Merhabalar,
Hayatımın en bunaltıcı zamanlarını yaşıyorum. Yazarak bir nebze olsun içimi dökmek istiyorum.
28 yaşında bir er kişisiyim. Ailemle yaşıyorum. Babama ocak ayının hemen başında 4. evre akciğer kanseri teşhisi kondu. 4-5 aydır hastane koridorlarında koşturuyorum. Babam şu an evde yatalak durumda. Durumu gittikçe kötüleşiyor. Ağrı kesici bantlar bir nebze kesebiliyor ağrılarını. Her şeye rağmen elimden geleni yapıyorum, özellikle moralini yüksek tutmaya çalışıyorum. Annem maalesef eğitimsiz ve patavatsız bir kadın. Babamın yanında bazen söylememesi, konuşmaması gereken şekilde konuşuyor. Defalarca uyarmama rağmen tutamıyor ağzını. Bu sefer ben de sinirlenip biraz sert uyarıyorum, böyle yapınca da trip atıp yanımıza gelmiyor, bu da babamı üzüyor. Diğer yandan babaannem var. 5 yıl önce amcamı kaybettiği için babamın üzerine ekstra düşüyor. Kendisi 80 yaşında neredeyse, bir de onun ağlama krizleriyle mücadele edip, babam hakkında günlük raporlama yapıyorum.
Hastane beni acayip yoruyor. Oradan oraya koşturmak, sekreterlerin kaprisini çekmek, sürekli sıra beklemek, sonra yine sıra beklemek... Ama en beteri de pederin doktorlara yalvarışlarına şahit olmak, acayip zor geliyor. Eve geldiğimde üzerimden tır geçmiş gibi oluyorum.
Yıllık izinlerimi gelecek yaz için biriktiriyordum. Pederin durumundan dolayı hepsini kullandım. Daha sonra sürekli izin almam gerektiği için evden çalışma konusunda ricada bulundum patrona, o da maaşı yarıya düşürmek şartıyla kabul etti. Yaklaşık 1 aydır evden devam ediyorum. Tabii elime geçen para asgari ücretten bile az oluyor böyle durumda. Babamın durumunu bir kenara bırakarak yeni işlere bakıyorum, ilk görüşme oluyor, ikincisi oluyor ama devamı gelmiyor. Bu da ayrı canımı sıkıyor. Yaratıcılık gerektiren bir mesleğim var, gittikçe köreldiğimi düşünüyorum. Bir yandan yaşımın ilerlediğini de göz önünde bulundurursak, mesleki hayatımın geleceği de koca bir soru işareti.
Kız kardeşim üniversiteye hazırlanıyor, daha doğrusu hazırlanmaya çalışıyor. Bu süreç onu da mental olarak yıprattı. Bir taraftan onun geleceğini düşünüyorum. Teşhis konulduğundan beri pek verimli çalışamadı, muhtemelen istediği ve beklediği yer gelmeyecek.
Ben ne yazık ki çocukluğumdan beri her şeyi kendi başına yapan, hep anne ve baba arasında kalan, onların yarattığı sıkıntılarla büyüyen, küçük yaştan beri görevi ailesine ebeveynlik yapmak olan bir çocukluk geçirdim. Bunun neticesinde, her ne kadar şu an aşmış olsam da ciddi özgüven problemleri yaşadım. Gençlik dönemimde ailemle, özellikle de babamla aram pek iyi olmadı. Anne ve baba desteğini maddi & manevi olarak (imkanları olmasına rağmen) ne yazık ki göremedim. Şimdi bu süreçte babam bunun idrakına varmış olacak ki, sürekli bu açığı kapatmaya yönelik söylemlerde bulunuyor. Mesela kredi borcum vs. var, onları kapatmayı teklif ediyor. Manevi olarak sürekli destekleyici şeyler söylemeye çalışıyor. Arkada baba desteğini hissetmek çok güzel bir duyguymuş, bunu ilk defa tadıyorum fakat bunu bu durumdayken deneyimlemek de beni mahvediyor.
Süreç daha nasıl ilerleyecek, nereye kadar gidecek bilmiyorum ama bir hayli bunalmış durumdayım. Arabaya atlayıp kendimi iyi hissettiğim yerlere gitmek bir nebze iyi geliyordu. Bugün deprem olayını yaşayınca onu da yapamadım. :) İçimi dökmüş oldum biraz, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hayatımın en bunaltıcı zamanlarını yaşıyorum. Yazarak bir nebze olsun içimi dökmek istiyorum.
28 yaşında bir er kişisiyim. Ailemle yaşıyorum. Babama ocak ayının hemen başında 4. evre akciğer kanseri teşhisi kondu. 4-5 aydır hastane koridorlarında koşturuyorum. Babam şu an evde yatalak durumda. Durumu gittikçe kötüleşiyor. Ağrı kesici bantlar bir nebze kesebiliyor ağrılarını. Her şeye rağmen elimden geleni yapıyorum, özellikle moralini yüksek tutmaya çalışıyorum. Annem maalesef eğitimsiz ve patavatsız bir kadın. Babamın yanında bazen söylememesi, konuşmaması gereken şekilde konuşuyor. Defalarca uyarmama rağmen tutamıyor ağzını. Bu sefer ben de sinirlenip biraz sert uyarıyorum, böyle yapınca da trip atıp yanımıza gelmiyor, bu da babamı üzüyor. Diğer yandan babaannem var. 5 yıl önce amcamı kaybettiği için babamın üzerine ekstra düşüyor. Kendisi 80 yaşında neredeyse, bir de onun ağlama krizleriyle mücadele edip, babam hakkında günlük raporlama yapıyorum.
Hastane beni acayip yoruyor. Oradan oraya koşturmak, sekreterlerin kaprisini çekmek, sürekli sıra beklemek, sonra yine sıra beklemek... Ama en beteri de pederin doktorlara yalvarışlarına şahit olmak, acayip zor geliyor. Eve geldiğimde üzerimden tır geçmiş gibi oluyorum.
Yıllık izinlerimi gelecek yaz için biriktiriyordum. Pederin durumundan dolayı hepsini kullandım. Daha sonra sürekli izin almam gerektiği için evden çalışma konusunda ricada bulundum patrona, o da maaşı yarıya düşürmek şartıyla kabul etti. Yaklaşık 1 aydır evden devam ediyorum. Tabii elime geçen para asgari ücretten bile az oluyor böyle durumda. Babamın durumunu bir kenara bırakarak yeni işlere bakıyorum, ilk görüşme oluyor, ikincisi oluyor ama devamı gelmiyor. Bu da ayrı canımı sıkıyor. Yaratıcılık gerektiren bir mesleğim var, gittikçe köreldiğimi düşünüyorum. Bir yandan yaşımın ilerlediğini de göz önünde bulundurursak, mesleki hayatımın geleceği de koca bir soru işareti.
Kız kardeşim üniversiteye hazırlanıyor, daha doğrusu hazırlanmaya çalışıyor. Bu süreç onu da mental olarak yıprattı. Bir taraftan onun geleceğini düşünüyorum. Teşhis konulduğundan beri pek verimli çalışamadı, muhtemelen istediği ve beklediği yer gelmeyecek.
Ben ne yazık ki çocukluğumdan beri her şeyi kendi başına yapan, hep anne ve baba arasında kalan, onların yarattığı sıkıntılarla büyüyen, küçük yaştan beri görevi ailesine ebeveynlik yapmak olan bir çocukluk geçirdim. Bunun neticesinde, her ne kadar şu an aşmış olsam da ciddi özgüven problemleri yaşadım. Gençlik dönemimde ailemle, özellikle de babamla aram pek iyi olmadı. Anne ve baba desteğini maddi & manevi olarak (imkanları olmasına rağmen) ne yazık ki göremedim. Şimdi bu süreçte babam bunun idrakına varmış olacak ki, sürekli bu açığı kapatmaya yönelik söylemlerde bulunuyor. Mesela kredi borcum vs. var, onları kapatmayı teklif ediyor. Manevi olarak sürekli destekleyici şeyler söylemeye çalışıyor. Arkada baba desteğini hissetmek çok güzel bir duyguymuş, bunu ilk defa tadıyorum fakat bunu bu durumdayken deneyimlemek de beni mahvediyor.
Süreç daha nasıl ilerleyecek, nereye kadar gidecek bilmiyorum ama bir hayli bunalmış durumdayım. Arabaya atlayıp kendimi iyi hissettiğim yerlere gitmek bir nebze iyi geliyordu. Bugün deprem olayını yaşayınca onu da yapamadım. :) İçimi dökmüş oldum biraz, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Selamlar arkadaşlar,
Uzun zamandır araba almak istiyordum. Arabalara ilgim de yüksektir. Bunun yanında işe giderken toplu taşımada vs. biraz sıkıntı çektiğim için istiyordum.
Perşembe günü bir araç gördüm. Aynı günün akşamı aracı görmeye gittim. Cuma günü, yani dün de aracın satışını aldım. Araç içime sindi. Düşük km, performansı güzel, 10 yıllık sahibinden aldım. Eksperi falan da tamam, bariz bir sıkıntı yok. İlk aracım oldu bu.
Ama dünden beri içimde bir sıkıntı var, anlam veremediğim bir sıkıntı var. Tabiri caizse öküz oturması gibi bir şey. Arabayı alırken 12 ay vadeli kredi çektim. Üzerini de kenarda duran 2bin dolarımı ve bir miktar gram altınımı bozdurarak tamamladım. Yani birikimimin bir bölümünden feragat etmek durumunda kaldım. Bu mu etkiledi beni bilmiyorum ama mutlu olmam gerekirken sanki yanlış bir şey yapmış gibi hissediyorum. Aracı alırken kimseden maddi destek de almadım.
Son 5-6 ayda yatırıma merak salmıştım. Maaş yatınca mümkün mertebe altına ya da fonlara vs. yatırıyordum. Şimdi sürekli arabaya harcadığım parayla yapabileceğim yatırımlar aklıma geliyor sürekli. Biliyorum bu düşünce saçma, saçma olmasa bile aracı almadan önce düşünmem gerekirdi. Ama düşünmeden de edemiyorum maalesef.
Sanırım asla mutlu olamayacak insanlar kategorisindeyim. Daha geçen haftaya kadar neden arabam yok diye hayıflanırken, şimdi de aldığım için pişmanmışım gibi hissediyorum. Perşembe gününe dönsek muhtemelen almaktan vazgeçerdim herhalde.
İçimi dökmek istedim, okuduğunuz için teşekkürler
Uzun zamandır araba almak istiyordum. Arabalara ilgim de yüksektir. Bunun yanında işe giderken toplu taşımada vs. biraz sıkıntı çektiğim için istiyordum.
Perşembe günü bir araç gördüm. Aynı günün akşamı aracı görmeye gittim. Cuma günü, yani dün de aracın satışını aldım. Araç içime sindi. Düşük km, performansı güzel, 10 yıllık sahibinden aldım. Eksperi falan da tamam, bariz bir sıkıntı yok. İlk aracım oldu bu.
Ama dünden beri içimde bir sıkıntı var, anlam veremediğim bir sıkıntı var. Tabiri caizse öküz oturması gibi bir şey. Arabayı alırken 12 ay vadeli kredi çektim. Üzerini de kenarda duran 2bin dolarımı ve bir miktar gram altınımı bozdurarak tamamladım. Yani birikimimin bir bölümünden feragat etmek durumunda kaldım. Bu mu etkiledi beni bilmiyorum ama mutlu olmam gerekirken sanki yanlış bir şey yapmış gibi hissediyorum. Aracı alırken kimseden maddi destek de almadım.
Son 5-6 ayda yatırıma merak salmıştım. Maaş yatınca mümkün mertebe altına ya da fonlara vs. yatırıyordum. Şimdi sürekli arabaya harcadığım parayla yapabileceğim yatırımlar aklıma geliyor sürekli. Biliyorum bu düşünce saçma, saçma olmasa bile aracı almadan önce düşünmem gerekirdi. Ama düşünmeden de edemiyorum maalesef.
Sanırım asla mutlu olamayacak insanlar kategorisindeyim. Daha geçen haftaya kadar neden arabam yok diye hayıflanırken, şimdi de aldığım için pişmanmışım gibi hissediyorum. Perşembe gününe dönsek muhtemelen almaktan vazgeçerdim herhalde.
İçimi dökmek istedim, okuduğunuz için teşekkürler
Arkadaşlar selamlar,
17 yaşında bir kız kardeşim var. Geçen sene üniversite sınavına girdi fakat bir hayli kötü sıralama yaptı. Sonucun çok kötü olmasından ve yaşı da genç olduğundan dolayı mezuna kaldı. Şu an evden hazırlanıyor.
Benden başka maddi/manevi yardım alacağı kimse yok. Anne ve baba hiç ilgilenmiyor ve herhangi bir maddi yardımları da yok. Bu sene elimden geldiğince destek olmak, yönlendirmek istiyorum. Bir nebze tecrübelerim dahilinde yönlendirme yapsam da bazı yerlerde tıkanıyorum. Kendisi EA öğrencisi. Matematik konusunda eksiklikleri var. Özel ders mi önerirsiniz yoksa dopinghafıza gibi uygulamalar faydalı olur mu, daha önce kullanan oldu mu?
Bir de girebileceği her deneme sınavına girmesini istiyorum. Özdebir gibi yayınlar TR geneli sınavları oluyormuş, bu sınavlara girmesi için nereye başvuru yapmak gerekiyor. Özdebiri aradım fakat kimseye ulaşamadım.
Çok teşekkürler
17 yaşında bir kız kardeşim var. Geçen sene üniversite sınavına girdi fakat bir hayli kötü sıralama yaptı. Sonucun çok kötü olmasından ve yaşı da genç olduğundan dolayı mezuna kaldı. Şu an evden hazırlanıyor.
Benden başka maddi/manevi yardım alacağı kimse yok. Anne ve baba hiç ilgilenmiyor ve herhangi bir maddi yardımları da yok. Bu sene elimden geldiğince destek olmak, yönlendirmek istiyorum. Bir nebze tecrübelerim dahilinde yönlendirme yapsam da bazı yerlerde tıkanıyorum. Kendisi EA öğrencisi. Matematik konusunda eksiklikleri var. Özel ders mi önerirsiniz yoksa dopinghafıza gibi uygulamalar faydalı olur mu, daha önce kullanan oldu mu?
Bir de girebileceği her deneme sınavına girmesini istiyorum. Özdebir gibi yayınlar TR geneli sınavları oluyormuş, bu sınavlara girmesi için nereye başvuru yapmak gerekiyor. Özdebiri aradım fakat kimseye ulaşamadım.
Çok teşekkürler
Selamlar,
Kız kardeşim için üniversite tercihleri yapıyoruz. Kocaeli Üniversitesi'ni de yazdık ve gelme ihtimali de yüksek. Fakat aklıma takılan bir soru var; her gün Kartal'dan Umuttepe'ye gidilebilir mi? Bildiğim kadarıyla İstanbul'dan servisle gidenler var. Eğer deneyimleyen varsa, artı ve eksileri nelerdir acaba?
Çok teşekkürler.
Kız kardeşim için üniversite tercihleri yapıyoruz. Kocaeli Üniversitesi'ni de yazdık ve gelme ihtimali de yüksek. Fakat aklıma takılan bir soru var; her gün Kartal'dan Umuttepe'ye gidilebilir mi? Bildiğim kadarıyla İstanbul'dan servisle gidenler var. Eğer deneyimleyen varsa, artı ve eksileri nelerdir acaba?
Çok teşekkürler.
Arkadaşlar selamlar,
2 yıl öncesine kadar İngilizce adını dahi söyleyemeyen, İngilizceden nefret eden bir insandım. Daha sonra yaşadığım bir olay sebebiyle 0'dan İngilizce öğrenmeye başladım. Nitekim tamamen evde çalışarak belirli bir seviyeye de geldim. Şu an çeşitli testlerde B1 çıkmakta, arada sırada aldığım online konuşma derslerinde de kendimi bir yere kadar ifade edebiliyorum.
Fakat daha ileriye gitmiyor, gitmediği gibi bildiğim şeyleri de zamanla unutmaya başladım. Açıkçası yorgunluk sebebiyle de evde çalışamıyorum, çalışsam dahi inanılmaz uyukluyorum ve çok verimsiz oluyor.
Sabah 8'de evden çıkıyorum. İş, spor vs. derken en iyi ihtimalle 8'de evde oluyorum. O yorgunluktan sonra çalışmaya pek adapte olamıyorum açıkçası. Sizce kursa vs. gitmeli miyim? Sanırım kendime ev dışında bir çalışma ortamı yaratsam daha verimli olur gibi geliyor. İş sonrası 2 saatimi ayırabilirim.
Tavsiyelerinizi bekliyorum
2 yıl öncesine kadar İngilizce adını dahi söyleyemeyen, İngilizceden nefret eden bir insandım. Daha sonra yaşadığım bir olay sebebiyle 0'dan İngilizce öğrenmeye başladım. Nitekim tamamen evde çalışarak belirli bir seviyeye de geldim. Şu an çeşitli testlerde B1 çıkmakta, arada sırada aldığım online konuşma derslerinde de kendimi bir yere kadar ifade edebiliyorum.
Fakat daha ileriye gitmiyor, gitmediği gibi bildiğim şeyleri de zamanla unutmaya başladım. Açıkçası yorgunluk sebebiyle de evde çalışamıyorum, çalışsam dahi inanılmaz uyukluyorum ve çok verimsiz oluyor.
Sabah 8'de evden çıkıyorum. İş, spor vs. derken en iyi ihtimalle 8'de evde oluyorum. O yorgunluktan sonra çalışmaya pek adapte olamıyorum açıkçası. Sizce kursa vs. gitmeli miyim? Sanırım kendime ev dışında bir çalışma ortamı yaratsam daha verimli olur gibi geliyor. İş sonrası 2 saatimi ayırabilirim.
Tavsiyelerinizi bekliyorum
Arkadaşlar merhaba,
Biraz komik bi konu hakkında sizden fikir almam gerekiyor. Patronum bir davayla alakalı beni şahit göstermek istiyor ama ben istemiyorum. Bunu direkt reddetmek de istemiyorum açıkçası. Çünkü direkt reddedersem tavır koyma potansiyeli çok yüksek. Uygun bir bahane bulmam gerekiyor. Benimle ilk konuştuğunda: ''hala sonuçlanmayan bir davam olduğunu ve bunun şahit olmama engel olabileceğini, avukatımla konuşup bilgi vereceğimi'' söyledim. Ama böyle bir şey yok tabii ki :) Bu ya da buna benzer bir bahane söyleyebilir miyim?
Bu arada davanın içerğiyle alakalı da çok bilgim yok. Muhtemelen kabul ettikten sonra kendi avukatını çağırıp benim neler söylemem gerektiğini vs. anlatacaklar. Ama ben hiçbir şekilde dahil olmak istemiyorum, ki patronun haklılığından da şüpheliyim. Dava da eski ortağıyla alakalı.
Teşekkürler
Biraz komik bi konu hakkında sizden fikir almam gerekiyor. Patronum bir davayla alakalı beni şahit göstermek istiyor ama ben istemiyorum. Bunu direkt reddetmek de istemiyorum açıkçası. Çünkü direkt reddedersem tavır koyma potansiyeli çok yüksek. Uygun bir bahane bulmam gerekiyor. Benimle ilk konuştuğunda: ''hala sonuçlanmayan bir davam olduğunu ve bunun şahit olmama engel olabileceğini, avukatımla konuşup bilgi vereceğimi'' söyledim. Ama böyle bir şey yok tabii ki :) Bu ya da buna benzer bir bahane söyleyebilir miyim?
Bu arada davanın içerğiyle alakalı da çok bilgim yok. Muhtemelen kabul ettikten sonra kendi avukatını çağırıp benim neler söylemem gerektiğini vs. anlatacaklar. Ama ben hiçbir şekilde dahil olmak istemiyorum, ki patronun haklılığından da şüpheliyim. Dava da eski ortağıyla alakalı.
Teşekkürler
Arkadaşlar selamlar,
Başlıkta belirttiğim gibi; İngilizce çalışmak için kütüphane ya da kitap cafe tarzı, sessiz bir yere ihtiyacım var. Anadolu yakasında, mümkünse Maltepe/Kartal civarında varsa bildiğiniz bu tarz bir yer çok iyi olur.
İş + spordan sonra evde İngilizce çalışmam çok mümkün olmuyor, olsa bile verimli olmuyor maalesef.
Çok teşekkürler
Başlıkta belirttiğim gibi; İngilizce çalışmak için kütüphane ya da kitap cafe tarzı, sessiz bir yere ihtiyacım var. Anadolu yakasında, mümkünse Maltepe/Kartal civarında varsa bildiğiniz bu tarz bir yer çok iyi olur.
İş + spordan sonra evde İngilizce çalışmam çok mümkün olmuyor, olsa bile verimli olmuyor maalesef.
Çok teşekkürler
Merhabalar değerli ekşiduyuru ahalisi,
27 yaşına yeni adım atmış bir er kişisiyim. anadolu yakasında dedemin evinde ailemle birlikte yaşıyorum.
öncelikle ailem ve kendi durumumdan biraz bahsedeyim. aileyle aynı evde yaşasam da kendileriyle iletişimim sıfır diyebilirim. özellikle babamla aram hiç iyi olmayıp, aynı odada olmaktan dahi imtina ediyorum. örneğin kahvaltı yapacaksam malzemelerimi vs. kendim alıyorum, kendi kahvaltımı hazırlayıp odamda yiyorum. akşam yemeği vs. de aynı şekilde. aramızdaki iletişimin sıfır olmasından kaynaklı kişisel alanıma herhangi bir müdahale yok. ayrıca eve istediğim saatte girip, çıkabiliyorum. haftalarca eve gelmesem muhtemelen aramazlar.
şimdi sadede gelecek olursak; uzun süredir içimde olan fakat uzun dönem askerlik vb. gibi sebepler dolayı ertelemek zorunda kaldığım ayrı eve çıkma isteğim yeniden gün yüzüne çıktı. özellikle bu aralar evden çalışmakta olduğum için bu evden iyice soğudum diyebilirim. mesela mutfakta yemek yapacağım diyelim, babam mutfakta olduğundan dolayı sırf yüzünü görmemek için gitmiyorum. bu yüzden saatlerce aç kaldığım oluyor. bir diğer yandan da 27 yaşında olup, hala aileyle aynı evde yaşamak biraz düşündürücü.
yaklaşık bir haftadır ev ilanlarına bakıyorum, emlakçılarla konuşuyorum. ya bekar istemiyorlar ya da kamu çalışanı şartı koyuyorlar. istanbul'un belirli muhitlerinde 8,5-9k gibi rakamlara 2+1 ya da 1+1 evler nadiren de olsa bulabiliyorum. 9k kirası olan bir eve çıksam diyelim; şu anki maaşım 17k. temmuz zammıyla muhtemelen 20k olacak. sizce 9k kirası olan bir evde geçinebilir miyim? eğer çıkarsam şu anki maaşımın yarısından fazlası kiraya gitmiş olacak, onun haricinde de her ay sabit 2,2,5k kredi borcu ödemelerim vs. var.
kiraların ya da enflasyonun düşeceği yok. daha iyi maaşlı bir işe geçme imkanım da en azından önümüzdeki 6 ay içinde yok. ilk birkaç ay sıkıntı çekmeyi, kenara para koyamamayı göze aldım fakat bu durumun uzun süreli olması biraz korkutmuyor değil. bekledikçe de maalesef kendime bir hayat kuramayacakmış gibi hissediyorum. iki arada bir derede kaldım. çıkacaksam da tek çıkmak istiyorum. ev arkadaşı vs. duurmu bu yaştan sonra bana göre pek değil maalesef.
sizce nasıl bir yol izlemeliyim? okuduğunuz için teşekkür ederim
edit; evden çalışma kalıcı olmayacak. en geç temmuz sonu ofise döneceğim.
27 yaşına yeni adım atmış bir er kişisiyim. anadolu yakasında dedemin evinde ailemle birlikte yaşıyorum.
öncelikle ailem ve kendi durumumdan biraz bahsedeyim. aileyle aynı evde yaşasam da kendileriyle iletişimim sıfır diyebilirim. özellikle babamla aram hiç iyi olmayıp, aynı odada olmaktan dahi imtina ediyorum. örneğin kahvaltı yapacaksam malzemelerimi vs. kendim alıyorum, kendi kahvaltımı hazırlayıp odamda yiyorum. akşam yemeği vs. de aynı şekilde. aramızdaki iletişimin sıfır olmasından kaynaklı kişisel alanıma herhangi bir müdahale yok. ayrıca eve istediğim saatte girip, çıkabiliyorum. haftalarca eve gelmesem muhtemelen aramazlar.
şimdi sadede gelecek olursak; uzun süredir içimde olan fakat uzun dönem askerlik vb. gibi sebepler dolayı ertelemek zorunda kaldığım ayrı eve çıkma isteğim yeniden gün yüzüne çıktı. özellikle bu aralar evden çalışmakta olduğum için bu evden iyice soğudum diyebilirim. mesela mutfakta yemek yapacağım diyelim, babam mutfakta olduğundan dolayı sırf yüzünü görmemek için gitmiyorum. bu yüzden saatlerce aç kaldığım oluyor. bir diğer yandan da 27 yaşında olup, hala aileyle aynı evde yaşamak biraz düşündürücü.
yaklaşık bir haftadır ev ilanlarına bakıyorum, emlakçılarla konuşuyorum. ya bekar istemiyorlar ya da kamu çalışanı şartı koyuyorlar. istanbul'un belirli muhitlerinde 8,5-9k gibi rakamlara 2+1 ya da 1+1 evler nadiren de olsa bulabiliyorum. 9k kirası olan bir eve çıksam diyelim; şu anki maaşım 17k. temmuz zammıyla muhtemelen 20k olacak. sizce 9k kirası olan bir evde geçinebilir miyim? eğer çıkarsam şu anki maaşımın yarısından fazlası kiraya gitmiş olacak, onun haricinde de her ay sabit 2,2,5k kredi borcu ödemelerim vs. var.
kiraların ya da enflasyonun düşeceği yok. daha iyi maaşlı bir işe geçme imkanım da en azından önümüzdeki 6 ay içinde yok. ilk birkaç ay sıkıntı çekmeyi, kenara para koyamamayı göze aldım fakat bu durumun uzun süreli olması biraz korkutmuyor değil. bekledikçe de maalesef kendime bir hayat kuramayacakmış gibi hissediyorum. iki arada bir derede kaldım. çıkacaksam da tek çıkmak istiyorum. ev arkadaşı vs. duurmu bu yaştan sonra bana göre pek değil maalesef.
sizce nasıl bir yol izlemeliyim? okuduğunuz için teşekkür ederim
edit; evden çalışma kalıcı olmayacak. en geç temmuz sonu ofise döneceğim.
1