Ya ben sürekli bir kaygı, hata yapma korkusu, hata yapınca bir suçluluk duygusu halinde yaşıyorum. Siz de öyle misiniz? Psikoloğa gidicem ama insanların çoğu benim gibi midir onu öğrenmek istiyorum. Rahat olanlar nasıl rahat oluyosunuz allah aşkına, yapı mıdır bu öğrenilmiş birşey mi? Teşekkürler şimdiden..
Merhaba, 7-8 ay kadar önce beni çok üzen bir ilişki yaşadım, daha doğrusu başlangıcı yaşayıyaşayıp aşık olup terkedildim. Bu olay zaten var olan problemlerimi iyice kötüleştirdi, 20 seans psikoloğa gittim. Ama şimdi herşey o kadar anlamsız geliyor ki.. içimde sürekli bir kaygı ve mutsuzluk var. Bir sürü kişisel gelişim kitabı okuyorum, kendimi rahatlatmaya çalışıyorum ama bu his hep benimle kalıyor. Allaha şükür maddi açıdan kötü durumda değilim, sağlıklıyım, görüntüm kötü değil. Sanki elimdeki nimetlere saygısızlık ediyormuşum gibi geliyor, bu beni iyice üzüyor. Bu histen kurtulamıyorum. 8 ayda 15 kilo verdim -gerçi iyi oldu daha da 8 kilo versem iyi olur- acaba bununla alakalı olabilir mi mutsuzluğum? Nankörlük etmek istemiyorum, nolur bir akıl verin, geçecek mi? Depresyonu yoketmek elimizde mi?
Bugüne kadar hep başarılı olmak için bir plan yapıp o yönde hedefe kilitlenerek gitmek gerektiğini düşünmüşümdür ama yavaş yavaş farkediyorum da hayat planlara göre işlemiyor sanki. Birkaç kişi planlayarak değil de anı yaşıyarak, hayata uyum sağlayarak yaşadıklarını ve bunun kendilerini daha mutlu ettiğini söyledi. Ama yani bize hep başarının sırrının çalışmaktan geçtiği anlatılmadı mı, plansızlık kötü bir şey değil midir? Almanya'da mı insanlar daha mutlu Türkiye'de mi? Kafam çok karışık. Ne dersiniz?
Durun vurmayın, kendim ve diğer insanlar üzerinde yaptığım gerçek bir gözlem bu. Ne kadar genç duruyorsak o kadar oldunlaşmamış oluyoruz bence, sizce de öyle değil mi?
Ankara'da misafirlerimizi ağırlayabileceğimiz yemeği ve ortamı güzel nereleri var?illa içkili olması gerekmiyor. Kalenin orası olabilir,şehrın diğer yerleri olabilir.. Sağolsun şimdiden cevap verenler.
22 derece gösteriyor, yani tişört havası mı? Monta mı geziliyor? Akşamları soğuyor mu ne getireyim yanıma? Teşekkürler.
Yaşıtım olan yakın bir kız arkadaşımla 23 yaşımdan bugüne kadar görüşmedim, yeniden görüşmeye başladığımda bir baktım ki kız sivrisineğe dönmüş? Soramıyorum da "Kızım ne oldu senin sesine öyle?" diye, ama acaip merak ediyorum. Neolmuş olabilir ki buna?
31 yaşında bir kadınım, köpek desenli bir çanta takıyorum. (Öyle şeyler sevimli geliyor, diğer klasik kadın çantalarını çok sıkıcı buluyorum.) Freelance bir işim var, kurumsal tarzda giyinmek gibi bir derdim de olmadığı için sorun olmuyor. Ülkenin en büyük kurumsal firmalarından birinde havalı bir pozisyonda beyaz yakalı olarak çalışan yakın bir arkadaşım bu çanta yüzünden bana verdi veriştirdi: 31 yaşında 21 yaşında gibi giyiniyormuşum, bu yaşta köpekli çanta takarsam elbette bırak evlenmeyi düzgün bir ilişki bulamazmışım vb. (Kendisi benim yaşımda evli, kendinden 10 yaş büyük bir kocası var.) Konuşunca farkettim ki ben gerçekten üniversiteli gibi giyiniyorum, kısa çoraplarım filan renkli renkli, ama napiim içimden gelmediği halde döpiyes mi giyineyim? Arkadaşım bunun olgunlaşmamışlık belirtisi olduğunu söylüyor (bazı konularda olgunlaşamamış olduğumu kabul ediyorum), benim de aklıma eski erkek arkadaşım geldi; 40 yaşında adam bir ergen gibi giyinir, saçı sakalı ağarmış motora binerdi, tanıdığım en gelişememiş insanlardan biriydi. Doğru olabilir mi arkadaşımın teorisi ya, ne dersiniz?
Beni sevmedi, üstüne gitti bir başkasıyla birlikte oldu, ne haldeler bilmem. Aklımda hep "Beni niye sevmedi, akıllıyım, makulüm, sevimliyim, hoşsohbetim, espriliyim, eğitimliyim, maddi durumum iyi.." soruları dolanıyor. Kendini beğenmiş biri gibi anlaşılmak istemem, buu özellikler çevremdeki insanların da bana söylediği özellikler, dünyanın en mükemmel insanı değilim ama gayet makul biriyim. Benim karşıma böyle birisi çıksa severdim gibi geliyor.. "Beni niye sevmedi?" diye sorduğum zaman "Mecbur muydu seni sevmeye?" cevabını alıyorum, ama bunu kabul etmek çok zor. Anlamak istiyorum, bir açıklama bulmaya çalışıyorum..
Önce belirteyim ki hiç bir dine mensup değilim ve içki seven bir aileden geliyorum. Ama hiç bir zaman içkiye bir ilgim ve düşkünlüğüm olmadı, alkolün tadını sevmiyorum ve bünyeme ağır geliyor. Karşımda şarap içerler ben çoğunlukla içmem, kırk yılda bir anca şarap ve bira canım çeker diğer içkilerin kokusuna bile dayanamıyorum. Arkadaşlarım Facebook'ta sürekli rakı sofraları, bira muhabbetleri paylaşıyorlar, ben niye içtiklerini anlamıyorum. Sebebini sorunca "tadı güzel" diyen de var ama daha çok "kafamızı güzel yapıyor" diyorlar. Ben içki içince başım dönüyor, geçici ufak bir coşku veriyor ama hemen sönüyor (belki de bir bardağı hiç bitiremediğimdendir), ertesi gün de midem ekşiyor başım ağrıyor. Sizin düşüncelerinizi merak ediyorum, niye içiyorsunuz? Yanlış anlaşılmak istemem ama kendini iyi hissetmek için alkole sığınmak; uyuşturucu kullanmak gibi zayıflık değil mi? Kafayı güzel yapmak için yabancı bir maddeye ihtiyaç duymak çok üzücü değil mi..
Hava kapalıysa deprosyondayım, açar açmaz içime mutluluk doluyo. Size de oluyo mu? İnsanlık olarak ne kadar zayıfız yahu?
31 yaşında, yaklaşık altı senedir evlilik hayalleri kurmasına rağmen evlenememiş bir insan kızıyım. (Sevgililerim oldu ama hiç kimse evlenme teklif etmedi.) Karakterimin ve fiziğimin çok iyi yanları olduğu gibi büyük defoları da var. Ben de kendim ve etrafımdaki isteyip de evlenememiş arkadaşlarım üzerinde yaptığım gözlemlere dayanarak bir tespit yaptım: Biz bu yaşa gelip de istemeyerek evlenememiş insanlar fiziksel ya da duygusal bir eksikliğe sahip oluyoruz galiba. (Gerçi eksiksiz insan var mıdır bilemedim.) Ne dersiniz, mümkün olduğunca objektif olmaya çalışarak; yanılıyor muyum?
Buradan bir arkadaşın tavsiyesi ile psikiyatriste gittim, adam ilgili ve işini düzgün yapan birine benziyor, devlette de çalışıyormuş. Bana iki ilaç yazdı sigortadan alabileceğim. İlaçları bir araştırdım, biri bipolar bozukluk tedavisi için hafif bir ilaç, diğeri bildiğin şizofreni ilacı! Çok canım sıkıldı, 30 yaşındayım daha önce hiç ciddi bir ruhsal sorunum olmamıştı. Bu aralar moralim çok bozuk, adamın ofisine girer girmez ağlamaya başladım, gerçi dinleyip bir sürü soru da sordu ama.. Ya ben bu ilaçları almak istemiyorum.. Aklıma ilaç firmalarıyla doktorlar ilişkileri falan geliyor. Ne yapayım? Bi de bunlara başlayıp bırakmak sorunu var.. (Adam bir ay sonra kontrole gel dedi.)
Psikoloğa gidiyorum, adam 'Senin beyninde bir bozukluk olabilir, psikiyatriste gitmen lazım' dedi. (Varın siz tahmin edin durumu.) İstanbul'da tercihen Anadolu yakasında, ama mutlaka sizin gittiğiniz ve son derece emin olarak tavsiye edeceğiniz biri var mı? İnternette bir sürü isim var ama benim durum fena arkadaşlar, işinin ehli birini istiyorum. Benim için dua edin yav...
Biz bir insana bu kadar yoğun duygular beslerken, onun bundan haberdar olup da bizi hiç sallamaması çok ilginç değil mi sahiden? Hani bu dünyada her şey etki tepki meselesiydi? Çok acımasızca çok..
Otobüste farkettim, hepimiz ne kadar iç karartıcıyız. Kır göstermesin diye mi siyah giyiyoruz? Ama bir sürü başka koyu renk de var.. Yurtdışında da böyle mi bu yoksa bize mi özgü? (Ben de alışkanlıktan herhalde hep siyah mont giyerim.)
Hiçbirini okumadım, ben de İnce Memed'i alıp başladım ama çocuğun ilk 20 sayfada bile çektiklerine o kadar üzüldüm ki bıraktım. Daha az üzücü hangi romanı var?
O kadar malca şeyler yapıyorum ki anlatsam inanamazsınız.. Ben artık Mevlana hikayelerindeki olgun, bilge insanlardan olayım istiyorum. Psikoloğa gidiyorum sorunlarımı çözeyim diye ama sanki olmuyormuş gibi geliyor.. Nasıl olgunlaşacağım? İlla acı mı çekelim?
Kadınların eşit güzelliklerde olduğunu farzedelim: Bir tanesi zeki, eğlenceli, kültürlü, hoşsohbet, sosyal, girişken ama arıza -dikkat bozukluğu var mesela, gürültülü, size karşı çıkıyor dediklerinizi kabul etmediği zaman. Diğeri görece daha az zeki, sessiz sakin, duygularını belli etmiyor ama uyumlu, içedönük, yönlendirilebilir. Tercihiniz hangisi olur? Siz de diyelim egosu yüksek bir erkeksiniz. Tamamen ankettir bu, dileyen katılır katılmayanın canı sağolsun.
Askere gitmemek isteyen, hatta askerden kaçan bütün erkekleri anlıyorum, bu konuda da kadın olduğum için şansıma şükrediyorum önce bir belirteyim. Bir tanıdığım üniversite mezunu olup kısa dönem askerlik yapacak olmasına karşın askere gitme fikrinden öyle dehşete düşmüş ki yıllarca kaçmış, zorla götürüleceğini anlayacağı zaman da Türkiye'deki evini, barkını, işini tüm hayatını geride bırakıp Avusturalya'ya gitmiş. O güne kadar yaptığı bütün birikimini hazırdan yemiş, en kötü işlerde çalışıp ancak üç sene dolduğunda gelmiş. Sorum şu ki, çoğu erkek nefret etse de "5 ay nasılsa geçer" deyip yaparken bu vatandaşın bu büyük azminin sebebi ne olabilir?
Bana kur yapan, çok nazik ve özenli davranan biri var; ancak ben bu insanı ilk gördüğüm anda ciddi bir antipati ve korku karışımı duygu duyduğumu hatırlıyorum. Sizce ne kadar güvenilir ilk izlenimler?
Yani millet aşıkken çok yüceltir sevdiğini, aşk bitince ayılır ya "Ben bunun için mi yanmışım?" diye, bende tam tersi. Aşık olduğuma inandığım kişi 40 yaşında, yoğun kompleksli, 9 yaşında erkek çocuğu davrenışları sergileyen, yalancı, bilgisayar oyunu, maç ve TV bağımlısı, malı mülkü parası olmayan ve ağzı fiziksel anlamda kokan biri. Evet durumun farkındayım, ama gene de bu adam için üzüntü çekiyorum. Nasıl oluyor? Oysa pek salak biri de değilimdir ama kendimi nasıl engelleyemiyorum? Ay çok tuhaf değil mi?
Bu aralar boş vaktim var, yararlı birşey yapmak istiyorum. Yıllar önce bir gazete röportajında bir Çocuk Esirgeme Kurumu yöneticisinin "Oyuncak göndermeyin kendiniz gelin, sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları var" dediğini okumuştum. İstanbul'da oturuyorum, nasıl yapılır bu? Öyle pat diye gidince alıyorlar mı, nerelerde var, nasıl oluyor?
Başlıktaki ifade biraz sert kaçtı galiba ama başka nasıl ifade edeceğimi bilemedim. Ben dahil etrafımdaki çoğu insan karşı cinste herşeyden önce güzellik/çekicilik arıyor. Ama çoğumuz farketmişizdir ki fiziksel olarak çekici insanlar, istisnaları tabii olmakla birlikte genel olarak şımarık ve kendilerini başka konularda geliştirmemiş oluyorlar. Zaten insanın elinde olmayan bir durum yüzünden hoşlanılması/hoşlanılmaması adaletsiz değil mi? (Kilo, kişisel temizlik, kıllı olmak gibi değişmesi elde olan özelliklerden bahsetmiyorum.)
Ufak tefek bir kadın olarak ne yazık ki kendimi bildim bileli iri yapılı, atletik erkeklerden hoşlanıyorum ve allah her seferinde bin türlü belamı veriyor, artık akıllanmak istiyorum. Etrafımda birkaç aydır benimle ilgilenen kısa boylu ama çok düzgün bir insan var ama ben onu fiziksel olarak çekici bulamıyorum. Acaba bu bir şartlanma mıdır yoksa değişmez hormonal bir durum mudur? Kendimi bu konuda zorlayıp benimle ilgilenen bu adamla (1 60 boyundayım, o da benim boyumda) ilişkiye başlayayım mı, yoksa bu onu kullanmak mı olur? Birkaç kere elimi tutmak istedi ama ona dokunma fikri bile korkunç geldi. Ne yapsam?
Genel olarak bu durumu aşmak için ne yapabilirim sizce?
(Bir de ne zaman böyle meselelerde bir soru sorsam "gel anam ben seni teselli ederim" mealli mesajlar geliyor. Arkadaşlar Allah aşkına yapmayın, aranmıyorum, sadece aklımdaki sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum.) Teşekkürler.
Ufak tefek bir kadın olarak ne yazık ki kendimi bildim bileli iri yapılı, atletik erkeklerden hoşlanıyorum ve allah her seferinde bin türlü belamı veriyor, artık akıllanmak istiyorum. Etrafımda birkaç aydır benimle ilgilenen kısa boylu ama çok düzgün bir insan var ama ben onu fiziksel olarak çekici bulamıyorum. Acaba bu bir şartlanma mıdır yoksa değişmez hormonal bir durum mudur? Kendimi bu konuda zorlayıp benimle ilgilenen bu adamla (1 60 boyundayım, o da benim boyumda) ilişkiye başlayayım mı, yoksa bu onu kullanmak mı olur? Birkaç kere elimi tutmak istedi ama ona dokunma fikri bile korkunç geldi. Ne yapsam?
Genel olarak bu durumu aşmak için ne yapabilirim sizce?
(Bir de ne zaman böyle meselelerde bir soru sorsam "gel anam ben seni teselli ederim" mealli mesajlar geliyor. Arkadaşlar Allah aşkına yapmayın, aranmıyorum, sadece aklımdaki sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum.) Teşekkürler.
Demin bi sitede ilgilendiğim kayıtlar buldum, dinlemek için indir seçeneği var. Yani Mac olmayan bilgisayarıma indirip dinleyebilir miyim kayıtları?
Benim böyle boncuklu moncuklu, sevdiğim maddi değeri düşük takılarım var. Eskiden Şifa hastanesinin sokağında bunları tamir eden yerler vardı, şimdi hepsi kapanmış. Biliyormusunuz öyle bi tamirci?
Akıllı telefondan yanlışlıkla arşivle tuşuna bastım, şimdi arşiv kısmını bulamıyorum. Nerede bu meret, önemli maildi yav..
Yahut "kavga edenleri ayırmak?
Bugün iki arapla ingilizce konuşurken anlayacaklarını düşünerek "namaz" dedim bön bön baktılar, arapçada farklı mı bu sözcük? Ne diyolar bunun için?
Otomatik ingilizce tamamlayan bir telefonum var o yüzden yarı ingilizce oldu, herneyse var mı bildiğiniz?
Bugüne kadar hiçkimse bana diş ipi kullanmanın en az diş fırçalama kadar önemli olduğunu söylememişti, bu yüzden büyük azı dişlerimde iki tane arayüz çürüğü oluşmuş, (Bilmeyene önemli not, diş ipi başlığını derhal sözlükte okuyun, sonra da düzenli kullanın, siz arayüzlerinizi kurtarın.) üç gün önce doldurdum kendilerini. Dolgu yapmadan önce oraya diş ipi değdirince ipten pis bir koku geliyordu, demin doldurulan arayüzü kürdanla temizleyince tekrar o kokuyu aldım, bu normal mi? Dolgu yapmadan önce çürüğü tamamen temizlemiş olması gerekmez mi?
Manzara şart değil ama şöyle düzgün, hoş bir ortamı olan bir cafe- restoran biliyor musunuz? (Mesela The Marmara Hotel'in terası, 360 filan dediler..)
Demin cafe Nero da ayıptır söylemesi yoğun çikolatalı bir kremalı pasta yedim, pek de güzel geldi. Fakat ayağa kalkıp bir dakika yürüyünce midemin bütün özsuyu kremalarla ağzıma geldi, az daha sokağa kusuyorum. Midem bayagi sağlamdır normalde, pastanın içine ne koymuş olabilirler?
Telefonuma evdeki wirelessdan giriyodum, bigün yanlışlıkla "ağı unut" dedim, unuttu bir daha bağlanmıyor:/ Wi-Fi açıyorum, ağı görüyor, üstüne tıklayıp "bağlan" diyorum, artık bağlanmıyor. Ne yaparım ben:(((
Kız tarafı böyle şeylere acaip meraklı, sözde bile bize zorla bilezik taktırdılar. Haftaya nişan var, ben görümce olarak bu kıza ne takayım? (Annemler bir bilezik takıyor, akrabalar birşey takmıyor.)(Ben çalışıyorum, ayda 3000 tl maaşım var.)
13.10'da başlayacakmış namaz ve ibadet sırasında ziyaretlere kapalı, cami ne zaman yeniden açılır sizce?
"Kimi medya kuruluşlarının, kimi partilerin bu değirmene su taşıdığını biliyoruz. Bazı Türk muhabirlerinin de meslek şereflerini bir kenara bıraktı. İşte en son uluslararası medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını, yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük. Aslında bu kadınlar başı açık."
Özel diş hekimine gittim, beş tane arayüz çürüğümün olduğunu söyledi. (Alakasız not; diş ipi kullanın gençler, fırça sadece dış yüzeyleri temizliyormuş. Kaça dolgu yaparsın dedim, tanesi 120 olur dedi. Sigortam var, sigorta hastanesine de gidebilirim ama orasıyla ilgili korkunç hikayeler duyuyorum; ilgilenmiyolar, kötü malzeme kullanıyolar gibi. Ne dersiniz, özelde 600 TL bayılmaya değer mı?
Sigortamı dışarıdan ödüyorum. Gözlük camlarım çok çizildi, ben de şu güneş gözlüğüne de dönüşen gözlük camlarından almak istiyorum. Sigorta galiba gözlüğü bir miktara kadar ödüyormuş; ne yapmam lazım? Herhalde internetten randevu alıp muayene olucam.. Devlet ne kadarını karşılıyor, bu poloroid camları karşılar mı bilen var mı?
Ekşi sözlükte açılan başlıkların üçte ikisi bu konularla ilgili, neden? Yazarların çoğu ergen olduğu ve ergenlikte en önemli konular bunlar olduğu için mi? Gerçek hayatta da etrafım otuz yaşını geçmiş ve yalnız insanlarla dolu, onların da başlıca derdi bu meseleler. İnsanların bu konularda bu kadar sıkıntılı olması sadece bizim ülkeye mi özgü? Yabancı ülkelerde yaşayanlar, orada durumlar nasıl; avrupa ülkeleri vatandaşları herhalde daha rahattır, daha bir kurtlarını dökmüşlerdir hı?
Yani dünya bugün neden olduğu halde, ekonomiden çevre sorunlarına, eşitsizlikleri anlamaya yardımcı olacak, okumayı tavsiye ettiğiniz kitaplar var mı? ("Tüfek, Mikrop ve Çelik" tadında mesela..)
Etrafımda gördüğüm musevi ve ermeni arkadaşlarımın genç nesil temsilcilerinin bile hala kendi ırklarından insanlarla evlendiğini görüyorum. Niye kısmından ziyade, nasıl yapıyorlar yav? Ben seksen milyon insan arasından kafama uygun birini bulamıyorum, bu insanlar nasıl küçücük cemaatlerinde birilerini buluyorlar?
Garantili filan diyodu ben de 4-5 tane aldım gaza gelip Philipsten Power Key'e kadar maarkalar var elimde, nihayetinde hepsi bozuldu. Elimde ne fiş ne de ürün kutusu var, sadece ampuller var; ben şimdi atayım mı bunları? (Pil çöpüne atmak lazımmış bu arada)
Deli olcam ya, nerden kapanıyor bu?
Sitesinde 1 saat diyo ama o kadar sürer mi yav?
1) Şimdi görüyoruz, adamlar seni, beni, tüm memleketi soymuşlar; hem de öyle böyle değil, bir tanesi baskın sırasında babasına "çok değil üç beş kuruş, bi tirilyon param var" demiş. Dinsel inancınıza göre (hangi dinden olduğunuz önemli değil) bu adamlar mutlu olacak mı? Ya da şöyle sorayım, siz kendi hayat tecrübelerinize dayanarak haram paranın mutluluk getirdiğini gördünüz mü?
2)Gene dinleriniz dünyadaki eşitsizlikleri, adaletsizlikleri nasıl açıklıyor?
Cevap vereceklere şimdiden teşekkürler.
2)Gene dinleriniz dünyadaki eşitsizlikleri, adaletsizlikleri nasıl açıklıyor?
Cevap vereceklere şimdiden teşekkürler.
Sahibinden.com'a bakıyorum da ev almak için, Esenyurt'tan bir sürü ilan var, fiyatlar da yüksek. Sözlüğü bir okuyorum ki Esenyurt için şöyle kötü, böyle geri kalmış diyorlar; fiyatların yüksekliğinin sebebi ne?
(git: )www.eksiduyuru.com
(Duyuru linki vermeyi beceremedim:( Nasıl yapıldığını deyiverse biri)
Demin okuduğum bir duyuruda erkeklere güzel ama suratsız kız mı, normal ama güleryüzlü kız mı kazanır diye sorulmuş, hepsi güzel kız demiş. Bizim versiyonda durum ne olur, hangi tip erkeği tercih edersiniz?
(Duyuru linki vermeyi beceremedim:( Nasıl yapıldığını deyiverse biri)
Demin okuduğum bir duyuruda erkeklere güzel ama suratsız kız mı, normal ama güleryüzlü kız mı kazanır diye sorulmuş, hepsi güzel kız demiş. Bizim versiyonda durum ne olur, hangi tip erkeği tercih edersiniz?