neden olur?
peki neden haftanın 4-5 gecesi, sabaha karşı 3-4 arası olur, 30 saniye sonra gelir?
peki neden haftanın 4-5 gecesi, sabaha karşı 3-4 arası olur, 30 saniye sonra gelir?
başlığı görenin aklından geçenleri biliyorum. geçti gittiyse konuya dönelim.
işim dolayısıyla çok oturuyorum. bazen günde 13-15 saate kadar çıkıyor. ve sürekli olarak boyun ve belimde ağrı, genel halsizlik oluyor. fırsat buldukça bisiklete biniyorum ama o da şu sıralar haftada 2-3 saati geçmiyor. çalışmadığım zamanlarda sürekli uzanma-uzun oturma ihtiyacı hissediyorum.
bir arkadaş bana masaj önerdi. herhalde bugüne kadar internetten arayıp bulamadığım tek şey bu oldu, masaj adı altında dönen farklı ticaretten dolayı.
haftada bir seans evde masaj yapabilecek, daha önce yaptırıp memnun kaldığınız birisi var mı?
ev istanbul-acıbadem'de.
işim dolayısıyla çok oturuyorum. bazen günde 13-15 saate kadar çıkıyor. ve sürekli olarak boyun ve belimde ağrı, genel halsizlik oluyor. fırsat buldukça bisiklete biniyorum ama o da şu sıralar haftada 2-3 saati geçmiyor. çalışmadığım zamanlarda sürekli uzanma-uzun oturma ihtiyacı hissediyorum.
bir arkadaş bana masaj önerdi. herhalde bugüne kadar internetten arayıp bulamadığım tek şey bu oldu, masaj adı altında dönen farklı ticaretten dolayı.
haftada bir seans evde masaj yapabilecek, daha önce yaptırıp memnun kaldığınız birisi var mı?
ev istanbul-acıbadem'de.
bu diziyi izlemeye geçen hafta başladım. sarah'ın kardeşi felix rolündeki jordan gavaris'in oyunculuğuna bayıldım. merak ettim, bu arkadaş gerçekte de gay mi? o kadar başarılı rol yapıyor ki rol olmadığını düşünüyorum çoğu yerde.
www.imdb.com?
www.imdb.com?
Soru başlıkta. Türkiye'de yayınlayan paralı veya parasız bir kanal olmadığı için sakıncalı bir soru olduğunu sanmıyorum.
Bu işlerle ilgilenen TÜRKÇE sitelere ihtiyacım var. Mesela bir iOS uygulaması iyi midir kötü müdür bunu anlamak isteyen birisi Türkçe olarak ilk hangi siteye bakar? Android uygulamaları hakkında Türkçe incelemeler yazılan siteler?
(Özellikle oyunlar, ama daha genel de olur)
şimdiden teşekkürler
(Özellikle oyunlar, ama daha genel de olur)
şimdiden teşekkürler
mc donald's vs. yerlerde kullanılan cola, fanta gibi gazlı içecekleri doldurmada kullanılan ekipmanın adı nedir?
selam,
aslında soru tıbbi bir soru değil de biraz teknik bir soru. beş haftalık oğlumuz alçı ile pev tedavisi görüyor. o kadar küçük bebeğin alçısını motorlu testereyle çıkarmayı da tavsiye etmiyor doktorları.
biz de doktorlarının tavsiyesiyle evde sirkeli ılık suyun içinde 30-40 dakika kadar yatırıyoruz. elle kalça ve boyundan destekleyip ayaklarını sırt hizasından daha çok suya daldırıyoruz haliyle. ve 20 dakikadan falan sonra ağlarken bebek neredeyse kendini kaybediyor, çok zorlandığını düşünüyoruz.
bir çare olarak marangoza küvetin içine koyacak eğimli tahtadan oturağa benzer bir şey yaptırmayı düşündüm.
özetle sorum, henüz oturamayan 5 haftalık bebeğin bacaklarını suyun içinde belden yukarısını bizim çok fazla müdahalemiz olmadan (amiyane tabirle koltukaltlarından yapışıp çekelemeden) tutmanın yolu ne olabilir?
şimdiden teşekkürler
aslında soru tıbbi bir soru değil de biraz teknik bir soru. beş haftalık oğlumuz alçı ile pev tedavisi görüyor. o kadar küçük bebeğin alçısını motorlu testereyle çıkarmayı da tavsiye etmiyor doktorları.
biz de doktorlarının tavsiyesiyle evde sirkeli ılık suyun içinde 30-40 dakika kadar yatırıyoruz. elle kalça ve boyundan destekleyip ayaklarını sırt hizasından daha çok suya daldırıyoruz haliyle. ve 20 dakikadan falan sonra ağlarken bebek neredeyse kendini kaybediyor, çok zorlandığını düşünüyoruz.
bir çare olarak marangoza küvetin içine koyacak eğimli tahtadan oturağa benzer bir şey yaptırmayı düşündüm.
özetle sorum, henüz oturamayan 5 haftalık bebeğin bacaklarını suyun içinde belden yukarısını bizim çok fazla müdahalemiz olmadan (amiyane tabirle koltukaltlarından yapışıp çekelemeden) tutmanın yolu ne olabilir?
şimdiden teşekkürler
android telefonda iyi bir alarm uygulaması arıyorum. telefonum galaxy s3 ve alarmı büyük dert. 20 saniye kadar çalıyor sadece (veya ben ayarını bulamadım).
uykum çok derin, şöyle zırıl zırıl bağıracak, hatta mümkünse ortalama zorlukta bir bulmaca vs. çözüp ancak ondan sonra susacak, erteleme falan gibi işlevleri de olan bir alarm uygulaması olarak öneriniz var mı?
uykum çok derin, şöyle zırıl zırıl bağıracak, hatta mümkünse ortalama zorlukta bir bulmaca vs. çözüp ancak ondan sonra susacak, erteleme falan gibi işlevleri de olan bir alarm uygulaması olarak öneriniz var mı?
spoiler var, spoiler'dan korkan okumasın.
bu filmde vito corleone'nin don fanucci'yi (gençliğinin geçtiği mahallede haraç kesen küçük çaplı mafya) öldürdüğü gün bir tören düzenleniyordu. kocaman bir isa heykeli sokaklarda gezdirilip herkes para takıyordu falan. bu ne töreniydi, bilen var mı?
bu filmde vito corleone'nin don fanucci'yi (gençliğinin geçtiği mahallede haraç kesen küçük çaplı mafya) öldürdüğü gün bir tören düzenleniyordu. kocaman bir isa heykeli sokaklarda gezdirilip herkes para takıyordu falan. bu ne töreniydi, bilen var mı?
az önce sözlüğe entry olarak da girip anlattım olayı (bkz: #30507551). kolaylık olsun diye buraya da kopyalıyorum. böyle bir durumda siz olsanız ne yapardınız?
önce söyleyeyim, ben bu mekanın en eski müşterilerindendim. ta ilk kurulduğunda, mekana format ararlarken, masalar arasında keman, cümbüş ve kanunla gezip istek parça sorulurken de giderdim. elli defa format değiştirdi, hepsinde eş dostla düzenli olarak gittik. hatta zamanında sahibi faruk abi'den okuldan buraya arkadaşlarını getir senin içtiğin bizden olsun teklifi alıp reddetmişliğim de var. bahsettiğim 6 sene önce tutunmaya adını duyurmaya çalıştığı zamanlardan, şimdi böyle şeylere ihtiyacı yok tabi.
iki hafta evvel, galatasaray - manchester maçını sürekli (haftada bir falan) gittiğimiz bi arkadaş bi de bikaç ayda bir kadıköy'e yolu düşen bi misafirimle beraber burada izlemeye karar verdik. maça 20 dakika kala gittik, mekan tıklım tıklım, avlu tarafının garsonu hakan sağ olsun yine de bize televizyona tam karşıdan bakan bi masa ayarladı, birer bira getirdi. maç olduğu için normal kapasitesinin bikaç katıyla çalışmaları gerekiyodu, onun için dışarıdan eleman da bulmuşlar birkaç tane, ilk defa gördüğümüz 4-5 kişi de koşturuyor içeride.
neyse maç başladı, içerisi çok kalabalık, bizim biralar bitti, yenisini istedik, yanımızdan geçen garsonlara 4'er 5'er defa söyledik. ancak ta ikinci yarının sonlarına doğru bize birer bira daha getirdiler. mekan kalabalık yetişemiyor adamlar, anlaşılır bir şey. maç bitti, mekan bayağı bir boşaldı, biz de kalabalık dağılınca rahatla oturur bira içer muhabbet ederiz diye düşündük.
ama öyle olmadı. dediğim normalde orada çalışmayan maç için takviyeye gelmiş bir adam masaya adisyonla geldi, gençler maç sonu temizliği yapacaz hesapları kapatıyoruz diye masaya bi adisyon bıraktı, ice tea'ler, paçangalar falan upuzun bişey. o da olur, insanlık halidir, hatadır yapılır.
aldım ben adisyonu kasaya gittim, dedim bu bizim değil. kasada sürekli carlayan, maç boyunca televizyonun sesini bastırarak kulak tırmalayan, orada iki aydır falan çalışan itici hatun var. ne vardı sizin diye carladı, dedim biz 6 bira içtik. kaç kişisiniz diye carladı, 3 kişiyiz dedim. tamam 60 lira o zaman diye tekrar carladı.dedim biz 60 liralık bişey içmedik, içecektik aslında ama getiren olmadı. yine carlayarak bana açıkladı sağ olsun, o gece kesin talimat varmış maçı izleyen herkes en az 20 lira ödeyecekmiş ne içerse içsin.
- bize mekana girerken böyle bişey söylenmedi.
- kimseye söylenmedi zaten.
- e o zaman benden bu parayı isteyemezsin ödemem.
- aman tamam ödeme git ben cebimden veririm.
- bu ne biçim tavır, öyle saçmalık mı olur? faruk abi nerede onunla bi konuşayım.
- tamam ben ödeyecem dedim ne uzatıyosun. içtiğinizi ödeyip çıkar mısınız lütfen?
- ya hayır cebinden vereceksen olmaz öyle şey.
- xxx bey arkadaşlarla ilgilenir misiniz?
şimdi o son cümleyi söylerken atarlı ablayı sakinleştirip insan gibi konuşmasını sağlamaya çalışırken elimi omuzuna koymuştum. arkamdan daha önce hiç görmediğim xxx bey bağırarak geldi "o elini çek bakayım oradan, çek!". dedim ki "benimle siz diye konuşun". durumu anlattım, bu sefer gerçekten bey oldu xxx bey, bana hak verdi. "faruk abi buralardaydı koşturuyordu, bi gelsin onunla konuşayım" dedim, ama faruk abi değil müdürleri "özgür bey" geldi. kız için itici diyordum ya, bu müdürü görmeden konuşmamak lazımmış. ben hayatımda bu kadar tıynetsiz insan görmedim.
direkt evet noluyo, ne var ne diyosun diyerek yanımıza geldi. anlattım durumu, dinledi, daha da atarlanmaya başladı. "tamam öde ne içtiysen ben kesicem dilek'ten. ödemeyecen mi? ödemeyecen mi? şimdi sen hesabını mı ödemiyosun? o dilden mi konuşalım biz şimdi senle?". "dur insan ol iki dakka, ödeyecem tabi yediğimi içtiğimi neden ödemeyeyim, ama bana sanki sadaka veriyomuş gibi davranamazsınız. faruk abi nerede bi onu göreyim ben." "yok faruk abi ben varım benle konuşacan, ödüyon mu şimdi ödemiyon mu?". anlatmaya çalıştım "yahu bak ben bu mekana senelerdir gelirim, garsonlar beni tanır, bu kız da iki aydır falan burada onun da aşinalığı vardır, adam gibi konuş". yok. müdürün devreler yanmış neden yanmışsa.
içimden eh ben senin adamlığına sıçayım desem de üslubumu bozmadım. bozmamamın şöyle de bi nedeni var, içeride mekana düzenli olarak birlikte geldiğimiz arkadaşla benim siyasi bağımız olan en az 30 erkekten oluşan bir masa var, topluca maç izlemeye gelmişler. bu elemanın bize bağırıp çağırıp üstümüze yürüdüğünü bu masadan görseler, biz dur desek de durduramayız. kafası gözü yarılmamış mekan çalışanı kalmaz, iş sonradan faruk abi'yle konuşarak tatlıya bağlayamayacağımız hale gelir.
sonra içtiğimizin parasını ödedik. özgür müdür de karşımda dikilmiş bana ağız burun oynatıyo, senin ben ananı avradını falan diye hareketler yapıyo bu sırada. yine karşılık vermedik sonra faruk abi'yle konuşuruz çözeriz diye düşündük.
ama en son biz mekandan çıkarken, uzaktan gelen misafirim görmüş. özgür müdür küçük enişte modunda tutmayın lan beni dövecem bunları falan diye bizi kovalamaya çalışıyomuş, öbür çalışanlar da abi tamam sakin falan diye bunu zapt etmeye çalışıyomuş. onu duyunca düşündüm de alttan almakla yanlış yapmışız. hakikaten o bizim 30 erkekli masaya haber verip mekanı dağıtmamız daha doğru bir hareket olurmuş.
önce söyleyeyim, ben bu mekanın en eski müşterilerindendim. ta ilk kurulduğunda, mekana format ararlarken, masalar arasında keman, cümbüş ve kanunla gezip istek parça sorulurken de giderdim. elli defa format değiştirdi, hepsinde eş dostla düzenli olarak gittik. hatta zamanında sahibi faruk abi'den okuldan buraya arkadaşlarını getir senin içtiğin bizden olsun teklifi alıp reddetmişliğim de var. bahsettiğim 6 sene önce tutunmaya adını duyurmaya çalıştığı zamanlardan, şimdi böyle şeylere ihtiyacı yok tabi.
iki hafta evvel, galatasaray - manchester maçını sürekli (haftada bir falan) gittiğimiz bi arkadaş bi de bikaç ayda bir kadıköy'e yolu düşen bi misafirimle beraber burada izlemeye karar verdik. maça 20 dakika kala gittik, mekan tıklım tıklım, avlu tarafının garsonu hakan sağ olsun yine de bize televizyona tam karşıdan bakan bi masa ayarladı, birer bira getirdi. maç olduğu için normal kapasitesinin bikaç katıyla çalışmaları gerekiyodu, onun için dışarıdan eleman da bulmuşlar birkaç tane, ilk defa gördüğümüz 4-5 kişi de koşturuyor içeride.
neyse maç başladı, içerisi çok kalabalık, bizim biralar bitti, yenisini istedik, yanımızdan geçen garsonlara 4'er 5'er defa söyledik. ancak ta ikinci yarının sonlarına doğru bize birer bira daha getirdiler. mekan kalabalık yetişemiyor adamlar, anlaşılır bir şey. maç bitti, mekan bayağı bir boşaldı, biz de kalabalık dağılınca rahatla oturur bira içer muhabbet ederiz diye düşündük.
ama öyle olmadı. dediğim normalde orada çalışmayan maç için takviyeye gelmiş bir adam masaya adisyonla geldi, gençler maç sonu temizliği yapacaz hesapları kapatıyoruz diye masaya bi adisyon bıraktı, ice tea'ler, paçangalar falan upuzun bişey. o da olur, insanlık halidir, hatadır yapılır.
aldım ben adisyonu kasaya gittim, dedim bu bizim değil. kasada sürekli carlayan, maç boyunca televizyonun sesini bastırarak kulak tırmalayan, orada iki aydır falan çalışan itici hatun var. ne vardı sizin diye carladı, dedim biz 6 bira içtik. kaç kişisiniz diye carladı, 3 kişiyiz dedim. tamam 60 lira o zaman diye tekrar carladı.dedim biz 60 liralık bişey içmedik, içecektik aslında ama getiren olmadı. yine carlayarak bana açıkladı sağ olsun, o gece kesin talimat varmış maçı izleyen herkes en az 20 lira ödeyecekmiş ne içerse içsin.
- bize mekana girerken böyle bişey söylenmedi.
- kimseye söylenmedi zaten.
- e o zaman benden bu parayı isteyemezsin ödemem.
- aman tamam ödeme git ben cebimden veririm.
- bu ne biçim tavır, öyle saçmalık mı olur? faruk abi nerede onunla bi konuşayım.
- tamam ben ödeyecem dedim ne uzatıyosun. içtiğinizi ödeyip çıkar mısınız lütfen?
- ya hayır cebinden vereceksen olmaz öyle şey.
- xxx bey arkadaşlarla ilgilenir misiniz?
şimdi o son cümleyi söylerken atarlı ablayı sakinleştirip insan gibi konuşmasını sağlamaya çalışırken elimi omuzuna koymuştum. arkamdan daha önce hiç görmediğim xxx bey bağırarak geldi "o elini çek bakayım oradan, çek!". dedim ki "benimle siz diye konuşun". durumu anlattım, bu sefer gerçekten bey oldu xxx bey, bana hak verdi. "faruk abi buralardaydı koşturuyordu, bi gelsin onunla konuşayım" dedim, ama faruk abi değil müdürleri "özgür bey" geldi. kız için itici diyordum ya, bu müdürü görmeden konuşmamak lazımmış. ben hayatımda bu kadar tıynetsiz insan görmedim.
direkt evet noluyo, ne var ne diyosun diyerek yanımıza geldi. anlattım durumu, dinledi, daha da atarlanmaya başladı. "tamam öde ne içtiysen ben kesicem dilek'ten. ödemeyecen mi? ödemeyecen mi? şimdi sen hesabını mı ödemiyosun? o dilden mi konuşalım biz şimdi senle?". "dur insan ol iki dakka, ödeyecem tabi yediğimi içtiğimi neden ödemeyeyim, ama bana sanki sadaka veriyomuş gibi davranamazsınız. faruk abi nerede bi onu göreyim ben." "yok faruk abi ben varım benle konuşacan, ödüyon mu şimdi ödemiyon mu?". anlatmaya çalıştım "yahu bak ben bu mekana senelerdir gelirim, garsonlar beni tanır, bu kız da iki aydır falan burada onun da aşinalığı vardır, adam gibi konuş". yok. müdürün devreler yanmış neden yanmışsa.
içimden eh ben senin adamlığına sıçayım desem de üslubumu bozmadım. bozmamamın şöyle de bi nedeni var, içeride mekana düzenli olarak birlikte geldiğimiz arkadaşla benim siyasi bağımız olan en az 30 erkekten oluşan bir masa var, topluca maç izlemeye gelmişler. bu elemanın bize bağırıp çağırıp üstümüze yürüdüğünü bu masadan görseler, biz dur desek de durduramayız. kafası gözü yarılmamış mekan çalışanı kalmaz, iş sonradan faruk abi'yle konuşarak tatlıya bağlayamayacağımız hale gelir.
sonra içtiğimizin parasını ödedik. özgür müdür de karşımda dikilmiş bana ağız burun oynatıyo, senin ben ananı avradını falan diye hareketler yapıyo bu sırada. yine karşılık vermedik sonra faruk abi'yle konuşuruz çözeriz diye düşündük.
ama en son biz mekandan çıkarken, uzaktan gelen misafirim görmüş. özgür müdür küçük enişte modunda tutmayın lan beni dövecem bunları falan diye bizi kovalamaya çalışıyomuş, öbür çalışanlar da abi tamam sakin falan diye bunu zapt etmeye çalışıyomuş. onu duyunca düşündüm de alttan almakla yanlış yapmışız. hakikaten o bizim 30 erkekli masaya haber verip mekanı dağıtmamız daha doğru bir hareket olurmuş.
sabahtan beri çok kötü bir sorun yaşıyorum. tarayıcıyı açıp örneğin www.google.com yazarak siteye giremiyorum. ancak ip adresini yazınca girebiliyorum. bu benim ağ ayarlarımla alakalı olsa gerek. nasıl düzelir bilen eden var mı?
neler hoşunuza gitti/gitmedi?
bu küçük esnafların köylü kurnazlıklarına, çok afedersiniz adamı sikme çabalarıa kıl olduğum kadar hiçbir şeye kıl olmuyorum.
hep başıma gelen olay ama bu sabah yüzsüz yüzsüz yaptığını savunmasıyla deli etti beni bi tanesi. benden tavsiye, güne sinir sahibi olarak başlamak istemiyosanız sabahları küçük esnaftan uzak durun.
gittim sigara alacam, nakit para yok kart var, hadi dedim tek sigaraya kart vermeyeyim yanında iki çokonat, kutu kola falan 5-6 liralık şey daha aldım, uzattım kartı, yavşak dedi ki "sigaraya 1 lira ekleyecem". oha, sigaranın kendisi 6 lira zaten.
savunmasını biliyorum da sırıta sırıta söyleyince daha da kıl etti "kartla ödeyince parayı 35 gün içeride tutuyolar da ondan". ulan şerefsiz, 6 lirayı bankaya yatırsan 35 günde 1 lira faiz mi kazanacan sanki, sen peşinen kat kat fazla kar etmeye çalışıyosun? bıraktım elimdeki her şeyi gittim 4 sokak öteden bankamatikten paramı çektim başka yerden aldım sigaramı geldim.
1 lirasında değilim, bu yavşaklık son bulsun istiyorum. bir zamanlar yasaktı böyle bişey şikayet etmenin yolları falan gösteriliyodu, ben bu herifi nasıl şikayet edecem ki? hiçbir şey ispatlayamam, alışveriş yapıp fiş alsam da fişte "kartla ödeme hava parası 1 lira" yazmayacak, "muhtelif gıda 11 lira" gibi bişey olacak.
hep başıma gelen olay ama bu sabah yüzsüz yüzsüz yaptığını savunmasıyla deli etti beni bi tanesi. benden tavsiye, güne sinir sahibi olarak başlamak istemiyosanız sabahları küçük esnaftan uzak durun.
gittim sigara alacam, nakit para yok kart var, hadi dedim tek sigaraya kart vermeyeyim yanında iki çokonat, kutu kola falan 5-6 liralık şey daha aldım, uzattım kartı, yavşak dedi ki "sigaraya 1 lira ekleyecem". oha, sigaranın kendisi 6 lira zaten.
savunmasını biliyorum da sırıta sırıta söyleyince daha da kıl etti "kartla ödeyince parayı 35 gün içeride tutuyolar da ondan". ulan şerefsiz, 6 lirayı bankaya yatırsan 35 günde 1 lira faiz mi kazanacan sanki, sen peşinen kat kat fazla kar etmeye çalışıyosun? bıraktım elimdeki her şeyi gittim 4 sokak öteden bankamatikten paramı çektim başka yerden aldım sigaramı geldim.
1 lirasında değilim, bu yavşaklık son bulsun istiyorum. bir zamanlar yasaktı böyle bişey şikayet etmenin yolları falan gösteriliyodu, ben bu herifi nasıl şikayet edecem ki? hiçbir şey ispatlayamam, alışveriş yapıp fiş alsam da fişte "kartla ödeme hava parası 1 lira" yazmayacak, "muhtelif gıda 11 lira" gibi bişey olacak.
anketvari bir duyuruyla karşınızdayım
ben çok hayal kuruyorum. bazen ters giden şeyler yüzünden uykularım kaçıyor, ben de veriyorum kendimi hayale. kurduğum hayal de öyle adriana lima'yla yatmak, 800 odalı dev bi şatoda yaşamak zengin olmak falan değil. daha olmayacak şeyler (böyle deyince istediğim zaman adriana lima'yla yatabilirmişim gibi oldu ama yok, yatamam), ne bileyim mesela çok iyi bi futbolcu olmak, çözülememiş bi matematik problemini çözüp saygınlık kazanmak gibi şeyler.
yaşım 28, evli barklı adamım, saçmalıyo muyum acaba? başka böyle dertlerinden kaçmak için hayal kuran var mı? bunlar nasıl hayaller?
ben çok hayal kuruyorum. bazen ters giden şeyler yüzünden uykularım kaçıyor, ben de veriyorum kendimi hayale. kurduğum hayal de öyle adriana lima'yla yatmak, 800 odalı dev bi şatoda yaşamak zengin olmak falan değil. daha olmayacak şeyler (böyle deyince istediğim zaman adriana lima'yla yatabilirmişim gibi oldu ama yok, yatamam), ne bileyim mesela çok iyi bi futbolcu olmak, çözülememiş bi matematik problemini çözüp saygınlık kazanmak gibi şeyler.
yaşım 28, evli barklı adamım, saçmalıyo muyum acaba? başka böyle dertlerinden kaçmak için hayal kuran var mı? bunlar nasıl hayaller?
biraz cahilce bir merak sorusu.
bu chuck norris facts ile başlayan ve internet üzerinde meme haline gelmiş, chuck norris mükemmelliği, yenilmezliği, zekası, vs. muhabbetlerinin kökeni nedir? neden insanlar topluca chuck norris yüzeltiyorlar, ilk kim yüceltmiş?
daha önce rastlamayan varsa: (bkz: chuck norris facts)
bu chuck norris facts ile başlayan ve internet üzerinde meme haline gelmiş, chuck norris mükemmelliği, yenilmezliği, zekası, vs. muhabbetlerinin kökeni nedir? neden insanlar topluca chuck norris yüzeltiyorlar, ilk kim yüceltmiş?
daha önce rastlamayan varsa: (bkz: chuck norris facts)
çok basit, arada bir vakit öldürmelik shoot-em-up tarzı oyun öneren olur mu?
şu saatten gece 01:00'a kadar kullanmak üzere, kendisi kullanmayıp tivibu kullanıcı adı-şifresiyle televizyon izlememe izin verecek birini arıyorum. yoksa behzatı çok düşük kaliteyle star tvnin kendi canlı yayınından izlemek zorunda kalacam.
selamlar duyuru ahalisi,
balayımız 13-17 kasım tarihleri arasına denk geliyor. geç kaldık farkındayız ama hala bir planımız yok.
klasik bir balayı (akşam şampanya servisi, sabahları yatakta kahvaltı, vs.) olmak zorunda değil, onları nasılsa her zaman yaparız. ilgimizi çekecek, güzel 5 gün geçirmemizi sağlayacak her türlü fikre açığız. gidin kütahya'nın bilmem hangi ilçesinde o tarihte ördek avı şenliği var çok güzel geçer bile diyebilirsiniz.
maksimum 1500 liraya kadar bütçemiz var. otel, tur, şenlik, festival, yurtdışı seyahati, her türlü seçeneği değerlendirip karar vermek istiyoruz. şimdiden teşekkürler.
balayımız 13-17 kasım tarihleri arasına denk geliyor. geç kaldık farkındayız ama hala bir planımız yok.
klasik bir balayı (akşam şampanya servisi, sabahları yatakta kahvaltı, vs.) olmak zorunda değil, onları nasılsa her zaman yaparız. ilgimizi çekecek, güzel 5 gün geçirmemizi sağlayacak her türlü fikre açığız. gidin kütahya'nın bilmem hangi ilçesinde o tarihte ördek avı şenliği var çok güzel geçer bile diyebilirsiniz.
maksimum 1500 liraya kadar bütçemiz var. otel, tur, şenlik, festival, yurtdışı seyahati, her türlü seçeneği değerlendirip karar vermek istiyoruz. şimdiden teşekkürler.
bugünkü burç yorumum: astroloji.ivillage.mynet.com
özetle beni ilgilendiren kısım şu: 14:05'te uranüs'le venüs çok fena dizilecekmiş. bu yüzden paramı çok dikkatli kullanmalı, kredi-borç gibi şeylerden kaçınmalıymışım, üstelik eski iş ortaklarımla falan bi sorun yaşayabilirmişim.
şimdi benim merak ettiğim şu: bu yıldızların, "bugün yıldızlar öyle bi dizildi ki maddi olarak süpersin, istediğin kadar sağa sola borç yap, paranı gerekli-gereksiz harca, neyi beğenirsen al ay sonunu hiç düşünme" şeklinde bi dizilimi olur mu? o gün bankadan 10.000 lira kredi çekip hepsiyle tükenmez kalem almak istiyorum da.
özetle beni ilgilendiren kısım şu: 14:05'te uranüs'le venüs çok fena dizilecekmiş. bu yüzden paramı çok dikkatli kullanmalı, kredi-borç gibi şeylerden kaçınmalıymışım, üstelik eski iş ortaklarımla falan bi sorun yaşayabilirmişim.
şimdi benim merak ettiğim şu: bu yıldızların, "bugün yıldızlar öyle bi dizildi ki maddi olarak süpersin, istediğin kadar sağa sola borç yap, paranı gerekli-gereksiz harca, neyi beğenirsen al ay sonunu hiç düşünme" şeklinde bi dizilimi olur mu? o gün bankadan 10.000 lira kredi çekip hepsiyle tükenmez kalem almak istiyorum da.
1 ay kadar önce kadıköy barlar sokağı yakınlarında bir garanti bankası kredi kartı bulmuştum. gece 12 civarı. kartı aldım, garanti çağrı merkezini aradım, isim-soyismimle kendimi de tanıtarak bir mudilerine ait kredi kartı bulduğumu söyledim. kart numarasını söyledim, isim üzerinden de teyitleştik. telefonun ucundaki görevli, teslimat yapmak için müsait olup olmadığımı sordu, ben de 1-2 saat daha buradayım, siz yönlendirirseniz gelirse teslim ederim dedim.
beni hatta 5 dakika kadar bekletti, daha sonra da mudilerine ulaşamadıkları için kartı iptal ettiklerini, daha sonra ulaşıp kendisine haber vereceklerini ve benim kartı kırıp atabileceğimi söyledi. ben de tamam dedim, kartı birkaç parçaya kırıp o an oturduğumuz yerdeki kül tablasına bıraktım.
bugün beni garanti çağrı merkezinden aradılar. o akşamki karttan bahsettiler (ben kart sahibinin adını falan hatırlamıyordum bile, o nedenle neden bahsetiklerini biraz zor anladım). kartla o gece ben aramadan önce 800 liralık bir akaryakıt alışverişi yapıldığını, mudilerinin bu alışverişi yapmadığını ve bu konuda benim ifademe başvurmak istediklerini söylediler. zaten işim başımdan aşkındı, ben de bu şekilde ifade vermeyeceğimi, eğer suçlanıyorsam benim cep telefonu numaramdan irtibat bilgilerime ulaşıp resmi suçlamada bulunabileceklerini ve o zaman kendimi savunabileceğimi, ama şu an bu konuda konuşmak istemediğimi ve bir daha resmi bir kurum dışında kimseyle bu konuda muattap olmayacağımı söyleyip kapadım.
işim gücüm bitti şimdi anca üzerinde düşünecek fırsatım oldu: bunların böyle bir konuda benim ifademe başvurmaları için, o kartı benim kullandığıma dair bir delilleri olması gerekiyordur herhalde. veya beni suçlamaksızın, bana sadece kartı saat kaçta nerede buldun gibi şeyler sormak istiyorlardı da ben mi gereğinden fazla ters davrandım? veya belki de, çağrı merkezindeki görevli kartı iptal etmemişti de benim kırdığım kartın numarası, ya da parçalanmamış çipi falan kullanılarak sonradan mı bir işlem yapılmıştı? ya da kart sahibi hazır kartıyla ilgili böyle bir kayıp durumu varken 800 liralık alışverişinden mi kurtulmak istiyordu? bu ihtimallerden hangisi en ağır basabilir, fikri olan, veya benim bundan başım ağrıyabilir mi tavsiye verecek olan varsa sevinirim.
neyse yanıtlarla ve benim verdiğim cevaplarla biraz dallanıp budaklandı, kısaca özet bir ek yapayım: bana göre, beni suçlamak için beni suçlayacak delilleri olmalı, yani benim o akaryakıt istasyonundan alışveriş yapmadığımı ispatlamam değil, onların o akaryakıt istasyonundan alışveriş yaptığıma dair delil gösterip beni bununla suçlayarak dava etmeleri gerekli.
öte yandan, eğer kartı saat kaçta nerede bulduğuma dair yardımcı olmamı isterlerse, seve seve, ama bu saatten sonra ancak resmi kanallarla, bankanın çağrı merkezine yardımcı olmak şeklinde değil, görüşürüm. yine de sorun yaşar mıyım ki?
beni hatta 5 dakika kadar bekletti, daha sonra da mudilerine ulaşamadıkları için kartı iptal ettiklerini, daha sonra ulaşıp kendisine haber vereceklerini ve benim kartı kırıp atabileceğimi söyledi. ben de tamam dedim, kartı birkaç parçaya kırıp o an oturduğumuz yerdeki kül tablasına bıraktım.
bugün beni garanti çağrı merkezinden aradılar. o akşamki karttan bahsettiler (ben kart sahibinin adını falan hatırlamıyordum bile, o nedenle neden bahsetiklerini biraz zor anladım). kartla o gece ben aramadan önce 800 liralık bir akaryakıt alışverişi yapıldığını, mudilerinin bu alışverişi yapmadığını ve bu konuda benim ifademe başvurmak istediklerini söylediler. zaten işim başımdan aşkındı, ben de bu şekilde ifade vermeyeceğimi, eğer suçlanıyorsam benim cep telefonu numaramdan irtibat bilgilerime ulaşıp resmi suçlamada bulunabileceklerini ve o zaman kendimi savunabileceğimi, ama şu an bu konuda konuşmak istemediğimi ve bir daha resmi bir kurum dışında kimseyle bu konuda muattap olmayacağımı söyleyip kapadım.
işim gücüm bitti şimdi anca üzerinde düşünecek fırsatım oldu: bunların böyle bir konuda benim ifademe başvurmaları için, o kartı benim kullandığıma dair bir delilleri olması gerekiyordur herhalde. veya beni suçlamaksızın, bana sadece kartı saat kaçta nerede buldun gibi şeyler sormak istiyorlardı da ben mi gereğinden fazla ters davrandım? veya belki de, çağrı merkezindeki görevli kartı iptal etmemişti de benim kırdığım kartın numarası, ya da parçalanmamış çipi falan kullanılarak sonradan mı bir işlem yapılmıştı? ya da kart sahibi hazır kartıyla ilgili böyle bir kayıp durumu varken 800 liralık alışverişinden mi kurtulmak istiyordu? bu ihtimallerden hangisi en ağır basabilir, fikri olan, veya benim bundan başım ağrıyabilir mi tavsiye verecek olan varsa sevinirim.
neyse yanıtlarla ve benim verdiğim cevaplarla biraz dallanıp budaklandı, kısaca özet bir ek yapayım: bana göre, beni suçlamak için beni suçlayacak delilleri olmalı, yani benim o akaryakıt istasyonundan alışveriş yapmadığımı ispatlamam değil, onların o akaryakıt istasyonundan alışveriş yaptığıma dair delil gösterip beni bununla suçlayarak dava etmeleri gerekli.
öte yandan, eğer kartı saat kaçta nerede bulduğuma dair yardımcı olmamı isterlerse, seve seve, ama bu saatten sonra ancak resmi kanallarla, bankanın çağrı merkezine yardımcı olmak şeklinde değil, görüşürüm. yine de sorun yaşar mıyım ki?
bir hukuk bürosunun hafta içi günde 10,5 saat, cumartesi de yarım gün, yani toplamda 57 saat çalıştırmak üzere asgari ücretle işçi arıyorum şeklinde ilan vermesinin hukuki durumu nedir?
3 günlük çömez firefox kullanıcısıyım. az önce kısa bir elektrik kesintisi oldu bilgisayar kapandı. yeniden başlatıp firefox'u açtığımda, sekmelerde önceden açık olan sözlük, gmail, yahoo mail, facebook, üye olduğum bir forum gibi parola ile giriş olan tüm sayfalar oturum açık olarak başladı. hiçbirinin de şifresinin hatırlanmasını işaretlememiştim.
bu nasıl engellenir? firefox düzgün kapatılmadığında, benden sonra birisinin açınca tüm online faaliyetlerimi görebilmesini istemiyorum.
bu nasıl engellenir? firefox düzgün kapatılmadığında, benden sonra birisinin açınca tüm online faaliyetlerimi görebilmesini istemiyorum.
merhaba,
malum evlilik arefesi, sıra geldi ev tutmaya. kriterlerimiz şu şekilde:
eşim mecidiyeköy'de çalışıyor. kendi aracımız yok. ikimiz de anadolu yakasının, özellikle de kadıköy-fenerbahçe civarının cennet olduğuna inanıyoruz. ayda 800 lira üzerinde kira ödemek bizi sıkıntıya sokabilir. ve güzel bir evde oturmak istiyoruz.
eşim işe en fazla 45-50 dakikada gidebilsin, kadıköy'e de istediğimiz zaman rahat bir şekilde gidebilelim istiyoruz. elbette toplu taşımayla. köprü trafiğiyle uğraştırmayacak yerlerden ev bakıyoruz.
sahibinden.com'da güzel evler bulduk. ancak trafik konusunda sıkıntı olur mu olmaz mı kestiremedik. mesela yoğun olarak ferah mahallesi, yavuztürk mahallesinde istediğimiz kalitede evler var. ulaşımı nasıldır? ya da hangi mahallelerden mecidiyeköy'e gidiş çok kolay ve sorunsuz olur?
malum evlilik arefesi, sıra geldi ev tutmaya. kriterlerimiz şu şekilde:
eşim mecidiyeköy'de çalışıyor. kendi aracımız yok. ikimiz de anadolu yakasının, özellikle de kadıköy-fenerbahçe civarının cennet olduğuna inanıyoruz. ayda 800 lira üzerinde kira ödemek bizi sıkıntıya sokabilir. ve güzel bir evde oturmak istiyoruz.
eşim işe en fazla 45-50 dakikada gidebilsin, kadıköy'e de istediğimiz zaman rahat bir şekilde gidebilelim istiyoruz. elbette toplu taşımayla. köprü trafiğiyle uğraştırmayacak yerlerden ev bakıyoruz.
sahibinden.com'da güzel evler bulduk. ancak trafik konusunda sıkıntı olur mu olmaz mı kestiremedik. mesela yoğun olarak ferah mahallesi, yavuztürk mahallesinde istediğimiz kalitede evler var. ulaşımı nasıldır? ya da hangi mahallelerden mecidiyeköy'e gidiş çok kolay ve sorunsuz olur?
Selamlar,
3 yıl kadar bir zamandır Chrome kullanıyorum ve gayet de memnunum. Ancak yeni bir müşterim için, web arayüzü üzerinden işleyen bir araç kullanarak çalışmam gerekiyor (merak eden olursa: www.xtm-intl.com). 1 yıl kadar bir süreyle günde 3-4 saatimi bu aracı kullanarak geçirmem lazım ve maalesef bu araç Chrome desteklemiyor. IE derseniz, en son birkaç ay önce yanlışlıkla tıklamıştım, sonra bilgisayar kendine gelene kadar gidip kahve yaptım içtim.
Şimdi ben Chrome'dan vaz geçip Firefox kullanmaya başlayayım, iş için ayrı kendi gündelik eğlencem-işlerim için ayrı pencereyle uğraşmayayım, masaüstüm toplu olsun diyorum. Chrome kullanırken bırakıp Firefox kullanmaya başlayan kimse var mı? Eski günleri arıyorlar mı?
P.S: Opera önermeyin, kullanmam gereken araç onu da desteklemiyor.
3 yıl kadar bir zamandır Chrome kullanıyorum ve gayet de memnunum. Ancak yeni bir müşterim için, web arayüzü üzerinden işleyen bir araç kullanarak çalışmam gerekiyor (merak eden olursa: www.xtm-intl.com). 1 yıl kadar bir süreyle günde 3-4 saatimi bu aracı kullanarak geçirmem lazım ve maalesef bu araç Chrome desteklemiyor. IE derseniz, en son birkaç ay önce yanlışlıkla tıklamıştım, sonra bilgisayar kendine gelene kadar gidip kahve yaptım içtim.
Şimdi ben Chrome'dan vaz geçip Firefox kullanmaya başlayayım, iş için ayrı kendi gündelik eğlencem-işlerim için ayrı pencereyle uğraşmayayım, masaüstüm toplu olsun diyorum. Chrome kullanırken bırakıp Firefox kullanmaya başlayan kimse var mı? Eski günleri arıyorlar mı?
P.S: Opera önermeyin, kullanmam gereken araç onu da desteklemiyor.
(uzun uzun yazıp altta da fikir soracam)
öncelikle, seviyom ben burayı ya (evet gidip konuşcam). iş yaparken arada mola verip giriyorum, okuyorum falan, bildiğim yardımım dokunacak bişey olursa da cevaplıyorum.
cevabım tiklensin, istatistiklerim yükselsin falan derdinde de değilim, birinin bi sıkıntısı varsa çözmeye yardım etmek tek başıma beni tatmin de ediyor.
ama bazı örnekler de koyuyo adama. iki anımı nakledeyim:
1- 1,5 yıl önce. sözlükte de o dönem yazar olan biri yabancı dille ilgili yardım isteyen bir duyuru yayınladı. cevapladım, o anki sıkıntısını hallettim, hatta işin sadece yabancı dil olan kısmını değil farklı tavsiyelerde de bulunup uğraştığı şeye en güzel halini de verdik. teşekkür etti falan filan, msn adresleri alındı, birkaç gün boyunca maille msnle falan o iş ile biraz daha uğraştım.
bir gece 11 gibi beni arayıp çok acil sunumunu gözden geçirmemi düzeltilecek yerlerini düzeltmemi istedi. o gece de benim laptop kafayı yemiş, mac servisinde çalışan arkadaşım gelmiş açtık yapıyoruz. dedim eğer yapabilirsek sabah göz atarım ama söz vermeyeyim.
yapamadık, ben de bakamadım. sabah "yüz üstü kaldım ortada" diye bir mesaj. arıyorum açmıyor, mesaj attım cevap vermedi. o günden sonra da ne adını duydum ne yüzünü gördüm ne de bir ortamda karşılaştım kaldı öyle.
2- bir hafta falan önce, şimdi isim verip kendisini rencide etmek istemiyorum, yine bir sözlük yazarı burada hukuki bir sürece dair birşeyler sormuş. birileri cevap vermiş, o konuyla ilgili ek sorular sormuş, karşılıklı diyaloga falan girmişler ama tatmin edici bir cevap yok ortada. benim de bizzat yaşadığım bir konuydu, girdim bütün ayrıntılarıyla ne yapması, ne yapmaması gerektiğini uzun uzun yazdım. sonraki 3 gün boyunca birkaç defa baktım, altına bir şey yazmamış, mesaj-tik, işime yaradı-yaramadı falan bi haber yok.
dün baktım ki duyuru silinmiş. yani burada uzun uzun derdini anlatan adam, kendisine verilen yanıtlardan daha fazla verim almak için insanlarla diyaloga giren, başka şeyler soran adam, ben sorunu çözdüğümde bi teşekkür etmeye gerek görmemiş. etsin-etmesin tabi dert değil ama insan yine de alınıyor bu duruma.
başkalarına da oluyo mu bu?
öncelikle, seviyom ben burayı ya (evet gidip konuşcam). iş yaparken arada mola verip giriyorum, okuyorum falan, bildiğim yardımım dokunacak bişey olursa da cevaplıyorum.
cevabım tiklensin, istatistiklerim yükselsin falan derdinde de değilim, birinin bi sıkıntısı varsa çözmeye yardım etmek tek başıma beni tatmin de ediyor.
ama bazı örnekler de koyuyo adama. iki anımı nakledeyim:
1- 1,5 yıl önce. sözlükte de o dönem yazar olan biri yabancı dille ilgili yardım isteyen bir duyuru yayınladı. cevapladım, o anki sıkıntısını hallettim, hatta işin sadece yabancı dil olan kısmını değil farklı tavsiyelerde de bulunup uğraştığı şeye en güzel halini de verdik. teşekkür etti falan filan, msn adresleri alındı, birkaç gün boyunca maille msnle falan o iş ile biraz daha uğraştım.
bir gece 11 gibi beni arayıp çok acil sunumunu gözden geçirmemi düzeltilecek yerlerini düzeltmemi istedi. o gece de benim laptop kafayı yemiş, mac servisinde çalışan arkadaşım gelmiş açtık yapıyoruz. dedim eğer yapabilirsek sabah göz atarım ama söz vermeyeyim.
yapamadık, ben de bakamadım. sabah "yüz üstü kaldım ortada" diye bir mesaj. arıyorum açmıyor, mesaj attım cevap vermedi. o günden sonra da ne adını duydum ne yüzünü gördüm ne de bir ortamda karşılaştım kaldı öyle.
2- bir hafta falan önce, şimdi isim verip kendisini rencide etmek istemiyorum, yine bir sözlük yazarı burada hukuki bir sürece dair birşeyler sormuş. birileri cevap vermiş, o konuyla ilgili ek sorular sormuş, karşılıklı diyaloga falan girmişler ama tatmin edici bir cevap yok ortada. benim de bizzat yaşadığım bir konuydu, girdim bütün ayrıntılarıyla ne yapması, ne yapmaması gerektiğini uzun uzun yazdım. sonraki 3 gün boyunca birkaç defa baktım, altına bir şey yazmamış, mesaj-tik, işime yaradı-yaramadı falan bi haber yok.
dün baktım ki duyuru silinmiş. yani burada uzun uzun derdini anlatan adam, kendisine verilen yanıtlardan daha fazla verim almak için insanlarla diyaloga giren, başka şeyler soran adam, ben sorunu çözdüğümde bi teşekkür etmeye gerek görmemiş. etsin-etmesin tabi dert değil ama insan yine de alınıyor bu duruma.
başkalarına da oluyo mu bu?
www.learnhowtoscubadive.com 
ingilizcesi "diving regulator". yaptığım bir çeviride geçiyor. bunun türkçesini bulamadım bir türlü

ingilizcesi "diving regulator". yaptığım bir çeviride geçiyor. bunun türkçesini bulamadım bir türlü
bir cep telefonu operatörü ile çok kötü papaz oldum. dolandırıldım, yalan yanlış şeyler anlatarak minicik yazılı, okumamın 3-4 saat süreceği sayfalar dolusu kağıdın altına imza attırdılar. meseleyi dostane yollardan çözmek için müşteri hizmetlerine durumu anlattım, takip için arayıp noldu bizim iş diye birkaç defa sordum ancak yaklaşık 20 gündür "durum bayi ile görüşüldü bayinin yanıtı bekleniyor" diyorlar.
tak etti, 30 gün geçmeden pazartesi tüketici hakem heyetine başvuracam. bi taraftan bu durumu bayi ve operatör adı vererek internet üzerinde de yazmak istiyorum. sözlükten okuduğum kadarıyla sikayetvar.com tüketicinin değil ayıplı hizmet veren satıcının tarafında. adım gibi biliyorum, oraya yazsam beni iki gün sonra arayıp yanıtı beklemem gerektiğini söyleyecekler, sonra siteye de "müşterimizle görüşüp gerekli açıklama yapıldı ve sorun çözüldü" yazacaklar.
bunun güvenilir, şirketler tarafından kaale alınan bir alternatifi var mı?
tak etti, 30 gün geçmeden pazartesi tüketici hakem heyetine başvuracam. bi taraftan bu durumu bayi ve operatör adı vererek internet üzerinde de yazmak istiyorum. sözlükten okuduğum kadarıyla sikayetvar.com tüketicinin değil ayıplı hizmet veren satıcının tarafında. adım gibi biliyorum, oraya yazsam beni iki gün sonra arayıp yanıtı beklemem gerektiğini söyleyecekler, sonra siteye de "müşterimizle görüşüp gerekli açıklama yapıldı ve sorun çözüldü" yazacaklar.
bunun güvenilir, şirketler tarafından kaale alınan bir alternatifi var mı?
ben bu müziği cep telefonu melodisi yapmak istiyorum, ama internette bulduğum bütün mp3'ler çok kısık sesli. elinde biraz daha yüksek seslisi olup gönderebilecek olan varsa sevinirim.
bir arkadaşıma sözüm vardı, ancak sıra geldi, mp3 player alayım hiç beklemediği bir anda kapısına bir kurye gelsin teslim etsin istiyorum.
marka-model fiyat hiç anlamam, al bak şu sitedeki bu ürün çok iyidir dediğiniz, ödemesini de kredi kartıyla falan değil de havale-eft ile yapabileceğim yer var mı?
marka-model fiyat hiç anlamam, al bak şu sitedeki bu ürün çok iyidir dediğiniz, ödemesini de kredi kartıyla falan değil de havale-eft ile yapabileceğim yer var mı?
ablama behzat ç'nin bu bölümünü izletmek istiyorum ama bi türlü bulduramadım. kaçıncı bölümdür bilen var mı?
sevgili duyuru ahalisi,
bir tiyatro oyununda kullanmak üzere 3-4 dakikalık bir ses kaydına ihtiyacım var. nazi kamplarında arka planda otoriter bir sesle durmadan konuşulur, bildiniz? işte öyle bir şey lazım bana.
almanca olması şart değil. o tınıyı vermesi gerekiyor sadece, isterse maç anlatsın, hatta isterse dünya üzerinde var olmayan bir dilde saçmalasın. kullanacağımız sahnede, bir çağrı merkezindeki yoğun çalışma koşulları anlatılacak, buhar düdüğü falan da kullanılacak. anlatabilmişimdir umarım.
keyword bulamadığım için internette pek sağlıklı arama yapamadım. link verebilecek veya mp3, vs. formatlarda mail atabilecek olursa çok makbule geçer.
bir tiyatro oyununda kullanmak üzere 3-4 dakikalık bir ses kaydına ihtiyacım var. nazi kamplarında arka planda otoriter bir sesle durmadan konuşulur, bildiniz? işte öyle bir şey lazım bana.
almanca olması şart değil. o tınıyı vermesi gerekiyor sadece, isterse maç anlatsın, hatta isterse dünya üzerinde var olmayan bir dilde saçmalasın. kullanacağımız sahnede, bir çağrı merkezindeki yoğun çalışma koşulları anlatılacak, buhar düdüğü falan da kullanılacak. anlatabilmişimdir umarım.
keyword bulamadığım için internette pek sağlıklı arama yapamadım. link verebilecek veya mp3, vs. formatlarda mail atabilecek olursa çok makbule geçer.
nerden geldiyse nostalji yapalım deyip yeke yeke dinledik pazar sabahı, sonra da kafamıza takıldı, sözlerinin türkçe anlamını bilen var mıdır?
bahsedilen şarkıyı anlamayanlar için: www.youtube.com
bahsedilen şarkıyı anlamayanlar için: www.youtube.com

bu gece çalıştığım için saatinde izleyemiyorum, geceyarısından sonra tekrarını izlemek geçiyor aklımdan. ama star tv yayın akışı şu şekilde:
www.startv.com.tr
behzat ç diye belirtmemiş, 02:30 yerli dizi tekrar demişler. yani bunlar acaba akşam üzeri yayınlanan papatyam falan gibi bişeyi mi tekrar edecekler yoksa? öyleyse onların papatyasının tomurcuuna ben...
www.startv.com.tr
behzat ç diye belirtmemiş, 02:30 yerli dizi tekrar demişler. yani bunlar acaba akşam üzeri yayınlanan papatyam falan gibi bişeyi mi tekrar edecekler yoksa? öyleyse onların papatyasının tomurcuuna ben...
şimdi ciddi şekilde aklıma takıldı. bakın adam yazmış: www.eksisozluk.com
şimdi buradaki gibi, adını, soyadını, T.C. kimlik numarasını vermeden herkese istediğimiz gibi küfür edebilir miyiz? mesela, atatürkçü düşünce derneği başlığının altına, canımızın istediği gibi "üyelerinin vicdanını haysiyetini sikeyim" diye girebilir miyiz? gerçekte yasadışıdır bunu biliyorum da, sözlükte yasal mıdır?
şimdi buradaki gibi, adını, soyadını, T.C. kimlik numarasını vermeden herkese istediğimiz gibi küfür edebilir miyiz? mesela, atatürkçü düşünce derneği başlığının altına, canımızın istediği gibi "üyelerinin vicdanını haysiyetini sikeyim" diye girebilir miyiz? gerçekte yasadışıdır bunu biliyorum da, sözlükte yasal mıdır?
pazartesi günü ptt kadıköy şubesine adıma para yollandı. tam olarak havale mi posta çeki mi adı nedir bilmiyorum. daha önceden de birkaç defa adres bilgilerimi verdim, adım soyadım adresimle yollandı, gidip nüfus cüzdanımı göstererek çektim. ek olarak bana gönderenin kim olduğu soruldu.
bu sefer vakit bulup çekemedim, üstelik edirneye geldim. yarın edirne ptt şubesine gitsem bu parayı çekebilir miyim? bir de bu gönderinin türü nedir?
bu sefer vakit bulup çekemedim, üstelik edirneye geldim. yarın edirne ptt şubesine gitsem bu parayı çekebilir miyim? bir de bu gönderinin türü nedir?
kurban solistinin ronnie'ye küfür ettiği video youtubetan yapım şirketinin şikayetiyle kaldırılmış. bende video kaldırılmadan öncesinde sayfa açık kalmıştı ve hala izleyebiliyorum. kapadıktan sonra tekrar izleyemeyecem haliyle.
bu videoyu bu haliyle bilgisayarıma kaydetmenin bir yolu var mı?
veya başka bir yerlerde linkini bulan var mı?
bu videoyu bu haliyle bilgisayarıma kaydetmenin bir yolu var mı?
veya başka bir yerlerde linkini bulan var mı?
çamaşırları makinede, hatta uzun programla yıkadıktan sonra özelikle çarşaflarda, bazen de diğer kıyafetlerde temiz olmasına rağmen topak halinde bir araya gelmiş saç ve bilimum kıllar kalıyor. makinem de kullandığım deterjan ve yumuşatıcı da gayet kaliteli. bundan kurtulmanın bir yolu yok mudur?
not: elinden iş gelen genç, yakışıklı bekar erkeğim, selam ederim
not: elinden iş gelen genç, yakışıklı bekar erkeğim, selam ederim
herkesin haldır huldur içtiği biranın markası nedir? ilk bölümlerde bomontiydi, ama değişti. sözlükte capsli bi entry vardı ama bulduramadım. bulduran?
istanbul'dan nasıl gidilir? (sözlük yazarı olmayan biri için soruyorum, sözlük zirvesiyle değil tek başına gitmesi gerekiyor)
www.bbc.co.uk adresindeki beyin cinsiyeti testi. profesyonel bir ekip tarafından hazırlanmış başarılı bir test. çok beğendim ve yaratıcılarına bu testi türkçe'ye kazandırmak istediğimi söyledim. üzerinde çalışabileceğim dosyaları, vs. gönderdiler. teşekkür ettiler, gayriciddi olmayan bir yerde yayınla, biz de buraya linkini koyarak destek oluruz dediler.
sorun şu ki, internet konusunda hiç deneyimim yok. açıkçası cebimden para da harcamak istemiyorum. bu iş nasıl halledilir? nerede yayınlanabilir?
sorun şu ki, internet konusunda hiç deneyimim yok. açıkçası cebimden para da harcamak istemiyorum. bu iş nasıl halledilir? nerede yayınlanabilir?
fotoğrafla ilgilenen arkadaşlar belki bilebilir
"Fotoğrafın kendi keyfine göre bedenimi yarattığını yada öldürdüğünü hissediyorum..."
bu söz roland barthes'e ait. çevirdiğim bir fotoğrafçı biyografisinde önsöz bu cümleyle başlamış. chicken translate yapmak istemiyorum. orijinal halini bilen varsa çok sevinirim.
"Fotoğrafın kendi keyfine göre bedenimi yarattığını yada öldürdüğünü hissediyorum..."
bu söz roland barthes'e ait. çevirdiğim bir fotoğrafçı biyografisinde önsöz bu cümleyle başlamış. chicken translate yapmak istemiyorum. orijinal halini bilen varsa çok sevinirim.
birkaç gündür sabah 8 - gece 1 mesaisiyle insanüstü bir performansla, ayakta, bol koşuşturmacalı bir iş yapıyorum. üstelik istanbulun sağanakları yüzünden bu işi rahat bir ayakkabıyla değil de botlarla yapıyorum. şu an ayaklarımın tabanında birçok noktada su toplandı. örneğin sağ ayağımın topuğuna basamıyorum.
bottan vazgeçtim, ayaklarımın ıslanmasını göze alıp rahat bir spor ayakkabı giyeceğim ve sık sık çorap değiştireceğim yarından itibaren. ama bu tempo 5 gün daha sürecek. şu anda ve önümüzdeki günlerde ayaklarımın rahatlaması için ne yapabilirim?
bottan vazgeçtim, ayaklarımın ıslanmasını göze alıp rahat bir spor ayakkabı giyeceğim ve sık sık çorap değiştireceğim yarından itibaren. ama bu tempo 5 gün daha sürecek. şu anda ve önümüzdeki günlerde ayaklarımın rahatlaması için ne yapabilirim?
Başlıkta yazılı programı arıyorum ama üretici sitesinin sunucuları sanırım çökmüş. Tüm download siteleri de üretici sitesine link verdiği için bir türlü ulaşamıyorum. Elinde setup dosyası olup bana e-mail yoluyla iletebilecek veya rapidshare, vs. linki verebilecek olan var mı?
notre dame'ın kamburu'nun tiyatro metnini arıyorum. ingilizce de olabilir. ilgilenen olursa sevinirim.
1