şimdi bazısı iş yeri sosyalleşme yeri değil gerek yok falan diyecek de ben katılmıyorum ona baştan söyleyeyim. işin keyif kısmını geçiyorum ofiste kimisi full işine konsantre olup kafa dinlerken de tek başına olmayı tercih eder kimisi arada laklak ederek çalışmayı ister bu tercih meselesi (benim tercihim ikincisi) ama işin daha önemli bir kısmı var ki iş dünyasında ikili ilişkilerin çok önemli olması. yeri gelir terfine, maaşına kadar etki eder. çok kötü bir yerde çalışılmıyorsa öyle aşırı bir hak yeme veya aşırı bir kıyak geçme olmaz tabi ama sen de iyisindir işinde senle aynı pozisyondaki x de iyidir, kendini gösterebileceğin bir iş olur yöneticinin arası x'le iyidir x'e verir işi. veya x daha sevilen bir kişi olduğundan senle aynı kalitede iş yapıyor olmasına rağmen herkes onun yaptıklarını görür seninkileri görmez. yardıma ihtiyacın olur seni başından savmaya çalışırlar x'in işini hemen hallederler, izin alırken bile etkisi olabilir yerine göre.
girizgahı geçtikten sonra soruya geleyim. ben bu işte kötüyüm biraz. şu an 4. iş yerime geçtim öncekilerin 2'sinde çok sevilen birisiydim ama şansa oldu bu biraz. ilkinde yakın yaşlardaki 10 kişilik bir grupla birlikte 1 ay eğitim aldık lise gibi bir ortam vardı orada yakınlaştım insanlarla. başka bir işimde ilk 8-9 ay çok yalnızdım sonra bi eğitim oldu orada aynı gruba düştüğüm biriyle yakınlaştım sonra o beni çağırmaya başladı molaya, yemeğe falan orada onun arkadaş grubuyla yakınlaştım ve epey iyi ilişkiler kurduk. diğer işimde ise 6 ay falan kaldım ama orada böyle şanslar çıkmadı karşıma ve merhaba merhabayla bitirdim orayı. yeni işimde ise birlikte çalıştığım bir kişi var sadece o da tatlı birisi ama ben 30 yaşında bekar bi adamım o 37 yaşında 9 yaşında çocuğu olan bir kadın başka dünyaların insanıyız, small talkun çok ötesine gidemeyiz. yukardaki örneklerden de anlayabileceğiniz üzere birlikte çalışmadığım veya eğitim meğitim gibi durumlarla yan yana gelmediğim insanlarla ise hiç iletişim kuramıyorum maalesef. ama insanlara bakıyorum kısa sürede sağla solla takılmaya başlıyorlar bir anda. ben neyi yanlış yapıyorum da böyle oluyor acaba?
not: yeni iş yerim epey kalabalık ofiste hibrit çalışılıyor ama gittiğimde 80 kişi falan oluyodur en az. benim bağlı olduğum 10-15 kişilk bir ekip var onlarla aynı günler gidiyoruz ofise fakat o ekiple de pek bir bağım yok esasında, bahsettiğim kadınla o ekibin içinde ayrı bir ekip gibiyiz. yine de ekiptekilerle en azından bir small talk olabiliyor diğerlerini yolda görsem tanımam şu an. ekiptekiler içinde pek benim eğleneceğim tarzda birileri yok gibi duruyor bu da ayrı bir şanssızlık tabi belki tanıyınca fikrim değişir onu bilemem.
girizgahı geçtikten sonra soruya geleyim. ben bu işte kötüyüm biraz. şu an 4. iş yerime geçtim öncekilerin 2'sinde çok sevilen birisiydim ama şansa oldu bu biraz. ilkinde yakın yaşlardaki 10 kişilik bir grupla birlikte 1 ay eğitim aldık lise gibi bir ortam vardı orada yakınlaştım insanlarla. başka bir işimde ilk 8-9 ay çok yalnızdım sonra bi eğitim oldu orada aynı gruba düştüğüm biriyle yakınlaştım sonra o beni çağırmaya başladı molaya, yemeğe falan orada onun arkadaş grubuyla yakınlaştım ve epey iyi ilişkiler kurduk. diğer işimde ise 6 ay falan kaldım ama orada böyle şanslar çıkmadı karşıma ve merhaba merhabayla bitirdim orayı. yeni işimde ise birlikte çalıştığım bir kişi var sadece o da tatlı birisi ama ben 30 yaşında bekar bi adamım o 37 yaşında 9 yaşında çocuğu olan bir kadın başka dünyaların insanıyız, small talkun çok ötesine gidemeyiz. yukardaki örneklerden de anlayabileceğiniz üzere birlikte çalışmadığım veya eğitim meğitim gibi durumlarla yan yana gelmediğim insanlarla ise hiç iletişim kuramıyorum maalesef. ama insanlara bakıyorum kısa sürede sağla solla takılmaya başlıyorlar bir anda. ben neyi yanlış yapıyorum da böyle oluyor acaba?
not: yeni iş yerim epey kalabalık ofiste hibrit çalışılıyor ama gittiğimde 80 kişi falan oluyodur en az. benim bağlı olduğum 10-15 kişilk bir ekip var onlarla aynı günler gidiyoruz ofise fakat o ekiple de pek bir bağım yok esasında, bahsettiğim kadınla o ekibin içinde ayrı bir ekip gibiyiz. yine de ekiptekilerle en azından bir small talk olabiliyor diğerlerini yolda görsem tanımam şu an. ekiptekiler içinde pek benim eğleneceğim tarzda birileri yok gibi duruyor bu da ayrı bir şanssızlık tabi belki tanıyınca fikrim değişir onu bilemem.
netflix realityleri
semaforo de medianoche #1595243
var mı tavsiye ettiğiniz? the devil's plan müthişti, squid game (reality olanı) pek beğenmedim, siren fena değildi, the mole izledim son olarak o da fena değildi. izleyip beğendikleriniz var mı sizin? arada güzel kafa dağıttırıyor bunlar.
bunları hangi markalardan tercih ediyorsunuz. zara'da çeşitler var onlara bakıyorum güzeller var da başka yerlere de bakayım dedim o civar fiyatlara güzel seçenekler pek göremedim. network'te hem az çeşit var ve hem de çoğu deri olduğu için fiyatları fazla. boyner, beymen'deki markalara da baktım bi kısmı aşırı pahalı ucuzlar da vasat geldi.
(3)
internette görülmeye başlayan kadın erkek karışık judo(?) maçları
semaforo de medianoche #1594583
judo mu oluyor bilmyorum da bornozlarla güreşiyorlar gibi bir şey işte. "bro fighting two battles at once" gibi komik captionlarla paylaşılıyor. erotik bir organizasyon falan değil baya ciddi bir spor organizasyonu. örnek olarak 2 tane atayım ama çok gördüm son zamanlarda. 1 x.com 2- x.com
sorum şu. öncelikle bu judo mu ya da o değilse nedir? ve neden kadınlar ve erkekler birbirine karşı mücadele ediyor bu dövüş sporunda?
sorum şu. öncelikle bu judo mu ya da o değilse nedir? ve neden kadınlar ve erkekler birbirine karşı mücadele ediyor bu dövüş sporunda?
(5)
eski şirketten kalan teams ve outlook hesabını telefondan kaldırma
semaforo de medianoche #1594272
android kullanıyorum (samsung). ayarlardan girip hesaplardan kaldırdım ama teamste ve outlookta hala görülüyor. oradan ayrılırken kaldırmadım hesabı şimdi onlar kapattı mı direkt ya da şifre resetleyip isim falan mı değiştirdiler bilmiyorum artık benim hesaplar log off olmuş şifre ekranında kalmış vaziyetteydi telde çıkışımdan itibaren. teamste yeni hesabı eklemek için silip tekrar kurmam gerekti başka türlü çıkamadım o ekrandan ama hesaplarda var hala eski şirket hesabı da. hatta sabah 9:30'da düzenli gelen bir hatırlatma vardı outlooktan onun bildirimi bile geliyor hala. nasıl kurtulabilirim bu eski hesaplardan.
ben eskiden düğündür balodur bir şey olunca sıkardım ama bi 5 yıldır falan onu bile bıraktım. yaz kış hep deodorant sıkıyorum zaten deodorantla parfüm birlikte sıkılmaz gibi geliyor. tek parfüm sıkmak da kışın belki olur da yazın hiç olmaz gibi geliyor. dolayısıyla parfüm hayatımdan tamamen çıkmış oldu. sizce nasıl olmalı erkeklerin parfüm kullanımı benim bakış açımda hata mı var deodorantla birlikte kullanılır mı kullanmaz mı bu konuda başkalarının uygulamalarını ve düşüncelerini merak ettim.
1 izlemeden 2 izlenir mi? izlendiği takdirde seyir zevki ciddi düşer mi?
daha önceki işlerimde genelde bana bir form doldurtmadan direkt başlatılmıştı poliçem. sadece 1 işimde benden bir form doldurmam istenmişti. onu başta normal doldurdum geçirdiğim hastalıkları falan işaretledim. ilgili abi geldi dedi ki bunları işaretlersen sigorta bu konularda ödeme yapmaz boş bırakırsan daha iyi olur diye. öyle denince yeni bir form doldurup o kısımları boş vermiştim ben de. şimdi oradan ders alarak hastalık kısımlarını boş bıraktım ben de ama hatırlamadığım bir kısım var. "Başka bir sigorta şirketi tarafından düzenlenen sağlık sigortası poliçeniz var mı?" diye bir soru var formda. sanırım bu bitmiş sigortaları da soruyor. ben bundan emin olamayıp boş bıraktım hem de bunu doldurursam acaba önceki işimdeki sigortamda alınan teşhisler işlenir ve poliçem ödeme yapmaz mı onlarda diye bir soru işareti de oluştu kafamda. bu konuda bilgisi olanlar var mı? doldurmalı mıyım o kısmı da?
13 saatlik bir yurt dışı uçuşum olacak bu akşam. 2 sorum var. online check-in yaptım ama gene de thy'nin tavsiye ettiği gibi 3 saat önce orada olmama gerek var mı yoksa 2 saat yeter mi? bir de uzun uçuş için genel tavsiyeler varsa onları dinlemek isterim yatmadan uyuyabilen biri değilim o yüzden 13 saat ayık olacağım diye düşünüyorum yanına mutlaka şunu al, şunu yap gibi bir tavsiye varsa diye sorayım dedim.
dönüşte eşyayı valize koyup uçağa teslim edip getirmekten bahsediyorum. öncelikle dikkat edilecek bir şey var mı diye sormak isterim. varsa nelerdir? elektronik, kıyafet, içkiler, ev eşyaları için ayrı durumlar var mı? yurda girişte rastgele yolcular seçilip valizler açılıyor gibi bir şey duydum da mesela valizde oradan alınmış bir akıllı saat varsa bir cezası mı var bu işin gümrük vergisi mi ödetiyolar ya da?
veri katmanı uzmanı diye bir pozisyon duydunuz mu hiç?
semaforo de medianoche #1592076
ingilizcesi de data layer specialist olur herhalde ama aratınca türkçede de ingilizcede de pek sonuç bulamadım ben biraz uydurma bir pozisyon gibi geldi. böyle bir iş teklifi aldım da kabul edersem yapacağım şey bir database migration projesinde görev almak olacak. veritabanında sorgu ve prosedür falan yazıcam bunun için anladığım kadarıyla. belki etl toolu da kullanıcam. "dwh (datawarehouse) specialist" gibi bir şey daha makul geldi bana, business intelligence'e de pek uymaz bu görev belki data analyst de denebilir ama o da çok doğru olmaz sanki. sizce bu pozisyona verilen ad mantıklı mı? değilse siz olsanız ne derdiniz? bu işlerde tecrübeli olanlar varsa fikirlerini merak ediyorum.
bir iş teklifi alma aşamasındayım teklifi yarın verecekler sanırım ancak maaş beklentisini güncel maaşımdan ne kadar yüksek istemeyelim piyasayı iyi bilenler varsa bir fikir danışmak istedim.
teklif alacağım şirket direkt 2025 maaşından başlatacağını söyledi o yüzden ona göre bir beklenti söylememi istediler. ben de şu an çalıştığım şirkette ara zam almadım. 2024 için tüik oranına göre enflasyon beklentisi %45 civarıymış. asgariye %40 zam gelse bizim şirket de o civarda zam yapar diye düşündüm. aslında şu anki şirketim zam oranları asgariye göre çok daha iyi olurdu normalde ama şirket bir sıkıntıya girdi bu dönem 2025'te satılacak galiba o yüzden asgari kadar zam olur diye bir söylenti var. beklenti olarak %50 fazlasını söyledim o yüzden. az mı söyledim acaba diye bir soru işareti oluştu kafamda.
bir de şu anki işimde çok rahatım. genel müdürden daha rahatım belki de. iş güvenliğim çok yüksek, arkadaşlık ortamım keyifli, iş yüküm az, iş konusunda 0 stres gerginlik, üstlerim çok tatlı insanlar en ufak bir laf etmezler bana kral gibi takılıyorum ofiste. bana kalsa buradan emekli olurum ama sıkıntım şu uzman olduğum alanda ayda yılda bir iş çıkıyor köreldim epey kendi alanımda. kariyer anlamında burada daha ileri gidebileceğim bir konum da yok bence. hep bu seviyede kalırım burada kalırsam gibi geliyor en fazla kıdemli uzman olurum. o yüzden üzülerek de olsa bir yerde buradan ayrılmam gerekiyor diye düşünüyorum. teklif veren firma da ülkenin en büyük şirketlerinden birine outsource olarak almak istiyor beni. ben direkt o büyük şirketin ekibiyle yürüttüm mülakat sürecini outsource şirket sadece arada bağlantıyı sağladı gibi zaten o büyük şirketin ofisinde çalışıcam direkt. mülakatı yaptığım o büyük şirkette yönetici olarak çalışan kişinin bana dediği proje bittiğinde şirketin beni kadrosuna alma ihtimalinin yüksek olduğu. çok iyi bir kariyer yolu olabilir orada benim için ama %100 de kesinliği yok tabi belki sorun yaşarım vs. bilemiyorum.
teklif alacağım şirket direkt 2025 maaşından başlatacağını söyledi o yüzden ona göre bir beklenti söylememi istediler. ben de şu an çalıştığım şirkette ara zam almadım. 2024 için tüik oranına göre enflasyon beklentisi %45 civarıymış. asgariye %40 zam gelse bizim şirket de o civarda zam yapar diye düşündüm. aslında şu anki şirketim zam oranları asgariye göre çok daha iyi olurdu normalde ama şirket bir sıkıntıya girdi bu dönem 2025'te satılacak galiba o yüzden asgari kadar zam olur diye bir söylenti var. beklenti olarak %50 fazlasını söyledim o yüzden. az mı söyledim acaba diye bir soru işareti oluştu kafamda.
bir de şu anki işimde çok rahatım. genel müdürden daha rahatım belki de. iş güvenliğim çok yüksek, arkadaşlık ortamım keyifli, iş yüküm az, iş konusunda 0 stres gerginlik, üstlerim çok tatlı insanlar en ufak bir laf etmezler bana kral gibi takılıyorum ofiste. bana kalsa buradan emekli olurum ama sıkıntım şu uzman olduğum alanda ayda yılda bir iş çıkıyor köreldim epey kendi alanımda. kariyer anlamında burada daha ileri gidebileceğim bir konum da yok bence. hep bu seviyede kalırım burada kalırsam gibi geliyor en fazla kıdemli uzman olurum. o yüzden üzülerek de olsa bir yerde buradan ayrılmam gerekiyor diye düşünüyorum. teklif veren firma da ülkenin en büyük şirketlerinden birine outsource olarak almak istiyor beni. ben direkt o büyük şirketin ekibiyle yürüttüm mülakat sürecini outsource şirket sadece arada bağlantıyı sağladı gibi zaten o büyük şirketin ofisinde çalışıcam direkt. mülakatı yaptığım o büyük şirkette yönetici olarak çalışan kişinin bana dediği proje bittiğinde şirketin beni kadrosuna alma ihtimalinin yüksek olduğu. çok iyi bir kariyer yolu olabilir orada benim için ama %100 de kesinliği yok tabi belki sorun yaşarım vs. bilemiyorum.
tivit şu: x.com
bu profil böyle alıntı gibi uydurmalar yapabilen birisi bazen ancak burada yazılan çok tanıdık bir çağrışım yaptı. googleladım bazı cümleleri bir şey çıkmadı. ingilizce çevirip googlelamayı da denedim gene olmadı. yine de tam ikna olmadım alıntı mı bu yoksa uydurma bir paragraf mı? alıntıysa nereden?
not: jahrein kısmı tabi ki espri alıntı mı derken ondan alıntı mı manasında sormuyorum.
bu profil böyle alıntı gibi uydurmalar yapabilen birisi bazen ancak burada yazılan çok tanıdık bir çağrışım yaptı. googleladım bazı cümleleri bir şey çıkmadı. ingilizce çevirip googlelamayı da denedim gene olmadı. yine de tam ikna olmadım alıntı mı bu yoksa uydurma bir paragraf mı? alıntıysa nereden?
not: jahrein kısmı tabi ki espri alıntı mı derken ondan alıntı mı manasında sormuyorum.
geçenlerde bir yemekte konuşuldu ama sonra konu dağıldı soramadım. birisinin parası faizdeymiş de bankadan aramışlar böyle bir şey önermişler sizin için daha iyi olur diye. o da geçmiş çok memnundu hem getirisi daha iyi hem de para kullanılamaz olmuyor anladığım kadarıyla. o anda sordum fon olduğu için para kaybetme riski de var mı diye yok geliri standart falan bir şeyler dedi devamında başka bir muhabbet girdi. doğru terimler kullanmamış olabilir bu arada arkadaş banka fonundan kastı yatırım fonu mu yoksa banka fonu diye özel bir çeşit var mı bilmiyorum. nedir bu arkadaşın kast ettiği şey sizce? ve geçmek mantıklı mı?
japonya seyahatim için bir tane tip a prizine uygun dönüştürücü alacağım ama ucuzların yorumlarına bakıyorum fiş takınca düşüyor bir şeyle desteklemek gerekiyor falan yazılmış çoğu ucuz modele. sıkıntı yaşamamak için paraya kıyıp iyi bir model almak mı gerekiyor yoksa gerek yok mu nedir emin olamadım. kullananların tavsiye ettiği bir model var mı veya genel olarak ne düşünüyorsunuz bununla ilgili? bir de havaalanının içinde satılabilen bir şey mi bu öyleyse oradan bakarak da alabilirim.
oturum açınca pcden de telden de aynı belgeye ulaşabilmek istiyorum. senkronizasyonda sorun yaşatmaması önemli. not alma dediysem 2 satırlık notlar olmayacak sadece 1 word sayfası boyutunda notlar da olabilir. ücretsiz olmasını tercih ediyorum. google dokümanlar mı kullansam yoksa daha işlevsel veya daha iyi özellikleri olan başka bir uygulama var mı sormak istedim. evernote biliyorum ama kullanmadım başka bulamazsam belki 1-2 aylığına deneyebilirim belki ama dediğim gibi en kötü ücretsiz google dokümanlar seçeneği varken para vermek çok mantıklı gelmiyor çok da özel bir iş yapmayacağım neticede.
power bi - veritabanı bağlantı sorusu
semaforo de medianoche #1590551
power bi'a mysql veritabanını bağladık bir rapor oluşturduk power bi servise publish ediyoruz raporu. şu an sorunumuz bu publish edilen raporun otomatik olarak düzenli güncel veri çekmesini sağlamak. bunun için gateway kuralım dedik ancak bizde çalışmadı niyeyse bilmiyorum hatalı bir kurulum mu oldu ne oldu fakat power bi service'de görünmüyor kurduğumuz gateway görünmediği için de veri çekme takvimlemesi yapamıyoruz. direct query bağlantısı mı yapsak onun yerine ama o zaman da mysql veritabanını mssql'e taşımak gerekecek direct query'yle bağlamak veriyi verimli bir çözüm olur mu bu konuda onu da bilemedim. var mı tecrübesi olan birisi bu konularda ve varsa bize ne önerir?
daha önce birkaç başlık açmıştım bu konuda hatırlayanlar olabilir. artık gerekli motivasyon bulundu, endişeler bertaraf edildi, bütçe oluşturuldu ve gezi planı somutlaştırılmaya başlandı. bir süredir araştırıyorum gezilecek görülecek yerleri yapacağım rotayı belirlemeye çalışıyorum bu konularda da sona geldim artık. son detayları da netleştirip ona göre uçak biletini ve otel rezervasyonunu yapmak kaldı geriye. bu aşamadan önce duyurunun japonya görmüşlerinden de bir son fikir alabilirsem çok iyi olur diye düşündüm.
yolda geçecek kısımları çıkarırsak 7 tam gün gezmeye ayırabileceğim (zorlarsam 8 yapma ihtimalim de var ama çok zorlamasam iyi olur). tokyo + kyoto yapmayı düşünüyorum ancak bir ihtimal sadece tokyo da olabilir daha rahat gezebilmek ve tokyo'dan kyoto'ya ulaşımın finansal, fiziksel ve zihinsel yüküyle uğraşmamak adına. ama o kadar gitmişken kyoto'yu da göreyim düşüncesi ağır basıyor gibi şu anda. öyle yaparsam 4-5 gün tokyo, 2-3 gün kyoto gibi düşünüyorum. çok geniş vaktim olmayıp ucu ucuna gezeceğim için gitmeden planı iyi yapmam lazım. önce tokyo - kyoto gün bölümünü sizce nasıl yapmalı kısmını sormak istiyorum. ben 5'e 2 gibi düşündüm ama emin değilim. sadece tokyo mu yoksa tokyo + kyoto mu konusunda da düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz tabi dediğim gibi şu an %90 tokyo + kyoto tarafındayım.
2.'si de özellikle tokyo'da nereye ne kadar ayırmak gerektiğinden emin olamıyorum. aslında kyoto'ya gitmeme ihtimalini hala düşünmemin önemli sebeplerinden biri de bu. mesela biri demiş ki asakusa, ueno, akhibara hızlı hızlı 1 günde gezebilirsiniz. mesela ben bakıyorum gezilecek yerlere akhibara'da büyük elektronik marketlerde belki bir kaybolurum saatlerce çıkamam belki de hiç sarmaz bu ne derim 10 dkda çıkarım. sega building denen oyun binaları için de benzer şeyler geçerli. yani demek istediğim ben akhibara'da 1 tam gün geçirsem de doyamayabilirim ama belki gidip görünce 2 saatte biticek bende daha fazla durmak istemeyeceğim. akhibara'yı örnek olarak söyledim gezilecek tüm bölgeler için benzer şeyler söylenebilir. planlamanın bu kısmında nasıl düşünmek gerek japonya'yla ilgili? çok detayına girmeyeyim not aldığım yerlerin daha fazla uzatmamak adına ama tokyo'da başlıca gidilecek yerler belli zaten asakusa, akhibara, shinjuku, shibuya, harajuku, ginza not aldığım gezilecek tapınaklar, parklar, caddeler, mekanlar bu bölgelerde. bir de tsukiji pazarına giderim bunlar dışında tokyo'da. sizce bu kadar günlük planı olan biri için ne kadar öncelik verilmeli bu konuda yardımcı olabilirseniz çok iyi olur benim için. "şurada çok uzun takılacak bir şey yok 1-2 saat yeter", "buraya 1 akşam ayırsan yeter", "burada 1 gün geçirmeni tavsiye ederim hak ediyor orası" tarzı yol göstermeler işime yarayabilir. bir de akşam/gece de görülebilecek yerler ve mutlaka gündüz görülmesi gereken yerler ayrımı da işime yarar.
yolda geçecek kısımları çıkarırsak 7 tam gün gezmeye ayırabileceğim (zorlarsam 8 yapma ihtimalim de var ama çok zorlamasam iyi olur). tokyo + kyoto yapmayı düşünüyorum ancak bir ihtimal sadece tokyo da olabilir daha rahat gezebilmek ve tokyo'dan kyoto'ya ulaşımın finansal, fiziksel ve zihinsel yüküyle uğraşmamak adına. ama o kadar gitmişken kyoto'yu da göreyim düşüncesi ağır basıyor gibi şu anda. öyle yaparsam 4-5 gün tokyo, 2-3 gün kyoto gibi düşünüyorum. çok geniş vaktim olmayıp ucu ucuna gezeceğim için gitmeden planı iyi yapmam lazım. önce tokyo - kyoto gün bölümünü sizce nasıl yapmalı kısmını sormak istiyorum. ben 5'e 2 gibi düşündüm ama emin değilim. sadece tokyo mu yoksa tokyo + kyoto mu konusunda da düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz tabi dediğim gibi şu an %90 tokyo + kyoto tarafındayım.
2.'si de özellikle tokyo'da nereye ne kadar ayırmak gerektiğinden emin olamıyorum. aslında kyoto'ya gitmeme ihtimalini hala düşünmemin önemli sebeplerinden biri de bu. mesela biri demiş ki asakusa, ueno, akhibara hızlı hızlı 1 günde gezebilirsiniz. mesela ben bakıyorum gezilecek yerlere akhibara'da büyük elektronik marketlerde belki bir kaybolurum saatlerce çıkamam belki de hiç sarmaz bu ne derim 10 dkda çıkarım. sega building denen oyun binaları için de benzer şeyler geçerli. yani demek istediğim ben akhibara'da 1 tam gün geçirsem de doyamayabilirim ama belki gidip görünce 2 saatte biticek bende daha fazla durmak istemeyeceğim. akhibara'yı örnek olarak söyledim gezilecek tüm bölgeler için benzer şeyler söylenebilir. planlamanın bu kısmında nasıl düşünmek gerek japonya'yla ilgili? çok detayına girmeyeyim not aldığım yerlerin daha fazla uzatmamak adına ama tokyo'da başlıca gidilecek yerler belli zaten asakusa, akhibara, shinjuku, shibuya, harajuku, ginza not aldığım gezilecek tapınaklar, parklar, caddeler, mekanlar bu bölgelerde. bir de tsukiji pazarına giderim bunlar dışında tokyo'da. sizce bu kadar günlük planı olan biri için ne kadar öncelik verilmeli bu konuda yardımcı olabilirseniz çok iyi olur benim için. "şurada çok uzun takılacak bir şey yok 1-2 saat yeter", "buraya 1 akşam ayırsan yeter", "burada 1 gün geçirmeni tavsiye ederim hak ediyor orası" tarzı yol göstermeler işime yarayabilir. bir de akşam/gece de görülebilecek yerler ve mutlaka gündüz görülmesi gereken yerler ayrımı da işime yarar.
bir enerji şirketinin it departmanında uzman seviyesinde çalışıyorum. değişen piyasa koşullarından ötürü şirketim borcunu ödeyemeyecek duruma geldi ve bu sebeple satılacak. 2025'e kadar gerçekleşecek muhtemelen satış işlemi. bu satın alım sonrası ilk olarak üst yönetim direktörler falan komple değişir diye düşünüyorum. bu tarz bir şeyler yaşamış veya buna tanık olmuş birisi varsa bu konudaki düşüncelerini merak ediyorum. satış sonrası benim işimin de tehlikeye girme olasılığı nedir sizce? tehlikeye girerse ne kadar sürede sıra bana gelebilir? bu arada işimde iyiyim ama departmanda pek kritik bir rolüm de yok açıkçası.
diyelim ki bir dolar milyarderiyle hasbelkader tanıştınız sizi sevdi size yardım etmek için 10 milyon dolar gönderdi banka hesabınıza. havadan yatan para olarak böyle bir miktar sanırım maliyenin radarına giren bir miktardır. muhtemelen soruşturulur durumunuz ama sonuç olarak ne olur acaba? bir sıkıntı yaşar mısınız bu sebepten ve sonuçta rahat bırakılır mısınız?
ben 10-15 yıl önce migros'tan aileme aldırdığımı hatırlıyorum bunu çok da severek yemiştim. küçük bir kutunun içinde markalı şekilde satılıyordu. son 1-2 yıldır aklıma düştü tekrar girdiğim marketlerde bakıyorum göremedim. aktif olarak satan marketler biliyor musunuz ankara'da? macro center'da bile göremedim geçen de şubeden şubeye değişiyor olabilir tabi. veya balıkçılarda falan mı aramak lazım?
böyle yemeği içine koyuyolardı gazı basıyolardı kapağı kaldırınca koku yayılıyordu yemeğin sunulduğu kişiye o aletin adı neydi
bununla ilgili daha önce de sordum ama bu sefer daha farklı açıdan soracağım. geçtiğimiz senelerde arkadaşlarla yurt dışı tatili ayarlamaya çalışmıştım ama parası olanın vakti yoktu, vakti olanın parası yoktu bir şekilde gidemedik sonuç olarak. o yüzden artık bu yıl tek gitmeye karar verdim. gitmeyi düşündüğüm yer japonya. balkanlara gitsem bile 50k gidiyor her türlü o kadar harcamışken 100k vereyim japonya olsun dedim orası çok daha fazla ilgimi çektiği için (kafama yatan başka bir yer olursa değiştirme ihtimalim var gideceğim ülkeyi ama vizesiz yerleri düşünüyorum sadece).
kesin kararlıydım ancak bileti alırım o zamana dediğim tarih aralğı yaklaştıkça emin olamamaya başladım tekrar. arada sırada tek başına çıkıp takılmayı (self date de diyorlar buna internette) seven biriyim aslında. birkaç gün önce yaptım bunu en son daha önce gitmediğim güzel bir yerde yemek yedim üstüne farklı kokteyller deneyebileceğim bir yere geçip birkaç kokteyl içtim. güzeldi ancak 5-6 gün üst üste bunu yapmak sıkar gibi geliyor ben bunu ayda 1 bilemedin 2 yapıyorum. insan sosyal bir paylaşım içinde bulunacağı birini arar sanki. japonya'da öyle tanımadığın insanlarla bir anda sosyalleşebileceğin bir kültür var mı bilmiyorum ama ingilizcem de aşırı akıcı değil yani iletişim kurabilirim tabi öyle kötü de değil ama ingilizcede komik falan olabileceğimi sanmıyorum düz ve sıkıcı muhabbet ederim en fazla gibi.
aklımdaki gezi planını anlatayım bir de. sabah uyanıp kahvaltını yapmak ardından gezmeye değer yerleri gezmek akşama doğru oraya özgü şeylerle güzelce karnını doyurmak akşam ve gece de pub gibi bir yerde içmek. plan mı hatalı tek başına gezecek birisi için yoksa plandan bağımsız ben mi önyargılıyım. bilemedim daha önce tecrübesi olan veya tecrübesi olan birini yakından tanıyan varsa düşüncelerini tavsiyelerini öğrenmek isterim.
eğer önemliyse yaş 31, cinsiyet erkek.
kesin kararlıydım ancak bileti alırım o zamana dediğim tarih aralğı yaklaştıkça emin olamamaya başladım tekrar. arada sırada tek başına çıkıp takılmayı (self date de diyorlar buna internette) seven biriyim aslında. birkaç gün önce yaptım bunu en son daha önce gitmediğim güzel bir yerde yemek yedim üstüne farklı kokteyller deneyebileceğim bir yere geçip birkaç kokteyl içtim. güzeldi ancak 5-6 gün üst üste bunu yapmak sıkar gibi geliyor ben bunu ayda 1 bilemedin 2 yapıyorum. insan sosyal bir paylaşım içinde bulunacağı birini arar sanki. japonya'da öyle tanımadığın insanlarla bir anda sosyalleşebileceğin bir kültür var mı bilmiyorum ama ingilizcem de aşırı akıcı değil yani iletişim kurabilirim tabi öyle kötü de değil ama ingilizcede komik falan olabileceğimi sanmıyorum düz ve sıkıcı muhabbet ederim en fazla gibi.
aklımdaki gezi planını anlatayım bir de. sabah uyanıp kahvaltını yapmak ardından gezmeye değer yerleri gezmek akşama doğru oraya özgü şeylerle güzelce karnını doyurmak akşam ve gece de pub gibi bir yerde içmek. plan mı hatalı tek başına gezecek birisi için yoksa plandan bağımsız ben mi önyargılıyım. bilemedim daha önce tecrübesi olan veya tecrübesi olan birini yakından tanıyan varsa düşüncelerini tavsiyelerini öğrenmek isterim.
eğer önemliyse yaş 31, cinsiyet erkek.
ankara'da masaj yeri önerileri
semaforo de medianoche #1588738
"ben şurada şu masajı yaptırdım iyiydi gayet" veya kendiniz gitmeseniz bile "şuraya iyi diyolar" diyebileceğiniz öneriler var mı? google'a ankara masaj salonu yazıp gitmek istemiyorum öneri olursa iyi olur. benim iş yerinin yakınındaki otelin masajına gidiyolardı bizim şirketten ama şöyle bir fiyat listesi var wyndhamankara.com 1 saatlik masajlar 3 bin küsür normali mi bu burası mı fazla pahalı?
hafif acılı tereyağlı karides'i çok seviyorum ama hep onu almaktan da sıkıldım. sushilerden yana böyle bir derdim yok onlarda denediklerimi seviyorum de diğer şeyler için soruyorum esasında. quick china'da hem doyurucu ana yemek gibi olabilecek şeylerden hem aperatif olarak yenecek şeylerden sizin favorileriniz tavsiyeleriniz nedir?
doğum günü için beklentilere giren biri değilimdir normalde. şimdi yaklaşık 10 aydır falan yakınlaştığım bir arkadaş grubum var iş yerinden. önden şunu da belirteyim gruptaki tek erkek benim 3 de kız arkadaş var. bu gruptan biri için 3-4 ay önce doğum günü yemeği düzenlendi yenildi içildi eğlenildi. benim doğum günüm de 23 temmuz, grupta başka bir arkadaşın da 27 temmuz x diyelim bu arkadaşa. böyle olunca ben herhalde ikimize ortak bir organizasyon ayarlanır zamanı gelince diye düşünmüştüm o zamandan. özel bir beklenti değil bu da yani madem böyle bir şey yapılıyor grupta aynısı herkese yapılır herhalde. hem de 2 doğum günü üst üste olduğundan 1 taşla 2 kuş vurulur daha rahat olur millete de dedim. neyse iş yerinde görüştük kutladılar doğum günümü, ofise pasta masta söylendi ama bir organizasyondan bahseden olmadı. bu arada 3 ay önce kutladık dediğim arkadaşın da dışarda yemeği ayrıydı ofiste pastası ayrıydı (bence ikisine birlikte hiç gerek yok o ayrı). ben de x'le konuştum onun bildiği bir şey var mı diye, bir de zaten grupta en yakın olduğum kişi x ayrı bir samimiyetim var onunla. o da baya şaşırmıştı duruma, üzgündü. olmadı biz ayrıca bir şey yapalım falan dedi garip geldi diğerlerinin tavırları ikimize de.
şimdi bunların üstüne birkaç saat önce yani cuma akşamı haftaya x için doğum günü yemeği yapalım diye bir mesaj geldi bana. 3 ay önce doğana yemek ayarlanıp şu an o topa girilmemesini de aklamıştım ben aslında kendi içimde. demek ki o zaman öyle bir moddaydı millet bu sıra değiller falan dedim kendi kendime. bir de o zamanlar iş dışında da sık görüşüyorduk gecelere kadar oturuyorduk son 3 aydır ofis dışında çok nadir görüşüyoruz. o da gruptaki bizi organize eden arkadaşın ilişkiye başlamasından kaynaklı aslında. ama şimdi ben bu duruma acayip fitil oldum yani aralarında 4 gün olan 2 kişiden 1'i için yemek verilip diğerine kutlayıp geçmek hakaret gibi bir şey. en başta dediğim gibi doğum günü hiç önemli değil benim için gerçekten de bu hareketin beni pek sallamamak gibi bir karşılığı olması canımı sıkan şey. bana sürpriz mi yapılmaya çalışılıyor diycem ama sürpriz niyeti olsa hiç söylenmezdi x'e doğum günü yemeği yapalım diye. ayrıca zaten bir yerde yemeğe gidilecek nihayetinde en geç 1 gün öncesinde söylemen lazım durumu, sürprizlik bir şey olmuyor bir yere gitmeli organizasyonda. öğlen atılan mesaja cevap veresim gelmedi hala mevzuyu anlamlandıramadğım için.
benim aslında napacağım belli ama sizin yorumunuz ne bu duruma ve siz somut bir karşılık verir miydiniz onu merak ettim? benim tepkim ve davranışlarım çoğunluktan çok mu farklı kaçıyor onu merak ediyorum aslında. ben gene 27'sini beklerim diye düşünüyorum tepki vermek için. saçma da olsa bir sürpriz ihtimali var hala ama ondan sonra duruma göre bakarım. bakarımdan kastım şöyle normalde insanlara küsen veya trip atan biri değilim normalde. sadece kırıldığım, canımı sıkan davranışları olursa birinin o kişinin o özelliğini not alır ona göre davranırım ben de. mesela yalanını mı yakaladım güvenmem bir daha ya da beni ekmeye mi çalıştı hiçbir yere çağırmam bir daha ama grupça görüşünce o kişiyle eskisi gibi goygoyumu yapmaya devam ederim aynı şekil. burada da arkadaşların 27'sindeki tavırlarına göre ilişkimi şekillendiririm. yüzlerine gülmeye devam ederim ama bende pek değerleri kalmaz.
şimdi bunların üstüne birkaç saat önce yani cuma akşamı haftaya x için doğum günü yemeği yapalım diye bir mesaj geldi bana. 3 ay önce doğana yemek ayarlanıp şu an o topa girilmemesini de aklamıştım ben aslında kendi içimde. demek ki o zaman öyle bir moddaydı millet bu sıra değiller falan dedim kendi kendime. bir de o zamanlar iş dışında da sık görüşüyorduk gecelere kadar oturuyorduk son 3 aydır ofis dışında çok nadir görüşüyoruz. o da gruptaki bizi organize eden arkadaşın ilişkiye başlamasından kaynaklı aslında. ama şimdi ben bu duruma acayip fitil oldum yani aralarında 4 gün olan 2 kişiden 1'i için yemek verilip diğerine kutlayıp geçmek hakaret gibi bir şey. en başta dediğim gibi doğum günü hiç önemli değil benim için gerçekten de bu hareketin beni pek sallamamak gibi bir karşılığı olması canımı sıkan şey. bana sürpriz mi yapılmaya çalışılıyor diycem ama sürpriz niyeti olsa hiç söylenmezdi x'e doğum günü yemeği yapalım diye. ayrıca zaten bir yerde yemeğe gidilecek nihayetinde en geç 1 gün öncesinde söylemen lazım durumu, sürprizlik bir şey olmuyor bir yere gitmeli organizasyonda. öğlen atılan mesaja cevap veresim gelmedi hala mevzuyu anlamlandıramadğım için.
benim aslında napacağım belli ama sizin yorumunuz ne bu duruma ve siz somut bir karşılık verir miydiniz onu merak ettim? benim tepkim ve davranışlarım çoğunluktan çok mu farklı kaçıyor onu merak ediyorum aslında. ben gene 27'sini beklerim diye düşünüyorum tepki vermek için. saçma da olsa bir sürpriz ihtimali var hala ama ondan sonra duruma göre bakarım. bakarımdan kastım şöyle normalde insanlara küsen veya trip atan biri değilim normalde. sadece kırıldığım, canımı sıkan davranışları olursa birinin o kişinin o özelliğini not alır ona göre davranırım ben de. mesela yalanını mı yakaladım güvenmem bir daha ya da beni ekmeye mi çalıştı hiçbir yere çağırmam bir daha ama grupça görüşünce o kişiyle eskisi gibi goygoyumu yapmaya devam ederim aynı şekil. burada da arkadaşların 27'sindeki tavırlarına göre ilişkimi şekillendiririm. yüzlerine gülmeye devam ederim ama bende pek değerleri kalmaz.
tamam öyle büyük bir rahatsızlığım yok ama küçük küçük o kadar fazla şey var ki hayat yaşanmaz kılınmaya başladı gibi hissediyorum. yaş da 30 bu arada. liste şu şekilde:
-seboreik dermatit (10 yıldır şiddetli şekilde devam ediyor sağolsun hiç yalnız bırakmıyor beni),
-saç dökülmesi,
-yüksek taban (düz tabanın tersi),
-alt çene biraz arkada ameliyat dediler ona da ama olmayı düşünmüyorum görünüş olarak öyle bariz bir sıkıntı yok,
-her çeşit fıtık (göbek fıtığı ameliyatta düzeltildi, kasık için de 1 yıla falan ameliyata girmeyi düşünüyorum, bel ve boyun ciddi seviyede değil şu an),
-omurgada asimetri (skolyoz değil ama asimetrikmiş omurgam mesela sol omuz başım sağdan az bir şey yukarda gibi. tek başına bir şey değil bu ama fıtıklar falan solda oluşuyor bende hep oraya yükleniyormuşum bu asimetri yüzünden),
-içten olan burun eğriliği (bu nerdeyse herkeste var gerçi baya tanıdığım ameliyatını oldu bunun),
-diş etlerinde genetik bir problem normal birine göre çok daha fazla diş taşı oluşumu oluyor o yüzden azami dikkat göstermem gerek yoksa çok hızlı şekilde diş kaybedilirim,
-göz tansiyonu (şu an ilaç kullanmıyorum ama düzenli kontrole gitmem gerek),
-oldukça hafif seviyede de olsa bir el titremesi de var,
-damarlarım inceymiş bir de sanırım 2 dk bağdaş kursam acayip uyuşur bacaklarım. milletle birlikte oturduğumuz yerden birlikte kalkarız herkes normal yürür ben 2 dk uyuşmanın geçmesini beklerim yürüyebilmek için,
-son olarak da iç basurumun olduğunu öğrendim,
-bir de bağırsaklarım fazla kıvrımlıymış onun özel bir adı var mı bilmiyorum da gevşetmek için ilaç verdi doktor.
annem babam da sağlıklı insanlar genel olarak yaşlandıkça bazı ufak tefek sıkıntıları çıktı birçok insan gibi ama benim yaşlarımda falan böyle şeyleri yok pek. evet belki yukarda saydıklarımın hiçbiri aşırı ciddi değil ama hepsi küçük küçük rahatsız edici sinir bozucu şeyler ve bu kadarı bir araya gelince gerçekten sinirim bozulmaya başladı ve kendimi yarı sakat gibi hissediyorum artık. abartıyor muyum acaba yoksa gerçekten sağlıklı denebilecek insanlar arasında en şanssızlardan biri miyim nedir anlamadım.
-seboreik dermatit (10 yıldır şiddetli şekilde devam ediyor sağolsun hiç yalnız bırakmıyor beni),
-saç dökülmesi,
-yüksek taban (düz tabanın tersi),
-alt çene biraz arkada ameliyat dediler ona da ama olmayı düşünmüyorum görünüş olarak öyle bariz bir sıkıntı yok,
-her çeşit fıtık (göbek fıtığı ameliyatta düzeltildi, kasık için de 1 yıla falan ameliyata girmeyi düşünüyorum, bel ve boyun ciddi seviyede değil şu an),
-omurgada asimetri (skolyoz değil ama asimetrikmiş omurgam mesela sol omuz başım sağdan az bir şey yukarda gibi. tek başına bir şey değil bu ama fıtıklar falan solda oluşuyor bende hep oraya yükleniyormuşum bu asimetri yüzünden),
-içten olan burun eğriliği (bu nerdeyse herkeste var gerçi baya tanıdığım ameliyatını oldu bunun),
-diş etlerinde genetik bir problem normal birine göre çok daha fazla diş taşı oluşumu oluyor o yüzden azami dikkat göstermem gerek yoksa çok hızlı şekilde diş kaybedilirim,
-göz tansiyonu (şu an ilaç kullanmıyorum ama düzenli kontrole gitmem gerek),
-oldukça hafif seviyede de olsa bir el titremesi de var,
-damarlarım inceymiş bir de sanırım 2 dk bağdaş kursam acayip uyuşur bacaklarım. milletle birlikte oturduğumuz yerden birlikte kalkarız herkes normal yürür ben 2 dk uyuşmanın geçmesini beklerim yürüyebilmek için,
-son olarak da iç basurumun olduğunu öğrendim,
-bir de bağırsaklarım fazla kıvrımlıymış onun özel bir adı var mı bilmiyorum da gevşetmek için ilaç verdi doktor.
annem babam da sağlıklı insanlar genel olarak yaşlandıkça bazı ufak tefek sıkıntıları çıktı birçok insan gibi ama benim yaşlarımda falan böyle şeyleri yok pek. evet belki yukarda saydıklarımın hiçbiri aşırı ciddi değil ama hepsi küçük küçük rahatsız edici sinir bozucu şeyler ve bu kadarı bir araya gelince gerçekten sinirim bozulmaya başladı ve kendimi yarı sakat gibi hissediyorum artık. abartıyor muyum acaba yoksa gerçekten sağlıklı denebilecek insanlar arasında en şanssızlardan biri miyim nedir anlamadım.
(2)
su bazlı güneş kremi (seboreik dermatitlerin yüzüne sürebileceği)
semaforo de medianoche #1586160
bende seboreik dermatit olduğu için yüzüme yağlı bir şey sürmemem lazım. su bazlısı da var sanırım bunların bu durumda hangisini önerirsiniz?
ben bu pantolon işini çözemedim. çalışıyorum haftada 3 gün ofise gidiyorum. 2 tane kanvas pantolonum var biri lacivert biri haki yeşil. 1 kot pantolonum var koyu mavi. 1 keten pantolonum var o da yeşil. 1 de lacivert relax fit bir pantolon eşofman arası bir şey var. iş yerinde kotu da giyemiyoruz. en kullanışlılar kanvaslar olduğu için %90 o 2 pantolonu döndürüp duruyorum zaten diğer 2 pantolonum da farklı kumaşlarda olmasına karşın aynı renklerde. bu durumdan sıkılmaya başladım ama ne alırsam kullanışlı olur onu da çözemedim. her üstüme en güzel ya lacivert ya da haki yeşil gidiyor gibi geliyor sonunda. sizin sık sık giydiğiniz kaç pantolonunuz var ve pantolonda hangi renkleri tercih ediyorsunuz? işte giymeye de uygun olacak farklı renklerde nasıl pantolonlar önerirsiniz bana?
(4)
desenli yarım kollu tiril tiril gömlekler için hangi markalara bakmalı
semaforo de medianoche #1584976
inditex grubu (zara mara) dışında güzel yarım kollu tiril tiril gömlekler hangi markalardan alınabilir?
apandis patlaması yaşayıp ameliyat oldum pazartesi saat 1'de. bir de göbek fıtığı varmış doktor görünce onu da bağladım falan dedi. iltihap riskinden ötürü diren taktılar bir de. salı günü taburcu ettiler perşembe günü kontrole gidicem orada büyük ihtimal çıkarıcaklar direni. şu an bende ameliyat ağrısı acısı falan yok aslında (patlamasına rağmen kapalı yapılabilmiş sanırım ameliyat) ama fiziksel olarak çok rahatsızım. oturduğumda rahatsızım yattığımda rahatsızım yürümek zor kırmaşmak zor falan. herkesin ameliyat tecrübesi kendine has tabi ama benzer ameliyatlar geçirenler vardır bir sorayım dedim sonrasındaki süreci. bu rahatsızlık acaba çoğunlukla direnle mi alakalı sizce o çıkınca rahatlar mıyım? ya da göbek fıtığına yapılan işlem mi zorladı beni? yoksa apandisin normalinde mi var bu olay? ne zaman rahatlarım? ne yaparsan yap sürekli konforsuz hissetmek çok sinirimi bozuyor artık ve de bu durumun azalmasını beklerken dünden bugüe arttı maalesef o sinirimi bozdu iyice uyuyamıyorum da hiç.
şehir melbourne. bütçe max 200 aud yani 4k tl civarı oluyor. aklıma bumerang geliyor avustralya'ya özgü bir şey düşününce ama giyim falan da daha ucuz orada. türkiye'de bulamayacağım ya da zor bulacağım bir şeyler olsa daha mantıklı bence oraya özgü kıyafet ya da aksesuar falan var mı bildiğiniz? belki şu da olabilir 1 tommy tişört burada 5k tl orada 1-2 civarınaysa o tarz bir şey istemek de mantıklı olabilir.
bir haftadır falan dışkılama sonrası peçetede ve tuvalette kan görüyorum az da değil miktarı. diyeceksiniz ki böyle bir şey varsa doktora git hemen. doğru yorum da bu olur tabi ama şöyle bir şey var bende başka hiçbir rahatsızlık yok. yani öyle çok ağrılı, acılı bir şey falan yaşamıyorum normal tuvaletimi yapıyorum hayatıma negatif bir etkisini görmeyince de hastaneye gitmeye üşeniyorum açıkçası. 1-2 sene önce de böyle bir şey yaşamıştım sonra kendiliğinden geçmişti. bir sorayım dedim tıbbi bilgisi olan biri veya benzer bir şey yaşayan, kendi yaşamasa da çevresinde duyanların yorumları varsa belki karar vermeme yardımcı olur negatif bir etkisi olmasa bile gene gitmeli miyim doktora?
odtü vişnelik yaşar konseri bileti gişe fiyatının altına satılık
semaforo de medianoche #1583683
konser yarın. bir arkadaş şehir dışına çıkması gerektiği için gelemiyor bilet yanmasın bari diye biraz daha ucuza verelim dedik. talip varsa yazabilir.
artık hep aynı şeyleri dinlemekten sıkıldım ama yeni müzikleri de beğenmiyorum. daha doğrusu duyduklarımı diyeyim. raple veya elektronik müzikle pek alakam yok. yeni stil türkçe popu da beğenmiyorum 90'lar 00'lar dinlerim hala ama 2010'lardan sonra kötü bir şeye döndü benim için. hep de bunları duyuyoruz ama ortalarda. tür olarak rock, pop, alternative rock, punk, indie falan severim. talking heads, the smiths, oasis, the kinks sevdiklerime örnek olarak ilk aklıma gelenler mesela. türkçede de klasik isimler işte levent yüksel, sertab erener, cem karaca, barış manço, teoman, şebnem ferah, duman, mvö falan ilk aklıma gelen örnekler. altın gün var bi yenilerden sevdiğim ama onlar da cover grubu neticede. hem sizin zevkime uygun gördüğünüz grup/şarkıcı veya albüm tavsiyeleriniz varsa onları yazabilirsiniz ama onun dışında esas merak ettiğim şey yeni müzik keşfetme yöntemleri. eskiden çok fazla bilmediğim grup falan vardı heyecanla onları keşfetmeye çalışıyordum daldan dala atlayarak ama artık 30 yaşına gelince o da kalmadı popüler çoğu grubu/şarkıcıyı bir kere ziyaret ettim artık. bir yerden sonra bir filmde ya da başka bir şekilde tesadüfi duyup sevdiklerim yeni keşif olabiliyor benim için böyle olunca da çoğunlukla eski bildiklerime takılıp kalıyorum sıkıldım bu durumdan.
bir de yeni şarkılara çok sabrım da olmayabiliyor. mesela rolling stones angry ilk dinlediğimde fena değil deyip geçmiştim bir daha açmadım. ama sonra oynadığım oyunda tekrar tekrar maruz kalınca çalma listeme ekledim ben de. yani mecburi olarak maruz kalmasam geçip gitmişti bu şarkı bende. böyle bir durum da var.
bir de yeni şarkılara çok sabrım da olmayabiliyor. mesela rolling stones angry ilk dinlediğimde fena değil deyip geçmiştim bir daha açmadım. ama sonra oynadığım oyunda tekrar tekrar maruz kalınca çalma listeme ekledim ben de. yani mecburi olarak maruz kalmasam geçip gitmişti bu şarkı bende. böyle bir durum da var.
fury road'da yeşil yerin yok olduğunu öğrendikten sonra furiosa ve many mothers 160 günlük bir yolculuk planlıyor ya tuzu geçmek için tek şansımız bu falan diyor. sonra max onları o yolculuk yerine kaleye dönmeye ikna etmişti ama o ilk plandaki 160 günlük yoldaki hedef neydi nereye gideceklerdi?
bir de furiosa'nın alnına siyah boya sürmesinin bir sebebi var mı yoksa furiosa'da gördüğümüz yanındaki adam yapıyor diye mi yaptı sadece? öyleyse de o adamın yapmasının bir anlamı var mıydı?
bir de furiosa'nın alnına siyah boya sürmesinin bir sebebi var mı yoksa furiosa'da gördüğümüz yanındaki adam yapıyor diye mi yaptı sadece? öyleyse de o adamın yapmasının bir anlamı var mıydı?
bir arkadaşın düğününe katılamadım. aslında şartları zorlasam katılabilirdim ama çok da yakın değildim o sıralar. dolayısıyla altın da takmadım. fakat sonradan yakınlaştık bununla. muahbbetimiz arttığından beri de sık sık şakayla karışık altınımı al diyor bana. şakayla karışık gibi ama ciddi de yani çünkü şaka olsa 1-2 yapılır bununki her hafta rutine döndü artık. bana da açıkçası saçma geliyor o zaman çok yakın olsak zaten katılamıyorum ama altınını mutlaka alıcam sonradan falan derdim ama değildik. sonradan yakın oldum diye geçmişe yönelik borç çıkması mantıklı değil bence. zaten zengin de birisi. abd tatiline gittiği için geçen parası bitmiş borca girmiş de sonuçta lüks bir etkinlik yapmışsın da bitmiş paran ekmek alarak bitirmedin yani. siz olsanız napardınız?
(1)
dr muttalip keser'in muayenehanesine asla ulaşamıyorum (saç ekimi)
semaforo de medianoche #1582393
saç ekimi için bir düşüncem var. bir süre önce araştırmıştım bence kendisi türkiye'nin en iyisi. ektiğinin tutma oranı en yüksek doktor gördüğüm kadarıyla. baya pahalı olduğunu da biliyorum fakat ömür boyu kafanda taşıyacağın bir işlem olduğu için değer diye düşündüm. ancak internetteki numaralarını arıyorum çoğunlukla açmıyorlar bile. daha öncesinde açmamışlardı bir kere açası tuttu görüştüm o zaman wp'dan resimler atmamı istedi ona göre bilgi verelim dedi açan kişi (sekreter sanırım). attım sonra görüldü oldu fakat hiç geri dönüş almadım. tekrar arıyorum açmıyorlar. yurtdışından çok müşteri alıyor biliyorum da zaten parası sabit euroyla ekiyor, aynı parayı vericez biz de. anlamadım uygun değillerse uygun değiliz desinler o da yok. bunlara ulaşabilen var mı nasıl ulaşmak lazım?
4-5 yıl öncesinde falan iyi bir fifa oyuncusuydum. arkadaşlara karşı oynadığımda arada yenilsem de çoğunlukla üstün gelirdim. fut falan işine çok girmedim ama kariyer modu açardım playstationda efsanevi zorluğa karşı kazanırdım genelde. sıkmıştı biraz beni oyun malum sebeplerden ötürü birkaç yıldır doğru düzgün oynamadım anca denk gelince arkadaşla falan oynadık. şimdi ps5'te aylık oyunlarda bedava verilince bir kurayım dedim oynadım da efsanevi yz beni tokatlıyor her seferinde. dünya klasında kazandım ama orada da çok rahat değilim. efsanevide rakipten top almak çok zor cezasahasına kadar geliyorlar bir şekilde orada durdurabilirsem durduruyorum. legacy defending yapıyorum ama acaba artık legacy'yle iyi oynamak mümkün değil mi öyle bir değişiklik mi oldu? ya da ayarlarda başka dikkat etmem gereken bir şey mi var? sinirim bozuldu ya
daha önce tek başına yurt dışı seyahatiyle ilgili soru sormuştum www.eksiduyuru.com şimdi daha spesifikleştirerek sormak istiyorum. tek başına japonya'ya gitmek sizce pişman olunacak bir hareket mi olur? açık ara en çok seyahat etmek istediğim yer. çok merak ettiğim ve gezmek istediğim bir ülke ama çok uzak ve çok farklı bir kültür (beni cezbeden kısmı da bu aslında). bu ilk kez yurtdışına çıkan ve bunu da tek başına yapacak biri için önemli sıkıntılara yol açar mı?
bir de eylül-ekim gibi gitmeyi düşünüyordum ama bu uzakdoğunun iklimi değişik o mevsimlerde yağmur fırtınadan gezemezsin asla gibi bir şey olur mu?
bir de eylül-ekim gibi gitmeyi düşünüyordum ama bu uzakdoğunun iklimi değişik o mevsimlerde yağmur fırtınadan gezemezsin asla gibi bir şey olur mu?
normalde spor bir tarzım var zara, nike, wwf falan giyiyorum pek anlamam klasik erkek giyimden. dümdüz siyah takım, beyaz gömlek, siyah kravat gibi bir şey yapmak istemiyorum biraz klasik giyime modern veya belki spor dokunuşlar yapan bir kombin düşüncesi var aklımda. ilk sorum şu: kombin nasıl olmalı sizce? (atıyorum x renk blazer ceket, y renk keten pantolon tarzı tarifler istiyorum yani eğer yapabiliyorsanız tabi)
2. soru: hangi markalara bakmalıyım sizce? network var aklımda ama başka var mı? çok uçuk fiyatlara çıkamam da orta üst seviye alabilirim network zorlarım belki.
2. soru: hangi markalara bakmalıyım sizce? network var aklımda ama başka var mı? çok uçuk fiyatlara çıkamam da orta üst seviye alabilirim network zorlarım belki.
paraya kıyıp süper keyif alarak bir şeyler yemek isteyince gittiğim bazı yerler var. mesela luigi's, stüdyo pizza, chef bros gibi yerler. sıralı kebap da kebapçıların bu seviyesi sanırım orası da uğranacaklar listemde henüz gidemedim. belki bestekar'daki çin lokantası (adını unuttum) da girebilir bunların arasına diğer seçenekler kadar üst düzey gözükmese de yemeklerinin kalitesi olarak öyle denebilir. başka var mı önerebileceğiniz bu seviyede güzel yerler alternatif sayısını biraz arttırmak istiyorum.
not: ben çayyolu, ümitköy taraflarına neredeyse hiç gitmiyorum yazdığım yerlerden de göreceğiniz üzere. çankaya, tunalı civarlarını daha çok tercih ediyorum ama oralarda da illaki özel yerler vardır. belki öyle semt bazlı tavsiye vermek daha kolay olur oraları da düşünebilirsiniz tavsiye verirken diye ekleyeyim dedim bunu.
not: ben çayyolu, ümitköy taraflarına neredeyse hiç gitmiyorum yazdığım yerlerden de göreceğiniz üzere. çankaya, tunalı civarlarını daha çok tercih ediyorum ama oralarda da illaki özel yerler vardır. belki öyle semt bazlı tavsiye vermek daha kolay olur oraları da düşünebilirsiniz tavsiye verirken diye ekleyeyim dedim bunu.
şirketçe power bi'a geçme hazırlığında olduğumuz için yeniyiz kurcalaya kurcalaya çözmeye çalışıyoruz bazı kısımları. şöyle bir derdimiz oldu bir departmanla ilgili raporları paylaşmak için o departmana özel yeni bir workspace oluşturduk. o departmanın çalışanlarına o workspace'de yetki verdik. ardından oraya publish ettik raporu. ancak biz istiyoruz ki o workspace'deki yetkili kullanıcılar kolay bir şekilde paylaşılan raporu desktop uygulamasında açabilsin. desktopta ve web service kısmında paylaşılan raporlara ait bir klasörleme olsun vs. mesela one drive'da paylaşılan excel'i direkt uygulaamda aç diyerek açabiliyorlar ama burada indirmek gerekiyor. ve esas sıkıntı şu indirip değişiklik yaparsa tekrar aynı adda publish etmesine izin vermiyor. raporu güncellemek isteyecekler belki o departmanın çalışanları ama bunu nasıl yapacaklar. belki bir republish seçeceği vardır bir yerde onu çok araştırmadık ama son kullanıcıdan bahsediyoruz burada direkt gelmediği için o republish butonu sıkıntı son kullanıcıya mümkün olduğunca az kompleks bir çözüm bulmak lazım çünkü.
örnek olarak ben şu videoyu gördüm geçen ilk part kısmı acayip iyi geldi bana www.youtube.com
bunun dışında timur doctorov live ve angelo shoe shine kanallarına bakıyorum güzel videoları oluyor onların da. sizin favorileriniz nedir?
bunun dışında timur doctorov live ve angelo shoe shine kanallarına bakıyorum güzel videoları oluyor onların da. sizin favorileriniz nedir?
hikaye şöyle başladı. anonim bir kız profili twitter'da takip etti beni ben de geri döndüm. sonra bana mesaj atmaya başladı oradan buradan muhabbet etmeye başladık. ben ankara'da yaşıyorum kızın istanbul'da yaşadığını öğrendim. açıkçası aynı şehirde olsak bir date ayarlamaya çalışırdım kızın da istekli tavırlarını görünce ama farklı şehirler olunca hiç sallamadım yazmadım. kız arada bir yazmaya devam etti ama. sık aralıklarla değil de bazen 15 günde 1 bazen ayda 1 falan ve güzel bir muhabbetimiz oluştu. insanlarla frekansı kolay kolay tutan biri değilim ama onunla tuttu. konuşmalarımız keyif veriyordu yani. ben de bazı şeyleri bahane ederek yazmaya başladım buna öylece muhabbetimiz arttı.
bu arada bu kızın küçük bir profili var 40-50 kişi civarı takip ve takip edilen sayısı. ve ara ara üstü kapalı ama bana mesaj veren tarzda tivitler atıyordu. mesela burcumun ne olduğunu biliyor yıldız haritasında benim burcumun çıktığını yazıyor şakayla karışık falan ya da rüyasında ankara'da çok güzel birisiyle date'te olduğunu yazıyor vs. kızın böyle bariz şekilde yürümesini gördükten sonra istanbul'da olduğu için hiç düşünmediğim ilişki işini ufaktan düşünmeye başladım. biraz daha flörtöz konuşmalara girdik falan o muhabbetlerde de biraz ilerledik karşılıklı yürüştük yani. instagram'a da geçtik. ama bir sonraki aşamaya taşımak için napabilirim bunu hiç bilmiyorum.
kalkıp istanbul'a gitmek hiç yüz yüze görüşmediğin biri için çok fazla bir hareket bence onu yapmak istemedim. birbirimizin fotoğraflarını görsek de ve yazışsak da yüz yüze görüşmenin enerjisi farklı belki karşı taraf belki ben hayal kırıklığına uğrayacağız. aynı şehirde olsak kötü date sonrası gider evine normal hayatına devam edersin de başka şehire gitmek çok daha kötü bir etki yaratır bende. ve hala başka şehirdeki biriyle ilişki yaşamak istediğimden emin değilim bu da var. kız henüz üni okuyor ama ilerde ankara'da yaşamak istediğine dair de bir şeyler dedi bana. bir de çok sık konuşmuyoruz. ben zaten genel olarak her gün yazmayı sevmiyorum (aşık olsan severdin demeyin öyle olmuyor bende) karşıdaki kişiden bağımsız bana fazla geliyor. bir de arada 500 km olma durumu olduğundan o da bir frenliyor beni. haftada veya 2 haftada 1 falan konuşuyoruz bazen bir muhabbet 3 gün de sürebiliyor ama genel olarak sıklık az. bir yandan da kız aklımda kaldı. niyeyse benden çok etkilendi gibi böyle böyle aklıma soktu kendini ve konuştukça ben de onu sevdim. sonuç olarak başka şehirde diye hiç bu işle uğraşasım gelmese de sevdiği ve keyifle konuştuğu birisi nadir çıkan birisi olarak çıkanı da sırf başka şehirde diye yok saymak da mantıklı gelmiyor. şimdi ne yapmalıyım sizce?
bu arada bu kızın küçük bir profili var 40-50 kişi civarı takip ve takip edilen sayısı. ve ara ara üstü kapalı ama bana mesaj veren tarzda tivitler atıyordu. mesela burcumun ne olduğunu biliyor yıldız haritasında benim burcumun çıktığını yazıyor şakayla karışık falan ya da rüyasında ankara'da çok güzel birisiyle date'te olduğunu yazıyor vs. kızın böyle bariz şekilde yürümesini gördükten sonra istanbul'da olduğu için hiç düşünmediğim ilişki işini ufaktan düşünmeye başladım. biraz daha flörtöz konuşmalara girdik falan o muhabbetlerde de biraz ilerledik karşılıklı yürüştük yani. instagram'a da geçtik. ama bir sonraki aşamaya taşımak için napabilirim bunu hiç bilmiyorum.
kalkıp istanbul'a gitmek hiç yüz yüze görüşmediğin biri için çok fazla bir hareket bence onu yapmak istemedim. birbirimizin fotoğraflarını görsek de ve yazışsak da yüz yüze görüşmenin enerjisi farklı belki karşı taraf belki ben hayal kırıklığına uğrayacağız. aynı şehirde olsak kötü date sonrası gider evine normal hayatına devam edersin de başka şehire gitmek çok daha kötü bir etki yaratır bende. ve hala başka şehirdeki biriyle ilişki yaşamak istediğimden emin değilim bu da var. kız henüz üni okuyor ama ilerde ankara'da yaşamak istediğine dair de bir şeyler dedi bana. bir de çok sık konuşmuyoruz. ben zaten genel olarak her gün yazmayı sevmiyorum (aşık olsan severdin demeyin öyle olmuyor bende) karşıdaki kişiden bağımsız bana fazla geliyor. bir de arada 500 km olma durumu olduğundan o da bir frenliyor beni. haftada veya 2 haftada 1 falan konuşuyoruz bazen bir muhabbet 3 gün de sürebiliyor ama genel olarak sıklık az. bir yandan da kız aklımda kaldı. niyeyse benden çok etkilendi gibi böyle böyle aklıma soktu kendini ve konuştukça ben de onu sevdim. sonuç olarak başka şehirde diye hiç bu işle uğraşasım gelmese de sevdiği ve keyifle konuştuğu birisi nadir çıkan birisi olarak çıkanı da sırf başka şehirde diye yok saymak da mantıklı gelmiyor. şimdi ne yapmalıyım sizce?
googleladım ama eski etkinlikler falan çıktı. acaba düzenli yapan veya düzenli olamsa da arada yapan bir pub, cafe falan var mı ankara'da bilen var mı? varsa nereden takip etmek lazım tarihlerini saatlerini?
erkek bir karakter, %100 insan mıydı robotik bir tarafı var mıydı tam emin değilim. emin olduğum kısım acayip kaslı kocaman bir göğsü vardı bu karakterin. ellerini göğsüne vurarak başlıyordu zaten dövüşe. göğsüyle rakibine uçtuğu bir saldırısı vardı. tekken 5 ya da 6 olması lazım bir ihtimal 4 de olabilir. hangisi bu karakter ya? karakterlerin görsellerine baktım da tanıdık gelmedi oradan. tekken chest attack falan yazınca da bulamadım.
çoğu arkadaşım evli oldu, çift oldu artık o yüzden pek birlikte gidebileceğim biri kalmadı. o yüzden tek başıma bir yurt dışı gezisi yapsam mı 1 haftalık diye düşünmekteyim ama biraz korkutuyor da beni. normalde kendi kendime zaman geçirmeyi de severim aslında ama 1 hafta tek başına gezerek geçirmek için insanı sıkabilecek bir süre gibi geliyor, yurt dışına gidip 3 günde dönmek de olmaz. pek sosyal birisi değilim evden çıkmadan 1 ay da yaşarım tek başıma sorunsuz. ama seyahat işi farklı yani yurt dışına gidince odaya kapanıp film izlemek, oyun oynamak gibi bir şey yapmayacağım için aynı şey değil. hatta çok sosyal olmamak, girişken olmamak dezavantaj da olabilir. ne düşünüyorsunuz bu konuda tavsiyeleriniz var mı?
(3)
marka takıntılı kadın arkadaşa doğum günü hediyesi ne alınabilir
semaforo de medianoche #1578651
zengin bir ailenin kızı. yaşı 29 olacak. kıyafetleri aksesuarları genelde pahalı markalar. o yüzden o tarz bir şey almak istemiyorum ortalama bir şey alsam kullanmaz pahalıyı da ben almak istemiyorum. birbirimize sataşmayı severiz bol bol. şakalı eğlenceli bir şey almak iyi olur o yüzden maddi değeri de önemli olmaz bu durumda. aramızdaki muhabbet konularını bilmeden direkt bir şey önermek zor ama en azından belki bir kategori gelir aklıma buradaki cevaplardan diye sorayım dedim. bütçe de 500 tl civarı gibi düşündüm.
biraz detay vermek gerekirse iş arkadaşım kendisi. yakınız ama dışarda da takılıyoruz grupça. game of thrones evrenini sever arkadaş tüm kitapları okumuş baya fanatiği. biz de bir araya gelince kart oyunları oynarız bahis yaparız slot falan da seviyor epey. sevgilisi var bu arada yürüme falan gibi bir durum yok onu da belirtiyim düz arkadaşım.
biraz detay vermek gerekirse iş arkadaşım kendisi. yakınız ama dışarda da takılıyoruz grupça. game of thrones evrenini sever arkadaş tüm kitapları okumuş baya fanatiği. biz de bir araya gelince kart oyunları oynarız bahis yaparız slot falan da seviyor epey. sevgilisi var bu arada yürüme falan gibi bir durum yok onu da belirtiyim düz arkadaşım.
bu zamana kadar gereksiz gördüm aslında nasıl olsa haftada 1 kadın gelip evi temizliyor diye. bir de verimliliklerine çok ikna olamıyordum yani dağınık bir evi gerçekten düzgünce dolaşabiliyor mu küçük haznesi, şarjı falan çok uğraştırıyor mu gibi sorular vardı kafamda. ama 2 kedili bir evde yaşadığım için yerlerde kırıntı mırıntı çok oluyor son zamanlarda biraz batmaya başladı alayım diyorum artık da bazı sorularım var.
ev dubleks, dubleks olmasına rağmen dar bir ev koridorları odaları falan biraz garip bir yapısı var. bunun bir önemi var mı bu evde de düzgün çalışır mı? bir de dediğim gibi 2 kedi var kedili evde nasıl oluyor kediler korkuyor mu veya kediler sürekli önüne çıkıyorsa düzgün gezmesini engelliyor mu? şu özelliğin olmasına dikkat et dediğiniz şeyler var mı veya direkt marka model tavsiyesi de olabilir? almışken iyi bir şey almak isterim astronomik pahalıları varsa onlar da ters tabi de almışken ucuza kaçmak da istemiyorum.
ev dubleks, dubleks olmasına rağmen dar bir ev koridorları odaları falan biraz garip bir yapısı var. bunun bir önemi var mı bu evde de düzgün çalışır mı? bir de dediğim gibi 2 kedi var kedili evde nasıl oluyor kediler korkuyor mu veya kediler sürekli önüne çıkıyorsa düzgün gezmesini engelliyor mu? şu özelliğin olmasına dikkat et dediğiniz şeyler var mı veya direkt marka model tavsiyesi de olabilir? almışken iyi bir şey almak isterim astronomik pahalıları varsa onlar da ters tabi de almışken ucuza kaçmak da istemiyorum.