Bi iş teklifi geldi. Kabul ettim. Baya saatlerce konuştuk anlaştık. "İşinden istifa et gel" dediler. Ama biz bu konuşmayı yaptıktan 2 gün sonra aynı pozisyon için yeni bir iş ilanı açmışlar. Ekstra birini alma ihtimalleri yok, pozisyon tek kişilik. Demek ki hala başka birilerini de arıyorlar, bulabilirlerse bana "biz vazgeçtik" deme ihtimalleri var.
Şimdi sizce bu normal mi? Ben ayıp ettiklerini düşünüyorum ama "profesyonel hayatta olur böyle şeyler" mi diyorsunuz? Yanlış mı düşünüyorum?
Elbette işe alıp deneme süresinde göndermeleri de mümkün ama zaten performans vs. açısından bir sorun olmayacak, e her zaman daha iyisini bulabilirsin. Signing bonus'tan şaşmayacağız o zaman, bu mu bunun çözümü?
Şimdi sizce bu normal mi? Ben ayıp ettiklerini düşünüyorum ama "profesyonel hayatta olur böyle şeyler" mi diyorsunuz? Yanlış mı düşünüyorum?
Elbette işe alıp deneme süresinde göndermeleri de mümkün ama zaten performans vs. açısından bir sorun olmayacak, e her zaman daha iyisini bulabilirsin. Signing bonus'tan şaşmayacağız o zaman, bu mu bunun çözümü?
1-2 hafta önce yeni telefon aldım, eskisini de koydum çekmecede duruyo.
Bugün bi program için eskisini kullanmam gerekti, oyuncak telefon gibi geldi elime alet. Halbuki daha bir ay öncesine kadar kullanıyordum ve pilinin az gitmesi hariç bir sorunu yoktu. Biraz "eskidi artık" diye laf olsun diye değiştirmiştim, nasıl bu kadar çabuk alıştım yenisine anlamadım valla.
İşin garibi aynı duyguları bu eski telefonu aldığımda, ondan bir önceki telefon için de hissetmiştim. Unutmuşum işte şimdi yenisini alınca tekrar etti, hatırladım.
Aynı şey bilgisayarı değiştirdiğimde, daha iyi ayakkabı, daha iyi mont, daha iyi araba aldığımda vs. vs. her seferinde gerçekleşiyor. Yeniye karşı değilim, daha iyisi güzeli olsun, konfor sonuçta, ama o konfora çok çabuk alışıp eskisinin "kötü" olduğunu düşünmek/hissetmek bana problemli gelmeye başladı.
Çünkü yeni/iyi aletlerin hayatıma kattığı şey en fazla biraz daha konfor, "olmasa da olur/nice to have" kategorisinde bir şey, ama bu kadar çabuk alışıp sonrasında eskaza eskiye dönmem gerekirse mutsuz olacağımdan çekiniyorum. Kaldı ki bu konfor için daha çok para harcamam gerekiyor, gelirim zamanla artsa bile aynı oranda para harcadığım için yine durmadan çalışmam gerekiyor. Üstelik bu yeni "konfor" hissi düzenli bir mutluluk da sağlamıyor, kısa bir süre sonra alışıyorsun, normalin o oluyor.
Yani sonuçta çok fazla mutlu etmeyip, potansiyel mutsuzluğu artırıyorsa bu bir şeyleri upgrade etme işinin anlamı ne? Yapmasak daha iyi değil mi? Zorunluluk olunca yapılır da, zorunluluk değilse kaçınmak lazım gibi geliyor. Ne dersiniz?
Çok basit bir şeyden bahsediyorum belki ama o eski telefonu elime alınca bunları hissettim birden. Size de fikrinizi sorayım dedim, ne düşünüyorsunuz diye. Çünkü bazı duyuruları hatırlıyorum, "aylık 100 bin lira geliriniz olsa napardınız" gibi, "daha iyi kıyafetler/arabalar alırdım" vs. yaygın bir cevaptı. Şu an bunu istiyorsunuz ama aldığınızda size bir şey ifade etmeyecek, ya da ben bir şeyleri kaçırıyorum, eğer öyleyse neyi? "Lifestyle upgrade" kalıcı mutluluk sağlayabilir mi?
Bugün bi program için eskisini kullanmam gerekti, oyuncak telefon gibi geldi elime alet. Halbuki daha bir ay öncesine kadar kullanıyordum ve pilinin az gitmesi hariç bir sorunu yoktu. Biraz "eskidi artık" diye laf olsun diye değiştirmiştim, nasıl bu kadar çabuk alıştım yenisine anlamadım valla.
İşin garibi aynı duyguları bu eski telefonu aldığımda, ondan bir önceki telefon için de hissetmiştim. Unutmuşum işte şimdi yenisini alınca tekrar etti, hatırladım.
Aynı şey bilgisayarı değiştirdiğimde, daha iyi ayakkabı, daha iyi mont, daha iyi araba aldığımda vs. vs. her seferinde gerçekleşiyor. Yeniye karşı değilim, daha iyisi güzeli olsun, konfor sonuçta, ama o konfora çok çabuk alışıp eskisinin "kötü" olduğunu düşünmek/hissetmek bana problemli gelmeye başladı.
Çünkü yeni/iyi aletlerin hayatıma kattığı şey en fazla biraz daha konfor, "olmasa da olur/nice to have" kategorisinde bir şey, ama bu kadar çabuk alışıp sonrasında eskaza eskiye dönmem gerekirse mutsuz olacağımdan çekiniyorum. Kaldı ki bu konfor için daha çok para harcamam gerekiyor, gelirim zamanla artsa bile aynı oranda para harcadığım için yine durmadan çalışmam gerekiyor. Üstelik bu yeni "konfor" hissi düzenli bir mutluluk da sağlamıyor, kısa bir süre sonra alışıyorsun, normalin o oluyor.
Yani sonuçta çok fazla mutlu etmeyip, potansiyel mutsuzluğu artırıyorsa bu bir şeyleri upgrade etme işinin anlamı ne? Yapmasak daha iyi değil mi? Zorunluluk olunca yapılır da, zorunluluk değilse kaçınmak lazım gibi geliyor. Ne dersiniz?
Çok basit bir şeyden bahsediyorum belki ama o eski telefonu elime alınca bunları hissettim birden. Size de fikrinizi sorayım dedim, ne düşünüyorsunuz diye. Çünkü bazı duyuruları hatırlıyorum, "aylık 100 bin lira geliriniz olsa napardınız" gibi, "daha iyi kıyafetler/arabalar alırdım" vs. yaygın bir cevaptı. Şu an bunu istiyorsunuz ama aldığınızda size bir şey ifade etmeyecek, ya da ben bir şeyleri kaçırıyorum, eğer öyleyse neyi? "Lifestyle upgrade" kalıcı mutluluk sağlayabilir mi?
Sabah köpeği gezdirmeye çıkınca karların içinde yatan küçük bi kedi buldum, 3-4 aylık falan, ufak bişey. Donmuş sandım ama gözleri açıktı, nefes alıyordu ama hareketsizdi, eve getirdim, elektrikli ısıtıcının önüne koyup yemek verdim. Aşırı halsiz, yemeği yemedi, biraz kustu sağa sola.
Veterinere götürdüm, gençlik hastalığı olabilir dedi. Kan testi yaptılar, serum verdiler, "tedavi etmeye çalışacağız" dediler. İlaç da vereceklermiş. Veterinere bırakıp geldim.
Sorum yok, sabah sabah canım sıkıldı paylaşmak istedim. Umarım iyileşir.
Veterinere götürdüm, gençlik hastalığı olabilir dedi. Kan testi yaptılar, serum verdiler, "tedavi etmeye çalışacağız" dediler. İlaç da vereceklermiş. Veterinere bırakıp geldim.
Sorum yok, sabah sabah canım sıkıldı paylaşmak istedim. Umarım iyileşir.
İnternetten alışveriş yapmıyorum. Amazon hesabım vardı ama en son girişim 2013'müş. İşte şimdi yılbaşı falan bir şeyler alayım diye kullanayım dedim, siteler / servisler çok kötü değil mi?
Amazon'a girdim:
--> Site aşırı yavaş. Butonlara ilk seferinde tıklanmıyor, sayfanın yüklenmesi abartısız 30 saniye sürüyor falan. Bi de odtü'deydim, benim internetimin yavaş olması gibi bir durum söz konusu değil, baya amazon'un yavaşlık problemi vardı.
--> Benden tc kimlik no istedi bi sebepten. Yazıyorum, "yanlış tc kimlik no" diyor, halbuki değil. En son boş bırakıp "devam" butonuna tıkladım kabul etti, şaka gibi.
Trendyol'a girdim:
--> Aradığım herhangi bir şeyi bulabilmem mümkün değil. Aramaya "doğa sporları" yazıyorum, "doğan kitap"tan kitap önerileri geliyor. Ben günlük işimde arama motoru yazıyorum, bu kadar zor bir iş değil bu, kazandıkları milyonlarca lirayı nereye harcıyor bunlar?
--> Amazon'un aksine lazy-loading yapmışlar, site hızlı, ama her yerde hareketli gif var. 10 dakika geçirdim başım ağrımaya başladı. Kapattım siteyi. Aradığımızı bulamayalım, strese girip elimizde ne varsa alıp çıkalım gibi bir politikası mı var?
--> Macbook air bakıyorum, aşağıda benzer öneri olarak "bayan siyah çıtçıtlı body" çıkıyor. Aradaki bağlantıyı ben mi kuramıyorum?
Sorum şu:
Online alışveriş hep mi böyle bir şeydi? Yoksa benim mi şanssızlığım, bana mı böyle denk geldi?
Fiziksel alışverişte mağazaya gidiyorum, bana şu şu şu lazım diyorum, görevli çocuk alıp getiriyor, ödüyorum ve çıkıyorum. Mağazaya gitmek dahil online alışverişten daha hızlı oluyor.
Üstelik kargo problemleri de var, çalınıyor kayboluyor ve üstüne soğuk su içmek zorunda kalıyoruz ama onu katmıyorum artık, "başarılı" bir online alışveriş tecrübesi bile fiziksele göre çok kötü.
Dağın başında yaşamıyorsan ve yakınlarında bir avm varsa, fiziksel alışveriş çok daha konforlu bir şey değil mi? (Kapıdaki güvenlik kontrolü hariç, o da büyük rezillik). Fiyat olarak çok mu büyük bir fark var? Online alışverişi fiziksele niye tercih edelim?
Amazon'a girdim:
--> Site aşırı yavaş. Butonlara ilk seferinde tıklanmıyor, sayfanın yüklenmesi abartısız 30 saniye sürüyor falan. Bi de odtü'deydim, benim internetimin yavaş olması gibi bir durum söz konusu değil, baya amazon'un yavaşlık problemi vardı.
--> Benden tc kimlik no istedi bi sebepten. Yazıyorum, "yanlış tc kimlik no" diyor, halbuki değil. En son boş bırakıp "devam" butonuna tıkladım kabul etti, şaka gibi.
Trendyol'a girdim:
--> Aradığım herhangi bir şeyi bulabilmem mümkün değil. Aramaya "doğa sporları" yazıyorum, "doğan kitap"tan kitap önerileri geliyor. Ben günlük işimde arama motoru yazıyorum, bu kadar zor bir iş değil bu, kazandıkları milyonlarca lirayı nereye harcıyor bunlar?
--> Amazon'un aksine lazy-loading yapmışlar, site hızlı, ama her yerde hareketli gif var. 10 dakika geçirdim başım ağrımaya başladı. Kapattım siteyi. Aradığımızı bulamayalım, strese girip elimizde ne varsa alıp çıkalım gibi bir politikası mı var?
--> Macbook air bakıyorum, aşağıda benzer öneri olarak "bayan siyah çıtçıtlı body" çıkıyor. Aradaki bağlantıyı ben mi kuramıyorum?
Sorum şu:
Online alışveriş hep mi böyle bir şeydi? Yoksa benim mi şanssızlığım, bana mı böyle denk geldi?
Fiziksel alışverişte mağazaya gidiyorum, bana şu şu şu lazım diyorum, görevli çocuk alıp getiriyor, ödüyorum ve çıkıyorum. Mağazaya gitmek dahil online alışverişten daha hızlı oluyor.
Üstelik kargo problemleri de var, çalınıyor kayboluyor ve üstüne soğuk su içmek zorunda kalıyoruz ama onu katmıyorum artık, "başarılı" bir online alışveriş tecrübesi bile fiziksele göre çok kötü.
Dağın başında yaşamıyorsan ve yakınlarında bir avm varsa, fiziksel alışveriş çok daha konforlu bir şey değil mi? (Kapıdaki güvenlik kontrolü hariç, o da büyük rezillik). Fiyat olarak çok mu büyük bir fark var? Online alışverişi fiziksele niye tercih edelim?
Ayakkabı dünyasına falan gittim ama doğru düzgün bir şey bulamadım, hala spor ayakkabıyla geziyorum, Ankara'da soğuk oluyor :/
Şimdiye kadar hep Harley tarzı 25 kiloluk botlar giydim, öyle olmayan botlar nasıl oluyor hiçbir fikrim yok. Rahat olması, dayanıklı olması ve sıcak tutması gibi kriterlerim var. Biraz güzel görünse o da fena olmaz. 150 saat su geçirmemesi gibi kriterlerim yok. Arabada giycem genelde.
Bütçe 2000₺. Ne önerirsiniz?
Şimdiden teşekkürler.
Şimdiye kadar hep Harley tarzı 25 kiloluk botlar giydim, öyle olmayan botlar nasıl oluyor hiçbir fikrim yok. Rahat olması, dayanıklı olması ve sıcak tutması gibi kriterlerim var. Biraz güzel görünse o da fena olmaz. 150 saat su geçirmemesi gibi kriterlerim yok. Arabada giycem genelde.
Bütçe 2000₺. Ne önerirsiniz?
Şimdiden teşekkürler.
Düz yazılımcı olarak soruyorum.
Bu büyük şirketlerle mülakat esnasında ik, kendi yöneticim olacak kişi ve teknik yöneticiyle falan görüşmeyi anlıyorum da, işte direktördür genel müdürdür falan bunlar niye görüşmek istiyorlar?
Yani bin kişilik şirket, teoride bu adama bağlıyım ok falan ama çalışırken adamı görmeyeceğim bile muhtemelen. Ne yapmak, ne sormak lazım bunlara mülakat esnasında?
Bu büyük şirketlerle mülakat esnasında ik, kendi yöneticim olacak kişi ve teknik yöneticiyle falan görüşmeyi anlıyorum da, işte direktördür genel müdürdür falan bunlar niye görüşmek istiyorlar?
Yani bin kişilik şirket, teoride bu adama bağlıyım ok falan ama çalışırken adamı görmeyeceğim bile muhtemelen. Ne yapmak, ne sormak lazım bunlara mülakat esnasında?
The 5 Love Languages diye bi kitap okudum, oradan aklıma geldi. Eleman insanların sevgilerini (romantik ilişkilerde) nasıl gösterdiğini (ve sevildiklerini nasıl anladıklarını) kategorize etmiş falan, ilginç bi kitap, konuya ilgi duyuyorsanız tavsiye ediyorum.
Soruma gelince, "şunu yaparsa sevdiğini anlamış olurum" gibi genel örneklerden çok spesifik anılar bekliyorum, ama ayrıntı vermek istemezseniz genelleme de olur. İşte "süper bir şirketten iş teklifi aldı ama benimle aynı şehirde kalmak için gitmedi", "o akşam gözlerindeki ışıltı beni çok etkiledi" vs. gibi.
Yaşadığınız hangi olay size sevildiğinizi hissettirdi?
Soruma gelince, "şunu yaparsa sevdiğini anlamış olurum" gibi genel örneklerden çok spesifik anılar bekliyorum, ama ayrıntı vermek istemezseniz genelleme de olur. İşte "süper bir şirketten iş teklifi aldı ama benimle aynı şehirde kalmak için gitmedi", "o akşam gözlerindeki ışıltı beni çok etkiledi" vs. gibi.
Yaşadığınız hangi olay size sevildiğinizi hissettirdi?
Haritadan baktım 50 kilometreymış :/
Direkt giden shuttle, servis gibi bir şey var mı? Havabus diye bir şey varmış ama sadece taksim'e gidiyor herhalde.
Taksim'e gidip, oradan metroyla gitmek daha mı kolay olur?
Direkt giden shuttle, servis gibi bir şey var mı? Havabus diye bir şey varmış ama sadece taksim'e gidiyor herhalde.
Taksim'e gidip, oradan metroyla gitmek daha mı kolay olur?
Önümüzdeki hafta 1 haftalığına İstanbul'da olucam. Cihangir'de kalıcam. 2 sorum var:
1- Gün içinde gidip çalışabileceğim coffee shop öneriniz var mıdır?
2- "Şurayı kesin gör" dediğiniz kafe/bar/restoran öneriniz olur mu?
Yürüme ya da kısa taksi mesafesinde olursa çok güzel olur bi de. Teşekkürler.
1- Gün içinde gidip çalışabileceğim coffee shop öneriniz var mıdır?
2- "Şurayı kesin gör" dediğiniz kafe/bar/restoran öneriniz olur mu?
Yürüme ya da kısa taksi mesafesinde olursa çok güzel olur bi de. Teşekkürler.
Spesifik bir uygulamadan bahsetmiyorum, herkes aynısını yapıyor.
Misal yemek arıycam, istiyorum ki bana yemekleri getir ama pideleri getirme. Ne yemek istediğimi bilmiyorum ama pide yemek istemediğimden eminim, çünkü daha dün yedim.
Ekşi'de başlık içinde arıycam, istiyorum ki orhan kelimesi olsun ama pamuk kelimesi olmasın, çünkü ben orhan kemal veya orhan veli kanık'ı arıyorum.
Amazon'dan kedi maması arıyorum, yanda 5 tane seçenek çıkıyor. Bana 1 tanesi hariç hepsi uygun çünkü kedimin ona alerjisi var, ama öyle bir seçeneğim yok, illa diğer 4 tanesini tek tek seçmem lazım. Ki o da çözüm değil, bazı mamalarda 2-3 şey birlikte oluyor, istemediğim şeyi exclude edemiyorum, açıp tek tek bakmam lazım.
Bu yapmanın önünde bildiğim kadarıyla teknik bir engel yok. Çok mu kötü UX, niye kimse böyle bir şey yapmıyor?
Misal yemek arıycam, istiyorum ki bana yemekleri getir ama pideleri getirme. Ne yemek istediğimi bilmiyorum ama pide yemek istemediğimden eminim, çünkü daha dün yedim.
Ekşi'de başlık içinde arıycam, istiyorum ki orhan kelimesi olsun ama pamuk kelimesi olmasın, çünkü ben orhan kemal veya orhan veli kanık'ı arıyorum.
Amazon'dan kedi maması arıyorum, yanda 5 tane seçenek çıkıyor. Bana 1 tanesi hariç hepsi uygun çünkü kedimin ona alerjisi var, ama öyle bir seçeneğim yok, illa diğer 4 tanesini tek tek seçmem lazım. Ki o da çözüm değil, bazı mamalarda 2-3 şey birlikte oluyor, istemediğim şeyi exclude edemiyorum, açıp tek tek bakmam lazım.
Bu yapmanın önünde bildiğim kadarıyla teknik bir engel yok. Çok mu kötü UX, niye kimse böyle bir şey yapmıyor?
Özellikle bu internet/yazılım firmalarını soruyorum.
Yani yemeksepeti'nin ya da ekşi sözlüğün aynısını yapmakta, teknik olarak, hiçbir sorun yok. Zaten bir sürü yemeksepeti/sözlük klonu da var. Ama hiçbiri yeterince büyüyemiyor.
Şimdi network effect falan olsa diye düşünüyorum, ama örneğin pazaryerleri coşmuş durumda, tam bir tekel yok sanırım orada, benzer boyutlarda 50 tane firma var. Global bir whatsapp competitor çıkamamasını anlıyorum, ama bazı sektörlerde birileri sonradan piyasaya girebilirken aynı olay niye başka sektörlerde gerçekleşemiyor anlayamadım.
Aşırı sektör spesifik bir şey mi yoksa başka bir olayı mı var? Niye böyle?
Yani yemeksepeti'nin ya da ekşi sözlüğün aynısını yapmakta, teknik olarak, hiçbir sorun yok. Zaten bir sürü yemeksepeti/sözlük klonu da var. Ama hiçbiri yeterince büyüyemiyor.
Şimdi network effect falan olsa diye düşünüyorum, ama örneğin pazaryerleri coşmuş durumda, tam bir tekel yok sanırım orada, benzer boyutlarda 50 tane firma var. Global bir whatsapp competitor çıkamamasını anlıyorum, ama bazı sektörlerde birileri sonradan piyasaya girebilirken aynı olay niye başka sektörlerde gerçekleşemiyor anlayamadım.
Aşırı sektör spesifik bir şey mi yoksa başka bir olayı mı var? Niye böyle?
İyi çalıştığını bildiğiniz bir kütüphane / uygulama / servis var mı?
Bi yer mülakata çağırdığında nasıl insanlar, ortam nasıl falan anlamak için sorduğum bir takım sorular var. Ama bunlar yetmiyor, yani sonradan farkediyorum ki soruyu yanlış sormuşum, cevabı yanlış yorumlamışım falan.
Bunun yerine projenin kaynak kodunu (.git klasörünü ile birlikte) ve git üzerinden dönen muhabbetleri (issue, PR, code review yorumları vs) istesem, bunları incelesem şirket/ekip hakkında çok daha iyi bir fikrim olur (git'te inanılmaz bilgi birikiyor-muş, ben de yeni keşfettim). Kodu direkt bana versinler de demiyorum, orada birinin bilgisayarından 15 dakika incelesem yeter.
Ama böyle bir pratik hiç duymadım. Siz duydunuz mu? Biri size böyle bir taleple gelse tepkiniz ne olur? Konsept hakkında ne düşünürsünüz?
Bunun yerine projenin kaynak kodunu (.git klasörünü ile birlikte) ve git üzerinden dönen muhabbetleri (issue, PR, code review yorumları vs) istesem, bunları incelesem şirket/ekip hakkında çok daha iyi bir fikrim olur (git'te inanılmaz bilgi birikiyor-muş, ben de yeni keşfettim). Kodu direkt bana versinler de demiyorum, orada birinin bilgisayarından 15 dakika incelesem yeter.
Ama böyle bir pratik hiç duymadım. Siz duydunuz mu? Biri size böyle bir taleple gelse tepkiniz ne olur? Konsept hakkında ne düşünürsünüz?
Twitter'da filan görüyorum bu aralar, urban dictionary'den baktım, olumlu bir anlamı var gibi görünüyor.
Ama emin de olamıyorum, çünkü kim ironi yapıyor, kim ciddi takip etmesi güç. Bir de her yerde değil de, böyle tartışmalı muhabbetlerin altına yazıyorlar.
Nedir bunun olayı?
Ama emin de olamıyorum, çünkü kim ironi yapıyor, kim ciddi takip etmesi güç. Bir de her yerde değil de, böyle tartışmalı muhabbetlerin altına yazıyorlar.
Nedir bunun olayı?
20 kişilik bir yazılım şirketiyiz. Startup'ız. Kendimi bir kaosun ortasında buldum, nasıl handle edeceğimden emin değilim, sizin fikrinizi alayım dedim.
Şimdi kod yazıp direkt canlıya gönderiyoruz, arada test-staging vs. bir kontrol mekanizması yok. Dolayısıyla canlı servis sık sık patlıyor. Her gün 15-30 dk down time yaşıyoruz. CTO'nun bir konfigürasyon hatası sonucu sunucuyu 2 günlüğüne patlatmışlığı var, düzeltene kadar 1 hafta geçmişti falan.
Cuma günü de ben bir deploy yaptım, hemen ardından başka bir işe daldığım için kontrol etmeyi unuttum. Site patlamış, 5 dk sonra CTO bana yazdı, 5 dk'da düzelttim, toplamda bir 10 dk down olmuş servis. Ama benim şanssızlığım, o esnada CEO'muz potansiyel bir müşteriye demo yapıyormuş. Demo esnasında ürünün çalışmaması sorun. Bu yüzden müşteriyi kaybettiler mi bilmiyorum, ama olabilir.
Olay şu ki, ben daha önce 5-6 kere falan staging kuralım, test ortamı olsun, müşteriye demo yapılırken stabil başka bir ortam kullanılsın (ki bu ortamları da ben kurucam) diye teklif yapmıştım. "Gerek yok" diyip geçmişti CTO.
CEO ile konuştum, aramız iyi. Ama CTO bana kafayı taktı. 5 kere falan "niye kontrol etmiyorsun" diye darladı. En sonuncuyu ekibin önünde yaptı. Müşteriyi kaybetmek sıkıntı, adamın gergin olmasını da anlıyorum, o yüzden "evet, haklısın, tamam" falan diyip geçtim.
Ama asıl düşündüğüm şey şu, böyle bir durum için gerekli önlemleri ben teklif ettiğim halde kabul etmeyen kendisi. CEO'ya "demo yapmadan önce haber ver, deploy yapmayalım, nolur nolmaz" demiştim, o da demodan önce haber vermedi. Üstelik benim canlı ortamı 5 dk sonra kontrol etmem ile 5 dk önce kontrol etmem arasındaki tek fark o 5 dakika. Günlük down süremizin zaten çok altında. Yani 10 dakika demoda sorun oluyorsa 5 dakika da olabilir ve benim bunun için yapabileceğim bir şey yok.
Üstelik gönderdiğim kodda da hata yokmuş. Yani internetten gelen veri üzerinde bir takım işler yapıyorum, elimdeki test datası ile düzgün çalışıyordu, ama şanssızlık, deploy yaptığım anda internetten gelen data benim test ettiğimin (ve ortalama datanın) 1000 katı falan büyüklüğünde, sunucu o yükü kaldırmamış. Böyle bir durum olursa diye sunucuları büyütelim diye daha önceden de teklif yapmıştım, o da kabul edilmemişti.
Bende de hata var, kabul ediyorum. Ama insanım, hata yaparım. "Bundan sonra hata yapmayacağım" diye söz de veremem, yaparım çünkü, o an dalgınlığıma gelir, garantisini veremiyorum. Bence doğru ve profesyonel olan şey, insan hatalarını engelleyebilecek sistemleri kurmak.
Sorum şu: CTO beni tekrar darlarsa ne yapayım? Anlayış gösterip 5 kere "tamam abi" demek bence fazlasıyla yeterli. Oturup "kardeş bak ben sana demiştim, dinlemedin, o yüzden şimdi beni darlama" diyeyim mi? Yoksa tamam diyip geçeyim mi?
Bizim şirkette çatır çutur eleman kovuluyor. Şahsen kovulacağımı sanmıyorum, ama böyle bir şanssızlık yüzünden kovacaksa da kovsun, o da onun ayıbı olur. Ama olay şu, şirket zaten bi 6 aya falan batacak bence, çünkü satış/product ekibi çok kötü. Ben de batana kadar bekleyeyim, sonrasında da uzun bir tatil yaparım falan diye plan yapıyordum. Şu an kovulursam yeni iş aramıycam, ama planlarım bozulmuş olacak.
Şimdi kod yazıp direkt canlıya gönderiyoruz, arada test-staging vs. bir kontrol mekanizması yok. Dolayısıyla canlı servis sık sık patlıyor. Her gün 15-30 dk down time yaşıyoruz. CTO'nun bir konfigürasyon hatası sonucu sunucuyu 2 günlüğüne patlatmışlığı var, düzeltene kadar 1 hafta geçmişti falan.
Cuma günü de ben bir deploy yaptım, hemen ardından başka bir işe daldığım için kontrol etmeyi unuttum. Site patlamış, 5 dk sonra CTO bana yazdı, 5 dk'da düzelttim, toplamda bir 10 dk down olmuş servis. Ama benim şanssızlığım, o esnada CEO'muz potansiyel bir müşteriye demo yapıyormuş. Demo esnasında ürünün çalışmaması sorun. Bu yüzden müşteriyi kaybettiler mi bilmiyorum, ama olabilir.
Olay şu ki, ben daha önce 5-6 kere falan staging kuralım, test ortamı olsun, müşteriye demo yapılırken stabil başka bir ortam kullanılsın (ki bu ortamları da ben kurucam) diye teklif yapmıştım. "Gerek yok" diyip geçmişti CTO.
CEO ile konuştum, aramız iyi. Ama CTO bana kafayı taktı. 5 kere falan "niye kontrol etmiyorsun" diye darladı. En sonuncuyu ekibin önünde yaptı. Müşteriyi kaybetmek sıkıntı, adamın gergin olmasını da anlıyorum, o yüzden "evet, haklısın, tamam" falan diyip geçtim.
Ama asıl düşündüğüm şey şu, böyle bir durum için gerekli önlemleri ben teklif ettiğim halde kabul etmeyen kendisi. CEO'ya "demo yapmadan önce haber ver, deploy yapmayalım, nolur nolmaz" demiştim, o da demodan önce haber vermedi. Üstelik benim canlı ortamı 5 dk sonra kontrol etmem ile 5 dk önce kontrol etmem arasındaki tek fark o 5 dakika. Günlük down süremizin zaten çok altında. Yani 10 dakika demoda sorun oluyorsa 5 dakika da olabilir ve benim bunun için yapabileceğim bir şey yok.
Üstelik gönderdiğim kodda da hata yokmuş. Yani internetten gelen veri üzerinde bir takım işler yapıyorum, elimdeki test datası ile düzgün çalışıyordu, ama şanssızlık, deploy yaptığım anda internetten gelen data benim test ettiğimin (ve ortalama datanın) 1000 katı falan büyüklüğünde, sunucu o yükü kaldırmamış. Böyle bir durum olursa diye sunucuları büyütelim diye daha önceden de teklif yapmıştım, o da kabul edilmemişti.
Bende de hata var, kabul ediyorum. Ama insanım, hata yaparım. "Bundan sonra hata yapmayacağım" diye söz de veremem, yaparım çünkü, o an dalgınlığıma gelir, garantisini veremiyorum. Bence doğru ve profesyonel olan şey, insan hatalarını engelleyebilecek sistemleri kurmak.
Sorum şu: CTO beni tekrar darlarsa ne yapayım? Anlayış gösterip 5 kere "tamam abi" demek bence fazlasıyla yeterli. Oturup "kardeş bak ben sana demiştim, dinlemedin, o yüzden şimdi beni darlama" diyeyim mi? Yoksa tamam diyip geçeyim mi?
Bizim şirkette çatır çutur eleman kovuluyor. Şahsen kovulacağımı sanmıyorum, ama böyle bir şanssızlık yüzünden kovacaksa da kovsun, o da onun ayıbı olur. Ama olay şu, şirket zaten bi 6 aya falan batacak bence, çünkü satış/product ekibi çok kötü. Ben de batana kadar bekleyeyim, sonrasında da uzun bir tatil yaparım falan diye plan yapıyordum. Şu an kovulursam yeni iş aramıycam, ama planlarım bozulmuş olacak.
58 bin liralık bir kredim var, şu an kapatırsam 44 bine kapanıyor. 4 yıl daha vadesi var.
Dolar satıp kapatayım mı?
Bir yandan "dolar belki çok yükselir" diye düşünüyorum ama öte yandan bunun analizini banka zaten yapmıştır, dolar o kadar yükselecek olsa bana kredi vermek yerine dolar alırlardı falan diye düşünüyorum, mantıksız mı düşünüyorum acaba?
Dolar satıp kapatayım mı?
Bir yandan "dolar belki çok yükselir" diye düşünüyorum ama öte yandan bunun analizini banka zaten yapmıştır, dolar o kadar yükselecek olsa bana kredi vermek yerine dolar alırlardı falan diye düşünüyorum, mantıksız mı düşünüyorum acaba?
Başlıktaki bölüme doktora (ya da yl) için başvurayım mı? Okuyan var mı, ortam nasıl?
Bilgisayar müh. mezunuyum. Aynı bölümden devam etmeye yemiyor, zor orası. Ama burası için rahat kabul alırım diye düşünüyorum. İşin kötüsü (tez neyse de) ders kısmı muhtemelen hiç zorlamayacak, çünkü yıllardır yaptığım işler zaten. Amaç biraz ortam olsun + adımın başına ekleyeceğim bir title olsun. Title benim umrumda değil ama sağda solda phd pluton diye gezerim belki bi faydası olur.
Yoksa sadece zaman kaybı mı olur?
Bilgisayar müh. mezunuyum. Aynı bölümden devam etmeye yemiyor, zor orası. Ama burası için rahat kabul alırım diye düşünüyorum. İşin kötüsü (tez neyse de) ders kısmı muhtemelen hiç zorlamayacak, çünkü yıllardır yaptığım işler zaten. Amaç biraz ortam olsun + adımın başına ekleyeceğim bir title olsun. Title benim umrumda değil ama sağda solda phd pluton diye gezerim belki bi faydası olur.
Yoksa sadece zaman kaybı mı olur?
Bir arkadaşımın bebeği oldu. Ben de ona hediye olarak anneannemin ördüğü küçük bebek patiklerinden hediye edeyim diyorum, ama yeni ebeveynler epey pimpirikli olduğu için emin olamadım.
Patiği hediye etsem aman bu organik değil şu bu falan diye sorun olur mu? Benim arkadaş takmaz ama eşi (çocuğun annesi) ne der bilmiyorum, tanımıyorum onu. Nedir bu işin raconu? Bebeğe ne alınır?
Not: arkadaş zaten epey zengin olduğu için altın vs. gibi bir hediye düşünmüyorum.
Patiği hediye etsem aman bu organik değil şu bu falan diye sorun olur mu? Benim arkadaş takmaz ama eşi (çocuğun annesi) ne der bilmiyorum, tanımıyorum onu. Nedir bu işin raconu? Bebeğe ne alınır?
Not: arkadaş zaten epey zengin olduğu için altın vs. gibi bir hediye düşünmüyorum.
Radara girmişim hızlı, e-devlet'ten görüyorum ama interaktif vergi dairesine henüz düşmemiş.
Bir sürü form doldurmak istemediğim için düşsün de öyle ödeyeyim diye bekliyorum ama neredeyse 1,5 ay olmuş. Ne zaman düşer bir bilginiz var mı?
Bir sürü form doldurmak istemediğim için düşsün de öyle ödeyeyim diye bekliyorum ama neredeyse 1,5 ay olmuş. Ne zaman düşer bir bilginiz var mı?
E-Devlet'e girip 4b borç sorgulama sayfasına baktım, 1440 lira borcum varmış. Daha sonra onlinetahsilat.sgk.gov.tr adresine gidip sorguladım, bu 1440 lira geçmiş dönem borcuymuş, 570 lira da cari dönem prim tahsilatı diye bir ödemem varmış.
Şimdi olayı anlamadım, güncel ödemem 570 liraysa nasıl 1440 lira borcum oluyor? Aylık benim ne kadar ödemem gerekiyor? Bu 1440 lira iki aylık borç ise, aylık 720 liraya geliyor, o zaman niye güncel ödemem 570 lira?
Daha sonra yine E-Devlet'ten hizmet dökümüne baktım, orada da aylık prime esas kazanç dediği yerde 2943 lira yazıyor. O nedir?
Bir sürü rakam var hiçbiri birbiriyle tutarlı değil yav. Ne oluyor burada?
Şimdi olayı anlamadım, güncel ödemem 570 liraysa nasıl 1440 lira borcum oluyor? Aylık benim ne kadar ödemem gerekiyor? Bu 1440 lira iki aylık borç ise, aylık 720 liraya geliyor, o zaman niye güncel ödemem 570 lira?
Daha sonra yine E-Devlet'ten hizmet dökümüne baktım, orada da aylık prime esas kazanç dediği yerde 2943 lira yazıyor. O nedir?
Bir sürü rakam var hiçbiri birbiriyle tutarlı değil yav. Ne oluyor burada?
Aylık gelirimin 1,5 katı kadar bir miktarda ihtiyaç kredisi çekmek istedim. Hesapta zaten çekmek istediğim miktarın 4 katı kadar para var. Başka borcum yok. Şimdiye kadar 1 gün bile geciktirdiğim kredi/kredi kartı borcu/fatura olmadı.
Yine de kredi vermediler, niye olabilir?
Yine de kredi vermediler, niye olabilir?
Bilgisayarı hırsızlığa karşı sigortalatmak istiyorum. Konut sigortası yaptırdığım firmaya sordum, sadece evden çalınırsa sigorta yapıyorlarmış, dışarıda çalınması durumunu sigortalamıyorlarmış.
Herhangi bir yerde çalınmaya karşı sigorta yaptırabileceğim bir firma biliyor musunuz?
Herhangi bir yerde çalınmaya karşı sigorta yaptırabileceğim bir firma biliyor musunuz?
Selam, monitör bakıyorum ama bir türlü istediğim gibi bir şey bulamadım. Daha doğrusu buldum, ama TR'de satılmıyor bu, kargoyla uğraşmak istemiyorum, dolayısıyla benzer özelliklere sahip bir şey biliyorsanız diye size sormak istedim.
Bulduğum monitör:
www.amazon.com
İstediğim özellikler:
- 4K
- 27" (biraz daha büyük olabilir)
- USB-C bağlantısı
- FreeSync (olsa güzel olur)
Teşekkürler.
Bulduğum monitör:
www.amazon.com
İstediğim özellikler:
- 4K
- 27" (biraz daha büyük olabilir)
- USB-C bağlantısı
- FreeSync (olsa güzel olur)
Teşekkürler.
Evde bir süredir yıkanmamış bir kaç kirli bardak buldum. Bardakların dibinde çay ve kahve olanlarının üstü küflenmiş, ama içinde su olanlar küflenmemiş. Kahve de çay da şekersiz içildi.
1 - Küfler nereden geldi? Çay veya kahveden geliyor olsa birinden birinde olurdu, ikisinde de olduğuna göre havadan geliyor.
2 - O küf/mantar havadan geliyorsa niye suda olmamış da çayda kahvede olmuş?
1 - Küfler nereden geldi? Çay veya kahveden geliyor olsa birinden birinde olurdu, ikisinde de olduğuna göre havadan geliyor.
2 - O küf/mantar havadan geliyorsa niye suda olmamış da çayda kahvede olmuş?
22 Nisan'da Apple Türkiye'den bir sipariş verdim. Ürün 3 günde Çin'den çıktı, Kore'ye gitti, ABD'ye gitti, Almanya'ya gitti oradan da İstanbul'a geldi. 3 günde bu kadar yer gezen ürün, 2 haftadır İstanbul gümrükten çıkamıyor. Apple'ı aradım sordum, sizlik bişey yok, gümrüktekilerin keyfini bekliyoruz dediler.
Sorum şu: bu normal bir süreç mi yoksa benim talihsizliğim mi? Her ürün mü böyle oluyor? Bu yavaşlığın bir izahı var mı? Yahu faturası belli, alıcısı belli satıcısı belli, vergisi boku püsürü her bir şeyi ödenmiş, bu kadar uzun süre beklemesinin ne anlamı var? Neyi bekliyoruz cidden?
Sorum şu: bu normal bir süreç mi yoksa benim talihsizliğim mi? Her ürün mü böyle oluyor? Bu yavaşlığın bir izahı var mı? Yahu faturası belli, alıcısı belli satıcısı belli, vergisi boku püsürü her bir şeyi ödenmiş, bu kadar uzun süre beklemesinin ne anlamı var? Neyi bekliyoruz cidden?
Elimde hiçbir işe yaramayan eşşek kadar bir tv var (bir ucundan bir ucuna 120 cm, kaç ekran onu bilmiyorum). Akıllı değil. Browser'ı uygulamaları filan var ama Android değil yani. Diyorum ki bunu bilgisayara bağlayıp ikinci monitör gibi kullanayım. Sorularım şunlar:
1- TV'yi monitör olarak kullanırken görüntü kalitesi sorun olur mu? TV 4k ama kaç dpi bilmiyorum. Genelde text dosyalarına bakıcam. Kör olur muyum?
2- TV'yi üstüne koyabileceğim büyüklükte bir masam yok, olsa da o kadar yakın olmak anlamsız, çünkü kafamı çok sağa sola çevirmem gerekecek bişey görmek için. Masanın arkasındaki duvara sabitlesem nasıl olur? Düz mü kullanayım dikey mi çevireyim? Başka bir opsiyon ne olabilir?
Böyle bir setup bilen, denk gelmiş, kullanan, düşünen, aktaracak tecrübesi olan herkese şimdiden teşekkürler.
1- TV'yi monitör olarak kullanırken görüntü kalitesi sorun olur mu? TV 4k ama kaç dpi bilmiyorum. Genelde text dosyalarına bakıcam. Kör olur muyum?
2- TV'yi üstüne koyabileceğim büyüklükte bir masam yok, olsa da o kadar yakın olmak anlamsız, çünkü kafamı çok sağa sola çevirmem gerekecek bişey görmek için. Masanın arkasındaki duvara sabitlesem nasıl olur? Düz mü kullanayım dikey mi çevireyim? Başka bir opsiyon ne olabilir?
Böyle bir setup bilen, denk gelmiş, kullanan, düşünen, aktaracak tecrübesi olan herkese şimdiden teşekkürler.
Selamlar.
15" 2015 model Macbook Pro var, ekran kartı Intel Iris Pro 1536 MB. 16 GB da RAM'i var aletin.
Bu bilgisayar üzerinde photoshop, indesign, illustrator gibi adobe programların performansı nasıl olur, kullanılabilir mi, kaç yıl idare eder?
Ayrıca 3D tasarım programlarını çalıştırır mı? (Konu hakkında hiçbir fikrim yok.)
Eğer iş görüyorsa tasarımcı birine hediye edicem bilgisayarı, onun için soruyorum.
15" 2015 model Macbook Pro var, ekran kartı Intel Iris Pro 1536 MB. 16 GB da RAM'i var aletin.
Bu bilgisayar üzerinde photoshop, indesign, illustrator gibi adobe programların performansı nasıl olur, kullanılabilir mi, kaç yıl idare eder?
Ayrıca 3D tasarım programlarını çalıştırır mı? (Konu hakkında hiçbir fikrim yok.)
Eğer iş görüyorsa tasarımcı birine hediye edicem bilgisayarı, onun için soruyorum.
Nazal n var biliyorsunuz, ñ harfi. Angaralı kelimesini düşünün.
Aynı şekilde aslında iki tane k var, k ve q. Kebap ve kara derken çıkan seslere bakın. Ağız yapısı bile tamamen farklı.
Çok emin olmamakla beraber sanırım birden fazla h sesi de var.
Bu seslerin harf olarak karşılıkları niye alfabede yok? Niye eklenmiyor?
Aynı şekilde aslında iki tane k var, k ve q. Kebap ve kara derken çıkan seslere bakın. Ağız yapısı bile tamamen farklı.
Çok emin olmamakla beraber sanırım birden fazla h sesi de var.
Bu seslerin harf olarak karşılıkları niye alfabede yok? Niye eklenmiyor?
Yazılımcıyım. Yaklaşık 4 yıl civarı bir tecrübem var. Web dev yapıyorum.
Sorun şu ki şu an İsviçre çakısı gibiyim. Her işten anlıyorum (backend, frontend, devops vs) ama hiçbirinde çok iyiyim diyemem.
Bu bazı durumlarda fayda sağlıyor. Örneğin şu an çalıştığım startup'da insan sayısı az olduğu için epey işe yarıyorum. Hızlıca bir bugfix ya da feature geliştirmek gerektiğinde halledip çıkıyorum falan, bunlar güzel. Ama karmaşık bir task'la karşılaşınca o kadar hızlı olamıyorum, çünkü işte açıp bakmam, nasıl çalıştığını falan anlamam gerekiyor. Hem yorucu, hem de bu yavaşlık biraz canımı sıkıyor.
Bu konuda yazılımcı arkadaşların bir tavsiyesi olur mu? Şu an için kendimi sadece belirli dillerle (veya framework/teknolojilerle) sınırlayıp, başka dillerde çalışmamayı düşünüyorum. Böylece dikkatim daha fazla alana dağılmış olmaz. Ama bu mantıklı mı? Başka bir çözüm olabilir mi? Kesinlikle tek bir alana yoğunlaşmam gerekir mi? Bunlar kafaya takılacak mevzular mı?
Senior full-stack developer bir yalan mı :) Değilse yapan nasıl yapıyor?
Sorun şu ki şu an İsviçre çakısı gibiyim. Her işten anlıyorum (backend, frontend, devops vs) ama hiçbirinde çok iyiyim diyemem.
Bu bazı durumlarda fayda sağlıyor. Örneğin şu an çalıştığım startup'da insan sayısı az olduğu için epey işe yarıyorum. Hızlıca bir bugfix ya da feature geliştirmek gerektiğinde halledip çıkıyorum falan, bunlar güzel. Ama karmaşık bir task'la karşılaşınca o kadar hızlı olamıyorum, çünkü işte açıp bakmam, nasıl çalıştığını falan anlamam gerekiyor. Hem yorucu, hem de bu yavaşlık biraz canımı sıkıyor.
Bu konuda yazılımcı arkadaşların bir tavsiyesi olur mu? Şu an için kendimi sadece belirli dillerle (veya framework/teknolojilerle) sınırlayıp, başka dillerde çalışmamayı düşünüyorum. Böylece dikkatim daha fazla alana dağılmış olmaz. Ama bu mantıklı mı? Başka bir çözüm olabilir mi? Kesinlikle tek bir alana yoğunlaşmam gerekir mi? Bunlar kafaya takılacak mevzular mı?
Senior full-stack developer bir yalan mı :) Değilse yapan nasıl yapıyor?
Bi tane şirketin sitesini kurcalıyordum, bi güvenlik açığı buldum sanırım. Test etmek istiyorum ama başım belaya girmesin de istiyorum. Bunu deneyip, açığı bir yere yazmadan şirkete bildirirsem suç işlemiş olmuyorum değil mi?
Babama telefon alıcam. Emekli öğretmen kendisi, şu an iphone 5s kullanıyor. Eskidi malum, değiştirelim diyoruz.
Başlıktaki iki model arasında ciddi bi fark var mı? Fiyat olarak 3 bin lira civarı bir fark var da, işe yarayan bir şey mi vereyim mi emin olamadım. Ne diyorsunuz?
Başlıktaki iki model arasında ciddi bi fark var mı? Fiyat olarak 3 bin lira civarı bir fark var da, işe yarayan bir şey mi vereyim mi emin olamadım. Ne diyorsunuz?
Göbek deliğinin 10 cm kadar sağında bir haftadır geçmeyen hafif bir ağrı var. Hafif dediğim şöyle, normalde yürürken otururken bir şey yok ama oturup kalkarken, öksürürken falan orta şiddette acıyor. Üstüne bastırınca da acıyor.
Apandisit mi diye baktım ama diğer belirtilerin hiçbiri (ateş, mide bulantısı, ishal vs) yok.
Acile gitmek istemiyorum o yüzden pazartesi gidicem doktora da hangi bölüm bakar buna bi fikriniz var mı?
Apandisit mi diye baktım ama diğer belirtilerin hiçbiri (ateş, mide bulantısı, ishal vs) yok.
Acile gitmek istemiyorum o yüzden pazartesi gidicem doktora da hangi bölüm bakar buna bi fikriniz var mı?
Selam.
Ankara'da kendi elime uygun bir deri eldiven yaptırabileceğim bir yer biliyor musunuz? Ellerimin şekli biraz değişik, hazır aldığım eldivenler elime tam oturmuyor, güzel bir eldiven istiyorum.
Ankara'da kendi elime uygun bir deri eldiven yaptırabileceğim bir yer biliyor musunuz? Ellerimin şekli biraz değişik, hazır aldığım eldivenler elime tam oturmuyor, güzel bir eldiven istiyorum.
Babadan kalma bir ev var, 4 kardeşin her biri 1/4 hisseye sahip. Kardeşlerden biri benim.
Öteki kardeşlerden birinin payını satın almak için bankadan konut kredisi çekmek mümkün mü?
Ev köyde ve yaklaşık değeri 1 milyon tl. Arsa ikiye bölünebiliyor.
Öteki kardeşlerden birinin payını satın almak için bankadan konut kredisi çekmek mümkün mü?
Ev köyde ve yaklaşık değeri 1 milyon tl. Arsa ikiye bölünebiliyor.
İş için Avrupa'daki bir şirkete ziyarete gideceğim (mülakat vs. değil, toplantı falan). Elemanlarla internet üzerinden konuştuk, sempatik insanlar, sevdim, giderken ufak bir hediye götüreyim diyorum ama ne götürsem? 10 kişilik bir ofise gideceğim, lokum benim de aklıma geldi evet, ama başka ne olabilir?
Eskiden böyle değildim, çalışmaya başladıktan sonra oldu.
Önceden oturup alakasız konular üzerine saatlerce konuşabiliyordum. Şimdi arkadaşlarla bi araya gelince tüm muhabbetimiz iş güç. Hayır kitap okuyorum, film izliyorum falan ama bir araya gelince %90 iş hakkında konuşuyoruz. Sadece ben değil çevrem de böyle. Konuşmaktan da dinlemekten de gına geldi.
1 - Niye böyle oluyor? Sizde de benzer bir durum var mı?
2 - Nasıl çözeriz bu durumu?
Önceden oturup alakasız konular üzerine saatlerce konuşabiliyordum. Şimdi arkadaşlarla bi araya gelince tüm muhabbetimiz iş güç. Hayır kitap okuyorum, film izliyorum falan ama bir araya gelince %90 iş hakkında konuşuyoruz. Sadece ben değil çevrem de böyle. Konuşmaktan da dinlemekten de gına geldi.
1 - Niye böyle oluyor? Sizde de benzer bir durum var mı?
2 - Nasıl çözeriz bu durumu?
- İçinde bangır bangır müzik çalınmayan
- uğultulu olmayan,
- tercihen kahvesi güzel,
günde 5-6 saat oturup çalışabileceğim mekan önerileriniz var mıdır?
- uğultulu olmayan,
- tercihen kahvesi güzel,
günde 5-6 saat oturup çalışabileceğim mekan önerileriniz var mıdır?
Yazılımcıyım, elimden de baya bir iş geliyor, şu an bi iş kursam teknik kısmını çok güzel yürütürüm.
Gelgelelim ticari zeka sıfır. Daha önce bi ürün yaptım böyle, teknik olarak da baya gurur duyduğum bi işti ama doğru düzgün satamadım. Meğerse kimsenin öyle bir ürüne ihtiyacı yokmuş.
İş, güç, ortam gereği bu işlerden anlayan bir tanıdığım da yok.
Nasıl öğreneyim bu işleri? Sıkıldım başkası için çalışmaktan.
Gelgelelim ticari zeka sıfır. Daha önce bi ürün yaptım böyle, teknik olarak da baya gurur duyduğum bi işti ama doğru düzgün satamadım. Meğerse kimsenin öyle bir ürüne ihtiyacı yokmuş.
İş, güç, ortam gereği bu işlerden anlayan bir tanıdığım da yok.
Nasıl öğreneyim bu işleri? Sıkıldım başkası için çalışmaktan.
Etraftan aldığım feedback'lere göre aşırı poker face bir insanmışım. Yeni tanıştığım insanlar 3-4 ay sonra "ya sen çok ciddi duruyordun, başta senden çok çekinmiştik" falan diyorlar. Halbuki karakter olarak ciddi bi insan bile sayılmam yani, işim gücüm goygoy.
Sinirlenince, kızınca falan da anlamıyorlar. O yüzden bi "çok sakin birisin" feedback'i alıyorum ama değilim de aslında.
Bunun bi çözümü var mıdır? Ayna karşısına geçip pratik mi yapayım ne yapayım?
Not: Güzel yönleri de var aslında, toplantıları trolleyebiliyorum rahat rahat, ya da karşımdakiyle taşak geçiyorum ama anlamıyor falan. Ama artık 10 yıllık arkadaşım bile "abi sen ne zaman ciddisin ne zaman goygoy yapıyorsun anlamıyorum" dediğinde üzüldüm biraz. Kendi yüzümü görmüyorum ki dışarıdan ne bileyim.
Sinirlenince, kızınca falan da anlamıyorlar. O yüzden bi "çok sakin birisin" feedback'i alıyorum ama değilim de aslında.
Bunun bi çözümü var mıdır? Ayna karşısına geçip pratik mi yapayım ne yapayım?
Not: Güzel yönleri de var aslında, toplantıları trolleyebiliyorum rahat rahat, ya da karşımdakiyle taşak geçiyorum ama anlamıyor falan. Ama artık 10 yıllık arkadaşım bile "abi sen ne zaman ciddisin ne zaman goygoy yapıyorsun anlamıyorum" dediğinde üzüldüm biraz. Kendi yüzümü görmüyorum ki dışarıdan ne bileyim.
Marmara bölgesinde bir bahçem var, meyve yetiştiriyorum. Aynı tarladan her sene 20-30 ton arası ürün alırken bu sene 15 ton ürün alabildim. Bakım / ilaçlama / gübre / sulama vs. hepsi geçen senelerle aynı. Niye böyle bir şey olmuş olabilir? (Bu sene havalar çok sıcaktı, az yağış oldu vs gibi). Benzer bir durum yaşayan var mı?
Şimdi zamanında bi şirkette çalışıyordum, büyük kurumsal bi yer, net bi ücrette anlaştık (X diyelim), ay sonunda bankaya X + AGİ yatıyordu.
Sonra başka bir şirkete geçtim, küçük bi patron şirketi, bi Y ücretinde anlaştık (net yine), ama bu sefer ay sonunda bankaya direkt Y yatmaya başladı.
Bu AGİ'nin belli bi şartı mı var? Yoksa ikinci şirket direkt üstüne mi yatmış? Şirketten ayrıldım şu an, kendim için sormuyorum da orada çalışan biri AGİ'sini istese "biz senle Y'ye anlaştık kardeşim, karıştırma AGİ'yi falan" mı derler, ne olur?
Sonra başka bir şirkete geçtim, küçük bi patron şirketi, bi Y ücretinde anlaştık (net yine), ama bu sefer ay sonunda bankaya direkt Y yatmaya başladı.
Bu AGİ'nin belli bi şartı mı var? Yoksa ikinci şirket direkt üstüne mi yatmış? Şirketten ayrıldım şu an, kendim için sormuyorum da orada çalışan biri AGİ'sini istese "biz senle Y'ye anlaştık kardeşim, karıştırma AGİ'yi falan" mı derler, ne olur?
Kasımda gidip 1 haftalığına kalmalık, kaleiçinde pansiyon öneriniz varsa alırım. Denize girmeyeceğim, gündüz çalışıyorum, daha çok akşamları çıkıp takılmalık bir yer arıyorum. Çok pahalı olmaması mühim.
Özellikle nereye gideceğinize nasıl karar veriyorsunuz?
Ben veremiyorum bir türlü. Etrafımdaki insanlardan duyuyorum işte şuraya gittik böyle iyiydi falan ama onun için güzel olan şey benim için olmayabilir. Sonra uçak biletiydi, oteliydi, gezecek yeriydi falan karar vermek çok yorucu geliyor.
Turlara mı katılayım? Hatta daha iyisi bir tura gidip, hacı benim bu kadar param var, bununla neresi oluyorsa götür beni buralardan mı diyeyim ne yapayım?
Tatilden beklentim farklı yerler görmek, yeni tecrübeler falan. Sahile gidip yatmaktan çok hoşlanmıyorum genelde.
Ben veremiyorum bir türlü. Etrafımdaki insanlardan duyuyorum işte şuraya gittik böyle iyiydi falan ama onun için güzel olan şey benim için olmayabilir. Sonra uçak biletiydi, oteliydi, gezecek yeriydi falan karar vermek çok yorucu geliyor.
Turlara mı katılayım? Hatta daha iyisi bir tura gidip, hacı benim bu kadar param var, bununla neresi oluyorsa götür beni buralardan mı diyeyim ne yapayım?
Tatilden beklentim farklı yerler görmek, yeni tecrübeler falan. Sahile gidip yatmaktan çok hoşlanmıyorum genelde.
Sosyal medya kullanırken (bıraktım şimdi) aşırı sinirleniyordum aptal aptal postları (S*rkan İ*ci gibilerini) görünce. Bi de sinirleniyorsun, yapacak bişey yok, daha kötü.
Sonra aklıma bu siniri kanalize edebileceğim bir fikir geldi. Bi tane websitesi düşünün, aptal olduğunu düşündüğünüz postları ss'leyip siteye atıyorsunuz. Müze gibi. Dijital aptallık müzesi. Millet kullansın diye bi derdim de yok, küratörü olacaktım, "internetin göt deliği" sloganıyla, isteyen girsin okusun.
Sonradan sosyal medya kullanmamak gibi bi yola girip fikirden vazgeçtim ama "yapsaydım nolurdu lan" düşüncesi aklımda kaldı. Aldırırlar mıydı evden? Bana suç olabilirmiş gibi gelmiyor, sonuçta insanlar aptal yani, bunu söylemek niye suç olsun ki? Ama emin değilim, o yüzden bir bilene danışayım dedim.
Sonra aklıma bu siniri kanalize edebileceğim bir fikir geldi. Bi tane websitesi düşünün, aptal olduğunu düşündüğünüz postları ss'leyip siteye atıyorsunuz. Müze gibi. Dijital aptallık müzesi. Millet kullansın diye bi derdim de yok, küratörü olacaktım, "internetin göt deliği" sloganıyla, isteyen girsin okusun.
Sonradan sosyal medya kullanmamak gibi bi yola girip fikirden vazgeçtim ama "yapsaydım nolurdu lan" düşüncesi aklımda kaldı. Aldırırlar mıydı evden? Bana suç olabilirmiş gibi gelmiyor, sonuçta insanlar aptal yani, bunu söylemek niye suç olsun ki? Ama emin değilim, o yüzden bir bilene danışayım dedim.
Udemy'deki falan kurslar iyi güzel de, genelde syntax anlatıyorlar, bu da bana pek anlamlı gelmiyor. Çünkü syntax bilmek gerekli ama tek başına çok bir işe yaramaz, başka şeyler de lazım.
Onun yerine şimdi ben bir canlı yayın açıp, twitter / instagram klonu falan yazsam. Bu arada hem syntax anlatıp, hem de "program nasıl yazılmalı" üzerine konuşsam. Best practice'lerden bahsetsem. Sorusu olan olursa onları cevaplasam.
Nasıl olur? İzler misiniz yoksa çok mu sıkıcı gelir?
Onun yerine şimdi ben bir canlı yayın açıp, twitter / instagram klonu falan yazsam. Bu arada hem syntax anlatıp, hem de "program nasıl yazılmalı" üzerine konuşsam. Best practice'lerden bahsetsem. Sorusu olan olursa onları cevaplasam.
Nasıl olur? İzler misiniz yoksa çok mu sıkıcı gelir?
"Ya bu belki çözülür, dur bi bakalım" dediğiniz değil de, gördüğünüz anda kaçasınızın geldiği davranışlar neler?
Mesela ben her şeyi bilen ve bildiğinden hiç şüphe duymayan insanlara dayanamıyorum. Baya baya zeki olduğu halde "belki hatalıyımdır, yanlış düşünüyorumdur" payı bırakan insanları ekstradan çok seviyorum.
Herhangi bir hatasında özür dilemek yerine bahane üreten, savunmaya geçen insanlara dayanamıyorum.
Bi de şakalarıma gülmeyenler üzüyor beni ama o konudan tam emin değilim, belki şakalarım hakkaten kötüdür :'(
Mesela ben her şeyi bilen ve bildiğinden hiç şüphe duymayan insanlara dayanamıyorum. Baya baya zeki olduğu halde "belki hatalıyımdır, yanlış düşünüyorumdur" payı bırakan insanları ekstradan çok seviyorum.
Herhangi bir hatasında özür dilemek yerine bahane üreten, savunmaya geçen insanlara dayanamıyorum.
Bi de şakalarıma gülmeyenler üzüyor beni ama o konudan tam emin değilim, belki şakalarım hakkaten kötüdür :'(
10+ küsür yıldır kod yazıyorum, başladığımda böyle değildi, sonradan aşırı mala bağladı gibi geliyor bana.
Şu an bir şirkette çalışıyorum, 30+ microservis, elastic search, mongo, sqlite, frontend için 2 farklı framework, en az 500 tane kütüphane, typescript, pug, sass, docker, kubernetes.... o kadar çok ve farklı teknoloji kullanıyoruz ki, çoğunun arkaplanda nasıl çalıştığından haberim bile yok, dökümantasyonu okuyup basacak kadar vaktim oluyor. dandik bir feature eklemek için 1 hafta uğraşıyorum, sonunda en basit iş bile o kadar komplike oluyor ki, kesin bug çıkıyor, benden sonra bakanın anlamak için uğraşması gerekiyor falan filan.
Tüm uygulamanın aynısını eski yöntem Python + herhangi bir templating dili ile iki ayda çıkarım ben normalde, ama niye bu kadar zahmete giriyoruz anlamıyorum. Log takibi için awk ile 10 saniyede işimi hallederdim, şimdi bi web arayüzü var, 20 mb css/js yüklensin de süslü püslü butonların arasından logları bulayım diye ter döküyorum.
Noldu da bu hale geldik? Mevcut durumun göremediğim ne faydası var? Web uygulaması aq bi yerden veri çekip html basıyorsun en fazla, bunun için bu kadar uğraşılır mı?
Şu an bir şirkette çalışıyorum, 30+ microservis, elastic search, mongo, sqlite, frontend için 2 farklı framework, en az 500 tane kütüphane, typescript, pug, sass, docker, kubernetes.... o kadar çok ve farklı teknoloji kullanıyoruz ki, çoğunun arkaplanda nasıl çalıştığından haberim bile yok, dökümantasyonu okuyup basacak kadar vaktim oluyor. dandik bir feature eklemek için 1 hafta uğraşıyorum, sonunda en basit iş bile o kadar komplike oluyor ki, kesin bug çıkıyor, benden sonra bakanın anlamak için uğraşması gerekiyor falan filan.
Tüm uygulamanın aynısını eski yöntem Python + herhangi bir templating dili ile iki ayda çıkarım ben normalde, ama niye bu kadar zahmete giriyoruz anlamıyorum. Log takibi için awk ile 10 saniyede işimi hallederdim, şimdi bi web arayüzü var, 20 mb css/js yüklensin de süslü püslü butonların arasından logları bulayım diye ter döküyorum.
Noldu da bu hale geldik? Mevcut durumun göremediğim ne faydası var? Web uygulaması aq bi yerden veri çekip html basıyorsun en fazla, bunun için bu kadar uğraşılır mı?
Şu an elimde 650 liralık bi laptop var, bilgisayar mühendisiyim, acı çekiyorum. Yeni bişeyler almam lazım.
Yapacağım iş atla deve değil, js falan, web dev işte. En fazla 2-3 ide açık oluyor aynı anda, belki ucundan docker'a bulaşırım ama en fazla o.
Böyle bir durum için macbook air iş görür mü? Yeni pro'ları hiç beğenmiyorum, iş görmez derseniz temelli ubuntuya göçeceğim muhtemelen.
Yapacağım iş atla deve değil, js falan, web dev işte. En fazla 2-3 ide açık oluyor aynı anda, belki ucundan docker'a bulaşırım ama en fazla o.
Böyle bir durum için macbook air iş görür mü? Yeni pro'ları hiç beğenmiyorum, iş görmez derseniz temelli ubuntuya göçeceğim muhtemelen.
Selamlar.
Şu an remote developer pozisyonu için Macaristan'da yer alan bir şirketle görüşüyorum. Şirket diyor ki, sen Türkiye'de bir şahıs şirketi kuracaksın, biz sana parayı gönderince de bize o tutarda bi fatura keseceksin.
Sorum şu, böyle bi işe girersem kazancın tahminen yüzde kaçını vergi olarak ödemem gerekir? Elime net olarak kaçta kaçı geçer paranın? Bu işlerin ayrıntılarını öğrenmek için kime gitmem lazım?
Şu an remote developer pozisyonu için Macaristan'da yer alan bir şirketle görüşüyorum. Şirket diyor ki, sen Türkiye'de bir şahıs şirketi kuracaksın, biz sana parayı gönderince de bize o tutarda bi fatura keseceksin.
Sorum şu, böyle bi işe girersem kazancın tahminen yüzde kaçını vergi olarak ödemem gerekir? Elime net olarak kaçta kaçı geçer paranın? Bu işlerin ayrıntılarını öğrenmek için kime gitmem lazım?
Eskiden beri concerta kullanıyordum, raporum var, ama 25 yaşımı yeni doldurdum. İlacı eskiden sorunsuz alıyordum ama en son seferinde eczacı ilacı (25 yaş üstü olduğum için) veremeyeceğini söyledi. Benim bildiğim, sgk ödemiyor, ama parasını verip alabiliyor olmamız lazım. Eczacı ise komple 25 yaş üstüne vermiyoruz, yasak diyor.
Şimdi, raporum var, reçetem var. Doktor da bunun yazılmasında bir sakınca görmemiş. Eczacı neye dayanarak bunu söylüyor? Böyle bi karar var mı, bu kararı kim alıyor? Ne yapabilirim? Bi aydınlatabilirseniz beni sevinirim ya.
Şimdi, raporum var, reçetem var. Doktor da bunun yazılmasında bir sakınca görmemiş. Eczacı neye dayanarak bunu söylüyor? Böyle bi karar var mı, bu kararı kim alıyor? Ne yapabilirim? Bi aydınlatabilirseniz beni sevinirim ya.