selam arkadaşlar, office 360a erişemiyorum normalde oradan yapardım işlerimi. çok acil bir dilekçe yazmam gerekiyor işyerime, normalde ücretsiz izindeyim. sisteme de yalnızca office üzerinden yazılanları yükleyebiliyoruz, diğerlerini kabul etmiyor. elinizde güvenilir torrent varsa iletebilir misiniz? acele edip virüs doldurmak istemiyorum bilgisayarı. zipli kurulum dosyası da olabilir. şimdiden teşekkürler
bursa osmangazi mehmet aker ilkokulu vs tolga taştan ilkokulu
kakamelsokoban #1559388
merhaba arkadaşlar, kısmetse 2-3 haftaya kadar bursaya taşınıyoruz, tayin yazımız onaylandı.
tuttuğumuz evin yakınında 2 tane ilkokul görünüyor yakın olarak. kızım bu sene 1. sınıfa başlayacağı için iyi bir okul arayışımız sürüyor.
adrese dayalı sistemden otomatik olarak tolga taştan çıkıyor ama mehmet aker aslında daha yakın mesafede fakat farklı mahalleye bağlı olduğu için çıkmıyor. internetten biraz araştırdım, çok bir bilgi bulamadım ama mehmet aker sanki ders dışı etkinlikler olarak daha başarılı gibi, bir de okul binası 2 katlı ve öğrenci sayısı daha az olduğu için daha çok hoşuma gitti. daha yakın oluşu da cazip geldi çünkü ağustosta doğum yapıp ufak bebekle kızımı okula götürüp getireceğim, daha az yol yürümek daha çok işime geliyor.
bu 2 okul hakkında bilgisi olanlar varsa duymak isterim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
tuttuğumuz evin yakınında 2 tane ilkokul görünüyor yakın olarak. kızım bu sene 1. sınıfa başlayacağı için iyi bir okul arayışımız sürüyor.
adrese dayalı sistemden otomatik olarak tolga taştan çıkıyor ama mehmet aker aslında daha yakın mesafede fakat farklı mahalleye bağlı olduğu için çıkmıyor. internetten biraz araştırdım, çok bir bilgi bulamadım ama mehmet aker sanki ders dışı etkinlikler olarak daha başarılı gibi, bir de okul binası 2 katlı ve öğrenci sayısı daha az olduğu için daha çok hoşuma gitti. daha yakın oluşu da cazip geldi çünkü ağustosta doğum yapıp ufak bebekle kızımı okula götürüp getireceğim, daha az yol yürümek daha çok işime geliyor.
bu 2 okul hakkında bilgisi olanlar varsa duymak isterim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
merhaba arkadaşlar, kısmetse 2-3 haftaya taşınıyoruz bursaya. taşınacağımız ev bitmiş, bu hafta içinde eşimle gelip mobilya siparişlerini vermek istiyoruz ama mobilyayı özellikle de gardrobu özel ölçü yaptıracağız çünkü yatak odası dubleksin üst katı ve çatı hizası biraz alçak. biz de pay kazanmak için uzunlamasına 3-4 parça halinde bir gardrop yaptırmak istiyoruz ki bu evden çıkıp başka eve taşındığımızda yan yana koyamasak bile gittiğimiz eve göre bir yerleşim yapıp durduk yere yine gardrop değiştirmek zorunda kalmayalım.
bursada osmangazi ya da nilüfere yakın uygun fiyatlı yapacak ve çok gecikmeden teslim edebilecek mobilyacılar varsa önerebileceğiniz harika olur. inegöl mobilyacılar çarşısı varmış, fiyat performans açısından gidip bakmaya değer mi, çok aşırı kaliteli olmasına gerek yok ama 2 seneye de elimizde kalacak kadar kötü olmasın yeter ki. şu tarafa gidin, şuradaki çarşılara bakın dediğiniz neresi varsa, hatta yalnızca mobilya olarak da değil perdedir, halıdır önerebileceğiniz yerler varsa süper olur çünkü max 2 gün içinde siparişleri verip dönmemiz gerekiyor. haziran ortası gibi taşınacağız ve muhtemelen temmuz sonu gibi doğum yapacağım için eşyaların en geç temmuz ortası teslim edilmesi gerekiyor.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler
bursada osmangazi ya da nilüfere yakın uygun fiyatlı yapacak ve çok gecikmeden teslim edebilecek mobilyacılar varsa önerebileceğiniz harika olur. inegöl mobilyacılar çarşısı varmış, fiyat performans açısından gidip bakmaya değer mi, çok aşırı kaliteli olmasına gerek yok ama 2 seneye de elimizde kalacak kadar kötü olmasın yeter ki. şu tarafa gidin, şuradaki çarşılara bakın dediğiniz neresi varsa, hatta yalnızca mobilya olarak da değil perdedir, halıdır önerebileceğiniz yerler varsa süper olur çünkü max 2 gün içinde siparişleri verip dönmemiz gerekiyor. haziran ortası gibi taşınacağız ve muhtemelen temmuz sonu gibi doğum yapacağım için eşyaların en geç temmuz ortası teslim edilmesi gerekiyor.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler
merhaba arkadaşlar, 2 senedir nilüferdi, ihsaniyeydi, altınşehirdi diye arandıktan sonra artık taşınma vakti daralmışken bütçemize göre tanıdık vasıtasıyla osmangazi istiklal mahallesinde bir ev bulduk. sıfır bina, yaklaşık 1 ay sonra teslim edilecek, sahibi tanıdık olduğu için ben kiracı aramayayım aklım kalmasın evi size emanet edeyim, siz de ev aramakla, kaporayla, depozitoyla uğraşmayın gönlünüze göre dolaplarını, boyasını vs yaptırayım siz geçin dedi uygun fiyata. 2 aya taşınacağız, 3 aya doğum var ve ben ücretsiz izne çıkacağım orada bebeği emanet edecek kimseyi tanımadığımız için. tek maaşa düşeceğimizden maddi olanak olarak içimize sindi. bir de deprem gündemi varken binanın sıfır oluşu, 3 katlı binanın üst 2 katı dublex daire oluşu ve otoparklı oluşu içimize sindi.
ev sahibinin bize dediği bulgarların oturduğu, eski mahalle kültürünün yaşadığı, komşuluğun çok iyi olduğu, kendimizi yalnız hissetmeyeceğimiz ve zeminin de sağlam olduğuydu. evi gittik gördük, küçük bir ev, 2 çocuklu bir aile için biraz sıkışık olacak ama şartları çok iyi. bununla beraber güvenlik ve 1. sınıfa başlayacak kızım için okul kalitesi açısından hiçbir bilgimiz yok. biraz mahalleyi dolandık ne market görebildim, ne manav, ne kasap, ne üç buçukçu tarzı bir yer. sanki sanayi bölgesi gibi geldi bana. biraz aşağısında askeriye ve yunuseli havalimanı var, ecza koop var, anayola çıkıp az yürüyünce timsah arena görünüyor. otobüs durağına 200 metre falan ama metro durağı yürüyerek 20 dk görünüyor karaman metro istasyonu. ee işe giderken metro beklemesiydi, 3-4 durak yol gitmesiydi derken benim işe gidişim olacak 40-50 dk. ben istanbulda max 35 dk.da evden çıkıp işe giriyorum söylene söylene. bu da işime gelmedi açıkçası.
en kötü ihtimalle ücretsiz izin bitene kadar idare edip işe döndüğümde daha uygun bir yere geçeriz diye düşünüyoruz. muhitle ilgili olumlu ya da olumsuz bildiklerinizi yazabilir misiniz? hele ilkokul önerisi gelirse şahane olur. cevap verenlere şimdiden teşekkürler...
ev sahibinin bize dediği bulgarların oturduğu, eski mahalle kültürünün yaşadığı, komşuluğun çok iyi olduğu, kendimizi yalnız hissetmeyeceğimiz ve zeminin de sağlam olduğuydu. evi gittik gördük, küçük bir ev, 2 çocuklu bir aile için biraz sıkışık olacak ama şartları çok iyi. bununla beraber güvenlik ve 1. sınıfa başlayacak kızım için okul kalitesi açısından hiçbir bilgimiz yok. biraz mahalleyi dolandık ne market görebildim, ne manav, ne kasap, ne üç buçukçu tarzı bir yer. sanki sanayi bölgesi gibi geldi bana. biraz aşağısında askeriye ve yunuseli havalimanı var, ecza koop var, anayola çıkıp az yürüyünce timsah arena görünüyor. otobüs durağına 200 metre falan ama metro durağı yürüyerek 20 dk görünüyor karaman metro istasyonu. ee işe giderken metro beklemesiydi, 3-4 durak yol gitmesiydi derken benim işe gidişim olacak 40-50 dk. ben istanbulda max 35 dk.da evden çıkıp işe giriyorum söylene söylene. bu da işime gelmedi açıkçası.
en kötü ihtimalle ücretsiz izin bitene kadar idare edip işe döndüğümde daha uygun bir yere geçeriz diye düşünüyoruz. muhitle ilgili olumlu ya da olumsuz bildiklerinizi yazabilir misiniz? hele ilkokul önerisi gelirse şahane olur. cevap verenlere şimdiden teşekkürler...
günaydın sevgili duyurucular,
yaklaşık 3 haftadır korkunç bir boğaz enfeksiyonu yaşıyorum. ilk başladığında doktora gittim, hamile olduğum için çok bir ilaç yazamadı ama bir hafta boyunca antibiyotik, minoset ve boğaz gargarası kullandım. biraz hafifletti ama ilaçlar biteli 10 gün olmasına rağmen hala başım ağrıyor, burnum akıyor ve felaket öksürüyorum. ciğerlerim sökülüyor artık öksürmekten ve hala geniz akıntım bitmedi.
1 hafta önce muhtemelen sert bir şekilde burnumu silmekten ve geniz akıntısının rahatsızlığıyla burnumu çekip durmamdan sağ kulağım tıkandı. ağrı sızı yok yalnızca tıkalı. sanki kafamda basınç varmış gibi hissediyorum, ben suyun dibindeyim de yukarıdaki sesleri duyuyorum gibi geliyor.
bazen açılır gibi oluyor, bazen ikisi birden tıkanıyor. sakız çiğnedim, pipetle içecekler içtim, esnedim, yutkundum vs bi tık açılır gibi olup tekrar kapanıyor. kulak enfeksiyonu ya da kulak kirinden dolayı tıkanıklık olsa böyle açılıp kapanmaz sürekli kapalı kalır diye düşünüyorum ama emin de olamadım sizlerden fikir almak istedim.
burnumu çekmeye ve silmeye devam ettiğim, geniz akıntım geçmediği sürece geçmemesi normal mi, yoksa doktora gitmeli miyim sıkıntılı bir durum olabilir mi? ofiste 2 hafta boyunca tekim doktora gitmek de sıkıntı olacak diye erteleyip duruyorum ama kulakları elime vermezler dimi
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler
yaklaşık 3 haftadır korkunç bir boğaz enfeksiyonu yaşıyorum. ilk başladığında doktora gittim, hamile olduğum için çok bir ilaç yazamadı ama bir hafta boyunca antibiyotik, minoset ve boğaz gargarası kullandım. biraz hafifletti ama ilaçlar biteli 10 gün olmasına rağmen hala başım ağrıyor, burnum akıyor ve felaket öksürüyorum. ciğerlerim sökülüyor artık öksürmekten ve hala geniz akıntım bitmedi.
1 hafta önce muhtemelen sert bir şekilde burnumu silmekten ve geniz akıntısının rahatsızlığıyla burnumu çekip durmamdan sağ kulağım tıkandı. ağrı sızı yok yalnızca tıkalı. sanki kafamda basınç varmış gibi hissediyorum, ben suyun dibindeyim de yukarıdaki sesleri duyuyorum gibi geliyor.
bazen açılır gibi oluyor, bazen ikisi birden tıkanıyor. sakız çiğnedim, pipetle içecekler içtim, esnedim, yutkundum vs bi tık açılır gibi olup tekrar kapanıyor. kulak enfeksiyonu ya da kulak kirinden dolayı tıkanıklık olsa böyle açılıp kapanmaz sürekli kapalı kalır diye düşünüyorum ama emin de olamadım sizlerden fikir almak istedim.
burnumu çekmeye ve silmeye devam ettiğim, geniz akıntım geçmediği sürece geçmemesi normal mi, yoksa doktora gitmeli miyim sıkıntılı bir durum olabilir mi? ofiste 2 hafta boyunca tekim doktora gitmek de sıkıntı olacak diye erteleyip duruyorum ama kulakları elime vermezler dimi
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler
hatıratları da olabilir. internette biraz baktım hep adı sanı duyulmamış yayınevleri var güvenip alamıyorum. bilindik yayınevlerinden hiç yok sanırım hep şakirt şakirt isimler görüyorum.
okuyup memnun kaldığınız kitap varsa önerileri duymaktan çok memnun olurum.
sevgiler...
okuyup memnun kaldığınız kitap varsa önerileri duymaktan çok memnun olurum.
sevgiler...
nasıl oluyor arkadaşlar? internetten bakınca çiple ilgili milyon tane bilgi ile veterinerler ve tarım müdürlüklerinden yapılıyor yazıyor ama e-devlete de baktım nereden nasıl randevu alacağımızı yazmıyor? Telefonla da ulaşmak imkansız gibi, arıyorum açmıyorlar bir türlü.
evdeki laptopa ssd alıp taktık 240gb.lık. dvd-rom'u iptal edip 1tb hdd'yi de caddy ile dvd-rom kısmına taktırdık. 4 ayrı kızak alıp denedik bilgisayar caddy ile takılan hdd'yi görmüyor. kızakları başka bilgisayarlara takıp denediğimizde çalışıyor ancak bizimkinde asla görmesini sağlayamadık. bilgisayarcıya götürdük bizim bilmediğimiz bir detay vardır diye, bios ayarları vs her şeyi yapıldı, format atıldı vs ama hala durumda değişiklik yok.
dvd-rom geri takıldığında da sıkıntısız çalışıyor bu arada. o kısımda da arıza vz yok.
hdd takılı olunca pc yavaşlıktan kullanılamıyor. ssd takılı kalsın desek o da hepi topu 240 gb, hiçbir şeye yetmeyecek.
ne yapılabilir bu durumda? cevap verenlere şimdiden teşekkürler
dvd-rom geri takıldığında da sıkıntısız çalışıyor bu arada. o kısımda da arıza vz yok.
hdd takılı olunca pc yavaşlıktan kullanılamıyor. ssd takılı kalsın desek o da hepi topu 240 gb, hiçbir şeye yetmeyecek.
ne yapılabilir bu durumda? cevap verenlere şimdiden teşekkürler
age of mythology portable versiyon var mı?
kakamelsokoban #1542417
yıllar önce ayıla bayıla oynuyordum steam indirimleriyle aldım daha oynamaya doyamadan şehir dışına eğitime çıkmam gerekti. buradaki pc.ye admin şifresi olmadan steam kurulmuyor işyeri pc.si olduğu için, oynayamıyorum ama çok da oynayasım var.
portable versiyonu varsa beni linkler misiniz oradan indirip oynayayım da dönene kadar idare etsin. eski yeni versiyon hiç farketmez. aom olsun yeter.
nette aradım, rus porno sitelerine kadar gittim bulamadım ordan burdan yönlendire yönlendire. bi buldurun be.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
portable versiyonu varsa beni linkler misiniz oradan indirip oynayayım da dönene kadar idare etsin. eski yeni versiyon hiç farketmez. aom olsun yeter.
nette aradım, rus porno sitelerine kadar gittim bulamadım ordan burdan yönlendire yönlendire. bi buldurun be.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
black fridaylerle eşime kaliteli ve güzel boxerlar ve çoraplar ve hatta atlet almak istiyorum. eminönüde falan dükkanları gezdim ama genç işi olanlarda fiyatlar çok yüksekti. trendyol ve hepsiburadada baktım nispeten daha uyguna kutulu güzel setler var fakat yorumları çok değişken. biri diyor xl 6lı set aldım içinde 2 tanesi m beden çıktı, diğeri diyor çok ince kumaş 2 yıkamada yırtılıyor vs. hediye olacağı için riske atmak istemiyorum ucuza kaçmış ya da uğraşmamış gibi olması ciddi paralar çünkü.
alıp da memnun kaldığınız markalar ya da trendyol, hepsiburadada falan mağaza ismi verirseniz çok şahane olur. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
alıp da memnun kaldığınız markalar ya da trendyol, hepsiburadada falan mağaza ismi verirseniz çok şahane olur. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
bursa nilüfer kaymakamlığında çalışan var mı aramızda?
kakamelsokoban #1539497
selam sevgili duyurucular. kısmetse yaza ailecek bursaya tayin alıp gitmeyi istiyoruz. nilüfer kaymakamlığında çalışan biri varsa bana yardımcı olursa çok sevinirim. tayin için sormak istediğim bazı şeyler var. cevap verenlere şimdiden teşekkürler...
selamlar sevgili duyurucular...
elimde ilk versiyon paperwhite var hala sapasağlam ama artık desteklenmediği için ve fazlasıyla hantal olduğu için kendime yeni versiyonunu almak istiyorum.
hem kullananlara 4 ile 5 arasında fiyat farkını yansıtacak kadar çok yenilik olup olmadığını bilenlerden öğreneyim hem de mevcut ekonomik durumda istanbulda görerek en uyguna nereden alabirim onu öğrenmek istedim.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler
elimde ilk versiyon paperwhite var hala sapasağlam ama artık desteklenmediği için ve fazlasıyla hantal olduğu için kendime yeni versiyonunu almak istiyorum.
hem kullananlara 4 ile 5 arasında fiyat farkını yansıtacak kadar çok yenilik olup olmadığını bilenlerden öğreneyim hem de mevcut ekonomik durumda istanbulda görerek en uyguna nereden alabirim onu öğrenmek istedim.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler
merhaba arkadaşlar...
youtube'da falan kısa kısa videolara denk geldim ancak şöyle güzel bir belgesel var mı diye araştırdığımda bir sonuca ulaşamadım. okyanusun derinliklerinde yaşayan az bilinen canlılarla ilgili de olabilir. netflixteki denk geldiklerimi izledim ama daha da varsa izlemek isterim. bu tarz bildiğiniz güzel belgesellerden önerebilir misiniz?
youtube'da falan kısa kısa videolara denk geldim ancak şöyle güzel bir belgesel var mı diye araştırdığımda bir sonuca ulaşamadım. okyanusun derinliklerinde yaşayan az bilinen canlılarla ilgili de olabilir. netflixteki denk geldiklerimi izledim ama daha da varsa izlemek isterim. bu tarz bildiğiniz güzel belgesellerden önerebilir misiniz?
selamlar sevgili duyurucular. bu sene sevgili ailelerimiz sağolsun kudurmuş gibi evlenen evlenene, çoğu da şehir dışında. 4 düğün + 1 tatil olunca ortalama 8-10 günlüğüne evden uzak kalacağız.
annemler yakında oturuyorlar ama benim ev 5. kat ve asansörsüz. annem babam yaşlı insanlar, her gün gelip yoklayamıyorlar kediyi.
şu hazneli kaplardan alayım mama ve su için hem normal kaplarını doldurayım, hem de onlarda yedek dursun en azından annem ya da babam 2-3 günde bir gelip baksınlar, bizim yüzümüzden yorulmasınlar istiyorum.
internette yorumlarına baktım, genelde memnun kalmamışlar. şöyle bir tutup sallamayınca mama kendi dökülmüyor, su haznesi sıkmadan kaba dolmuyor gibi yorumlar var.
otomatik olanlarından düşünmüyorum çünkü çok pahalılar. biz normalde pek evden uzaklaşan insanlar değiliz, tatile de kediyle gidiyoruz ama bu sene gideceğimiz yerler kediye uygun değil diye götüremiyoruz. o yüzden idarelik, uygun fiyatlı bir şey arıyorum. 2 tane alacağım mama ve su için ayrı ayrı. çünkü yan yana hazneli olanlarda suyun içine mama düşüp suyu kirletiyormuş.
kullandığınız ve memnun kaldığınız ürünlerin linklerini atarsanız çok sevinirim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
annemler yakında oturuyorlar ama benim ev 5. kat ve asansörsüz. annem babam yaşlı insanlar, her gün gelip yoklayamıyorlar kediyi.
şu hazneli kaplardan alayım mama ve su için hem normal kaplarını doldurayım, hem de onlarda yedek dursun en azından annem ya da babam 2-3 günde bir gelip baksınlar, bizim yüzümüzden yorulmasınlar istiyorum.
internette yorumlarına baktım, genelde memnun kalmamışlar. şöyle bir tutup sallamayınca mama kendi dökülmüyor, su haznesi sıkmadan kaba dolmuyor gibi yorumlar var.
otomatik olanlarından düşünmüyorum çünkü çok pahalılar. biz normalde pek evden uzaklaşan insanlar değiliz, tatile de kediyle gidiyoruz ama bu sene gideceğimiz yerler kediye uygun değil diye götüremiyoruz. o yüzden idarelik, uygun fiyatlı bir şey arıyorum. 2 tane alacağım mama ve su için ayrı ayrı. çünkü yan yana hazneli olanlarda suyun içine mama düşüp suyu kirletiyormuş.
kullandığınız ve memnun kaldığınız ürünlerin linklerini atarsanız çok sevinirim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
Bir süredir almak istediğimizden bile daha iyi özelliklerde, paramızın da yettiği çok güzel bir araç bulduk 2.elde. Güzel de pazarlık oldu amcak sonradan fark ettik ki araç manuel vitesmiş. Sitede emsallerine göre 30 bin daha uygun. Satan kişi ev alacağımdan acil satmak için uyguna bırakıyor ve tam da o kadar paramız var. Onun üstü için kredi çekmemiz gerekiyordu.
Bize şu an için cazip geliyor, senede max 3-4 kez uzun yol yapıyoruz. Onun dışında haftasonu şehir içinde kullanıyoruz, ortalama haftada 1 gün.
Bu şartlarda bu arabayı almak yatırım olarak mantıklı mıdır? Yoksa borca da girsek 30-40 neyse daha fazlasını verip otomatik mi almalı?
Ben alıp çok zorlarsa yine satışa koyma taraftarıyım,aynı paraya bile gitse bindiğimiz kar kalır. Eşim de elimizde patlar, satamayız diye çekiniyor.
Ağır hasar, değişen vs yok bu arada, gıcır gıcır araba.
Sizlerden de fikir almak istedik, çok karıştı kafamız. Yarın almaya gidecektik normalde.
edit: araç skoda superb arkadaşlar, 2013 model elegance paket. henüz ilana düşmemiş link atamıyorum o yüzden. bir tanıdığımız aracılığıyla bulduk, suberb arıyoruz diye haber vermiştik arkadaşlarımıza.
Bize şu an için cazip geliyor, senede max 3-4 kez uzun yol yapıyoruz. Onun dışında haftasonu şehir içinde kullanıyoruz, ortalama haftada 1 gün.
Bu şartlarda bu arabayı almak yatırım olarak mantıklı mıdır? Yoksa borca da girsek 30-40 neyse daha fazlasını verip otomatik mi almalı?
Ben alıp çok zorlarsa yine satışa koyma taraftarıyım,aynı paraya bile gitse bindiğimiz kar kalır. Eşim de elimizde patlar, satamayız diye çekiniyor.
Ağır hasar, değişen vs yok bu arada, gıcır gıcır araba.
Sizlerden de fikir almak istedik, çok karıştı kafamız. Yarın almaya gidecektik normalde.
edit: araç skoda superb arkadaşlar, 2013 model elegance paket. henüz ilana düşmemiş link atamıyorum o yüzden. bir tanıdığımız aracılığıyla bulduk, suberb arıyoruz diye haber vermiştik arkadaşlarımıza.
selam sevgili duyurucular. malum ev almak artık hayal oldu, son faiz indirimiyle 1 milyon altındaki tüm evler 2 milyon bandına tırmandı hiç boş hayalin peşinde koşmayalım arabayı değiştirelim dedik.
elimizdeki arabayı satıp üstüne biraz daha koyup minimum 2015 model skoda octivia alalım istiyoruz. bunu tercih etme sebebimiz tamamen içinin ve bagajının geniş oluşu. arkada gerektiğinde 2 çocuk koltuğunun arasına ben rahatça sığayım, uzun tatillerde sorunsuz gidebilelim, 4-5 sene rahatça kullanabilelim düşüncesi
2. çocuğumuz henüz yok ama seçimden sonra mülteci sorunu çözülüp ekonomi biraz düzelirse kızımızın bir kardeşi olsun istiyoruz, en çok da kendisi istiyor işin aslı.
edit: arabayı çok beğenerek aldık, tüm expertiz sürecini ve sonrasındaki bakımlarını yaptırdık ancak 1 sene bile kullanmadan dsg şanzımanı elimize verdiler ve 45-50 bin tl arası masraf açtı bize. onu yaptırdık daha 1 ay bile sağlam binemeden yakıt pompasından, alt takımlardan ses gelmeye başladı. elde avuçta ne varsa tamire verdiğimiz için götürüp baktıramıyoruz bile nasılsa yaptıramayız şu aralar diye. diyeceğim o ki bizim gibi benzer endişeleri yaşayıp alayım mi diyen olursa almayın kardeşim. bundan sonra dsg araçlar Allaha yakın bize uzak :(
aynısını seat leon isterken de yaşamıştık aman dsg şanzımandan uzak durun dedi herkes diye almaktan vazgeçtik. şimdi baktık octavia da dsg şanzımanlı ve skoda kullanan kimle konuştuysam herkesin bi elinde patlamış. 5 sene önce 5 bin lira girdi, 3 sene önce 9 bin lira girdi, geçen yaz 15 bin girdi diye anlatıyorlar. satacağımız arabayı ekspere soktuğumuzda eksperle görüştük seneye kafadan 20 bini var dsg şanzıman arızasının dedi hepten korkuttu.
ne dersiniz dsg şanzımanlı araba alınır mı, yoksa hiç riske girmeyip şunu al o da geniştir dediğiniz araba tavsiyelerine açığım.
opel insignia baktık, turbo arızası var o da 20 bin civarı tutuyor dediler, ona da korktuk.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler
elimizdeki arabayı satıp üstüne biraz daha koyup minimum 2015 model skoda octivia alalım istiyoruz. bunu tercih etme sebebimiz tamamen içinin ve bagajının geniş oluşu. arkada gerektiğinde 2 çocuk koltuğunun arasına ben rahatça sığayım, uzun tatillerde sorunsuz gidebilelim, 4-5 sene rahatça kullanabilelim düşüncesi
2. çocuğumuz henüz yok ama seçimden sonra mülteci sorunu çözülüp ekonomi biraz düzelirse kızımızın bir kardeşi olsun istiyoruz, en çok da kendisi istiyor işin aslı.
edit: arabayı çok beğenerek aldık, tüm expertiz sürecini ve sonrasındaki bakımlarını yaptırdık ancak 1 sene bile kullanmadan dsg şanzımanı elimize verdiler ve 45-50 bin tl arası masraf açtı bize. onu yaptırdık daha 1 ay bile sağlam binemeden yakıt pompasından, alt takımlardan ses gelmeye başladı. elde avuçta ne varsa tamire verdiğimiz için götürüp baktıramıyoruz bile nasılsa yaptıramayız şu aralar diye. diyeceğim o ki bizim gibi benzer endişeleri yaşayıp alayım mi diyen olursa almayın kardeşim. bundan sonra dsg araçlar Allaha yakın bize uzak :(
aynısını seat leon isterken de yaşamıştık aman dsg şanzımandan uzak durun dedi herkes diye almaktan vazgeçtik. şimdi baktık octavia da dsg şanzımanlı ve skoda kullanan kimle konuştuysam herkesin bi elinde patlamış. 5 sene önce 5 bin lira girdi, 3 sene önce 9 bin lira girdi, geçen yaz 15 bin girdi diye anlatıyorlar. satacağımız arabayı ekspere soktuğumuzda eksperle görüştük seneye kafadan 20 bini var dsg şanzıman arızasının dedi hepten korkuttu.
ne dersiniz dsg şanzımanlı araba alınır mı, yoksa hiç riske girmeyip şunu al o da geniştir dediğiniz araba tavsiyelerine açığım.
opel insignia baktık, turbo arızası var o da 20 bin civarı tutuyor dediler, ona da korktuk.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler
selam sevgili duyurucular, malum artık istanbulda ev almak imkansız hale geldi, istanbuldan da kaçıp gidemiyoruz iş durumlarından. bari haftasonları kaçacak bir yer alalım diye düşünüyoruz.
istanbula yakın yerlere bakıyorum sahibindende. pek bir yer de bilmiyorum ama akla ilk gelen yerler çatalca, sakarya vs şu an için.
ilk olarak istanbul avrupa yakasında araçla rahatla ulaşılacak nerelere bakabilirim bunlar için öneri alabilirim.
ikinci olarak da diyelim bulduk aldık bir arsa 300 - 500 m2 bir yer. buraya tatillerde gidip konaklamaya yetecek kadarlık bir prefabrik ev ya da tiny house tarzı bir şey kondurabiliyor muyuz? yoksa onu kondurabilmek için ilanda şöyle böyle yazması gerek diye şartları var mı?
tek amacımız pandemi yüzünden 4 duvar arasında büyümüş kızımızı haftasonları ve resmi tatillerde oraya götürüp rahatça koşup oynamasını ve temiz hava alabilmesini sağlamak. gitmişken de 3-5 gün kalacak bir standarda sahip, nispeten uygun fiyatlı bir konut uydurmak.
bazısının durumu tarla, bazısının durumu bağ&bahçe diye geçiyor. tarla olursa konut olmaz bağ bahçeye izin var ya da tam tersi bir durum var mı?
başka dikkat etmem gereken detaylar da varsa duymak isterim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
istanbula yakın yerlere bakıyorum sahibindende. pek bir yer de bilmiyorum ama akla ilk gelen yerler çatalca, sakarya vs şu an için.
ilk olarak istanbul avrupa yakasında araçla rahatla ulaşılacak nerelere bakabilirim bunlar için öneri alabilirim.
ikinci olarak da diyelim bulduk aldık bir arsa 300 - 500 m2 bir yer. buraya tatillerde gidip konaklamaya yetecek kadarlık bir prefabrik ev ya da tiny house tarzı bir şey kondurabiliyor muyuz? yoksa onu kondurabilmek için ilanda şöyle böyle yazması gerek diye şartları var mı?
tek amacımız pandemi yüzünden 4 duvar arasında büyümüş kızımızı haftasonları ve resmi tatillerde oraya götürüp rahatça koşup oynamasını ve temiz hava alabilmesini sağlamak. gitmişken de 3-5 gün kalacak bir standarda sahip, nispeten uygun fiyatlı bir konut uydurmak.
bazısının durumu tarla, bazısının durumu bağ&bahçe diye geçiyor. tarla olursa konut olmaz bağ bahçeye izin var ya da tam tersi bir durum var mı?
başka dikkat etmem gereken detaylar da varsa duymak isterim. cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
selam sevgili duyurucular, bu seneki bahar alerjim gözlerime vurdu. alerjik rinit yüzünden aksırmalar, tıksırmalar, hapşurmalar, burun akmaları derken sağ üst göz kapağım şiş, kızarık ve kaşınıyor. kendimi tutamayıp kaşırsam hepten kuruyup pul pul dökülmeye başlıyor.
evde zyrtec, allerset falan antihistaminik bir şey kalmamış. eczaneden ilaç alacağım. en son aerius vermişti doktor hap olarak ama hiçbir işime yaramadı açıkçası.
ofisteki 2 arkadaşın ikisi de 2 hafta izinli, bir şekilde doktora randevu bulabilsem bile işyerim izin vermez, onların gelmesini beklerken de kaşımaktan gözümü kör etmek istemiyorum.
eczaneye gidip ilaç alacağım. kortizonlu kremler falan kullanmak istemiyorum açıkçası. kullanıp memnun olduğunuz antihistaminik özellikle göz damlası varsa yazar mısınız çıkışta alıp kullanmaya başlayayım.
cevap veren herkese şimdiden teşekkürler.
evde zyrtec, allerset falan antihistaminik bir şey kalmamış. eczaneden ilaç alacağım. en son aerius vermişti doktor hap olarak ama hiçbir işime yaramadı açıkçası.
ofisteki 2 arkadaşın ikisi de 2 hafta izinli, bir şekilde doktora randevu bulabilsem bile işyerim izin vermez, onların gelmesini beklerken de kaşımaktan gözümü kör etmek istemiyorum.
eczaneye gidip ilaç alacağım. kortizonlu kremler falan kullanmak istemiyorum açıkçası. kullanıp memnun olduğunuz antihistaminik özellikle göz damlası varsa yazar mısınız çıkışta alıp kullanmaya başlayayım.
cevap veren herkese şimdiden teşekkürler.
neredeyse dolu şişe elimizden düştü kırıldı, 2 halıya birden yayıldı. şişede mis gibi tutti frutti kokarken şimdi leş gibi kokuyor halılar, parkeler durulmuyor evde kokudan.
halıları 3 kere yıkadım bol deterjanla makinede ama yıkandıkça hepten içine işledi sanki. kapalı balkona astım, koku bütün odalara yayıldı. aksi gibi de istanbulda hava kötü. ne halıları balkona asabiliyorum, ne evi havalandırabiliyorum.
ay balık kokusundan da nefret ederim, gerçekten oturamıyorum evde.
ben bu kokudan nasıl kurtulabilirim? cevap verenlere şimdiden teşekkürler
halıları 3 kere yıkadım bol deterjanla makinede ama yıkandıkça hepten içine işledi sanki. kapalı balkona astım, koku bütün odalara yayıldı. aksi gibi de istanbulda hava kötü. ne halıları balkona asabiliyorum, ne evi havalandırabiliyorum.
ay balık kokusundan da nefret ederim, gerçekten oturamıyorum evde.
ben bu kokudan nasıl kurtulabilirim? cevap verenlere şimdiden teşekkürler
ilk 2 dozdan sonra sorun yaşamadım. hatta 2. dozdan sonra ağrısız, sızısız ve daha bile düzenli oluyordum adetlerimi.
kasım ayında covid geçirdim, aralık ayında aşımı oldum. covid sonrası bozulabiliyor dediler ama geçen ay sorunsuz adet gördüm.
bugün itibariyle 12 gün gecikti adetim. geçen hafta perşembe günü test yaptım, negatif çıktı. bugün yine yapacağım ama negatif çıkarsa yine gidip kan vermeyi düşünüyorum.
başka aşı sonrası adet düzeni bozulan var mı? özellikle aşıya bağlıyorum olayı çünkü farklı olarak içtiğim bir ilaç, geçirdiğim hastalık ya da düzenimi bozacak herhangi bir şey olmadı.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
kasım ayında covid geçirdim, aralık ayında aşımı oldum. covid sonrası bozulabiliyor dediler ama geçen ay sorunsuz adet gördüm.
bugün itibariyle 12 gün gecikti adetim. geçen hafta perşembe günü test yaptım, negatif çıktı. bugün yine yapacağım ama negatif çıkarsa yine gidip kan vermeyi düşünüyorum.
başka aşı sonrası adet düzeni bozulan var mı? özellikle aşıya bağlıyorum olayı çünkü farklı olarak içtiğim bir ilaç, geçirdiğim hastalık ya da düzenimi bozacak herhangi bir şey olmadı.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler...
Selam sevgili duyurucular. eşimin işi dolayısıyla 2 3 aya bursaya taşınma durumumuz var. uzun zamandır bunu konuşuyorduk, bir anda netleşmeye başladı işler ancak biz pek araştırma yapmamıştık. önümüzdeki süreci iyi değerlendirmemiz lazım.
şöyle bir üstünkörü yaptığımız araştırmayla oturmak için en iyi yerlerin nilüfer ve mudanya olduğunu söylediler. 4 yaşında bir kızımız var iyi anaokulu, ilkokul vs imkanları bulunan, çok kalabalık ve gürültülü olmayan (istanbuldan biraz da o yüzden kaçıyoruz çünkü) bir yer bulmak istiyoruz.
lakin bir yandan da inanılmaz bir deprem korkum var benim. biz bursaya gidiyoruz heyoo diye müjdeyi verdiğim herkes naptın sen bütün şehrin altından fay hattı geçiyor güle oynaya ölüme gidiyorsun vs diyerek anksiyete krizlerimi azdırdı resmen! haritalar falan attılar nilüferin altı komple fay hatta bursa tamamen deprem bölgesiymiş. google'a yazdığımda da zeminin tamamen alüvyal toprak olduğu, binaların %65i civarının depreme dayanıksız olduğu falan yazıyor.
durum böyle olunca önceliğimiz sağlam zemin ve sağlam ev oldu haliyle. hem sağlam hem de iyi okullara yakın nereleri önerirsiniz? bir de tutacağımız evin sağlam olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? mesela maks 5 yıllık bina olursa kafamız rahat olur mu?
maks 3000-3500 kirayla en fazla 3 katlı hatta mümkünse 1-2 katlı ve bahçeli ev bulabilir miyiz? müstakil olarak değil de az katlı apartman dairesi. lüks vs değil de güvenlik peşindeyiz daha çok. ikinci olarak da iyi okullara yakınlık.
bir de önerebileceğiniz kreş ve anaokulu varsa süper olur, muhiti belirledikten sonra okul araştırmasına da gireceğiz çünkü.
bilgi verenlere şimdiden teşekkürler
şöyle bir üstünkörü yaptığımız araştırmayla oturmak için en iyi yerlerin nilüfer ve mudanya olduğunu söylediler. 4 yaşında bir kızımız var iyi anaokulu, ilkokul vs imkanları bulunan, çok kalabalık ve gürültülü olmayan (istanbuldan biraz da o yüzden kaçıyoruz çünkü) bir yer bulmak istiyoruz.
lakin bir yandan da inanılmaz bir deprem korkum var benim. biz bursaya gidiyoruz heyoo diye müjdeyi verdiğim herkes naptın sen bütün şehrin altından fay hattı geçiyor güle oynaya ölüme gidiyorsun vs diyerek anksiyete krizlerimi azdırdı resmen! haritalar falan attılar nilüferin altı komple fay hatta bursa tamamen deprem bölgesiymiş. google'a yazdığımda da zeminin tamamen alüvyal toprak olduğu, binaların %65i civarının depreme dayanıksız olduğu falan yazıyor.
durum böyle olunca önceliğimiz sağlam zemin ve sağlam ev oldu haliyle. hem sağlam hem de iyi okullara yakın nereleri önerirsiniz? bir de tutacağımız evin sağlam olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? mesela maks 5 yıllık bina olursa kafamız rahat olur mu?
maks 3000-3500 kirayla en fazla 3 katlı hatta mümkünse 1-2 katlı ve bahçeli ev bulabilir miyiz? müstakil olarak değil de az katlı apartman dairesi. lüks vs değil de güvenlik peşindeyiz daha çok. ikinci olarak da iyi okullara yakınlık.
bir de önerebileceğiniz kreş ve anaokulu varsa süper olur, muhiti belirledikten sonra okul araştırmasına da gireceğiz çünkü.
bilgi verenlere şimdiden teşekkürler
Selamlar sevgili duyurucular. Doların henüz şahlanmadığı günlerde çıksın da ps5 alırız diyerek ihmal ettiğimiz ps3'e güncel ekonomik şartlar neticesinde ağlayarak geri dönmeye karar verdik. Bir süredir kullanılmayınca kollar şarj olmuyor, zaten eski bayağı sanırım artık ömrünü tamamladı. 3 tane orijinal kol var üçü de saatlerce şarjda kalıp şarj ışığı yansa bile tepki vermiyor.
Eğer istanbul avrupa yakasında uygun fiyata tamir ettirebilecrğimiz bir yer varsa ilk tercihimiz bu olur ama tamir görse de 3 5 güne pert olur derseniz yenisini almak daha cazip olur.
Eminönü, mercan, tahtakale vs o civarlarda uygun fiyata kablosuz dualshock kol nerede bulabilirim? Ya da istanbul avrupa yakasında nerede tamir ettirebilirim?
Cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim. Sevgiler...
Eğer istanbul avrupa yakasında uygun fiyata tamir ettirebilecrğimiz bir yer varsa ilk tercihimiz bu olur ama tamir görse de 3 5 güne pert olur derseniz yenisini almak daha cazip olur.
Eminönü, mercan, tahtakale vs o civarlarda uygun fiyata kablosuz dualshock kol nerede bulabilirim? Ya da istanbul avrupa yakasında nerede tamir ettirebilirim?
Cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim. Sevgiler...
merhaba arkadaşlar. öncelikle hesap sahibi değilim. benim duyuru hesabım olmadığı için arkadaşımdan ödünç aldım bu soruyu sorabilmek için.
eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez.
Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de malzemeleri kesme tahtasının üzerinde. gelip sohbet ederken sizin tostunuzun malzemelerini yiyip gidiyor.
yemek yaptınız tabaklara pay ettiniz. onun tabağını mutfaktan sofraya götürdünüz, taşımana yardım edeyim diye geldi, sizin tabağınızdan yiye yiye götürüyor içeri. tabak sofraya bir geliyor yarısı yok. ya da tam tersi siz kendi tabağınızı önce sofraya koydunuz diyelim, siz onunkini getirene kadar çok da acıktım he diyip yine sizin tabağınıza yumuluyor.
dışarıda yemek söylüyorsunuz, hızlıca kendininkini bitirip sizin tabağınızdan yemeğe, içeceğinizden içmeye başlıyor.
meyve soyuyorsunuz, soruyorsunuz sen de ister misin diye, yok ben yemeyeceğim diyor. meyve tabağını içeri koyup geldiğinizde yarısından fazlasını yenmiş buluyorsunuz, meyve de güzelmiş ama diyor gülerek.
bir yanım kendime kızıyor bu kafaya takılıp büyütülecek bir mesele değil diye, ama bir yanım da yıllardır neredeyse her yemekte bunun tekrarlandığını ve normal bir davranış olmadığını hatırlatıyor.
paylaşmaktan kaçan biri değilim, sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum. her seferinde soruyorum sen ne kadar istersin diye, onun söylediğinden de fazla payı ona veriyorum ama her seferinde tabağımdan yeniyor, bardağımdan içiliyor. kendisine hiçbir şey söylemedim bu arada, dile getirmeye utandım açıkçası ne küçük hesapların insanıymışsın diye düşünür gibi geliyor.
ya bundan bahsetmek bile ayıp geliyor bu arada ama tanıdığım kimselere anlatıp normal mi diye soramadım. buranın anonimliğinden faydalanmak istiyorum şu an.
canımın sıkılmasına değecek bir durum mu bu, yoksa abartıyor muyum? cevaplar için teşekkürler.
eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez.
Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de malzemeleri kesme tahtasının üzerinde. gelip sohbet ederken sizin tostunuzun malzemelerini yiyip gidiyor.
yemek yaptınız tabaklara pay ettiniz. onun tabağını mutfaktan sofraya götürdünüz, taşımana yardım edeyim diye geldi, sizin tabağınızdan yiye yiye götürüyor içeri. tabak sofraya bir geliyor yarısı yok. ya da tam tersi siz kendi tabağınızı önce sofraya koydunuz diyelim, siz onunkini getirene kadar çok da acıktım he diyip yine sizin tabağınıza yumuluyor.
dışarıda yemek söylüyorsunuz, hızlıca kendininkini bitirip sizin tabağınızdan yemeğe, içeceğinizden içmeye başlıyor.
meyve soyuyorsunuz, soruyorsunuz sen de ister misin diye, yok ben yemeyeceğim diyor. meyve tabağını içeri koyup geldiğinizde yarısından fazlasını yenmiş buluyorsunuz, meyve de güzelmiş ama diyor gülerek.
bir yanım kendime kızıyor bu kafaya takılıp büyütülecek bir mesele değil diye, ama bir yanım da yıllardır neredeyse her yemekte bunun tekrarlandığını ve normal bir davranış olmadığını hatırlatıyor.
paylaşmaktan kaçan biri değilim, sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum. her seferinde soruyorum sen ne kadar istersin diye, onun söylediğinden de fazla payı ona veriyorum ama her seferinde tabağımdan yeniyor, bardağımdan içiliyor. kendisine hiçbir şey söylemedim bu arada, dile getirmeye utandım açıkçası ne küçük hesapların insanıymışsın diye düşünür gibi geliyor.
ya bundan bahsetmek bile ayıp geliyor bu arada ama tanıdığım kimselere anlatıp normal mi diye soramadım. buranın anonimliğinden faydalanmak istiyorum şu an.
canımın sıkılmasına değecek bir durum mu bu, yoksa abartıyor muyum? cevaplar için teşekkürler.
merhaba sevgili duyurucular. evde 24mbit vdsl paket kullanıyoruz internet için. bilgisayar ve tv üzerinden bağlandığımızda youtube, stremio, iptv gibi uygulamalarda rahatça video izleyebiliyorum ve hız testinde de 24 olmasa bile 21 22 mbit hız çıkıyor. telefondan bağlanınca ise videolarda sürekli donmalar, takılmalar oluyor ve hız testi yaptığımda maksimum aldığım hız 6-7 mbit civarı oluyor fakat o kadar bile alamıyorum çoğu zaman. telefondan bir şey izlemek azap oluyor. tv'den bir şey izlerken aynı anda eşim, kızım ve ben telefondan internete bağlansak bile donma, yavaşlama olmazken yalnız telefon üzerinden bağlandığım zamanlarda bile tek cihaz aktif olmasına rağmen sıkıntı yaratıyor. mobil internette sorun yaşamıyorum ancak wifi ağındayken tek bağlı cihaz telefon olsa bile videoları izlettirmiyor.
sorun neyden kaynaklanıyor olabilir? cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim, sevgiler...
sorun neyden kaynaklanıyor olabilir? cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim, sevgiler...
selam arkadaşlar. geçen hafta eve iptv aldık. genel olarak memnunum ama içerikler umduğum kadar çok değil. örnek vermek gerekirse sex and the city uzuun zamandır blutv'de var ama iptv'deki blutv içerikleri içinde yok. diğer platformlardaki çoğu dizinin de yalnızca 1-2 sezonu var gerisi yok. tüm iptv sunucuları aynı içeriği mi kullanıyor yoksa başka bir yerden üyelik açsaydım daha dolu içerikli yayınlar elde eder miydim? ortalama fiyatları çok bilmiyorum bir yakınımın tavsiyesiyle güvenilir diye burayı seçtim ve gerçekten cüzi bir miktar verdiğim için şikayet etmiyorum. ama üyelikten üyeliğe içerik farkediyorsa yenileyeceğim zaman ona göre seçeyim en azından diye bilgi almak istedim.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
merhaba sevgili duyurucular, ben masal terapisi eğitimi almak istiyorum. psikolojiyle ilgiliyim, bulduğum kaynakları okumaktan keyif alıyorum ama konuyla ilgili bir eğitimim yok. yalnızca kişisel ilgim sonucu araştırma ve okuma yapıyorum.
instagramda falan dolaşırken daha önce yaptığım araştırmalardan ötürü sanırım bir sürü kurumun eğitim reklamları çıkıyor. hepsi sertifika/diploma e-devletten sorgulanabilir vs yazıyor ama benim için öncelik bir sertifika olmasından ziyade kaliteli eğitim olması.
ileride bu alanda çalışmak istemekle beraber hiçbir şey olmasa bile 4 yaşında kızım var, ona faydam dokunur diye düşünüyorum. illa maddi bir getirisi olması şart değil şu an için işimden memnunum.
eğitim kalitesini bildiğiniz ve bu eğitimi veren önerebileceğiniz kurumlar varsa yazın lütfen, çok memnun olurum. şimdiden hepinize teşekkürler, sevgiler...
instagramda falan dolaşırken daha önce yaptığım araştırmalardan ötürü sanırım bir sürü kurumun eğitim reklamları çıkıyor. hepsi sertifika/diploma e-devletten sorgulanabilir vs yazıyor ama benim için öncelik bir sertifika olmasından ziyade kaliteli eğitim olması.
ileride bu alanda çalışmak istemekle beraber hiçbir şey olmasa bile 4 yaşında kızım var, ona faydam dokunur diye düşünüyorum. illa maddi bir getirisi olması şart değil şu an için işimden memnunum.
eğitim kalitesini bildiğiniz ve bu eğitimi veren önerebileceğiniz kurumlar varsa yazın lütfen, çok memnun olurum. şimdiden hepinize teşekkürler, sevgiler...
günlerdir, hatta haftalardır üst üste felaket haberleri duymaktan psikolojim çok kötü bozuldu. 4 yaşında bir kızım var. zaten o doğduğundan beri sürekli korku halindeyim ona bir şey olursa diye. durduk yere aklıma kötü ihtimalleri getiriyorum şöyle olursa naparım, böyle olursa naparım diye çözüm yolları üretiyorum. yolda giderken araba caddeye azıcık hızlı girse bi anda yoldan çıkacak bizi ezecek gibi geliyor, ya da kızım elimi bırakıp birden caddeye fırlayacakmış ve ben tutamayacakmışım gibi hissediyorum bazen. evdeyken de şu anda deprem olursa ne yaparız korkusu var. çok şükür evi olabildiğince korunaklı hale getirdim her türlü ev kazası ve depremde devrilebilecek şeylere karşı ama zihnim sürekli alarm halinde. genel olarak sakinleşemiyorum, gece yatağa yattığımda bile saatlerce uyuyamıyorum bazen olabilecek kötü şeyleri düşünmekten.
önce ülkeye mültecilerin dolması, kızım genç kız olduğunda sokakta rahatça dolaşabilecek mi endişesi, ya yolunu keserlerse, ya zarar verirlerse, nasıl korurum, dışarı çıkma diyemem ama çıkınca da hep bir risk vs. önceden korkularım nispeten önceye aitti. sonra yangınlar, yanan insanlar, hayvanlar, evsiz barksız kalanlar... tam yangınlar söndü yardımlar yerine ulaşıyor derken suriyeliler yetmezmiş gibi tipi bozuk afganlar doluştu ülkeye. on sene sonra naparım derken şimdi bile kızımı okula götürüp getirirken huzursuzum. oturduğum yer istanbul, fatih suriçi. buralar zaten birleşmiş milletler gibi her milletten insan var. hep diken üstündeyim, hep gergin ve savunma halindeyim. ülkenin durumu zaten belli ekonomik ve sosyolojik çöküş hali ayrı geriyor. ben çok mutlu bir çocukluk ve gençlik yaşadım ama kızım benim o yaşlarıma geldiğinde başka ülkede mülteci olmak zorunda mı kalacak, iç savaşın ortasında mı yaşayacak diye düşünmekten delireceğimden korkuyorum.
şimdi de bozkurttaki sel videolarına denk geldim salak gibi oturdum izledim bir de. videonun sonunda biri "çocukların cesetlerini poşetlere dolduruyorlardı anne" dediği yerde videoyu aniden kapattım ve nefesimin kesildiğini hissettim.
direkt sahne geliyor aklıma kızım sokakta oynarken sel sularına kapılıyor ve bir şey yapamıyorum. yazdıkça biraz daha nefes alabilir haldeyim ama ofiste yalnızım, dışarı çıkma şansım yok ve bu duyuruyu yazmaya başlayalı yaklaşık 25 dk oldu ben ara vere vere yazıyorum. nefes alamıyorum kalbim çok hızlı atıyor. bağıra bağıra ağlamak istiyorum içim yanıyor. o annelerin yaşadıklarını, o çocukların yaşadıklarını düşünüyorum elimde olmadan.
düşünmemi durduramıyorum! zihnimi susturamıyorum kendime de kızıyorum benim daha empati yaparken fenalaştığım şeyi insanlar yaşadı, yaşıyor. daha başımıza neler gelecek belli değil üstelik başımızda beklenen büyük istanbul depremi var.
bilmiyorum yazarak rahatlayabiliyorum şu an çünkü konuşabileceğim kimsem yok, sanırım en kısa zamanda da psikolojik yardım almaya başlamam lazım. sıtma tutmuş gibi titriyorum şu an, dişlerim bile birbirine vuruyor, sakinleşemiyorum, ağlamaya başlarsam susamayacağımdan korkuyorum.
hiç mi güzel gün göremeyeceğiz artık, bir daha gülüp eğlenemeyecek miyiz? evde bile 1 2 dk mutlu olsam vicdan azabı gibi oluyor insanlar ne halde ben burda gülüp eğleniyorum tuzum kuru tabii diye. hayatı kendime zindan etmeye başladım.
üstelik sosyal medya olmasa bunların hiçbirinden haberimiz olmayacak. haberlerde şöyle bi kısa özet verip geçiyorlar sanki ufak bir şeyden bahseder gibi. durumun vehametinden çoğu kişinin haberi yok!
ben artık kafayı sıyırıyorum diye eşim kafamızı dağıtmak için tatil ayarladı, yola çıktığımız andan eve girinceye kadar da haber izlemek, sosyal medyaya bakmak yok dedik. normalde yolculuğa gideceğimiz zaman aşırı mutlu olurdum, müzik açıp valiz hazırlardım güle oynaya. onu bile yapmak gelmiyor içimden.
sürekli kötüyü düşüne düşüne kötüyü çağırıyorum gibi geliyor. elimden geldiğince felaket bölgesindeki insanlara yardım ediyorum, kendi çevremde de çantamda mamalarla, su kaplarıyla geziyorum ama benim etim ne budum ne elimden gelin sadece bu kadarı.
bu kadar üzüntü yeter, ben artık mutlu olmak istiyorum diye düşünmek bencillik midir? elimden gelen yardımı yaptım bundan sonrası beni aşar zaten diyip içimi ferahlatmak istiyorum ama olmuyor. sosyal medyaya giriyorum bakıyorum kimsenin umrunda değil o tatil storisi atıyor, beriki yediği yemeği paylaşmış, ötekisi birilerine atarlı giderli laflar sokarak gönderi paylaşıyor. ya son 10 günde yüzlerce belki binlerce can öldü bu ülkede. ben mi abartıyorum nasıl bu kadar umursamaz olunabilir?
nolur arkadaşlar gelin dertleşelim, konuşup rahatlayalım, ben en büyük derdimin yuh 450 lira doğalgaz faturası mı olur olduğu günleri çok özledim. çocuğum diş çıkardığı için günlerdir uyumuyor diye dünyamın karardığı günleri çok özledim. dertsizlikten sikko sorunları büyütüp aşılmaz dağlar gibi şımarıklık yaptığım günleri çok özledim. işyerindekilerle takışıp iş üstüne iş kitleniyor diye söylenmeyi özledim.
sizin psikolojileriniz nasıl?
edit: gerçekten bok gibi bir psikolojiyle ve nefes alamadıkça dura kalka yazdım. bazı yerlerde saçmaladıysam ya da kendimi tam ifade edemediysem kusuruma bakmayın lütfen.
önce ülkeye mültecilerin dolması, kızım genç kız olduğunda sokakta rahatça dolaşabilecek mi endişesi, ya yolunu keserlerse, ya zarar verirlerse, nasıl korurum, dışarı çıkma diyemem ama çıkınca da hep bir risk vs. önceden korkularım nispeten önceye aitti. sonra yangınlar, yanan insanlar, hayvanlar, evsiz barksız kalanlar... tam yangınlar söndü yardımlar yerine ulaşıyor derken suriyeliler yetmezmiş gibi tipi bozuk afganlar doluştu ülkeye. on sene sonra naparım derken şimdi bile kızımı okula götürüp getirirken huzursuzum. oturduğum yer istanbul, fatih suriçi. buralar zaten birleşmiş milletler gibi her milletten insan var. hep diken üstündeyim, hep gergin ve savunma halindeyim. ülkenin durumu zaten belli ekonomik ve sosyolojik çöküş hali ayrı geriyor. ben çok mutlu bir çocukluk ve gençlik yaşadım ama kızım benim o yaşlarıma geldiğinde başka ülkede mülteci olmak zorunda mı kalacak, iç savaşın ortasında mı yaşayacak diye düşünmekten delireceğimden korkuyorum.
şimdi de bozkurttaki sel videolarına denk geldim salak gibi oturdum izledim bir de. videonun sonunda biri "çocukların cesetlerini poşetlere dolduruyorlardı anne" dediği yerde videoyu aniden kapattım ve nefesimin kesildiğini hissettim.
direkt sahne geliyor aklıma kızım sokakta oynarken sel sularına kapılıyor ve bir şey yapamıyorum. yazdıkça biraz daha nefes alabilir haldeyim ama ofiste yalnızım, dışarı çıkma şansım yok ve bu duyuruyu yazmaya başlayalı yaklaşık 25 dk oldu ben ara vere vere yazıyorum. nefes alamıyorum kalbim çok hızlı atıyor. bağıra bağıra ağlamak istiyorum içim yanıyor. o annelerin yaşadıklarını, o çocukların yaşadıklarını düşünüyorum elimde olmadan.
düşünmemi durduramıyorum! zihnimi susturamıyorum kendime de kızıyorum benim daha empati yaparken fenalaştığım şeyi insanlar yaşadı, yaşıyor. daha başımıza neler gelecek belli değil üstelik başımızda beklenen büyük istanbul depremi var.
bilmiyorum yazarak rahatlayabiliyorum şu an çünkü konuşabileceğim kimsem yok, sanırım en kısa zamanda da psikolojik yardım almaya başlamam lazım. sıtma tutmuş gibi titriyorum şu an, dişlerim bile birbirine vuruyor, sakinleşemiyorum, ağlamaya başlarsam susamayacağımdan korkuyorum.
hiç mi güzel gün göremeyeceğiz artık, bir daha gülüp eğlenemeyecek miyiz? evde bile 1 2 dk mutlu olsam vicdan azabı gibi oluyor insanlar ne halde ben burda gülüp eğleniyorum tuzum kuru tabii diye. hayatı kendime zindan etmeye başladım.
üstelik sosyal medya olmasa bunların hiçbirinden haberimiz olmayacak. haberlerde şöyle bi kısa özet verip geçiyorlar sanki ufak bir şeyden bahseder gibi. durumun vehametinden çoğu kişinin haberi yok!
ben artık kafayı sıyırıyorum diye eşim kafamızı dağıtmak için tatil ayarladı, yola çıktığımız andan eve girinceye kadar da haber izlemek, sosyal medyaya bakmak yok dedik. normalde yolculuğa gideceğimiz zaman aşırı mutlu olurdum, müzik açıp valiz hazırlardım güle oynaya. onu bile yapmak gelmiyor içimden.
sürekli kötüyü düşüne düşüne kötüyü çağırıyorum gibi geliyor. elimden geldiğince felaket bölgesindeki insanlara yardım ediyorum, kendi çevremde de çantamda mamalarla, su kaplarıyla geziyorum ama benim etim ne budum ne elimden gelin sadece bu kadarı.
bu kadar üzüntü yeter, ben artık mutlu olmak istiyorum diye düşünmek bencillik midir? elimden gelen yardımı yaptım bundan sonrası beni aşar zaten diyip içimi ferahlatmak istiyorum ama olmuyor. sosyal medyaya giriyorum bakıyorum kimsenin umrunda değil o tatil storisi atıyor, beriki yediği yemeği paylaşmış, ötekisi birilerine atarlı giderli laflar sokarak gönderi paylaşıyor. ya son 10 günde yüzlerce belki binlerce can öldü bu ülkede. ben mi abartıyorum nasıl bu kadar umursamaz olunabilir?
nolur arkadaşlar gelin dertleşelim, konuşup rahatlayalım, ben en büyük derdimin yuh 450 lira doğalgaz faturası mı olur olduğu günleri çok özledim. çocuğum diş çıkardığı için günlerdir uyumuyor diye dünyamın karardığı günleri çok özledim. dertsizlikten sikko sorunları büyütüp aşılmaz dağlar gibi şımarıklık yaptığım günleri çok özledim. işyerindekilerle takışıp iş üstüne iş kitleniyor diye söylenmeyi özledim.
sizin psikolojileriniz nasıl?
edit: gerçekten bok gibi bir psikolojiyle ve nefes alamadıkça dura kalka yazdım. bazı yerlerde saçmaladıysam ya da kendimi tam ifade edemediysem kusuruma bakmayın lütfen.
cumartesi günü sol elimin işaret parmağını kırdım eklem yerinden. orta ve yüzük parmağımda da çatlaklar var. çatlağa bir şey yapmadılar ama kırık parmağı atele aldılar. solak olduğum için çok zorlanıyorum. işyerinde yazışmaları diğer parmaklarla yapmaya çalışsam da az da olsa büktüğüm için şişip morardı yine. işe gelip yazı yazmasam da olmaz. aciller rapor vermiyor, ortopediye de randavu bulamıyorum. aile hekimine gitsem rapor verir mi?
jak girişiyle bağlanan selfie çubuklarının envai çeşidini denedim hiçbirini çalıştıramadım. kulaklık kısmında sorun yok, kulaklık da taksam, selfie çubuğunu da taksam yukarıda yeni aksesuar bağlandı diye görünüyor. ama selfie çubuğunun tuşuna basınca fotoğraf ya da çekmiyor.
Benzer sorunu yaşayıp çözüm bulanlar varsa cevaplarını bekliyorum. Şimdiden teşekkürler
Benzer sorunu yaşayıp çözüm bulanlar varsa cevaplarını bekliyorum. Şimdiden teşekkürler
çakmaklık şarjı mı almak daha iyi olur, yoksa micro usb'yi normal usb'ye çeviren otg'lerden alıp onunla telefonu şarj etmek mi?
çakmaklık şarjı sanki tam temas etmez, yanda oturan kıpırdandıkça yerinden oynayıp sıkıntı çıkarır gibi geliyor. ama otg'ler de ne kadar işlevseldir, hızlı şarj destekleyen kablo olsa bile arada otg olduğu için hızlı şarjı engeller mi bilemiyorum.
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler, sevgiler...
çakmaklık şarjı sanki tam temas etmez, yanda oturan kıpırdandıkça yerinden oynayıp sıkıntı çıkarır gibi geliyor. ama otg'ler de ne kadar işlevseldir, hızlı şarj destekleyen kablo olsa bile arada otg olduğu için hızlı şarjı engeller mi bilemiyorum.
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler, sevgiler...
merhaba arkadaşlar. işyerim ankara sigorta ile tamamlayıcı sağlık sigortası anlaşması yapmış. fiyatı da fena değil gibi geldi bana. evde ufak çocuk da olunca yaptıralım diye niyetlendik. daha önce axa oyaktan yaptırmıştık çok memnunduk provizyon aşamasında bekletme vs olmamıştı.
ankara sigortadan tss yaptıran varsa artı ve eksilerini paylaşabilir mi? başa bela olacaksa hiç uğraşmayalım 3 5 fazla verip adam gibi bir şey yaptıralım.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler
ankara sigortadan tss yaptıran varsa artı ve eksilerini paylaşabilir mi? başa bela olacaksa hiç uğraşmayalım 3 5 fazla verip adam gibi bir şey yaptıralım.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler
bir süredir cilt bakımı ve yüz yogasını araştırıyorum, malum 30lu yaşlar kritik zamanlar. yüz yogası videoları izlediğimde genelde cilt bakımına uygun yağlar sürüp bunu roller ya da gua sha denilen bir taşla yediriyorlar ciltlerine.
ilgimi çekti, eminönüne yolum düştü bugün oralarda baktım set olarak 110-120 liraya satılıyor doğal taş satan dükkanlarda. sonra aklım çelindi trendyola bakayım dedim orada aynı set 75 liraya var yine ikili. pembe kuvars baktım ben çok da bildiğimden değil de, hassas ciltler için pembe kuvars iyi gelir dediler bir de pembe sevdiğimden :) ama dükkanlarda envai çeşit taş vardı, yeşim, lapis lazuli, yıldız taşı vs...
neyse lafı uzatmadan sorayım, netten de alsam dükkandan da alsam sertifika falan vermiyorlar. gerçekten pembe kuvars mı, değil mi anlama şansım da yok gerçeğini sahtesinden ayırt edecek bilgiye sahip değilim.
internetten alıp da memnun kaldığınız ve çok uçuk fiyatlı olmayan yerler varsa linklerini rica edeceğim, ya da doğaltaş satan dükkanlardaki garanti doğaldır derseniz gidip onu da alabilirim.
bide etkili mi ya gerçekten, almaya niyetlendik ama yaş ilerliyor gençlik elden gitmeden ucundan yakalayıp tutalım diye, sazan.avi değildir inşallah
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler
ilgimi çekti, eminönüne yolum düştü bugün oralarda baktım set olarak 110-120 liraya satılıyor doğal taş satan dükkanlarda. sonra aklım çelindi trendyola bakayım dedim orada aynı set 75 liraya var yine ikili. pembe kuvars baktım ben çok da bildiğimden değil de, hassas ciltler için pembe kuvars iyi gelir dediler bir de pembe sevdiğimden :) ama dükkanlarda envai çeşit taş vardı, yeşim, lapis lazuli, yıldız taşı vs...
neyse lafı uzatmadan sorayım, netten de alsam dükkandan da alsam sertifika falan vermiyorlar. gerçekten pembe kuvars mı, değil mi anlama şansım da yok gerçeğini sahtesinden ayırt edecek bilgiye sahip değilim.
internetten alıp da memnun kaldığınız ve çok uçuk fiyatlı olmayan yerler varsa linklerini rica edeceğim, ya da doğaltaş satan dükkanlardaki garanti doğaldır derseniz gidip onu da alabilirim.
bide etkili mi ya gerçekten, almaya niyetlendik ama yaş ilerliyor gençlik elden gitmeden ucundan yakalayıp tutalım diye, sazan.avi değildir inşallah
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler
merhaba arkadaşlar haftaya kızımın doğumgünü var. malum pandemi zamanı kimseyle görüşemiyoruz annem babam da hediyesini gönderelim dediler.
annem scooter, kask, dirseklik kolluk vs takım almış delirdi kızım evde mutluluktan.
babam da altta kalmak istemiyor ancak pandemi var diye çıkıp gezemiyor, internete de pek hakim değil. sen annesisin ne ihtiyacı var bilirsin ona göre söyle alayım dedi.
fakat düşünüyorum aklıma hiçbir şey gelmiyor. ev kıyafet, kitap ve oyuncak dolu. eğitici oyuncaklar, boyalar, legolar hepsi var. amazonu, trendyolu falan bi kolaçan ettim ama bir şey bulamadım.
başka ne olabilir dedesinden hediye vermek için? öyle hemen hevesini alacağı bir şey değil de, scooter gibi birkaç sene elinde kalsın istiyorum.
Önerilerinize açığım, sevgiler..
annem scooter, kask, dirseklik kolluk vs takım almış delirdi kızım evde mutluluktan.
babam da altta kalmak istemiyor ancak pandemi var diye çıkıp gezemiyor, internete de pek hakim değil. sen annesisin ne ihtiyacı var bilirsin ona göre söyle alayım dedi.
fakat düşünüyorum aklıma hiçbir şey gelmiyor. ev kıyafet, kitap ve oyuncak dolu. eğitici oyuncaklar, boyalar, legolar hepsi var. amazonu, trendyolu falan bi kolaçan ettim ama bir şey bulamadım.
başka ne olabilir dedesinden hediye vermek için? öyle hemen hevesini alacağı bir şey değil de, scooter gibi birkaç sene elinde kalsın istiyorum.
Önerilerinize açığım, sevgiler..
selam blefaritliler. bu zımbırtı 4 5 senedir ara ara hortlar gözümde, hemen ya dalinle ya blefaroshampoo ile yıkar 1 2 sıcak pansuman yapar geçirirdim doktorun söylediği gibi.
bu seferki inatçı çıktı neredeyse 1 ayı geçti hala bitmiyor. ilk 10 gün falan pansuman ve dalinle geçirmeye çalıştım ama kaşıntısı ve kepeklenmesi geçmedi.
sonrasında doktora gittim suni gözyaşı damlası ve antibiyotikli krem verdi 1 hafta da onu kullandım. geçmediği gibi aksine gözkapağımda şişlikler başladı.
eczaneye gidip anlattım tobrased damla verdi bunsuz zaten geçmezdi ki diyerek. onu da kullanmaya başlayalı 1 hafta oldu bugün ama hala geçmiş değil.
lens takmıyorum, makyaj yapmıyorum, günde 2 kere göz şampuanıyla yıkıyorum (blefaroshampoo artık yokmuş blefaritto kullanıyorum), yine günde 1 2 kere sıcak pansuman yapıyorum ama hala kaşınıyor, kepekleniyor ve sanki kesik atılmış gibi yara açıldı gözkapağımın üstünde.
yine doktora gitmek istemiyorum çünkü hastaneler çok kalabalık. zaten gidip kullanabileceğim ilaçları da kullandım. yine eczaneye gidip sorsam başka ilaç denesem faydası olma şansı var mı yoksa gereksiz bir risk mi olur?
ya da bunlar dışında deneyebileceğim neler var bitkisel vs? en azından şişliği, kırmızılığı biraz alsın da insan içine rahat çıkayım. şimdiden teşekkürler.
bu seferki inatçı çıktı neredeyse 1 ayı geçti hala bitmiyor. ilk 10 gün falan pansuman ve dalinle geçirmeye çalıştım ama kaşıntısı ve kepeklenmesi geçmedi.
sonrasında doktora gittim suni gözyaşı damlası ve antibiyotikli krem verdi 1 hafta da onu kullandım. geçmediği gibi aksine gözkapağımda şişlikler başladı.
eczaneye gidip anlattım tobrased damla verdi bunsuz zaten geçmezdi ki diyerek. onu da kullanmaya başlayalı 1 hafta oldu bugün ama hala geçmiş değil.
lens takmıyorum, makyaj yapmıyorum, günde 2 kere göz şampuanıyla yıkıyorum (blefaroshampoo artık yokmuş blefaritto kullanıyorum), yine günde 1 2 kere sıcak pansuman yapıyorum ama hala kaşınıyor, kepekleniyor ve sanki kesik atılmış gibi yara açıldı gözkapağımın üstünde.
yine doktora gitmek istemiyorum çünkü hastaneler çok kalabalık. zaten gidip kullanabileceğim ilaçları da kullandım. yine eczaneye gidip sorsam başka ilaç denesem faydası olma şansı var mı yoksa gereksiz bir risk mi olur?
ya da bunlar dışında deneyebileceğim neler var bitkisel vs? en azından şişliği, kırmızılığı biraz alsın da insan içine rahat çıkayım. şimdiden teşekkürler.
selam arkadaşlar, her gün ingilizce yazışırım, telefonda konuşurum, karşı tarafı da rahat anlarım, diyalogda da tekleme olmaz buna güvenerek bari yds'ye gireyim de dil tazminatı alayım dedim ancak ben galiba ingilizce bilmiyormuşum ya :(
bu kadar rahat iletişim kuruyorken nasıl bu kadar eksik olabilirim anlayamadım. elimde cesur öztürk ve ahmet akın kitapları var. cesur hocanınkiler zaten çıta Allahüekber dağlarında, belli ki o kadar ileri değil düzeyim. Ahmet hocanın kitaplarından bakıyorum ama bazı konuları iyice unutmuşum birisi anlatmadan da sadece okuyarak tam olarak yerleşmiyor.
artık nisan için yetiştireem zaten diye çok da üstünde durmayacağım, nisan sınavını bir ön deneme gibi düşünüp sonrasında ekimdeki sınav için ydstime'dan paket alıp video izleyerek çalışayım diyorum. ydstime ile hazırlanan varsa yorumlarını duymaktan memnun olurum.
ama nisan sınavı için de youtube'dan konu anlatımları da dinleyeyim diyorum. memnun kaldığınız, anlatımı güzel kanallar varsa onları da öğrenmek isterim.
onun dışında taktik olarak verebileceğiniz bilgiler de harika olur, çıkmış sorulara mı abanayım, kelimeye mi ağırlık vereyim, full gramer mi kasayım mesela?
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler, sevgiler...
bu kadar rahat iletişim kuruyorken nasıl bu kadar eksik olabilirim anlayamadım. elimde cesur öztürk ve ahmet akın kitapları var. cesur hocanınkiler zaten çıta Allahüekber dağlarında, belli ki o kadar ileri değil düzeyim. Ahmet hocanın kitaplarından bakıyorum ama bazı konuları iyice unutmuşum birisi anlatmadan da sadece okuyarak tam olarak yerleşmiyor.
artık nisan için yetiştireem zaten diye çok da üstünde durmayacağım, nisan sınavını bir ön deneme gibi düşünüp sonrasında ekimdeki sınav için ydstime'dan paket alıp video izleyerek çalışayım diyorum. ydstime ile hazırlanan varsa yorumlarını duymaktan memnun olurum.
ama nisan sınavı için de youtube'dan konu anlatımları da dinleyeyim diyorum. memnun kaldığınız, anlatımı güzel kanallar varsa onları da öğrenmek isterim.
onun dışında taktik olarak verebileceğiniz bilgiler de harika olur, çıkmış sorulara mı abanayım, kelimeye mi ağırlık vereyim, full gramer mi kasayım mesela?
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler, sevgiler...
selam arkadaşlar. malum karantina sürecinde bir takım gereksiz kilolar alındı. sıkıntıdan kendimizi yemeğe verdik, insan içine girmek istemediğimiz için spora, yürüyüşe gidemedik hareket azaldı. ama artık aktif şekilde işe döndüm ve bu durumu kazanca çevirip yeniden eski hareketliliğime dönüp kilo vermek istiyorum.
haftasonu evdeyken kahvaltı ve akşam yemeği şeklinde 2 sağlam öğün yiyoruz.
günlük rutinim haftaiçi için şu şekilde. kahvaltı yerine 1 bardak sütlü filtre kahve, öğlenleri 1 saat yürüyüş, öğleden sonra 2 gibi 1 bardak süte 2 yemek kaşığı yulaf ve yarım yemek kaşığı çiya tohumu, 4 gibi ikinci bardak sütlü kahve, sonrasında yarım saat daha yürüyüş.
akşam yemeğini ufak kızıma sofra adabını öğretebilmek için atlayamıyorum bayağı çorbalı, salatalı, ana yemekli bir sofra kurup yiyoruz. ama ekmek yemiyorum hiçbir öğünde.
buraya kadar iyi ancak akşam yemeğinden sonra birden tatlı krizi başlıyor ve o tatlıyı yiyene kadar yerimde duramıyorum resmen. aklımda tatlı yemekten başka bir şey olmuyor, başka şeylere odaklanamıyorum. yemezsem de başım falan ağrıyor. o tatlıyı bir şekilde yedirtiyorum kendime. yoksa rahat edemiyorum.
öncesinde çok tatlı yemezdim ama karantinada evden çalışınca sıkıldıkça kızımla kek, kurabiye vs yapa yapa tatlı yiyebilme limitim yükseldi. eskiden 2 kare sütlü çikolata yesem ay bayılcam derken şimdi gayet rahat çikolatalı muslar, pastalar 2 3 dilim kekler kurabiyeler yiyebiliyorum içim bayılmadan.
kendime yeniden tatlıyı unutturmam lazım, her akşam böyle yemeye devam edersem aldığım kiloları veremediğim gibi yenileri de eklenecek üstüne.
canım deliler gibi tatlı istediğinde bu isteği bastırmak için ne yapmalıyım? özellikle de pms döneminde bu işi kalıp kalıp çikolata yemeden nasıl çözebilirim?
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler...
haftasonu evdeyken kahvaltı ve akşam yemeği şeklinde 2 sağlam öğün yiyoruz.
günlük rutinim haftaiçi için şu şekilde. kahvaltı yerine 1 bardak sütlü filtre kahve, öğlenleri 1 saat yürüyüş, öğleden sonra 2 gibi 1 bardak süte 2 yemek kaşığı yulaf ve yarım yemek kaşığı çiya tohumu, 4 gibi ikinci bardak sütlü kahve, sonrasında yarım saat daha yürüyüş.
akşam yemeğini ufak kızıma sofra adabını öğretebilmek için atlayamıyorum bayağı çorbalı, salatalı, ana yemekli bir sofra kurup yiyoruz. ama ekmek yemiyorum hiçbir öğünde.
buraya kadar iyi ancak akşam yemeğinden sonra birden tatlı krizi başlıyor ve o tatlıyı yiyene kadar yerimde duramıyorum resmen. aklımda tatlı yemekten başka bir şey olmuyor, başka şeylere odaklanamıyorum. yemezsem de başım falan ağrıyor. o tatlıyı bir şekilde yedirtiyorum kendime. yoksa rahat edemiyorum.
öncesinde çok tatlı yemezdim ama karantinada evden çalışınca sıkıldıkça kızımla kek, kurabiye vs yapa yapa tatlı yiyebilme limitim yükseldi. eskiden 2 kare sütlü çikolata yesem ay bayılcam derken şimdi gayet rahat çikolatalı muslar, pastalar 2 3 dilim kekler kurabiyeler yiyebiliyorum içim bayılmadan.
kendime yeniden tatlıyı unutturmam lazım, her akşam böyle yemeye devam edersem aldığım kiloları veremediğim gibi yenileri de eklenecek üstüne.
canım deliler gibi tatlı istediğinde bu isteği bastırmak için ne yapmalıyım? özellikle de pms döneminde bu işi kalıp kalıp çikolata yemeden nasıl çözebilirim?
cevap yazanlara şimdiden teşekkürler...
selam arkadaşlar. eşim 1 seneden fazladır inanılmaz derecede horluyordu. önce kbb'ye oradan da uyku polikliniğine yönlendirildi ve bir gece orada yatıp testler yapıldı.
sonuç olarak ileri derecede uyku apnesi teşhisi koyuldu. uzun süreli nefessiz kaldığı oluyormuş ve yüksek riskliymiş. müdahale edilmezse bu nefessizlikler kalbi gittikçe yorup erken yaşta kalp krizi ya da felçle bile sonuçlanabilirmiş.
eşim 35 yaşında, kilolu da değil ve yaklaşık 1 buçuk sene önce başladı bu horlama durumu, öncesinde çok yorgun dahi olsa horladığını hatırlamam.
ilaçlı tedavi ve ameliyat için çok geç kalındığını söylemiş doktor. şu an için tek çözüm uyku maskesi kullanmak. bunun için 2 hafta sonra yeniden uyku polikliniğinde yatacak ve kendisine uygun cihaz seçimi yapılacak.
bu rahatsızlığın bu kadar kısa sürede ortaya çıkıp böyle hızlı ilerlemiş olması çok şaşırttı bizi. keza ömrünün sonuna kadar maske kullanmak zorunda kalması da bir o kadar üzdü. yapılması gereken buysa mecbur kullanılacak ona itirazımız yok ama bu şekilde olup da maske dışında çözüm bulabilen oldu mu? mesela başka bir hastanede yeniden aynı testleri yaptırsa, ameliyatla ya da başka bir tedaviyle iyileşme şansı hiç olmaz mı?
tetkikler cerrahpaşa hastanesinde yapıldı, çok iyi bir hastane ancak bilgi alma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. vakitleri dar olduğu için sorularımıza tam anlamıyla cevap alamadık. yeniden yatmaya gittiğinde eşim yine soracak ancak buradan da fikir almak istedim.
tek çözüm cpap cihazı denildiği halde başka bir tedaviyle uyku apnesinden kurtulan varsa, ya da maske kullanımıyla ilgili fikir verebilecek olan varsa duymak isterim.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
sonuç olarak ileri derecede uyku apnesi teşhisi koyuldu. uzun süreli nefessiz kaldığı oluyormuş ve yüksek riskliymiş. müdahale edilmezse bu nefessizlikler kalbi gittikçe yorup erken yaşta kalp krizi ya da felçle bile sonuçlanabilirmiş.
eşim 35 yaşında, kilolu da değil ve yaklaşık 1 buçuk sene önce başladı bu horlama durumu, öncesinde çok yorgun dahi olsa horladığını hatırlamam.
ilaçlı tedavi ve ameliyat için çok geç kalındığını söylemiş doktor. şu an için tek çözüm uyku maskesi kullanmak. bunun için 2 hafta sonra yeniden uyku polikliniğinde yatacak ve kendisine uygun cihaz seçimi yapılacak.
bu rahatsızlığın bu kadar kısa sürede ortaya çıkıp böyle hızlı ilerlemiş olması çok şaşırttı bizi. keza ömrünün sonuna kadar maske kullanmak zorunda kalması da bir o kadar üzdü. yapılması gereken buysa mecbur kullanılacak ona itirazımız yok ama bu şekilde olup da maske dışında çözüm bulabilen oldu mu? mesela başka bir hastanede yeniden aynı testleri yaptırsa, ameliyatla ya da başka bir tedaviyle iyileşme şansı hiç olmaz mı?
tetkikler cerrahpaşa hastanesinde yapıldı, çok iyi bir hastane ancak bilgi alma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. vakitleri dar olduğu için sorularımıza tam anlamıyla cevap alamadık. yeniden yatmaya gittiğinde eşim yine soracak ancak buradan da fikir almak istedim.
tek çözüm cpap cihazı denildiği halde başka bir tedaviyle uyku apnesinden kurtulan varsa, ya da maske kullanımıyla ilgili fikir verebilecek olan varsa duymak isterim.
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
besan mutfakta çikolata boyası buldum ama renk seçeneği çok az, istediğim pastel tonlar yerine hep koyu ve parlak renkleri var.
normal jel, yağ bazlı ya da toz gıda boyası alsam çikolata kalıbında dondurduğum beyaz çikolatayı boyayabilir miyim?
normal jel, yağ bazlı ya da toz gıda boyası alsam çikolata kalıbında dondurduğum beyaz çikolatayı boyayabilir miyim?
Sahibindende eğlencesine yakındaki ilanlara bakarken oturduğum eve çok yakın güzel bir eve denk geldim. Açıklamasında da dairenin tapusuz olduğu 88de turgut özal affıyla belediyeden ruhsatı alındığı, imar projelerinin çizilip iskanı alındığı, yapı kullanın izninin olduğu ve vergilerinin düzenli ödendiği, satın alanın da evi kendi adına kaydettirip vergi ödemeye devam edebileceği yazıyor.
Hiç anladığım şeyler değil emlak işleri, krediye uygun olmadığı için fiyatı da uygun.
Bu şekilde imarlı, iskanlı ama tapusuz bir evi almanın artı (uygun fiyata almanın dışında artısı varsa tabii) ve eksileri nelerdir? Sonradan tapu alma şansı olur mu?
Cevap verenlere şimdiden teşekkür, sevgiler...
Hiç anladığım şeyler değil emlak işleri, krediye uygun olmadığı için fiyatı da uygun.
Bu şekilde imarlı, iskanlı ama tapusuz bir evi almanın artı (uygun fiyata almanın dışında artısı varsa tabii) ve eksileri nelerdir? Sonradan tapu alma şansı olur mu?
Cevap verenlere şimdiden teşekkür, sevgiler...
selam arkadaşlar.
açık pembe, açık mavi, mint yeşili ve lila rengi elbiselerim var tam kışlık gibi değil de sonbaharlık gibi almıştım. istanbula hala kış gelmediği için uzun kabanla giyiyorum işe giderken. ama tam kış gelmese de hava yine de serin oluyor ince ten renği çorapla giyemiyorum bunları. kalın siyah çorapla da abes duruyor hiç yakışmıyor diye geçen hafta gittim pentiden açık sahra 70 den külotlu çorap aldım dün elbisenin altına giydim. altına da kısa çizme giymiştim evdeyken kendime çok bakmadan çıktım ama sonra işyerinde boy aynasında farkettim ki o da çok güzel görünmüyor. bir de parlak çorap hem bacakları kalın gösteriyor, hem de zarif durmuyor. arkadaşlarım akşama kadar babaanne gelmiş diye dalga geçtiler bir daha giyemem onu artık :)
siz açık renk elbiselerle hangi kalın çorapları giyiyorsunuz? kombin uzmanlarının yardımlarına ihtiyacım var. çok da üşüyor bacaklarım, gerçekten 15 20 den çoraplarla yürüyemiyorum kışın.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler.
açık pembe, açık mavi, mint yeşili ve lila rengi elbiselerim var tam kışlık gibi değil de sonbaharlık gibi almıştım. istanbula hala kış gelmediği için uzun kabanla giyiyorum işe giderken. ama tam kış gelmese de hava yine de serin oluyor ince ten renği çorapla giyemiyorum bunları. kalın siyah çorapla da abes duruyor hiç yakışmıyor diye geçen hafta gittim pentiden açık sahra 70 den külotlu çorap aldım dün elbisenin altına giydim. altına da kısa çizme giymiştim evdeyken kendime çok bakmadan çıktım ama sonra işyerinde boy aynasında farkettim ki o da çok güzel görünmüyor. bir de parlak çorap hem bacakları kalın gösteriyor, hem de zarif durmuyor. arkadaşlarım akşama kadar babaanne gelmiş diye dalga geçtiler bir daha giyemem onu artık :)
siz açık renk elbiselerle hangi kalın çorapları giyiyorsunuz? kombin uzmanlarının yardımlarına ihtiyacım var. çok da üşüyor bacaklarım, gerçekten 15 20 den çoraplarla yürüyemiyorum kışın.
yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler.
bir yakınımızın kızı var şu an 11 yaşında.
doğduğundan 4 yaşına kadar hep babaanne baktı desem yeridir. aynı evin içinde anne gönüllü olarak pasifize oldu, baba zaten varla yok arası. çocuğu esas olarak babaanne büyüttü, ikincil olarak da 2 küçük amca ilgilendi. hatta çocuk en baştan beri babannesine anne diyor, annesine ise ismiyle hitap ediyor ve bu duruma kimse yıllarca müdahale etmedi. son 1 2 senedir okulda öğretmenleri konuşmuşlar öyle olmaz diye, yeni yeni annesine anne demeye başladı fakat anneye karşı da inanılmaz öfkeli.
mesela yazları annesi 2 küçük kardeşini alıp kendi memleketine gider 1 2 ay kalır, o sürede bu kız babaannesinin yanına gider ve geri döndüklerinde annesine sarılmaz, orada kaldığı süre boyunca da ne arayıp soruyor, ne de annesi aradığında açıyormuş. zoraki 1 2 cümle konuşup kapatıyormuş mecbur kalırsa.
kardeşleri de biri 4 buçuk biri 6 yaşında. onlara karşı da sürekli öfkeli ve alenen şiddet uyguluyor buna da kimse bir tepki vermiyor.
bu kız 4 yaşına gelince elinde büyüdüğü babaanne emekli olup köyüne yerleşti. kimse bu kızcağıza bir açıklama bile yapmadı ve hayatının en büyük travmasını yaşadığını fark etmedi. o kadar el bebek, gül bebek, şımartılarak büyütülen çocuk bir anda kendi başına kaldı üstüne bir de çok kısa aralıklarla 2 kardeş geldi. bunu da tabii öncesinde anlatıp çocuğa kardeş geleceğini açıklayan olmadı. hatta ikinci kardeşi olduğunda annesi kendi memleketinde doğum yaptı yine 2 3 ay kadar görüşmediler.
bakınca babaannesini çok seviyor, hatta bir tek babaannesini seviyor gibi ama onunla konuşunca yazın yanında kaldığında bir bardak su bile getirtemedim diyor. asla sözünü dinlemiyormuş, asla söyleneni yapmıyormuş görsen benden de nefret ediyor dersin dedi.
ben de senede 3 4 kere görüyorum kızı ama şöyle bir durum var kız çok donuk, robot gibi. konuşması, hareketleri, davranışları vs. mesela babaannesiyleydi yine, babaannesi çay koyar mısın dedi, hayır dedi kestirdi attı. babaanne ısrar ediyor hadi yavrum çok yoruldum ayağa kalkamıyorum vs, bana ne, koymak istemiyorum, yapmayacağım diye diretiyor her ısrarda.
ama bunu söylerken ya da herhangi bir şey söylerken zerrece mimik oynamıyor, herhangi bir duygu belirtisi göstermiyor. sinir yok, öfke yok. sadece gözünü bile kırpmadan dümdüz babaannesine bakarak hayır diyor. yukarıda anneye öfkeli dediğim de öyle aslında herhangi bir sinir krizi, bağırış, çağırış asla yok. sadece dediğim dedik, yapmayacağım diyor ve yapmıyor.
herhangi bir hobisi, ilgi alanı yok. konuştuğu tek şey youtuberlar, tiktokçular, çektiği videolar vs bomboş bir çocuk. sohbet etmek istedim edemedim bütün gün bana enes batur kaza yaptığı için onun ve 6 yaşındaki kız kardeşinin bütün gün ne kadar çok ağladıklarını anlattı.
karşısındaki insanı boğduğunu, bunalttığını da hissedemiyor. toplumsal kurallardan haberi yok gibi, gittiği yerde her yeri karıştırıyor, yapma denildiğinde tekdüze bir sesle yapmak istiyorum, yapacağım diyip devam ediyor mesela çekmeceleri dolapları karıştırmaya.
nasıl gidiyor hayat anlatmak ister misin dedim, saatlerce tiktok akımlarını, youtuberların videolarını anlattı. ben bunları bilmiyorum, bu insanları tanımıyorum o yüzden sohbete giremiyorum mesela en son hangi filmi izledin onu konuşalım dedim. film konuşmak istemiyorum dedi devam etti anlatmaya. hatta bi ara bunaldım tuvalete kaçtım orda bile tuvaletin kapısında bekleyip anlatmaya devam etti. bir şey yüzüne direkt söylenmedikçe karşısındakinin ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayamıyor, işaretleri algılayamıyor gibi.
okulunu özledin mi, arkadaşlarınla görüşüyor musun dedim, benim zaten arkadaşım yok kuzenlerim de beni sevmiyor aralarına almıyorlar dedi. sonra okulda atmaca çetesi var onun lideri benim kankam ama erkek dedi. kızla erkek arkadaş olabilir bunda bir sakınca yok ama çete lideri diyorsun arkadaş olmak için tehlikeli biri değil mi sence dedim, o da enes baturu seviyor dedi yine enes batur muhabbeti başladı.
tamamen sessizce bir anda insanın arkasında beliriyor, odada giyinirken içeri giriveriyor, birinin tuvalette olduğunu bile bile çişim geldi diye tuvaletin kapısını zorluyor. kızım babaannen içeride bekle o çıksın diyoruz mesela, çok çişim geldi girmem gerek diyor hala kilitli kapıyı açmaya zorluyor sanki üzerine işeyecek kadının.
tamamen kuralsız bir hayat yaşıyor doğduğundan beri istediği saatte yatar istediği saatte kalkar. daha 2 3 yaşlarında yemek yemiyor diye babaannesinin bakkala götürüp cipsler çikolatalar aldığına, giyinmek istemedi diye kış günü kaloriferi köklediğine şahit oldum defalarca. o emekli olup gidince anne baba da ilgilenmediği için kendi kendini büyüttü resmen bu çocuk. babaannenin emekli olmasından kısa süre önce amcalar da evlenip evden ayrıldı. öncelikli bakımı veren kimse kalmadı çocuğa 4 yaştan sonra.
neyse bu kızın davranışları bana çok tuhaf geldi. babaannesi şehre gelince o nereye kız da oraya gidiyormuş. onu kandırıp eve döner diye kadın tuvalete girince bile kapıda bekliyormuş haber vermeden kaçamasın diye. hatta kadın oğlunda kalmaya gelmiş, markete giderken bile kız babaannesini bacaklarına sarılıyormuş gideceksin biliyorum kaçacaksın diye, 4 buçuk yaşındaki kardeşi diyormuş gidemez abla bak çantaları burada mecbur geri gelecek diye. 4 yaşındakinin algıladığını, o algılayamıyor. ikna edememişler markete de birlikte gitmek zorunda kalmışlar. 20 yaş altını öğlen 1 ve 4 arası markete aldıkları için 1e kadar bekleyip öyle gitmişler markete mesela. anası babası da yanında ama dememiş kızım rahat bırak babaanneni gel şuraya otur diye.
neyse çok uzatmak da istemiyorum ama detayları vermek istedim ki ben mi abartıyorum yoksa gerçekten bir gariplik var mı diye. babannesiyle konuştum bi doktora mı götürseniz acaba diye, zaten annesi psikoloğa götürmüş ama psikolog çocuğun bir şeyi yok abartıyorsunuz demiş dedi. bana çok doğruluk payı var gibi gelmedi çünkü sanmıyorum ki bu çocuğun bir şeyi yok abartıyorsunuz diyen bir psikolog olsun hem de ilk görüşte. bence çocukta bariz bir sosyal beceri sıkıntısı var. tabii ki uzman değilim ama tarif edemediğim bir eksiklik var halinde, tavrında, konuşmasında.
siz ne düşünüyorsunuz? o yaş grubu yeğenim, kuzenim falan da olmadığı için kıyas yapamıyorum şimdikilerin normali mi bu, yoksa kızda mı sıkıntı var diye. sizce babaanneye ısrar etmeli miyim yeniden doktora götürmeleri konusunda?
doğduğundan 4 yaşına kadar hep babaanne baktı desem yeridir. aynı evin içinde anne gönüllü olarak pasifize oldu, baba zaten varla yok arası. çocuğu esas olarak babaanne büyüttü, ikincil olarak da 2 küçük amca ilgilendi. hatta çocuk en baştan beri babannesine anne diyor, annesine ise ismiyle hitap ediyor ve bu duruma kimse yıllarca müdahale etmedi. son 1 2 senedir okulda öğretmenleri konuşmuşlar öyle olmaz diye, yeni yeni annesine anne demeye başladı fakat anneye karşı da inanılmaz öfkeli.
mesela yazları annesi 2 küçük kardeşini alıp kendi memleketine gider 1 2 ay kalır, o sürede bu kız babaannesinin yanına gider ve geri döndüklerinde annesine sarılmaz, orada kaldığı süre boyunca da ne arayıp soruyor, ne de annesi aradığında açıyormuş. zoraki 1 2 cümle konuşup kapatıyormuş mecbur kalırsa.
kardeşleri de biri 4 buçuk biri 6 yaşında. onlara karşı da sürekli öfkeli ve alenen şiddet uyguluyor buna da kimse bir tepki vermiyor.
bu kız 4 yaşına gelince elinde büyüdüğü babaanne emekli olup köyüne yerleşti. kimse bu kızcağıza bir açıklama bile yapmadı ve hayatının en büyük travmasını yaşadığını fark etmedi. o kadar el bebek, gül bebek, şımartılarak büyütülen çocuk bir anda kendi başına kaldı üstüne bir de çok kısa aralıklarla 2 kardeş geldi. bunu da tabii öncesinde anlatıp çocuğa kardeş geleceğini açıklayan olmadı. hatta ikinci kardeşi olduğunda annesi kendi memleketinde doğum yaptı yine 2 3 ay kadar görüşmediler.
bakınca babaannesini çok seviyor, hatta bir tek babaannesini seviyor gibi ama onunla konuşunca yazın yanında kaldığında bir bardak su bile getirtemedim diyor. asla sözünü dinlemiyormuş, asla söyleneni yapmıyormuş görsen benden de nefret ediyor dersin dedi.
ben de senede 3 4 kere görüyorum kızı ama şöyle bir durum var kız çok donuk, robot gibi. konuşması, hareketleri, davranışları vs. mesela babaannesiyleydi yine, babaannesi çay koyar mısın dedi, hayır dedi kestirdi attı. babaanne ısrar ediyor hadi yavrum çok yoruldum ayağa kalkamıyorum vs, bana ne, koymak istemiyorum, yapmayacağım diye diretiyor her ısrarda.
ama bunu söylerken ya da herhangi bir şey söylerken zerrece mimik oynamıyor, herhangi bir duygu belirtisi göstermiyor. sinir yok, öfke yok. sadece gözünü bile kırpmadan dümdüz babaannesine bakarak hayır diyor. yukarıda anneye öfkeli dediğim de öyle aslında herhangi bir sinir krizi, bağırış, çağırış asla yok. sadece dediğim dedik, yapmayacağım diyor ve yapmıyor.
herhangi bir hobisi, ilgi alanı yok. konuştuğu tek şey youtuberlar, tiktokçular, çektiği videolar vs bomboş bir çocuk. sohbet etmek istedim edemedim bütün gün bana enes batur kaza yaptığı için onun ve 6 yaşındaki kız kardeşinin bütün gün ne kadar çok ağladıklarını anlattı.
karşısındaki insanı boğduğunu, bunalttığını da hissedemiyor. toplumsal kurallardan haberi yok gibi, gittiği yerde her yeri karıştırıyor, yapma denildiğinde tekdüze bir sesle yapmak istiyorum, yapacağım diyip devam ediyor mesela çekmeceleri dolapları karıştırmaya.
nasıl gidiyor hayat anlatmak ister misin dedim, saatlerce tiktok akımlarını, youtuberların videolarını anlattı. ben bunları bilmiyorum, bu insanları tanımıyorum o yüzden sohbete giremiyorum mesela en son hangi filmi izledin onu konuşalım dedim. film konuşmak istemiyorum dedi devam etti anlatmaya. hatta bi ara bunaldım tuvalete kaçtım orda bile tuvaletin kapısında bekleyip anlatmaya devam etti. bir şey yüzüne direkt söylenmedikçe karşısındakinin ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayamıyor, işaretleri algılayamıyor gibi.
okulunu özledin mi, arkadaşlarınla görüşüyor musun dedim, benim zaten arkadaşım yok kuzenlerim de beni sevmiyor aralarına almıyorlar dedi. sonra okulda atmaca çetesi var onun lideri benim kankam ama erkek dedi. kızla erkek arkadaş olabilir bunda bir sakınca yok ama çete lideri diyorsun arkadaş olmak için tehlikeli biri değil mi sence dedim, o da enes baturu seviyor dedi yine enes batur muhabbeti başladı.
tamamen sessizce bir anda insanın arkasında beliriyor, odada giyinirken içeri giriveriyor, birinin tuvalette olduğunu bile bile çişim geldi diye tuvaletin kapısını zorluyor. kızım babaannen içeride bekle o çıksın diyoruz mesela, çok çişim geldi girmem gerek diyor hala kilitli kapıyı açmaya zorluyor sanki üzerine işeyecek kadının.
tamamen kuralsız bir hayat yaşıyor doğduğundan beri istediği saatte yatar istediği saatte kalkar. daha 2 3 yaşlarında yemek yemiyor diye babaannesinin bakkala götürüp cipsler çikolatalar aldığına, giyinmek istemedi diye kış günü kaloriferi köklediğine şahit oldum defalarca. o emekli olup gidince anne baba da ilgilenmediği için kendi kendini büyüttü resmen bu çocuk. babaannenin emekli olmasından kısa süre önce amcalar da evlenip evden ayrıldı. öncelikli bakımı veren kimse kalmadı çocuğa 4 yaştan sonra.
neyse bu kızın davranışları bana çok tuhaf geldi. babaannesi şehre gelince o nereye kız da oraya gidiyormuş. onu kandırıp eve döner diye kadın tuvalete girince bile kapıda bekliyormuş haber vermeden kaçamasın diye. hatta kadın oğlunda kalmaya gelmiş, markete giderken bile kız babaannesini bacaklarına sarılıyormuş gideceksin biliyorum kaçacaksın diye, 4 buçuk yaşındaki kardeşi diyormuş gidemez abla bak çantaları burada mecbur geri gelecek diye. 4 yaşındakinin algıladığını, o algılayamıyor. ikna edememişler markete de birlikte gitmek zorunda kalmışlar. 20 yaş altını öğlen 1 ve 4 arası markete aldıkları için 1e kadar bekleyip öyle gitmişler markete mesela. anası babası da yanında ama dememiş kızım rahat bırak babaanneni gel şuraya otur diye.
neyse çok uzatmak da istemiyorum ama detayları vermek istedim ki ben mi abartıyorum yoksa gerçekten bir gariplik var mı diye. babannesiyle konuştum bi doktora mı götürseniz acaba diye, zaten annesi psikoloğa götürmüş ama psikolog çocuğun bir şeyi yok abartıyorsunuz demiş dedi. bana çok doğruluk payı var gibi gelmedi çünkü sanmıyorum ki bu çocuğun bir şeyi yok abartıyorsunuz diyen bir psikolog olsun hem de ilk görüşte. bence çocukta bariz bir sosyal beceri sıkıntısı var. tabii ki uzman değilim ama tarif edemediğim bir eksiklik var halinde, tavrında, konuşmasında.
siz ne düşünüyorsunuz? o yaş grubu yeğenim, kuzenim falan da olmadığı için kıyas yapamıyorum şimdikilerin normali mi bu, yoksa kızda mı sıkıntı var diye. sizce babaanneye ısrar etmeli miyim yeniden doktora götürmeleri konusunda?
selam arkadaşlar.
aslında soru değil de dertleşmek gibi yazmak istedim buraya, çok daraldım çünkü.
bi devlet kurumunda çalışıyorum, kadınların yoğun ağırlıklı olduğu ancak bu kadınların yaklaşık %80inin 30 yaş üstü ve bekar olduğu bir kurum. evli olanlarımız %20lik kısım kadar ve bunun da aşağı yukarı %5i çocuklu kısmını oluşturuyoruz.
malum kamuda esnek çalışmaya geçildi, tüm personel işe bir hafta gidiyor bir hafta gitmiyor. yalnızca işe gittikleri hafta çalışıyorlar, diğer hafta idari izinli sayılıyorlar. 10 yaş altı çocuğu olanlar için de evden çalışma getirildi. kimi kurumlar direkt idari izin vermişler ama bizde iş yoğunluğu olduğu için gelip gitmekle uğraşmayın siz hep evden çalışın dediler, yani diğerleri gibi bir hafta çalışıp bir hafta izinli değiliz, hep iş başında olacağız ama memnun olduk toparlanıp eve geldik bugün de ilk haftamız bitiyor.
şimdi bu %80lik kısım için şöyle bir bilgi vericem. bu kadınlar evlenmek isteyip evlenememiş değiller. evlenip de koca kahrı mı çekicem diyip evlenmeyi hiç düşünmemiş olan, çok güzel, çok bakımlı ve hayatı doya doya yaşayan kadınlar. pandemi patlayana kadar en az 2 ayda bir farklı ülkelere giden, geniş arkadaş çevreleri olan, ekonomik bağımsızlıkları olan, kendi ayakları üzerinde duran, akıllı, kültürlü, birikimli kadınlar. bir kısmı çocukları çok seviyor ama sırf çocuk sahibi olmak için biriyle evlenip kaynana, görümce, elti saçmalıklarına bulaşmak istememişler. bunlar onların açıklamaları, benim yorumum değil bu arada. dışarıdan bakınca "yaşıyorsunuz bu hayatı" denilecek, zaman zaman kendi seçimlerimi bile sorgulatacak kadar hayatın keyfini çıkararak yaşayan bir tayfa. içlerini bilemem tabii ki.
aynı arkadaşlar çocuklularla ilgili herhangi bir pozitif ayrımcılık yapıldığında ise çıldırıyorlar. hem kendi seçimleri sonucu bunu tercih etmişler, ama en basiti 10 yaş altı kadınların evden çalışma hakkına o kadar kızmışlar ki bakanlığa kadar arayıp iptal ettirmekle uğraşıyorlar. en sonunda onların gazını almak için de çocuklular da haftada 2 gün işe gelsin o zaman diye karar çıkmış. pazartesi ve salı günleri işe gideceğim ama haftada 2 gün kızımı kime bırakıp gideceğim kara kara düşünüyorum şu an. eşim de sağlıkçı olduğu için izinleri kapalı, ne yazık ki onunla dönüşümlü çalışma şansım yok, eve bile zor geliyor yoğunluktan. evet evde çocuklu çalışmak işyerinde çalışmak kadar verimli olmuyor kabul ediyorum, en az %20 kapasite kaybım var ama bunu da akşamları kızımı uyuttuktan sonra çalışmaya devam ederek kapatmaya çalışıyorum mesela. benim çocuğum var çalışamıyorum deyip kenara çekilmiyorum. kimsenin ağzına laf vermiş olmayayım diye ekstra dikkat ediyorum. asla çocuğumu kullanıp kafa izni vs gibi ayrımcılık istemedim, istemem de. ama bunu yapmayacağımı bile bile benim dışımda verilmiş bir kararda bile bana düşman oluyorlar. kararı veren ben değilim, uygulamaya koyan ben değilim. ben sadece bana verilmiş bir hakkı kullanıyorum. şikayeti olanlar gidip üstlerle konuşmak yerine bize surat yapıp laf sokarak huzursuz ediyorlar, düşmanca davranıyorlar. bu sürekli kalacak bir uygulama değil en nihayetinde. bir süre sonra yine yüzyüze çalışacağız ama yarınlar yokmuşcasına kin gütmeye başladılar iyiden iyiye. benim kızdığım ve eleştirdiğim nokta bu. şikayet merci ben değilim neticede.
kızımı bırakacak birini bulmak biraz da şu açıdan zor, hem evde kedimiz var kedi olduğu için ne temizliğe ne çocuk bakımına gelecek birini bulmak kolay olmuyordu zaten. bir de eşim sağlıkçı olduğu için pandemide yüksek risk grubunda bir çalışan olduğu için bulduğumuz bakıcılar da riske girip bizimle çalışmak istemiyor. ben de kızımı başkasının evine götürüp bırakmak istemiyorum dünya kadar kötü şey görüyoruz duyuyoruz açıkçası güvenemiyorum.
geçen hafta cuma günü işlerimi toparlamaya çalışırken bile bir afra tafralar, laf sokmaya çalışmalar, yok eve gidenler kendilerini izinli sanmasın, evden de çalışılacak sonuçta bu bir idari izin değil vs kendi aralarında konuşur gibi bize duyurmaya çalışmalar. hayırdır bir problem mi var desem, ay yok canıım sadece konuşuyoruz vs diyecekler mesela sanki ben yok yere problem çıkarıyormuş gibi olacağım. lanetler olsun zaten son gün diye sustum, duymamaya çalıştım, bütün dertleri üzerimize oynayıp birimizle kavga çıkartıp içlerini dökmekti ama ne ben ne de diğer anneler sesimizi çıkartmadık nasılsa uzun süre görüşmeyeceğiz diye.
şimdi de pazartesi salı 2 gün kızımı kime nasıl bırakıp gideceğimi düşünmek zorundayım sırf onların çekememezliği yüzünden.
daha önce de buna benzer bir şey oldu mesela, aldım karşıma konuştum en çok sesi çıkan bir tanesini. dedim ki neden böyle yapıyorsun bu senin tercihinse sen kendi seçiminin ben kendi seçimimin sonuçlarına katlanacağız. ben 3 senedir işe uykusuz geliyorum, kakasıydı, kusmuğuydu, hastalığıydı, dişiydi bilmem ne derken bütün hayatımın ekseni kaydı ama ben istedim ben doğurdum bunları göze alarak yaptım bu çocuğu. bir yandan eşimin ailesi de sorunlu insanlardan oluşuyor, bir sürü ailevi sorunla da boğuşuyorum. sen bunların hiçbiriyle uğraşmak istemediğin için kendini bunlardan uzak tuttun. ben bu sorunlarla boğuşurken sen norveçte kuzey ışıklarını izliyordun örneğin. ya da dünyanın herhangi bir yerinde arkadaşlarında geziyor, eğleniyordun. herkesin hayatının kendine göre artısı eksisi var, neden böyle kendi işine yaramayan bir şey olduğunda düşman kesiliyorsun diye sordum.
verdiği cevap şu oldu.
"senin seni seven bir kocan, mutlu bir evin, güzel sağlıklı bir çocuğun var. benimse ne sevenim, ne de sevdiğim var. sen üzülsen bile evine gider ailenle teselli bulursun benim bunları yapma şansım yok. o yüzden sen üzülsen bile tolere edebilirsin ama ben edemem. o yüzden işime gelmeyince sesimi çıkarıp durumun düzeltilmesini istemek benim hakkım."
belki de yanlış düşünüyorum ama bu düşünce tarzı bana bencillik gibi geldi. ben böyle bir şey düşünsem dahi karşımdakine bu kadar açık konuşacak kadar cesur olabileceğimi sanmıyorum açıkçası.
ben bunu saf bir bencillik olarak değerlendirdim. siz olsanız ne düşünürdünüz?
Cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler.
aslında soru değil de dertleşmek gibi yazmak istedim buraya, çok daraldım çünkü.
bi devlet kurumunda çalışıyorum, kadınların yoğun ağırlıklı olduğu ancak bu kadınların yaklaşık %80inin 30 yaş üstü ve bekar olduğu bir kurum. evli olanlarımız %20lik kısım kadar ve bunun da aşağı yukarı %5i çocuklu kısmını oluşturuyoruz.
malum kamuda esnek çalışmaya geçildi, tüm personel işe bir hafta gidiyor bir hafta gitmiyor. yalnızca işe gittikleri hafta çalışıyorlar, diğer hafta idari izinli sayılıyorlar. 10 yaş altı çocuğu olanlar için de evden çalışma getirildi. kimi kurumlar direkt idari izin vermişler ama bizde iş yoğunluğu olduğu için gelip gitmekle uğraşmayın siz hep evden çalışın dediler, yani diğerleri gibi bir hafta çalışıp bir hafta izinli değiliz, hep iş başında olacağız ama memnun olduk toparlanıp eve geldik bugün de ilk haftamız bitiyor.
şimdi bu %80lik kısım için şöyle bir bilgi vericem. bu kadınlar evlenmek isteyip evlenememiş değiller. evlenip de koca kahrı mı çekicem diyip evlenmeyi hiç düşünmemiş olan, çok güzel, çok bakımlı ve hayatı doya doya yaşayan kadınlar. pandemi patlayana kadar en az 2 ayda bir farklı ülkelere giden, geniş arkadaş çevreleri olan, ekonomik bağımsızlıkları olan, kendi ayakları üzerinde duran, akıllı, kültürlü, birikimli kadınlar. bir kısmı çocukları çok seviyor ama sırf çocuk sahibi olmak için biriyle evlenip kaynana, görümce, elti saçmalıklarına bulaşmak istememişler. bunlar onların açıklamaları, benim yorumum değil bu arada. dışarıdan bakınca "yaşıyorsunuz bu hayatı" denilecek, zaman zaman kendi seçimlerimi bile sorgulatacak kadar hayatın keyfini çıkararak yaşayan bir tayfa. içlerini bilemem tabii ki.
aynı arkadaşlar çocuklularla ilgili herhangi bir pozitif ayrımcılık yapıldığında ise çıldırıyorlar. hem kendi seçimleri sonucu bunu tercih etmişler, ama en basiti 10 yaş altı kadınların evden çalışma hakkına o kadar kızmışlar ki bakanlığa kadar arayıp iptal ettirmekle uğraşıyorlar. en sonunda onların gazını almak için de çocuklular da haftada 2 gün işe gelsin o zaman diye karar çıkmış. pazartesi ve salı günleri işe gideceğim ama haftada 2 gün kızımı kime bırakıp gideceğim kara kara düşünüyorum şu an. eşim de sağlıkçı olduğu için izinleri kapalı, ne yazık ki onunla dönüşümlü çalışma şansım yok, eve bile zor geliyor yoğunluktan. evet evde çocuklu çalışmak işyerinde çalışmak kadar verimli olmuyor kabul ediyorum, en az %20 kapasite kaybım var ama bunu da akşamları kızımı uyuttuktan sonra çalışmaya devam ederek kapatmaya çalışıyorum mesela. benim çocuğum var çalışamıyorum deyip kenara çekilmiyorum. kimsenin ağzına laf vermiş olmayayım diye ekstra dikkat ediyorum. asla çocuğumu kullanıp kafa izni vs gibi ayrımcılık istemedim, istemem de. ama bunu yapmayacağımı bile bile benim dışımda verilmiş bir kararda bile bana düşman oluyorlar. kararı veren ben değilim, uygulamaya koyan ben değilim. ben sadece bana verilmiş bir hakkı kullanıyorum. şikayeti olanlar gidip üstlerle konuşmak yerine bize surat yapıp laf sokarak huzursuz ediyorlar, düşmanca davranıyorlar. bu sürekli kalacak bir uygulama değil en nihayetinde. bir süre sonra yine yüzyüze çalışacağız ama yarınlar yokmuşcasına kin gütmeye başladılar iyiden iyiye. benim kızdığım ve eleştirdiğim nokta bu. şikayet merci ben değilim neticede.
kızımı bırakacak birini bulmak biraz da şu açıdan zor, hem evde kedimiz var kedi olduğu için ne temizliğe ne çocuk bakımına gelecek birini bulmak kolay olmuyordu zaten. bir de eşim sağlıkçı olduğu için pandemide yüksek risk grubunda bir çalışan olduğu için bulduğumuz bakıcılar da riske girip bizimle çalışmak istemiyor. ben de kızımı başkasının evine götürüp bırakmak istemiyorum dünya kadar kötü şey görüyoruz duyuyoruz açıkçası güvenemiyorum.
geçen hafta cuma günü işlerimi toparlamaya çalışırken bile bir afra tafralar, laf sokmaya çalışmalar, yok eve gidenler kendilerini izinli sanmasın, evden de çalışılacak sonuçta bu bir idari izin değil vs kendi aralarında konuşur gibi bize duyurmaya çalışmalar. hayırdır bir problem mi var desem, ay yok canıım sadece konuşuyoruz vs diyecekler mesela sanki ben yok yere problem çıkarıyormuş gibi olacağım. lanetler olsun zaten son gün diye sustum, duymamaya çalıştım, bütün dertleri üzerimize oynayıp birimizle kavga çıkartıp içlerini dökmekti ama ne ben ne de diğer anneler sesimizi çıkartmadık nasılsa uzun süre görüşmeyeceğiz diye.
şimdi de pazartesi salı 2 gün kızımı kime nasıl bırakıp gideceğimi düşünmek zorundayım sırf onların çekememezliği yüzünden.
daha önce de buna benzer bir şey oldu mesela, aldım karşıma konuştum en çok sesi çıkan bir tanesini. dedim ki neden böyle yapıyorsun bu senin tercihinse sen kendi seçiminin ben kendi seçimimin sonuçlarına katlanacağız. ben 3 senedir işe uykusuz geliyorum, kakasıydı, kusmuğuydu, hastalığıydı, dişiydi bilmem ne derken bütün hayatımın ekseni kaydı ama ben istedim ben doğurdum bunları göze alarak yaptım bu çocuğu. bir yandan eşimin ailesi de sorunlu insanlardan oluşuyor, bir sürü ailevi sorunla da boğuşuyorum. sen bunların hiçbiriyle uğraşmak istemediğin için kendini bunlardan uzak tuttun. ben bu sorunlarla boğuşurken sen norveçte kuzey ışıklarını izliyordun örneğin. ya da dünyanın herhangi bir yerinde arkadaşlarında geziyor, eğleniyordun. herkesin hayatının kendine göre artısı eksisi var, neden böyle kendi işine yaramayan bir şey olduğunda düşman kesiliyorsun diye sordum.
verdiği cevap şu oldu.
"senin seni seven bir kocan, mutlu bir evin, güzel sağlıklı bir çocuğun var. benimse ne sevenim, ne de sevdiğim var. sen üzülsen bile evine gider ailenle teselli bulursun benim bunları yapma şansım yok. o yüzden sen üzülsen bile tolere edebilirsin ama ben edemem. o yüzden işime gelmeyince sesimi çıkarıp durumun düzeltilmesini istemek benim hakkım."
belki de yanlış düşünüyorum ama bu düşünce tarzı bana bencillik gibi geldi. ben böyle bir şey düşünsem dahi karşımdakine bu kadar açık konuşacak kadar cesur olabileceğimi sanmıyorum açıkçası.
ben bunu saf bir bencillik olarak değerlendirdim. siz olsanız ne düşünürdünüz?
Cevap verenlere şimdiden teşekkürler, sevgiler.
selam sevgili duyurucular. bu ay lenslerim bitti, belirsiz bir süreye kadar da evden çalışacağız. kendi gözlerim kahverengi. öyle yeşiller maviler değil de, oldum olası gri renkli lensleri denemek istiyordum ama yaratık gibi durursa kullanamam para boşa gider diye de şeffaf numaralı alıyordum hep. hazır evdeyim dandik de dursa en kötü çöpe atar gözlükle idare ederim bi dahaki maaşı alınca da şeffaf numaralı alırım yine diye düşündüm.
kullanıp da memnun kaldığınız, doğal görünen ve kayma, batma, yanma yapmayan lens markası önerebilir misiniz?
lensmarketten alacağım, gördüğüm kadarıyla stokta olanlar air optix colors, freshlook colors ve rainbow color elite var.
starcolor 2 çok iyi demişlerdi ama üretimden kalkmış stokta görünmüyor.
cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim.
kullanıp da memnun kaldığınız, doğal görünen ve kayma, batma, yanma yapmayan lens markası önerebilir misiniz?
lensmarketten alacağım, gördüğüm kadarıyla stokta olanlar air optix colors, freshlook colors ve rainbow color elite var.
starcolor 2 çok iyi demişlerdi ama üretimden kalkmış stokta görünmüyor.
cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim.
hazır enpara kampanyası yılbaşına kadar da uzamışken birkaç kitap daha alayım diye düşünüyorum. fantastik serileri çok seviyorum ancak bu seriyi hiç okumadım yalnızca filmlerinden biliyorum.
genel olarak kitaplarımı kızım büyüdüğünde elinin altında kültürel bir miras olsun diye alsam da 30lu yaşlarda da okuyunca keyif verir mi sizce?
genel olarak kitaplarımı kızım büyüdüğünde elinin altında kültürel bir miras olsun diye alsam da 30lu yaşlarda da okuyunca keyif verir mi sizce?
selam sevgili arkadaşlar,
geçtiğimiz cuma üst üste kötü haberler aldım. işyerinde çok yakın olmasak da muhabbetimiz olan bir arkadaşımın covid olduğunu ve evde karantinadayken zaten doğuştan olan kalp rahatsızlığının tetiklenip kalp krizi geçirip öldüğünü öğrendim. aynı yaştayız, onun iki tane çocuğu vardı büyüğü kızımla yaşıt daha 3.5 yaşında küçüğü henüz birkaç aylık bebek. haberi alınca mahvoldum. büyük olan bile babasını ancak hayal meyal hatırlayacak, küçük olan tanıyamadı bile doğru düzgün. normalde çok kolay ağlayabilen bir insanım ama ağlayamadım öküz oturdu resmen göğsüme. eşim işten geç geliyor, yoğun çalışıyor kızımız ona doyamıyor çok özlüyor diye üzülürken bir daha babasını göremeyecek olan o çocuklar beni inanılmaz üzdü.
alt katımızdaki komşularımızı çok severiz. diyebilirim ki beni lohusa depresyonunda intiharın eşiğinden çekip aldılar hamilelikten bugüne kadar hep elleri üstümüzdeydi. kızım babanne dede der o kadar yakınız, çocuklarına hala ve amca der eşimin ilgilenmeyen, arayıp sormayan ailesi yerine geçtiler resmen dünya tatlısı insanlardır. benle yaşıt kızları da covid pozitifmiş, anne şeker hastası, baba kalp hastası ve ikisi birden çok sigara içiyorlar birini söndürüp birini yakıyorlar resmen. ödüm kopuyor onlara bir şey olacak diye.
annem daha bayramın önceki günü kalp krizi geçirdi hiçbir belirti yokken. bende yemekteydi eve gideyim işlerimi halledeyim dedi kardeşim daha sonra içim çok sıkıldı eve geçeyim ben diye kalktı gitti evde annemi yarı baygın bulmuş hemen hastaneye yetiştirdik kurtardık şükür ama ilk darbeyi orada aldım ben. onun üstüne de bu haberler.
zaten çok evhamlı bir insanım. ödüm kopuyor sevdiğim birine bir şey olacak diye. düşünmekten kendimi alamıyorum mantıksızca kafa yoruyorum buna. elimden gelse herkesi her yerini çamaşır sularıyla temizlediğim bir eve kilitleyip kimseyi dışarı göndürmeyeceğim ki başlarına bir şey gelmesin o derece.
hele söz konusu kızım olunca hepten zıvanadan çıkıyorum hiç alakası yokken kötü kötü senaryolar gözümde canlanıyor ya ona da olursa diye. haber izlemeyi bırakalı çok oldu zaten bu sebepten.
her neyse çok uzattım kusura bakmayın içimi döktüm bir yandan da. normalde yediğime içtiğime çok dikkat ederim. kronik astım hastasıyım ve kilo alınca hayatımı çok zorlaştırdığından almamaya gayret ederim. kahvaltı etmem, öğle yemeği yerine öğlenleri yürüyüş yaparım günlük en az 10 12 bin adım atar haftada 2 3 gün ek egzersizler de yapar sağlıklı kalmaya çalışırdım. yalnızca akşamları hafif şekilde beslenirim. kızıma sofra adabını öğretmek için akşam yemeklerinde besleyici, sağlıklı menüler yaparım. he arada pizzaya, hamburgere, tatlıya düştüğümüz de olur ki aslında yemeye de düşkünümdür ama bir şekilde hep dizginledim kendimi. hiçbir zaman çok zayıf olmadım hep balıketliydim ama orantılıydım.
annemin kalp krizi geçirmesiyle hafiften zıvanadan çıkar gibi olmuştum sonrasında bu bahsettiğim haberler ve burada bahsedemediğim başka kötü haberlerden dolayı önceki cumadan beri durmadan bir şeyler yiyorum. artık aşırı yemekten karnım ağrıyor ama yemeyi içmeyi bırakamıyorum resmen teselliyi yemekte arıyorum. sürekli aç gibiyim durduramıyorum kendimi.
günler oldu artık yemek yemekten kusacak noktaya geldim ama tuzlu yiyorum tatlıya başlıyorum o bitiyo içim kıyıldı diyip tuzluya geçiyorum o bitiyo çay kahve başlıyor.
işin kötüsü eskiden böyle durumlarda hobilerime sarardım. etamin, kanaviçe, amigurumi gibi el sanatlarını çok severim senelerdir de yaparım. o kadar yoğun geçiyor ki günlerim, işyerinde zaten mevcudun yarısı covid pozitif evde karantinada olunca işler bizlere kaldı 2 aya yakındır 3 büronun işini tek başıma yapıp eve tükenmiş halde gidiyorum.
kızım daha çok ufak beni özlüyor, oyun oynamak istiyor kalan gücüm ve vaktimle onunla oynayıp yemeğini hazırlayıp birlikte kaliteli zaman geçirmeye çalışıyoruz. eşim sağlıkçı ve geç geliyor ona ayrı korkuyorum hastalanacak diye aklım çıkıyor. hem birbirimize hasret kalıyoruz, hem aile bütünlüğümüz kalmadı resmen.
kendime ayırabileceğim 5 dakikam bile yokken nasıl rahatlayıp kendimi rehabilite edebilirim hiç bilmiyorum. eskiden olsa kızımı 1 2 saatliğine annemlere bırakıp en kötü bi film falan izler rahatlardım. şimdi ya hastalık taşıyorsak kızımdan anneme babama bulaşırsa ikisi de kronik hastalıklı, ben dinleneyim diye onları canından edersem korkusundan onu da yapamıyorum.
deliriyorum resmen adım adım. ne yapayım, nasıl rahatlatayım kendimi. profesyonel yardım almayı düşünsem de şu an ona bile vaktim yok. personel azlığından izin bile alamıyoruz işyerinden çünkü.
güzel fikirlerinize ihtiyacım var. buraya kadar sabredip okuyan, cevap yazan herkese çok teşekkürler...
geçtiğimiz cuma üst üste kötü haberler aldım. işyerinde çok yakın olmasak da muhabbetimiz olan bir arkadaşımın covid olduğunu ve evde karantinadayken zaten doğuştan olan kalp rahatsızlığının tetiklenip kalp krizi geçirip öldüğünü öğrendim. aynı yaştayız, onun iki tane çocuğu vardı büyüğü kızımla yaşıt daha 3.5 yaşında küçüğü henüz birkaç aylık bebek. haberi alınca mahvoldum. büyük olan bile babasını ancak hayal meyal hatırlayacak, küçük olan tanıyamadı bile doğru düzgün. normalde çok kolay ağlayabilen bir insanım ama ağlayamadım öküz oturdu resmen göğsüme. eşim işten geç geliyor, yoğun çalışıyor kızımız ona doyamıyor çok özlüyor diye üzülürken bir daha babasını göremeyecek olan o çocuklar beni inanılmaz üzdü.
alt katımızdaki komşularımızı çok severiz. diyebilirim ki beni lohusa depresyonunda intiharın eşiğinden çekip aldılar hamilelikten bugüne kadar hep elleri üstümüzdeydi. kızım babanne dede der o kadar yakınız, çocuklarına hala ve amca der eşimin ilgilenmeyen, arayıp sormayan ailesi yerine geçtiler resmen dünya tatlısı insanlardır. benle yaşıt kızları da covid pozitifmiş, anne şeker hastası, baba kalp hastası ve ikisi birden çok sigara içiyorlar birini söndürüp birini yakıyorlar resmen. ödüm kopuyor onlara bir şey olacak diye.
annem daha bayramın önceki günü kalp krizi geçirdi hiçbir belirti yokken. bende yemekteydi eve gideyim işlerimi halledeyim dedi kardeşim daha sonra içim çok sıkıldı eve geçeyim ben diye kalktı gitti evde annemi yarı baygın bulmuş hemen hastaneye yetiştirdik kurtardık şükür ama ilk darbeyi orada aldım ben. onun üstüne de bu haberler.
zaten çok evhamlı bir insanım. ödüm kopuyor sevdiğim birine bir şey olacak diye. düşünmekten kendimi alamıyorum mantıksızca kafa yoruyorum buna. elimden gelse herkesi her yerini çamaşır sularıyla temizlediğim bir eve kilitleyip kimseyi dışarı göndürmeyeceğim ki başlarına bir şey gelmesin o derece.
hele söz konusu kızım olunca hepten zıvanadan çıkıyorum hiç alakası yokken kötü kötü senaryolar gözümde canlanıyor ya ona da olursa diye. haber izlemeyi bırakalı çok oldu zaten bu sebepten.
her neyse çok uzattım kusura bakmayın içimi döktüm bir yandan da. normalde yediğime içtiğime çok dikkat ederim. kronik astım hastasıyım ve kilo alınca hayatımı çok zorlaştırdığından almamaya gayret ederim. kahvaltı etmem, öğle yemeği yerine öğlenleri yürüyüş yaparım günlük en az 10 12 bin adım atar haftada 2 3 gün ek egzersizler de yapar sağlıklı kalmaya çalışırdım. yalnızca akşamları hafif şekilde beslenirim. kızıma sofra adabını öğretmek için akşam yemeklerinde besleyici, sağlıklı menüler yaparım. he arada pizzaya, hamburgere, tatlıya düştüğümüz de olur ki aslında yemeye de düşkünümdür ama bir şekilde hep dizginledim kendimi. hiçbir zaman çok zayıf olmadım hep balıketliydim ama orantılıydım.
annemin kalp krizi geçirmesiyle hafiften zıvanadan çıkar gibi olmuştum sonrasında bu bahsettiğim haberler ve burada bahsedemediğim başka kötü haberlerden dolayı önceki cumadan beri durmadan bir şeyler yiyorum. artık aşırı yemekten karnım ağrıyor ama yemeyi içmeyi bırakamıyorum resmen teselliyi yemekte arıyorum. sürekli aç gibiyim durduramıyorum kendimi.
günler oldu artık yemek yemekten kusacak noktaya geldim ama tuzlu yiyorum tatlıya başlıyorum o bitiyo içim kıyıldı diyip tuzluya geçiyorum o bitiyo çay kahve başlıyor.
işin kötüsü eskiden böyle durumlarda hobilerime sarardım. etamin, kanaviçe, amigurumi gibi el sanatlarını çok severim senelerdir de yaparım. o kadar yoğun geçiyor ki günlerim, işyerinde zaten mevcudun yarısı covid pozitif evde karantinada olunca işler bizlere kaldı 2 aya yakındır 3 büronun işini tek başıma yapıp eve tükenmiş halde gidiyorum.
kızım daha çok ufak beni özlüyor, oyun oynamak istiyor kalan gücüm ve vaktimle onunla oynayıp yemeğini hazırlayıp birlikte kaliteli zaman geçirmeye çalışıyoruz. eşim sağlıkçı ve geç geliyor ona ayrı korkuyorum hastalanacak diye aklım çıkıyor. hem birbirimize hasret kalıyoruz, hem aile bütünlüğümüz kalmadı resmen.
kendime ayırabileceğim 5 dakikam bile yokken nasıl rahatlayıp kendimi rehabilite edebilirim hiç bilmiyorum. eskiden olsa kızımı 1 2 saatliğine annemlere bırakıp en kötü bi film falan izler rahatlardım. şimdi ya hastalık taşıyorsak kızımdan anneme babama bulaşırsa ikisi de kronik hastalıklı, ben dinleneyim diye onları canından edersem korkusundan onu da yapamıyorum.
deliriyorum resmen adım adım. ne yapayım, nasıl rahatlatayım kendimi. profesyonel yardım almayı düşünsem de şu an ona bile vaktim yok. personel azlığından izin bile alamıyoruz işyerinden çünkü.
güzel fikirlerinize ihtiyacım var. buraya kadar sabredip okuyan, cevap yazan herkese çok teşekkürler...
arkadaşlar bugüne kadar balı hep tanıdık birilerinden getirtmiştik, birkaç kez de marketten balparmak falan almıştım. şimdi evde kızıma da yedireceğim için mümkün mertebe gerçek bal arayışına girdim ancak kendi yapıp satan kimseyi tanımadığım için de birilerine güvenip alamıyorum. internette inceledim eğriçayırda şu seti gördüm.
www.egricayir.com
bunu alıp da kullanmış olan varsa yorumlarını almak şahane olur. ya da başka bildiğiniz ve memnun kaldığınız markalar, internet siteleri vs varsa o da işime yarar. Cevap yazanlara şimdiden teşekkürler
www.egricayir.com
bunu alıp da kullanmış olan varsa yorumlarını almak şahane olur. ya da başka bildiğiniz ve memnun kaldığınız markalar, internet siteleri vs varsa o da işime yarar. Cevap yazanlara şimdiden teşekkürler
bizim evde 7 8 yıllık yarı akıllı bi smart tv vardı lg marka. yakın zamanda amazon prime video türkiyeye gelince eski model olduğundan kullanamıyoruz diye xiaomi tv stick aldım android tv olarak kullanmaya başladım. gayet güzel işimi görüyor.
ama onun dışında telefondaki ya da pc'deki gibi stremio, popcorn time tarzı programlar yükleyip hariçten film dizi falan da yükleyeyim istedim. uygulamalarda aratınca stremio da, popcorn time da çıkmadı.
kodi ve torrentium tv diye 2 uygulama buldum kurdum ancak işleyiş sistemini anlamadım. ikisine de add-ons yükleyemiyorum. uygulama üzerinden add-ons yükleme kısmı yok yalnızca yüklü olanları düzenlemeye izin veriyor ama en başta nasıl yükleyebileceğimi çözemedim. hariçi bir usb belleğe indirip onu mu tv'ye takıp kullanacağım ve neye göre indireceğim mesela hiç anlamadım.
bunları kullanmayı bilen ya da daha zahmetsiz bu tarz uygulamalar önerebilecekler varsa şimdiden teşekkür ederim.
ama onun dışında telefondaki ya da pc'deki gibi stremio, popcorn time tarzı programlar yükleyip hariçten film dizi falan da yükleyeyim istedim. uygulamalarda aratınca stremio da, popcorn time da çıkmadı.
kodi ve torrentium tv diye 2 uygulama buldum kurdum ancak işleyiş sistemini anlamadım. ikisine de add-ons yükleyemiyorum. uygulama üzerinden add-ons yükleme kısmı yok yalnızca yüklü olanları düzenlemeye izin veriyor ama en başta nasıl yükleyebileceğimi çözemedim. hariçi bir usb belleğe indirip onu mu tv'ye takıp kullanacağım ve neye göre indireceğim mesela hiç anlamadım.
bunları kullanmayı bilen ya da daha zahmetsiz bu tarz uygulamalar önerebilecekler varsa şimdiden teşekkür ederim.
7 8 senelik lg tv var evde, 55la640s. dün sevine sevine amazon prime kurayım dedim baktım 2016 yılından önceki tv.lere destek vermiyormuş lg için. bunu uygulama marketten programı bulup kurma şansım yok gördüğüm kadarıyla. ama iptv gibi dosyaları usb belleğe atıp onu tv'ye takıp çalıştırma vs gibi yöntemler var mı? hevesim kursağımda kaldı :(
arkadaşlar 2 yetişkin ve 1 adet 3 yaşında çocukla konaklayabileceğimiz denizi temiz, denize yakın, bahçeli ve odasında buzdolabı bulunan iyi pansiyon önerebilir misiniz? ya da çanakkale içinde başka yerde de olabilir aslında assos şart değil ama 3 günlük de olsa kızımız toprağa bassın özgürce koşsun istiyorum çocuk aylardır şehrin ortasında 4 duvar içine kapandı.
perşembe günü bir iş için çanakkalede olacağız. deniz kenarında bir ev ya da pansiyon kiralayıp 2 3 gece kalalım hem bu sene hastalık korkusuna tatile gitmedik onun acısını çıkarırız biraz da kafa dinleriz diye düşündük. eşim sağlıkta çalışıyor bugün yarın izinler kapanacak, benim kurumum da esnek çalışmaya sıcak bakmıyor dolayısıyla aynı yoğun tempoda çalışacağım ve eşim izinsiz olacağından evin ve kızımızın bütün yükü bana kalacak biraz rahatlamaya çok ihtiyacımız var açıkçası.
günlük 300 350 lirayı geçmeyecek şekilde ev pansiyon bungalow ya da otel kiralayabileceğimiz, denize sıfır ya da 3 yaşında çocukla yürünebilecek kadar yakın, suyu temiz ve çok insan kalabalığı olmayan nereye gidebiliriz? aklıma assos ve küçükkuyu geldi ama çok da hakim değilim çanakkaleye. hatta bildiğiniz güzel pansiyon otel vs varsa isimlerini verirseniz şahane olur. yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler
günlük 300 350 lirayı geçmeyecek şekilde ev pansiyon bungalow ya da otel kiralayabileceğimiz, denize sıfır ya da 3 yaşında çocukla yürünebilecek kadar yakın, suyu temiz ve çok insan kalabalığı olmayan nereye gidebiliriz? aklıma assos ve küçükkuyu geldi ama çok da hakim değilim çanakkaleye. hatta bildiğiniz güzel pansiyon otel vs varsa isimlerini verirseniz şahane olur. yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler