Cenin pozisyonunda uyuyorum genelde ve içime çekilerek bileğimi de yastığın altına koyuyorum. Eskiden sabah kalktıktan bir süre sonra düzelirdi her şey ancak artık öğlene uzuyor. Geçenlerde motosiklet kaskını takarken boynuma bir ağrı saplandı bıçak gibi ve 2 haftada anca geçti, sağa sola çevririrken omurgamda batma oluyordu. Gün içinde de telefona, bilgisayara bakarken tabii yine yoruyoruzdur.
Ne yapabilirim sizce? Sabahları 2 dk. boyun egzersizi yapıyorum, sola sağa yukarı aşağı, çevirme vesaire ama pek faydası olmadı. Bilek konusunda ise karpal tünel ateli mi taksam diye düşünüyorum?
Ne yapabilirim sizce? Sabahları 2 dk. boyun egzersizi yapıyorum, sola sağa yukarı aşağı, çevirme vesaire ama pek faydası olmadı. Bilek konusunda ise karpal tünel ateli mi taksam diye düşünüyorum?
Daha önce kanal tedavisi görmüş azı dişimde zıpladığımda veya kafamı eğdiğimde dişin köküne yakın bir yerde sızlama oluyor. Yemek yediğimde ya da tırnağımla tıklayınca herhangi bir acı hissetmiyorum, şişme yok, ağrı yok.
3 gündür bu şekilde, birkaç gün daha beklemeli mi yoksa hekime görüneyim mi?
3 gündür bu şekilde, birkaç gün daha beklemeli mi yoksa hekime görüneyim mi?
Yunan veya roma kültüründen bir şey ama ne: ibb.co
10 ay önce motosiklet kazası sonucu köprücük kemiğim parçalı kırıldı. 6 vida ile titanyum plaka ve 2 adet de harici vida ile kemik birleştirildi. Çok şükür ciddi bir şikayetim yok. Dokununca farklı hissettiriyor, bazen psikolojik olarak içimde metal olması fikri rahatsız ediyor ama istediğim gibi spor yapabiliyorum, hareket kısıtım yok.
Doktor ile konuştuğumda sana bağlı istersen çıkarırız dedi ama karar veremiyorum. Yaş 31, motor sürmeye devam ediyorum, sahada çalışan biriyim. Durum böyle, sizin fikriniz nedir, siz olsanız ne yapardınız, niye yapardınız?
Doktor ile konuştuğumda sana bağlı istersen çıkarırız dedi ama karar veremiyorum. Yaş 31, motor sürmeye devam ediyorum, sahada çalışan biriyim. Durum böyle, sizin fikriniz nedir, siz olsanız ne yapardınız, niye yapardınız?
Otomatik yapıyorlardı ama hesapta para yok diye yenileme iptal edilmiş sanırım, Anadolu sigorta mesaj attı. Yaptırmak zorunda mıyım? Ziraatten banka kredisi çekerek almıştım evi hala 1 yıl ödemem var.
Scooter bakıyorum kendime, sıfırı bayide 146 bin tele, adam 5 bin km'lik ikinci el ürünü 140'a koyup pazarlık yok diyor. Garajda kılıfla baktım bilmem ne... Bir iki tane de değil, bir sürü ilan var böyle.
Bunun bir mantığı mı var yoksa andavallar etrafımızı mı sarmış? Kendi malını o fiyata alır mısın diye düşünmüyorlar mı? Umarım bir mantığı vardır.
Bunun bir mantığı mı var yoksa andavallar etrafımızı mı sarmış? Kendi malını o fiyata alır mısın diye düşünmüyorlar mı? Umarım bir mantığı vardır.
İşe bisiklet ile gidip gelmek istiyorum ama evim tepede. Sabah giderken hiç sıkıntı yok ama dönerken 2 kilometrelik %6 eğimli bir yokuşu çıkmam gerekiyor. (iş-ev arası toplam 7 km) İşten 6'da çıkıyorum, eve gidince de pek vaktim yok o yüzden çok yorulmadan hafif tempoyla dönebilirsem iyi olacak.
Carraro'nun e-gravel'leri ilgimi çekti ama bu teknolojiye de yabancıyım. Var mı öneriniz ya da bu olay mantıklı geliyor mu size?
Carraro'nun e-gravel'leri ilgimi çekti ama bu teknolojiye de yabancıyım. Var mı öneriniz ya da bu olay mantıklı geliyor mu size?
Arkadaşlarla temmuz ayı içinde gidelim diyoruz, yakın zamanda kapı vizesi alan var mı? Acente mi bulmak gerekiyor, konsolosluğa mı gitmek gerekiyor? Bu süreci yaşamış olan varsa ve yardımcı olursa çok sevinirim.
Bir süredir sağlıksız besleniyorum; sigara, alkol de sıklaştı. Hiç aç kaldığım da olmuyor. 7'de kahvaltı, 12'de iş yerinde öğle yemeği, 18.30'da eve gelince derken sürekli bir sindirim hali.
Detoks gibi bir şey yapmak istiyorum bu sebeple. Kilo sorunum yok, her türlü 12.30 ile 19.30 arası yiyeceğimi yerim diye düşünüyorum.
Kahvaltı yapmadan da çıkarsam halsizlik olur mu emin değilim. Sizce 1 muz, 1 bardak süt içip çıksam detoks bozulmuş olur mu? Nasıl düzenlemek lazım genel olarak?
Detoks gibi bir şey yapmak istiyorum bu sebeple. Kilo sorunum yok, her türlü 12.30 ile 19.30 arası yiyeceğimi yerim diye düşünüyorum.
Kahvaltı yapmadan da çıkarsam halsizlik olur mu emin değilim. Sizce 1 muz, 1 bardak süt içip çıksam detoks bozulmuş olur mu? Nasıl düzenlemek lazım genel olarak?
Dün tek kişilik bir tiyatro oyununa gittik, ilk kısımları biraz garipti ve ''umarım beğenilir ya'' gibi bir kaygı hissetmeye başladım. Bu arada sorun doğrudan benimle ya da gittiğim kişilerle alakalı değil. O kadar kişi gelmişiz herkes bön bön bakıyor, oyuncu rezil olacakmış gibi geliyor ve bu beni rahatsız ediyor.
Halbuki burada bir sıkıntı yok, rezil de olunur vezir de. Mevzu benim rezillik hassasiyetim ile alakalı sanırım. Bu size de oluyor mu? Herkeste bir ölçüde var mı yoksa şahsi bir yamukluk mu merak ediyorum.
Halbuki burada bir sıkıntı yok, rezil de olunur vezir de. Mevzu benim rezillik hassasiyetim ile alakalı sanırım. Bu size de oluyor mu? Herkeste bir ölçüde var mı yoksa şahsi bir yamukluk mu merak ediyorum.
En başından beri motosiklet sürmem konusunda evhamlıydı kız arkadaşım ama gerekli dikkati verdiğim ve yapısından ötürü evhama meyilli olduğu için çok dert edinmiyordum. 3 ay önce ufak bir kaza geçirdim ve köprücük kırığından ameliyat oldum. Haliyle şimdi konusunu dahi açamıyorum. Hafta sonları 2-3 saat, full ekipman kullandığımı aynı kazayı bisiklet ile de yaşayabileceğimi anlatsam da pek faydası olmadı. Geçen gün rüyasında motorla kaza yaptığımı gördü, gece gece uyandı 1 saat uyuyamamış. Sürme diye dayatamıyor da, motorla alakalı işleri duyunca yüzü asılıyor, morali bozuluyor.
O yüzden acaba eziyet mi ediyorum diye düşünüyorum. Sürmeyeyim desem yine içim gidecek. Uçayım kaçayım diye de sürmüyorum, mevzuyu böyle kafada rasyonelleştirmeye çalışıyorum kendi içimde.
Ne diyorsunuz?
O yüzden acaba eziyet mi ediyorum diye düşünüyorum. Sürmeyeyim desem yine içim gidecek. Uçayım kaçayım diye de sürmüyorum, mevzuyu böyle kafada rasyonelleştirmeye çalışıyorum kendi içimde.
Ne diyorsunuz?
Turşuya bayılırım ve çok faydalı olduğuna inanıyorum. Yaşadığım istanbul ilçesinde dahi doğru düzgün, kendi yaptığı turşuyu satan 2-3 yer var. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Açılmış ve dolapta saklanan turşunun aylarca ekşimiyor oluşu, market raflarından alınanların ne kadar ''plastik'' olduğuna delil bence. Hal buyken daha çok turşucu, sirkeci olması gerekmez mi? Turşu ve sirke tüketmiyor mu halkımız yoksa? Ne düşünüyorsunuz?
Açılmış ve dolapta saklanan turşunun aylarca ekşimiyor oluşu, market raflarından alınanların ne kadar ''plastik'' olduğuna delil bence. Hal buyken daha çok turşucu, sirkeci olması gerekmez mi? Turşu ve sirke tüketmiyor mu halkımız yoksa? Ne düşünüyorsunuz?
Servise gidecek motor ama belki fikri olan vardır diye buradan sorasım geldi. 5. vites, yaklaşık 80 90 km/s hızlarda giderken motosikleti düşürdüm ve yardıma gelenler çalışır vaziyetteki motoru kapattılar. Gidon kütüğü kırıldığı için çekildi ve 1 ay sonra ilk defa motora baktım.
Kontağı açtım ve arıza ışığı yanmıyordu. Çalıştırmadan evvel boşa alayım dedim ama 5'ten 4'e iniyor, 3'e inmiyor. Tekrar 5'e de çıkıyor. 6'yı denemedim. Terslik olduğu için start vermeden öylece bıraktım.
Sizce ne olmuş olabilir ya?
Kontağı açtım ve arıza ışığı yanmıyordu. Çalıştırmadan evvel boşa alayım dedim ama 5'ten 4'e iniyor, 3'e inmiyor. Tekrar 5'e de çıkıyor. 6'yı denemedim. Terslik olduğu için start vermeden öylece bıraktım.
Sizce ne olmuş olabilir ya?
İş vesilesiyle 3 yıl önce tanıştığımız emekli albay bir abi var. İş ile alakalı münasebetimiz kalmadı ama ara ara telefon ile hal hatır sorduk, muhabbet ettik. Şimdi de eşiyle birlikte yaşadığım yere geliyorlar, seni de bir göreyim dedi. Benim yaşım 30 bu arada.
Bu telefon görüşmesini yaparken aaa ne iyi yengeyle de tanışmış oluruz dedim. Bunu duyan kız arkadaşım da yenge nalaka gencom benim yaptı yandan.
Siz olsanız ne derdiniz, diyorsunuz?
Bu telefon görüşmesini yaparken aaa ne iyi yengeyle de tanışmış oluruz dedim. Bunu duyan kız arkadaşım da yenge nalaka gencom benim yaptı yandan.
Siz olsanız ne derdiniz, diyorsunuz?
Saçma bir rap şarkısının nakaratından keşfetmiştim. Sanırım 70'lerde tek şarkısı ile ünlenmiş birisiydi. Arkadaşlarıyla gittiği gazinoda hadi sen de söyle derken beğenilmiş, bir süre sahnelere çıkmış, hatta bir araba modeline mi ismi verilecekmiş gibi bir şey okumuştum röportajından. Şimdilerde güneyde bir yerlerde kendince yaşayanlardan. Çok kalın ve güçlü bir sesi vardı.
Aklınıza biri geliyor mu?
Aklınıza biri geliyor mu?
Hem şarküterisi iyi hem içinde ne bileyim taze balık, kuşkonmaz, pellegrino ya da klozet kokusu gibi şeyler de bulabileceğin en iyi market hangisidir?
Viaport'un oradaki 5m migros geliyor benim aklıma, hem yolun karşısında da köylüce şarküteri vardı. Güzelyalı'daki Metro epey büyük ama toptancı gibi emin olamıyorum. Tuzla marina'daki carrefour da olabilir belki.
Uzun bir aradan sonra eve dönüyorum, sevgilim ve 2 arkadaşım için akşam yemeği hazırlayacağım. Evde hiçbir şey yok şu an ve tek seferde alabildiğimi almak istiyorujm, zamanım kısıtlı.
Sizin aklınıza neresi geliyor?
Viaport'un oradaki 5m migros geliyor benim aklıma, hem yolun karşısında da köylüce şarküteri vardı. Güzelyalı'daki Metro epey büyük ama toptancı gibi emin olamıyorum. Tuzla marina'daki carrefour da olabilir belki.
Uzun bir aradan sonra eve dönüyorum, sevgilim ve 2 arkadaşım için akşam yemeği hazırlayacağım. Evde hiçbir şey yok şu an ve tek seferde alabildiğimi almak istiyorujm, zamanım kısıtlı.
Sizin aklınıza neresi geliyor?
Bankada dokunmadığım bir miktar dövizim vardı ve bankadan KKM'de tutmak ister misin diye aradılar, anlatılana göre zarar etme durumum olmadığı ve son zamanlarda birkaç kişiden duyduğum için tamam dedim.
Şimdi araştırırken çevrim sırasında makas farkından zarar edilebildiğini okudum ama müşteri temsilcisi aynı dövizin yatacağını söylemişti. Var mı aranızda daha önce bunu kullanan birileri, oluyor mu böyle enayilikler?
Şimdi araştırırken çevrim sırasında makas farkından zarar edilebildiğini okudum ama müşteri temsilcisi aynı dövizin yatacağını söylemişti. Var mı aranızda daha önce bunu kullanan birileri, oluyor mu böyle enayilikler?
Bu sıralar sabır sebat etmem gereken bir dönemdeyim. Kendime bazı hatırlatmalar vesaire yapıyorum ve aklıma acaba bunları yüzükle sembolleştirebilir miyim fikri geldi. Daha önce hiç yüzük takmadım, denemek de istiyorum.
Düz gümüş yüzük dahi olabilir ama estetik bir şey fena olmazdı. Bakındım biraz, iğrenç iğrenç kocaman taşlı, osman turalı yüzükler çıkıyor, beymen'de bile saçma sapan kuru kafalı yüzükler var ya.
Nereden bulunur, nasıl bir şey olabilir sizce?
Düz gümüş yüzük dahi olabilir ama estetik bir şey fena olmazdı. Bakındım biraz, iğrenç iğrenç kocaman taşlı, osman turalı yüzükler çıkıyor, beymen'de bile saçma sapan kuru kafalı yüzükler var ya.
Nereden bulunur, nasıl bir şey olabilir sizce?
Nasıl ifade etsem tam bilemiyorum, direkt olay üzerinden gidip tartışmak en iyisi sanırım:
Yıllar evvel bir barda arkadaş ortamında oturuyoruz. Kadınlardan birisi elf gibi, çok güzel. Tuvalete gitti geldi ''offf ağbi nasıl sıçmışım'' diye geri döndü. Bana çok itici gelmişti. Arkadaş ile aramızda bu mevzu açıldı bir yerden ve kararsız kaldık:
Kadınların güzelliğinde kibarlık, incelik DAHA fazla/yerleşik mi sizce?
Bunu bir erkek yapsa da kaba ve itici bence ama kadın yapınca daha itici geliyor. Demek ki kafamda kadınlar daha ''çiçek'' olarak kodlanmış ve bakıyorum etrafımdakilere e öyle? Tabii ki aynı argümanla, örtük korumacılık, centilmenlik ayaklarında cinsiyetçilik, türlü dayatmalar yapılabiliyor biliyorum. Ama diğer yandan anlattığım olaydaki gibi durumlar bana ne kadarı dayatılmış rol, ne kadarı tabiattan geliyor diye sorgulatıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Yıllar evvel bir barda arkadaş ortamında oturuyoruz. Kadınlardan birisi elf gibi, çok güzel. Tuvalete gitti geldi ''offf ağbi nasıl sıçmışım'' diye geri döndü. Bana çok itici gelmişti. Arkadaş ile aramızda bu mevzu açıldı bir yerden ve kararsız kaldık:
Kadınların güzelliğinde kibarlık, incelik DAHA fazla/yerleşik mi sizce?
Bunu bir erkek yapsa da kaba ve itici bence ama kadın yapınca daha itici geliyor. Demek ki kafamda kadınlar daha ''çiçek'' olarak kodlanmış ve bakıyorum etrafımdakilere e öyle? Tabii ki aynı argümanla, örtük korumacılık, centilmenlik ayaklarında cinsiyetçilik, türlü dayatmalar yapılabiliyor biliyorum. Ama diğer yandan anlattığım olaydaki gibi durumlar bana ne kadarı dayatılmış rol, ne kadarı tabiattan geliyor diye sorgulatıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Uzun zamandır motosiklete heves ediyorum ve artık alacağım. Kafamdaki model kawasaki vulcan s ama 250k verip çaldırırsam içim kanar.
Bizim site pek hoş bir muhitte değil, garajın kapısı da bazen bozuluyor. İçeride 4 5 tane motor var ve aklıma geliyor: ya bir tane pikap çekip arkasından bir rampa salsalar bunları bir şekilde kaydırarak kilidiyle milidiyle uğraşmadan götüremezler mi? Nereden baksan 30 dk'da 1 milyon lera demek?
Baktım gayet sağlam taş motoruyla 30 dk'da anca kesecebileceğin kilitler var, süper ama motor dediğin kaç kilo? Kaldırır götürürler yani, bağlayacak bir yer de yok. Arabaya bağlanır mı? Ya da köşeye koyup arabayla bloke etsem?
Ne diyorsunuz sevgili duyuristler?
Bizim site pek hoş bir muhitte değil, garajın kapısı da bazen bozuluyor. İçeride 4 5 tane motor var ve aklıma geliyor: ya bir tane pikap çekip arkasından bir rampa salsalar bunları bir şekilde kaydırarak kilidiyle milidiyle uğraşmadan götüremezler mi? Nereden baksan 30 dk'da 1 milyon lera demek?
Baktım gayet sağlam taş motoruyla 30 dk'da anca kesecebileceğin kilitler var, süper ama motor dediğin kaç kilo? Kaldırır götürürler yani, bağlayacak bir yer de yok. Arabaya bağlanır mı? Ya da köşeye koyup arabayla bloke etsem?
Ne diyorsunuz sevgili duyuristler?
Babası şehire göçmüş bir köylü olarak ara ara böyle bir his geliyor. Dvorak dinleyemiyorum mesela, zevk almıyorum, o ince detaylar kulağıma yabancı geliyor. Bir mansur ark, bir tarkan gibi sarmıyor... Ve pop müziğin ilgi çekiciliğinin, hikayemizden geldiğinden ama iyi müzik olmadığından eminim.
Bu örnek diğerlerine de yansıtılabilir. Ne bileyim godard da izleyemiyorum, envai çeşit deniz mahsulü yemişliğim var ama yine alabalık iyidir ağbi kılçıksız kolay yenir modundayım diğerlerini aramıyorum.
Ama işte elimdekilerin basmaklıp, sıradan şeyler olduğunu bilirken ''yaşamak işte bu ağbi'' diye mangal da yellenmiyor. Diğer yandan bende olmayanların peşinden gitsem ''aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni' olurum en iyi ihtimalde. Rafine zevkler, gusto peşinde koşmak da eğreti geliyor yani.
Böyle düz yaşıyor muyuz kısacası, hayır benim için sıkıntı yok ama monşer olmayan arkadaşlar sizde durum nedir merak ettim?
Bu örnek diğerlerine de yansıtılabilir. Ne bileyim godard da izleyemiyorum, envai çeşit deniz mahsulü yemişliğim var ama yine alabalık iyidir ağbi kılçıksız kolay yenir modundayım diğerlerini aramıyorum.
Ama işte elimdekilerin basmaklıp, sıradan şeyler olduğunu bilirken ''yaşamak işte bu ağbi'' diye mangal da yellenmiyor. Diğer yandan bende olmayanların peşinden gitsem ''aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni' olurum en iyi ihtimalde. Rafine zevkler, gusto peşinde koşmak da eğreti geliyor yani.
Böyle düz yaşıyor muyuz kısacası, hayır benim için sıkıntı yok ama monşer olmayan arkadaşlar sizde durum nedir merak ettim?
Şehir yakınlarındaki ormanlarda, mesela Ömerli Barajından Şile'ye kadar olan kısım, dolaşmak sıkıntılı mı? Serdar Kılıç gibi Bolu Dağlarında dolaşılmaz ama bu bahsettiğim ayardaki ormanlarda zırtlanlar peşimize düşer mi? Yoldan geçerken inip içine dalasım geliyor hep ya. 30 yaşında edeleli kıllı bir erkek için sıkıntılı mı sizce?
Rus arkadaşımın kardeşi, İstanbul'da şu an için yatırımlık ve belki ileride eşi ve çocuklarıyla oturma durumunun da olabileceği avrupa tarafından bir daire bakıyor. Benim hiçbir fikrim yok açıkçası, var mı böyle yabancılar için Türkiye'de ev çekip çeviren büyük firma? Sorumululuk almak da istemiyorum o yüzden belki işini iyi yapsa da küçük firma ya da isim tavsiyesi veremem.
Belki işin içinde olan birileri vardır, nedir bu işlerin usulü? Sahibinden üzerinden bakıp alsalar, sıradan emlakçıya verseler olmaz mı mesela? Bunu işleri anlamak için soruyorum, atıyorum mesela ben gidip İtalya'dan ev alayım desem yine estate developers mı bakacağım?
Belki işin içinde olan birileri vardır, nedir bu işlerin usulü? Sahibinden üzerinden bakıp alsalar, sıradan emlakçıya verseler olmaz mı mesela? Bunu işleri anlamak için soruyorum, atıyorum mesela ben gidip İtalya'dan ev alayım desem yine estate developers mı bakacağım?
Nedensellik üzerine bir deney?
Piukh #1533865
Adını hatırlayamadığım bir deney ve tam olarak nedensellikle alakalı olmayabilir. Şuna benzer bir deneydi: Kapalı bir alan var ve içinde küçük toplar ile büyük bir top çarpışıyor. Küçük topların sayısı arttıkça büyük topun izlediği yol daha düzgün bir hal almaya başlıyor. Bundan ilk bahseden kişinin adıyla biliniyordu, bilmem ne etkisi gibi bir şey olmalı. Neydi bu ya?
Mesela android kullanırken google fotoğrafların çektiğim her fotoğrafı yedeklediğini sonradan fark etmiştim ve rahatsız ediciydi. Bu tarz şeyleri yaşamamak için soruyorum, telefonu daha açmadım.
Bir sürü ıvır zıvır şeyi vardır muhtemelen ve benim hiç de ilgimi çekmiyor, şirket hediye ettiği için kullanacağım.
Bir sürü ıvır zıvır şeyi vardır muhtemelen ve benim hiç de ilgimi çekmiyor, şirket hediye ettiği için kullanacağım.
Büyük boy bavulda yer kaldı, bunu yanıma alasım var ama almayacaklarsa hiç uğraşmayayım. Normal alkolden bir farkı yok diye düşünüyorum ama fısfıs falan filan diye sorun çıkarırlar mı acaba bilemedim. Kargo bölümüne vereceğim bavulu, kabinden bahsetmiyorum bu arada. Ürün de şu linkteki:
www.eyupsabrituncer.com
www.eyupsabrituncer.com
Orta segment araçlar tercih eden biriyim ve zarar etmemek için ne zaman yenilemek gerekir acaba diye düşündüm. Sadece ekonomik açıdan değerlendirmek istiyorum. Ya da yenilemek ekonomik olarak mantıklı bir tercih mi?
B sınıfı ehliyetim var ve hala yeniletemedim. Motosiklet ehliyetini de almak istediğim için ikisini aynı anda aradan çıkarıp tekrar tekrar para ödemeyeyim diye düşünüyorum ama pek vaktim yok, yurt dışına çıkma durumları oluyor.
Hiç motosiklet kullanmamış birinin kursun kapısından girip, emniyetten ehliyeti ile çıkması arasında geçen süre ortalama ne kadardır?
Hiç motosiklet kullanmamış birinin kursun kapısından girip, emniyetten ehliyeti ile çıkması arasında geçen süre ortalama ne kadardır?
Borsadan falan anlamıyorum, ilgilenmiyorum da ancak bu mekanizma pratikte nasıl işliyor merak ettim. Coin muhabbetlerinden intihar edenleri de duyunca daha ilginç bir hal aldı.
Öncelikle stop loss varken insanlar nasıl batabiliyor? Atıyorum mesela luna'ya 100 birim fiyattan girmiştik 75'e düşerse elden çıkar emri vermek çok mu zor? Herkes vermiyor mu?
Yüz binlerce, belki milyonu aşan insanın olduğu bu piyasada stop loss sebebiyle fiyatların bir anda dramatik şekilde düşmesi gerekmez mi? Luna'ya bakıyorum tepeden dibi görmesi 4 gün almış, bu süre içinde gayet lineer düşüyor. Çok uzun bir süre değil mi? Neden 2. gün herkes elden çıkarıp gitmemiş? Ya da bu sırada çok düştü dipten alalım diyen başkaları mı giriyor?
Anlayamıyorum, 4 gün boyunca insanlar ekrana bakıp paralarının erimesini mi izliyor?
Öncelikle stop loss varken insanlar nasıl batabiliyor? Atıyorum mesela luna'ya 100 birim fiyattan girmiştik 75'e düşerse elden çıkar emri vermek çok mu zor? Herkes vermiyor mu?
Yüz binlerce, belki milyonu aşan insanın olduğu bu piyasada stop loss sebebiyle fiyatların bir anda dramatik şekilde düşmesi gerekmez mi? Luna'ya bakıyorum tepeden dibi görmesi 4 gün almış, bu süre içinde gayet lineer düşüyor. Çok uzun bir süre değil mi? Neden 2. gün herkes elden çıkarıp gitmemiş? Ya da bu sırada çok düştü dipten alalım diyen başkaları mı giriyor?
Anlayamıyorum, 4 gün boyunca insanlar ekrana bakıp paralarının erimesini mi izliyor?
Ekşide sevilen kişinin kusurları gözünüze batmaz minvalinde bir yazı okudum ve beni düşündürdü. Sizlere de sormak istiyorum.
Mesela bazen bir hareket, bir cevap, bir tavır bende soğuma/itki yaratabiliyor. Ona olan sevgim azalmıyor ama itici buluyorum ve bu araya mesafe koymaya bile varabiliyor sevgim azalmasa dahi. Sevgim azalmıyor çünkü kötü niyeti olmadığını bilirim ama sonuçta benim hoşuma gitmeyen bir şey olmuş, kırılmışım belki ve uzaklaşmak istiyorum vesaire vesaire. Ayrıca böyle şeyleri açıkça da söylerim ben, kırıcı mı sizce?
Gerçek sevgi diye karşısındakini altın görmekten bahsedince biri acaba benim varamadığım bir sevgi derinliği mi bu diye düşündüm, sizde nedir durumlar?
Mesela bazen bir hareket, bir cevap, bir tavır bende soğuma/itki yaratabiliyor. Ona olan sevgim azalmıyor ama itici buluyorum ve bu araya mesafe koymaya bile varabiliyor sevgim azalmasa dahi. Sevgim azalmıyor çünkü kötü niyeti olmadığını bilirim ama sonuçta benim hoşuma gitmeyen bir şey olmuş, kırılmışım belki ve uzaklaşmak istiyorum vesaire vesaire. Ayrıca böyle şeyleri açıkça da söylerim ben, kırıcı mı sizce?
Gerçek sevgi diye karşısındakini altın görmekten bahsedince biri acaba benim varamadığım bir sevgi derinliği mi bu diye düşündüm, sizde nedir durumlar?
Benim emektar laptop 7 senelik ve artık yavaş yavaş su koyveriyor. Son yıllarda ihtiyaç duymadığım için evden dışarı da çıkarmaz oldum ve yeni bilgisayar için hangisini alacağım konusunda kararsızım.
Bilgisayarda bana gerekli en önemli şey işlemci. Amatör seviyede ableton Live isimli müzik programını kullanıyorum. İşlemci yetmemeye başladığında upgrade ederim diye düşünüyorum. Oluyo değil mi böyle? 5 yıl sonra anakart uymuyor, güç kaynağı karşılamıyor falan diye komple yeni bir sistem kurmaya gider mi yoksa?
Masaüstü daha az arıza veriyor, verdiğinde de daha çözülebiliyor oluyor gibi geliyor bana, doğru mu sizce?
Toplama işlerine girilir mi yoksa direkt lenovo'dan hazır sistem alıp geçmeli mi?
Bilgisayarda bana gerekli en önemli şey işlemci. Amatör seviyede ableton Live isimli müzik programını kullanıyorum. İşlemci yetmemeye başladığında upgrade ederim diye düşünüyorum. Oluyo değil mi böyle? 5 yıl sonra anakart uymuyor, güç kaynağı karşılamıyor falan diye komple yeni bir sistem kurmaya gider mi yoksa?
Masaüstü daha az arıza veriyor, verdiğinde de daha çözülebiliyor oluyor gibi geliyor bana, doğru mu sizce?
Toplama işlerine girilir mi yoksa direkt lenovo'dan hazır sistem alıp geçmeli mi?
Aynasız orta seviye bir fotoğraf makinesi almıştım zamanında işte bir yerlere gidince çekerim, biraz daha baktığım yeri görmeye çalışırım vesaire diye düşünerek ama kadrajda başka birileri varsa çekiniyorum göstere göstere çekmeye.
Mesela pazarın içindeyken o kalabalık yolu çekmek istiyorum ama diyorum ki bir sürü insan var, elimdeki makineden belli ne yaptığım, rahatsız olan birileri vardır muhakkak... Aynı şekilde başkasının böyle bir karede beni çekmesi de rahatsız edici geliyor şahsıma.
Bir de işin ilginç tarafı telefonla çekerken böyle olmuyor. Makineyle çekince iş başka bir boyuta atlıyor sanki.
Siz ne düşünüyorsunuz, hissediyorsunuz bu konuda?
Mesela pazarın içindeyken o kalabalık yolu çekmek istiyorum ama diyorum ki bir sürü insan var, elimdeki makineden belli ne yaptığım, rahatsız olan birileri vardır muhakkak... Aynı şekilde başkasının böyle bir karede beni çekmesi de rahatsız edici geliyor şahsıma.
Bir de işin ilginç tarafı telefonla çekerken böyle olmuyor. Makineyle çekince iş başka bir boyuta atlıyor sanki.
Siz ne düşünüyorsunuz, hissediyorsunuz bu konuda?
Bu tarz seyahatlerde her şeyi yazıyor musunuz? Mesela 1 aylık yurt dışında bir yerdeydim, 5 euro'dan 2 kere araba yıkatmışım ama fişleri versem 3'ün 5'in hesabını yapıyormuş olacağım gibi geliyor, diğer taraftan cebimden 160 TL şirkete vermek de saçma geliyor. Bir de illa bunun gibi ufak tefek bir iki şey daha oluyor.
Nasıl yapıyorsunuz, alt limitiniz var mı?
Not: Uzman seviyesinde bir çalışanım, yönetici falan değilim.
Nasıl yapıyorsunuz, alt limitiniz var mı?
Not: Uzman seviyesinde bir çalışanım, yönetici falan değilim.
Eskiden profildeki entry kısmına tıklayınca sol taraftaki menüye geliyordu ve aşağıdan sayfa sayfa ilerliyorduk. Şu an orada sadece başlıkları görüyorum. Değişmiş galiba, şimdi nasıl eski entrylere gidiyoruz?
Oturmuş hayaller kurarken birden bunu hissettim. Kimse kimseyi anlamıyor ergenliği değil bahsettiğim müsaadenizle açıklayayım:
Eşinizle birbirinizi anlayabilirsiniz, seneleri devirmiş olabilirsiniz, artık ifadeleriniz tepkileriniz birbirine benziyor bile olabilir vesaire vesaire ama yine de diğeri çok öngörülemez bir şey değil mi? Birine aşık olması ya da ayrılmak istemesi değil mesele, bunlar vakit ve zaman isteyen bir anda olmayan şeyler çoğu zaman, benim bahsettiğim mesela eşinizin bir sabah kalkıp intihar etmesi ya da uçağa atlayıp bambaşka bir hayat kurmaya yola çıkması.
Bunlar bana olmayacak şeyler gibi gelmiyor. Bence kimse bunu yapmayacağının taahhütünü de veremez. Başıma gelse çok üzülürdüm ama bir şey diyemezdim mesela, böyle bir şeyi asla yapmam da diyemiyorum kendi adıma. Çok düşük ama düşük olduğu kadar boktan bir ihtimal ama araba kazası gibi bir şey de değil; muallak var, boşluk var, kopukluk var ve suç yok.
Hiç böyle bir olay duydunuz mu daha önce?
Siz ne düşünüyorsunuz, benzer bir şeyi hissettiğiniz oldu mu?
İç bayan bir fransız filmi tadı da veriyor bu hissiyat, filmi çekilmiştir kesin, aklına gelen?
Eşinizle birbirinizi anlayabilirsiniz, seneleri devirmiş olabilirsiniz, artık ifadeleriniz tepkileriniz birbirine benziyor bile olabilir vesaire vesaire ama yine de diğeri çok öngörülemez bir şey değil mi? Birine aşık olması ya da ayrılmak istemesi değil mesele, bunlar vakit ve zaman isteyen bir anda olmayan şeyler çoğu zaman, benim bahsettiğim mesela eşinizin bir sabah kalkıp intihar etmesi ya da uçağa atlayıp bambaşka bir hayat kurmaya yola çıkması.
Bunlar bana olmayacak şeyler gibi gelmiyor. Bence kimse bunu yapmayacağının taahhütünü de veremez. Başıma gelse çok üzülürdüm ama bir şey diyemezdim mesela, böyle bir şeyi asla yapmam da diyemiyorum kendi adıma. Çok düşük ama düşük olduğu kadar boktan bir ihtimal ama araba kazası gibi bir şey de değil; muallak var, boşluk var, kopukluk var ve suç yok.
Hiç böyle bir olay duydunuz mu daha önce?
Siz ne düşünüyorsunuz, benzer bir şeyi hissettiğiniz oldu mu?
İç bayan bir fransız filmi tadı da veriyor bu hissiyat, filmi çekilmiştir kesin, aklına gelen?
Seyahat için yarın öğlen pcr testine girmem gerekiyor, bu akşam 4 5 bira içsem sıkıntı olur mu?
Virüs mutasyona uğrayıp değişiyor ve şöyle böyle oluyor mevzusunu anlamıyorum. Diyelim ki elimizde A virüsü var ve kopyalanırken B oldu. Bu durumun A'lar ile alakası ne? Sanki hepsine uydudan güncelleme gelecekmiş gibi algılıyorum okuduklarımı ama neden böyle olsun ki? Virüs mutasyona uğrarsa abuzittin isimli yeni bir virüsüm olmuş olması lazım.
Dünyanın bir yerindeki hayvan pazarında gerçekleşen tekil bir mutasyon vakası tüm dünyayı etkiliyor, e şimdi virüs mutasyon geçirse dahi atıyorum Cibuti'nin dağlarında yaşayan birindeki A virüsü, virüse hiç yakalanmamış benim için tehlike olmaktan neden çıksın?
Anlamadım. :/
Dünyanın bir yerindeki hayvan pazarında gerçekleşen tekil bir mutasyon vakası tüm dünyayı etkiliyor, e şimdi virüs mutasyon geçirse dahi atıyorum Cibuti'nin dağlarında yaşayan birindeki A virüsü, virüse hiç yakalanmamış benim için tehlike olmaktan neden çıksın?
Anlamadım. :/
Hala yenilemedim ve yurt dışındayım, yüksek ihtimalle son denilen 2022 yılı içinde yapamamış olacağım. Kafama takıldı bu iş, tekrar kurs murs uğraşma ihtimalimi düşününce küfrü basıyorum.
Sizce ne olur?
Sizce ne olur?
Yeni müdür ile aramızda bir uyuşmazlık var ve kafama tam oturtamadım, keyfimi kaçırıyor. Sizinle tartışmak istiyorum.
Bu departmanda çalışmaya yeni başladım ve müdür ile başka ülkelerdeyiz, ben müşterinin fabrikasında sattığımız üründen sorumlu mühendis olarak çalışıyorum, kendisi Türkiye'de.
2 hafta önce bizim ürünün dışında kullanıcı hatası sebebiyle bir kırık oluştu. Nasıl yaparız ederiz diye yardım istediler, bizim şirket de adamlardaki atölye yeterli mi diye birkaç bilgi istedi ama kılçıklı olduğundan fabrika bir türlü cevaplamadı. Bu sırada tabii benim başka işlerim de var.
Dün fabrikada toplantı yapmışlar ve ne uğraşıyoruz yapalım gitsin diyerek kendi atölyelerinde tamir etmeye karar vermişler. Ondan önceki akşam çalıştığım için dün gitmemiştim işe ve bu sabah bir baktım tamir edilmiş. Gayet de güzel olmuş. Kapağın hiçbir fonksiyonel özelliği de yok, sadece muhafaza görevi görüyor. Benim için problem yok, müdüre de son halini fotoğraflayıp gönderdim, konu kapansın diye.
Haberin olmasını beklerdim, yapacağımızı söylemiştik, böyle olması üzücü yazdı wp'dan. Ve birkaç ay önce buna benzer bir mesele daha olmuştu, yine aynı cümleleri mail ile göndermişti. İş oldu mu oldu, küçük ve standart bir iş için adamlardan bir sürü bilgi istiyoruz, maille yazması kolay ama işte kim peşine düşecek fabrika harıl harıl çalışırken. Müdür, tasarıma mail atıyor, tasarım müdüre, sonra o bana, ben fabrikaya... 2 haftadır oto sanayisine götürsek yaptıracağımız nitelikteki iş kaldı öyle, en sonunda yapılınca niye haberin yoktu oldu.
Bana kalırsa burada benlik bir şey yok. Müşteri öyle tercih etmiş, parça önemli olsa bile sıkıntı değil. Garanti dışı bırakırsın uygulamadan doğacak her sorunu olur biter. Varsa işleyişten şikayetin fabrikaya direkt at mailini, ben müşteriye bir şey deyince de bir şey dedin oluyorum. Hem üzüldüm nedir ya?
Böyle işleri kafaya takmayı lüzumsuz buluyorum. Yani şuraya şunu yazdığım vakte yazık. İşten çıkarsalar da umrumda olmaz açıkçası ama niye böyle keyfim kaçıyor çözemedim.
Bu departmanda çalışmaya yeni başladım ve müdür ile başka ülkelerdeyiz, ben müşterinin fabrikasında sattığımız üründen sorumlu mühendis olarak çalışıyorum, kendisi Türkiye'de.
2 hafta önce bizim ürünün dışında kullanıcı hatası sebebiyle bir kırık oluştu. Nasıl yaparız ederiz diye yardım istediler, bizim şirket de adamlardaki atölye yeterli mi diye birkaç bilgi istedi ama kılçıklı olduğundan fabrika bir türlü cevaplamadı. Bu sırada tabii benim başka işlerim de var.
Dün fabrikada toplantı yapmışlar ve ne uğraşıyoruz yapalım gitsin diyerek kendi atölyelerinde tamir etmeye karar vermişler. Ondan önceki akşam çalıştığım için dün gitmemiştim işe ve bu sabah bir baktım tamir edilmiş. Gayet de güzel olmuş. Kapağın hiçbir fonksiyonel özelliği de yok, sadece muhafaza görevi görüyor. Benim için problem yok, müdüre de son halini fotoğraflayıp gönderdim, konu kapansın diye.
Haberin olmasını beklerdim, yapacağımızı söylemiştik, böyle olması üzücü yazdı wp'dan. Ve birkaç ay önce buna benzer bir mesele daha olmuştu, yine aynı cümleleri mail ile göndermişti. İş oldu mu oldu, küçük ve standart bir iş için adamlardan bir sürü bilgi istiyoruz, maille yazması kolay ama işte kim peşine düşecek fabrika harıl harıl çalışırken. Müdür, tasarıma mail atıyor, tasarım müdüre, sonra o bana, ben fabrikaya... 2 haftadır oto sanayisine götürsek yaptıracağımız nitelikteki iş kaldı öyle, en sonunda yapılınca niye haberin yoktu oldu.
Bana kalırsa burada benlik bir şey yok. Müşteri öyle tercih etmiş, parça önemli olsa bile sıkıntı değil. Garanti dışı bırakırsın uygulamadan doğacak her sorunu olur biter. Varsa işleyişten şikayetin fabrikaya direkt at mailini, ben müşteriye bir şey deyince de bir şey dedin oluyorum. Hem üzüldüm nedir ya?
Böyle işleri kafaya takmayı lüzumsuz buluyorum. Yani şuraya şunu yazdığım vakte yazık. İşten çıkarsalar da umrumda olmaz açıkçası ama niye böyle keyfim kaçıyor çözemedim.
Aynı isimleri de yazabilirsiniz, kafamda bilinirlik açısından da sıralamada oluşsun istiyorum.
Sınırın ne olduğu önemli değil, böyle bir soru dahilinde yoksulluk kişiye göre değişebilir. Merak ettiğim kafanızda sınır olup olmadığı.
Son zamanlarda bu alışkanlığım iyice yapıştı üzerime ve artık yatakta yaşamaya başladım gibi hissediyorum. Mesela kahvaltımı yaptım ve şimdi kahvemi alıp kitap okuyacağım yatağa yöneliyorum hemen, çalışırken yatak, film izlerken yatak, dur utube'a bakayım yatak... Yatağı toplayamaz oldum. Evde yalnız yaşıyorum ve yatak, yatak odasında. Çalışma odası var, salon var ama ben yine yatağa gidiyorum. Verimlilik açısından da bir şey değişmiyor gibi zaten masada da verimli çalışamıyorum ama hoşuma gitmeyen bir tarafı var.
Siz ne düşünüyorsunuz, var mı böyle huyunuz?
Siz ne düşünüyorsunuz, var mı böyle huyunuz?
Gözümün yan tarafı şakak bölgemde 10 senelik yüzeysel sivilce izleri var. Bunun için 1 mm dermaroller aldım ve dün ilk defa yaptım. Akşam yaparken normal derecede acıdı ve epey kızardı o bölge. Şimdi bakıyorum hiçbir kızarıklık, acı, yaptığıma dair emare yok. Acaba daha fazla mı bastırmalıyım, siz nasıl yapıyorsunuz?
Bundan yaklaşık 10 sene önce kendince popüler olan, Tumblr Twitter gibi mecralarda sözleri kırpılan bir şairidi kendisi. Ankara'da üniversiteyi okuduğunu hatırlıyorum. Neydi adı ya?
2 adam vardı, ne olacağını bilmeden bekliyorlardı. Sanat filmi niteliğinde, gayet yavaş akan bir filmdi. Adamlardan birinin yemyeşil bir çayırda gökyüzünü izlediğini uzak plandan bir görüntüsü var aklımda ama filmi bulamadım bir türlü. Neydi ya?
Evvel zamanda bir akşam eski sevgilimle oturuyoruz. Herkes kendi dünyasına dalmış yaşıyor. Mutfağa gidip çay almak için koltuktan kalktım ve geçerken gözüm muhtereme takıldı. Mıknatıslı küçücük halkaları lego gibi birleştirerek şekiller yapmaya çalışıyor ama dünyadan koparak dalmış gitmiş, saçlar birbirine karışmış, üzerinde pijama. Bir an çok tatlı geldi, içim bi' kabardı, küçük çocuğu dişlemek istersin ya öyle yükseldim. Wes Anderson filmindeymişiz gibi her şeyin rengi birden pastelleşti, duvar kağıdında japon kiraz çiçekleri filizlendi (duvar boyalıydı.) ve tam o anda gözüme, arkasından kenara doğru kaymış kırlentin ucu ilişti. VEEE, evet, ucundan tutup bir anda çekerek pat diye (tatlı sert) vurdum kafasının arkasından...
Tam yaşadığım rahatlama ve tarık akan munzırlığında kahkahamın ilk harfleri ağzımdan çıkıyordu ki, bedenini hiç kıpırdatmadan ve yüzüne savrulan saçlarını çekmeden dönüp tokat yemiş şaşkınlığındaki gözleriyle ''ne kadar salak salak işler yapıyorsun ya, hayır komik mi, bunun normali-kaç yaşındasın sen...'' diye baktı, baktı, baktı. Ben bozuldum; ehe mehe, çok tatlısın, dayanamadım, tamam tamam yok bir şey diye kaçtım mutfağa. Elimle kavgaya tutuştum, ''çok tatlısın amk hııı'' diye küfür ettim kendime, bir daha yapmayacağıma ve bozulduğumu belli etmeyeceğime yeminler edip kendimi ve en çok da onu cezalandırdım.. :) Öyle işte, bu da böyle bir anım.
Neyse şimdi soruyorum size Romalılar: Yorumunuz nedir bu olaya, size yapılsa tepkiniz ne olur, yapar mısınız? Ve kaç kardeşsiniz? (sessizce genelleyeceğim çaktırmayalım.)
Tam yaşadığım rahatlama ve tarık akan munzırlığında kahkahamın ilk harfleri ağzımdan çıkıyordu ki, bedenini hiç kıpırdatmadan ve yüzüne savrulan saçlarını çekmeden dönüp tokat yemiş şaşkınlığındaki gözleriyle ''ne kadar salak salak işler yapıyorsun ya, hayır komik mi, bunun normali-kaç yaşındasın sen...'' diye baktı, baktı, baktı. Ben bozuldum; ehe mehe, çok tatlısın, dayanamadım, tamam tamam yok bir şey diye kaçtım mutfağa. Elimle kavgaya tutuştum, ''çok tatlısın amk hııı'' diye küfür ettim kendime, bir daha yapmayacağıma ve bozulduğumu belli etmeyeceğime yeminler edip kendimi ve en çok da onu cezalandırdım.. :) Öyle işte, bu da böyle bir anım.
Neyse şimdi soruyorum size Romalılar: Yorumunuz nedir bu olaya, size yapılsa tepkiniz ne olur, yapar mısınız? Ve kaç kardeşsiniz? (sessizce genelleyeceğim çaktırmayalım.)
Fabrikada üretim mühendisi olarak çalışıyorum. Günümün büyük kısmı aşağıda geçiyor, ofise gelince maillerime hızlıca bakabiliyorum ve bazen atladığım şeyler oluyor.
Bugün ilgiliye kişiye küçük bir mesele dahilinde soru sordum ve hemen "Anlamadım, ben size zaten nasıl olacağını mail atmıştım" diyerek o maili eke, herkesi de cc'ye ekleyerek kucağıma koydu. Hakikaten belirtmiş orada ama atlamışım.
Gün içinde bir sürü dolaylı yoldan mail geliyor bunun gibi cc'ye dünyayı ekleyen arkadaşlar yüzünden, personel işlerinden, diğer departmanların bilgilendirmelerinden... Genelde aklım sahada olduğu için ve telefon yoğunluğum olduğundan dikkat etmeye çalışsam dahi atladığım önemsiz ama bariz şeyler oluyor. Böyle suratıma çarpılınca da içime oturuyor açıkçası.
Evet, derdimi de paylaştım. Siz ne hissediyorsunuz, ne düşünüyorsunuz, ne yapıyorsunuz bunun gibi durumlarda?
Bugün ilgiliye kişiye küçük bir mesele dahilinde soru sordum ve hemen "Anlamadım, ben size zaten nasıl olacağını mail atmıştım" diyerek o maili eke, herkesi de cc'ye ekleyerek kucağıma koydu. Hakikaten belirtmiş orada ama atlamışım.
Gün içinde bir sürü dolaylı yoldan mail geliyor bunun gibi cc'ye dünyayı ekleyen arkadaşlar yüzünden, personel işlerinden, diğer departmanların bilgilendirmelerinden... Genelde aklım sahada olduğu için ve telefon yoğunluğum olduğundan dikkat etmeye çalışsam dahi atladığım önemsiz ama bariz şeyler oluyor. Böyle suratıma çarpılınca da içime oturuyor açıkçası.
Evet, derdimi de paylaştım. Siz ne hissediyorsunuz, ne düşünüyorsunuz, ne yapıyorsunuz bunun gibi durumlarda?
Ağır olmasa da düzenli spor yapıyorum ama yıllardır barfiksi takır takır çekemiyorum ve bunu kendime hedef edindim, eve bar aldım.
Zorlayarak 5 set 4 tekrar barfiks çekiyorum ve hedefim 5 set 10 tekrar. Pandemiden ötürü haftada 3 gün evde spor yapıyorum, sadece 1'inde barfiks var. son 3 haftadır hiç gelişme gösteremedim ve artık çalıştıktan sonra kaslarımda yanma olmuyor.
Nasıl yapmalı bu işi? Kapıdan geçip giderken barfiks çekmek işe yarar mı mesela? Dengeyi ve diğer günleri bozmamak için yapmıyorum ama faydası olur mu?
Zorlayarak 5 set 4 tekrar barfiks çekiyorum ve hedefim 5 set 10 tekrar. Pandemiden ötürü haftada 3 gün evde spor yapıyorum, sadece 1'inde barfiks var. son 3 haftadır hiç gelişme gösteremedim ve artık çalıştıktan sonra kaslarımda yanma olmuyor.
Nasıl yapmalı bu işi? Kapıdan geçip giderken barfiks çekmek işe yarar mı mesela? Dengeyi ve diğer günleri bozmamak için yapmıyorum ama faydası olur mu?
Perşembe günü sabah çalıştığım şirket bu testten yaptırdı. Negatif çıktı ve iki gün sonra ne olur ne olmaz kontrol edin denmişti, ettiğimde yine tek çizgiydi. Bu sabah çöpe atacakken bir de ne göreyim C ve lgM çizgisi çok silik de olsa görünüyor. Yaptırdığım yeri aradım, bir şey yoktur ama devlet hastanesine gidin dedi. Gittim, onlar da muayene edip rahatsızlığınız yoksa test yapamayız, istiyorsanız özele gidin dediler.
Hiçbir rahatsızlığım da yok hakikaten, hatta dün ağırlık çalıştım gayet iyiyim. Bu testlerin bozulma durumu falan var mı, çekmecede duruyordu 4 gündür? Nasıl yorumlamalı şimdi bu olayı?
Hiçbir rahatsızlığım da yok hakikaten, hatta dün ağırlık çalıştım gayet iyiyim. Bu testlerin bozulma durumu falan var mı, çekmecede duruyordu 4 gündür? Nasıl yorumlamalı şimdi bu olayı?
Ekşi'de de uzun uzun tartışılmış ama yaşadığım olay üzerinden hasbihal edelim istedim.
Geçenlerde bankada işim vardı, gayet güzel bir hanımefendinin önündeki sandalyeye oturdum ve sırasıyla şunlar geçti aklımdan:
-meme mi lan o?
-memintolar da tombiktoymuş.
-bakıyorum galiba ya, dur abazan gibi bakmayayım başka yere odaklanayım
-böyle de çok kastım galiba kadın bu halimden rahatsız olacak şimdi
-Hı?, evet, evet limiti 5000 liraya çekelim. (memeler aşağıda ne yapıyordur acaba, o derin çizgi... Bakmıyoruz aslanım, şhhh, birazdan çıkmış olacaksın..)
İşim uzun sürmedi de bir an evvel attım kendimi dışarı, bu zihinsel mücadeleden kurtuldum ve bildiğiniz rahatlamış hissettim. Şimdi burada bir problem var bana kalırsa çünkü memelere maruz kaldığımı düşünüyorum ve alt tarafı basit bir banka işleminde böyle olmamalı bence.
Kadına da hiç fettan falan diyemeyiz, baya bildiğin masum bir güzelliği olan, gayet doğal, kibar bir hanımefendiydi. Diyemezsin ki memelerin açılmış birader gözümüz kayıyor, kapat şunu. Ne haddime? E ben de dekolteye zevkle bakacak biri değilim, içimden geçse bile gururuma yediremem. Mevzu sadece benle de kalmıyor. Kısacası olayın içinde çirkinlik, kötülük yok bana kalırsa ama var bir sıkıntı.
Ne yapmalı bu sıkıntıyı çözmek için?
Geçenlerde bankada işim vardı, gayet güzel bir hanımefendinin önündeki sandalyeye oturdum ve sırasıyla şunlar geçti aklımdan:
-meme mi lan o?
-memintolar da tombiktoymuş.
-bakıyorum galiba ya, dur abazan gibi bakmayayım başka yere odaklanayım
-böyle de çok kastım galiba kadın bu halimden rahatsız olacak şimdi
-Hı?, evet, evet limiti 5000 liraya çekelim. (memeler aşağıda ne yapıyordur acaba, o derin çizgi... Bakmıyoruz aslanım, şhhh, birazdan çıkmış olacaksın..)
İşim uzun sürmedi de bir an evvel attım kendimi dışarı, bu zihinsel mücadeleden kurtuldum ve bildiğiniz rahatlamış hissettim. Şimdi burada bir problem var bana kalırsa çünkü memelere maruz kaldığımı düşünüyorum ve alt tarafı basit bir banka işleminde böyle olmamalı bence.
Kadına da hiç fettan falan diyemeyiz, baya bildiğin masum bir güzelliği olan, gayet doğal, kibar bir hanımefendiydi. Diyemezsin ki memelerin açılmış birader gözümüz kayıyor, kapat şunu. Ne haddime? E ben de dekolteye zevkle bakacak biri değilim, içimden geçse bile gururuma yediremem. Mevzu sadece benle de kalmıyor. Kısacası olayın içinde çirkinlik, kötülük yok bana kalırsa ama var bir sıkıntı.
Ne yapmalı bu sıkıntıyı çözmek için?