anladığım kadarıyla, biz, biz olarak asla ışınlanamayız çünkü madde ışık hızına ulaşamaz. doğru mu? doğru.
peki, teorik olarak şuan "ışık hızına çıkma" meselesini nasıl halletmeyi düşünüyorlar.
aklımda şöyle bir şey belirdi ama "inanılmaz saçma beyinsiz mal" diyebilirsiniz, ben de ses etmem. neticede cidden çok cahilim. anlatayım:
insan vücudunun şuanki halinin, en küçük dna'sına kadar bir matematik hali vardır sanıyorum. bizim henüz bunu "datalaştıracak" teknolojimiz olmasa da, bir teknoloji ile insan vücudunun tamamı datalara dönüştürülebilir.
bu datalar ışık hızıyla, bir alıcıya gönderilir.
alıcı da bu datalar eşliğinde 3d printer vb. bir cihazla bizi orada birebir yeniden üretir. (klonlamak gibi değil, klonlamak embriyodan yapılıyor. ben bitmiş ve bugünkü halimizin birebir aynısının, en küçük noktasına kadar kopyalanmasından bahsediyorum)
haliyle, istediğiniz donanıma sahip insanları, aya veya marsa ışınlamış olursunuz.
tamam, çok saçma, biliyorum.
ama böyle değilse nasıl ışınlanılabilecek?
yani ben olaya biraz şu radyo sinyali kafasıyla baktım aslında.
radyo sinyalleri her an heryerdedir, ancak bir alıcı taktığınız an, o an sadece alıcının ucundadır.
biz de kendi datamızı her an heryere gönderip, alıcı aracılığıyla yalnızca oluşturulduğumuz yerde varolabiliriz.
neyse, cidden saçma oldu biliyorum. ama kısıtlı bilgim olan bir konuda kafa yorunca böyle oluyor.
ışık hızı şimdiki teknoloji ile imkansızın imkansızı zaten. yakın gelecekte falan çözülecek bir mesele değil. nasıl halletmeyi düşünüyorlar? ulan acaba nasıl hallederiz diyorlardır onlar da, onun ötesi yok. printer muhabbetine yapacak bir yorumum yok.
@gone with,
ya printer muhabbeti çok saçma olabilir, cidden kusuruma bakmayın.
şuanki 3d printerlar, birkaç sene önce plastik dışında bir şey iişleyemiyorlardı. şuan her türlü metali işliyorlar.
laboratuvarda et üretebildik.
laboratuvarda et üretebilme yeteneğimiz ile, 3d printer yeteneğimiz geliştiğinde belki ileride 3d printer ile biyolojik üretim yapılabilir diye düşündüm. belki. belki de değil.
ve ışınlanma sanki bu şekilde mümkün olabilir gibi geldi: biyolojik/fiziki haritamızla 3d printerda biyolojik üretim yaptırmak ve gerekli datayı, göndererek üretimi başlatmak.
saçma düşüncelerim için kusura bakmayın ya :)
@gone, bu arada www.evrimagaci.org
aslında şu var. data ışınlayabiliyorlar, çok kısıtlı bir mesafeye. bu haberi de yeni okudum sen sorunca.
Bahsettigin sey bana mantikli geldi. Ben de her zaman ışınlanmayı bu şekilde hayal ederim.
Fakat burada kilit nokta ruh faktörü. Ya da benlik. Ne dersen de. O nasıl taşınacak?
Bence hayat Allah'ın tasarladığı bir simülasyon ve bu simülasyonun içindeki özel şeylerden biri de ışık ve hiçbir madde, hiçbir zaman ışık hızına ulaşamayacak.
aynen ruhdan bahsedecektim ben de. herhalde hp veya xerox'dan cikti almayi dusunumuyorlardir.
swh
ruhumuz olduğuna inanmıyorum.
bu ışınlanmadaki asıl amaç da, hızlı kolonileşebilme aslında.
bir sonda ile 100 insanı 15 yıllık bir uzay yolculuğuna çıkaramazsınız.
ancak bir 3d printer, malzeme ve alıcıyı uzay yolcuğuna çıkarır, başarılı iniş gerçekleştikten sonra da istediğiniz donanıma sahip insanları oraya "ışınlayabilir"siniz.
ışınlanma dediğimiz olayın teori kısmı zaten dediğin gibi. fakat, datan kopyalanıp diğer tarafa gönderildikten sonra halihazırdaki bedenin yerinde kalırsa ne olacak? hangisi gerçek sen olacaksın? diyelim ki ışınlandın, mevcut bedenin ve bilincin ölecek, yok olacak. diğer tarafta bir kopyan oluşacak ve o yaşamaya devam edecek, ama o şu anki "sen" olmayacaksın.
şey gibi düşün; excel'de bir hücredeki veriyi kesip başka bir hücreye yapıştırdın. veri bire bir aynı, ama önceki hücre artık boş, dolu olansa yeni bir hücre.
@hyper,
mevcut bedenimiz veya bilincimiz niçin yokolsun ki?
biz o vücuttaki ve bilinçteki tüm ihtiyacımızı gerekli gezegene gönderdik. artık gönderilen bedenle şuanki beden arasında ortak bir nokta kalmadı (gelecek için) her ikisi de birden yaşayabilir.
biraz kendi paralel evrenini yaratmak gibi düşünebilirsin aslında.
o beden yaşamına orada devam ediyor, sen dünyada devam ediyorsun. aynı anda heryerdeyiz ve artık aynı anda iki yerdeyiz diye düşünebilirsin.
senin bu bahsettigin olay bir dizide geciyor, dizinin ismi dark matter. ilk sezonun bir bolumunde uzak bir gezegene gitmesi gereken birisi solarium gibi bir cihaza giriyor, ayni cihazdan gitmesi gereken gezegende de var. oradaki cihaz temporary klonunu yapiyor. klonun hafizasindakiler daha sonra asil kisiye aktariliyor, eger cihaza donmeden klon oldurulurse klonun hafizasindakiler asil kisiye aktarilamiyor. bir de bu cihaz senin dna ni kopyalayarak seni klonladigi icin eger esteik bir ameliyat falan olduysan klonun senin orijinal halilnde oluyor. yani aslinda dogru dusunuyorsun, fakat isinlanmanin orijinal aciklamasi tam boyle degildi bu baska yaklasim.
hadi linkini de vereyim,
(git:dizilab.com )
@mavicorap :D süpermiş ya. bu kadar alakasız bir düşüncenin birebir aynısıyla karşılaşmak insanı acayip şaşırtıyor :D D:
ışınlanmanın temel mantığı da o zaten, printera da gerek yok, bir maddeyi parçalarına ayırıp başka bir yerde parçaları birleştirmek. ama evet sorun şu, bilinci nasıl göndereceksin? onun da çözümü bence şu olacak, ışınlamadan önce bilincini bir yere upload edecekler, parçalarına ayrıldıktan ve birleştikten sonra o bilinci yeni bedene download edecekler.
materyalist bir insan olarak, bilincin insan vücudundaki atomların diziliminden ayrı bir düzlemde var olduğuna inanmıyorum. bu sebeple de vücudumuzdaki atomların hepsi bire bir aynı yerine yerleştiği takdirde bilincin de aynen devam edeceğini varsayıyorum.
ha, vücutta kaç tane atom var, bunların bir matriksteki yerleşimleri ortalama kaç milyon gb veri gerektirir ve o veri karşı tarafa hangi hızda nasıl aktarılır bunları bilemem :D
@tchuck iki ihtimali de ayrı sorgulayıp ayrı dertler çıkarıyorum zaten, yok olsak bir dert olmasak başka dert:) en iyisi komple ata binmeye kadar tüm taşıma araçlarını yasaklayıp doğal hayat yaşamak galiba:(