Ekşi Duyuru

Bir çift numaralı gözlük camı lazım İstanbul içinde. Camlar sferik -1 silindirik -3 civarında. Ancak mineral cam isteniyor. (Yani eski usul cam mercek, plastik değil)

Bir iki optikçiye sorulduğunda artık pahalı onlar demişler. Uğraşmak istemiyorlarmış.

Sipariş verirsek takacak usta var. En ucuz yollu nasıl buluruz?

Kız ismi olarak kullanılan kuş isimleri nelerdir, bildiğiniz? Mesela Hüma, Suna...
(Not: Türkçe olacak. Robin falan olmaz yani)

Haberlerde okuyorum. Son günlerde birkaç doğu ilinin valiliklerince 5'er günlük toplanma ve gösteri yasakları ilan ediliyor. Politik tartışmalara girmmeden sebebini belirtebilir misiniz?

Seneler evvel 1400 liraya oyun pc si toplamıştım. Şimdi cs2'yi kaldırmıyor hiçbir şekilde. Akıcı şekilde cs2 oynayabilmek için nasıl bir işlem yapayım?

Sistem:
Amd a10 7870k apu
Gigabyte GA-F2A68HM-DS2H anakart
G.skill 2x4 8gb ddr3 ram 2144hz overclocklu
500w güç kaynaklı kasa
120gb hyperx ssd
1tb hdd

Şimdi en minimum masrafla nasıl bu sistemi akıcı bir rekabetçi counter strike 2 oynanabilir hale getirebiliriz?

Seçenek 1:
Ekran kartı almak.
Fm2/fm2+ bir board'a uyumlu olacak iyi bir pci grafik kart tavsiyeniz var mıdır? Muhtemelen eski model olup iş görürse yeterlidir.

Seçenek 2:
Yeni kart ve işlemci.
Kasam şu: www.sitem.com.tr
Buna uygun orta yollu bir anakart+işlemci+ekran k. Öneriniz var mıdır? Diğer çevresel birimler aynı kalır...

Seçenek 3:
Yeni makina.
Cs2'yi sıfır sorunla oynayabileceğim en uygun yollu intel sistem hangisidir?

Bu cumartesi (yarın) akşam için.
Koşullar:
Sigarasız bölümü olmalı. (Astım hastamız var, İki aylık bebek var)
Alkolsüz mekan olmalı. (Hem dindarımız hem de içince sapıtanımız var)
Ayağımıza kedi gelmemeli. (Evet, böyle talihsiz insanlar da var grupta)
Çok kazık olmamalı. (Kelle başı 500-600 maksimum)

Otopark sorunu olmasa süper olur. Lezzetli ve ortamı güzel tavsiyelerinize açığım.
Sevgiler

Edit: Çok uzak olmamak kaydıyla her iki yaka da olur. Başakşehir/florya hattından Çekmeköy/Ümraniye hattına değin her iki yaka uygundur.

Mutfak olarak, türk mutfağı, kebap, balık vs. Olabilir.

Beş dakika bile aynı pozisyonda oturursam, kalkıp yürümeye başlayınca vücudum tutuluyor. İlk birkaç adım topallıyorum. Bir dakikada falan açılıyorum.

Son aylarda her tarafım hareket edince kütürdüyor. Diyelim yatakta sağdan sola döndüm, kollarımdan bacaklarımdan, göğsümden sırtımdan çat çat çıtırdama sesleri geliyor.

Sol uyluğum şiş değil ama şiş gibi hissediyorum. Diz çökünce ağrıyor yerine sığmıyor gibi bir hisle. Dar bir çoraba sıkışan ayak misali...

Arabada direksiyondayken sağ kolumla arka koltuğa uzanınca böğrüme, yan taraf kaburgalarımım alt tarafına inanılmaz bir kramp giriyor. Aynı kramp eğer pisuvarda depoyu sonuna kadar boşaltırsam, o anda giriyor aynı yere.

Kalsiyum, B12, potasyum, magnezyum, fosfor, sodyum, demir, ast, alt, kreatinin, üre, vs. Bircok şey normal çıktı. Azıcik d vitamini eksikligi var.

Bir tahlilde kalsiyum normal ancak fosfor çok yüksek çıkmıştı. Hiperfosfatemiden şüphelendik. Sonra tekrardan parathormon, kalsiyum ve fosfor ölçtük normal çıktı.

Ne olabilir bu dert? Hangi doktora gideyim?

Sel felaketi demirköy, iğneada vb. oraları çok etkiledi, malum. Diyelim ki bu hafta ailecek gittik... Acaba toparlanmış mıdır? Kano ile longozlara girilir mi yine? Denizine, plajına girilir mi? Ne durumda, bilen var mı? (Ya günübirlik arabayla İstanbul'dan gideceğiz, ya da bir gece sahildeki otelde kalacağız)

Şöyle haydarabad'daki gibi gerçekten lezzetli bir mutton biryani yoyebileceğimiz bir hint yahut paki restoranı var mı bildiğiniz?

Başaksehir, Çemberlitaş ve Beşiktaş'ta üç yerde denedim, biryani diye verdikleri şey alakasız bir şeydi. Arap pilavı buhara pilavı arası kuru ve lezzetsi bir şey... Zaten bir tanesinin sahipleri Araplardı...

İşinin ehli bir elden çıkma iyi biryani var mı bizim memlekwtte?

Ücreti/Komisyonu mukabilinde biraz çay getirtmem lazım. Adresine kargolarım. Havalimanından alırım.

Az önce Gloria Jean's'e gittik. Kafeinsiz kahve yokmuş. Bildiğim kadarıyla Starbucks'ta var ancak ben orayı tercih etmiyorum. Espresso (latte, americano vs.) olur, filtre kahve olur (french press vs.) yahut Türk Kahvesi olur, farketmez. Oturup içmelik (satılık paket değil) kafeinsiz kahvesi olan neresi var? (İstanbul için zincir olmayan mekan da olur semt farketmeksizin)

Kafeinsiz çay şu an satılmıyor Türkiye'de. Geldiği ülkede satılıyorsa vereceği adrese kargolarız. Bir miktar da getirme ücreti ödeyebilirim kendisine. Yahut, İstanbul'da kendisini havalimanından araçla alır, evine yahut otogara vs. bırakırım...
Meret yükte hafif pahada ağır olmadığından getirmeye yanaşan pek çıkmıyor...

Türkiye'de hiçbir yerde bulamadık? Nasıl temin edebiliriz? Diyelim birkaç kilo othal edeceğiz, nasıl yapıyoruz?

Hastamızın kolonoskopi olması lazım. Ancak, kendisinde hiperfosfatemi mevcut. Böbrek sağlığı için, fosfor tüketmemesi gerekiyor. Kolonoskopi öncesi kullanabileceği fosfatsız bir lavman çeşidi var mıdır?

Hangisine cevap verseniz kabulümdür.

1. GS Üni. Fransız Dili ve Ed. Hariç, İstanbul'da dil puanıyla öğrenci alan en iyi Fransızca bölüm hangisidir? Puana bakılırsa, YTÜ Frans. Müt. Terc. En yüksek. Ancak öğretim üyesi kalitesi vb. olarak en iyisi hangisidir?

2. FSM Vakıf üniversitesi hakkında ne biliyor, düşünüyorsunuz?

Üçüncü kez konakladığım bir holiday inn express'te odada meyve sepeti, çerez tabağı ve tek kişilik servis (çatal, peçete vs.) vardı. Herhangi bir not yok. Normalde sadece su ve çay/kahve complementary oluyor. Acaba bu sefer bir jest mi yaptılar, yoksa ücretli midir?

Oda servisi menüsünde meyve sepeti ve çerez tabağı var ayrı ayrı. Ancak böyle bir talebimiz olmadı.

Ummadığım ve planlarımda olmayan bir ek gelirim oldu. Kimse bilsin istemiyorum.

Aile ve akrabalarımdan ihtiyaçları olana (hepsi depremzede ve ciddi anlamda ihtiyaç sahibi) yaklaşık bir yıl boyunca düzenli yardımlar yapacağım. Ancak hiçbirinin para gönderenin ben olduğumu bilmesini istemiyorum. Benim hemen hiçbiriyle iletişimim yok. Bayramda babamlarda rastlaşırsak o kadar. Hatta bir kısmıyla rastlaşmayız, yolda görsem tanımam.

Sorun şu ki, bu paraları yollayanın ben olduğumun bilinmesini istemiyorum. Yoksa gereksiz yere beni arayacaklar. Muhabbet etmek istemiyorum. Bana borçlu hissetmelerini istemiyorum. Hediye yöresel ürün falan göndermelerini istemiyorum. En önemlisi de, sülalede adım zengine çıksın istemiyorum. Kimse bir insanın aylık gelirinin neredeyse dörtte birini bağışladığına inanmaz. "Bu bu kadar parayı millete verdiğine göre bunda en az kırk katı vardır" derler. Benden borç falan istemeye kalkarlar. Ben bu iletişimsiz/izole halimle gayet mutluyum.

İlk bir iki ay, ablam, annem, babam yoluyla gönderdim paraları bankadan. "Bir hayır sahibi yolladı" dediler.

Şimdi onların da bilmemesi gerekiyor bazı özel nedenlerden dolayı. Tanımadıkları, rastgele arkadaşlarımdan bir iki seferliğine rica edebilirim. Ancak parayı onlarin hesabından göndersem, alıcılar arasında en az bir iki hassas düşünen insan var, "bize yanlışlıkla para gelmiş" diyip iade ederler. Yahut harcamaya korkarlar

Böyle bu trz yardımlar için bir aracı kurum falan var mıdır? Yahut atıyorum "Memleketim yardım fonu" gibi bir isimle vir banka hesabı açılabilir mi? Oturup tek kişilik vakıf/dernek kuramam. Kendime limited şirketi kursam her ay dünya kadar masrafı olacak.l mali müşavir falan...

Bu paraları isimsiz, yahut ucu bana gelmeyecek şekilde göndermenin kolay ve pratik bir yolu var mıdır? (Alıcıların ibanları bende mevcut. Miktarlar da atla deve değil. Ayda 2-6 bin tl arası değişen rakamlar)

Önemli iki not:

-Reklam duyurusu, dolandırıcılık vs. değil. Çoktan kaybedip de üzerine soğuk su içtiğim bir alacağım tahsil edilmiş oldu kabaca. Ben o parayı alırsam depremzedelere dağıtmaya niyet etmiştim. Durum bu.

-Duyuruda maalesef böyle duyurular üzerine mesajla dilenen bazi internet kullanıcıları oluyor. Bu paranın gideceği kişiler ve miktarlari çoktan belli oldu zaten. Daha param olsa onların da gideceği yerler belli. Öyle "nereye bağış yapsam" durumunda değilim. Bu ayın sonuna kadar elimdeki tüm param 1200 lira mesela ve bana zar zor yetecek. Kimseye 1 kuruş gönderebilecek durumum yok...

Şimdi olayımız şu:

Yaşı 40'a dayanmış, yarı emekli bir bilgisayar mühendisiyim. Hobi amaçlı devam ettiğim Fransızca kursuna daha fazla para bayılmamak adına aklıma şöyle bir fikir geldi:
Dedim ben üniversite sınavına dilden gireyim. Eğer İstanbul'da bir devlet üniversitesinde fransızca bölüm (tercüme, edebiyat yahut öğretmenlik vs.) kazanırsam beleşe yakın bir masrafa dilimi ilerletebilirim. Diploma şart değil, istediğim derslere girerim. Amaç ayda 3-4 bin lira kursa bayılmamak.

Fikir güzeldi. Gelgelelim, yks ve ydt aşırı iyi geçti. Muhtemelen ilk 1000-3000 arası bir şey gelecek sıra. Gençken Boğaziçinde okumak içimde kalmıştı. Vakit olarak, mesaim yok ve aylak sayılabilecek bir yaşamım var. Bir maceraya atılıp bu yaştan sonra Boğaziçi'nde bir bölümü mezun olma niyetiyle okumalı mı? (Fransızca bölüm yok. İngilizce çeviribilim, edebiyat, öğretmenlik vs. var) Yoksa bir heves başlayip da elime yüzüme mi bulaştırırım bu yaştan sonra?

Yahut plana sadık kalıp da yıldız, istanbul vs. bir üniversitenin fransızca bölümünü yazıp keyfime göre derslere mi katılayım?

Edit ile ek bilgi: Kariyer, meslek yahut dünyalık adına, kendimden hoşnut bir yerdeyim. Bu bir "kendime hayat ve meslek olarak nasıl bir yol çizeyim" sorusu değil. Soran da zaten yeni mezun değil. İki çocuklu, evli. (Büyüğü liseye gidiyor)

Yarın ve Pazar günü, malum, üniversite sınavları var. Bazı hususları yeniden hatırlatmakta yarar var:

-Saat 10:00'ı bir saniye geçirseniz dahi; kendinizi öldürseniz bile binaya alınmiyorsunuz. Koşsanız bile kâr etmiyor. Kim kaynaklı olursa olsun hiçbir sebep mazeret kabul edilmiyor. (Ydt için de 15:30)

-Sınava giriş belgenizi bastırmadıysanız hâlâ, oyalanmadan bastırın. (Bir de yedek olsa iyi) Renksiz de olabilir ancak fotoğraf görünür olmalı mutlaka. Belgede hiçbir yazı çizim karalama olmamalı. (Mobil uygulamadan belge bastırılamıyor. Tarayıcıdan bastırmak lazım)

-Kimliğinizde resim ve tc kimlik no şart. Süresi devam eden pasaport kabul ediliyor. Ehliyet kabul edilMİyor. Kimliksiz ve belgesiz sınava giremiyorsunuz. (Nüfus müdürlüğünden alacağınız FOTOĞRAFLI geçici kimlik belgesi kabul ediliyor)

-Şeffaf pet şişede su harici ekipman, kırtasiye, eşya ve aksesuara izin verilmiyor.

-Bu sene sadece aşağıdaki eşyalar istisna olarak kabul edilip izin verilecek:
*Başörtüsündeki topluiğneler. (Broş, süslü iğne ve çengelliiğneler yasak)
*Basit sade tel toka. (Süslüleri yasak)
*Basit, minimal küpe ve piercing.
*Makul miktar nakit türk lirası.
*Anahtarlıksız basit ev anahtarı.
*İstanbulkart, kentkart vb. ulaşım kartı.
*Numaralı renksiz gözlük.
*Alyans.

-Metal aksesuarları olmayan basit kıyafetler giymek gerekiyor. Normal kemere izin var.

-Çanta, cüzdan, takı, aksesuar, telefon, kalem, araba anahtarı vs. zinhar yasak.

Hayırlı sonuçlar hepinize...

Linkteki bilgisayarı almayı düşünüyorum. Fiyatı nasıl sizce? Benzer fiyata tavsiye edeceğiniz daha iyi bir makine var mıdır? Yahut bu fiyat bu makine için uygun mudur? Fiyattan bağımsız,.ho'nin bu modelini nasıl bilirsiniz, tavsiye eder misiniz? Değerlendirmeleriniz nedir? Teşekkürler
www.hepsiburada.com

www.startv.com.tr

Bölümün hemen başındaki tiradın sahibi kadın oyuncu kim?

Credits'te ismi geçmiyor.

Edit: resimdeki oyuncu -> www.hizliresim.com

80'lerin kanepeleri var ya hani... Sırt kısmında kapaklı dolabı, rafları bulunan, uyumadan az dışarı çekilen, altı sandıklı, uyurken dolabın açılıp üstümüze düştüğü... "Kütüphaneli kanepe, raflı kanepe, dolaplı çekyat vb." çeşit çeşit isimde geçiyor internette. Ama ya lime limeler. Ya çoktan satılmışlar ya da başka şehirdeler.

İstanbul için soruyorum, bunlardan temin etmenin en kolay yolu nasıldır? "Şurada bulursun" diyeceğiniz bir yer var mıdır? Yahut ustaya sıfırdan yaptırılabilir mi? Yapan usta kalmış mıdır?

Az önce Google'a Fransızca bir cümle dikte ederken, mikrofona "pizza" (pitza) diyince "b***" yazdı. Google'ın yanlış anladığı bu sözcük ne olabilir?

Cevaplar üzerine edit:
Hocam, anlatamadım galiba. Putain anlasa p*** yazar. Ayrıca Fransıca konuşup da putain'i bilmeyen mi var... Ortada çeviri falan da yoktu. Mikrofona içinde pizza geçen bir cümle söyledim. Örneğin, mikrofona "ce soir je mange une pizza" denmiş olsun, ekrana "ce soir gendarmerie b***" yazmış olsun. Bunun gibi... (Cümleyi hatırlamıyorum şu an)

Üniversite sınavı YKS’nin Dil bölümü olan YDT beş dilde yapılıyormuş. (İng, Fra, Arp, Rus, Alm) Ben mesela Fransız Dili ve Edebiyatı tercih etmek için YDT İngilizce testini seçebiliyor muyum? Yoksa bu beş dilden her bölüm için ilgili dilin testine mi girmiş olmak gerekiyor? Eğer test ve bölümün dili farklı olabiliyorsa herhangi bir katsayı farkı uygulanıyor mu?

23 yıl sonra gideceğim. Daha on yıl önce şehrin inanılmaz değiştiği söyleniyordu. Şimdisini düşünemiyorum. 99-2000 yıllarından beri aynı kalmış, böyle gençliğimdeki Konya'yı hatırlatacak bir mekan var mıdır önerebileceğiniz?

İki-üç günlüğüne Konya'da olacağım. Arabam olacak. Hemen her gün tamamen boşum. Ne yapmalı? Ne yemeli? Ne almalı?

Normal musluk suyu mu, brita tarzı arıtma mı, sabit arıtma cihazı suyu mu yoksa şişe/damacana suyu mu?

Biz normal musluk suyu kullanıyoruz. Mikroplar kaynayınca ölüyor tamam da, bunun kimyasalları, ağır metalleri vs. var…

Edit: "içme suyu" dediğiniz nedir? Damacana mı, şişe mi, arıtma mı? Açık yazarsanız sevinirim. Teşekkürler

Tam üç yıl önce duyuru ahalisinin katkılarıyla ağaçlandırılan hatıra ormanını bugün ziyaret ettim. (www.eksiduyuru.com)

Bölge gerçekten de orman müdürlüğü tarafından ağaçlandırılmış. (2000 kök var mıydı bilemem ama yeterince vardı) O maydanozdan hallice çam fidanlarının boyları yer yer bir metreyi bulmuş :)

Bir üzücü nokta, tabelayı sökmüşler. Kalıntısı falan da yoktu. Rüzgâr falan devirmemiş yani. (Başka noktaya da taşınmamış tabela) Ayrıca etrafı tel örgü ile çevrilmiş.

Güneş batmak üzereydi. Telefonumla amatörce çekebildiğim birkaç pozu duyuru ahalisiyle paylaşıyorum. Orada her şey yolunda. Ağaçlarımız büyüyorlar.

Albüm:
ibb.co

Böyle sevgi hikayeleri, motivasyon hikayeleri türünden kitaplarda falan geçen bir hikayeydi. Özetle, iki çocukluk arkadaşı vardı can dost. Birisi baronun, diğeri kahyanın oğluydu. Zengin çocuk iyi bir eğitim alıyor, fakir olan ise alamıyordu. Zengin olan rahip oluyor ve ünlü bir vaiz oluyordu. Fakir olan ise ondan ayrılmamak için zangoçluk yapıyordu ve hep dua ediyordu. Ünlü vaiz kendisini özel zannederken, arkadaşı ölünce bir daha etkili vaaz veremiyor ve asıl cevherin arkadaşında olduğunu fark ediyordu.

Kırk bin çeşit keyword ile aradım bir türlü bulamadım nette. Bilen, eden var mıdır? Teşekkürler

İş yaparken dinleyebileceğim, konusu güzel, dram oranı düşük ve en önemlisi, dinleyeni yormayacak şekilde, okuyanın telaffuzu düzgün sesli kitap önelilerinizi bekliyorum.

Major depresyon geçmişim var. Bir üç-dört yıl kadardır gayet iyi tutunabiliyordum. Üç dört hafta kadar evvel ikinci derece bir yakınımı kaybettim. İki haftadır dibi görmüş gibiyim. İş döndü geldi, özbakımı bırakacak, yiyip, tuvalate gidip yatacak raddeye geldi. Bunun bir adım sonrası iyi değil…

Vücut serotonini karneye bağlamış durumda. Kabızlık falan tavan yaptı. Görüştüğüm hiçbir arkadaşım yok. Kendimi eve hapsetmiş durumdayım. Yani sekiz şalter varsa beş-altı tanesi hali hazırda inik. Çalışmıyor, eşim ve çocuklarımla da ilgilenmiyor haldeyim.

İki gün evvel sakal tıraşı olabildim. Bir de gecenin bir vakti boğaz kenarına gidip bir saat kadar oturdum. Eylül ayından beri toplamadığım bir çalışma odam var. Kasım ayından beri kullanmadığım, kapısı kapalı… Sanki orayı toparlarsam kendimi de biraz toparlayacağım. Sonra o moralle belki psikyatra yahut memlekete giderim.

Sorun şu ki, son iki buçuk aydır yalnızlığımda hep sesli kitap dinliyordum. Sevdiğim bir eser var iki bin sayfa kadar. Okuyan da güzel okumuş hani. Onu tekrar tekrar dinledim. Artık hoşlanmaz oldum. Şimdi ne iş yapacaksam yapamaz haldeyim ve kulağımı dolduracak bir şeyler arıyorum. Eskiden böyle durumlarda söyleşi, podcast, radyo tiyatrosu falan dinlerdim ancak şu halimle dinleyemiyorum.

Ne zaman bir işe kalkışmaya karar verecek olsam, youtube’da sesli kitap arayıp cık cıklıyorum. Dram eserler dinleyecek halde değilim. Eğlenceli yahut sürükleyici ve sonu mutlu öyküler arıyorum.

Böyle böyle son birkaç günüm iyice internette saçma sapan dolaşır hale büründü. Kalkıp bir şeyler yapmak için kulağımın fonda bir şeyler dinlemeye ihtiyacı var. Sesli kitap önerilerinize muhtacım.

Elimizde araçlı bir baba ve ehliyeti henüz olmayan bir delikanlı var. Amaç biraz şoförlük eğitimi, biraz da baba-oğul aktivitesi yapmış olmak.
Mekan önerileriniz var mıdır? (Trafik ve yaya olmayan alan olmalı)
Lokasyon ikitelli/başakşehir/kayaşehir civarları ama enfes bir öneriniz varsa biraz daha uzaklaşılabilir.

Veteriner köpeğe reçete etti. Kendilerinde yokmuş. Öncesinde hayvan ilacı tecrübem yok.
Yine veterinerler mi satar? Öyleyse şayet, tekrardan muayene ücreti isterler mi?

Çalışmayan bir adet çevirmeli telefonu nerede tamir ettirebilirim? (Evet, sonrasında kullanacağız. (Not: hattım darbeli aramalari destekliyor)

Avrupa yakasında en insan gibi tedavi için hangi hastaneyi tavsiye edersiniz? Ücret önemli değil.

Birkaç yıl evvel cep melodisi olarak kullanıyormuş. "Zenci bi adam kalabalığa birşeyler yapıyordu" dedi. Zannımca siyahi birndj performansı kaydı falan olabilir.

Biraz mırıldandı. Melodi bana da yabancı değil. Bir aralar baya bir insanın cep melodisiydi. Online klavye ile kabaca şöyle bir şey kaydettim:

voca.ro

Bilen varsa şıp diye anlar zaten.

1. Bu kadar paraya bu arabayı almak mantıklı mı? Daha farklı bir model mi almalı?

2. Diyelim bu arabayı ve modeli istiyoruz. Bu para çok mu?

Para: 230bin

Araba: 2019 Corolla Hybrid Vision Otomatik Vites. 50bin km'de. Kazasız, boyasız.

ABD'den sıfır aldığım cihaz kaza sonucu pert olunca üstüne 5000 küsür tl verip zorlu apple'dan sıfırıyla değiştim. Henüz kutusu açılmadı.
8500 tl düşünüyorum. (11 değil 12.9" olanı)

İsterseniz apple pencil 2 de var. Pencil sıfır değil ancak sıfır ayarında. Kutusu, kullanılmamış yedek uçları falan duruyor. Mantıklı bir fiyattan verebilirim onu da.

Eminönü'ndeki Kurukahveci Mehmet Efendi pazar günleri açık mı? Ben cumartesi ve pazar günü kapalı diye biliyorum ama Google açık olduğunu söylüyor. Emin olamadım...

Bagajı büyük aile arabası alacaktım. 2017 rav4'lere bakıyordum 350binler civarında fiyatları. 4x4 ve yüksek olması avantaj olacaktı ancak o paralara bir sene içinde çıkamam.

2012 model bir passatım vardı. Çok memnundum ama dsg arızası illallah ettirmişti.

Şimdi station wagon aile arabası olduğu için passat variant'ı düşünüyorum sanki.

200bin-250binli fiyatlara 5-6 yıllık mevcut modelleri var ikinci el temiz.

Yalnız, şu dsg olayı korkutuyor beni. Şanzımancıya 10binlerce tl bayılmak istemiyorum. Aracı istanbul trafiğinde kullanacağım. Dur-kalk olacak çok. Yokuşta dur-kalklar olacak...

Dsg sorunu ileriki yıllarda çözüldü diye tevatür var. Acaba kaç model araçlara bakayım sizce?

Neden passat? Dsg harici çok memnundum. Konfor, genişlik, güvenlik ve yakıt tüketiminden ötürü.

Benzer fiyat bandında geniş bagajlı aile arabası/suv tavsiyelerinize de açığım. (250bin tl civarı)

Not: Manuel vites seçenek değil.

Otomatik vitesli ve klimalı olmalı.

Uygun bir fiyata alıp, 1-2 yıllığına düzenli kullanılacak. Sonra satıp eli yüzü düzgün bir şeyler almayı planlıyorum.

Fiyat aralığı maksimum 50bin tl civarı tahmin ediyorum. Ne kadar ucuz o kadar iyi.

Ne kendisini ne de internette izini bulabildiğim eski bir oyuncağı arıyorum. Elinde mikrofon, üzerinde yeşilimsi bir smokin yahut frak bulunan ördeğimiz dans ederek vak vak vak diye şarkı söylüyordu. Aşağıdaki kurbağalı oyuncağın aynısının ördeklisiydi.
youtu.be

Bu oyuncak ile alakalı vereceğiniz her türlü bilgi makbule geçecektir. "Bende var, şu fiyata bırakırım." olur, "şu videodaki/resimdeki mi?" olur, "A a, benim amcamda da vardı ben küçükken bak hatırladım." olur... Oyuncağın izini hiçbir şekilde bulamıyorum internette. Aramalar esnasında ne kombinasyonlar denedim, olmadı...