Ekşi Duyuru

1. kedilerimin veterineri muayene ücreti almıyor. her zaman gitme fırsatım da olmuyor kliniğe. genelde telefonda danışıyorum çok da ilgileniyorlar. şimdi ben bu dünyalar tatlısı veterinere (kadın, 30) ve kliniğin sahibi olan veterinere (erkek,38) -ki o da kronik hastalık nedeniyle çok ilgilendi- ne hediye alabilirim.
bütçe max. 100tl

2. yeni bir bar açan çok samimi olmayan fakat sevilen bir arkadaşa hediye (kadın, 35)
bütçe max. 50 tl

3. çok samimi olunmayan, tiyatro sevdalısı ve de mezunu bir arkadaşa doğum günü hediyesi (kadın 23)
bütçe max. 50tl

sorunum düşük tansiyon.
ilk kez geçen hafta pazar akşamı evde koltuktan kalktım ve dizlerim tutmadı, dengemi sağlayamadım. felç geçiriyorum sandım bir an. sonra geçti, önemsemedim.

sonra perşembe yolda tekrarladı, tuzzlu ayran içirdiler yarım saat falan oturdum kendime geldim. bir saat falan sonra 10-6 ölçüldü.

cuma sabahı 9 da 11-6 idi, 11:30 da 13-9 idi, 18:00 de 10-6, 20:30 9-6, 00:30 da 9-6

cumartesi 10:30 da 11-6, 16:00 da 9-6, 21:30 da 9-6

pazar 10:30 11-6, 19:00 9-6

pztsi 10:00 da 11-7, 16:00 9-6

akabinde yolda gene dizlerim tutmadı, oturdum kaldım bir apartman girişine. biraz toparladım eczaneye gittik yarım saat kadar sonra (17:30) 10-6 çıktı. düşük dedi eczacı. acile gittik. 12-7 çıktı. aradaki süre maksimum 15 dakika. doktora ölçümlerimi söyledim, aç karna ve yorgun olmadığımı söyledim. yok bir şey bahardandır dedi. ama dedim yaşam standardımı düşürüyor, ben böyle yaşamak istemiyorum. 5 gün daha ölç dedi dalga geçer gibi gönderdi beni.

ben şimdi ne yapayım? sinirlerim bozuk ciddi anlamda.

5 yıldır aynı apartmanda oturuyorum. elim ayağım titredi yemin ediyorum. yahu migrenim tutmuş yatıyordum, dan dun diye abuk bir sesle uyandım. bir baktım halı silkiyor. apartman burası dedim, o halı da penceredeki demirlere çarpıyor. sustu içeri girdi. bu kez arka odadan silkelemeye devam etti. nevrim döndü. çıktım kapısına. açtı kapıyı dedim sen ne yapıyorsun, apartman burası, halı silkeleyemezsin benim tepeme. elim ayağım boşaldı sinirden, ön cepheden bağırıyorum arka cepheden silkeliyorsun, sen beni geri zekalı mı sandın?, köylü kurnazlığı yapma bana, yeter kaç aydır sürü gibi gelen misafirlerinizin gürültüsü, apartmanın girişini kapattığınız çocuk arabalarını atarım sokağa, ben bu apartmanda kimsenin kapısına böyle çıkmadım, kimse de benim kapıma gelmedi, apartmanda oturamıyorsanız gidin müstakil ev tutun dedim. sırıttı kadın sadece. kadın dediğim de 10 yaş küçük benden.

dedim polis, yönetici, ev sahibiniz, muhtar, belediye ne bulursam gidicem artık. yeter dedim. hala elim ayağım titriyor. ya bunlar beni çıldırtıyor. haksız mıyım sizce? en az 10-15 kişi misafir geliyor eve. kaç kere karşı komşum söylendi, tınlamadılar. ben kaç kere çıkacaktım annem engelledi, bir kere de annem dayanamayıp çıktı.

hala elim ayağım titriyor. uzun ve karışık yazmış olabilirim, pardon. ben şimdi bu komşuyla nasıl baş edebilirim?

biraz açmak gerekirse biri size bir şeyler demiş,
kafanızı allak bullak etmiş,
gece uyuyamayışınız yetmemiş,
iğrenç bir ruh haliyle işe gelmişsiniz,
can burnunuzda dolaşma durumunda nasıl sakinleşiyorsunuz?


dün geceden beri film izlemeye çalıştım, komik videolar, evde aile saadeti, sabah duş + kahve, baş tacı edilen playlist ile biraz yürüyüş, az biraz arkadaş sohbeti, yok ama hala geçmedi bu ruh sıkıntısı. içim şişti. ne yapsam hafifler?

şimdi efenim dün implant yaptırdım. bugün zımba gibiyim, her hangi bir sıkıntım yok. doktorum bana prednol tablet ve bir antibiyotik yazdı. kortizonu dün 2 tablet ve bu sabah da 1 tablet olmak üzere kullandım ve bıraktım. fakat antibiyotiğe devam.
şimdi yarın akşam konsere gitme mevzumuz var. alkol alsam kortizon sıkıntı yaratır mı?

şimdi efendim 30 yaşına gelmiş, işinde gücünde bir insanım. fakat İstanbul arbedesinden çok bunaldım. pılımı pırtımı alıp gidesim var.
iş açısından bir sıkıntım olmaz.
sadece samimi ilişkiler kurup, kafam rahat yaşayabileceğim bir yer arıyorum.
il/ilçe olması önemli değil. tavsiyelerinizi bekliyorum.

edit: İzmir düşünmüyorum. Ankara ziyadesiyle gri. Kaş'a aşığım ama ya tek taraflıysa?

istanbul gezinleri,
yarın sevdicek geliyor istanbul'a. daha önceki gelişinde 1 gün kalmıştı. kısa bir istiklal turu yapmış ve leb-i derya ya gitmiştik. 3 gün kalacak. taslak bir program yaptım, öneri ve eklemelere açığım.
müze ve tarihi yapılara oldukça ilgili, yabancı.

ek olarak leb-i derya tadında mekan tavsiyeniz var mıdır?

perşembe akşamüstü, yemek + nişantaşı tarafları (onun talebi)

cuma kapalı çarşı, sultanahmet, ayasofya, topkapı sarayı, yerebatan, mısır çarşısı, galata köprüsünde yemek, hava zifiri kararmadan galata kulesi, beşinci kat yada 360

cumartesi (hazır müzekart varken ve eve yakın diye) kariye müzesi, belki boğaz turu, değilse kız kulesi, dolmabahçe sarayı, akşam da bebek ortaköy.

sizce yeterli mi? ya da onu yapma bunu yap diyebileceğiniz bir şey var mı?

en yakın arkadaşımın düğün yemeğinde zil zurna sarhoş oldum. herkes oradaydı, biraz abartmışım. kendimi çok kötü hissediyorum.
hatırladıkça kulaklarımdan ateş çıkıyor.
siz böyle durumlarda ne yapıyorsunuz?
ne düşünsem, nasıl düşünsem iyi hissederim?

pek muhterem vikingler,

Deurne'ye gideceğim. davet mektubu alabilirim.
Şu an pasaportumu alıyorum. ama vize aklımı karıştırdı.
arkadaşım Düsseldorf'a gel, oradan 45 dk diyor. bu da Almanya vizesi almam, Almanya'da bir otelde feyk rezervasyon yaptırmam demek oluyor. ben böyle şeylere girmek istemiyorum.
Amsterdam'a geleyim, 2 saatlik yolculuğa razıyım diyorum.

başka bir arkadaşım da Hollanda vizesi almak zor, hele davet mektubu alıp gideceksen mülteci gözüyle bakarlar, vize yerine havanı alırsın diyor.

şimdi ben ne yapmalıyım?

bir kaç gündür bakıyorum ama net bir fikir oluşmadı kafamda.
alıp kullanan, memnun kalan var ise markası nedir?
nereden almalıyım?