Geçen sene eski erkek arkadaşımdan işkolik olduğu dolayısıyla beklediğim ilgi ve zamanı alamadığım gerekçesiyle ayrılmıştım. Ayrılmadan önce bu konuyu konuşmuştuk ama halledememiştik. O adım attığında ise benim duygularım zaten bitmişti. Kendisi 40 yaşında ben ise 29.
Ayrılıktan sonra ara ara kendisinden barışma çiçekleri aldım fakat cevabım olumsuzdu. En son yazın çiçek gelmişti. İletişimi tamamen kesmiştik. Fakat dün gece ondan bir mesaj aldım. Evdeysem hızlı kurye ile bir şey göndereceğini söyledi.
Kurye geldi, yine çiçek çikolata vardı ama bir de kutudan 4 adet büyük boy evrak zarfı çıktı. Zarfların içinde farklı tarihlerde yazılmış, arkalı önlü 100 sayfaya yakın iç dökme vardı.
Yabancı psikologlara anlatmak yerine muhatabına içini dökmek istediği için bana gönderdiğini yazmış ve kendisini ağır şekilde suçlamış. İntihar gibi bir şeyden bahsetmiş mi diye tüm sayfaları okudum. Öyle bir şey yazmamış ama hayatından keyif almadığı da bariz bir şekilde belli oluyor. Örneğin yalnızlığı sevdiğini ama benim olmadığım bir geleceğe hazır olmadığını, hayatının aşkını kaçırdığı için kendisinin beceriksiz olduğundan vs. bahsetmiş. Ben yokken ağladığını, evden hatta şehirden taşındığını, otellerde kaldığını yazmış.
Kendimi inanılmaz kötü ve suçlu hissediyorum. Kendisiyle büyük bir kavgamız bile olmadı, saygıyı her zaman koruduk. Sadece sevgim bitti. Bu yüzden kendimi suçlamalı mıyım bilemiyorum. İntihar olmasa bile 1 yıldır süregelen bu ruh halinin sorumlusu olduğumu öğrenmek omuzlarıma büyük bir yük bindirdi. Çok mutsuzum. Cenaze evinde hissedilen o garip duygunun ağırlığı var üzerimde.
Ek olarak: Benden 1 hafta bunları düşünmemi ondan sonra cevap yazmamı istemiş. Kağıtların bir yerinde ona olan sevgimi sorgulamış. Onu bir zamanlar sevdiğimi ama süreç içerisinde bu hale geldiğimizi anlatan özür dileyen bir cevap yazmak geliyor aklıma.
Ayrılıktan sonra ara ara kendisinden barışma çiçekleri aldım fakat cevabım olumsuzdu. En son yazın çiçek gelmişti. İletişimi tamamen kesmiştik. Fakat dün gece ondan bir mesaj aldım. Evdeysem hızlı kurye ile bir şey göndereceğini söyledi.
Kurye geldi, yine çiçek çikolata vardı ama bir de kutudan 4 adet büyük boy evrak zarfı çıktı. Zarfların içinde farklı tarihlerde yazılmış, arkalı önlü 100 sayfaya yakın iç dökme vardı.
Yabancı psikologlara anlatmak yerine muhatabına içini dökmek istediği için bana gönderdiğini yazmış ve kendisini ağır şekilde suçlamış. İntihar gibi bir şeyden bahsetmiş mi diye tüm sayfaları okudum. Öyle bir şey yazmamış ama hayatından keyif almadığı da bariz bir şekilde belli oluyor. Örneğin yalnızlığı sevdiğini ama benim olmadığım bir geleceğe hazır olmadığını, hayatının aşkını kaçırdığı için kendisinin beceriksiz olduğundan vs. bahsetmiş. Ben yokken ağladığını, evden hatta şehirden taşındığını, otellerde kaldığını yazmış.
Kendimi inanılmaz kötü ve suçlu hissediyorum. Kendisiyle büyük bir kavgamız bile olmadı, saygıyı her zaman koruduk. Sadece sevgim bitti. Bu yüzden kendimi suçlamalı mıyım bilemiyorum. İntihar olmasa bile 1 yıldır süregelen bu ruh halinin sorumlusu olduğumu öğrenmek omuzlarıma büyük bir yük bindirdi. Çok mutsuzum. Cenaze evinde hissedilen o garip duygunun ağırlığı var üzerimde.
Ek olarak: Benden 1 hafta bunları düşünmemi ondan sonra cevap yazmamı istemiş. Kağıtların bir yerinde ona olan sevgimi sorgulamış. Onu bir zamanlar sevdiğimi ama süreç içerisinde bu hale geldiğimizi anlatan özür dileyen bir cevap yazmak geliyor aklıma.
8 günlük Sevilla geliş-gidişli biletim var. Sevilla’da 3 gece, Endülüs köylerinde 1 gece (kalmaya gerek yok ama bir gece inziva düşündüm), 3 gece de Granada düşündüm. Fakat son gün yolda geçecek. Bu yüzden Granada’ya ayıracağım vakit daha az olacak. Sevilla mı yoksa Granada mı daha çok vakti hak ediyor?
1