Bilgisayar modeli ASUS X550L
Batarya %0'da kaldı, yukarı çıkmıyor. Sadece fişteyken çalışıyor makine ve haliyle fişi çeker çekmez kapanıyor. Allah korusun, çalışmaların ortasındayken elektrikler bir gitse tonla emek hiç olacak diye korkuyorum.
Bu benim basit birkaç hamleyle çözebileceğim bir problem midir, yoksa bataryanın ömrü mü bitmiş dersiniz? (2,5 yıl oldu alalı ve uyuduğum zamanlarda bile pc açık kalıyor)
Bir de eğer ki yeni batarya almak lazımsa, illa yetkili servisten orijinal parça mı almamı önerirsiniz? Yoksa daha ucuz muadillerini satın almak daha mı mantıklıdır? Yok yere kazıklanmamam için bir iki tavsiyeniz varsa, duymak isterim.
Batarya %0'da kaldı, yukarı çıkmıyor. Sadece fişteyken çalışıyor makine ve haliyle fişi çeker çekmez kapanıyor. Allah korusun, çalışmaların ortasındayken elektrikler bir gitse tonla emek hiç olacak diye korkuyorum.
Bu benim basit birkaç hamleyle çözebileceğim bir problem midir, yoksa bataryanın ömrü mü bitmiş dersiniz? (2,5 yıl oldu alalı ve uyuduğum zamanlarda bile pc açık kalıyor)
Bir de eğer ki yeni batarya almak lazımsa, illa yetkili servisten orijinal parça mı almamı önerirsiniz? Yoksa daha ucuz muadillerini satın almak daha mı mantıklıdır? Yok yere kazıklanmamam için bir iki tavsiyeniz varsa, duymak isterim.
Oturduğum yer ve civarında öylesine ağır bir kurum kokusu, öylesine ağır bir egzoz kokusu, öylesine ağır bir hava kirliliği var ki, sağlıklı yaşam için koşalım derken resmen sağlığımızdan oluyoruz aslında. Gerçi bu durum sadece benim oturduğum yerle sınırlı değil, şehir içinde her yerin havası berbat durumda ama mümkün olan en az kirli hava nerededir acaba? Mesela eymir gölü çevresi iyi gibi duruyor ama orası da arabası olmayana çok ters. Çankaya ilçesi içerisinde önerebileceğiniz havası temiz olan koşu parkuru tavsiyelerinizi bekliyorum.
Chrome'u kapatınca ve hemen ardından yeniden açıp log in isteyen üyelikli sitelere(hotmail, ekşi vs.) girince yeniden log in istiyor. oysaki daha düne kadar böyle bir durum söz konusu olmuyordu ve daha da önemlisi, bu sorun baş gösterdiğinden beri mouse imleci de tekleyerek ilerlemeye başladı. ikisinin arasında bir bağlantı olduğuna eminim, çünkü ikisinin de aynı anda baş göstermesi pek hayra alamet değil ama sizce ne olabilir bu aksaklıkların yaşanma sebebi?
2 yıldır sorunsuz kullandığım bilgisayarıma(win 8.1) microsoft'un zırt pırt önüme çıkardığı "bak, beleşe yükleme hakkın doluyor ha, ayağını denk al!" tehditleri sebebiyle en sonunda windows 10'u yükledim ve yüklediğime bin pişman oldum. 6 günde 3 defa mavi ekran hatası aldım ve benim gibi word'de saatlerce yazı yazan bir insan için yazdıklarını kaydetmeden mavi ekran hatası almak tam anlamıyla bir travma oluyor. Zaten takdir edersiniz ki o psikolojiyle yazı bile yazamıyorum artık, "ya yine giderse yazdığım onca şey" diye. Eh, 2 dakikada bir kaydet tuşuna basmak da konsantre bozan bir eylem ve kaldı ki insan kaptırıp gidince kaydetmeyi de unutuyor.
Verdiği hata ise şu: "faulty hardware corrupted page"
İnternette önerilen bazı çözümleri denedim ancak hiçbiri işe yaramadı. Acaba diyorum, 8.1'i geri yükleme hakkım dolmadan geri mi dönsem? Hiç de anlamıyorum ki bu işlerden. Bir şey kaybeder miyiz 8.1'imze geri dönünce? Ya da geri dönerken sistemin hepten cortlama ve haliyle servise gitmeden bir daha açılmama ihtimali var mıdır? Gönül rahatlığıyla "8.1'e geri dön" tuşuna basayım mı, ne diyorsunuz?
Verdiği hata ise şu: "faulty hardware corrupted page"
İnternette önerilen bazı çözümleri denedim ancak hiçbiri işe yaramadı. Acaba diyorum, 8.1'i geri yükleme hakkım dolmadan geri mi dönsem? Hiç de anlamıyorum ki bu işlerden. Bir şey kaybeder miyiz 8.1'imze geri dönünce? Ya da geri dönerken sistemin hepten cortlama ve haliyle servise gitmeden bir daha açılmama ihtimali var mıdır? Gönül rahatlığıyla "8.1'e geri dön" tuşuna basayım mı, ne diyorsunuz?
Bel ağrısı için hangi bölümden randevu alınıyor?
dünden beri yaşadığım bir problem var.
şöyle ki; chrome'da yeni sekme açıp, adres çubuğuna herhangi bir link yazdıktan en az 10 saniye sonra anca açılıyor sayfa.
İşin ilginci, sayfa içinde gezinirken böyle bir problem yok. Yani örneğin eksiduyuru.com'a girmek için 10-15 saniye bekliyorum ama eksiduyuru'nun içinde dolanırken herhangi bir yavaşlık söz konusu değil.
Bir de ek bir bilgi; pc'yi şarjdan çıkardığımda, bu 10 saniyelik süre 20'lere çıkıyor.Yemin ediyorum internetten soğudum. Düşünsenize her açtığınız yeni link için 10-15 saniye beklemek zorunda kaldığınızı.
Problem nedir ya da ne olabilir? Ne yapmamı tavsiye edersiniz? Bilen biri lütfen bir ses etsin bana.
şöyle ki; chrome'da yeni sekme açıp, adres çubuğuna herhangi bir link yazdıktan en az 10 saniye sonra anca açılıyor sayfa.
İşin ilginci, sayfa içinde gezinirken böyle bir problem yok. Yani örneğin eksiduyuru.com'a girmek için 10-15 saniye bekliyorum ama eksiduyuru'nun içinde dolanırken herhangi bir yavaşlık söz konusu değil.
Bir de ek bir bilgi; pc'yi şarjdan çıkardığımda, bu 10 saniyelik süre 20'lere çıkıyor.Yemin ediyorum internetten soğudum. Düşünsenize her açtığınız yeni link için 10-15 saniye beklemek zorunda kaldığınızı.
Problem nedir ya da ne olabilir? Ne yapmamı tavsiye edersiniz? Bilen biri lütfen bir ses etsin bana.
(2)
Sık aralıklarla yaşanan elektrik kesintisi sebebiyle bozulan televizyon
gino the original #1036395
Samsung 46b6000 led tv var. 5 dakika içinde 2 kere elektrik gidip, hızlıca geri gelince bozuluverdi 6 yıldır tek bir arıza çıkarmayan televizyon.
sanırım sıkıntı hdmi girişleriyle alakalı. çünkü ben ilk başta problemin digikutu ile alakalı olduğunu sanıp, birkaç kez fişini çıkarıp taktım digikutunun ama baktım ki onda bir problem yok, kutu tıkır tıkır çalışmasına rağmen ekranda "sinyal yok" yazısı var, bir de elektrik kesintisi esnasında kapalı olan playstation'u açayım dedim ve onun da çalıştığını ancak tv ekranında "sinyal yok" yazısı olduğunu gördüm.
bu, benim birkaç basit ayar ile halledebileceğim bir sıkıntı mıdır, yoksa emektar tv'ye teknik servis yolları mı görünmektedir?
sanırım sıkıntı hdmi girişleriyle alakalı. çünkü ben ilk başta problemin digikutu ile alakalı olduğunu sanıp, birkaç kez fişini çıkarıp taktım digikutunun ama baktım ki onda bir problem yok, kutu tıkır tıkır çalışmasına rağmen ekranda "sinyal yok" yazısı var, bir de elektrik kesintisi esnasında kapalı olan playstation'u açayım dedim ve onun da çalıştığını ancak tv ekranında "sinyal yok" yazısı olduğunu gördüm.
bu, benim birkaç basit ayar ile halledebileceğim bir sıkıntı mıdır, yoksa emektar tv'ye teknik servis yolları mı görünmektedir?
Aslında soracağım soru 'Teknik' kategorisine pek uymuyor ama buna uygun bir kategori de yok ne yazık ki. Mazur görün.
---
Bir iş hanının arka cephesine bakan binalardan birinde oturuyorum ve bu iş hanınınarka tarafındaki dış cephesine yaklaşık 1-1,5 ay önce sensörlü bir alarm takıldı. Sensörün görüş alanı da, iş hanı biraz yüksekte kaldığı için, kendi etrafındaki binaların çatılarını kapsıyor(hani o çatılardan hırsız tırmanıp da, iş hanına girmeye çalışır diye) Ve bu alarm, akşam 17.00'den, sabah 8-9 sularına kadar aktif. Ama sıkıntı şu ki, o çatılarda hırsız hariç her türlü canlı var(kedi, fare, kuş, yarasa, vs.) Ve bu sensör, bunları her algılayışında bangır bangır ötmeye başlıyor.
Bakın, dün gece hiç üşenmedim ve hazır sabahlıyorum diye, akşam 10'dan, sabah 7'ye kadar alarm her öttüğünde, yanımdaki not defterine bir çentik attım. Peki, sabah o çentikleri topladığımda sonuç kaç çıktı?
179!!!!!
Yani bu demek oluyor ki, gece yarıları, her 3 dakikada bir, bangır bangır öten bir alarm kabusu yaşıyoruz son 1,5 aydır.
Deliksiz uyku nedir? Hepimiz unuttuk. Deliksizi geç, uykuyu da unuttuk.
179 diyorum bak, hızlıca okuyup geçmeyin lütfen. şaka gibi, ama gerçek!
Şimdi gelelim bu duyuruyu yapma sebebime;
diyeceksiniz ki "gidin konuşun," ya da "şikayet edin yetkili birimlere."
eh, yapmadık mı sanıyorsunuz bu 1,5 ay boyunca..? Kaç kere iş hanı güvenliğiyle, kaç kere iş hanı yönetimiyle, kaç kere polisle, kaç kere zabıtayla, kaç kere belediyenin diğer birimleriyle konuştuk ama yok, yok, yok...
Diyoruz ki iş hanı yönetim kurulundaki adama; "beyefendi, alarm neden dışarıda ötüyor? içerde güvenlik görevlisi var. sensör bir şeyi algıladığında, yalnızca güvenlik görevlisine gitsin alarm sesi. mahalleye neden bangır bangır canlı yayın yapıyorsunuz? biz mi kovalayacağız hırsızı? amaç, hırsızı korkutmaksa, burası dağ başındaki bir fabrika binası değil ki öttüresiniz o alarmı amansızca; etrafınız yerleşim yerleriyle dolu. sizin bizi her gece 5 dakikada bir uykumuzdan uyandırmaya ne hakkınız var?"
ama herifin verdiği cevap da, pişmiş pişmiş "ne güzel işte, o alarm her öttüğünde çevredeki evlerden pencerelere çıkıyorsunuz hepiniz ve bir bakıma bizim fahri bekçiliğimizi yapıyorsunuz. bu sayede hırsızlar da yaklaşmaya korkuyor binaya," oluyor sadece.
"iyi de uykumuzdan uyanıyoruz! hırsız olduğu için ötse o alarm, eyvallah. çekirdeğimizi alır, izleriz güvenlik-hırsız kovalamacasını ama ortada hırsız-mırsız yok; fare var, kedi var, yarasa var. lütfen sadece iş hanının içinde ötsün alarm ve güvenlik görevlileri de hemen kontrol etsin çatıları! zaten mantıklı olan da bu değil mi, allah aşkına?" diyoruz ama yok, anlatamıyoruz derdimizi. bir de adam demesin mi, "içeride de ötüyor zaten" diye..? ulan o zaman dışarıda neden ötüyor!? sırf gıcıklığına mı koydunuz onu dışarıya!? adamlara hava hoş tabii. nasıl olsa onların evleri başka yerde, gece yarısı alarm sıkıntısını çeken biziz. adam, dükkanına zarar gelmesin diye, etraftaki insanların huzurunu bozmaktan hiç çekinmiyor. Biri bana dese ki "sizin şu alarm bizi uyandırıyor, rahatsız ediyor," hemen özür dilerim ve hatta üstüne de epeyce utanırım, "insanlara huzursuzluk vermişim farkında olmadan" diye. Sonrasında da insanları rahatsız etmeyecek başka bir çözüm yolu ararım ama adamlar ne yapıyor? "keh keh keh, ne güzel işte... fahri bekçimiz olmuşsunuz, keh keh..."
haliyle elimizden bir kaza çıkmasın diye Polise iletiyoruz şikayetimizi ama polisin yaptığı bir şey yok. zaten yapacağı bir şey de yok uyarmaktan başka ama onu bile yapmıyorlar. çünkü geçen sefer şikayet ettik, 15 dakika sonra geri dönüş sağlayıp "tamam, biz uyarımızı yaptık, 2 güne sökeceklermiş alarmı," diyor polis ama 2 gün sonra sökülmeyince, iş hanı güvenliğiyle tekrar muhatap oluyoruz ve "yoo, polis-molis gelmedi buraya" diyor. yahu belediyeye şikayet ediyoruz, bir sürü prosedür çıkıyor karşımıza... şikayetçi olup, dava açsan, onun sonuçlanması kaç ayı bulacak? biz tüm o zaman zarfı boyunca uyuyamayacak mıyız? Saçmalık... Onu da geç!
velhasıl kelam, cinnet geçiren insanları ilk defa bu kadar iyi anlamaya başladım. ve de korkuyorum... bir gece ansızın sinirlerime hakim olamayıp, iş hanını basmaktan ve de haneye tecavüzle suçlanmaktan, ya da darp edeceğim o iş hanı yönetimindeki pişkin herifin benden şikayetçi olmasından ve de yok yere başıma iş açılmasından korkuyorum.
Peki, bunun bir çözümü yok mudur?
Uzun vadede var gibi(dava açarak vs.) ama ben neyleyeyim 2-3 ay(belki daha da uzun bir süre) sonra çözülecek derdi? Ben bu gece uyumak istiyorum. Ve de yarın gece... Ondan sonraki gece ve sonrasındaki her gün... Düşüncesiz insanların, en temel ihtiyacım olan uykumu benden çalması karşısında daha ne kadar sabırlı davranabilirim bilmiyorum ama adaletine sıçtığımın dünyasını çok iyi biliyorum ki, yarın-öbür gün gidip, o alarmı parçalasam ve iş hanını 100-200 liralık zarara uğratsam, hukuk önünde suçlu ben olurum. oysaki onların bize verdiği ruhsal zarar, kaç yüz liraya bedel, kimsenin umurunda değil.
şimdi diyeceksiniz ki, "eee? polis olmuyor, zabıta olmuyor; dava açıp da onun sonucunu bekleyemeyeceğini söylüyorsun; biz ne diyelim sana?"
evet, haklısınız, zaten benim de aklıma başka bir çözüm yolu geliyor olsaydı, buraya bu yazıyı yazmadan, direkt olarak onu uygulamaya çalışırdım ama ne bileyim, belki aranızdan biri dahiyane bir fikir verir diye yazdım bunları buraya. kim bilir, belki aranızda amansız bir keskin nişancı vardır ve bir gece ansızın, indiriverir o şerefsiz sensörlü alarmı sırf benim için =)
iş hanı da suçlayacak kimseyi bulamaz ve olur da yeniden koyarsa o alarmı, o hayırsever keskin nişancı arkadaş bir daha indirir, ta ki iş hanı yönetimi pes edip, alarm takmaktan vazgeçene kadar...
işin şakası bir yana; eğer ki benimle kusursuz bir empati kurabilirseniz, son 1,5 aydır cehennem gibi bir yaşam sürdüğümü oldukça iyi anlayabilirsiniz ve siz olsaydınız, böyle bir durumda ne yapardınız? rica etsem, bana bir yol gösterir misiniz?
not: yaza kadar burada oturmak zorundayım. ne yazık ki o zamana kadar taşınamam.
---
Bir iş hanının arka cephesine bakan binalardan birinde oturuyorum ve bu iş hanınınarka tarafındaki dış cephesine yaklaşık 1-1,5 ay önce sensörlü bir alarm takıldı. Sensörün görüş alanı da, iş hanı biraz yüksekte kaldığı için, kendi etrafındaki binaların çatılarını kapsıyor(hani o çatılardan hırsız tırmanıp da, iş hanına girmeye çalışır diye) Ve bu alarm, akşam 17.00'den, sabah 8-9 sularına kadar aktif. Ama sıkıntı şu ki, o çatılarda hırsız hariç her türlü canlı var(kedi, fare, kuş, yarasa, vs.) Ve bu sensör, bunları her algılayışında bangır bangır ötmeye başlıyor.
Bakın, dün gece hiç üşenmedim ve hazır sabahlıyorum diye, akşam 10'dan, sabah 7'ye kadar alarm her öttüğünde, yanımdaki not defterine bir çentik attım. Peki, sabah o çentikleri topladığımda sonuç kaç çıktı?
179!!!!!
Yani bu demek oluyor ki, gece yarıları, her 3 dakikada bir, bangır bangır öten bir alarm kabusu yaşıyoruz son 1,5 aydır.
Deliksiz uyku nedir? Hepimiz unuttuk. Deliksizi geç, uykuyu da unuttuk.
179 diyorum bak, hızlıca okuyup geçmeyin lütfen. şaka gibi, ama gerçek!
Şimdi gelelim bu duyuruyu yapma sebebime;
diyeceksiniz ki "gidin konuşun," ya da "şikayet edin yetkili birimlere."
eh, yapmadık mı sanıyorsunuz bu 1,5 ay boyunca..? Kaç kere iş hanı güvenliğiyle, kaç kere iş hanı yönetimiyle, kaç kere polisle, kaç kere zabıtayla, kaç kere belediyenin diğer birimleriyle konuştuk ama yok, yok, yok...
Diyoruz ki iş hanı yönetim kurulundaki adama; "beyefendi, alarm neden dışarıda ötüyor? içerde güvenlik görevlisi var. sensör bir şeyi algıladığında, yalnızca güvenlik görevlisine gitsin alarm sesi. mahalleye neden bangır bangır canlı yayın yapıyorsunuz? biz mi kovalayacağız hırsızı? amaç, hırsızı korkutmaksa, burası dağ başındaki bir fabrika binası değil ki öttüresiniz o alarmı amansızca; etrafınız yerleşim yerleriyle dolu. sizin bizi her gece 5 dakikada bir uykumuzdan uyandırmaya ne hakkınız var?"
ama herifin verdiği cevap da, pişmiş pişmiş "ne güzel işte, o alarm her öttüğünde çevredeki evlerden pencerelere çıkıyorsunuz hepiniz ve bir bakıma bizim fahri bekçiliğimizi yapıyorsunuz. bu sayede hırsızlar da yaklaşmaya korkuyor binaya," oluyor sadece.
"iyi de uykumuzdan uyanıyoruz! hırsız olduğu için ötse o alarm, eyvallah. çekirdeğimizi alır, izleriz güvenlik-hırsız kovalamacasını ama ortada hırsız-mırsız yok; fare var, kedi var, yarasa var. lütfen sadece iş hanının içinde ötsün alarm ve güvenlik görevlileri de hemen kontrol etsin çatıları! zaten mantıklı olan da bu değil mi, allah aşkına?" diyoruz ama yok, anlatamıyoruz derdimizi. bir de adam demesin mi, "içeride de ötüyor zaten" diye..? ulan o zaman dışarıda neden ötüyor!? sırf gıcıklığına mı koydunuz onu dışarıya!? adamlara hava hoş tabii. nasıl olsa onların evleri başka yerde, gece yarısı alarm sıkıntısını çeken biziz. adam, dükkanına zarar gelmesin diye, etraftaki insanların huzurunu bozmaktan hiç çekinmiyor. Biri bana dese ki "sizin şu alarm bizi uyandırıyor, rahatsız ediyor," hemen özür dilerim ve hatta üstüne de epeyce utanırım, "insanlara huzursuzluk vermişim farkında olmadan" diye. Sonrasında da insanları rahatsız etmeyecek başka bir çözüm yolu ararım ama adamlar ne yapıyor? "keh keh keh, ne güzel işte... fahri bekçimiz olmuşsunuz, keh keh..."
haliyle elimizden bir kaza çıkmasın diye Polise iletiyoruz şikayetimizi ama polisin yaptığı bir şey yok. zaten yapacağı bir şey de yok uyarmaktan başka ama onu bile yapmıyorlar. çünkü geçen sefer şikayet ettik, 15 dakika sonra geri dönüş sağlayıp "tamam, biz uyarımızı yaptık, 2 güne sökeceklermiş alarmı," diyor polis ama 2 gün sonra sökülmeyince, iş hanı güvenliğiyle tekrar muhatap oluyoruz ve "yoo, polis-molis gelmedi buraya" diyor. yahu belediyeye şikayet ediyoruz, bir sürü prosedür çıkıyor karşımıza... şikayetçi olup, dava açsan, onun sonuçlanması kaç ayı bulacak? biz tüm o zaman zarfı boyunca uyuyamayacak mıyız? Saçmalık... Onu da geç!
velhasıl kelam, cinnet geçiren insanları ilk defa bu kadar iyi anlamaya başladım. ve de korkuyorum... bir gece ansızın sinirlerime hakim olamayıp, iş hanını basmaktan ve de haneye tecavüzle suçlanmaktan, ya da darp edeceğim o iş hanı yönetimindeki pişkin herifin benden şikayetçi olmasından ve de yok yere başıma iş açılmasından korkuyorum.
Peki, bunun bir çözümü yok mudur?
Uzun vadede var gibi(dava açarak vs.) ama ben neyleyeyim 2-3 ay(belki daha da uzun bir süre) sonra çözülecek derdi? Ben bu gece uyumak istiyorum. Ve de yarın gece... Ondan sonraki gece ve sonrasındaki her gün... Düşüncesiz insanların, en temel ihtiyacım olan uykumu benden çalması karşısında daha ne kadar sabırlı davranabilirim bilmiyorum ama adaletine sıçtığımın dünyasını çok iyi biliyorum ki, yarın-öbür gün gidip, o alarmı parçalasam ve iş hanını 100-200 liralık zarara uğratsam, hukuk önünde suçlu ben olurum. oysaki onların bize verdiği ruhsal zarar, kaç yüz liraya bedel, kimsenin umurunda değil.
şimdi diyeceksiniz ki, "eee? polis olmuyor, zabıta olmuyor; dava açıp da onun sonucunu bekleyemeyeceğini söylüyorsun; biz ne diyelim sana?"
evet, haklısınız, zaten benim de aklıma başka bir çözüm yolu geliyor olsaydı, buraya bu yazıyı yazmadan, direkt olarak onu uygulamaya çalışırdım ama ne bileyim, belki aranızdan biri dahiyane bir fikir verir diye yazdım bunları buraya. kim bilir, belki aranızda amansız bir keskin nişancı vardır ve bir gece ansızın, indiriverir o şerefsiz sensörlü alarmı sırf benim için =)
iş hanı da suçlayacak kimseyi bulamaz ve olur da yeniden koyarsa o alarmı, o hayırsever keskin nişancı arkadaş bir daha indirir, ta ki iş hanı yönetimi pes edip, alarm takmaktan vazgeçene kadar...
işin şakası bir yana; eğer ki benimle kusursuz bir empati kurabilirseniz, son 1,5 aydır cehennem gibi bir yaşam sürdüğümü oldukça iyi anlayabilirsiniz ve siz olsaydınız, böyle bir durumda ne yapardınız? rica etsem, bana bir yol gösterir misiniz?
not: yaza kadar burada oturmak zorundayım. ne yazık ki o zamana kadar taşınamam.
sol taraftaki 20'lik dişi çektirdiğim için antibiyotik kullanıyorum ama bu sabah da sağ taraftaki başka bir dişim ağrımaya başladı. antibiyotiğin üstüne ağrı kesici içsem, sıkıntı olur mu?
Dün bir tanesini daha çektirdim ama aradan 24 saat geçmesine rağmen kanama hâlâ tam olarak durmadı.
Öyle foşur foşur bir kan akmıyor elbette ama her saat başı gazlı bezi yeniliyorum ve her çıkarttığım bez hafif kanlı çıkıyor.
- Bu olağan bir durum mudur? (Olağan ise, ne zamana kadar olağan? Yani en geç ne zamana durur bu kanama?)
- Kan yutmak zararlı mıdır? Boğazımda oluşan tahrişin sebebi bundan mı ileri gelmektedir?
Öyle foşur foşur bir kan akmıyor elbette ama her saat başı gazlı bezi yeniliyorum ve her çıkarttığım bez hafif kanlı çıkıyor.
- Bu olağan bir durum mudur? (Olağan ise, ne zamana kadar olağan? Yani en geç ne zamana durur bu kanama?)
- Kan yutmak zararlı mıdır? Boğazımda oluşan tahrişin sebebi bundan mı ileri gelmektedir?
yeni taşındığım evdeki kaloriferler o kadar yüksek ısıda yanıyor ve havadaki nemi öyle bir emiyor ki, neredeyse gargara yapsam bile ağzımdaki kuruluk geçmeyecek raddeye geldi. tabii aynı zamanda nefes darlığı şikayetlerim de arttı; sıkıntı büyük...
şimdi gidip şu petek suluğundan alacağım ama sorum şu; başka önlemler de almak gerekir mi? yani misal; hem petek suluğu, hem kalorifere sürekli ıslak bez serme, hem odanın içinde su ısıtıcısı ile ara sıra su kaynatıp kapağını açık bırakma ya da benzeri başka önlemlerin hepsini aynı anda uygulayayım mı günlük rutin olarak, yoksa abartmanın lüzumu yok mu?
not: odamı havalandırsam bile camı kapattıktan 5-10 dakika sonra yine sanki hiç havalandırmamış gibi oluyor.
not 2: kaloriferin ısı ayarını azaltma niyetim yok. çünkü havaların soğumaya başladığı bu dönemlerde insanı çok güzel ısıtıyor namussuz, ama bu kuruluğa bir çare bulmak gerekir.
şimdi gidip şu petek suluğundan alacağım ama sorum şu; başka önlemler de almak gerekir mi? yani misal; hem petek suluğu, hem kalorifere sürekli ıslak bez serme, hem odanın içinde su ısıtıcısı ile ara sıra su kaynatıp kapağını açık bırakma ya da benzeri başka önlemlerin hepsini aynı anda uygulayayım mı günlük rutin olarak, yoksa abartmanın lüzumu yok mu?
not: odamı havalandırsam bile camı kapattıktan 5-10 dakika sonra yine sanki hiç havalandırmamış gibi oluyor.
not 2: kaloriferin ısı ayarını azaltma niyetim yok. çünkü havaların soğumaya başladığı bu dönemlerde insanı çok güzel ısıtıyor namussuz, ama bu kuruluğa bir çare bulmak gerekir.
Breaking Bad'i bilenler bilir ama bilmeyenler için şu videoyu yapıştırıvereyim şuraya: www.youtube.com 
Sorum da şu: bu 'yo' tabirinin Türkçedeki en uygun karşılığı nedir?
not: ama sokak ağzını sormuyorum. yani "yea" ya da "şşş" gibi sokak ağzı karşılıkları değil de, yazı dilinde garip kaçmayacak karşılıklarını soruyorum.

Sorum da şu: bu 'yo' tabirinin Türkçedeki en uygun karşılığı nedir?
not: ama sokak ağzını sormuyorum. yani "yea" ya da "şşş" gibi sokak ağzı karşılıkları değil de, yazı dilinde garip kaçmayacak karşılıklarını soruyorum.
24 saat aralıksız süren ve beni adım adım delirmenin eşiğine götüren komşu gürültüsünden gına geldiği için, en azından uyuduğum odanın duvarlarını ses geçirmeyen malzemeyle kaplamak istiyorum ve bununla ilgili internette epeyce araştırma yaptım. hatta ses yalıtım malzemesi satan firma yetkilileriyle de konuştum ama verdikleri öneriler hiç makul değil. yani en basitinden adam bana metrekaresi 44 lira olan bir malzemeyi almam gerektiğini söyledi ve bu malzemelerin kalıcı olarak yapıştırıldığını belirtti. oysaki ben kiracıyım, kalıcı yapıştırma olmamalı ve ayrıca metrekaresi 44 lira da ultra pahalı(odanın 6 duvarına da yapıştırılacağını düşünürsek...)
daha önce odasını sesten yalıtan ya da bu konu hakkında bilgi sahibi olan var mı?(ama kulaktan duyma olmasın "yumurta kolisi oluyormuş" gibi, denenmiş ve onaylanmış fikirlere ihtiyacım var) dediğim gibi, epey araştırdım ama internet sahiden de bilgi çöplüğü, artık araştırmaktan başım döndü. yok mudur bu işin hem ucuz, hem de başka eve taşınırırken, yanımda o malzemeleri de götürebileceğim bir yolu?
daha önce odasını sesten yalıtan ya da bu konu hakkında bilgi sahibi olan var mı?(ama kulaktan duyma olmasın "yumurta kolisi oluyormuş" gibi, denenmiş ve onaylanmış fikirlere ihtiyacım var) dediğim gibi, epey araştırdım ama internet sahiden de bilgi çöplüğü, artık araştırmaktan başım döndü. yok mudur bu işin hem ucuz, hem de başka eve taşınırırken, yanımda o malzemeleri de götürebileceğim bir yolu?
Geçtiğimiz günlerde şöyle bir konuda sizlere fikir danışmıştım: www.eksiduyuru.com
En sonunda şöyle bir çözüm buldum: kutuyu, televizyon dolabının içine koyup, kapağını 2 parmak açık bırakmak ve hem bu sayede o 2 parmaklık yerden kumandanın, uydu alıcısı ile bağlantısını sağlayabilmek, hem de uydu alıcının hava almasını sağlamak...
ama sorum şu: bu tip makineleri çok da geniş olmayan bir dolabın içine koyunca fazla ısınmadan kaynaklı problemlerle karşılaşabilir miyim?
Fakat dolabın kapağın 2 parmak genişliğinde ve (kapağın boyunu da 40 cm dersek)40 cm uzunluğunda açık olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim. Kutu, tamamen havasız bir ortamda değil.
Ses neredeyse %90 oranında kesildi, inanılmaz rahatladım bu vesileyle ama içimdeki bu "fazla ısınır mı?" endişesi, biraz canımı sıkıyor. Birileri bu konuda beni bilgilendirirse memnun olurum.
En sonunda şöyle bir çözüm buldum: kutuyu, televizyon dolabının içine koyup, kapağını 2 parmak açık bırakmak ve hem bu sayede o 2 parmaklık yerden kumandanın, uydu alıcısı ile bağlantısını sağlayabilmek, hem de uydu alıcının hava almasını sağlamak...
ama sorum şu: bu tip makineleri çok da geniş olmayan bir dolabın içine koyunca fazla ısınmadan kaynaklı problemlerle karşılaşabilir miyim?
Fakat dolabın kapağın 2 parmak genişliğinde ve (kapağın boyunu da 40 cm dersek)40 cm uzunluğunda açık olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim. Kutu, tamamen havasız bir ortamda değil.
Ses neredeyse %90 oranında kesildi, inanılmaz rahatladım bu vesileyle ama içimdeki bu "fazla ısınır mı?" endişesi, biraz canımı sıkıyor. Birileri bu konuda beni bilgilendirirse memnun olurum.
Geçen gün uydu alıcım(digikutu) yenilendi ve yeni gelen kutudan inanılmaz rahatsız edici bir ses çıkıyor. bu sesi yalıtmak için yaratıcı bir fikre ihtiyacım var. mesela benim aklıma digikutuyu boydan boya süngerle kaplamak ve sadece kumandanın görmesi gereken yeri açık bırakmak geldi ama zannediyorum ki bundan daha yaratıcı ve mantıklı bir fikre muhtacım.
çıkan sesin desibeli hakkında bilgi vermem gerekirse; duvar saatlerinin 'tık-tık-tık'ıyla aynı gürültüde ve o 'tık-tık'lardan daha seri bir hızda seyir etmekte. her duvar saatinden çıkan ses aynı değildir elbette ama standardını bilirsiniz... nasıl yalıtacağım ben bu sesi? çok rahatsız ettiğinde kapatıp duruyorum kutuyu ama o da zarar verecek en sonunda makineye. bir de takıntı haline geldiğinden, her geçen gün daha da fazla batıyor kulağıma. mucit arkadaşların fikirlerini bekliyorum.
çıkan sesin desibeli hakkında bilgi vermem gerekirse; duvar saatlerinin 'tık-tık-tık'ıyla aynı gürültüde ve o 'tık-tık'lardan daha seri bir hızda seyir etmekte. her duvar saatinden çıkan ses aynı değildir elbette ama standardını bilirsiniz... nasıl yalıtacağım ben bu sesi? çok rahatsız ettiğinde kapatıp duruyorum kutuyu ama o da zarar verecek en sonunda makineye. bir de takıntı haline geldiğinden, her geçen gün daha da fazla batıyor kulağıma. mucit arkadaşların fikirlerini bekliyorum.
1,5 yıl önce geçirdiğim ağır gribin ardından mustarip olduğum ve çok şükür ki kronikleşmeden, yalnızca 3 ay boğuşarak(ilaçlar, tedaviler, beslenme, vs.) atlattığım nefes darlığı rahatsızlığım dün yeniden baş gösterdi.
Sebebi ise (tahminimce ve %90 ihtimalle) dün akşam yazıcımın tonerini doldurtmam diye düşünüyorum. Çünkü çıktıları almaya başladığım anda ortamın havasında enteresan bir değişim yaşanmaya başladı ve bununla birlikte nefes almakta güçlük çekmeye başladım. İnternette kısa bir araştırma yaptım ve orijinal parça almak yerine, ucuza dolum yaptırınca sıkıntılı durumların yaşanabileceği ile ilgili bazı yazılar okudum. Yazıcıyı odamdan dışarı çıkardım ama çıktıların bazılarını duvarıma astım ve sanki o çıktıların üzerindeki toner tozu bile bana zarar veriyormuş gibi bir hisse kapıldım. Açıkçası o nefes darlığı illetiyle bir daha(ve belki de ebediyen) uğraşmaktansa, fırlatır atarım bu yazıcıyı çöpe ama acaba diyorum hastalık hastası oldum da kuruntu mu yapıyorum ki?
kıssadan hisse, sorum şu: toner tozu solumak zararlıdır, eyvallah ama duvarımda astığım o kolpa toner tozuyla boyanmış çıktıların da bir zararı var mıdır solunum yoluma? Yoksa kağıdın üstündeki toner tozundan nem kapmak, benim paranoyaklığım mıdır yalnızca?
(not: odamın bütün duvarları bu çıktılarla kaplı)
Sebebi ise (tahminimce ve %90 ihtimalle) dün akşam yazıcımın tonerini doldurtmam diye düşünüyorum. Çünkü çıktıları almaya başladığım anda ortamın havasında enteresan bir değişim yaşanmaya başladı ve bununla birlikte nefes almakta güçlük çekmeye başladım. İnternette kısa bir araştırma yaptım ve orijinal parça almak yerine, ucuza dolum yaptırınca sıkıntılı durumların yaşanabileceği ile ilgili bazı yazılar okudum. Yazıcıyı odamdan dışarı çıkardım ama çıktıların bazılarını duvarıma astım ve sanki o çıktıların üzerindeki toner tozu bile bana zarar veriyormuş gibi bir hisse kapıldım. Açıkçası o nefes darlığı illetiyle bir daha(ve belki de ebediyen) uğraşmaktansa, fırlatır atarım bu yazıcıyı çöpe ama acaba diyorum hastalık hastası oldum da kuruntu mu yapıyorum ki?
kıssadan hisse, sorum şu: toner tozu solumak zararlıdır, eyvallah ama duvarımda astığım o kolpa toner tozuyla boyanmış çıktıların da bir zararı var mıdır solunum yoluma? Yoksa kağıdın üstündeki toner tozundan nem kapmak, benim paranoyaklığım mıdır yalnızca?
(not: odamın bütün duvarları bu çıktılarla kaplı)
Chrome kullanıcısıyım. Dünden beri adres çubuğuna yazarak yaptığım bütün aramaların sonuçları google.es ile veriliyor. Adres çubuğuna google.com yazınca dahi, google.es açılıyor. Sol alt taraftaki konum bilgim "Madrit" olarak geçiyor (Madrid değil, Madrit.)
Chrome ayarlar sekmesindeki 'Arama motorlarını yönet' kısmında, varsayılan arama ayarım 'google.com' olarak geçiyor ama dediğim gibi, arama yapınca ispanya diyarlarından sonuçlar önüme sunulup duruyor. Konum bilgimi manuel olarak düzeltiyorum ancak, bir sonraki aramada yine sağ altta "Madrit" yazıyor. Binbir türlü ayar çektim, chorme'un ayarlar sekmesinde girmediğim alt sekme kalmadı ama bir türlü problemi çözemedim. Ya çok basit bir çözümü var ve ben malım, ya da Google tarafından zorla İspanyollaştırılmaya çalışılıyorum. Asimile olmak üzereyim. İmdet.
Chrome ayarlar sekmesindeki 'Arama motorlarını yönet' kısmında, varsayılan arama ayarım 'google.com' olarak geçiyor ama dediğim gibi, arama yapınca ispanya diyarlarından sonuçlar önüme sunulup duruyor. Konum bilgimi manuel olarak düzeltiyorum ancak, bir sonraki aramada yine sağ altta "Madrit" yazıyor. Binbir türlü ayar çektim, chorme'un ayarlar sekmesinde girmediğim alt sekme kalmadı ama bir türlü problemi çözemedim. Ya çok basit bir çözümü var ve ben malım, ya da Google tarafından zorla İspanyollaştırılmaya çalışılıyorum. Asimile olmak üzereyim. İmdet.
1