[]

italyanca

universitelerden yada ozel kurslardan yeni baslayan biri icin onerebileceginiz, gidip memnun kaldiginiz var mi?




 
www.iicistanbul.esteri.it

yalnız italyan kültür'deki hocaları iyi araştırın. akdenizli dostlarımızda da bizdeki gibi standart olmadığı için hocasına göre dersin kalitesi değişebiliyor. illa italyan hoca türk hocadan daha iyidir diye bir şey yok bu arada. kimi türk hocalar italyanlardan çok daha iyi öğretebiliyor. mevcut kursiyerlerden durumu öğrenirseniz yerinde olur. onun dışında italyan kültür türkiye'de fiyatları en uygun yabancı dil kurslarındandır ve italyanca için en bilindik kurstur.
  • microfiction  (24.12.17 00:32:27) 
[]

Past continuous ile past perfect continuous

ben bu tenslerin mantığını henüz kavrayamadım.

şimdi i was walking dediğimizde yürüyordum anlamına geliyormuş burada yürüme eylemi devam mı etmiş oluyor (bu past continous)

peki i had beed walking dediğimizde artık yürüme eylemi bitmiş mi demek oluyor. çünkü bunların ikisinin de anlamı yürüyordum.


bu tensleri kısa kısa hap bilgi şeklinde mala anlatır gibi anlatan bir çıktı yok mu ? .

 
Iki eylem var biri uzun digeri kisa, biri oluyorken (p.c) digeri oldu (p.s.).

Iki eylem var biri BIR SUREDIR devam ederken digeri oldu. Bir suredir sunu yapiyorken (p.p.c.) bu oldu (p.s.)
  • Traveller  (23.12.17 18:40:41) 
yine anlamadım, ortaçağda olsak gerizekalı diye canlı canlı toprağa gömerlerdi beni. medeniyet gerçekten benim için gelişmiş.


  • mete kudur  (23.12.17 18:41:41) 
Araya sure giriyorsa ppc kullaniyoruz. Bir isi gecmiste ne kadar surede yaptigini soyluyorsan ppc.


  • Traveller  (23.12.17 18:45:14) 
www.dersimizingilizce.com

örneklemek gerekirse. he was drinking when ı came home. ( Ben geldiğim anda olan olayı söylüyorumi öncesi umrumda değil ya da öncesiyle ilgili bir bilgim yok. Ben geldiğimde içiyordu. daha ötesi yok.

He had been drinking diyorsa eğer ben gelmeden önce çoktaaan içmeye başlamış, ben geldiğimde de körkütük sarhoştu allahın belası gibi bir anlam var yani önceki işin süreci vurgulanıyor.
  • nickfury  (23.12.17 18:49:28 ~ 18:52:08) 
i had been working all day. i was still working when he arrived.

bence izahatle dusunmek yerine ornek okumak daha iyi.
  • e haliyle  (23.12.17 19:38:29) 
@e haliyle bence örnek çok iyi


  • nodrama  (23.12.17 19:44:40) 
[]

merry christmas

Merhaba. Benim üstüm olan işimi halleden bir görevliye have a lovely christmas demem çok mu samimi olur yoksa direkt merry christmas mı demeliyim?




 
ben happy christmas holidays diyorum. bilmiyorum ne kadar dogru bir tabir ama kim dindar kim degil bulasmaya gerek yok.


  • hophophoba  (22.12.17 17:28:59) 
Bence en sağlamı "Merry Christmas" :)


  • simderun  (22.12.17 17:32:45) 
Dogrusu "Merry Christmas"


  • chitosan  (22.12.17 17:33:34) 
[]

Welded blank

Merhaba güzel insanlar. Çevirisini yaptığım bir makalede "welded blank" terimi geçiyor. Konuya yabancı olduğumdan ne olduğu hakkında maalesef yeterli bilgiye erişemedim. Bu terimi Türkçe'ye nasıl çevirebiliriz? Cevaplar için teşekkürler.




 
kaynak ağzı mı demek istemiş ?


  • kararsızataletfilozofu  (21.12.17 23:31:34) 
Büyük ihtimalle değil :(


  • simderun  (21.12.17 23:34:04) 
blank işlenmemiş parça anlamı taşıyor. kaynaklanmış rastgele bir parçayı katediyor olabilir mi? kaynaklandıktan sonra işlenecektir mesela.


  • babilbaligi  (22.12.17 11:22:55) 
Dediğiniz gibi olabilir.


  • simderun  (22.12.17 11:27:12) 
[]

Listening skill'imizi nasıl geliştiriyoruz?

Bahsettiğim dil ingilizce değil isveççe. 5 yıldır İsveç'te yaşıyorum. C2 seviyesinde isveççem var ve bunu son 1 yıldır daha da ilerlettim. Yazmada çok iyiyim, onda hiç sıkıntı yok. Kitaplara çok odaklandığımdan günlük dile ve dinlemeye pek alışamadım. Dinlemede korkunç kötü bir performans gösteriyorum. Ayrıca İsveç denen memlekette herkesin bin türlü aksanı olduğu için bu işimi daha çok zorlaştırıyor.
Şu anda konuşulanları yüzde 60-70 civarında anlıyorum, tabii bu konuşan kişinin aksanına, hızına göre değişiyor. Benim bunu nerdeyse yüzde yüz bandına çekmem lazım. Mesleğimden ötürü insanları anlamak zorundayım, başka şansım yok.

Aklıma İsveççe filmleri isveççe altyazıyla izlemek geldi ama başka da bir yöntem gelmiyor aklıma. Sizce ne yapmalıyım?

 
simultane ceviri alistirmalarinda golgeleme (shadowing) diye bir teknik var. soylenenleri aninda cevirmek yerine yine ayni dilde tekrarini yapmak. isvecce bir konusma acip, mumkunse kulaklikla dinleyerek (ama yalnizca tek kulakligi takarak, kendimizi de duymaliyiz) soylenenleri konusucuyla es zamanli bir sekilde tekrar etmek cok ise yarayan bir yontem listening gelistirmek icin. bunu bir deneyin bence. eslik edin konusucuya yani. isvecce alt yazili izlemek kafa karistirir gibi geliyor bana. yine isvecce filmi alt yazisiz tekrar tekrar izlemek daha yararli olabilir.


  • hopeless  (21.12.17 18:08:42) 
sohbet edasında yayın yapan radyolar.
filmlerde konuşma az olabiliyor dizi daha efektif olabilir.

  • high hopes of the sozluk  (21.12.17 18:19:30) 
eşim isveçli ama çözülmüş değil sorun :(


  • groove salad  (21.12.17 18:24:48) 
bu yuzden cok esliligi savunuyorum.


  • tiarwain  (21.12.17 18:30:25) 
[]

ingilizce biliyorum diyen arkadaşlar

bbc world news'i turkce haber bultenleri gibi anlayabiliyor musunuz?
anliyorsaniz, bu seviyeye nasil geldiniz?



 
anlayabiliyorum. cocuklugumdan beri ingilizceyle (ve baska dillerle) ugrasiyorum. universitede mutercim-tercumanlik okudum. iki yildir cevirmenlik yapiyorum, ogrenciyken de yapiyordum.


  • hopeless  (21.12.17 16:33:46 ~ 16:34:26) 
Ben anliyorum. Anadolu lisesi mezuniyeti, ilgi, alaka, calisma, ingilizce yuksek lisans, yurtdisinda yasamak yardim etmek. 11-12 yillik bir surec bu. Ama bbcde simdi duzgun ve berrak bir dil kullaniliyo. Onun da etkisi var


  • baldur2  (21.12.17 16:35:10) 
anliyorum cok okudum cok dinledim olabildigince konusmaya ve yazmaya gayret ettim


  • eriksatie  (21.12.17 16:42:42) 
Anlayabiliyorum. Universite oncesi egitim, ilgi alaka, universitede ingilizce lisans ve lisansustu dereceleri yurt disida almak/aliyor olmak bana yardimci oldu.


  • voyager 1  (21.12.17 16:44:01) 
surekli ingilizceye maruz kalmak, kitap, oyun, muzik.. ama hepsinden once heves. ben yalnizca sevdigim bilgisayar oyunlarini oynarken lazim oldugu icin severek ogrenmistim, baskalari da kitap film falan derken hallediyor heralde...


  • lanc  (21.12.17 16:44:53) 
alanya da garson olarak calisiyordum sonra bir ingiliz kizla tanistim meger sonradan ogrendim ki kiz resit degilmis bende nikah kiymis bulundum dini nikah.Tabi hakkimda islem yaptilar ceza evine girdim bu arada kiz hamile. ceza evinde oldugum sirada kizin yilan anasi babasi aklina girip kizi ingiltereye goturduler.sonra bende ingiltereye gitmek icin epey ugrastim bu arada ingilizcemi de gelistirdim.


  • tiarwain  (21.12.17 16:49:30) 
Lisede hazırlık okumak, bütün derslerin ingilizce olması, üniversitede sürekli yabancılarla içli dışlı olmak ve kapanış. En çok lisede öğrendim ama kafama vura vura öğrettiler. Babam da her gün ödev verirdi. İyi ingilizce kitaplardan günde 50 sayfa çözerdim. İngilizcem dışında iyi dersim olmadı sonra.


  • jazzabel  (21.12.17 17:07:32) 
anlıyorum. çocukluğumdan beri kendi isteğimle ingilizce ile haşır neşir ola ola


  • Rudy Baylor  (21.12.17 18:30:30) 
O aslinda intermediate ingilizce falan, dinleye dinleye geldim.


  • Traveller  (21.12.17 19:11:45) 
@imnotsureabout Galiba bu tiarwain o 90'lardaki meşhur Musa. Kız da Sarah idi hani.


  • d max  (22.12.17 01:22:08) 
[]

Bir cümle çeviri daha...

the group thus enjoys as a social stability benefical not only to its dominant members but also to the subordinate animals.

Cümlesinin çevirisi;

Böylece grup, yalnızca egemen olan üyelerine değil aynı zamanda alttaki hayvanlara da yararlı bir toplumsal istikrar sağlıyor

cümlesi midir?

 
grup boylece, sadece egemen uyelerinin degil ayni zamanda onemsiz sayilabilecek hayvanlarinin da yararlandigi sosyal istikrarin getirdigi faydanin keyfini suruyor


  • asocial anchorman  (21.12.17 04:07:19) 
[]

ingilizce

bunun en makul ve resmi çevirisi nasıl olmalıdır.
'' gönderdiğiniz peşinat banka hesabıma ulaştı''



 
Your advance payment has been deposited into my account.


  • simderun  (20.12.17 16:37:29) 
[]

Kafam biraz karışık

Your submission is being reviewed, and we’ll be in touch should we have an available position that may be of interest to you.

Şurada kibarca siktir mi çekmişler başvurduğum iş için yoksa dur baba inceleniyor başvurun mu demişler ?

Not : 1 hafta kadar önce telefonla mülakat oldu.

 
başvurun inceleniyor, sana uygun bir pozisyon olursa iletişime geçeceğiz diyorlar.


  • evde liyakat kalmamis  (20.12.17 13:55:10) 
eğer belli bir pozisyon için başvurmuş idiysen seni ona almıyoruz ama başka ilgini çeken pozisyonumuz açılırsa sana haber veririz demek.


  • wendyangelamoiradarling  (20.12.17 14:04:37) 
@wendyangelamoiradarling bende aynen öyle düşündüm, sadece "being reviewed" kısmı biraz kafamı karıştırdı.

kısacası biz sizi arayacağız demişler.
  • fatih terim akti  (20.12.17 14:08:31) 
selam, başvurduğun pozisyon için ret.
spesifik değil genel başvuruysa da havuza atmışlar, ama bir şey çıkmaz bencr.

  • cedex  (20.12.17 14:17:58) 
@cedex spesifik başvuruydu ama bir şey çıkması zor bencede.


  • fatih terim akti  (20.12.17 14:36:27) 
Umarım hepimizi yalancı çıkartıp işi alırsın :)
kolay gelsin

  • wendyangelamoiradarling  (20.12.17 17:24:30) 
[]

İngilizce'nin bir başka saçmalığı

Hadi anladık patron İngilizcede bildiğimiz patron demek değil, destekçi, müşteri anlamlarına geliyor. o zaman "patronize" niye patronluk taslamak, hor görmek anlamına geliyor?




 
destekçi supporter, müşteri customer ??

bunlara şaşırıyorsan çok acayip bir şey daha söyleyeyim o zaman; mesela pasta pasta demek değil makarna demek :D

edit: sanırım patron: destekçi - müşteri demişsin ama değil hami, vekil gibi bir anlamı var.
  • air  (20.12.17 02:56:07 ~ 03:29:01) 
patronun nesi müşteri demek?

patron fransızcadan giren bir kelime. anlamın da parasal ilişkide üstte olan, yani başka birine maddi destek sağlayan koruyucu. patronize da ahanda bu yüzden "hor görmek" oluyor. "ben leonardo, sen medici misin de artistlik yapıyon allahsız" manası var yani patronize'ın.
  • cagdas donem kuramcisi  (20.12.17 04:27:25) 
@air, @cagdas donem kuramcisi dictionary.cambridge.org


  • freedonia  (20.12.17 11:46:15) 
Latince patronum kelimesinden geliyor, orijinali ingilizce olan bir kelime değil. Patronum da koruyucu, üstün gibi bir anlama sahip. Harry Potter’da “expecto patronum” diye bağırırlar mesela koruma büyüsü için. Patre- baba kökü.


  • sopiro  (20.12.17 12:02:06) 
Ya o bi şey değil "patron" diye dikiş şemasına da diyorlar burda. Eskiden örgü-dikiş dergileri çıkardı "patronlu" diye, ben de şaşırırdım derginin patronu olmasının ne gibi bir özelliği olabilir ki diye.


  • d max  (22.12.17 01:24:07) 
[]

Özel isim telaffuz sitesi

Normalde Cambridge dictionary kullanıyorum, özel isimler yok bildiğiniz gibi. Stephen stivın, Leonard Lenıt mış ya la meğersem:)

Bu tarz özel isimleri telaffuz için güvenilir site tavsiye edebilir misiniz? British English için özellikle. Teşekkürler


 
  • simderun  (18.12.17 14:21:56) 
@simderun eyvallah, yoklukta gider de, pratik değil, site biraz fazla karışık, britiş - Amerikan ayrımı net değil


  • speedy  (18.12.17 14:45:17) 
Rica ederim. Ben Youtube'u da kullanıyorum bazen. Onun dışında maalesef başka site bilmiyorum. Belki tureng.com de işinize yarayabilir. En azından Amerikan aksanı ile İngiliz aksanı net bir şekilde ayırlıyor.


  • simderun  (18.12.17 14:51:31) 
Forvo'ya +1 vermeye geldim.
tr.forvo.com sözcüğe gidince her kaydın yanında US ya da UK bilgisi var, hatta daha çok telaffuz edilen sözcüklerde Kanada, Avustralya vs. de çıkabiliyor, çok seviyorum ben.

  • kobuzchu kiz  (18.12.17 15:20:07) 
  • blue_heart  (18.12.17 15:34:15) 
youglish diyecektim bari gelmisken +1 diyeyim.


  • brkylmz  (18.12.17 17:30:34) 
youglish +1.


  • kulagina kupe olsun  (18.12.17 17:41:26) 
[]

türkçe deyim karşılığı olan ingilizce deyimler

mesela "work against the clock" = zamana karşı yarışmak, çalışmak

bu gibi birbirine denk hangi deyimler var?


 
eat shit = bok ye!


  • Adramelekhh  (18.12.17 01:04:50) 
a barking dog never bites = havlayan köpek ısırmaz
a fish out of water = sudan çıkmış balık
kill two birds with one stone = bir taşla iki kuş vurmak
in one ear and out of the other = bir kulağından girip diğerinden çıkmak
  • ladyinblack  (18.12.17 01:19:25) 
geçen gün ben de birkaçını buradan okumuştum
eksisozluk.com

  • neverletyougodown  (18.12.17 01:26:45) 
to make one's mouth water - ağzını sulandırmak


  • i was made for you  (18.12.17 02:27:47) 
easy come easy go: haydan gelen huya gider


  • regardless of what they say  (18.12.17 10:57:05) 
pot calling the kettle black - tencere dibin kara, seninki benden kara.
the apple falls not far from the tree - armut dibine düşer

blow a veya (one's) fuse - sigorta atması, şafak atması

düşününce çıkar da benim şu an aklıma bunlar geliyor.

edit:

better a bird in hand than two in the bushes - eldeki bir kuş daldaki iki kuştan yeğdir.
  • godoşu beklerken  (19.12.17 10:38:54 ~ 10:40:27) 
[]

resimdeki arapça yazı nedir?

Londra'da Bangladeşli Müslüman ev sahibinden oda kiralayan arkadaşım odasında kuytu gibi bir yerde duvara yapıştırılmış olarak bulmuş, resimdeki yazıyı. Okuyabilen ya da bilgisi olan?




 
eshabı kehf isimleri gibi duruyor, inanış odur ki bu isimlerin yazılı olduğu eve hırsız girmez.


  • theconqueror  (18.12.17 01:06:45) 
[]

"trying to build a solid literature on your own"

essay konum hakkında hoca maile bu cümleyi sıkıştırmış. ne demek istemiş anlayamadım.




 
Sana ait olan saglam bir literatur uretmeye calis demis. Solid'i akademik anlamda calismalari, arastirma sorularini vs. betimlerken cok kullaniyorlar saglam, uzerine iyi dusunulmus, acik noktasi olmayan anlaminda.


  • voyager 1  (17.12.17 19:37:36) 
ben anlamadım bunu. yani cümleyi tamamen anladım; ama anlam ifade etmiyor. kendi litratürünü nasıl kurabilirsin ki? Literatür oluşturacak kadar yazamazsın/yazmadın henüz.

ayrıca cümlenin başı nerede? sana öneri vermekten çok uyarıyor gibi geldi bana. sanki "kafana göre iş yapma, literatür çıkarmaya kasma," diyor.

son olarak da, bu cümlede eğer "literature review" deseydi hiçbir sorun kalmazdı. Ancak şu haliyle ben ne demek istediğini anlamıyorum. belki metinin tamamını ekleyebilirsin?
  • sen git ben geliyorum  (19.12.17 04:54:46) 
ortaya yenk bir şeyler koy demiş olabilir


  • regardless of what they say  (19.12.17 08:59:49) 
ne yazıyorsan üzerine yaptığın araştırmalar, bilgilenmek için kullandığın kaynaklar vs seni besleyen her şeyi kastediyor, sen literatür yaratmıyor, oluşturuyorsun. yani konu etrafındaki genel kültürünü sağlam bir şekilde artır, güvenilir içerikli kaynakçan olsun diyor, benim anladığım.


  • godoşu beklerken  (19.12.17 10:10:40 ~ 10:12:07) 
[]

İngilizce telaffuzda kesme işareti ve noktanın anlamı

Merhaba, İngilizce ses alfabesini söktüm sanırım, sadece anlayamadığım bir kaç şey kaldı.

Mesela subject kelimesinin sözlükteki telaffuzu /ˈsʌb.dʒekt/ şeklinde verilmiş. Buradaki s harfinden önceki kesme işareti ve b harfinden sonraki noktanın anlamı nedir?


 
Noktayi acikcasi bilmiyorum. Heceleri ayirmak icin kullanilmis olabilir. Kesme isareti ise vurgunun oldugu heceden once kullanilir. Verdiginiz ornekte vurgu "sʌb" hecesinde yani.


  • voyager 1  (17.12.17 04:12:29) 
[]

kisacik soru, silecegim hemen

bi sanat eserinin kaliteli oldugunu, ince zevkli kisilere hitap ettigini belirtmek icin kullanilan "kaliteli eser" nasil cevrilir ? qualified siliyor mu?

edit: classy karsiliyor gibi sanki, oyle mi ki?


 
qualified;
ama özellikle kullanılan/kullanılmış bir türkçe çevirisi varsa onu bilmiyorum.

  • dafaisss  (17.12.17 02:18:02) 
elegant da olabilir böyle zarif anlamı vermek istiyorsan.gerçi sanat eseri için olur mu ben de bilemedim şimdi.


  • high hopes of the sozluk  (17.12.17 02:21:31) 
www.macmillandictionary.com

soyle bir sey buldum. Artistic icin soyle diyor:

"painted, arranged, or done in a way that shows skill and imagination and looks beautiful"

ayrica:

www.words-to-use.com

edit: son linkte aesthetic var, o da uygun olabilir gibi geldi.
  • voyager 1  (17.12.17 02:30:23 ~ 02:33:09) 
sophisticated


  • sporty  (17.12.17 02:38:32) 
sophisticated +1


  • sen git ben geliyorum  (19.12.17 04:55:15) 
qualified, gerekli özellikleri karşılama durumu için kullanılır. qualification gibi düşünebilirsiniz.

sophisticated daha iyi geldi bana da. classy şıklık için anlatılır ve bunu illa bir insan veya kıyafet için kullanmak zorunda değilsiniz. classy estetik anlatır ama kalite anlatmaz. ve bir eserin böyle nitelendirildiğini şahsen duymadım. ama mesela classy bir inceleme, röportaj vb ifadeler görmüş olabilirim.

rafine anlamında refined kullanabilirsiniz. delicate genelde olur da eser tanıtırken olur mu bilemedim.

bence sophisticated gerçekten en iyi seçenek burada. yani biz tanıtım okurken bu kelimeyi çok görmüşüzdür, diğerlerini az.
  • godoşu beklerken  (19.12.17 09:36:34) 
[]

bir satırlık çeviri yardımı :)

İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü,

Branch Directorate of Human Resources mi yoksa Human Resources Branch Directorate şeklinde mi çevirilmesi gerekir ingilizceye.

Çok teşekkürler.

 
bence management ifadesi olmaz, o biraz daha yönetim anlamında daha soyut kavramsal boyutta yönetimi ifade etmek için kullanılır.


  • theconqueror  (16.12.17 23:57:48) 
[]

tek cümle, çevirebilir misiniz?

"Eumenes II named the city for the love of his brother, who would be his successor, Attalus II (159–138 BC), whose loyalty earned him the nickname, "Philadelphos", literally meaning "one who loves his brother".

teşekkürler.


 
2. Eumenes şehre aynı zamanda selefi olan kardeşi ve sadakatiyle tam anlamıyla "kardeşini seven kişi" anlamına gelen "Philadelphos" lakabını alan 2. Attalus'un adını verdi.

gibi bişey
  • yuto  (16.12.17 20:40:03) 
[]

Memnun kaldığınız İngilizce kursu tavsiyeniz?

Istanbul Avrupa yakası için ama Kadıköy olursa da fark etmez önemli olan Türkçe eğitim olması yani ingilizce grameri ingilizce değil türkçe olarak anlatmaları ve grameri iyi öğretmeleri. A1 seviyesindekiler için İngilizce ingilizceyle öğrenilmez en azından gramer olarak zaman kaybı olduğunu düşünüyorum pandomim gösterisinden başka o yüzden türkçe ve Türk öğretmen şart.




 
Avrupa'da ITI, British Side, Besiktas AMerikan Kultur. Bence kalitesi de yazdigim sirada gidiyor.


  • Traveller  (16.12.17 13:36:37) 
kayıt olmayı düşündüğün kursun bi dersine girmeyi rica et. ben böyle karar vermiştim


  • sttc  (16.12.17 16:02:11) 
[]

Bu ingilizce mesaji cevirebilecek olan var mi?

Sb
We need you this holiday season as a rep. you are just perfect to rock a pair of shades for us and get featured.lets connect. Check my link so we can chat.
Tskler simdiden.


 
seni güneş gözlüğü modeli olarak mı kiralamak istiyolar ?


  • n62  (15.12.17 21:25:19) 
Şöyle olabilir:
Bu tatil seznonuda size temsilci olarak ihtiyacımız var. Tam anlamıyla gözlükleri "taşıyorsunuz" ve öne çıkıyorsunuz. Bağlantıda olalım. Benim bağlantımı kontrol edin ki konuşabilelim.

  • simderun  (15.12.17 21:26:16) 
inanma . ''rep''ecek.


  • binder dandet  (15.12.17 21:28:44) 
Tamam tskler.


  • a summer day  (15.12.17 21:31:03) 
pazartesi gel başla diyo


  • Delay Fuze  (15.12.17 22:24:40) 
[]

grossly immoral conduct

tam olarak ne demektir? yani tam çevirisi "fena derecede ahlaksız davranış" ama hukukçulara göre bunun bir açıklaması var mıdır? mesela "ahlaksız davranış"tan farkı nedir?




 
Biraz dayanaksız yazıyorum ama sanki grossly immoral conduct, tam bizim eski "adabı umumiyeye mugayir davranış" gibi, tartışma götürmeyecek derecede ahlaka aykırı davranışlar oluyor. Başına "grossly" koyduğumuzda sana bana göre niteliği değişecek alelade ahlaksızca bir davranıştan değil, o toplum düzeninde katiyen kabul görmeyecek bir davranıştan söz ediyor gibi oluyoruz. Ahlaka aykırılıkla hukuka aykırılık farklı olduğu için böyle bir belirleme yapma ihtiyacı hissedilmiş olabilir. Mesela yaşadığımız toplumda iki sevgilinin öpüşmesi, hatta el ele tutuşması dahi toplumun bir kesimi tarafından "ahlaksız davranış" olarak nitelendirilebilir; bir kesim ise bunda ne var der. Ama grossly immoral conduct olunca bu tür tartışmalar pek olmaz gibime geliyor. Mevcut Ceza Kanununda "hayasızca hareketler" diye bir suç var, suç alenen cinsel ilişkide bulunmak veya teşhircilik yapmak olarak tanımlanmış; bunlar grossly immoral conduct olarak görülmüş ki kanuna böyle yazmışlar. Eskiden zina yapanları davul zurnayla basarlarken, bugün zina bir suç değil. Zina halen ahlaka aykırı davranış olarak görülebilir, ama bir grossly immoral conduct değildir. "Ahlaka aykırı/genel ahlaka aykırı" diyerek de sorunu çözebiliriz.


  • wish i could find a way to disappear  (15.12.17 14:57:35) 
grossly immoralin seviyesini arttirmis iste. orada extremely, extraordinarily, highly, disgustingly falan da gelebilir.


  • baldur2  (15.12.17 15:26:49) 
[]

Bu çince mi, japonca mı?

Kavanoz üstündeki;

funkyimg.com


 
çince de olabilir japonca da çünkü o karakterler her iki dilde de var (kanji). ama japonca'da 2 farklı daha alfabe sistemi var onlardan herhangi bir karakter göremedim. o yüzden çince olma ihtimali daha yüksek.


  • Ecesb  (15.12.17 01:05:43) 
çince olduğunu düşünüyorum. çince karışık noktalıyken japonca daha yumuşak hatlı yazılar oluyor.


  • pinkpeony  (15.12.17 01:28:12) 
japonca


  • monicapp  (15.12.17 01:53:47) 
Koreli arkadaşta çince dedi :s herkes farklı söylüyor


  • denizaya  (15.12.17 02:04:18) 
Karakterler aynı, yumuşağı serti yok. Eğer hiragana veya katakana (japoncanın hece alfabeleri) kullanılmadıysa ayırt etmek için anlamına bakmak gerek.


  • Adramelekhh  (15.12.17 03:07:33) 
Cince.


  • goodenuff  (15.12.17 06:54:41) 
Cince, kesin bilgi, yayalim. 圣生迎谊 - 友协谊生新


  • cossecant  (15.12.17 07:22:24) 
  • anarche  (15.12.17 08:09:18) 
[]

büyü mü bu?

selamlar,

evde temizlik yapan kadınlar buldu, büyü falan mı bu, ne bu?


 
hepsi besmele gibi görünüyor


  • theconqueror  (14.12.17 00:48:14) 
bereket için mi kötü gözden korunmak için mi bi amaçla asılır genelde dış kapıya. bizde de vardı bir ara valide sultan sever böyle şeyleri


  • ManikD  (14.12.17 00:50:18) 
çok teşekkürler konu açıklığa kavuşmuştur. -konu kilit-


  • methamphetamine  (14.12.17 00:55:16) 
[]

türkçeden ingilizceye çevirme

''güzel bir yerde ve donanımlı bir okulda birikiminizi daha iyi bir şekilde kullanmak yerine, ücra bir yere atanıp öğretme becerilerinizin körelmesini görmek kabul edilemezdir''. cümlesini çevirirseniz çok sevinirim




 
instead of excelling your knowledge in a good location and well-equipped school, it is unacceptable to see that your teaching skills are blunted by being appointed off the beaten path of the country.

yanlışım varsa düzeltiniz
  • theconqueror  (14.12.17 00:20:58) 
[]

Almanca basit bi kelime

Oyun oynarken kullanıyorlardı, "şıtak, şıtag" gibi telaffuzu var. Sanırsam "iyi iş, çok iyi" gibi de bi manası var sanırsam. Nasıl yazılır bu kelime?




 
stark


  • pilav  (13.12.17 11:56:33 ~ 11:56:53) 
[]

batı felsefesi - çeviri

Selamlar,

www.mindmeister.com

konuyla da ilgili bir arkadaşım vakit buldukça bu yapının türkçe çevirisini yapmaya çalışacak ancak çok fazla vakti olamadığı için bir haftada ancak iki düğümü(stoacılık ve epikürizm) çevirebildi :) sözlükten bir kaç kişiye arkadaşıma yardım edebilir mi diye sorduğumda pek vakitlerinin olmadığını ama birmiş halini muhakkak görmek istediklerini söylediler. o zaman neden ortaya atmayayım dedim :)

yardımcı olabilecekler varsa, şunu ben hallederim, bu bende demekten çekinmesin lütfen. herkes bir liralık çevirse :)

şuradan da yapılan işi takip edebilirsiniz:
www.mindmeister.com

 
ben birkaç kısmına el atarım da, siteyi kurcaladım anlamadığım şey çeviriyi siteye mi yüklüyoruz, burdan bakarak mı çeviriyoruz...


  • dafaisss  (13.12.17 00:15:56) 
Siz çevirip atarsanız ben işlerim. Ortak çalışma yapılabiliyor mu bilmiyorum. Ben de acemisiyim :)


  • cusa geldi sirrin asikar eyledi  (13.12.17 00:24:41) 
[]

ingilizce fonetik alfabe

Hani şu sözlüklerde telaffuza yardımcı olmak için yaratılan ses alfabesinden bahsediyorum. Bu alfabeyi bilmek gerekli mi sizce? Advanced seviye kullanıcı için soruyorum özellikle.

Ara ara gaza gelip youtube’da pronounciation derslerini takip ediyor öğreniyim lan ben bunu diyorum, sembolleri sesler falan. Bi zaman sonra saman alevi gibi geçiyor hevesim, “ne kasıyorum ya, istediğim kelimenin telaffuzunu iki tıkla dinleyip öğreniyorsun işte” diyorum. Sizin düşünceniz?


 
sembolleri bilmesen de doğru telaffuz için lazım bunlar, özellikle okunuşu benzer sözcüklerde anlam farkı yaratıyor. üniversitede titizleniyorlardı bizde bu konuda, ama olmazsa olmaz değil tabi günlük konuşucu için


  • siyah gece  (12.12.17 01:22:48) 
[]

Almanca tek cümle

"Şuan sipariş zamanı dışındasınız"

ben Sie sind momentan ausser Bestellzeitrahmen dedim ama olmadı sanki


 
Olmuş bence.


  • lion de la Turquie  (11.12.17 23:47:22) 
[]

1 cümlecik çeviri yardımı.

"Coğrafi veritabanı tasarımı, kurulumu ve güncellemelerini yaparak standartlar doğrultusunda yönetmek" cümlesini aşağıdaki şekilde çevirdim doğru mudur acaba.

To manage in line with standarts by design, setup and update of geographical database.

Çok teşekkür ederim.

 
bence doğru. ama çeviride tasarımını, kurulumunu derseniz cümle düşüklüğü kalkar sanki ortadan?


  • balik kraker  (10.12.17 14:43:00) 
Anlamadım ne demek istediğinizi. Cümle benim olmadığı için maalesef bu cümleyi kullanmam gerekiyor.


  • totalstation  (10.12.17 14:52:07) 
Coğrafi veritabanı tasarımını, kurulumunu ve güncellemelerini yaparak standartlar doğrultusunda yönetmek" derseniz cümle daha oturaklı oluyor sanki?


  • balik kraker  (10.12.17 14:55:29) 
[]

Sadece Türkler Tarafından İngilizcem'in Eleştirilmesi

9 aydır yurtdışında yaşıyorum. Geçmişte toplasam 1,5 yıl da öyle yaşamışımdır. Şimdiye kadar Türkler hariç hiç kimse İngilizcem'in kötü olduğunu veya anlamadıklarını falan söylemedi bana. Anlamadıkları bir şey de yok da bir şeyi hatalı söyleyince hemen bir düzeltme çabası falan...

Amerikalı, İngiliz vs dünyanın her yerinden adama meramımı anlatıp, söylediklerini anlayabiliyorum ama Türkler'e ben bir türlü şu İngilizcem'i beğendiremedim.

Sizde de oluyor mu bu? Neden bu akademisyen/erasmuscu tipler böyle kompleksli oluyor?

 
boşver hacı beğendirip napıcaksın, adam demek ki hiç pakistanlıi hindistanlı, çinli görmemiş.


  • dedim dedim de kime dedim  (10.12.17 02:52:42) 
Ingilizceyi bir iletisim araci olarak degil bir statu sembolu olarak gordukleri icin oyle oluyor.


  • crown  (10.12.17 03:07:41) 
aşağılık kompleksi.

kendileri de mükemmel konuşamadıkları için yadırganacaklarına inanıyorlar. o yüzden yansıtıyorlar. (bkz: yansıtma)
  • otonomo  (10.12.17 03:11:27) 
eğer kompleks veya "ben öyle bilmiyorum, şöyle biliyorum" kaynaklı değilse muhtemelen uyarı yapan kişinin kendisi zaten öğrenme süreci içerisinde hata ayıklayıcı bir moda geçecek şekilde odak değiştirmiş oluyor. meramınızı anlamak dert olmuyor, siz de düzgün kullanın istiyor hatta sizin öyle isteyeceğinizi sanıyor ve kendi kulağını da yanlışa alıştırmaktan kurtarıyor. (biz arkadaşlar arasında birbirimizi düzeltirdik. ben yabancı forumlarda özellikle native'lerden rica ederdim ama tek tek sormadıkça genel düzeltme hiç yapmadılar: ya ayıp görüyorlardı, ya zaman kaybı olarak. bir fikrim yok.)

kompleksten ise bu aslında sadece dilde değil pek çok alanda kendini gösteren rahatsız edici bir insan tavrı.

(uzun cevabı çıkarıp özeti bıraktım sadece. cevaplara bakıyorum da çok spesifik bir durumdan bahsediliyor galiba. ben burada anlatılan gibisini -lisede sınıf içi hariç- hiç yaşamadığımdan bildiklerime göre cevap yazmıştım ama geçersiz oluyor bu noktada.)
  • godoşu beklerken  (10.12.17 03:33:44 ~ 05:25:10) 
Kesinlikle aynı kanıdayım. Türklerde sürekli düzeltme, yadırgama dalga geçme modu hakim üstüne bir de hayatında hiç yurtdışına çıkmayan insanların söylediği "aaaa kaç ay geçti hala konuşamıyor musuaann? ana dilin gibi konuşuyor olman lazım oysaaa" tarzı ayıplama ve kınamalar mevcut.
biz Türkler her şeyin en iyisini bildiğimiz için herkesi eleştirme, yadırgama ve kınama hakkına sahibiz.

  • part time pollyanna  (10.12.17 04:43:17 ~ 04:43:47) 
Bırak şunları sen nasıl mutluysan öyle git yolunda en yakın arkadaşım sırf kıskandığı için işim gereği öğrenmeme rağmen ne gerek var yahu dil öğrenmene dedi ve hala eleştirir beni biliyorsun da ne oluyor diye..


  • vasilias  (10.12.17 04:53:28) 
ben anlamadım ya, durup dururken mi oluyor bunlar? soru üzerine veya hata üzerine düzeltme olmuyor da "ıyy iğrançsan" mı yapıyorlar?

hata yapıyorsanız düzeltilmesini istemez misiniz ki? everything is something happened?
  • godoşu beklerken  (10.12.17 04:57:03) 
İletişimi kesiyorum ben böyle tiplerle.

(bkz: aşağılık kompleksi)
  • hayirsiz  (10.12.17 05:16:35) 
yabancılar seni umursamıyor olabilir ya da nezaket gösteriyorlardır ya da ikisi birden.

türkler seni umursuyorlar çünkü sen de diğer türkler gibi davranışlarınla, konuşmanla milliyetin hakkında bir kanı oluşmasına sebep oluyorsun. ekstrem örnek olarak: gidip yurtdışında onu bunu taciz eden bir tip olsa sen de türklerin imajını zedeliyor diye düşünmez miydin? çünkü yarın bir gün mekanlarda 'türkler giremez' yazıları asılabilir, türk olduğunu öğrendiklerinde hiçbir suçun olmadığı halde farklı muameleye maruz kalabilirsin.

dil konusu bunun daha zararsız bir versiyonu olabilir. münferit olaylarda mesele egoya da gelebilir fakat temelinde imaj çabası gibi görüyorum ben. bunun diğer milletler için de doğru olduğunu yukarıda 'pakistan, hindistan ve çin'i olumsuz örnek olarak veren biri belirtmiş zaten.

o zaman 'akademisyen, erasmusçu' dediğiniz tipler de diğerlerini eleştirme hakkına sahiptir çünkü onlar da bu cahillik imaj/stereotiplere maruz kalabilirler.

aklıma küçük prensteki fesli akademisyen geldi: 1909'da fesiyle şalvarıyla gidip avrupa'da keşfettiği meteoru anlatan bir astronom karakter. Bu akademisyeni kılığından dolayı kimse dikkate almıyor. kılık kıyafet devriminden sonra 1920'de bir daha gidiyor... kitabı okumadıysan tavsiye ederim.

öte yandan hayat boyu yanlış İngilizce mi konuşmak istiyorsun? bu cahilliğin yüceltilmesi olayını ben sevmiyorum. hata varsa eyvallah dersin düzgününü de öğrenirsin. mesele burda 'hata yapmamak' değil 'öğrenmemek' olmalı.

benim de kafamda, internette ve gerçek hayatta, bağlaçları, soru edatlarını... yanlış yazanları görünce maruz kaldığım yazım yanlışlarından dolayı karşımdaki kişi hakkında bir kanı oluşuyor.

ekstrem mesela: galeri2.uludagsozluk.com/203/yaran-yanlış-çeviriler_292124.jpg

stereotiplerin oluşmasının tek sebebi stereotiplere inananların cehaleti değildir, bu imajın oluşması için karşı tarafa malzeme verenler daha önemli bir etkendir.

yabancıların eleştirmeyerek sizin gelişmenize fayda sunmamaları da kötü niyetli değildir, türklerin de eleştirirken genelde niyetleri kötü değildir. şu devirde artık yabancı dili doğru bilmemek için bahanemiz yok, yaşlılarımızın da interneti/teknolojiyi kullanmamak için bahanesi yok.

tembellik hakkını çalışarak kazanmalıyız, cahillik hakkını öğrenerek kazanmalıyız.
  • idexo  (10.12.17 11:12:39 ~ 11:15:03) 
@idexo
Ben yurtdışında yaşıyorum türk arkadaşım da var yabancı da. Ben ingilizce'yi iletişim aracı olarak kullanıyorum. Kültür mirası veya tüm Avrupa'ya Türkler'in nakkadar mükemmel konuşabileceğini kanıtlamak için değil. İngilizce'yi de kendi imlanlarımla öğrendim, okuldan falan değil. Hal böyle iken elbette gramerde, telaffuzda kusursuz olamam. Native speaker değilim ben. Ama buna kafayı takan, dile getiren 2-3 tiple karşılaştım şimdiye kadar. Bir de elin Oklahomalısı i ain't understand word you just said boy derken sorun olmuyor da ben were ile was'ı karıştırınca veya neither i veya me too yu gramer olarak yanlış ama meramımı anlatma noktasında doğru kullanınca, ki bunu da bir başkasıyla konuşurken 3. Olup yapılınca tabi yadırgayacam.

Az önce biri mesaj attı, insanlar Elif Şafak'ın ingilizcesini eleştiriyor diye. İyi de babacım bu kadının ana dili Türkçe ise elbette ingilizcesinde aksamalar olacak. Herkes anlıyorsa, herkes de onu anlıyorsa uzatmanın ne manası var. Çeviri kısmına gelince o iş profesyonel bir iş. Öyle de düzgün olması lazım. Günlük konuşma dili değil bir şey değil.
  • bos gezenin bos ustasi  (10.12.17 12:24:49) 
@otonomo saçmalamışsın. ya okuduğunu anlamamışsın ya kötü niyetlisin. her durumda şu yaptığın yanlış.

@bos gezenin bos ustasi benim özetle anlatmaya çalıştığım şey şu: 'bu bir reflekstir.'

sana katılıyorum bu konularda mükemmelliyetçilik gereksiz bir çaba. etkin iletişim kurduğun sürece sorun yok.

verdiğin örnekten hareketle amerikalı'lar hakkında avrupalı'ların stereotipleri de yok mu? var. 'cahil', 'kültürsüz' diyorlar. bir kısım amerikalı dahi bunu kabul ediyor. öte yandan ne her amerikalı cahildir, ne her avrupalı kültürlüdür. böyle bir genelleme olamaz. yine anlatmaya çalıştığım bu kanının oluşmasına sebep olan bir kitle var.

'50 sene almanya'da çalıştım bir kelime almanca öğrenmedim, her işimi de gördüm' gururu boş bir gurur. bunu da yapan var. bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye çok alçakgönüllü bir atasözümüz var bizim. neyse öğrenmekten kaçınmamak, işi ego meselesine getirmemek lazım.

birkaç hatadan da bir zarar gelmez, birkaç düzeltmeden de bir zarar gelmez. karşıdan bir ego, kompleks, sevmediğin bir titreşim hissediyorsan ya konuyu bu kişiye aç konuş bari, ya da uzaklaş, kafana da takma bunları. çünkü kimseye kendini ispatlamana gerek yok.

benim noktam şu: hata yaptığını fark ettiğinde bir şekilde düzeltmek bir olgunluktur. kendini kendin için geliştiriyorsun. başkasının ne düşündüğünün hatta bazen ne şekilde uyardığının bile bir önemi yok bence. büyük bir hata yaptıysan azar da işitebilirsin yani. bunların senin cesaretini kırmasına ya da duygu durumunu etkilemesine izin vermemek senin elinde.

sana kolay gelsin.

ek: Elif Şafak hakkında da kadının kendisini ve karakterini sevmiyorum ben. bana göre içten biri değil, bu da eserlerine yansımıştır gibime geliyor. bu güne kadar kitaplarını hiç okuyasım gelmedi. ingilizcesinden ziyade şöyle bir şey duydum: kadın önce ingilizce yazıyormuş sonra da türkçeleştiriyormuş. bu da bana itici geldi.

kendimi onun yerine koyunca ben de yabancılara hitap etmek isterim ama önce kendi dilimde kendi kültürümü anlatırım, sonra çevirmenin yollarına bakarım. azıcık okumuşumuz hemen kendi kültürünü unutursa olur mu? 'sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.'

bu anlamda Pentagram'a ve Murat İlkan'a çok değer veriyorum, Barış Manço'ya da aynı şekilde... sanatçı dediğin önce kendi kültürlü olacak. sonra kültürünü dünyaya tanıtacak. benim eleştirim de böyle.

bir ekleme daha yapayım: buraya gelen turistlerin mutlu ayrıldıklarında türkler çok iyi insan, türkiye çok güzel bir yer diye genellediğini fark etmiyor musunuz mesela?

niye? çünkü deneyimleri pozitif. bu yüzden: evet ülkeyi temsil ediyorsunuz.

ben fransa'ya gidip 'adamlar götünü yıkamıyor' genellemesi yapabiliyorum.
japonya'ya gidip adamlar dakik genellemesi yapıyorum.

herkes kendi deneyimini geneller.
  • idexo  (10.12.17 18:37:34 ~ 19:02:04) 
ingiltere'de epeyce düzeltiyorlar.

yanlış olmasına da gerek yok, bir kelimenin amerikancasını ya da bir kavramı amerika'da yaygın haliyle söylediğinizde kibarca, nerdeyse çaktırmadan düzeltiyorlar.
  • fever  (10.12.17 18:53:19) 
Bu arada duyuru/soru sahibinin Türkçesi de sıkıntılı :-)


  • fever  (10.12.17 18:58:37) 
Kesinlikle katılıyorum. Aynı muhabbet telaffuz konusunda da var. Almancam var benim mesela, ona rağmen vw'ı vosvagen diye okuyorum ki millete artislik olmasın. Dingilin biri çıkıp o folksvağgın falan diyor. Teşekkür ederim öğrenmiş oldum deyip geçiyorum.


  • roket adam  (10.12.17 22:24:39) 
@idexo saçmalayan veya kötü niyetli olan tarafın sen olduğunu düşünüyorum. bu sorudaki cevabımda tam olarak nerede saçmaladığmı açıklarsan bu sataşmanın altındaki nedeni bulabiliriz.

soru için fikrim, cumhuriyet döneminde (hatta daha da eski tanzimat öncesi) konulan ''batılılaşma'' gibi muğlak bir hedefin, batının kültürel birikimine sahip olmayan, hatta ciddi bir kısmının komple kültürel birikim düşmanı olduğu bir toplumda yanlış yorumlanması.

daha ileri bir medeniyet seviyesine ulaşmak için özgün bir çabayla bilim, sanat ve teknoloji üretmek yerine, aşağılık komrpleksl ile abisini kıskanan küçük bir çocuk gibi sadece daha uzağa işemeye çalışan bir toplum olduk.

yüzleşmek zor gelince de, kendi yetersizlik duygumuzu böyle şeyler üzerinden biribirimize yansıtıyoruz. (bkz: yetersizlik duygusu)
  • otonomo  (11.12.17 08:29:26 ~ 22:50:52) 
Bir de Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes'da İngilizce konuşmaktaki problemi üzerine birinden duyduğum bir yorum aklıma geldi:

''Ya adam o kadar Boğaziçi'nde okumuş, İngilizce'yi bile konuşamıyor amk...''

Kendisi hayatında ne Edirne'den ötesini, ne de Boğaziçi'nin kapısı görmüş bir vatandaş bu arada. Anlatabildim sanıyorum :)
  • otonomo  (11.12.17 21:31:16) 
[]

"White supremacist"in en iyi çevirisi?

"Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan" çok uzun oluyor. "Beyaz üstünlükçüsü" de kötü. "Beyazcı" alışılmadık geliyor kulağa. Ne olabilir?




 
ırkçı işte. bunun black'i yok ki.


  • binder dandet  (09.12.17 19:49:58 ~ 19:51:08) 
'beyaz üstünlük yanlısı' veya 'beyaz üstünlüğü yanlısı' şeklinde çevirmeyi deneyebilirsiniz.

bunun black'i de var: en.wikipedia.org

racist olsaydı: ırkçı olurdu.

ırkçı ile üstünlük yanlısı arasında farklar var ayrıca milliyetçilik ve ırkçılık arasında da farklar var:

supremacist: ırkını koruyup yüceltiyor,
racist: kendi ırkından başka ırkları aşağılıyor,
nationalist: milletini koruyup yüceltiyor.

kavramları doğru kullanmak birbirine karıştırmamak lazım.

böyle 'vicdani' durumlarda algı neredeyse her zaman duygusal bir refleksle oluştuğundan bu tarz durumlar ortaya çıkabiliyor.

bu anlamda bir başka örnek: feminizm de cinsiyetçi bir harekettir. buna rağmen özellikle 3. dalga/yeni moda feministler cinsiyetçi olmadıklarını iddia edebiliyorlar.
  • idexo  (09.12.17 20:25:37 ~ 20:32:46) 
"beyaz üstüncü" nasıl peki?


  • yollarveben  (09.12.17 21:15:27) 
[]

listening'i geliştirmek için öneriler

merhaba,

şimdi ben dinlediğini anlama noktasında zorluk yaşıyorum. kısa cümleleri yani içinde 5-6 kelime olanları anlayabiliyorum ama bazen cümleleri birbirlerine bağladıklarında (benim şu an yaptığım gibi) başı sonu birbirine giriyor.

telefon uygulaması olur, izlenecek dizi-film olur, her türlü tavsiyeye açığım. biliyorum nette bir sürü kaynak var ama hangisi doğru bilemediğimden sormak istedim.

dizi filmlerde de en basit anlaşılır hangileri bilmediğimden sormak istedim, rastgele bir filmi açıp örneğin bizdeki gibi karadeniz şivesiyle konuşan bir eleman çıkarsa anlayamam diye sorayım dedim.

çok teşekkürler.

 
BBC 6 Minute English.

Ben uygulamasını indirip düzenli olarak dinlediğimde faydasını görmüştüm.
  • ms brownstone  (09.12.17 12:23:23) 
altyazılı dizi-film izlemek de faydalı. bir önemli nokta da spor salonuna gidip her gün kolunu ölçen adam gibi 2 gün içinde büyük gelişim beklememek, kendi üzerinde baskı oluşturmamak.


  • EasyTiger  (09.12.17 12:41:08) 
Listening'de en önemli sorunlardan biri kalıp halinde kullanılan kelime öbeklerini bilmemek. Bu kelime kalıplarını native speaker birisi çok iyi bileceği için zort diye tek nefeste yuta yuta söyler, biz de anlamayız haliyle.

Bunu aşmak için elbette pratik yapmak lazım ama bilerek yapmak lazım. Altyazılı The Simpsons izleyerek olmaz, odaklanmadığın için bir yerden sonra sadece altyazıya bağımlı kalıyorsun ben de kaldım ve gelişmedi.

Yurtdışı deneyimi önemli ama olmuyorsa da birkaç dakikalık metni olan konuşma dinlemek. Sonra metinsiz çevirisini yapmak, sonra metne bakarak hataları görmek ve en sonunda da hatasız biçimde dinleyip anlamak gerek. Böyle günde 2 saat çalışma ile 3-4 ayda epey ilerleme kaydedersin.

Aksan olayı tabi etkiler ama o kelime öbeklerini öğrenip yerleştirince kafaya, aksanla söylense dahi anlar hale geliyorsun.
  • bos gezenin bos ustasi  (09.12.17 13:14:55) 
Connected Speech calismak. Youtube'da elemental English kanalina bak.


  • Traveller  (09.12.17 13:54:03) 
diğer yöntemlere ek olarak

şarkı dinleyip şarkı sözlerini takip etmek faydalı olabilir.
  • idexo  (09.12.17 14:30:38) 
benim bir süredir çalışma şeklim, youtube üzerinden kanal vs takip etmek. BBC Learning english olabilir mesela. Youtube'da Altyazı özelliği de var. Ben altyazıyı açarak ama bakmadan dinlemeye çalışıyorum. Vocabulary defterim var, mesela anlamadığım bir kelime duyuyorum, "vöetili" diyor, çat durduruyorum videoyu altyazıdan kelimenin "virtually" olduğunu anlıyorum. Önce Cambridge dictionary'den anlamını okuyup, tam telaffuzunu öğreniyorum. Türkçesi için tahminde bulunuyor, sonra zargan'dan doğrulatıyorum. Defterime not ediyorum. Virtually(VeöğTILİ): Neredeyse.
Sonra bu defterdeki kelimeleri tekrar ediyor, ara sıra kağıda döküyorum, yazımını da özümsemek için.
Zamanında telaffuzu o kadar yanlış öğrenmişiz ki şimdi düzeltmek için bundan başka çarem yok gibi geliyor. Suburb: sabııb, subtle: satıl yaşadığım aydınlanmaların haddi hesabı yok

Dizi, film ile listening gelişmez, çok az yararı var, bir yanda kulağın İngilizce de bir yandan olayı, kurguyu takip etmeye çalışıyorsun, bildiğin işkence. En iyisi kısa kısa sohbetler, kanallar vs takip etmek. Salak kızların Haul dedikleri videolardan bile gündelik konuşma diline ait bir sürü kelime, kalıp öğreniyorsunuz, ihtiyacınız olan tek şey youtube
  • freedonia  (09.12.17 17:37:04) 
[]

Mavi?

Yeşil -> yeşermek
Sarı -> sararmak
Kırmızı -> kızarmak
Mor -> morarmak
Siyah -> kararmak
Beyaz -> ağarmak

Mavi -> ?

 
mavileşmek


  • seviselimmi  (09.12.17 00:04:28) 
mavilim mavişelim...


  • Tears of Devil  (09.12.17 00:05:14) 
mavileşmek bu kalıba uymuyor. ben de düşündüm onu elbette yoksa :)

mavişmek de o türküde mavileşmek anlamında mı kullanılıyor emin değilim.
  • reavelyn  (09.12.17 00:07:49) 
arjiri :)


  • soyut park  (09.12.17 00:15:04) 
Göğermek


  • Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir  (09.12.17 00:26:34) 
Göğermek'i desteklemeye geldim. Vücudunuzun bir yerini çarptığınız vakit orası morarınca "göğermiş" der misal eskiler, mordan ziyade maviye çalar çünkü başta.


  • olanlaolunmaz  (09.12.17 00:33:46) 
[]

akademik ingilizce yazma yeteneği nasıl gelişir

Okuma iyi, dinleme iyi fakat yazma ve konuşma sıkıntılı biraz aslında konuşma konusunda da zorluk çekmiyorum ama iş yazma işine gelince elim google translate'e gitmiyor değil arada. bu konu (ingilizceyi yazmayı geliştirmek) ile ilgi önerebileceğiniz kaynak olur websitesi olur benimle paylaşabilirseniz çok memnun olurum :)

saygılar.


 
akademik makale çevirmeye çalışarak, özellikle de ingilizceden türkçeye


  • lesmiserables  (07.12.17 01:21:02) 
Önce Türkçeni geliştir. Ciddiyim, laf sokmuyorm. Noktalama işaretleri, cümle yapısı vs Türkçe için geliştikten sonra İngilizce için daha kolay olur ilerlemen.

Ha, soruma cevap olarak: Bu konunun tek bir çözümü var; yazmak. Akademik yazı yaz.
  • sen git ben geliyorum  (07.12.17 01:59:42) 
Sanırım Hüseyin demirtas diye biri var youtube da... bayaa bilgi vermis sagolsun


  • chezsoi  (07.12.17 06:07:42) 
ben web sitesi ya da kitap önermeyeceğim. zira ingilizce yazma ingilizce okuyarak ve yazarak gelişir. okuduğun makalelerin özetini ingilizce çıkarmaya çalış. yazarların yaptıklarını yarı kendi yarı onların cümleleri ile yazarak pratik yapmaya çalış. sık kullanılan kalıpları öğrenmeye çalış.
@lesmiserables'in önerdiğine ek olarak ben türkçe'den ingilizce'ye çevirinin sana daha faydalı olacağını düşünüyorum. kısa bir süreç olmayacaktır, naçizane tavsiyem sabır gösterip bol bol okuyup bol bol yazman.

  • puc  (07.12.17 09:41:08) 
ielts veya toefla hazırlanır gibi kitaplarını al ve tüm yazı sorularını gözden geçir sonra da çöz.


  • eindaclub  (07.12.17 10:32:40) 
[]

böyle denir mi

İngilizce yazılmışı kontrol ediyorum da:

"After that, our guys will take you from home and bring to our secret facility."
yazmış.
our guys garip geldi bana. ama iyisi ne olur bilemedim. sizce nası?

teşekkürler

 
our guys denir.

oradaki take from beni daha çok rahatsız etti açıkçası.
pick you up...
  • neyleyim  (06.12.17 14:46:17) 
[]

arapça bilenler

hangi arapçayı konuşuyorsunuz? fuşa, levanten, mısır?




 
fuşa değil de fusha diyorlar. sanırım fusha konuşuyorum ya da çok konuşamıyorum, kitabi benimki biraz.


  • theconqueror  (06.12.17 17:44:31) 
[]

quarter'ın ingiliz ingilizcesindeki telaffuzu

Normalde hep Cambridge sözlük kullanıyorum da, dictionary.cambridge.org
POğTI diye telaffuzu ediyor ya, yanlışlık yoktur değil mi, ben mi yanlış duyuyorum yoksa?



 
Değişik olmuş o evet. Şurda söylenene bir bakın isterseniz:

youtu.be
  • voyager 1  (06.12.17 03:34:29) 
pOğta demiyor, khouta diyor bence.


  • neynep  (06.12.17 03:36:32) 
linkte kwɔː.tə yazmış yanına, POğTI göremedim ben linkte.


  • dafaisss  (06.12.17 03:42:40) 
adam dogru diyor, pogta diyor. ama pogta degil, bu asiri aksan vs katmis anlasilan.


  • baldur2  (06.12.17 04:19:02) 
Bana da değişik geldi, @voyager 1'in verdiği linkteki daha net. "koutha" gibi bir ses çıkması lazım.

Yeri gelmişken söyleyeyim Amerikan aksanı candır abi bu ne ya. :D
  • tierra santa  (06.12.17 04:59:10) 
kıwordır - amerikan ingilizcesi

kıwooğta da ingiliz diye tahmin ediyorum. poğtı olmamış burda.
  • eindaclub  (06.12.17 10:13:04) 
kootı gibi söylebilirsiniz (2 "o" yerine 1,5 o gibi olacak tabi)


  • yalnux  (06.12.17 10:32:33) 
Cambridge'teki ses kaydı doğru. Kootı gibi söylüyor yalnux'un dediği gibi.


  • monogram  (06.12.17 10:35:02) 
[]

hapı yuttuk tabirinin başka dillerde karşılığı

var mı? varsa nasıl?
herhangi bir dil olabilir.

birebir olup olmadığını merak ediyorum.

 
ing. we are screwed.


  • rectoa  (06.12.17 08:12:24) 
rectoa'nınkinden iyisi gelmiyor aklıma. tam böyle zıçtık diyen ve sanki zıçtığını, tam zıçışının dank ettiği an söylemeye yarauan bir şey bulamadım.

I'm done for veya done, we're (so) dead
in for a rough ride, in for some nasty shit artık nasıl dersen
in deep trouble/shit
up shit creek without a paddle
doomed, wrecked, fucked, ruined


aslında REM'in lotus diye bir parçası var. the odyssey'i okuduysan lotus'lı bir chapter geçer. odyssey gözleri açık kalsın, lotus uyutmasın diye kibrit çöpü gibi bir şey sokar ya, ne olduğunu hatırlamıyorum.

işte REM lotus'ta "so happy to show us, I ate the lotus," der.

buna eski bir arkadaşım dikkatimi çekmişti. hakikaten hapı yuttuk demiş oluyor, iş işten geçti. parça muhtemelen HIV kapmış olmak hakkında (ya bu, ya da bir tür bağımlılık.), kriptik sözler yazar Stipe ve ben bu sonuca varmıştım.

ama ingilizcede böyle bir deyim yok işte. metafor olarak kalıyor. olsaydı cuk otururmuş, değil mi :)
  • godoşu beklerken  (06.12.17 09:01:53 ~ 09:47:52) 
we are done


  • superb  (06.12.17 10:08:58) 
Oouuuvvv shit! (Bir de sağ elinin tersiyle sol elinin avuç içine vurdu mu tamamdır )


  • insomnia  (06.12.17 10:28:16) 
we fucked up


  • greenshadow  (06.12.17 11:02:17) 
[]

İngilizce neden bu kadar kaba bir dil?

Güzelim Türkçenin gözünü seveyim. En azından "sen" ve "siz" kelimeleri adam akıllı farklı sözcükler. İngilizce'de you ikinci tekil ve ikinci çoğul için kullanılırken Türkçede siz ikinci tekil ve çoğul için kullanabiliyor ancak ikinci tekil için sadece sen yeterli ve bu da ancak samimi olduğun insanlarla olur, olması gerekir en azından.

Şimdi İngilizce konuşurken hiç tanımadığımız yeni tanıştığımız birine karşı You ifadesi geçen cümle kurduğumuzda karşı taraf "sen" olarak anlamayacak mı? Oysa ben belki "Sizin favori renginiz ne" sormak istiyorum ama karşıdaki bana "Are you favorite color?" dese "Senin favori rengin ne?" diye anlarım.

Kısaca eğer sen ve hitap kelimesi sizi ayırmanın yolu yoksa bir dilde, o dil kabadır. Zaten ingilizler soğuk bir millet, kibar olmamalarına şaşmamak gerekir. Ama ben yine de inanıyorum, ortadoğu Arap bedevi kültürünü buram buram içine doldurmuş Türkçe'den daha kaba bir dil olmasına aklım mantığım el vermiyor.

 
Bence senin anlamanda sıkıntı var, what are you?


  • gozu acik sevisen yahudi  (06.12.17 01:14:57) 
"You" zaten sen demek degil, siz demektir. Eski Ingilizcede sen (thee) anlaminda da bir sozcuk vardi. Sen kalkti ve herkes birbirine kibarca konusmaya basladi.

Simdi Turkcede herkes birbirine siz demiyor, simdi senin mantigina gore Turkce kaba bir dil.

Mantik hatani anlattim, konu kapanmistir.
  • Traveller  (06.12.17 01:17:25) 
Sir falan de cumlenin sonunda ne bileyim


  • soyut park  (06.12.17 01:18:39) 
yukarıda açıklamışlar zaten.
sen çok yanlış gelmişsin kardeş :)

biri caps alsın silinebilir.
  • herhaltibiliyoring  (06.12.17 01:19:15 ~ 01:34:44) 
jajsksa bence boyle efsanevi degerlendirmeler yapmadan once temel duzeyde ingilizce ogren sen. are you favorite color ahanssmskkskam


  • der meister  (06.12.17 01:23:55) 
Öğrenme hacı ingilizce dil mil değil boş ver.


  • i was made for you  (06.12.17 01:26:16) 
Mantık bayağı yanlış ya. Almancada du sen demek. Sie siz demek. Hatta Sie her yerde baş harfi büyük yazılır. Öyle bir saygı söz konusu. Yani Almancada sen ve siz ayrımı var ama Almancayı kaba bir dil olarak görür çoğu insan. Bir dilin kaba olmasını sen ve siz ayrımı olmasına indirgeyemeyiz bence. Sen hazırlık okuyordun bildiğim kadarıyla. Bence fazla kurcalamadan öğrenmeye bak. Kafanı kendine kendine karıştırıyormuşsun gibi geliyor. Are you favorite color diye bir şey de yok. What is your favorite color? doğrusu. Bunlarda hata yapma. Bunlar çok çok temel konular.


  • dissendium  (06.12.17 01:30:26 ~ 01:30:55) 
adamlar pragmatik işte. dünyanın geri kalanı şimdi bu adama sen mi desem siz mi desem, nasıl olur ki abes kaçar mı sen desem vs. vs. düşünüp dururken, almışlar başlarını yürümüşler.


  • dafaisss  (06.12.17 01:34:56) 
Bak kardeşim.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olman evvela insanı irrite eden bir şey.
Hayatında kaç tane ingiliz tanıdın da soğuk kaba insanlar olduğu çıkarımını yaptın?

Ben 2012'de Kıbrıs'ta bir sene ingiliz barında çalıştım. %90 müşteri ingilizdi. Kalan da rus, yerli kıbrıslı ve Türk'tü.

En boktan müşterilerim hep rus oldu, sonra Türk sonra, kıprıslı en son ise ingiliz. Adamlarda nezaket var, medeniyet var. Sen şimdi 1000 yıllık medeniyet diye geçiniyorsun belki ama senin bu topraklarda medeniyet gördüğün ilk zaman cumhuriyet yılları. Adamlar evet dünyayı sömürdü ama medeniyet denen şeyi kendi toplumları üstüne inşa ettiler. Bugün nezaket kurallarının büyük kısmı batı kökenlidir batı demenin büyük kısmı da ingiliz demektir. Seni sizi geçecen o yüzden.
  • bos gezenin bos ustasi  (06.12.17 01:41:27) 
duyuruyu favorilerime ekledim. lütfen silme.


  • sen git ben geliyorum  (06.12.17 01:46:16) 
evet hatta fuck you diyince sikeyim sizi demiş oluyorsun.

(sikeyim)sizi lanet olası ezik ve küçük sikkafalı japon askeri, üzerime şarap döktünüz!
oh üzgünün söğ ama siz de o koca götünüzle nasıl da hemen garsonun dibinde bitiverdiniz? evvela ben sizi sikeyim.
di mi leydiiz first diyoğsağn
(kültür karambolü oldu ama anladınız durumun vahametini, sizi siyah giyen adam.)

edit2: işbu cevapta gömüş yoktur, diğerlerini bilemem. daha kibar veya kaba olmak bu kadar basit değil diyorum yani.
  • godoşu beklerken  (06.12.17 03:15:33 ~ 08.12.17 03:07:56) 
İngilizler zaten soğuk ve kaba millet mi sjsjsjsjsjsjjs are you favorite color mi sjsjsjsjsjjs


  • anneboleyn  (06.12.17 03:26:31) 
Adamı bu kadar gömmeye gerek yoktu. Evet soruş üslubun biraz garip. Bilmiyorsan soracaksın da bilmediğin şey hakkında böyle yargıya kapılman garip olmuş. Ya da araştırıp, öğrenip eleştiriyorsan onu da ortaya koyamamışsın. O zaman saygı duyulurdu.

İngilizce'yi her türlü eleştirebiliriz de kabalık anlamında eleştiremeyiz muhtemelen. Çünkü ne tonlaması, ne grammeri, ne de hitabeti kaba değil asla. Arkadaş da yukarda açıklamış. "You" aslında kibar bir sözcüktür, İngilizce'de aslında kullanılmayan sözcük "sen"'dir. Bu sözcük de "thou"dur ve Modern İngilizce'de yerini kaybetmiştir. Shakespeare kitaplarında falan görülür ve İncil çevirilerinde falan. Türkçe gibi düşünmemek lazım, tanıdığın veya tanımadığın birine you demek her anlamda içten bir hitaptır. Kaba olmayan bir zamirdir bu sen anlamında da. Hem büyük oranda da kime ne şekilde hitap ettiğin anlaşılıyor, bir karmaşa da olmuyor.

İngilizce konuşurken hiç tanımadığım birisi bana "you" dediğinde bunu sen olarak anlamıyorum. Çünkü Türkçe düşünmüyorum. Sen öyle anlıyorsan yabancı bir dil öğrenirken en çok yapılan hatalardan birisini yapıyorsun demektir, anadilinde düşünüp öyle uyarlıyorsun yani. Verdiğin diğer örnekteki cümle de yanlış. Yine Türkçe düşünülmüş biraz. İngilizce grammeri böyle değil. "Are you favorite color?" dediğinde doğrudan çevirisi "Sen favori renk misin?" olacak. Şimdi kurmak istediğin cümleyi tanımadığın bir yabancıya sorsan bunu zaten "siz" olarak anlayacaktır. Ama eğer öyle anlamasından şüphen varsa şöyle sorabilirsin: "What's your favorite colour, sir?" Eğer bayansa, "ma'am" ekle. Bu şekilde bu you'nun "siz" olduğunu altını bastıra bastıra belirtmiş olursun.

Yani sorun İngilizce'de değil aslında. Bizim İngilizce'ye olan hakimiyetimizle alakalı. Bu hakimiyeti kazanmak da senin elinde. Bu dili düzgün bir şekilde öğrenmek için birçok teknik var, hepsini incelemeni tavsiye ederim. En basit kural hatasını da hayatından çıkararak başlarsan, iyi bir yol kat edersin: Anadilinde düşünme. Çünkü bu tamamen farklı bir grammer yapısına sahip bir dil.
  • tierra santa  (06.12.17 05:27:20) 
Öncelikle gece bu duyuruyu hangi kafayla açmışım bilmiyorum ama tek bildiğim uyku sarhoşu olduğum :) Are you favorite color hatası da büyük bir fail olmuş halbuki what's your favorite color olduğunu en azından biliyordum ama işte uykusuzluk ve yeni öğrenilen bir dil birleşince ortaya böyle bir şey çıkıyor.:)

İngilizce'de "sen" zamirinin olmadığını bilmiyordum bunu da yeni öğrendim. Fakat bizlere 4.sınıftan beri You = Sen, bazen siz de olur diye öğrettiler? Yani bana demiş olsalardı böyle böyle, hiç bu noktalara sapmazdım.

Son olarak İngiliz milletinden özür diliyorum adamlar kibarlıkta aşıp seni kaldırırken büyük saygısızlık etmişiz :)

Bu arada gerçekten bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak eylemini gerçekleştirmişim. Hayatımda hiç ingilizce üzerine okulda dahi çalışmadım, ilk defa Ekim sonu, Kasım 2017 den beri ingilizce çalışmaya başladım. Düşünün am is are ı bile geçtiğimiz aylarda yeni öğrendim yani favorite color hatası temelin yeni yeni atıldığından olsa gerek. Hazırlık okusam da herhangi bir faydasını görmüyorum, şu tembelliği birazcık atarsam English gramer in use, Murat kurt today English gramer, ELS English gramer inside and out ve bir tane daha türkçe anlatımlı ingilizce gramer kitabıyla birlikte dört gramer kitabını da baştan sona başlayıp hazmede ede bitireceğim. Dördünün fazla olması önemli değil, böyle tekrar tekrar pekiştirince daha iyi öğreniyorum. Ayrıca duolingonun yarısından çoğu bitti, onu da dahil olmak üzere onun tarzında üç dört online ingilizce uygulamasını bitirmeye çalışacağım. Günlük yarım saat ingilizce altyazılı, İngilizceyi yeni öğrenenler için çekilmiş sitcom dizi izliyorum, listening açısından hem dizi hem voscreen ile pratik iyi geliyor. Son olarak, temeli birazcık sağlamlaştırınca harici bir ingilizce kursuna katılabilirim iyice öğrenmek için. Belki birkaç seneye kyk krediden para biriktirip Malta'ya ingilizce öğrenmek için gidebilirim ama zor tabi çalışmadan sadece kyk ile biriktirmek.

Sonuç olarak daha ekime kadar şu aşırı basit gramer testinden bile 1 doğru 5 yanlış gibi bir şey çıkaracak kadar kötüydüm, şimdi de pek iyi sayılmam ama 15 doğru 2 yanlışa çıkmışım hedefim +40 doğruyu bahar sonuna kadar görebilmek. www.seviyetespiti.com Bu konu da hatıra olarak kalsın artık, ne diyelim münasebetsizliğim için I'm so sorry. :)
  • siyah giyen adam  (06.12.17 08:07:39) 
çünkü kullanım bazen sen, bazen siz de ondan. you ikisi yerine geçiyor ama önceden belirtildiği gibi bağlama göre "sen" veya "siz" dendiği anlaşılıyor.

benim uyduruk diyaloğumla anlatmak istediğim şey buydu, mesela. adamlar birbirlerine böyle küfür ederken you sediklerinde, elbette ki, siz anlaşılmıyor :)

tanımdaığınız biriyle kibar bir ses tonuyla konuşurken "siz" algısı yaratıyorsunuz zaten.

şu an ki bilginiz yanlış değil yani.

yine belirtildiği gibi, thou, thee, you ek olarak da ye... hepsi birden you olmuş. thee, thou'nun başka bir formu. "thou shalt not steal'"da you'nun özne hali; " 'tis this, I beg of thee." gibi bir cümlede de belirtili nesne olmasa da nesne hali, özne değil yani.

shakespeare oyunlarında kalabalığa seslenirken "ye" kullanıldığını hatırlıyorum. yalnız sanki tekil durumda da kullanıldığını hatırlıyorum. yani "ye" kibarlıktan kullanılan "siz" ve çoğul anlamdaki "siz" şahıs zamirlerinin ikisine birden tekabül ediyor büyük ihtimalle.

bu eski kullanımlar incil'de falan da var, tabii. zaten "çalmayacaksın" buna örnekti.

neyse, yani bugün için olan kullanımı öğretmiş size hocanız. gerekmemiştir veya merak etmemiştir, bilmiyordur. öğrenci merakını gidermek için lazım olabilir ama aktarılması zorunlu bir bilgi değil.
  • godoşu beklerken  (06.12.17 09:43:39 ~ 09:49:31) 
üc dört gramer kitabini "bitirince" ingilizce ögrenecegini düsünmen "are you favorite color" demenin birincil sebebi. dil gramer kitaplarını hatmedince ögrenilmiyor. önce onu bir aş, sonra "kaba dil" hangisi ona karar verirsin.


  • eriksatie  (06.12.17 09:56:36) 
[]

İngilizce mülakat için her türlü tavsiye alınır.

Selam arkadaşlar,

1-2 saat içinde şirket içi (pozisyon yükselme ile ilgili) ingilizce mülakatım olacak ve ingilizcem çok iyi değil.Her türlü tavsiyeye açığım.Ne dersiniz ?


 
valla heyecan yapmayın. bildiğiniz ingilizceye güvenin. eğer fırsatınız varsa da mülakat örnekleri izleyin youtube dan.


  • interview with the vampire  (05.12.17 14:40:02) 
[]

Ermenice okuyabilen var mı?

Bu görüntüde ne yazıyor?




 
Ermeni kızıl haçı


  • havada bulut  (04.12.17 16:28:55) 
"Hay Garmir Haç" Ermenicesi, havada bulut'un belirttiği gibi Ermeni kızıl haçı

Ek: Ermenicesini Khaç diye yazmak daha doğru fonetik olarak
  • monogram  (04.12.17 16:55:41 ~ 16:58:18) 
Hocam bunu nereden buldun ki? Elinin altında bir belge mi var yoksa?


  • ceyhan prensi adana  (05.12.17 08:10:54) 
[]

Show me them specs

Bozuk bir cümle mi? Bir filmde gördüm, me ile them'in yan yana geldiği herhangi bir kural hatırlayamadım.




 
  • dissendium  (04.12.17 02:13:49) 
Show me them hatalı değil ama "show me them xs" bir kalıp, argo.


  • Adramelekhh  (04.12.17 02:27:36) 
[]

ingilizce aksan ile çevirmek

elimde bir döküman var ya da cümle çevirmek istiyorum. google translate amerikan aksanıyla seslendiriyor. ingiliz aksanıyla duymak istiyorum. böyle bir site var mı




 
iPad'in seslendirme olayı güzel. iPhone'da da vardır herhalde. İngiliz aksanı gördüm diye hatırlıyorum.


  • inawen  (04.12.17 01:30:44) 
translate.google.co.uk

şimdi denedim tomeyto yerine tomato diyor
  • yuto  (04.12.17 02:23:24) 
aynen cant yazıp anladım hemen farkı sağolasın


  • douglas  (05.12.17 16:22:09) 
[]

Bir cümlecik, hatta bir kelimecik ingilizce çeviri.

Saying, "This land is condemned All the way from New Orleans To Jerusalem."

aslında çok zor bir cümle değil ama o "condemned" var ya bütün işi o bozuyor. şimdi sözlükte bir kaç anlamı var ama hiçbiri burada yerine oturmuyor. deminden beri onu tartışıyoruz kardeşimle. birimiz "kamulaştırıldı" diyoruz, öbürü "ayıplanan" diyor. nedir bu condemned'ın olay, tam bizde karşılığı olmayan bir hukuk terimi filan mı?

ifade bob dylan'ın blind willie mctell adlı bir şarkısında geçiyor. güzel şarkı bu arada tavsiye ederim.

 
Yahudilikle ilgili bir çeviri mi bu?


  • inawen  (02.12.17 22:13:37) 
emin değilim. sadece bob dylan'ın bir şarkısında geçiyor.şarkı blues müziğinin 1950lerde yaşamış üstadlarından birine övgü olarak yazılmış.sözleri şöyle;
şarkı

Seen the arrow on the doorpost
Saying, "This land is condemned
All the way from New Orleans
To Jerusalem."
I traveled through East Texas
Where many martyrs fell
And I know no one can sing the blues
Like Blind Willie McTell
Well, I heard the hoot owl singing
As they were taking down the tents
The stars above the barren trees
Were his only audience
Them charcoal gypsy maidens
Can strut their feathers well
But nobody can sing the blues
Like Blind Willie McTell
  • teyzem teyfik  (02.12.17 22:21:01) 
Hmm, şöyle bir forum buldum. Orada şarkının sözlerini tartışmışlar, belki görmüşsünüzdür:

forums.stevehoffman.tv

Condemn burada lanetli, lanetlenmiş anlamında bence. Yahudiliğe bi göndermeler var gibi.
  • inawen  (02.12.17 22:27:55) 
mecazi bir kamulaştırma diyebiliriz, "buralar hep bizim teee new orleans'tan kudüs'e kadar" manasında olduğunu düşünüyorum.

biraz bakındım, sanıyorum blues müzisyenleri zenciliklerinden dolayı gördükleri ayrımcılığı yahudilerin ayrımcılık görmesiyle bağdaştırarak bir "ezilenlerin kardeşliği" düşüncesindeler. new orleans blues müziğin beşiği, kudüs de yahudilerin beşiği diyecek olursak, iki tarafın birbirine destek olması, en azından birbirlerini anlamalarını konu ediyor gibi geldi bana.

books.google.com.tr

www.jewishvirtuallibrary.org

www.jweekly.com
  • Bruce  (02.12.17 22:29:28 ~ 22:34:24) 
Hukuken "condemn" mahkum edilmek anlamında kullanılıyor. Inawen+1 ve "lanetlenmiş" diyorum. İlla bir suç-ceza mantığı ararsak Allah New Orleans'tan Kudüs'e kadar hepimizin belasını verdi, bizi cezalandırdı diye de anlayabiliriz sanki.


  • wish i could find a way to disappear  (02.12.17 23:02:52) 
herkese teşekkürler.


  • teyzem teyfik  (03.12.17 00:55:08) 
[]

el işi- ingilizce

okullardaki el işi dersine ne denir, ne olarak geçiyor, craftwork course değil sanırım?
teşekkürler



 
Arts and crafts activities diyorlar.


  • inawen  (02.12.17 18:53:11) 
[]

Uygun Ücretli Fransızca Kursu

Uygun ücretli Fransızca kursu var mı acaba önerebileceğiniz? İstanbul’da ulaşımı kolay herhangi bir yer olabilir. Özel ders istemiyorum.




 
beşiktaş belediyesi fransızca kursu var(ücretsizdi galiba)


  • davy_jones77  (02.12.17 17:41:59) 
[]

understood anlam

şu şu ürünün şuna sebep olduğu anlaşıldı, anlamındaki bir cümlede, ingilizce söylerken, it was understood that kullanılır mı? bana garip geliyor.




 
reveal, demonstrate; hani o sebep bir araştırma, inceleme sonucu ortaya çıktıysa. daha isabetli ve formal bir kullanım olur.
understood olmaması için bir sebep bilmiyorum ama emin de değilim, aklıma gelen bu ikisi varken kullanmazdım.

  • dafaisss  (01.12.17 03:24:17) 
it was comcluded that
it was deduced that
it was suggested that
it was revealed that
it was indicated that
  • eriksatie  (01.12.17 05:42:46) 
understood kullanılır, ama belirli bir araştırma sonucunda, bu araştırmaya bağlı düşünme ve değerlendirme süreci sonucunda anlaşılırsa olabilir.
türkçedeki gibi önlerine gelen şeyi anlamıyor adamlar:)

  • yalnux  (01.12.17 06:43:32) 
[]

hangisi?

So what the fuck were you thinking?
So what the fuck you were thinking?



 
Were you


  • felatunbey  (01.12.17 02:33:58 ~ 02:35:34) 
ikisi de olur, o da - the fuck ifadesi kullanıldığı için.
ama birincisi kurallı.
ikincisi - so what the fuck was that you were thinking? gibi bir rötuşla daha iyi durur, sokak ağzı gibi de diyemem tam da yadırgatmıyor da kendini göze kulağa okurken.
  • dafaisss  (01.12.17 02:36:51 ~ 03:30:49) 
İlki doğru, ikincisi yanlış


  • mezzosprite  (01.12.17 05:12:13) 
[]

bu doğru mu

"It was too abrasive that, it caused the radiator hoses melting."




 
yanlışlık nerde tam anlayamadım (gramer bilmem pek); ama cümlede bir abukluk var,
şu that, ... it caused kısmı bir yanlışlık hissi veriyor yani okurken.

  • dafaisss  (01.12.17 02:29:38) 
"It was too abrasive; it caused the radiator hoses to melt."


  • sen git ben geliyorum  (01.12.17 02:31:10) 
that'ten sonra virgül gelmez.
cause ile "to" kullanılır. melting değil melt olur.

  • lesmiserables  (01.12.17 02:37:02) 
it was so abrasive that it caused the radiator hoses to melt.


  • cooperr  (01.12.17 04:16:19) 
cooperr +1
too... that olmaz
so... that olur
  • bir garip melek  (01.12.17 23:26:39) 
[]

How are you coping?

Selamlar bugün aşağıdaki bir yazıyla karşılaştım.
Hello, what's new? How are you coping?


how are you coping tam olarak hanging anlamda kullanıldı burada, ilk defa gördüm bunu.

 
daha önce bir sıkıntından falan bahsettiysen kullanılır.


  • evde liyakat kalmamis  (30.11.17 21:26:15) 
Nasıl baş ediyorsun? demek.


  • gotic  (30.11.17 21:48:53) 
1 ... •414243444546474849• ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.