(7) 

artık 50 bile genç ama 30 yaş neler için geçtir mesela? biraz da bunu

mark greg sputnik #1598736 
konuşalım. yani evet kimse zaten ben öldüm bittim demeyi istemez, GLOBALLEŞEN DÜNYAMIZDA TEKNOLOJİK GELİŞMELER vs derken gerçekten de 50-55 yaşında bile çok güzel yaşamak hatta zirveyi görmek mümkün oldu. eskiden 30 yaşındaki insanlar bir ayağı çukurda muamelesi görürdü, şimdi hayata yeni başladıkları varsayılıyor ya da en azından bu konuda eskisi kadar toplum baskısı veya olumsuz görüş yok. eyv.

AMA mesela 30 yaş için "artık senden geçti" denecek neler vardır sizce? olabildiğince objektif şeyler istiyorum bu arada yani yoksa 80 yaşında dil öğrenip çeviri yapan da var, illaki olmaz değil. örneğin profesyonel sporcu olmak gibi şeyler. tabii illa bu kadar spesifik/objektif olmasına gerek yok, genel kaideler de olabilir. demek istediğim fazla şahsi ve yorum niteliği olmasın.

örneğin ben saf zeka anlamında bundan iyiye gitmeyeceğimi düşünüyorum. daha tecrübeli, "akıllı", kültürlü, bilgili vs. olabilirim ama beynim çalışma kapasitesi olarak daha iyiye gitmez gibi. mühim kısım artık geliştirmekten ziyade gerilemesini yavaşlatmak gibi geliyor bana.

bunun gibi şeyler soruyorum. hatta yeteri kadar cevap gelirse işte diğer duyurucular "O GONUYU YANLIŞ SÖYLÜYON" diyerek verilmiş cevapları da belgelerle, bilimsel verilerle çürütebilirler.
(4) 

kripto paradan anlayanlar - bu hawk tuah abla n'aptı?

mark greg sputnik #1596556 
dostlar iyi akşamlar,

kripto paradan hiç anlamam. çok temel ve yüzeysel bilgim var sadece. bu hawk tuah röportajıyla meşhur olan apla da sanırım kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış mı bi şey olmuş. alanlar çok öfkeli. meseleyi bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz? kendisi (veya işin başındakler) bilinçli olarak milleti tokatlamak için mi yaptı bunu? yoksa bi çeşit planlama hatası mı?

milleti çarptı diyolar bi de mesela ne kadar çarpmış olabilir mevcut bilgiler ışığında?
(3) 

internet sağlayıcısı değişince ip değişiyor mu?

mark greg sputnik #1596497 
dostlar iyi akşamlar,

reddit'ten ip ban yemeyi başarmış seçkin bir kardeşinizim. sitenin geneliyle zaten hiçbir alakam yok da birkaç tane sub var çok sevdiğim, oralarda aktif olmayı açıkçası isterdim. yakın zamanda taahhüt süresi dolduğu için başka bir servis sağlayıcıya geçtim. şu an yeni hesap açarsam "başka birisi" gibi görünür müyüm acaba? vpn'le her zaman girilebilir tabii ama gün içinde bilgisayar genelde açık oluyor, işten dolayı zaten vpn kullanıyorum, ayrı bir bağlantıyla sadece reddit için uğraşasım yok açıkçası. o yüzden yeni ve temiz bir sayfa açtığımı söylerseniz gireceğim, yoksa hiç uğraşmayacağım.
(3) 

internet sağlayıcı değişikliği & modem kurulumu

mark greg sputnik #1596356 
dostlar iyi akşamlar,

taahhüdü bitmek üzere olan interlek sözleşmemi feshedip başka bir yere başvurdum, diğerine başvurunca ikisi birlikte oldu zaten. yalnız daha önce benzer bir şey yaptığımda geçtiğim firma bana bilgileri vermişti, modem arayüzünden gerekli ayarları yapıp yoluma devam etmiştim... şimdiyse şu an müşterisi olduğum hizmet feshedildi, modem arayüzüne de giremiyorum. modem benim sanıyordum ama değilmiş, adres vermişler onu da getir diye. şimdi merak ettiklerim,

1) modem bana ait olmadığından dolayı direkt aletin hayatını mı söndürdü firma, yeni hattı mevcut modemle kullanamıyo muyum yani? zaten 3-5 gün kullanıp yeni modem alınca bunu sökecektim.

2) belki başkadır diye kurcaladım filan ama yok yani hiçbir şekilde modem arayüzüne giremiyorum. yeni sağlayıcının interlekine erişmek için ne yapabilirim şu an?

3) yeni sağlayıcı bana modem ayarı için kullanıcı adı ve şifre vermiş. bu hattın açıldığı, modem arayüzüne girip ayarları yaptığım takdirde internet kullanabileceğim anlamını mı taşıyor?

"arayıp sorsana" diyebilirsiniz ama reklam olmasın, hangi sağlayıcı olduğunu anlamışsınızdır, bunlar kendileri isterse arıyorlar djfdjk en fazla mesaj filan atabiliyorum.

***

kısacası şu an benim ne yapmam gerekir teknoloji cahiline anlatır mısınız süreci? ben halihazırda altyapı/bağlantı/modem var diye yine arayüzden bilgileri değiştirip devam ederim sanmıştım. ortada arayüz filan yok şimdi. anaa.
(5) 

şu videoyu izleyince ne hissediyorsunuz? (konuşan kedi)

mark greg sputnik #1596294 
dostlar iyi akşamlar,

rus sosyal medyasında popi bir video sayılır, 20-25 saniye bir şey zaten,

www.youtube.com

kısaca kedi "korkma, ben senin arkadaşınım, gel yanıma otur, gözlerime bak, sen beni görüyorsun, ben de seni görüyorum, gözlerimiz yorulana kadar birbirimize bakalım, istemiyo musun, sen hayırdır??" diyor.

insta'da benzer bir video görmüştüm, "hayvanların yaşadığı zorluk" temalı, her biri insan yüzüne sahip timsahlar/boğalar vs. çeşitli sorunlar yaşıyorlardı. maalesef onu buraya atamıyorum çünkü onun sadece insta linki var elimde.

bunu reddit'te paylaştığımda insanlar çok komik buldular, güldüler ama ben aşırı rahatsız oluyorum her iki videodan da. korkunç geliyor. yani insanlara neden KOMİK geldiğini anlıyorum ama bana kesinlikle komik gelmiyor açıkçası.

***

sizde uyandırdığı his nedir? bilhassa psikolog/psikiyatrist filan varsa insanlarına çoğuna komik gelen bu videoları bu kadar ürkütücü bulmam neden diye de sormak istiyorum. ben hayvanlara "insansı" özellikler yüklendiğinde cidden aşırı rahatsız edici buluyorum. niye böyle?
(5) 

çamaşır makinesi tahliye borusunun bağımsızlığını ilan etmesi

mark greg sputnik #1595161 
gibi'yi izleyenler hatırlayacaktır: geçmişe gittikleri, yılmazların çok gariban olduğu bir bölüm vardı ya... şu an aynı o moddayım. yılmaz gibi "yeter, yeter, gerçekten yeter!" diye bağırmak istiyorum küfürleri de ekleyerek.

yeni taşındık sayılır, ilk 3-4 yıkamada sorunsuz çalışan çamaşır makinesi devamında balkonu perişan etmeye başladı. yıkamanın anca sonunda fark ettim, tahliye borusu bildiğiniz boşta sallanıyor, oradan çıkan su direkt balkonu basmış haliyle.

fotoğraflar şöyle,

FORTUM: prnt.sc

DELİK: prnt.sc

***

ben geldiğimizde ve ilk kullanımlarımızda nasıldı hatırlamıyorum bile ama hortumun bu delikten fırladığını düşünüyorum. bu işlerden HİÇ anlamam. sadece şunu biliyorum: çamaşır makinesi bir yerden temiz su alır, diğerinden kirliyi tahliye eder ve o kirli su da ucu açık olarak mekânın içine akmaz...

ev gördüğünüz gibi zaten 70 öncesi ankara evi, perperişan.

biz bu sorunu ucuz yollu kendimiz çözebilir miyiz? bantlasak filan dedik ama yok, suyun tazyiği yine patlatır muhtemelen, yalama olmuş zaten boşluk içinde hiçbir şey durmaz onun.

birini çağırsak şak diye 2 bin lira filan sokar. ev sahiplerimizden hiç bahsetmek bile istemiyorum, kendi sorumlulukları olsa dahi bir kuruş ödemektense ölmeyi tercih ederler.

kısacası bu nedir ya ne yapabiliriz buna? yeri de o kadar saçma ki yani en başta nasıl oraya sokmuşlar bilmiyorum.
(13) 

büyük duygusal bağ kurduğunuz, keşke içinde olsam dediğiniz romanlar?

mark greg sputnik #1594953 
var mı dostlar? altını çizerek özellikle söylüyorum: çok sevdiğiniz romanlardan bahsetmiyorum. tarihiyle, kültürüyle, içinde geçtiği dönemle sizi yakalayan ve "oraları tecrübe etmek isterdim, keşke bu karakterlerin hepsi gerçek olsaydı da onlarla beraber yaşasaydım" dedirten eserlerden söz ediyorum. sık okuyanların zaten onlarca, belki yüzlerce favori romanı vardır. sorduğum bu değil. okurken müthiş keyif almış olabilirsiniz... ben daha ziyade böyle resmen özlediğiniz, sanki karakterleriyle arkadaş olmuşsunuz hissi uyandıran romanları soruyorum.

mesela benim için durgun don ve ardından uyandırılmış toprak bunun zirvesidir, ilki 1914-17 arası rus çarlığı'nın yıkılışını, ikincisi sovyetler birliği'nin ilk yıllarındaki tarımın kolektifleştirilmesi işini anlatır. iyi kötü okumuş bir insanım; bayıldığım, bitirince ağladığım, çok sevdiğim romanlar oldu ama hiçbirinin "içinde" yer almayı bu kadar istememiştim mesela.

sorduğum tam olarak bu. sizde var mı böyle bi şeyler?
(9) 

karaciğer dostumuz kendine gelir mi

mark greg sputnik #1594844 
(daha önce benzer duyuru açmış ve çok doyurucu cevap alamamıştım açıkçası, duyuru kurallarına göre bildiğim kadarıyla üzerinden üç gün geçmişse aynı/benzer soru sorulabiliyor, hatam varsa necip türk milleti affetsin)

merhaba arkadaşlar,

30 yaşındayım. 18'ime kadar essahtan tank gibi adamdım çok şükür ama sonra sakatlık, depresyon, üniversite vs. derken öyle böyle saçmalamadım. fazla kilo, hareketsiz yaşam, berbat beslenme, rafine şeker, üstüne korkunç boyutlarda alkol tüketimi vs...

geçen rutin, tırt bir işe giriş sağlık raporu işleminde doktor karaciğerimin uzatmaları oynadığını, mümkünse meyve bile yememem gerektiğini söyledi. ALT/AST değerlerim şöyle çıkmıştı,

AST 104 (referans aralığı 0-37)

ALT 155 (referans aralığı 0-45)

***

bir yandan 30 yaşında tekrar yeni yeni kendime geldiğim, "olur lan bu iş" dediğim, terapiyle ilaçla dostla gardaşla beraber mücadele etme gücü bulduğum bir zamandayım...

ama diğer taraftan bu beni gerçekten üzdü. sonuçlara şaşırmıyorum. hatta bana sorarsanız hala görece "normal" yaşayabiliyor olmam bile mucize.

bu sayılar buradan döner mi? hani 90 yaşını göreyim diye bir iddiam zaten yok ama 50-60 yaşında kendi işini kendi görecek, çalışabilecek, toplumun SEXSİ VE FONKSİYONEL üyesi olabilecek seviyeye gelebilir miyim?

doktora da kızmıyorum, bir dakikada dört hasta bakmaları gerekiyor, adam imzayı atıp "olm karaciğerin çok kötü la" deyiverdi, fazla detay da duyamadım.

toparlanabilecek bi noktada mıyım, bilen veya en azından aile/kişisel/tanıdık tecrübesi olanlar görüşlerini paylaşabilir mi?

yani rakamlar referans aralığının çok üstünde evet ama neblim işte "üç ay dikkat et aşama kaydedersin" düzeyinde mi, "kardeşim bir bira daha içersen karaciğer kanseri garanti" mi... onu bilemiyorum.
(16) 

özel ders vermek istiyorum. önerilerinize ihtiyacım var

mark greg sputnik #1594568 
zamanında benzer bir soruyu "yapabilir miyim" diye sormuş ve "yok yapamazsın, olmaz" şeklinde cevaplar alıp üzülmüştüm. bu sefer öyle sormuyorum. yapacağım, yapmam lazım. hikayemi çoğunuz zaten biliyorsunuzdur ama kısaca özetleyeyim: 30 yaşındayım, aç karnımı doyurmamı sağlayacak ve günlük yaşantıma engel olmayacak bir online işim var ama özellikle borçlardan dolayı ek gelire ihtiyacım var. aynı zamanda öğrenciliğim devam ettiği için full time çalışamıyorum hatta part-time işlerin bile çoğu okula ciddi anlamda engel oluyor. yakın zamanda bir fast food restoranında işe girmiştim ama bir hafta sonunda bıraktım. ben yaşlı ve sağlıksız bir adamım, SABAHIN 4'ÜNDE bütün restorana paspas atmak sürekli yapabileceğim bir iş değil. aslında ortamı çok sevmiştim ama ayda sadece 10 bin lira için bu topun altına giremedim açıkçası, bana fazla ağır geldi.

başlangıç seviyesinde rusça dersi vermek istiyorum, bunu yapacak rusçam da resmi yeterliliğim de var (rus dili-edb 4. sınıf öğrencisiyim, konuşma pratiğim zayıf olsa da gramer canavarıyım, c5 ingilizcem var, başka kurumdan a1-a2 bildiğime dair [ÖĞRETEBİLECEĞİME DAİR DEĞİL] belgem var, hangi kurumdan olduğunu hatırlamadığım olimpiyat plaketim bile var vs).

tabii ki tecrübem olmadığı için piyasa fiyatının altında çalışacağım. şu aşamada bu işten ayda 5-6 bin kazansam bile inanılmaz olur benim için, 10-15 filan zaten şahane, hayatım kurtulur öyle söyleyeyim.

ama kuzene/kardeşe/arkadaşa ihtiyaç doğrultusunda yabancı dil öğretme haricinde tecrübem yok.

bu aşamada nasıl bir yol izlemeliyim? belli bir kaynak kitap seçip onu mu alayım mesela? öğrenciye fotokopi veririm belki. ben sıkı gramerciyim. o açıdan dilin inceliklerini, detaylarını, sağlam temelini atmak isteyen kişilerle çalışmayı tercih ederim. yani elimde ne tür materyaller olması lazım, bu işin raconu nedir, genel olarak bunu merak ediyorum.

özel ders veren varsa yol gösterebilir mi bu konuda?

ben kendi bilgime ve yeteneğime güveniyorum. senelerce sınıf arkadaşlarıma bile derslerin çoğunu kendim verdim resmen. sağolsunlar hepsi de "olm ne güzel anlatıyon lan" dediler. başlangıç aşamasında malum, hedef dili konuşan hoca türkçeyi çok iyi bilmediği için detayları açıklayamayabiliyor. ama ben bir türk rusça öğrenirken neyi iyi anlar, neyi anlayamaz, nerede sorun yaşar vs. biliyorum. bu açıdan yardımcı olabilirim. evet konuşma pratiği ya da ileri düzeyde kurs için iyi bir öğretmen değilim ama "ben bu işe giricem" diyen insana alfabesinden başlayarak anlatırım, açıkçası çok da güzel anlatırım.

şu aşamada ne yapmam gerekir sizce? ilan verebileceğim platformlar olsun, kullanılabilecek materyal türü olsun vs. her türlü öneriye açığım. yani atıyorum matematik-ingilizce öğretiyorsunuzdur, siz ne kullanıyorsunuz, ne yapıyorsunuz tarz olarak paylaşabilirseniz benim için çok faydası olur. açık etmek istemem derseniz özelden yazabilirsiniz.

ben komünist bir adamım, emek edip iş yapan her insana saygım sonsuzdur ama açıkçası 30 yaşında mcdonalds'ta tuvalet temizleyince "olm sen ayda 10 bin lira para kazanmak için bunu yapmak zorunda değilsin ki amk??" demedim değil. çalışma arkadaşlarımı çok sevdim, asla onları küçümsemiyorum ama bana özellikle FİZİKSEL olarak çok ağır geldi bu iş. o yüzden becerebilirsem dil öğreteyim, fikir-sanat işleriyle uğraşayım istiyorum. yoksa icra gelecek yakında donuma kadar alacaklar, okul mokul gt altına gidecek.

mesela şu an tecrübesiz birisi için rusçada 300 lira saatlik ders ücreti + tavuk döner + ayran (evin altındaki dükkandan) uygun mudur? öğrencinin evine gittiğinizde daha fazla ücret alıyo musunuz?

bu konuda çok fazla sorum ve yardımınıza ihtiyacım var. umursamazlık etmeyin dostlar, çoğunuz beni 10 yılı aşkın süredir tanıyorsunuz, bir an önce "şöyle sakin yormayan bir iş" bulmazsam gerçekten yok olup gideceğim. toparlamam gereken çok fazla şey var. babam çok ters zamanda öldü maalesef. fikir, öneri, gazlarınızı bekliyorum. teşekkür ederim.

(konum ankara bu arada. "gel la bana rusça öğret notunu vereyim" diyen varsa çarşamba günü aç lan gapıyı diye ünal baba gibi kapısına dayanırım. yalnız yol parasını sizden alırım tşk)
(7) 

bi şarkı arıyorum, sanırım pitbull'undu

mark greg sputnik #1594552 
böyle çok komik ve saçma bi sesle nı nı nı nı nı nı diye giden bi kısmı vardı. kafama takıldı. bu tarz işte na na na nuh nuh gibi aratınca hep yakın zamandan bi şarkısı var, o çıkıyor. benim bu bahsettiğim şarkı eski, 10-12 senesi olabilir belki. bayağı popülerdi o dönem, en meşhurlarından biridir sanırım ama biraz baktım bulamadım.
(1) 

chrome'da bir sayfanın otomatik yenilenmesini engellemek mümkün mü

mark greg sputnik #1594439 
flashscore'da puan tablolarını takip ederken değişimi kendim görmeyi seviyorum ama site maç bittikten hemen sonra otomatik güncelliyor tabloyu. mesela şurası: www.flashscore.com

şu an kocaeli-karagümrük maçı var, bittiğinde bu linkteki sıralama otomatik değişecek.

ben istiyorum ki ondan bu yetkiyi alayım, tablo sadece ben sayfayı yenilediğimde değişsin. yıllar önce böyleydi zaten sen basmadan yeniyi göremiyordun, şimdi kendi yeniliyor serseri.

bunu öyle çok teferruata girmeden, neblim işte sağ tıklayıp vs yapma şansım var mı? bütün tablolar için yapacağım çünkü. link açtığım haliyle kalsın, yeni veri SADECE ben yenileyince görünsün. olabilir mi öyle bi şey?
(7) 

ankara'da ders çalışmalık kafe (kızılay'a ne kadar yakın o kadar iyi)

mark greg sputnik #1594438 
arkadaşım için soruyorum, ben kafede ders çalışma konseptine aşina değilim o yüzden hiç bilmiyorum.

bu çocuklar ankara'ya yabancı. bir araya gelip hem çay çorba içilebilecek, uzun saatler oturulup bilgisayar eşliğinde ders çalışılabilecek bir mekan istiyorlar. kızılay ve çevresi en iyisi. anladığım kadarıyla öyle herkesin işinde gücünde olduğu çok sessiz bir yer olmasına gerek yok yani ama defter kitap yaydıklarında "kalkın gidin lan" denmesin.

yeni nesil kahvecilerin çoğu herhalde böyledir ama en azından birkaç spesifik mekan önerebilirseniz memnun olurum. hatta direkt google maps şeysi atarsanız daha bile iyi olur. teşekkürler şimdiden.
(5) 

faturaya ikinci isim eklemek

mark greg sputnik #1594258 
dostlar bu işlem yapılıyor mu, nasıl yapılıyor bilen var mı?

ev arkadaşım yabancı. yaşlı ev sahiplerimizi güç bela bir dümen olmadığına ikna edip notere götürdük geçen "noter onaylı kira sözleşmesi" alabilmek için ama göç idaresi sanırım bunun üstüne ayrıca arkadaşımın adına fatura istiyor. ya adamın elinde zaten NOTER ONAYLI KİRACI SÖZLEŞMESİ var ben anlamıyorum kaçak göçek olsa bu kadar uğraştırmazlar.

buraya yeni taşındık sayılır, ben abonelikleri kendi adıma açtırdım. mesela elektrik faturasına arkadaşımı da eklemek istesem bunu yapabiliyor muyum? ankara'dayız, firma enerjisa mı ne. internette bununla ilgili hiçbir şey bulamadım, hep işletmelerin kestiği faturalarla ilgili bilgiler çıkıyor.

fıttırıcam aq az kaldı çocuğu sevmesem ve ödeyeceği kiraya ihtiyacım olmasa "AUSLANDER RAUS" deyu vurucam tekmeyi, bu ne ya illa afgan mı olması lazım
(7) 

kaliteli vpn önerir misiniz? premium alacağım

mark greg sputnik #1593983 
öncelikle bilgisayarda kullanmak için istiyorum ama bunların zaten mobil app'leri de oluyordur sanırım. şöyle sakin yormayan, hızı yüksek, kafama göre ülke seçebileceğim, bankacılık işlemleri dışında filan hep açık tutabileceğim güvenilir güzel bi şey istiyorum. kullandığınız, önerebileceğiniz bir servis var mı? senelik 1000-2000 lira verdikten iki gün sonra patlamayalım.
(1) 

ankara'da çok tırt olmayan ama görece uygun fiyatlı ayakkabı

mark greg sputnik #1593950 
alabileceğim, bu yönüyle öne çıkan bir çarşı-pazar var mı?

ayağım zaten sakat, şimdi işten dolayı sürekli ayaktayım ve inanılmaz acı çekiyorum. normalde ayağımı hiç sıkmayan ayakkabıyı çorapsızken ve bağcıkları çözülmüşken bile ıkınarak güçlükle çıkarabiliyorum yani öyle şişiyor.

mümkünse tabanı kaymayan, suya nispeten dayanıklı, öyle tank gibi bot gibi ağır olmayan, bilek desteği de olan bi şeyler almak istiyorum. farkındayım çok fazla kriter oldu, ucuz olmayacaktır ama demek istediğim işte üç gün sonra dağılıp dökülmesin ve 4-5 bine satılan markalılardan olmasın. f/p ürünü arıyorum kısaca ne kadar olursa.
(2) 

tam zamanlı başladım ama part-time'a geçmek istiyorum, haklarım neler

mark greg sputnik #1593796 
dostlar slm, yakın zamanda bir fast food restoranında çalışmaya başladım. amacım en başından part time idi fakat müdür beni öyle bir gaza getirdi ki vardiyalarımı da ders saatlerine göre öyle kağıt üstünde çat çat yazıverince "iyi madem" deyip tamam dedim. sonra işe girişim yapıldı, başladım. vardiya haftalık yazılıyor, aslında esnek sayılır, hafta içinde bile oynama yapmama müsaade ediyorlar çünkü en baştan hem öğrenciliğimin devam ettiğini hem başka bir iş daha yaptığımı söylemiştim. işte kartlı sistem var, yarım saat mola, sekiz saat mesai, asgari ücret.

yalnız sadece üç gün bu sistemi böyle devam ettiremeyeceğimi anlamama yetti. çünkü işe gidişi, gelişi, diğer işi derken HAFTANIN ALTI GÜNÜ EN AZ 12 SAAT çalışmış oluyorum. bunun üstüne okula gitmem lazım. olmuyor. dersim olmasa bi süre günde 13-14 saat çalışma temposunu kaldırırım eyvallah ama benim amacım zaten okul bitene kadar bir, belki iki sene ek gelir oluşturup borçlarımı kapatmak, maddi açıdan rahatlamaktı. bu şekilde batağa saplanmış olacağım, okul asla bitmeyecek.

***

şimdi yeni vardiya yazılmadan önce müdüre meramımı anlatıp part-time'a geçmek (4 gün) istediğimi söyleyeceğim ama bozuk atmasından, "bizde o zaten var aslanım" deyip kovmasından yahut "part-time olmaz tam zamanlı çalışacaksın" demesinden korkuyorum.

böyle bir senaryoda yasal olarak haklarım neler? yani 6 gün değil de 4 gün kart basarsam saatlik ücretim asgari ücret üzerinden ona göre hesaplanmaz mı yine, ayrıca bir düzenleme yapılması gerekir mi?

benim çalışmaktan yana şikayetim yok, 4 gün 8 saat seve seve gelirim ama tam zamanlı olmayacak. öyle ısrar ederlerse bırakırım, bana ayda 8-10 lira bile fazla fazla yardımcı olur açıkçası, haftada dört akşam barda garsonluk yapsam yine alırım o parayı diye düşünüyorum. bu durumda önlüğü atıp çıkmaya kalkarsam ihbar süresi muhabbetinden dolayı bir kuruş alamayıp üstüne borçlu filan çıkar mıyım?

hem müdürümü hem de ortamı gerçekten sevdim, her şeyden önce insani olarak onları mağdur etmek istemem ama kendim de gt altına gitmek istemiyorum. ben dicem işte part-time'a çevirin diye, yok olmaz derlerse ondan sonra nasıl devam etmem lazım? sigortalı kayıtlı işin de böyle sorunu var canım bissürü prosedür giriyo işin içine püh.
(4) 

bağkurluyken sigortalı işe girince ne oluyor

mark greg sputnik #1593663 
kendi işimden dolayı şahıs şirketim var ama çalıştığım yerin isteği üzerine, onların atadığı mali müşavirin gözetiminde yapılmış bi şey. bana her ay maaşa ek olarak şirket için ödemem gereken vergiler ve bağkur primi ödeniyor.

geçenlerde bildiğimiz düz sigortalı işe girdim. o kadar yorucu ve kaotik bir süreçti ki valla hiç uğraşmadım "bi sorun çıkarsa onlar bana söyler zaten" dedim. giriş yapıldı, neredeyse bir hafta olacak, şu an çalıştığım iki yerden de ses yok.

bildirmeyerek hata mı ettim acaba şimdi yarın bi gün patlamayalım bu yüzden? şimdi nolur mesela iki farklı yerden emeklilik olmuyo herhalde ama ben iki işte de devam edeceğim yani biri yüzünden diğerini kaybetmek istemiyorum. düz sigortalı olan zaten kolay da neblim iş yaptığım firma iki ay sonra "ulan sen zaten sigortalısın biz sana bağkur primi yatırıyoz onları geri ver" demesin?

özetle bu sistem nasıl işliyor yani hem kendimi hem de birlikte çalıştığım insanları mağdur etmemek için yapmam gereken bi şey var mı? para lazım diye öyle daldık kafamıza göre ama?
(2) 

çıktı fiyatı

mark greg sputnik #1593405 
dostlar iyi geceler,

elimde yaklaşık 700 sayfalık bir metin var. bunu siyah-beyaz olarak bastırmak istiyorum, arkalı-önlü. öncelikle merak ettiğim şey şu: bu mekanlar arasında fiyat farkı oluşturacak bir miktar mı? değilse zaten sanırım çok önemi yok. yok eğer öyleyse, ankara'da bunu en ucuz nerede yaptırabilirim? cilt vesaire aramıyorum, 350 küsür sayfaya basıp verse yeterli.

aşağı yukarı ne kadar olur maliyeti bir de bunu merak ediyorum.
(2) 

AST/ALT değerlerinden anlayan doktur bey ve hanımlar

mark greg sputnik #1593172 
arkadaşlar referans aralığına bakıp google'dan aratmayı ben de biliyorum, o yüzden spesifik olarak işi bilenlerin fikrini almak istiyorum. kişisel tecrübe de paylaşabilirsiniz tabii "benim emmoğlunun alt 130'du öldü" gibisinden, o ayrı.

bugün tamamen başka bi sebeple kan tahlili yapılmıştı, sonuçlar,

antihbs > 1000.00 pozitif mIU/ml H(<10)

AST 104 (referans aralığı 0-37)

ALT 155 (referans aralığı 0-45)

***

karaciğerimin iyi durumda olmadığını zaten biliyordum, yavrucağızımın sevmediği ne varsa onunla iştigal ediyorum maalesef ama daha 30 yaşındayım lan doktor "bugünden tezi yok meyve bile yemesen iyi edersin, uzatmaları oynuyorsun resmen" dedi çok üzüldüm. kaldı ki konunun bununla alakası bile yoktu, belli ki dikkat çekici ve böyle bir uyarıyı gerektirecek kadar kötü.

tabii haddinden fazla yorgunluk, hımbıllık filan var ama gücüm kuvvetim yerinde aslında, hani neblim bana "şu an sağlık sorunun var mı?" deseler sadece kötü beslenme ve dombililik sebepli genel bi düşük yaşam kalitem var derdim, bu kadar kötü olduğunu düşünmemiştim.

şimdi ben kızartma, şeker, alkol vs. bırakıp paso ot ve enginar yesem en azından hasarı geri alabilir miyim? yoksa bu değerler "dikkat etmezsen 40-45 gibi ölürsün, dikkat edersen de 50'den sonra karaciğer elinde gezersin" değerleri mi?

çünkü bilmiyorum yani işte bazı yerlerde yazmışlar SÜREKLİ bu kadar yüksek değilse, düşebiliyosa hallolur, bazı yerlerde de direkt mezar taşı reklamı verecekler yani utanmasalar o kadar kötü demişler.

şahan'ın gözüne dondurma saplanan adam skecindeki dayıt gibi hissediyorum kendimi. ÇÖZÜMÜ YOGHH. MİLYONDA BİR. GALDI CİĞERDE HASAR GALDI LA :(

velhasıl cenaze hazırlıklarına başlayayım mı yoksa düzgün yaşarsam toparlanabilir mi bu?
(4) 

komünist yazın

mark greg sputnik #1593089 
bu işlere meraklı birisi olarak özellikle günümüz kapitalist sistemi içerisinde OLABİLDİĞİNCE komünizme yakın yaşama temelinde merakım var. bu konuda önerebileceğiniz kitap, belgesel, söyleşi vs. var mı? komünist manifesto filan demiyorum yani mümkünse son 20-30 senede yazılmış olsa daha iyi hatta. illaki "komünizm süper" demesine gerek yok, eleştirel de olabilir. aslında GOMANİZM DAVETİ aldım ama ironik şekilde işten güçten dolayı vaktim olmayacak dfjdfkd bu motivasyonla insanlarla buluşmam, görüşmem çok mümkün değil en azından şimdilik.

yani demek istediğim bu alandaki tarihsel, ekonomik, sosyolojik, hatta edebi çalışmalar filan hepsi uyar. ne okuyabilirim? bende sadece temel var ama ötesinde nereye gidebilirim bilmiyorum. çok fazla teoriye boğulmak da istemiyorum. evet o da lazım ama dediğim gibi mesela şu an kapitalist bir ülkede, kapitalist sistemde yaşayan ve başka şansı olmayan birisi EN KOMÜNİST nasıl yaşar? bu konuda nasıl fikirler var?

etrafımdaki sol görüşlü insanlar maalesef israil'e filan sempati duyuyor, kediyle kafayı bozmuşlar vs bir şey öğrenmek mümkün değil.
(2) 

milton kasırgasının abartılmış balon olması

mark greg sputnik #1592815 
az önce ekşi'de yazdım. tarihin en büyük kasırgalarından biri olacağı söyleniyor. ventusky'dan bakıyorum, en kuvvetli yerde bile hızı şu an 100km/sa civarı ki bu cat 1. fırtınanın bir tık üstü yani, abd bundan daha yıkıcı onlarca kasırga görmüştür.

karaya yaklaştıkça gücünün artacağı mı varsayılıyor, ondan mı yapılıyor bu değerlendirme? işe hakim birisi aydınlatabilir mi?
(5) 

mekdanıs'ta işe giriyim mi ne dersiniz, şartları nasıldır

mark greg sputnik #1592814 
iyi akşamlar,

yaşı ilerlemiş uzatmalı öğrenciyim. şu an çoğunlukla günde 3-4 saati aşmayacak şekilde, bilgisayar başından yaptığım ve aylık 20 bin civarı kazandıran bir işim var ama borçlardan dolayı en azından 3-4 ay hatta tutturabilirsem sonrasında da çalışmak istiyorum. yani bi nevi artık "okul bitsin de hele" demeyip günün 8-10 saati aktif olma gayretindeyim, sonuçta bundan sonra hayat böyle olacak, ertelemenin ya da kaçmanın manası yok.

yarın bi mekdanıs şubesiyle görüşcem, müdür hoş bi insana benziyo açıkçası, ilanı garson olarak vermişler ama saatleri işi vs. yüz yüze konuşucaz. genelde bu tür fast food zincirlerinden nefret edildiğini görüyorum, iş ağır ve kötü diyorlar.

benim için avantajı şu: açıkçası kafam atarsa çıkabilecek lükse sahibim ama tabii ki mücadele etmeyi tercih ederim, cebim biraz mangır görsün. ders programım da uygun sayılır. hafta içi bir günüm boş. hafta sonu zaten boş. derslerin erken olduğu bi günü de eklersek haftada dört gün sorunsuz çalışma fırsatım oluyor part-time için 30-32 saat.

siz ne dersiniz, tecrübesi olan varsa paylaşabilir mi? açıkçası zaten gel derlerse "yok gelmem" demeyeceğim, daha ziyade önceden bi fikrim olsun istiyorum.

kariyer için bu yola girmiş olsam üzülebilirdim ama açıkçası mobbingmiş üstlerin ters tavrıymış vs. onlar pek takılacağım şeyler değil. bi iş yapıyorsam elimden gelenin en iyisini veririm ama diğer taraftan spesifik olarak bu işe muhtaç da değilim. o açıdan çocuklar mark abilerine eşek muamelesi yapmış filan çok takılmam.

ne dersiniz güzel bi macera olur mu yoksa walter sobchak'ın dediği gibi YOU ARE ENTERING A WORLD OF PAIN durumu mu yaşarım?

18'imden beri çalışıyorum ama hep yazı yazdım ben, doğrudan insanlarla çalıştığım bi işim olmadı. o açıdan hiçbi şey değilse "insan içinde olmak" açısından bile iyi olur diye düşünüyorum. haksız mıyım?
(5) 

dolap letgo gibi uygulamalarda kıyafet satılıyor mu

mark greg sputnik #1592788 
elimde birkaç parça mont tarzı bi şeyler var. 2 bin lira borç takıp üstüne bavulumu çalan eski ev arkadaşımdan kaldı. onları satayım diyorum. öyle ahım şahım değiller ama önümüz kış, tam bu mevsime uygun, sıfırları en dandik yerde bile 700-800'den aşağı değildir diye düşünüyorum.

talep oluyor mu, uğraştığıma değer mi? bissürü var çünkü tek tek fotoğrafını çek, ilan oluştur vs.
(19) 

çocuk sevmeyenlere sorum - neden?

mark greg sputnik #1592620 
BAHSETTİĞİM ŞEY ÇOCUK SAHİBİ OLMAK DEĞİL.

bazı insanlar çocukları hiç sevmez. etraflarında bulunmasını istemezler. şimdi ebeveynler zaten aşırı zor olsa bile muhtemelen kendi çocuklarından bıkmıyorlardır, yani en azından "keşke olmasa!" diyemiyorlardır. amca, teyze, dayı, hala vs. desen zaten premium üye, çocukla keyifli vakit geçirip sıkılınca anasına babasına verebiliyorlar.

ama genel olarak hani mesela işte arkadaşıyla buluşurken onun bebeğini de getirmesine bile kızan, bebeklerle, çocuklarla aynı ortamda bulunmayı hiç sevmeyen insanları merak ediyorum.

ben her zaman çok sevmişimdir mesela, yaş çok fark etmez, ergenliğe kadar hepsini aşırı sevimli buluyorum. bi yandan çok saflar, diğer taraftan bizim asla aklımıza gelmeyecek düşünceleri olabiliyor. bebek zaten sevimli ve saftirik, biraz daha büyükleri "anaa harbi lan!" dedirtecek bissürü enteresan fikir üretebiliyor vs...

bir çocuğun devamlı sorumluluğunu almak dünyanın muhtemelen en zor işidir, ona itirazım yok ama neblim hani çocuk deyince yüzü düşen insanlar var. onu merak ediyorum. niye sevmiyosunuz? ağladığı için mi? makul bi şekilde iletişim kurulamadığı için mi?
(5) 

yabancılarla daha rahat hissetmek

mark greg sputnik #1592616 
bu durumu yaşayan var mı? normalde oldukça çekingen biriyim ama yanımda özellikle "ilgilenmem gereken" bir yabancı varsa çok daha rahat, atılgan davranabiliyorum. daha önce yaklaşık altı ay yabancı sevgilimle birlikte yaşadım. sokakta hayatımda hiç olmadığı kadar rahat ve özgür hissettim (ki ağır bir sosyal fobi geçmişim, ilaç kullanmışlığım var). üzerinden yük kalkması mı, yanında yabancı olduğu için sakarlıklarının hoş görüleceği inancı mı, "yabancı" kişilerin beni kendi ortamımda yargılayamayacağı düşüncesi mi içten içe bilmiyorum ama kendimi çok iyi hissetmiştim. dediğim gibi dünyanın en çekingen adamı olarak kendi arkadaşlarımın önünde bi sunum yapacak olsam muhtemelen kalp atışım 200'ü bulur ama hiç tanımadığım yabancıların karşısında dünyanın en sevimli, rahat, cool adamı olabiliyorum.

benzer sendromu yaşayan var mı? sizce sebebi ne? çünkü mesela bunu genel hayatıma uygulayabilirsem gerçekten çok daha başarılı, sağlıklı, aktif, enerjik bir insan olabilirim gibime geliyor.

normalde turizmdir rehberliktir hiç ilgimi çekmez ama sırf bu yüzden bu yola girsem mi diye düşünmeye başladım. normalde "sosyal şarj"ı iki saatte tükenen birisi olarak yabancı dilde iletişim kurduğum veya bir çeşit "kültür aktarımı" yaptığım insanlara karşı çok daha rahat hissediyorum. netekim şahsi gözlemime göre yabancı birkaç yakın arkadaşım beni türk yakın arkadaşlarıma kıyasla çok daha fazla sevip iyi birisi gibi görüyor, onlara karşı çok daha öküzce davrandığım halde.

bunun bir yandan aslında normal ve tahmin edilebilir bir tavır olduğunu düşünüyorum, aranızda yaşamış olanlar olduğundan da eminim ama kökenine dair hiçbir fikrim yok açıkçası. sizin yorumunuz, değerlendirmeniz nedir? yabancıya yardımcı olunca kendini iyi hissetme, işe yarama fikri mi? "ben buralıyım, buradayım, beni onlar yargılayamaz" düşüncesinin rahatlığı mı? başka bi şey mi vs? sizin için neydi bu mesela, bi çıkarımda bulunabiliyor musunuz?
(12) 

tuvalete tuvalet kağıdı atmak

mark greg sputnik #1592603 
dostlar selam,

kısa süre önce taşındık. ev 75 öncesinden, bütün odaların salona açıldığı klasik, eski ankara evi. daha önce benzer bir yerde yaşamış, tuvalet kağıdıyla ilgili problem yaşamamıştım.

burada ev sahibi özellikle uyardı lütfen atmayın, bina eski, sorun olabiliyor diye. tamam dedim eyvallah ama şimdi adama soramadım da, affedersiniz yav totomuzu filan siliyoruz sonuçta, tuvalet zaten küçücük, çöp kutusunun içinde olsa bile o kadar bklu peçeteyi ben orada tutmak istemiyorum açıkçası.

bu "tuvalet kağıdı atmayın" uyarısı daha ziyade görece temiz peçeteler için mi geçerli, bunun adabı nasıl normalde? gerçekten HİÇ atmayacaksak napcaz yani her gün bklu peçete mi taşıcaz çöpe?

ben zaten peçete dışında bi şey atmam ama incecik tuvalet kağıdı abicim bu, tesisat 50 yıllık da olsa bunu kaldırabilmesi lazım bence :(

kısacası bu kardeşinize tuvalet eğitimi verin plz
(1) 

aski su aboneliği

mark greg sputnik #1592500 
merhaba,

taşınacağım adrese su aboneliği açtıracağım. ev sahibi deprem sigortası poliçesini, kartı (kartlı sistem), sayaç değişim makbuzunu vs. verdi ama benim yapacağım işlem "abone değişikliği" olacak di mi? ilk su aboneliği de var. yani evde tesisat var, sayaç var, ben değişim başvurusu yapacağım herhalde? onlara da sorarım ama yaşlı insanlar, zaten bissürü işin içinde aski'ye de dafalarca gitmek istemiyorum.

ikinci sorum da elektrik ve gaz başvurusunu internet üzerinden yaptım e-devlet'ten. yarın tamamen taşınacağız. bu işlemler hemen hallolur dediler kendileri ama bilemedim ya. kaç gün elektriksiz/susuz yaşamaya hazırlıklı olalım?

son olarak bu işlemler için evde olmamız gerekiyor mu? araç olmadığı için eşyaları parça parça taşıyacağım, zaten yakın ama ben tam eski eve gelmişken ekip gelirse geri gitmesin adamlar?
(5) 

bar/kafe gibi yerlerde sigortasız çalışma

mark greg sputnik #1592434 
arkadaşlar slm,

biliyorsunuz "şöyle hafif sakin yormayan iş" arayışım var, daha doğrusu niyetim var. ağırlıklı olarak akşam 6-7'den gece 2-3'e kadar ve hafta sonları çalışırım, o açıdan işte bardır kafedir öyle yerleri düşündüm.

yalnız ben halihazırda bağkurluyum, tek isteğim ekstra gelir elde etmek. sigorta yapmayıp daha fazla alma şansım var mı? işverenler genelde bu tip öğrenci işlerinde nasıl tavır takınıyor? yani "ulan iki ay sonra çıkcan zaten bi de senin sigortanla mı uğraşcaz" mı derler, "sigortasız adam çalıştırma riskine giremeyiz baboli" mi derler, "nasıl istiyosan öyle çalış çok tatlısın" mı derler vs?
(3) 

ev konusunda ne yapmak daha mantıklı olur şu an bizim için?

mark greg sputnik #1592384 
daha önce de bahsetmiştim ev sahibimiz yabancı, sözleşmesiz kalıyoruz vs. detaya girmeyeceğim ama muhtemelen çok kısa sürede buraya gelmesi gerekecek, biz de çıkacağız. şu an kaldığımız ev eşyalı, 3+1 ama bir odası kilitli, üç kişiyiz, ortak alan yok, herkesin kendi odası var, kira olarak 22 bin 500'de anlaşmıştık eylülden itibaren.

direkt bir altımızdaki dairenin kirası 18 bin ama ev boş. işin komik yanı daha yeni yabancı bi arkadaş geldi. aracımız yok. spotçudan ev dizmeye kalksak dünya para. işte verilik ilanları vs oluyor ama onlar da dediğim gibi araçsızlıktan dolayı sıkıntı olacak.

şu an incesu caddesi üzerindeyiz, hepimizin işi gücü farklı yerlerde ama hem muhit olarak hem de toplu taşımaya yakın olduğu için memnunuz.

emlakçıya verecek param yok, olsa hiç derdim değil ama şu an altından kalkamayız. şu durumda sizce ne yapmamız en mantıklısı olur? sahibinden satılıklara baksam benzer lokasyon ve konfor düzeyinde güzel bi şeyler çıkar mı ankara'da? yoksa fantezi aramayıp alt kata mı insek?

şu anki iki arkadaş da benden sonra geldi, o yüzden bi nevi evin başı benim, sorumluluk da hissediyorum. canım çok sıkıldı.

ankara ulaşım/esenboğa sorusu

mark greg sputnik #1592142 
1) toplu taşıma gece 1'e kadar çalışıyor di mi hala? en son öyleydi ama bayağıdır kullanmıyorum o saatlerde, o yüzden bilgim yok.

2) gece 2-3 gibi esenboğa'dan incesu tarafına toplu taşımayla gelmem mümkün mü? havalimanından otobüs saat başı oluyor sanırım ama kızılay'da indiriyordu diye hatırlıyorum. kızılay'dan taksiyle fazla yazmaz sanırım, en mantıklısı öyle mi olur dönüş için? bavul olmasa aslında kızılay'dan yürürdük bile ama bavul var.
(3) 

kilo VERMEDEN kas yapmak ve güçlenmek

mark greg sputnik #1592036 
iyi geceler dostlar,

178 boyunda 115 kilo bir ayı yavrusuyum. çocukluk/ergenlik dönemimde ciddi spor yaptığım için aslında aşağıda kas var ama malumunuz şu an yağ tulumuyum, bünye kaldırmıyor. okuldan dolayı askerlikten bir sene daha yırtabilmek için 110 kilonun altına düşmemem lazım önümüzdeki altı ayda. bu süreçte boş durmak istemiyorum. okul aradan çıkınca sonrasında zaten askere de giderim, kilo verme kısmında sorun yok, benim hem şişman hem güçlü kalmam lazım. şu an sadece şişmanım.

bu noktada ne önerirsiniz? ağırlık antrenmanı yapıp ayı gibi yemeye devam etsem faydası olur mu? muayene dikkate aldıkları tek şey kilo çünkü, görüntünün önemi yok. 178 boyla sağlıklı olmanın mümkün olmadığının farkındayım ama atıyorum yağ kütlem yüzde 40 olacağına yüzde 30 olsun mesela.

ben işte bel, üst vücut, alt vücut vs. ayrı ayrı çalışayım diye düşündüm. yeme konusunda sorun yok zaten öküz gibi yiyorum. gider mi böyle, ne dersiniz? yoksa sinsi gibi 115'te bekleyip seneye kilo vermeye mi uğraşayım?
(1) 

asker kaçağı cezası

mark greg sputnik #1591045 
iyi akşamlar,

geçenlerde eve kağıt geldi. yaklaşık iki ay asker kaçağı kalmam sebebiyle 1400 küsür ceza yazmışlar. o ara o kadar yoğundum ki tamamen aklımdan çıktı bu, şimdi gelmişken sormak istedim.

bunu iptal etmek mümkün mü acaba? şu yüzden soruyorum: benim tecilim 2023 yılı sonunda bitti. o tarihten sonra e-devlet'te asker kaçağısınız, SENE İÇİNDE yoklama işlemlerinizi yaptırın diyordu. ben 20 şubat civarı başlattım işlemleri, muayene olup bir ay erteleme aldım. bu kağıt ise bana 20 ağustos gibi gönderilmiş.

"e kardeşim ben sizin bana verdiğiniz süre içerisinde zaten işlemleri yaptım ki??" deyip cezayı iptal ettirebilir miyim? sonuçta sistemde bana tecilimin bittiği, 2024 yılı içerisinde işlemleri yapmam gerektiği söyleniyordu. NETEKİM öyle yaptım, iki ay bile bekletmedim. çat diye geçirmişler 1400 lirayı.

hayır oradaki ibareye güvenip eylül-ekim'e bırakmış olsam çok daha büyük borç çıkacaktı. halbuki hiçbi yerde 1 ocak'ta hemen askerlik şubesine koş, yapmadığın her gün ceza yazılır demiyor. aa.
(2) 

bileğimdeki yara diyabetik ülser kaynaklı olabilir mi?

mark greg sputnik #1590958 
sol ayak bileğimin dış kısmında bir yara çıktı, normalde 1-2 günde kabuk bağlar, bu geçmek bilmedi. kabuk bağladıkça geri atıyor sanki. sigara için balkona çıkarken bazen duvara sürtmek zorunda kaldığım oluyor ama ben böyle yarıp geçecek kadar sert sürttüğümü de hatırlamıyorum son zamanlarda. bildiğim kadarıyla en son şeker hastası değildim fakat kullandığım ilacın yan etkileri arasında kan şekeri dengesizliği var. zaten maalesef yaşam tarzım da şeker hastası olmaya çok müsait.

fotoğrafı iğrenç bulduğum için burada paylaşmayacağım. benzerlerini görmüş, işi bilen birileri eğer ilgileniyorlarsa mesaj atarlarsa çok sevinirim, direkt özelden paylaşmış olayım.

yahu beş gün önce sapasağlam adamdım hiçbir şey yoktu şimdi bu enfekte olur filan hoop ayak gitti tövbe estf olacak iş değil
(2) 

hacettepe beytepe kampüsüne ulaşım

mark greg sputnik #1590906 
dostlar iyi akşamlar,

incesu parkı/caddesi, libya caddesi, kolej vs. tarafından hacettepe beytepe kampüsüne en kestirme yoldan ulaşım nasıl sağlanır? yani beytepe metrosu var oradan ring geçiyor diye biliyorum ama hani direkt kolej tarafından dolmuş vs. varsa tek seferde yardırmalık daha iyi olur, ondan soruyorum.
(5) 

okuldan atılınca ders saydırma oluyor mu?

mark greg sputnik #1590241 
bugün arkadaş söyleyince dank etti. şöyle bir senaryo düşünün: öğrenci 7 sene sonunda okuldan atılmış, 50-60 kredisi kalmış. sanırım aynı okula tekrar girilemiyor ama sınava girip başka bir üniversitede aynı bölümü kazanma şansı var.

böyle bir durumda bu arkadaş girdiği üniversitede daha önce almış olduğu dersleri saydırabilir mi? yoksa atıldığı için bütün dersleri verilmemiş mi sayılır?

kuralı soruyorum bu arada yani üniversite şu ya da bu dersi kabul etmeyebilir o ayrı bi şey ama verilmiş/geçilmiş dersler okuldan atılmış olsak bile başka yerde teorik olarak saydırılabiliyor mu, merak ettiğim o.
(8) 

sadece belli bölgelerde yaygın olan isimler biliyor musunuz?

mark greg sputnik #1589343 
illa yaygın demeyeyim ama hani oradan başka hiçbir yerde duyulmayan, çok nadir rastlanan ama belli yörelerde hiç garipsenmeyen isimler soruyorum. öncelikle türkiye için tabii ama biliyorsanız başka coğrafyalardan da olur.

benim aklıma bestami/ökkeş geliyor mesela. bildiğim kadarıyla antep-maraş-osmaniye taraflarında nadir değil. ne kadar tutuyor bilmiyorum. bunun gibi böyle belli bölgelerde insanların tercih ettiği, ülke genelinde ise nadir sayılabilecek hangi isimler var aklınıza gelen?
(3) 

jetizz'le tecrübesi olan var mı?

mark greg sputnik #1588233 
siparişim için hiç araştırıp etmeden bunları seçmiştim ücretsiz diye. ürün sevk edilmiş görünüyor, en az 24 saat oldu. gönderi koduyla kendi sitelerinden sorguladığımda "gönderi bulunamadı" diyor. firma da bana sadece jetizz'in gönderi kodunu verdi, sorgu yapabileceğim başka bir bilgi yok doğal olarak.

hafta sonuna denk geldi diye arada filan kalmış olabilir mi? yorumları okuyunca korktum çünkü, az para da harcamadım yani peşin ödedim, elime geçmezse üzülürüm.
(5) 

don kişot (yky)

mark greg sputnik #1588028 
iyi akşamlar,

www.yapikrediyayinlari.com.tr

fotoğraftaki kitap don kişot'un sadeleştirilmiş, daha çok çocuklar için düzenlenmiş bir hali mi acaba bilen var mı? yapı kredi yayınları olunca ben orijinale yakındır diye düşünmüştüm, kardeşim ısrarla "bu çocuklar için, içinde resimler var" diyor.

kısacası don kişot'u bir yetişkin olarak, olduğu gibi okumak istiyorum ama bu versiyonu nedir emin olamadım. eğer bu yetişkinler için değilse yayınevi/çeviri vs. önerebilir misiniz?
(6) 

trakyalıların yunanistan-bulgaristan'a daha rahat gitmesi

mark greg sputnik #1587782 
iyi akşamlar dostlar,

ben trakya'da doğup büyüdüm ama aslen oralı değilim, yani ninelerin dedelerin bölgeyle bağı ve göçmen geçmişi yok.

o zaman dikkatimi çekmiyordu da şimdi düşününce fark ettim: çevredeki çoğu insan yunanistan ve bulgaristan'a görece rahat girip çıkabiliyordu. hepsinin çifte vatandaşlığı olduğunu sanmıyorum. bizzat tanıdıklarım dışında herhangi bir sohbette de rastgele çok duyduğum olurdu yani işte "bulgara gittik şunu aldık" gibilerinden. tanıdığım dediğim insanlar da yıllardır görüşmediğim kişiler şimdi gidip "sen daha kolay mı giriyosun??" diye sorulmaz.

sınıra yakın yaşayanlar yahut ne bileyim günübirlik gidenler vs. bu konuda herhangi bir kolaylık görüyor mu? şimdi bu çifte vatandaşlık daha popüler tabii ama o dönemde zaten böyle "nenem orada doğup büyümüş, vatandaşlık veriyolarmış" durumu da o kadar yaygın değildi.

bu insanlar nasıl o kadar sık gidip gelebiliyor? ülkeyle bir bağları ya da istedikleri gibi vize alacak paraları mı var hepsinin? gerçi öyledir herhalde, yunan pasaport polisi "aaa senin ikamet edirne'ymiş, sen üç gün gelebilirsin vizeyi boşver" demiyordur ama neblim değişik geldi.
(3) 

uçakta puset/bebek arabası/bebek durumları

mark greg sputnik #1587378 
dostlar iyi akşamlar,

kız kardeşim ilk kez bebeyle uçağa binecek (5 aylık) ve biz gereken araştırmayı yapmamıza rağmen hala panik yapıyor kardeşim de yanında geleceği halde. size de sorayım, özellikle tecrübesi olanlar cevaplarsa biraz kafası rahatlar sanırım.

firma ajet. bagaj ve kabin bagajı sınırı konusunda sorun yok ama kız tutturdu ya puseti (anakucağı dediğimiz şey, puset diye geçiyo galiba, ben bilmiyom) ve bebek arabasını kabul etmezlerse diyor. firmanın sitesinde eğer çocuk da yanlarındaysa bunların ücretsiz taşınacağı yazıyor.

1) şimdi bu dostlar check-in yaparken puset ve bebek arabasını da bagajla beraber mi verecekler? ücretsiz alıyorlar mı bunları? veya uçağa mı alıyorlar, nasıl oluyor?

2) uçağa sıvı alma durumu nasıl? benim bildiğim 100ml'yi geçmeyecek miktarda, ayrı ayrı maksimum 1 litreye kadar alınabiliyor ama kontuardan verilen bagaj için sınırlama yok. yani atıyorum 5 litre suyu uçağa sokamıyoruz ama check-in yaptırırken bagaja gönderebiliriz. doğru mudur?

yani kısacası bebek arabası ve puset için fazla para isterler mi, almazlar mı vs. diye çok panik yapıyor, benim de kafamı karıştırdı zalımey. hayır ben yanlarında olacağım zaten en kötü bagaj ücretini verip koydururuz veya ben alır geri getiririm, sonra kargoyla gönderirim vs. ama sakinleştiremedik kızı.
(5) 

alkol yoksunluğu bu kadar etkiler mi ya?

mark greg sputnik #1586799 
hem ilaç kullandığım hem de çeşitli bağımlılıklarıma zamanında son vermeye çalıştığım için aslında sürece ve vücudumun/beynimin acayip tepkilerine alışığım. bana o yüzden tuhaf geldi.

çok abarttığımı düşündüğüm bir süreçte "bi süre alkolü ağzına sürme" dedim kendime, 37 gün oluyor sanırım bugün.

yalnız mental olarak, biraz daha iyi olmakla beraber hala "boş" hissediyorum ya. nasıl desem hevessiz, isteksiz, heyecansız... yahu sigarada, şekerde bile bu his 5-6 günde geçerdi.

sizce bu mental apışıp kalma ve hüzün durumunun sebebini başka bi yerde aramalı mıyım artık? yani bu kadar sürmemesi lazım bunun, saçma geldi bana.

çok içtiğim süre de 2 ay civarı ha öyle 15 senelik alkolik değilim.

benzer yoldan geçmiş olanlar tecrübelerini paylaşabilir mi? neblim "kardeş alkol sigaradan daha beter, kafanın resetlenmesi aylar sürer, sabret" mi dersiniz, "benim dayı amatem'e yattı bi ay sonra fabrika ayarlarına döndü, iki ay içtin diye bu kadar bozulmazsın, başka bi şeydendir o" mu dersiniz?

hayatımda ilk kez "çok içtin, durman lazım" dedim açıkçası, normalde bu sürecin nasıl işlediğini bilmiyorum :( dediğim gibi daha önce sigara, şeker vs. bırakırken 5-6 gün mızıldanırdım sonra geçerdi. bu ne yav.
(12) 

arabada uyumak

mark greg sputnik #1586049 
iyi aksamlar,

kucuk bir alanimiz var ve ben cok horladigim icin digerleriyle beraber uyumak istemiyorum.

arabada uyusam zehirlenir miyim? sineklerden dolayi cam acmak istemiyorum pek. acmamak tehlikeliyse mecbur acarim tabii, en azindan oylesi guvenli olur mu?

insan, hayvan gelmesi riski filan yok yani gerekirse komple kapilar acik da yatarim ama sabaha karsi asiri soguk olur oyle.
(3) 

4 aylık yeğenimde dikkatimi çeken durum

mark greg sputnik #1585768 
yeğenim ay başında dördüncü ayına bastı, ellerinizden öper diyeceğim ama öpemez, en fazla agu magu. yaklaşık 20 gündür aynı ortamı paylaşıyoruz, kendisini bolca gözleme fırsatım oldu.

şimdi bu çocuk normalde en fazla göz teması kuran, arada kafasına göre gülen, belli belirsiz ses çıkaran bir tip. anladığım kadarıyla gelişimi normal ilerliyor, anormal bir durum yok.

yalnız belli bi pozisyona geçtiğimiz zaman direkt konuşmaya çalışıyor. ben yatıyorum. dizlerimi kaldırıyorum. onu da göbeğime oturacak şekilde (tabii ki destekleyerek) dikiyorum karşıma.

bunu her yaptığımda istisnasız gözlerini bana dikip auu vauu diye sesler çıkarmaya başlıyor. öyle rastgele değil, bi şey söylemek ister gibi. bazen dakikalarca.

ağlıyorsa susuyor mesela, "bak ne anlatıcam" der gibi dikiyor gözleri, başlıyor konuşmaya.

belki normal bi şeydir ama bana çok enteresan geldi bu ya. yaşım tuttuğu halde kendi kardeşlerimde, kuzenlerimde vs. böyle bi şey gördüğümü hatırlamıyorum.

kısacası eleman oturur ve yüzü bana dönük vaziyetteyken bülbül gibi şakımaya başlıyor, aynı tavrı başka hiçbir konumda göstermiyor. arada aguladığı, konuşmaya çalıştığı oluyor tabii ama bu şekilde göz dikmeli ve konsantre bir efor yok.

şimdi "ee birader?" diyebilirsiniz, açıkçası ben de dedim ama neblim, bu bi şeylerin işareti olabilir mi? kesinlikle keyifsiz görünmüyor hatta gülüyor ama belki "dayı bu şekilde ben zorlanıyorum, dört aylık adam böyle oturtulur mu" filan diyordur?

hani biraz da şundan soruyorum belli hareketler çocuklarda belli anlama geliyosa işi daha iyi bilen birisi söyler diye. belki çok normal bi şeydir, bilemedim.
(6) 

çamaşır makinesinin altından gelen su

mark greg sputnik #1584325 
lavaboda çerçöp birikmişti, bulaşık yıkarken haliyle su da yükseldi biraz. sonra açtım ben gideri, su akmaya başladı. bir noktada ise şırıl şırıl hemen yandaki çamaşır makinesinin altından dışarı aktığını gördüm. dikkat çekmek istediğim nokta şu ki su akarken aynen alttan gitmiyor. yani belli bir yere kadar birikiyor sanki, ondan sonra içeridekinin hepsi çıkıyor.

giderin kendi borusunda hiçbir problem yok. etrafı nemli bile değil. o lavabodan duvara bağlanan hortum sapasağlam yani.

çamaşır makinesini de öyle bir yere koymuşlar ki onu çıkarmak için buzdolabının filan da yerini değiştirmem lazım, bu akşam üşendim açıkçası yarın bakacağım.

yine altını çizmek istediğim nokta bu su makinenin kendisinden, o alttaki filtre kısmından gelmiyor. lavaboda su olduğu zaman geliyor. çamaşır makinesinin altından gelmesi muhtemelen sadece hortumla boruyla alakalı. makinenin kendisinde bi şey yok.

böyle bi durumla karşılaşan oldu mu? kendim çözemezsem, tesisatçı çağırsam filan aynı gün içinde yaparlar mı? maliyeti aşağı yukarı ne kadar olur?

ben yarın gece gidiyorum çünkü, yani işi ev arkadaşlarıma da bırakabilirim ama normalde evin bu tip işleriyle "ilk gelen" olarak ben ilgileniyordum hep, kocaman adamlar sonuçta ihtiyaç olsa yaparlar ama ben halletsem kafam rahat olurdu.

hayır boru patlamış olsa gidere giden su olduğu gibi dışarı çıkar. onu da anlamadım. duruyor duruyor, belli bir noktadan sonra içerideki bütün suyu veriyor.
(8) 

kilit değiştirmek ne kadar maliyetlidir?

mark greg sputnik #1583908 
evden çıktıktan sonra anahtarı teslim etmeyen, evde hala bazı eşyaları olan bir "muhterem" var. yakında ev ahalisi olarak bir süre şehir dışında olacağız. ben bu şahsın bizim bilgimiz ve kontrolümüz olmaksızın eve erişebilmesini istemiyorum. borç takmaktan tutun daha rahat taşınsın diye verdiğim bavulu BİR AYDIR zahmet edip getirmemesi gibi davranışlarından dolayı kendisine asla güvenmiyorum. o yüzden kilitleri değiştirmeyi düşündüm.

bunun maliyeti nedir aşağı yukarı? apartman dairesinin çelik kapısında alt taraftaki kilit değişecek sadece, anahtarı zaten saymıyorum.

ikinci sorum şu ki kiracı olarak bunu ev sahibine bildirmeme gerek var mı veya sorun yaşayabileceğim bir şey mi? kendisi başka şehirde, evle hiçbir şekilde bağlantısı yok. değişim masrafını ben üstleniyorum, çıkacağımız zaman da zaten yeni anahtarları teslim edeceğiz. hani haber vermesem "niye kafanıza göre iş yapıyosunuz" durumu olur mu sizce? gerçi adam anahtarları verince kilidin değiştiğini bile anlamaz ki herhalde.

son sorum bu işlem kapıya zarar verebilecek ya da malın değerini düşürebilecek bi şey mi? çilingir kapı açarken bayağı hırpalıyor diye biliyorum mesela. yoksa biri sökülüp diğeri tertemiz takılır mı?
(2) 

no country for old men'i izlemiş olanlara soru (Spoiler)

mark greg sputnik #1583813 
şuradaki sahneden bahsediyorum,

www.youtube.com

ben bunun devamında ne olduğunu hatırlamıyorum. muhasebeci dayıyı vuruyor muydu anton? yoksa ona ilişmeden çıkıp gidiyor muydu?
(4) 

canım deli gibi peynir istiyor sürekli

mark greg sputnik #1583805 
dostlar iyi akşamlar,

ben peyniri normalde de severim ama kötü beslendiğim için sık tükettiğim bir şey değildir. yani eve nadiren peynir alıp yerim. kahvaltı zaten etmiyorum, haliyle kullanım alanı kısıtlı oluyor.

yalnız son 10-12 gündür filan böyle uyuşturucu bağımlısı gibi peynir istiyor canım. her sabah iki yumurtaya 50 kilo peynir karıştırıp yer oldum. bunu yaptım ya mesela 6-7 saat sonra karnım acıktı, CANIM YİNE PEYNİR ÇEKİYOR.

bu vücudun bir çeşit sinyali olabilir mi? öyleyse neyim eksiktir? son 2-3 ayda alkol tüketimim fazlasıyla arttı mesela, onun alıp götürdüğü bi şeyler mi oldu acaba nedir?

şakasız söylüyorum "ulan sigarasızlıktan başım çatlıcak" hissini peynirle yaşıyorum artık her gün. yediğim peynir de süpermarketteki tırt beyaz peynir yani öyle çok değişik, lezzetli bi şey yemiş de tadına bayılmış değilim. bildiğimiz peynir yani yıllardır yediğim şey.

bunun bi sebebi olabilir mi yoksa kafayı mı yedim?
(1) 

gibi'nin altıncı sezonu olacak mı?

mark greg sputnik #1583461 
net bilgi var mı bu konuda? diziyi izliyorum ama onun dışında kulistir şudur budur takip etmem. feyyaz yiğit ya da başkasının bu konuda bir açıklaması oldu mu?
(1) 

eczanede ilaç konusunda yaşadığım sorun

mark greg sputnik #1582004 
merhaba,

geçen gün terapistim ilaç yazdı. ilk kez olan bir şey değil. yalnız bu sefer e-reçete koduyla gittiğim 2-3 eczanede de aynı şeyi söylediler: sistemde görünmüyormuş. özel klinik olduğunu da belirttim, parasını verip alacağım vs. dedim. yok diyorlar. neyse böyle olunca hocamı aradım, dedim bulamıyorlar. "medula'ya girmeden baksınlar" dedi. bunu eczacıya söylediğimde de "zaten oraya girmiyoruz ki" dediler.

en son "renkli reçete sisteminde de yok" deyince ben atladım "benim kullandığım ilaç renkli reçeteli değil ki?" diye. öyle olunca nasıl oldu bilmiyorum ama istediğim ilaçtan iki kutu verdiler (başka bir şehirde aynı ilacı KESİNLİKLE reçetesiz alamıyorum).

şimdilik paçayı bir şekilde kurtardım, telefonda terapistle iki saat konuşmak da istemedim şimdi mesai saati ama biraz canım sıkıldı çünkü her ilaç almam gerektiğinde böyle problem yaşamak istemiyorum. kaldı ki hep aynı şehirde değilim, diğer yerlerde dediğim gibi eczanede vermiyorlar bile bunu, o da nasıl iş anlamadım yani ankara'da satılıyor işte.

***

konudan anlayan biri problemin ne olduğunu/olabileceğini söyleyebilir mi? altından daha farklı bi şey çıkar diye korkuyorum, borç harç yüzünden devlet direkt vatandaşlıktan mı attı n'aptı acaba?

daha önce defalarca o verilen kodla gittim ilaç aldım yani ben şimdi niye çalışmıyo ki?
(10) 

yanlışlıkla tava kapağını vakumladım, yetkililerden yardım bekliyorum

mark greg sputnik #1581743 
tencerede bi şeyler pişiriyordum, kapak olarak üstüne tavanınkini kapattım. daha küçük. yani tencerenin içine girdi kapak, içindekilerin üstünü kapatıyordu sadece.

yalnız zalımey CUK oturdu. sıcaklıktan dolayı da kavanoz kapağı gibi yapıştı tencereye. şu an tencerede yemek mahsur. ben açım. tencereyi de kullanamıyorum. çok aç olmasam gülmekten altıma yapıcam. dünyanın en saçma şeyi.

kavanoz olsa yanından bıçak sokuyorsun pssst diye havası gidiyor filan ama bu hayvan gibi tava kapağı, hiçbir şekilde yerinden oynatamıyorum. zaten hasbelkader çekebilsem patlayacak gibi duruyor.

soğuyunca belki düzelir diye buzdolabına koydum ama mantıken içerideki hava hiçbir yere gitmeyecek? yoksa soğuyunca düzelir mi?

mis gibi tencereye içindekilerle birlikte veda mı edicem şimdi, mümkünse yemeği de kurtararak nasıl bir alternatif düşünebilirim?

iki kulptan tutup asılmak vs fayda etmiyor bu arada, yok yani, insan gücüyle çıkacak bir kapak değil. zaten kendi kulbu da hakka yürümek üzere, elimde kalır biraz daha zorlarsam
1234  Önceki  Sonraki »

mobil görünümden çık