Ekşi Duyuru

geçen benim laptop'ta "metro 2033" oynamıştım. bazı yerlerde dondu, sinir etti. özellikle çatışma sahnelerinde.

iyi oyunları oynamak istiyorum. ama masaüstü kurmak da istemiyorum pek. geriye oyun laptop'u seçeneği kalıyor.

tecrübesi olan var mı?

razor blade varmış mesela. en incesi bu imiş. bunu önerir misiniz?

onun dışında alienware hangi modeli tavsiye edilir?

nasıl bi zihniyettir?

aşağıdaki dizilerden hangisine başlayim? maksimum 2 tane:

six feet under
breaking bad
the sopranos
firefly
suits
battlestar galactica
curb your enthusiasm
mad men
black mirror
shameless
torchwood
the mentalist
person of interest


sevdiğim bazı diziler:

house md
sherlock
lost
the walking dead
game of thrones
american horror story
dexter
dracula
the big bang theory
spartacus
carnivale
continuum
the killing
arrested development
supernatural
falling skies
sleepy hollow
fringe

edit: bu listede olmayanları ya izlemek istemiyorum, ya izledim ya da çok sonraya saklıyorum. ama yine de yazın isterseniz

edit2: "prison break", "oz" ve "the wire" dizilerini biraz izledim. onlara şimdilik devam etmek istemiyorum.

edit3: zamanla listedekilerin hepsini izleyecem. "six feet under" ile başlıyorum o zaman. araya "black mirror" serpiştireceğim.

zaten yeni bölümlerini beklediğim diziler de var

"to point", "bakmak" anlamına gelebilir mi?

mesela:
"He pointed his face to the sky"

"Yüzünü gökyüzüne çevirdi" diye çevirebiliriz ama "Gökyüzüne baktı" diye de çevirebilir miyiz?

Bi de "point to my finger", "parmağıma bak" anlamına gelebilir mi?

sonuçlar anormal çıkabilir mi? hastalık olduğunu düşündürecek bi anormallik çıkabiliyor mu bu durumda?

edit: hemogramdan 2 saat önce yumurta ve ekmek yemiştim sanırım. bi de portakal suyu içmiştim.

gitmem lazım. bir şey gel diyor.

en ucuz nasıl gidilir uzaya?

bi de astronot olmak çok mu zor?

www.youtube.com
www.viralnova.com

ne diyonuz buna?

nedir?

ortalama?

baş ağrısı belirtisi ile başlayabilir mi?

torba şeklinde satılan sütler var. ambalaj içinde üçlü torbalar halinde.

bi tanesini açtım. kesif bir koku. torbanın üst kısımlarında da katı tortular oluşmuş.

sütün üst kısımlarını döktüm. tekrar kokladım. koku kalmamış. tadına da baktım. güzel.

sütün üstü bozuk altı sağlam yani. nasıl oluyor bu?

buzdolabının ısı ayarıyla ilgili bişey olabilir mi?

ya da sütün kimyasıyla mı ilgili?

nedir, ne değildir?

edit: bu durumda içebilir miyim bi de?

bunun ikisi aynı mı? ya da aynı olabiliyor mu? veya farklı da mı oluyor?

yani şöyle alternatifler var mı:
mesela öldükten sonra bedenimi ve organlarımı araştırma için bağışlamak
kadavramı araştırma için, organlarımı başkasına nakil için bağışlamak
kadavra ve organların bir kısmını araştırma, bir kısmını başkasına nakil olarak bağışlama vs.

kaç farklı durum var o zaman?

sadece film, dizi değil. her şey olabilir. bir manzara, birinin gülüşü, bir sokak gösterisi, bir müzik klibi vs..

ilk 3'e film veya dizi giriyorsa yazın tabii...

edit: soru zor mu? ilk 3 şeklinde liste çıkmıyorsa kafanıza göre yazın bişeyler o zaman...

hangileri?

uyuşturucu referansı bile olmasın.

genelde yapmadığınız ama birden kafanıza esip yaptığınız bir şey. paraya kıyıp bişey almak, ani bir kararla bir yere gitmek , birine şaplağı yapıştırmak gibi mesela. ya da daha acayip şeyler de olabilir. basit de olabilir, büyük bişey de olabilir.

edit: cevaplara göre soru biraz daha genişleyebiliyor tabii. hayatınızdaki ani veya köklü değişimlerden de bahsedebilirsiniz.

saça sürülen Minoxil/Minoxidil adlı ilaçları kullanmak kan tahlilini etkiler mi?

bir filmde vardı. söylemeyim de adını spoiler olmasın.

hapishaneden kaçmak içim bok tünelinden (kanalizasyon borusundan) geçer miydin?

filmde, sanırım bikaç dakikada sürtünerek ordan çıkıyordu. boru dardı baya. neredeyse nefessiz kalıyordu. boklar, mikroplar da cabası.

yapar mıydınız?

edit: sanki daha önce de sormuştum ama soruyu bulamadım nedense.

öncelikle göz doktoruna gidecem ama sorayim dedim yine de.

gözlerim yorgun, göz kapaklarım kapanıyor ve bazen sekmeler oluyor. son zamanlarda arttı biraz. bir de kuruluk var. bunun sebebi kış olması ve evdeki split klima daha çok.

eskiden masaj yapınca ve dinlendirince geçerdi. şimdi o da pek işe yaramıyor. tatile bile gidip geldim.

bilg. başında fazla zaman geçiriyorum. hem işte hem evde.

ne olabilir sizce?

edit: ne yapabilirim başka? tatile gittim, gözlerimi dinlendiriyorum, etrafına masaj yapıyorum vs.

şurda da bonus bir liste var:
onedio.com

www.youtube.com

"Are you gonna fucking tell something?"

bunun fransızcası lazım

ne diyorsunuz?

kanıt, kaynak falan da iyi olur.

evet.

nerden nereye gittiniz?
nasıl geçti?
neler yaptınız?

biriyle tanıştınız mı?

@kakao

gidilir ki sordum işte :)

cevap olarak filmin ismini de yazın. mesela dizi sorusunda olmuyor bu genelde. ayıp ediyosunuz bence sırf link verince. sonuçta duyuruda aratınca da filmin ismini bulmak da önemli olabiliyor.

(filmin ismi uzun olabilir evet ama iki kelime yazacaksınız, ha diyeceksin sen de tıklamaya mı üşeniyorsun, ama açıkladım durumu)

evdeyim, hastayım ve kafayı buna taktım evet.

siz ne düşünüyorsunuz?

edit: soruyu yanlış anlayanlar var sanırım. link vermeyin demiyorum. imdb linki vermek faydalı tabii ki de. ama onunla beraber filmin ismini yazmaktan bahsediyorum. ben hep öyle yapıyorum mesela.

edit2: cecilia'nın dediği gibi tablet ve mobil olayları var bi de.

edit: siz de konuyla alakalı örnek verebilirsiniz

------------------------------------------------

bir dökümanda şöyle bir başlık koymuştum:

"2.2 What page should have what skin:"

sonra başlığın altına sıralamışım her şeyi.

soru işareti falan yok.

ilgili kişiye dökümanı gözden geçirmesi için gönderdim. bana "dökümanda 'What page should have what skin' sorusunu neden bana soruyorsun" diye e-mail atmış. mail'i atan kişi pazarlama departmanında müdür.

ne diyonuz bu işe?

benim fransızcam yetmedi. çevirebilir misiniz?

harfi harfine değil de kısaca anlatsanız da olur

mesela dexter geliyor akla. onun gibi filmler olabilir. ama illa kötüleri öldürmekle alakalı değil. başka senaryolar da olabilir.

iyilik, kötülük kavramlarının anlamları göreceli ve değişebilir. yani bunu "twist" olarak sunan filmler de olabilir.

napardınız?

ne/neler geliyor ?

bonus soru: Kıbrıs'a gittiniz mi?

şu resimden geldi aklıma:
4.bp.blogspot.com

edit: cecilia'nin sorusunu da soruyoruz:
"çuval giyse yakışıyor" sözü bu resimdeki olaydan mı gelmiş?

farkı ne bunların?

"black friday" denen gavur icadı nane ile macbook air 899$ olacak.

her mağazada sadece 4 tane olacak ve sabahın köründe sıraya girip götünü dondurman gerekiyor.

değer mi sizce?

edit: indirim 200$. millet kapı önlerinde kamp kuracak büyük ihtimalle

türkiye neyi/neleri ile ünlüdür?

otel veya tatil paketi nerden alıyorsunuz? uçak bileti nerden alıyorsunuz? türkiye değil de yurtdışı için. kuzey amerika diyelim benim için.

kayak.com'dan karşılaştırıyorum ama emin olamıyorum. genelde fiyatlar yakın. bazılarına vergi eklenmiş bazılarına eklenmemiş. şaşırtmaca yapıyorlar.

bir de bir otel odası için expedia ile booking.com arasında 250$ fark var. booking.com 250 dolar daha ucuz yani. bu nasıl mümkün olabiliyor?

döver miydiniz?

not: işteyim.

1. turist olarak nerde kalınır? hangi bölge iyi? hangi oteller iyi? çok pahalı da olmasın tabii.

santa monica ve redondo beach nasıl mesela ve ordaki oteller?

2. nereler gezilmeli? tripadvisor'a baktım ama sizin önereceğiniz yerleri de merak ettim. biraz da az bilindik olabilir.

3. hop-on hop-off otobüs var mı? nerelere götürüyor? ne önerirsiniz bu konuda?

4. toplu taşıma nasıl? metro nasıl? kullanmalı mıyım bunları? nerelere gidilir bunlarla?

5. aralık sonunda hava nasıl? okyanusa giriliyor mu? nerde giriliyor? hangi sahil iyi?

6. boxing week nasıl geçiyor burda? nereleren alışveriş yapılabilir?

7. başka önerin lütfen. bir de orda yaşayan var mı aranızda acaba?

1. hangisi?

(video görmek isteriz tabii ama yoksa da açıklayın.)

---

2. şu nasıl:
www.youtube.com

1. Aralık'ta tatile nereye gidilir sizce (ve neden)?

(aralık sonu özellikle)

----------------------------------------------------

2. Şu listeden hangisini seçerdiniz (ve niye)?

1. Hawaii / Honolulu
2. Los Angeles
2. San francisco
3. Dominik Cumhuriyeti
5. Chicago

listedeki yerlerde yaşayan var mı bi de? gelsem gezdirir misiniz :D

1. çürük, mine tabakasındayken dişe iyi bakıldı mı yok olabiliyor mu?
2. çürük, dentin tabakasına ulaşınca geri dönüşü olmuyor mu?
3. röntgende mine ile dentin arasıda görünenen siyahlıklar, dentine ulaşmış geri dönüşü olmayan çürükler mi? dişçiler böyle mi anlıyor?
4. diş röntgenleri ne kadar zamanda bir çekilmeli?
5. yamuk çıkmış bir yirmilik dişin zararı olur mu?
6. diş temizletmenin dişe zararı var mı?
7. diş ipi kullanırken kanama olması normal mi?
8. başka?

Kedinizin balkona çıkmasına izin veriyor musunuz? Nasıl önlemler alıyorsunuz?

-----------

Mesela bizim evde kapılara/pencerelere tel taktırılmış durumda. ama gözlem altında balkona çıkmasına izin veriliyor. ev 10. katta. balkona çıkıp kedi otu yiyor. bazen güneşin ısıttığı mermere yatıyor biraz, sonra geri içeri girdiryoruz. bir de balkona çıkmaya hasret kalıyor genelde.

geçen gün bir balkonun teli açık bırakılmış. sonra masaya atlayıp balkonun kenarına çıkmış. annem son anda kucağına alıp içeri sokmuş. şimdi burda teli açık unutma faktörü var ama balkona çıkmasını önleyici önlemler alabilir miyiz mesela? masa koymayalım mı mesela? yükseğe sıçrama huyu yok ama ya öyle bişey yaparsa daha kötü olmaz mı?

ve kabını.

evetse nasıl?

edit: evet hayır sorusu yav. tavsiye sorusu değil ayrıca, anket sorusu.

70 kişi bakıyonuz bi evet hayır diyemiyonuz :)

edit2: valla komiksiniz. tuvalet fırçası sorusunda bile laf sokmaya çalışıyor insanlar :D

edit3: 145 bakış olmuş.

edit büdüt: "hayır" diyerek itiraf etmek zor sanırım :)

tanıyor musunuz cidden? büyüyünce tanışmış olan var mı aranızda?

şunlar da bonus sorular:

herkesin ebesi var mıdır?
hastanelerde ebe olanlar özel bir bölüm mü okuyor? hemşireler ebe olabiliyor mu? (bazı ünv'lerde ebelik bölümü varmış)
bizi kucağına ilk alan hastane mensubu ebe midir?
peki hastanede bebeği kucağına ilk alan kişi doktor değil mi aslında?
ya da doktor çıkarıp direkt hemşirenin kucağına mı verir?
ilk alan kişi aile mensubu olabilir mi? (mesela doğumda yardımcı oluyorsa) ( doktorsa o ayrı tabii :) )

ebenizin ellerinden öperiz.

edit: ebe kelimesinin eski anlamı büyükanne imiş. bazı yörelerde hala kullanılıyormş.

edit2: ebebaba kavramı da mı var?

o kadar uğraştım ama tadı sırf un gibi olmuş.

bütün ölçüleri de tam yaptım halbuki

2 yemek kaşığı margarin
2 yemek kaşığı un
1,5-2 su bardağı süt
biraz tuz, biraz karabiber

napmak lazım?

baştan sona kadar bakın. sürpriz sonlu :)

themetapicture.com

bonus soru: en iyisi hangisi sizce?

bonus video: www.youtube.com

edit: kız ve kıyafet ayrı ayrı değerlendirebilirsiniz :)

yaptığınız en cins şey nedir?

nasıl açıldı sizde? nasıl konuşuldu?

işverenden önce mi açtınız konuyu yoksa işveren mi açtı?

işveren size ne kadar istediğinizi sordu mu? istediğiniz maaşı verdi mi? pazarlık oldu mu? vs.

edit: ülke/şehir yazarsanız da güzel olur

bağırsaklarımdan çok sesli gurultu sesi çıktı. ilk defa bu kadar gürültülü oldu. ayıp mı oldu dersiniz :(

bozuntuya vermemek mi lazım bu durumlarda?

yani yok derken, soru cevap sitesi arayan biri bazı anahtar kelimelerle aramaya kalkarsa çıkmıyor.

mesela google'a şunları yazarsak ekşi duyuru çıkmıyor:
soru cevap sitesi
soru cevap
soru sor
vs.

duyuru sitesi diye aradığımda ironik olarak ekşi duyuru'nun ekşi sözlük başlığı çıktı. (not: 3. sayfada ekşi duyuru çıktı)

neden böyle?

bence bu anahtar kelimeler aratıldığında ekşi duyuru ilk sıralarda çıkmalı diye düşünüyorum. böylece sitenin "rank"i artabilir. bunun için ekşi duyuru logosunun altına soru cevap duyuru sitesi gibi bişey yazılabilir belki. google "text" olarak mı indexliyor tam bilmiyorum tabii.

soru daha çok compu için ama siz de fikrinizi belirtirsiniz diye genel açtım.

edit: hmm belki insanlar daha çok direkt soruyu google'a yazarak ekşi duyuru'ya ulaşıyordur.

yetişkin insanlarız ve çocukça bişey aslında. kimin haklı olduğu da pek önemli değil, fikir belirtirsiniz diye soruyorum sadece.

ayrıntıları vermek için uzattım biraz. sıkıcı ve saçma gelebilir. uyarıyorum baştan. yazım hataları varsa da kusra bakmayın.

------------

Şimdi benim "carpooling" yaptığım ve aynı zamanda iş arkadaşı olduğum birisi var. yani benzin parasının yarısı veriyorum işte.

aynı binada oturuyoruz.
evden işe, işten eve.
arada bir markete de gidiyoruz beraber.

kendisi dişi.
ben erkek (bunu biliyordunuz heralde di mi).

onun beraber yaşadığı bir sevgilisi var. benim ise sadece görüştüğüm biri var. (bunlar ayrıntılar sadece, konuyla çok alakalı değil)

eskiden bu dairesini bana kiralamıştı. sonra aynı daireye sevgilisiyle çıkmak isyeince benim çıkmamı istemişti. ben de aynı binada başka yer buldum ama "carpooling"e devam ediyoruz.

"carpooling" olayını ilk o teklif etmişti.

şimdi bunun arabası eski ve biraz döküntü. sağ tarafını çarpmış daha önce ve tamir ettirmemiş. paslanmış falan. arabayı temizlemez ve hor kullanır. biraz da cimri biri. cimri olduğunu başka insanlar da söylüyor. hatta kendi bile :)

para harcamayı sevmeyen biri. herşeyin ucuza kaçan biri. hep biriktirmeye çalışan biri.

şimdi bunun arabasında garip yalpalanmalar ve sesler oluyor. kendi de ara ara bu problemleri dile getiriyor. ben de yeni araba almasını söylüyorum hep. ve şakayla karışık bu arabanın tehlikeli olabileceğinden bahsediyorum.

ben şimdiye kadar bikaç kere yeni araba almasını söyledim ya da ima ettim. sonra bir gün yeni araba alabileceğinden ve fiyatlara baktığını söyledi.

yoldan geçerken de gördüğü güzel arabaları falan söylüyor. sonra ben de pohpohluyorum işte.

bugün yine arabayla ilgili bir sorundan bahsetti. sanki araba yalpalanıyor dedi. ben de yine "işte bu yüzden yeni araba almalısın" dedim.

sonra bana hep aynı şeyi söylediğimi söyledi ve sinir bozucu olmaya başladığımı söyledi. beğenmiyorsan binme dedi. halbuki arabadan şikayet eden kendisi de. sonra bunu da söyledim, arabadan hep şikayet eden de sensin dedim. sadece sohbet ediyorum dedim. bunun için sinir bozucu denir mi dedim. o da neyse tamam dedi. yol boyunca sustuk sonra. bugün de iş yerinde tavır yapıyor bana.

olay böyle işte.

araba alabilirim ama masraflarıyla uğraşmak istemiyorum. bu daha ucuza ve benim çok rahatıma geliyor. başka carpooling bulmak da zor.

neyse fikirleriniz neler?

yerinde konuşmak
yerinde konuşan insan

"to talk when appropriate" en uygun çeviri mi

tek kelime olarak çevirisi var mı?

"outtalk" diye çevrilmiş bazı yerlerde ama bu birini konuşmada bastırmak anlamında daha çok