Ekşi Duyuru

Kazanmistir bence.
Adam turkiye'nin en iyisiydi yillardir. Ayip bence yani.

yılda ortalama 2 milyon euro kazansa 15 yılda 30 milyon euro yapar. iyi bir yatırımla belki elde edilebilir o para ama ben öyle olduğunu sanmıyorum pek.

topcu olduğu yıllarda parayi gayrimenkule vs. yatirdiysa normal.ama cemaatin de katkisi var bu mal varligina milletvekili iken cemaat sayesinde lig tvde yorum yapip para kazaniyordu.

200 milyon dediğin 60 milyon euro, adam 1992'den 2008'e kadar üst seviyede top oynamış, primiyle bonusuyla ciddi paralar kazanmıştır. hiç yememiş olsa tamam diyeceğim ama yediği içtiği gezdiği haricinde mal varlığı olarak 200 milyon tl için düz mayış yetmez.

parasını iyi değerlendirmiş diyelim.

kazandigi parayla akillica yatirimlar yaptiysa cok degil bence, normal.

emlak ucuzken bol bol emlak almıştı o yüzden emlak şiştikçe mal varlığıda artmış demekki

Fetoyla olan hukukunu dusununce bana az bile geldi.

AZ bile 200 milyon tl. cemaate belli miktarda bağış da yapıyor bu adam. bu adamlar cemaatin köstebekleri sayesinde borsada ççılgın vurmuşlardır. bak asya'ya kar payına koyarlar. kaldı ki hakan futbolculuk dönemlerinde pek çok gayr-ı menkul almış iyi fiyatlara satmıştı...

evet

Bakırköyde 1 lira

Geçmiş Olsun.

Buna kazıklanmak denmez, bambaşka bir şey olmuş bu. 150 ml tuzlu suya 5 lira. Vay babo.

Ben olsam para mara vermezdim. 5 litre şalgam 10 lira.

Para verip turşu suyu mu içtiniz? Meyve suyu falan olsa neyse de turşu suyu ne :/ Ben havaalanında kötü damla suya verdim 5,5 diye üzülmüştüm.

5 tl'ye bu kadar buyuk bir ders alamazdin bence. bu acidan pek kazik gibi degil ^^

Ben neden bu kadar tepki gösterilmiş anlamadım adam 5₺ demiş yazarda itiraz etmemiş ve içmiş. Pahalı geldiyse bence pahalı teşekkür ederim diyip içmeye bilirdi gayet.

Adamın malına biçtiği fiyat neden bu kadar rahatsız ediyor ki insanları. Bizim burda (Siteler) aynı koltuğa 10.000₺ isteyende satıyor, etrafını süsleyip 36.000₺ isteyen de. Serbest piyasa teoride belki böyle değildir ama pratikte tam olarak böyle

2 iktisat kitabı okuyun diye milleti aşağılamak yerine gidin 2 ay esnaflık yapın, hayat öyle kitapta yazdığı gibi değil maalesef.

adam iyi kitlemiş

oluyor öyle çok takılma. spontane gelişiyor sonradan anlıyor insan. 2 kaşık külahta dondurmaya 20 tl vermiştim bende. yani yapacak bir şey yok. yedin, yedik, yiyiyoruz, yiyecekler :)

Büyükada'da Nakibey Plajı'na gittik. Denize ağ germişler, ağ ile yosun ve deniz anası giremiyor pek plaja. Tek tük yosun var. O açıdan temiz ama suyun kalitesine bakınca önemli olan ağla deniz analarının tutulması değil, o suda deniz anası olmaması. Yine de memnun kalmıştım ben.

Temizlik açısından Kınalıada'nın arka tarafında kalan plajları öneriyorlar genelde.

ne iş yaptığına bağlı.

okuduğun bölümü iyi öğrendiysen, tecrübeli çalışan maaşı beklemiyorsan iş bulabilirsin tabi. ama bu sana da bağlı, bölüme de bağlı, işverenin profiline de bağlı.

yapan arkadaşım var, o kadar ara vermedi de 2 yıl verdi sanırım. fazla bir kötü etkisini görmemişti, çok iyi etkisini de görmemişti, sonuçta yeni mezunsun aşağı yukarı aynı yerden başlıyorsun. iki yıl iş deneyimin oluyor ama o deneyim de eksik bilgi ile olmuş oluyor (yaptığın işe bağlı elbette)

ben öyle aman aman beğenmemiştim. çok uzaklardan geliyorsanız gelmeyin bence. ben yakında olduğum için pişman olmamıştım ama. işsizlik de vardı tabi biraz

Hayal kırıklığı ben okula geldiğim ilk sene gitmiştim . Bir daha yanıma gelen hiçbir misafirimi oraya götürmedim .

yani gelmişken gideyim olabilr ama mianatürkü görmek için buraya geliyim biraz fazla kaçar.
Çokda kötü değil ama idare eder.

ben gittigimde 'ooo ne harikaymis' demedim. istanbul'da miniaturk yerine gidilecek cok daha guzel yerler var. arap turist kaynamasi da cabasi.

10 Ağustos'a kadar bir kursa yazılırsan 27 Ağustos'ta yazılı sınav, geçersen 24-25 Eylül direksiyon sınavın. Onu da geçersen sertifikanı 1 hafta içinde alırsın. Gerisi emniyetten alacağın randevu tarihine kalıyor onu da yakın zamana alırsan en geç Ekim ortası ehliyet elinde olur.
Direksiyon eğitimin yazılı sınavdan kısa süre önce başlar direksiyon sınavına kadar bitecek şekilde yapılır programı.

halihazırda türkiyede bir ilçede ücretsiz diye biliyorum.

edit: tunceli, ovacık'mış.

İzmirde belediye batmıyorsa, hiçbir belediye hep bedava da yapsalar batmazlar diye düşünüyorum. Bir kere kart basıyoruz sonra 90dk istediğimiz kadar ücretsiz biniliyor. Mesela bankada bir işim oldu bugün iki vesait gittim işimi halledip döndüm ve 2,40 yol parası harcadım. İstanbulda hergün soyulduğumuzu düşündüm.

bedava olmasin da, ogrenci tam farketmeksizin 50 kr. olsun o da olumlu

bedava olması imkansız. bedava olsa oturacak yer bulabilir misiniz sizce? şuan yaz mevsimi millet tatilinde, yazlığında. okullar kapalı. ekim ayında bedava yapsın da görelim neler oluyor.

@exlibris + @mr.goodcat + 1453

şu an hem öğrenciler yok hem de hala dışarı çıkmaya korkanlar falan var, ona rağmen yine tıklım tıklım. 2 gün sonra okullar açıldığında 2. 3. aracı beklemek zorunda kalırız. bedava olması iyi bir şey değil istanbul için..

bedava olmaz da, avrupa'da ki gibi olsa daha güzel. bak ne güzel anlatmış adam.

wowturkey.com

fıyt fıyt biner/ineriz otobüse :)

hepsi üç aşağı beş yukarı aynı. kiminle daha iyi pazarlık yaparsanız oraya oturun.

"biat eden" faktörü yeterli, geri kalan özelliklere ihtiyacı yok. suudi arabistan.ın şeriatla yönetiliyor olması umurunda mı amerika'nın?

ha amerika'nın değilse de avrupa'nın umurunda, türkiye'yi köprü ve duvar olarak kullanmak istedikleri için.

Cumhuriyet değil islami başkanlık sistemi kuracak. Kuracak dediğin zaten şeyle yönetiliyoruz şuan zaten.

Ben Tayyip'in İslam Cumhuriyeti kurma gayesinde olduğunu düşünmüyorum. Bugün dalga dalga solcu düşünce yayılsa bu topraklarda, başarılı 1 şekilde solcu siyaset yapmaya başladığına tanık oluruz.

abd ve ingiltere'nin ortadoğuyu wahhabileştirme vs ile, ikilikler, içişlerini karıştırma, darbe gibi yöntemlerle gericileştirdiği bir teori değil, istatistiklerini falan arasanız bulabileceğiniz bir gerçek.

afganistan abd devreye girmeden önce şeriatçı bir ülke değildi mesela. iran değildi. ırak gayet moderndi. libya öyleydi.

yani bunu istedi zaten abd. sadece şimdi durumlar biraz değişti. ama ne olursa olsun sürdürülebilir kaos bir strateji ve epeydir uygulanıyor. abd'nin birkaç yıldır en büyük derdi tsk'yı sıfır noktasına getirmekti. iyi zarar verdi başarısız darbesiyle. diğer derdi kürt koridorunu açmak. özellikle bu olayda. şimdi temizlenen yerlerde aktivite göstermeye tekrar başlamış mesela pkk'lılar. suriye savaşı'da kürdistan'ı yaratabilmek içindi. 11 eylül ile finişe kavuşturulmak istenen olay zaten bu. ve bunun için ne gerekiyorsa yaparlar.


uzunca bir süredir "türkiye'nin kemalizmden kopmaması lazım, laik kalması şart" diyen tek bir ülke var bildiğim, o da rusya. a olursa ne olur, diğer ülkeler nasıl etkilenir, ülkenin kendisi nasıl etkilenir; be olursa ne olur, ülke içeride nasıl etkilenir ve etrafını dışarıda nasıl etkiler? bu sorular bazen insan fikir veriyor.

abd'nin otokrasiyi vs'i bahane ve iddia ederek gericileştirdiği ülkelere karışmak istediği durumlar oraya koyduğu kuklanın artık laf dinmemeye, baş kaldırmaya başladığı durumlar.

rte'nin yaptığı şu an bu. ama rte'yi getiren dinamik onu götürmek istiyor. bu ne demek? bu işi sen çözmez de o dinamiğe bırakırsan yine istemediğin yönetimleri çekmek zorunda kalacaksın. bu ülkede ardı ardına imam hatip açmak tayyip erdoğan'la başlamadı mesela. aman çocuklar okumasın, köylüler cahil kalsın diye marshall yardımı karşılığı enstitülerimizi kapattıran da rte değil. o enstitüler kapatılmasa belki bugün yaşaması çok zevkli bir ülkeydi tr anlatabiliyor muyum. bu dinamikten tam kurtulma şansı varken ondan medet ummamız hayatımızın hatası olur.

rte orduyu malum gruptan temizlemeye çalışıyor şimdilerde. çok güzel. temizlediği zaman anlayacağı şey, daha doğrusu anlaması gereken tek bir şey var: bu ülkede güvenebileceği tek kesim ordudaki atatürkçüler. çünkü rte gitsin diye ülkeyi bile bile satmayacak kimseler bunlar. yani gerekirse rte'ye katlanırlar. e onların önemsediği şeyi de yok etmeye kalkarsan etrafta güveneceğin kimse bırakmazsın. yani ben öyle sanıyorum ki var olan fiziki koşulların yetersizliği yüzünden rte o istediklerini yapamayacak zaten. tabii bunun için ordunun bu kimselerden tamamen arınması lazım.


abd bir süredir, sürekli tr'de bunların devamı gelecek diye yırtınıyor, getirteceğiz demeye getiriyor. ben söyleyeyim, bunların diplomatlarının bir "biz yaptık" demediği kaldı. inanmayan cidden baksın. new york times'ından washington post'una bakın yani. ışid ve pkk coşabilir.

bizim durumumuzu konuşurken geçmişte yaptıklarını itiraf eden cümlelerini görsen akln çıkabilir. işin bu kısmına daha önce bakmadıysan yani.

odatv'de bugün soner yalçın'ın yazısı vardı. okumanı tavsiye ederim naçizane. bu adam kadar arşivcisini az görürsün.


edit: a olursa ne olur, be olursa ne olur. çok güzel. ders olsun bana, bu aralar bu şekilde ikinci typo'm.

amerikan başkanı çıkıp müslümanlığını ilan etse şaşırmam.
bir çeşit yapıbozum faaliyeti denebilir buna, bir işid var bir ılımlı islam. ılımlı islam o kadaaar o kadaaar iyi pirüpak ki ona itirazların seni işid'çi konumuna koyuyor, şayet müslümansan.
ilk yazdığım cümle de buna binaen, böylelikle "islam" algısını kendi istedikleri ve işlerini yürütücek şekilde oluşturmuş, bize enjekte etmiş olucaklar.

öyle bir şey olmayacak.

15 temmuzdaki darbenin bastırılması çok farklı sonuçlara yol açtı.
bugün "demokratik parlementer sistemin sonuna kadar arkasındayım" lafı bile bu "farklı sonuçlar"dan bir tanesi. kemalist subaylar, anka kuşu gibi kendilerini yeniden doğurdular.

bana oyle gelmedi

seviyorsan git konus.

yani yakışıklı adam da ben öyle fotoğrafını açıp açıp bakacak kadar etkilenmedim. belki de daddy issues'tan muzdarip olmadığım ve üniforma fetişim olmadığı içindir. tabi adam tbmm-bakanlar kurulu dış görünüş ortalamamımızın çok üstünde, sonuçta binalilerle hüseyin çeliklerle falan sınanıyoruz.

gençken iyiymiş bence.

çok ilginç. bu aralar Hulusi Akar'ın adının yakışıklılık ve çekicilik metni altında geçebiliyor olması valla ilginç.

olm kafa falan dağıtalım tamam da biraz bekleyin lan. hemen gündemi unutup, değiştirmeye bu kadar meraklı olmak nedir?

ayrıca kendisini beğenenlere ümit dündar'ı da tavsiye ediyorum. o da karizmatik adam. akın öztürk de var da, onu diyip de darbeci olmayalım şimdi.

geri kalan yakalanan darbecilere bakıyorum, hepsi kahvede okey çeviren adam modeli.

günümüzün ahmet mete ışıkara psikolojisi heralde.
*liseliler bilmeyebilir 99 depreminden sonra çok gündeme gelince yılın en seksi adamı falan seçilmişti...

sugar daddy. fena değil.

Neredeyse dedem yaşındaymış ama karşılaştırınca Hulusi akıyor. Açıp resimlerine bakacak kadar değil ama abartma.

Kaynak?

Çünkü bence olamaz öyle bir şey, her rektörün istifa etmesini neden istesinler ki ne yandaş adamlar var bu makamlarda.

Tüm dekaları istemiş, rektörleri değil.

haber.sol.org.tr

t24.com.tr

ayrıca kovarsın, kovdurursun. istifa istemek neden? o mevkide kovulma yok mu acaba? veya bu isteğin bağlayıcılığı nedir?

Tam sayısını bilmiyorum ama 1500küsur yine de bütün dekanlar değildir diye tahmin ediyorum. 200 üniversite var Türkiye'de.

Gerçi şunu yazdım ama ne önemi var hepsi mi yarısı mı.

Evet terörizm. Darbeye teşebbüs edenler terörist ve katildir.

Onlar büyük ihtimal karşılık vermiştir çünkü donanımları ve eğitimleri bunun için yeterliydi.

herhangi bir darbe durumunda hükümet bu birimi kullanacaktı darbecilerde bunu bildiği için bombaladı.

İptal edildi. Kesin bilgi. Ben gitmeecegim. Sitede yayinlandi.

din yıllardır ayaklar altında değil miydi zaten?

hoşlarına gider, sever dinciler bu tür şeyleri. işleri güçleri gösteriş.

Bunlar yüzünden islamdan soğuyan bir sürü insan var. Komedi gibi yaptıkları. Sanki Halife Cihat'a çağırıyor insanları.

İnsanı dinden imandan edecekler, tiksindim resmen ya. Bu kadar cahil ve aptal insanı bir arada görmek zor, sabaha kadar da devam edecek diyorlar. Off...

din ne zaman istismar edilmedi ki.

turkiyenin tek kurtulusu, islamda reform ve islamin hiristiyanlik gibi sembolik bir rituel haline gelmesi.

iyice ayaklar altına alındı diyim o zaman.Bi kisinin menfaati yüzünden olanlara bak.

bizim ev caminin dibinde. ayaklar altına alınan da benim kulak zarım.

"din elden gidiyor"

Çıkıp demedi mi Erdoğan bu dinimize yapılmış bir saldırıdır diye. Din elden gidiyor deyince IQ 0'lanıyor, sorgulamadan hemen saldırıya geçiyorlar. Bunlar da dini sömürmeyi çok iyi biliyorlar.

din budur, erdoğan da dini gerektiği gibi kullanıyor. islam tarihi bunlardan ibaret.

hatırladımama sonucunu bilmiyorum.

hatirliyorum, 1 seneden fazla olmadi cunku daha. ama sonrasini hatirlamiyorum.

edit: ne bi senesi ya, 4 sene olmuş oha. zaman nasil akip gidiyor.

eksisozluk.com

www.incisozluk.com.tr


bir bu, bir de kedisini kuma alıştırmak için kedi kumuna işeyen adamın duyurusu,duyuru tarihinin zirvesidir.

uçtu o duyuru ama ekran görüntüsü şu duyuruda var
(git: 704929)

3-4 kez denedim. Her seferinde "bu kadar insan yanılıyor olamaz" diyerek tekrar şans veriyorum. Yok aga, bu kadar insan yanılıyor. "Çiğ balık yiyor adamlar" geyiği olacak ama bildiğin çiğ balık kokusu yerken burnuna burnuna da geliyor.

Not: Balık da mecbur kalmadıkça ve rakı yoksa sevmeyen bireyim. Kokoreçi götürür, kalamara yumulurum. Midyeye biraz mesafeliyim.

Dünya mutfaklarıyla arası iyi olan biri olarak ben pek beğenmiyorum, çok yavan, lezzetsiz ve bazen de plastik yiyormuş hissine kapılıyorum ama damak zevki tabi.

ben ilk denediğimde californis roll denemiştim çünkü onda çiğ balık yok. çok sevmiştim daha sonra hepsini yemeye başladım.

vallahi bayila bayila yiyorum. 2-3 damla soya sosuyla deneyebilirsin eger kokusu cok fazla rahatsiz ediyorsa.

bu kadar insanın niye yanılması gerekiyor? dünyadaki 7 milyar insan aynı şeyi sevecek diye bir kural mı var? seven yer, sevmeyen yemez. "türk ağız tadına uygun" kalıbı da çok saçma bence. dünyada milyar tane farklı şey var. bunların hepsini 3-5 kez yesen, bir kısmına hasta olursun. bir kısmından da nefret edersin. bunun ağız aşinalığıyla alakası yok. o sadece bir tadı 1 kere deneyip de "aha bu bizim biber dolma gibi aynı" shortcut'ını beyne atmadan rahat edemeyen tembel ağızlı insanımızın beklentisi. hiçbir şeyle eşleştiremeyince beğenmediğini sanıyor. 3-4 kez yese o da aşinalaşacak halbuki. 3-4 kez yiyip de sevmeyen zaten zorlamasın. herkes aynı şeyi sevse dünyada balık kalmaz.

ben seviyorum. sıcak rolllar daha sevilebilir gibi.

Cok seviyorum. Turkiyede hic yemedim. Bizim orlarda luks degil ogrenci yemegi gibi zAten. Guzel, fresh.
Maki de guzel ama. Favorim zaten avokado maki.

Sonra somon ve ton balikli sushi.

Yosunu cok kokuyor.

yani fena değil ama olmasa aramam öyle diyeyim, damak tadına bağlı. Başlangıç için california roll tavsiye ederim

kaş'ta kumsal yok. o yüzden ben sevmedim. ufak ufak koycuklar var taşlı. en yakın patara plajı var herhalde.

Kumsal isterseniz dalyana gidin harika denizi var. 500 m. gidiyorsunuz omzunuzu geçmiyor, denizin dibi tamamen kum ve o kadar temiz ki içi görünüyor. Kaşa gitmediğim için yorum yapamayacağım ama fikir olsun diye yazdım. İyi tatiller.

ne istediğine bağlı.

kumsal ve yavaş yavaş derinleşen deniz istiyorsan,
kalabalık seviyorsan,
yokuş sevmiyorsan her yer düz ayak olsun istiyorsan hayır.

yüzmelik temiz deniz arıyorsan,
kafa dinlemek istiyorsan,
apaçi kıro keko tipler görmeye tahammülün yoksa evet.

kaş merkezde ki plajlar genel olarak çakıllı kumsal alan pek yok ve de küçük çakıl plajı inanılmaz soğuk özellikle kıyıya yakın kesimleri,plajı kumlu olsun dersen kaputaş plajı ve patara plajı var yakınlarda kaputaş güzel bir yer ancak küçük bir plaj çok kalabalık oluyor,patara ise eski bir likya kenti ve tarihi kalıntılar mevcut çok uzun bir kumsalı var genelilke ingiliz turistler tercih ediyor,kaşa gidersen tekne turu ile üçağızdan kekova turuna mutlaka katıl, türkiye de gezip gördüğün en güzel yerlerden birisiydi burada ki koylar.onunu haricinde günlük turlar var saklıkent,gizlikent şelalesine falan uğruyorlar,yamaç paraşütü vardı,tüplü dalış vardı ama dalış yapılan yeri pek beğenmemiştim,

dalyan iztuzu plajı var yine çok uzun bir plajı var ve hemen derinleşmiyor,sahil kısmında yapılaşma yok bir tane cafe tarzı bir yer vardı,tekneler ile ulaşım sağlanıyor,bunun haricinde birkaç gün sakin bir tatil geçirmek için dalyan çok güzel biryer,köyceğiz gölünde tekne gezisine katılabilirsin,uzaktan da olsa kaya mezarlarını görürsün,bir de kautos diye tarihi kent kalıntıları varmış ama gidip göremedim zaman yetmedi.

ölüdeniz belcekız plajı var sahile kum dökülmüş ancak deniz tabanı taşlı ve genel olarak dalgalı iyi yüzücü değilsen kıyılarda takılman gerekebilir,onun haricinde kelebekler vadisi var buranın sahili de taşlı ve dalgalı yüzmek için tercih etmezdim genel olarak çok abartılmış bir yer keza kabak koyu da öyle bence,ölüdenizden tekne turlarına çıkabilirsin kelebekler vadisi,akvaryum koyu,st nicholas adası,gemiler koyu ,soğuksu koyu ve deve plajına uğruyor özellikle akvaryum koyu,st nicholas adası,gemiler koyu çok güzel tertemiz su deniz tabanını görüyorsun arada balıklar falan yüzüyor ,birde st nicholas adasının üzerinde tarihi kalıntılar var.bunlar haricinde ölüdeniz de yapılabilecek aktivite çok yamaç paraşütü,jeep safari,kayaköy,adalar turu,dalyan turu,tüplü dalış v.b dolu dolu bir tatil geçirebilirsin istersen.

göcek ve akyaka tarafları da başka bir alternatif sakin bir tatil istersen,buralarda sahilde değilde tekne turu ile koyları gezip görmek yüzmek gerekir,bunun haricinde pek fazla yapacak aktivite yok hareket istersen sıkabilirsin.

Bence overrated. Denizini sevmedim, zsten tekneyle acilmiyorsan kayaliklardan, tasliklardan denize girmen gerekiyor. Yeme-icme anlaminda da bir esprisi yok ve ulasim da zor. Gecen sene gitmistim ama nir daha giecegimi dusunmuyorum.

Metrobusle merter ordan metroyla fatih duragı.

Ya da

Topkapı metrobus duragında inip yürümen lazım

muhtemelen

kesin cevap lazım

öyle bir muhabbet geçmiyor.

Rebul

rebul lavanda

Eyüp Sabri Tuncer lavanta

oha yazılmamış. Boğaziçi tabi

tariş limon
tütün kolonyası seviyorsan tarişin tütün kolonyası en iyisidir.
pe re ja firması sandy diye ufak ambalajlarda değişik kolonyalar satışa çıkarmış. yeşil çay kolonyasını aldım çok güzel. tarişin yeşil çay kolonyasını pek sevmemiştim.

duvara şöyle kapıya tıklatıyormuş gibi parmağınla tıklat. ses wv golf'ün kapı sesi gibi toksa ver küsküyü.

prizlerin, anahtarların, buatların düşeyinden kaçın. gerisine yapabilecek bir şey yok.

Elektrik tesisati yukaridan tavanin yarim karis altindan gider, prize lamba anathtarina vs de direk dik aciyla iner. Sagi solu ve alti guvenli. O buat kapaklarindan saga ya da sola gidebilir onun hizasina ilismeyin. Banyo wc ve mutfak disinda su tesisatina denk gelemezsiniz zaten.

Elektrik tesisatları genelde düz bir hat olarak gider. Mesela duvarda duran bir priz var, onun tam ortasından yukarı doğru bir borunun içinde kablolar geçer, o yüzden bu hat boyunca delik delmemek lazım. Yani bu elektrik hatlarını büyük oranda kestirebilirsin.

Diğer taraftan @batak'ın da dediği gibi delik deleceğin yeri ve etrafını tıklatarak arkasında kabloların geçtiği bir boru içeren delik varmı diye kontrol edersen problem olmaz.

del gitsin o hatları bulman 100 de 1

Ben kendim derz arasinda su borusu bulmus adamim. Daha dogrusu benden evvel tuvalet kagitligini takan adam bulmus, vidayi sökünce sular altinda kalan ve cefasini ceken benim.

Normalde metal dedektörü vardir, kablolari vs bulmak icin. Borular cok mühim degil, nereden gececegi belli, cok kivrim yapamazsin da, kablo isi biraz yas. Ingilizce kaynak okuma, amerikadaki evler cok farkli, birkac beamde bir delebiliyorsun, aralar hep bos. O yüzden cok basitmis gibi anlatirlar. Kolonlara yakin yerler cok sikinti cikarmaz, prizlerin dikey dogrultularindan kacinin.

Uzun uzun yazacaktim da @hallofthethief cok net özetlemis, +1

dün haberlerde görüp aşırı üzülmüştüm, normal mi anormal mi bilemem ama neden hastalık olsun ki? herhalde hem zamanı hem imkanı var ki her gün güzel kızının mezarına gidiyor.

üzücü. böyle huzur buluyor demek ki. ama hayatın akışını etkilediği kesin. yine de bir hastalık olarak bakmıyorum.

özlem hocam özlem..

normal değil. yas sürecini atlatamamış. normalde 6 ay hatta 1 yıla kadar normal denebilir. ama 10 yıl gibi bir süreden bahsediyor. patolojikleşmiş.

10 yıl boyunca ayda bir filan olsa anlaşılabilir belki ama her gün olunca hastalık gibi geliyor bana. evladını kaybeden çok insan var ama böyle davranan çok nadir işte. ben görmedim.

ne bileyim aman, bilemeyiz işte acısını.

çevremde var biri. eşi hayattayken eziyet etmiş, ölünce de hergün yanına gidiyor. tatile gittiğinde de bize diyor ziyaret ein diye. onunki hastalık. başka ruhsal sıkıntıları da var.

hem kızı hem torunu ölmüş çok zor kadın için ve üzücü tabii. demek inanmış bir şekilde orada olmak onu rahatlatmış.

ben olsam çok daha farklı aklımı kaybederdim, ki ucundan döndüm benzer bir durumun iki günde aklım çıkıyordu. ama muhtemelen mezarlık vb şeylerle ilgim olmazdı inançla ilgili işte.

insan bir dayanak arıyor, o da orada bulmuş demek ki..

Arkadaşlar hepimiz insanız ama hayat da devam ediyor maalesef. Teyze 10 senedir kopamamış, bu korkunç bir süre. Maalesef psikiyatrik bir rahatsızlık var gibi.

Olabiliyor ben garipsemiyorum. Bundan 6 yıl önce tanıdığımız bir ailenin 24 yaşındaki kızı sabah uyurken kalp krizi geçirip yatağında olmuştu. Babası uyandırmak için odasına girdiğinde bulmuştu. Onlar da anne/baba her gün gidip ziyaret ediyor hala.

Yine bir tanidigimizin 10 yaşındaki kızı kanser yüzünden geçen aylarda vefat etti. Onun annesi günde 3 4 kere gidiyor.

Cevrende o acıya tanık olunca garipsemiyorsun. Anlıyorsun.

Benim çocuğum ölse ben de böyle olurum sanırım. Kabul edememek ölümü. Sağlıklı olmadığı kesin ama yapacak bir şey yok. Öyle mutlu oluyor demek ki.

"Cenaze töreninde, namaz kılınmadan önce tabutunun çevresinde bir kelebek dolanıp durdu. Camiden çıkana kadar tabutunu takip etti. Ondan sonra ne zaman buraya gelsem, o kelebek de benimle. Saçıma dokunur, yanağıma konar, yolun başında beni karşılar. Tuluğ bana kelebek olarak geri döndü"
bunu okuyunca da zırıl zırıl ağladım. Ne kadar yalın bir anlatım.

1 sene önceye kadar her gün gittim babamın mezarına ben de. Hayatımın daha kötüye gitmesini ise mezarlık ziyaretlerini azaltmama bağlıyorum. Rahat rahat ağlayıp konulabildiğim tek yer orasıydı benim için.

Ziyaret yapıyorsa, 5-10 dakika bir dua edip, selam verip çıkıyorsa bence sıkıntı yok. Ama saatlerini orada geçiriyorsa problem.

Yas süresi en fazla 3 gündür.

kime gore normal degil?

veya hastaliksa ne hastaligi?

ağır takıntı/saplantı durumu var ama bu tarz eylemler bana çok insancıl ve değerli geliyor. bir şey diyemiyorum o yüzden. herkes standart hayatlar sürseydi emin olun dünyada ne sanat ne de felsefe olurdu. bu karakteri filmde görsen, kitapta okusan etkilenirsin ama gerçek hayatta karşına çıkınca yargılıyorsun. bu da insanın ikiyüzlülüğü işte.

Var, köyde yaşlı bir teyze. Kendisinin 3 oğlu ve 3 kızı var, bir oğlu 35 yaşında trafik kazasında öldü, ilk başlarda hergün mezarının başına gidiyordu hatta gece bile millete çaktırmadan oraya gidiyormuş, sanırım 1 sene boyunca, belki de daha fazla hergün gitmiş. Olayın üstünden 10 seneden fazla geçti, şimdi her gün gitmiyor.

Evlat acısını yaşamayan kimse bilemez, bir evladınız varsa sürekli düşünürsünüz başına bir şey gelse ne yaparım diye, muhtemelen mezarında yatar kalkarım derim ben eğer bir ruh varsa korkmasın diye (not : 4.5 yaşında bir oğlum var)

kuş uçuşu 330 km mesafe var. direkt böyle bir yol yapılyorsa olabilir. tabi hız sınırlamasının ne olacağına da bağlı.

Bu adamlar iki kere iki dört dese inanma. Kesin 4-5 saat falan olur en az.

Bugun 2 de otobusle ciktigim izmirden bu kopru kullanarak gectim suan hala yoldayim :s araba ile 200 falan mi basmak lazim 3.5 saat icin bilemedim ama mesafeyi dusurdugu ve feribottan bin kat iyi oldugu kesin, lakin bir mucize degil

Otoyolda maksimum hız sınırı 120'dir. Bu baz alınmış olmalı. 3,5 ile çarpınca 420 km yapıyor. Yeni yapılan otoyolun uzunluğunu bilmiyorum, 420 ise oluyor işte.

Kızım var memnunum. Cinsiyetten çok yetiştirmeye bağlı bence. Sen çocuğunu aşırı serbest yetiştirmezsen ailesinden uzaklaşmaz.

yaşlanınca kız çocuk bize bakar erkek çocuk huzurevine atar diye bi düşünce olabilir :)

yeğenim olana kadar ben hep erkek olsun istemiştim ama şimdi kızım olsun isterim.
kız bambaşka bir şey bence.
çok sevimli çook.

1) Her iki cinsiyetteki çocuk da eşit sevilir.
2) İlk doğan çocuğun yeri biraz ayrıdır. Ona hissedilen sevgi daha farklıdır.
3) Sonra doğan çocuk küçük olması sebebiyle daha farklı sevilir.
4) Anneler oğullarını daha çok sever. Kızlarıyla iyi geçinirler.
5) Babalar da oğullarına farklı bakar. Kızlarıyla iyi geçinirler.
6) Erkekler büyüyünce evden uzaklaşmaz. Tam tersine kızlar daha erken gider.
7) 30 yaşında askerlik, iş sebebiyle bir erkek evde ailesiyle kalabilir.
8) Bir kız 20 yaşında ben evleniyorum diyebilir.

Türkiye'deki anlamı yapılmış bir tasarımı HTML ve CSS dediğimiz şekil ve stil dillerine dökmek. Tarayıcının anladığı dil yani.

Artık anlamı, az önce söylediğim şeyin üstüne bir sitede arayüzde olan interaktifliği, canlı bir veri alışı varsa bunu ve daha bir çok şeyi JavaScript veya alt dilleri (TypeScript vs.) ile hayata geçirmek.

Bir websitesinin arayüzünü (kullanıcının gördüğü tüm ekranlar) kodlar.

Şöyle bir tanım da ekleyeyim, web ve mobil geliştiricileri genelde ikiye ayrılıyor, ön ve arka.

Ön dediğimiz kullanıcının cihazında çalışan kısım, tarayıcı veya mobil uygulama olarak düşünülebilir.

Arka kısım ise bütün iş mantığının olduğu yer. Yani, bir siteye giriş yaparken bilgileri girdiğin form ön tarafken, bu bilgileri veritabanından kontrol edip sonuca karar veren arka taraf oluyor.

Ön yüz geliştiricileri, tarayıcılar ve cihazlar bu kadar gelişmemişken yalnızca tasarımların görüntülerini koda döküyorlardı, gelen veriye göre olan değişimler, örneğin yukarıda giriş yapmış kullanıcının adının görülmesi gibi, arka tarafta ayarlanıp gönderiliyordu. Artık bu biraz değişti, ön taraftan form yine gönderiliyor ancak bu sefer yeni sayfanın tamamı yerine, yeni sayfayı oluşturmak için gerekli bilgiler geliyor arkadan. Bu bilgilere göre ön kısım şekil değiştiriyor. Facebook gibi sitelerde bir yere tıkladığında, yalnızca değişmesi gereken kısımların değiştiğini ve sayfanın diğer kısımlarının sabit kaldığını farketmişsindir örneğin.

yukarıdakilere ek olarak, örneğin react, vuejs, backbone, angularjs vb. istemci tarafında çalışan, verinin biçimlendirilmesi ve görüntülenmesi gibi kullanıcı ile birebir etkileşimde olan bütün kısımları frontend developer üretir. buradaki üretme kısmı yazmak anlamındadır, tasarım ise başkalarının işidir.

bu kişiler veri tabanı nedir bilmek zorunda değiller, onlar sadece nereden nasıl veri geldiği ile ilgilenirler, geri kalan tüm teknoloji ve iş mantığı backend tarafındadır, tabii şimdiler de bu kısımlarda hafiften karışmakta zira tamamı ile browserda çalışan hiç bir şekilde backend kullanılmayan serverless ismi ile anılmaya başlanan bir akım da mevcut.

lola çok ilginç bir insansın:) dur senin için araştırayım bir kaç tane yazacağım.

feyzü'l furkan tefsirli kur'an-ı kerim meali.
...
www.serveriletisim.com buradaki açıklamayı okumanızı tavsiye ederim.

neden ilgincim anlamadm orayi?

Bence tablet ya da telefona Diyanet'in Quran uygulamasını indir. Konu fihristine göre okursun. Hangi konuyu merak ediyorsan ona bak. Okurken sıkılmazsın.

Surelerin iniş sırasına göre olan meal var, onu okumalısın.

www.kaynakyayinlari.com

başlangıçta paralel git, diyanet ve elmalılı hamdi yazır'ın tefsirine de bak. Uyarmadı deme daha önce okumadıysan inancın sarsılabilir. Ben okudum deist oldum, az daha sorgulasam ateist olacağım.

diyanet mealini oneririm

diyanet mealini öneriyorum ben de ama bazı çeviriler üzerinde hala anlaşma sağlanabilmiş değil. bazı -özellikle- ihtilaflı konuları bir kaç çeviriden okumak faydalı olabiliyor.

m.dinimizislam.com

Mustafa öztürk hocanın meali

Bi ara dergaha gel aplalar yardımcı olsun. (Bkz: apla)
Benim selamını söyle. Yalnız bazı şartlarımız var baştan belirteyim...

gün içinde açılır tahmini. kimse bize laf atmasın. daha fazla yayılmasın çabuk unutsunlar diye kapatılıyor olabilir. milletin birbirine ulaşması umurlarında değil.

kendilerine laf ettirecek, görülmesini istemedikleri görüntüleri bilgileri içerikleri siliyorlar.

çok acilse bunları kullanmak; (bkz: vpn)

ig açık yaw?

ben şuana kadar açılır diyordum ama tık yok.

öğretmenlerin derece ve kademesi değişmediği sürece maaşı da değişmez.

müdür yardımcısı geçici görevli öğretmendir. maaşı değişmez.

sadece aldığı ek ders tam ek derse dönüşür.

maaş+tam ekders.

Hicbir sey yazma, orjinal olsun.

hayatta daha onemli seyler var. (hem sana mesaj olsun bu hem de illa yazacam diyorsan bunu okuyana mesaj olsun)

müsayit yaz sadhad

every night my finger on my ass diyesim geldi ama yazma bunu tabi

bence yazma bişey boş kalsın.

bizi herşey sinirlendirir çünkü paramız yok (fav)
yanında ritmik yürüyemezdim, bilmezdin
buse tamam olur diyo
siz nasıl mutlu oluyonuz lan
her erkek biraz da devlettir aslında
içimize atıyoz, bizi biliyon
mervelerde kalmayın amk
guzellige inancimi sarsan simgeler var (buradan birinin nicki)

ben yazmıyorum tabi hiçbirini bende gnr logosu var xd

Only lovers left alive

sözlükte görmüştüm

hey orada! ben whatsapp kullanıyorum. yazmış. çok komik gelmişti. öhm.

sadece adımı biliyorsun, hikayemi değil ;) yaz.

@bohr atom modeli'nin dediğini yazma o hikaye sakat biraz XD

data.whicdn.com

only god can judge me

Everybody from the 313 put your motherfuckings hands up and follow me.

çiçek resmi koy.

benimkisi uzun yillar bostu. gecenlerde baktim herkeste bir seyler var, ben de i believe everything i read on the internet yazdim. guzel oldu bence.

komikli vidyo: www.youtube.com

yazıyor....

tamamen kurgu.

kurgu.

Okurken bitmeyen bir kitap, 100-150 sayfası sürekli aynı şeyi tekrarlıyor. Müze vardı bir ara sanırım okurken araştırmıştım sanki aklımda öyle kalmış.

Kurgu diye biliyorum. Bence guzel kitapti.

kurgu, müzesi de kurgudan türetilmiş eşyalardan.
inanılmaz kasvetli ve buhranlara sürükleyici bir kitap bence. kemal'in içinde bulunduğu durumları layıgıyla hissettiriyor. bu yüzden çok başarılı

Kitap da müze de harikulade. Okuyun sonra da gidin görün.

ben gerçek diye biliyorum. karakterin ölmeden önce orhan pamuk ile irtibata geçip hikayeyi anlattığını duydum. müzeye gitmedim ama adamın fotoğrafı da varmış. kitap fena değil. sürükleyici bir kitap

Fark etmez

Ek: Bana karismasin yeter, yedigim ictigime karisilmasina sinir oluyorum

olmazdım diyemem ama olmamayı tercih ederdim.

ne önemi var?

Olmak istemem ama olucaksam da olurum. Tskler.

ben bir gün et yemesem gecesinde hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. sevgilimin ya da herhangi birinin yemek/görüş konusundaki seçimleri falan beni hiç ilgilendirmez, isterse ekmek arası ingiliz anahtarı yesin ama ben eti çok sevdiğim için muhtemelen hassas bir vegan dostumuzla anlaşamazdım hiç.

mesela lisede bi arkadaş vardı, kız domatesi sevmediği için nerede bi şey yesek topluca "benimkinde domates olmasın" diye bozgunculuk yapıyodu. domates sevmezsin ve yemeğinde istemezsin ben buna sonuna kadar saygı duyuyorum ama benim adıma çok sinir bozucu bi şey bu ya. standart hamburger işte amk domates istemiyosan domatessiz başka bi şey sipariş etsene. bi şey söylüyolar sonra 6 dakika liste sayıyolar içinde şu olmasın bu olmasın şu şöyle olsun diye. bu tip şeylere hiç gelemiyorum ben. dümdüz adamım. o açıdan yemek konusunda hassas biriyle yapamam. olmaz.

olmazdım diyemem ama olmamayı tercih ederdim. + 1
sonuçta dürüm önemli

olurdum, oldum. sen adana yerken o mantar dürüm yer ya, bence iki adana için adam harcamaya değmez ama yine sen bilirsin.

anlaşamazdım. beraber kokoreç gömmeyeceksek ne anladım ben o ilişkiden.

Olmazdim. Cunku bu atesit-dindar gibi bir iliski oluyor mutlaka karsi tarafin bir hukum kurma istegi olurdu. Dinciler nasil ateistleri kurtarilmasi gereken zavallilar olarak goruyorsa; veganlar da ayni sekilde artik gozunun ve vicdaninun acilmasi gereken birey olarak goruyorlar genelde. Ben etin tadini sevmesem de yiyorum, vegan beslenme dogrudan cok karbonhidrat tuketimine dayaniyor. Aldigin protein kaynaklari bile karb kaynagi ayni zamanda. Neyse ki erkek arkadasim ile din,yemek vs tutumuz ayni.

Edit: ben direkt vegan olarak okumusum. Vejetaryenler de ileride veganizme dogru gidiyor zaten, agnostik deizmin ateizme gecis asamasi gibi. Cevabimi oradan yine konuya baglayabiliriz XD

ben et yerken kafamı ütülemeyecekse olur.

Shotgun vurdu gol oldu!

Kendine yrmek yaparken bana etli yemek yapmayacaksa tabi ki işim olmaz. Et girmeyen yere dert girer.

arkadaşla bile olmuyor sevgiliyi düşünemiyorum. çünkü sevgiliyle aktiviteler bitiyor bir süre sonra en önemli şeylerden biri yemek oluyor. acıkınca elim ayağım titriyor ve tercihi ben yapmak istiyorum dolayısıyla imkansız.

Yuzır ve sta +1.

Tam bir etçilim çünkü.

www.gunhaber.com.tr

dürümsüz olmaz.

olurum mümkünse vejetaryen/vegan olsun

freebird5406_2 + 1

Bana et pişirdiği müddetçe sıkıntı yok.

sta +1.

yanında yedikçe kendimi kötü hissederdim, rahat olmazdım.

Vegan olması tercihim. Vegan dürümler de var. İçinde kan gözyaşı, zulüm olmayan yani.

olurdum, banane ne yerse yesin. isterse kurbağa yesin.

insanlar memeli hayvanlardır ve ölünce yok olup gideriz bütün hayvanlar gibi. muhtemelen öyle bir şey olmayacak.

hayır tanrı'yı göremeyip bunun vicdan azabını yaşayacağız. tanrıyı öyle günah işleyin de sizi yakayım diye bekleyen biri gibi algılama. bunlar çok müslümanca. tanrı seni seviyor.

Sadece adalet hissi bile öteki dünyanin var oldugunu anlamak icin yeterli. Elbette biri, kendisine zarar veren kisinin (bu dünyada degilse bile ) cezalandirilmasini istemesi onun hakkidir. Her şeyi su an algilanan bu dünya ile sınırlı düşünmek anlamsız.

Cekilmis gayfe +1
Ben de vicdan azabı çekeceğimizi düşünüyorum. Bu dünyada içine bir şey dert olsa, vicdan yapsan canın yanıyor gibi oluyor ya, öteki tarafta kat be kat fazlası olacak ve kendi vicdan azabımızla içten yanacağız.
"Cehennem dediğin dalı odunu yoktur, herkes ateşini kendi götürür" - pir sultan abdal

insanlar içleri soğusun diye cehennem kavramını yaratmışlar. istiyorlar ki hak edenler cezasını ölünce bulsun vs vs. yoksa uğradıkları haksızlıkları sindiremezler, bazıları çıldırabilir hatta. o yüzden din çok şahane bir kontrol mekanizması aslında.

şahsi fikrimi soracak olursan ölünce yalnızca azot döngüsüne karışacağız. başka da bir şey olmayacak.

cehennem gerçekse sanırım peygamber hariç istanasız herkes bir süre yanacaktır.

Hayır. Yanacağımı düşünüyorum. Bence yanma olayı olsaydı mikrodalga fırın gibi olurdu. Öyle odun ateşinde çevirme ya da kazanda yahni olma falan gibi değil.

bunların hepsini kuranda yazdık.

cehennemde kediler hep sırnaşıyormuş. kendilerini sevdirmek istiyormuş.

www.youtube.com

abi onlar metafor :(

mail listesinden çık?

help.yahoo.com

filtre ile cöpe göndermek mümkündü yanlis hatirlamiyorsam.

Allah' in adiyla oku. Dinimiz, amin.

ben seni bi okuyup üfleyim, nefesim kuvvetlidir. nice senin gibileri doğru yola getirdim. badelemem lazım.

okumak istiyorsan bitir elbette.

ben okumaya çalıştığımda yarım bıraktım. çünkü tüm kainatın yaratıcısı olduğu iddia edilen allahın ve onun son, evrensel, açık kitabı kuran gerçekte öyle bir kitap değil. içinde bol bol dedikodu ve abuk subuk şey var ve azımsanmayacak kadar şiddet içeriyor. ama sorsan her kelimenin 600. anlamı aslında bilim adamlarının yıllarca çözmek isteyip de çözemediği esrarengiz şeyleri açıklığa kavuşturuyor.

ya aslında değmez de, bu ülkedeki hakim dini bilmek için bi okumak en azından genel kültür açısından fena olmaz.

Büyük puntolarla yazili hali 600 sayfa falan, normal puntolarla yazılsa cok daha az sayfa surer. Oku.

sen zaten yanacaksın kasma boş yere.

spoiler verdim ama :/

ben askerdeyken okumuştum. "şüphesiz ki o her şeyi görür ve duyar. o'na inanmayanların sonu çok kötü olmuştur."

Neden okumayasın ki ?

Ben 1,5 kere okudum. Sonrasında da agnostik olmama yol açan sürecin başlarına girdim işte. Bir de aklıma geldi, bir söz vardı: Kuranı okuyup anlayan ateist, anlamayan ve okumayan müslüman olur diye.

Ülkede sorsan herkes müslüman ama en az %70'i kuranı okumamıştır. En az çeyreği ise kuranı okumanın günah olduğunu, baş ucundan indirilmemesi gerektiğini düşünüyordur.

Bana din üzerinden goygoy yapanlar, kafir diyenler falan genelde benden az biliyor. Yani okuyayım da müslümanlarla konuşurken onlara doğru-yanlış göstereyim kafasına girme. Onlar babaları ve kahvedeki amcalar ne dediyse onu doğru kabul ediyorlar. Dini gelenek olarak, gördükleri gibi uyguluyorlar.

@seksen9 "katil azrail çıkıyor" deseydin bir de.

oku

benim okuduğum en iyi bilim kurgu-fantastik kitap idi

Muhammed Esed mealini okuyabilirsin. Ya da bayraktar bayrakli. Ya da mustafa ozturk. Ya da .... Diye gider. Yani en az iki farkli meal oku. Ben 2-3 kez bitirdim sanırım.

@nawar yanacağını bilmesi ağır gelmiş olacak ki tik atmamış.

spoiler verenler uçurulsun kampanyası!

oku oku. ama zip li versiyon bulursan onu oku. tekrarları zip lemiş bi versiyon. zaman kazanırsın.

Güzel kitap. Öneririm. Ama okuyanların ciddi bir bölümü inancı sorgulamaya başlıyor. Güçlü bir inanç istiyorsan okuma.

oku, ben okudum deist oldum.

dinimizislam.com

:)))uzmani naginisy.

30 yaş üstü insanlardan çıkma ihtimali var.
ama 30 yaş altındaki gruptan zorlasan da çıkmaz.

Var biliyorum da bana denk gelir mi acaba, onu bilemiyorum.

bu entryde normalden çok farklı bir fedakarlık türü görmüyorum, evli olduğu & sevdiği insanın hastalık döneminde yanında olmak bence yapılmayacak ve hatta yeni neslin yapmayacağı fedakarlık değil. çoğu insan dünyadaki en sevdiği iki üç insan için (annesi, eşi, çocuğu vs) böyle şeyler yapar diye düşünüyorum. bazısı istemeye istemeye keşke olmasaydı diye diye yapar ama yapar. zaten fedakarlık da istemediğin halde yapmak demek. o yüzden entryde de garip bi şey yok, insanlarda da. ha ama diyorsan ki 19 yaşında sevgilisini hastaolunca bırakanlar var :(:( falan herkes böyle bir sorumluluğun altına girmek istemeyebilir, onu da normal karşılarım, ben neyim ki kime bakacağım denebilir.

Geçmişe göre oldukça azalmış olmalı, çünkü devir bencillik devri. Bencillikte fedakarlık olmaz. Artık insanlar tamamen kişisel çıkarlarına yönelmiş durumda ve hiçbir şey vermeden sadece almayı amaçlıyorlar. Fotoğraf ve video çağında sevmek de bir gösteriş işi oldu ve özünü kaybetti ne yazık ki.

Babam rektum ca'ydi. Birak osurmasini annem aylarca bokuni temizledi (once kolostomi sonra da postop komplikasyonlar).

Bu kadar basit seyleri fedakarlik olarak nitelendirmeyin lutfen. Osurmak, sicmak, gegirmek, isemek falan gayet normal seyler.

Bu entry'nin fedakarlıkla hiç alakası yok. İnsan sevdiğine yardım ederken buna bir isim aramaz. Benim babaannem beyin kanaması sonucunda felç geçirmişti. Dedem 7 yıl boyunca ona baktı. O da yaşlıydı ama son anına kadar babaannemin bütün ihtiyaçlarını yerine getiriyordu. Bok temizlemek lafından hiç hoşlanmam. Karşıdaki insan olunca sadece onun tuvalet ihtiyacından bahsedebiliriz. Kanserde sadece bir süre bu olaylar yaşanıyor, toplasan 1 yıl bile etmez. O yüzden çok büyük bir çile değil. Bunun on katıyla uğraşanlar var hayatta. Ben erkeğim ve sevgilimin yanımda osurmasını istemem. Ben de kimsenin yanında osurmam. Taraflar arasında her zaman saygı olmalı. Yanlışlıkla osurma olayını bunu dışında tutuyorum. Yazarın bahsettiği olay çok uç bir nokta.

%85 ihtimalle görürürüz.

umarım kimse görmez
görürüz gibi geliyor ama
öğlene doğru olur

umarım gündüz olur. Tahminlere göre görmemiz lazım ama hayırlısı bakalım.

bu depreme yakalanmak benim en büyük korkularımdan biri olmuştur her zaman. bir ara çok araştırmıştım. safsatalara değil de anlayabileceğim şekilde yazılmış ama bilimsel özelliği olan yazılara, çalışmalara dalmıştım. benim onlardan anladığım şuydu: yakın zamanda bu deprem olacak, bunun kaçarı yok. yani olmaması gibi bir ihtimal söz konusu dahi değil. verilen süre de maksimum 50 sene falandı. ha sanırım küçük depremlerle enerjinin boşaltılması gibi bir ihtimal de var ama o kısmından emin değilim. yani irili ufaklı 5-6 şiddetinde depremler olup da öyle çok yıkıcı bir deprem olmaz belki... bilmiyorum. gerçi 6 şiddetinde bile istanbul çok fena olur bana kalırsa.

gece gündüz konusunda tahminim yok, tek isteğim olduğunda hiçbir sevdiğimin istanbul'da olmaması. ben kendimi kurtarayım da ailem konusunda endişem yok. gölcüklü bizimkiler, 99'un en korkunç anlarını yaşayanlardan. atom bombasından aşağısı öldürmez onları hsfjkl

o değil de asıl soruya cevap vermemişim: bence bizim nesil görür normal şartlarda. belki ihtiyarlığımıza denk gelecek ama görürüz yani.

torunlarımız bile görmeyecek muhtemelen

görürüz .... gece olur

Göreceğiz ve muhtemelen Türkiye'nin İşgal yıllarından sonraki en kötü zamanı olacak.

yok.

web sitelerinden, bloglardan okuyarak, tutorial videolar izleyerek, biraz da deneme yanılma yöntemiyle kolayca öğrenilebilir office. yıl olmuş 2016, sertifika gibi bir amaç yoksa böyle şeyler için kurs falan gereksiz..

udemy veya buna benzer sitelerden free olan pek çok ders bulabilirsin. çok faydası olacaktır özellikle çdışı izleme özelliği ile her yerden takip edebilrisin. 30'undan sonra udemy'i keşfeden biri olarak tavsiye ederim.

Zaten rutin kontrole gitmek gerekmiyor mu? Bunu one surebilirsin.

1 saatlik doktor randevusuna üşendiğinden hayatının geri kalanını riske etme de.
babannem rahim kanseri atlattı benim 10-15 sene falan oluyor heralde, hala sağ. erken teşhis çok önemli bu tarz konularda. ilerde torunlarını görmeni istiyorum falan de o tarz şeyler ikna edebilecek gibiyse.

Torunlarını görmeni istiyorum +1.

Onu en zayıf yerinden vur. Duygusal darbe. Tut kolundan götür.

Belki de "bu yaştan sonra elin doktoruna bacağımı ayırmam" kafasındadır. Kız kıza konuşun işte tıpta ayıp yoktur falan.

Çekiniyor olabilir, mülaim bi kadın jinekolog buluN, şöyle tatlıymış böyle iyiymiş ben araştırdım senin için, içimiz rahat etsin gidelim yoksa her gün bu konuyu açıcam gerilcez diyin.

bölümde derece yaparsan ismin okunur.^^en azından biz de öyleydi.

Bizde ismimizi bi kagida yazıp vermistik ordan okumuslardi. Yazmayanlar cikmadi. Töreni duzenleyen bi görevli hoca vs varsa sorup ogrenebilirsin

Genelde isimler okunuyor tek tek

isimler okunurken sahneye çıkma yok mu yani:)

Bizde olmamisti. Sahneye dizildik, sonra sirayla 4-5'erli grup halinde yuruyup gostermelik diplomalarimizi veren hocanin yanina gidip tokalasmistik. Tabii ki gruplar onceden belirlenmis, herkes sirasini biliyordu. Prova yapmistik hatta. Ay ne sacma.

Ha ama bizimki egitim fakultesi oldugu icin sahnede ogrenmenlik yemini etmistik. Ben etmemistim, kamera kayitlarini izlerken hala gulerim dcadsfdsd. Hepimizin sahnede olma sebebi belki ondandir.

açılın 3 günlük taze mezun geldi. bizim okulda cumartesi günü bölüm olarak soyadına göre sahneye çıkmak için sıraya girdik. bölümde o dönem mezun olan herkese soyadına göre numara vermişler yakamıza adımızla birlikte yapıştırdılar. başladık çıkmaya çıkarken sunucu yakamızdaki isimleri tek tek anons etti, sahnede bölüm başkanı ve dekan yardımcısı diploma verdi orada bir foto inerken bir foto oldu da bitti maşallah. çıkmazsan sunucu adını okumadı ve diplomasını alamadı çıkmayanlar.

Çoğu kaliteli değil çünkü .

Bazilari pek saglam karakterli olmuyor.

Ben mühendislik okuyorum, geçenlerde lisede vasat olan bir tip gördüm, büyük firmaların işe alımlarına gözlemci olarak katılıyormuş, gel seni de paspasçı olarak alalım dedi şakasına, ben de paspasçı olan sensin, ben değilim dedim. Hiçbir şey yapmayıp da milleti eleştiren boş insanlar bana göre. Gayet efendi olanlar da var ama çok nadir. Geneli kasıntı ve düşük zekalı.

bizdeki çok tatlı bir kadın. çok da ilgili ve nazik. hiç de kibirli değil.

bütün genellemeler yanlıştır.

@dissendium ayrıca seni de paspasçı olarak alalım derken espriyi senin benliğine yapmış mesleğine değil. sen orada paspasçı olan sensin deyince onun mesleğine laf etmiş oluyorsun. bu da kibir ve kompleks göstergesi.

Ozellikle buyuk, kurumsal firmalarda calisanlar, gotleri iki karis havada ve pek de matah bir sey yapmayan ama bununla ters orantili olarak cok onemli is yaptigini dusunen kisiler olarak goruluyor. Yine bircok firmada, bu pek de matah bir sey yapmadigi dusunulen kisiler-ki yoneticileri kastetmiyorum, ise alim uzmani falan olanlarini diyorum-baska departmanlarda esdeger seviyedeki kisilerden daha cok maas aliyor. Biraz da ondan gicik olunuyor.

bizim iş yerindeki de uyuzun teki.

@bohr atom modeli, konuşmanın arka planını bilmiyorsun, bulunduğu firma otomotiv firması, direkt mühendisleri kast ederek öyle dedi, enteresan bir bakış açın var, ben ona paspasçı deyince benimki mesleğe hakaret oluyor, ama o bana deyince benliğe hakaret oluyor, bir meslek savunulur da böyle saçma mı savunulur? Şundan bile kişiliğim hakkında çıkarım yapmışsın gerçi, şaşırmaya lüzum yok. Bir de tüm genellemeler doğrudur, doğru olmasalardı kimse tenezzül edip genelleme yapmazdı.

Sen marketing'i sec;)

Cunku hepsi samimiyetsiz

İyisi vardır elbet ama geneli sürekli bir kuyu kazmaca, dedikodu peşinde.

Edit: dissendium'a katılıyorum. Onunki hakaret olmuyorda dissendiumun cevabı nasıl hakaret oluyor?

Condom +1
Ağır doz prozac almış gibi mütemadiyen sırıtan tipler. Elemanları seçerken dış görünüş odaklılar, çünkü orada yapılan iş hakkında fikir sahibi olabilecekleri teknik bir eğitimleri yok, onları geçmeden de esas adamlara ulaşamıyorsun.

Kendi iş yerimde görülebilecek en iyi ik cı vardı, işe alımımı da o yapmıştı, çok tatlı ve iyi niyetliydi. İk nın iyisi tadından yenmez ama kötüsü de kabak tadı verir

ben insan kaynaklarının kraldan çok kralcılığını sevmem, patron wannabe'si olanlarına ayrıca ayar olurum. ayrıca dedikoducu olanları çoktur, sinsileri de az değildir.

dion milam

kimsenin şirket ismi vereceğin sanmıyorum.
servis ve yemek dahil hiçbir imkan yok. yer, istanbul'da bir devlet dairesi.

kandil simidi, ramazan kumanyası...
-sektöründe öncü firma.

servis, yemekhane, multinet, telefon hattı.

mescid var.

namaz zorunlu.

- özel sigorta (100 bin liralık ameliyatı bile karşılıyor, evlendiğinde otomatikman eşin de sigortalı oluyor vs)
- aylık 450 lira sodexo
- servis
- bayramlarda boyner hediye çeki 150 liralık
(sıralama en önemli den en tırt olanına doğru)

Hamam, sauna, havuz, spor, salonu, araç, lazım olabilecek tüm cihazlar, aletler, bütçe, kafana göre çalışma, nispeten iyi maaş. (Bir startup)

chiper, nasıl startup o kurumsalları geçmiş.

baya sallanıyor, boğazdan uzak olduğu için normal beşiktaş üsküdar gibi düşünme, rüzgarlı havalarda dışardakiler gayet ıslanabiliyor. hassassan şimdiden vazgeçmeni öneririm.

benim bulduğum en iyi tahmin burada: www.windfinder.com

5-6 göteriyor ama skala 10 üzerinden onu da söyliyim.

altın hesabı, e-vadeli'ler; otomatik talimatı.

kendimi tutamam, onu da beceremem diyorsan bireysel emeklilik her türlü terbiye eder.

Bir şey almadan önce bu zamana kadar bunsuz idare edebildim mi, bundan sonra idare edebilir miyim diye kendime soruyorum. Sadece yemeğimden kısmıyorum geri kalanı şimdiye kadar gereksiz gereksiz almışım zaten.

Sigaram yok, içkim ayda bir falan

gayet rahat biriktiriyoruz,
öncelikle ileride acil para ihtiyacı olur şeklinde düşünüyorum hastalık vs. onun dışında ihtiyacımız olmayan şeyleri almıyoruz. ihtiyacımız olduğuna da ikna etmiyoruz kendimizi. Mesela 6 pantolonum varsa 7. lazım şeklinde düşünmüyoruz.

Bebek'te falan takılıyorsan sana yapacak hiçbir şeyimiz yok. Öncelikle kendine aylık harcma çizelgesi hazırla. Sonra günlük rutinlerini hesapla. Aylık alışveriş masrafını da ekle ve sabit giderleri yaz. Kazancın rutin mi? Değişken mi?

Gelirin ve kazancını topla, giderleri çıkar, aylık havaya savuracağın ve eğleneceğin bir miktarı da kenara ayır geriye kalan tüm parayı altın, dövize vs. bas. Unut.

Şimdi altın hesabı siktir et. Hesap işletim ücreti almayan enpara'dan bir hesap açtır. Ve her ay oraya düzenli para aktar. O hesabını birikim hesabı olarak kullan. Hiç çekme. Bırak biriksin. Meblağ artınca döviz ya da faize yatır.

Eğer biriktiremiyorsan bir excel sheet aç ve ayın ilk gününden son gününe kadar ne harcarsan her akşam o sheet'e yaz. Sonra zaten saçma harcamalarını görüp basitçe bi %10-15 azaltırsın harcamanı hiç bir şey olmazsa bile.

yok iphone filan.

bir bankada 2 ayrı hesabın olsun.

a - birikim hesabı
b - hemen kullanırım hesabı

eline para geçince, örneğin 500 TL para geldi, ben bunun 300 TL'sini harcarım. Bu ay fazla harcamam diyeceksin. 200 TL'sini birikim hesabına 300 TL'sini hemen kullanırım hesabına yatırcaksın.

300 TL kotanı aşmayacaksın !, ama bir sıkıntı olursa birikim hesabım var diyeceksin içinden kısık sesle. ama bir yerden de 300 TL harcama kotam var diyeceksin yüksek sesle.

sonra nakit para taşımayaya özen göster. nakit cepte durdukça harcanıyor. ayrıca para pis kirli bişey asla dokunmak istemiyorum.

gerekli yerlerde banka kartını devreye sokacaksın ve 300 TL'den geri saymaya başlayacak.


tamamen şartlanma yönetmiyle mutlu çözümler.

2 ayrı bankada hesabım var. 1i maaş aldığım bankadan, diğeri enparadan.

Her ay maaşım yattığında 1/4ünü direk enpara günlük vadeliye atıyorum. Aylık atmıyorum, çünkü insanlık hali acil bir şey olabilir diye günlüğe atıyorum. Bir sonraki maaşımın 1/4ü gelecek ay gelene kadar orda duruyor. O gelince, bir öncekini aylık vadeliye atıyorum.

Kalan 3/4üm maaş aldığım bankadaki hesabımda oluyor. Ödemelerimi yaptıktan sonra elimden kalan mebla rahat şekilde yetiyor bana. Hatta burdan da arttığı oluyor arada, böyle bi durumda, yeni ayda maaş gelince onu da enparaya atıp aylık vadeli alacağım paraya ekliyorum.

Yani 1/4e dokunmayıp farklı bankada tutuyorum. Ama kalan 3/4 de rahat şekilde yettiginden tasarruf yapmam zor olmuyor. Kendimi kisitlamiyorum ayrıca tasarruf için. Harcıyorum yine baya baya.

Biz de enpara'ya atıyoruz.

Ay başında kira, faturalar, mutfak alışverişi vs gibi temel ihtiyaçlarımizi hesaplayip ödüyoruz. Kalan miktarın bir kısmını harcamak için ayiriyoruz geri kalanını enpara'nin vadeli kısmına atıyoruz. Ufak bir miktar da tatil matil için atıyoruz. Bir de benim kişisel hesabimdan 150 lira gibi bir miktar kesiliyor. Sadece bankaya gidip cekebiliyorum.

Böyle olunca hem istediğimiz gibi harcayıp, alışveriş yapıyoruz. Kendimizi kisitlamiyoruz hem de biriktirebiliyoruz. Tavsiye ederim, göz görmeyince ekstra harcama da yapamiyorsunuz çünkü.

iş bankasının kumbara hesabı var ...

ogrenciydin yanlis bilmiyorsam, neden para biriktireceksin ki? koy kenara 100-200 lira zor gunler icin, gerisine karisma.

ogrenciyken ayin son gununde son parami harcardim. birak rahat ol, ogrenciyken bari biraz hayatin keyfini cikar. bogazicinde okuyorsun, mezun olunca cok cok garip bir durum olmadigi(sen de cok garip olmadigin) surece is bulacaksin. calisirken biriktirirsin istedigin gibi. calisirken harcamak icin zaman bulunmuyor zaten :( ogrenciligin kiymetini bilmek lazim :(

Piyasa arastirmado yapip hangisi nerede ucuzsa ordan aliyorum
Pahali giyinmiyorum (cogunlukla)
Esyalar bikkinlik vermeye basladi yeni bir sey alasim yok
Bir de parayi orda gormek hosuma gidiyor

Satış isindeysen %90 verirler. Ise girer girmez degil de biraz kendini gösterince veriyolar ama.

anily benden once davranmis, satistakilerin hepsine veriyorlar. bir de ne desem yuklemecilere, satin almacilara.

ilk işimde ar-ge mühendisi olarak geçiyordum. yüksek lisans derslerine gidip gelmek için araba vereceklerini söylemişlerdi. hatta vejetaryen yemeği çıktığını da söylemişlerdi yemekhanede.

hiçbiri olmadı tabii. pek güvenmezdim ben olsam.

Proje müdürlerine.

Ev-is arabasi vermek icin orta duzey yonetici olmak sart degil, belli olmuyor o isler.

satışta olur genelde. uygulama ve servis mühendislerine de verirler. sahadaysan alırsın yani genelde

acemi pazarlamacılara kıl :D

bazı şirketler 10 senelik çalışana vermiyor bazısı müdürün bi tık altına veriyor. direktör-müdür-şef diye giden ünvanlara sahip şirketlerde müdürler %90 alır ama.

adam da ayrılacam dıye daha ne soylesın

Ayrılmam.

7 yıldır aynı insanlayım. Çok seviyorum bu yüzden ne olursa olsun devam ederdim. Her soruna çözüm bulunur. HIV tek seferde kolayca bulaşmıyor, prezervatif kullanımı engellemek için yeterli.

ayrılmazdım tabii ki; ama psikolojik olarak çok yıpratırdı her iki tarafı da..

Atın ölümü arpadan olsun hııağğmınaa.
Klasik türk. Düz adam. Bilinçsiz yobaz.

ayrılmazdım, otobüs durağının camından öbüşürdüm..

Uzaktan severdim

Bunu bildiği hâlde söylemediyse ayrılırım. Gerçi kuluçka dönemi 6-12 ay sürebiliyor, Benden önceki bir ilişkisinde kapmış ve bundan habersiz olabilir. Yine de sırf bu ayrılık gerekçesi olmazdı. Bilemedim.

Ona dokunamamak katlanılmaz olacağı için ayrılırdım.

ayrılırdım.

ayrıl. o nasıl bir kaşarlık seviyesidir

Sadece o reklamlardan kazaniyor zaten.

aynen ben de nadiren tıklıyorum maksat hosting masraflarına katkımız olsun. Gelir elde edebiliyor mu bilmiyorum, pek sanmıyorum.

bana baya iyi maaş veriyo compucuğum sağ olsun..

bundan 4-5 sene önce compu zararda olduğunu ancak önümüzdeki seneden itibaren bugüne kadar verdiğimiz paraları çıkarır falan demişti. şu anki haliyle artıda olduğunu düşünüyorum ama çok yüksek bir miktar olmayabilir.

Ben de sevmiyorum. Sizin okul da kedi cenneti gibi bi yer, tam yerine dusmussun :)

Senden daha fazla ilgi ve sevgi görüyorlar diye mi kıskanıyorsun? Nefret etmek nedir? Uzaylılar gelse en sevdiği canlı kedi olur şu gezegende.

ay kıyamam :/ yemek kokusu alınca yanına geldikleri için nefret ediyormuş.

onların doğasının eline vermeseydiniz karnını doyurmak için bırak yanaşmayı sizin yüzünüze bile bakmazdı.

korkuyorum diyeni anlıyorum da nefret edeni anlamıyorum arkadaş. hangi tür olursa olsun önyargılı olmak yanlış. senin sinirlerinin bozulacağı varmış.

kedi tanımı kafalarda sadece "bişi yerken rahatsız etmeleri" ise bu yeterli bir değerlendirme olmuyor malesef.

Sanırım benim de aram iyi değil kedilerle. Sevmiyorum, nefret ediyorum demek abartı olur; sadece bencilce ve umursamazca tavırlarından rahatsız oluyorum zaman zaman. İlginçtir sahipsiz kedilere bu şekilde yaklaşmıyorum ama evcimen kedilerle benim de aram iyi değil. Bir de herkesin kedileri sevmesi gerektiği gibi bir dayatma bana da rahatsızlık veriyor.

Lakin köpekleri pek sempatik buluyorum.

diğer hayvanlara ve doğaya yaptığımız kötülüklerden dolayı ben hiçbir hayvandan nefret ettiğimi söyleyemem. Sapiens kitabını okudum ve hayatım değişti.

kedi sevmeyen abla ve anneyle büyüdüm ben. ona rağmen çok severim kedileri. sevmeye, beslemeye çalışırım dışarıda. çünkü düşününce hayat onlar için korkunç. onca gürültü, kalabalık, beton ve tehlike arasında yaşamaya çalışıyorlar. ve bunun sebebi insanlar.

tabii kimse geçmişte insanların yaptığı bazı şeylerden dolayı suçluluk duygusu taşımak ve ona göre yaşamak zorunda değil. ama hayvanlar, bizim sahip olduğumuz akıl ve gücün yanında çok masum ve savunmasız kaldıkları için ben onların tarafını seçiyorum ve tüm hayvanları sevmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Ben de sevmiyorum kedileri. Hatta hayvanları komple sevmiyorum. Ancak nefret de etmiyorum, sadece hiçbir şekilde sempati beslemiyorum. Gerçi kaplumbağaları severim bak, onları ayrı tutuyorum. Sakin sakin kendi hallerinde takılıyorlar, kimseye sırnaşmıyorlar.

Kedi sevmeyen bi gitsin!

Bu kedilerde tuhaf bi olay var. Misal, bir şekilde evine kedi girmiş bir insan, ondan önce sevmese bile bir anda kedi sevdalısı oluveriyor. Kedinin sokakta sırnaşması başka, onunla evde vakit geçirmek başka etki yaratıyor insanda. Tuhaf hayvanlar işte. Ben mesela baya şikayetçiyim benim kediden. Kendi bildiğini yapma arzusundan şikayetçiyim, çünkü laf dinlemiyor hayvan ama diğer yandan da onu bana çeken özellik de bu. Bildiğin karakteri var. Misal, köpeğin aksine kediye kızmak kısa vadede etkili olmuş gibi gözükse de uzun vadede hiçbir işe yaramaz, seni daha da fazla rahatsız etmek ister.

Onun dışında, kedinin sana sevgisini göstermesi özel bir durum olmaya başlıyor. Köpekten onu ayıran diğer özellik de bu bence. Köpek, tanımadığına da çoğunlukla sırnaşır ama biraz evde vakit geçirmiş olan kedi, eve gelen insanı önce şöyle bir süzer, sonra koklar, çevresinde tur atar, ardından ısınırsa sevdirir kendisini, ısınmazsa bir şey olmamış gibi geri döner yerine. Gerçi bu dediğimin olması için eve geleni daha baştan takması gerekir. Çoğunlukla olduğu yerden kalkmadığı da oluyor. "kim kalkacak şimdi amk" diyip götü devirebilen hayvanlar bunlar. İyiler işte ya. Birlikte yaşamadan anlayamıyor insan sanırım.

Kedilerden nefret mi ediyorum?hayir Besler miyim asla.Köpek beslerdim mesela uygun ortamim olsa.Hayvanlari cok seviyorum. Ama kedilere karsi bi mesafem var. Şiir de sevmem mesela.

Elinizde son model telefonlar ve internet paketleri
İstediğiniz yemeği ve içeceği istediğiniz yerde yiyorsunuz
Hergün güzel ve bakımlı olmaya çalışıyorsunuz
Yattığınız yer sıcak ve güvenli
Hastalandığınız zaman gidecek doktorunuz, başınızda bekleyecek aileniz var
En kötü iki üç günde bir banyo yapıp temizleniyorsunuz
Toplum içinde günübirlik ölüm tehlikesi yaşamıyorsunuz.

versus

O kediler,köpekler nereden su,yemek bulursa yemek zorundalar çünkü alternatifleri yok.Çamurlu suları içmeleri bundan. Çöpte karıştırdıkları yemeklerin içinden çıkan kürdan boğazlarına batınca açlıktan can çekişerek ölebiliyorlar. Açlıktan toprak ya da çim yemek zorunda kalabiliyorlar.
Onların temizlenmek için kendi dillerinden başka bir temizlenecek bir aparatları yok. Tozun toprağın arasında her türlü parazit, kene, böceklere karşı 24 saat tehlike içindeler.
Yavru kediler hem diğer erkek kediler hem de köpekler tarafından saldırıya uğrayabiliyor. Bu yüzden çıkan kavgalarda hayvanlar yavrularını soğuk da olsa güvenli bir yerde büyütmeye çalışırken teker teker telef olabiliyorlar.
Geçirdikleri hastalığa, yaşadıkları açlık ve susuzluğa karşı dertlerini anlatabilecek bir dilleri yok.

Son olarak bu tartışmayı Hz. Ömer'in bir sözüyle bitirmek isterim:
"Dağlara buğday serpin ki bu müslüman ülkede kuşlar aç demesinler!"

Tahta ne yaparsan yap tam olarka temizlebilecek bir şey değil. Yıkanınca ne kadarı temizleniyor o var, bir de yıkanırken emdiği kimyasallar.

Neticede tabağın çanağın porselen, banyoda lavabonun klozetin seramik olmasının bi nedeni var, o da yüzey mümkün olduğunda pürüzsüz olsun ki bakteriye ortam sunmasın.

ne kadar temizlenirse temizlensin tahta tabakların mikrop barındırdığını okumuştum. belki yeni modelleri, kalitelileri, mikrop tutmayanları çıkmıştır. ayrıca restoranlarda temizlik işleri ne kadar iyi yapılıyor ondan da emin değilim.

tercih etmiyorum. tahta tabaklarda getirilmemesini istiyorum.

%100 bambudan yapılan ürünler sağlık konusunda herhangi bir sıkıntı çıkarmaz.bambudan yapılan tahta tabaklar için elde , süngerle yıkanmasını tavsiye ederim. ha işin kolayına kaçmak istersen de at bulaşık makinesine.
bulaşık makinesi sadece kullanım sıklığına göre ömrünü azaltır.

Bambu olanlar sağlık açısından sorun yaratmıyor diye biliyorum ben de. Tahta görünümlü oldukları için de ayırt etmesi güç. Belki onlar da tahta değil de bambu tabaklarla servis yapıyorlardir. Bir daha gittiğinizde sorun en iyisi. Bir de zaten pürüzlü olmaması için özel işlemden geçiriyorlar.

Ben de kılım ama sebebi hijyen değil onu çoktan geçtim. Benim gibiler bayağı toplanmış seslerini duyurmuşlar.

www.google.com

Ben hic umursamiyorum, direkt daliyorum. Bana et getir de neyle getirirsen getir.