(2) 

Şu rüyanın mutlu etmesinin tahlilini yapalım

alfist #1374308 
Arkadaşlar, ben 5 çocuğu olsa, 5'i de kız olsa mutlu olacak bir erkeğim. Evli ve çok şükür sağlıklı küçük bir kız çocuk babası erkeğim. Çocuğuma ölüyorum, o derece yüksek bir bağla bağlıyım.

Geçen gün rüyamda, hafif çekik gözlü, güzel bir kadından, hafif çekik gözlü, cidden çok yakışıklı, esmer bir erkek çocuğum olduğunu gördüm (gayrimeşru).

Rüyamda, ne zaman canım sıkkın olsa diğer evime gidiyor, çocuğumla vakit geçiriyorum. Çocuğum da, annesi de kanaatkar olmasıyla, bana duydukları saygı ve sevgiyle asli evimden daha çok huzur veriyordu rüyamda.

Şimdi, burada hoşuma giden şey, rüyamdaki o ikinci evdeki huzur değil; bu durumun içinde olmaktı. Yani kimsenin bilmediği, aklım estiğinde kaçıp huzur bulabileceğim ikinci bir eve sahip olma durumu, birini kimsenin bilmediği ikinci bir evi olan erkek olma durumu acayip hoşuma gitti uyandığımda. Yapacağımdan değil ama cidden güzel bir duyguydu. Dediğim gibi, hoşuma giden şey durumun kendisiydi.

Hadi bunun tahlilini ve sizlerce tahminini yapalım. Bir erkek neden böyle bir şeyden haz duyar sizce?
(1) 

Mobil oyun

alfist #1373637 
Bazen farklı olanı yapmanın değil de, herkesin yaptığını iyi yapmanın daha çok kazandıracağını düşünüyorum.

Ben hiç mobil oyun oynayan biri değilim. Ama kelime bulma oyunlarına insanların nasıl müptela olduğunu görünce iştahım kabarmadı değil. Zira mesleğimin %80'lik kısmı kelimelerle ve hatta etimolojiyle alakalı sayılır. Bu anlamda çok geniş bir havuz oluşturabilirim.

Uygulama, yazılım vb. işlerin çalışma mantığını biliyorum. 2 binli yılların başlarında forumlar açıp admin egosu tadacak kadar geçmişim var :)

Özetle, çok basit bir kelime bulma oyununu kendim, sıfırdan, en başından nasıl yapabilirim sorusunun cevabını en iyi veren kaynağa yönlendirir misiniz beni? Arama motoru sonuçları çer çöp sayfalara götürüyor bu konuda.
(4) 

Kimse işini düzgün yapmıyor. Herkes şark kurnazı

alfist #1372449 
Selamlar.

Bizim insanımız neden böyle? Artık tahammülüm kalmadı.

Arabanın lastiklerde 160-180 arası hızlarda balans var diye götürüyorum, sözde yapıyorlar; artık 100'de balans yapıyor (jantlar, lastikler kusursuz aslında). Anlayamıyorum ya. Bilgisayara bağlayıp yaptığın şeyi nasıl daha beter ediyorsun?

Cam krikosunda hata var. Tamir için götürüyorum. Olmayacaksa olmaz desene. Yapıyor, 2 gün sonra aynı. Kendim söküp yaptım, aylardır sorunsuz. Sen camcısın. Bunu da beceremiyor musun yani?

Gelelim asıl bu başlığı açtıran sebebe ve soruma. Koca koca firmalar bile şark kurnazı olmuş. 3 kuruş için rezilce taklalar atıyorlar.

Bir internet sağlayıcısından aboneliğimi iptal ettirdim. BTK kararıyla bana 200 tl ödeme çıkmış. Benim alacağım var yani. Firmanın sayfasının alacak sorgulama sayfasına girip, iban ve diğer bilgilerinizi girip iade al butonuna basıyorsunuz, güya iade olacak. Firmanın sitesinin tüm fonksiyonları, özellikle kendi tahsilatları için olan sayfalar tıkır tıkır çalışıyor fakat iade etme kısmı devamlı "İşleminizi gerçekleştiremiyoruz" uyarısı veriyor. Arıyorum, çağrı merkezi personeli güya neyi kastettiğimi bile anlamıyor. Mail atıyorum dönüş yok. Resmen o sayfayı bilerek çalıştırmıyorlar.

En son cimere yazdım. Cimer konuyu btk'ya havale ettikten 1 saat sonra firma beni arıyor. İban teyit edelim hemen yatıralım diye.

Yani bu kadar takla mı atmam lazım paramı almam için? Milyon dolarlık firmasın, 200 tl ödememek için hallere hareketlere bak.

Üstüne üstlük 15 iş gününde yatarmış para. Neden? Yani ben abonelik başlatacağım desem 1 saatte evime geleceksiniz, kurulum dahil iş bitecek. Bilgi ve hız çağındayız. 200 tl'yi ancak 15 günde mi yatırabiliyorsunuz? Neden diyorum, mahsuplaşma, muhasebe şu bu uzun sürüyor. Ama diyorsunuz ki aboneliğiniz olursa anında mahsuplaşır, faturanızdan düşeriz. Bak o zaman saniyede mahsuplaşabiliyormuşuz işte.


Herneyse, benim paramı geciktirdikleri her gün için yasal günlük faiz talep etme hakkım var mıdır bir şekilde? Faturamı ödemezsem onlar her güne işletiyorlardı da. Benim geciktirme lüksüm yoksa onların da olmamalı.

Milyon dolarlık firmalar bile çakallık peşine düşmüş. Artık midem bulanıyor. Bir tamirciye işimiz düşer, sokak sokak "acaba tamir edebilir mi?", "acaba hangisi kazıklamaz" sorularıyla geziyoruz. Biz bu ülkede işimizi şüphe duymadan pat diye yaptırtamayacak mıyız?

Düşünsenize "tanıdık var mı abi, gidince kazık yemeyelim çünkü" demek rutin olmuş bizlerde. Çünkü biliyoruz ki gittiğimizde 10 esnaftan 9'u kazık peşinde. Tam tersi olmalı.
(7) 

Anksiyete mi bu?

alfist #1371703 
Arkadaşlar selam.

Çok uzun zamandır şöyle şeyler yaşıyorum:

- Tanımadığım numaralar arayınca falan kesin başımda bir bela var hissine kapılıyorum.

- Allah korusun da, devamlı surette çocuğumun (3 yaşında), diğer sevdiklerimin başına kötü şeyler gelme korkusu yaşıyorum, gözümde felaket senaryoları canlanıyor.

- Yüksek lisans yapan bir askere özel ders veriyorum mesela. Sonra baya arkadaş olduk. Çok da severim kendisini. İnsan gibi insandır. Ama ara sıra aklıma "ya malum olaylara karışmış da kendini saklamışsa ve şu an takibat altındaysa, benle de sık sık görüşüyor, benim de başımı yakarsa" gibi şeyler geliyor. Hatta ben hep komutanım diye hitap ederdim, o da o kadar samimiyiz, komutanım ne alaka abi de geçsin derdi. Ben de artık bir telefon görüşmesinde "abi bak, artık komutanım demiyorum abi diyorum ehehehe" dedikten sonra yine aklıma "ya telefonları dinleniyorsa, ya malum yapıdan zannedilirsem vs." diye yersiz endişeler yaşıyorum. Ama yaşamaktan da alıkoyamıyorum. Halbuki ben kendimi biliyorum, bulundukları semtlerden bile geçmemişim, yakın zamanda ben de devlet memuru olarak atandığımdan aşırı kapsamlı bir güvenlik soruşturmasından da geçmişim, devlet beni biliyor ben devleti. Ayrıca adamla tanışalı 1 sene olmuş. Öncesinde tek bir iletişimin bile yok. Bunun neyini izah edemezsin ki? Bu neyin endişesi diyorum, fakat buna rağmen paniğe kapılıyorum. Sorunum da bu zaten. Bilmeme rağmen endişe yaşıyorum.

- Fazla kimseye bulaşmam, dalaşmam ama tartışmak, kavga etmek icap ettiğinde gayet cesur davranırım. Fakat mesele kapandıktan sonra çeşit çeşit senaryolar gelir aklıma. Ya tartıştığım adam gurur meseelsi yaptıysa, ya takip eder de sabah arkamdan bıçağı takarsa vs.

- İnsanlara karşı iyi niyetli sözlerimin asla anlaşılmayacağını, farkedilmeyeceğini, ama artniyetim olmamasına rağmen söyleyeceğim şeylerden insanların kesin kötü bir mana çıkaracağını zannetmekten kendimi devamlı insanlara açıklama gereği duyuyorum. Şunu dedim ama sakın bunu anlama vs. gibi.

- Hep başıma kötü bir olay gelip tepe takla gideceğimi, batacağımı, iflas edeceğimi, muhtaç kalacağımı düşünüyorum. Hani bir şey olacak, kaza bela vs. ve ben elimdeki herşeyi kaybedecekmişim gibi.


Bunlar anksiyete belirtileri mi? Çok ağır şartlardan ve zamanlardan geçip hayatımı yeni düzene oturttum, depresyon mu, yoksa bu yeni düzenimi kaybetme, eski günlere dönme korkusu mu bu sizce?
(7) 

Arabayla ilgili kararsızlığı yok edelim

alfist #1371563 
Elde bir araba var. Eski model ama genel durumu çok iyi. Japon aracı. Konfor, donanım, kozmetik durum 30 bin liralık, 19 yaşında bir araç için mükemmel.

Satılsa aynı paraya daha iyisini alma şansımız yok. En az üzerine 20-30 bin eklenmeli ki ortalama bir güncel araç alınabilsin. Üzerine para eklenecek bir dönemde de değiliz. Ülke şartları malum. Yüzüne bakılmayan araçlar ateş pahası olmuş. Benim aracımdan 10-15 bin tl daha pahalı araçlar bile (Linea vs. oluyor o paralara çünkü) benim aracım kadar kaliteli değil. Daha fazlasını vermeyecek. Daha yüksek fiyat fark gerektirecek araçlara da gücümüz yetmez. En güzel aracın elinde tutabildiğin araç olduğu bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Bildiğin ve sahibi olduğun araç en iyi araç şu ortamda bence.

Aracın silkeleme sorunu var, günlük kullanıma mani değil; hatta usatmız da "yaptırmaya kalksan para benim cebime girecek ama görmezden gelerek en az 100-200 bin binebileceğin bir durumda aracın, masrafa girmene değmez" diyor. Subaplardan kaynaklı bir silkeleme olabilir, motorunun genel sağlığı iyi, bir sarsıntıyı tesbit için motor açtırmana, motor yaptırmana değmez diyor.

Bir de şanzıman indirilip, revize edilmeli; uğultu başladı. 700-800 civarı masrafı var.

Özetle, bu arabaya totalde 5-10 bin tl harcansa, çok yüksek modelli araçlarla aynı sorunsuzlukta ve daha fazla konforda olacak. Zira bunun dışında yaşından kaynaklı arıza çıkarabilecek tüm mekanik parçalar orijinalle değiştirilmişti ve japonluğunu gösterecek düzeyde uzun yıllar "eski araba olmasından" kaynaklı herhangi bir başka arıza açmayacak büyük ihtimalle.

Bu halde de binilse birkaç sene binilir ama biraz keyif kaçırıyor.

Özetle; bu araca bu masrafı yapıp, şu ekonomik ortamda yeni bir araç için çekilecek kredinin faizinden daha düşük bir masrafla güzelce binmek mi? Yoksa nerede tırak, orada bırak diyene kadar 5 kuruş bile harcamamak mı? Yoksa yakın fiyatlarda başka bir araçla takas etmek mi (ki yeni alınacak arabanın da ne çıkacağı spru işareti)? Ne dersiniz?
(7) 

Şu saat klasik kıyafetle nasıl olur?

alfist #1363101 
Merhaba, saat şu:

www.decathlon.com.tr


Kravatsız takım elbise yahut sadece gömlek-kumaş pantolon vs. ile giyildiğinde.
(4) 

Kamerası İyi Android One Telefon Önerisi

alfist #1362293 
- Kamerası çöp olmasın, karanlıkta dahi yeterli fotoğraf ve videp çeksin.

- Muhakkak Android One olsun.

- Ucuz olsun.


Hangi telefon bana uyar yukarıdaki kriterlerime göre?
(3) 

Ssd alacağım yardım eder misiniz?

alfist #1361590 
www.asus.com

Şu bilgisayara sahibim. 2.5" 9,5 mm SATA diyor. Ben şimdi buna sadece SATA ssd mi alabiliyorum? Yoksa uyumlu diğer versiyonlar da var mı?

2.5 SATA yazanlardan mı alacağım, SATA yazanlardan mı, SATA3 mü?


edit: Şimdi anladığım kadarıyla bu sata portuna SATA3 takılır ama okuma yazma hızı yarı yarıya düşer. Ancak normal sata ssd'ler daha pahalı ve hemen hemen okuma yazma hızları zaten sata3'ün yarı yarıya düşmüş hızlarıyla aynı. Sata3 alıp takmak daha mı mantıklı? Daha ucuza bulunuyor çünkü.
(1) 

Yeşilköy-Çağlayan Adilyesi'ne Gidiş + bugün bayram trafiği olur mu?

alfist #1359538 
Merhaba,
Yeşilköy'den adliyeye gitmem lazım icra dairesine. Metroyla mı gideyim, arabayla mı?

Vakit önemli. İşyerimden izin aldım. Hızlıca gidip gelmem lazım.

Metroyla olursa yeşilköy-yenikapı-mecidiyeköy-metrobüsle çağlayan mı yapılıyor? Senelerdir toplu taşıma kullanmadım, bilmiyorum pek. Haritadan baktım sadece.

Arabayla daha kısa süreceği kesin de, metroyla ne kadar sürer gidişim. Bir saati geçer sanırım. uzun bir hat, istasyon içinde yürüme mesafeleri de var.

Arabayla gideceğim de, gidince adliyedeki park olayından çekiniyorum.


Ayrıca, bugün mesai bitiminde bayram trafiği olur mu sizce ekstradan? Zaten cuma trafiği oluyordu. Yeşilköy-Levent arası için soruyorum.
(1) 

O Ses Türkiye'de Azeri Bir

alfist #1331278 
Kizin söyledigi yabanci sarkiyi ariyorum. Gayet hizli giden bir sarkiyken bir yandan La la la la baby lalala lala lala la la la lala lallaa diye devam ediyordu.

Hangi sarkiydi bu?
(5) 

Devlet faizsiz koşulsuz herkese kredi dağıtsa

alfist #1331153 
Ticari olmayan vatandaşlar için devlet faizsiz, koşulsuz şartsız, uzun vadeli, maksimum 100 bin liraya kadar kredi dağıtsa, el borcu, banka borcu olan vatandaş bunu ödeyip rahatlasa ekonomiye bunun etkisi ne olur?

Tabii ki o parayla ev, arsa, araba alacak, hatta tatile gidecek, hatta lüks tüketim yapacak milyonlarca insan da var. Yapsınlar, onlar da piyasaya para sokmuş oluyorlar sonuçta.

Fakat tek taksidi bile aksatmaya izin vermeden, koşulsuz şartsız, afsız, indirimsiz ciddiyetle geriye toplayacak bu paraları devlet. Öyle düşünleim.
(2) 

Financell kredisi ödeyememek

alfist #1330488 
Selamlar,

Turkcell'in finans kuruluşu Financell'e borcum vardı kredi için. Düzenli ödüyordum. 99 günlük bir gecikme oldu. Dün arayıp ödeme yapacağımı söyledim. Yasal takibe alınmış, tüm tutarı tek seferde ödemeniz gerekiyor. Henüz avukat ataması yapılmamış, o nedenle dosya, icra, avukat masrafınız şu an için yok. Ödeme zorluğu yaşıyorsanız tutarın %30'unu peşin ödeme şartıyla protokol yapalım, kalanı taksitle ödeyin dediler. Bu protokol şu meşhur "banka ve finans kuruluşlarına taahhüt vermeyin, onu verirseniz ilk ödeme güçlüğünüzde mahkemelik olursunuz" olayının ismi yumuşatılmış hali mi?

Bu protokolü onaylayayım mı? Henüz aramadılar, teklif için arayacaklar.
(2) 

Şöyle bir internet sitesi

alfist #1330076 
Yapmak istiyorum:

Yök'ün tez veritabanı gibi. Mükerrer çalışmaları önlemek adına, tez çalışması yapanlar bu siteye adı soyadı, enstitüsü, tez danışmanı, çalıştığı konu, teze başlama ve muhtemel bitiş tarihini gönderecek.

Sitede arama fasilitesi de olacak. Tez konusu belirleyecek insanlar girip kendi çalışmak istediği konu çalışılıyor mu çalışılmıyor mu bakacak.

Hangi altyapıyı, neyi kullanmalıyım?
(10) 

Sosyal medyadan kolay ulasilabilecek ünlü

alfist #1329657 
Kimler var sizce? Dm'lerine bakacak, dm'lere bogulmamis biri olarak?
(18) 

Neden Türkçe bilmiyoruz?

alfist #1328293 
Kendim gibi sosyal bilimciler veyahut anadiline önem veren okumuş kesim disinda istisnasiz kimse Türkçe konusmayi ve yazmayi bilmiyor.

Dahi anlamina gelen -de ve -ki disinda, genel olarak kimse hicbir seyi duzgun yazamiyor. Anlatim bozukluğu desen, zaten adam anadilini derdini anlatacak kadar dahi bilmiyor. Bugun lisans mezunu biri "ilk markete girdigim esnada" dedi mesela. Tamam konusma dilinde anlatim bozukluğu aranmaz ama cok mu zor "Markete girdigim esnada" diyebilmek?

Gencler desen toplam 50 kelime ile yasamlarini surduruyor. Universitede odama gelip derdini anlatmak isteyen ogrencilerimde "yani, hani, sey, falan" havada ucusuyor. Çünkü cümle kuramiyorlar.

Bir de su "fotoğraf cekinmek", "felan", "morel" vb. hatalar karsimdaki insandan sogutuyor beni. Ciddiye alamiyorum.

Bunun yaninda bizler hocalarimiza bir seyler yazarken ciddi bir katibin elinden cikmkscasina yazardik yazacaklarimizi. Sahsi olarak benim icin onemli degil ana çoğu devlet memuru olacak ogrencilerimden gelen mailleri görünce bunlar nasil evrak hazirlayacak diyorum. Benzerlerinden binlerce olan maillerden birini aynen kopyaliyorum"

"hocam. slm. Ben X. Not itirazlarimiza ne zmn degerlendirirsiniz..? Sevgiler."

Yahu yemin ederim kendime saygısizlik olarak gordugumden değil. Ama sonucta resmi bir yazisma sayilir bu. Selamlama, kendini tanitma, uslup, bitiris, hicbir sey yok. "Kankanla" whatsapptan yazisiyorsun sanki.

Neden Türkçe ogretememisiz biz bu insanlara?


Ekleme:

Bir de kurumsal dille yazmak için çabalayıp cümleyi başladığı gibi bitiremeyen, cümlenin siyak ve sibakına dikkat edemeyen kesim var. Sıradan bir sosyal medya paylaşımında bile kurumsal dille yazmaya çalışıyorlar. "Kandil gecenizi en içten dileklerimle tebrik eder, ailenizle mutlu kandiller geçirmeniz dileğiyle..." yazıyor. Daha gerçekten kurumsal dille yazmanız gerekenleri şöyle yazan insanlarsınız: "Talep etmiş olduğunuz evrak, tarafımızca hazırlanıyor olup, farklı konularda talebiniz olduğu taktirde yardımcı olabiliriz". Sizin neyinize uzun cümleler?

Ekleme 2:
Tabii ki ben de bir sürü hata yapıyorum yazarken. Ancak fahiş hatalardan kaçınıyorum. Ancak konuşurken aşırı hassasiyet gösteririm. Güzel Türkçe konuşmak insana nitelik katar diye düşünüyorum.
(12) 

Trakya tarafindan getirip

alfist #1328288 
Istanbul'da satmalik urun ne gelir akliniza? Sut, yumurta, tavuk vs disinda.
(4) 

Odenemeyen kredi

alfist #1327390 
Merhaba.

Enparaya olan kredi taksidimi 3 tanesini odeyemedim. (10.10.18, 10.11.18 ve 10.12.18 tarihli).

Bugune bir alacagimi bekliyordum odeme sozu vermistim. Bu sefer de odennezse tek seferde borcun tamami talep edilecek, avukat masraflari vs de binecek ustune dendi.

Alacagim gelmeyecek gibi. Odeyebilecegimi sanmiyorum. Her yolu denedim, olmuyor.

İs o noktalara gelirse avukatla anlaşıp tekrar taksit taksit ödeme ihtimali olur mu?
(2) 

Gözün kamera gibi odaklanması

alfist #1326789 
Kamerada yakına nesne geldiğinde bir süre bozuk gösterip sonra nesneye odaklanıyor, nesneyi çekince de bir süre sonra arkadaki nesnelere odaklanıyor ya hani.

Bunu gözümüzle de yaptığımızda, mesela ben parmağımı yakınlaştırıp, sonra parmağımı çekince veya parmağı çekmeden arkadaki nesnelere bakınca odaklanma baya geç gibi geldi bana. Bir de bunu yaparken, yapmaya çalışırken gözüm sulanıyor. böyle bir göz sağlığı problemi var mı? :)

Not: astigmat 0,50-0,50
(3) 

Çok yüksek hızlı araçta zaman & ışık hızı

alfist #1326757 
Atıyorum yüksek hızlı tren diyelim. 800-900 kmh hıza ulaşınca, zamanı bizle aynı mı yaşamış oluyor? Hani ışık hızına ulaşabilen zamanda istediği yere gidebilir ya. Bu hıza bir araçla ulaşan kişinin aslında zamanda ufacık da olsa bir kayma yaşaması gerekmiyor mu?

Bir de, bu ışık hızına çıkmak, ulaşmak tabirinde bu işi bir araçla basıp hızlanmak gibi mi düşünmeli? Nereye doğru o hızda seyredilecek ki? Dünya içinde mi evrende mi dönüp dolaşmak gibi mi?

Cehaletimi mazur görün.
(5) 

Deli cesaretliyken tırsaklaşmak

alfist #1326652 
Ben 18 yaşımda ehliyeti aldığımdan beri istisnasız her gün araba kullanan biriyim. Tutkunum bu merete.

18-27 arasını trafikte türlü türlü kavgalara girerek geçirdim. Aptalca bir deli cesareti. Hala yaşıyor olmam bu ülke şartlarında mucize.

Evlendim, çocuğum oldu, yaş 30 oldu, daha ciddi bir işte çalışmaya bşaladım, duruldum. Sonra eyvallah demeye başladım trafikte herşeye. En fazla olay yerinden uzaklaşıp arabada ana avrat söverek deşarj oldum.

Sonraki süreç ise bildiğin tırsaklığa dönüştü. Şimdi biriyle takışınca elim ayağım titrer hale geldim. Kavgadan korkar hale geldim. Belki de kavgadan değil de bok yoluna gitmekten. Sonra her gerginlik sonrası senaryolar canlanmaya başladı gözümde. Ya şöyle şöyle olsa, bıçağı takslalar falan.

Birkaç zamandır düşündüm, lan sen eşini çocuğunu koruyacak adamsın. Bu neyin tırsaklığı dedim. Bunu düşündüğümden beri barzo gibi gezmeye başladım yine trafikte. Bunu da istemiyorum, tırsaklığı da.

Kendimi nasıl daha güçlü fakat kendini tutan biri gibi hissedebilirim? Sabırlı zamanlarımdaki hissettiğim eziklik duygusundan kurtulmak istiyorum.
(11) 

30 yaşında olmak

alfist #1326033 
Nasıl bir duygu sizce? Yaşlı mıyım artık? 25 bile göstermiyorum.

Cinsiyet: erkek.
(21) 

Borç batağından nasıl kurtulunur?

alfist #1325786 
Banka borcu bir şekilde ödeniyor. El borcu çok ama alacaklıları uzun zamandır da müsaade etmiş zaten, daha fazla vakit talep etmek istemiyor.

Maaş ve ek kazançları hayatını idame ettiriyor ama borçlarını ödemiyor. Zira 25 bin borç aldığı adama ayda 2 bin vermek hakaret gibi olur.

Kredi çıkmıyor. Borç alabileceği başka kimse yok.

Çalışarak, ek işler yaparak, tasarruf ederek ödenebilecek bir durum değil. Satacak bir şeyleri de yok.

Tablo şöyle:
15.000 / 550 taksit banka.
20.000 / 1500 taksit şahsa borç.
5.000 / 300 taksit banka.
15.000 kyk
7.000 devlete muhtelif borç.
25.000 el borcu
6.000 el borcu
4.000 el borcu
7.000 el borcu
3.500 el borcu
13.000 el borcu (alacaklısı yardım olarak verdiğini, geri talep etmediğini söylüyor)
20.000 / 630 taksitli başkasına çektirilmiş kredi (krediyi çeken şahıs yaptığı bir yamuk nedeniyle bu borca soktuğundan alacaktan vazgeçmiş, kendi ödüyor ama bu borç da kapatılmak isteniyor yine de)
1500 el borcu
1500 el borcu


Not: Çok uzun zamanda gelinmiş bir nokta bu. Anlık değil. El borçluları sıkıştırmıyor. Ödenemediğini biliyorlar. Ancak borçlu bir an önce ödemek istiyor.

Maaş + ek gelirlerle ödenemiyor bunlar. Olmuyor. Nasıl kurtulunur bundan? Bunların hepsi bir yere toplanmış olsa ayda 2000-2500 civarı ödenebilir ama hiçbir banka kredi vermiyor.
1

mobil görünümden çık