Ekşi Duyuru

Ulus posta caddesindeki elektronikcilerde

Terminalden kent meydanina giden yolda oto rapor'u kullanmıştım. Kefilim diyemem ama bendeki intibalari iyi. İşlerinde hassas olduklarını düşünüyorum

Tarcanlar
Osmangazi ve Nilüfer diye iki şubeleri var

Aşağıdaki video'da anlatılan konular benim çok ilgimi çekmişti.
Kahramanlık, savaş hikayeleri ve döneminin diğer güç odakları ile mücadeleri değerlendirilebilir.

www.youtube.com

ilk çocuk müslüman olması hep etkileyicidir. bu olayın peygamber üzerindeki etkisi de önemli. onu ilerde damadı yapıyor çünkü peygamber. zamanında verdiği destek sonrası, kızını emanet edebilecek kadar çok güven duyuyor ona. ikisinin arasında hep bir ahdi vefa ilişkisi var.

eğer süre fazlaysa, cemel olayı diye bilinen, Hz Ayşe ile aralarındaki tartışmaya ve savaşa da oradan bakardım. peygamber varken en sevdiği eşi ve en güvendiği kişi, onun yokluğunda ilişkilerini yürütemiyorlar.

ben olsam bu aşağıdaki hikaye üzerinden giderim.


Ey Resulullah!
Neden herkesten çok Ali' yi seversin?

... Efendimiz s.a.v.:

Neden çok sevdiğimi anlatayım mı?

-Anlat derler.Efendimiz s.a.v.sorar:
... -Sizlere sormak isterim; birisi size kötülük yapsa ne yaparsınız?
-İyilik yaparız efendim derler...
-Yine kötülük yaparsa?
-Yine iyilik yaparız.
-Soruyu tekrar eder;
Yine kötülüğüne devam ederse? Cevap verirler:
-Düşünürüz Ya Resulallah derler.
Peygamber:
-Çağırın Ali'yi diye buyurur. Hz. Ali gelir, Peygamber Hz. Ali' ye sorar;
-Ya Ali! birisi sana kötülük yaparsa sen ne yaparsın?
Cevap verir;
İyilik yaparım, der. 7 kez tekrar eder. Hz. Ali 7 kez "iyilik yaparım" der. Son defa sorunca da o iyilikler şahı şu mükemmel cevabı verir;
-Ya Resulullah! Kötülük yapan kötülüğünden usanmıyorsa, ben iyilik yapmaktan niye usanayım ki...! der.

Efendimiz s.a.v. soru soranlara döner ve "neden çok sevdiğimi anladınız mı" buyurur.

Ben (bir Alevi kökenli olarak) İslam adına yaptığı katliamları anlatırdım. mesela:

(bkz: beni kurayza katliamı)

Sen yazınca baktım şimdi trt spor yıldız bende de yok. Genel olarak gitmiş galiba

Vidaları sökün, deliklerin üzerini duvar çıkartması (sticker) ile süsleyin.

Kalorifer sulugu takilabilir belki nemlendirmek icin ?

Modern duvar halıları var belki hoşunuza gider.

'Şundan al. Merdivenin iplerini o iki vidaya bağla.' diyecektim de, 3 lira 5 lira değil miydi bunlar?

www.trendyol.com

Bunlar büyükmüş. Belki de ondan pahalı. Bunların parmak büyüklüğünde olanları var.

Google'da vida gizleme kapağı şeklinde aratınca işinize yarayabilecek kapaklar çıkıyor. Eğer süs olmasın derseniz işinize yarar bence.

Halk arasında "dalak şişmesi" denilen, aslen dalakla hiç alakası olmayan diyafram kası krampı yaşıyorsunuz.

Nedenini ve çözümünü sporcu arkadaşlar yapacaktır. Ya da dalak şişmesi diye aratabilirsiniz.

Öncelikle geçmiş olsun. Geçen sene ben de aynı durumu yaşadım, direk aracı perte çıkart. Ancak sana ilk verecekleri rakamı kabul etme.

Benim arabamın değeri yaklaşık 200.000'di. Önce 175 teklif ettiler, kabul etmezsem aracı yaptırıp bana teslim edeceklerini söylediler. Burada aslında fake atıyorlar, pazarlığa açık oluyorlar.

Şu maili attım:
"xxx plakalı aracım için firmanın 175.000₺ değer karşılığında perte çıkartmayı teklif ettiğini belirttiniz ancak sahibinden.com’daki ilanlara bakıldığında aracımın şu an 230.000-240.000 seviyesinde ilana koyulduğu gözükmektedir. İlanlardaki fiyatların nispeten fazla olduğu da düşünülürse aracımın değerinin minimum 210.000 ₺ olduğunu belirtmek isterim. İlgili ilan linklerini aşağıda bulabilirsiniz.

Aracımın gerçek bedeli olan 210.000₺ üzerinden perte çıkartılmasını talep ederim. Aşağısında bir rakam kabul etmeyi düşünmemekle birlikte her türlü yasal hakkıma başvuracağımı bilginize sunar tekrar değerlendirilmesini rica ederim"

Bundan sonra 190b teklif ettiler, şu maili attım:

"Daha önceden de belirttiğim gibi aracımın ilan fiyatları 230.000 – 240.000 seviyesindedir. Buna göre aracımın değeri şu an minimum 210.000 TL’dir.

Sebepsiz yere 20.000 lira değer kaybını kabul etmem mümkün değil. 205.000 lira olarak revize ederseniz perte çıkması uygundur, aksi halde tahkim mahkemesine giderek hakkımı arayacağımı bildirmek isterim.
"

Sonuç olarak 200b verdiler ve perte çıkarttık.

Umarım yardımcı olur.

Basit mantıkla şöyle bir hesabı var;

Kasko şirketi aracı tamir ettirip sana verirse servise 110b lira ödeme yapacak ve seni de memnun edemeyecek.

Sana 400b lira verip aracı alırsa ve aracı bu haliyle 290b liraya ihaleyle satarsa, yine 110b lira ödeme yapmış olacak ancak seni memnun etmiş olacak. Alan kişi de bu arabayı serviste 110b liraya değil çok daha düşük masraflara yaptırıp satacak, para kazanacak.

Sigorta şirketleri müşteri memnuniyetine çok önem veriyor çünkü öne çıkabildikleri başka bir şey yok.

Benzer bir durum yaşadım sıfır aldığım aracımla kaza yapmıştım yetkili servis 75 bin tl masraf çıkarmıştı aracın o zaman için ederi 170 bin tl idi dolayısıyla pert kararı çıktı.

Burada şöyle bir opsiyonunuz var araç ihaleye çıkıp en yüksek bedel belirlendikten sonra aracı tekrar sizin alma şansınız mevcut. Benim aracıma 160 bin tl teklif gelmişti aracı kendim almak için talepte bulundum 160-75= 85 bin tl sigortadan para ve aracı aldım sonra sanayide kendi ustama götürüp 15 bin tl ye gıcır gıcır aracı yaptırdım hala da sorunsuz kullanıyorum kalan 60 bin tl ile de eşime araba aldım.

Tavsiyem kendi ustanız varsa ondan fiyat alıp bu durumu bu şekilde değerlendirmeniz çünkü çoğu zaman servisler şişirilmiş fiyat çıkartarak ihaleye kendileri girip kişilerin araçlarını alıp düşük meblağa tamir edip kendileri satıyor böyle de bir çakallık mevcut. Ben son dakikaya kadar kendim alacağımı belirtmemistim oyle olunca servisteki o ilgili kisiler bi anda canavara dönüşmüştü çok garip. Öncelikle sigortacınıza danışmanız ve bu opsiyonu sormanız çıkarınıza olabilir.

Araci yaptirirsan sigortadan deger kaybi odemesi alsan bile zararda olacaksin muhtemelen. Su andan itibaren aracinin degeri cok ciddi dustu, airbag acmis kafadan. Ben su durumda perte cikartmaya bakarim araci.

Aracın Tamir masrafı, sigorta bedelinin yüzde otuzunu geçince arabayı perte çıkartabiliyorsun. Sigorta poliçene bir bak, eğer hasar teminatın iyi ise, aynı modelde sıfır araç alabilecek gibi ise aracı perte çıkar.

www.tsb.org.tr

Arabanı perte çıkartırlarsa, size ödenecek tazminat yukarıdaki linkte verdiğim değerden fazla olmaz. Ama az olabilir hatta genelde o listedeki bedelin 5-10bin lira altını teklif ederler. Liste aylık olarak yenilenir, ödeme tarihindeki değil kaza tarihindeki değere bakar sigorta şirketi.

daha geçen gün verdim. hep aynı sektör bakış açını daraltıyor. yeni sektör yeni bakış açısı, tecrübe demek.

Benim önceki sektör tekstil - perakendeydi. Perakende tarafından çok keyif alıyorum ama ürün yönetimi de bende ve tekstil bana göre değil, ilgim yok, kendim için dahi giyim alışverişi önceliklerimde sonlarda kalıyor, modaya aşırı ilgi duyan ve bunu keyifle yapan insanlara daha yönelik bu sektör ben onlardan değilim demiştim.

Valla einsteinvari bir cevap olacak ancak niye gercek sebebini soylemiyorsun? Yani hangi sektorden hangi sektore niye gecmek istedigini bilmeden buna duzgun cevap vermek zor. Illa klasik cevaplardan istiyorsan 'cunku yeni seyler denemek istiyorum' vs diyebilirsin ancak o da cok guzel durmaz. Onun yerine kendi gerekcelerini biraz susleyerek anlat.

Kaybolmaz birden fazla oturum vardir belki, yanlis hesaba bakmissindir. Cikarilincadan kastini harici ile baglanti yapiyorsun olarak anladim biraz daha ayrinti verebilirsin

Çok abartmamak koşuluyla "eeee" lemenin bir mahsuru yok. Olamaz da, çünkü sen stand-up'çı değilsin ya da Rapgod.

Bunlara asalak sesler deniyormuş. Pratik ile yok edilebilirmiş. Diksiyon dersine gitmiştim orada ders sonunda asalak ses yok ediyorduk. Çıkıp bişey anltıyorduk 3 dakika mesela, birisi de kaç kere eee ııı dediğini sayıyordu. Kendimizle yarışa yarışa asalak seslerimizi azaltmıştık.

Eee, ııı demenin en büyük sebebi sürekli konuşmaya çalışmak. Konuşmayı bırakıp, söyleyeceklerini düşünüp, dinlenip, su içip konuşmaya devam edersen yüzde 90 eee, ııı demezsin.

(bkz: prova)

Bunlar konuşma esnasında boşluktur. Sessizce duraklamaları pek yapamadığımızdan böyle sesli olarak ifade ederiz. Cümle kuramama sebeplerinden biri de budur.
Bu boşluklar sanırım büyük oranda kitap okumayla doldurulur. Çok kitap okumayla ki işte o zaman cümle kurma konusunda kelimeleri kombine etmek ve alternatif kelime bulmak konusunda dağarcığımız genişlemiş olur .
Kitap okumak, düşünme ve konuşma şeklini de doğal olarak değiştiriyor.

Şunun gibi bir şey al.

www.amazon.com.tr

Benzemiyor. Nasır olsaydı Tuba Nasır Yakısı söker atardı.

www.trendyol.com

Krem ile düzenli nemlendirirseniz geçer.

botanikçi değilim ama öncelikle ölü yaprakları ve yaprak uçlarını ve sapları kesin. bi de bi uygulama var bitkiye telefon kamerasıyla bakıp hastalığını sorununu söyleyip nasıl iyileştireceğinizi söylüyor.

apps.apple.com

www.centurylink.com

burada 2.4ghz (802.11n) ile 150 mpbs olabileceği yazıyor ancak cihazınız desteklemiyor olabilir. eğer mesafeden dolayı 5ghz kullanmıyorsanız sinyal yükseltici kullanmak da makul olabilir.

Normal şartlarda 2,4 Ghz frekans 450-600 MBit'e kadar hızı destekler. 50-60'a düşmesi için bir çok etmen var. Modeme uzaklık, arada duvar olması, cihazın kalitesi, bağlanan cihazın wi-fi alıcı kalitesi, hava sıcaklığı vs. bile etkiler. Artırmak için modemi değiştirmek faydalı olabilir ama 5 Ghz frenaksta 100 alabiliyorken neden 2.4'e bağlanmak istiyorsun? 2.4'ün olayı daha yavaş ama daha uzaktan bağlanabiliyor olmak. Ama uzaklaştıkça internet performansı düşecek zaten.

ben 5ghz 1200mbps ile 75mbit falan görebildim maksimum 100mbit internet ile. o yüzden kaliteli bir modem ve wifi kartı gerekiyor. 1600mhz veya üstü tahminen.

www.youtube.com

Khan Academy'nin sesi diye aratınca şak diye çıkıyor.

yp olarak geçiyo döviz hesapları. (yabancı para)

sanırım 8. sayfadan yurtiçi yerleşikleri TOPLAM YP MEVDUATLAR bölümünden görebilirsiniz.
bu hafta döviz mevduatlarında %1,05 gerileme olmuş.

2. sayfada tablo 1 altında merkez bankası analitik hesapları bölümünün altından da güncel merkez bankası rezervlerini görebilirsiniz.

central kullanmıştım. gayet iyiydi.

Budget ve Garenta sıkıntı yaşadığım firmalar. Enterprise ile hiçbir sıkıntı yaşamadım.

Hertz
Enterprise
Budget

enterprise bi miktar daha ucuzdu hem de

avec ile kiralamıştım, memnun kaldım. (avek ist'da vw,audi,seat bayisi aynı zamanda)

Bostanli.
Balçova.

Bostanli'nin belli bir yerinden sonrasi ve mavisehir asla... Yagmurdan nefret edersiniz. Karsiyaka tarafi olabilir.

İş yeri nerede ? Nereye gidip geleceksiniz ? önemli soru bu bence.
Lokasyonunuzun yakınlığına göre ;
- Güzelbahçe
- Balçova
- Bostanlı
- Yeni Foça

Bostanlı +1

Oturmalık Güzelbahçe
Yatırım Gaziemir

Karşıyaka, Bornova, Hatay, Göztepe, Balçova İzmir denilince akla gelen yerler herkes kendi sevdiği yeri yazıcak doğal olarak hepsinin bi artısı eksisi var.

Deprem mevzusundan sonra Hatay hem merkezi hem de sağlam olarak güzel gelmeye başladı benim gözüme ama park yersizlikten saçlarınız dökülür.

Herkesin bayıldığı Karşıyaka'da üzerine para verseler oturmam mesela.

sahil evleri

hatay kesinlikle. özellikle inönü caddesine yakın olan tarafları. metro dibinde olur, her yere ulaşım rahat. murat reis mahallesi buna bir örnek. en son olan 4 ile 5 arası depremleri hiç hissetmedik bile. büyük depremde hafif ile şiddetli arasında giden bir sarsıntı (çok kısa sürdü) oldu sadece. 99 istanbul depremini yaşamış biri olarak kesinlikle hatay diyorum. :) park yeri sorunu saç baş yoldurur fakat artıları yüzünden buna değer.

Hayalim üçyol metro civarında deniz gören yaşlı olmayan bir evde oturmak.
Park sorunu hayallere dahil değildir..

karşıyaka

@kanlakarisikyagmur +11111

bayılıyorum o bölgenin yokuşlu yapısına ve denize sıfır olmasına. park tabi inanılmaz zor bir mevzu ve sürekli keşmekeş hakim, fakat yine de mütttthiş konum.

onun haricinde Karşıyaka İzmir’den bağımsız gibi zaten. Bostanlı falan başka yer gibi, yaşamak için en ideal yer kuşkusuz Bostanlı ama ev fiyatları uçuk haliyle.

bence ev almak için doğru zaman alabilecek madi gücünün olacağı ilk zamandır. yatırım amaçlı değil oturmak için aldığını varsayıyorum.

(git: 1462512)

faizlerin dusuk olmasi, ev fiyatlarinin henuz dusen faizlere gore yukselmemis olmasi lazim. yakin zamanda faizler cok dusuruldu ve ev fiyatlari buna gore guncellendi. sonra faizler oldukca artirildi ama ev fiyatlari ciktigi yerde kaldi. yani su an mantikli bir zaman degil.

nakit varsa ya da cok minimum bir kredi ile alabiliyorsaniz ve verdigim linkte roket adamin dedigi gibi ev fiyati / kira orani 160-180 arasindaysa, hadi en yuksek 200 ise ev alinabilir. oturmak icin aliniyorsa yine bence 250'ye kadar cikilabilir, ev benim olsun, kafam rahat olsun dusuncesi cok ondeyse, ev sahipleri illallah ettirdiyse falan. ama yine bu faizler varken yuksek miktarda kredi cekilmez.

ayrica alacak olursaniz cok siki (10-20 bin degil, 1 milyonda 100-200 bin yapilabilir bence) pazarlik yapin. piyasada cok satilik ev var, ve satislar az, ille fiyat kiracak birileri bulunur.

Elde sağlam birikmiş varsa bence sıkı pazarlikla alma zamanı. Baktınız satıcı yola gelmiyor, dönün arkanızı başka eve.

Kredi kullanacaksan HAYIR
Peşin alacaksan EVET

Ama çok iyi bir TOK ALICI olman lazım
Çok iyi pazarlık yapman lazım
500 bin yazılan evin pazarlığını 350 binden başlatabiliyorsan EVET
500 bin yazılan evi 490’a aldım diye seviniyorsan HAYIR

kimmis diye baktim adam kafayi vucutla yapmakla yemis zaten, calismistir olmustur. Sen ben gibi geleneksel isi yok ki adam sabahtan aksama kadar salonda

Doğal bence steroidlilerle yanyana gelince fındık gibi kalıyor.

doğal olma ihtimali yüzde sıfır. mr universe şampiyonu kadar büyük olmaması doğal olduğunun göstergesi olamaz. kullandığı ilacın dozajında fark vardır en fazla. bir insanın ilaç kullandığını anlamanın yolu trapez kaslarına bakmaktır. trapez kasları bu oranda büyümüşse %1000 anabolic steroid+testosterone kullanıyordur. bunlara ek olarak, yağ oranının bu kadar az olmasına bakarak "dnp" ya da "trenbolone" kullanıyor olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. tartışma gerektiren mevzular dahi değil..

5-6 sene agir spor yaptim, takimda milli sporcular vardi. Sonra yurtdisinda da bir sure devam ettim, olimpik sporcularla beraber calisma imkanim oldu.

Sirf agirlik kaldirarak bu noktaya geleni ben gormedim, buna olimpikler dahil. Hepsi haftada 5-6 antrenman yapan bu isi meslek haline getirmis ultra profesyonel adamlardi. Bu arkadasi kaldirdigi agirliklarla beraber kaldiracak performansta cocuklar..

Birseyler cakmadan imkansiz diyorum ama cocuk abartmamis, bence bu duzeyde tutabilirse guzel, ustune cikinca cirkinlesiyor.

Yani buna net yorum yok da bir şeyler kullanmaktan kastınız bir ilaç, hormon vs ise olabilir. Bu illa kas gelişimi için değil ama yağ yakımı vs için de olabilir. Baya oldu ama bir tanıdığı vardı, çok dikkat ediyor, her gün spor falan. Sorduğumda tek kullandığım bir ilaç var yurtdisindan geliyor yağ yakımı icin onu enjekte ediyordum demisti.

Yani bu %100 bakilarak evet/hayir denilemez ama öyle çok da kolay bir iş değil. Bu piyasada olanlarin çoğu kullanıyor bir şeyler ama bu onlarin buna emek vermesini, calismasini kenara atmiyor asla.

Böyle bir fiziğe o yaşta steroid kullanmadan sahip olabilirsin. Ama bu onun kullanıp kullanmadığını anlamamız için yeterli bir bilgi değil tabii ki.

Temizmama mito kullaniyorum. Whoppy isimli bir mama var onu da yiyorlar.

temizmama dan alıyoruz biz de.

www.temizmama.com

mito aşırı tuzlu diye enjoy alıyoruz, ayrıca su da dağıtıyoruz. @pendikpatidostlari

Temizmama alıyordum ama fiyatları inanılmaz arttı bir de kimse karar veremiyor iyi midir kötü müdür. Sonra Enjoy aldım ama onun taneleri çok büyük geldiğinden galiba eskisi gibi hızlı yemediler. Şimdi de Econature aldım, onu da çok hızlı yemiyorlar. Artık bu 15 kiloluk paketin sonuna gelince bir daha değerlendireceğim. Ben de su koyuyorum bu arada.

www.temizmama.com

Ben bundan aldım en son, hızlı bir şekilde bitiyor.

Temizmama Micho. Fiyat çok arttı, ama denediğim birkaç alternatiften memnun kalmadım. Kedilerin tadını beğendiklerinin tedarikinde, kargoda sorun çıktı. Hızlı teslim edilenleri kediler sevmedi.

A101 den ciğer ve taşlık. Ucuz sağlıklı. Hazır mama böbrekleri öldürür.

Micho ve Mito tavuklu. Aynı fabrikanın mamaları olduğunu söyledi petshop.

limontuzu ve su.

Piyasada satılan özel ovma süngerine batirdigin beyaz sirke ve karbonat karışımı ile ovalamak lazım. Bir de bu makinelerde benzer prbi yaşamamak için her kullanım sonrası mutfak süngeri ile hafifçe temizlemek yeterlidir.

Limon tuzunu suyun içinde çözüp o suyu buna dökün ve beş on dk bekletin. Hiç kullanılmamış gibi parlar.

Hiçbir şekilde temizlenmiyor. Belli bir süre kullanıp atıyorum ben.

plastik kesim bulaşık makinesi. metal kesim beyaz sirke. en azından ben böyle yapıyorum ama hiç bu kadar kirlenmesine izin vermemiştim.

Yuvarlakların içinde ebubekir ömer osman ali yazıyor. Ortadaki çerçevenin içinde aliden rivayet edilen bir hadis olduğunu düşündüğüm metin var. İlk cümle: “ali den, allah ondan razı olsun” ki hadislere genelde böyle başlarlar. Gerisini anlamadım.

Şemail-i şerif yani hz muhammedin fiziksel görünümünün anlatıldığı yazı

(bkz: hilye)

Huawei T5. En iyi fiyat performans ürünü. Aynı zamanda 10 inç.

2. el ipad öneririm

Yakında hepsi yüz yüze eğitime başlıyor. Parayı çocuklara verin. Okul eşyası kıyafet falan alsin

mesaj attım konuyla ilgili olarak.

burun kemiğinizde yamukluk olabilir

kemik eğriliği, konkalarda şişme.
Çocukluğumdan beri sol burun deliğimden rahat nefes alamıyordum. iki yıl önce ameliyatla kemiği düzelttirip ve etleri yaktırdım. dünya bambaşkaymış meğer.

Deviasyon olabilir. Alerjik rinit olabilir, burun etiniz şişiyordur.

Sigara kullandığım için benim hep şişik ve bir tarafı tıkalıdır.

aa ben. ben de çok merak ediyordum doktora gittim ameliyatlık bir şey yok dedi. kontrol etmeden bi şey sürdü ve aşırı yandı burnum, sonra hayatımda ilk kez bu kadar rahat nefes alabildim burnumdan. çok süperdi ama iki saat sonra geçti. bak şimdi de yarı tıkalı biri.

geçenlerde, uzun zaman burun spreyi kullanımına bağlı, kronik bir tıkanıklık olabileceğine dair bir yazı okumuştum. gün içerisinde değişimli olarak farklı delikler tıkanıyor. bazen hiç bir şey yokmuş gibi geri açılıyor falan.

Tıkanan burun deliği arada değişiyorsa bir sorun değil bu bildiğim kadarıyla.

Sağa yatınca sağ burun deliği, sola yatınca sol burun deliği hafif tıkanabiliyor.

Efes, Şirince geldi aklıma. Çeşme ve alaçatı bu zamanlarda sakindir, gidilebilir.

Agorayı gezdir tarihi yerleri severler adamların tarihi 200yıllık

Tupperware?

Kilitli poşet, yoğurt kovası.

Ben bir milyonculardaki dandik plastik kutularda tutuyorum ama asıl kaynak evde. 2-3 kilosunu anca arabaya koyuyorumdur. Arabayı her gün kullanırken hiç koku olmuyordu. Ama şu an araba 1 aydır yatıyor, geçen bi bindim piii.

Demem o ki sık sık kullanılan bi arabada kokmuyor ama uzun süreler kapalı kalırsa kokar.

İkea 365+ saklama kabi. Plastik olanlardan boyle bakliyat icin yapiyorlar.

mahalle supermarketlerinden plastik peynir kovası isteyin, 20 kglik kovalar

bende birsuru vardı çöpe attım ankarada iseniz elime geçerse vereyim

Hanzo

m.youtube.com

30. Saniyeden itibaren

Filtrelemeyle yoğunluk ölçerek yapabilirsin.

epey karmaşık iş aslına bakarsan. ilk olarak ne kadar su var ve bu kaç derecede tespit etmelisin. bunun üzerine koyulan çay miktarı ve çayın türünü de tespit etmelisin.
devamında bir sensöre gerek yok çünkü kalan tek parametre zaman.

hiçbir bilgi olmadan yapayım dersen suyun renk değişmini tespit eden bir sensöre ihtiyacın olacak. suyun uygun oranda kızıllaştığı an çayın demlendiği noktadır.
yeşil veya mavi ışındaki azalmayı tespit eden bir sensör olabilir. çayın hangi dalga boylarını absorbe ettiğine bakmak lazım. tabi tüm bunları su geçirmez ve gıda kodeksine uygun malzemelerle yapmak zorundasın.

filtremele ile yoğunluk ölçerek nasıl yapılır tam anlamadım çünkü çay suyun yoğunluğunu değiştiren bir katkı maddesi değil.

Renk ya da ışık sensörü iş görür muhtemelen.

yukarıdaki yorumlara ek olarak içme suyunun ve çayın refractive index, dielectric constant değerlerine bakılabilir.

renk sensörü en güzeli ve ciddi bir yatırım olacaksa hiç zor olmaz bence.

Bence ağırlık sensörleriyle ucuza mal edilerek yapılabilir. İlk başta çayı sonra da çay+suyu ölçerek hesap eden bir sistem yapılabilir. İstenilen dem süresine oldukça yakın bir sürede uyarı verebilir cihaz. Ürün için yapılan denemelerde bu belirlenir. Birkaç farklı kademe yaparak kişinin istediği demliliği tüketici 1-2 deneme sonunda bulur.

Hayal urunu ise dedikleri gibi renk sensoru olabilir. Oncelikce cayin demlenmesini anlamamiz lazim. Renk degisimi yeterli mi, farkli su tiplerinde farkli renk veriyor mu vs arastirilmasi lazim. Renk degisimi cayin demi icin yeterliyse oradan anlasilabilir.

Ama pratik bi makine ne kadar basit olursa o kadar kullanisli olur. O yuzden ben olsam kullaniciya bir referans verirdim, mesela 1 cay kasigi gibi. Kac kasik cay attiklarini da seviye uzerinden belirtmelerini isterdim. Yani kullanici 3 kasik cay attiysa 3. Seviyeye getirip oyle baslatacak makineyi.

1 kişilk kuru çay + 1 bardak su 15dk
5kişilk kuru çay + 5 bardak su 15dk
Demlenme süresi aynı olduğu için zaman sayacı en kolayı bence hocam.
Renge girersen bazı marka simsiyah dem veriyor bazısı açık tiryakisi o yüzden harman yapıyor

Termometre ve zaman özellikleri yeterli. 90 derece sıcaklıkta, 15 dakika kalmış çay demlenmiştir.
Bitki çayları için bunu 3-5’e ayarlayabiliriz.
Fırın gibi yani.

Bence başka yetkili servisi varsa bulunduğunuz yerde oraya götürün. Bu sese normal demek normal degil.. dediginiz gibi balata kaynaklı sanki,

klasik gitar konusunda bir karmaşa var.

klasik gitar deyince dünyada classical guitar akla geliyor, yani klasik müzik eserlerinin çalındığı çok sesli gitar tarzı, örnek olarak bach cello suite no 2 veya astrurias gibi.

türkiye de ise klasik gitar denince 2 ritim atıp akdeniz akşamları söylemek akla geliyor.

yani ikisi oldukça farklı. müzik eğitim fakültelerinden çıkan öğretmenlerin de çoğu ciddi derecede zayıf olduğu için paranı çöpe atman olası.

sağlam bir hoca bulur çalışırsan çok şey değişir, dandik bir hoca ile çalışırsan tekniğin yanlış gider çok zor düzeltirsin.

ne yapmak istediğine, bütçene iyi karar ver öncelikle.

doğru teknik için uzun süre fiziki ders almak önemli. herşey internetle olmuyor.

mesela elektronik müzik olsa tamam veya basit klavye piyano olsa tamam gitar , keman vb öyle değil.

kontrabass çalışırken zor partisyonlarda nefes almayı unutuyordum, benim hoca notaya nefes alıp verme yerleri bile yazmıştı, sonra düzene girdi böyle ufak binlerce detay var.

Ücretli uygulama olarak Yousician iyi. Yukarda yazılan KGÇÍ de iyi. Ingilizceniz varsa YouTube'da kaynak kum gibi.

bu anket ing'nindi ve çok güvenilir değil, çok abuk bir örneklemdi. tezde bu konu üstüne çalıştım. düşünüldüğü kadar yoğun ilgi veya aşmış bir olumlu görüş yok.

passion oransal olarak araştırmıştır da yine de benim gördüğüm, ilgi çok. (yine de coin alıp staking yapmaya çalışanları bile pow/pos ayrımını bilmiyor, cüzdan nedir nasıl kullanılır nolur bilmiyor vs. o ayrı konu.)

1. Paramız değersiz. Değer koruyacak ve hatta kazanacak yer arıyorlar.

2. Borsada yılda %20 kazanıyorsun burada anlık %20 olabiliyor. İnsanlar zamanında forex'te çok para kazandı/kaybetti, bu daha bilinmez daha büyük ve gizli.

3. Bankadaki parana güveniyor musun? USDT olarak tutsan tüm paranı istediğin yere götürürsün, sadece 12 kelime ile. Ama burada herkes "aylık döviz çekme limiti" getirileceğinden korkuyor.

4. Genç nüfus. Gençlik bu tür şeyleri seviyor. Mesela bahis oynayanlar devleti bypass edip kriptopara ile para transferi yapıyor.

5. Batıdaki insan (bizzat tanıdığım Hollandalı, Alman vs. arkadaşlar var) bu tür risklere girmiyor. Ona göre borsa-kriptoborsa risk, bize göre TL'de kalmak risk. Onların en aktif yatırımcıları kriptoya bulaşıyorken bizde 100 lirası olan çocuk da deniyor.

6. Abd ve Çin'de standart yatırımcı pek alamıyor zaten. Biz rahat rahat ICO'lara girerken bu iki ülkenin vatandaşları giremiyordu. Accredited Investor olmaları gerekiyordu.

Katılıyorum .


Hakikatin algılanmasına vesile olan bilgi acıtır.

Var olmak benim icin büyük bir ağırlık mesela. Olgunlaştıkça, hayata dair gerçeklere ait bilgiler arttıkça daha bir agir gelmeye başladı.

Katılıyorum.
bilmeye başladıkça ne kadar eksik olduğunu anlıyorsun.

kayılmıyorum.
öğrendikce ne kadar az şey bildiğini göreceksin.
toplumdaki ve dünyadaki sorunları göreceksin.
ama bunları görmek acıtmazki.

katılıyorum,izaha gerek yok, cehalet mutluluktur diyorum.

Bilgi güçtür.

Bilgi hem güçtür hemde bir lanettir. Kullanım şekline ve algılama biçimimize göre değişebilir.

Genel olarak hayatı çok ciddiye almayıp anı yaşayarak bilmenin düşünmenin ve uygulamanın sihirli gücüyle yaşarsanız size göre bilgi bir güçtür ama bilmenin lanetiylede karşılaşabilirsiniz buda şöyle oluyor varolmanın dayanılmaz hafifliği derin meselelere girdiğimizde ise işin içinden çıkamıyoruz .

İşin içine duygular,hayat gayesi,para kazanma ve hayatı devam ettirme dürtüsü gibi durumlarda girince iyice karman çorman bir hal çıkıyor ortaya

Huzur arıyorsanız dengeyi iyi sağlamak gerekiyor bana göre eğer bilginiz sizi acıtıyorsa yeterince bilmiyorsunuz demektir. Çünkü bilmek ve uygulamak huzur getirmiyorsa denge kurulmamış oluşum tamamlanmamış demektir.

bilgi sevinçtir. insanın bir şeyi merak etmesi, yeni bir şey öğrenmesi içine kodlanmıştır.
"Bilgi acıtır", "Cahillik mutluluk" gibi laflar retorik söylenmiş, belli kültürel çerçevede bir şeyler ima eden esprili sözler.. Tek başına ciddiye alınacak bir şey değil bu.

İnsanların mutsuzluklarına, çektikleri acılara bak, hep bir şeyleri bildiklerinden değil mi? Dağ başında, tek başına yaşayan ve dünyaya dair hiçbir şey bilmeyen biri, nasıl ve neden acı hissetsin?

besi hayvanlarının yaşam şartlarını öğrendikten sonra felsefi/plitik duruş sergileyerek vegan olan kişileri düşün. dedesi köyde çekirdek çitler gibi horoz kesiyodu bu insanların. üstelik et yememek doğalarına da aykırı ama vicdanları kabul etmiyor.

ya da çin'de insanlık dışı şartlarda, çocuk işçiler tarafından üretilen ithal ürünleri kullanmayı reddeden birini düşün. hayatını kolaylaştıracak birçok ürünü reddediyor.

gibi.

başlarda acıtıyor ama sonra keşke daha önceden bilseydim diyorsun

Gerçekte olan güneşin dünyanın etrafınsa dönmesi değil o yüzden Konjunktiv 2. Cümleyi Google'da aratırsanız çıkan ilk sonuçta yazının tamamı var. Sonraki cümlede güneş tanrısının gündüz doğudan ortaya çıkışı sonra gökyüzünde dolaşıp yorulunca akşam batıdan yok oluşunu da konjuntiv 2 ile anlatıyor. Daha sonra "in Wirklichkeit" diye başlayarak hareket edenin güneş olmadığını söylüyor.

Arkadaşım Eminevim 5Yüz60'ta oturuyor. Genel olarak site baya iyi ve yeni yapılmış ama muhafazakar yatırım olduğu için havuzlar falan kadın-erkek ayrı. Açık havuzu yok bir de eksi olarak.

Kentplus Newport var bir de bildiğim. Diğerine göre biraz daha eski ve sosyal imkanları daha az ama açık havuzu var haftasonu falan zaman geçirmek güzel olabiliyor orada.

Ek olarak Eminevim'de sosyal imkanlar iyi baya. Spor salonudur, bilardo, masa tenisi birçok şey var. Ayrıca güvenliği baya iyi.

sahurda ve iftarda pideye ve yemeklere abanmazsan kilo verilir. tam tersi olursa kilo alınır. ramazan'da kilo vereceği yerde dana gibi olan insanlar var. gün içinde enerjisizlikten hareketi de iyice kesiyorlar sonra da iftarda sahurda abanıyorlar. ölçülü yemek yemeyi ve hareket etmeyi başarırsan kilo verilir tabii ki.

Intermittent fasting diye bi beslenme düzeni var, ona bakabilirsin

Yeme aralığında az yersen tabii yakarsın. Karbonhidratı çok azalt. Bildiğin if diyetinin hiçbir şey içilmeyen versiyonu zaten bu. Ben if’le 2 haftada 3-4 cm belden incelmiştim.

intermitent fasting ve ketojenik beslenme ile herhangi bir ayda yağ yakabilirsiniz, illa ramazanı beklemenize gerek yok. intermittent fasting en basit haliyle sabah 9da kahvaltı yapıp sonra 8 saat hiçbir şey yemeyip akşam 5te akşam yemeği yemek, ertesi sabah 9a kadar da başka bir şey yememek demek. aradaki zaman dilimlerinde şekersiz sütsüz çay kahve su vs içmekte sıkıntı yok. aradaki saatlerde eğer öğünlerinizde düzenli bir şekilde karbonhidrat tüketmezseniz bir süre sonra vücudunuz 'ketosis'e girecek, bu süreçte de birincil enerji kaynağı olarak şekerleri değil yağları kullanacak.

ramazan aynında da oruç tutulması sebebiyle yediklerinize de dikkat ederek benzer fayda sağlayabilirsiniz elbette, intermittent fasting ile aynı şeye denk geliyor hemen hemen ancak şu anda kahvaltı gece 3e, akşam yemeği de akşam 8'lere denk geleceğinden bu saatler yemek yemek için çok da iyi saatler değil. gece geç saatlerde yenilen yemekler vücudun gereğinden fazla insülin salgılamasına neden oluyor bu da vücudun gerçekte yediğinizden daha fazla yemişsiniz gibi davranmasına yol açıyor ve normalden fazla yağ depolamasıyla sonuçlanabiliyor.

ramazanda oruç tutup dengeli beslenerek kendinize yeni bir düzen oluşturabilir, ramazandan sonra da saatleri hayatınıza uydurabilirsiniz.

ek bilgi: sahurda hindistancevizi suyu tüketirseniz içeriğindeki zengin elektrolitler sayesinde gün içinde daha az sıvı ihtiyacınız olacaktır, dolayısıyla susuzluğu daha kolay atlatabilirsiniz.

Faiz alan da veren de cehennemliktir deniyor. Alan kişi herhalde vereni günaha sokuyor ondan mı aceba?:/

Çünkü yine faiz çarkını döndürmüş oluyorsun. Haram olan şey sadece faiz almak veya sadece vermek değil; direkt olarak bu faiz çarkının kendisi.

Faizle borç aldığında birini faizden para kazandırmış oluyorsun. Örneğin ben :)

because Allah has permitted trade and has forbidden riba.

sebebinin ne önemi var. allah öyle istemiş. faiz haramdır. nokta.

faiz yemek kesin olarak haram (ayetler)
faizle borç almanın haramlığı ise hadislere dayanıyor

faize bulaşmamak açısından düşünüldüğünde emeklilik sistemi, sigorta sistemi hatta sağlık sigortası, devlet ekonomisinin faize bulaşması hepsi haram
hesabını nasıl vereceğiz bilmiyorum

Betonun arasında ne bulacak da ne yiyecek, kendi tabiatı mı kaldı hayvanın.

Bizim mahalledir orasi ya, kediler kilodan yuruyemez hale geldi hala besliyorlar.

Kendi haline birakirsan sogukla basedemiyorlar cunku cok beslenmeleri lazim.
Besleyince de asiri cogaliyorlar, besleme butcesi kadar kisirlastirma butcesi de ayarlanmasi lazim. Yoksa sonunuz hindistan olacak.

Bir de mesela bazi soguk sehirlerde iklimden dolayi kedi nufusu yok ama orada da kediciler zorla cogaltmaya calisiyor.
Onlara da beyin nakli sart.

1 Talha
2 Zübeyr

derken diğerlerini açmaya gerek kalmadı. Aşere i mübeşşere bunlar sanırım. Google dan bulabilirsin diğer isimleri

araştırmadım ama kendi kendime çıkardığım kaba sonuç şöyle;

açınca zaten önce senden etrafta kamerayı gezdirmeni istiyor ve etrafı tanıyor, kamera odaklaması işini bu sırada telefon hallediyor. kamera sayesinde odaklandığı nesnelerin uzaklıklarını yeterli doğrulukta ölçebiliyor. kalan kısımsa orta okul ve lisede gördüğümüz üçgende benzerlik hesabına kalıyor. tabi bu kaba hali. odaklanma sayesinde telefon nesneye olan uzaklığını bildikten sonra trigonometrik hesaplarla (sonuçta hangi açıyla vs durduğunu da biliyor sensörleri yardımıyla) gördüğü cismin boyutlarını hesaplayabilir.

washe +1

10 sene önce falan MIT bi Matlab kodu geliştirmişti. fotoğraf yüklüyorsun, image processing ile perspektifi oluşturuyordu, neresi ev, neresi yol vs, sonra 3d bi output veriyordu. iphone measure da aynı mantığı izliyor. geometrik objelerle başlıyor. şeklini belirleyebildiği objelerin kenar çizgilerini bi perspektife oturtuyor. üç aksis arası açılar orijin hakkında bilgi veriyor. izometrik değil de perspektif olarak gördüğü objelerin axis arası açıları ile objenin uzaklığını belirliyor. belirlediği obje ile ölçüm yapılan nokta arasını ise trigonometri ile çözüyor. çünkü telefonu kaç derece eğdiğini ölçebiliyor.

tabii ki ne demek ;)

eksiup.com

eksiup.com

Hahaha, eeb'ninki çok iyi değil mi? Sağı almış sola yapıştırmış çat diye. :D

Bir de karışmak gibi olmasın tabii de, foto özgün haliyle daha güzel bence.

foto boyle guzel

Çözümleri şu videonun son kısmında :
youtu.be

Hayatın her alanında olduğu gibi bir kitapta da bu anlamda ısrarcı olmak biraz ruh hastalığı.

Bence takıntı. Disiplin faydalı yönde çalışmalı benim mantığıma göre veya iş ettiği sebebiyle var olmalı.

Başlarda 1 olarak düşünürdüm sonra 2 olarak düşünmeye başladım. Artık sevmediğim kitapları okumaya zorlamıyorum.

takıntı.

Aslında 2. Yani bence takıntı ama ben 1'i yapıyorum. :/

eğer başka işlerde de böyle iseniz iç disiplin denilebilir.
değilse takıntı.
bende de var, bendeki takıntı.

2.

ama bazen yarısında bırakmak istediğim kitap sonlara doğru çok sevimli bir alabiliyor. yine de bırakırsam kafama takmam.

Takinti

Beğenmediğim, aldığım halde beklediğim gibi çıkmayan bir kitapsa bir daha okumamak üzere yarım bırakıyorum. Odaklanmakta zorlandığım bir zamana denk gelen ama beğendiğim ya da en azından okumam gerektiğini düşündüğüm bir şey ise sonra devam etmek üzere yarım bırakıyorum.

Cevap ne 1, ne de 2 ya da ikisi birden.

gereksiz bir takıntıdır. sevmediğin bir yemeği ısrarla yemeye benzetiyorum ben. onun yerine o zamanda okuyabileceğin diğer kitapları da kaybediyorsun üstüne.

İlk basta yarida birakiyorsun, sonra 30. sayfada sikilmaya basliyosun, sonra ilk sayfalarda “sikici heralde” diyip birakiyorsun.

"Başladığı işi bitirme gibi bir takıntısı olan Tesla Voltaire'in bir ciltini okumaya başladığında başına gelecek olanlardan habersizdir.Çünkü Voltaire 100'e yakın cilt yazmıştır ve En son cildi okuduktan sonra Tesla şöyle der: Bir daha asla!"

Takıntı ve disiplin demek belki durumun izahını sadece iki seçeneğe hapsetmek olabilir. Lakin bence bazen ikisi de değildir. Çünkü ne çok disiplin ne de takıntı o kitabı sıkılmana rağmen bitirmenin nedeni olmayabilir bazen.

bende de var o özellik ama sadece kitaplarda, diğer konu ve işlerde yok buna benzer bir davranışım. o yüzden takıntı diyorum ben de.

komplekste olabilir, kendini kendine ispatlama.

merak. sevmedim ama sonra acaba ne anlatacak? belki sonra saracak. okumadan bilemem.

bir de yarimlik hissini sevmiyorum.

Bence takıntı. Zorlamaktan vazgeçtim ben artık.

“Mina Urgan, “Bir Dinozorun Anıları” kitabında, okumaya başladığı bir kitap kötü de olsa bitirme huyundan nasıl vazgeçtiğini de şu sözlerle anlatıyor: Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci’nin bir sözü sayesinde kurtuldum: “Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?” demiş Fethi Naci.”

takıntı

Kablelvuku+1
Belli bir yaşa kadar disiplin olarak düşünürdüm, ısrarla bitirirdim.
Sonra vaktin, kötü kitap ve kötü filmlerle harcanmayacak kadar değerli olduğunu düşünmeye başladım ve bu alışkanlıktan vazgeçtim.

www.centralparktoursnyc.com

serendipity, sweet november olabilir. yukarıda parkta geçen filmler var.

Central Parkta geçmeyen bir film vardı desen bulmak daha kolay olur, NewYork'da Sonbahar olabilir bir ihtimal.