenceye dönmesi. Hele bunnarın yanında, tuz, stres ve sigara da varsa, ooooohh dadından yinmez olur. Hoşgeldin bebek, yaşama sırası sende; Senin yolunu gözlüyor, Hipertansiyon, KOAH, psikosomatik hastalıklar ve diyabet!
  • compadrito  (02.11.13 18:03:57) 
Tlf dan edit edemiyom.

(bkz: insülin direnci/@compadrito)

daha o yazıyı edit edemedim ama buraya ekleyeyim:

Geçen bi telekonferans metni geldi. İtalyan pediatrik hepatolog dehşete düşmüş: "günde 20 - 25 çocuğa karaciğer biyopsisi yapar hâle geldim, bu bi salgın!" diye feryâd ediyo! Niye biliyonuz mu? Bu zehirli yiyecek ve içecekler NAFLD'ye sebep oluyo çocuklarda. Non-alcoholic fatty liver disease, yani karaciğerin alkole bağlı olmayan yağlanması. YouTube'daki "Sugar: The bitter truth" dersi neyi annatıyodu? Şeker karaciğeri, aynen alköl gibi sikip atar. 21 yaş altına alköl satmıyonuz da 3 yaşındakine niye gola ve junk food dayıyonuz? Bu mu lan sizin insannığınız???

Eyyy genç anneler ve babalar çocuklarınızı NAFLD'den koruyun. Beni dinneyin, sesime kulak verin! Tsunami gibi geliyo üstümüze!!!
  • compadrito  (02.11.13 18:26:55) 
compadrito +1


  • hasmetizm  (02.11.13 19:16:33) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.