Çok sevgili Ekşi duyuru ailesi,
Burayı sık sık takip ediyorum ancak fark ettim ki, yazmaktan çok okumayı tercih ediyorum. Yazdığım şeyler ise çoğu zaman gönül işleri ile alakalı. Bunun sebebini de çevremdeki insanların (arkadaşlarım abim vb) kafamdaki sevgi-aşk kavramlarına farklı bakmaları. Bir fikir almak istediğimde sürekli "Salla, takma" diyorlar.
Sallayıp takmamak bence bu dünyadaki en kötü fikir.
2 yıla yakın süren bir ilişkim var ve daha önce buraya yazdığım can yanıklarımın hepsini tamir edip, beni dünyanın en mutlu erkeği yapan çok özel bir insan ile beraberim.
Ancak her ilişkide olduğu gibi, bizim de bazı zamanlar aramızda problemler oluyordu. Bunların çoğunluğu; benim hislerime daha çok önem vermem, onun ise hislerin yanında olaylara da çok önem vermesi. En basit örneği, ben iş çıkışı her zaman gittiğimiz sessiz bir restoranda baş başa yemek yemeyi tercih ediyorken o, daha farklı mekanları ve tatları denememiz gerektiğini düşünüyor. O yüzden sürekli yine mi aynı yer vb. tarzı sürtüşmeler yaşıyorduk.
Bir örnek daha, doğum günümde onun tarafından yapılan bir pasta beni dünyanın en mutlu ediyor ancak; benim onun doğum gününde hazırladığım sofra-yemekler ve romantik ortam ona yeterli gelmiyor. Daha ekstrem planlar yapmam gerektiğini söyleyip onu yeteri kadar önemsemediğimi düşünüyor.
Lafı çok uzatmadan, yaptığım şeylerin biraz daha kalbine dokunması gerektiğini söylüyordu.
Gel zaman git zaman, işim ve ailedeki hastalık problemleri sebebiyle aramıza bir mesafe girdi. Sık görüşememeye, onun heyecanına ortak olamamaya başladım. Burada büyük bir hata yaptığımın farkındayım ancak bu süreçte biraz daha anlayışlı olmasını bekledim; olmadı.
14 Şubatta işyerine çok güzel bir çiçek gönderdim. Ancak o gün herhangi bir plan yapmamakla beni suçlayıp artık bu konuların onu çok yorduğunu söyledi. Ben de durumu bildiğini, elimden geleni yapmaya çalıştığımı anlattım ancak, nafile. Biraz kavgadan bazı şeylerin artık eskisi gibi içinden gelmediğini söyledi.
Sonra mesajlar, konuşmalar azaldı. En son, bazı şeylerin onu düşündürdüğünü ve bu yüzden daha gerçekçi kararlar alması gerektiğini, kalbini bir kenara bırakıp aklıyla düşünmesi gerektiğini söyledi. Bazı sebepler dediği de, aramızdaki 2 yaş (benden 2 yaş büyük), benim belirsiz geleceğim (askerlik var ve aileme bakmak zorunda olduğumdan kısa vadede evlilik görünmüyor) tarzı sebepler.
En son giderken, hep beni eleştirdin ama hiç düşünmedin acaba ben ne yaptım veya yapmadım diye dedi. Gitti.
2 haftadır hiç konuşmadık. Bu iki haftada o kadar çok düşündüm ki, sanıyorum bir şeyi ben hayatımda ilk defa bu kadar fazla düşünmüşümdür. Çünkü gerçekten çok seviyorum.
Neyi yapmadığımı düşündüm; gerçekten onun kalbine dokunacak şeyleri hak ettiği kadar yapmamıştım. Evet belki bunların kendimce sebepleri vardı ancak, bahanem bu değildi.
Örneğin çok istediği bir kitabı, aklıma getirip de ona hediye etmemiştim. Ki 2 yıllık ilişkide en az 3-4 kere istemiştir bu kitabı.
Dün yalnız başıma bir mekana gidip filtre kahve içerken, ortak arkadaşlarımızın nişanına gittiğini gördüm. Ve fotoğrafı görünce çok şaşırdım. Her zaman gülen, hiçbir fotoğrafında yüzünde gülümseme eksik olmayan can parçam, çok soğuk bakıyordu. Benim kendi kendime uydurduğum bir hüsn-ü kuruntum mu değil mi diye düşünerek buna çok üzüldüğümü fark ettim. Bunun sebebi acaba ben miydim?
Tabii ki bu tarz durumlarda insanlar üzülür, ağlar. Ama ne olursa olsun; ki bir ayrılık dahi olacaksa ben onu böyle görmeye dayanamazdım.
O yüzden dün bir karar verip, sonunda ayrılık dahi olsa ona bendeki değerini hissettirecek bazı şeyler yapmaya karar verdim.
Benden çok istediği kitabı alıp adresine kargoladım. Gönderen olarak da kitabın yazarının ismini yazdım.
Sonra kitabın yazarıyla irtibata geçip durumu anlattım, ondan bir not istedim. Henüz bana dönüş yapmadı ancak dönüş yapacağına ve beni kırmayacağına inanıyorum. Ondan kız arkadaşıma yönelik bir not yazmasını, gerekirse gelip kendimin bu notu alabileceğimi veya bir fotoğraf-video aracılığı ile de olabileceğini söyledim. Dediğim gibi, gerekirse evine dahi gidip ona özel not-imza'yı alırım.
Daha sonra çok sevdiği bir roman yazarıyla irtibat kurmaya çalıştım ancak başarısız oldum. İmza günlerini-fuarları takibe aldım. Son kitabını yine ona özel imzalatıp bir şekilde ulaştıracağım.
Ve son olarak da, en çok sevdiği sanatçıya durumu anlatan bir rica maili gönderdim. Kendisi Türkiye'nin en özel insanlarından olduğu için beni kırmayacağını biliyorum. Daha önce de beraber birkaç kez onunla irtibat kurmuşluğu var. Onu anımsayacak ve bana yardım edecektir.
Bunların haricinde evinin-iş yerinin oralarda veya geçtiği herhangi bir yerde ona özel ufak tefek sürprizler yapmayı düşünüyorum.
Gerekirse iş yerindeki arkadaşları ile irtibata geçip, onun haberi olmadan yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum.
Velhasılı siz benimle aynı durumda olsaydınız daha neler yapardınız? Tamam belki kaybettim diye düşünüyorum ancak, bir ilişkinin bitmesi illa ki kavgalar ve kötü sözler ile mi olmalı yoksa böyle ufak tefek iyilikler insanın hayatında hep kalır mı?
Bunu, bana geri dönmesini her şeyden çok isteyen bir kişi olarak yazdığımın farkındayım. Ancak dediğim gibi, elimden geleni yapacağım ve eğer acı çekeceksem de - çekeceksek de - böyle güzel şeyler de olmalı.
Sevgiler,
Burayı sık sık takip ediyorum ancak fark ettim ki, yazmaktan çok okumayı tercih ediyorum. Yazdığım şeyler ise çoğu zaman gönül işleri ile alakalı. Bunun sebebini de çevremdeki insanların (arkadaşlarım abim vb) kafamdaki sevgi-aşk kavramlarına farklı bakmaları. Bir fikir almak istediğimde sürekli "Salla, takma" diyorlar.
Sallayıp takmamak bence bu dünyadaki en kötü fikir.
2 yıla yakın süren bir ilişkim var ve daha önce buraya yazdığım can yanıklarımın hepsini tamir edip, beni dünyanın en mutlu erkeği yapan çok özel bir insan ile beraberim.
Ancak her ilişkide olduğu gibi, bizim de bazı zamanlar aramızda problemler oluyordu. Bunların çoğunluğu; benim hislerime daha çok önem vermem, onun ise hislerin yanında olaylara da çok önem vermesi. En basit örneği, ben iş çıkışı her zaman gittiğimiz sessiz bir restoranda baş başa yemek yemeyi tercih ediyorken o, daha farklı mekanları ve tatları denememiz gerektiğini düşünüyor. O yüzden sürekli yine mi aynı yer vb. tarzı sürtüşmeler yaşıyorduk.
Bir örnek daha, doğum günümde onun tarafından yapılan bir pasta beni dünyanın en mutlu ediyor ancak; benim onun doğum gününde hazırladığım sofra-yemekler ve romantik ortam ona yeterli gelmiyor. Daha ekstrem planlar yapmam gerektiğini söyleyip onu yeteri kadar önemsemediğimi düşünüyor.
Lafı çok uzatmadan, yaptığım şeylerin biraz daha kalbine dokunması gerektiğini söylüyordu.
Gel zaman git zaman, işim ve ailedeki hastalık problemleri sebebiyle aramıza bir mesafe girdi. Sık görüşememeye, onun heyecanına ortak olamamaya başladım. Burada büyük bir hata yaptığımın farkındayım ancak bu süreçte biraz daha anlayışlı olmasını bekledim; olmadı.
14 Şubatta işyerine çok güzel bir çiçek gönderdim. Ancak o gün herhangi bir plan yapmamakla beni suçlayıp artık bu konuların onu çok yorduğunu söyledi. Ben de durumu bildiğini, elimden geleni yapmaya çalıştığımı anlattım ancak, nafile. Biraz kavgadan bazı şeylerin artık eskisi gibi içinden gelmediğini söyledi.
Sonra mesajlar, konuşmalar azaldı. En son, bazı şeylerin onu düşündürdüğünü ve bu yüzden daha gerçekçi kararlar alması gerektiğini, kalbini bir kenara bırakıp aklıyla düşünmesi gerektiğini söyledi. Bazı sebepler dediği de, aramızdaki 2 yaş (benden 2 yaş büyük), benim belirsiz geleceğim (askerlik var ve aileme bakmak zorunda olduğumdan kısa vadede evlilik görünmüyor) tarzı sebepler.
En son giderken, hep beni eleştirdin ama hiç düşünmedin acaba ben ne yaptım veya yapmadım diye dedi. Gitti.
2 haftadır hiç konuşmadık. Bu iki haftada o kadar çok düşündüm ki, sanıyorum bir şeyi ben hayatımda ilk defa bu kadar fazla düşünmüşümdür. Çünkü gerçekten çok seviyorum.
Neyi yapmadığımı düşündüm; gerçekten onun kalbine dokunacak şeyleri hak ettiği kadar yapmamıştım. Evet belki bunların kendimce sebepleri vardı ancak, bahanem bu değildi.
Örneğin çok istediği bir kitabı, aklıma getirip de ona hediye etmemiştim. Ki 2 yıllık ilişkide en az 3-4 kere istemiştir bu kitabı.
Dün yalnız başıma bir mekana gidip filtre kahve içerken, ortak arkadaşlarımızın nişanına gittiğini gördüm. Ve fotoğrafı görünce çok şaşırdım. Her zaman gülen, hiçbir fotoğrafında yüzünde gülümseme eksik olmayan can parçam, çok soğuk bakıyordu. Benim kendi kendime uydurduğum bir hüsn-ü kuruntum mu değil mi diye düşünerek buna çok üzüldüğümü fark ettim. Bunun sebebi acaba ben miydim?
Tabii ki bu tarz durumlarda insanlar üzülür, ağlar. Ama ne olursa olsun; ki bir ayrılık dahi olacaksa ben onu böyle görmeye dayanamazdım.
O yüzden dün bir karar verip, sonunda ayrılık dahi olsa ona bendeki değerini hissettirecek bazı şeyler yapmaya karar verdim.
Benden çok istediği kitabı alıp adresine kargoladım. Gönderen olarak da kitabın yazarının ismini yazdım.
Sonra kitabın yazarıyla irtibata geçip durumu anlattım, ondan bir not istedim. Henüz bana dönüş yapmadı ancak dönüş yapacağına ve beni kırmayacağına inanıyorum. Ondan kız arkadaşıma yönelik bir not yazmasını, gerekirse gelip kendimin bu notu alabileceğimi veya bir fotoğraf-video aracılığı ile de olabileceğini söyledim. Dediğim gibi, gerekirse evine dahi gidip ona özel not-imza'yı alırım.
Daha sonra çok sevdiği bir roman yazarıyla irtibat kurmaya çalıştım ancak başarısız oldum. İmza günlerini-fuarları takibe aldım. Son kitabını yine ona özel imzalatıp bir şekilde ulaştıracağım.
Ve son olarak da, en çok sevdiği sanatçıya durumu anlatan bir rica maili gönderdim. Kendisi Türkiye'nin en özel insanlarından olduğu için beni kırmayacağını biliyorum. Daha önce de beraber birkaç kez onunla irtibat kurmuşluğu var. Onu anımsayacak ve bana yardım edecektir.
Bunların haricinde evinin-iş yerinin oralarda veya geçtiği herhangi bir yerde ona özel ufak tefek sürprizler yapmayı düşünüyorum.
Gerekirse iş yerindeki arkadaşları ile irtibata geçip, onun haberi olmadan yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum.
Velhasılı siz benimle aynı durumda olsaydınız daha neler yapardınız? Tamam belki kaybettim diye düşünüyorum ancak, bir ilişkinin bitmesi illa ki kavgalar ve kötü sözler ile mi olmalı yoksa böyle ufak tefek iyilikler insanın hayatında hep kalır mı?
Bunu, bana geri dönmesini her şeyden çok isteyen bir kişi olarak yazdığımın farkındayım. Ancak dediğim gibi, elimden geleni yapacağım ve eğer acı çekeceksem de - çekeceksek de - böyle güzel şeyler de olmalı.
Sevgiler,
Merhaba sevgili arkadaşlarım,
Nokia Lumia 920 telefon rehberimde bulunan kayıtları, Sgs4'e aktarmak istiyorum. Rehberi Skydrive'a yedeklesem, S4'ten erişim sağlayabilir miyim? Outlook'a aktar oradan eriş diyen arkadaşlar olmuş ama, nasıl yapıldığını bilmiyorum. Yardımcı olabileceklere şimdiden teşekkür ederim.
Nokia Lumia 920 telefon rehberimde bulunan kayıtları, Sgs4'e aktarmak istiyorum. Rehberi Skydrive'a yedeklesem, S4'ten erişim sağlayabilir miyim? Outlook'a aktar oradan eriş diyen arkadaşlar olmuş ama, nasıl yapıldığını bilmiyorum. Yardımcı olabileceklere şimdiden teşekkür ederim.
Sevgili Galyalı kardaşlarım.
(git: www.eksiduyuru.com)
daha önce şöyle bir süreç yazmıştım. tarihe baktım, mart ayında yazmışım.
nisan geçti, mayıs geçti, haziran geçti, yine aynı şekilde bir dargın bir barışık. bir seviyorum bir sevmiyorum.
mevzuunun kısa özeti;
bir kız arkadaşım var, aynı şirketteyiz. yaklaşık 1 senedir saçma sapan bir ilişkimiz oldu. olmuyor, yapamıyorum vs. şeklinde sürdü hep. ben de her defasında geri çekildim, ama ağlayıp zırlayıp özür diledi her seferinde.
en son olayda ailesinin tüm bireylerine anlatma durumuna geldi mevzu. şu an ailesinde potansiyel damat gözüyle bakılıyorum.
ama 2 hafta kadar önce, attığım mesajlara cevap yazılmaması, aradığım telefonların açılmaması üzerine büyük arıza çıkardım. elimde değil dedi, keşke olsa ama olmuyor dedi. ben de keyfin bilir moduna girdim, sustum. bu sefer ya aramızda hiçbir problem yok, neden böyle yapıyorsun adlı tiyatroyu izlemeye başladım.
aramızda hiçbir problem yok dediği de şu; ben sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum, elini zoraki tutuyorum, olmadığın zamanlar aklıma bile gelmiyorsun. sen benim ideallerimdeki eş adayı olduğun için bu kadar zorluyorum falan filan. daha sonra da beni de saçmalattırdın bravo yani mesajı. artık bu sözleri duydu yani bu bünye. işte aşk insanı aptallaştırıyor, hala ve hala ısrar etmiştim bunları duyana kadar.
bu sözlerden sonra içimde bir ateşin söndüğünü hissettim, o anda çok kızgındım ama ertesi gün geçti. gördüğümde artık heyecanlanmadığımı fark ettim. ve karar aldım, iş harici hiçbir ilişki kurmayacaktım.
buna paralel adımlar attım, konuşurken x hanım, mail atarken x hanım diye hitap etmeye başladım.
bu sefer de çok komiksin, benimle dalga mı geçiyorsun mesajları gelmeye başladı.
cevap vermedim ben de, cevap da vermeyeceğim. bu tavrımı sürdüreceğim,
şimdi size sorum şu gönül dostları, konuyu artık tamamen kapatarak doğru mu yapmışım? yoksa egoları uğruna, kendini ezdirmemek uğruna söylediği saçma sapan şeyler için fazlaca mı sinirlenip gemileri yakmışım?
üzülmesini de istemiyorum işin açıkçası, benim için hala çok değerli bir insan. hatta evlenmeyi dahi düşündüğüm oldu.
ama olmayınca olmuyor derler :)
bir süre daha retreat mi önerirsiniz? yoksa hayır hafız, koşarak uzaklaş mı?
sevgiler.
(git: www.eksiduyuru.com)
daha önce şöyle bir süreç yazmıştım. tarihe baktım, mart ayında yazmışım.
nisan geçti, mayıs geçti, haziran geçti, yine aynı şekilde bir dargın bir barışık. bir seviyorum bir sevmiyorum.
mevzuunun kısa özeti;
bir kız arkadaşım var, aynı şirketteyiz. yaklaşık 1 senedir saçma sapan bir ilişkimiz oldu. olmuyor, yapamıyorum vs. şeklinde sürdü hep. ben de her defasında geri çekildim, ama ağlayıp zırlayıp özür diledi her seferinde.
en son olayda ailesinin tüm bireylerine anlatma durumuna geldi mevzu. şu an ailesinde potansiyel damat gözüyle bakılıyorum.
ama 2 hafta kadar önce, attığım mesajlara cevap yazılmaması, aradığım telefonların açılmaması üzerine büyük arıza çıkardım. elimde değil dedi, keşke olsa ama olmuyor dedi. ben de keyfin bilir moduna girdim, sustum. bu sefer ya aramızda hiçbir problem yok, neden böyle yapıyorsun adlı tiyatroyu izlemeye başladım.
aramızda hiçbir problem yok dediği de şu; ben sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum, elini zoraki tutuyorum, olmadığın zamanlar aklıma bile gelmiyorsun. sen benim ideallerimdeki eş adayı olduğun için bu kadar zorluyorum falan filan. daha sonra da beni de saçmalattırdın bravo yani mesajı. artık bu sözleri duydu yani bu bünye. işte aşk insanı aptallaştırıyor, hala ve hala ısrar etmiştim bunları duyana kadar.
bu sözlerden sonra içimde bir ateşin söndüğünü hissettim, o anda çok kızgındım ama ertesi gün geçti. gördüğümde artık heyecanlanmadığımı fark ettim. ve karar aldım, iş harici hiçbir ilişki kurmayacaktım.
buna paralel adımlar attım, konuşurken x hanım, mail atarken x hanım diye hitap etmeye başladım.
bu sefer de çok komiksin, benimle dalga mı geçiyorsun mesajları gelmeye başladı.
cevap vermedim ben de, cevap da vermeyeceğim. bu tavrımı sürdüreceğim,
şimdi size sorum şu gönül dostları, konuyu artık tamamen kapatarak doğru mu yapmışım? yoksa egoları uğruna, kendini ezdirmemek uğruna söylediği saçma sapan şeyler için fazlaca mı sinirlenip gemileri yakmışım?
üzülmesini de istemiyorum işin açıkçası, benim için hala çok değerli bir insan. hatta evlenmeyi dahi düşündüğüm oldu.
ama olmayınca olmuyor derler :)
bir süre daha retreat mi önerirsiniz? yoksa hayır hafız, koşarak uzaklaş mı?
sevgiler.
rustavi vb. kanallarda yayınlanacağı söyleniyor ama bu kanalı izlemek için pakete üye olmak gerekiyor. azeri kanalları zaten yok digiturkte. izleyebileceğimiz bir kanal var mı?
öncelikle merhabalar,
www.eksiduyuru.com
mevzu uzun, daha önce yazmıştım. arkadaşların verdiği taktikleri uyguladım ve geri çekildim bir süre. aynı şirkette çalışıyoruz, çok soğuk davrandım. sadece o bir şey sorduğunda cevapladım vs.
daha sonra 3 hafta kadar önce, ilk mesajı o attı. neden hala sigara içiyorsun, facebookunda içkili fotoğraflar gördüm. bırakacaktın, söz vermiştin tarzı şeyler. bir de arkadaşından kıskanmış beni. neden durmadan duvarına bir şeyler yazıyor. sen git sevda sözlerini ona anlat falan tarzı konuşmalar geçti.
ve tekrar konuşmaya başladık, görünce gülümsemeye ve birbirimizin gözlerine bakmaya başladık. yavaş yavaş eski hale döndük ve daha fazlası belki. öğle yemeğine beraber çıkıyorduk, akşam işten beraber çıkıyorduk vs.
geçen perşembeye kadar her şey normaldi, hatta şunu söylüyordu: biz sevgiliden daha öte olacağız belki. daha önce olmadığı kadar yakındı bana, ilk defa beni çok yakışıklı bulduğunu falan söyledi.
birden ne olduysa; yine cevap vermemeler, ters ters konuşmalar vs. sonra en son derdin nedir diye sordum. tekrar aynı şeyler, daha önce 5 kere duydum amk bu lafları; bazı nedenler aşk için yeterli değilmiş. o böyle alışmış hep, hayatına yeni birisini alamıyormuş. kardeşi ve annesine karşı sorumlulukları varmış. o yüzden benim üzülmemi istemiyormuş bla bla bla.
ben de tamam, haklısın. rahat bırakacağım seni dedim. ve başka bir şey söylemedim. en son mesajı 2 gün önce, bu mesaj üzerine kızma neden kızıyorsun. lafa bak a.q tamam haklısın deyince kızma oluyoruz.
neyse, bu konuşmadan sonraki gözlemim çok kötü bir durumda olduğu. 2 gündür makyaj yapmıyor, gözleri şiş geliyor işe. çok bakımsız gözüküyor. ulan diyorum acaba pms dönemine denk geldi de yine bu yüzden mi zırvalamaya başladı.
dün mesela yüz yüze geldiğimizde bakmıyor bana yere bakıyor geçerken, akşam üzeri çıkarken de ben görünce gülümsedim hafiften,(ki ben gülümseyince o da güler hep) tutuyor kendini gülmemek için, sanki zorla engelliyor.
şimdi sevgili dostlarım, bunca ay beni uğraştıran bir insan için tekrar ve tekrar mücadele etmeli mi?
yoksa her gün yüz yüze olacağımı bile bile acının insana kattığı değeri tecrübe mi etmeli.
çok zor bir durum benim için ama yapacak başka bir şey kalmadı galiba.
sevgiler.
www.eksiduyuru.com
mevzu uzun, daha önce yazmıştım. arkadaşların verdiği taktikleri uyguladım ve geri çekildim bir süre. aynı şirkette çalışıyoruz, çok soğuk davrandım. sadece o bir şey sorduğunda cevapladım vs.
daha sonra 3 hafta kadar önce, ilk mesajı o attı. neden hala sigara içiyorsun, facebookunda içkili fotoğraflar gördüm. bırakacaktın, söz vermiştin tarzı şeyler. bir de arkadaşından kıskanmış beni. neden durmadan duvarına bir şeyler yazıyor. sen git sevda sözlerini ona anlat falan tarzı konuşmalar geçti.
ve tekrar konuşmaya başladık, görünce gülümsemeye ve birbirimizin gözlerine bakmaya başladık. yavaş yavaş eski hale döndük ve daha fazlası belki. öğle yemeğine beraber çıkıyorduk, akşam işten beraber çıkıyorduk vs.
geçen perşembeye kadar her şey normaldi, hatta şunu söylüyordu: biz sevgiliden daha öte olacağız belki. daha önce olmadığı kadar yakındı bana, ilk defa beni çok yakışıklı bulduğunu falan söyledi.
birden ne olduysa; yine cevap vermemeler, ters ters konuşmalar vs. sonra en son derdin nedir diye sordum. tekrar aynı şeyler, daha önce 5 kere duydum amk bu lafları; bazı nedenler aşk için yeterli değilmiş. o böyle alışmış hep, hayatına yeni birisini alamıyormuş. kardeşi ve annesine karşı sorumlulukları varmış. o yüzden benim üzülmemi istemiyormuş bla bla bla.
ben de tamam, haklısın. rahat bırakacağım seni dedim. ve başka bir şey söylemedim. en son mesajı 2 gün önce, bu mesaj üzerine kızma neden kızıyorsun. lafa bak a.q tamam haklısın deyince kızma oluyoruz.
neyse, bu konuşmadan sonraki gözlemim çok kötü bir durumda olduğu. 2 gündür makyaj yapmıyor, gözleri şiş geliyor işe. çok bakımsız gözüküyor. ulan diyorum acaba pms dönemine denk geldi de yine bu yüzden mi zırvalamaya başladı.
dün mesela yüz yüze geldiğimizde bakmıyor bana yere bakıyor geçerken, akşam üzeri çıkarken de ben görünce gülümsedim hafiften,(ki ben gülümseyince o da güler hep) tutuyor kendini gülmemek için, sanki zorla engelliyor.
şimdi sevgili dostlarım, bunca ay beni uğraştıran bir insan için tekrar ve tekrar mücadele etmeli mi?
yoksa her gün yüz yüze olacağımı bile bile acının insana kattığı değeri tecrübe mi etmeli.
çok zor bir durum benim için ama yapacak başka bir şey kalmadı galiba.
sevgiler.
şimdi arkadaşlar,
çok zor durumda olmasaydım sizden yardım istemezdim ama, hiç bir şey çare olmadı derdime.
iş arkadaşımla aramızda bir şeyler var. 6 ay oldu ona karşı heyecan beslemeye başlayalı. her gün mailleşiyorduk, mesajlaşıyorduk, konuşuyorduk falan. 2 ay kadar önce beraber bir şeyler yapmaya başladık. yemek yedik, sinemaya gittik vs. sevgili gibi değil de flörtün ilk evreleri gibi. el ele tutuşmuyorduk, öpüşmüyorduk ama beraber vakit geçirmekten zevk alıyorduk. sonra ne olduysa oldu, birden değişmeye başladı.
çok istesem de yapamam falan demeye başladı, beni çok zorluyorsun demeye başladı. ne oluyoruz amınakoyim demeye kalmadan, aramızda özel bir şey yok henüz muhabbetine döndü olay. birbirimizi çok seviyormuşuz ama daha ileri gitmemiz için başka şeyler de olması gerekiyormuş. çekti kendini benden, konuşmamaya, görüşmemeye başladık.
neyse bu sebepten baya bir bozuldum kızdım ettim, çünkü bizler salak değiliz. dilin söyleyemediğini, gözler, hareketler söyler. geçen hafta çarşamba günü baya şiddetli bir kavga ettik. 2 gün boyunca bir birimizin yüzüne bakmadık. sonra cumartesi hatasını anlamış olacak ki, iletişim kurmaya çalıştı. akşamında da beraber işten çıktık, evine bıraktım. konuştuk, bir şeylerden korktuğunu hissediyorum. yoksa gözlerime bakarken gözlerinin içi gülüyor, utancından kıp kırmızı oluyor.
cumartesi yine eski hale dönmeye başlamıştık yavaş yavaş, konuşuyorduk, mesajlaşıyorduk. ama buluşamıyorduk, cesaret edemiyordum çünkü bunu istemeye. pazar, pazartesi, salı derken daha çok arttı iletişimimiz. iş yapmıyor bana mesaj atıyordu mesela. daha samimi konuşmalarımız oldu, daha önce hiç bahsetmediği ailesinden bahsetti, ben de ona anlattım. kardeşinden vs. hiç bu kadar derine indiğimizi hatırlamıyorum.
dün geldi çattı. yine normal her şey bir şey yok, akşamına doğru bir değişim yaşandı. tekrar aynı hale döndük. ters ters cevaplar. iletişimsizlik. acaba dedim sevgililer günü de bir şey yapmadım diye mi kızıyor, ya da karşımda sunum yapacak bugün onun gerginliği mi var. ki sevgililer günü ile ilgili daha önce konuştuk, gereksiz bulduğunu vs. söylüyordu. kaldı ki sevgili değildik. ama birden bu u dönüşünü başka bir şeye bağlayamıyorum.
birader ile konuşuyorum, bana çok gereksiz ilgi gösterdiğimi söylüyor. fazla sıkmamamı, sallamamı gerektiğini söylüyor.
bir başkası, tabii ki ilgi göstereceğimi, ilgi göstermezsem içindeki korkuyu yenemeyeceğini söylüyor.
ne yapacağımı şaşırdım. bugün itibariyle yine konuşmamaya başladık.
bir süre ilgisiz, yüzeysel bir iletişim mi kurayım? yoksa pohpohlamaya devam mı edeyim?
en büyük yanlışımın çok büyük bir ilgi ve sevgi ile yaklaşmak olduğunu düşünüyorum, ki ortada bir şey bile yoktu henüz. ama çok mutluydu, fark ediyordum.
ne bok yesem bilmiyorum.
unut demeyin, unutmak istemiyorum.
çok zor durumda olmasaydım sizden yardım istemezdim ama, hiç bir şey çare olmadı derdime.
iş arkadaşımla aramızda bir şeyler var. 6 ay oldu ona karşı heyecan beslemeye başlayalı. her gün mailleşiyorduk, mesajlaşıyorduk, konuşuyorduk falan. 2 ay kadar önce beraber bir şeyler yapmaya başladık. yemek yedik, sinemaya gittik vs. sevgili gibi değil de flörtün ilk evreleri gibi. el ele tutuşmuyorduk, öpüşmüyorduk ama beraber vakit geçirmekten zevk alıyorduk. sonra ne olduysa oldu, birden değişmeye başladı.
çok istesem de yapamam falan demeye başladı, beni çok zorluyorsun demeye başladı. ne oluyoruz amınakoyim demeye kalmadan, aramızda özel bir şey yok henüz muhabbetine döndü olay. birbirimizi çok seviyormuşuz ama daha ileri gitmemiz için başka şeyler de olması gerekiyormuş. çekti kendini benden, konuşmamaya, görüşmemeye başladık.
neyse bu sebepten baya bir bozuldum kızdım ettim, çünkü bizler salak değiliz. dilin söyleyemediğini, gözler, hareketler söyler. geçen hafta çarşamba günü baya şiddetli bir kavga ettik. 2 gün boyunca bir birimizin yüzüne bakmadık. sonra cumartesi hatasını anlamış olacak ki, iletişim kurmaya çalıştı. akşamında da beraber işten çıktık, evine bıraktım. konuştuk, bir şeylerden korktuğunu hissediyorum. yoksa gözlerime bakarken gözlerinin içi gülüyor, utancından kıp kırmızı oluyor.
cumartesi yine eski hale dönmeye başlamıştık yavaş yavaş, konuşuyorduk, mesajlaşıyorduk. ama buluşamıyorduk, cesaret edemiyordum çünkü bunu istemeye. pazar, pazartesi, salı derken daha çok arttı iletişimimiz. iş yapmıyor bana mesaj atıyordu mesela. daha samimi konuşmalarımız oldu, daha önce hiç bahsetmediği ailesinden bahsetti, ben de ona anlattım. kardeşinden vs. hiç bu kadar derine indiğimizi hatırlamıyorum.
dün geldi çattı. yine normal her şey bir şey yok, akşamına doğru bir değişim yaşandı. tekrar aynı hale döndük. ters ters cevaplar. iletişimsizlik. acaba dedim sevgililer günü de bir şey yapmadım diye mi kızıyor, ya da karşımda sunum yapacak bugün onun gerginliği mi var. ki sevgililer günü ile ilgili daha önce konuştuk, gereksiz bulduğunu vs. söylüyordu. kaldı ki sevgili değildik. ama birden bu u dönüşünü başka bir şeye bağlayamıyorum.
birader ile konuşuyorum, bana çok gereksiz ilgi gösterdiğimi söylüyor. fazla sıkmamamı, sallamamı gerektiğini söylüyor.
bir başkası, tabii ki ilgi göstereceğimi, ilgi göstermezsem içindeki korkuyu yenemeyeceğini söylüyor.
ne yapacağımı şaşırdım. bugün itibariyle yine konuşmamaya başladık.
bir süre ilgisiz, yüzeysel bir iletişim mi kurayım? yoksa pohpohlamaya devam mı edeyim?
en büyük yanlışımın çok büyük bir ilgi ve sevgi ile yaklaşmak olduğunu düşünüyorum, ki ortada bir şey bile yoktu henüz. ama çok mutluydu, fark ediyordum.
ne bok yesem bilmiyorum.
unut demeyin, unutmak istemiyorum.
Angaranın soğuğunu yedim ve geçen salı grip oldum. ilk başlarda normal grip evrelerini atlattım, halsizlik öksürük burun akıntısı. son 3-4 gündür sadece burun akıntısı, tat ve koku alamama var. ama burnum ilk başta şeffaf bir sıvı şeklindeyken, şimdi açık yeşil ve sarı renkte akıyor. ve hiç durmuyor. saat başı tuvalete gidip 10 peçeteyi dolduruyorum. başımda da sabahları ağrı var. sinüzit mi oldum yoksa?
arkadaşlar merhaba,
son birkaç aydır günde 5-6 kez ufak tuvalete çıkıyorum. günde 4-5 bardak çay kahve vs. içiyorum evet ama eskiden böyle değildi. sanki birden bire ne olduysa 2 saatte bir tuvaletim geliyor. hastalık belirtisi olabilir mi? su kahve çay vs. derken günde 2lt'ye yakın sıvı tüketiyorum.
son birkaç aydır günde 5-6 kez ufak tuvalete çıkıyorum. günde 4-5 bardak çay kahve vs. içiyorum evet ama eskiden böyle değildi. sanki birden bire ne olduysa 2 saatte bir tuvaletim geliyor. hastalık belirtisi olabilir mi? su kahve çay vs. derken günde 2lt'ye yakın sıvı tüketiyorum.
arkadaşlar, şöyle bir karakterim var. eu.battle.net
birazdan inferno'da diablo'yu kesip act farmlamaya başlayacağım. lakin farm derken act'i komple baştan aşağı mı oynuyoruz yoksa sadece boss'ları mı kesiyoruz? örneğin act 3 son questten mi başlayacağız? ayrıca ne kadar hızlı kesersek o kadar iyi item düşermiş doğru mu?
birazdan inferno'da diablo'yu kesip act farmlamaya başlayacağım. lakin farm derken act'i komple baştan aşağı mı oynuyoruz yoksa sadece boss'ları mı kesiyoruz? örneğin act 3 son questten mi başlayacağız? ayrıca ne kadar hızlı kesersek o kadar iyi item düşermiş doğru mu?
Bir Twitter adresi vardı, günlük etkinlikleri konserleri vs. haber veren, neydi o?
elimde 800 bin verilik bir excel A sütunu var. sütunda isim benzerliklerini tek bir seferde seçip yanına tek rakam nasıl veririm? örneğin 1A Recep Tayyip Erdoğan 2A Recep T. Erdoğan 3A R.Tayyip Erdoğan 4A R.T.Erdoğan gibi. bunların yan satırlarına 1 yazmak istiyorum, toplu halde seçebilir miyim?
hafta içi her gün ayrı yerlerde olmak üzere toplantılarım var. ama çok fena grip oldum, bildiğin gözlerimden akıyor artık. tylolhot, gripin, limon bal, nane limon dahil her şeyi denedim ama ne burun akıntısı ne hapşırık kurtulamadım. başka ne yapabilirim?
Kapımıza bir kağıt sıkıştırmışlar, Bahçelievler emniyet müdürlüğü diyor. Bizim biradere gelmiş, kendisinin askerliği bakaya kalmıştı. yarın karakolda olmasını istiyorlar, gelmeniz gereken neden olarak askeri evrak yazmışlar. Daha önce bu sebepten emniyete giden oldu mu? Almasınlar bizimkini yarın askere :)
1