[]

rusça / latin alfabesi çeviri / yardım !

selamlar,

rusça'yı kiril alfabesi olarak değil de latin alfabesi olarak (örn : spasibo, vmeste) çevirebilen bir site var mı ?

google translate kiril olarak çeviriyor.

 
google translate, çevirisini kiril alfabesiyle çeviri yapıp, yazdırdığı kutucuk var ya. işte o kutucuğun altında transliterasyonu da yazıyor.

привет


privet


diye...
  • uu1  (29.03.13 01:54:20) 
dikkatsizlik başa bela. evet dediğiniz gibi yazıyor.

teşekkür ederim.
  • sabirstone  (29.03.13 02:08:19) 
translit.ru sitesi de aynı işlevi yapmakta.Google translateden çok daha önce Kirilce yazmak için kurulmuştu


  • maschinengewehr  (06.04.13 02:37:11) 
[]

try turkish touch with us

turistik sehirde bir tanıdık pub'ın ustune bu sloganı yazmak istiyor.
"türk dokunusunu bizimle deneyin" demek istiyormus.
hani türk dokunusu falan karıstırma oraları bence diyemedim ama dogru mudur bu cümle.
chicken translate mi olmus biraz.
yerine ne olabilir?

 
"experience turkish cheer with us" diye bir sey onerdim ama var mı baska tavsiyesi olan


  • the wizard  (28.03.13 19:34:49) 
Turk dokunusu diye bisey yok ki, cevirisi olsun.

Try yerine experience demek mantikli olabilir.
  • 4ever  (28.03.13 19:35:22) 
bence olur. araya "the" koysa daha güzel olur

try the turkish touch with us

edit: try yerine experience daha iyi olur evet
  • ermanen  (28.03.13 19:35:24 ~ 19:35:59) 
feel the turkish kebap with us da olur.


  • alice practice  (28.03.13 19:41:10) 
yarak var yer misin yazsın direk töbe estağfurullah, o nası bi cümle arkadaş. touch da olmaz cheer da.
evet. try yerine experience daha iyi o ayrı..

  • madik atak  (28.03.13 19:43:58) 
cheer neden olmaz?


  • the wizard  (28.03.13 19:49:09) 
1.turkish cheer nedir? bu soruyu kendinize bi cevaplayın.
2. hem turkish diyorsun hem de with us diyorsun, gitti.
3. biz neşelenelim sen de bizi izle gibi bir anlama kayıyor.

come and cheer with us, belki olabilir..
  • madik atak  (28.03.13 20:00:01) 
sadece-the turkish touch- veya
-the turkish experience- olabilebilir gibi bence.
gerisi laf kalabaligi.
  • el desaparecido  (29.03.13 04:28:27 ~ 04:29:46) 
[]

bunların ingilizcesi?

resimdeki, "kablo bağı" ve "yapışkanlı kroşe"nin ingilizcesini arıyorum. yabancı sitelerde aratacağım..




 
strap yada tie cable olarak geçiyor kablo bağı.
Edit işyerinde kullandığımız tabir bu dış dünyada nasıl bilemiyorum.

tie cable imiş
www.google.com.tr
  • basond  (28.03.13 16:10:32 ~ 16:12:20) 
"Zip Tie" olarak konuşulur ama asıl ismi "Cable Tie" olarak geçer.


  • cok sey hakkinda az sey bilen adam  (28.03.13 16:13:13) 
kablo bağı: cable tie
tureng.com

yapışkanlı kroşe: adhesive cable tie mount
www.amazon.com
  • ermanen  (28.03.13 16:15:33) 
[]

istanbulda yunanca derse katılan olur mu

dört arkadaş yunanca dersi almak istiyoruz, haftada tek gün (cumartesi veya pazar) 3 saat olacak şekilde bir hoca da bulduk. ama fiyatları accık kastı bizi (dört kişi için haftada kişi başı 100 lare) ama kişi sayısı arttıkça fiyatını düşürecekmiş.

katılmak isteyen olur mu acaba? sakarkral@yahoo.com


 
Lihtenştayn'dayım ve katılabilirim


  • brkylmz  (28.03.13 12:48:35 ~ 12:48:49) 
izmir'deyim, katılırım.

kardaş herkes istanbul'da mı sanıyorsun? bi mevki yer belirtseydin ya.
  • yule  (28.03.13 12:55:05) 
nusaybin'deyim katılırım.


  • overlokmakinesiayaginizageldi  (28.03.13 12:56:12) 
izmir+1


  • ground  (28.03.13 13:09:31) 
Atina'dayım katılırım.


  • yule  (28.03.13 13:24:16) 
İstanbul'daysanız Haziran'ı bekleyin.


  • mega idea  (28.03.13 14:24:41) 
şehir istanbul evet, yazdığımı sanıyordum özür dilerim.

şakalarınız acayip komik bu arada.
  • sakarkral  (28.03.13 16:12:39) 
tam nerede olacak bu ders?bende katılabilirim avrupa yakasıysa


  • insomni4c  (30.03.13 22:11:08) 
hocam ders kadıköy gitar cafe'de olacak. mail atabilir misin bana sakarkral@yahoo.com ordan görüşelim ekşiduyuru'ya çok sık giremiyorum.


  • sakarkral  (05.04.13 11:59:09) 
[]

yazar neyi kastetmiş burda?

ne denmek isteniyor tam olarak? them olarak nitelendirdiklerini biliyorum.
"bringing them up is just not the best thing for me to do"



 
bu konulari gundeme getirmek/acmak benim icin pek iyi bisey degil/olmaz


  • el desaparecido  (28.03.13 00:39:13) 
Onlari yetistirmek, benim icin yapilacak en iyi is degildi.

Kelimesi kelimesine cevirirsen boyle bi sey cikiyor.
  • damdanakan  (28.03.13 00:39:56) 
onları yetiştirmek benim için yapılacak en iyi şey değildi.


  • chezsoi  (28.03.13 00:40:44) 
getirmekle alakasız değil mi bu yahu? "bu mevzuları açmamam benim için en iyisi olur" gibi bir anlamı var.


  • diabolus79  (28.03.13 00:40:55) 
Bring up yetistirmek, buyutmekti yanlis bilmiyosam.


  • damdanakan  (28.03.13 00:41:15) 
bring that up konu açmak olabilir bring them up yetiştirmek olsa gerek


  • chezsoi  (28.03.13 00:41:24) 
@ el desaparecido

benimde anladığım oydu ve muhabbetin seyrine göre de en doğru tanım bu şekilde.

@ diabolus79
++
  • VickVickyVale  (28.03.13 00:45:02) 
"bring up" ın burda ne anlama geldiğini anlamamız için "context"i bilmemiz gerekiyor. yetiştirmek anlamaında da olabilir bi mevzuyu açmak/gündeme getirmek de olabilir.


  • call me ishmael  (28.03.13 09:32:09) 
[]

DEÜ Erasmus Yabancı Dil Sınavı

"konuşma" kısmı nasıl oluyordur bu sınavın acaba?




 
benim erasmusa giden arkadaşlarım konuşma sınavına girmediler. Yeni mi gelmiş bu ?


  • Yigitabi  (27.03.13 20:35:54) 
[]

İngilizce konuşma üzerine kurs?

Merhaba arkadaşlar, ingilizce öğrenmeye çalışıyorum bir süredir. Amacım akademik yazı yazmak vs değil. Video'larda falan konuşulanları anlayayım, konuşayım yeter şimdilik. O yüzden deli gibi grammar ağırlıklı kurslar ihtiyacımı karşılamıyor çünkü okunulanları anlıyorsun ama konuşulanları anlamak biraz daha ayrı bir olay gibi geliyor. O yüzden şimdilik konuşmaya yönelik olarak geliştirmek istiyorum kendimi. Konuşma ağırlıklı dil kursu biliyor musunuz?
Not: İstanbul için. Mümkünse Kadıköy veya Beşiktaş.



 
yalnız konuşma kursuyla konuşulanı anlama olayı farklı şeyler, konuşulanı anlayan adam çok piyasada ama çoğu cümle kurmakta sıkıntı yaşar. Eğer derdin izlediğin videodaki konuşmaları anlamaksa, orta seviye üstü bir grammer bilgisini halletmiş olacaksın sonrasında kelime hazineni arttıracaksın tabi bunlar hep çalışma-okumayla olacak şeyler. Son aşamada ise, 8-9 sezonluk anlaşılabilir ingilizce konuşulan how i met your mother şeysi varmış, aç bi bölümü önce türkçe altyazılı izle sonra altyazısız izle.

Cevap: ingilizce okuduğun bir haberi yüzde 70-80 anlıyorsan cümleden kelime tahmini yapıyorsan salla kursu, gün içinde türkçe kurduğun kelimeleri ingilizceye çevirmeye çalış sor soruştur, dizilerde beğendiğin kalıpları not et. skypedan bul birini aç ingilizce konuş vs.
  • Golgi  (27.03.13 16:10:58 ~ 16:18:00) 
[]

However cümlenin başındaysa virgül gelir mi?

Kuralı var mı, bunu?




 
evet.


  • atmacaged  (27.03.13 14:17:33) 
gelebilir, gelmeyebilir. anlamı değiştiriyormuş.
grammar.quickanddirtytips.com

  • kobuzchu kiz  (27.03.13 14:17:58) 
yani aslında şöyle diyebiliriz;

eğer however dedikten sonra bi önceki cümlenin tersine konuşuyorsak virgül koyacağız ama yeni cümle ise yani bir refer yoksa virgülsüz yazacağız.
  • benjaminlinus  (27.03.13 14:46:04) 
however her zaman cümle başında kullanılır zaten ve virgül ya da noktalı virgül muhakkak kullanılır.fakat bu durum zıtlık bildiren bağlaç however için geçerlidir.
"Learning english in turkey is incredibly expensive.However,many people can save up enough money to enroll on a course."

  • yeni uyandim  (27.03.13 20:09:55) 
@yeni uyandim yok virgülsüz de kullanılır mesela; However beautiful the strategy, you should occasionally look at the results.

linke tıklayın.
  • benjaminlinus  (27.03.13 20:17:40) 
[]

İngilizce "London Recital" kullanımı doğru mudur?

Bir sanatçı londra'da resitali var.

hazırlanan afişte:

London Recital başlığını kullanmak doğru mudur?

yoksa mesela Tarkan için, "Tarkan's Recital",

ya da "Tarkan, Reciatal in London" falan mı demeli?

 
tarkan's london recital münasiptir.


  • midesiz  (27.03.13 11:47:34) 
[]

ingilizce bilen arkadaşlar bi yardım..

1-i…..mary in town yesterday, but it was so crowded that i didn’t she noticed me
2-when he….. fort he second time. İ warned him not to use such bad language.
3-i only…….the dress because i tought i could wear it to work
4-he …….football professionally when he was younger.
5-i enjoyed living and working over immensely, but the only problem was that i…………..my family and friends so much that i always wanted to go home
6-at least three people……on the ice as they walked down the road.
7-the conreactors…….over half of the trees to make way fpr the new road.
8-the woand looked very serious but can’t have been, as it hardly………at all
9-during the tenis match, he ……….the ball so hard that it went right out at the court.
10-you should have measured the space before you………..the wood as now,the shelves aren’t big enough.
11-i only………the balcony ten minutes ago,but now it’s coveredin leaves again.
12-after we ................ to the top.we were able to appreciate just how spectatular the view was.
13-fortunatly, he wasn't injured when he ................ off the lodder
14-as my father's job a lot of travelling. I .................... severol different schools
15-he................... theb seam of his trovsers today. so he can't wear them for the moment


bir ödev icabı boşlukların doldurulması gerekiyor, yardımcı olursanız sevinirim.

 
Olmamış


  • kaptan memo  (26.03.13 22:10:55) 
ilk 4:
saw
cursed
bought
played
  • passion rules the game  (26.03.13 22:13:33 ~ 22:13:49) 
Hocam "i didn’t she noticed me" nedir yahu? Nerden aldın bunları?


  • kaptan memo  (26.03.13 22:21:46) 
olanına yardımcı olun..


  • çamur  (26.03.13 22:26:20) 
olay nedir? tam olarak ne yapmamız bekleniyor? ona göre bir şeyler yapalım.


  • klassno  (26.03.13 22:53:59) 
1-i saw mary in town yesterday, but it was so crowded that she didn’t notice me
2-when he swore for the second time, i warned him not to use such bad language.
3-i only bought the dress because i thought i could wear it to work
4-he played football professionally when he was younger.
5-i enjoyed living and working overseas immensely, but the only problem was that i missed my family and friends so much that i always wanted to go home
6-at least three people slipped on the ice as they walked down the road.
7-the conractors tore down over half the trees to make way for the new road.
8-the wound looked very serious but couldn’t have been, as it hardly hurt at all
9-during the tennis match, he hit the ball so hard that it went right out out the court.
10-you should have measured the space before you cut the wood as now,the shelves aren’t big enough.
11-i only sweeped the balcony ten minutes ago, but now it’s covered in leaves again.
12-after we climbed to the top, we were able to appreciate just how spectatular the view was.
13-fortunately, he wasn't injured when he fell off the ladder
14-as my father's job requires a lot of travelling. I went to several different schools
15-he ripped the seam of his trousers today. so he can't wear them for the moment

Not: bazı cümleleri daha güzel söyleyebilirsin
  • peki madem  (26.03.13 23:07:16 ~ 23:09:37) 
[]

Basit bir çeviri işi..

Objective-C de bir kaç kodlama yapıyorum ve ufak bir yerde takıldım. Yabancı bir siteye sormak istiyorum. Şunu bir ceviri verin hele.

Kendimi geliştirmek için basit bir to-do uygulaması yapmak istiyorum. UITableView'e Storyboard'da segue işlemini uygulayarak diğer viewden yeni to-do ekliyorum. Daha sonra tableview dataları data.plist'e kaydediyorum. Ancak sorun verileri geri yüklerken kod tam çalışmıyor. to-doları her zaman yapılmış gibi çekiyor. Ben eğer yapılmışsa yapılmış olarak eğer yapılmamışsa yapılmamış olarak yüklenmesini istiyorum. İşte benim kullandığım kodlar..

bla bla bla kodlar bla bla..

Gördüğünüz gibi benim türkçem bile pek iyi değil. Çeviren olursa eline sağlık.

edit: güzel bir soru başlığıda uydurursanız 10 numara olur.

 
I would like to improve my skills and build a to-do application.
By using segue process to UITableview in Storyboard, i add a new to-do in the other view.
Then, i save the tableview data to data.plist.
But the problem is; when loading the data, code doesn't work properly, and takes "to-do"s as it was done all the time. I want it to load as done, if its done, undone, if its undone.
Here are the codes that i use:

Yalniz bu konuyla hic ilgili olmayan birinin cevirisi. Terimleri falan bilen biri de gozden gecirirse iyi olur bence.
  • el desaparecido  (26.03.13 18:28:42 ~ 18:32:12) 
Merhaba, çok iyi çevirmedim.

I want to improve my skills to make a simple to-do application. I'm adding new to-do from other "view" to UITableView segue precess by using segue usage which is in Storyboard. After, I'm saving tableview datas to data.plist. But, when I try to load datas back, code is not working. It always çekmek(ne anlamda olduğunu bilmiyorum, sözlükten bulup çekiyor kelimesi yerine yaz) to-do's as they are done.

Burdan sonrasına yetmedi benim İngilizce. Devamını biri çevirebilirse iyi olur.

Düzeltme: Yukardaki çeviri benimkinden iyidir kesin. Onu dene bence.
  • otonom  (26.03.13 18:39:15 ~ 18:40:13) 
el desaparecido arkdaşımın yazdığı şekilde bir soru başlığı yarattım. Olurda anlamazlar yada kıl bir soru sorarlarsa burdan yazarım. arada bir bu başlığa göz atarsanız süper üstü olabilir.


  • Salieeh  (26.03.13 18:42:26) 
[]

Relative Clauses

Ya bu konu benim kabusum yıllardır defining, non-defining yok reduced bilmemne. Bu konuyu sağlam öğrenebileceğim, burası çok iyi anlatmış falan diye vereceğiniz link vs var mıdır?




 
  • mortingensitrayzee  (26.03.13 16:26:28) 
istanbul kadıköy civarlarında ikamet ediyosan sana bi saat içinde hepsini gösterebilirim.beleş ha yanlış anlama.bi çay ısmarlarsın ödeşiriz.


  • yeni uyandim  (27.03.13 20:16:42) 
[]

RC Helikopter parçasıyla ilgili kısa ingilizce çeviri

Merhaba,
Aşağıdaki linkte abinin tanıttığı RC Helikopterden aldım fakat kısa bir kablosunun ucu sallanır halde duruyor. Videodaki eleman 05:00-05:20 saniyeler arası bu küçük kabloyla ilgili birşeyler söylüyor. Çevirebilirseniz çok sevinirim.

www.youtube.com

 
Servo ya da gyro'yu yakarsan/zarar verirsen tüm board'u değiştirmen gerektiğini söylüyor kısaca.


  • nevarki  (26.03.13 16:23:19 ~ 16:23:31) 
O kablo anten. Bende de aynısından var ve kablo aynen öyle duruyor.Videoda söylenen şey de yukarıdaki arkadaşın dediği gibi.


  • sacrifice  (26.03.13 17:12:09 ~ 17:13:20) 
@sacrifice, sonradan bir görüntüde daha gördüm anten olduğunu tahmin ettim ben de. @nevarki ve sizin yardımlarınıza çok teşekkürler. Soru cevaba kavuştu.


  • gregor sarmisaa  (26.03.13 18:07:46) 
[]

bu metnin ingilizcesi gerekli, pek acil

epey uzun lakin cahilliğim daha uzun... bunu çevirene aşırı minnet duyarım. yuh arkadas bu nedir benzeri deyimler beni fena yerin dibine sokabilir su an...
minnet dolu teşekkür etmek istiyorum:( bi el atın ...

''zeki insanlar fikirlerden, orta seviye zekaya sahip bireyler olaylardan, düşük zeka seviyesinde ki ler ise insanlardan konuşurlar''...
bu anlamda dedikodu zeka seviyesini minimale indirgeyip iletişim kurma şekline verilen isim oluyor.
Dedikodu, başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır.
Dedikodu bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da,genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı veya haberi iletimi sırasında yanlışlıklar ve çarpıklıklar içermektedir. Bazı gazetelerde dedikodu köşeleri içermektedir. Bu sayfalarda ünlü ve toplumun gözü önünde olan kişilerin dedikoduları yapılır veya skandallardan bahsedilir.

dedikodu kulaktan kulaga mekanizmasi ile olu$mu$ bir insan icadidir. ozunde ki$ilerin bastiralamami$,hirslarindan, kıskançlıklardan ve kişilik bozuluklarından kaynaklanan çevresel beklentiler ve kıskançlık yatmaktadir. kendilerini birbirlerine açmak istemeyen ya da sürekli birbirleriyle takılmaktan ötürü konuşacak mevzusu kalmayan insanların muhabbeti sürdürmek için kaçış noktasıdır. Günümüzde dedikodu üniversitelerde insanlar arasındaki ilişki çerçevesinde üzerinde çalışılan bir konudur.
dedikoduyu ali$kanlik edinmi$ kişilerde garip bir zevk hali saglar.

dedikodu ingilizce sözlüklerde gossip ve rumour sözcüklerinin karşılığı olarak geçmektedir. bu nedenle söylenti ve dedikodu birarada ele alınabilmektedir.
soğuk savaş dönemi amerikası'ndan dedikodu ve söylentiye bir örnek : "amerika'da üretilen tereyağının çoğunu ruslar alıyor, üstelik sadece silahlarını yağlamak için".
bir görmeden inanma edimi olarak dedikodu sinirlendirici ve aynı zamanda monotonluğu ortadan kaldırıcı bir malzeme olarak medyada da sıkça kullanılmaktadır.

Ayrıca yeni ceza kanunu tasarısıyla 6 ay hapis cezası öngörülen bir suç haline getirilen eylem.
tasarının 180. maddesinde "huzurda veya ikiden fazla kişiye ihtilat ederek gıyapta, bir kişiyi halkın hakaret ve husumetine maruz kılacak veya onun namus veya saygınlığına dokunacak bir isnatta bulunana veya bir kimsenin namus veya şöhret veya vakar veya saygınlığına saldırana 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilir" hükmü yer alıyor...

sosyal bir olgu olarak dedikodu gündelik yaşamın olağan bir parçasıdır. dedikoduyu sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla ele alan çalışmalar yapılmıştır:
edgar morin, "rumour in orleans", 1969
noel kapferer, "dedikodu ve söylenti", 1990
gordon allport, "the psychology of rumour", 1965
bu eserleri okuyarak kişiliklerinize katkıda bulunabilir ya da günlük yaşantınıza entrikalarla devam edebilirsiniz.

 
google translate'e koydum çok güzel oldu hahahhahaah..

'' Smart people ideas, events, individuals with mid-level intelligence, low level of intelligence of the people who speak it'' s ...
reduced to minimal level of intelligence to communicate this sense, gossip is the name given to the form.
Gossip, conversations with others about the personal and private matters.
Sometimes gossip about the actual events and issues, though, are usually spoken between people, people who know about each other during the transmission event or contains inaccuracies and distortions. Includes some of the corners of the gossip in newspapers. These pages are famous and society gossip or scandals in front of the people who are mentioned.

Does gossip from ear to ear $ $ mechanism formed by a human invention. that the essence of advanced bastiralamami $ $, desires, expectations, and jealousy, lies in the environmental bozuluklarından kıskançlıklardan and personality. they do not want to turn on each other or talk for a continuous matter of hanging out with people who do not talk to each other in order to maintain escape point. Today, within the framework of gossip universities studied the relationship between people is an issue.
$ to obtain $ ali bloody gossip allows people a strange state of pleasure.

As for the words in English dictionaries gossip gossip and rumor goes. therefore, can be considered in conjunction with rumor and gossip.
An example of gossip and rumor Americas by the Cold War: "The Russians are taking most of the butter produced in America, and not just to lubricate their weapons".
as an act of believing without seeing the monotony of gossip at the same time eliminating the annoying and often used as a material in the media.

In addition, the new draft penal code was turned into a criminal action prescribed 6 months of imprisonment.
180 of the bill stipulates that "the gıyapta ihtilat Presence or more than two people, one person to make the public exposed to insult and hostility or her honor or reputation of a person touching a isnatta is found or the dignity or honor or fame or reputation shall be punished with imprisonment from 3 to 6 months attacked" provision in the is ...

gossip as a social phenomenon is a normal part of everyday life. studies were conducted to address the psychological and sociological aspects of gossip:
edgar morin, "rumor in orleans", 1969
Christmas kapferer, "gossip and rumors", 1990
Gordon Allport, "the psychology of rumor" 1965
kişiliklerinize reading these works can contribute to the daily life, or you can continue to intrigue.
  • dodi el ford  (26.03.13 08:18:36) 
translateine sağlık ben onu akıl edemedim hah hah hahah hahabhbashbsh


  • monearabesque  (31.03.13 14:22:16) 
[]

Ufak bir çeviri, yardım eder misiniz:)

Şu cümlenin ingilizce'ye çevrilmesi gerekiyor.
Yardımcı olacak arkadaşlara teşekkür ederim.

"Merhaba,

Çocuklar için düşündüğünüz ürün çok güzel. Bu üründen sipariş versek Türkiye'ye yollayabilir misiniz? Ayrıca fiyat konusunda bilgi verir misiniz..."

 
Hello,

The product you thought for the children is very beautiful. Could you make a shipment to Turkey in case we place an order? And, could you please give information about the price?
  • dogs  (25.03.13 20:04:21) 
[]

Japonca vs Korece

Hangisini öğrenmek daha zor?

Neden?


 
Kora alfabesi kolay. Kolay dediğin max. 3 günde iyice öğrenilir. Japonca hiragana, katakana ve kanji olmak üzere üç alfabesi var. hiragana ve katakana kolay. Bir günde öğrenilir ama kanji sıkıntı. Günlük kullanılan 2000 tane kanji var ve öğrenmesi zor. Gerçi 200-300 kadar bushu'yu öğrenince kanji yavaş yavaş çözülebilen bir şey ama yine de kolay değil.

Gramer olarak pek bilgim yok. Korece'de bizim Türkçe'de olduğu gibi ünlü uyumu var. Sondan ekliyoruz yine. Japonca da sondan eklemeli. Japonca'nın telaffuzu daha kolay.

Tüm bildiklerim budur.
  • gyroscope  (25.03.13 19:17:01) 
bir günde 3 günde öğrenmek derken neyi kastediyorsunuz yahu, bu kadar kolay mı?


  • ground  (25.03.13 19:39:16) 
@ground, dili değil, alfabeyi öğrenmek kolay. Hiragana, Katakana, Hangıl ile yazmak ve yazılanı okumak kısmı zor değil. Pratik yapmak lazım sadece. Üç alfabeyi de vaktinde ezberlemiştim.

Misal hiragana ve katakana şu tablodan öğrenilebilir: 3.bp.blogspot.com
Okunuşları aynıdır, yazılışları farklıdır. İnternette birçok sesli kaynak da mevcut.
  • gyroscope  (25.03.13 19:46:51) 
Korece, çünkü Türkçe'ye daha yakın. Ayrıca Japonca için 2 senesini harcayıp günlük konuşmadan öteye gidemeyen IQ'su gayet yüksek arkadaşlarım var.

Ayrıca Japonca'da herhangi bir cümlede tek kanji bilmemek o cümleyi anlayamamak anlamına geliyor.
  • Nocturne  (25.03.13 19:56:50) 
Koreceyi kolay öğrenirsiniz bence. Birazcık ilgim vardır bunlara. Koreceye de Japoncaya da bakmışlığım var. Bence Korece daha öğrenilebilir. Japonca'da alfabe çok karışık. Korece öyle değil. Latin alfabesini nasıl öğreniyorsak Kore alfabesi de öyle. Ayrıca arkadaşım Korece öğreniyor. Dediğine göre Korece ve Türkçe'nin söz dizimi aynıymış. Hiç zorlanmıyor.


  • lahanakafa  (25.03.13 20:02:43) 
Bu arada arkadaşa katılıyorum. Hangıl'ı 3 günde öğrenirsiniz dediği gibi. Dili öğrenme kısmı tabi ki uzun olur. Ama Japon alfabelerini öğrenmek uzun bir süreç.


  • lahanakafa  (25.03.13 20:04:38) 
"Türkçe'nin hece yapıları açısından Japonca ile gösterdiği benzerlik, Korece ve Çince ile olandan çok daha fazla. Japonların Türkçeyi kolay öğrenmeleri de, muhtemelen, gramer benzerliğinden çok, hece yapılarının benzerliğinden kaynaklanıyor. Bildiğim kadarıyla, Korece'nin grameri de Türkçeye Japoncanın grameri kadar benzer.Ama Korece, ses yapısı nedeniyle Türkçe'ye uzak kalır."


  • etki  (25.03.13 20:18:59) 
Ben uzunca bir süredir Japonca öğreniyorum ama hiç korece denemedim. Ama tahminimce alfabe olarak Korece, Japoncadan daha kolaydır. Grammer olarak pek bir farklaraı olmayabilir.
Ama Japonca Türkçe ile aynı dil ailesinden olduğu için anlaması ve öğrenmesi çok kolay.

  • darthcat  (25.03.13 21:08:05) 
[]

ispanyolca

"O(kadin) makine muhendisi" demek istiyorum.

Es ingeniero mecánico mu denir , yoksa Es ingeniera mecánico mu denir , yoksa Es ingeniera mecánica mi denir ?

yani maskulenlik nereye gider ?


tesekkurler.

 
Ella es ingeniero mecanico doğrusu


  • croswell  (25.03.13 19:02:41) 
[]

Ünlü türemesi yok mu?

geçiyor sözcüğünde ünlü türemesi yok mu?

geç-i-yor şeklinde?

ygs de bunu ünlü türemesi olarak kabul etmemiş. ünlü türemesi dışında bir ses olayı var mı?

 
yardımcı ünlü olması lazım onun.


  • Vexq  (25.03.13 14:31:24) 
Yardımcı ünlü o.


  • delirten  (25.03.13 14:50:21) 
Ah bizim zamanımızda "iyor" ayrı ek olarak kabul ediliyordu. "imek" gibi. şimdi akılları daha da fazla karıştırmışlar.


  • lesley mateas  (25.03.13 14:58:27) 
[]

İngilizce-Türkçe tek cümlelik çeviri

Bir ağacın kökü ne kadar derin olursa ağaç da o kadar sağlam olur ve kolay kolay devrilmez.

Teşekkürler


 
A tree is strong as much as its roots are deep and does not tumble easily.


  • lesmiserables  (24.03.13 22:06:54 ~ 22:07:45) 
the deeper a tree's root is, the stronger the tree will become and the harder it will be to uproot it.


  • sanat guresi  (24.03.13 22:13:55) 
İkincisi daha dogru bir ceviri.


  • gadanallah  (24.03.13 22:20:21) 
[]

Türkçe almanca kısa bi cümle çevirisi

"Pop, rock, arabesk Türkiye'de öne çıkan müzik türleridir." i nasıl almanca söylerim?




 
"Pop, Rock, Arabesk sind in der Türkei die beliebtesten Musikarten."
diye çevirebildim ben...

  • ne zaman gitti tren  (24.03.13 19:49:23) 
arkadaşın yazdığı çeviri de gayet mantıklı beliebtesten yerine prominent kelimesini de kullanabilirsin. Pop, Rock und Arabesk sind die prominenten Musikarten in der Türkei gibi ;)


  • nickullah entryoglu  (25.03.13 18:49:46) 
[]

"Hakkımı yiyorsunuz" eş anlamlı kelimeleri nedir?

Aynı anlama gelecek başka kelime yok mu Türkçe'de ?




 
"hakkıma geçiyorsunuz."


  • nagg  (24.03.13 19:51:21) 
Günahımı alıyorsunuz
Günahıma giriyorsunuz

  • buzbebek  (24.03.13 19:55:34) 
"hakkıma tecavüz ediyorsunuz."


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (24.03.13 20:07:36) 
Bu değil bu da değil....


  • mecazimursel01  (24.03.13 20:18:51) 
kul hakkı alıyorsunuz.


  • burlesqueen  (25.03.13 21:55:06) 
[]

O artık ... çeviri ingilizce?

O şimdi asker değil de..

O artık asker nasıl denir?

He's soldier by now mı acaba?

 
He's in the army now
hatta bu kalıp bir şarkıda bile geçer.

  • sinematematikci  (24.03.13 18:09:54) 
şimdi ile artık arasında bi fark yok ki ikisi de aynı şekilde söylenir. sinematematikci'nin dediği doğru.

bu da bonus: www.youtube.com
  • speculative fiction  (24.03.13 18:20:32) 
[]

Rusça Eğitim (Ankara)

Sevgili ekşidaşlar; Ankara'da Rusça eğitim alabileceğim tavsiye edebileceğiniz yerler nerelerdir?

Şimdiden teşekkür ettim.


 
tömer


  • kayranin kedisi  (24.03.13 16:27:34) 
[]

ingilizce bi cümle kuramadım ya lan!

1 saattir uğraşıyorum kuramadım soktumun cümlesini. yardım edenlerin elleri dert görmesin:)

"Bu olgu sunumunda 15-20 gün öncesinde bulantı, kusma, öksürük şikayeti ile başlayan ve bu belirtilerin yaklaşık 2 hafta sonrasında alt ekstremite distallerinden başlayan uyuşukluk ve güçsüzlük şikayeti gelişen, GBS tanısı koyduğumuz 32 yaşında SLE tanısı ile izlenen bir erkek hasta tartışılacaktır."

"In this case report, a 32-year-old man with SLE who we diagnosed GBS will be discussed." diye bir cümle kurup ikiye böleyim dedim yine yapamadım.

 
In this case report, a patient whom tracked with SLE diagnosis will be discussed.

Yapmaya çalıştığının doğrusu bu gibi, ama eksik zaten, tamamını da çevirmek zaman istiyor biraz.
  • juusto  (24.03.13 13:02:43) 
"In this case report, a 32-year-old man who followed up with SLE and diagnosed with GBS will be discussed. His nausea, vomiting and cough symptoms started 15-20 days ago, and he had numbness and weakness in his distal lower limbs two week after this symptoms."

böyle çevirdim, olmuş mudur yenilmez galyalılar?
  • the kene  (24.03.13 14:23:19) 
[]

Dilko'yu nasıl bilirsiniz?

Merhaba arkadaşlar, sözlükte pek kayda değer bir şey bulamadım. bir ara ekşiyi de kapsayan bir reklam kampanyası yapmışlar herkes o reklamla ilgili yazı yazdığı için pek okunacak bir şey yok, olanlar da arada kaynıyor.

Neyse sizin yorumlarınız nedir? Kadıköy şube için.


 
dilko englishi kesinlikle tavsiye etmiyorum. aman diyeyim
bakırköy şubesinden bahsediyorum.

  • benoyledemekistemedim  (23.03.13 22:14:20 ~ 22:15:18) 
Neden kotuydu?


  • oa  (24.03.13 13:04:50) 
Ben gideli çok oldu, ama pek memnun değildim gittiğim zamanda..
Dil eğitmeni olmayan kişiler derse geliyordu.

  • darthcat  (25.03.13 21:06:23) 
kesinlikle memnun değildim bir yıl gittim hiç memnun kalmadım böyle bir başı boşluk bi kayıtsızlık kendini salmışlık görmedim. Aman sakın ha diyorum.


  • pembegurba  (25.03.13 21:17:27) 
gidip de memnun kaldığınız bir yer var mı peki? anlatan arkadaş baya güzel anlatıyordu oysa.


  • barix  (26.03.13 22:07:05) 
[]

ingilizce

in 1792 criminals saw they could make a good profit by filing shavings from the sides of gold and silver coins and selling the precious metal, which is why coins now have ridges on their sides.

burada ne demek istemis


 
1792 yılında suçlular, altın ve gümüş paraların kenarlarını aşındırıp değerli metali satarak iyi kâr edebilecekleri gördüler. günümüzde madeni paraların kenarlarının tırtıklı olmasının sebebi de budur.


  • speculative fiction  (23.03.13 18:12:06) 
[]

though

bu taf diye mi okunuyormuş? ben hep şarkılarda, filmlerde doğ diye duydum sanki?




 
eksisozluk.com
though doğ diye okunuyor evet.

  • kargn  (23.03.13 09:38:08 ~ 09:38:45) 
tough : taf

though: doğ
  • [silinmiş]  (23.03.13 09:38:59) 
though ile tough'u karıştırmışım.


  • baldur  (23.03.13 09:40:47 ~ 09:40:54) 
[]

blues kelimesi hakkında

şimdi bir müzik türü olan blues aynı zamanda hüzün anlamına da geliyor ya, hangisinin kullanımı daha önce? yani blues bir müzik türü olarak ortaya çıkıp sonra bir duyguya isim mi veriyor yoksa blues her zaman hüzün demek de müzik türü ismini buradan mı alıyor?




 
  • dokunmakalbime  (22.03.13 15:48:44) 
şimdi blue gökyüzünü ifade eder. gökyüzü de özgürlüğü. blues müziğin doğuşu böyledir. o özgürlük, şarkılarda, mutluluk olarak da işlenir hüzün olarak da.hatta o blues yürüyüşleri gökyüzüne uzanan merdivenlerdir. aynı hikayede birbiriyle iç içe kelimeler anlayacağın.


  • alm est  (23.03.13 14:24:29) 
[]

Sözkonusu e-posta yazışmaları ciddi vaktimizi alıyor.

Merhabalar

Başlıktaki cümle İngilizce olarak, kibar bir dille nasıl ifade edilir?

Şimdiden teşekkürler.

 
it takes us too much time to write mails to each other.

Söz konusu anlamına gelen aforesaid'i bi yere sıkıştıramadım. Pek gerekli de görmedim açıkçası. Bir de mail aynı zamanda fiil olduğu için to write a mail pek hoş gelmeyebilir kulağa ama yanlış bir kullanım değil.
  • empati kuramayan psikolog  (22.03.13 11:59:36 ~ 15.04.13 20:51:53) 
to communicate via mail


  • dokunmakalbime  (22.03.13 12:01:54) 
aforesaid e-mail correspondances take too much time of ours


  • partizan  (22.03.13 12:39:29) 
too much time biraz ayıp kaçabilir. serious amount of time diyebilirsin yerine.


  • burlesqueen  (25.03.13 21:47:54) 
As we mentioned, those e-mailing sessions cost us a serious amount of time.


  • burlesqueen  (25.03.13 21:50:56) 
[]

kısa bir ingilizce çeviri

You need 22 more likes on your Page to get access to insights about your activity.




 
etkinliğin hakkındaki içgüdülere (burası feysbukun bir kısmı sanırım) erişim kazanmak için sayfana 22 beğeni daha gerek


  • herp  (21.03.13 22:39:29) 
sayfan 22 like daha alırsa sayfa istatistiklerini görürsün diyor.


  • 9kuyruklukedi  (21.03.13 23:47:25) 
[]

Ufak bir cümle çevirisi (İngilizce -> Türkçe)

Cümlemiz şudur:

"I traded in homework assignments for friendship, then gave each friend a late slip for never showing up on time, and in most cases not at all."

Bu cümle muhtemelen, arkadaş olmak için birilerine ödev vermiş fakat çoğunlukla hiç arkadaş olmak istemeyen insanlar bulmuş birinin cümlesidir. "Late Slip" isteksizliğe bir gönderme yanılmıyorsam bu konteks içinde. Altyazı olarak çevirmem lazım. Kararsız kaldım nasıl bir yapı oluşturmalıyım diye. Yardımcı olabilecek kimse varsa sevinirim.

Teşekkürler

(bkz: ted.com)

 
late slip bence "geç kağıdı"

-arkadaşlık için ev ödevlerini takas ettim/ederdim, ve zamanında gelmeyen çoğu zaman da hiç görünmeyen her arkadaşa "geç kağıdı" verdim/verirdim.-

diyerek öküzleme çevirdim. geçmiş olsun herkese.
  • herp  (21.03.13 21:54:14 ~ 22:02:53) 
@herp
Tamam da, bahsi geçen kişi de öğrenci sonuçta. Orada bir mecaz var, olmalı. Teşekkürler yine de.

  • dusunuyorumoyleysevurun  (21.03.13 22:04:13) 
late slip www.schoolservice.com bir şey ise ben de herp gibi düşünüyorum o kişilerin yerine imzalıyordur (velilerinin imzalarını taklit ediyor da olabilir) fakat bu kişiler gelmeleri gerektiğinden daha geç geliyor veya gelmiyorlardır, bizdeki yerine imza atmak gibi.


  • irbat  (21.03.13 22:30:52 ~ 22:31:51) 
[]

bir cümle ingilizce- türkçe çeviri

...
Unfortunately, Palmer's genuine output was quite small, much less than Keating's, and soon the number of 'previously unknown' or 'just discovered' Palmers coming on to the market began to arouse suspicion.


Bire bir çeviriye gerek yok, kabaca ne demek istemiş ?

 
bu keating palmer ın resimlerinin sahtelerini yapmaya başlamış ya sonrasında palmer ın eserleri az olduğundan keating in daha "önceden bilinmeyen" veya "henüz keşfedildi" diye pazara sürdüğü eserlerin fazlalığı doğal olarak şüphe çekmeye başlamış.


  • irbat  (21.03.13 17:24:47) 
[]

"Çağdaş belediyecilik anlayışı ile" lafını ingilizceye nasıl çeviririz?

Soru başlığın içindedir. Teşekkür ederim şimdiden.




 
"...with a modern sense of municipality..." ?


  • nevarki  (20.03.13 20:23:32) 
understanding of contemporary municipality


  • shbz  (21.03.13 01:44:36) 
[]

tek cümle çeviri / tıbbi ingilizce

kardiyoplejik solüsyona n-asetilsistein eklenmesinin miyokard korumasi üzerine olan etkileri

keywords:

cardioplegic solution
myocardial protection
n-acetylcysteine

özetle: a'ya b eklenmesinin c üzerine etkileri diyeceğiz.

 
The effects of adding B to A on C

burada eklemek yerine "karıştırmak" gibi bir mana verme şansınız varsa, adding yerine combining, mixing gibi kelimeler kullanılabilir.
  • hiko seijuro  (20.03.13 13:19:43) 
[]

ing ceviri

Under what conditions will the temperature rise of the cold fluid in a heat exchanger be equal to the temperature drop of the hot fluid?

tesekkurler


 
ısıtıcıdaki (heat exchanger) soğuk sıvının sıcaklık artışıyla, sıcak sıvının sıcaklık düşüşü hangi şartlar altında eşit olacaktır?


  • sucuklarlapisirmekseniyumurtayapamazki  (20.03.13 12:54:05 ~ 12:54:40) 
[]

Yollarda bekleme yapmak için veya otobüsler için olan ceplere ing. ne denir

Soru başlıkta teşekkür ederim.




 
tureng.com

layby, lay-by, rest area, rest stop, pull-off
  • goldentitan  (20.03.13 12:21:41) 
bus lane


  • shnhkn  (20.03.13 16:06:54) 
[]

sınav için paragraf

duyuru sakinleri arkadaşım sınavda ve mesaj attı

cause: communication problems
effect: more violence
a) consenquently
b) are the reason for
c) is the effect for

olacak şekilde bir paragraf isteniyormuş. yardımcı olan olur mu?

 
Lack of communication between people prevent them from finding a reasonable ground during the discussions of their conflicts. Consequently, parties cannot explain their arguments to discuss matters in a logical way and communication problems are the reason for leading conflicts to violence. Thus, more violence are bound to happen in case of communication problems. Violence is the effect for non-reasonable discussions which are arised from conflicts.

Saçmaladım bir şeyler ama.
  • hiko seijuro  (19.03.13 12:34:26 ~ 12:34:59) 
[]

YDS'ye nasıl çalışılır

İngilizcesi pek iyi olmayan biri 55 almak için sınava kalan yaklaşık 20 günde nasıl çalışması lazım?




 
sonrasinda cozumlerini incelemek sartiyla bol bol deneme sinavi.


  • she was my baby  (18.03.13 22:08:41 ~ 22:08:45) 
üds versiyonundan 55 almış biri olarak, ingilizcen iyi değilse 20 günde imkanı yok diyebilirim. moral bozmak gibi olmasın ama 2,5 ay neredeyse haftanın her günü test çözüp haftanın 3-4 günü de kursa giderek zar zor 55 alabildim. bir sonraki için çalışmaya başla derim. gittiğim kursu da düşünürsen tavsiye edebilirim. kolay gelsin...


  • snowman  (18.03.13 22:10:23) 
hiç bir şey yapamaz. bu sınavlar için 3 ay kadar önceden (eğer bir kaç yıl önceden aldığın sağlam bir puan varsa eksiklerini gidermek ve unuttuğun yerleri hatırlamak için 1,5-2 ayda yeter ama 20 gün... tçık) zayıf olduğun konuları disiplinli bir şekilde çalışman lazım.

yine de bir kpds sınavını kendine uygula ve aldığın sonuca göre eksik olduğun yerleri tamamla derim.
  • tururo  (18.03.13 22:42:29) 
çözemediğin soru tiplerini iyi analiz et, hangi soru tipinden çok kaçırıyorsan onlara yönel ancak paragraf, yarım cümle, paragraf tamamlama soruları hariç, bunlarda zaten yapabildiğini yapıyorsun, bu kısa sürede bunları iyileştiremezsin, sana tavsiyem bağlaçları(however,whereas,while,but)(3otane), prepleri(of,in,on), p.verbleri(put up with, come up with, make up)(50tane) iyi öğrenmen, bunlarda zaten çıkan kelimelerin saysı azdır, parantez içinde ne kadarı lazım olur onlarıda yazdım


  • srtm  (18.03.13 23:37:31) 
üds yi sadece çıkmış sorulara bakarak 70 aldım .soru çözmek çok faydalı konu vakit kaybı gibi bence


  • shyl  (19.03.13 17:24:36) 
[]

Tek cumlecik ingilizce

"My co-author and I propose the term technological culture as an alternative to the phrase culture and technology; the latter phrase maintains the distinction between the two, while the former begins to eradicate it."

hangisi ayrimi surduruyormus? cumledeki "ikinci" mi yoksa kavram olarak sonradan turetilen mi?


 
"culture and technology" ikisi arasındaki ayrımı sürdürüyormuş. Çünkü arada "and" var. Diğerinde "teknoloji kültürü" deniliyor, ayrım yok.

Latter phrase "sonradan bahsedilen tanım" diyor. Sonradan bahsedilen termin ise burada "culture and technology". Metinde ilk bahsedilen terim "teknoloji kültürü".
  • hiko seijuro  (18.03.13 11:07:18 ~ 11:07:46) 
[]

In a Civil Union

ne demek? facebook ilişki durumunda gördüm.




 
tr.wikipedia.org

eşcinsel evliliği demek sanırım.
  • rotten head  (17.03.13 23:30:39) 
gay evliliği.


  • Hyyerr  (18.03.13 00:38:27) 
[]

Şurada "hedged" ne anlamda kullanılmış?

" be careful with generalising – this kind of claim is better ‘hedged’ "




 
biraz öncesini de yazar mısın? context'e göre değişir anlamı.


  • [silinmiş]  (17.03.13 17:30:39 ~ 17:30:57) 
  • depol  (17.03.13 17:35:36) 
Also, it provides all kinds of information easily, which seems to be a good thing for the development of ideas, but doesn’t seem to be very efficient, because most of the information is unreliable and corrupted.

Demişim.

"most" kelimesi için bu notu yazmış.

Edit: @depol: Abicim eğer olay oysa zate benim de "most" ekleyerek yaptığım şey o. Neden öyle demiş ki acaba?
  • adoramereku  (17.03.13 17:36:39 ~ 17:37:42) 
lafı dolandırmak veya sakınmak gibi anlamları var.


  • ermanen  (17.03.13 17:43:14) 
most'ta sıkıntı yok, genelleyeceksen bile sınırlı genelle, yani information ile ne demek istediğini specify et. şu şu dönemlerde, şöyle şartlarda gelen bilgi diye specific yazmanı istemiş.


  • [silinmiş]  (17.03.13 17:45:50 ~ 17:46:31) 
İnformationı provide eden şey internet. Yani specify edilecek bir yerini de bulamadım. İnternetteki bilgilerin çoğu güvenilmez ve genelde de yanlıştırlar, bunda ne gariplik buldu anlamıyorum.


  • adoramereku  (17.03.13 18:00:27) 
işte önüne bir şart bir gerekçe koy. verify edilmediği, kullanıcıların tamamının paylaşım yapabildiği bir dünya olduğu için, trusted, verified websiteleri haricinde unreliabledir demelisin.


  • [silinmiş]  (17.03.13 18:13:56) 
[]

Türkçe - İngilizce: bir cümle çeviri

Selamlar,

"Önden arkaya gidildikçe hız artar" diyeceğiz mesela. Buradaki önden arkaya gitme ifadesi nasıl çevirilir?

google çevirisini çok sevmedim:
when you go from front to back

Teşekkürler

 
Velocity inceases with movement from back to forward.

Velicity increases when one moves from back to forward.

Not: Bu cümle, tercüme açısından doğru ancak fizik kuralları açısından eksik/yetersiz bir cümledir.
  • hiko seijuro  (17.03.13 16:05:41 ~ 16:09:53) 
"movement from back to forward" arkadan öne olmuyor mu, istenen bunun tam tersi değil mi, yoksa benim kafam mı durdu gece gece?


  • kül  (17.03.13 22:30:33) 
Yok kafası durmuş olan benim :)


  • hiko seijuro  (18.03.13 10:02:19) 
[]

become that which thou art?

tam olarak ne demek bu?




 
"kimsen o ol (ona dönüş)" gibi.

edit: 'become who you are' olarak düşündüm ama neden which denmiş, art kelimesi eski ingilizce'deki are mı yoksa bildiğimiz art mı tabi bunları da göz önünde bulundurmak gerek.
  • astaroth  (17.03.13 14:49:59 ~ 14:52:09) 
ben de aynı şeylerden ötürü şüpheye düşmüştüm, ama evet aynen dediğiniz gibi imiş. adorno ve horkheimer'ın bir metninde de geçiyor bu ibare, bunun üzerine yazılmış bazı makaleleleri de taradım bir yandan, "become what you are made to be" diye izah etmiş yazarlardan biri.
teşekkürler!

  • idyl  (17.03.13 15:17:21) 
[]

Lise seviyesinde yazı

Bir arkadaşım rica etti. Bugün ihtiyacı varmış. Elinde 5 başlık var. Bu başlıklar hakkında yazacak. Bu yazıların toplamı yaklaşık 1-1,5 A4 sayfası kadar olacak. Yani hepsi çeyrek sayfa civarı olacak. Bir yardımcı olabilir misiniz? Türkçe olarak bile ne yazacağımı bilmiyorum. Herhangi bir başlık için de yardımcı olabilirsiniz.

1-Neden dil öğrenmek istiyorum
2-Dil öğrenmek neden önemli
3-Yabancı dil öğrenmenin insan hayatına etkileri
4-İlerde öğrenmek istediğim diller ile ilgili ne yapmalıyım
5-En çok konuşulan dil ve neden bu kadar konuşulduğu

Sorular biraz öznel olabilir ama yardımlarınıza ihtiyaç var. Herkese çok teşekkürler.

 
1-dünya koccaman bir yer. sizin sadece bir ülkenin yazılarını kitaplarını okuyup sadece koccaman dünyanın uffacık bir kısmıyla etkileşime girebilecek olmanız sizi rahatsız etmiyor mu? dil öğrenip hayatı bir çok yönden tatmak bir çok farklı kültüra açılmak bilgi ve tecrübe kaynaklarını katlamak istemez misiniz?

2-yukardaki nedenlerden dolayı önemli. iş hayatında önemli, farklı kültürleri tanıyıp vizyon geliştirmede önemli..

liste uzar gider

3-bu sorular hep birbirinin tekrarı mı diye sorgulamıyor değilim.

4-ilki bir dile gelişimine saygı duyun, almanca zor yeaaa diye bırakmayın, sabır işidir, yetenek yoksa zor ilerler. işin akademik boyutu var, konuşmayı bilseniz de yazmayı ve anlamayı öğrenmek ayrı bir iş. akademik makale okuyacak kadar ilerletebilmeli, kurallarına göre öğrenmelisiniz. bir de pratik kısmı var. öncelikle özgüven, çekingenlikten sıyrılmak dut yemiş bülbül gibi kalmanızı engeller. sonrasında bolca pratik günlük kalıplar ise sizi sosyal hayata sokar. sırf kitaptan değil karşılıklı pratik ise aksan diğer şeyleri sağlar. yüzeysel olarak bu.

5-ingilizce, sonra ispanyolca ya da çince. ikisi son dönemde kapışıyor bilemedim. hatalı da olabilirim tabi.

ingilizcenin bu kadar yaygın oluşunda bir çok faktör var. öncelikle sömürü döneminde affedersiniz ama s.kip atmışlar dünyayı. amerika zaten ingiliz kökenli, adamların sömürgeleri arttıkça ingilizce de yayılmış, çoğalmış. çok farklılıklar var tabi ama temelde neden bu. sonracıma grammeri daha basit bir çok dile göre. yani anlaması da anlatması da öğrenilmesi kolay. çince mesela ekonomi dili olacak diyorlardı, bunun gerçekleşmesi mümkün dahi olsa yıllar sonra anca. çünkü öğrenene kadar insanın canı çıkıyormuş. (alfabe şart) alfabe derken dünya dillerinin çoğu latin kökenli alfabe kullanıyor ordan da bir aşinalık var tabi. bir de ekonomi şu bu derken amerikanın filmini izliyoruz. amerikanın dizisini takip ediyoruz. eğlence sektörü ingilizce dönüyor ve biz türkler iyi hoş şeyler yaratamayınca veya zor gelince hoop ingilizceyi sahipleniyoruz. türk dublajları yine kaliteli de çoğu ülkenin dublajları arka sesin üzerine yapıştırma. bundan dolayı da genç nesilde dil öğrenelim şeyi var. bir de ingilizce artık şart, bilmeyen ama başka diller bilen biri dahi zorluk yaşar. bu kadar çok bilindiği için bilmek gerekiyor bir de.


not:bir yerlere de bir dil bir insandır sözü yalan. bir dil yeni bir dünyadır diye ekleyin. artistik point +5



buyrun lise seviyesi yazı. fikir verir umarım.
  • wiillii  (17.03.13 12:42:49) 
Usta fikir vermez olur mu... Müthişsin.

Ve evet, ilk 3 soru çok paralel
  • aguilas negras  (17.03.13 12:53:35) 
Naçizane fikrim; dilin tarihçesinden de bahsedin bence herhangi bir soruda. Ne sorulursa sorulsun kompozisyon, makale, ödev vs hep tarihçesinden bahsederim. Dil kelimesinin kökeninden bahsederim. Dil bilmek her kültürde nasıl karşılanıyor, nasıl yaklaşılmış bunlardan bahsederim. Yine kabilelere kadar dayandırabilirsiniz bunu. 3. soru için uygun olabilir hatta bu dediğim. İnsan hayatına etkilerine bağlayabilirsiniz.


  • buzbebek  (17.03.13 13:12:22) 
3 -

geçen gün bi entry vardı sözlükte, alanında uzman bi müzisyen, benim de aynı enstrümanı çaldığımı görünce yanıma geldi alçakgönüllükle selam verdi. ama ben dilini bilmediğim için konuşamadım falan diyordu. adamın dünyada ki en iyi müzisyenlerden biri olduğunu söylüyordu, o enstürmanı çalan.

ayrıca bir dil bir insan, iki dil iki insan. vizyonu acayip derecede geliştiriyor. mesela bizim tükenmez kalem dediğimiz şey ingilizcede ballpoint pen olarak geçiyor. bunun ingilizcesini öğrenene kadar, tükenmez kalemin ucunda minicik bi top olduğunu, roll-on deodorant mantığıyla çalıştığını bilmezdim.

sadece türkçe biliyorsan, senin dünyan 70milyonluk türkiye ve diğer türki devletlerden ibaret. ama ingilizce biliyorsan en azından 2 milyar insanla daha kontakt kurabileceksin. dünyan bi anda büyüdü.

3 milyon konuşanı olan litvanca bildiğini düşün sadece, ingilzce, fransızca vs hiç bi şey yok başka. internette arama yapmak istediğin zaman ne kadar kaynağa erişebilirsin.

5- mandarince, nüfusu fazla onların.
onun dışında ingilzce.
neden ingilizce bu kadar yaygın. bi çok sebebi olabilir fakat kolay olması en başka gelen özellik. fiil çekimleri değişmiyor. i go, you go, we go, they go. hepsi aynı. oysaki türkçede (ben) giderim, gidersin, gider, gidersiniz vs. fransızca, almanca vs de çok çetrefilli. buradan genişletebilrsin örneği.

2 - üçüncü sorudan paralel git.

4 - livemocha, busuu, gibi siteler sistemli kullanıldığında en azından o dilin kullandığı ülkeye turist olarak gitsen ya da kısa bi süre geçirecek olsan tüm işini halledbilecek kadar yeti sahibi edebiliyorlar.
  • biseysorcaktim  (17.03.13 14:06:01) 
Kardeş 3. soruya yazdıkların muhteşem kere muhteşem. Çok sağol. Ellerine, emeğine sağlık


  • aguilas negras  (17.03.13 14:47:20) 
[]

çeviri

''it takes a lifetime to find the right words, and at the moment, I haven't got them. I've been a colossal pain where this continuously unpredictable illness is concerned, and now the physical limits have been reached. The tour had, in fact, been fantastic for all of us - a new slice of life full of concentrated power. The audiences everywhere have given so much, although I know that neither of us will ever receive our due. I hope this isn't the end, and I hope there will be other chances, minus the heavy burden of illness. Knots of grief today, but full of resolve for tomorrow''

teşekkürler


 
Kelimesi kelimesine mi ceviri istiyorsun bilmiyorum da, morissey reyiz agir hastayim diyor, insallah atlatcaz diyor, bugun uzgunuz ama insallah yakinda guzel gunlere kavusacagiz diyor..


  • she was my baby  (16.03.13 21:46:51) 
Doğru kelimeleri bulmak bir ömür yetmez, ama şu anda, onlara sahip değilim. (bir sıkıntım yok) sürekli teşhis konulmamış hatrı sayılır bir acım var, ve şimdi fiziksel sınırlarıma ulaştı. Yapılan seyahat aslında hepimiz için harikaydı - tümüyle güç hedefi haline getirilmiş bir parça yaşam...

Hiçbirimizin hakkını ödeyemeyeceğini bilmem bir yana, (bizi izleyen)tüm seyirciler kendinden çok şey kattı. Bunun bir son olmamasını, başka fırsatların da doğacağını, hastalığın ağır yükünün azalacağını umuyorum.
Şimdi ıstırap düğümleri var, fakat yarın, çözüm dolu...

Son cümle çok spesifik. Bilemedim.
  • gezentikcanlı  (16.03.13 22:10:20) 
[]

İrlandaca bilen veya bilen bir tanıdığı olan var mı?

flaithiulach kelimesinin telefuzunu ve anlamını bilip bilmediği sorabilir misiniz lütfen?

Google translatedeki anlamından başka bir anlamı olabilir o yüzden soruyorum ve asıl önemli olan telaffuzu


 
böyle bir şey buldum ama yine de bir ayrişe sormak iyi olur.
www.slang.ie

şurada da yardımcı olacak birileri çıkabilir bence: www.facebook.com
  • 9kuyruklukedi  (17.03.13 13:52:32 ~ 13:53:21) 
fr.forvo.com

teleffuzu şöyle.

eli açık, cömert, cesur anlamını veriyor fransızcadaki karşılığı.
  • biseysorcaktim  (17.03.13 14:09:04 ~ 14:10:09) 
Keltçe denmez mi ona


  • tetebangura  (17.03.13 15:00:13) 
[]

fransızca özel ders

ankarada tercihen odtü'de fransızca özel ders verebilecek bir insan var mı?




 
özel mesaj gönderdim.


  • alibaba06  (16.03.13 20:15:45) 
[]

Leverage

Örnek 1:

Linking actors from the energy, development, and environment communities, REN21 leverages their successes and strengthens their influence for the rapid expansion of renewable energy worldwide.

Örnek 2: Leverage What You Have To Get More

Leverage'a en yakın anlamlı türkçe fiilimiz nedir?

 
avantajına kullanmak
yararlanmak

  • ermanen  (16.03.13 02:22:09) 
[]

yunanca bilen bir insan evladı

allah aşkına nedir bu şarkının sözlerinin anlamı?
www.youtube.com



 
google translate'e sordum. bunu dedi;

Dedicated to all those who love Thanasis
The cards from the concert he gave at Hatzigianneio of Larissa in March 1994 ...
Many thanks to John and the soldier ...


Thera takes obsidian
And the prophecies Patmos
And you lot shooting
fancy vagrancy

In the plain of Thessaly
Sinking sensations
And the sun katakoutela
Beats if you let him

Only beautiful words
In outstretched cards
smell of seawater
Moistened with me

Find writings written
And even those written
Fall leaves yellow
Joined oblivion soil
  • trakyali gulyabani  (16.03.13 08:50:11) 
[]

İngilizce-Türkçe Çeviri

Arkadaşlar merhaba kaynakça kısmını saymazsam ortalama 60 sayfa İngilizce'den Türkçe'ye akademik bir makale çevirisi için ne kadar ücret talep edilir?Konu bilişim ile ilgili ve deadline ı çeviren kişi belirleyecek.Bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyim?




 
sayfa başına 80 tl aldım ben böyle bir şey için.


  • [silinmiş]  (15.03.13 18:13:01) 
sayfası 10 liradan gidiyor karaborsada şu aralar. ben en son çevirimi 10 a çevirdim lakin ki akademik çeviri olursa öyle değildir.


  • peynirhelvasi  (17.03.13 16:38:28) 
1 ... • ... • 131 • ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.