Ekşi Duyuru

www.youtube.com
orjinali bu
bi de şu varmış bak
www.youtube.com

ziyaretçin çok değilmiş ama. her gün için 1 tl ayda 30 TL alabilirsin. Tabi bu reklam alanının sitende kaplayacağı yere göre de değişir. 125x125 lik bir alan için söylediğim fiyat uygun.

çok değişir.

niş bir pazarsa (atıyorum tıp'la ilgili bir blog) alacağı para futbolla ilgili bir blogun onyüzbin katı para getirir.

dolarmilyilyarderleri.blogspot.com iyi para getirir 200 ziyaretçisi varsa misal :D

doğru her telden çalan bir blogsa dediğim fiyat. ama niche rekabet olan bir blogsa 200 ziyaretçi iyi bir rakamdır.

Çaylak olsa olur mu?

Yüzlerce link var ama nicklere bakmak yeterli oluyor. 1-2 dakikadan fazla zaman almaz tüm nickleri okumak. Sözlükte popüler olan yazarların sayfalarıda eğlenceli oluyor genelde.

paint yeter=) önce fotoğrafı aç paintte. sonra soldaki simgelerden kare olanı seç fotoğrafı çerçeveye al ve kes (ctrl+x). ardından boyayla siyaha boya sayfayı (fotoğrafın hepsini seçtiysen sayfayı biraz büyütmeyi de ihmal etme) sonra yapıştır. fotoğrafın yerini hallet. sonra da yazı yazma aparatını seç. arka planı siyah yap (siyaha sağ click) yazı yazma beyaz. sonra yaz istediğini.

not: ha, paint ortalama işlerini otomatik yapar mı onu bilmiyorum, benim yaptıklarım hafif kayık (rahatsızlık vermiyor) oluyor..

(bkz: motivational poster)

online olarak hazırlayabileceğin siteler var. misal: bighugelabs.com

photoshop gibi paralı veya gimp, picasa gibi ücretsiz programları kullanabilirsin.

esasında demotivational poster olarak geçiyor ve inanılmaz yaran örnekleri oluyor. misal;

photos-g.ak.fbcdn.net

veya www.eksibition.org ehe

belki o dosya hatalı inmiştir?

e bir cd ise cd bozuk olabilir.
değilse google

dvd kendisi. internetten indirmedim.

peki bu bozuk olduğu iddia edilen dosyanın rapidshare linkini bulabilir miyiz? ben bulamadım da.

bulunmaz. direk dvd image ı bulunur.
lakin dvdyi temizlemeyi deneyebilirsiniz, zamanında suyla bile işe yaramıştı benim. ararsanız daha güzel yöntemler bile çıkabilir.

masaüstüne sağ tık-özellikler-ayarlar tabı ekran çözünürlüğü'nün 1024x768 ve üstünde bir değere getir.

CTRL veya ALT GR tuşuna basılı iken mause nin tekerleği döndürülmüş ise küçülüyor veya büyüyor. bi dene.

@ground: sadece browser değil tüm bilgisayar öyleymiş :) (bkz: dejavu) (assert elleme bunarı gene yazacaklar)

BJK'nin maçı yarın akşam.
Star anlaşılan bu akşamı pas geçip yarın akşam 2 maç verecek:

19.30 CSKA Moskova – Beşiktaş
21.45 Manchester United – Wolfsburg

d-smart aldı bildiğim kadarıyla ş.ligi maçlarını.

<!--more--> gibi bir tag vardı bu işe yaramaz mı? reader dan okunacak miktarı belirleyebiliyosan more tag ıyla siteye alsan? pek mantıklı değil gibi... silmiyim belki bi açılım olur...

yok bi kısmını okusunlar, geri kalanı için blogu ziyaret etsinler istiyorum. bunu yapan çok blog gördüm de bide ben deniyim dedim.

internet explorerle açıyorum, gayet de güzel oluyor.

Msn'in içinde dosya --> ileti geçmişini görüntüle

O açması lazımdı ama bi dene istersen.

kalp

ya da kıç afedersin.

hangisi kalp mi kıç mı, yoksa daha farklı bir uzuv mu?

(bkz: #10902277)

o zaman kalp deyip iç huzuru yakalıyoruz sonunda.

evet kalp anlamına geliyor, ben de bir ecnebi chat odasında denk gelmiştim, sorduştum hemen kalp demişlerdi.

sözde kalp :D <3 x3 (L) hepsi aynı kapı

hamburga elendi. çeyrek final öncesi eleme. bülent korkmaz vardı t.direktör olarak. kewell defans çıkmıştı.

buradan bakabilirsin, golleri kim attı,ne bitti vs

tr.wikipedia.org

2 atıp 3 yemiştik hatta. bülent hocanın goden sonra geri yığılma politikası diyerek özetleyebiliriz. ondan önce de bordeaux'yü elemiştik. erkeklikle kadınlıkla ilgisi yok ki bunun hem. ben kadınım mesela.

adult bölümü olursa tutar.

genel içerikli forumlar bir boka yaramiyor artik. misal ben 2-3 sene önce southpark ile ilgili bir web sitesi acmistim cok ta tutmustu. Demek istedigim bir seyi ele alan bir forum acabilirsin. dizi olabilir, bir alet olabilir, bir karakter olabilir. Keyfine göre belirlersin.

kesinlikle anime ve manga içeriği olmalı.

"bizim de bir forumumuz olsun yahu" diyen bir veya bir kac kafadarin kurdugu (her gun onlarcasi kurulan ve kapatilan) herhangi bir sey yerine, iyi bildiginiz bir konuda komunite olusturacak bir vizyon ile yola cikarsaniz basarili olur kanaatindeyim.

avrupa sineması'yla ilgili bir şeyler olabilir.hatta olursa çok mutlu olurum ,bu konuda adam gibi bir foruma denk gelmedim çünkü.

forumda bir de herkese açık kısım ve herkese açık olmayan kısım olmalı. yani mesela avrupa filmleri üzerine olsun diyelim forum dragon1653'ün önerdiği gibi. bir elekten geçmiş üyeler o filmlerin rapid linklerini ulaşıyor olsun.

ben de basketbol ve nba diyeceğim. dediğim gibi bir sistem olursa ve ulaşabileceğim maçlar da ender maçlar olursa yabancı forumlarda 8723847 saat harcamak yerine direk bu foruma dadanırım..

Her türlü dizi manga anime film hakkında geyik olsun.tabi nası olsa animeler netten rahatlıkla iniyo download da olabilir..

(bkz: urban5) kapandı, onun boşluğunu doldurabilir misiniz bilmiyorum ama bir deneyin.
konusunu başlığında bulabilirsiniz.

trt diyorlardı bir ara ama şu an ne durumda bilmiyorum.

facebook'daki demirspor sayfasında trt1 olarak konuşuluyor kesin bir dille... net bir bilgi arayışım devam ediyor. zaten muhtemelen stadyumda olcam ben.

trt'nin sitesinden yayın akışına baktım, maça dair bir şey yoktu.

trt-1,2 ve 3'e baktım hemide.

adana demirspor'un ilk maçını çukurova tv isimli bir kuruluş verdi yanılmıyorsam. bu maçı da verebilitesi var. lakin yerel kanal. ne yapılır bilemem.

maçı canlı veren oldu mu?

yok olmamış.

www.vodafone.com.tr

ilk önce oraya baktım takdir edersiniz ki fakat gözlerim aylık internet ücretini göremedi. eğer gören varsa bana da söyler ise sevinirim.

ayrıca 2 senelik taahhüt ediyorsun. 1 senesini kredi kartından aylık aylık çekiyorlar, 12x75 = 900 liraya taksitle birşey almışsın gibi. ikinci sene faturanla birlikte geliyor.

who is going through? turu kim geçer manasında olsa gerek.

tam çevirisi "kim devam edecek?" kim kazanacak diyor yani.

erdil yaşaroğlu baya komik her zamanki gibi. twitter.com

kaansezyum
mserdark

twitter.com

twitter.com

umut sarıkaya'ya baktım az önce, karikatür ekleyip duruyor. bakın isterseniz.

twitter.com!/BenTekSizHepinz

Asıl numarası karbonat orada. Sert kristalize yapısı plağı söker ancak mineye de zarar verir. Çok zararı olacağını sanmıyorum yine de. Sık yapmamakta fayda var.

diş tozu gibi lekeleri alıyor sadece, beyazlatmıyor.

Sigara külü veya iyi yanmis odun külü. Sigara külü olursa izmarit ve küllükten uzak tutarak ayırmak lazım degılse kotu kokar... Baz ozellikli oldugu icin dislere zarar vermez, arkasından mutlaka dis macunu ile fırcalamalı ki daha etkili olsun.

diş hekimine gidip diş taşı ve leke temizliği yaptırmak en doğrusu.. kocakarı ilaçları niye yahu? leke diyip geçtiğiniz şey sağlığınızın bir parçası.


limon suyu pH'ı 2,3 , oldukça asidik yani. asitle minenin inorganik dokusunu çözdürüp ve onu 'yumuşak' ve savunmasız hale getirip bir güzel karbonat kristalleriyle ovmak hiç mantıklı bir hareket değil..

bakın, "yemeklerden sonra dişinizi fırçalayın" der ya diş hekimleri; onun aslı şudur "yemeklerden yarım saat sonra dişinizi fırçalayın."
çünkü yemekte aldığınız karbonhidratlar ve tüketilen asitli yiyecekler (yoğurt, ayran, kola, meyve suları.. vs) ağız ortamının pH'ını düşürürler ve oluşan asit diş minesinin mineral yapısını eritir. tükürük "tampon çözeltidir", yani kendi pHını olması gereken seviyeye getirebilir. minenin çözünen mineral yapısı pHın yükselmesiyle eski haline döner. ama bunun gerçekleşebilmesi için biraz zaman gerekir.

yani yemekten hemen sonra dişinizi fırçalarsanız mineral yapısının bir kısmını kaybeden dişlerinizi aşındırırsınız. yarım saat bekleyip fırçalamak en doğrusu.

şimdi reklamlarda bile "asit erozyonundan korunun" diyip duruyorlar..
siz limon karbonat ikilisiyle önce "erozyon" sonra "abrazyon" yapmış oluyorsunuz..

özetlersek,

götürüsü:
bir süre sonra koruyucu mine tabakası incelen diş sıcak soğuk tatlı ekşi gibi uyaranlarla hassasiyet yapar daha sonra da bol bol diş çürüğünüz olur.

getirisi:

yok.



ha bir de kül ne yahu?!

ek:
aşağıdaki linkte içtiğiniz meyve sularının pHını kuvvetli asit ve bazlarla karşılaştırıp asitlikleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. :
www.jackeden.com

yanlış maddeyi gönderdim az önce. doğrusu şu olacaktı:

a. Dört yıl ve daha fazla süreli fakülte akademi, yüksekokul ve enstitüleri bitirenler ile yurt dışı yüksek öğrenim kurumlarını bitirip dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim gördüklerine dair YÖK. Başkanlığınca denkliği onananların, iki ay içerisinde aşağıda yazılı belgelerle yerli veya ikametlerine en yakın askerlik şubesine müracaat ederek askerlik kararını aldırmaları gereklidir.

(1) Dilekçe, (As. Ş. Bşk.na hitaben) (Dilekçe örneği için Bkz.:EK-1)
(2) Diploma veya mezuniyet (Çıkış) belgesi aslı ve üç adet fotokopisi,
(3) Nüfus cüzdan aslı ve iki adet fotokopisi,
(4) 8 Adet vesikalık fotoğraf,

hayır düşmessin. ben altı ay sonra tecilimi yaptırmıştım.

ekim 31 e kadar bir şey olmaz, sonrasında yoklama kaçağı, 21 şubattan sonra bakaya olursun, yani sizin durumda bir sorun yok, rahat olun terslik çıkmaz.

2005-2006 gibi yaygınlaştı işte. sözlükten de bikaç kişi yaygın olarak kullanınca başkaları da her yerde yapılır oldu. bi de bunların orjini sdfjklsdfjkl'dir. dikkatli bakarsanız bi döngü var ahaha.

bence sempatik bi betimleme.

Yaşamın kaynağı sözlükmüş...

:-)) Arkadaş bunun kaynağı kesin olarak sözlük mözlük değildir zaten öyle kaynağı olacak bir şey de değil ki. Bu bir refleks ya hu. Çok komik bir şey olunca kişioğlu ne bok yiyeceğini bilemeyip, ne kadar güldüğünü anlatmak isteyince rastgele basıyor klavyeye.

rastgelelikten biraz uzaktir. Turkiyede internetin ilk yillarinda boyle bir gulus stili yoktu, bir zamandan sonra insanlar boyle gulmeye basladi. Lokal bir olgu yani, ecnebilere yapinca anlam veremiyorlar ornegin.

(bkz: asdgfad diye gulup karsidakinin anlayacagini ummak)

mizah dergilerinden türeme diye hatırlıyorum

irc kökenlidir. ilk kez 90 91'de yaygın kullanılmaya başladı, Türkler tarafından kullanılır, el oğluna yazarsanız huh falan der. sağ elin rastgele basımında yüksek olasılıklı bir çıktı kombinasyonudur.

yıllardır vardır bence ama iğrenç olduğu kesin, ahaha, muhaha, zuhaha daha sevimli bence.

sdfjsdljkfs öte yandan 10 parmak klavye kullanmanın işaretcisidir. 2-3-5 parmağı ile yazanlar pek yanaşmaz bu harf öbeğine.

www.eksiduyuru.com buradan aldin degil mi?
bu yazarla sizi bulusturup kavga ettirtecem sdfjsdljkfs

atillaatalay.blogspot.com

masadabosbardaklar.blogspot.com

ben bi ara tavla oynuodum play65 te. değişik milletten insanlarla hem tavla oynayıp hem de geik yapabiliodunuz. israilliler çok pis oynuyo yanlız.

tycoon online vardı benim oynadığım. popmundo'ya sarınca bıraktım ama.

flash oyunları oynuyorum deli gibi. bitmek de bilmiyorlar=)

www.friv.com
www.crazymonkeygames.com
www.mousebreaker.com (burada bir futbol oyunu var hem zor hem hoş=)
hatta bu: www.mousebreaker.com


flash dışında da sorduğunu şöyle bir şey galiba: www.ijji.com

www.ikariam.net

epsilon serverine gelirsen mesaj at yarrdımcı oluruz

wessago ordaki adım

www.ogame.com.tr - uzay gemileri savaş
www.bitefight.net - kurtadam , vampir
www.kingsage.net - eski zaman savaşları
www.goalunited.org - bu menajerlik gibi
www.ikariam.net - romalı filan
www.travian.com.tr - galyalılar - romalılar
www.tanoth.net - burdada bi savaşçın var gelişiyor
-------------------

www.realmsofmayhem.com var. Hükümdarlar diyede biliniyor. Tur sistemi var. Bilgisayar başında bekleme derdinden kurtuluyorsun.

o kadar amatör bi kod yazdım ki buraya yazmaya utandım. mesaj ile gönderiyorum. belki bi fikir verir değiştirirsin biraz :)

şimdi pay zaten paydadan büyükse normal işlem yapılır

8/2 = 4 mesela

gailba payda paydan büyük olursa diyecektin. o zaman 2 / 8 diyelim

2'de 8 kaç tane var ? 0 tane o zaman bölüm'e 0 yazıyoruz. 8 kere 0 0 olacağından 2'nin altına 0 yazıyoruz.

2 den 0 çıkarsa 2 kalacaktır. sonra 2'nin yanına bir 0 koyuyoruz , 20 oluyor 20 yi 8 e bölüyoruz 2 oluyor yani elimize 0,2 gibi bir değer çıkıyor. devam ederek küsüratı değiştirebiliriz tabi.

bölüme "0," yazarsın, payın sonuna da bir sıfır eklersin. normal bölmeye devam edersin. ne zaman ki pay paydadan küçük kalır yine o zaman bölüme bir sıfır daha ilave ederken paya da bir sıfır eklersin, öyle bölmeye devam edersin. emin olamazsan da bölüm ile paydayı çarparsın sonucu kontrol edersin.

bide iki basamaklılar için örnek alabilir miyim?

40 / 90 olsun.

40 ta 90 olmadığından bölüme 0 yazıyoruz.

0 kere 90 = 0 olduğundan 40'ın altına 0 yazıyoruz.

40'tan 0 çıkarsa 40 kalır.

40'ın yanına bir 0 atıyoruz , 400 oluyor. bölüme yazdığımız 0'ın yanına virgül atıyoruz.

400 te 90 , 4 kere. 0,4 oluyor bölüm.

4 kere 90 = 360. 400'den 360 çıkıyor 40 kalıyor.

40'a bir 0 atarak uzatabiliriz, aynı şekilde devam edecektir.

iki basamaklılar için bir fark yok, aynı şekilde yapılıyor. 12/60'ı düşün mesela, "0," ile başlıyorsun, paya da bir sıfır ilave ediyorsun oluyor 120/60. e bu da eşittir 2, o zaman da cevap 0,2 oluyor.

pay paydadan büyük olana kadar payın sağına sıfır koyun. sonra normal bölme işlemi yapın. çıkan sonuçtaki virgülü (virgül yoksa, tam bölünmüşse en sağdan başlayarak) koyduğunuz sıfır sayısı kadar sola soğru sayın, oraya virgün koyun.

örnek: 3/400

3'ün yanına üç tane sıfır koyun 3000/400 olsun. böldünüz ne çıktı? 7,5

üç tane sıfır koymuştuk, virgülü üç basamak sola kaydıralım. ne oldu? 0,0075

bu kadar.

www.imdb.com

belki yardımcı olur.

şarkının orijinali
Devotchka - How it ends
filmin başında çalan da bu parçanın film için yapılmış enstrümantal versiyonu.
soundrack albümünde bulursunuz

zannetmiyorum. çünkü wordpress'te de yoktur o. bütün neti tarayıp yazıyı bulabilen bir eklenti yazsalardı bunu arama sitesi olarak pazarlarlardı. wordpress eklentisinin linki var mı?

Dedigin eklenti var mi yok mu bilemem ama soyle bir site var. Ise de yariyor hani

www.copyscape.com

copy alerts imiş wordpress eklentisi olan.
şöyle söyliyeyim; kullanmadım, çalışma prensibini de bilmiyorum ama wordpress'teki sayfasında gördüğüm kadarıyla pek rağbet edilmemiş. genelde bu tip şeyler eğer iyi sonuç veriyorsa delicious üzerinden pek çok kullanıcıya ulaşırlar. bunda öyle bir şey yok, demek ki o kadar sağlıklı çalışmıyor yargısına varabiliyorum. wordpress'te olup ta, sağlıksız ve rağbet görmeyen bir eklentinin blogger'da hiç olmayacağını tahminini yürütüyorum.

inşallah bulursun da, zor görünüyor.

fanfan

www.imdb.com

antalyaya girerken bu yazıyı koca koca puntolu harflerle görebilirsin kepez beleni tarafında.

yanlış olsa sanırım her gün en az 100.000 kişi görüp boyun eğmezdi. tabi bu saçma bir mantık. her gün nelere boyun eğmiyoruz ki. hadi yoldaşlar baş kaldıralım. Devrim :) pis gaza geldim.

(bkz: şüphesiz ki antalya dünyanın en güzel şehridir)

www.antalya.gov.tr
bu adreste tak diye çıkar.

@meraklı
sonuçta "atam izindeyiz" atatürk imzalı afişler gördü bu memleket. bide zaten valiliğin internet sitesinde gördüm ilk defa.

@ermanen
verdiğin bakınızı biliyorum, hiçbir açıklayıcı bilgi yok.

Atatürk'e ait değil ama doğru bir önerme:)

koskoca pankartla "türk şoförü en asil duygunun insanıdır" k. atatürk yazmışlardı zamanında. biraz da kuran cümlelerine benzemiş. "şüphesiz ki allah..." :)

ya millet okan bayulgen'e cemkirdi biraz.
"su istiyoruz, sigara istiyoruz, tuvalete gitmek lazim" falan seklinde. okan bayulgen de insanlarla muhabbet edince bu konu uzerine millet gaz aldi sanirim. bir kac arkadasi sahneye cikarip sonra da tuvalete gonderdi bayulgen ahah. sonra da ara verildi iste.

rectoa bunu daha once de sormustun, begenmedin mi ordaki tavsiyeleri?

en.wikipedia.org

@ermanen

sordum hatta sen de cevap vermiştin galiba da bir-iki tane daha bulsam iyi olacak. yine şansımı deneyeyim dedim. daha profesyonelce oyunlar arıyorum aslında. var mı yok mu bilmiyorum ama deniyorum.

MadTV vardi klasik, abandonware sitelerinde bulunuyor.

tabi ki yann tiersen ve j'y suis jamais alle.

öncesinde jeneriğin aktığı dış sesin olmadığı yeri soruyorsanız la dispute.

bu filmin soundtrack'inin hepsini dinlemenizi tavsiye ederim. müthiş.

arattım adresini ve buldum. belediye evlerinde bulunuyormuş. itimat dolmuşları var. önünde belediye evleri yazanlara atladın mı şoförede çıtlattın mı seni yakınında bir yerinde bırakır. ya da mavi büyük otobüsler var. numarası 3/A olanlar yani belediye evlerine gidenlerden birine bin. 10 dakikada bir geçiyor zaten.

sabancı anadolu teknik lisesinden biraz yukarı yürüyüp kuyumcular çarşısının yanındaki duraklardan rahatlıkla binebilirsin. yaklaşık 30- 35 dakika sürer. hadi hayırlı yolculuklar.

images.teamtalk.com

eleman yakalanmış burda ama diğerlerinin ellerini bıraktırmaya uğraşıyomuş gibi geldi bana.

maydanoz olayım.

bi video vardı. gol atan futbolcu tribüne koşarken bir arkadaşı zıplayarak üstüne atlamak istiyordu da koşan eleman fake atıyordu, zıplayan boşta kalıp yere yapışıyordu. tek geçerim onu.

hakan sukur'un buyuk bi avrupa macinda gol attiktan sonra eliyle arkadaslarina dur isareti yapmisligi var ama hangi mac bilemedim. youtube da hakan in avrupa gollerine bakip bulunabilir ve screenshot alinabilir.

d.yimg.com

images.teamtalk.com

nihat'ın villareal'deki herhangi bir golünü bulun :) önce kendi seviniyor, ondan sonra arkadaşlarının sevinmesine izin veriyor :)

(git: 62653)

"duyurunun serverlari amerikada, amerikada yaz saati basladi. Ondan :)
compumaster [ek$i sözlük yazari]"

istihbaratçılar sorgular genelde. ne işsin sen? suikastmı yapacaktın haşmetli devletlumuza vs. gibi.

sebep protesto değildir.bir güvenlik önlemi olarak etkisiz hale getirilir.potansiyel olarak tehlikeli addedilir.sorgulandıktan sonra da serbest bırakılır.

kısa bir gozaltı suresi ardır.Cok muhimm bi olay gelmez basına ama korumalar tarafından biraz tartaklanır,Emniyette Toplum huzurunu bozmak adı altında bi suctan dolayı ifade verir 50-60 tl civarinda bir ceza oder.Ama işin içinde sadece protesto amaclı bi kaç cümle varsa gecerlidir bunlar.
p.S:Bazen istisnalar olabilir :)

benim bildiğim "toplum huzurunu bozma" sebebiyle gözaltına alınıyorlar.

polisin kimseye hesap verme zorunluluğu olmadığından pek dert olmuyor. nasıl olsa kılıfına uyduruyorlar.

eğer işin içinde ufak da olsa bi küfür, hakaret falan varsa,
devlet büyüğüne hakaret suçlamasıyla göz altına alabilirler.

gerçekçi bir yaklaşımla;

"toplum huzurunu bozmak" ile "anayasal düzeni bozmak amaçlı örgüt üyesi olmak" arası geniş bir yelpazede suçlanabilir.

mesela diyarbakır veya tunceli doğumlu biri hiç de 50-60 tl ceza ve "mühim olmayan olaylar"la kurtulamaz. karakoldaki polisler tipini bile beğenmediyse karakolda bir süre dayak yer. eğer ölmezse kendine gelince tekrar dayak yer. sonra yollar 3'e ayrılır:

1- hala ölmediyse ve şanslıysa savcılığa götürülür.
2- hala ölmediyse ve şansızsa bir kaç gün daha dayak yeyip savcılığa öyle götürülür.
3- dayak sırasında ölür. "sandalyeden düştü", "başını duvara vura vura kendini öldürdü", "kemeriyle kendini sandalyeye astı" vb ölüm raporlarıyla ailesine teslim edilir.l

www.google.com.tr

function gununSozu() {
var sozler=new Array("naber","hehe","meh","boyle gider bu");
var random=Math.round((sozler.length-1)*Math.random());
return sozler[random];
}

kullanacagin fonksiyon bu. array icine istedigin seyleri yaz tirnak icinde olacak sekilde teker teker.

<q id="gununSozu"></q> gibi bir elementin olsun, ister sayfa icinde script cagir, istersen <body> tag'inin onload'una yaz. soyle:

<body onload="document.getElementById('gununSozu').innerHTML = gununSozu();">

ya da

<script>
document.getElementById('gununSozu').innerHTML = gununSozu();
</script>

seklinde.

bu kadar.

google'da "günün sözü javascript" diye aratıldığında her sitede aynı olan bir kod var, sanırım o her sayfa yenilemede değişiyormuş.

wikipedia'da uzun uzun yazmışlar;

en.wikipedia.org

valentine's day hiçbir zaman kapitalist sistemin çarklarına hizmet etmedi zaten. kapitalizm valentine's day'i sömürdü. tam tersi yani. radioheadbanger iki senedir çok güzel açıklıyor aslında;

(bkz: sevgililer gunu/@radioheadbanger)

en.wikipedia.org
"Names" kisminda aciklamis biraz

yani daha once zevk yumrulari diyormus ingilizler, sonra turk tatlisi oldugunu belli etmek icin bu isim cikmis, ama lokum kelimesi de ingilizceye gecmis haliyle...

bir de Turkish sadece Turkce anlamina gelmiyor, Turkiye'ye ozgu veya Turklere ait anlami da var.

orada "Türk usülü zevk veren şey" gibi bir anlam var.

onu bizimkiler öyle kalıplaştırmış diye biliyorum.. tatlı yemenin verdiği haz ve lokumun da türk tatlısı olmasından beri gelen bir deyiştir bence.

türk usulü zevk kaynağı :D

rectoa@
madem öyle, "Türk Lokumu"'nu ingilizceye çevirerek söyleyin, biz de artık "Turkish Delight" demeyelim.

winsome, iyi de ben "zibidiler niye böyle kullanıyor!!!1" demedim ki, merak ettim.

ha bana kalsa "osman" der çıkarım işin içinden.

büyük ihtimalle css içindedir onlar html değil de... firefoxa firebug kurup, açıp, sayfada yazının üzerine gelince onu render ettiren kodun html ve css'de nerede olduklarını görüp live olarak değiştirme imkanın mevcut.

neden kodla yapıyosunuz ki ayarlardan kodunu yazarak yapabiliyosunuz/ yada ben yanlş anladım :S

html'yi düzenle'den renk kodlarını buldum firebug yardımıyla, ordan ayarladım sağolun.

zannetmiyorum 1 bardaktan birşey olacağını. sigara içiyor musunuz sigara?

sigara içmiyorum, günde 1 bardak kola var sadece. ama dediğim gibi her gün içiyorum.

kola diş minesini aşındırdığı için sarartıcı etkisi olmaz. aksine beyazlatır. bence çay ve kahveden şüphelenmelisiniz.

kahve hiç içmem. çay da sadece kahvaltılarda, yani günde bir defa o da. kolanın böyle bir özelliği yok yani, gönül rahatlığıyla içebilir miyim nedir?

zararı yok demedim. diş minesini aşındırıyor sonuçta. benim söylediğim sararması üzerine olan etkisiydi.

"Bir bardak kola bile diş düşmanı
Araştırmayı, İngiliz Diş Hekimleri Birliği yaptı. Genç yaşlarda meydana gelen diş çürümelerinin en önemli nedeni, tüketilen kola ve türevi içeceklerden kaynaklanıyor. Bir bardak kola bile riski artırıyor.

İngiliz Diş Hekimleri Birliği tarafından yapılan araştırmaya göre genç yaşlarda meydana gelen diş çürümelerinin en önemli nedenlerinden biri yaygın olarak tüketilen kola ve türevi içecekler...

Günde dört bardak gazlı içecek tüketmenin dişlerdeki bozulma riskini 12 yaş grubunda yüzde 252 oranında artırdığını da belirten Diş Hekimleri Birliği uzmanları, bu oranın 14 yaş grubundaysa yüzde 513'lük artış olarak ortaya çıktığını bildirdi. Yaklaşık 1000 çocuk üzerinde yapılan araştırmanın, 12 yaş grubundakilerin üçte ikisinin, 14 yaş grubundakilerinse yüzde 92'sinin gazlı içecek tükettiğini gösterdiğini bildirdi.

Her iki yaş grubundaki çocukların yüzde 40'ından fazlısının günde üç veya daha fazla bardak gazlı içecek tükettiğini gösteren araştırma, bu alışkanlığın sürmesi halinde toplumun "sağlıksız ağızlı bireylerden oluşmasının kaçınılmaz" olduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlar, günde bir bardak gazlı içeceğin bile diş çürümesi riskini ciddi biçimde artırdığını vurguladı."
kaynak :(bkz: http://www.uzunhayat.com/saglik/bir-bardak-kola-bile-dis-dusmani.html)

ayrıca (bkz: http://news.softpedia.com/news/Cola-Destroys-Your-Teeth-50000.shtml)

kola zararlıdır, tamam, ama bir bardakla zararı olacağını sanmam.

acaba başka bir rahatsızlık olabilir mi?

peki dişlerinizi fırçalayınca değişiyor mu? koladan sonra dişlerinizi bi iyice fırçalayın bakalım.

@gerda verdiğin linkleri olduğu gibi kopyala. bkz. verdiğin için sözlüğe gidiyor ve açılmıyor.

pipet çok mu bozar kola zevkini mesela? öyle olunca dişlere değmiyo; zarar da vermiyo dolayısıyla. ama ben ağzımda fıtı fıtı döndürüyim kolayı yoksa tadını almam, alamam.. diyosan olmaz tabi.

Kolayı pipetle iç direk miden zarar görsün.

(git: 47844)
(git: 25475)

büyük I ile l karışabiliyo bazı fontlarda ondan yapıyolar

ı-l karışımından olacağını sanmıyorum. "Ilıcaklı" derken gayet de belli oluyor hangisi ne diye.

duyuru'da bunu soLfej nickli biri yapıyordu yanlış hatırlamıyorsam. sorulardan birinde "canım böyle yapmak istiyor" demişti diye hatırlıyorum. yani olay tamamen tercih meselesi. facebook'ta lise grupları falan var oradakiler yazıyor böyle. oradan kalma bir alışkanlık olabilir.

soLfej nickli üstün kişilik yine bugün duyurlara yazdığı cevaplarda malum harfi büyük yazmış.
valla hafif bir mide bulantısı yarattı sabah sabah.

çok ciddiyim.

evet solfej yapıyor. soruyu ekledikten bikaç dakika sonra geldi, saydırdı bayağı bir. sinirlenmiş insanlar niye sorup duruyor diye. merak ediyorum kardeşim, garip geldi sorduk işte.

abi şurda kardeş kardeş geçiniyoruz. bu benim için yıllar öncesinden gelen bir parça. sadece bu kadar. hani ben rectoa'nın özelliklerini öğrenirim ya konuşup tanıştıkça. işte benim de özelliklerimden. keşke duyuruda da sözlüklerde ki gibi küçük harf dönüşse de şu sıkıntı olmasa. neyse verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.

konuşamadım bile bak yarım yarım oldu hep cümleler.

24 aralık-5 ocak tarihi arası ortaöğretim-önlisans yerleştirme tarihi. belki onunla karıştırmıştır.

düzeltme sonrası: ilk kpds olarak okumuşum :)onun cevabını vermişim

ama www.osym.gov.tr buradan bakabilirsin.

aslinda yine kisiden kisiye, kisilerin dusunce yapisina, ruh anatomisine ve hayatin sekillendirdigi karakteristik ozelliklere gore degisecek bir durum bu

bazi kisiler zamanla bu kivama gelir ki takmaman gereken bircok insanla muhattap olduktan sonra olur genelde, artik gina gelir ve insanlari kafaya takmaktan bikarsin, uzerinden bir yuk kalkar, oh be dersin, yeter, desdur, brrrrr

ama sen istedikten sonra su andan itibaren de oyle olabilirsin, bunu hizlandirma yontemi istiyorsan bu durumu gorsel birseyle bagdastirabilirsin, yani insanlari takmamak ile mutlu oldugun bir anin fotografini bagdastirabilirsin mesela, boyle bir durumla karsilastiginda aslinda o anda mutlu olman gerektigini beyin hucrelerine ve hatt genlerine islemis olursun

yardimci olmusumdur umarim, oh be ya ne yazmisim ben...

merhaba rectoa;
öncelikle ben de insanların tavırlarına bazen çok fazla takan biriyim. esasında çok kişiyi bozmuş, çok kişiyi ağlatmışımdır. damarıma gerçekten bastılarsa otobüs şöferlerinden tut da kamu görevlilerine kadar. insanları kırmamak için kendimi kırarım çoğunlukla. ama baktım insanların yaptıklarını çok konuşmaya başlamışım, o zaman benim için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. en son biri 10 diğeri 9 yıllık, beni duygusal olarak sömüren 2 arkadaşımla ilişkimi kestim. bunlar 2 günde bir görüştüğüm, hergün msn de vs. konuştuğum insanlar. kendime bu kadar herşeyi alttan aldığım için kızdım. bir olay olduğunda insanları eğer haketmeyecek insanlarsa kırmamak için alttan almamaya başladım. br insan benim zıt olduğum istemediğim birşey mi yaptı ? ben onun damarına daha çok bastım. ağzının payını verdim. bir olay karşısında memnuniyetsizsen susma. tepkini koy. sonra bunlar içinde birikiyor. niye öyle demedin ? yapmadın derken daha çok yıpranırsın. mimiklerinle belli et hiç yapamıyorsan tepkini. zaten iş hayatında biriyse kafana en son takacağın kişiler onlar olsun. kişi patron değilse, sana karşı ters konuşan, boş konuşan insana "seni dinlemek istemiyorum, burası işyeri. o yüzden sana karşı şimdi susuyorum. ama ben dışarıda böyle değilim. dışarıda olsa tepkim daha farklı olurdu dersin. ayrıca mutlaka bir hobi edin. bunları gerçekleştirmek için uğraş. kendini dünyadan insanlardan soyutlayacak, desarj olacağın, çok seveceğin, iş dışında yapabileceğin bir uğraş mutlaka vardır. onlarla uğraşmaya çalış. bir sporla ilgilen. uzakdoğu sporlarını öneririm. geleneksel sanatlarla ilgilenebilirsin misal.

Şimdi aşırı duyarlı bir kişiysen şayet, tikine bile sakmamayı tamamen asla yapamazsın. ben mesela belli kişilerin eleştiri ve fikirlerine aşırı değer verdiğimden çok etkileniyordum eskiden. bunu yakın bulduklarıma anlattım, daha az kırıcı olacak şekilde yapmaya dikkat ediyor bazıları. dikka etmeyenleri benim hislerime değer vermeyenler olarak nitelendirip yakın iletişimi kesiyorum genelde. ama ne bileyim rastgele biri (ortak ders alan alakasız insan mesela) üff saçın çok kötü (evet saçımı sevmiyorum genelde itiraftır) falan gibi laf sokarsa (neden yapar bunu insanlar? ama nedeeeen? onlara ne püff) içimden çarpma yapmaya başlıyorum taa ki sinirim/sıkıntım/üzüntüm geçene kadar. sallamamış olmuyorum tabi ama sonuçta o anı kurtarıyorum tepkimi belli etmiyorum.

bir de cidden vurdumduymazlar var tabi. öküzün en önde gidenleri. onlar zaten genelde yıkıcı eleştiriler, laf çakmalarla falan gelenler. onları da etkilemek mümkün değil çok ağır konuşup belden aşağı vurmadan. o da olmuyor. ben yapamıyorum.

cevap olmadı di mi bu? puff..

özgüvenle alakalı ama tam olarak da değil; muhtemelen eleştrilerin çok koyduğu kadar, takdirler de bulutların üstüne çıkartıyordur seni. buradaki mevzu çok "onay bağımlı" bir anlayış yürütmen. onun yerine dışsal onay ve tenkitlere karşı biraz duyarsızlaşırken, örn en kötü durum senaryolarını hayal edersin veya yaratırsın, bir yandan da içeride kendi realiteni yaratıp, düşüncelerinin önemi bağlamında da en önemli referansı kendinden alacağına ikna olmalısın.
bu çok yaygın bir problem, özellikle türkiye gibi mahalle baskısının, başkası ne derciliğin muazzam işlediği bir toplumda, annelerimiz babalarımız da öyle insanlarken, bizleri daha farklı yetiştiremiyorlar ne yazık, bizler de sürekli onay arayan, bağımlı insanlar oluyoruz.
mesele işte dışarıdan alacağın zarar veya faydayı realize etmen. örneğin şu ortamda çok fena aşağılansan, reddedilsen vs vs. en kötü ne olabilir, bunu düşünmen, buna karşı hislerini biraz sönümlendirmen, gerçekte o kadar da siklenecek birşey olmadığı farketmen ... gibi.
örnekleri vs. çok ama uzatmayayım, kendine diyeceğin şu "her insan kendinin annesi babasıdır, kimseden ne alacak faydam ne görecek zararım yok, kendi yağımda kavrulurum, diğer insanlarn görüşlerine de önem veriyorum, ve hayatımda benim için en önemli en saygı duyduğum insan kendimim"
işte bir döngüye girer bu sayede öz değerini de gözünde yükseltirsen siklememe gücüne erişirsin.

her insan takar aslında bu tür şeylere. kimisi dışarı yansıtmamasını bilir o kadar. hele ben mesela feci yansıtırım dışarı. hele bana kötü bir davranış yapılsın, gider yani o gün benim moral. empati kura kura bu hale geldik sanırım.

bu "ben de" tarzı bir girişten sonra cevaba geçelim. rectoa'cım bir kere kendi bildiğinden şaşmayacaksın. başkaları hep kendi bildiklerini sana okutmaya çalışır. sonradan çok sıkıntı çekmemek için kendi bildiğinden şaşma derim. hem bak gelişir gibi olmuşsun zaten bu konuda. eminim zamanla hiç iplememeye başlarsın kötü davranışları. en zayıf noktasıyla dakikalarca dalga geçildiği halde babacan bir tavırla gülen ve hemen dalga geçen kişiyle geyik muhabbetine başlayan insanlar tanıyorum. onlar gibi olmak apayrı bir mevzu olsa bile, başkalarının dediğinden çok kendi dediğini dinlersen başkalarını takmayacaksındır muhtemelen (cümleye gel). insan özgüvenini kolay kolay kuramıyor. bir o kadar da kolay yıkılıyor bu özgüven denen nane. iki saattir konuşuyorum ama boş konuşuyorum farkındayım.

en ayrıca, dostum seviliyorsun sen be :)

herkes uzun uzun yazmış kısa ve öz yazayım bende.Hiçbirşeyin sonrasını düşünme bence bu kadar.
ee nede olsa "sonun düşünen kahraman olmaz" dimi meamati..:D

En azından yalnız olmadıgını bil ,belki güç verir.Bazı insanlar bu takmama işini iyi beceriyorlar .Özellikle de en nefret ettiğim soz halıne geldi 'boşver ya ,takma'.Acıkcası bu takmama işi Allah tarafından verilen bir hediye diye dusunuyorum.Ben hayatım boyunca takmayan bir insan olamayacagımı kabullendiğimde daha bir rahatladım sanki.

otis redding miydi sanki o?

bu gönderilen word dosyasının içine saat ekleniyor. bu word den kaynaklanan bir özellik. yazdığın metne tarih saat ekleyebiliyorsun. dolayısıyla da ne zaman açılırsa word belgesi, o anın saatini ve dakikasını yazıyor.

bu kadar basit :)

ebekulak var ama bilemedim ki tarzınıza uyar mı?

atilla atalay ın öyküsü olan ebekulak tan bahsediyorsunuz sanırım. evet, o tarzda bişeyler arıyorum.fikir vermesi açısından link verelim, 9. entry e bakın lütfen;

www.itusozluk.com

hayal et (ciddiyim).

ben olduğuna dair hayaller kuruyorum. 1 sene sonrasının planını dahi yapmışlığım var bu şekilde. ha oldu mu? hayır! ama olacağına inanırsan ve hayal edersen sabrediyorsun.
bir de her şeyin hayırlısı sözüne dha çok inanmaya başladım. ya yaşlanıyorum harbiden, ya da hakikaten söz doğru.. ;)

sonunu hiç düşünmüyorum. şimdiye kadar merakla sonucunu beklediğin, sonucu duyup da çok sevindiğin veya üzüldüğün bi olayı düşün. aradan bir iki yıl geçince hatırlamıyorsun bile. "şu yalan dünyada merak etmeye değer mi yaf" şeklinde düşünüp, ruhsuzca başka olaylara yöneliyorum.

ama zamanla hayata karşı isteksizlik yaratabiliyor. kısa vadede iyi ama.
hepimiz zaten bi gün ölücez..

çaylaklıktan yazarlığa geçme süreci, iyi bir eğitimdir diye düşünüyorum

olaya farklı bir açıdan yaklaşacağım baştan söylim. (burası sözlük olduğu için belirtme ihtiyacı hissettim) ancak benim yöntemlerimden biri budur.

bir gün birisi hz. muhammed (s.a.v)'e niçin hz. ali'yi çok sevdiğini sorar.hz. muhammed (s.a.v.) de orada bulunanlara şu soruyu yöneltir:
-birisi yaptığınız iyiliğe kötülükle karşılık verse ne yaparsınız?
bulunanlar:
-iyilik yaparız. demişler.hz. muhammed (s.a.v.) tekrar aynı soruyu yöneltmiş.bu sefer çoğu "yine iyilik yaparız." cevabını vermişler.hz. muhammed (s.a.v.) aynı soruyu birkaç kez daha sormuş.her soruşunda "yine iyilik yaparız." cevabını verenlerin sayısı giderek azalmış ve en sonunda kimse "iyilik yaparız." diyememiş.daha sonra hz. muhammed (s.a.v.) hz. ali'yi (a.s.) çağırtmış. ona da aynı soruyu bir çok defa yöneltmiş ve her seferinde "yine iyilik yaparım." cevabını almış.bunun üzerine hz. muhammed (s.a.v.) bu yüzden hz. ali'yi (a.s.) çok sevdiğini söylemiş.

eğer inançlı biriyseniz benim gibi sizde olayı düşünün her seferinde.
sabretmek her babayiğidin harcı değildir. sabretmek peygamberimizin sevgisine mazhar olmaktır.

umut işkenceyi uzatır derler.umut etmeyin.olmamış sayın.olursa ne âlâ..

kanımca gerçek olmayacak birşey yoktur, sorun bizlerin buna nasıl hazırlandığı ve gerçek olduğunda ne kadar olgunlukla karşılayacağımızdır. laf olsun diye demiyorum ama esas olay inanmaktır.

mesela bir isteğimin olması için hem onu düşünür, hem de gerçekleşmesi için çalışırım.
iş bulmak mı istiyorum? gereken malzemeler; yaptıklarımın envanterini çıkarmak, yapabileceklerimi keşfetmek, cv hazırlamak, iş aramak, görüşme koparmak, kendimi en iyi şekilde ifade etmek. sonuçta kalıbım hazır ve işi bulmuş olurum. bulamazsam hazırlıklarımda eksik yanlar vardır demektir, onları kapatır ve devam ederim.

sen sadece inan, inancına göre karar ver, yolunu çiz. zaman sana yardımcı olacaktır. geçsin diye sabretmek yerine, her an olabilir diye hazırlanmaya bak :)

(burda hep ben ben dediğime bakma, maksat peşin savunma. yanlışsın diyene; "hayır, bu benim" demek için :))

(bkz: sevgiliye öyküler)

hikaye ve mesal kelimelerini deneyip öykü kelimesini unutan kendimi kınıyorum. teşekkürler shi aila.

2- Bantlar filan var ama kesin çözüm değildi diye hatırlıyorum. Aklımda birkaç bir şey daha var da yalan yanlış yönlendirme olmasın diye söylemek istemiyorum.

peeling yapan ürünler var örneğin clinique seven day scrub. ben her gün kullanmadım, ara sıra kullanıyorum işe yarıyor hafiften. her gün kullanılsa daha iyi olur herhalde.

bir de siyah nokta çubugu mu ne varmış, ameliyat aleti gibi bir şey, onunla çıkıyormuş siyah noktalar, sıkmaktan iyiymiş.

son olarak, siyah noktaları vakumlayan bir alet aldım ben tchibodan, güçlüce vakumladığı halde çıkaramıyor siyah noktaları bir türlü. başkasında işe yarar belki. (adı porecleanser)

bantların ve buna özel üretilen losyonların işe yaramadığını hatta daha fazla arttırdığını ben de duymuştum. sanırım en iyisi düzenli olarak bitkisel bir sabunla (şu eczanelerde satılan) yüzü yıkamak..

1- indirdiğiniz 8.0.2 patch muhtemelen bir rar dosyayıdır ve rar dosyasının içerisinde biri txt diğeri exe olan iki dosya olmalıdır.(umarım doğru hatırlıyorumdur) exe'yi çalıştırın. gelen pencerede update seçeneğini göreceksiniz sağ altlardadır muhtemelen. ona tıklamadan önce, football manager 2008'in exe dosyasını göstermeniz gerekiyor. browse'ye tıklayın, oyunu yüklediğiniz (örneğin: c/programfiles/sports interactive/fm2008 ya da d/program files/sports interactive/football manager2008) klasörü açıp fm2008.exe'yi seçip tamam deyin ve "update"e tıklayın. gerisini kendisi yapacaktır.

2- yüzünüzü sıcak suyun buharına 5-10 dk. kadar tutup (ellerinizin temiz olduğundan emin olduktan sonra) siyah noktaları çıkartabilirsiniz. sonra tekrar ellerinizi yıkayın, yüzünüzü de üzerinde "komedojenik değildir" ibaresi bulunan bir sabunla yıkayın (mesela neutrogena'nın böyle sabunları var).

AÖF'den/kayit bürolarindan aliyor serefsizler.

e peki yasal mı bu lavukluk? Aöf'ü şikayet etsem ne sonuç alırım? bir de kime şikayet edilecek tabii?

yasal değil ama ispat edilemez. aynı şekilde okullardan da öğrenci listeleri sağlanıyor ve sbs, öss öğrenciler ve tabi beraberinde aileleri rahatsız ediliyor. devlet buna bi' şey yapması lazım.

3d maç motoru var

arayı uzun tutmamak, takip etmek lazım.
adamlar bu saatten sonra ne yapsa oynayacağımız için, bence alın. yenilikler hakkında football manager 2009'a bakabilirsiniz.

(bkz: new star soccer 4 )

en azından koleksiyonda ki yerini almış olur. =)