(15) 

Tırnağınızı rahat rahat kesebiliyor musunuz?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1593929 
Ben kesemiyorum çünkü yıllardır tırnağımı keserim ama hala ideal tırnak kesimi dengesini yakalayamadım ya dibinden kesiyorum günlerce acısını çekiyorum ya da biraz uzun kalıyor onu düzeltirken tekrar dibinden kesiyorum yine canım acıyor. Youtube'dan falan tırnak kesimiyle ilgili tutorial'ları izledim yine olmadı yok mu bunun kolay bir yolu? Hayır tırnak kesimi sanırım mahrem bir olgu olduğu için herkes gizli saklı tırnak kesiyor gözlemleyemiyorum, öyle olunca sorulmuyor da, bunun daha kolay bir yolu yok mu acaba sürekli bu stresi yaşamaktan bıktım usandım tırnağının kesileceğini anlayınca çıldıran sarman kediler gibi oldum yeminle.
(6) 

Deportivo de La Coruna ve Türklük

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1592220 
Biliyorsunuz İspanya futbolundaki temsilcimiz Deportivo de La Coruna tribünlerinde her zaman Türk bayrağı görürüz kendilerini Türk gibi gören büyük bir kitle var, triübin koreografilerinde her zaman bir Türk bayrağına yer verirler ama bu sevginin La Coruna şehrinde bir karşılığı var mı, misal bi bakkala girsem ve Türk olduğumu söylesem ansızın "Irmağının akışına ölürüm Türkiyem" şarkısı çalar mı yoksa halktaki Türkiye sevgisi günümüzde silinmiş olup tamamen tribünlerde yaşatılan temsili bir olay haline mi gelmiştir sizce?
(4) 

Resmi günlerde/bayramlarda asılan bayraklar

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1590337 
Astığımız bu bayrakları ertesi gün kaldırmak bana biraz yanlış geliyor, sanki bir mecburiyet karşısında asmışım da biter bitmez hemen söylene söylene kaldırıyormuşum gibi hissediyorum vicdanım sızlıyor, o nedenle fazladan bir gün daha bekliyorum hatta fazladan 2 gün beklediğim de oluyor ama üçüncü güne kesinlikle bırakmam çünkü o zaman da "lan sanki bayrağı asası yokmuş da mecburen asmış, sonra da sallamadığı için de unutmuş orada" gibi bir izlenim oluşabilir şeklinde kaygılanıyorum, o nedenle ben bu bayrakları ekstra olarak bir ya da iki gün tutmanın daha uygun olduğunu düşünüyorum ama bir yandan da lan deliriyor muyum acaba diye de bi ürküyorum, var mı bu bayrağı indirmenin optimal bir süresi?
(15) 

İçki içmeyi sevmeyen insan

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1590131 
Bu kişi benim, yani içki içmesini sevmiyorum, özel günlerde içmesini de sevmiyorum içki içmek benim için zevkli bir şey değil çünkü tadını lezzetini vs hiçbir şeyini sevmiyorum, bana yaşattığı ruh halini de sevmiyorum sarhoşluk çakırkeyif hali benim için hoş bir şey değil, ayrıca herhangi bir dini inancım da yok yani beni engelleyen bir durumum da yok tek neden içkiyi sevmiyor oluşum. Tamam hiç içmiyor değilim kardeşimle falan bir araya geldiğimizde birkaç bira içerim ama 2-3 sene hiç içki içmediğim de oluyor ama insanların bunu anlamlandıramamasını anlamıyorum, neden oluyor bu?

Mesela arkadaşlarla dışarı çıkıyoruz, ben 1 tane bira alıp 10 saatte içiyorum bazen onu bile yapmıyorum, bana tip tip bakıyorlar içmiyorum diye, ulan beni 40 senedir tanıyan insanlar bunlar birader rahatsız oluyorsanız çağırmayın beni diyorum ertesi hafta yine çağırıyorlar yine aynı muhabbet kardeşim neden içmiyorsun derdin ne diye soruyorlar bana, böyle bir soru olabilir mi ya sanki su içmiyorum diyormuşum gibi bir tavır, neredeyse içki içmediğim için özür dileyecek hale geliyorum, bakın ben neredeyse 100 yaşında bir insanım ve içki sigara vs kullanmıyor oluşumun tek nedeni bunları sevmemek ve bu sosyal ortamda acayip tepki gören bir hale gelmiş, kardeşim bırakın ben de maden suyu içeyim hem böylelikle arabayı kullanacak ayık biri de oluyor herkes mutlu olacak ama "yok lan al sen de şunu iç" deyip burnuma dayıyorlar bira şişesini, sırf bu nedenle arkadaşlığımı bile kestim ama yine hayatımdan çıkaramadım bu insanları, niye böyle oluyor?
(3) 

Köpekler gülebiliyor mu?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1589187 
Evin olduğu sokakta beslediğim birkaç köpek var, bunlar ben evden çıkarken ya da evin sokağına girdiğimde önüme doğru koşup gülüyormuş gibi yapıyorlar, bunlar gerçekten beni görünce mutlu olup gülüyorlar mı böyle bir özellikleri var mı yoksa bu şekilde kendilerini daha sevimli gösterdiklerini ve bu yolla daha fazla mama akışı sağladıklarını keşfedip beni manipüle mi ediyorlar acaba çünkü normalde 3 birim mama vereceğim varsa böyle haylaz haylaz güldüklerinde 5 birim mama veriyorum, neler oluyor bize?
(12) 

Yeterince karpuz yiyemedim hissi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1588672 
Bu yaz benim de yaşadığım bir his bu, genel olarak da böyle bir şey olabiliyormuş galiba. Ben yaza girdiğimizden beri sürekli karpuz yemeye çalıştım ama bazen bir hafta falan karpuz yemediğim oldu, bir hafta karpuz yememek önemsiz gibi gözükse de neticede güzel ve lezzetli karpuzu yılın sadece birkaç ayı yiyebiliyoruz, bu birkaç aylık süreç içinde 1 hafta yabana atılmaması gereken bir süre gibi geliyor bana, yani düşünüyorum da bazen günde bir kez karpuz yedim ama 2 kez yeseydim mesela o 1 haftalık açığı kapatabilirdim belki de bilmiyorum. Misal dün aldığım karpuz biraz tatsız çıktı, herhalde dedim karpuz mevsimi geçiyor, öyle olunca gönlüm biraz daha karardı karpuzun en şaşalı çıktığı süreçte yeteri kadar karpuz yiyememenin hüznüyle, size de böyle oluyor mu yoksa normal bir insan olduğunuz için olmuyor mu? Ben baya karamsar gibiym şu an.
(2) 

2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda bireysel yıldızlar

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1587437 
Usain Bolt gibi Michael Phelps gibi ya da Nadia Comaneci gibi bireysel yarışlarda rekorlar kıracak altın madalyalar kazanıp "ulan ne yarıştı be piuu" dedirtecek potansiyele sahip bi sporcu var mı acaba?
(11) 

Türk yapımı savaş araçlarının isimleri

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1556450 
Bu yeni yapılan yerli ve milli savaş uçağımız Kaan vesilesiyle dikkatimi çeken bir konu oldu. Şöyle ki; ülkemiz son dönemde bir şekilde Araplaşma sürecine girdi malumunuz üzere ama kendi üretimimiz olan bu savaş araçlarına isim verilirken bunun aksi bir şekilde hep Türk ismi verilmiş, bu beni çok şaşırtıyor mesela. Yani ufak bir araştırma yaptım (Onedio sayfasında gördüm) mesela; savaş uçağının ismi Kaan tankın ismi Altay helikopter var Gökbey ve Atak uydu var Göktürk keskin nişancı tüfeği de Bora. Yani düşününce bu tanka Ebu Bekir Sıddık Tankı ya da Eymen Keskin Nişancı Tüfeği ya da ne bileyim uçağa Savaş Uçağı Talha ismini verebilirlermiş, kimse de Talha diye savaş uçağı mı olur diye itiraz etmezdi galiba ama vermemişler, bu belli ki bilinçli bir seçim, neden böyle olmuştur sizce? Teşekkür ederim.
(6) 

Filmler ve Kalp Masajı

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1556364 
Şimdi bunu film/dizi kategorisinde açtım ama sağlık kategorisine de girebilir aslında bilemedim. Ben 1973 yılından beri film-dizi izleyen biriyim, bu filmlerde eğer bi ölüm falan olduysa mesela ister dışarıda olsun ister hastanede olsun bakıyorum hemen kalp masajı yapıp ölen kişiyi döndürmeye çalışıyorlar, yani atıyorum hastanede bile eleman ölmüş mesela doktor bir ki üç diye başlıyor kalp masajına işte 10 dakika sonra doktorun diğer doktor arkadaşı "hey John o öldü rahat bırak artık onu" diye uyarıyor mesela, doktor da "hayır hayır!!" deyip tekrar başlıyor kalp masajına sonra pes edip ölüm saatini ilan ediyor, yani bunu hepimiz biliyoruz değil mi oluyor böyle şeyler.

Şimdi benim bildiğim kalp masajı hayata döndürmek için yapılan bir şey değil, daha kapsamlı bir müdahale yapılmadan önce beyindir dalaktır böbrektir bunlar oksijensiniz kalmasın diye yapılan bir uygulama, zaten böyle durmuş bi kalbi çalıştırmak için biraz elektrik gerekiyor, onun için de defibrilatör var işte, lazım olduğunda "300 joule 500 joule" diyerek bunu basıyorlar senin de döneceğin varsa dönüyorsun yaşama yoksa eğer allah rahmet eylesin.

Yani sorum şu: Burada benim kaçırdığım bir şey var mı yanılıyor muyum ben, ölmüş birini kalp masajı yaparak hayata döndürmeye çalışmak saçma değil mi, dönmeyince bir de "yav nasıl dönmez" deyip şaşırıyorlar mesela, yani adama 3 tane orta boy köye yetecek kadar elektrik veriyorlar yine dönmüyor senin dandik kalp masajınla mı dönecek, dönmez tabii. Yanılıyor muyum ben şimdi niye böyle oluyor? Teşekkür ederim.
(2) 

Şarkı sözü-"Çaya kaç şeker alırsın" sorusu

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1556258 
Az önce Spotify'ın karışık listesini dinlerken dünyaca ünlü müzik grubumuzun Moğollar'ın seslendirdiği, sözleri Can Yücel'in olduğu iddia edilen ama bir yandan da "yok efendim Can Yücel'in değil aslında Elif Şebnem Akal'a ait bu şarkının sözleri bi araştırın kardeşim her şey de Can Yücel'in olamaz ki" şeklinde tartışmalara neden olan "Çaya Kaç Şeker" isimli şarkıya denk geldim, uzun zaman sonra tekrar dinleyince eski bir dostla karşılaşmışım gibi mutlu oldum ne yalan söyleyeyim birkaç defa da dinledim üst üste ama son dinlememde aniden bir farkındalık hasıl oldu bir uyanış o uhrevi dünyadan bir çıkış bi bi şeyler oldu. Nedenini açıklayayım ama önce sizden şarkı sözlerini bir bütün olarak okuyup son dörtlüğe özellikle dikkat etmenizi istirham edeceğim:

Yanlızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla
Yanlızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka
Bir dost göz arayışıyla, saat tıkırtısıyla

Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka
Bir dost göz arayışıyla, saat tıkırtısıyla

Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla
Ama "Günün aydın, akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla
Ama "Günün aydın, akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı

Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta
Karıştırıp bir başına yudumlamak doyasıya
Ama "Çaya kaç şeker alırsın?" diye bir ses sormalı ya

Yani evet güzel vokal güzel gitar riff'leri sözler beste aslında her şey çok güzel ama bir anda "Ama 'Çaya kaç şeker alırsın?' diye bir ses sormalı ya" kısmına geldiğimde hiç istemesem de bir aydınlanma yaşadım. Yani bir insan onca yılını birlikte geçirdiği birlikte yaşlandığı can yoldaşının kaç şekerli çay içtiğini bilmez mi ya? Yani alelade bir söz olsa hadi olur ya deyip geçeceğim ama şarkı bu cümle üstüne kurulmuş, en vurucu kısmı bu, şarkının ismi olmuş ya daha ne olsun, bana mantıksız geldi bu durum. Yani son ana kadar her şey süper giderken birden böyle söyleyince ben bir anda soğudum şarkıdan dinleyemez oldum ve bu beni biraz incitti. Yani 30 sene boyunca herkes birbirine "çaya kaç şeker alırsın" diye mi sordu yani bir kere sorarsın iki kere sorarsın, hadi üç defa sor yani 10 defa sor ama 30 sene de sorulmaz ki bu soru bence.

Şimdi bunları yazarken "karşı taraf Alzheimer hastası da sürekli unutuyor mu acaba kaç şekerli çay içildiğini" gibi bir teori geliştirdim böyle düşününce mantıklı geldi ama bunun dışında bir anlamı varsa mantıksız gibi şarkının böyle bir cümle üstüne kurulması çünkü çok mantıksız bir söz. Sizce nedir? Teşekkür ederim.

Şarkı: www.youtube.com
(8) 

Bu arkadaş solak mı sağlak mı?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1556154 
Dün akşam üzeri kardeşimle balkonda oturup "ulan bu kediler sürekli nereye yürüyor acaba" şeklinde vatana millete hiçbir derde derman olmayan bazı muhabbetler yaparken kardeşimin sol elinde ağır bir market poşeti sağ elinde de anahtar olup karşı binaya girmeye çalışan elemanı gördüğünde ortaya attığı "bu eleman kesin solak" iddiası ile hayatımız biraz değişti. Yani değişti derken boş muhabbetimiz daha da boşluğa düştü, o güne kadar hiç öyle bir boş muhabbet yapmamıştık çünkü bizim için de milat oldu bu.

Neyse.


Biz bu sol elinde market poşeti sağ elinde anahtar olan bu arkadaşı görünce benim birader dedi ki "bu eleman kesin solak." Bu böyle birden ansızın bi iddia ortaya atınca ben de buna hemen "imkanı yok olm bir rakun ne kadar solaksa bu da o kadar solaktır, kesin sağlak bu bence" dedim. Bilen bilir rakunlar sağlak hayvanlardır. Bu bana "nerden biliyorsun" deyince ben de buna "sen kendi iddianın argümanlarını açıkla, ben de ona göre tartışmaya dahil olurum" dedim, çünkü benim kafamda o an hiçbir şey yoktu, ben böyle kesin ve kati bir dille öne sürülen bi iddia olduğunda doğru bile olsa kendi tabiatımdan dolayı hemen karşı çıkıp muhalefet yaparım, karşımdaki "evet yanılmışım sen haklıymışsın" diyene kadar da hiç alakası olmayacak şekilde doğru yanlış sallayıp durur "evet sen haklıymışsın" dediğinde de "yok lan asıl sen haklısın keriz misin olm hemen kabul ediyorsun" derim.

Neyse.

Bu bana dedi ki "bak solak olduğu için güçlü olan sol elinde poşet var, güç gerektirmeyen daha az zahmetli olan anahtarla kapı açma işini de sağ eline bırakmış, yani kesin solak" dedi. Bu öyle deyince "olm belki bizim görmediğimiz alanda sağ eliyle taşıdı sora bizim görüş alanımıza girmeden hemen önce sol eline aldı poşeti sen de keriz gibi hemen 'kesin solak bu' iddiasında bulunduysan ne olacak" dedim? Bu da bana "e ama anahtarı hala sağ elinde kapıyı sağ eliyle açıyor, yani sağlak olsa o ağır poşeti tekrar sağına alır kapıyı sol eliyle açardı, bu eleman kesin solak" dedi. Ben defans yapmayı bırakıp ofansa geçip bunu laf kalabalığıyla oyalarken yekpare kristal bir top gibi kafamda parlayan teorimi ortaya salıp "olm bak bu adam sağlak, çünkü poşet taşımak zordur zahmetlidir ama en nihayetinde kaba kuvvet gerektirir; sağın ya da solun felçli değilsen ne bileyim inme inmediyse poşeti iki elinle de rahatlıkla taşırsın bu çok zor değil fakat kapıyı anahtarla açmak öyle mi? Anahtarla kapı açmak odaklanma gerektirir konsantrasyon gerektirir, poşet taşımanın aksine beyninin en az %70'ini kullanman gerekir. Bak mesela sarhoş olduğunda ben sana içinde "şekersiz Pepsi Max saç şekillendirici köpük ve bir paket fasulye" olan poşet versem taşıyabilir misin" dedim "taşırım" dedi. "Peki anahtarı versem kapıyı açabilir misin" dedim ona da "açarım" dedi. Ben hemen "madem açabiliyorsun niye zili çalıp duruyordun olm gece 2-3 gibi gerizekalı mısın" dedim cevap veremedi, çünkü açamaz yalan söylüyor bana şerefsiz gibi. "Açamazsın olm çünkü odaklanamazsın, çift görürsün 3 saat uğraşırsın sonra da zili çalarsın, çünkü anahtarla kapıyı açmak bir sanattır, ben en ayık halimle bile bazen anahtarla kapıyı açamıyorum bi ters çeviriyorum başka anahtarla deniyorum sonra ilk denediğim anahtarı tekrar deneyip öyle açıyorum, zordur yani" dedim, "olabilir" dedi hiç uzatmadan. Fakat "olabilir" deyince ben bu defa "yok lan ne alakası var sen haklısın" demedim, çünkü başlarken hiç inanmadığım sırf karşı çıkmak için uydurduğum bu teoriye ben de inandım anlattıkça. Bu nedenle ben kesinlikle sağlak olduğunu düşünüyorum, imkanı yok yani sol elliyle kapıyı açmasının.

Sizin fikriniz nedir bu konuda bu arkadaş solak mı sağlak mı? Teşekkür ederim.
(11) 

Bazı yiyeceklerin soğukken daha lezzetli olması

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1555885 
Bu tabii benim için böyle genel bir yargı belirtmiyorum. Misal lahmacundur pidedir ne bileyim pizza mesela, bu besin grubundaki gıdalar bana soğukken daha lezzetli geliyor. Yani soğukken derken atayım buzluğa soğusun gibi de değil mesela 2 lahmacun az gibidir 3 lahmacun fazla gibidir diye düşünüp 7-8 tane lahmacun söyledikten sonra bazısı yenmez ve ertesi güne kalır ya, bence o ertesi güne kalan lahmacun olsun pizza falan olsun bana daha lezzetli geliyor. Aslında açık konuşmak gerekirse ben pizzayı lahmacunu falan da çok sevmem öyle ayıla bayıla yemem ama üstünden bir gün geçmiş pidenin tadı çok acayip lezzetli geliyor bana. Gerçi ben evden işyerine lapa pilav-haşlanmış tavuk göğsünü götürüp soğuk soğuk yiyen biriyim, simidin de bayat hali daha çok hoşuma gidiyor, bu anlamda damak zevkimin çok gelmiş olduğunu düşünmüyorum ama pideyi lahmacunu da soğuk seven tek ben değilimdir herhalde, çünkü bu konu ne zaman açılsa ve ben "ben de böyle seviyorum birader" desem tatsızlık yaşıyorum hep insanlarla. Nedir yani kardeşim soğuk pizzanın suçu ne? Sizin düşünceniz nedir bu konuda? Teşekkür ederim.
(5) 

Kullanmadığım kolumun daha güçlü olması?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1555142 
Bunun bilimsel bir nedeni var mı? Yani şöyle: Ben sağlak bir insanım, sol kolumu ihtiyaç hasıl olmadığı sürece çok kullanmam en fazla kafamı falan kaşarım yani ama enteresan bir şekilde misal dumbbell curl yaparken aynı ağırlığı sol kolumla sağ koluma nispeten daha rahat kaldırıp indiriyorum. Yani sağ kolumla 12. tekrarı zor yaparken solumla 13-15 gidebiliyorum ya da eşin dostun açayım diye verdiği kavanoz kapaklarını da yine sol elimle daha rahat açıyorum, bunun nedeni ne olabilir? Benim ilk aklıma gelen sağ kolumu daha çok kullandığım için Iphone pil sağlığı gibi sağ kolumun da ömrü %73 seviyelerine indi ve sol kolumu çok kullanmadığım için o henüz %95 seviyesinde ve çok daha güçlü, böyle bir şey olabilir mi? Teşekkür ederim.
(16) 

3 Rakamını Parmakla Göstermek

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1555002 
Bugünkü maçın muhabbetini yaparken ben "3 tane sallarız" deyip parmağımla da gayriihtiyari 3'ü gösterdim, bizim arkadaş hemen "o ne biçim 3 olm öyle 3 mü olur" diye atladı. Ben 3'ü gösterirken işaret parmağımı baş parmağımın altına katlayıp gösteriyorum. Sen nasıl yapıyorsun dedim o da serçe parmağını baş parmağının altına alıyormuş. "Seninki çok mu düzgün birader cins misin" dedim diğer arkadaş da yüzük parmağıyla serçe parmağını olduğu yerde katlayarak gösteriyormuş. 10-15 kişi arasında böyle kaotik bir durum oluştu kim haklı kim değil karar veremedik ama benim stili tek kullanan ben olduğum için yüzüme söylemeseler de eminim benim olmadığım bir yerde arkamdan atıp tutarlar. Siz nasıl yapıyorsunuz? Teşekkür ederim.
(36) 

Benden başka ekmek seven olmaması

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1553617 
Ben iflah olmaz bir ekmek bağımlısıyım. Yani ekmek derken böyle çeşit çeşit ekmekler ekşi mayadan yapılmış karabuğday ekmeğinden tutun da çekirdekli ekmektir cevizli ekmektir ne bileyim kuru domatesli zeytinli artizan ekmekleridir hepsinin hastasıyım, iyi ekmek Çin'de olsa gider bulur yerim, hatta son dönemde bir "nohut ekmeği" duydum 2 gün rüyama girdi, öyle hayranıyım ekmeğin ama bu konu ne zaman açılsa şöyle oluyoruz: pbs.twimg.com Olm ne ilgisi var ekmek süper bi şey, sen pilav makarna falan yemiyor musun diyorum mesela, hepsi yiyor, e ben de yiyorum ama ben normalde ekmek de yiyorum yani, çok da seviyorum ama herkeste ekmeğe karşı bir burun kıvırma bir "ne ekmeği ya" tavırları bi hor görmeler, bu beni bayağı üzüyor açıkçası, ekmeğe karşı bu yaklaşımın nedenini anlayamıyorum, tamam halkımızda anlamlandıramadığım bir şekilde eğitim seviyesi yükseldikçe paralel olarak ekmek düşmanlığı da artıyor ama "neden abi" diye sorunca net bir cevap da alamıyorum, "eppek işte" deyip geçiyorlar. Ha glüten dokunur anlarım ne bileyim komple karbonhidrat düşmanısındır ona da okeyim ama her türlü karbonhidratın içinden geçerken sıra ekmeğe gelince "eppek mi?" demeleri beni biraz üzüyor. Sizin ekmeğe yaklaşımınız nasıldır? Teşekkür ederim.
(2) 

Resmi kurum hesaplarının kullanıcıyı engellemesi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1552924 
Yani mesela sadece Türkiye için sormuyorum gene olarak soruyorum. Misal ben bir devlet görevlisinin Twitter hesabını takip etsem beni engellemeye hakkı var mı, bu benim haber alma özgürlüğümü kısıtlayan bir davranış olmuyor mu? Yani ben sağlık bakanını takip edip ülkenin sağlık işlerinden haber almak istesem ve bir şekilde engellensem, yani küfür falan da etmiş olsam yine de beni engellemeye hakkı var mı, bu haber alma özgürlüğü kapsamında suç sayılmaz mı? Küfür ettiysem mesela beni dava et, haklıysan zaten cezamı alırım ama engellemek bence yasal olarak suç gibi geliyor bana fakat bunu Türkiye'de geçen bir olay gibi düşünmeyelim genel olarak soruyorum. Teşekkür ederim.
(34) 

Su ihtiyacı mı sıvı ihtiyacı mı?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1552126 
Çevremde yoğun bir şekilde bunun savaşını veriyoruz, ben diyorum ki su ihtiyacı yoktur sıvı ihtiyacı vardır, içinde (kola dahil) su barındıran her türlü sıvı su ihtiyacını giderir ama çevremde "yok abi illa su içeceğiz" örgütü var, bu kişiler su ayrı diğerleri ayrı diyor.

Benim argümanım şu: Vücut kolanın içindeki suyun su olduğunu anlayacak ve onu kullanabilecek seviyede akıllı bir mekanizma, yani mesela yoğurda su döküp onu ayran yapınca su mevcut özelliklerini kaybedip başka bir şeye dönüşmüyor su yine bildiğimiz su, hatta biraz ısıttığımız zaman su buharlaşıp elimizde yine yoğurt kalabilir, çünkü su bu.

Fakat "yok abi illa su içeceğiz" örgütü diyor ki "olm öyle değil lan sadece su içeceğiz çünkü o su öbürü ayran. Böyle bir şey olabilir mi yav.

Ha ama alkollü içecekleri ayrı tutuyorum diüretik özelliğinden dolayı, onun dışında zaten çayın kahvenin falan çok da diüretik olmadığı çalışmalarla çıktı ortaya.

Sizce nedir? Teşekkür ederim.
(8) 

İthal pirinçler?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1551736 
Geçen gün markette dolaşırken baktım Yayla'nın 2,5 kiloluk pirinci var ve diğer ürünlerine göre %20-30 falan daha ucuz, ucuz bir şey görünce keriz gibi hemen fazla fazla alma eğilimine girdim ama sonra baktım ithal pirinçmiş menşei de Amerika, Amerika ibaresini görünce keriz mode'um tekrar aktif hale geldi hemen yine fazla fazla alayım dedim Amerika neticede gelişmiş ülke dedim ama sonra dedim ki ulan bu Amerika ibaresi kıtayı da belirtiyor olabilir, misal pirinç Bolivya'dan Peru'dan geliyor olsa ona da Amerika yazabilirler teknik olarak ve kimse de sen niye böyle yazıyon olm demez, alsam mı almasam mı git gelleri yaşarken almadan çıktım, sonra acaba alsa mıydım diye düşündüm ama bir şeyin hem ithal hem de ucuz olması beni ikirciklendirdi doğrusu. Nedir şimdi bunun gerçeği almamakla iyi mi ettim kötü mü, nedir? Teşekkür ederim.
(1) 

Kafanın sağından solundan fırlayan saçlar

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1551339 
Yani saçlarım uzun ve kıvırcığa yakın dalgalı, ben saçımı açık dolaşmayı sevmediğim için topluyorum ama toplayınca da böyle sağından solundan fırlayan saçlara engel olamıyorum, çok tecrübeli bir uzun saç sahibi de olmadığım için bunu engellemenin yolunu bilmiyorum. Var mı bunu engellemenin bir yolu? Teşekkür ederim.
(9) 

Pirinçleri yıkıyor muyuz yıkamıyor muyuz?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1550984 
Yani klasik anne pilavı yapmak için sormuyorum antrenman sonrası yenen lapa pilav yaparken ben pirinçleri yıkıyorum, suda bekletmiyorum sadece bi yıkayıp üzerine su döküp çekmesini bekliyorum ama geçen gün antrenman yaptığımız arkadaşın evine gittim o yıkamadan direkt üstüne sıcak suyu döküp geçti, olm niye yıkamıyorsun dedim sen yıkıyor musun diye sordu, evet deyince niye yıkıyorsun dedi cevap veremedim. Yani aslında bikaç teorim var öncelikle annem yıkadığı için bana da öyle kodlanmış ben de yıkıyorum ama sanırım asıl yıkama nedenim gerçek mi değil mi bilmiyorum ama bu pirinçlerde arsenik oluyormuş sanırım yüzeyinde onu temizlemek için yıkanmalı dediklerini duymuştum ama bir yandan da arsenik yıkamayla geçer mi diye sordum kendi kendime ona da cevap veremedim, biraz da saçma geldi böyle düşününce. Bir de fazla nişastayı atmada işe yarıyormuş yıkamak, böyle böyle düşünceler hasıl oldu oldu ama söylersem acaba gerizekalı gibi mi görünürüm diye kaygılanıp eeeööö yaptım. Nedir bunun aslı astarı? Teşekkür ederim.
(7) 

Saçları eski şaşalı günlerine döndürme

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1550548 
4-5 senedir uzattığım saçlarım var, normalde sıkıntılı diyebileceğimiz kıvırcığa yakın kalın telli bi saç topluluğu bu, geçen seneye kadar da böyle güzel canlı bi görüntüsü vardı ama geçen yaz 1 aylık bi dağa tepeye çıkmalı tatilimiz oldu orada çok iyi bakamadım o esnada böyle bi canlılığını yitirir gibi oldu ne bileyim AKP dönemine denk geldiğini hissetmiş gibi bi hayata küstü bi şeyler oldu,o zamandan beri de kendine getiremedim, ne yapacağız biz buna? Normalde Curly Girl Method dedikleri sistemi kullanıyordum ama o bile düzeltemedi böyle kuru kuru takılıyorlar, ölümüne nem kaybetmiş gibiler, kestirmek de istemiyorum. Oluru var mı bu işin? Teşekkür ederim.
(12) 

Intro'lar aynı değil mi?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1550198 
Kime dinlettiysem "yo değil" dediler ama bence aynı, sizce nasıl? Teşekkür ederim.

www.youtube.com (Mor ve Ötesi/Benim Küçük Sevgilim)

www.youtube.com (Oğuz Aksaç/Niye Çattın Kaşlarını)

Arama-Kurtarma Faaliyetlerinde Ölen Oldu mu?

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1550182 
Deprem sonrası arama-kurtarma faaliyetlerinde profesyonel görevlilerden ya da gönüllülerden ölen oldu mu kahraman köpek Proteo dışında, olmadıysa eğer "sadece bu anlamda" başarılı bir organizasyon oldu diyebilir miyiz? Teşekkür ederim.
(16) 

Sürekli İstanbul Depreminden Bahsedilmesi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1550044 
Tamam İstanbul'da büyük bir deprem bekleniyor bunda hemfikiriz ama sıradan halka 24 saat bu bilginin pompalanması psikolojik bir sıkıntıya neden olabilir mi ya da halktan ne bekleniyor? Tamam ben de bilimin köpeğiyim bilim ne derse o ona da tamamım ama bu halk bu bilgiyle ne yapacak ki tam olarak, herkes hep birlikte Konya'ya mı taşınacak, ya da ne bileyim evi riskli mi değil mi onu öğrenmeye çalışsa riskli çıkınca evini yıkacaklar bu insan bu ekonomik sıkıntıda ne yapacak yani benim kafam karışık biraz. Devletin çözebileceği bazı sorunlar için halka yükleniliyormuş gibi geliyor bana. Ha bana "Bro sonunda ölüm olan bi olayda bunların bir önemi yok" derseniz onu da anlarım ama insanlara çok yükleniliyormuş gibi geliyor yine de bana. Teşekkür ederim.
(9) 

Duyma engelliler-Görme engelliler

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1549895 
Bu engelleri bulunan insanları biz duyma engelli görme engelli olarak tanımlıyoruz ama az önce Fox Tv'ye bi kadın çıktı mesela işaret dili uzmanı kendisi, kendisi duyma engelli değil ama bu derneklerin üyesi dernekten ve duyma engellilerden bahsederken "enkaz altında kalan sağırlar..." diyor, dernekleri de Sağırlar Derneği olarak geçiyor, keza görme engellilerin derneği de 6 Nokta Körler derneği, onlar da kendilerini kör olarak tanımlıyor, yani şunu merak ediyorum burada olay bu arkadaşların birbirlerine kör-sağır demesinde bir sorun yok ama başkası diyemez düzeyinde mi yoksa "aslında herkes diyebilir ama ayıp olmasın diye demiyoruz" düzeyinde mi? Nedir bunun doğrusu? Teşekkür ederim.
(7) 

Deprem nedeniyle verilen ölü sayısı-Gerçek ölü sayısı

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1549859 
Şimdi deniyor ki atıyorum depremde 100 bin kişi öldü ama devlet bunu 50 bin olarak söyledi, böyle bir şey gerçekten yapılabilir mi? Yapılabiliyorsa eğer biri çıkıp kayıtlanan ölü sayısı ile ortada olmayan ve kayda geçmeyen insanları karşılaştırıp "peki beyler bu kalan 50 bin kişi nerede, misal x sokak y apartmanındaki Hanife Teyze ölü kaydında yok ama kendisi de yok, nerede bu Hanife Teyze" diye hesap soramaz mı? Yani bu bana "abi teşhis edilemeyenler de olabilir" argümanıyla da açıklanabilir bir fark gibi gelmiyor bu arada. Teşekkür ederim.
(26) 

Türklerin Yunanları Sevmemesi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1549851 
Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'un alınması falan geçiyorum ama gidip 15. yüzyılda Atina'ya girmişiz 19. yüzyılda çıkmışız, yüzlerce yıl adamların ülkesinde kalmışız, bu insanlar asimile de edilmemiş mesela Osmanlı'nın öyle bir politikası da yok, kendi kimliklerini korumuşlar. Bu şartlar altında ben Yunanların Türklere düşman olmasını anlayabiliyorum hak da veriyorum, bi ülke gelip benim ülkemi işgal etse ve 400 sene kalsa ben de düşman olurdum ama biz neden düşman olmuşuz, yani Kurtuluş Savaşı'nda olanlar eşit bir neden yaratıyormuş gibi de gelmiyor bana açıkçası, sanki onlar bizi sevmiyor diye biz de sevmiyormuşuz gibi olmuşuz. Böyle mi oldu acaba yoksa ben başka bir şeyi mi atladım? Teşekkür ederim.

Edit: Sorum genellemeye açık olduğu için sıkıntı yaratıyor olabilir, o nedenle şöyle düzenlemek istedim: Elimizde 10 Yunan ve 10 Türk var, bunlar birbirlerini sevmiyorlar, ben 10 Yunan neden sevmiyor anlayabiliyorum yukarıda saydım ama 10 Türk neden sevmiyor onu çözemiyor. Neden?
(12) 

Sesi tamamen kesen kulak tıkacı

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet #1549822 
Evin yakınında bi inşaat başlayacak ve muhtemelen gündüzleri baya ses olacak, evden çalışan biri olduğum için bu sese maruz kalmak istemiyorum. Misal salonu uzaylılar bassa ben çalıştığım odadan bunu duymayayım istiyorum, böyle bi kulak tıkacı var mı önerebileceğiniz? Teşekkür ederim.
1

mobil görünümden çık