(1) 

sebze meyve alırken ne kadar korkmalı

ajora #1597169 
ihraç edilen gıdalardan bazılarının yüksek pestisit oranı yüzünden kabul edilmeyip iade edildiğine dair son zamanlarda çıkan haberler insanı normal olarak endişelendirirken, benim merak ettiğim konu şu:

bu yurt dışında kabul edilmeyen ürünlerin, kabul edilen ürünlere oranı ne kadardır? yani, tamamen atıyorum, farklı farklı ihracatçı tarafından 100 tır ile 100 ton mandalinanın ihraç edildiği bir dönem olsun: bu 100 ton mandalinanın yüzdelik anlamda ne kadarının koşulları sağlamayıp iade edildiğine dair herhangi bir veri var mı elimizde?

iade edilen mandalina 1-2 ton, yani ihraç edilen toplam ürünün %1-2'si kadar olsa, bunu bildiğim durumda iadeleri münferit durumlar olarak görüp şimdiki kadar endişelenmem. ancak mevcut durumda sanki ihraç edilen ürünlerin yarısından fazlasının, belki tamamının sıkıntılı olduğu gibi bir algı var toplumda (ve bende de), ve bu algı endişeye neden oluyor.

özetle, iade edilen ürünlerin toplam ihracatın ne kadarını kapsadığına dair veriler var mı elimizde, bunu merak ediyorum. veya belki somut veri olmasa da işin içinde olan kimseler belki bu "sıkıntılı ürün oranı" hakkında bizi aydınlatabilir diye düşünüyorum. ayrıca iade edilen ürünlerin gerçekten bizim sofralara ulaşıp ulaşmıyor olduğu da ayrıca merak ettiğim konu.

teşekkürler.

adı bilinmeyen kitap (cenk taner'in andıran otu kitabında geçmekte)

ajora #1560389 
"...tabela ışıkları eksik yanıyor. bir kitaba bakıyorum, hediye ediyorlar. fıstık yeşili, kalın bir kitap. 'geçmiş, gelecek şimdi.' sırtında üç sembol var:

birincisi: buğdaylar, insanlar
ikincisi: şimdiye ait
üçüncüsü: modernize cenin

kitap, hâlâ müritleri olan okyanus tanrıçalarından bahsediyor."

cenk taner'in andıran otu (2004) isimli kitabının ilk sayfasında bu şekilde betimlenen kitabın hangi kitap olduğunu bilen, ya da bir tahminde bulunabilecek birileri var mı acaba? hayali bir kitap olmadığını zannediyorum.
(9) 

sıfır network ile yüksek değerli kitabı yayımlatmak

ajora #1544082 
felsefi deneme kategorisinde denebilecek, içerisinde kapsamlı bir düşünce sisteminin ve var olan söylemlerin dışında olan bolca özgün düşüncenin yer alacağı ve bu haliyle felsefe dünyasında kendisine bir yer bulabileceğini düşündüğüm değerde bir kitap yazdım diyelim (diyelim). ancak herhangi bir network'e veya tanınırlığa sahip değilim ve burada sormamdan da anlaşılaşacağı üzere kitabın onay alma ve yayımlanma süreçlerine dahi hakim değilim. böyle bir durumda kitabı düzgün, bilinir yayınevlerine gönderdikten sonra, bu yayınevlerinden herhangi birinin kitabı değerlendirmeye alıp, kitabın değerini idrak edebilip süreci devam ettirme ihtimali nedir? bugün için yayınevleri değerli kitapları alelade olanlardan ayırt edebilir halde mi, yoksa bu şekilde yayınevine gönderilen kitaplar, değerinden bağımsız olarak incelemeye dahi alınmıyor ve bu süreçler bağlantılar olmaksızın olmuyor mu?

not: burada asıl beklenen kitabın yayım onayı alması değil; kitap bir şekilde yayımlanır zaten. merak ettiğim, herhangi bir yayınevinin hiçbir aracı olmadan (bağlantı, para vesaire) "bir dakika, burada farklı bir şey var" gibi bir değer idrakıyla bir kitabın ve yazarının üzerine düşmesi ve sonraki süreçlerde sanki kendi kitabıymış gibi destek göstermeye meyilli olup olmadığı.
(2) 

"insan, olduğu değil, olmak istediği kişidir" minvalindeki söz

ajora #1543700 
eğer ben kendi kendime icat edip daha sonra unutmadıysam böyle bir söz vardı, tam olarak nasıldı? arattığımda bir şey bulamadım. çok da eğilip bükülecek bir söz değil gerçi ama sorayım dedim yine de.
(7) 

tavsiye filozof

ajora #1534360 
kolaycılığa başvurduğum garip bir duyuru olacak: felsefeye ilgi duymakla birlikte şimdiye dek çok az okuma yaptım ve bu aralar okumaya ayıracak vaktim de pek yok açıkçası; ama yoldayken vesaire bir kitap oluyor illa yanımda ve elimdeki bittiğinde bu sefer daha önce okumadığım bir felsefeciye giriş yapayım diyorum. kitap seçiminde nokta atışı yapmak istediğimden de burada sormak istedim: rasyonaliteye fazla değer veren, inançsız, nihilist; schopenhauer, camus, bertrand russell gibi isimleri seven bir insanın sevebileceğini düşündüğünüz felsefeci (ve o felsefeciden tavsiye ettiğiniz kitap) varsa duymak isterim. özellikle altta birazdan vereceğim bağlantıdaki mavi renkli arkadaşlardan bazılarının çok üst düzey felsefe yaptığına dair bir algı oluştu oradan buradan edindiğim izlenimler nedeniyle; bu sebeple bu arkadaşlar arasından bahsettiğim profilde bir insanın okumaktan memnun kalacağı herhangi birini de tavsiye edebilirsiniz basitçe.

ayrıca,

justpaste.it

aşina olduğum ya da en azından adını sık sık duyduğum felsefecilerin ileri bir tarihte felsefelerine dair temel bir bilgi edinme maksadıyla bir liste çıkardım (herhangi bir şekilde sıralı değil), listedekiler dışında felsefe tarihinde önemli bir yeri olan ancak atladığım, ya da pek tanınmayan ve underrated olduğunu düşündüğünüz felsefeciler varsa da duymak isterim.
(2) 

akla gelmeyen kelime/terim

ajora #1530038 
kendi içinde çelişki barındıran, asla mümkün olamayacak durumlar için kullanılan bir kelime/terim var bildiğim ama aklıma bir türlü gelmeyen, bunu arıyorum. "saçmalık"la eş anlamlı denilebilir belki ("absürt" değil tabii). bilinirliği pek olmayan, genelde entelektüel çevrenin kullandığı bir kelime.
(1) 

Kadıköy Fıçı Rock & Blues neresi?

ajora #1524808 
Kesmeşeker konseri varmış bu akşam burada. Arattığımda The Wall Bar çıkıyor, burasının diğer adı mıdır Kadıköy Fıçı? Değilse ve lokasyonunu bilen varsa gönderebilirse çok iyi olur.
(2) 

Granit tenceredeki çok ufak çizik

ajora #1516166 
Aşağıda bağlantısını paylaştığım tencereyi satın aldım, çok ufak bir çiziği olduğunu ve granit kaplamanın orada kalkık olduğunu fark ettim. Geri iade etmekle de uğraşmak istemiyorum; kullanım açısından sağlığa zararlı mıdır böyle ufak bir çizik bile? Ya da zamanla daha çok açılır mı oradaki açıklık?

www.hepsiburada.com

Akla gelmeyen iki didaktik hikaye

ajora #1504665 
Biri anda kalmak üzerine kabaca şöyle bir şeydi:

Sürekli gelecek kaygısıyla yaşadığı için mutluluğu yakalayamayan bir genç bir bilgeye nasıl böyle mutlu olduğunu soruyor, o da "çok basit: otururken oturuyorum, yürürken yürüyorum..." gibi bir cevap veriyor.

Diğeri de iyi gözüken şeylerin kötü, kötü gözüken şeylerin de iyi sonuçlar açabileceğine dair daha bilindik bir hikaye. Yine bir bilge var, başına kötü bir şey geliyor, halk onu teselli ediyor ama o sağduyulu yaklaşıp "dur bakalım vardır bunda bir hayır" modunda takılıyor. Akabinde gerçekten bununla bağlantılı iyi bir şey oluyor, halk bu sefer "dediğin çıktı" diyor bilgeye, o da yine aynı şekilde "hemen celallenmeyin, bu iyi şeyin de ne sonuçlar getireceği belli olmaz" diyor ve akabinde yine kötü bir şey oluyor; birkaç kez tekrar ediyor bu durum.

Bu iki hikayeyi arıyorum özetle, şimdiden teşekkürler.
(2) 

Boğaziçi felsefe yüksek lisans: bilim sınavı ve mülakat

ajora #1481633 
Tecrübe edeniniz varsa, bilim sınavı hangi tarzda olur? Bir konu ile alakalı essay mi yazmamız beklenir? Eğer böyleyse birden fazla konu arasından seçim imkanı tanırlar mı, ya da kendi belirlediğimiz bir konu üzerine yazabilir miyiz?

Felsefe lisans mezunu olmayan adayların ekstra bir hazırlık yılı oluyor, adayın felsefe mezunu olup olmamasına göre bilim sınavının bir ihtimal değişkenlik gösterebileceğini düşünüyorum. Cevaplarsanız felsefe mezunu olup olmadığınızı da belirtirseniz sevinirim.

Ayrıca mülakatla ilgili de tecrübeleriniz varsa alabilirim. İngilizce oluyor, değil mi?

Teşekkürler.
(1) 

Bedelli askerlik ödemesi zamlı fiyattan mı olacak?

ajora #1481632 
Bugün bedelli askerlik başvurusu yaptım ve iki ay içerisinde, yani 31 Temmuz tarihine kadar ödemeyi yapmam gerekiyor ve bildiğiniz gibi her yılın ikinci yarısında, 1 Temmuz itibarıyla bedelli askerlik ücreti artıyor. Ödemeyi 1 Temmuz sonrasında yapmak istediğim durumda zamlanmış fiyattan mı yapmam gerekecek?
(7) 

Boğaziçi felsefe yüksek lisans

ajora #1477578 
Bilgisayar mühendisliği mezunuyum, felsefi altyapım lisansta aldığım "Felsefeye Giriş" dersinden ibaret; hiç yok desek yeridir yani (analitik düşünce anlamında fena sayılmam; sadece Kant ya da Hegel'in ne dediği hakkında bilgim yok).

Felsefe mezunu olmayanlar için yüksek lisans programının ilk senesi lisans dersleri aldığınız bir hazırlık yılı oluyor. Buna güvenerek başvurmak istiyorum bölüme ama böyle bir hazırlık yılı mevcut olmasına rağmen felsefe mezunu olmayan adaylardan yine de elle tutulur bir altyapıya sahip olmaları bekleniyor mu, bilmiyorum. Mezun, hâlihazırda okuyan ya da yazılı/sözlü sınavlarına girmiş olan varsa eğer, bilgilendirebilirse çok iyi olur.
(2) 

Tecil bittikten sonra bedelli askerlik başvurusu yapmak

ajora #1477083 
19.06.2019 tarihli lisans mezuniyetim sonrasında askerlik şubesine giderek askerliğimi 19.06.2021 tarihine kadar tecil ettirdim. Bu tecil bitiş tarihinden birkaç ay sonra yüksek lisans kaydı yaptırıp tekrar tecil hakkımı kullanacağım. Bedelli askerliği de yüksek lisans sonrasında yapacağım.

Bu yazdıklarım Askeralma Kanunu'na göre tamamen mümkün: Kanun'da bedelli askerlik hizmetinden bakaya ve yoklama kaçağı olanların yararlanamayacağı yazıyor ve ikisi de değilim (Yoklama kaçağı, tabi olduğu yoklama yılı içerisinde yoklamasını yaptırmayanları ifade ediyor. Tecil bitince hemen yoklama kaçağı olunmuyor; tecilin bittiği sene içerisinde, 31 Aralık tarihine kadar şubeye gidip yoklama yaptırmazsan yoklama kaçağı sayılıyorsun. Bakaya ise sevke tabi olduğu hâlde sevkini yaptırmayanlar ile sevk edildiği birliğe katılmayanları ifade ediyor).

Bunları şunun için yazıyorum: Kanun her ne kadar böyle dese de bu sisteme pek güvenemiyorum, tecil bittiği an e-Devlet üzerinden bedelli başvurusu yapamayacakmışım gibi geliyor. Askerlik şubesine de ayrıca soracağım (bugün gittim, kapalıydı) ama şubelerde dahi herkes farklı bir şey söylediğinden oradan alacağım bilgiye de güvenmiyorum açıkçası. İçinde bulunduğum durumu yaşamış olan arkadaşlar varsa onlardan bilgi almak isterim bu sebeple.
(5) 

Yazılarımı paylaşabileceğim bir komünite/mecra

ajora #1469749 
Çeşitli alan ve konularda özgün yazılar yazdığımı düşünüyorum; şimdiye kadar az sayıda yazdım, bundan sonra daha sık yazmak için vaktim olacak.

Yazıları kendi sitemde paylaşıyorum, reklamımsı paylaşımlar yapmaktan da hiç haz etmediğimden hiçbir mecrada paylaşmıyorum; haliyle yazılar kimseye ulaşmamış oluyor. Bu sebeple bu tarz "düşünsel" (bu başlık altında toplayabilirim sanırım yazıların çoğunu) yazılara ilgi duyan insanların bulunduğu, yazılarımı paylaştığımda karşı tarafın da bundan memnuniyet duyacağı ortamlar arıyorum. Bu tarz bildiğiniz mecralar varsa önerileri alabilirim.
(3) 

Aynı flakon göz damlasını günde üç kez kullanabilir miyim?

ajora #1469724 
Göz damlasını veren doktor böyle bir şey söylemese de, damlayı aldığım eczacı günde üç kez aynı flakonu kullanabilirsiniz dedi. Kullanma talimatında bir kez kullandıktan sonra atın yazıyor. Doktor şişe göz damlalarından farklı olarak bu flakon şişelerde koruyucu madde vesaire olmadığını söylemişti sadece; buradan yola çıkarak eczacıya da güvenip günde üç kez kullanmaya başladım aynı flakonu. Bir zararı olur mu?
(11) 

Birinden para alarak iddaa oynayıp kazancının bir kısmıyla iade etmek

ajora #1344102 
(Birinden "anlaşarak" para alarak)

Yasal olarak sıkıntı çıkarır mı? İddaada martingale'e benzer ancak çok daha sağlam bir sistemle oynuyorum ancak kasa az olduğu için hem süreci hızlandırmak, hem de riski azaltmak (kasayı hızlıca arttırmak için risk alabiliyorum) adına böyle bir fikrim var. Örnek üzerinden gitmek gerekirse biri olası riskleri de kabul ederek bana para gönderecek, 5x diyelim. Bir ay gibi bir sürede bu parayı 8x yapacağım, 3x'lik kazancın bir kısmını (örneğin x) anlaşmamıza göre ben alacağım, kalanı (7x) iade edeceğim. Olur da batarsak da şeffaflık olması adına verilen miktarla oynanan tüm kuponları açıkça paylaşacağım kişiyle.

Özünde bir arkadaştan ödünç para alma tadında bir olay, ama her ne kadar şeffaflık olsa da bunu internet ortamında (ekşi'de) paylaşmak sıkıntı doğurur mu merak etmekteyim.
(2) 

Adını hatırlayamadığım tiyatro oyunu

ajora #1249807 
çocukken gitmiş ve gülmekten ölmüştüm ancak adını hatırlayamıyorum. hatırladıklarım şunlar: kraliyet ailesi var, kraliyet ortamında herkes birbirini yanlış tanıyor (unvan olarak ve/veya kan bağı olarak, onu da hatırlamıyorum) oyunun sonlarına doğru da balo gibi bir etkinlikte herkesin birbirini yanlış tanıdığı ortaya çıkıyor. açık ara en eğlendiren kısım da son kısım zaten.

hangi oyundu bu?

üye olmayıp cevaplamak isteyenler için: eksiajora@hotmail.com

teşekkürler.
(4) 

Ekşi'de geçmiş mesajların kaybolması

ajora #1135740 
Bugün, bir süre önce uzunca mesajlaştığım bir yazarla olan mesajlaşmamıza baktığımda attığımız ilk mesajların gözükmediğini fark ettim. Belki x mesaj sınırı koymuş olabilirler diye düşünüp mesajları saydım, şu an görebildiğim mesajların sayısı 44. Herhalde öyle bir sınır olsa 44 değil 40-50 falan yaparlardı bu sınırı.

Pek umutlu değilim ancak yine de sormak istiyorum, bu mesajları geri getirmenin bir yolu var mı?
1

mobil görünümden çık